Etiket: süt

  • Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol

    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol

    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol sayesinde siz de bu dertten kurtulacak artık horlamayacaksınız!

    Horlama her yaşta görülebilen fiziksel bir sorundur.Yaşlı insanlar daha yüksek sesle ve şiddetle horlama eğilimindedir.
    Uyku sırasında solunum yaparken havanın akışına engel bir durum varsa, yüksek ses ile sonuçlanır ve buna horlama denir.Hava akışı düzensiz, yetersiz uyku veya yataktaki yatış pozisyonu gibi nedenlerle rahat nefes alınamıyorsa bunlar hep horlama nedenidir. Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol sayesinde siz de bu dertten kurtulacak artık horlamayacaksınız!

    Horlama zararsız gibi görünse de, kalitesiz uyku alımı, gün boyu agresiflik ve yorgunluk gibi sonuçlar doğurabilen bir etkendir.
    Ayrıca odadaki diğer insanların uyku düzenini bozarak, huzurlu bir gece geçirmelerini engelleyen bir durumdur.
    Aşırı horlama böbrek, kalp beyin gibi hayati organların oksijen alınımını engelleyerek, çalışma fonksiyonlarını bozabilir.  En doğru olanı biran önce bu problemden kurtulmaktır.
    Size bildireceğimiz horlamadan kurtulmak için 6 doğal yola uyarak bu soruna çözüm bulabilirsiniz.

    Yatış Pozisyonu Mühim
    Size önerimiz horlamak istemiyorsanız, asla sırtı üstü yatmayın.
    Sırt üstü yattığınızda dil ve boğaz kasları gerginliği azalır, gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz.,ve bu gevşemeye bağlı olarak horlama görülür.
    Yüzüstü yatmakta sağlıklı bir pozisyon değildir.
    Doktorların önerisi sağ avucunuz sağ yanağınızda olmak üzere, sağ tarafınıza yatmanızdır.
    Horlamanızda önemli ölçüde azalmanın olduğunu göreceksiniz.

    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol
    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol

    Reyhan Çayı
    Birkaç fesleğen(reyhan) yaprağını ezin ve bir fincan ölçüde 2 dakika kaynatın.
    1 tatlı kaşığı bal ekleyip, çayı süzmeden için.
    Fesleğen tıkanıklığı açarak boğaz yolunuzu, soluk borunuzu açık tutar.

    Horlamadan kurtulmak
    Horlamadan kurtulmak

    Papatya Çayı
    1 bardak sıcak suya kuru papatya atıp, demleyin ve bir tatlı kaşığı bal ekleyip sıcak sıcak için.
    Papatya çayının sinirler üzerinde yatıştırıcı ve sakinleştirici etkisi vardır.
    Stresi azaltıp, horlamayı keser.

    Horlama Sorunundan Kurtulmak İçin Tavsiyeler
    Horlama sorunundan kurtulmak istiyorsanız kesinlikle alkolü bırakmalısınız.
    Alkol boğazın arkasında bulunan kasların düzgün bir şekilde çalışmasını engeller.
    Düzenli spor yapmakta kasları güçlendiren ve horlamayı engelleyen şeylerdendir.
    Obezite de horlamanın en büyük nedenlerindendir.
    Şayet kiloluysanız, kilo vermelisiniz.
    Kilo verip, ideal kiloya ulaştığınızda horlamanızında geçtiğini göreceksiniz.

    Uyumadan önce ağır yemeklerden kaçının, şayet açsanız açlığınızı narenciye ve sebze yiyerek bastırın.
    Sağlıklı beslenmekte horlamaktan kurtulmakta etkilidir.

    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol
    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol

    Zeytinyağı
    Yatağa girmeden önce yalnızca bir çay kaşığı zeytinyağı içerseniz, boğaz kaslarınız kayganlık kazanır,
    soluk borunuz açılır ve bu da horlamayı azaltır ya da engeller.
    Böylece uykuda soluk alıp verirken, dokular artık titreyip ses çıkarmaz.

    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol
    Horlamadan kurtulmak için 6 doğal yol

    Süt
    Her gece yatmadan önce ılık bir bardak süt için.
    Buna bir tutam zerdeçal tozu veya biber tozu ekleyin.
    Zerdeçal solunum yollundaki herhangi bir tıkanıklığı temizler, ve soluk borusunun açık olmasını sağlar.
    Süt ise soluk borusunun büyük koruyucularındandı.
    Böylece nefes alışverişiniz rahat ve kolay olur.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Göbek Eriten Muhteşem 5 İçecek

    Göbek Eriten Muhteşem 5 İçecek

    Egzersiz yapmak kalori yakmak için bilinen en iyi yoldur. Yağ yakım sürecini hızlandırmak için yağ yakan besinlerle beslenmekte diğer bir alternatiftir. Özellikle göbek yağları hem estetik hem de sağlık açısından kurtulunması gereken yağlar konusunda ilk sırayı alır. Kadınlar Kulübü editörü olarak sizler için araştırdığımız, beslenme uzmanları tarafından  bölgesel yağ yakımında etkisi kanıtlanmış Göbek Eriten Muhteşem 5 İçeceği sizlere sunacağız.

    Göbek ve bel çevresindeki yağlar iç organlara kadar yayılıp sağlığımızı tehdit eder.
    70-93 cm göbek çevresi normal, 94-101 cm risk, 102 cm ve yukarı göbek çevresi yüksek risk demektir.
    Bunlardan başka metabolizma hızını artıran, yağ hücreleri parçalayan uzmanlar tarafından araştırmalar sonucu etkisi kanıtlanmış
    Göbek eriten muhteşem 5 içecek nelerdir sizlere sunacağız.
    Araştırmalar gösteriyor ki bu içecekleri içenlerin yağ yakım oranı içmeyenlere göre daha yüksek bu içecekleri içenler daha hızlı zayıflıyor. Bu içecekler bölgesel  yağlarla savaşta en etkili içecekler. Ve bu içecekler kısa sürede göbek ve diğer organlarımızdaki yağ kütlelerinden kurtulmamızı sağlarlar.

