Etiket: tatil

  • Evlilik problemlerinizi çözecek tatil planı

    Evlilik problemlerinizi çözecek tatil planı

    Her şeyi denemiş ve hiçbiri işe yaramıyormuş gibi görünse de evliliğinizi sürdürmek için standartlarınızı zorlamak zorunda olduğunuzu da unutmamalısınız. Kısa bir tatil, bir yandan problemleriniz ve çözümleri üzerine yoğunlaşmanızı sağlarken diğer yandan hoş atmosferin de tadını çıkarmanıza sebep olacak.

    İkinizin de gitmek için hevesli olduğu bir destinasyon seçin
    Bütçenize uyan ilginç yerlerin bir listesini yapın. Bu listeye pozitif duyguları uyandırmak için balayınız ya da ilk tatiliniz gibi eski romantik anılarınıza sahne olmuş yerleri de dahil edin. Uzlaşmanıza zemin olabilecek ve merakınızı uyandıran sıcak noktalar da olabilir. Maddi durumunuzun tatile çıkmanızı engellemesine izin vermeyin. Eğer çok uzaklaşamıyorsanız, daha yakın bir bölgeye de gidebilirsiniz, yeter ki kendinize birlikte biraz uzaklaşma şansı yaratın.

    Tatildeki “terapi” seansları için temel kurallar belirleyin
    İki tarafın da kaçamaması için tatil esnasında hangi sorunların masaya yatırılacağına karar verin. Anlamsız tartışmaları evde bırakmaya ve pozitif iletişim için çaba harcayacağınıza dair bir anlaşma yapın. Evlilik problemlerinizle birebir alakadar olmadığı sürece çocuklar ya da iş hakkında konuşmayı kendinize yasaklayın. Tatile ne amaçla çıktığınızı aklınızdan çıkartmayın.

    İlişkinize yeniden hayat katacak aktiviteler planlayın
    Evliliğinizle ilgili sorunlarınızı çözmek için çıktığınız tatil sadece bundan ibaret de olmamalı. Bazen yoğun iş hayatı ve ev hayatını bırakmak tek başına ilişkinin seyrini iyileştirebilir. Gittiğiniz yerdeki görülmesi gereken yerlerin bilgisini önceden edinmek, oradayken değişiklikler yapmanıza ve daha iyi vakit geçirmenize yardımcı olacaktır.

    Yeni hatıralar yaratmaya yoğunlaşın
    Bu tatili evliliğinizi yeniden inşa etmek ve geleceğinizi birlikte planlamak için bir şans olarak kabul edin. Eski anıları anmak işe yarayacağı gibi yenilerini yaratmak için uğraşmak amaca daha yönelik olacaktır. Bol bol fotoğraf çekmek ve kendinize hatıralık küçük hediyeler almak geçirdiğiniz bu güzel günleri unutmamanızı sağlayacak.
    Ekstra desteğe ihtiyacınız var ise bir ‘çiftler tatili’ düşünebilirsiniz. Bir diğer çift ile tatile çıkmak havadaki gerginliği yumuşatabilir. Grup aktivitelerini de garantiye alabileceğiniz böyle bir tatil, bir çift olarak takım ruhunu geri kazanmanızı sağlayabilir ki bu da zorluk ve problemlerin üzerine el ele ve daha güçlü yürümenize yarayacaktır.

    İpuçları:
    Tatilinizi, yıldönümünüz gibi önemli tarihlere yakın seçmeniz tüm olaya daha büyük anlam katabilir.

    Bu tatile ‘ikinci balayı’ gözüyle bakmak onu çok daha çekici ve romantik kılacaktır.

    Uyarı:
    Tatilin esas amacına uyup problemlerinizi çözmek gibi bir niyetiniz yoksa, en baştan katılmamanız daha doğru olacaktır.

  • Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Yatakta ‘başım ağrıyor’ cümlesinin sadece kadınların sığındığı bir bahane olduğu düşünülse de erkekler de çoğu zaman cinsellikten kaçıyor.Onların yataktan kaçma sebepleri ise çoğu zaman biz kadınlardan farklı oluyor.

    Erkeklerin her zaman cinselliğe hazır olduğu düşüncesi aslında onların sırtındaki ağır bir yük gibi. Çünkü erkekler de bazen cinsellikten soğuyabiliyor, cinsel ilgisi ya da isteği azalabiliyor. Bu sorun sadece partnerle ilgili olabilirken bazen de ruhsal ve fiziksel nedenlerden kaynaklanıyor. CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğiticisi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Polikliniği’nde görev yapan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Erkeklerde cinsel isteksizlik aslında sanıldığından daha önemli bir sorun. Bu sorunları dört grupta toplayabiliriz. Birincisi herhangi bir neden yokken kişide cinsellikle ilgili isteğin kaybolması. İkincisi başka bir cinsel sorun olmasından dolayı cinselliğe yönelik ilgi ve isteğin zaman içinde kaybolması. Bunların içinde ilk sırada sertleşme bozukluğu, ikinci sırada da erken boşalma sorunu görülüyor. Üçüncü sıklıkta ise eşine ait cinsel bir sorun olması geliyor. Dördüncü grup başka bir hastalığa ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak ilgi ve isteğin kaybolması durumu oluyor” diyor.
    Uzun süre alkol ve madde kullanıma bağlı olarak da cinsel istek azalabiliyor.

