Etiket: telefon

  • Çocuğa çok küçük yaşta telefon, tablet almayın

    Çocuğa çok küçük yaşta telefon, tablet almayın

    Çocuğa çok küçük yaşta tablet, bilgisayar ya da telefon alınmasının ilk hatalardan biri olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Merve Demir, “Erken yaşlarda bu tip teknolojik ürünlerin kullanımı, çocuk için bazı becerilerin gelişmesini geciktirebilir. Örneğin; küçük yaşta yoğun bir şekilde tablet kullanmaya başlayan bir çocuğun, konuşma becerileri yaşıtlarının gerisinde kalabilir. Çünkü çocuklar tabletle oynarken konuşma ihtiyacı hissetmezler. İnternet kullanımının içeriğinin, anne-babanın kontrolünde olmaması diğer hata. Çocuğunuzun hangi sitelere girdiğini kontrol etmediğinizde, kötü niyetli insanların ona ulaşma riskini de arttırmış olursunuz. Çocuk için güvenli internet hizmeti gibi bir uygulamanın kullanılmamasına dikkat etmek gerekiyor. Çocuklar internette hangi sitelerin kendileri için uygun, hangilerinin uygun olmadığını bilemezler. Hatta pek çok oyun sitesinde küfür, pornografik görüntüler gibi uygunsuz içerikle karşılaşabilirler. Bu tip programlar sayesinde çocuğunuzu bu olumsuz içerikten korumuş olursunuz. Çocuk kendisi için eğlenceli olan bir oyunu oynarken, ne zaman durması gerektiğini bilemez. Bu sebeple günlük belirli bir sürenin olmaması, çocuğun tabletle uzun süre vakit geçirmesine sebep olabilir” ifadelerini kaydetti.

    “Bağımlılık geliştirebilirler”

    “Çok uzun süreler internette vakit geçiren çocuklar, bağımlılık geliştirebilirler” diyerek aileleri uyaran Uzman Psikolog Merve Demir, “Çocuklar oynadığı oyunu bitirmek istemezler, yemek yemek yerine bilgisayarda oyun oynamayı tercih edebilirler. Tabletle oynamak için daha az uyumaya, sizinle daha az sohbet etmeye, ödevlerini yapmamaya başlayabilirler. Arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmek, okula gitmek istemeyebilirler. Toplumsal yaşamdan kaçıp, içine kapanabilirler. İnternet kullanması engellendiğinde aşırı tepkiler verebilirler. Çocuğa sorun çıkardığı zamanlarda tablet, telefon verilmesi yanlış davranışın ödüllendirilmesi anlamına gelir. Bu şekilde çocuk hangi davranışın doğru, hangisinin yanlış olduğunu öğrenemez. Çocuğa yemek yedirirken dikkatini dağıtmak için eline tablet ya da telefon vermek sıklıkla yapılan bir hata. Bu şekilde çocuk yediği yemeğin farkında olamaz. Ne kadar ne yediği üstünde kontrol sahibi olamaz. Bu da gelecekte görülebilecek yeme sorunlarına örneğin şişmanlığa zemin oluşturur. Ayrıca bu şekilde yemek yedirildiğinde çocuk, annesi tarafından kandırılmış olur. Bu da aralarındaki güven ilişkisini zedeler Anne ve babasının çocukla oynaması, çocuğun hem zihinsel hem de duygusal gelişimi için çok önemlidir. Bunun yerine konulabilecek bir teknolojik alet de yoktur. Bu sebeple anne babalar, diğer işlerinden vakit ayırıp çocukları ile oyun oynamalıdır” açıklamasında bulundu.

