Etiket: tatlandırıcı

  • İşlenmiş Gıdalardaki Gizli Tehlike: Ksilitol

    İşlenmiş Gıdalardaki Gizli Tehlike: Ksilitol

    Şeker alımınızı izliyorsanız, şeker içermeyen paketlenmiş atıştırmalıklar ve tatlılarla tanışmışsınızdır. Bu ürünler, ksilitol (Xylitol) gibi şeker ikameleri sayesinde, şeker veya kalori olmadan tüm tadı vaat eder. Ancak son araştırmalar, ksilitolün kalbiniz için önemli sağlık riskleri oluşturabileceğini öne sürüyor.

    Ksilitol Nedir?

    Ksilitol, “keto dostu,” “diyabet dostu,” “şekersiz” veya “kalorisiz” etiketli şekerlemeler ve tatlılarda yaygın olarak bulunan bir şeker alkolüdür. Şekerin tadını taklit eder ancak kan glukoz seviyenizi yükseltmez. Restoranlarda gördüğünüz yapay tatlandırıcı paketlerinden farklı olarak, ksilitol gıda üretiminde yaygın olarak kullanılır ve marketlerde şeker yerine satılır.

    Ksilitol
    Ksilitol

    İlginç bir şekilde, ksilitol diş macunu ve ağız gargarası gibi diş bakım ürünlerinde de kullanılır çünkü çürükleri önleme özelliklerine sahiptir. Ancak bu ürünlerde kullanılan ksilitol seviyeleri, işlenmiş gıdalarda kullanılanlardan çok daha düşüktür.

    Gıdalardaki Ksilitol Riskleri

    Ksilitol gibi şeker alkollerini büyük miktarlarda tüketmek, şişkinlik, gaz, mide rahatsızlığı, ishal ve kilo alımı gibi sindirim sorunlarına yol açabilir. Daha endişe verici olan ise, son araştırmalar yüksek ksilitol seviyelerinin kanınızda kardiyovasküler olaylar, kalp krizi ve felç riskini artırabileceğini göstermektedir.

    Araştırmalar, yüksek ksilitol seviyelerinin kandaki trombositleri pıhtılaşmaya daha yatkın hale getirebileceğini, bu durumun ciddi kalp olaylarına yol açabileceğini göstermiştir. Ksilitol ile tatlandırılmış içecekleri tüketen sağlıklı gönüllüler üzerinde yapılan çalışmalarda, trombositlerin önemli ölçüde daha reaktif olduğu ve içim sonrası birkaç saat boyunca pıhtılaşma riskini artırdığı görülmüştür.

    Günlük olarak ksilitol içeren yiyecekleri tüketen kişiler için bu risk sürekli bir tehdit oluşturabilir. Bu durum, özellikle diyabetli kişiler için endişe vericidir çünkü ksilitol içeren şeker içermeyen ürünleri tüketme olasılıkları daha yüksektir ve zaten kardiyovasküler sorunlar için yüksek risk altındadırlar.

    Forum: Suni Tatlandırıcılar ve Şeker

    Diş Bakım Ürünlerindeki Ksilitol

    Ksilitol içeren yiyeceklerin aksine, ksilitol içeren diş macunu veya ağız gargarası kullanmak aynı risklerle ilişkilendirilmemiştir. Bu ürünler çürüklerle savaşmaya yardımcı olur ve büyük miktarlarda tüketilmedikleri için kullanımları hala güvenli kabul edilir.

    Ksilitol İçeren Gıdalar

    Ksilitol en yaygın olarak şeker içermeyen şekerlemeler ve benzer tatlılarda bulunur. Ancak, ksilitol içeren gıdaları tespit etmek zordur çünkü üreticiler ambalajlarında şeker alkollerini listelemek zorunda değildirler, yalnızca şeker alkolleri veya şeker hakkında belirli bir iddiada bulunulursa bu gereklidir. Bu şeffaflık eksikliği, ksilitol ve diğer şeker alkollerinin diyetinizde fark edilmeden yer almasına neden olabilir.

    Ksilitolden Kaçınmalı Mısınız?