    CİNSEL SORUNLAR
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Sertleşme sorunu yaşayan erkek için, cinsellik keyif veren bir şeyken ‘Acaba tekrar sertleşme olacak mı?’ gibi bir müsabaka haline gelebiliyor. O andan itibaren cinsellik kaygı vermeye başlıyor, çünkü her olumsuz deneme kişide ciddi sıkıntılara yol açıyor. Özellikle erkek cinselliğine önem veren, erkeğin temel kimliğini cinsellikle tanımlayan kültürlerde sertleşmeyle ilgili sorunlar olması gerektiğinden daha fazla ruhsal sıkıntılara neden oluyor. Bu da beraberinde cinsellikten kaçınmayı getiriyor. Her dört erkekten birinde görülen bir başka sorun da erken boşalma. Erkeklerde cinsellikten kaçınmanın önemli faktörlerinden biri de bu sorun oluyor. Çünkü zamanla cinsellikle ilgili algıların değişmesi özellikle kadın cinselliğinin öne çıkmasıyla, her iki tarafın da doyum alması önemli hale geldi. Erken boşalma ise bu duruma bir engel. Kişi bunu çok dert ederse cinsellikten kaçınma olabiliyor” diyor.

    Bir neden olmayabilir
    Eşiniz bir neden yokken cinsel ilişkiden kaçıyorsa bunun belirli bir nedeni olmayabiliyor. Bazı erkekler cinselliği normal şekilde yaşarken bir anda cinsel ilgilerini kaybedebiliyor. Kadınlarda daha fazla görülen bu durum sonradan ortaya çıkabileceği gibi cinselliğe aktif olarak başlanan ergenlik döneminden itibaren de görülebiliyor. Bu sorunun altında yatan sebepler arasında cinsellik konusunda katı kurallarla yetiştirilme, cinselliğin ahlak dışı olarak kabul edilmesi olabiliyor. Kişinin heteroseksüel ilişki yerine homoseksüel ilişkiye yönelmesi ve bunu yaşayamıyor olması da cinsel isteksizliğe yönlendirebiliyor.

    Cinsel mitler
    Yaşanılan toplumdaki cinsel tabular, mitler, cinsellikle ilgili inanışlar da erkeğin cinsel hayatını etkiliyor. ‘Cinselliği erkek başlatır, erkek cinselliği her zaman ister’ gibi inanışlar erkekte cinselliğe yönelik birtakım yükler getiriyor. Bu yükler bir süre sonra cinsellikten uzaklaşmasına neden olabiliyor. Erkekler cinselliğe her zaman hazırdır inancı cinselliğin başarı göstermesi gereken bir yarışma gibi tanımlanmasına neden oluyor.

    Hastalıklar
    Kalp damar, diyabet, psikiyatrik sorunlar gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar da cinsel istek kaybına neden olabiliyor. İlaç kullanımı dışında hormonal bozukluklar, yaralanmalar sonucu gelişen durumlar ve metabolizma hastalıkları da cinselliği etkiliyor. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Kişinin yaşam zorlukları, ilişki sorunları ve psikiyatrik rahatsızlıklara bağlı ilgi, istek kaybı da olabiliyor. Ani bir kayıp, kişinin işlerinde yaşadığı maddi kayıplar, stresli durumlar, ilişkide yaşanan ciddi bir aldatılma, huzursuzluk da kişinin cinselliğe ilgisini etkiliyor. Psikiyatrik hastalıklar içinde ise depresyon başta olmak üzere doğrudan cinsel isteğin kaybına neden olabiliyor. Cinsel saldırıya maruz kalma, ağır ruhsal hastalıklarda da bu durum söz konusu” diyor.

    Partnerin sorunları
    Eğer birlikte olduğu kadın cinsel bir sorun yaşıyorsa erkekte bir süre sonra cinsel ilgisizlik görülebiliyor. Kadının cinsel isteksizliği, uyarılma sorunu, ağrılı cinsel ilişki, orgazm olamaması ya da vajinismus erkekte de cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

    İkili ilişkilerde yaşanan sorunlar
    Eşler arasında herhangi bir iletişim sorunu varsa bundan ilk etkilenecek nokta cinsellik oluyor. Cinsellik kendi içinde de bir iletişimdir. Eğer çiftlerin birbirlerinden beklentilerinde sorun olduysa, küsme gibi bir durum ortaya çıktıysa cinsellik bazen bu sorunu aşabilse de bazen de ilk etkilenen alan olabiliyor. Aldatma gibi bir sorun yaşanıldığında ise cinsellik kişinin karşı tarafla paylaşacakları açısından sıkıntı vermeye başlıyor. Çünkü kişi ihanete uğradığını düşündüğünde cinsel istek kaybı yaşayabiliyor.

    Ne yapılabilir?
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Her çiftin kendilerince geliştirmiş olduğu bir iletişim dilinin olması gerekiyor. Cinsel terapilerde çiftler arasındaki iletişimin yetersiz olduğunu görüyoruz. Cinsellikte iletişim yeterli değilse cinsel sorun da ortaya çıkıyor. Toplumdaki inanışlardan biri konuşmanın cinselliğin büyüsünü bozduğu yönündedir, oysa bu doğru bir düşünce değil. Cinsellikte iletişim tekniklerinde çiftlerin sevişme sırasında sözel ya da bedensel olarak mesaj verebileceklerini öğretiyoruz. Bu mesajın sağlıklı olduğunu belirtiyoruz. Çiftler cinsellik sırasında neden konuşmaz? Çünkü cinsellik alınganlığa açık bir alan, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Sorunlar reddedilme gibi anlaşılabiliyor. Cinsellikle ilgili konuşmak ayıp gelebiliyor” diyor.

