Etiket: su

  • Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ?

    Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ?

    Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ? Cilt bakımı için, özellikle bahar ve yaz aylarında güneşin yoğun etkisinin hissedildiği dönemlerde daha titiz oluyoruz. Halbuki kışın soğuk havalarda cilt bakımını kesinlikle ihmal etmemeliyiz.
    article_soguk

    Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ?

    Her mevsim ve zamanda cilt bakımına özen göstermek şüphesiz ki çok önemli. Ancak kış aylarında cilt ekstra bir bakım istiyor. Soğuk ve rüzgârlı hava cildin kurumasına yol açarken, kapalı mekânlardaki kirli hava ise cildin gözeneklerini kapatarak, nefes almasını engelliyor.

    Kuru hava, klimalar ve kaloriferle ısınan kapalı ortamlar, kalın, yünlü, sentetik giysiler ve cilt temizliğinin yaz aylarından daha seyrek yapılması nedeniyle cildin dış etkenlerden daha fazla olumsuz etkilendiğini belirten Este World Estetik ve Güzellik Merkezleri Dermatoloğu Dr. Eylem Acar, kışın özellikle soğuk havalarda cildin güneş altında gibi kuruduğunu ve nem ihtiyacının arttığını söyledi:

    Her zaman olduğu gibi kış aylarında da cilt bakımında temel kural cildin iyi temizlenmesi ve nemlendirilmesidir. Mutlaka herkes cilt yapısına uygun nemlendirici kullanmaya özen göstermeli. Kışın özellikle cildimiz daha çok kuruduğu için nemlendirici ihtiyacı daha da önem kazanacaktır. Yüz ve vücut deri tipine uygun nemlendiriciler (gliserin, vazelin, üre, laktik asit, hyaluronik asit içerenler) her banyodan sonra uygulanmalı ve kuruluğa engel olunacak şekilde nemlendiriciler daha sık sürülmelidir. Güneşten korunmak her daim olduğu gibi kış mevsimde de önemli. Maalesef kışın da güneş ışınlarının olumsuz etkilerine maruz kalıyoruz. Özellikle kardan yansıyan ışıklar cildimizde hoş olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle kış mevsiminde dışarı çıkmadan yarım saat öncesinde güneş koruyucumuzu sürmek cildimiz için çok faydalı olacaktır. Düşük nem ve ısı kaynakları ekzemalarda şiddetlenme ve kaşıntıda artış yapabilir. Kış aylarında soğuk havanın etkisiyle seboreik dermatit, saçlarda kepeklenme gibi şikayetler artabilir. Böyle bir durumda yine cilt doktorunuzdan profesyonel destek almak gerekir. Kış mevsiminin, cildimiz için avantajlı yönleri de var tabii. Örneğin yazın yapamadığımız bir çok profesyonel bakımı kış mevsiminde cilt doktorunuz daha güvenli ve sorunsuz bir şekilde uygulayacaktır. Bunlardan en önemlileri kimyasal peeling uygulamaları. Çok gelişmiş peeling sistemleri ile leke, akne tedavisi, akne izleri, kırışıklıkların açılması-antiaging uygulamaları çok başarılı bir şekilde yapılmakta. Yine lazer ile cilt gençleştirme, leke tedavisi vb uygulamalar kış mevsimi için son derece uygun uygulamalar. Bu tür sorunların giderilmesi için de kış mevsimi cilt bakımında önem arz etmekte.

    Sağlıklı beslenmenin de cildimiz için önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Eylem Acar, kış beslensinin balık, sebze ve su ağırlıklı olması gerektiğini vurgulayadı:

    Günde en az 1.5 litre su içilmeli. Bunun yanı sıra E ve C vitaminli meyve ve sebze suları bol bol içilebilir. A, C, E vitaminleri, çinko, bakır, demir, selenyum alımına dikkat edilmeli. Cildin dış etkenlere karşı savunma gücünü artıran balığı yemeye özen gösterin. Posalı yiyeceklerle (soya, fasulye, bezelye gibi) cildinizin yaşlanmasını durdurun. Soya, içeriğindeki doğal östrojen sayesinde cildin her dem genç kalmasını sağlıyor. Omega 6 içeren ceviz, fındık, badem ve ay çekirdeği cildi nemlendirip besliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor.

    Kış Aylarında Cilt Bakımı Nasıl Olmalı? Tıklayın !

    Kış aylarında bebek cildini nasıl korumalı? Tıklayın !

    En İyi Nemlendiriciler Tıklayın !

  • Böcek Sokmalarında İlk Yapılması Gerekenler

    Böcek Sokmalarında İlk Yapılması Gerekenler

    BÖCEK SOKMALARI VE YAPILMASI GEREKENLER

    Özellikle bahar ve yaz aylarında toprakta çalışan işçiler yada piknik yapan kişiler böcek sokmaları ile karşılaşır. Hatta bazen evimizin balkonunda otururken yada yolda yürürken bile böcek ısırması ile yüz yüze kalabiliriz. Bu nedenle ne yapmamız gerektiğini bilmeliyiz. İlk yapmamız gereken sakin olmak ve panik yapmamaktır. Eğer çok büyük bir alerjiniz yokda böcek sokması çokta tehlikeli bir olay değildir.