    “İnternet kullanımı sınırlı olmalıdır”

    İnternetin çocukla pazarlık aracı olmaması gerektiğini dile getiren Demir, “Anne-babalar; çocukla ilgili net sınırlara sahip olmadıklarında, sıklıkla çocukla pazarlık yapmaya başlarlar. Bu pazarlık da çoğu zaman, internet kullanımı üzerinden olur. ‘Ödevini yaparsan istediğin kadar tabletinle oynayabilirsin’ gibi konuşmalar oldukça yanlıştır. Çünkü bu tutum karşısında çocuk da anne ve babasıyla pazarlık yapmaya başlayabilir. Çoğu okulda teknolojik aletlerin, özel durumlar dışında okula getirilmesi yasaktır. Çünkü bu tip teknolojik aletler, çocuğun teneffüste bahçeye çıkıp arkadaşları ile oynamak yerine, sınıfta hareketsiz kalıp tabletle oynamasına sebep olabilir. Sosyalleşmesine engel olabilir. Ayrıca tablet ya da telefonu olmayan çocuklar açısından da kıskançlığa sebep olabilir. Çocuğu teknolojik aletlerden tamamen uzak büyütmek de günümüzde çok gerçekçi bir tutum değildir. Bu, çocuğun çağın dışında kalması, arkadaşlarından bazı konularda eksik olması anlamına gelir. Ancak internet kullanımı sınırlı olmalıdır” dedi.

    Uzman Psikolog Merve Demir, internet kullanımına sınır getirebilme yollarını ise şöyle açıkladı:

    “Öncelikle internet kullanımı ile ilgili çocuğunuza doğru model olun. Kendi internet kullanımınızı gözlemleyin. Telefonla, tabletle çok fazla vakit geçiriyorsanız, çocuğunuzdan önce kendinizi sınırlamaya çalışın. Çocuğunuzla daha fazla vakit geçirmeye çalışın. Onunla oyun oynayın, sohbet edin. Çocuğunuzla teknolojik aletlerin yanlış kullanımının zararları üzerine konuşun. Örneğin: görme sorunları, duruş bozuklukları, radyasyon, hareketsizlik, şişmanlama riski, uykusuzluk, sinirlilik gibi. İnternet kullanımı için günlük bir süre belirleyin. Çocukla bu konuda anlaşma yapın. Çocuğunuzun arkadaşları ile daha sık görüşmesini sağlayın. Sosyalleşebileceği ortamlarda bulunması için fırsat yaratın. Çocuğunuzun bilgisayarına bir güvenlik filtresi olmasını sağlayın. Sosyal paylaşım sitelerinde iletişim kurduğu kişilerin kimler olduğunu öğrenin. Çocuğa bu tip sitelerde kötü niyetli insanlar da bulunabileceğini, bu sebeple konuştuğu kişileri sizin bilmeniz gerektiğini açıklayın. Mümkünse tabletle oynarken yakınlarında olun. Çocuğun oynadığı oyunlar hakkında bilgi edinin. Bazı oyunlar onun yaşı için uygun olmayabilir.” İHA

  • Kanserden korunmak için telefonu ilk çaldığında açmayın…

    Kanserden korunmak için telefonu ilk çaldığında açmayın…

    Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan araştırmada cep telefonu, kablosuz internet, diz üstü bilgisayar ve tablet gibi manyetik etki olan ürünlerin kansere yolaçtığı belirlendi.

    Anne karnındaki bebeğin sıvısından alınan hücre örneklerinde yeni oluşan kromozomlarda hasar tespit eden uzmanlar, özellikle yoğun kullanımdaki cep telefonunun ilk çaldığında açılmaması uyarısında bulundu.

    Gelişen Teknoloji hayatı kolaylaştırsa da, günlük hayatta kullandığımız elektronik cihazlar yaydıkları manyetik dalgalar nedeniyle insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Hayatımızın her alanında bulunan bu cihazların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini bir takım deneylerle inceleyen Çukurova Üniversitesi’nden bilim insanları çarpıcı sonuçlar elde etti. Anne karnındaki bebeğin sıvısından alınan hücre örnekleri üzerinde çalışan uzmanlar, yeni oluşan kromozomlarda hasar tespit etti. Bu olumsuz durum başta kanser olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkarıyor.
    ÇÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Demirhan deney sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Prof. Dr. Demirhan “Manyetik alan, kan kanserine neden oluyor. 10 yıldan fazla cep telefonu kullanmak veya manyetik alana maruz kalmak kanseri tetikliyor, arttırıyor ve uyarıyor” dedi.

