Etiket: taciz

  • Adını koyamadığınız o şey ŞİDDET olabilir

    Adını koyamadığınız o şey ŞİDDET olabilir

    Bugünlerde herkes “Kadına şiddete hayır!” diyor. Bu iyi bir şey ama az sonra görüşlerini okuyacağınız Psikolog Feride Güneri’nin dediği gibi biraz da moda… Yani bir süre sonra belki de kadına karşı şiddeti kınayan ünlü isimlerin, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının sesi daha az çıkmaya başlayacak. Geriye sadece biz kalacağız; şiddete daima dur demesi gereken biz kadınlar. Şiddete dur diyebilmek için ise önce onun ne olduğunu çok iyi kavramamız gerekiyor. Bahsettiğimiz şiddet türü sadece bir erkeğin bir kadına vurmasından ibaret değil, belki aklınıza gelmeyen ya da getirmek istemediğiniz birçok davranış da şiddet kapsamına giriyor. 1990 yılından beri kadına yönelik şiddet üzerinde çalışan, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Psikolog Feride Güneri’ye sorduk; şiddet nedir?

    Kadınların şiddet görmesi ile eğitim seviyesi arasında ters bir orantı olduğunu düşünmek yanlış mı olur?
    Bir kadının eğitim seviyesinin yüksek olması onun şiddetten muaf olduğu anlamına gelmiyor. Sizin okurlarınız arasında da her dört kadından biri fiziksel, her iki kadından biri ise duygusal şiddete maruz kalıyor. İstatistikler şiddetin kültür ya da eğitim seviyesi farkı gözetmediğini gösteriyor. Bugün burada tarif edeceğimiz şiddet türlerini okuyan kadınların birçoğu bunların kendi yaşadıklarıyla birebir örtüştüğünü görecek.

    Şiddetin bitebilmesi için yeni gelen kuşaklar şiddetten uzak yetiştirilmeli ve toplum da şiddeti desteklemeyecek şekilde yeniden yapılandırılmalı. Şiddete sıfır toleransa yürekten inanmak, sadece belli tür kadınlar şiddete uğramasın ama diğer kadınlar zaten hak ediyor gibi ayrımlara girmemek ve kadını ailenin dışında da bir birey olarak kabul etmek gerekiyor.
    Gördüğümüz şiddeti kabullenmek bizim için neden bu kadar zor?
    Birçok kadın şiddete uğradığını biliyor. Bazen de söz konusu duygusal şiddet ise yaşadığının şiddet olduğunu adlandırmakta zorlanıyor. Bir şeylerin ters gittiğini biliyor ancak onu şiddet olarak tanımlayamıyor. Eğitim seviyesi ve ekonomik durumu daha yüksek olan kadınların şiddete uğradıklarını açıklaması, itibarı, iş bağlantılarını, sosyal statüyü kaybetmek korkusuyla bazen daha da zor oluyor. Ne yazık ki bahsettiğimiz kadınlar bu endişelerinde haklı oluyor. Şiddete uğradığını açıklayan tüm kadınlar için bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz. Şiddetin kadınların suçu olmadığını ve bu görüşün değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Ancak bu çabalarımız tam da amacına ulaşmadığı için tabii ki şiddeti yaşayan kadın, hala şiddeti uygulayan erkekten çok daha fazla yargılanıyor.

    Şiddetin çeşitleri nelerdir? En çok hangi türüne şahit oluyorsunuz?
    Şiddeti tanımlarken önce amacına bakmalıyız. Şiddeti şöyle tanımlıyoruz; öfke göstermek, güç göstermek, cezalandırmak ve kontrol etmek amacıyla bir erkekten bir kadına sistematik olarak yöneltilen her türlü şiddet. Genellikle ilk akla gelen fiziksel şiddet oluyor çünkü bu ölçülebilen bir şiddet türü. En yaygın türleri ise fiziksel ve psikolojik şiddet…. Fiziksel şiddetin olduğu her ilişkide psikolojik şiddet vardır ama psikolojik şiddetin olduğu her yerde fiziksel şiddet olmayabiliyor.