    Böcek sokmalarının alerjik belirtileri:

    Böcek sokması olan bölgeden uzakta şişme, kızartı, ürtiker, kaşıntı, kolik şeklinde karın ağrısı, kusma, ishal, göğüste sıkışma hissi, nefes almada zorluk, hırıltılı solunum, at sesi (larinks ödemi bulgusu), dilde şişme olabilir. Bu bulgular, ciddi alerjik reaksiyon ve anafilaksi bulgularıdır ve birkaç dakika içinde ortaya çıkar. Nabzın alınamaması ve kan basıncının düşmesi, bilinç bulanıklığı ve kalp durması yaşamı tehdit eden bulgulardır.

    Böcek sokmalarında ilk yardım bilgileri:

    Arı sokması :
    Arının iğnesinin steril bir iğne ile çıkarılması gerekir. İğne çıkarıldıktan sonra buz tatbik edilebilir.

    Akrep sokması:
    Zehirin gücü akrebin kuyruğundaki boğum sayısı ile doğru orantılıdır. Zehir sinir sistemini ve kalbi etkiler. Tükrük salgısı artar. Kaslar kasılır. İdrar kaçırma ve felç görülebilir. Sokulan bölgede ağrı, yanma ve uyuşukluk olur. Bu durumda yara kesinlikle emilmez. Ufak bir turnike ve amonyak uygulanır. Kişiye alkol verilmemeli ve yara dağlanmamalıdır.

    Örümcek sokması:
    Zehirli örümcekler kum saati şeklinde küçük ve siyah olurlar. Ayrıca kafalarında kırmızı benek olur. Isırdıklarında sinir sistemini etkilerler. Karın kısmında ağrı görülür. Yara oynatılmamalıdır. Yaranın üzeri bez veya eşarpla sıkılmalı ve buz uygulanmalıdır.

    Köpek ısırması:
    Kuduz köpeklerin ağızları salyalıdır ve göz bebeklerinde simetri yoktur. Sudan korkarlar ve kuyrukları bacaklarının arasında gezerler. Isırma durumunda yara bol su ile yıkanmalı ve kapatılarak pansuman için hemen hastahaneye gidilmelidir. Tetanoz ve kuduz aşısı olunmalıdır. Köpeğin yakalanması ve 10 gün karantinada kalması gerekir.

    Yılan ısırması:
    Yarada diş izi bırakır. Zehirli yılanlar kısa, kuyrukları yuvarlak ve kafaları üçgen şeklinde olanlardır. Üzerlerindeki pullar daha küçük ve daha fazladır. Çok parlak ve canlı renklerde olurlar. Isırma durumunda kan pıhtılaşmakta zorlanır, aşırı kan kaybı olur. Yanma hissi ve ağrı vardır. Şişlik ve morluk görülebilir. Sinir sistemini ve kalbi etkiler. Kusma, uyuklama ve bulantı görülebilir. Yara öncelikle iki dişizi arası çizilerek kanatılır, emilmez. Isırılan bölgenin üstü bir bezle sıkılır.

    Kene yapışması:
    Üzerine yağ damlatılarak, bir cımbızla saat yönünün tersine çevrilir.

    Sülük yapışması:
    Sülükler kirli kanı emdiklerinden yararlıdırlar. Sigara veya herhangi bir ısı kaynağı ile uzaklaştırılırlar.

    Böcek Sokmaları Tedavi Yönetmler:
    Lokal reaksiyon- Böcek sokması lokal bir reaksiyona neden oldukysa, yani böceğin soktuğu yerde küçük bir şişlik oluştuysa buzla kompres yapmak, sabunlu suyla yıkamak veya antihistaminik bir pomat sürmek yeterlidir.

    Genel reaksiyon- Eğer sokulan bölgenin çevresinde daha geniş bir tepki oluşursa (örneğin tüm kolun veya bacağın şişmesi gibi) ya da yaygın kaşıntı görülürse yine normal reaksiyondaki tedavi uygulanabilir. Ağızdan alınan bazı ilaçlar da şikayetleri giderebilir. Ancak bu ilaçları bir doktorun vermesi gerekir.

    Toksik reaksiyon- Sokulan bölgeden uzakta şişme, karın ağrısı, ishal, nefes alma zorluğu, göğüste sıkışma hissi, hırıltılı solunum, dilde şişme; birkaç dakika içinde ortaya çıkan ciddi alerjik reaksiyon ve anafilaksi bulgularıdır. Bilinç bulanıklığı ve kalp durması yaşamı tehdit eder. Bu durumda bir sağlık merkezinde acil madahele yapılmalı; tedavi sonrasında ise kan tahlili ve uygun testlerle alerji saptanmalıdır. Riskli kişiler aşılanır.
    Arı sokmasına karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler, doktorun verdiği ilaçları mutlaka yanında bulundurmalıdır.

