Etiket: tatil

  • Doğanın koynunda uyuyan güzel Terra Zoe

    Doğanın koynunda uyuyan güzel Terra Zoe

    Assos yakınlarındaki Sivrice Koyu’na tepeden bakan zeytin ve pırnal ağaçlarıyla kaplı büyük bir bahçenin kalbinde yer alır Terra Zoe Otel. Yamaçlarından esen rüzgar önce Ege’nin “deli mavisine”, ardından karşıdaki Lesvos’a ( Midilli Adası) ulaşıp selam götürür bu yakadan her gün usanmadan.

    Toplam 7 odalı bu küçük otel, çevresinde hiç bir yapılaşmanın olmadığı 8 dönümlük bir arazinin içinde nilüfer göletleri, lavantaları ve manzaralı çayır teraslarıyla daha ilk adımda büyülüyor konuklarını. Gündüzleri ardına kadar açık kocaman bir tahta kapıdan içeri girip etrafı çiçeklerle bezeli merdivenlerinden yukarıya ana binaya doğru yöneldiğinizde gürültücü ağustos böcekleri ve kuş cıvıltılarıyla karşılanırsınız önce. Ardından kendi yaptıkları buz gibi bir “hoş geldin” içkisiyle ( bahçenin eriğinden erik suyu veya tarifi saklı portakallı limonata) karşılar otel çalışanları sizi yüzlerindeki kocaman gülümsemeyi hiç eksik etmeden.

    terrazoe_manzara

    İlk sahibinin mimar olması nedeniyle çok güzel düşünülüp düzenlenmiş bu büyük yamaç arazideki otel, önceleri “Kaldera” adıyla hizmet vermiş sonrasında uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan bir Amerikalı’ya satılıp Terra Zoe adını almış ayni kişinin Sultanahmet’deki kardeş Empre Zoe Otel’ine çağrışım yapması için. İlk sahiplerince dikilen ağaçlar yıllar içinde büyüyüp orman olmuş. Kahvaltı terasının üstünü kaplayan mor salkımların gövdeleri kıvrım kıvrım sarılmış demir pergolaya sanki bir daha hiç sökülmemecesine zamana direnerek.

    Odaların çoğu ana binada, iki bağımsız taş oda ise bahçede yer alıyor. Çoğu deniz manzaralı balkonlu ve teraslı odalar çift kişilik ve aile süiti olarak iki ayrı tipte düşünülmüş. Yalın bir zevkle döşenmiş ferah ve aydınlık odalarda istenirse klima da mevcut. Bahçedeki büyük taş oda diğerlerinden farklı olarak zen dokunuşlu dekoruyla ve yer yataklarıyla hoş bir deneyime davet ediyor sizi.

    Zengin türk kahvaltısında her gün kendi mamülleri olan farklı bir çeşit ( poğaça, pişi, içli börek, zeytinyağlı sarma, mücver vb) ikram ediyorlar. Hem sahibesinin hem de işletmecilerinin hassasiyeti nedeniyle kahvaltıda sunulan sebzeler ve otlar otelin bahçesinden, orda yetişmeyenler ise büyük market zincirlerinden değil çevredeki küçük üreticilerden. Reçeller her daim taze, yeni yapılmış mis gibi. Plastik şişede su satmıyorlar, kendi bahçelerinden çıkan suyu filtre edip sunuyorlar konuklarına, bittikçe dolduruyorlar odalardaki sürahileri.

    terrazoe_assos_otelleri

    Deniz için 900 m kadar aşağıda ıssız bir koyda sizi bekleyen özel bir plaja yönlendiriliyorsunuz. Zeytin ağaçları, çakıllı kumsalı ve billurdan sularıyla bu özel plaj-bahçe sadece Terra Zoe konuklarına açık. Dilerseniz gün boyu ağaçların gölgelediği şezlongunuzda uzanıp sadece yüzme molaları verirsiniz bu tarifsiz tembelliğe. Plaj keyfi yerine çevreyi gezip tanımak isteyenler için Assos (Behramkale), Apollon Smintheus Tapınağı, balıkçı limanı Babakale, taş evleriyle güzelim yöre köyleri ve hatta günübirlik gezilere niyetlenenler için Troya, Bozcaada ve Kaz Dağları var.

    Akşam olduğunda ise bu saklı bahçede elinizde bir kadeh, gecenin koyu karanlığında mücevherler gibi pırıldayan yıldızlara dalıp gökyüzünde kaybolur gidersiniz.

    Terra Zoe Otel, işletmecilerinin deyimiyle büyük kentlerin “yorgun ruhları” için yeşilden bir sığınak…

  • Tatilde çocuğunuza söz geçiremiyorsanız yapmanız gerekenler

    Tatilde çocuğunuza söz geçiremiyorsanız yapmanız gerekenler

    Kimi anne baba çocuklarının uyku saatinin şaştığını, yemek yedirmenin zorlaştığını, havuz ve denizden çıkmak istemediğini, televizyon ve tablet başından kalkmadığını, ödev yapmak, kitap okumak istemediğini belirterek dert yanıyor. Sorunlar listesi daha da uzayıp gidebiliyor. Örneğin yaz okulu için erken uyanmak zorunda kalan çocuk her sabah anne babasına okula gitmemek için ayak diretirken, kimi de tam anlamıyla sokaktan eve girmek istemeyebiliyor.

    Çocuklu pek çok aile bugünlerde aynı dertten mustarip. Bir yandan çocuklarına hak verirken bir yandan da değişen huyların üstesinden gelememekten, söz geçirememekten yakınıyorlar. Hatta kimileri çocuklarındaki bu davranış değişikliklerini çözmede yetersiz kalıyor ve uzmandan yardım alma yoluna bile gidebiliyor. Zira tatilde pek çok şeyde ipin ucunun kaçırılması çocuğa fiziksel ve psikolojik açıdan fark etmeden zarar verebiliyor. İşte yaz tatilinde çocuklardaki davranış değişikliklerini ve tatil şımarıklığı ile baş etmenin yollarını Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Arzu Önal anlattı.

    Tatilde çocuğunuza söz geçiremiyorsanız işte yapmanız gerekenler

    1. UYKU SAATİ İYİCE ŞAŞTI MI?

    Geceleri yatmak, sabahları da kalkmak bilmez bir hale mi geldi? Okulların kapanması ile uyku düzeninde değişikler yaşanması doğal. Hemen her çocukta tatil dönemlerinde bu türden sarkmalar yaşanıyor. Tabi uyku saatlerindeki bu sarkmalar çocuğun aşırı sinirli, gergin ve kavgacı olmasına neden olabiliyor. Uyku düzeninin çocuğun sağlığını bozmayacak şekilde düzenlenmesi çok önemli. Bu konuda anne babalara önemli görev düşüyor. Çocuğa büyüme ile ilgili hormonların gece salgılandığını anlatmak, bu hormonun büyüme ve gelişmesinden bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine kadar birçok vücut fonksiyonunu etkileyeceğini öğretmek şart.