    Potansiyel riskler göz önüne alındığında, ksilitol ve diğer şeker alkollerinin tehlikelerini, özellikle diyabet veya insülin direnci olan kişiler için şeker tüketiminin riskleriyle dengelemek önemlidir. Ölçülü olmak anahtardır. Şeker içermeyen alternatiflerin daha iyi bir seçim gibi görünebilir, ancak meyvelerde bulunan doğal şekerler daha güvenli bir seçenek olabilir. Meyveler, tatlı ihtiyacınızı karşılamanın yanı sıra, vücudunuza gerekli vitaminler ve mineraller sağlar, şeker alkolleriyle ilişkili riskler olmadan.

    Bu yeni araştırma, tüketicilerin gıdaları hakkında bilinçli seçimler yapmalarına yardımcı olmak için daha fazla çalışmaya ve daha iyi düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır. Gıdalarınızda ne olduğunu ve bunların risklerini anlamak, daha sağlıklı kararlar vermek için hayati öneme sahiptir. Bu araştırma ilerledikçe, tüm tüketiciler için yapay tatlandırıcıların güvenliğini sağlamak için yeni yönergeler ve düzenlemeler ortaya çıkabilir.

    Forum: Şeker Yeme, Çocuğuna Yedirme!

  • Eritritol ve Stevia: Sağlıklı 2 Tatlandırıcı Karşılaştırması

    Eritritol ve Stevia: Sağlıklı 2 Tatlandırıcı Karşılaştırması

    Eritritol ve Stevia tatlandırıcıları karşılaştırması: Sağlığınız için en iyi seçimi yapın. Özellikleri, etkileri ve kullanımları hakkında bilgi edinin.

    Tatlı lezzetleri sevenler arasında sağlıklı bir alternatif arayışı, Eritritol ve Stevia gibi doğal tatlandırıcıları popüler hale getirmiştir. Geleneksel şekerin yerine geçen bu düşük kalorili tatlandırıcılar, sağlığa olan olumsuz etkileri minimize ederken tatlı tat beklentisini karşılamaktadır. Ancak, Eritritol ve Stevia arasında bazı temel farklılıklar vardır. Bu makalede, Eritritol ve Stevia’nın özelliklerini, sağlık etkilerini ve kullanımlarını karşılaştırarak, size hangi tatlandırıcının daha uygun olduğunu belirleme konusunda rehberlik edeceğiz. Sağlıklı bir tatlandırıcı seçimi için bu iki doğal alternatifi ayrıntılı bir şekilde keşfetmeye hazır mısınız?

    Eritritol ve Stevia: Sağlıklı Tatlandırıcılar Karşılaştırması

    Tatlı lezzetleri sevenler için sağlıklı bir alternatif arayan birçok insan, doğal tatlandırıcılar Eritritol ve Stevia’yı tercih etmektedir. Eritritol ve Stevia, geleneksel şekerin yerine geçen düşük kalorili ve doğal seçeneklerdir. Ancak, bu tatlandırıcılar arasında bazı farklılıklar vardır. Bu makalede, Eritritol ve Stevia’nın özelliklerini, sağlık etkilerini ve kullanımlarını karşılaştıracağız, böylece sizin için hangi tatlandırıcının daha uygun olduğuna karar verebilirsiniz.

    Eritritol

    Eritritol, bir poliol olarak bilinen bir şeker alkolidir. Doğada bulunan bazı meyvelerde, özellikle armutta ve kivide doğal olarak bulunur, ancak genellikle şeker alkolleri üretimi sırasında elde edilir. Eritritol, şekerden yaklaşık %70 daha tatlıdır ve düşük kalorili bir tatlandırıcıdır. Birçok insan için çekici olan bir özelliği, kan şekeri seviyelerini etkilememesidir. Bu, diyabetik bireyler ve düşük karbonhidratlı diyet uygulayan kişiler için bir avantaj olabilir. Ayrıca, diş sağlığına olumsuz etkisi olmadığı da bilinmektedir.

    Ancak, eritritolün bazı dezavantajları da vardır. Yüksek miktarda tüketildiğinde bağırsak rahatsızlıklarına, özellikle ishale neden olabilir. Ayrıca, bazı insanlar eritritolün metalik bir tat bıraktığını bildirmiştir. Bununla birlikte, eritritol diğer şeker alkollerine kıyasla daha az yan etkiye sahiptir.