    Böcek sokmaları için bitkisel öneriler:

    – Adaçayı yapraklarından yapılan merhem, sivrisinek, arı sokmasında acıyı dindirir, kaşıntıyı önler.

    – Andız otu yaprakları veya kökünün hayvan ısırma ve sokmalarında enfeksiyon oluşumunu önleyici etkileri vardır. Çok miktarda andız otu mide bulantısına neden olur.

    – Çalı kavağı (ezilmiş) arı sokmalarında sokulan yere sarılırsa etkili olur. Zeytinyağı ile karıştırılarak elde edilen merhem yanıklara sürülürse şifa verir.

    – Deve tabanı yaprakları ezilip merhem haline getirilerek yaraların, çıbanları, şişen ayakların ve böcek sokan yerlerin üzerine sarılırsa çabuk iyileşmelerini sağlar.

    – Maydanoz tohumlarının ve yapraklarının kaynatılması ile elde edilen saf maydanoz suyu, arı ve haşarat sokmasında, sokulan yere sürüldüğünde ağrısını geçirir.

    – Sarımsak rendelenmiş olarak yara, çıban ve zehirli hayvanların soktuğu bölgelere sarıldığında iyileştirici olur.

    İlgili Konular ;
    Sivrisinek Kaşıntısı Nasıl Geçer?

    – Hangi Böcek Isırığı Nasıl Olur? Tıklayın !

  • Kiloya Göre Ne Kadar Su Tüketilmeli

    Kiloya Göre Ne Kadar Su Tüketilmeli

    “Su için” bu cümleyi sıkça duyuyoruz. Alışkanlık edinmediğiniz gün içerisinde su içmekte zorlanabilirsiniz. Peki kiloya göre ne kadar su tüketilmeli biliyor musunuz? Günde ne kadar su içmeliyiz?

    Kiloya Göre Ne Kadar Su Tüketilmeli

    Su vücudun temel ihtiyacı sağlıklı kalabilmek için gün içerisinde ortalama 8 – 10 bardak su tüketilmesi öneriliyor. İnsanların genetik yapıları, geçirdikleri rahatsızlıklar yada kilo gibi faktörler su tüketiminin herkes için farklı olabileceğini doğruluyor.Tükettiğiniz suyun sizin için yetersiz olduğunu bu belirtilerden öğrenebilirsiniz.

    Kiloya Göre Ne Kadar Su Tüketilmeli
    Kiloya Göre Ne Kadar Su Tüketilmeli

    Yetersiz Su Tüketimi Belirtileri
    Ciltte ve ağızda kuruluk,
    Baş ağrısı,
    Baş dönmesi,
    Halsizlik,
    Tansiyon dengesizliği,
    Koyu renkli idrar,
    Beyin fonsiyonlarında yavaşlama,

    Kiloya Göre Su İhtiyacı
    Her 9 kilo için 0.25 litre su tüketimi gerekli sayılır. Ortalama 72 kiloluk bir kişinin tüketmesi gereken su miktarı 2 litredir. Sizde kilonuza göre su tüketimini hesaplayarak günlük tükettiğiniz su miktarını arttırmayı deneyebilirsiniz.
    Genel sağlığınızın korunması, organların daha iyi çalışabilmesi için yeterli miktarda su içmeyi unutmayın.

  • Zayıflatan Su Diyeti Nasıl Yapılır?

    Zayıflatan Su Diyeti Nasıl Yapılır?

    Kısa sürede fazla kilolardan kurtaran su diyeti nasıl yapılır? Detaylar içeriğimizde..

    Yaz aylarına az bir süre kala fazla kilolarınız başınıza bela olmaya başladıysa su diyeti ile kısa sürede fit bir görünüm kazanın. Faydaları saymakla bitmeyen su şimdi de fazla kilolardan kurtarıyor. Su diyeti nasıl yapılıyor derseniz buyurun yazımıza..

    Su Diyeti Nasıl Yapılır?

    Diyet yapanlar için ciddi bir detoks özelliği sunan su diyetinin özünü su, sebze ve meyveler oluşturuyor.

    Zayıflatan Su Diyeti Nasıl Yapılır? | 1

    Su Diyeti İçin:

    Sabah :

    1 bardak ılık limonlu su

    Bir bardak portakal ve greyfurt suyu karışımı

    İki dilim taze ananas

    Altı adet çilek

    İki yemek kaşığı yulaf ezmesi

    Ara Öğün :

    Bir bardak ıhlamur

    Papatya ve melisa yaprağı çayı

    1 bardak ılık su

    1 çay kaşığı zencefil tozu ile hazırlanmış çay

    Öğle :

    2 bardak su

    2 kase sebze çorbası

    Bol yeşil salata.

