Etiket: temizlik

  • Banyonun güzel kokması için ipuçları

    Banyonun güzel kokması için ipuçları

    Eski su tesisatı, borularda biriken bakteriler ya da rutubet gibi, kolayca halledemeyeceğimiz kötü koku kaynakları bu duruma neden olur. Banyonu güzel kokması için uygulanabilecek birkaç pratik yöntem bulunsa da, kötü kokudan kurtulmanın en etkili yolu elbette, kokunun ana nedenini bulup ortadan kaldırmaktır.

    Karbonat

    Klozet rezervuarına yarım bardak karbonat dökün. Karbonat yüzeyleri aşındırmayan, doğal bir koku önleyicidir ve rezervuarda biriken sudan kaynaklanan kötü kokular varsa onları emerek ortadan kaldıracaktır. Eğer rezervuardan güzel bir koku yayılmasını istiyorsanız, karbonat yerine yarım bardak limon suyu dökebilirsiniz. Limon suyu da hiçbir şekilde tesisata zarar vermeden, asidik yapısıyla kötü kokuları emecek ve dışarıya güzel bir limon kokusu yayacaktır.

    Limon Suyu

    Karbonatı kötü kokulara karşı kullanmanın başka bir yolu da bir bardak karbonatı kaba koyarak, banyoda özellikle rutubet alan ya da koku geldiğini düşündüğünüz yere yakın olarak yerleştirmenizdir. Banyonun büyüklüğüne göre birkaç farklı kap hazırlayabilirsiniz. Karbonat kötü kokuları çekecektir. Aynı uygulamayı bir kap limon suyuyla da deneyebilirsiniz. Limon suyu banyoya güzel bir koku yayacaktır.

    Beyaz Sirke

    Yarım bardak beyaz sirkeyi, gezdirerek klozetin içine dökün. Hatta dilerseniz sirkeyi bir sprey şişenin içine koyup zemine, lavabo ve küvete de sıkabilirsiniz. Klozet dışındaki yüzeyleri nemli bir bezle silmeniz yeterlidir. Sirke bakterileri öldürür ve katılaşmış su birikintilerini çözer. Dezenfektan özelliğiyle de beyaz sirke, doğal bir koku gidericidir.

    Su Giderleri

    Su giderlerinin tıkalı olmamasına özen gösterin. Tıkalı giderler kötü kokunun başlıca kaynaklarındandır. Suyun kesinlikle borulardan gitmediği hallerde lavabo açıcı gibi ürünlerden faydalanabilirsiniz ama daha doğal bir yöntem istiyorsanız, ayda bir kere giderlere bir bardak karbonat ve ardından bir bardak beyaz sirke dökebilirsiniz.

    Detaylı Temizlik

    Temizlik günlerinde klozet, lavabo ve küveti iyice ovarak, banyoyu bakterilerden arındırdığınıza emin olun. Eğer çamaşır suyu veya diğer kimyasal temizlik ürünlerini kullanıyorsanız, bunları uzun süre solumamaya çalışın. Temizlik sırasında maske ve eldiven kullanın. Temizlik sonrası banyoyu iyice havalandırmayı ihmal etmeyin.

    Kokulu Ürünler

    Banyonuzu sık sık havalandırın. Banyoya oda kokusu, kokulu sabunlar veya kokulu mumlar koyarak, etrafa güzel bir koku yayılmasını sağlayabilirsiniz.

  • Temiz mutfak için ipuçları

    Temiz mutfak için ipuçları

    Dağınıklık toparlanıp dolaplara yerleştirilmeden, ocak ve fırın iyice temizlenmeden, evyeler parlamadan temiz bir mutfaktan söz etmek mümkün değil. Gelin temiz ve hijyenik bir mutfak için küçük ipuçlarına kulak verelim…

    Temizliğe başlamadan
    Düzenli ve toplu bir mutfak temizliğin en önemli koşulu olarak kabul edilmelidir. Bu sebeple öncelikle mutfağınızın toplu ve düzenli olmasına dikkat edin. Mutfakta temizliğin sağlanabilmesi için tüm alet ve gereçlerin temiz olması gerekir. Bunların temizliği için de doğru sünger ve bezin seçimi çok önemlidir. Ocak, fırın, çatal, bıçak gibi tüm alet ve gereçlerin temizlenmesi öncesi sünger veya bezinizin temiz olmasına mutlaka özen gösterin. Islak bezler bakterilerin üremesi için çok uygun ortamlardır. Mutlaka mutfak bezlerinin haftada bir çamaşır makinesinde yıkanması gerekir. Süngerlerin temizliği daha kolay olup her zaman temiz ve kuru bırakmanız yeterlidir.

    Tezgâh
    Lavaboda biriken yemek artıkları temizlik konusunda sizi zorlayacaktır. Lavabolar yine bakteriler için ideal ortamlardır ve sık temizlik ve bakımı önemlidir. Düzenli olarak temizlik maddeleriyle temizlenmesi mutfağınızdaki hijyenik koşulları iyileştirecektir. Lavabo gibi çelik yüzeylerin sürekli parlak ve temiz bir görünüme sahip olmasını istiyorsanız özel çelik parlatıcılarını tercih edebilirsiniz. Bunların ardından her temizlik sonrasında leke kalmaması için tezgâhınızı kuru bir bezle silmeyi unutmayın.

    Fırın ve ocaklar
    Mutfakta en çabuk yağlanan ve temizliğine dikkat edilmesi gereken bir diğer bölüm ise fırın ve ocaklardır. Fırın ve ocakta bakteri ve kokuyu önlemek için yağ çözücü ürünler ve krem temizleyiciler kullanılıp, her kullanım sonrası bir mutfak süngeri yardımıyla temizlenmelidir. Fırın tepsilerini sıcak su ve yağ çözücülerle bir süre beklettikten sonra yıkamak hızlı sonuç almanızı sağlayacaktır.