    Stevia

    Stevia, Güney Amerika kökenli bir bitki olan Stevia rebaudiana’dan elde edilen doğal bir tatlandırıcıdır. Stevia, geleneksel şekerden 200 ila 400 kez daha tatlıdır ve kalorisi yoktur, bu nedenle düşük kalorili diyetler için ideal bir seçenektir. Aynı zamanda kan şekeri seviyelerini etkilemez ve diş sağlığına zarar vermez. Stevia, piyasada toz, sıvı veya tablet formunda bulunabilir.

    Birçok insan için Stevia’nın bir dezavantajı, bitkisel bir tat bırakmasıdır. Bazı kişiler bitkisel tadı hoş bulmazken, bazıları da çay ve kahve gibi içeceklerde kullanımının tadını beğenmez. Ayrıca, bazı ürünlerde Stevia’nın tatlandırıcı özü kullanıldığında, tatlandırıcıyı taşıyan diğer bileşenlerin kalitesi önemli olabilir.

    Oku: Şeker Hastaları ve Sigarayı Bırakmak İçin “Stevia Bitkisi” Kullanımı

    Eritritol vs. Stevia Karşılaştırması

    Eritritol ve Stevia, tatlandırıcı olarak kullanıldığında bazı benzerliklere sahiptir. İkisi de düşük kalorilidir, kan şekeri seviyelerini etkilemez ve diş sağlığı için zararlı değildir. Ancak, bazı farklılıklar da vardır.

    Eritritol ve stevia
    Eritritol ve stevia

    Eritritol, şeker alkolleri arasında en az yan etkiye sahip olanıdır, ancak yüksek miktarlarda tüketildiğinde bağırsak rahatsızlıklarına yol açabilir. Stevia ise bitkisel bir tat bırakabilir ve bazı insanlar tarafından beğenilmeyebilir. Stevia ayrıca, tatlandırıcı özü kullanıldığında diğer bileşenlerin kalitesinin önemli olduğu ürünlerde dikkatli kullanılmalıdır.

    Sonuç

    Eritritol ve Stevia, sağlıklı bir şekilde tatlandırmak isteyenler için iyi alternatiflerdir. Eritritol, metalik bir tada neden olabilir ve yüksek miktarlarda tüketildiğinde bağırsak rahatsızlıklarına yol açabilirken, Stevia bitkisel bir tat bırakabilir ve bazı insanlar tarafından hoş bulunmayabilir. Seçiminiz, kişisel tercihlerinize, diyetinize ve vücudunuzun nasıl tepki verdiğine bağlı olmalıdır. Eğer eritritol veya Stevia kullanmaya karar verirseniz, ölçülü bir şekilde kullanmanız ve her ikisinin de etiketlerini dikkatlice okumanız önemlidir.

    Oku: Tatlandırıcı Kullanmak Sağlıklı Mı? Tıklayın!

    Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

    Eritritol nedir ve nasıl elde edilir?

    Eritritol, bir poliol olarak bilinen bir şeker alkolidir. Bazı meyvelerde doğal olarak bulunsa da genellikle şeker alkolleri üretimi sırasında elde edilir.

    Stevia nedir ve nasıl elde edilir?

    Stevia, Güney Amerika kökenli bir bitki olan Stevia rebaudiana’dan elde edilen doğal bir tatlandırıcıdır. Stevia bitkisinin yaprakları kullanılarak özü çıkarılır.

    Eritritol ve Stevia’nın kalori içeriği nedir?

    Hem eritritol hem de Stevia, düşük kalorili tatlandırıcılar olarak bilinir. Eritritolün kalori içeriği oldukça düşüktür ve Stevia’nın neredeyse hiç kalorisi yoktur.

    Eritritol ve Stevia’nın kan şekerine etkisi var mı?

    Hem eritritol hem de Stevia, kan şekerini etkilemez. Bu nedenle, diyabetik bireyler ve düşük karbonhidratlı diyet uygulayan kişiler için tercih edilen tatlandırıcılar arasındadır.

    Eritritol ve Stevia’nın diş sağlığı üzerindeki etkisi nedir?

    Hem eritritol hem de Stevia, diş sağlığı için zararsızdır. Şeker gibi diş çürümelerine yol açmadıkları için tercih edilen tatlandırıcılar arasında yer alırlar.

    Eritritol ve Stevia’nın tadı nasıldır?