    Ara 1

    3 tam ceviz

    Ara 2

    1 porsiyon meyve

    1 bardak zencefil tozu çayı

    Ara 3 

    1 dilim tam buğday ekmeği

    1 dilim peynir

    Domates

    Salatalık

    Maydanoz

    1 bardak papatya çayı

    Akşam 

    2 bardak su

    2 kase sebze çorbası

    Bir porsiyon sebze haşlama

    1 kutu probiyotik yoğurt.

    Ara

    2 Dilim ananas yoksa porsiyon meyve

    20 adet siyah çekirdekli üzüm

    4 kayısı ve 1 bardak ılık su (limonlu)

    Su diyetini deneyeniniz var mı?

    Bol su içmek zayıflatır mı? Tıklayın !

  • Suyu kaynatıp içmenin zararları

    Suyu kaynatıp içmenin zararları

    Su bizim temel yaşam kaynağımız peki suyu nasıl içmeliyiz? Bir çok insan damacana suyu yada kaynamış su içmeyi tercih ediyor. Suyu kaynatıp içmenin zararları vardır. Hangi su daha sağlıklı? Nasıl su içmeli sağlığınız için bu yazıyı okumaya devam edin.

    Suyu Kaynatıp İçmenin Zararları

    Özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar çeşme suyunu tercih etmez. Suyun kirli yada bulanık olduğunu düşünür. Bu yüzden ya su arıtıcılar, damacana su yada evde kaynama suyu tercih eder.

    Suyu Kaynatıp İçmenin Zararları
    Suyu Kaynatıp İçmenin Zararları

    Evde çeşme suyunun kaynatıp içilmesi içersindeki  kalsiyum, kalium, magnezium, karbonatlar ve diğer mineraller sudan ayrılarak bulunduğu kabın iç duvarlarına yapışır.  Suyun doğal minerallari kaybolmuş olur.

    Suyun kaynaması sırasında oluşan kabarcıklar, sudaki oksijen oranını düşürür. Kaynama suyun yapısında ağırlaşmaya neden olur.

    Kaynatılmış suyu devamlı olarak içenlerin iç organlarında bazı mineral eksiklerinden kaynaklanan sıkıntılar çıkabilir. Cildinizde az miktarda doğal mineral alındığı için solgunlaşma saçta cansızlık oluşur. Halsizlik, devamlı yorgunluk gibi durumlar gelişebilir.

    Karbonatlı Su ile Zayıflama Kürü Nasıl Yapılır? Tıklayın !

    Klor suyun hijyeninde sorun olduğu zamanlarda sıkça kullanılır. Klor suda kullanıldığında çok fazla yan etkisi yoktur anca klorlu su kaynatıldığında oluşan kimyasal tepkime kişinin sağlığına zarar verebilir.

    Suyu kaynatıp içmeyin sağlığınız için yararlı bir iş yaptığınızı düşünürken uzun vade de olumsuz sonuçlar ile karşılaşabilirsiniz. Mahallenizdeki çeşme suyuna güvenmiyorsanız arıtıcıdan geçmiş su yada damacana su kullanabilirsiniz.

  • Kiloya göre su ihtiyacı

    Kiloya göre su ihtiyacı

    Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Yaklaşık olarak kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Suyun, besinlerin sindiriminden vücuttaki metabolik atıkların uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevleri vardır. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1.500 ml, deri yoluyla 500 ml, dışkı ve solunum ile 300’er ml (toplamda 2.600 ml) civarında su kaybedilmektedir. İnsan, vücudundaki karbonhidratlarının veya yağlarının tamamını, proteinlerinin yarısını, suyunun %10’unu yitirirse yaşamı tehlikeye girer. Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından, her gün kaybedilen miktarlarda su alınması zorunludur.

    Günlük sıvı gereksinimi ve kafeinin etkisi

    Dünya Sağlık Örgütü gün içerisinde bayanların 2,7 litre, erkeklerin ise 3,7 litre sıvı almasını uygun görmektedir. Alkol hariç her türlü sıvı (su, çay, kahve, bitki ve meyve çayları, ayran, maden suyu, sebze ve meyve suları, asitli içecekler, çorba, hatta besinlerin içerisinde bulunan sıvılar dahil) bu kapsamda değerlendirilir. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda kafeinin, tek seferde 250 – 300 mg ve üzeri alınmadığı sürece idrar çıkışını artırıcı etkiler göstermediği saptanmıştır. Bu da 5 – 8 fincan çay veya 3 – 5 fincan kahveye eşittir. Yani eski bilgilerin aksine çay, kahve, asitli içecekler vb kısa süre içerisinde aşırı miktarda içilmediği takdirde sıvı ihtiyacını karşılamaya yardımcı olmaktadır. Tabi ki en saf, doğal ve katkısız olan sıvı su olduğu için özellikle su tüketimine önem verilmeli, en azından günlük sıvı gereksinmesinin yarısının su olarak karşılanması önerilmektedir.