    Mutfak dolapları
    Mutfağın genel temizliğini ihmal etmezken dolap içlerini de unutmamalıyız. Belli periyodlarla temizliğin tekrarlanması gerekmektedir. Bunun için de mevsim geçişleri beklenebilir ve en az yılda 4 kez bu temizliğin yapılması gerekir. Daha sık yapılan temizlik mutfağınızdaki hijyen ortamının uzun süreli olmasına yarayacaktır. Dolapları temizlerken üzerinde lekeler kalsın istemiyorsanız ve dolaplarınız ahşapsa, ahşaplar için özel temizleyiciler tercih edebilirsiniz.

    Buzdolabı temizliği
    Buzdolabı temizliği de mutfak temizliğinin en önemli parçalarından biridir. Kimse kokuların karıştığı bir buzdolabına sahip olmak istemez. Buzdolaplarındaki ürünler mutlaka kapalı olmalı, açık ürünlerin de saklama kapları, poşetler ve kapaklarla muhafaza edilmesine dikkat edilmelidir. Düzenli olarak hafif nemli bir sünger veya bez yardımıyla buzdolabınızı temizleyin. Buzdolabı içi gibi dışını da temizlemek için bir süngerden yararlanabilirsiniz.

    Pratik bilgiler

    Teflonda oluşan lekeler için
    Teflon tavada oluşan lekeleri çıkarmak için bir su bardağı suya iki çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Sirkeli ve karbonatlı suyu tavanın içine döküp on dakika kaynatın. Lekenin tamamıyla çıktığını göreceksiniz.

    Izgaraları temizlerken
    Fırın ızgaralarını, özellikle de et pişirdikten sonra temizlemekte zorluk çekebilirsiniz. Üzerinde çabucak kuruyup kalan lekeler ne kadar sıcak su altında tutarsanız tutun çıkmayabilir. Bu durumda ovma süngeriyle ızgarayı iyice ovmak gerekir. Lekeden eser kalmadığını göreceksiniz.

  • Elleriniz ruh halinizi ele veriyor

    Elleriniz ruh halinizi ele veriyor

    Hisar Intercontinental Hospital Psikiyatri Bölümü Uzmanı Dr. Bilal Ersoy anlattı. Obsesif Kompulsif Bozukluğun takıntılı düşünce ve bunları bertaraf etmeye yönelik takıntılı davranışların anksiyetenin şekil değiştirmiş biçimleri olarak karşımıza çıktığını dile getiren Uzm. Dr. Ersoy; ‘Kişi bu ısrarlı düşünceleri kendi zihninin ürünü olarak görür, ancak bu düşüncelerin mistik, davranışların törensel bir tarafı vardır. Nadiren farkındalık yoktur, çoğu hasta takıntılı düşüncelerini ve davranışlarını ”abartılı” veya “saçma” bulur.’ diye konuştu.

    Gereğinden Fazla Temizlik Yapıyorsanız Dikkat Edin!

    Takıntılar çok farklı biçimlerde ayrı ayrı veya bir arada bulunabilir. En sık görülen saplantılar bulaşma-kirlilik takıntılarıdır. Eşyaların, ortamın veya insanların kirli olduğu, temasa geçildiğinde bu kir veya mikrobun kendisine ve yakınlarına bulaşabileceği endişesi yaşanır. Bulaşma-kirlilik takıntısında eller anahtar bir rol oynar. Çünkü dış dünyaya ve diğer insanlara en çok ellerimizle temas ederiz. Öte yandan ellerimiz, sürekli gözümüzün önündedir. Bu tür takıntıları olanlar için ellerin hijyeni, tırnakların uzunluğu, başkalarının ellerini ne kadar temiz tuttukları çok önemlidir. Bulaşma ve kirlilik saplantısı olanlar, bunaltı yaratan düşünceleri yatıştırmak için zorunlu bir biçimde temizlik yapar, yıkanır veya bu durumlardan kaçındığını düşünerek umuma açık yerlerde ortak kullanılan eşyalara dokunmaz. Kapılar, koltuklar, kalemler, para, kısaca birçok elin değdiği şeylere dokunmaktan kaçınırlar. Mecburen dokunduklarında, ellerini kolonyalı mendille veya yıkayarak temizlemek isterler.

    Evin dışındaki hayat, kontrol edilemediğinden tekinsizdir, kendilerini en çok evde rahat hissederler. Hem evi hem de aile bireylerini kendi temizlik şartlarına uydurmaya çalışırlar. Bazıları için temizlik takıntısı dayanılmaz hale gelmiştir. Dışarıdan eve gelen herkesin derhal banyoya gidip kıyafetlerini çamaşır makinesine atmasını ister. Evdeki en küçük dağınıklığa veya kırıntıya tahammülleri yoktur. Sıkça temizlik yaparak kendilerini yorarlar. Sıvı sabun, çamaşır, bulaşık deterjanı gibi ”hijyenik” maddeler normalin üzerinde kullanılır. Kıyafetler ve çarşaflar sıkça yıkanır. Sürekli su ve kimyasallarla temasta olduklarından ellerde egzama, çatlama, yıpranma, buruşma gözlenebilir. Kısaca bu hastalığa sahip olanların elleri çabuk yaşlanır. Saplantılar şiddetliyse bazen kişi temizlik dışında başka bir şey yapamayacak hale gelir.

    Tedbirli misiniz? Kontrol delisi mi?

    Kuşku-emin olamama diğer sık görülen obsesyonlardandır. Bunun yarattığı sıkıntıyı yatıştırmak için kapı kilidi, ocak, pencereler defalarca kontrol edilir. Kimi hastalar yaşam alanlarındaki her şeyin simetrik olması veya belirledikleri bir düzen içinde kalması için uğraşır. Bazen istifleme olarak adlandırılan biriktirme davranışı aşırıya kaçabilir.

    Herkesin Saplantısı Vardır; Önemli Olan Bunlara Saplanıp Kalmamaktır!