    2. YEMEK YEDİRMEK DAHA DA MI ZORLAŞTI?

    Yaz okulu, sokak, yüzme, basketbol, grup etkinlikleri gibi ev dışında zaman geçirme durumunda çocuklar abur cubur tüketmeye ve öğün atlamaya daha meyilli hale gelebiliyor. Bu nedenle tatilin en başında bu kuralların belirlenmesi ve yemek saatlerinin öneminin vurgulanması gerekiyor. Dışarıdan satın alınacak yiyeceklerin hangilerine izin verildiği ve limiti de çocuğa kesin bir dille anlatılmalı. Sonradan getirilen kurallar çocukları öfkelendirebiliyor ve uyumlarını zorlaştırabiliyor. Üstelik hazır gıdalarla beslenmek bir de hareketsiz yaşam tarzına sahip çocuklar için fazla kilo ve tip 2 diyabete davetiye çıkarıyor.

    3. HAVUZ VE DENİZDEN ÇIKARMAK İŞKENCE Mİ?

    Havuz ve denizden çıkmak istemeyen bir başka değişle ortalığı yıkan çocuklara hemen her havuzda veya plajda rastlanabiliyor. Uzun süre suda kalmış olmaktan elleri ayakları buruş buruş hale de gelse hatta üstelik akşam saatlerinde üşümekten tir tir titremeye başlamış bir hal de alsalar ‘çıkmam da çıkmam’ diye inat edip anne babaların sabrını bir hayli zorlayabiliyorlar. Onlar için son derece keyifli olduğundan kendilerine keyif veren şeyi bitirmeme istekleri çok da normal aslında. Bu nedenle havuz ve denize gitmeden önce günün planını yapmak, sürpriz tutturmaların önüne geçilmesinde etkili bir yöntem. Bu plana uymamanın ona neler kaybettireceğini, uyumlu davranırsa neler kazanabileceğini anlatmak gerekiyor.

    4. TABLET VE TELEVİZYON BAŞINDAN KALKMIYOR MU?

    Küçücük yaşlarına rağmen artık pek çoğu tabletle dolaşıyor. Gittikleri her yerde tablet ellerinde. Örneğin otomobilde seyahat ederken bile doğayı seyretmek, yeşillikleri, çayırda otlayan kuzuları, koyunları, börtü böceği gözlemlemek yerine tabletleri ile oyalanmayı tercih edenler oluyor. Anne babalar da bu duruma göz yumabiliyor; hatta kendileri de aynı hataya düşebiliyor. Pasif ve görsel oyunlarla zaman geçirmek çocuklar için daha kolay ve eğlenceli. Seviye (level) geçerek karşı tarafı yenerek oyundan hemen ödül kazandığını düşünen çocuklar bu tatminden mahrum kalmayı reddediyorlar. Tüm tatil süresince de bir yandan tabletin bir yandan televizyonun başından ayrılmak istemiyorlar. Ama anne babanın ‘oynama ya da seyretme’ demesi çözüm değil. Onun yerine çocuğu neler yapabileceği konusunda yönlendirmesi gerekiyor.

    5. ARKADAŞIMDA KALSAM OLUR MU?

    Oyunun tadı damağında kalan çocuklar eğlencenin daha uzun devam etmesini isteyip akşam arkadaşında kalmak için tutturabiliyor. Üstelik ailesinin fazla tanımadığı evde kalmak konusunda da ısrarcı olabiliyor. Çocuğunuza tavrınızı başta net koymanız gerekiyor. Son anda kararlar vermekten hoşlanmadığınızı ve böyle konuların önceden planlanması gereken durumlardan olduğunu anlatma yoluna gitmeye çalışmalısınız. Ağladığı ya da tutturduğu için kaldığını düşünmemeli.

    6. “ÖDEV YAPMAM, KİTAP OKUMAM!”

    “Ödevlerimi sonra yaparım, kitap okumayı istemiyorum tatildeyim!” Bazı evlerde de anne-baba-çocuk üçgeninde işte bu sorun yaşanıyor. Tatilin tüm sorumluluklardan kurtulmak anlamı taşıdığını düşünen kimi çocuklar ödev ve kitap sorumluluklarını yumurta kapıya gelene kadar ertelemeyi istiyorlar. Tüm yazı ebeveyni ile çatışma halinde geçiriyorlar haliyle. Ödev ve kitap sorumluluğunun kazanılması için planlama yapılması doğru bir davranış. Ödevler için belli günler, kitap için belli zamanlar (yatmadan önce, kahvaltıdan önce vs gibi) planlanması gerekiyor.

    7. DONDURMA VE TATLI ISRARI

    Dondurma ve tatlı hemen hemen tüm çocuklar için adeta vazgeçilmez. Şekerin cazibesi çocukları mıknatıs gibi kendine çekiyor. Oysa şekerin zararları ile ilgili çok sayıda bilimsel çalışma mevcut. Bu nedenle kesinlikle ölçünün kaçırılmaması gerekiyor. Anne babaların çocuklarına her şeyin aşırısının zararlı olduğunu anlatması, dondurma ve tatlı tüketimine kontrollü izin vermesi gerekiyor.

    8. BAHÇE-SOKAKTAN EVE GİRMEK İSTEMEMESİ

    Site, sokak, mahallelerde çocuklarını eve çağıran annelere şahit olmayanımız yoktur. Hatta bazen onlardan birisiyiz de. Çocuktan yukarı seslenen ses ise “ tamaaammm birazdan geliyorumm, az kaldı” şeklinde olur hep. Anne daha en az 5 kere sesleneceğini, çocuk da annesinin tek seferle kalmayacağını bildiğinden bu durum ağlayarak eve getirilme şeklinde sonlanabiliyor da. Çocuğa bahçe veya sokaktan eve belli bir süre sonra gelmesi gerektiği öğretilmeli. Evin düzeni ve gelmezse alacağı ceza tatilin en başında konuşulmalı ve ara ara hatırlatılmalı. Hatta bununla ilgili çocuğunuzla sözleşme imzalayarak onu eğlendirerek eğitebilirsiniz.

