Etiket: süre

  • Saç boyama nasıl yapılmalı?

    Saç boyama nasıl yapılmalı?

    Saçlarını evde kendi boyamayı tercih edenleriniz için altını çizeceğimiz püf noktalar… Saç boyama tüyoları ve saç boyama nasıl yapılır?

    Saç boyama nasıl yapılmalı?

    Boyama işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenler:

    • Güneş, perma, saç bakım kremleri ve saçınıza daha önce uyguladığınız boyalar, yaptığınız boyama işleminin sonucunu ve süresini etkileyeceğinden saç tutam testini her boya işleminden önce mutlaka yapmalısınız.
    • Her zaman saçınıza uyguladığınız boyayı, yapmış olduğunuz saç tutam testi sonucunda belirlenen süre kadar bekletin. Hiçbir zaman etkisini göstermeden önce boyayı temizlemeyin. Aksi halde saçınızda beklenmeyen bölgesel renk farklılıklarına sebep olursunuz.
    • Boyanın, saçınızdan yüzünüze ve ensenize bulaşmasını istemiyorsanız kulaklarınızın çevresine, saçlarınızla yüzünüzün birleştiği bölgelere ve ensenize biraz vazelin sürün. Vazelin hava geçirmez ve sızdırmaz olduğundan boyanın derinizde leke bırakmasını engelleme konusunda çok etkilidir.
    • Saçınız uzun veya kalınsa, seçmiş olduğunuz renk tonundan iki kutu kullanın. Her saç telinin boyayı iyice emmesi, saçınızın tamamen ve homojen olarak boyanması ve canlı bir renge sahip olması için önemlidir.
    • Saçınızı boyadıktan sonra elde ettiğiniz rengi daha uzun süre kullanabilmek için deniz veya havuza girdikten sonra saçlarınızı mutlaka durulayın. Klor ve deniz tuzu saçınızda uzun süre kalırsa saç renginiz parlaklığını yitirebilir.
    Boyama sonrası:
    • Boyalı saçlar için kullanılan şampuanlar, saç renginizi daha yumuşak ve doğal gösterir. Sıradan şampuanlar saçınızın boyasını açabilir ve doğal nemini kaybettirebilir.
    • Düzenli olarak en az iki haftada bir boyanmış saçınızın nemini ve parlaklığını yeniden kazanması için derinlemesine bakım yapın.
    • Saçınızı boyadıktan sonra pH’ı düşük saç kremi kullanmanız saçınızı korur ve doğal yumuşaklığına ve parlaklığına kavuşmasına yardımcı olur.
    • Saçınız uzadıkça, renk aktifleştirici kullanarak saçınızın doğal rengini boyalı kısma uygun şekilde renklendirebilirsiniz.
    • Şampuanlandıktan sonra saçınızı her zaman kurulamayın. Ovalamayın veya sarmayın. Saç kurutma makinesiyle aşırı kurutmayın. Saçınızı aşırı kurutmanız nem kaybetmesine ve donuk gözükmesine yol açar.
    • Saçınız ıslakken asla taramayın. Saçınızı geniş dişli bir tarakla saç uçlarından saç diplerine doğru yuvarlayarak tarayın.
    • Maden suyu, saçınızı zararlı havuz kimyasallarından korur

    İlgili Konular ;

  • Yetişkinlerin oyun zamanı: ön sevişme

    Yetişkinlerin oyun zamanı: ön sevişme

    Ön sevişme olmadan yaşanan birleşmenin bir parçası eksik kalıyor. Birbirlerine yeterince odaklanan çiftler için ise ön sevişme üzerinde düşünülmeden doğal olarak yaşanıyor.

    Cinselliği çoğunlukla “birleşme”ye indirgemek hatasına düşülse de aslında her iki taraf için de istek-uyarılma-birleşme aşamaları art arda geldiği zaman tam bir cinsel ilişkiden söz etmek mümkün oluyor. İkinci aşama olan “uyarılma” ise ön sevişme denilen süreçte gerçekleşiyor. Belli sürelerle sınırlandırılmaya çalışılan, kadınların istediği erkeklerin gereksiz gördüğü bir süreçmiş gibi tanımlanan ön sevişmenin ne olup ne olmadığını Hedef Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Psikolog Şencan Taşkale’ye sorduk.

    Ön sevişmeyi nasıl tanımlayabiliriz?

    Ön sevişme “esas mesele”nin öncülü olarak düşünüldüğünde, ne olduğunu anlamaktan uzaklaşıyoruz. Esasen yapılacak bir şey var ve ön sevişme de onun öncesinde yapılması sağlıklı ve gerekli olan, aslında erkeğin çok istemediği ama kadının çok istediği bir şeymiş gibi tanımlanıyor. Aslında sevişme; birleşme ve diğer cinsel davranışların bir bütünüdür. Bu yüzden birleşmeye odaklı, cinselliğin diğer bileşenlerini atlayan bir cinsellik, eksik olacaktır. Bir yandan olması gerektiği için yapılan bir aktivite olarak algılamak da kısıtlayıcı. Bunu şöyle düşünebiliriz; hiç kimse oynaması gerektiği için oyun oynamaz, oynamak istediği için oynar. Ön sevişme de yetişkinlerin oynadığı bir oyun gibidir. O yüzden sevişilmesi gerektiği için sevişilmez. Zaten çiftler birbirlerine yeterince odaklandıklarında birbirleri için uygun davranışı ve tarzı yakalayacaktır.