    Ancak sıvı gereksinmesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü’ne katılmadığım bir konu var: Nasıl ki evimizde bulunan kaktüs ile bahçemizde yetişen söğüt ağacına aynı miktarlarda su vermiyorsak; bireyler arasında da sıvı gereksinimlerinin birbirinden farklılıklar göstermesi gayet normaldir. Yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite düzeyi, beslenme alışkanlıkları, meslek, fizyolojik süreçler, bulunulan ortam sıcaklığı, mevsimler vb durumlara bağlı olarak insanların sıvı ihtiyaçlarının değişkenlik göstermesi çok doğaldır. Bu nedenle “normal iklim şartlarında günlük 35 ml/kg su içilmesi önerilmektedir” veya “her gün vücut ağırlığının %4’ü kadar sıvı alınmalıdır” gibi oransal bir ifade kullanılmasında yarar vardır.

    Sıvı kaybına dikkat!

    Yapılan egzersize bağlı olarak su içimi artırılmalıdır. Kas krampları %95 ihtimalle vücut su kaybından (dehidratasyondan) kaynaklıdır. Vücutta egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konulması ve tekrar vücut su dengesinin sağlanması için yeterli su tüketimi şarttır. Su tüketimi egzersiz sonrasında olabileceği gibi, vücudu su kaybına hazırlamak adına egzersiz öncesinde, hatta egzersiz esnasında 15’er dakikalık aralıklarla yudum yudum su içilmesi şeklinde olabilir. Özellikle yaz mevsiminde, sıcak bir ortamda yaşanıyorsa, sauna ve buhar odasına girilmişse, kusma ve ishal durumlarında vb sıvı alımına daha bir önem vermek gerekir. Formula 1 pilotlarının yarış başına ortalama 2 lt sıvı kaybettiği hesaba alınırsa, döner ustasının veya cam fabrikasında çalışan bir işçinin ne denli sıvı kaybedeceğini siz düşünün. Tüm bunların neticesinde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli.

    Ne zaman ve nasıl su içmeli?

    Öte yandan doğada yararlı olan her şeyin fazlası da zararlıdır. Az içilen suyun zararı kadar gereğinden çok fazla su içilmesi vücutta toksik etki yaratarak su zehirlenmesine neden olabilmektedir. Ancak bu durum “su içme yarışması” gibi sağlığa ve mantığa aykırı durumlarda ortaya çıkabilecek bir tablodur. Zaten vücut belli bir miktardan sonra bulantı, bulanık görme gibi belirtilerle tepki verir ve daha fazla içilmesine engel olur. Kişi yine de ödül kazanmak gibi çıkarlar uğruna kısa sürede çok aşırı miktarlarda su tüketmeye devam ederse gerçekten ölebilir. Tarihte böylesi örneklerle maalesef karşılaşılmıştır.

    Medyada sürekli olarak “aman yemek öncesinde, esnasında veya sonrasında su içmeyin” ya da “sakın soğuk su içmeyin” gibi açıklamalar yapılmaktadır. İnsanlar neye, kime inanacağını şaşırmakta; fazla içilen suyun böbreği yoracağına inanmakta ve su içmekten uzaklaşmaktadır. Halbuki en son endişe böbreği yormak olmalıdır. Yapılan araştırmalar zaten Türk insanının yeterince su içmediğini göstermektedir. Bir de böylesi kanıta dayalı olmayan söylemler ile insanların kafasını daha da karıştırmamak gerekir. Nedendir bilinmez, insanların soğuk su içmelerine engel olmak maksadıyla “yağlı bir tavayı soğuk suyla mı yıkarsınız?” gibi örneklerle açıklama yapanlara “ben bulaşık yıkarken deterjan da kullanıyorum, onu da içmeli miyim?” demek geliyor içimden. Yemekte içilen suyun sindirimi durduracağı gibi açıklamalar yapanların, medyanın gündemine damga vurmak dışında nasıl bir çıkarları olduğunu kestirmek mümkün değil. Gastrik sıvının büyük bir çoğunluğunun su olması, besinlerin sindirimini kolaylaştırması ve midede hacim oluşturarak tokluk hissi sağlaması gibi nedenlerle, biz diyetisyenler “medyatik olamama kaygısı” yaşamadan yemekte su içilmesini özellikle öneriyoruz. Oda sıcaklığındaki, hatta ılık suyun mideyi terk etme hızı soğuk suya kıyasla daha yavaştır. Bu nedenle bir gömlek daha üstün olduğu söylenebilir. Ancak bu demek değildir ki, soğuk su içen kişi sürekli aç gezer ve obeziteye çok daha yatkındır. Siz yeterli miktarda su için de, saatini ve ısısını boş verin.

    Yeterli sıvı tüketiyor musunuz?