    9. “SİZİNLE UYUYACAĞIM”

    Geç yatmayı büyümekle özdeşleştiren çocuklar geç yatmak konusunda çok istekli oluyor. Gözlerinden uyku aksa dahi yatmayı reddediyorlar. Ancak belli bir saatten sonra televizyonda izledikleri birçok şeyden korkabiliyor ve kendi yatağında yatmayı istemeyebiliyorlar. Uyku düzeninde yapılan değişiklikleri daha sonra tekrar eski düzene sokmak son derece zor. Bu nedenle mümkün olduğunca tatil öncesindeki düzenine bağlı kalarak esnemeler yapılması en doğrusu.

    10. “CANIM İSTEMİYOR YAZ OKULUNA GİTMİYCEM”

    Yaz okulu bazı çocuklar için yeni bir çevreye gireceklerinden dolayı bilinmezlik taşıyarak endişeye yol açabiliyor. Tanımadıkları bir ortam, üstüne üstlük sabahları da uyanmak zorunda kalacak olmak onları yaz okuluna karşı uzak kılabiliyor ve yaz okuluna gitmeyi reddetmelerine neden olabiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Arzu Önal “Anneler bu durumu sıklıkla “Sabah gitmemek için direniyor fakat okuldan gelince çok mutlu görünüyor” şeklinde anlatıyorlar. Bu nedenle çocuğa katılacağı yaz okulundaki faaliyetlere ilişkin bilgi vererek ve uyku saatlerini düzenleyip sabah zor uyanmalarının önüne geçerek sorunun üstesinden gelinebilir” diyor.

  • Aşıklar romantizm yalnızlar macera istiyor

    Aşıklar romantizm yalnızlar macera istiyor

    Bir arkadaşlık sitesinin üyeleriyle yaptığı ankete göre çiftler romantik bir tatil hayal ederken yalnızlar macera yaşayacakları bir tatili tercih ediyor.

    Türkiye’nin ilk arkadaşlık platformlarından biri olan siberalem.com, üyelerine tatil için nereyi tercih ettiklerini sordu. Anket sonuçları, yalnız tatile çıkanların çoğunun “Sırt çantamı alıp nereye olsa giderim” diyerek yeni maceralar peşinde koştuğunu, sevgililerin ise gözlerden uzakta başbaşa romantik bir tatil istediğini ortaya koydu.

    Yalnızlar özgürlüğe düşkün

    “Tatilde yalnızken nereyi tercih edersin?” sorusuna verilen yanıtlar, sevgilisi olmayanların yeni insanlarla tanışacakları ve özgürlüğün keyfini yaşayacakları bir tatilden yana olduğunu gösterdi. Yalnız tatile çıkanların %34’ü “Sırt çantamı alıp nereye olursa oraya giderim” diyerek yeni maceralara yelken açmak isterken, “Gece eğlencesinin bol olduğu yerler” diyenlerin oranı da %21’i buldu.

    Anket sonuçlarına göre sevgilileri olmayanlar arasında da huzurlu ve sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin oranı hiç de az değil. Katılımcıların %28’i, yalnız çıkacakları tatilde sakin kıyı kasabalarında kafalarını dinlenmek ve kendileriyle baş başa kalmak isterken, kültür turuna çıkmayı tercih edenlerin oranı da %10. “Yalnız tatile çıkmam” diyen katılımcıların oranı ise %7.

    Sevgililer baş başa kalmak istiyor

    Sevgilisi olanlar ise romantik bir tatilden vazgeçemiyorlar. “Tatil için sevgilinle nereyi tercih edersin?” sorusuna cevap verenlerin %45 gibi büyük bir bölümü “Sakin kıyı kasabaları” dedi. Tatilde sevgilileriyle baş başa romantik anlar yaşamak isteyenleri, %31’le “Sırt çantamı alıp nereye olursa giderim” diyen maceracı sevgililer izliyor. Sevgilisiyle tatili gece eğlence mekanlarında çılgınca eğlenerek geçirmek isteyenlerin oranı %8’de, kültür turuna çıkmak isteyenlerin oranı ise yüzde 4’te kaldı. Siberalem üyelerinin %12’si ise “Bana her yer güzel, yeter ki sevgilim yanımda olsun” diyen romantikler.

  • Bebekle tatile çıkmanın püf noktaları

    Bebekle tatile çıkmanın püf noktaları

    Bebeğiniz ile tatilin en önemli noktası iyi hazırlanmaktır. Tatile çıkacaksanız ve gereksiz sorun yasamak istemiyorsanız tatil öncesi bebeği memeden kesmek gibi değişiklikler yapmamalısınız. Araba ya da uçak ile seyahatte farklı önlemler alınmalı, araba ile seyahatlerde araba koltuğu mutlaka küçük çocuklu ailelerin yanında olmalıdır

    Çocuklarınız ile rahat ve sorunsuz bir tatil geçirmek istiyorsanız bu önlemleri dikkate almalısınız. Çünkü çocuğunuzun hastalanması tatilinizi kâbusa dönüştürebilir. Hastalandığında, en yakın sağlık kuruluşuna çocuğunuzu götürebilecek bir tatil yeri seçmenizde fayda var.

    VKV Amerikan Hastanesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Özgeneci, bebekle çıkılacak tatiller için anne – babalar için dikkat edilmesi gereken noktaları sıraladı

    Tatile çıkarken yanınıza gerekli olabilecek ilaçları almanız sizi rahat ettirir. Yanınıza ateş düşürücü şurup, yara bandı, cımbız, dijital termometre, sinek kovucu losyon, güneş koruyucu krem, antiseptik solüsyon, steril gazlı bez, alerji ve ishal ilacı alın. Eğer çocuğunuzun tatil öncesi zaten tedavisi devam ediyorsa, kullandığı ilaçlardan yeterli miktarda yanınıza almayı ihmal etmeyin. En önemlisi tatile çıkarken yanınıza çocuk doktorunuzun ve hastane acil telefon numarasını almayı unutmayın. Son zamanlarda gündeme gelen kene ısırıkları ya da kenenin neden olduğu (Kırım Kongo Ateşi) hastalıklar için de dikkatli olun.

    Davetsiz misafir sivrisinekler
    “Çocuklarla gerçek anlamda tatil yapılabilir mi?” sorusunun yanıtı, çocuğun yaşına, kişiliğine, hareketlilik durumuna ve gidilen yerin olanaklarına göre değişmektedir. Hiçbir sosyal olanağı bulunmayan bir otel yerine, çocuklar için hemen her şeyin düşünüldüğü bir tatil köyünde daha rahat edilebilir.