    Kromozomlarda ortaya çıkan bozulmaların gen yoluyla nesilden nesile de geçebildiğini hatırlatan Demirhan, cep telefonu seçerken soğurma değeri anlamına gelen “sar değerlerine” dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Telefonlarımızı alırken sar değerlerine bakmamız gerekiyor. O telefonun soğurma değeri, yani kaynaktan/uydudan aldığı veya baz istasyonundan çektiği gücün değeridir. O güç çok önemli. Bu güce bakarak telefonlarımızı almamız lazım” diye konuştu.

    Günlük yaşantımızı manyetik alanlar içerisinde geçirdiğimize vurgu yapan Demirhan, deneylerini insan üzerinde manyetik alan vererek yapma olasılıkları olmadığı için anne karnındaki bebeğin etrafındaki sıvı içerisindeki hücreleri kültür ortamında manyetik alana maruz tutarak değerlendirme yaptıklarını açıkladı.

    Demirhan yaptıkları çalışmayı ise şöyle anlattı:
    “Anne karnındaki bebeğin etrafındaki sıvı içerisindeki hücreleri önce normal kültürünü aldık. Daha sonra ise bu hücreleri kültür ortamında 900 megahertzlik ve 1.800 megahertzlik olmak üzere iki grupta çalışmamızı gerçekleştirdik. Her gurubu da kendi içerisinde 3-6 ve 12 saat olmak üzere 3’er gruplara ayırdık. Manyetik alana maruz bıraktığımız kültürleri 12 gün boyunca kontrolünü yaptık. Ve çalışmamızın sonucunda, yeni oluşan kromozomlarda bozulmalar tespit ettik.”
    Manyetik alanların özellikle telefonlarda daha yaygın ve sürekli maruz kalma olasılığımızın yüksek olduğunu belirten Demirhan, ilk aramada telefonda çok yüklü manyetik alan olduğuna dikkati çekerek, telefonun ilk çaldığında açılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

    SAR NEDİR, DEĞERİ KAÇ OLMALIDIR
    Kısaca, ortama yayılan elektromanyetik dalgaların vücutça emilme hızı olarak tanımlanabilecek olan SAR, cep telefonları ile beraber hayatımızın içine girmiş olan bir kavram. Watt/kg olarak hesaplanan bu SAR değeri sınırları ülkemizin de tabi olduğu AB Konseyi tarafından 2 W/kg, ABD tarafından ise 1,6 W/kg olarak belirlenmiştir. Bu limitler yasal olarak belirlenmiş olan limitler olsa da uzmanlar meslekleri gereği elektromanyetik dalgalara maruz kalanlar için 0,4 W/kg, genel halk için ise 0, 08 W/kg üzeri değerleri tehlikeli buluyorlar.

  • Akıllı Telefon Yatak Odasına Girdi Cinselliği Bitirdi

    Akıllı Telefon Yatak Odasına Girdi Cinselliği Bitirdi

    Sosyal medya mecralarının yatak odalarına girmesinin insanların cinsel arzularını yavaş yavaş azalttığını ortaya çıktı.

    İngiltere’de yapılan bir araştırma Facebook ve Twitter gibi sosyal medya mecralarının yatak odalarına girmesiyle insanların cinsel arzularını yavaş yavaş azalttığını ortaya koydu.

    Yaşları 16 ila 44 arasında değişen 15 bin İngiliz arasında yapılan araştırmaya göre akıllı telefonların yaygınlaşması ve yoğun sosyal medya kullanımı ailelerin yatak odasını da etkiler hale geldi. Araştırmaya göre sosyal medyadan bahsedemeyeceğimiz 1990-91 ve 1999-2001 yılları arasında çiftler ayda 6 kez sevişirken, günümüzde ise bu rakam 4’e düşmüş durumda.

    Profesör Cath Mercer’a göre 90’lı yıllardan günümüze değişen bu tablodaki en büyük etken sosyal medyadan başkası değil. Zira kullanıcılar artık yatak odalarına telefonlarını alarak internete giriyor, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya hesaplarında saatlerini geçirmeyi yeğliyor.