    Çoğumuzun zihninde, sıklığı ve şiddeti değişen irili ufaklı saplantılar bulunur. Ancak obsesif-kompülsif bozukluğu olanlar bu takıntılarla boğuşur ve yorulurlar. Takıntılarını fazla takarlar. Hastalık ilerlediğinde başka şeylere zaman ayıramadan gün boyu bu düşünce ve davranışlarla uğraşırlar. Çoğu zaman yapılan bir işin şekli, işlevinin önüne geçer. Örneğin kirlilik takıntıları olan biri için elini belli bir sayıda sabunlamak elini temizlemenin önüne geçer. Veya kıldığı namazın şeklen uygun olmadığını düşünen biri için şekil, ibadetin önüne geçer. Bazı takıntılar o kadar farklı ve mahrem olabilir ki kişi bunları anlatmaktan utanabilir veya çekinebilir. Böyle takıntılar nedeniyle kendilerini ahlaki olarak yargılayıp suçlayabilirler. Bazen bu takıntılar hastaları, diğer sorumluluklarına zaman ayıramayacak biçimde yavaşlatır (obsesif yavaşlık). Hasta iş yerinde veya evde çevresi tarafından eleştirilebilir. Hastalar fark etmeden, takıntılarını diğer kişilere de bulaştırma eğilimindedir. Bu yakın ilişkilerde sorunlara neden olur. Obsesif-kompulsif Bozukluğa, depresyon, tik bozuklukları, yeme bozukluğu, kleptomani, hipokondriyazis (Hastalık hastası) eşlik edebilir. Diğer psikiyatrik durumların birçoğunda olduğu gibi, Obsesif-Kompulsif Bozukluğu olanlar yakınları tarafından eleştirilir ve kınanırlar. Takıntıları kendilerinin yarattığı ve iradeyle bunların üstesinden gelinebileceği kanısı yaygındır.

    Obsesif Bir Kişiliğiniz Var mı?

    Obsesif kişilikler (hastalık boyutunda olmadığında) genellikle mükemmeliyetçi, ayrıntıcı, düzenli, tutumlu ve inatçıdırlar. Prensiplerinden ödün vermezler. Ciddi ve olgun görünürler. Onurlu ve gururludurlar, yaptıkları iş nedeniyle laf işitmek istemezler. Hata yapmaktan korkarlar, eleştiri yapmayı severler. Bu özellikler hem meslek seçiminde hem de kariyerlerinde önemli rol oynar. Ancak hastalık ağırsa sosyal ve mesleki işlevselliği bozar, o zaman tedavi gerektirir. Tedavisi sabır ve zaman isteyen ruhsal bir hastalıktır. İyileşme yavaş olur. Tedavide hedef takıntıların tamamen değil yeterince geçmesi olarak belirlenmelidir. İlaç tedavisine ek olarak bilişsel davranışçı terapi yöntemleri uzun süreli iyileşme için vazgeçilmezdir.

  • Fayans temizlemenin püf noktaları…

    Fayans temizlemenin püf noktaları…

    Beyaz derz dolgu veya beyaz alçı ile araları doldurulan banyo, mutfak, tuvalet, balkon veya hol kalebodur derzleri,fayans ara çizgileri kir leke tutar ve kararır. Kötü bir görüntü ortaya çıkar. Bazı yerler beyaz, bazı yerler siyah kirli bir görüntü alır. Hiç bir hanım evinde bunu istemez. Fayans aralarını temizlemek, beyazlatmak için çeşitli püf noktaları ararlar. Bu bazen çamaşır suyu olur, porçöz olur, bazen yeni çıkan fayans arası beyazlatıcı boyama kalemi ve bazende değişik leke çıkarıcı temizleme malzemeleri kullanırlar.

    Fayans Araları Nasıl Beyazlatılır

    Fakat sizlere evde yapılabilecek doğal temizlik ürünlerinden bir çözüm. 7 Bardak su- yarım su bardağı soda maden suyu, bir fincan limon suyu yarım fincan beyaz sirke ile evde kendi temizlik malzemesini kendiniz hazırlayabileceğimiz ve fayans aralarını beyazlatmak için el yapımı ev temizliği için doğal bir formül.

    Kararan fayans aralarını kolayca temizlemenin yolları için tıklayabilirsiniz !

  • Ev Temizliğinde Limon

    Ev Temizliğinde Limon

    Camları temizlemek, lavabodaki kireç lekelerini yok etmek ve çok daha fazlası için limondan yardım alabilirsiniz.

    – Mutfak tezgâhlarını temizlemek için 1 litre suya 1 limon suyu ve 1 tatlı kaşığı tuz atın. Bu karışım ile mutfağınız tertemiz!

    – Çatal, kaşık gibi bakır, pirinç ve krom, nix sert metal mutfak eşyalarınızı parlatmak için limon kullanın. Yarım limon suyuyla bunları tek tek silin. Daha etkili parlaklık için az miktarda tuz ilave edebilirsiniz.

    – Küvet, lavabo, kapılar gibi yerleri kimyasallarla temizlemek yerine ev yapımı bir ürün kullanın. 6 limon suyunu bir sprey şişesine koyun. Sitrik asit su ve sabun lekelerini çözecektir. Temizlemek istediğiniz yerlere sıkın ve süngerle silin. Antibakteriyel özelliği sebebiyle de tercih edilir bir temizlik aracıdır.

    – Ortadan ikiye kesilmiş limonu su dolu kâsenin içinde odanızın bir köşesine koyun. Havadaki kötü kokular kaybolacaktır.

    – Mikrodalga fırınınızı sterilize etmek için limon kullanın. Patlamış mısır, pizza gibi kokulu yiyecekler pişirdiğinizde veya ısıttığınızda yarım limonu çok ince dilimler halinde doğrayın. Mikrodalga kabına koyun ve üzerine sıcak su ekleyin. Bir dakika çok yüksek ısıda pişirin. Sonra nemli bir bezle fırını silin. Sitrik asit antibakteriyel asitleri öldürür.

    – Elde yıkadığınız bulaşıklarda da limon kullanabilirsiniz. Yarım limonun suyunu karbonatın üzerine sıkın. Bu malzemeyi bulaşık bezinizin üzerine koyarak bulaşıkları bununla ovalayın. Yağları nasıl kolayca temizlediğini ve tencerelerinize parlaklık verdiğini göreceksiniz. Ayrıca elleriniz de hem güzel kokacak hem de kurumayacak.

    – Çamaşır kokularını gidermek için de kullanabilirsiniz. Çamaşır yıkarken bir çay kaşığı limon suyunu deterjana ekleyin. Çamaşırlarınız daha güzel kokacaktır.