    Çok huzurlu bir tatili unutun ama yapacağınız doğru seçimlerle tatiliniz güzel geçebilir. Tatilde beslenme düzenini bozmamak için çocuğunuzun beslenme sekline göre, gerekli araç ve gereçleri almak da gerekebilir.
    Tatil kıyafetlerini ayarlamak bir diğer önemli konu olup; gereksiz kıyafet almak ayrıca bir külfettir. Çocuğunuzu güneşten koruyabilecek uzun kollu, koyu renkli gömlek, tişört ve pantolonun yanı sıra mayo, havlu ve ekstra çarşaf gerekebilir.
    Sinekler tatilin davetsiz misafirleri olabilir. Cibinlik bebekler için uygundur. Kapalı alanda sinek kovucu sprey kullanmak sakıncalıdır. Sineklere karşı bebeklere zararı olmayan, kimyasal içermeyen doğal limon çiçegi içeren spreyler kullanılabilir.
    Tatilden keyif alabilmeniz için öncelikle en kötü senaryoları akla getirip, donanımlı olmakta fayda vardır. Ayrıca sinek ve böcek gelmesini engelleyen, kolayca bacağa takılabilen bebekler için zararsız bantlar da kullanım kolaylığı sağlamaktadır.
    Sivrisinek sokmalarında kullanılan kaşıntı gideren kremler, tatile giderken çantaya konulması gereken en önemli ilaçlardandır. Güneş yanıklarına karşın aloe veralı güneş sonrası kremlerini de yanınıza almanız faydalı olacaktır. Havuz gözlüğü ve çocukların kumda oynayabileceği oyuncaklar yine unutulmaması gereken malzemelerdir. Tatilde kalınacak süre ile orantılı kıyafet götürülmelidir. Gidilen mevsime göre bazen kazak, hırka ve yağmurluk da gerekebilir.

    Çocuğun aşıları tam olmalı
    Havuzdan oluşabilen aşırı klora bağlı göz alerjileri, enfeksiyonları ve mantar hastalıklarına karşı yanınıza ilaç alabilirsiniz. Tatilde enfeksiyonlardan korunmak için beslenme ve uyku düzeninin bozulmaması unutulmamalıdır.
    Amerikan Çocuk Akademisi’nin önerilerine göre güneş koruyucu kremler yeni doğan bebeklere bile sürülebilmektedir. Sinek kovucular için ise bebek iki aylıktan büyük olmalıdır.
    Tatile çıkmadan önce çocuğunuzun aşıları tam olmalıdır. Yurt dışı tatillerinde ise hazırlığa daha önce başlanmalı, ekstra aşılama gerektiren ülkelere tatile gidilecek ise çocuğun aşıları en az 10 gün önceden tamamlanmalıdır.
    Yer ve zaman değişikliği bebeklerde rutin düzeni bozabileceğinden tatilde sık sık uyku sorunları görülebilir. Uzun uçak yolculukları (10 saat üzeri) sonrası yorgunluk ve uykusuzluk yine karşılaşılabilen bir diğer sorundur.
    Bebekle tatile çıkarken her zaman olabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olun, çocuğunuzun doktoru ile görüşün ya da çocuğunuzu kontrolden geçirmeyi ihmal etmeyin.

    Araba ile seyahat:
    Eğer 1 saatten uzun bir araba yolculuğuna çıkacaksanız, bebeğinizin sıkılmasını önleyecek ve onu rahatsız etmeyecek şekilde bazı önlemler alabilirsiniz:
    Araba koltuğuna bebeğinizin ilgisini çekecek oyuncakları asarsanız, seyahat boyunca sıkılmaz.
    Bebek arabada uyumuyorsa her bir-bir buçuk saatte bir mola verin.
    Araba yolculuklarına termos içinde su bulundurun.
    Arka koltuklara renkli kurdeleler bağlayın ya da çocuğunuzun çok sevdiği bir resmi karşısına asın.
    Karayolu ile yolculuk yapan anneler, her yarım saatte bir bebeklerini emzirmelidir.
    Arabanın camlarına gölgelik koymak bebeklerin, güneşten rahatsız olmasını engelleyecektir.
    Yolculuk sırasında bebeğin beslenme düzenini bozmayacak şekilde yanınızda kavanoz mama ve bisküvi bulundurun. Islak mendil bulundurmak da yine pratiklik getirmektedir.
    Seyahate çıkmadan önce arabanın detaylı temizlenmesi, klimasının kontrol edilmesi ve toz tutmayan paspas kullanılması da gerekmektedir.

    Uçakla seyahat:
    Çocuklar ve bebekler uçaktaki basınçtan çok fazla etkilenmektedir. Orta kulak basıncını dengelemek için uçağın inişi ve kalkışı sırasında bebeklerin emzirilmesi, büyük çocuklara da sakız çiğnetilmesi faydalı olmaktadır. Bebeklerin en az yedi günlük olmaları, uçağa binmeleri için gereken bir kuraldır. İki yaşından küçük bebekler, kucakta seyahat etmelidir. Uçak biletinizi alırken uçuşunuzu yoğun olmayan saatlere ayarlamanız rahat etmenizi sağlayacaktır. Seyahatte koridor tarafındaki koltukları tercih ediniz, bu durum size hareket rahatlığı getirecektir. Tren ve gemi yolculuklarında çocuklara hareket olanağı sağlandığı için daha rahat edilmektedir.

  • İşte evlenmeden önce yapmanız gerekenler…

    İşte evlenmeden önce yapmanız gerekenler…

    Hepimiz hayatımızın nasıl olacağını hayal ederek büyüdük. Evlenecek miyiz? Çocuklarımız olacak mı? 30 yaşında nerede olacağım? gibi sorular her zaman aklımızı kurcaladı.

    En çok yapmak istediklerimizi erteleyip, onları hiç gerçekleştirememekten ve pişman olmaktan korkuyoruz. Hepimizin amacı hayalimizdeki erkeğe kavuşup mutlu bir hayat yaşamak.

    Bazen ilişkimize kendimizi kaptırıp, çevremizi ailemizi ve en önemlisi kendimizi ihmal edebiliyoruz. Daha sağlıklı kararlar vermek ve mutlu bir hayata emin adımlarla yürümek için, işte evlenmeden önce yapmanız gerekenler…

    Ailenizle tatile çıkın. Anneniz, kuzeniniz, kız kardeşiniz. Kim olduğunun bir önemi yok. Kendinize yakın hissettiğiniz birileriyle düğün öncesi ufak bir tatile çıkmanız sizi etrafınıza ördüğünüz kozadan çıkaracak ve herşeye daha sağlıklı yaklaşmanızı sağlayacaktır.