    Eritritol, şekerden biraz daha az tatlıdır ve bazı insanlarda metalik bir tat bırakabilir. Stevia ise bitkisel bir tada sahiptir ve bazı insanlar tarafından sevilmeyebilir.

    Eritritol ve Stevia’nın kullanımıyla ilgili herhangi bir yan etki var mı?

    Eritritol yüksek miktarlarda tüketildiğinde bazı kişilerde bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir. Stevia ise genellikle güvenli kabul edilir, ancak bazı insanlar bitkisel tadı hoş bulmayabilir.

    Eritritol ve Stevia, pişirme ve pişmiş ürünlerde kullanılabilir mi?

    Evet, hem eritritol hem de Stevia, pişirme ve pişmiş ürünlerde kullanılabilir. İkisi de yüksek ısıya dayanıklıdır ve tatlı lezzet sağlamak için çeşitli tariflerde kullanılabilir.

    Stevia veya Eritritol’lu Diyet Dondurma Tarifi Tıklayın!

  • Karatay diyeti menüleri

    Karatay diyeti menüleri

    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, yapay tatlandırıcılara da dikkat çekiyor. Karatay, “Tatlandırıcı kullananlar zehirleniyor. Kullanılan tatlandırıcılar, sofra şekerinden 600 kat daha tatlı” uyarısında bulunuyor

    SABAH kahvaltısında ‘ceviz’i, öğle yemeklerinde etli ya da zeytinyağlı sebze yemeklerini öneren İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, akşam yemeklerinde de öğle yemeğine benzer gıdalar tüketilmesini tavsiye ediyor. Ancak, akşamları 20.00’den sonra yemek yenmemesi konusunda uyarıyor. Yazı dizimizin son gününde yapay tatlandırıcılara dikkat çeken Karatay’a kulak veriyoruz…

    ‘YAPAY TATLANDIRICI KULLANANLAR ZEHİRLENİYOR!’
    “Aspartam ve sakarin içermez diye pazarlanan, sükraloz bazlı tatlandırıcılar, sofra şekerinden 600 kat daha tatlıdır. 200 gram kadar tatlandırıcı, 96 kalori ve 32 gram şeker içermektedir. Bunlar obezlere, diyabetli hastalara ve kilo vermek isteyenlere öneriliyor. Oysa hastalar zararlı birçok kimyasal maddeyi tükettiklerinin farkında bile değiller. Bu hastalar, yapay tatlandırıcılarla zehirlendiklerinin farkına varmalılar. Kilo problemi olmayanlar ya da ensülin direncini kırmayı başarmış olanlar, eğer çok istiyorlarsa Konya yöresine ait olan etli ekmek (kaşar peynirsiz olarak) ya da lahmacun gibi yiyecekleri rahatlıkla tüketebilirler. Etli ekmek ve lahmacunun ekmeği mayasız ve son derece incedir. Ayrıca bol soğan, limon, maydanoz ve ayranla tüketildiği zaman gayet dengeli ve sağlıklı bir gıdadır.

    ‘AKŞAM YEMEĞİ SONRASI MUZ, YAĞ OLARAK DEPOLANIR’ 
    Meyve konusuna gelince… Mevsiminde doğal olarak (hormonsuz, kimyasal ilaçsız, GDO’suz) yetişmiş ve sağlıklı ortamda, kimyasal koruyucu maddeler sıkılmadan (mumlanıp parlatılmadan) saklanıp satışa sunulan tüm meyveler sağlıklıdır. Meyvelerin içerdiği şeker oranı, glisemik endeksini belirler. Bu nedenle meyvelerin tüketim miktarları, zamanları ve şekilleri onları vücudumuz için sağlıklı veya sağlıksız hale getirebilir. Örneğin gün boyunca başka tatlı ve şekerli bir yiyecek yememek koşuluyla sonbahar ve kış aylarında sabah kahvaltısında yenecek bir adet yerli muz, glisemik endeksi yüksek olmasına rağmen verdiği enerji gün içinde yakılabileceği için sağlıklıdır. Ancak aynı muz, akşam yemeğinden sonra tok karnına yenirse ve ardından yatılırsa, gece enerjisi fazla gelip yağ olarak depolanacağı için sağlıksızdır.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /><br /><br /><p>Resmin ismi:  karatay_menu.jpg<br /><br /><br /><br />Görüntüleme: 0<br /><br /><br /><br />Büyüklüğü:  78.2 KB (Kilobyte)