    Göbek Eriten Muhteşem 5 İçecek

    1-Soğuk Su
    Vücudunuzun daha fazla kalori yakmasına yardımcı olmak için buz gibi soğuk su içiniz.
    Vücudunuzun daha fazla kalori yakması için soğuk su birebirdir.Soğuk su göbek eritmek en iyi içecektir.
    Kalorisi 0’dır, midenizde doygunluk hissine sebep olur ve vücut soğuk suyu ısıtmak için enerji sarf eder bunun sonunda kalori yakımı gerçekleşir.
    Alman bilim adamlarının çalışmalarına göre günde 2 bardak soğuk su içmek, metabolizma oranını en az %30 oranında artırıyor.
    Özellikle aç karnına soğuk içmek daha etkili bir yöntemdir, bu size hem tokluk hissi verir, hem de mide boşken yağ hücrelerini parçalamak daha kolaydır.

     

    2-Süt
    Geçmişte güzellik banyolarına konu olan sütün çok etkili bir özelliği vardır. Bu da metabolizma hızını artırmasıdır.
    Süt, bu yeni keşfedilen faydasıyla, bölgesel yağ yakımı konusunda etkili olduğunu gösteriyor.
    Sütün metabolizmanızın hızını artırdığı pek bilinmez.
    Süt kalsiyum yönünden zengindir, bu durum özellikle karın bölgesinndeki yağ hücrelerini yok ederek göbeğinizi kısa sürede eritebilirsiniz.
    Bunun için günde 2 bardak yağsız süt için. Araştırmalar, günde iki bardak süt tüketiminin bir ayda 2-4 kilo yağ kaybı sağladığını ortaya koyuyor.Ancak
    şekersiz ve yağsız içmemeye dikkat edin.

    Streç Film İle Göbek Eritme Tıklayınız

    gobek_eriten_muhtesem_5_icecek_3

    3-Yeşilçay
    Günlük içecekleriniz için kahve veya siyah çay yerine içecek tercihinizi yeşilçaydan yana kullanın.
    Yeşil çayın vücudun enerji yakımı üzerinde etkileri olduğunu gösteren çalışmalar var. Bu araştırmalarda yeşil çayı düzenli içenlerin vücutlarında enerji harcamasının arttığı ve yağ kütlesinin azaldığı gözlendi.
    Yeşilçayın içindeki maddeler metabolizma oranını %4 artırır. Bu günde 70 kalori fazla yakmak ve 1 yılda 3 ila 7 kiloyu yavaş ve sağlıklı bir şekilde vermek demek oluyor.
    Yeşilçayın içeriğindeki kateşin maddesi sayesinde özellikle göbek çevrenizdeki yağlar kısa sürede parçalanıp, fit bir görünüme kavuşuyorsunuz.

    Elma Sirkesi Zayıflama 2010

    4-Elma Sirkesi
    Bu gıda karaciğer detoksuna yardımcı olmak için çok etkilidir.
    Karaciğer yağ yakımında büyük rol oynayan bir organımızdır.
    Sağlıklı karaciğer, vücudun her yerinde depolanan yağlarını yakımının düzenli gerçekleşmesi demektir.
    Elma sirkesi özellikle göbek yağı eritmede çok etkilidir ve bu sirkenin kodları yağ yakmak üzerine kuruludur.
    Midenizde sorun yoksa, her sabah bir bardak ılıkla sıcak arası suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1 çay kaşığı bal ekleyip
    için bu kısa sürede zayıflamanızı ve göbek yağlarınızdan kurtulmanızı sağlayacaktır.

    2 Haftada Göbek Eritme Yolları Tıklayınız

    gobek_eriten_muhtesem_5_icecek_5
    5-Soya sütü ve Buğday Proteinli İçecekler
    Soya ve buğday en önemli protein kaynaklarındandır. Bunları sıvı olarak tüketmek
    katı olarak tüketmeye nazaran daha hızlı ve kolaydır.
    Her iki içecektir kaslarınızı güçlendirmek ve metabolizmanızı çalıştırmak için mükemmel tercihtir.
    Kas oranının artması, güçlü kaslar, hızlı kalori yakımı anlamına gelir.
    Amerikalı beslenme uzmanları her gün soya sütü içen kişilerin, göbek bölgesindeki yağlanmalarının ortadan kalktığını ortaya çıkardı.
    Alabama Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, soya sütü fazla şekerin yağa dönüşmesini engelleyerek karın bölgesindeki yağların erimesini sağlıyor.
    Araştırmayı yürüten uzmanlardan Dr. Daniel Christie, soya sütlü içeceklerin karın yağlarını yok ettiğini bildirdi.

    İlgili Konular

    Göbek Eriten Elma Sirkesi Kürü Tıklayınız

     

    Göbek Eriten Diyet Listesi İle Zayıflama Tıklayınız

    Göbek Eriten İçecekler Tıklayınız

    2 Haftada Göbek Eritme Yolları Tıklayınız

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Ev yapımı krem peynir tarifi

    Ev yapımı krem peynir tarifi

    Ev yapımı krem peynir nasıl yapılır? Ev yapımı krem peynir malzemeleri nelerdir? Ev yapımı krem peynir tarifi…

    MALZEMELER
    1 Litre süt
    Yarım limonun suyu
    1 Paket süt kreması (200ml)
    Tuz

    YAPILIŞI:
    Kapaklı bir kaba ılık sütü alıp içine limon suyunu ilave edin. 2 saat bekletin.Kesilen sütü temiz bir tülbentle süzdürüp peynir elde edin.Karıştırma kabına krema, süzdüğünüz peynir ve tuzu alıp mikserle 3-4 dakika çırpın.Saklama kabına alıp buzdolabında 3-4 saat bekletin.İstediğiniz yiyeceklerle servis yapın.