    İletişim nasıl kurulabilir?
    Çiftler bazen kendini haklı göstermek istiyor. Tartışmanın da bazı kuralları oluyor. Her iki tarafın da belirli bir süre konuşma süresi olmalı. Kendi haklılığını değil, kendi yanlışını görmek üzerine konuşmak gerekiyor. Beş dakikalık bir konuşmada “Ben bu sorunda şu noktalardan dolayı doğru yapmamış olabilirim” demek, yani karşı tarafı suçlamayarak konuşmak gerekiyor.

    formsante

  • Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma tutkusu kanser riskini beraberinde getiriyor. Uzmanlar sağlıklı bronzlaşma diye bir kavram olmadığına işaret ediyorlar. İşte güneşlenmenin püf noktaları…

    Yaz mevsimiyle daha görünür hale gelen bronz tenli olma isteğini uzmanlar riskli bir eğilim olarak değerlendiriyorlar. Bu isteğin bağımlılığa dönüşmesi ise tıpta tanoreksiya olarak tanımlanıyor.
    Uzmanlar, bu kişilerin kendilerini soluk ve renksiz saydıkları için kışın solaryumda yazın güneş altında bronzlaşma çabası içine girdiklerini ve yeterince bronzlaşmış hissetmedikleri zaman sinirli olduklarını belirtiyorlar.
    Peki bronslaşmanın boyutu nedir? Ne kadarı karar ne kadarı zarar sayılmalıdır?
    Bu konuyu Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan anlattı:

    KANSERE ZEMİN HAZIRLAR

    Bronzlaşmayı tutkuya dönüştürenler tanoreksik, yani bronzluk bağımlısı heline gelmiş sayılırlar.
    Tanoreksiya özellikle gençlerde görülüyor. Hemen belirtelim ki, sağlıklı bronzluk diye bir durum söz konusu olamaz! Özellikle genç yaşlarda alınan yoğun güneş ışınlarının gelecekte cilt kanserine zemin hazırlayacağını sakın unutmayın
    Yaz-kış demeden sürekli bronz bir tene sahip olmak için solaryumdan çıkmayanları ve saatlerce güneşin altında yatanlar şunları unutmamalı:

    • Bronzlaşma; doğal ya da suni kaynaklarla yoğun UV ışınlarına maruz kalınması sonrası deri renginin koyulaşmasıdır. Bronzlaşma sonrası, deri renginde koyulaşma yanında çiller, lekeler, benler, kılcal damar genişlemeleri ve cilt kanserlerine zemin hazırlama gibi istenmeyen etkiler de oluşmaktadır.
    • İnsanların bronzlaşmaya olan merakı, bazı durumlarda bağımlılık oluşturmakta ve bu durum tıp literatüründe ‘tanoreksiya’ diye adlandırılmaktadır. Tanoreksik kişiler kendilerini soluk, renksiz olarak algılamaktadır ve bunu telafi etmek amacıyla da çok sık suni kaynaklarla bronzlaşma yoluna başvurmaktadır. Bu durum bağımlılık hali kazanmakta, kişi kendini bronz görmediği zaman sinirlilik ve ruh halinde bozukluk olmaktadır.

    MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ

    • Tanoreksiya daha çok ergenlik yaşlarında görülmektedir. Genellikle zayıf ve sigara bağımlısı olan kişilerde daha sık rastlanır. Tanoreksik kişilerin yoğun UV maruziyetinden dolayı cilt kanseri riskleri fazladır. Tanoreksiklerin dermatoloji ve psikiyatri hekimleri ile ortak takip edilmeleri gerekir. Vücutlarındaki riski benler dermatologlar tarafından tespit edilip, gerektiğinde uzaklaştırılmalı, ayrıca kişi psikolojik destek almalıdır.
    • Tanoreksiya tedavi edilmediği durumlarda, özellikle ilerlemiş vakalarda, kişi solaryuma girmediği ve kendini bronz görmediği zaman mide bulantısı ve kusma gibi sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bronzlaşma bağımlılığı, bu ciddi sorunlarla sonuçlanmadan mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır.
    • Melanosit dediğimiz hücreler, cildimize renk veren melanin maddesinin salgılanmasından sorumludur. Melanin maddesinin görevi, cildimizi güneşin zararlı etkisinden korumaktır. Çok yoğun güneşe maruz kalındığında, vücut buna koruyucu tepki olarak melanin üretimini hızlandırır. Bu da bronzlaşmanın sebebidir. Açık tenli kişilerde yoğun güneşe maruz kalınması sonrası ciltte kızarıklık sık görülmekte, bronzlaşma son derece nadir olmaktadır. Koyu ten yapısına sahip kişiler ise güneşte kızarmayıp, bronzlaşırlar.