    Sevgilinizle büyük bir kavga edin ve barışın. Sorunların üstesinden gelebimeniz ilişkinizin gücünü gösterir. Hayatınız boyunca birçok tartışma ve sorunla karşılaşacaksınız. Bir çift olarak bunların üstesinden nasıl geleceğinizi bilmek önemli.

    Birini terk edin! Bu hoş bir tecrübe olmayabilir ama hayatınızda iyi gitmeyen birşeyler olduğunda olaylara müdahale etmeyi bilmelisiniz. Evliliğinizle ve eşinizle ilgili sizi rahatsız eden bir konuya “dur” demeyi de bilmelisiniz.

    En büyük korkularınızdan biriyle yüzleşin. Hayatınız boyunca hiç yalnız kalmamak için evleniyor olsanız da tek başınıza kalacağınız durumlar da olacaktır. Bu durumların üstesinden gelmek için yapmaktan çekindiğiniz birşeyi tek başınıza yapın!

    Yaz aşkı yaşayın! Yaz aşkı hatıraların en güzelidir. Sorumluluktan ve hayatın gerçeklerinden uzak tatil günlerinde kısa, eğlenceli bir aşk yaşayın. Pişman olmayacaksınız!

    Sevgilinizle tatile çıkın. Hiç ayrılmamak üzere hayatlarınızı birleştiriyorsunuz ama hiç bütün bir haftasonunu birlikte geçirdiniz mi? Birlikte yaşaması zor biriyle mi evleneceksiniz? Bunları öğrenmek ve birbirinizi daha iyi tanımak için tatile çıkın.

    Bütçe planlaması yapın. Bekarlık borçlarınızı müstakbel kocanızın üzerine yıkmayın. Zaten düğün masraflarınızı ödemekle meşgul olacaksınız. Bu nedenle kendi borçlarınızı kendiniz kapatın.

    Yemek yapmayı öğrenin! Sadece evlendikten sonra birinin özel aşçısı olacağınız için değil, eve gelen misafirlerinize kendi yaptığınız kurabiyeleri ikram edebilin diye, kolay birkaç tarif öğrenin. İleride kocaman bir aileyi aç bırakmak istemezsiniz değil mi?

    Kendiniz için para harcayın! Henüz sadece kendi sorumluluğunuzu taşıyorken ve maddi olarak kimsenin sorumluluğu üstünüzde değilken pahallı bir çift ayakkabı almanızın kime zararı olur ki?

     

  • Tatil Bavulu Nasıl Hazırlanır?

    Tatil Bavulu Nasıl Hazırlanır?

    Güneş, kum, bronzluk derken güzelliğinizi tatilde bırakmayın! İşte, tatilin faturasının ciltte pahalıya mal olmaması için yanınıza almanız gerekenler…

    Tatile gitme fikri güzel de valizi hazırlaması biraz zor. Gündüz için bikini, terlik, havlu; akşam için şık elbiseler ve yüksek ökçeleri yerleştirmekle bitmiyor valiz işi.

    Tatil Öneri ve Paylaşım Alanımız için tıklayın !

    Tatilden miras cilt lekeleri, tahriş olup güneşten kavrulmuş bir ten, yıpranmış saçlar ve yeni kırışıklıklarla dönmek istemiyorsanız, yanınıza almanız gereken bakım ürünleri var. Bir de güzelliğinizin altını çizecek makyaj malzemeleri…

    Güneş sonrası losyon
    Yoğun buharlaşmayla nem kaybeden cilde içinde vitamin desteği bulunan güneş sonrası losyonları uygulanması, cildin rahatlatmasına yardımcı oluyor. Ayrıca bronzluğu sabitleme özelliği bulunanları da var.

    Güneş koruyucu
    Cilt tipi ve rengine göre seçilecek güneş koruyucu, açık tenliler için 50, koyu tenlilere 30 koruma faktörü içermeli. Sivilceli ciltlere ise yağsız koruyucular öneriyor uzmanlar.

    Nemlendirici
    ABD’de 35 yaş üzerinde yapılan araştırmaya göre, nemlendirici krem kullananların kırışıklık şikâyetlerinin kullanmayanlara kıyasla yüzde 50 azaldığı saptanmış. Sadece tatilde değil, her gün
    kullanılması gereken nemlendiricileri güneş altında fazla kalınan günlerde hiç ihmal etmemek gerek. Zira nem kaybına uğrayan cildin en üst yüzeyi olan epidermdeki su molekülleri, buharlaşma karşısında koruyucu bariyer görevini yerine getiremez hale gelir ve cilt savunmasız kalır.

    Gözaltı kremi
    Yüzümüze oranla 7 kat ince olan gözaltlarının güneşten ne kadar etkilendiğini tahmin etmek zor değil. Gözaltlarının kırışmasına engel olmaya çalışan gözaltı kremleri, halkalanma ve morluklarla da savaşıyor. Bu kremlerin güneşkoruma faktörü içerenleri de bulunuyor.

    Şampuan
    Saçınıza iyi gelen şampuanı tatilde yanınızda götürmeyi ihmal etmeyin. Otellerin şampuanları kurutabilir, kepek yapabilir.

    Saç bakım yağı
    Cilt kadar saçlar da güneşin zararlı ışınlarından nasibini alıyor. Havuz ve denizin olumsuz etkileri de cabası… Duştan sonra saçlara sürülecek birkaç damla bakım yağı, saçların beslenmesine yardımcı olacağı gibi parlaklık kazanmasını da sağlar.

    Ayak kremi
    Kumdan, havuzdan ve klordan etkilenen ayakların sandalet giyildiğinde bakımlı ve çekici görünmesi için bir kreme ihtiyacı olabilir. Artık pek çok markanın ayaklar için geliştirilmiş özel bakım kremleri mevcut.

    Maskara
    Akşam yemeğinde güzelliğinizin altını çizecek maskaranızı unutmayın.

    Allık
    Güneşten hafif pembeleşmiş ve biraz da bronzlaşmış teninizi fondötenle kapatmayın. Doğal güzelliğinizi vurgulayacak bir allık yeterli.

    Ruj
    Rujsuz tatile çıkılmaz elbette. Hatta bir parlatıcı bile güzel görünmeniz için yeterli. Ancak rujlarla ilgili bir gerçeği hatırlatalım. Bir grup Amerikalı bilim insanına göre kırmızı ruj süren kadınlar, açık renk ruj kullanan kadınlara göre daha genç görünüyor.

    Dikkat etmeniz gerekenler

    Kakao ve havuç yağı
    Bronzlaşmayı kolaylaştırmak için kullanılan kakao yağı, havuç yağı gibi çeşitli ürünler lekelenmelere sebep olabilir. Ayrıca irritasyon veya alerjik reaksiyonlara da yol açabilir.