    Not: Ev yapımı krem peyniri 3 gün içinde tüketmeniz gerekir aksi halde bozulur.

  • Tabak Modeli

    Tabak Modeli

    Tabak Modeli, size öğünlerinizde hangi besinlerden hangi miktarlarda tüketmeniz gerektiğini açıklıyor.

    2012 yılı itibariyle Amerika Diyetisyenler Derneği ‘’Myplate” yani Tabak Modeli’ni, Besin Piramidi Modeli’nin yerine tüm dünya genelinde yeni eğitim modeli olarak kabul etmiştir.

    Günümüzde, beslenmede dengeli öğün dağılımı genellikle başarılamadığından, aşırı veya yetersiz beslenmeye bağlı olarak gelişen sağlık sorunları gün geçtikçe artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yanısıra gelişmekte olan ülkelerde de obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi genetik ve beslenmeye dayalı sağlık sorunları hızla artış göstermektedir. Bu durumun önüne geçebilmek için uygulanabilecek en temel çözüm, beslenme bilincini artırmak olacaktır.

    Tabak Modeli
    Tabak Modeli

    Tabak Modeli’nde besin grupları nelerdir?

    Sebze Grubu

    Tabağın en az ¼’lük kısmı sebzelere ayrılmalıdır. Bazı vitaminlerin suya geçme özelliği olduğundan sebzeler az suda pişirilerek besin ögelerinin korunmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca kızartma, bol yağda kavurma gibi kanserojenik risk oluşturan ve trans yağ miktarını arttıran pişirme yöntemlerinden kaçınılmalıdır. Sebzeler, ayrıca çiğ olarak salata şeklinde de tüketilebilir. Öte yandan patates, bezelye ve havuç gibi glisemik indeksi yüksek olan sebzeler, kan şekerini hızla yükselttiği için tüketim miktarlarına (glisemik yük) dikkat edilmelidir.

    Meyve Grubu

    Farklı meyveler, farklı besin ögelerini (vitamin ve mineralleri) barındırır. Hergün çeşitli renklerde meyve, iyice yıkandıktan sonra yenilebilen kabukları ile tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler, mevsimine, yani bol ve ucuz olduğu dönemlere göre tercih edilmelidir.

    Tahıl Grubu

    Tabağın en az ¼’lük bölümü tahıllara ayrılmalıdır. Karbonhidratlar, birincil enerji kaynağımızdır. Beyaz ekmek, beyaz pirinç ve beyaz un ile hazırlanan rafine gıdalar yerine; tam tahıllı ekmekler, bulgur, tam buğday unu kullanılarak hazırlanmış ürünler, kepekli pirinç ve tam tahıllı kahvaltı gevrekleri tercih edilmelidir.

    Protein Grubu

    Kırmızı et, tavuk, balık, yumurta ve kuru baklagilleri içerir. Tüketilecek tüm etlerin görünen yağları ve kümes hayvanlarının derileri ayrılarak tüketilmesi tercih edilmelidir. Özellikle kırmızı etin ve işlenmiş et türevlerinin (şarküteri) doymuş yağ içeriğinin yüksek olduğu ve kardiyovasküler hastalıklar için risk oluşturduğu unutulmamalı, tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir.

    Süt Grubu

    Tabağın yanında ayrı bir yere konumlandırılmış olması; beslenmedeki önemini vurgulamaktadır. Ana öğünlerde süt grubunun mutlaka bir temsilcisi bulundurulmalıdır. Kalsiyum mineralinin temel kaynağı olan bu grupta, yağı azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.

    Unutulmaması gereken diğer noktalar

    Her ne kadar yağlar besin gruplarının içinde sayılmasa da, vücutta düzenleyici görevleri olan, elzem besin ögelerindendir. Öğünlerde omega-3, omega-6 ve omega-9 içeren sağlıklı yağlar (zeytinyağı, fındık yağı, balık, yağlı tohumlar (ceviz, badem, fındık gibi)) tercih edilmeli, trans yağlar ve katı yağlardan kaçınılmalıdır.

    Su, yaşam için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden günlerce yaşayabilirken, susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Sıvı gereksinimi bireye göre değişmekle beraber, günlük ortalama 12- 15 bardak su tüketilmesi önerilmektedir.

    Tüm bunlara ek olarak, düzenli fiziksel aktivitenin sağlıklı kilo kontrolü, dayanıklılık, güç ve esnekliğin artmasında oynadığı rolün yanı sıra, kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir.

  • Sakızlı hünkar muhallebi tarifi

    Sakızlı hünkar muhallebi tarifi

    Sakızlı hünkar muhallebisi nasıl yapılır ? Sakızlı hünkar muhallebisi yediniz mi? Yemediyseniz yapmak ister misiniz?

    4-5 kişilik
    5 dakika
    Tencerede orta ateşte 10 dakika

    Malzemeler

    Şeker (1.5 su bardağı, 250 gramam),
    Süt (5 su bardağı),
    Mısır nişastası (1.5 su bardağı, 150 gramam)
    Su (1 su bardağı),
    Çam sakızı (3 adet),
    File fıstık (1 su bardağı)

    Püf Noktası

    Servis sırasında dilerseniz tatlının üzerine taze çilek de koyabilirsiniz. Aynı şekilde içinde fıstık yerine hindistan cevizi de kullanabilirsiniz.