    SOLARYUMUN ZARARLI ETKİSİ

    • Deri renginin koyulaşması, hücrelerde mevcut olan melaninin salınımının artışı ya da yeni melanin salgılanması ile gerçekleşir. Bronzlaşma aniden olabileceği gibi geç de başlayabilir. Erken bronzlaşma, koyu tenli kişilerde daha belirgindir; UVA ışınına cevap olarak hızla oluşur ve kısa sürede söner.
    • Geç bronzlaşma UVB ve UVA ışınlarına temastan 48-72 saat sonra başlar. Yeni pigment oluşumu başlar; pigmentasyon kalıcıdır, haftalarca sürer, kalıcı ve derin bir bronzluğa olur.

    CİLT KANSERİ ŞAKA DEĞİL!

    • Solaryum cihazı suni kaynaklarla cildin bronzlaşmasını sağlar. UVA ışınları ile bu etkiyi yaratır. Güneş ışınlarının neden olduğu tüm olumsuz etkiler solaryum için de geçerlidir.
    • UVA ve UVB ışınlarının cilde bronzluk kazandırma yanında çok sayıda olumsuz etkileri bulunmaktadır. UVA ışınları, cilt kanserlerinde en tehlikelisi olan malign melanom oluşmasında önemli bir etmendir. UVB ışınları erken deri yaşlanması, cilt kanseri ve benlerde değişikliğe neden olma gibi ciddi riskleri vardır.

    SAĞLIKLI BRONZLUK YOKTUR!

    • Bronzluk, tavsiye edilecek bir durum değildir. Sağlıklı bronzluk diye bir kavram söz konusu değildir. Bronz görüntü isteyen kişiler otobronz ürün kullanmalıdır. Özellikle ergenlik çağındaki gençlere güneşin uzun dönemdeki yan etkileri hakkında bilgi verilmelidir.
    • Bronzlaşmak isteyen kişiler için en iyi alternatif otobronz ürünlerdir. Otobronz ürünler; krem, losyon, sprey ve jel şeklinde olup güvenilirdirler. Yan etkileri yok denecek kadar azdır. Ultraviole ışını olmaksızın cilde bronz görünüm kazandırırlar. İçeriklerindeki güneş koruyucuların faktörleri düşük olduğundan, otobronz ürünlerin üzerine ayrıca güneş koruyucu sürülmesi unutulmamalıdır.

    BİLİNÇSİZ GÜNEŞLENMENİN FATURASI

    • GÜNEŞ YANIKLARI: Kısa sürede yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gerçekleşir. Kızarıklık, su toplaması, ateş yüksekliği, titreme, bulantı ve kusma görülür.
    • BRONZLAŞMA: Uzun dönemde yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gelişir. Vücudun verdiği bir savunma mekanizmasıdır. Cilt renk hücreleri, korunma amacıyla renk üretir.
    • ERKEN YAŞLANMA: Uzun süreli güneşe maruziyet ciltte derin çizgileşme, damarlarda genişleme, kahverengi lekelenme şeklinde görüntüye neden olur. Damarların genişlemesine, pigment hücrelerinin düzensiz çalışmasına, kollajen üretiminde azalmaya neden olur.
    • CİLT KANSERLERİ: Güneşin vücudumuza vermiş olduğu zararların en tehlikelisidir. Tüm dünyada sıklığı giderek artmaktadır.
    • KATARAKT: Güneş ışınları katarakt oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
    • ALERJİK REAKSİYONLAR: UV ışınları bazı kişilerde kaşıntı, kızarıklık, sulantı ile kendini belli eden alerjik reaksiyonlara neden olur. Ayrıca kullanılan kozmetikler, parfümler ve bazı ilaçlarda güneşe karşı hassasiyet yaratabilir.
    • BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ BASKILAR: Deride bulunan bağışıklık sistemi hücreleri UV maruz kalma sonrasında baskılanır. Herpes (uçuk) virüsü gibi enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Lupus, porfiri gibi bazı rahatsızlıklar güneş ışınlarının etkisiyle aktifleşir.

    GÜNEŞE KARŞI NE YAPMALI?

    • UYGUN ZAMANI SEÇİN:
     Güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatler olan 10:00-16:00 arasında dışarıda mümkün olduğunca bulunulmamalı.
    • GÖLGEDE DURUN: Dışarıda zaman geçirileceği zaman mümkün olduğunca gölgede kalınmalı.
    • GİYSİNİZ DE SPF’Lİ OLSUN: Koruyucu ve açık renkli giysiler giyilmeli, güneşten koruyucu gözlükler ve şapka takılmalı.
    • DOĞRU KREM SEÇİN: Mutlaka güneş koruyucu kullanımına önem verilmeli.
    • KULAĞINIZA BİLE SÜRÜN: Güneş koruyucular dışarı çıkılmadan 20 dakika önce sürülmeli. Her tarafa eşit uygulanmalı ve arada boşluk bırakılmamalı. Burun, kulaklar, yanaklar, ayak tabanları, sırt, eller ve kolların yan yüzlerine eşit oranda sürülmeli.
    • BEBEKLERE ŞAPKA: Bebekler altı aylıktan küçükse güneş koruyucu kullanımından çok şapka takma, gölgede kalma gibi koruyucu önlemler alınmalı.

    • YEŞİL ÇAY İÇİN: Güneşten kaynaklanan zararlı etkilerden korunmak amacıyla harici ya da sistemik antioksidan kullanımı faydalı olabilir. Vitamin C, E, selenyum, çinko, yeşil çay, silimarin ve soya isoflovanları etkili başlıca antioksidanlardır.