    Ancak tek suçlu sosyal medya değil elbette; zira sosyal medya hesaplarının kullanımını yaygınlaştıran akıllı telefon ve tabletler de bu tabloda son derece önemli bir rol oynuyor.

  • İnternet bağımlısı mısınız ?

    İnternet bağımlısı mısınız ?

    İnternet yokken nasıl yaşıyorduk, artık hatırlamıyoruz bile… Hayatımızın her alanında o var. Alışveriş yapmak, fatura ödemek ve hatta aşkı bulmak için bile bilgisayar ekranının karşısına geçiyoruz. Çağa ayak uydurmak istiyorsak bu kadarı normal. Ancak internetin girdabına kapılıp çıkamayanlar da var. Bu testi çözerek internet detoksuna ihtiyacınız olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

    1. En büyük korkunuz;
    ■ Kişisel verilerinizin internet üzerinden çalınması
    ▲ Bilgisayarınıza virüs girmesi
    ● İnternet bağlantınızın kesilmesi
    ★ Bilgisayarınızın çökmesi

    2. Başarısızlık veya hayal kırıklığı ile karşılaştığınızda nasıl tepki verirsiniz?
    ● Kendinizi başka şeylerle oyalarsınız
    ★ İnsanlarla bu konu hakkında konuşursunuz
    ▲ Aynı şeyi tekrar yaşamamak için çözümler ararsınız
    ■ Oturup kara kara düşünürsünüz

    3. Facebook, Twitter, Skype kullanıyor musunuz?
    ▲ Arkadaşlarınız sizinle en çok burada karşılaşır
    ■ Gündemi takip etmek için buralardasınız. Havadisleri kaçırmaktan korkuyorsunuz
    ● Zor durumdaki bir arkadaşınıza destek olmak için üye oldunuz
    ★ Buralarda kaybedecek vaktiniz yok

    4. Size en kolay nasıl ulaşılır?
    ■ E-posta atarak
    ● Kısa mesaj atarak
    ▲ Sabit telefon, cep telefonu, olmadı e-posta yoluyla
    ★ Kimse size kolayca ulaşabileceğinden emin olamaz

    5. En son ne okudunuz?
    ▲ İnternet üzerinden gazete
    ■ İnternet üzerinden kitap
    ★ Bir dergi
    ● İnternette görüp aldığım yeni bir roman

    6. Arkadaşlarınızın sizi nasıl tanımlamasını istersiniz?
    ● Sevgi dolu, dinlemeyi bilen ve her zaman paylaşımcı
    ▲ Daima kibar ve işini bilen, enerjik bir lider
    ■ İşte ve özel hayatında arkadaşlarına nasıl davranacağını bilen, parlak bir zeka
    ★ Her zaman iyi tavsiyelerde bulunan dengeli bir insan

    7. Son yıllarda hayatınızı aşağıdakilerden hangisi en çok etkiledi?
    ■ Kariyerinizdeki ilerleme
    ● Cep telefonunuz
    ★ Ekonomik kriz
    ▲ İnternet ve sosyal ağlar

    8. Pazartesi işe gelince, tasarruf tedbirleri nedeniyle işten çıkarıldığınızı öğrendiniz. Hemen;
    ▲ Özgeçmişinizi kariyer sitelerine gönderirsiniz
    ★ Bir arkadaşınızı ararsınız
    ● Eve gidip hıçkıra hıçkıra ağlarsınız
    ■ Bu konu hakkında bir tweet atarsınız

    9. İnternet üzerinden randevulaşmak konusunda fikriniz;
    ■ İstatistiksel olarak işe yarayabilir. Orada birini bulma ihtimaliniz, yakın çevrenizde bulmaktan çok daha yüksek
    ★ İnsanların neden bu şekilde randevulaştığını anlayamıyorsunuz
    ▲ İnsanların birini aradıklarını rahatça belirtmeleri açısından pratik bir yöntem
    ● İlginç bir fikir olsa da, şans eseri tanışmaktaki büyünün yerini asla tutamaz

