Etiket: stres

  • Saç bakımı için doğal karışımlar

    Saç bakımı için doğal karışımlar

    1- Soyulmuş yarım avokadoyu iyice ezin. İçine 2 adet bıldırcın yumurtası, bir çorba kaşığı susamyağı koyup karıştırın ve saç diplerinize sürün. Streç filmle sarıp iki saat bekletin. Ardından saç tipinize uygun bir şampuanla yıkayın. Bu kürü haftada bir tekrarlayın.

    2- Saç diplerinizin masaja ihtiyacı olabilir. Her gün 3 dakika masaj uygulayın. Ayrıca bir de tarif vereceğim: Bir su bardağı suda 4 yaprak defne, birkaç yaprak aynısafa ve biberiyeyi 10 dakika kaynatın. Su yarıya indiğinde süzün ve suyuna bir kahve fincanı iyi zeytinyağı, bir çay kaşığı deniz tuzu katın. Karışımı saç diplerinize boya sürer gibi sürüp, uçlara doğru tarayın. Streç filmle sarıp 3 saat kadar bekletin. Bunu haftada bir uygulayın.

    3- Yarım kahve fincanı soya yağı, iki çorba kaşığı badem yağı, bir çay kaşığı deniz tuzu ve bir tatlı kaşığı elma sirkesini benmari usulü ısıtın. Karışımı saç diplerine boya sürer gibi sürün ve masaj yapın. Ardından streç filmle sarıp iki saat kadar bekletin.

    • Saç derinize ve saçlarınıza hindistancevizi sütü veya aloe vera jeliyle masaj yapın. Bunu başınızda yarım saat kadar tuttuktan sonra, ılık suyla durulayın. Haftada 3 kez tekrarlayın.

    • Saç derinize ve saçlarınıza bal ve yumurtanın sarısıyla masaj yapın. Başınızda yarım saat kadar tuttuktan sonra, durulayın.

    • 2-3 hafta boyunca, her öğünde bir bardak suya bir çay kaşığı elma sirkesi karıştırarak için.

    Saçlarınızı beslemek için elma sirkesi ve adaçayını karıştırarak, saçınızı bu karışımla durulayın.

    • Sıcak zeytinyağı, bal ve 1 çay kaşığı toz halinde tarçını karıştırıp macun haline getirdikten sonra, banyodan önce 15 dakika boyunca uygulayın.

    • Saçların azaldığı kısımları kızarana dek soğanla ovun, ardından da bal sürün.

    • Eşit miktarda ılık keneotu ve badem yağını karıştırıp, haftada bir saç derinize masaj yapın.

    • Misket limonu çekirdekleri ile kara biber tohumlarını bira suyun içinde eşit sayıda öğütün ve düzenli olarak saç deriniz üzerine uygulayın.

    • 1 fincan hardal yağını 4 çorba kaşığı kına yaprağı ile kaynatın. Süzdükten sonra kalan sıvıyı bir şişeye doldurun ve saç derinize düzenli olarak

    Saç beyazlaması sorunu yaşayanlara öneriler.

    Ceviz kabuklarını iyice dövüp püre haline getirin. Diğer taraftan bir tutam ceviz yaprağını yarım litre suda kaynatın, 20 dakika kadar demlenmesini bekleyin. Sonra süzüp içine ezdiğiniz ceviz kabuklarından bir çorba kaşığı katın. Karışımı şaçlarınıza sürüp bir saat bekletin. Bunu haftada bir gün uygularsanız saç
    renginiz değişir, koyulaşır.

    Saçların Sağlıklı Uzaması İçin

    – 150 Gr.Sığır İliği
    – 100 Gr.Hindistan cevizi içi

    Yapılışı :

    – Kemik iliğini haşlayın
    – içine öğütülmüş hindistan cevizini karıştırın
    – Ilık ılık saç diplerinize yedirerek sürün
    – Haftada 1 kez

    Yağlı Saçlar İçin :

    – Bir tutam biberiye ve bir tutam kekiği 250 gram kaynar suda çay gibi demleyip, süzün.
    – Sıvıyı temiz saç diplerine sürün.

    Dökülen Saçlar İçin :

    BUĞDAY çimini ezip, suyunu çıkarın. Bu suya zeytinyağı ekleyip, saç diplerinize sürün. Böylece saçınızın kuvvetli çıkmasını sağlamış olursunuz.