  • Güneş ışınları ve cilt

    Güneş ışınları ve cilt

    Güneşten korunma; spor, havuz, deniz aktiviteleri veya gezmekten vazgeçmek anlamına gelmemeli,tam aksine gerekli önlemleri alarak; bu aktiviteleri, sağlıklı bir şekilde ve doya doya yaşayabilmeye yardımcı olmalıdır.

    GÜNEŞ IŞINLARI
    “Cildiniz, güneş ışınlarının hassas terazisi olmasın!”
    20. yüzyılın özellikle ikinci yarısında güneş ile ilgili bilgi ve gözlemlerimizin artması, güneş ışınları hakkındaki yarar-zarar dengesini hassas bir noktaya getirdi. Bir yandan bronz bir ten, sağlık ve güzellik belirtisi olarak kabul edilirken; diğer yandan güneşin insan sağlığına olumsuz etkilerine işaret eden kanıtlar, gün geçtikçe artmaya başladı. Bu gelişmeler karşısında ise günlük yaşamda nasıl davranmamız gerektiği konusunda bazı soru işaretleri doğdu…

    Dünyamıza elektromanyetik ışın demetleri şeklinde ulaşan güneş enerjisi, görülebilen (gün ışığı) ve görülemeyen (ultraviyole – UV) olmak üzere ikiye ayrılıyor. UV ışınları ise, dalga boylarına göre ultraviyole – A (UVA), ultraviyole – B (UVB) ve ultraviyole – C (UVC) olarak üçe ayrılırken; UVC ışınları, atmosferi geçemedikleri için yeryüzüne ulaşamıyor ve bizler günlük hayatımızda sadece UVA ve UVB ışınlarına maruz kalıyoruz.

    GÜNEŞ IŞINLARININ ZARARLI ETKİLERİ
    “Güneş; cildin erken yaşlanmasına, kırışıklıklara ve lekelenmelere yol açıyor!”

    Erken dönemi kapsayan etkiler

    Güneş yanıkları
    Güneş yanığı; özellikle açık tenli kişilerin uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmasını takip eden 12-48 saat içinde ortaya çıkan ağrı, sızı ciltte kızarıklık ve su toplaması ile kendini belli eden geçici bir hastalıktır. Hastalık şiddetli olduğunda; baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, ateş, bulantı-kusma gibi genel belirtiler (güneş çarpması olarak bilinir) ortaya çıkabilir ve bu durum acil müdahale gerektirebilir.

    Güneş ışınlarına bağlı gelişen alerjiler
    Bazı kişiler güneş ışınlarına maruz kaldıklarında, çok kısa süre içinde (bu bazen 5-10 dakika bile olabilir) ya da birkaç gün sonra ciltlerinde; kızartı, kabartı, kaşıntı ve lekeler ile karşılaşabilir. Cilt yüzeyine sürülen kozmetik veya tıbbi ürünler ya da bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, bazı psikiyatrik ilaçlar, tansiyon ve romatizma ilaçları) da bu durumun ortaya çıkmasını artırabilir.

    Geç dönemi kapsayan etkiler
    Güneş ışınlarının geç dönem zararlı etkileri ise günümüzde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve tıp otoritelerince daha önemli bir toplum sağlığı problemi olarak kabul edilmektedir. Güneş ışınlarının geç dönem etkilerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:

    Cildin erken yaşlanması
    Kırışıklıklar ve güneş lekeleri ile cildin kuru, sert ve kaba bir görünüm alması, özellikle yüz ve el sırtında sert ince kabuklu cilt lekelerinin gelişmesi; cildin erken yaşlanmasının habercileridir. Bu leke ve kabuklu gelişimlerin, aktinik keratoz olarak adlandırılan ve kansere dönüşme riski taşıyan belirtiler olabileceği unutulmamalıdır.

    Cilt kanserleri
    Güneş ışınlarının özellikle açık tenli, açık renkli gözlü, sarışın / kızıl saçlı kişilerde cilt kanseri oluşma riskini çok artırdığı bilinmektedir. Cilt kanserlerinin büyük bir kısmı, vücudun güneş ışınlarına fazla maruz kalan kısımlarında oluşmaktadır.

    GÜNEŞTEN KORUNMAK
    “Güneşten korunma konusunda; davranışlar, alışkanlıklara dönüştürülmelidir!”

    Güneşten korunma kavramı, son 20-30 yılda hayatımıza girmiş bir kavram olup; sınırları henüz netlik kazanmamıştır. Güneşten korunma konusunda bugün için bilinen ve uygulamada fayda sağladığı tespit edilen bazı önemli noktalar bulunmaktadır.

    • Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşma şekli ve şiddeti coğrafi bölgelere, mevsimlere ve günün saatlerine göre farklılık göstermektedir. Coğrafi olarak; ekvatora yaklaştıkça, ilkbahar-yaz aylarında ve öğlen saatlerinde güneş ışınlarının şiddeti artmaktadır. Ayrıca yüksek rakımlarda güneş ışınlarının size ulaşmak için kat edeceği mesafe azalacağından şiddeti de daha fazla olmaktadır.