    Günlük sıvı tüketiminin yeterli olup olmadığını idrar rengini gözlemleyerek saptamak mümkündür. Renk su gibi berrak ise yeterli; sarıya yakınsa yetersiz demektir. Sabah ilk idrarın rengi biraz sarı olabilir. Ancak vitamin takviyesi veya ilaç almaksızın gün içerisinde de benzer şekilde sarı renkle karşılaşıyorsanız, bilin ki yeterince su içmiyorsunuz. Altın sarısı idrar sizi zengin etmez! Hele ki dudaklarınız kuruyorsa vücudunuz SOS yani acil durum sinyali vermiş demektir. “Save Our Souls” (ruhlarımızı kurtarın) şeklinde folklorik anlamlar yüklenen kısaltması ile tehlikeli durumlarda gerekli yerlere ulaşıp yardım çağrısında bulunmayı anlatan bu durum karşısında hemen su içmek gerekir. Ancak önemli olan, dudaklarımız kurumadan su içebilmeyi alışkanlık haline getirebilmektir.

    Kimisi ise su içme alışkanlığı kazanmak adına turşu gibi tuz içeriği yüksek besinler tüketmektedir. Böylesi bir tablo ciddi ödemlere yol açabilir. Çünkü 1 gram tuz vücutta yaklaşık 200 ml su tutulmasına sebebiyet verir. Öte yandan metro istasyonları, alışveriş merkezleri vb yerlerde bulunan su otomatları sayısının meşrubat, çikolata gibi abur cubur ürünlerin satıldığı otomatların sayısını aşmadığı sürece toplum olarak basküller ile barışık olabileceğimizi pek düşünmüyorum.

     

    Uzm. Dyt. M. Turgay KÖSE

  • Hangi Yaşta Ne Kadar Su İçmeli?

    Hangi Yaşta Ne Kadar Su İçmeli?

    Bir insanın günlük su ihtiyacı yaklaşık 2 litredir. Bu sınırın altında su tüketenleri bakın neler bekliyor?

    Vücudun % 60-65 sudur. Bu nedenle günlük su ihtiyacının altına düşüldüğünde sağlık sorunlarınız ortaya çıkar. Bakalım anne karnından yaşlılığa kadar ne kadar su tüketilmesi gerekiyor?

    Yaşlara göre vücudun ihtiyacı olan su oranları:

    Vücudun ihtiyacı olan su miktarı vücut ağırlığına göre belirleniyor.

    Cenin

    Ceninlerin vücutlarındaki su oranı %90’dır. Neredeyse tamamı.. Bu nedenle anne adaylarının hamileyken yeterli su tüketmesi gerekiyor. Aksi halde bebek susuz kalabilir ve ya erken doğum yaşayabilir. Hamile bir kadının alması gereken günlük su ihtiyacı 2-3 litredir.

    0-3 yaş grubu

    İlk 6 ay anne sütü tüketen bebeklerin vücudunun %80’i sudur. Bu nedenle doğum yapan anneler bu dönemde hamilelik dönemine göre daha fazla su içmelidir. Bu dönemde annelerin günlük en az 3 litre su içmeleri gerekiyor.
    hangi-yasta-ne-kadar-su-icilmeli-2 hangi-yasta-ne-kadar-su-icilmeli-3

    4-18 yaş gurubu

    Çocuklar büyüdükçe su yerine süt gibi alternatifler üretirler. Su yerine süt içmek isterler bunun sonucunda ise vücutlarında su oranı azalır. Günümüzde gençler yeterli miktarda su tüketmedikleri için sağlık sorunları yaşamakta. Bunların başında obezite gelmekte. Bu dönemde tüketilmesi gereken su miktarı 2-3 litre oranında.

    18 ve üzeri yaş gurubu

    Bu yaş gurubundakiler gelişimini tamamlamıştır. Vücutlarında bulunan su oranı %75-55 oranındadır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücudun su döngüsü yavaşlar. Bu yaşlarda günlük tüketilmesi gereken su miktarı 2,7-3,7 arasıdır.

    Yeterli su içip içmediğimi nasıl anlayacağım?

    Yeterli su içip içmediğinizin en basit yolu idrarınızın rengini tespit etmektir. İdrarınız koyu renkteyse az su içiyorsunuz, açık renkliyse yeterli su içiyorsunuz demektir.

  • Ağız Kokusunu Gideren Yöntem!

    Ağız Kokusunu Gideren Yöntem!

    Ağız kokusu kabusunuz olmasın. Ağız kokusunu önlemek için bunu uygulayın.

    Ne yaparsanız yapın ağız kokusundan kurtulamıyorsanız bir de bu yöntemi deneyin. Eğer ciddi anlamda ağız kokusu sorununuz varsa unuttuğunuz bir şey var demektir. Su içmek!

    Uzmanlara göre yetersiz su içmek ağız kokusuna neden oluyor. Günde iki litre su içmek ağız kokusunu gideriyor.

    agiz-kokusunu-gideren-yontem-1

    Diş bakımınızı düzenli yaptırıyor, geniz akıntısı ve bademcik gibi sağlık problemleriniz yok ama ciddi oranda ağzınız kokuyorsa sıvı tüketiminiz az demektir. Kalabalık ortamlarda konuşmaktan çekinmemek için günlük su tüketiminizi arttırın. Bol su içmek sizi sosyal kabus haline gelen ağız kokusu derdinden kurtarabilir.