    Eşit orandan servi, biberiye, ardıç, zeytinyağını (saçta boya varsa bir yumurta sarısı da) ekleyin. Karışımı saçınıza sürün.

    Saçınız dökülüyorsa 20 gram çörek otunu öğütüp, 20 gram susam yağı ve 10 defne yağı ile karıştırın. Saçınıza sürüp, bir havluyla sararak iki saat bekletin.

    Saç Diplerinde Kaşıntı İçin-1

    – 1 Adet yumurta sarısı
    – 1 çorba kaşığı Alkol
    – 1 çorba kaşığı Hint Yağı
    – 1 çay kaşığı tuz

    Yukarıda ki malzemeleri karıştırıp, saç diplerine sürün. İki saat beklettikten sonra saçınızı durulayın.

    Saç Diplerinde Kaşıntı İçin-2

    Beş adet aspirini dövüp, maden suyu ile karıştırın. Karışımı saç diplerine sürün ve 15 dk. sonra durulayın.
    BUĞDAY çimini ezip, suyunu çıkarın. Bu suya zeytinyağı ekleyip, saç diplerinize sürün. Böylece saçınızın kuvvetli çıkmasını sağlamış olursunuz.

    Eşit orandan servi, biberiye, ardıç, zeytinyağını (saçta boya varsa bir yumurta sarısı da) ekleyin. Karışımı saçınıza sürün.

    Saçınız dökülüyorsa 20 gram çörek otunu öğütüp, 20 gram susam yağı ve 10 defne yağı ile karıştırın. Saçınıza sürüp, bir havluyla sararak iki saat bekletin.

    Ağaran Saçlar İçin

    Taze cevizin dış kabuklarını az suyla haşlayın, içine ısıtılmış yarım kahve fincabı zeytin yağı ve bir tatlı kaşığı kuru maya katın 2 saat saçınızda bekletin.

    Zayıf Saçlar İçin
    2 Yumurta sarısını çıprtıktan sonra 1 çorba kaşığı zeytin yağı, 1 tatlı kaşığı gliserin, 2 çorba kaşığı elma sirkesi ile karıştırın saçınız ıslakken bu karışımı uygulayın, 20 dk. beklettikten sonra durulayın.

    Dökülen Saçlar İçin-1

    Saçlar sıkıntıdan dökülebilir, bu yüzden stressten uzak durun, eğer saçlarınız aşırı dökülüyorsa doktora görünmelisiniz.

    1 Su bardağı zeytinyağı, 1 tutam dere otu, 1 sap tarçın çubuğu ve biberiye yağını benmari usulü 5 dakika kaynatın. 15 dk. demlendikten sonra karışımı süzüp içerisine 1 tatlı kaşığı kuru maya karıştırın. Karışımı saçınıza sürüp 2 saat bekletin.

    Saç Bakımı

    Eşit miktarda ki susam yağı, ceviz yağı ve çörek otu karışımına birer kapsül E-B vitamini kırın, sonra da bir kapak
    çamterebentin ekleyin. Elde ettiğiniz karışımı saç diplerine sürün ve saçınızı streç filmle sararak iki saat bekleyin. Sürenin sonunda da saçınızı uygun bir şampuanla yıkayın.

    Dökülen Saçlar için-2

    Defne yağı, badem yağı ve avakado yağını eşit miktarda karıştırıp, saçınıza sürün. 2 saat beklettikten sonra uygun şampuanla yıkayın

  • Bu meslekleri sakın seçmeyin

    Bu meslekleri sakın seçmeyin

    Bazı meslekler vardır insanı önce depresif yapar sonra da bunalıma sokar… İstisnalar için birşey diyemeyiz ama bu mesleklere dikkat!

    Bazı meslekler diğerlerinden daha depresif sonuçlar doğuruyor. Health dergisinin yayınladığı ABD’de yapılan araştırmalar özellikle 10 mesleğin depresyona daha açık olduğunu gösterdi.

    BANKACILIK

    Listenin başında bankacılık var. ABD’de bu mesleği yapanların yüzde 11′inde ağır depresyon görülüyor.

    MUHASEBECİLİK

    Çoğu insan kendi kişisel finansmanını yönetirken strese girerken muhasebecinin de yükü artıyor. Şirketler özellikle kriz sonrası muhasebecilerden daha fazla çalışma saati talep ediyor, stres dolu işler yüklüyor.