    • Güneş ışınlarının önemli zararları, direkt olarak gökyüzünden gelen ışınlarla olmakla birlikte; bu ışınların kar, kum ve su yüzeyinden yansıyabileceği ve bunun da zararlı etkilere yol açabileceği unutulmamalıdır.

    • Güneşte kalma süresi, alınan ışının dozunu da belirlemektedir.

    • Giysiler, güneş gözlükleri, şemsiye veya tente güneş ışınlarının önemli kısmını engelleyebilmektedir.

    • Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl / sarı saçlı kişiler koyu tenli kişilere göre; bebek ve çocuklar ise erişkinlere göre güneş ışınlarına daha az dayanıklıdır.

    • Güneşten koruyucu ürünler, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini önemli ölçüde engelleyebilmektedir.

    Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunma, çocukluk çağından başlayan ve hayat boyunca devam eden bir uygulama olmalıdır.

    Alışkanlığa dönüşmesi istenilen davranışlar

    • Açık alanda kalmanız gerekiyorsa (spor aktiviteleri, plaj – havuz aktiviteleri, iş nedeniyle veya gezinti – piknik vb. sırasında), daima gölge bir yer arayın ve gölgede kalmaya çalışın.

    • Geniş kenarlıklı şapka ve ultraviyole ışınlarını yansıtan gözlük kullanın.

    • Sıkı dokunmuş kumaşlardan üretilmiş giysileri tercih edin.

    • Dış ortamda geçireceğiniz zamanın mümkünse, sabah saat: 10.00 ile 16.00 arasına denk gelmemesine özen gösterin.

    • Güneşte kalacağınız zaman cildinizin açıkta kalan tüm alanlarına güneşten koruyucu krem veya losyon sürün.

    • Çocukları ve bebekleri mutlaka yüksek koruma faktörlü (en az SPF 30) ürünlerle koruyun ve öğlen saatlerinde başka aktiviteler yaratarak, güneşte kalmalarını engelleyin.

    Koruyucu ürünler hakkında…
    “Doğru kişiye, doğru zamanda, doğru ürün!”

    Güneşten koruyucu ürünler, içerdikleri kimyasal maddeler yolu ile cildimize ulaşan ultraviyole ışınlarını emerek ya da yansıtarak derinin alt tabakalarına geçişlerini engellemektedir. Bu ürünlerin üzerindeki numaralar, güneşten korunma faktörü (SPF) olarak bilinmekte ve ultraviyole-B ışınlarını engelleme kapasitelerini belirtmektedir. Günlük aktivitelerde 15-20 faktör yeterli olabilmekte ancak deniz kenarında geçirilen bir gün için en az 30 faktörlü bir ürün kullanılmalıdır.

    Açık tenli kişiler, koyu tenli kişilere göre çocuk ve bebekler ise büyüklere göre daha yüksek koruma faktörüne ihtiyaç duymaktadır. Bu ürünlerin etkileri, sürüldükten en az 15-30 dakika sonra başladığı için güneşe çıkmadan en az yarım saat önce sürülmeleri gerekmektedir. Terleme, su ile temas (yüzme – yıkanma) ve havlu ile kurulanma sonucu koruyucu ürünlerin etkileri kaybolabileceğinden; koruyucu ürünlerin gün içerisinde ihtiyaç duyuldukça-birkaç saatte bir- tekrar sürülmeleri gerekmektedir.

    Son yıllarda koruyucu ürünlere, cildi ultraviyole–A ışınlarından da koruyan yeni bileşenler eklenmiştir ancak bu ürünlerin kalıcılık süreleri daha kısa olduğundan, bu ürünlerin, daha sık sürülmeleri gerekmektedir.

  • 2015 Burçların Şanslı Günleri

    2015 Burçların Şanslı Günleri

    Burçlarla aranız nasıl? Burç yorumlarına bakmadan sokağa çıkmıyorsanız işte sizin için güzel bir araştırma… Hangi burç hangi günde daha şanslı. Önemli günlerinize şanslı günlere denk getirin…

    Koç:

    Burcunuzun uğurlu günü Salı günüdür. Bu gün harekete geçmek istediğiniz konularda daha atak ve cesur olabilir, gücünüzü başkalarına kabul ettirebilirsiniz.

    Boğa:

    Burcunuzun uğurlu günü Cuma. Bu gün kendinizi güvenceye almak istediğiniz konularda daha rahat hareket edebilir ve yatırımlarınız konusunda daha şanslı olabilirsiniz.

    İkizler:

    Burcunuz için uğurlu kabul edilen Çarşamba günü daha hızlı ve rahat iletişim kurabilir, öğrenmek istediğiniz konularla ilgili çok daha çabuk sonuç alabilirsiniz.

    Yengeç:

    Burcunuzun uğurlu günü olan Pazartesi, eviniz ve ailenizle ilgili meseleleri çok daha kolay halledebilir ve yaptığınız çalışmalarla kendinizi ve ailenizi güvencede hissedebilirsiniz.

    Aslan:

    Pazar günü Aslanlar için uğurludur. Pazar günleri yeteneklerinizi ortaya çıkartabileceğiniz çalışmalar içine girebilir ve alacağınız sonuçlarla herkesin övgü ve takdirini kazanabilirsiniz.

    Başak:

    Sizin için en olumlu gün kabul edilen Çarşamba günleri yapacağınız dikkat gerektiren detaylı araştırmalardan daha rahat sonuçlar alabilir ve mükemmel anlaşmalar yapabilirsiniz.