    Çiftlerin gün içinde cinselliği çağrıştıran konuşmalar yapmaları, mesajlaşmaları ön sevişme tanımına girebilir mi?

    Ön sevişmenin hakkını vermeye çalışırken kavramsal olarak abartmak söz konusu olabiliyor. Cinselliğe erotik açıdan hazır olma ile ön sevişme kavramları birbirine karışıyor. Kişinin kadın ya da erkek olarak cinselliği nasıl yaşadığı ve ne hissettiği ile cinselliğe hazır olması durumu birbiri ile çok örtüşen kavramlar. Çift birbirlerini seks partneri olarak görüyorsa bu zaten beden dillerine, konuşmalarına, telefon mesajlarına yansıyacaktır. Bir taraf, “Bu akşam kaçta geliyorsun?” yerine çok daha sıcak bir mesajı uğraşarak değil, spontan bir şekilde attığında zaten karşı tarafa“Senin için varım, buradayım, hazırım” mesajını vermiş olur. Ama ön sevişme bir aktivitedir. Zamanlama olarak bir kısıtlaması olmamakla birlikte, ortalama 15-20 dakika sevişme sağlıklı bir cinsellik için gereklidir. Öte yandan çift sadece sevişip birleşmeyebilir. O zaman neyin önü olacak? Ön sevişme kelimesinin içinde cinselliği birleşmeye indirgeyen bir önyargı var. Bu şekilde bakıldığında hiç sınırlamaya bile gerek yok. Ama evet birleşmeye geçilmeden önce yaşanması gereklidir. Bazı durumlar göz ardı edilebilmekle birlikte ön sevişme olmadan birleşme çok sağlıklı bir birleşme olmayacaktır, bir parçası eksik kalacaktır.

    Dünyada bazı uzmanların monotonlaşan cinsel yaşam için çiftlerin haftanın belli günleri için randevulaşmalarını önerdiklerini okuyoruz. Böyle bir uygulama gün boyu yaşanan bir heyecan, etkili bir ön sevişme sağlar mı?

    Her ilişki birbirinden çok farklı ve bu nedenle reçete çözümler her zaman uygun olmayabiliyor. Hatta zorla yapılırsa böyle reçeteler insanları birbirlerinden uzaklaştırabilir de. Cinsel ilişki sıklığını sadece zamanlama ve süre gibi etkenler değil, kadın ve erkeğin duygu durumu, cinsel kimlik bütünlüğü ve aralarındaki duygusal ilişkinin rengi de büyük oranda belirler. Her şey tamam ama bir tek zamanlama ile ilgili sıkıntı yaşıyorlarsa randevulaşsınlar ama başka sorunlar varsa haberleşmek ve randevulaşmak çözüm olmaz, gerginlik bile yaratabilir. Şöyle örnek vereyim; cinsel terapide çiftlere birtakım egzersizler veririz. Bunlar kurallı ve nasıl yapılması gerektiği çok belli egzersizlerdir. Eğer çiftler arasında duygusal dinamikte bir sıkıntı varsa bu egzersizler yüzünden tatışmaya başlayıp cinsel terapiyi bırakırlar.

    Ön sevişme sadece bedenlerin birbirine teması ile mi olur?

    Elbette hayır, çeşitli fanteziler ve sözellik de sevişmenin bir parçası olabilir.

    Kadınların ön sevişmeye daha çok ihtiyaç duyduğu doğru mu?

    Hayır, ön sevişme sadece kadının ihtiyacı değildir. Ancak kadın ve erkeğin uyarılma biçimleri birbirinden farklı olduğu için özellikle genç erkekler tarafından daha kolay görmezden gelinebiliyor. Erkek görsel açıdan uyarılabilen bir varlık iken kadın için görsellik bu kadar kuvvetli bir materyal değil. Kadın için sevişme esnasındaki dokunma ve ilişki çok daha uyarıcı oluyor. Cinsel birlikteliğin yaşanması için her iki tarafın da uyarılmış olması gerekiyor. Bu uyarılmanın kadın açısından birleşmeye hazır olmak için ıslanma şeklinde olduğunu biliyoruz. Erkeğin ise ereksiyonu gerekiyor. Erkeğin uyarılması görsel açıdan da farklı yollarla karşılanırken kadının uyarılması az kalırsa cinsel birleşme keyif veren bir boyutta olmuyor. Bu yüzen kadın için daha elzem diyebiliriz. Ama aslına bakarsanız uzun süre bunu problem etmeyen erkekler belli yaştan sonra uyarılmak için sadece görsel materyal ile yetinemiyor ve birleşmenin öncesindeki parçanın önemini anlamaya daha hazır oluyor. İnsan ihtiyacını gidermek amacı ile her konuda çabuk davranıp keyifli ayrıntıları atlayabilen bir varlık, bu sadece cinsellik için geçerli değil.