    SATIŞ

    Zorlu ve tatminsiz müşterilerle uğraşmak her zaman zordur. Satış tezgahtarları da bu yüzden depresyona açık. Ayrıca satışa paralel komisyonla gelir elde etmek de gelecek kaygısı yaratıyor.

    ÖĞRETMENLİK

    Öğretmenlerin sorumluluğu günden güne artarken depresyona meyilleri de artıyor. ABD’de çalışma saatleri de artan öğretmenler ekonomik kriz sonrası depresyona en açık mesleklerden biri haline geldi.

    SOSYAL HİZMETLER

    Sosyal hizmetler ABD’de sorunlu insanlarla uğraşmayı gerektirdiğinden depresyon oranı artıyor. Sağık çalışanları da depresyona açık çalışanlardan. Her gün ölüm, ağır yaralı gören doktorların depresyona girme ihtimali de artıyorb

    SAHA ELEMANLARI

    Saha elemanları da stresli çalışma ortamıyla depresyona en açık çalışanlar arasında. Yüksek hedeflerin her zaman önlerine konulduğu saha çalışanları hedeflerini tutturamadıklarında depresyona giriyor.

    RESSAMLIK

    Ressamlar da depresifler arasında. Düzensiz gelir elde etmeleri ressam ve heykeltraşları depresyona itiyor. ABD’de ressamların yüzde 9′unda ciddi depresyon var.

    TESİSATÇILIK

    Tesisatçılar özellikle esnek çalışma saatleri ile depresyona açık durumdalar. 7/24 gerçekleştirilen tüm mesleklerde depresyon ihtimali çok yüksek. Temizlik ve bakım çalışanları arasındaki depresyon oranı da artıyor.

  • Stres hamile kalma şansını azaltıyor…

    Uzmanlar anne olmak istediği halde hamile kalamayan, yapılan tetkiklerde hiçbir fiziksel probleme rastlanmayan kadınlara, stresten uzaklaşmasını tavsiye ediyor…

    Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr Bülent Uran, zihinsel iyileşme tekniklerini kullanarak kısırlığa neden olan stresi azaltmayı ve hamile kalmayı kolaylaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye’de her yüz çiftten 15’inde görülen sebebi belli olmayan kısırlık tedavisinden de stresten arınmak başarı şansını arttırıyor.

    ERKEK ÇOCUK BEKLENTİSİ KISIRLIĞA YOL AÇIYOR…

    Dr Bülent Uran “Üremeyle ilgili olarak bilinçaltında yerleşmiş çoğu engelin kaynakları üç aşağı beş yukarı bellidir. Yetersizlik duygusu, kendi bedenine karşı olumsuz bakış, mükemmeliyetçilik, bozuk aile ilişkileri, düşükler, erkek çocuk beklentisi, taciz gibi kadınlığın reddine neden olmuş travmatik olaylar üreme düzenini bozan bilinçaltı engeller duyguların birikmesine yol açar. Birikmiş duygu yükü azaltıldıkça kadın kendini yeniden iyi hissetmeye başlar. Bu yeniden doğuş, üreme eylemini tıkanıklıktan kurtarmaya ve normal beden işlevlerinin geri dönmesini sağlamaya yardım eder” şeklinde konuştu.

    BAŞARI ORANI YÜKSEK

    Dr. Uran, Amerika’da yapılan benzer programlara katılan ve kısır olduğu iddia edilen kadınlarda çocuk sahibi olma onanının yüzde 55 olduğunun altını çizdi. “Özellikle nedeni açıklanamayan infertilite tanısı almış kadınlar bu çalışmalar sonunda hamile kalabilmektedir. İlginç olan çoğu kadın başka bir tedaviye de gerek duymamaktadır. Bu oran en iyi tüp bebek merkezlerinde bile yüzde 24 civarındadır” dedi.

    STRES VE ÜREME FONKSİYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ…

    Hiçbir sebep yokken ortaya çıkan kısırlık, genelde stres kaynaklı olarak tanımlanıyor. Dr. Bülent Uran “Sürekli stres kandaki kortizol hormonunu yükselterek yumurtlama ve üreme işlevlerini düzenleyen GnRH isimli hormonun etkisini bozmaktadır. Bu olumsuzluğu aşmak için öncelikle stresi aşmak gerekir. Zihinsel düzeyde yapılan self-hipnoz, EFT, NLP, relaksasyon, meditasyon, nefes teknikleri ve olumlu imgeleme çalışmalarının sinir sistemi aracılığıyla beden fonksiyonlarını düzenleyen hormon ve nöro-transmitterleri etkilediği gösterilmiştir” şeklinde konuşurken “Fertilite güçlendirme programları strese neden olan duygusal yükü bedenden kaldırmayı ve beden enerjisini dengelemeyi hedeflemektedir. Ayrıca bilinçaltında hamile kalmayı engelleyen inançlar ortadan kaldırılması tek başına hamile kalmayı sağlayıcı bir etki yaratacaktır” dedi