    ‘ZEYTİN EN DOĞAL MEYVE BOL YİYİN’
    Ülkemizde birçok kişi diyabetli olduğunu bilmeden yaz aylarında her gün yarım karpuz, 2 incir, 1 salkım üzüm ve benzerini aynı anda yemekte… Peki günde 5 öğün meyve önerisi nereden çıktı o zaman? Bu diyet önerileri şimdi tarih oldu. Ancak özellikle akşam yemeğinden sonra kiloyla meyve yeme alışkanlığı hâlâ sürüyor. Yaz aylarında öğle yemeği yerine küçük bir kâse çilek, doğal yoğurt ya da avuç içi kadar beyaz peynirle yenirse, vücut için sağlıklı olabilir. Ancak etli, sebzeli bir yemeğin üzerine koca bir dilim karpuz veya bir kâse çilek yendiğinde sağlıksız oluyor. Çünkü bu durumda vücut aldığı fazla enerjiyi direkt depo yağlarına dönüştürüyor. Domates, biber, salatalık, zeytin gibi yiyecekler, doğal meyve ihtiyacımızı karşılamaktadır. Özellikle zeytin, bol bol tüketilebilir.”

    ‘Felç olma riski önlenebilir’

    “OBEZLERDE ve diyabet hastalarında oldukça ciddi damar tıkanıklıklarını, koroner kalp hastalığını, yani kalp krizi ve inme dediğimiz felç olma olasılığını, riskini azaltmak, önlemek kendi elimizdedir. Başkasının elinde değildir! Aşırı miktarda işlem görmüş unlu, nişastalı hamur işleri ve şekerli içecekler gibi çok çabuk hazmedilen ve kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlardan, yani yüksek glisemik endeksli yiyeceklerden uzak durmak, en kolay, en basit ve en ucuz yoldur! Yapacağımız en kolay iş, fazla meyve tüketiminden, taze sıkılmış veya fabrikasyon meyve sularının aşırı tüketiminden, şekerli içeceklerden, rafine unlardan ve hamur işlerinden, ekmekten, makarnadan ve kahvaltılık tahıllardan uzak durmaktır.”
    ‘Yemeğin üstüne yenilen kuru meyve sağlıksız’

    “EĞER gün içinde başka meyve yemediyseniz ve çok acıkmadıysanız, akşam yemeği yerine 3-4 adet gün kurusu kayısı (turuncu olanı sağlıksız), 2-3 adet kuru erik, 1 adet kuru incir gibi kuru meyveyle tüketilecek bir kâse yoğurt, yanında başka bir yemek yenmediği durumda sağlıklı olacaktır. Ancak saat 19.00-20.00’ye kadar yenmiş olsa dahi yanında salatası ve ayranıyla birlikte yenen etli, sebzeli veya baklagilli bir yemeğin üstüne aynı kuru meyveler yendiğinde ve ardından uyku faslına geçildiğinde sağlıksızdır. Çünkü bu durumda vücut aldığı fazla enerjiyi direkt depo yağlarına dönüştürecektir.”

    ‘1 kilo zayıflamak hasta olma riskini % 10 azaltır’ 

    “SAĞLIKSIZ karbonhidratlar, şekerler ve tatlılar önce kan şekerini, sonra ensülini yükseltir. Kan şekeri ve ensülin yükseldikçe, santral sinir sistemi uyarılır, adrenalin salgılanması artar, damarlar büzüşür. Yani çarpıntı olur, tansiyon yükselir, kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları ve göz hastalıkları oluşur. Kontrol edilemeyen hücre büyümesi başlar. Bu, kanserin başlama nedenidir, kanser hücrelerinde artış olur. Androjen (erkeklik) hormonlarının salgılanması artar, polikistik over sendromu, erken ergenlik, erkeklerde saç dökülmesi (alnın açılması) gibi belirtiler ortaya çıkar. Kanın pıhtılaşması, iç organlarda yağlanma, kilo artar. 1 kilo zayıflayınca dahi bu hastalık riskleri yüzde 10 oranında azalmaktadır.”