  • Tatil Karakteriniz Hangisi?

    Tatil Karakteriniz Hangisi?

    Hemen hepimiz o anı bekliyoruz; yıllık iznimizi alacak ve her şeyi geride bırakıp tatile çıkacağız. Ancak araştırmalara göre, birçok kişi tatilini istediği gibi geçiremiyor çünkü ne istediğini tam olarak bilmediği için en başından hata yapıyor.

    Tatili kim sevmez ki? Birçoğumuz, neredeyse bütün bir yıl boyunca o anı bekliyor ve güzel bir seyahatin planlarını yapıyoruz. Fakat yapılan araştırmalara göre, pek çok kişi tatilden geriye tam olarak tatmin olamadan dönüyor. Uzmanlarsa, bunun nedeninin kişilerin kendilerini çok iyi tanımamaları ve tam olarak ne istediklerini bilmemeleri olduğunu anlatıyor. Onlara göre, aşağıdaki altı soruyu yanıtlayarak tatil karakterinizi ortaya çıkarabilir ve bunun rehberliğinde tam da hayalinizdeki gibi bir tatil yapabilirsiniz.

    Plancı mısınız, Değil mi?

    Kimileri tatilin neredeyse, her bir gününü, saatini planlamaya bayılır, bazılarıysa bir arkadaşı ya da tur rehberinin peşinde gelişigüzel dolaşmayı severler. Tatilden alacağınız zevk de aslında tamamen bu tercihinize bağlıdır. Plansız yapamayan birisine “nerede sabah orada akşam” tarzı bir gezi, işkence gibi gelirken, sürprizleri sevenler de her dakikası önceden ayarlanmış bir tatilden bir o kadar sıkılırlar.

    Öneri: Eğer tatillerinizi önceden planlamayı sevmiyorsanız, sırf böylesi daha iyi olacak diye bunu yapmayın. Bir grupla beraber tatile çıkıyorsanız, işi düzen meraklılarına bırakın ve karışmayın onlar her şeyi planlasınlar, size de tatilin tadını çıkarmak kalsın.

    Yeniliklere Ne Kadar Açıksınız?

    Yenilikleri seven ve maceradan hoşlanan kişiler, genellikle tatillerde daha önce hiç gitmedikleri yerlere gitmeyi sever, hatta bir geziye birden fazla durak sığdırırlar. Tatilleri boyunca, ne kadar çok yeni şey, yeni yemek keşfeder ve ne kadar fazla yeni insan tanırlarsa onlar için o kadar iyidir. Onlara göre, iyi geçmiş bir tatil, dolu dolu geçmiş, her saniyesi değerlendirilmiş bir tatille aynı anlama gelir. Öte yandan bazılarına göre, tatilin tek bir anlamı vardır; o da sonuna kadar tembellik yapmak, sadece güneşin yönüne göre şezlongu döndürmek. Siz bunlardan hangisisiniz? Tatile çıkmadan önce buna kesin bir karar verin.

    Öneri: En yakın arkadaşınız, Peru’da lamaları severken çok eğlendiğini ya da Kızıldeniz’de köpekbalıklarıyla dalmanın müthiş bir zevk olduğunu anlatabilir. Ama siz yine de kalbinizin sesini dinleyin ve gerçekten istediğiniz bu değilse, Facebook’ta birkaç “havalı” fotoğraf için, güneş, kum, deniz üçlüsünden vazgeçmeyin. Peki ya sizin de içinizde bir yerlerde bir maceracı varsa? Öyleyse ufkunuzu yavaş yavaş genişletin ve yeni yerlere sadece iki-üç günlüğüne gitmeyi deneyin.

    Uyumlu Birisi misiniz, Yoksa Stresli mi?

    Geçmişteki tatillerinizi, tatil partnerlerinizle yaşadıklarınızı iyice hatırlayın ve kendi kendinize dürüstçe itiraf edin: siz gerçekten uyumlu, geçinilmesi kolay birisi misiniz? Bu soruya kolayca yanıt vermenin bir yolu da, sadece arkadaşlarınızla değil, otel çalışanlarıyla, rehberlerle ya da hosteslerle yaşadığınız küçük-büyük tüm tartışmaları gözden geçirmenizle mümkün. Bu tartışmaların sayısı hatırlayamayacağınız kadar çoksa pek de uyumlu birisi olduğunuzu iddia etmek mümkün değil.

    Öneri: Tatilde dinlenmeye ve şehrin, işin tüm stresinden uzaklaşmaya gittiniz. Öncelikle henüz olmamış şeyler için endişelenmeyi bırakın (ya uçağı kaçırırsam, ya otel iyi değilse gibi) ve rahat olun. Tatil sırasında da, istediğiniz kadar hızlı olmayan garsona ya da her sorunuzu tam olarak cevaplayamayan rehbere kafayı takmanız ve onlarla tartışmanızın en büyük zararını yine siz göreceksiniz. Kaygıları, stresi, endişeleri ve sıkıntıları şehirde bırakın.

    Elinizden geldiğince rahatlamaya, kafanıza hiçbir şeyi takmamaya çalışın. Bir şeye sinirlendiğinizde, içinde bulunduğunuz durumun pozitif yanlarını kendinize hatırlatın: “Otel biraz eski ancak plaj ve deniz benzersiz” gibi…

    Mükemmeliyetçi Yanınız Var mı?

    Hepimizin hayalinde bir “muhteşem tatil” imajı vardır. Hava harikadır, deniz kusursuz, otelse başka hiçbiriyle kıyaslanamayacak kadar iyidir. Ama öte yandan, hepimiz aslında böyle bir tatilin asla var olmayacağını biliriz. Tatillerde ufak ya da büyük bazı sorunlar çoğu zaman çıkar. Ve ne yazık ki, hiçbir tatil yüzde yüz kusursuz ilerlemez. Eğer siz de hayatındaki her şeyin tamamen sorunsuz yürümesini isteyenlerdenseniz işiniz tatillerde daha zor olabilir.

    Öneri: Mükemmeliyetçi yanınızı hiç değilse, tatillerde bir kenara bırakın. Kendinize sık sık “tatilde” olduğunuzu hatırlatın ve her ne olursa olsun, şu anda bir deniz kenarında ya da dağda, istediğiniz bir yerde yakınlarınızla olmanın, bir ofiste çalışıyor olmaktan daha iyi olacağını düşünün. Tatile çıkmadan önce ufak, tefek problemlerle karşılaşmanızın olası olacağını hatırlayın ve kendinizi bu tablolara hazırlayın. Tabii ki böylece, her şey kusursuz ilerlerdiğinde buna her zamankinden de daha fazla sevinme şansınız olacak.