    BAŞ AĞRISI, UYKU BOZUKLUĞU, YORGUNLUK DA GİDİYOR…

    Dr Bülen Uran, “Zihin beden bütünlüğünü hedefleyen grup çalışmalarının kadın sağlığına son derece olumlu etki yaptığını görüyoruz. Bu çalışmalarla kadınlar baş ağrısı, uyku bozukluğu, yorgunluk, karın ağrısı gibi stresin yol açtığı diğer rahatsızlıklardan da kurtuluyorlar” diye konuştu.

    TÜP BEBEK TEDAVİ SÜRECİ BİLE BAŞLI BAŞINA BİR STRES KAYNAĞI

    Tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olmaya çalışan anne babaların büyük bir stres altına girdiğini ifade eden Dr. Bülent Uran, “Tüp bebek tedavisindeki çiftlerin zihinsel iyileşme programlarına katılması, teknikleri öğrenerek sürekli uygulamaları zorlu ve hayal kırıklıklarıyla dolu bu süreci daha katlanabilir hale getirecektir. Yine bilimsel çalışmalar basit oto-hipnoz tekniklerini öğrenmiş kadınların tüp bebek uygulamaları sonucunda hamile kalma şansının iki kat arttığını göstermiştir” şeklinde konuştu.

    ANNE ADAYLARINA TAVSİYELER…

    Dr. Bülent Uran, hamile kalmaya çalışan kadınlara basit bazı tekniklerle kendilerini rahatlatmalarını önerirken “Anne adaylarına, gevşetici bir müzik eşliğinde bebek sahibi olduğunu sürekli hayal etmesini, basit gevşeme müziği eşliğinde her gün 10 -15 dak meditasyonla zihninin dinlendirerek, basit EFT tekniklerini, kendilerine göre bebek olmasını engelleyen hangi olası nedenler varsa o nedenler üzerine EFT yapmasını tavsiye ederim. Mesela anne, çocuk sahibi olmaktan, onu büyütmekten korkuyorsa, her ne kadar çocuk sahibi olmaktan korkan bir tarafım varsa da ben yinede çocuk sahibi olmayı seçiyorum cümlesini kendi kendine söyleyerek rahatlayabilir” diye konuştu.

  • Saç Dökülmesine Karşı Yenilik: AMINEXIL® GL® M ile Her Gün 140 Saç Teli Kurtarılıyor

    Günümüzde hem kadınlar hem erkekler saç dökülmesinden şikayetçi. Saç dökülmesi; stres, yorgunluk, çevre kirliliği, genetik faktörler ve hormonal dengesizlikler gibi etkenlere bağlı olarak gerçekleşebilir. Dökülme durumu mevsimsel olmakla beraber, sık aralıklarla da ortaya çıkabilmektedir. Saç dökülmesi, saç derisi yüzeyi ve saç kökü faktörlerine bağlı çok aşamalı bir süreçtir:

    1. Saç derisi yüzeyinde mikro-tahriş görülmesi
    2. Saç kökünü çevreleyen kolajen kılıfın sertleşmesi
    3. Kolajen kılıfın sertleşmesi sonucunda, saç kökünün yeterince beslenememesi

    Sonuç: Saç Dökülmesi
    Cevap: Yeni formülü ile Aminexil® GL® M

    L’Oréal İleri Araştırmaları, saç dökülmesine karşı aynı anda savaşan patentli 3 molekülü birleştirmiştir. Saç dökülmesi sürecinin her aşamasına zengin teknolojisi ile müdahale eden Aminexil® GL® M ile “Her Gün 140 Saç Teli Kurtarılıyor*”.

    Saç derisi yüzeyi ve saç kökü faktörlerine karşı patentli 3 molekül;

    • Formülündeki yeni molekül Madécassoside, mikro-tahrişlerle mücadele ederek saç derisinin daha rahatlamış ve canlanmış hissetmesine yardımcı olur.
    • Aminexil®, saçın ömrünü uzatmak için kolajen sertleşmesine karşı mücadele eder.
    • Gluco-Lipide (GL®) molekülü saçı kökünden itibaren besler, saç güçlenir ve kalınlaşır.