    Adım Adım Pişirme
    1. Orta ateşteki tencereye 5 su bardağı süt koyun ve üzerine 1.5 su bardağı şekeri ekleyin.

    2. 3 adet çam sakızını ince ince kıyın. Sütün içine çam sakızını ekleyip karıştırarak kaynamaya bırakın. Bu sırada 1. 5 su bardağı mısır nişastasını başka bir kapta, 1 bardak soğuk soğuk su ile iyice çırparak karıştırın. Nişastanın topaklanmamasına özen gösterin.

    3. Süt kaynamaya başlayınca içine file fıstıkları ilave edin.

    Hazırladığınız nişastayı yavaş yavaş tenceredeki sütün üzerine dökün. Bu sırada sütü bir kaşık ya da çırpıcı ile sürekli karıştırmayı ihmal etmeyin. Tüm karışımın orta ateşte 1-2 dakika kaynamasını sağlayın ve sonra ocağı kapatın.

    4. Hazırladığınız tatlıyı bir kaba dökerek soğumaya bırakın.

    Tatlı soğuduktan sonra dilediğiniz gibi şekil vererek kesin. Kesip dilimlediğiniz tatlıyı servis kaplarına alarak üzerine vişne sosu ve file fıstık ile süsleyerek soğuk servis yapın.

  • İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlerin, ilaçların etkisini azaltıcı veya artırıcı etkileri bulunabiliyor. İlaçtan fayda beklerken hatalı beslenme sonucu ciddi yan etkilerle karşı karşıya kalınabiliyor.

    Çok dikkat edilmesi gereken bu durum, ilaç kullanımı kesildikten sonra birkaç hatta bile sürebiliyor. Başlıca dikkat edilmesi gereken durumlar şu şekilde sıralanıyor:

    C Vitamini
    C vitamini demir emilimini kolaylaştırıyor. Ancak C vitamini ile kalsiyumca zengin süt ve süt ürünlerinin alınması, C vitamini emilimini bozucu etkisi yapıyor.

    Potasyum tutucu bazı tansiyon ilaçları ile idrar sökücü ilaç kullanan hastaların; patates, muz, kayısı, portakal suyu gibi potasyumdan zengin gıdaların hatalı kullanması ölümcül kalp aritmilerinin görülmesine neden olabiliyor.

    Greyfurt suyu
    Günde 1 litre ve üzerinde greyfurt suyunun tüketilmesi, özellikle ‘statin’ grubu bazı kolesterol ilaçlarının bağırsakta parçalanmasını geciktirerek kan seviyelerini yavaşlamaya da yol açabiliyor.

    Kafein
    Kahve, çay, kola ve enerji içecekleri; bazı soğuk algınlığı ilaçlarıyla beraber alındığında sinirlilik, uykusuzluk, çarpıntı, kalp ritim bozukluğu, tansiyon yüksekliği, kabızlık ve idrar miktarında artışın görülmesine neden olabiliyor.

    Süt ve süt ürünleri
    ‘Florokinolon ve tetrasiklin’ grubu veya ‘sefuroksim’ içeren antibiyotükler, ‘bifosfonat’ grubundaki kemik erimesi ilaçları ve ‘metotreksat’lı romatizma ilaçlarının; kalsiyum içeren gıdaların 2 saat önce veya 6 saat sonra alınması gerekiyor.

  • Sivilceler için bal, süt ve limon

    Sivilceler için bal, süt ve limon

    Sivilceler çoğu zaman hayatımızı karartabilir. Öyle ufak, tefek çıkanlardan bahsetmiyoruz elbette. Ama çoğu insanın kronik bir sivilce problemi var ve aralarında karaciğere zarar veren ilaçları kullanmak zorunda kalanlarımız hiç de az değil.

    Eğer ilaç kullanmadan doğal yöntemlerle bu problemi nasıl halledebilirim diye düşünüyorsanız size doğanın sunduğu üç ürün öneriyoruz.

    Hazırlanışı;

    Bir kaba bir  kaşık limon suyunu, bir kaşık balı koyun üzerine yarım çorba kaşığı sütü ilave edin. Karışımı yüzünüze ve  boynunuza yedirin. Bal, limondaki maddelerin ciltte  daha iyi nüfuz etmesini sağlar. Limonun içeriğinde de cildin yağ salgısını dengeleyen asitler bulunuyor. Bu nedenle işlem sadece sivilceleri önlemekle kalmıyor, yüzünüze derinlemesine bakım da yapıyor. Eğer cildiniz sürekli bir şekilde sivilce yapıyorsa 10 günde bir bu maskeyi yapmanızı öneriyoruz.

  • Diyet yapanlar için dost ve düşman içecekler

    Diyet yapanlar için dost ve düşman içecekler

    Eğer sizde diyet yapıyor fakat sonuca ulaşamıyor iseniz, içecek listemizi gözden geçirmenizde fayda var diyor, Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    Diyet yapanların aklına takılan sorulardan biri içecek tüketimidir. Genelde içecekler çok masum görünür ve bazen diyeti bozmamıza neden olur. Eğer sizde diyet yapıyor fakat sonuca ulaşamıyor iseniz, içecek listemizi gözden geçirmenizde fayda var diyor, Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    SU: Diyetin vazgeçilmezi. Daha uzun süre tok hissetmemizin yanı sıra metabolizmamızı hızlandırmaya yardımcı. Çünkü vücutta yetersiz sıvı olması veya sıvı kaybının aşırı olduğu durumlarda vücut alarm veriyor ve metabolizmayı yavaşlatıyor. Kabızlık sorununun en önemli önleyicilerinden olan su, vücudumuzun ödem tutmamasını, kan dolaşımının düzgün sağlanmasını da sağlıyor. Tüm bu olumlu etkilerinin yanı sıra zayıflama esnasında vücutta yıkılan ve zararlı etkisi olabilecek öğelerin vücuttan uzaklaştırılmasını da sağlıyor.
    Diyetteyseniz günde en az 1.5 litre su içmeyi ihmal etmeyin.