    – Camlarınızı limon suyuyla silin. 4 yemek kaşığı limon suyunu 2 litre suyla karıştırarak camlarınızı silin. Bu karışım camdaki su lekelerini, kirleri iz bırakmadan silmenizi sağlar.

    – Doğrama tahtanızı sterilize edin. Tahtanın üzerini kestiğiniz yarım limon ile silin. 10 dakika beklettikten sonra yıkayın. Ağaç ve plastik doğrama tahtaları için idealdir.

    – Zor ve ulaşılması zor yerleri temizleyin. Limon suyu ve boraksı hamur haline getirin. Bu karışımı kullanarak bir diş fırçası ile ulaşılması zor yerleri fırçalayın. Bu karışım köşe ve yarıklar için de ideal!

    – Deri koltuk ve eşyalarınızı limon kabuğu ile ovun. Yeni alınmış gibi görünecektir.

    – Kullanmış olduğunuz sıkılmış limonları çöpe atmayın! Lavabolarınızı limonla ovun. Tertemiz olacaktır.

    – Pirinç eşyalarınızın daha canlı görünmesini istiyorsanız limon ile ovun.

  • Fazla temizlik Alzheimer riskini artırıyor

    Fazla temizlik Alzheimer riskini artırıyor

    İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi’nde görevli bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre, aşırı temizlik ve hijyen Alzheimer riskini artırıyor.

    Bilim insanları 192 ülkenin istatistiklerini inceledi ve şu sonuca ulaştı: Hijyen sorunlarını çözmüş, enfeksiyon riski düşük, başka deyişle gelişmiş ülkelerde Alzheimer hastası sayısı daha yüksek! Sonuçlara göre, temiz içme suyu kaynağı olan ülkelerdeki Alzheimerlı sayısı, diğer ülkelere oranla yüzde 9 fazla. Enfeksiyon ve bulaşıcı hastalıkların daha az görüldüğü ülkelerde ise bu oran yüzde 12. Araştırma ekibinin başındaki Dr Molly Fox’un açıklaması şöyle:

    Bağışıklık dengesini bozuyor
    “Bir ulusun temizlik ve hijyen karnesinin Azlheimer ile olan ilişkisini saptadık. Örnek vermek gerekirse, İngilizlerin hastalığa yakalanma riski, Kenya, Kamboçya gibi temiz içme suyu, kanalizasyon altyapısında sorun yaşayan, salgın hastalıkların kol gezdiği ülkelere göre daha yüksek. Modern, mikroplardan mümkün olduğu kadar arındırılmış kent yaşamının yaygın olduğu ülkelerde risk yüksek.” Fox, aşırı temiz, bakteriden arınmış ortamda yaşamanın bağışıklık sisteminin dengesini bozduğunu, geçmişte, alerji, astım ve egzamayla ilintisinin de saptandığını anımsattı.

    Alzheimer’a Karşı Havuç Kürü için tıklayın !

    65 yaşını geçen her 3 İngiliz’den 1’inin bunama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun da altını çizdi. Alzheimer Birliği ise araştırmanın sonuçlarını “İlginç” olarak nitelerken “hastalığın sadece hijyenik ortamla ilgili olduğunu düşünmek hatalı olur” dedi.

  • Tatilcileri bekleyen gizli tehlike: Havuz sistiti

    Tatilcileri bekleyen gizli tehlike: Havuz sistiti

    Sağlık için gerekli şartlara sahip olmayan havuzlar ve kimi zaman da deniz suyu idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Havuz enfeksiyonları arasında en sık rastlanan şikâyet ise ‘havuz sistiti’ olarak gösteriliyor.

    Medicana Samsun Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Ahmet Gençbay tatilcilere önemli uyarılarda bulundu.

    Sistit nedir?
    Sistit; mesanenin (idrar kesesi) iltihaplanmasıdır. Anatomik olarak erkeklerden farklı olmalarından dolayı kadınlarda daha sık görülen sistit, ihmal edildiği takdirde kronikleşebilir ve üriner sistemde (mesane ve böbreklerde) kalıcı hasara neden olabilir.

    Bakteriyel sistitler genellikle 20-40 yaşları arasındaki genç kadınlarda daha sık görülür. Her 5 kadından biri, yaşamının herhangi bir döneminde en az bir kez sistit geçirmektedir. Kadınlarda sistitin daha fazla görülmesinin en sık sebebi üretranın daha kısa olmasıdır. Sistitin en sık görülen etkeni, vakaların yüzde 85’inden sorumlu olan Koli basilidir. Normalde bu bakteriler kalın bağırsakta bol miktarda bulunurlar. Bazı risk faktörlerinin varlığında bu bakteriler mesaneye ulaşarak sistite neden olurlar.

    Sistite neden olan risk faktörleri nelerdir?
    Kötü genital temizlik
    İdrar akımının engellendiği durumlar (üriner sistemde taş, tümör veya sonda gibi yabancı cisim bulunması)
    Nörolojik olarak mesanenin boşalamaması
    Şeker hastalığı
    Hamilelik
    Yaşlılık
    Düzensiz cinsel ilişki ( sistit yeni evlilerde daha sık görülür ki, buna ‘balayı sistiti’ denir )
    Menopoz dönemi
    Erkeklerde prostat ve üretra hastalıkları

    Sistitin belirtileri nelerdir?
    Dizüri (idrar yaparken yanma, sızı, ağrı)
    Pollaküri (sık idrara çıkma) ve az idrar yapma
    Acil idrar yapma hissi
    Tam boşalamama hissi
    Kötü kokulu ve bulanık idrar
    Disparoni (cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması)
    Kasıklarda ve göbek altında ağrı olması
    Hematüri (idrarda kan olması)

    Sistitin tanısı nasıl konur?
    Sistitin tanısında en önemli bulgu anamnezdir. Hastaların çoğunda yukarıda bahsedilen şikayetlerden birçoğu vardır. Bu şikayetlerle gelen bir hastaya ilk yapılacak tetkik, idrarın mikroskobik incelenmesidir. Sistitli bir hastanın idrarında alyuvarlar, akyuvarlar ve bakteriler görülmelidir. Enfeksiyona neden olan bakteriyi tanımlayabilmek için de idrar kültürü gerekebilir. Sistite sebep olan birincil bir hastalık düşünülüyorsa hastaya üriner ultrason, İVP (ilaçlı böbrek filmi) ve sistiskopi (ışıklı bir aletle mesaneye bakma işlemi) de yapılabilir. Sistit ve altta yatan neden tedavi edilmezse, kronikleşebilir ve hastayı zayıf ve bitkin bırakabilir.