    10. E-posta konusunda sizi en çok rahatsız eden nedir?
    ● Anlamsız bir mesajın içinde onlarca insanın e-posta adresinin görünmesi
    ▲ İnsanların mesajlarınıza yanıt vermemesi
    ■ İstek dışı gelen tanıtım mesajları
    ★ İnsanların dil bilgisi ve yazım kurallarına uymaması

    DEĞERLENDİRME

    KARELER ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Dikkat! Bağımlısınız
    Bazen dijital teknolojiyi beyninizin bir parçasıymış gibi hissediyorsunuz. Yardıma ihtiyacınız olduğunda ona sarılıyorsunuz ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor. Ancak oynadığınız bilgisayar oyununda en üst seviyeye geçseniz de, iş yerinde yaptığınız sunum takdir edilse de size yetmiyor. Performansınızdan tatmin olmuyorsunuz. Başkalarının değerlendirmelerini ise dikkate almıyorsunuz. Kendinizi geliştirmek size özgüven kazandırır ve sizi bir amaç sahibi yapar. Dürüst olun; kendi kişisel yansımanızdan gözünüzü ayırmadıkça ne kadar başarılı olabilirsiniz?
    ÖNERİMİZ: Ekranın önünde tek başınıza oturacağınıza, neden sanal dünyadaki deneyimlerinizi web üzerinden başkaları ile paylaşarak bağımlılığınızı faydaya dönüştür müyorsunuz?

    ÜÇGENLER ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Neredeyse bağımlısınız
    Sosyal ağlar hayatınızın bir parçası olmuş. Kendinizi teknoloji ile oyalıyorsunuz. Bilginiz ve deneyimlerinizi online olarak paylaşmaktan ve kendi reklamınızı yapmaktan hoşlanıyorsunuz. Dijital teknolojinin hayatınızı elinizden aldığını düşünmüyorsunuz ama sizin için artık sadece bir eğlence olduğunu söylemek de zor.
    ÖNERİMİZ: Teknolojik uzmanlığınızı ispatlamak yerine, neden insanlarla biraz da yüz yüze görüşmüyorsunuz? Bir arkadaşınıza evini taşırken yardım etmeye ya da birkaç arkadaşınızla toplanıp makarna partisi vermeye ne dersiniz?

    DAİRELER ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Henüz bağımlı değilsiniz
    Hayatınızı teknolojik aletlere bağlı yürütmüyorsunuz. Son model bir cep telefonu ile görülmek gibi bir kaygınız da yok. Ancak son yıllarda telefon etmek yerine kısa mesaj atmayı ya da bir arkadaşınızın ofisine geçerken uğramak yerine e-posta ile haberleşmeyi tercih ettiğiniz de bir gerçek. Uzun toplantılara katılmaktansa, uzun e-posta zincirleri size daha kolay geliyor. Ancak, bunların sonucunda arkadaşlarınızla yüz yüze iletişiminiz azaldı. Son anda yapılması gereken bir iş duyurulduğunda ya da bir arkadaşınız e-posta ile yardım istediğinde hep oradasınız. Bu da sizin fark etmeden ekran önünde fazla zaman geçirdiğinizin kanıtı…
    ÖNERİMİZ: Teknoloji ile kurduğunuz dengeli ilişkiyi aynen koruyun. Sizi teknolojiyi kullanmaya zorlayan avantajlara ve sosyal ağlardaki arkadaşlarınıza direnecek gücünüz var. İş saatlerinde ekran başında uzun saatler geçiriyorsanız, uzaklaşmanızı sağlayacak molalar verin.