    Psikolojik şiddeti tanımlar mısınız?

    Bu şiddet türünü anlamak için anahtar olarak “amaç”ı kullanmak gerekiyor. Psikolojik şiddette de amaç güç göstermek, öfke boşaltmak ve cezalandırmak, ancak burada kullanılan araç duygular… Herkesin güvende hissetmek, ait hissetmek, sevilmek, şefkat görmek ve desteklenmek gibi ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarımızın karşımızdaki erkek tarafından kendi çıkarlarına hizmet etmek üzere, bazen karşılanması bazen karşılanmaması, farkına varıldığı halde karşılanmaması ya da “Benim istediğimi yaparsan yaparım” gibi yaklaşımlar psikolojik şiddete giriyor. Konuşmayı reddetmek, küsmek, çok uzun süre sessiz kalmak, sık sık aldatmak, kadının güvenini kırıcı davranışta bulunmak veya sözler söylemek de psikolojik şiddetin içinde yer alıyor. “Çirkinsin”, “Aptalsın”, “Eğitimsizsin”, “Benden başka kim sana bakar” gibi sözler, toplum içinde aşağılamak, “Kötü kokuyorsun”, “Kötü görünüyorsun” gibi kadının güvenini kırmaya yönelik sözler, “İstediğimi yapmazsan başkalarına giderim” gibi tehditlerde bulunmak ve aşırı kıskançlık da psikolojik şiddetin kapsamında yer alıyor.

    EKONOMİK ŞİDDET
    Ekonomik şiddette de amaç aynı ancak araç olarak para kullanılıyor ve çeşitli şekillerde görülebiliyor. Örneğin kadın istediği halde çalışmasına izin vermemek ekonomik şiddetin bir türü… Özellikle eğitimli kadınlar bu tür şiddete “Sen bir çiçeksin, sen yorulma, ben ikimiz için de yorulurum, sen çocuklarımıza bak” gibi bahanelerle maruz kalıyor. Kadın çalışıyor ise mesaiye kalmasına ve iş seyahatlerine gitmesine izin vermemek, iş yeriyle ilgili çeşitli paranoyalar geliştirmek söz konusu olabiliyor. “Senin patronunla ilişkin var” ya da “Sen orada başkasını buldun, beni aldatıyorsun” gibi paranoyalar geliştiren erkek, kadına bu şekilde aslında şiddet uyguluyor. Kadının erkekten daha fazla para kazanmasını desteklememek de ekonomik şiddetin bir parçası… Bunların yanı sıra bir erkeğin kadının tüm parasına el koyup ona bir miktar harçlık vermesi, kadının birikimlerini elinden alması, kadına ihtiyacının çok altında harçlık bırakmak da ekonomik şiddetin örnekleri. Bu şiddet türü erkeğin cebindeki paranın miktarından bağımsız olarak gelişiyor. Yani cebinde 10 lira olan bir erkeğin bunun yarısını eşiyle paylaşması ekonomik şiddete girmiyor.

    CİNSEL ŞİDDET
    Cinsel şiddette de amaçlar tamamen aynı ve araç olarak cinsellik kullanılıyor. Bu şiddet türü aile içinden ya da dışından gelebiliyor. Hem kız hem de erkek çocuklar cinsel şiddete maruz kalabiliyor. Sık sık aldatmak, kadını porno izlemeye zorlamak, porno izleyerek kadını kötü hissettirmek, pornoyla kadını aldatmak hem duygusal hem cinsel şiddetin içine giriyor. “Kötü kokuyorsun”, “Şişmansın”, “Başka kadınlar gibi değilsin, beni baştan çıkartamıyorsun” gibi sözlerle kadını kötü hissettirmek de cinsel şiddet tanımının içine giriyor. Yeni cinsel şiddet tanımları içinde kadını uzun süre doyumsuz bırakmak da yer alıyor.
    Birçok kadına yabancı olmayan bir kavram ise evlilik içi tecavüz… Bir erkekle evli olmak o erkeğin kadına tecavüz etmeyeceği anlamına gelmiyor. Yeni Medeni Kanun’da da kabul edilen bu kavram, cinsel birlikteliğin karşılıklı onaya dayanması gerektiği anlamına geliyor.