    Tatil Öneri ve Paylaşım Alanı için tıklayın !

  • Tatilde diyet

    Tatilde diyet

    Tatil demek son yıllarda sık sık yapılan otele git, bütün gün yemek ye değildir. Böyle olunca tatilde kilo alıyorum diyenler hemen bu artışa bir bahane arıyorlar.

    Aslında tatil demek, kafanızın rahatladığı, daha çok hareket ettiğiniz, daha çok dinlendiğiniz, çok fazla iş düşünmediğiniz, ailenizle veya arkadaşlarınızla birlikte olabildiğiniz, canınızın istediğini (her gördüğünüzü değil) yediğiniz, içtiğiniz, eğlendiğiniz, okuduğunuz, gezdiğiniz bir dönemdir. Şimdi bir daha düşünün, bu saydıklarım içinde tatilde yemek yeme kısmı aslında o kadar da fazla değil. Bu yüzden sağlıklı tatili tercih edin. Her şey dahil bir otele gidip hareketsiz ve aralıksız yemek ile tatilinizi mahvetmeyin. Gittiğiniz otelde mutlaka havuz ve spor salonu olmalı. Salon olmasa bile çok daha iyisi dışarıda yürüyüş yapılacak bir alan hatta deniz kenarında bir otele gidiyorsanız bu yürüyüşleri sahilde yapmanız size çok iyi gelecektir.

    Deniz kenarında
    Aslında en sevdiğim dinlenme seçeneklerinden biri yazlık evde aile ziyareti. Uzakta ailesi olanlar tatilin bir kısmını onların yanına giderek geçirirler. Bu bazen çocukluğunuzun geçtiği yer, bazen de yazlık bir ev olabilir. İki türlü de evde yemek yemek bence her şeyden önemli ve güzeldir. Belki o yemekleri pişiren kişi benimle aynı şeyi düşünmüyor olabilir ama en sağlıklı tatil yemekleri genelde evde yediğiniz, arada bir de dışarıya yemeğe çıktığınız tatildir. Evdeyseniz; güzel bir yaz kahvaltısı ile güne başlayın. Yani bol zeytinyağı ile domates, kesik zeytin, maydanoz, biber, taze nane, fırından alınmış tam buğday ekmeği, haşlanmış yumurta üzerine baharatlar eklenmiş hali ile… Aralarda azar azar taze meyve… Kiraz, şeftali, kayısı… Öğlene (tabii ki) zeytinyağlı bir sebze ve yanında cacık veya yoğurt biraz ekmek ile… Akşama balık ve salata, et ve salata gibi seçenekler ile devam edin. Bu mangal keyfi de olabilir. Akşamüzerine çayın yanına tam buğday unu ile yapılmış bir kurabiye, çörek hazırlanabilir. En önemli kısmı; sabah kahvaltıdan sonra veya öğle yemeğinden sonra bir denize uğrayın derim. Deniz dönüşü, hatta sahilde kek, kurabiye atıştırabilir veya kepekli ekmeğe tost, sandviç yiyebilirsiniz. Yanında ayran içerseniz hem lezzetli hem de sıcakta sizi toparlar. Çok terliyorsanız mutlaka 1 veya 2 maden suyu için.

    Gezelim, tozalım
    Bir de gittiğiniz yerde gezilecek görülecek yerler var ise; yakınlardaki tüm görülmesi gereken yerleri mutlaka gitmeden bulun, öğrenin, not alın. Nereye gidilir, orada ne yenir, nerede fotoğraf çekilir… Tatil anılarından en kıymetli olanlar fotoğraf makinesine verilen pozlardır. Gittiğiniz yerlerde fotoğraf çekmeyi unutmayın. Hatta diyet yapanlar, yediğiniz yemeklerin de fotoğrafını çekerek tatil dönüşü diyetisyeninize gösterebilirsiniz. Bu ne işe yarar? Döndüğünde bu konuları konuşacağını bilmek, aklının bir köşesinde tutmak her zaman dozunda disiplin getirir. Gezilecek yerlere nasıl gidileceğini öğrenin ama mümkün olduğu kadar her yere yürüyerek gidin. Yürüyüş için kendinize bahaneler bulun. Arabayla çok yakına gitmeyin, biraz uzağa park edin. Yürüyüş uzun sürerse yanınızda taşıyabileceğiniz kuru meyveler, kuruyemişler, kepekli galeta ve hemen oradaki bakkaldan alabileceğiniz bir ayran hem ara öğün yerine geçer hem de yorgunluğunuzu önler.

    Abartmadan kaçamak yapın
    Çünkü tatil kalori sayacağınız bir yer olmamalıdır. Bu sizi rahatlatıyor mu? Strese mi sokuyor? Sizi yoracak, mutsuz edecek, strese sokacak işlerden uzak durun. Ama kilo almak istemiyorum diyenler! Burada önemli olan abartmadan kaçamak yapmanız. Size 2 örnek liste yazıyorum. Biri keyifli bir tatil programı, diğer liste ile kilo almamanız mümkün değil zaten!

    Keyifli tatil programı

    1-2 dilim peynir ve zeytin
    Haşlanmış yumurta
    Domates, salatalık, biber, maydanoz, taze nane…
    Tam buğday ekmeği

    Aralarda
    Meyve
    Ayran, süt, şekersiz meyveli oğurt
    Dondurma

    Öğle
    Sebze+yoğurt+ekmek

    Akşam üzeri
    Tam buğday unundan apılmış kek, kurabiye
    Peynir+ekmek

    Akşam
    Balık+salata
    Kırmızı et+salata

    Genelde tatil programı kilo aldırabilir!

    Kahvaltıda
    Peynir (kaşar, tulum gibi yağlı peynirler ün aşırı olabilir.)
    Yağda sucuklu yumurta (haftada 1-2’den fazla olmamalı.)
    Beyaz ekmek, börek, poğaça (haftada 1 kez olabilir.)
    Reçel, bal, terayağ (tadımlık olabilir.)

    Aralarda
    Gofret, çikolata, tatlı, cips… abur cubur, bazen hiçbir şey.

    Öğle
    Et+pilav-makarna+ekmek+gazlı içecekler. öğle yemeğini atlamak da kilo aldırabilir.

    Akşam
    Et , balık, tavuk (soslu ve yağlı)+pilav-makarna+ ekmek+ mezeler (azar azar sorun yok.)

    Alkol
    (1 kadehi geçmeyin derim.)
    Dürüm, döner, iskender… Yağlı, kalorisi yüksek yemekler (haftada 1’den fazla olmamalı.)
    Midye, kokoreç, kızartma yemekler (çok canınız çekerse -2 kez olabilir, üst üste değil!)