    Kadınlar ön sevişmeyi talep etmekte zorlanıyor mu?

    Elbette… Erkekler de öyle… İnsanlar cinsellikte keyif boyutuna gelen şeyleri istemekte karşılıklı zorlanıyor. Çünkü zaten karı-koca oldukları için yapılması gereken bir birleşme faaliyeti var. Bir de “Bunu istiyorum, şunu istiyorum”diyemiyorlar. Öğrenilmiş bir utanma duygusu var ve bu kadınlarda daha fazla. Ancak burada illa sözel ifadeye gerek yok, beden diliyle de birbirinizi yönlendirebilirsiniz. Utanmış olmakla, geçmişten gelen öğretilerle başa çıkmak, cinsel mitleri değiştirmek, bunun üzerine düşünmek de gerekiyor.

    Bazen desteğe de ihtiyaç duyulabilir. Ne zaman?

    Cinselliğin fazları var; istek fazı, uyarılma fazı, doyum fazı… Bunların her birinde bir sorun olduğunda destek alınabilir. Ancak kişiler genelde işlev bozukluğu meydana geldiğinde bize başvuruyor, özellikle de birleşme yoksa. Ama cinselliğin uyarılma ya da keyif boyutu ile ilgili sıkıntı varsa çok başvuru gelmeyebiliyor. Biyolojik ve evrimsel olarak gerekli olan kısım yani bebek konusu hallolduğu için geri kalanı çok lüks geliyor kişilere. Olmasa da olur denilip göz ardı edilebiliyor.

    Ön sevişmenin kadın cinselliğine nasıl katkıları oluyor?

    Cinselliği bir bütün olarak düşünmeliyiz, bu yüzden katkıları ne diye düşünmektense, eksikliğinde neler oluru konuşmak daha yerinde olabilir. Uyarılma evresi; parasempatik sistem tarafından yönetilen ve erotik duygular eşliğinde kadında vajinal salgının arttığı “ıslanma” dönemidir. Vajina duvarlarından ve vajina girişindeki Bartholin bezlerinden salgılanan sıvılarla birlikte nabız ve solunum hızlanabilir. Erkekte ise uyarılma evresi ereksiyonu (sertleşme) şeklinde gerçekleşir. Bahsettiğim gibi kadın görsel olmaktan çok dokunsal olarak uyarılabilir. Sevişme sırasında ön sevişme atlanıp hızlıca birleşmeye gidildiğinde uyarım fazı atlanmış olacağı için daha önce bahsettiğimiz bedensel değişiklikler gerçekleşmeyecek ve birleşme kadın için doyum verici olmayacaktır.

    Formsanté Dergisi

    Orgazm hakkında yanlış bilinenler için tıklayın !

  • Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Yağ dolgusu operasyonları vücudun hemen hemen her bölgesinde kullanılıyor. Yapılan yağ enjeksiyonlarıyla popo, meme, baldır büyütmek, ayak bileği kalınlaştırmak, bacaklardaki şekil bozukluklarını gidermek de mümkün. İmep Estetik’ten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Manavbaşı, yağ dolgusu işlemiyle ilgili merak edilenleri açıklıyor.

    Yağ Dolgusu Yağ Transferi ile Yeni Bir Görünüm Kazanın

    Her kadının şikayetçi olduğu yağların, bir gün güzelleşmek için kullanılan sihirli bir çözüm olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Günümüzde vücudun herhangi bir bölgesinden alınan yağlar, gözaltı, elmacık kemikleri alın başta gelmek üzere; el sırtı, popo, göğüs, ayak bileği, basenlerde istenen görünümü elde etmek amaçlı uygulanıyor.

    Yağ transferi işlemiyle ilgili bilinmesi gerekenleri açıklayan Opr. Dr. İlker Manavbaşı, “Yağ transferi, kişinin herhangi bir yerinden alınan yağın vücudun başka bir yerine enjekte edilmesi işlemidir. Pek çok kadında bölgesel yağ fazlalığı olduğu gibi, bir kısmında da bölgesel yağ eksikliğine bağlı kontür bozukluğu görülür. Bu sorunların düzeltilmesi, vücut yağlarının fazla olduğu bölgelerden az olduğu bölgelere transfer edilmesi ile gerçekleşir. Bu yönteme, yağ şekillendirme anlamına gelen liposculpturing, liposhaping gibi isimler verilir.” diyor.