    İlişki içinde şiddet şekil değiştirebiliyor. Mesela ilişkinin başında fiziksel şiddet yaşanırken aile büyüklerinin müdahale etmesiyle fiziksel şiddet durabilir. Bu defa da uygulanan şiddet psikolojik ve cinsel olarak devam edebilir.

    Bir kadının psikolojik şiddeti tanımlaması daha mı zor?
    Psikolojik şiddet şöyle tehlikelidir; ortada hiçbir şekilde görünen bir şey yok ama o ilişkide hoş olmayan bir şeyler var. İlişki bazen güzel, bazen kötü… Kadın psikolojik şiddeti uygulayan erkek tarafından sürekli suçlanıyor; senin yüzünden, sen böylesin, sen beni böyle yapıyorsun, sen delisin, sen hastasın, senin psikoloğa gitmen lazım… Hatta bir süre sonra kadın da kendi gerçekliğinden şüpheye düşebiliyor ve kendini suçlamaya başlayabiliyor. Şiddete uğrayan her kadın bizimle yaptığı birinci görüşmenin sonunda istisnasız “Sizce ben deli miyim?” diye soruyor. Çünkü onlara hep bu söylenmiş.

    Psikolojik şiddete maruz kalan kadının delil göstermesi çok zor… Bu kadın ne yapmalı?
    Önce yaşadıklarının şiddet olduğunun farkına varmalı. Başvurabileceği Mor Çatı gibi pek çok kuruluş var. Bu durumdaki kadınlar işe bu konuları bilenlerle konuşarak başlayabilir. Kadının tanık ve delil toplaması önemli. Kadınların şiddetin çekilmesi gereken bir durum olmadığını, birçok seçenekleri olduğunu unutmaması gerekiyor. Her türlü şiddete uğrayan kadın polise başvurduğunda beyanı esas kabul edilerek sığınağa yerleştirilmek zorundadır. Ya da şiddeti uygulayan kişiyi evden uzaklaştırma hakkı vardır. Şiddete uğrayan kadının öncelikle haklarını bilmesi ve bir hazırlık planı yapması gerekiyor.

    Kadınlar şiddete neden bu kadar uzun dayanıyor?
    Kadınlar çoğunlukla ilişkilerinin sürmesini ancak şiddetin bitmesini istiyor. O ilişkinin de artısı, eksisi, kökleri, dalları, geçmişi, geleceği, ümitleri var. Kadınlar ilişkiyi sürdürmek istiyorlar ama şiddeti durdurmak için de çok uğraşıyorlar. Kadın, sebep görülen her şey için önce uğraşıyor. Kilo alıyor veya veriyor, saçının rengini ve modelini değiştiriyor, işini bırakıyor ya da işe giriyor, okulunu bırakıyor ya da okula geri dönüyor, mutfak alışkanlıklarını değiştiriyor, seksi iç çamaşırları giyiyor ya da giymiyor, makyaj yapıyor ya da yapmıyor. Yani ona sunulan bahaneleri değiştirmek için uğraşıyor. Hatta kendi yaptıkları yetmiyor, aile büyüklerinden destek almak istiyor, o yetmiyor evi terk ediyor, boşanma davası açıyor, geri çekiyor, hiçbiri olmazsa intihar ediyor. Ancak sorun kendinde olmadığı için kadın ne yaparsa yapsın sonuç değişmiyor.