    YILDIZLAR ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Bağımlılık uzak ihtimal
    Teknolojiyi iş hayatınızda kullanmaya mecbursunuz ancak eğer arkadaşlarınız sizinle gerçekten konuşmak istiyorlarsa, yüz yüze gelmek zorundalar. Size göre fiziksel iletişimin yerini hiçbir şey tutamaz. Sizin için bundan daha iyi bir iletişim yolu yok. Dijital teknolojilere bağlanmaktan hep kaçtınız. Hatta insanların internet ya da cep telefonu mesajlarındaki kabalıkları veya aşırı samimiyetleri sizi hep rahatsız etti. Teknoloji alanındaki gelişmelerin gerisinde kaldığınızı hissediyor olabilirsiniz.
    ÖNERİMİZ: Bağımlı olmamak iyi bir şey ama yine de unutmayın; insanlarla iletişim kurmak için yüz yüze gelmek bazen imkansız olabilir. Günümüz koşullarında internet üzerinden iletişim kurmak da kaçınılmaz. Kendinizi ifade etmek için karşınızda mutlaka birisinin oturması gerekmediği gibi, iletişim kuracağınız her insandan da hoşlanmak zorunda değilsiniz. Özellikle iş hayatında, işinizi kolaylaştıracağı zamanlarda teknolojiden kaçmayın, faydalanın.

  • ilişki bitirecek telefon mesajları…

    ilişki bitirecek telefon mesajları…

    Erkeklerin ilişkilerini telefon aracılığıyla sürdürmeyi sevmediğini artık hepimiz biliyoruz. Bir de üstüne üstlük aldıkları negatif mesajlar ile ne kadar çileden çıktıklarını biliyor musunuz? İşte ilişki bitirecek telefon mesajları…

    Bu SMS’ler Erkekleri Çileden Çıkarıyor!

    ‘Sana yazdığım uzun mesajın cevabı bu mu?’

    ‘Eski mesajlarımıza bakıyorum da benim yazdığım mesajlar ne kadar çok. Sen daha az mesaj yazmışın.’

    “Telefonun niye meşgul, kimle konuşuyorsun?”

    ‘Hep ben romantik mesajlar gönderiyorum. Sen neden göndermiyorsun. Yoksa içinden mi gelmiyor?’

    ‘Bugün bana karşı çok mesafelisin. Bir şey mi oldu, ben mi bir şey yaptım, dün olanlardan dolayı mı, hayatında başkası mı var, ayrılmak istiyorsan açık açık söyle’

    “Neyse sen meşgulsün galiba iyi geceler”

    “Sen bilirsin…”

    “Peki…”

    “Yazdıklarıma cevap vermiyorsun, sen artık beni eskisi kadar sevmiyorsun”

    İşte bu mesajlar erkeklerde telefonu fırlatma isteği yaratıyor. Bizden tavsiye kesinlikle bu mesajları yollamayın.

    Haberler

  • Facebook Telefon Çıkarıyor !!

    Facebook Telefon Çıkarıyor !!

    New York Times’ın haberine göre Facebook akıllı telefon donanımı üretmek için Apple’ın eski mühendislerini ekibine katmaya başladı bile. Şu ana kadar daha önce iPhone üzerinde çalışmış yarım düzineden fazla yazılım ve donanım mühendisi Facebook tarafından işe alındı.

    Bu Facebook’un akıllı telefon üretimine yönelik üçüncü denemesi olacak. 2010 yılında başlatılan ilk proje rafa kaldırılmıştı. Daha sonra Facebook’un HTC ile kod adı “Buffy” olan bir akıllı telefon üzerinde birlikte çalıştığı ortaya çıkmıştı. Bu projenin hala devam ettiği bildiriliyor.

    Şimdi Buffy projesinde çalışan ekip ile Apple tecrübesi olan mühendisler, bir arada genişletilmiş bir projede çalışacak.

    Facebook’un motivasyonu aslında oldukça açık. Yeni halka açılmış bir şirket olarak gelir kaynaklarını zenginleştirmeyi, mobil tarafında rakiplerinin gerisinde kalmamayı amaçlıyorlar.

    Facebook bu projeyi gizli tutmak için büyük çaba sarf etti. İşe alım sürecini oldukça gizli tuttu. Ancak biz bu haberi kaleme aldığımıza göre bu konuda Apple kadar başarılı olmadıkları açık.