    Vücuttan alınan yağlar kısa sürede tekrar vücuda verilmeli

    Yağ fazlalığı olan bölgelerden liposuction yöntemi ile alınan yağlar, yine benzer kanüllerle, yağ eksikliği olan bölgelere verilir. Bu bölgeler, genelde; basen-bel arası, poponun üst kısmı, uyluk iç-orta kısmı ve baldırlar olur. Verilen miktar, liposuction ile alınan yağ dokusuna bağlı olarak toplamda 1 litreye yaklaşabilir. Verilen yağ miktarının yaklaşık yüzde 40’ı birkaç ay içinde vücut tarafından emilse de kalan miktar hastayı memnun eder. Hastaya sadece yağ enjeksiyonu yapılacak ise çoğu zaman sedasyon ve lokal anestezi yapılır. Ancak bu işlem başka bir ameliyat ile beraber yapılacaksa genel anestezi tercih edilir.

    Yağ Dolgusu

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferi işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenleri ise şu şekilde açıklıyor: “Alınan yağlar o anda herhangi bir işleme tabi tutulmadan transfer edilebilir. Çünkü yağları saklamak canlı yağ hücresi sayısını ciddi miktarda azaltır. Yağ dokusu çok hassas bir dokudur, sıcaklık, kuruma ve fiziksel stresler ile hemen canlılığını kaybeder. Yaklaşık bir saat süren bir zaman zarfında bu işlemler tamamlanmalıdır. Eğer daha uzun sürecek ise alınan yağın soğutulması gerekmektedir. Ancak alınan yağların saklanarak başka bir seansta tekrar enjekte edilmesi önerilen bir yaklaşım değildir. Bu tip uygulamalarla canlı yağ dokusu son derece azalmaktadır. Alınan yağ miktarı, enjekte edilecek bölgenin durumuna göre değişir. Örneğin yüze ve ellere genelde 15-45 cc yağ enjekte etmek yeterli olurken, popoya ve göğüse 600-700 cc enjekte edilebilir.

    Yağ Transferi hem doğal, hem risksiz

    Yağ transferi ile hem bölgesel incelme sağlandığını, hem de istenilen bölgede arzu edilen şekle kavuşulduğunu belirten İlker Manavbaşı, “deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurulur” diyor: “İşlemde amaç fazlalıkları almaktan öte, transfere yetecek kadar yağ almaktır. Yağ dokusu çok ince liposuction kanülleri ile alındığı için birkaç milimetrelik kesi ile bu işlemler yapılabilmektedir. Bu küçük operasyonda yağ çekilen yerler kendiliğinden iyileşir, yara izi kalmaz. Hatta hastalar işlem yapılan yeri bile fark etmezler. Operasyondan birkaç gün sonra hasta işine, normal hayatına rahatlıkla dönebilir. Her hastaya kendi yağı kullanıldığı için hastalık kapma riski de yoktur.

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferinin aynı zamanda yanık izleri veya travmaya bağlı yumuşak doku eksikliği durumlarında da çözüm sunduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Enjekte edilen yağ kişinin kendi dokusu olduğu için vücudun bunu kabul etmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ayrıca enjekte edilen yağ dokusunun içindeki kök hücreler sayesinde enjekte edildiği bölgede hücre yenilenmesine katkı sağlar. Hasta açısından değerlendirdiğimizde ve piyasadan temin edilen geçici dolgularla karşılaştırıldığında steril şartlar ve ek cerrahi aletler gerektirir. Fakat bu sayede hasta kalıcı bir sonuç elde edilmiş olur.

    Vücut güzelleştirmede en kalıcı çözüm;Yağ dolgusu

    Yağ enjeksiyonu, etki süresi olarak kalıcı dolgu kategorisindedir. Enjekte edilen yağlar uygulanan tekniğe göre yüzde 40-70 oranında kalıcıdır. Yağ enjeksiyonu temelde iki bölgeye yani; yağ içeren ve içermeyen bölgelere uygulanır. Bu iki farklı bölgede enjekte edilen yağlar farklı davranış sergilerler. Dudak, el sırtı, alın gibi normalde sadece çok ince cilt altı yağ dokusu içeren bölgelerde bu yağların hiçbir zaman erimeyeceği kabul edilmektedir. Elmacık kemikler, şakak bölgesi gibi bölgelerde ise enjekte edilen yağların o bölgelerdeki yağların fizyolojik değişimine uğrayacağı ve çok uzun yıllar varlığını devam ettireceği tespit edilmiştir. Bu sürenin de uzunluğu göz önüne alındığında tüm bölgelere enjekte edilen yağ dokusunun kalıcı olduğu kabul edilmektedir. İlker Manavbaşı, burada belirleyici unsurun, vücut dokuları ile dolgu amacıyla uygulanan maddelerin uyumlu olması, vücuda zarar vermemesi olduğunu ve bu bağlamda, en uygun materyalin kişinin kendi yağı olduğunu belirtiyor.