    Sistit nasıl tedavi edilmelidir?
    Bakteriyel bir hastalık olduğundan dolayı tedavide antibiyotikler kullanılmalıdır. Kültür sonuçları çıkana kadar tedaviye gram negatif basillere etkili ilaçlarla başlanmalıdır. Daha sonra tedavi kültüre göre düzenlenmelidir.

    Sistitten korunmak için neler yapılmalıdır?
    Günlük su alımı en az 2 litre olmalıdır. Su, bakterilerin mesaneye tutunmasını engeller ve dışarı atılmasını sağlar.

    Kahve, koyu çay, alkol gibi içecekler ve acılı baharatlı yiyecekler en aza indirilmelidir. Bunların mesane üzerinde uyarıcı etkileri vardır.

    Mümkün olabildiği kadar sık idrara çıkılmalıdır. İdrarı tutmak mesanedeki bakterilerin mesane duvarına yapışmasını ve enfeksiyon oluşmasını kolaylaştırır.

    Tuvaletten sonraki temizlik doğru olmalıdır. Temizlik önden arkaya doğru yapılmalıdır. Böylece bakterileri idrar kanalına doğru taşımamış olursunuz. Sadece kağıtla silinmek yeterli değildir. Anal bölge mutlaka bol suyla yıkanmalıdır. Ancak aşırı hijyen takıntısı normal vajinal florayı bozabileceğinden dikkatli olunmalıdır.

    Vajinal deodorant, parfümlü sabun, pudra kullanımı idrar kanalını tahriş edebileceğinden bu tür ürünler kullanılmamalıdır.

    İç çamaşırı tercihi doğru yapılmalıdır. Sıkı, dar pantolonlar ve naylonlu iç çamaşırları giymeyin. Bahsedilen giysiler genital bölgenin nemlilik oranını artırarak bakterilerin üremesini kolaylaştırır.

    Pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir.

    Cinsel ilişkiden sonraki erken dönemde idrara çıkılmalıdır. Bu durum bakterilerin yayılmasını önlemektedir.

    Menopoz sonrası dönemde östrojen kremleri kullanılmalıdır.

    Özellikle yaz aylarında havuz sistitine dikkat edilmelidir. Kalabalık ve kirli havuzlara girmekten kaçınılmalıdır.

  • Bunları biliyor musunuz ?

    Bunları biliyor musunuz ?

    Ev temizliğinde işinize yarayacak pratik fikirler!

    MİS GİBİ KOKAN ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
    Çamaşırlarınızı yıkadıktan sonra sakın makinenin kapağını hemen kapatmayın! Çünkü kapağı hemen kapatmak, henüz nemli olan tamburun kötü kokmasına neden olabilir. En iyisi makineni kapağını 1-2 saat açık bırakarak tamburun hava almasını sağlamak.

    LAVABO HİJYENİ NASIL SAĞLANIR?
    Lavaboda biriken yiyecek artıkları, oluşan nemli ortamda bakterilerin çoğalmasına sebep olur. Bu nedenle mutfak lavabosunu periyodik olarak klorlu su yada temizlik maddeleri
    ile yıkayarak dezenfekte etmelisiniz.

    ELLERİNİZ BALIK KOKMASIN
    Ellere sinen balık kokusu çok rahatsız edici olabilir. Bunu önlemek için balık ayıklamadan önce ellerinizi limonla ovun, elinize hiç koku sinmez.

    PIRIL PIRIL SARIMSAK SIKACAĞI
    Sarımsak sıkacağını temizlemek için eskimiş bir diş fırçası kullanın. Suyun altında fırçaladığınızda en zor ulaşılan delikleri de temizlemeniz mümkün olacaktır.

    HALILARI YIKAMALI MI, SİLMELİ Mİ?
    Halılar yılda en az bir, çok gerektiği durumlarda ise iki kere yıkanmalı. Fakat rutin temizlik sırasında yine ihtiyacınıza bağlı olarak sadece yüzeyini silin, halının
    temiz kalması ve parlak görünmesi için bu yeterli olacaktır.

    MATLAŞAN TENCEREYİ PARLATMAK
    Paslanmaz çelik tencereniz matlaşırsa, biraz sirkeyi ateşe koyup ısıtın. Sonra yumuşak bir bezi ılık sirkeye batırarak iyice ovun. Ardından iyice durulayın.

    DİBİ TUTAN TENCEREYE ÇÖZÜM
    Tencerenin dibinde yapışmış yemek kaldıysa dibine karbonat serpip üstüne su ekleyin. Bir gece o şekilde bırakın. Ertesi gün iki yemek kaşığı sirke ve su ekleyip bir kez daha kaynatın. 10 dakika kadar fokurdasın. Yemek artıkları çıktıysa son temizlemeyi yapabilirsiniz.

    KIZARTMA KOKUSUNU YOK EDİN
    Kızartma yaptığınızda mutfağınıza koku yayılmasını istemiyorsanız, bir kapta sirkeli su kaynatın. Eğer bu işlemi yapmadan kızartmanızı yaptıysanız, mutfaktaki
    kokuyu gidermek için ızgaranın üzerine defne, ada çayı ve kekik yaprakları koyun.

    BİBERONDA KALAN MAMA KALINTISI
    Biberonun dibinde kalan süt ve mama kalıntılarını temizlemek için biberonun içine biraz kağıt havlu veya kağıt peçete atıp suyla çalkalayın.