    Saç Dökülmesine Karşı Yenilik: AMINEXIL® GL® M ile Her Gün 140 Saç Teli Kurtarılıyor | 1

    Saç dökülmesine karşı savaşarak saçın ömrünü uzatır.

    AMINEXIL ® GL® M SONBAHAR FIRSATI

    Aminexil®GL®M, 30 Eylül tarihine kadar komple bir bakım sunan özel kofre fırsatıyla Kérastase Danışman Kuaförünüzde.

    *6 hafta boyunca 119 kişi üzerinde klinik test, dökülmeye eğilimli saçlar için ortalama değer

    YALNIZCA KÉRASTASE DANIŞMAN KUAFÖRÜNÜZDE…

  • Saç Dökülmesini Önleyici Yenilik: Kérastase Prévention GL

    KÉRASTASE SPÉCIFIQUE serisinden kökten uca daha yoğun saç telleri için, saç kökünden harekete geçip saç boylarını yapılandırmaya yardımcı bakım: Kérastase Prévention GL.
    Tüketicilere sorulduğunda günümüzün en büyük saç derisi probleminin saç dökülmesi olduğu görülüyor. Nüfusun %62’si (hem kadınlarda hem erkeklerde) dönemsel ve sık saç dökülmesinden etkileniyor. Stres, yorgunluk, çevre kirliliği, hormonal dengesizlikler veya mevsim değişiklikleri saç dökülmesinin ana sebepleri olarak tanımlanıyor.

    Saç dökülmesinin yanı sıra, saç tellerinin incelmesi de saçları dökülen insanların %50’sinde görülüyor. Kötü beslenen saçta gerekli maddeler daha kökte eksik kalır: saç cansızlaşır ve gözle görülür şekilde incelir. Saç bu nedenle hacimsizleşir ve saça yoğunluğunun yeniden kazandırılması gerekir.

    Kérastase, yoğunluk ve hacim ihtiyacı olan bu saçlar için Prévention GL’i yarattı: İlk* çift etkili saç kökü ve saç gövdesini hacimlendirici bakım.

    *Kérastase’tan

    İlk çift etkili saç kök ve saç gövdesini hacimlendirici bakım Prévention GL’nin Gluco-Impulsion karışımı incelmiş saçlara çifte enerji veren bakımdır. Canlandırıcı aktiflerden oluşan içeriği, saç köklerine hacim katıp saç tellerini yapılandırarak saçları yoğunlaştırır ve saç dökülmesini önler. L’Oréal İleri Araştırmalar Laboratuarları’nın yeni teknolojisi Gluco-Impulsion sistemindeki canlandırıcı ve yapılandırıcı aktifler etkilerini saçın her seviyesinde gösterir.

    BAIN PRÉVENTION GL / DÖKÜLMEYİ ÖNLEYİCİ GL SAÇ BANYOSU

    Programın ilk etabı. Rahatlatıcı ve sakinleştirici aktiflerle zenginleştirilmiş Dökülmeyi Önleyici GL Saç Banyosunun yumuşak yıkama formülü saç derisine anında etki ederken saç üretimini de harekete geçirmeye yardımcı olur. Saça anında hacim veren şekillendirici polimerle güçlendirilen Dökülmeyi Önleyici GL Saç Banyosu ile saçlarınız hacim kazanır.

    Tavsiye edilen satış fiyatı: 44 TL.

    SOIN DENSITIVE GL / YOĞUNLAŞTIRICI GL BAKIMI

    Saç dökülmesine karşı tedavilerde, Yoğunlaştırıcı GL Bakımın, Dökülmeyi Önleyici GL Saç Banyosu ile beraber kullanılması özellikle tavsiye edilir. Bakım, saçlarınızı kökünden besler; böylece, saçlarınız güçlenir ve daha yoğun bir şekilde uzar. Hacimlendirici mineral parçacıkları ile zenginleştirilmiş formülü, her saç telinin yüzeyini kaplar. Saçlarınız adeta görünmez bir ağ ile sarılır ve saçlarınız anında kalınlaşır, dolgunlaşır. Saçlara şekil vermek böylece daha kolay hale gelir.

    Tavsiye edilen satış fiyatı: 67 TL.