    Yağ enjeksiyonu ortakları: Botoks ve PRP

    Botoks uygulaması, bir tür bakterinin ürettiği toksinin çok düşük dozlarda belli kasların içine verilmesi sayesinde o kaslarda geçici hareket kaybı elde edilmesini sağlar. Estetik cerrahide kullanımı ise; yüzde mimik oluşturan bazı kasların geçici fonksiyon kaybına uğratılarak zamanla oluşmuş kırışıklıkların düzeltilmesini içerir. Bunlar çoğunlukla, kazayağı, alındaki çizgiler ve boyun altı bantlarıdır. Botoks ile yağ enjeksiyonunun etkilerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu belirten Opr. Dr. İlker Manavbaşı, birbirlerinin yerine değil birbirlerini tamamlayacak şekilde kullanılmalıdır açıklamasını yapıyor:

    Yağ Dolgusu

    “PRP, kişiden alınan kandan hazırlanan ve kan hücreleri tarafından üretilen bir takım hormonların daha konsantre hale getirilerek o kişinin arzu edilen bölgesine enjekte edilmesidir. Dolgu yapmak amacıyla kullanılmaz. Bu hormonların etkisi ile enjekte edilen bölgede, fibroblastlar, saç derisine uygulandıysa, saç kökü hücreleri uyarılarak, cildin daha gergin, tonunun daha artmış olması, lekelerin azalması ve saç köklerinin daha canlı hale gelmesi sağlanır. On beşer gün ara ile 4 seans uygulanması ve 6 ay sonra tekrarlanması önerilir. Yağ enjeksiyonu ile beraber kullanılması o bölgedeki gençleştirici etkiyi artırır.”

    Yüz ve El sırtı uygulamaları

    Yaşlanma sebebiyle yüzde yumuşak doku erimesi ve zayıflama aynı anda görülür. Kırışıklar da bu tabloya eşlik eder. Yaşlanmanın erken dönemlerinde yüzde zayıflık ve boşalmanın daha yoğun olduğu hastalarda uygulanması gereken ilk çözüm yağ enjeksiyonudur. Cilt altı dolduğunda mevcut kırışıklıklar da bir miktar açılacaktır. Yaşlanmanın etkisi sadece yüzde değil, el sırtında ve dekolte bölgesinde de gözlenir. Cilt altı dokularda incelme ve ciltte leke oluşumu en belirgin göstergedir.

    Bu sorunlara yönelik yapılan işlemlerin yine PRP ve yağ enjeksiyonu olduğunu vurgulayan İlker Manavbaşı, PRP ile cildin daha gergin, parlak ve canlı olurken yağ enjeksiyonu ile daha dolgun ve genç bir yapıya kavuştuğunu, kombine müdahalelerde başarının bir basamak yukarı taşınarak, çok doğal ve mutlu edici sonuçlar alınmaya başlandığını söylüyor.

  • Yeşil Çayın İnanılmaz Etkisi

    Yeşil Çayın İnanılmaz Etkisi

    Kahve ve yeşil çayın düzenli olarak tüketilmesi felç riskini azaltıyor. Japon bilim insanlarının yaptığı araştırmanın sonuçları dikkat çekici.

    Japon bilim insanlarının kahve ve yeşil çay tüketimiyle ilgili olarak yaptıkları araştırmanın sonucu, Amerikan Journal of the American Heart Association dergisinde yayımlandı. Japon bilim insanları 83 bin 269 Japonun 13 yıl boyunca kahve ve yeşil çay tüketimini gözlemledi.

    Yeşil çay kürü için tıklayın !

    Daha az felç riski

    Bunun yanı sıra kilo, içki ya da sigara tüketimi, beslenme alışkanlıkları ya da spor faaliyetleri gibi diğer faktörler de göz önünde bulunduruldu. Araştırmanın sonucunda kahve ya da yeşil çay tüketenlerin daha az felç geçirme riski taşıdığı tespit edildi. Örneğin düzenli olarak günde bir fincan kahve içen kişi, çok nadir kahve tüketen birine oranla yüzde 20 daha az felç tehdidiyle karşı karşıya. Günde iki ya da üç fincan yeşil çay tüketenler ise nadiren yeşil çay içen birine göre yüzde 14 daha az felç geçirme riski altında.

    Bilim insanları kahve ya da yeşil çaydaki hangi madde ya da maddelerin felç riskini azalttığı konusunda bilgi vermezken, bu konunun araştırılması gerektiğine dikkat çekti.

    Hangi Bitki Çayı Zayıflatır?

    2 fincanı geçmeyin

    Bu araştırma, fazla kahve tüketiminin sağlık açısından risk oluşturduğu yönünde daha önce yapılan araştırmaları da çürütmüş oluyor. Gerçi Japon bilim insanları araştırmanın başlarında günde iki fincandan fazla kahve tüketenlerin daha sık kalp rahatsızlığı yaşadığını gözlemledi. Ancak araştırmanın ilerleyen yıllarında kalple ilgili bu rahatsızlıkların kahve tüketimiyle ilgisi olmadığı sonucuna varıldı. Bilim insanlarına göre fazla kahve tüketen kişiler genellikle sigara da tüketiyor ve kalp sorunları muhtemelen bundan kaynaklanıyor.

    Deutsche Welle

  • Doğum Kilolarından Kurtulma

    Doğum Kilolarından Kurtulma

    Doğum sonrası kilolarınız için endişe etmeyin. Doğru adımları izleyerek kısa sürede eski formunuza kavuşabilirsiniz.