    Minerallerden zenginleştirilmiş sular: İçerisine potasyum ve magnezyum eklenmiş sular özellikle diyetin yanı sıra egzersiz yapanlar için önemli. Terle atılan potasyumun karşılanmasını kolaylaştırdıklarından ötürü, olası kas kramplarını önlüyorlar. Magnezyum, kabızlıktan koruyan minerallerden biri olduğundan ötürü diyette yaşanan en büyük problemlerden biri olan kabızlığın da önüne geçmeye yardımcı.

    Maden suyu: Maden suyu olarak bildiğimiz doğal mineralli sular, içerdikleri mineraller ile sağlığımızı korumaya ve geliştirmeye yardımcı. Aynı zamanda yemeği hızlı tükettiğimiz veya fazla yediğimiz zamanlar için de kurtarıcı. Hipertansiyon hastalarının uzak durması gereken içeceklerden biri.

    Sebze Suları: Kalorisi düşük ve tokluk hissetmeye yardımcı sebze suları diyet yapanlar için ideal olabilir. Sebze suları birçok vitamin ve mineralden aynı zamanda antioksidanlardan zengindir. Fakat bazı çeşitlerinin sodyum içeriğinin yüksek olduğu unutulmamalı. Hipertansiyon hastalarının dikkat etmesi gereken içeceklerden biri.

    Yarım yağlı süt: İçerdiği protein ile tokluk hissi sağlar ve metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Kalsiyum mineralinin düzenli alınmasının özellikle göbek çevresinde yağlanmanın düşmanı olduğu bilinmektedir. Tam yağlı sütlere göre daha az kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir. Günde 2 bardak süt tüketimi kemik sağlığını korumak için gerekli ve aynı zamanda zayıflamaya yardımcıdır.

    Filtre kahve: Günde 3-4 kupa kahve tüketmenin kafein sebebi ile konsantrasyonu güçlendirdiği ve metabolizmayı hızlandırdığı biliniyor. Yapılan son bilimsel çalışmalar kahvenin şeker ve kanser hastalıklarına karşı koruma sağlayabileceği sonucuna ulaştı. Hipertansiyon hastaları ve yüksek kolesterol hastalarının günde 1 kupanın üzerine çıkmaması gerekiyor.
    Yeşil çay: İçerdiği kateşin ile metabolizma hızlandırmaya yardımcı ve yaşlanmayı geciktirici etkileri var. Antioksidan içeriği ile kansere karşı koruma sağladığı düşünülüyor. Günde 2 kupa tüketilmesi sağlıklı. Reflüsü olan veya hipotansiyonu olanların tüketmemesi gerekli.

    Meyve çayları: İştahı azaltıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Kalori maliyeti olmayan bir içecek çeşidi. Diyette yer almasında sorun yok. Su içemeyenler için su yerine geçecek sağlıklı bir alternatif olarak kabul edilebilir.
    Şekerli asitli içecekler: Yüksek şeker içerdiklerinden ötürü yüksek kalorili olan bu tür içecekler gizli kalori alımına yol açarak kilo verememenize sebep olabilir.

    Kremalı kahveler: İçerdiği krema oranına ve kahvenin boyutuna göre bir hamburger kadar kalori içerebilecek içeceklerdir. Gizli kalori bombası olan bu tür içecekler tüketilecek ise, küçük boy seçilmeli ve ara öğün yerine tüketilmelidir.

    Enerji içecekleri: Kalori ve şeker içerikleri yüksek diğer bir içecek grubudur. Yüksek kafein içerikleri ile genelde tüketilmeleri önerilmemektedir.

    Alkollü içecekler: İçerdikleri alkol oranına göre kalorileri yükselen içeceklerdir. Bir gram alkol 7 kalori içerir. Bunun dışında vücutta yağ yakımını güçleştirir ve ödem tutmaya sebep olabilir.

  • Yoğurt zayıflatır mı?

    Yoğurt zayıflatır mı?

    Evet zayıflatır! Sadece zayıflatmakla da kalmaz, tok tutar, tatlı krizine iyi gelir, kemikleri güçlendirir, kas kitlesini korur, yağ yakımında etkilidir ve bağışıklık sisteminde büyük rolü vardır.

    Günde 2 kez yoğurt
    Görüştüğüm herkese mutlaka sorarım. Günde kaç kez yoğurt yersiniz? Cevap %80 aynıdır. “Yemeğin yanına yakışırsa, yani dolma yiyorsam mutlaka yoğurt yerim. Ya da masada yoğurtlu bir salata var ise Bir de mantı üzerinde tabii”. Yemeğin yanına yakışmasını beklemeyin. Siz sofranıza 1 kase yoğurt hep koyun.

    Zayıflatıyor mu?
    Hiçbir besin tek başına zayıflatmaz diyoruz ya.Yoğurt için de aynı şey geçerli, sadece yogurt yiyerek zayıflamaya çalışırsanız yukarıda saydığım faydaları göremezsiniz. Tek bir besin size zarar verir. Tüm ihtiyaçlarınızı karşılayan bir beslenme düzeniniz olacak ve bu programın içinde mutlaka 1 bardak süt +1-2 kase de yoğurt olacak. İşte o zaman bu faydaları görebilirsiniz.