    SADECE KÉRASTASE DANIŞMAN KUAFÖRLERİNDE

    kerastase_VISUEL-MANNEQUIN-FEMMEkerastase_PACKSHOTkerastase_VISUEL_MANNEQUIN_HOMME

  • Eğitimli kadında cinsel isteksizlik daha fazla

    PE-070-0471Psikolojik faktörler ve stresi daha sık yaşamaları nedeniyle, cinsel isteksizlik özellikle yüksek okul mezunu ve kariyer sahibi kadınlarda daha sık görülüyor.

    Aile Sağlığı Araştırma Derneğinin “Cinsel Danışmanlık Hattı”nı arayan kadınların katılımıyla yapılan araştırmaya göre, aile kararıyla evlenen kadınların cinsel sorunları, kendi kararıyla evlenenlere göre daha yüksek oranda.

    Derneğin “0212 282 01 01” numaralı cinsel danışmanlık hattını 5 yıl içinde arayan kadınlara, isim ve adres istenmeden “Sosyo Kültürel Faktörlerin Kadınının Cinselliğine Olan Etkisi” konulu bir araştırmaya ilişkin sorular yöneltildi. Hattı arayan 26 bin kadından sadece 3 bin 513’ü bu araştırmada yer almayı kabul etti.

    Sonuçlara ilişkin bilgi veren Avrupa Cinsel Sağlık Birliği Başkanı İrem Hattat, katılımcı kadınların, “cinsel istek kaybı“, “orgazm problemi“, “ağrı sorunu“, “seksten keyif alamamak“, “performans endişesi” ve “lübrikasyon” sorunu yaşadığını dile getirdiğini bildirdi.

    Hattat, araştırmaya katılan ve “orgazm problemi“, “istek kaybı” ve “lübrikasyon sorunu” yaşadığını belirten kadınların ağırlıklı olarak üniversite ve yüksekokul mezunu olduğuna dikkati çekti.


    Araştırmaya göre, “Cinsel ilişkiden keyif alamama sorununun” eğitimi ilkokul düzeyindeki kadınlarda yüzde 31 oranında olduğuna işaret eden Hattat, bu sorunun en az yüksek lisans seviyesindeki kadınlarda görüldüğünü belirtti.

    Hattat, bu eğitim düzeyindeki kadınların yüzde 20’sinin yüksek lisans eğitimi aldıklarını kaydetti.

    İrem Hattat, evliliklerde yaşanan cinsel sıkıntıların yüksekliğinin, özellikle eşler arasındaki iletişim problemine işaret ettiğini, evlilik kararının kişiye danışılmadan aile tarafından verildiği durumda bu sorunların daha da öne çıktığını belirtti.

    Araştırmaya katılan evli kadınlardan yüzde 43’ünün kendi kararıyla, diğerlerinin aile kararıyla evlendiğinin belirlendiğini kaydeden Hattat, “Aile kararıyla evlenen kadınların cinsel problemleri, kendi kararıyla evlenenlere göre çok daha yüksek. Özellikle ailenin kişiye danışmadan evlilik kararı verdiği durumlarda, tüm cinsel sıkıntıların en üst seviyeye çıktığını gözlemledik” dedi.

    pe-070-0677DUYGUSAL SORUNLAR

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat da, kadınlarda cinsel fonksiyon problemi olarak, “cinsel isteksizlik, orgazm sorunları, ağrı hastalıkları ve uyarılma rahatsızlıklarının” görülebileceğini bildirdi.

    Bu sorunlardan bir veya birkaç tanesinin bir arada bulunabildiğine dikkati çeken Hattat, sağlık sorunları, psikolojik ve sosyal etkileşimler ile hayat tarzının cinselliği etkilediğini belirtti.

    Hattat, cinselliğin sadece fiziksel hareketler değil, sevgi, paylaşma ve güven olduğunu vurgulayarak, “Kadın cinselliğinde duygusal sorunlar, ekonomik değişimlerden daha önemli” görüşünü dile getirdi.

    Araştırma kapsamında, “istek azlığı, uyarılma problemleri ve cinsel ağrı sıkıntısı çeken” kadınların, “psikolojik, sağlık ve ekonomik durumları” göz önüne alındığında, özellikle “duygusal sorunların” cinsellik üzerinde gelir düzeyindeki azalmadan daha etkili olduğunun görüldüğünü anlatan Hattat, sağlık sorunlarının daha sık ağrı problemi yarattığını, duygusal sorunların diğer konularda hep ön planda olduğunu kaydetti.