    TER LEKELERİ SORUN DEĞİL
    Ter, özellikle ipekli ve yünlü giysilerde kalıcı lekeler oluşturur. Sık sık tenle temas eden ipek bir giysinin lifleri zarar görür ve bozulur. Sürekli ter ve vücut yağlarına maruz kalan elbiselerde belirgin sararmalar ve kötü bir koku oluşur. Ayrıca ter, giysinin boyası ile reaksiyona girdiğinden, ter lekesini çıkartmak güçtür. Bunun için giysilerinizi ter lekeleri sinmeden hemen yıkamalısınız.

    PARILDAYAN SÜRAHİ HAYAL DEĞİL
    Parlaklığını yitirmiş sürahinize eski parlaklığını kazandırmak için sürahinin yarısına kadar yırtılmış gazete kağıdı doldurun. Sürahinin üçte biri kadar sıcak suyu ilave edip bir süre çalkalayın. Sürahinizin pırıl pırıl olduğunu göreceksiniz.

    Temizlik tüyoları için tıklayın !

  • Ayak bakımı

    Ayak bakımı

    Yazın sandaletlerin içinde ayaklarınızın temiz ve bakımlı gözükmesi için, düzenli pedikür yaptırmanın yanında evde uygulayabileceğiniz kolay yöntemlerde var.

    Ayaklarınızı sıcak ve sabunlu bir suyun içinde yarım saat beklettikten sonra ponza ile ölü deriyi temizleyin.Ayaklarınız iyice yumuşayana kadar tekrar edin. Bu işlemi duştayken yapmak daha kolay olacaktır.

    Daha sonra törpü ile tırnak diplerini geriye itin yapabiliyorsanız tırnak makası yardımıyla fazla derileri kesin. Törpü yardımıyla tırnaklarınızı şekillendirin. Ayak tırnaklarını düz kesmek tırnak batmalarına da engel olacaktır.

    Eğer ayak için kullandığınız bir peeling varsa onunla,yoksa vücut peelingi ile ayaklarınıza masaj yapın ve yıkayın.İyice kuruladıktan sonra nemlendirici krem sürün ve üzerine pamuklu bir çorap giyin.

    Zaman zaman içerisine papatya atılmış ılık su da bekleterek ayaklarınızın dinlenmesini sağlayın.Bu gün boyu şişen ayaklar içinde etkili olacaktır.

    Her zaman güzel görünen ayaklar için, her banyoda mutlaka ponza taşı ile ölü deriyi temizleyin ve duştan sonra ayaklarınızı tırnaklarınızla birlikte nemlendirin.

    Ayaklarınızın güzel gözükmesi için doğru ayakkabıyı seçin. Ayak formlarına uymak için şekli bozulmuş bir ayakkabı içinde ayaklar hiç güzel gözükmeyeceği gibi sağlıklı da olmayacaktır.

    Kısa tırnak tercih edilmeli
    Yaz, kış kısa tırnak kullanılması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, hem sağlık, hem temizlik açısından tırnak boyunuzu kısa ve temiz tutun önerisinde bulunuyor.
    Topuk çatlağı ve topuk dikeni için özel bakım yapılmalı
    Yazın açık ayakkabı giymeye başlayınca fark ettiğiniz topuk çatlağı, ponza taşı ile temizlenebilir. Duştan sonra ayağı hafifçe kurulayıp ponza yapılırsa, topuk çatlağı görüntüsünün kaybolduğu ve ölü derinin gittiği görülecek. Ayak bakımı yaparken ponza işleminin ardından peeling uygulamasıyla ayaktaki kan dolaşımı hız kazanacak. Topuk çatlağı için bakım yapmak, topuk dikeni oluşumunu önlemede önemli bir yöntem.
    Haftada bir peeling
    Peeling uygulaması, mutlaka haftada en az bir kere yapılması gerekiyor. Tabanda oluşan ölü deriden kurtulan ayaklara, işlemin ardından ayak bakımı ürünleri ile 5 dakika boyunca yapılan masaj yapılıyor. Bu sayede cilt pürüzsüzlüğe kavuşuyor.
    Ayak masajı şart
    Evde, kendinizi ve ayaklarınızı spa ile şımartın. Gün boyu kapalı kalan ayaklarda oluşan ayak kokusu ve ayak sağlığı için spa çok önemli. Kokulu ve etkili banyo tuzlarıyla bir küvet hazırlayın ve dinlendirin ayaklarınızı.

  • Obsesif Kompülsif Bozukluk

    Obsesif Kompülsif Bozukluk

    Takıntı hastalığı olarak da bilinen obsesif kompülsif bozukluk (OKB) bireyleri döngüsel olan düşünce ve davranışlara hapseder. “Obsesyon” (saplantı veya takıntı) adı verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile “kompulsiyon” (zorlantı) adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan ruhsal bir sıkıntıdır. Bu nedenle obsesif kompülsif bozukluk bir anksiyete bozukluğudur. Yani aşırı temizlik, düzenlilik, simetriye önem verme, kapıyı-ocağı kontrol etme gibi çeşitli davranış ve düşüncelerin, kişinin kendisiyle ve çevresiyle ilişkisini bozması derecesine varmasına obsesif kompulsif bozukluk denir.

    OBSESYON NEDİR?

    İrade dışı gelen, kişiyi tedirgin eden veya sıkıntı veren, bilinçli bir çaba ile kovulamayan yineleyici düşünceler olan obsesyon, kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelirler, kişi tarafından mantıkdışı olarak değerlendirilirler ve yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa yani anksiyeteye neden olurlar. Bu nedenle kişiler bu düşünce ve dürtülerini bastırmaya veya yok saymaya çalışırlar veya bunları bir başka düşünce veya hareketle yani kompulsiyonla gidermeye çalışırlar.

    KOMPULSİYON NEDİR?

    Çoğu kez obsesif düşünceleri kovma veya bu düşüncelerin verdiği sıkıntıyı azaltmak için yapılan ve istemeden yinelenen hareketler olan kompulsiyon ise, abartılıdır, obsesyonların neden olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlerdir. Amaçladıkları şeyle aralarında mantıksal bağlantıları yoktur. Örneğin tokalaşmakla ellerinin kirlendiğini düşünen bir kişi sürekli ellerini yıkayabilir. Kişinin elleri yıkanmaktan tahriş olmuştur ve ortada bu derece el yıkamayı gerektirecek bir kirlenme de yoktur. Kişi bu davranışları istem dışı sergiler ve kendine sıkıntı yaratır. Dolayısıyla, obsesif kompulsif bozukluk tam anlamıyla, kişinin kafasında saplantı haline gelmiş düşüncelerin ve dürtülerin yapılması zorunlu olarak algılanması nedeniyle eyleme dökülmesidir. Amaçları herhangi bir zevk veya mutluluk sağlamak değildir.