    Ağız kokusunun nedeni az besin alımı ve sıvı azlığı. Bunun dışında tansiyon ve psikiyatri ilaçları, kansızlık, ağız içi enfeksiyonları, ateşli hastalıklar ve diyabet de, tükürük üretiminin azalmasına neden olur. Bunun sonucunda ise ağız kokusu oluşur. Ağız kokusunun temelinde yatan neden ağızdaki tükürük miktarının azalmasıdır.

    Bol su tüketiminin sadece ağız kokusuna etkisi yok tabi ki. Suyun tüm vücuda olumlu etkisi vardır. Kilodan güzelliğe kadar birçok olumlu etkisi vardır.

    agiz-kokusunu-gideren-yontem-3

    Çay ve Kahve su yerine geçiyor mu?

    Çoğu insan bu yanılgıya düşüyor. Su içmiyorum ama çay ve kahveyi çok tüketiyorum. Çay ve kahve asla su yerine geçmiyor. O nedenle su içmeyi alışkanlık haline getirin.

  • Bebek gelişimi ve suyun önemi

    Bebek gelişimi ve suyun önemi

    Yüzmenin çok yararlı bir spor olduğunu hepimiz biliriz. Fakat neden çok yararlı olduğu konusunda net bir cevap veremeyebiliriz. Anne olarak, bebeklerimiz büyürken diğer bebeklerin gelişimi ile kendi bebeğimizin gelişimini karşılaştırmaya çalışırız. Yapmakta geç kaldığı fiziksel hareketleri, neden zamanında yapamadığı konusunda araştırmalar yaparız. Yaşı kaç olursa olsun, çocuğunuzun her yönden gelişebileceği bir yer olsaydı götürmek istemez miydiniz?

    Bebeklerin gelişiminde suyun nasıl bir rol oynadığını öğrenmeye ne dersiniz? :)

    Rusya’ da yapılan bir araştırmaya göre; yeni doğmuş bir bebek, suda yaptığı aktivitelerde yer çekimi etkisi olmadığı için karada yaptığı hareketlere kıyasla kendini 3 farklı şekilde geliştirebileceğini öne sürer.

    1- Vücudunu ve beynini geliştirir.
    2- Suda serbest bir şekilde hareket ederken çevresini araştırır ve farklı deneyimler edinir.
    3- Yeni sorun çözme yeteneği ve görevi yerine getirme ile ilgili beyin fonksiyonlarını geliştirir.

    bebek_gelisimi_ve_suyun_onemi

    Beyin gelişimi doğumdan çok daha önce başladığı ve doğumdan sonra devam ettiği bilinmektedir. Yeni doğan bebekler çok fazla miktarda bilgi alma becerisine sahiptir. Doğumdan itibaren bebekler, çevresindeki dünya ile ilgili çok şey öğrenirler.

    Bebekler 3 ay dan itibaren sağa sola dönebilirler. 6 aydan itibaren oturmaya başlayabilirler. 8 aydan sonra emeklemeye başlayabilirler. Su içinde yeni doğmuş bir bebek karada aylarca kullanamayacağı kasların tümünü suda kullanabilir. Bebek doğduğunda neredeyse tüm kas lifleri olmasına rağmen bunlar henüz tam olarak gelişmemiştir; lifler küçüktür. Büyüme 18. aya kadar çok hızlı olur, iskeletle birlikte kafadan aşağıya doğru gelişerek uzar ve kalınlaşır. Aynı zamanda lifler içten dışa doğru genişler ve büyür.

    Fiziksel aktivite, kuvvet ve koordinasyon gelişimine yardımcı olur. Bu sayede motor gelişimi meydana gelir. Bebek daha hareketli olmaya başladığında kas gelişimi artar.
    Suda egzersiz yapabilmeleri kas simetrilerinin gelişimine yardımcı olur.
    Bebek ve okul öncesi yüzme eğitimi, bebeklerin vücudunun her iki tarafındaki kasların simetrik olarak geliştirmesini sağlamak üzere fizyoterapi ve osteopatiyi bir araya getirerek bebeği güçlendirir.

    Ayrıca yetişkinlerde olduğu gibi yüzmek, bebeklerin kalp, solunum sistemi ve genel sağlık durumunu geliştirir.
    Engelli bebekler suda serbest şekilde hareket edebilme imkanı bulurlar. Bebek yüzme eğitimi özellikle prematüre bebekler için faydalıdır çünkü yüzme prematüre bebeklerin motor gelişimini yeniden elde etmesine yardımcı olur.