    DİJİTAL ŞİDDET
    Dijital teknolojinin hayatımıza iyice girmesi ile son 10 yılda artan bir şiddet türü de dijital şiddet… Dijital cihazların gelişimiyle birlikte kadınların artık 7 gün 24 saat kesintisiz şiddete uğrama ihtimalleri bulunuyor. En basitinden cep telefonlarında bulunan programlar ile nerede olduğunuzun belirlenmesi, sürekli olarak telefonla veya mesajla rahatsız edilmek ya da sosyal medya üzerinden iftiralara, tacizlere, hakaretlere maruz kalmak, dijital bilgilerin çalınması, cinsel ilişki görüntülerinin gizlice kaydedilmesi veya edilmiş gibi yapılıp şantaj yapılması bu başlık altında değerlendiriliyor.

    ŞİDDETİN DÖNGÜSÜ
    Birinci aşama
    Şiddet uygulayan kişi, gerilim yaratır, kıskançlık gösterir, kadının davranışlarını kontrol eder, tehdit eder.
    İkinci aşama
    Gitgide kadının tüm yaşamını kontrol etmeye çalışır. Küçük şeylerden kavga çıkarır. Duygusal ve psikolojik şiddet uygular.
    Üçüncü aşama
    Fiziksel şiddet başlar. Şiddetin boyutu değişebilir. Hemen sonrasında şiddeti uygulayan kişi yaptıklarına bahane bulur.
    Dördüncü aşama
    Şiddet uygulayan erkek gönül almaya çalışır. Gerilim azalır. Şiddet uygulayan durumun normale dönmesi için genellikle yapıcı bir tavır sergiler. Ta ki tekrar gerilim artma aşamasına ve en başa dönene kadar.
    Mor Çatı Derneği’nin web sayfasından alınmıştır.

    Bir kadının şiddeti tek başına durdurması mümkün mü?
    Şiddeti ancak şiddeti uygulayan durdurabilir. Şiddetten kurtulmaya karar veren kadın için genellikle bir son nokta oluyor. Birçok kadın, “Ne zaman ki çocuklarımın zarar göreceğini anladım, o noktada dur dedim” diyor. İşte bu son noktaya geldiği anda ise kadını hiçbir şey durduramıyor, ölümü bile göze alıyor.

    Bir kadın şiddet uygulayan eşini uzmana nasıl götürebilir?
    22 yıldır Mor Çatı’da çalışıyorum, özel hastalarım da var ve bugüne kadar tek bir erkeğin dahi “Eşime şiddet uyguluyorum, terapiye gidip değişmek istiyorum” dediğini görmedim. Sadece şiddet döngüsündeki balayı döneminde “Ben tedavi olacağım yeter ki geri dön” diyorlar ama samimi olmuyorlar. Birkaç seanstan sonra devam etmiyorlar. Ya da “Senin bir şeyin yok, eşin hasta” cümlesini duymak için terapiste gitmeyi kabul ediyorlar.

    Şiddete başvuran bu erkekleri de kadınların yetiştirdiği söylenir hep…
    Anneler erkekleri yetiştirmez, onlara bakar. Yetiştiriyorlarsa da bunu tek başlarına yapmazlar. En basitinden kaç anne çocuğuna istediği ismi koyma hakkına sahip, kaç anne oğlunu kendi başına karar verip baleye gönderebilir, kaç anne kendi başına oğluna pembe renkli giysi giydirebilir, kaç anne eşine sormadan oğluna evcilik köşesi kurabilir? Çocuğun yetiştirilmesinde annenin yanı sıra baba, aile büyükleri, içinde yaşanılan toplumun üyeleri, okul, eğitim sistemi ve televizyon da yer alıyor. Tabii ki anne-baba ortak bir kararla çocuğunu eşitlikçi yetiştirirse çocuk bunu hayatına uygular ama sizin verdiğiniz her teze karşılık bir antitez de mutlaka gelir toplumdan… Şu anda da biz şiddet odaklı, öfkeli bir toplumuz.