    Terazi:

    Burcunuz için en uğurlu gün Cuma kabul edilir. Cuma günleri bulunacağınız sosyal ortamlarda son derece başarılı ilişkiler kurabilir ve diplomasi gerektiren konularda becerilerinizle çok etkili olabilirsiniz.

    Akrep:

    Salı günü sizin için en olumlu gün kabul edilir> Salı günleri başkalarını etkilemek ve gücünüzü kanıtlamak istediğiniz tüm konularda başarılı çalışmalar yapabilirsiniz>

    Yay:

    Sizin uğurlu gününüz Perşembe. Kendinizi geliştirmek, inançlarınızı sağlamlaştırmak, araştırmalarınızı ve kaynaklarınızı büyütmek istediğiniz her türlü çalışmada Perşembe gününü tercih edebilirsiniz.

    Oğlak:

    Burcunuzun uğurlu günü olan Cumartesi günleri, sizi hedefinize taşıyacak çalışmalar yapabilir, güçlü bir irade sergileyerek başarılı sonuçlar alabilirsiniz.

    Kova:

    Cumartesi günü burcunuzun uğurlu günü olarak kabul edilir. Bu günlerde yapacağınız organizasyonlarda ve geleceğinizle ilgili çalışmalarda başarılı olabilirsiniz.

    Balık:

    Burcunuzun en şanslı günü Perşembe günüdür. Hayallerinize kavuşmak için Perşembe günleri harekete geçebilir ve yapacağınız çalışmalarda şansın sizden yana olduğunu kuvvetle hissedebilirsiniz.

  • Güneşten Korunma Yolları

    Güneşten Korunma Yolları

    Güneşin yararları kadar cilt üzerinde olumsuz etkileri de mevcut. Güneşin yüzünü gösterdiği şu günlerde, güneşin zararlı etkilerine karşı önleminizi aldınız mı?

    Mutlaka güneş koruyucu krem kullanın. Yapılan en büyük hata koruyucu kremi sürüp hemen güneşe çıkmaktır. Halbuki koruyucu kremler sürüldükten yaklaşık 20 dakika sonra etkisini göstermektedir. Koruyucu kreminizi cilt tipine ve rengine uygun olarak seçmeli ihtiyaç duyduğunuz koruma faktörünü buna göre belirlemelisiniz.

    Geniş kenarlı şapkalarla özellikle yüzünüzü güneşin zararlı etkilerine karşı koruyabilirsiniz. Güneşin zararlı ışınlar neticesinde cildi erken yaşlandırdığını unutmamalısınız.

    12.00-15.00 saatleri arası güneş ışınları en dik açı ile geleceğinden mümkün olduğunca güneşe çıkmamaya özen gösterin.

  • Sihirli Kazak

    Sihirli Kazak

    Yapımı kolay ve çabuk olan bu model…Sizler kazağı yazlık iplerle yapıp mayo ve bikinilerinizin üzerine pareo olrakta kullanabilirsiniz.

    Ön: 75 ilmek atalım 1 düz 1 ters,1 düz 1 ters…. biçiminde 30 cm.işleyelim Şişin üzerinde bekletelim.

    Arka:Aynı Önü başladığımız gibi arkayı da 30 cm. işleyelim şişin üzerinde bırakalım.

    Kol: 63 ilmek atalım 1 düz, 1 ters, 1 düz, 1 ters……biçiminde 30 cm.işleyelim. ilmekleri yine şişin üzerinde bırakalım.

    3.5 nolu misinalı şişimizle ilk olarak ön parçayı ( düzleri alıp,tersleri almadan) şişe takalım. Şimdi ilk olarak kolun birini,arkayı ve öbür kolu aynı biçimde şişe takalım.Şişe almadığımız ilmekleri boşandırarak aşağıya kadar sökelim.Misinalı şişin üzerindeki ilmekleri 1 düz, 1 ters…. olarak 3 cm.işleyelim. İlmekleri eksilterek tamamlayalım.


    Ön ve arkayı eklkeyerek dikelim.kolları da ekleyelim.Kolları reglan kol biçiminde dikelim.Etek ucunu kol kısımlarını süsleyelim.

    İlgili Konular ;
    Sihirli Kazak
    Örgü
    Drops design dergisinden modeller

  • 2012’nin seyahat trendleri Turon9

    2012’nin seyahat trendleri Turon9

    2010 yılından beri talebi hızla artan yurt dışı paket turlarında bu yılın favorisi gemi turları, ikinci sırada ise İspanya var.

    2011 yılı içerisinde yaklaşık 600 bin kişi Türkiye’den paket turlarla yurt dışına tatile çıktı. İtalya, Orta Avrupa ve İspanya destinasyonlarının hakim olduğu pazarda 2012 yılında en büyük büyüme gemi ile yapılan turlarda bekleniyor.

    Turon9 Cruise / Gemi Turları

    Artan talepte değişen müşteri profili ve düşen fiyatlar da oldukça etkili. Artık sadece yaşlıların ve balayı çiftlerinin tekelinden çıkan gemi seyahatleriyle Yunan Adaları, Akdeniz ve daha birçok turistik-tarihi bölge ziyaret edilebiliyor.