    MANTIK DIŞI OLDUĞUNU BİLİYORLAR…

    Obsesyonlar ve kompulsiyonlar kişinin benliğine zarar verir. Obsesif kompülsif bozukluğuna sahip olan kişiler saplantılarının veya takıntılarının her ne kadar manasız ve anlamsız olduğunun farkında olsalar da, bu takıntıları gerçekleştirmekten kendilerini alıkoyamazlar. Belirli bir kurala ve sıraya göre yerine getirilen davranışlar düşüncelere hizmet ederek kişiyi geçici olarak rahatlatmayı amaçlar.

    HERKESTE BİR PARÇA OLABİLİR…

    Birçok kişinin kapıyı veya ocağı ara sıra kontrol etme, masaya vurma, temizlik, titizlik, düzenlilik, eşya veya para biriktirme, simetriye önem verme gibi çeşitli takıntıları, saçma bulduğu halde o an için yaptığı davranış ve düşünceleri olabilir. Çoğunlukla bunlar önemli bir zaman kaybına veya ciddi bir sıkıntıya neden olmazlar. Ancak, bazı kişiler mantıksız buldukları halde bazı davranış ve düşünceleri tekrar tekrar yapmaya ve sürdürmeye devam ederler. Bu durum önemli oranda zaman ve iş kaybına yol açar, aile hayatını olumsuz etkiler, belirgin bir ruhsal sıkıntı verir ve kişinin hayatını çekilmez bir hale getirir, yaşamla, kendisiyle ve çevresiyle ilişkisini bozmaya başlarsa, bunun ruhsal bir sorun olabileceğini düşünmek gerekir.

    BELİRTİLERİ NELER?

    Eğer bir kişide, istemsizce saçma olduğuna inandığı halde kafasından atamadığı düşünceleri aklına sürekli olarak getiriyor ve bu düşünceler yaşamında belirgin bir sıkıntıya neden oluyorsa ya da katı bir biçimde uygulanması gerektiğine inanıyor, yapmaktan kendini alıkoyamıyor ve davranışlarını sürekli tekrarlıyorsa obsesif kompülsif bozukluğu var demektir.

    Ocağı, arabasının ya da evinin kapısını kapatıp kapatmadığından emin olamayan (obsesyon) bir kişinin, tekrar tekrar kapıları, ocağı kontrol etmesi (kompulsiyon), para ya da herhangi bir eşyaya dokunduğunda elinin kirlendiğini takıntılı şekilde düşünen bir kişinin el yıkama zorlantısı (kompulsiyon) gibi davranışlar obsesif – kompulsif bozukluğa örnektir.

    EN ÇOK GÖRÜLEN OBSESYON VE KOMPULSİYONLAR…

    1-Temizlik ve titizlik obsesyonları

    Obsesif kompulsif bozukluğunda en sık gözlemlenen belirtilerden biri, kişinin hastalık kapacağı düşüncesiyle sürekli olarak elini yıkama ihtiyacı hissetmesidir. Aslında dokunduğu her şeyden mikrop bulaşacağı düşünceleriyle boğuşup dururlar. Bu nedenle, kişi önce ellerini sürekli yıkamaya başlar ve ilerleyen zamanlarda, eğer tedavi edilmezse, kapıları mendillerle ya da dirseği ile açmaya devam eder ve bir zaman sonra telefon kullanamaz ve para tutamaz hale gelebilir. Bu davranış bozukluklarını çevresinden de beklemeye başlayan kişi, evine gelenlerin banyoya gidip temizlenmesini bile isteyebilir. Bunun ileri boyutunda olan kişi hastalık kaptığı şüphesi ile sürekli olarak doktor kontrollerine gider ve kan testleri yaptırmaya başlar. Sonuçların negatif olduğunu görmek ikna edici olmayacağı gibi sağlık kontrollerini sıklaştırmaya başlar.Temizlik ve titizlik obsesyonları olan kişiler genellikle mikropların, kirin, tükürüğün, nefesin, idrarın, dışkının üzerlerine bulaşmasından korkarlar. Saatlerce kendilerini veya vücutlarının bir kısmını yıkayarak, kendilerini korktukları şeyin “bulaşmasından” korumaya çalışırlar. Kendilerine bir şey bulaştıracağını düşündükleri her şeyden kaçarlar, çevrelerindeki her şeyin KİRLİ ve PİS olduğunu düşünürler. Temizlenmediği kaygısıyla saatlerce ve tekrar tekrar ev temizliği yaparlar.

    2-Şüphe ve kontrol obsesyonları

    Şüphecilik herhangi bir unutkanlık değildir. Yapılan davranışı yapıp yapmadığını kontrol etme ihtiyacından kaynaklanan, emin olamama ve KONTROL ETMEdurumudur. Ocağı, şofbeni, doğalgazı, suyu, elektriği, çamaşır makinesini açık bırakıp bırakmadığını, kapıyı ve arabayı kilitleyip kilitlemediğini sürekli olarak kontrol eden kişiler buna birer örnektir. Böyle bir kişi doğalgazı kapatmış olsa dahi, kapattığından emin olamaz ve defalarca vanayı kontrol etmek zorunda kalır.

    3-Düzen ve simetri obsesyonları

    İç dünyaları karmakarışık olan bu kişiler iç dünyalarını düzene sokamadıkları için, dış dünyayı ve dış dünyadaki her şeyi tamamen doğru bir şekilde düzenlemeye çalışırlar. Kendilerine ait bir düzen kurarlar, birilerinin bu düzeni bozmasına, eşyalarına dokunmasına veya karıştırmasına aşırı tepki ve direnç gösterirler. Düzenlerini devam ettirmek için kendilerini yer ve bitirirler. Bu obsesyonlar, sehpaların üzerinde bulunan örtülerin sehpanın tam ortasında durmasına özen gösterme, halının saçaklarından ters dönenler varsa düzeltmeden duramama şeklinde kendini gösterebilir.