    Doğumdan sonra kalan kiloları vermek, tüm annelerin hedefidir. Ama süt vermek ve sütün bol olması da annelerin hayalidir. Peki, hem bol ve çok süte sahip olup hem de kilolardan kurtulmak mümkün olabilir mi?

    Hamilelikte aldığınız kilolar can sıkıcıdır ve anne adayı, doğum sonrası bu kilolardan hemen kurtulacağını sanar. Bir yandan bol süt olması için tatlılar, helvalar, şekerli sular tüketmeye teşvik edilen anne, ikilemde kalır. Uzmanlar, bunun çözümünün yeterli ve dengeli beslenmeden geçtiğini, ekstradan tatlılara yüklenmenin doğru olmadığını belirtiyor.

    İlk 6 ay, bebeğin anne sütü ile beslenmesi zihinsel ve fiziksel gereksinimi için oldukça önemli. Bu zaman aralığında zayıflamak için yapılan girişimler ise, sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Sakin olun, çünkü bu kilolardan kurtulacaksınız.

    Kilo vermenin şartları var

    -İlk 6 ay bebeğin beslenmesi esas alınmalı.

    -Annenin günlük kalori ihtiyacı emzirme döneminde 500-600 kalori artıyor. Bunu tek başınıza hesaplayamayabilirsiniz. Bunun için bir diyetisyene başvurmalısınız.

    -Kilo vermek için kalorisi düşük olan ama süt yaptığına inanılan yiyeceklere yönelmemek gerekir. Aç kalmamak esas alınmalıdır. Sütünüzün kalitesi düşer.

    -Yaygın olarak dillerde dolaşan diyetlere itibar etmemek gerekir. Sütün azalması ve kalitesinin azalması demek, bebeğinizin sağlığı demektir, unutmayın.

    -Kilo vermek için yapılması gerekenler

    -Bebeğinizi bol bol emzirin. Süt vererek ekstradan 700 kalori harcarsınız. çok emzirmek ve çok süt üretimi kilo kaybına destektir unutmayın.

    -Haftada yarım kiloyu aşmayacak şekilde kilo kaybını hedefleyin. Daha fazla verilen kilolar süt salınımını olumsuz etkileyecektir.

    -Dengeli beslenme hedeflenmelidir. 3 ana ve 3 ara öğün şeklinde protein, karbonhidrat ve yağ yönünden dengeli olarak mönü oluşturulmalıdır.

    -Günlük sıvı miktarı çok önemlidir. çorba, ayran, meyve suyu alımı ile sıvı kaybı dengelenmelidir.

    -Posalı yiyecekler bolca tüketilmelidir. Sebze, meyveler, kuru baklagillere ağırlık verilmelidir.

    -Fiziksel aktivite için hafif tempolu yürüyüşler idealdir.

    -Tek başına tüketilerek kilo verdiren, yağları eriten besin yoktur. Bu tip beslenmekten annelerin kaçınması gerekir.

    Womenist

  • Saç Mezoterapisi Nedir?

    Saç Mezoterapisi Nedir?

    Saç dökülmesine önlemek ve kontrol altında almak, saçta hacim ve canlandırma kazandırmak için saçlı deri bölgesine uygulanan tedavi şekline saç mezoterapisi denilir.

    Saç dökülmesi, saçların zayıflaması ve cansızlaşması gibi durumlarda uygulanabilen bir yöntem. Bu yöntemde çok ince uçlu bir iğne ile saçlı deri kıl köklerine besleyen, ilaçlar, vitamin ve mineraller direkt kıl köklerin olduğu bölgeye enjekte edilir, saçlı deride kan dolaşımını artması nedeni ile saçların dökülmesini azaltır, saçlar parlaklık ve canlılık kazanır, seans sayısı problemin yoğunluğuna göre değişmekle birlikte ortalama 5-10 dur, haftada bir şeklinde uygulanır ve ortalama 15 dakika sürer, iğneler son derce ince üçlü olduğundan kesinlikle ağrı, acı yapmaz.

    Saç mezoterapisi nasıl uygulanır? Kaç seanstır?

    Saç mezoterapisinde çok ince uçlu bir iğne ile küçük mikroenjeksiyonlar halinde saçlı deri bölgesine ilaç enjekte ediliyor, bu karışımlar kişiye özel olarak hazırlanır ve bölgesel olarak tatbik edilir. Problemin yoğunluğuna göre haftada bir ortalama 5-10 kez ve sonraki seanslar 15 günde bir ve ayda bir uygulanır. Saçta toparlama ve hacım görmek için en az 2-3 ay sabır göstermek ve tedaviye devam etmek gerekir.

    Alopesi ne anlamında geliyor?