    Peki bir yazılım firması, donanım alanına geçtiğinde başarılı olabilir mi? Yazılım ve donanımın farklı kültürlerini karıştırmak iyi sonuç verir mi? Apple’ı bir kenara koyarsak bu alanda elimizde çok fazla iyi örnek olduğunu söylemek zor.

    Telefon üretmeyi deneyip çuvallayan elektronik devlerini de unutmamak gerekiyor. HP bunlardan biriydi. Keza Dell de. Sony hiç bir zaman bu alanda istediği noktaya gelemedi.

    İlk dört nesil iPhone mühendislerinden olan Hugo Fiennes bunun nedenini özetliyor aslında:

    “Telefon üretmek hemen üstüne atlayabileceğiniz bir şey değil. Bir akıllı telefonda küçücük bir değişiklik yaparsınız ve bu tüm antenlerin çalışma şeklini değiştirebilir. Belli bir süre bunu yapmadan öğrenmeniz mümkün değil. Telefon işine girmek çok karmaşık bir olay”

    Facebook da kendi imkanlarıyla ve tecrübesiz bir ekiple donanım üretemeyeceğinin ayrımına varmış gibi görünüyor. Facebook eğer bir akıllı telefon çıkaracak ise, bu Apple tecrübesini firmaya getiren mühendislerle olacak.

    Facebook’un başka opsiyonları da mevcut. Halka arzdan gelen para (16 milyar dolar), piyasa değeri 6 milyarın altına düşen Blackberry üreticisi RIM’i almak için fazlasıyla yeterli. Google’ın Motorola’yı almasına kızan HTC’nin de 11.5 milyarlık bir fiyat etiketine sahip olduğunu ekleyelim.

    İlgili Konular ;
    Facebook Telefon

  • Telefonda Kötü Konuşan Erkeğe Ne Yapmalı ?

    Telefonda Kötü Konuşan Erkeğe Ne Yapmalı ?

    Sevgiliniz telefonda hoşunuza gitmeyen şeyler mi söylemeye başladı, hiç düşünmeyin, pat diye kapatıverin telefonu. Ben telefonun en çok bu özelliğini seviyorum. Baktın ki cevap verilecek bir laf değil karşı taraftakinin ettiği, kapatıveriyorsun yüzüne telefonu!
    Kapat, arasın! Kapat, arasın! Ta ki sesini yumuşatana, istediğiniz kıvama gelene kadar. “Ya tekrar aramazsa” diye korkmayın yani. Mutlaka arar.
    Önce sinirinden arar.
    Çekinmeyin, gene kapatın. Ama bu defa tek kelime etmeden. Baktınız sesinin ayarı hepten bozulmuş, pat, bir daha kapatın!
    Şimdi daha da sinirlendiği için gene arayacak. Fena halde provoke oldu zavallım. Kendi kendine “tuzak” kuruyor. Bağırıp haddinizi bildirecek, sizi de hayatından silecek; maksadı bu ama… “Öfkeyle kalkan zararla oturur” atasözünü test ediyor da farkında değil.
    Bir daha lü lü lü… Hemen açmayın. Lü lü lü lü… Açın ve ne diyecek diye bekleyin…

    Diyeceği elbette şu: “Benim yüzüme telefonu nasıl kapatırsııınnn!”

    “İşte böyle!” deyin ve pat!

    Bir daha lü lü lü…

    Bu defa açın ve konuşmasına fırsat vermeden, “Güzel güzel konuşmaya başlayana kadar benimle konuşamayacaksın!” deyip gene pat!

    Bunu, sesi kulağınıza yumuşak kıvamda gelmeye başlayana kadar tekrarlayın. Yok, düzelmiyor mu hala, o zaman kararlı ve azıcık da duygulu bir sesle “Beni kendinden iyice soğutma diye konuşmamaya çalışıyorum ama anlamıyorsun. Bana çok haksızlık ediyorsun…” deyiverin ve kapatın. O düşünsün artık neden bahsettiğinizi.

    “Ay ne ayıp, insanın yüzüne telefon kapatılır mı canım!” demeyin sakın!

    Pat!

    Lü lü lü lü…