    4-Saldırganlık veya zarar verme obsesyonları

    Çocuğuna veya sevdiği birisine zarar verme şeklinde hayaller bu tür obsesyonlara örnek verilebilir. Bu kişiler asla yapmasalar bile, yapmayacaklarını bilseler bile çocuklarına ve sevdikleri kişilere zarar vermekten çok korkarlar ve bu düşünceyi zihinlerinden atamazlar. Dayanılmaz olan bu korkuları hafifletebilmek için salonun ışığını 3 kez açıp kapamak gibi şeyleri “doğru sayıda ve belli bir düzende yapmak” zorunda hissederler. Böylece, mantık dışı olduğunu bilseler bile, kendilerini, çocuklarını veya sevdiklerini hayali bir tehlikeden koruduklarına inanırlar.

    5-Dini obsesyonlar

    Özellikle dini ritüelleri yoğun yaşayan kişilerde sık görülen bir obsesyon türüdür ve çoğunlukla ibadet yaparken zihne gelirler. Kişi kendini inanç ve görüşlerine tam karşıt bir biçimde ve çok yoğun sıkıntı yaratacak şekilde dini içerikli takıntılı düşünceleri zihninden atamaz. Aklına, istemediği halde, tanrıya küfür düşünceleri gelir. Suçluluk ve günahkarlık duygusuyla bu düşüncelerini zihninden atmak için 100’den geriye sayıları üçer üçer sayarak sıkıntısını hafifletmeye çalışabilir, duaları daha fazla tekrarlayabilir ve daha çok ibadet edebilirler. Örnek olarak namaz kılan bir kişi tam başını secdeye koyduğunda “Allah’ın varlığından kuşku duyma” şeklinde takıntılı düşünceleri istemeden zihnine getirebilir.

    6-Sayma obsesyonları

    Sayma takıntısı, herhangi bir günlük aktivite belirli bir sayıya kadar sayılmadan yapılırsa, o gün işlerin rast gitmeyeceğini düşünerek, sayma davranışında bulunmaktır.Bu nedenle düşündükleri ya da gördükleri sayıları saymaktan kendilerini alamazlar. Kaldırım çizgilerini, elektrik direklerini, otomobilleri, evlerin numaralarını, apartmanların kaç kat olduğunu sayarlar. Belli sayılar iyi ve uğurlu, belli sayılar kötü ve uğursuzdur. Kötü ve uğursuz sayı akla gelince hemen iyi ve uğurlu bir sayıyla yer değiştirilmeye çalışılır.

    7-Biriktirme obsesyonları

    Sık görülen kompulsiyon türlerinden biridir. Kişi “ileride gerekli olabilir” şeklinde bir düşünce ile eski gazeteler, hediyelerin ambalajları gibi gerekli olmayacak eşyaları biriktirebilir, saklayabilir.

    8-Cinsel içerikli obsesyonlar

    Kişinin kendine, yaşına ve toplumdaki yerine hiç yakıştıramadığı bir biçimde tekrarlayan pornografik görüntüler şeklinde cinsel içerikli hayaller bu tür obsesyonlara örnek verilebilir. Dini inançları kuvvetli bir erkeğin, çevresindeki tüm kadınlara ilişkin cinsel içerikli hayaller kurmaktan kendini alamaması, bu hayalleri zihninden bir türlü uzaklaştıramaması ve çok rahatsızlık duyması hayatını çekilmez bir hale getirebilir.

    9-Dokunma obsesyonları

    Bazı davranışları yapmadan önce kendilerince önemsedikleri bir eşyaya dokunma gereksinimi duyma şeklinde kendini gösteren kompulsiyonlardır. Örneğin kişisabahları işine giderken oturma odasında duran ve içinde mutlu bir aile fotoğrafı bulunan çerçeveye dokunmadan çıkarsa, ailesini ilgilendiren olumsuz bir olay ile karşı karşıya kalabileceğinden endişe duyup, geri dönüp yeniden dokunma gereksinimi duyabilir.

    10-Batıl itikat obsesyonları

    Merdiven altından geçmemek, çocukların üstünden atlayıp geçmemek, evden sağ ayakla çıkmak, yatağın sol tarafından kalkmamak gibi, çoğu kişinin kültürel özelliklerinin bir parçası olarak bazı inanışları, davranışları, uğurlu ya da uğursuz saydığı sayı ve renkleri olabilir. Bu itikatların günlük yaşam aktivitelerini engelleyecek ya da günlük işlevleri kısıtlayacak kadar sık ve yoğun olması durumudur.

    TEDAVİSİNDE NELER YAPILIYOR?

    Obsesif kompülsif bozukluğuna en iyi tedavi yöntemi terapinin yanında uygulanan ilaç tedavisidir. Terapinin hedefi, obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişilerin ritüellerini gerçekleştirmeden, korkularıyla yüz yüze gelmelerini ve anksiyetenin azaltılmasını sağlamaktır. Bilişsel terapi, obsesif kompülsif bozukluğu olanlarda sıkça görülen abartılmış ve felaketler içeren düşünceleri azaltmaya odaklanır. Terapide önce gevşeme egzersizleri ile başlayan tedavi, davranışçı tekniklerle yani bireyin rahatsız olduğu düşünce ve davranışlar listelenerek devam edilir. Ardından yüzleşme süreci başlar ve rahatsız olunan düşünce ve davranışların giderek azaltılması sağlanır.Her ruhsal sıkıntıda olduğu gibi obsesif kompülsif bozuklukta da erken teşhis tedavi süresini kısaltmaktadır. Danışanlar tedavi süreci sonunda normale yakın yaşam sürebilirler. Sıkıntılar azaldıktan sonra devam eden ilaçlar eşliğinde doktor kontrolü sürmelidir. Çünkü uzun süreli ve zamanla iyileşme dönemleri gösterebilen bir sıkıntıdır.