    Hayat İçin ! Güçlü olmak için !
    Yoğurdun içinde bulunan ve bağışıklık sistemine çok iyi gelen bakterilere probiyotikler diyoruz.Probiyotik ; ‘for life’ ‘Hayat İçin’ anlamına geliyor. Bizi ayakta tutan, hastalıklara karşı koruyan bu bakteriler bağırsaklarımızda yaşıyor. Hergün yogurt yerseniz bu gerekli bakterileri sürekli vücudunuza sağlarsınız ve vücudunuz mikroplara karşı daha güçlü savunma sistemi kurabilir. Kısacasıyoğurt size güçlü yapar.

    Kilo verirken destek oluyor
    Bir insan mutlu olmak için ne ister? Önce sağlık… Besinler bunu sağlayabilir mi? Kesinlikle evet.. tabiiki hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyi yogurt devreye girip değiştiremez.. ama yogurt içindeki vitaminler ile emin olun sizin sağlığınız için elinden geleni yapar. Yoğurt suyunda bolca bulunan riboflavin enerji oluşumunu sağlar, cildinizi korur. Ve en çok merak ettiğiniz de zayıflamadaki rolü!Yoğurt deyince ilk akla gelen ‘Kalsiyum’ yağ yakımını sağlar ve bu da daha kolay zayıflamanız anlamına gelir. Tam da istediğimiz gibi.. zayıflayalım ve hepsi de yağdan gitsin istemiyor muyduk? O zaman yoğurtlar sofraya!

    Meyveli yoğurt yiyelim mi?
    Bu alışkanlık aslında bizim mutfağa uygun değil. Meyveyi ayrı yemeyi seviyor ve yoğurdu da yemeğin yanında yiyoruz. Ara öğün olarak 1 kase yogurt yemek bile garip geliyor bazen. Ama bir yandan da sürekli aynı şeyi yemekten sıkılanlar için, tatlı tadı sevenler veya meyveyi tek başına yemeyi çok sevmeyenler için bir seçenek meyveli yoğurtlar. Diyet yapanlara uygun, şekersiz meyveli yoğurtlardan da ara öğün olarak kullanabilirsiniz, fakat bunları yediğinizde sadece yogurt yediğinizi düşünün. Yani günlük meyve ihtiyacınızı almış olmuyorsunuz. Bunun içine ilave kuru veya taze meyve eklemek daha doğru olur. Tam da burada özlelikle kabızlık şikayeti olanlara küçük bir tarif ;
    1 kase yogurt + 1 çay kaşığı keten tohumu + 1 şeftali + 1 kuru kayısı + toz tarçın
    Her gün değil ama haftada 2-3 gün bunu kahvatıdan once yemek bağırsak düzeninize iyi gelebilir.

    Ayran light mı normal mı?
    Ayranın light’ı mı olurmuş… Olur , olmalı da. Özellikle dışarıda sık yemek yiyen biri iseniz ve bir de tansiyon probleminiz var ise piyasada bulunan tuzu ve yağ oranı azaltılmış ayranlar tam size göre. Aslında restoranlarda hala light yada tuzsuz ayran isteseniz bulamayabilirsiniz. Ama marketlerde artık daha sık görüyorum. Ayrıca tansiyon problemi olmasa da, hamileler, ödem problemi yaşayanlar, kilo problemi yaşayanlar da tuz ve yağı azaltılmış ayranlardan tüketebilirler. Şu sıcak yaz gününde buz gibi ir ayrandan daha iyi bir seçenek düşünemiyorum.

    Kefir de bir seçenek
    Daha önce bhsettiğim bu probiyotikler kefirde biraz daha fazla. Hatta bağışıklık sistemi güçlensin diye kefir içenleri duymuşsunuzdur. Kefir de çok sık aklınıza gelmiyor ama gün içindeki yoğurtlardan birinin yerine 1 bardak kefir eklenebilir. Kefirin de yağ oranı azaltılmış (light) olanları var.

    Dondurma da olabilir mi?
    Ben süt ürünleri her gün olmalı deyince nedense sizin aklınıza ilk önce dondurma gelebiliyor. eee.. dondurma mı , süt mü desem çoğunuz tatlıyı tercih eder. Sütlü dondurma aynı süt gibi her gün 1 top mutlaka demem, ama arada bir 1 bardak süt yerine 2 top sütlü dondurma olabilir. Diyabet sorunu olanlar, insülin direnci ve hipoglisemi problemi olanlar, şekersiz olanları tercih ederseniz , diyetinizi de bozmamış olacaksınız.

    Turuncu Gerçek :
    Çok düşük kalorili diyetler hızlı zayıflatır ve sonrasında bu kilolar aynı hızla geri gelir.

    Diyet İtirafı :
    Eşimden gizli gizli diyetisyene gidiyorum. Ona söylemiyorum çünkü söylersem bana hiç yemek vermez.

  • Kleopatra, Süt ve Bal Banyosu

    Kleopatra, Süt ve Bal Banyosu

    Kırışıklıklarla başa çıkmanın 6 altın kuralı ve Süt Banyosunun Gizli Formülü

    Cildimiz, yaşlandığımızı bize hatırlatan en önemli organızmız.

    İnsanlık tarihi boyunca insanoğlu, akla hayale gelmeyecek farklı karışımları kullanarak cildi güzelleştirdiği, yaşlılık alemetlerini sildiği, kırışıklıkları giderdiği söylenen o büyülü karışımın, iksirin, peşinde koşmuş, koşmakla kalmamış bu işi başardığını iddia eden insanlara avuç avuç para ödemiştir.