    ‘Obezite, diyabet, kalp hastalığı genetik değildir’ 

    “OBEZİTE, diyabet, kalp hastalıkları genetik değildir, iç ve dış etkenlerle ve yanlış beslenme sonucu özellikle yanlış yaşama biçimiyle artık her yaşta ortaya çıkan, genel hormonal ve metabolizma bozukluklarının klinik olarak yansımalarıdır. Bir öğünden sonra açlık hissetmeden 4-5 saat geçiremiyor ya da 1-2 saat içinde acıkıp bir şeyler atıştırmadan duramıyorsanız, bilin ki sabah kahvaltıda yedikleriniz sizin sağlığınıza zarar veriyor. Sık sık yemek metabolizmamızı hızlandırır. Ancak kan şekerimiz ve ensülinimiz de sürekli olarak yüksek kalmaktadır. Bu şekilde kısa bir süre hızlı çalışan metabolizma, yağların yakılmasını değil, yağların sürekli depoya gönderilmesine neden olur. Ara öğün yiyerek diyet yapanların, yavaş yavaş kilo almalarının nedeni, sık sık ara öğün yemelerinin sonucu kanlarında ensülin hormonunun giderek yükselmesi ve yüksek olarak kalmasıdır.”

    EVDE TEREYAĞI NASIL YAPILIR? 
    “Evde mayaladığınız yoğurdun kaymağını, ortalama 7-10 gün boyunca küçük bir kavanozda biriktirin. Kaymağın acı bir tat almaması için kavanozun kapağını sıkıca kapatın. Daha sonra kavanozu çalkalayarak kaymağın içindeki yağ ve suyun ayrılmasını sağlayın. Bu çalkalama, 30 dakikada bir 5-10 dakika ara vererek ortalama 60-120 dakikalık bir zaman alabiliyor. Kaymaktaki yağ ve su birbirinden ayrılmaya başlayınca kavanozu 5-10 dakika buzluğa koyun. Daha sonra kavanozun içindeki tereyağını bir kaşıkla toplayın, top şekline getirip suyunu iyice sıkın. Tereyağınız taze taze kullanımınıza hazır…”

    Habertürk

  • Diyet Ürünlerine Dikkat

    Diyet Ürünlerine Dikkat

    Diyet yaparken insanların baş vurdukları çarelerden biride diyet ürünlerine başvurmaktır. Peki bu ürünler ne kadar güvenli? Hiç düşündünüz mü?

    Diyet kadınların ömürleri boyunca sürekli olarak uyguladıkları bir durumdur. Oldukça zorlayıcı bir süreç olan diyeti kolaylaştırmak adına bazı firmalar, diyet ürünleri üretmeye başladılar. Tatlandırıcılar da bunlardan birtanesidir. Şekerin tadından vazgeçemeyenler için üretilen bu ürünler diyet sırasında size fayda mı yoksa zarar mı sağlıyor? Bunu hiç sorguladınız mı ?

    Diyet srıasında şeker alımını kısıtlayan fakat bu tadı almak isteyenler için üretilen tatlandırıcıların kalorisi bulunmamakta. Fakat kullanan insanların kilo kaybına uğramadıkları, kilo kaybının durduğu, hatta kilo aldıkları gözlenmiş ve araştırma yoluna gidilmiştir. Yapılan araştırma sonucu bu ürünlerin aslında sanıldığı gibi faydalı değil tam tersine zararlı olduğu belirlenmiş. Kilo vermek isteyenlerin aksine kilo aldıkları sonucuna varılmıştır.

    Tatlandırıcıların neden böyle bir sonuca yol açtığını merak eden bilim adamları yaptıkları incelemeler sonucu tatlandırıcıların iki şekilde kilo alımına neden olduğu anlaşıldı. Birincisi bağırsakta şekere duyarlı hücreleri harekete geçirdiği için vucudun gereğinden fazla şeker depoladığı, ikincisi ise yemek sırasında kullanıldığı zaman kişinini iştahını açtığı yönünde olduğudur.

    Yani sonuç olarak diyet sırasında kullanılan ve faydalı olduğu sanılan tatlandırıcı diyet ürünleri, sanılanın aksine kişiye kilo aldırmaktadır. Bu yüzden size tavsiyemiz doğal olan durumu benimseyerek tatlandırıcı kullanmaktan vazgeçmenizdir. Doğal olarak kilo vermeye çalışmak sizi amacınıza daha hızlı ulaştıracaktır.