    Yemekten sonra
    Tatlı, pasta, börek… (Bu seçenekleri gün içinde tüketin, akşama bırakmayın.) Bir de bunun üzerine hareketsiz bir tatil geçiriyorsanız, kilo alıp dönebilirsiniz. İstediğiniz ne varsa yiyin, ama azar azar, hepsini aynı güne denk getirmeden ve yürüyüş yaptığınız gün. Bu 3 konuya dikkat ederseniz istediğinizi yiyebilecek ve kilo almayacaksınız!

  • Gelecek Nesil Oteller

    Gelecek Nesil Oteller

    Seyahat etmenin dinamikleri her geçen gün değişiyor ve bu yakın bir zamanda hizmet sektöründe olan otelleri zorlayacağa benziyor. Yakın gelecekte sadece hizmet sektöründe fark yaratabilen oteller ayakta kalabilecek. Born Rich sitesinin hazırladığı listeye göre dünya üzerinde görebileceğiniz en lüks otelleri bulacaksınız. Artık sıradan bir 5 yıldızlı otel olmak yeterli değil; listemiz size yüksek teknoloji otellerini tanıyabilme imkanı verecek.

    gelecek_nesil_oteller (1) gelecek_nesil_oteller (2) gelecek_nesil_oteller (3) gelecek_nesil_oteller (4) gelecek_nesil_oteller (5) gelecek_nesil_oteller (6) gelecek_nesil_oteller (7) gelecek_nesil_oteller (8) gelecek_nesil_oteller (9) gelecek_nesil_oteller (10) gelecek_nesil_oteller (11) gelecek_nesil_oteller (12) gelecek_nesil_oteller (13) gelecek_nesil_oteller (14) gelecek_nesil_oteller (15) gelecek_nesil_oteller (16) gelecek_nesil_oteller (17) gelecek_nesil_oteller (18) gelecek_nesil_oteller (19) gelecek_nesil_oteller (20)

  • Cinsel isteksizlik

    Cinsel isteksizlik

    Kadınların sık sık yaşadığı cinsel işlev bozukluklarının başında cinsel ilgi ve istek duyumlarının azalması gelmektedir. Cinsel istek kişiden kişiye ve zamandan zamana değişiklik gösterebileceği için cinsel istek “normal” düzeyi henüz tanımlanamamıştır.

    Azalmış Cinsel İstek Bozukluğu, DSM-IV’e göre, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Değerlendirme cinsel ilgi ve istek sorunu olan kişinin yaşı, yaşam koşulları, genel sağlığı ve sorun oluşmadan önceki cinsel isteği gibi etkenler de göz önüne alınarak yapılmalıdır.

    Cinsel istek bozukluğu kadınlarda puberte döneminden başlayarak devam eden primer bir sorun olarak ortaya çıkabileceği gibi yaşamın herhangi bir döneminde cinsel partnerle yaşanan genel ilişkideki sorunlar, depresyon gibi psikolojik bozukluklar, gebelik, doğum, psikolojik travma ya da ilaca bağlı belirgin bir neden veya durum sonucu sekonder bir sorun olarak da ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, kadının sosyal çevredeki sorunu, evlilik dışı bir ilişki yaşaması, görücü usulü evlilik yapması, çözülmemiş çatışmalar yaşaması ve en önemlisi de mutsuz bir evlilik sürdürmesi cinsel isteğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun dışında, sorunu yaşayan kadının cinsel içerikli hayal ve düşüncelerinin, karşı cinse olan ilgisinin, mastürbasyon yapma sıklığının ve partneriyle yaşadığı ilişki sıklığının da cinsel isteksizlikte önemli bir payı vardır.

    Bazen kadınlar cinsel aktiviteye cinsel istekleri olduğu halde katılmayabiliyor ya da cinsel istekleri olmadığı halde katılabiliyor. Buradaki en temel neden, cinsel yaşamı olumsuz olarak etkileyen bir takım yanlış inançların varlığıdır. Özellikle “Sevişmeyi başlatan kadın azgın ve istenen bir kadın değildir!” cinsel mitine olan inancın, kadınların cinsel aktiviteye başlamalarına engel olduğu bir gerçektir. Ancak bu kadınlar eşleri tarafından başlatılan aktivitelerde yer alabilmekte, herhangi bir uyarılma veya orgazm sorunu yaşamamaktadır. Diğer taraftan, toplumumuzda halâ kadının kocasına karşı görevlerinden birinin, onunla cinsel ilişkiye sadece kocası istediği için girmesi gerektiğine olan inançtır. Bu durum da, özünde keyifli bir aktivitenin bir iş ve hatta bir işkence olarak görülmesine neden olmaktadır. Bu olumsuz düşünce ve inanışlar doğuştan var olan cinsel dürtülerin, zaman içinde geliştirdiğimiz cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve deneyimlerimizle nasıl biçimlendiğini göstermektedir.

    Cinsel istek azlığından şikayet eden kişinin yaşı dikkat edilmesi gereken önemli faktörlerden biridir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte meydana gelen biyolojik değişim, cinsel istek azlığı yaratmaktadır. Özellikle, menopoz ve öncesi-sonrası oluşan hormonal değişim, vulvada ve vajende atrofi, vajinanın salgılarında azalma ve sonuçta vajinada kuruluğa ve hatta ilişki sırasında ağrıya neden olmaktadır. Bir kadının düzenli adet görmesinin birçok kültürde doğurganlığın ve dişiliğin tanımı olarak algılanması, menopozun da “kadınlığın kaybedilmesi” gibi düşünülmesine ve hatta buna bağlı olarak “bu yaştan sonra” cinselliğin yaşanmasının da hoş olmayacağı gibi olumsuz inançlara yol açmaktadır. Dolayısıyla, cinsel istek azlığı söz konusu olsa bile bu dönemde sorun olarak algılanmamakta ve bu amaçla tedaviye başvurulmamaktadır.

    Cinsel istek azlığına sebep olan etkenlerden diğerleri de kullanılan ilaçlar (psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları, tansiyon ilaçları), bazı bedensel hastalıklar (diabet, yüksek tansiyon gibi), alkol kullanımı, kanser tedavileri ve erken yaşam deneyimleri içinde herhangi bir cinsel taciz ve tecavüz öyküsünün varlığıdır. Cinsel içerikli travma öyküsü olan kadının daha sonraki her cinsel yaşantısını geçmişte yaşadığı tecavüz sahneleri ile bağdaştırması cinsel aktivitelerden ve yakınlaşmalardan uzak durmasına neden olmaktadır.