    Bebeğin hayata gelmesi bir mucize olduğu gibi, Suyun da bu evren üzerinde sayısız mucizeleri vardır. 9 ay Su içinde oluştuktan sonra, suya olan bağlılığımızı doğduktan sonra devam ettirdiğimiz sürece sağlığımıza kattığı yararları görebiliriz.

    Yaşadığınız bölgede bulunan sertifikalı ve uluslararası kuruluşlarda bebeklerinize yüzme dersi aldırabilirsiniz. Bu sayede sizlerde bebeğinize doğru yüzme tekniklerini öğretebilmek için temel bilgiye sahip olabilirsiniz.

    Böylelikle çevremizde kolaylıkla bulabileceğimiz Suyu sağlığımız için kullanmaya başlamaya ne dersiniz?

    Bir sonraki yazımda size psikolojik ve sosyolojik açıdan suyun mucizelerinden bahsedeceğim.

    Haydi suda buluşalım :)

    Yasemin Yücesoy
    Master Bebek yüzme Eğitmeni

    Kaynak: kidolindo.com

  • Su İçmek İnsanı Zayıflatır mı?

    Su İçmek İnsanı Zayıflatır mı?

    Su yaradanın insana büyük lütuflarındandır. Peki su içmek zayıflatır mı? kilo verdirir mi? bugünkü diyet köşemizde bu konuyu ele aldık.

    Açlığı Bastırır
    Bol su içen insanlar daha az açlık hissederler. Su doğal iştah kapatan içeceklerdendir.

    su_icmek_zayiflatir_mi (1)
    Kötü Kolesterolü Düşürür
    Su içmenin kolesterolü dengelemek üzerinde inanılmaz bir etkisi vardır.
    İyi kolestrolü yüksek, kötü kolesterolü düşük kişiler daha çabuk zayıflarlar.

    su_icmek_zayiflatir_mi (2)
    Kasları Güçlendirir
    Şayet kaslarınızda yeterli miktarda su yoksa istediğiniz kadar egzersiz yapın, iyi sonuç alamazsınız.
    Sporunuzu günde 2-3 litre su içerek destekleyin ve bedeninizdeki farkı görün!

    su_icmek_zayiflatir_mi (5)
    Sağlıklı Sindirim Sistemi
    Sindirim sisteminin iyi çalışması, kabız kalmamanız için su içmek çok mühimdir.
    Yeterli su tüketmediğinizde, mide sorunları yaşar, kendinizi halsiz ve tükenmiş hissedersiniz.

     

    su_icmek_zayiflatir_mi (3)
    Karaciğer Dostudur
    Karaciğer yağları metabolize eder ve kısa sürede kilo vermenize yardımcı olur.
    Su içmemek, yağların vücudunuzda depolanmasına neden olur.

    Su İçebilmek İçin Neler Yapmalı? Nasıl Alışmalı Tıklayınız

     

    su_icmek_zayiflatir_mi (6)
    Ödemi Azaltır
    Yeterli su içmezseniz, bedeniniz su kaybını önlemek için yiyeceklerdeki suyu
    ödem olarak vücudunuzda tutacaktır, bu durumda daha kilolu gözükmenize sebep olacaktır.

    su_icmek_zayiflatir_mi (7)
    Açlığı Önler
    Susamanız size acıkma hissi verebilir. Bu nedenle günde 2-3 litre su içerek
    beyninizi midenizin dolu olduğu düşüncesiyle kandırabilirsiniz.

    Cildinizi Nemlendirir
    Mankenlerin zayıflama sırlarından biri de bol su içmeleridir.
    Böylece cilt nemlenir ve kilo verme kolaylaşır.
    Zehirlere Elveda!
    Su zayıflamak isteyen kişilerin vazgeçilmezlerinden olmalıdır.
    Su içmek bedendeki toksinlerin atılmasını böylece daha hızlı kilo verilmesini sağlar.

    Metabolizmayı Çalıştırır
    Sağlık konusunda araştırmalar yapan WedMD sitesinin haberine göre soğuk su içmek metabolizmayı hızlandıran en önemli etkenlerdendir.
    Soğuk su içtiğinizde beden kendini ısıtmaya çalışıp, metabolizma harekete geçer!

    Su Yağları Yakar!
    Nasm Elite antrenörü Alberto Gamboa göre, su vücudumuzun yağ yakmak için kullanabileceği en önemli besin öğelerindendir.
    Su içilmediğinde böbreklerde baskı oluşup,taşa neden olur.
    Böbrek taşı olduğunda karaciğerin işlevi bozulur ve yağ yakımı önlenmiş olur.

    Günde Ne kadar içmeliyiz?
    Günde 1.5 – 2 litre(1 su bardağı 250 ml, 4 su bardağı 1 litre eder burdan hesaplayabilirsiniz) normal koşullar altındaki ihtiyacınızı karşılar.
    Günde 2.5 – 3 litre düzenli spor / fitness yapanların ihtiyacıdır.
    Günde 3 – 4 litre en az 2 saat spor yapanlar için şart.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.