    Normal bir erişkinde tahminen toplam saç sayısı 150000-170000 arasıdır. Günde 50-100 tane saç telinin dökülmesi normal sayılır, aslında saç döküldüğünde sadece gövdeden kopma olur, saç kökü yani follikul yerinde kalır, bu süre ortalama 6-8 sene sürer. İnsan hayatı süresince ortalama 12 kez saç kökünden yeni saç çıkar. Androgenetik tıp saç kayıplarında ise follikül sayısında azalmasından ziyade kıl kökünde bir küçülme ve kıl dökülme sıklusunda bir hızlanma meydana geliyor.

  • Palette Deluxe Saç Boyası renkleri kataloğu 2012

    Palette Deluxe Saç Boyası renkleri kataloğu 2012

    Palettenin renk skalası en geniş serilerinden deluxe’nin renklerini sizlerle paylaşmadan önce sarı ve kızıl tonlarında saç boyası arayanlar için oldukça geniş bir renk yelpazesi olduğunu belirtelim.Doğa tonlardaki ışıltılı kahveler ise oldukça hoş…

    Kutu İçindekiler
    – 1 Tüp saç boyası 50 ml
    – 1 Oksidan losyonu 50 ml
    – 1 Saç bakım kremi 15 ml
    – 1 Çift eldiven
    – 1 Kullanma klavuzu

    Gelelim renklere; 35 farklı tonda stil sahibi renkler…


    İlgili Konular ;
    Saç Boyama,Saç Açma,Saç Rengi Değiştirme,Renk Katalogları,Sorularınız ve Cevapları
    Palette Altın Karamel
    Palette 10 dakikada saç boyama – Palette 10 Dakika
    Saç boyalarındaki renk numaralarının anlamları
    Palette karamel & bronz kahve

  • Bölgesel yağlardan kurtulmak isteyenlere: Liposhaping

    Bölgesel yağlardan kurtulmak isteyenlere: Liposhaping

    Bölgesel yağlardan kurtulmak isteyenlere: Liposhaping | 37Liposhaping, fazla kiloların depolandığı kol, gıdı bölgesi, kalça, baldır, bacak ve diz arkası, bel gibi alanlara estetik biçim vermek için kullanılıyor. Kısa sürede sonuç alınan, az ağrılı bir yöntem olduğu için hastalar bu yöntemi tercih ediyor. Üstelik işlem sırasında lokal anestezi uygulandığı için hasta ameliyat sonrası normal hayatına devam edebiliyor.

    Liposhaping, bölgesel olarak toplanmış fazla yağ birikimlerini uzaklaştırma ve vücut konturlarını şekillendirmeye yönelik bir girişim olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik bu işlem başarılı sonuçlar vermenin yanı sıra aynı zamanda son derece de güvenli.

    Transmed Saç & Kozmetik Cerrahi Kliniği’nden Op. Dr. Uğur Dikmen Liposhaping işlemi hakkında bilinmesi gerekenler hakkında şunları söylüyor:

    İşin sırrı ince kanüller kullanmak

    Liposhaping kavramının temel farkı işlemde kullanılan kanüllerin boyutu ve cilt altına verilen sıvı miktarının emilen miktara oranıdır. Liposhaping, çok daha ince mikrokanüllerle, diğer tekniklerde kullanılan sıvı miktarının genellikle iki katının kullanılmasıyla gerçekleştirilir.

    Vücudun alt yarısı, üst yarısından bir beden büyük olanlar için ideal

    Liposhaping, vücudun her bölgesine uygulanabilen son derece güvenli bir girişimdir. İnatçı karın yağları, jokey pantolonu görüntüsü yaratan fazlalıklar, diz üstü, bacak içi, ayak bileği, bel kenarı, gıdı bölgesi, kol altı yağları ve hatta sutyen izi yaratan sırt yağları bu yöntemle inceltilebilir.

    Liposhaping yaptırmaya en uygun adaylar, vücutlarının belirli bölgelerinde yağ fazlalıkları bulunan, elastik cilde sahip normal ağırlıktaki kişilerdir.

    Lokal anestezi altında yapılan son derece güvenli bir girişim

    Liposhaping işleminde, liposuction’dan farklı olarak lokal anestezi uygulanır. Bu nedenle çok daha güvenlidir. Genel anesteziden doğabilecek riskler yoktur.

    Dikiş yok, iz yok, pürüz yok

    Çok ince kanüllerle çalışıldığı için, dikiş gerektirmez. Dolayısıyla operasyon bölgesinde dikiş izi kalmaz. Dokulara ve damarlara zarar vermeyen hassas kanüllerle çalışıldığından oluşabilecek hafif morluk ve kızarıklıklar minimum seviyededir. Bunlar operasyonu takiben en fazla on gün içerisinde kaybolur.

    Yağ birikmesinin olduğu yere bir çeşit anestezik solüsyon karışımı olan tümesans serumu verilmesi sayesinde bölgeden alınacak yağ kitlesi tamamen akışkan hale getirilir. Böylece, işlemin yapıldığı yağlı bölgelerin daha kolay tespit edilmesi ve yağların daha homojen şekilde emilmesi mümkün olur. Girişim sonrasında düzensizlikler ve pürüzler oluşmaz. Mikrokanül kullanımı daha az çaba gerektirir ve cerrahın mikrokanüllerin yönü ve konumlarını daha kolay kontrol etmesine olanak sağlar. Girişimde kesin sonuç elde edilirken daha yumuşak ve nazik hareket edebilmek mümkündür.