    İspanya, Balkanlar ve İskandinavya da yükselen trendler

    2012’nin en çok rağbet gören diğer paketlerinin ise sırasıyla İspanya, Balkanlar ve İskandinavya şeklinde.

    Paket tur programlarının ortalama 4,5 gün sürdüğü tur şirketinin, 2012 için ortalama fiyatının ise 680 euro civarında olması bekleniyor.

    Yurt dışı paketlerinde yepyeni konseptler

    Yerli turistin değişen beğenisi ve yeni talepleriyle birlikte bu yıl yeni paketler de satışa sunuluyor. Yunanistan’a vizesiz turları, Dubrovnik ve Mayorka’ya turları, şimdi de Muhteşem Yüzyıl Osmanlı’nın İzinde, Muhteşem Yüzyıl Kanuni’nin Peşinde, Muhteşem Yüzyıl’ın Son Bulduğu Ada, Sarışınlar Festivali, Domates Festivali, Laponya ve İtalya’da gurme tatili gibi birçok yeni konsept sunuyor.

    “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin etkisiyle artan talep üzerine Macaristan – Budapeşte merkezli ve Kanuni’nin gittiği, savaştığı bölgeleri gezdiren “Muhteşem Yüzyıl Osmanlı’nın İzinde” ve “Muhteşem Yüzyıl Kanuni’nin Peşinde” paket turlarının yanında, Osmanlı’nın bir türlü fethedemediği Malta’ya da turlar var.

    İster Sarışınlar Festivali’ne İster Kuzey Işıkları’na

    Valencia’nın Buñol kasabasında her yıl Ağustos ayının son çarşambası düzenlenen Domates Festivali, Letonya’nın Riga kentinde fakirlere yardım amacıyla düzenlenen Sarışınlar Festivali, hatta Kuzey Işıkları’nın izlendiği ve Noel Baba’nın köyünün gezildiği Finlandiya’nın kuzeyindeki Laponya turu da sıra dışı seyahatleri seven turistleri bekliyor.

    Damağına düşkün turistler içinse “Gurme Tatili ve İtalya’nın Muhteşemleri” ilginç bir seçenek. Sirkeden parmesana şaraptan makarna ve pizzaya kadar İtalya’ya özgü yiyeceklerin yapılışının izleneceği ve tadımının yapılacağı bu turlarda ayrıca Pinokyo Müzesi, Ferrari sürüşü, Siena’daki, Palio yarış alanı ve Vinci’de Leonardo Da Vinci’nin doğum günü gibi sürprizler de yer alıyor.

  • Laura Baresse’de Aşkın Dili İtalyanca

    Laura Baresse'de Aşkın Dili İtalyanca | 17LAURA BARESSE’DEN SEVGİLİLERE ÖZEL KOLEKSİYON

    Laura Baresse 14 Şubat Sevgililer Günü için tasarlanan ürünleri beğenilere sundu. Ti Amo adı verilen koleksiyonda aşkın ve tutkunun rengi olan kırmızı ön planda yer alıyor.

    Sevgililer günü koleksiyonunda dantel ve saten kumaşların hakimiyeti görülüyor. Kırmızı ve siyah rengin ağırlıkta olduğu sutyen külot takımlarda yer alan ışıltılı taşlar, sevgiyi anlatan motifler büyük beğeni topluyor. Laura Baresse’nin sevgililer gününe özel olarak tasarladığı modellerde külotlar 19.90, sutyenler 44,90 TL’den satışa sunuluyor.

    Laura Baresse serisinin en romantik ve kadınların ruhuna hitap eden ürünleri www.laurabaresse.com web sitesinde, Laura Baresse Shoplar’da ve tüm seçkin iç giyim mağazalarında bulabilirsiniz. Laura Baresse'de Aşkın Dili İtalyanca | 18

  • Sephora Sun Serisi ile kadınlar göz alıcı bronzluğa kavuşuyor

    SPF-AJUSTABLESephora, sağlıklı bronzluğun keyfini çıkarmak isteyen kadınlara, pratik ve etkili ürünler sunmaya devam ediyor. Ambalajlarıyla kullanım kolaylığı sağlayan Sephora Sun serisi, özel formülüyle en hassas ciltleri bile güneşten koruyor.

    High Protection SPF 50 Güneş Kremi

    Özel fırçasıyla kullanım kolaylığı sağlayarak kremin yüze yeterli miktarda ve doğru bir şekilde uygulanmasını garanti ediyor. Calendula ekstresi, hindistan cevizi yağı ve E vitaminiyle zenginleştirilen formülü, cildin neme doymasını sağlarken akıcı yapısıyla kolayca uygulanıyor.

    Fiyatı: 33 TL

    Adjustable SPF Sun Cream Güneş Kremi

    Kapağında bulunan ayarlanabilir mekanizması ve 3 ayrı seviyedeki koruma faktörüyle, kullanılacak kremi cilt tipine, bronzlaşma ve koruma isteğine göre oluşturma özgürlüğü sunuyor. Çift hazneli güneş kremi, tatilde ve şehir hayatında farklı koruma faktörlü krem taşıma derdinden kurtarıyor. Yağsız, akıcı yapısı, suya dayanıklı formülü, içeriğinde bulunan antioksidanlar ve UVA/UVB filtreleri sayesinde, cildin doğal bir bronzluk kazanmasını sağlıyor.

    Fiyatı: 54,50 TL