    Halim Hattat, araştırmanın, kadınlarda cinsel sorunların genellikle birden fazla olduğunu ve bir arada görülebildiğini ortaya koyduğunu da belirtti.

    Çalışmaya katılan kadınların yalnızca yüzde 35’inin bir cinsel sorun yaşarken, yüzde 31’inin iki sorun, yüzde 18’inin üç sorun, yüzde 8’inin dört sorun, yüzde 6’sının beş sorun ve yüzde 2’sinin altı sorunu birden yaşadığının ortaya çıktığını ifade eden Hattat, “Bu da cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan kadınlarda, tanı ve tedavi süreçlerinin daha zor olacağı ve birden fazla tedavinin gerekebileceği anlamına geliyor” dedi.

    ÇALIŞMA HAYATININ ETKİSİ

    Prof. Dr. Halim Hattat, kadınlarda cinsel sorunların duygusal, psikolojik ve organik pek çok farklı sebebi bulunduğunu söyledi. Yapılan çalışmayla, özellikle “stres, ekonomik düzeyde düşüşler, çalışma hayatı, eğitim düzeyi ve evlilik kararlarının kadınları nasıl etkilediğini” araştırdıklarını kaydeden Hattat, şu bilgileri verdi:

    Psikolojik faktörler ve stresi daha sık yaşamaları nedeniyle, cinsel isteksizlik özellikle yüksek okul mezunu ve kariyer sahibi kadınlarda daha sık görülüyor. Aynı şekilde büyük şehirlerin kıyaslanmasında da cinsel isteksizlik özellikle 3 büyük şehirden (Ankara, İstanbul, İzmir) arayan kadınlarda daha yüksek oranlarda. İsteksizlik yaşayan kadınlar, kendilerini mutsuz, yetersiz, eşini yarı yolda bırakmış, kadınlığı azalmış ve cinsel yönden başarısız hissediyor. Bu nedenle bu sorunlarını gizlemeyip uzmanlara başvurmaları çok önemli.


    Genelde düşük eğitim seviyesine sahip olan kadın ve erkeklerde tatminkar bir cinsel deneyim yaşama şansının azaldığını ve cinsel endişe seviyelerinin arttığını dile getiren Hattat, yaptıkları araştırmanın sonuçlarına şaşırmadıklarını, eğitim düzeyi düşük kadınların jinekolojik problemleri için dahi doktora başvurmaktan çekindiklerini kaydetti.

    Halim Hattat, kadın cinselliğinde risk faktörleri arasında yaşla beraber organik faktörlerin de göz önüne alınması gerektiğine işaret ederek, araştırmaya katılan kadınların yüzde 21’inin jinekolojik problemler, yüzde 24’ünün idrar yolu enfeksiyonu, yüzde 7’sinin kalp-damar hastalıkları, yüzde 2’sinin sinir sistemi sorunları yüzde 4’ünün şeker hastalığı, yüzde 19’unun psikolojik problemler, yüzde 12’sinin hormonsal sorunlar, yüzde 3’ünün diğer problemlerle karşı karşıya olduğunu bildirdi.

    Kaynak : ntvmsnbc.com

  • Öfke nedir ? ve Nasıl baş edilir ?

    angerÖfke aslında sağlıklı, çoğu zaman hayvanların ve insanların yaşadığı doğal ve yapıcı bir duygudur. Ancak bireyler bazen öfkelerini farklı şekillerde ortaya koyup etrafa zarar verme şeklinde yıkıcı ve sanki kontrol edemiyormuşcasına yaşarlar. Bu durum ise kişilerin gündelik hayatlarını sekteye uğratır.. Kişi ailesiyle, çocuklarıyla, kız veya erkek arkadaşıyla problemler yaşar ve belki bazen iş yerinden çıkarılma, işe gidememe gibi uyum bozuklukları da yaşarlar. Kısaca bu tür öfke deneyimleri yaşayan kişiler hem çevreyle uyum bozuklukları yaşarlar hem de kendilerine zaman zaman zarar verirler.

    Öfkelenmemize neden olan çeşitli faktörler vardır. Bunları düşünsel süreçler, fizyolojik süreçler ve kültürel etkiler olarak öne sürebiliriz. Yıkıcı öfke dediğimiz duygu, bu faktörlerin bir ürünüdür.


    Düşünsel süreçler :
    •    “Beni adam yerine koymuyorlar”
    •    “Hakkımı yediler ve yemeye devam ediyorlar” vb.