    FLÖRT ŞİDDETİ
    Şiddet, flört döneminde “Geliyorum” diyor
    Dijital şiddet ile birlikte kabul edilen bir şiddet türü de flört şiddeti… Kızlar ile erkeklerin birbirlerini yeni yeni tanımaya başladığı, kendilerini yeni yeni bir çift olarak tanımladığı 13-23 yaş döneminde yaşanan şiddete işaret ediyor. Ancak bu yaşlarda flört zaten kendi başına gizli bir konu olduğu için şiddeti konuşmak pek mümkün olmuyor. Flört bu yaş grubunun dışında ele alındığında, yani resmi bir ilişki kurulmadan önceki dönemden bahsedildiğinde evlilik içinde yaşanabilecek şiddete dair ipuçları ortaya çıkıyor. Ancak burada önemli olan bunları görebilmek oluyor. Bunları fark eden kadınların birçoğu evlendikten sonra erkeğin değişebileceğine dair umut taşıyor. Erkek de davranışlarını genellikle askerlik, iş stresi, işsizlik, kötü patron gibi nedenlere bağlıyor.
    Psikolog Feride Gürsoy, flört dönemindeki ipuçlarını şöyle sıralıyor;
    ● Küçüklü büyüklü öfke patlamaları… (Size çok iyi davransa da diğer insanlara karşı olabilir)
    ● Erkeğin sizi çok yüceltmesi… Özellikle diğer kadınlarla kıyaslarken onları aşağılayıp sizi övmesi. “Bugüne kadar hiçbir kadın beni senin anladığın gibi anlamadı”, “Diğerlerinin hepsi şöyleydi, sen böylesin” gibi kalıplarla konuşuyorsa bilin ki sizden beklentileri yüksek ve gerçek dışı olduğu için bir süre sonra sizi birden bulutlardan aşağı bırakacaktır.
    ● Geçmiş ilişkilerinde şiddet uygulamışsa ya da uyguladığına dair söylentiler varsa bunları mutlaka ciddiye alın ve araştırın.
    ● Birkaç ay içinde hemen evlenmeye zorluyorsa kesinlikle kırmızı alarm! Gerçek yüzü ortaya çıkmadan sizi kendisine bağlamaya çalışıyordur.
    ● Olayların sorumluluğunu üstlenmeyen erkekler yine şiddet uygulayan erkeklerdir. Hayatında ters giden şeylerden hep ailesini, arkadaşlarını, patronunu, hayatı veya kaderi sorumlu tutuyorsa dikkat edin.
    ● Aşırı kıskançlık, sık sık iş değiştirmek, fazla arkadaşının olmaması ya da hep çok yeni arkadaşlarının olması da ipuçları arasında yer alıyor.
    ● Bu ipuçlarından birkaçı bir arada görüldüğü zaman kafanızda mutlaka soru işareti oluşmalı.

    Formsanté Dergisi

    Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

  • Vajinismus hakkında en çok merak edilenler

    Vajinismus hakkında en çok merak edilenler

    —Vajinismus neden olur?
    —Vajinismus olan her kadın mutlaka bir taciz ya da tecavüze uğramış mıdır?
    —Vajinismusun tedavisi mümkün müdür?
    —Kızlık zarını aldırmak vajinismusu çözer mi?
    —Vajinismus bir kez tedavi edildiğinde yeniden tekrarlar mı?
    —Vajinismus hastaları genellikle kaç yaşındadırlar?
    —Eğitimli kadınlar da vajinismus olur mu?
    —Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek

    Basın açıklamalarıyla gündem yaratan, ülkemizin en saygın sivil toplum kuruluşlarından biri olan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği-CİSED; cinsel ilişkiye girme korkusu olarak tanımlanan ve ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismusla ilgili en çok merak edilen konulara açıklık getirdi. İşte çarpıcı basın açıklamasından başlıklar:

    Vajinismus neden olur?
    Vajinismus olan her kadın mutlaka bir taciz ya da tecavüze uğramış mıdır?
    Vajinismusun bilişsel, davranışsal, psikodinamik ve varoluşsal çok sayıda nedeni olabileceğini belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismusun en sık görülen nedeni ilk ilişkide aşırı derecede acı ve ağrı duyulacağı ve kanama olacağı korkusudur. Toplumumuzda kız çocukları cinselliği ayıp, günah, yasak olarak algılayarak, kendi bedenleri ve cinsel organları konusunda neredeyse hiç bilgi edinemeden büyümektedirler. Buna kızlık zarı ile ilgili abartılı ve yanlış inanışlar da eklenince ilk gece sorun çıkması kaçınılmaz olmaktadır.” dedi. Kadının vajinismusu yaşaması için mutlaka bir taciz ya da tecavüz öyküsünün olması gerekmediğini ifade eden Dr. Keçe; “Yine de birçok vakanın küçüklükte özellikle yakın aile çevresindeki ağabey ya da amca olarak bilinen kişilerden fiziksel ya da sözel cinsel ima içeren davranışlara ya da görüntülere maruz kalmış olduğunu terapi sürecinde öğrenmekteyiz.” dedi.

    Vajinismusun tedavisi mümkün müdür?
    Kızlık zarını aldırmak vajinismusu çözer mi?
    Vajinismus bir kez tedavi edildiğinde yeniden tekrarlar mı?
    Vajinismusun tedavisinin holistik yönelimli cinsel terapi ile %100 mümkün ve başarılı olduğunu belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Terapi sürecinde özellikle vajinismusun sadece kadının sorunu olarak değil çiftin ortak sorunu olarak algılanması ve çiftin cinsellikle ilgili bakış açılarının ve yanlış inanışların giderilip yerine doğru bilgilerin verilmesi üzerinde duruyoruz. Bilişsel yeniden yapılandırma adını verdiğimiz bu sürece, bir takım evde uygulanan ödevleri de dahil ettiğimizde sorun kısa sürede çözülüyor.” dedi. Kızlık zarını aldırmanın vajinismusu tedavi etmeyeceğini ve bunun ne yazık ki bazı doktorlar tarafından da hastaya önerilen yanlış bir uygulama olduğunu söyleyen Psk. Bacanak; “Normal şartlarda kızlık zarı cinsel ilişkiye bir engel teşkil etmez, kadının korkusu giderilmeden sadece kızlık zarının alınması faydalı olmayacaktır.” dedi. Vajinismusun tedavi edildikten sonra tekrarlamayacağını da ifade eden Psk. Bacanak; “Eğer kadın korkularıyla tam olarak yüzleşmiş, cinselliği korkulacak ve kaçınılacak bir şey olarak değil zevkin ve sevginin paylaşımı olarak algılamaya başlamışsa vajinismusun tekrarlaması gibi bir durum söz konusu olmaz.” dedi.

    Vajinismus hastaları genellikle kaç yaşındadırlar?
    Eğitimli kadınlar da vajinismus olur mu?
    Cinsel Sağlık Enstitüsü’ne danışma amaçlı başvuran vajinismus hastalarının yaş ortalamasının genellikle 26-35 yaş arasında olduğunu belirtenCİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajnismuslu kadınlar tedaviye başvurma konusunda oldukça dirençliler ve çoğu zaman yıllar geçtikten ve çocuk sahibi olmaları konusunda çevreden gelen baskıya artık dayanamaz duruma gelince tedaviye geliyorlar, bize başvuran bayanların %19’unu 35-50 yaş grubu oluşturuyor.” dedi. Vajinismusun her eğitim ve kültür seviyesinden kadında ortak olarak yaşanan içsel bir korku olduğunu ifade eden Psk. Gezek; “Özellikle üniversite mezunu hatta doktora düzeyinde eğitim almış kadınlarda vajinismus daha çok görülmekte ve tahmin edilenin aksine bu kadınlar tedaviye de daha çok direnç göstermektedirler.” dedi.

    Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek
    Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabın alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psikolog Gülüm Bacanak; “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur.” dedi.