    Milattan önce 3000 ila 1070 yılları arasında, anlayacağınız binlerce yıl önce, hala tarihin en güzel kadınlarından biri kabul edilen Kleopatra’nın yaşadığı Antik Mısır’da bu büyülü iksirler ilk olarak bulundu, denendi ve uygulandı.

    Cilt bakımının tarihte ilk olarak Antik Mısır’da uygulanması tesadüf değildir. Havanın son derece kuru ve sıcak olması, çöl ikliminin varlığı özellikle soyluların saçlarını kısa kesmesine, erkeklerin tamamen kazımasına ve bitkisel yağların nemlendirici olarak kullanılması için keşfedilmesine neden oldu.

    Böylece binlerce yıldır devam eden, ekonomik, sosyal velhasıl kelam her bağlamda dünyamızı şekillendiren öykü başladı.

    Ekonomi ve para derken, günümüzde de durum farklı değil. Kadınlar ve dahi erkekler, yaşlılık izlerini sildiğini iddia eden kremlere, losyonlara milyon dolarlar verip satın alıyor, hepsi de muhteşem olduğunu iddia eden “iksirler”e tonla para ödüyorlar.

    Ülkemizde kozmetik sektörü 2012 yılında akıtılan para tam 2.2 milyar dolar. Bakanlık bütçesi kadar neredeyse.

    Üstelik tüm dünyada kozmetik sektörünün önü açık zira giderek daha uzun yaşıyoruz ve tüm sektörün hedefindeki organ olan cildimiz, bu uzun süreçte en çok etkilenen organlardan biri.

    Geçtiğimiz 100 yıl içinde insan ömrü 2 kat uzadı. Türkiye’de ise kadın ömrü 2009 yılı verilerine göre 76.1’dir.

    Peki bizleri hem maddi hem manevi böylesi ilgilendiren cildimizin yaşlanması hangi faktörlere bağlı ? Kozmetiklere para ödemeden düzeltemiyormuyuz cildimizi ? veya kozmetikler gerçekten etkili mi?

    Kısacası yüzümüzden zamanın izlerini silmek için ne yapmalıyız, bilimsel alt yapısı olan hangi faktörler ile bu acımasız sürece dur diyebiliriz ? Salatık ve sütünden medet ummaya devam mı etmeliyiz ?

    Cildimizin yaşlanması 3 temel faktör bağlamında gerçekleşiyor:

    1. Doğal yaşlanma; buna dur demeniz imkansız. Açıkçası plastik cerrahın (o da bir yere kadar) kapısını çalmadan doğal yaşlanmanın önüne geçemezsiniz. Plastik cerrahi denilince yanılmayın sakın, onların yarattığı sadece illüzyon. Yoksa yaşlı dokuyu iyileştirmeleri mümkün değil.

    2. Özellikle kadın için östrojen ve diğer metabolik faktörler; Cilt vücutta bunca farklı hücre grubunun inanılmaz bir harmoni ile çalıştığı tek organ. Ve bu organın temel yapı taşı kollajen dediğimiz protein bazlı yapı.

    İşte menopozla beraber ortaya çıkan östrojensiz ortam kadının cilt dokusunda, zaman içinde ciddi bir kollajen azalmasına neden olur. Kollajen cildi destekleyen adeta kırışıklıkları ortadan kaldıran esas destek dokusunu oluşturduğu için menopozla beraber cilt kırışmaya başlar.

    Kıssadan hisse hiç bir şey, o tonlarca para ödediğiniz losyonlar falan, kadında östrojen kadar güzel bir cilt yapamaz.

    Tabii cilt söz konusu olduğunda, sadece kadında değil erkekte de cildi etkileyen hormonal devinimler ön plana çıkar. Örneğin tiroid hormonları, testosteron gibi androjenler de doğrudan cilt ve cildin görünümüne etki ederler.

    3. Dış faktörler; bunlar bizim kendi kendimize ettiğimiz dolayısıyla önleyebileyeceğimiz olumsuz faktörlerdir. Örneğin sigara ya da Eda Taşpınar ve benzerlerine özenerek ultraviolet ışınlarının radyasyonuna maruz kalma.

    Amerika Birleşik Devletlerinde melanom olmayan cilt kanseri tedavisi %77 oranında artmıştır ve yine Amerika’da en sık görülen kanserdir. Bunun nedeni koruma faktörü olsun olmasın güneşin altında saatlerce yatmaktır.

    Cilt dediğimiz yapı dışarıdan içeri doğru; epidermis, dermis ve hipodermisden oluşur. Epidermis en dıştaki tabakadır. Kan damarı içermeyen epidermis keratinosit ve melanositlerden oluşur.

    Keratinositler kollajen dediğimiz destek dokuyu sentezleyen hücrelerdir. Dermis ise bol miktarda kollajen, kan damarı ve lenfatik içerir.

    İşte doğal yaşlanma dediğimiz süreç tam da epidermis ve dermis tabakalarında yer alan kollajen dokusunun bozulması, azalması ve harap olması ile ortaya çıkar. Kadında menopoz ile başlayan bu azalama süreci kadının sigara kullanması ile haraplanarak hızlanır.

    Demek ki kollajen dediğimiz yapı cildin görünümü, yaşlanması açısından son derece önemli. Bu da gayet doğal zira kollajen bağ dokusunun temelini oluştururken, tüm vücuttaki kollajenin %80’i cildin dermis tabakasında ve kemiklerde bulunur. Kollajen lifleri cilde paralel bir seyir izlerken onu adeta destekler, gergin ve güzel görünmesini sağlar.