    Liposhaping kimlere uygulanabilir?

    Bu operasyon öncesinde fiziksel olarak sağlıklı, psikolojik açıdan dengeli ve beklentilerinizde gerçekçi olunmalıdır. Yaşınız önemli değildir; bununla birlikte, çok ileri yaştaki hastaların cildi elastikiyetini kaybetmiş olabilir ve cilt yapısı daha sıkı olan genç hastalarda elde edilen sonuçların aynıları elde edilemeyebilir. Vücutlarında çok geniş bir bölgeye yayılmış aşırı yağ birikmeleri olan bireyler de tumesans (tumescent) liposhaping yaptırmak için uygun aday sayılabilirler. Bu kişilerde yağ miktarı göreceli olarak azaltılır.

    Dört haftada bikini formuna kavuşabilirsiniz

    Liposhaping girişiminde hızlı iyileşme sağlanır ve normal yaşantınıza dönmeniz çok daha kolay olur. İşlem bittikten hemen sonra yürüyerek evinize gidebilirsiniz. Hastalar uygulamanın hemen ardından bile gözle görülür değişiklikleri fark edebilirler. Bununla birlikte, üç hafta sonra çok daha yoğun bir iyileşme görülür. İşlemden yaklaşık üç ay sonra ise nihai vücut konturu ortaya çıkmış olur. Uygulama sonrasında aynı gün sosyal hayata geri dönülebilir ve dört ila altı hafta içinde bikini giyebilecek forma kavuşulur.

    Transmed’de başarıyla uygulanan Liposhaping tedavisi hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve bir konsultasyon randevusu oluşturmak için http://www.transmed.com.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Sağlığınız için lütfen sadece profesyonel çalışan klinikleri tercih ediniz.

    Transmed Saç & Kozmetik Cerrahi Kliniği
    Adres: Fulyalı Sokak No:7 İç Levent, 34330 İstanbul, Türkiye
    Telefon: 0212 281 1300
     
    Transmed hakkında:
    Transmed, 1994 Şubat ayında, İstanbul’da, Dr. Melike Külahçı tarafından, ileri teknik Saç ve Kozmetik Cerrahi hizmetlerini sunmak üzere uluslararası bir tıp merkezi olarak kurulmuştur. Türkiye’de saç nakli cerrahisinde Foliküler Ünite Transplantasyonu tekniğini uygulamasıyla adını duyuran Transmed, 1998 yılında Epilight ve Alexandrite Laser ile Lazer Epilasyonu Türkiye’ye tanıtmış, daha sonra da ayakta Liposuction olarak da bilinen Liposhaping ile birlikte Kozmetik Cerrahi hizmetlerini sunmaya başlamıştır.

    Saç nakli cerrahisi alanında Türkiye’de ve dünyada öncü olan Transmed’in kurucusu ve Medikal Direktörü Dr. Melike Külahçı, ESHRS (Avrupa Saç Restorasyon Cerrahisi Derneği) Kurul Üyesi ve ISHRS (Uluslararası Saç Restorasyon Cerrahisi Derneği) Kurul Guvernörü’dür. Transmed ekibi, 2011 yılının Mayıs ayında saç alanında dünyanın en iyi araştırmacı ve cerrahlarını The Next Big Thing konferansında İstanbul’da bir araya getirerek konferansa ev sahipliği yaptı.

    Dünyanın alanında duayen kabul ettiği 30 başarılı cerrahtan biri olan Dr. Melike Külahçı Medikal Direktörlüğü’nde Transmed’de saç nakli ve saç tedavileri, dünyayla aynı anda en güncel teknikler ile uygulanmaktadır. Bugün Transmed, büyük operasyon kapasitesi ve yüksek başarı yüzdesiyle, her yıl 47 ülkeden yabancı hasta çekmektedir.

    Transmed’de başarıyla gerçekleştirilen kozmetik cerrahi uygulamaları ise şu şekildedir: Liposhaping, göğüs büyütme, göğüs küçültme, göğüs dikleştirme, karın germe, jinekomasti (erkeklerde meme küçültme),kulak estetiği (otoplasti), yüz germe, göz kapağı, burun operasyonu, yağ enjeksiyonu, çene implantı.

    Cerrahi olmayan ancak medikal profesyonellik gerektiren selülit ve incelme tedavileri, akne izleri ve cilt lekelerinin tedavisi, doğum ve liposuction sonrası deri tedavileri, vücut sıkılaştırıcı ve gençleştirici medikal cihazlı uygulamalar ise Transmed’in sunduğu kozmetik çözümler arasında yer almaktadır.

    Transmed; Türkiye, ABD, Almanya, Fransa, Benelux ülkeleri, Yunanistan, Rusya, Mısır ve Kuveyt’te başarıyla faaliyet göstermektedir.