    Aynı zamanda; karşı tarafı saldırı halinde algıladığımızda, kışkırtıldığımızı düşündüğümüzde, zaman zaman hayal kırıklıkları yaşadığımızda, stres altındayken, kendimizi ifade edemediğimiz zamanlarda öfke ortaya çıkar.

    Fizyolojik nedenlere gelince, hormonlarımızın bize oynadığı bir oyun olarak karşımıza çıkabilir ya da öfke bazı rahatsızlıkların yan kolu olarak ta ortaya çıkabilir. Buna örnek vermek gerekirse; depresyon, bipolar bozukluk vb.

    Kültürün etkisi ise şöyledir; özellikle ataerkil toplumlarda erkeklerin halk diliyle maço olması, zaman zaman öfkeli davranışlarda bulunması, normal görülen bir davranış türüdür.

    42-20138082Ancak neden herkes aynı olay olsa dahi; aynı ayarda öfkeli davranışlarda bulunmuyor. Olay aynı olsa da kişilerin verdiği öfke tepkileri birbirinden çok farklı olabiliyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri; her kişinin olaylara bakış açısının farklı olmasıdır. Eğer bakış açımızı değiştirirsek davranışlarımızı da değiştirebiliriz.

    Kimi zaman bakış açımızı değiştirmek kolay olmaz çünkü yerleşmiş inançlarımız ve vardır ve bunların farkında bile değilizdir. Uzman psikologlar ve psikiyatristler bu noktada devreye girer. Psikiyatristler normal olarak nitelendirmediğimiz öfke davranışının fizyolojik boyutunu ele alırken, psikologlar ise, terapi boyutunu ele alırlar yani, nelerin bizi öfkelendirdiğini ve bunlarla nasıl baş edeceğimizi ele alırlar.


    Baş etme yolları ise çeşitlidir.
    1. Düşünsel boyutu inceleme ve olaylara bakış açımızı değiştirmek için alternatif yollar arama
    2. Relaksasyon dediğimiz gevşeme teknikleri bize bu konuda yardımcı olur
    3. İletişim kurma becerilerini geliştirme ve bu konu üzerinde deneyim kazanma
    4. Her ne kadar olaylardan uzak duramasak ta ve hoşumuza gitmeyen olaylarla karşılaşsakta; yine de kontrol gücümüzün bizde olduğunu fark etme ve öfkelenmemize vesile olan olaylardan uzak durma
    5. Öfkelenmemize vesile olan bir problem varsa; buna yönelik mantıksal çözümler üretmek

    İlk başta da belirttiğim gibi; öfke, normal, zaman zaman güvenliğimizi sağlayan bir duygudur ama hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor ve bizi çevremizden işimizden hayatımızdan alıkoyuyorsa bir uzmana gitmekte fayda var.

    Ne demişler; “keskin sirke küpüne zarardır

    Kendinizi öfkeli hissettiğinizde aşağıdaki fiziksel belirtileri hissedersiniz.
    •    kas gerginliği
    •    hızlanmış kalp atışı
    •    midenizde değişik hisler
    •    nefes alıp vermede hızlanma
    •    titreme

    42-18621640Kalp atışınızı hızlandıran, sesinizin daha yüksek çıkmasına neden olan, adrenalinizi kontrol alma yolları için bazı ipuçları sunuyorum:
    •    Derin, uzxun ve yavaş burundan alınan nefes ve nefese konsantre olma
    •    Kendinizi mutlu ve huzurlu hissedeceğiniz bir yerde hayal etme
    •    Daha önce öfkenizi dindirmeye yaramış teknikleri uygulayabilirsiniz

    Kendi kendinize:
    •    “Sakin ol”
    •    “Kendimi ispat etmeme gerek yok”

    Durun ve yapacağınız davranışlarınızın sonuçlarını düşünün. Davranmadan önce düşünün. Sizi tahrik eden biri var ise; kendi kendinize positif düşünceler üretmeye çalışın. Problemi mantıklı yollarla çözmeye yönelik adımlar atın. Diğer insana karşı öfkeli adımlar atmak işinize yaramayacaktır.

    Size nelerin sinirlenmenize vesile olduğunu düşünün ve bunları not edin.Kontrolü kaybetmeden önce kendinize düşünme fırsatı yaratın. İnan ki; kendi kendinize saldırgan davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz. Öfkenin sizi yönetmesine izin vermeyin.

    Huzurlu günler

    Referans: apahelpcenter.org

    Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Merve Mamacı