    Kadında Menopozla Beraber Ciltte Ortaya Çıkan Değişimler

    1. Menopozla birlikte östrojen azalmasına bağlı cilt kurudur. Nedeni ise ter bezlerinin östrojen az ortamda azalmaları ve cildin nemlenmesinin bozulmasıdır.

    2. Cilt östrojen olmadığı için postmenopozal dönemde her yıl %1.13 oranında incelirken kollajen düzeyi %2.1 oranında azalır.

    3. Kollajen düzeyindeki azalmaya aynı zamanda kemik erimesi de eşlik eder. Aslında hep gözden kaçırılan önemli konulardan biri cildin altındaki kemik dokusundaki harabiyetin aynı zamanda cildin görünümüne eşlik etmesidir. Cilt incelir ve altındaki kemik dokususu erirken kollajen azlığının etkileri çok daha belirgin biçimde dışarıdan hissedilir hale gelir.

    4. Kadın cildi östrojen reseptörleri (organların çeperinde bulunan ve salgılanan hormonların o organı etkilemesini sağlayan alıngaçlara reseptör adı verilir) açıısndan son derece zengindir. Bu reseptörler sayesinde östrojen etkisini ciltte ki kan damarları üzerinde de gösterebilir.

    Östrojensiz ortamda reseptörlerin azalması, kılcal damarların sayıca ve genişlik bağlamında azalmasına dolayısıyla cildin beslenemeemsine neden olur.

    Tek bir cümle ile özetlemek gerekirse; Östrojen azalması ciltte oksidatif protein hasarının artışına ve yaşlanmaya neden olur.

    Östrojenin yokluğu okside olmuş radikallerin açığa çıkmasına, bu radikaller ise hücre ömrünün kısalmasına sebep olurken oluşan metabolik süreç “Oksidatif Protein Hasarı” adını alır.

    Benzer süreç menopoz ile berber kadında damar duvarında da yaşanmakta dolayısıyla kadında kalp krizi geçirme riski menopozal dönemde erkekteğin riski ile eşitlenmektedir.

    Cildi Yaşlanma Sürecinden Korumak İçin Ne yapmalıyız ? 6 Altın Kural Nedir?

    1. Sigara içiyorsanız bırakın. Sadece akciğer ve idrar torbası kanserinden korunmak için değil, cildinizi de korumak için mutlaka bırakın.

    Sigara karaciğerde bazı enzimatik reaksiyonları hızlandırarak kollajen yıkımını arttırıyor. Yazık o kadar para verdiğiniz kozmetiklere. Sigara içiyorsanız bilmelisiniz ki, cildiniz özellikle menopozla beraber hızla yaşlanacak. Yüzünüzde derin cizgiler oluşacak

    2. Güneşin altında marsık oluncaya kadar yatmaktan vazgeçin. Sadece cildinizin yaşlanmasına neden olmuyorsunuz. Cildinizi yaşlandıran UV rasyosyon aynı zamanda cilt kanseri riskinizi arttırıyor.

    Biliyorsunuz artık ozon tabakasına etki eden ve dünyanın her yerinden salgılanan kimyasallar nedeniyle ultraviole ışınlarının radyoaktif etkisine daha açık durumdayız Bu nedenle mutlaka koruyucu krem kullanın ve güneş altında uzun süre yatmayın.

    3. Sadece menopozal dönemde değil her zaman kadınların nemlendirici kullanması şart. Nemlendiricinizi yanınızdan ayırmayın

    4. Beslenmenize dikkat edin. E ve C vitamini aldığınızdan, bu vitaminleri içeren gıdaları tükettiğinizden emin olun. Hem E, hem de C vitamini antioksidan etkileri ile cildinizi ve damar sisteminizi koruyacaktır.

    5. Bol bol su tüketmelisiniz. Bu son derece önemli. Cildin nemlenmesi ve beslenmesi için mutlaka 2 litre /gün su içmelisiniz.

    6. Alfa hidroksi asit içeren besinler almalısınız. Limon, üzüm ve süt içmelisiniz. Bu gıdalar cildinizi koruyan özellikle alfa hidrosi asitleri içerir.

    İlaç Bazlı Hangi Tedavileri Kullanabilirsiniz?

    1. Östrojen Tedavisi: Burada bahsedilen menopozal belirtilerin tedavisi için kullanılan hormon tedavisi değildir. Östrojen kullanılmaya başladıktan 6 ay sonra özellikle tip III kollajen düzeyini arttırır. Topikal kullanılan (cildinize sürebileceğiniz) östrojen preparatları cildinizi gençleştirecektir.

    Bu amaçla 0.3% östriol ve 0.01% östradiol ilaçlar 6 ay kullanıldığında cildinizin kollajen içeriğini arttıracak ve cildiniz gençleşecektir. 6 aydan fazla kullanmanın anlamı yok zira menopozda ki kadında östrojeni nasıl verirseniz verin ciltte yapacağı değişim 6 ay sonunda ulaştığı düzeyden daha fazla olmayacaktır.

    Takiben östrojeni kesip koruyu önlemlere dikkat ederseniz problemsiz biçimde cildinizi yaşlanmaya karşı koruyabilirsiniz.

    2. Retinoik asit kullanımı: Retinoik asit kulanılabilir olsa da bu kullanım mutlaka doktor gözetiminde ve belli endikasyonlarla olmalıdır.

    3. Beslenmesi düzenli olmayan kişiler için E ve C vitamini içere preparatlar önerilebilir.

    4. Son yıllarda glukozaminoglikan ve proteoglikan içeren preparatlar üzerinde çalışılmaktadır. Ancak bunlar deneyseldir.