Etiket: stres

  • Adet gecikmesi ne zaman ciddiye alınmalı?

    Adet gecikmesi ne zaman ciddiye alınmalı?

    Kadınlarda çeşitli nedenlere bağlı alarak adet gecikmesi yaşanabiliyor. Uzmanlar yılda bir iki kez adet gecikmesinin normal karşılanabileceğini ancak düzensizliğin iki üç ay devam etmesi durumunda hekime başvurulması gerektiğini belirtiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Füsun Işık, adet gecikmesinin ne zaman ciddiye alınması gerektiğini anlattı.

    Adet gecikmesinin birçok nedeni olabilir. Hormonal faktörler, üreme organları ile ilgili hastalıklar, stres gibi yaşam koşulları, ağır egzersiz veya aşırı kilo alıp verme adet gecikmesine neden olabilir. Op. Dr. Işık, adet gecikmesinin nedenleri arasında en sık görülenin yumurtanın geliştiği folikülün çatlamaması olduğu söyleyerek şu bilgileri verdi:

    “Aslında kadınların birçoğu yılda bir siklüs yumurtanın çatlamaması gibi sorunlar yaşayabilirler. Fizyolojik olan bu durum pek çok kez birkaç günlük adet gecikmesine yol açtığı için kadınlar tarafından fark edilmez. Adet gecikmesinde ilk olarak akla gelmesi gereken şey ise gebeliktir. Adet gecikmesi fizyolojik olan bu durumlar dışında yumurtalıklarda gelişebilecek endometriozis kistleri, yumurtalıkların iyi ve kötü huylu tümörleri gibi patolojik kistik oluşumlarda da görülebilir. Bazı hormonal denge bozukluklarında da ilk belirti adet gecikmesi şeklinde olabilir. Bu grup hastalıklar çok çeşitlidir ve karmaşık bir yapı içerisinde olabilirler. Bunlar içerisinde en sık rastlananları ise polikistik over sendromu, tiroit bezi fonksiyon bozuklukları ve süt hormonu olarak bilinen prolaktin hormonu salgı bozukluklarıdır. Bu hormon bozuklukları arasında adet düzensizliklerine en sık yol açan durumu ise polikistik over sendromu oluşturuyor.”

    Tanı ve tedavi önemli
    Op. Dr. Işık, tedavi yöntemleri ve tedavi edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek riskler konusunda da şunları söyledi:
    “Tedavi şekli, bulunan patolojiye göre değişir. Tiroit hormonu yetersizliğine bağlı durumlarda tiroit hormonu verilir. Prolaktin hormonunun yüksek düzeyde salgılandığı durumlarda, salgılamayı kesici ilaçlar verilir. Polikistik over sendromunda ise sadece kilo vermeyle bile adetler düzene girebilir. Ayrıca progesteron hormonu veya doğum kontrol haplarıyla da tedavi mümkün olabiliyor. Sürekli östrojen hormonu etkisi altında kalan rahim içini döşeyen endometrium tabakası her ay düzenli dökülüp adet kanaması şeklinde atılmadığı için sürekli kalınlaşır. Uzun yıllar içersinde bu durum rahim kanseri oluşumu riskini artırır. Ayrıca adet gecikmeleri tedavi edilmezse gebelik oluşumu gecikir veya gerçekleşmez. Adet gecikmesine neden olan yumurtalıkta kistik bir durum söz konusu ise tedavisi gecikmiş olur.”

  • Stresten kilo almak

    Stresten kilo almak

     87 üniversite öğrencisinin katılımıyla yapılan araştırmaya göre insan mutlu olduğu zaman daha çok yiyor. Bu da psikolojimiz iyiyken kilo almaya daha yatkın olduğumuza işaret ediyor.

    Sonuçları geçen ay yayınlanan araştırmaya göre yüz kişinin 75’inin psikolojik durumu yeme düzenine etki ediyor ve mutlu olan daha çok kalori tüketiyor. Psikologlar, öğrencilerin onları mutlu, mutsuz hissettirecek ve psikolojik durumlarına ne iyi ne kötü etki edecek görüntüler izletti. İzleme sonrasında ise onlara çikolata, cips gibi yiyecekler ikram edildi. Mutlu edecek görüntüleri izleyenlerin daha çok kalori tükettiği gözlendi. Psikologlar, “Çoğu kez moralin iyi olmasının diğer ruh hallerine göre daha fazla, hattı bazılarında aşırı yemeğe neden olduğunu gördük” dedi.

  • Sağlıksız bir cilde bakım önerileri

    Sağlıksız bir cilde bakım önerileri

    Sigara kullanımı, fazla alkol tüketimi, cilt tipine uymayan ürünler, steril olmayan makyaj malzemeleri, cildi kurutmak veya aşırı nemlendirmek, cilde fazla “peeling” uygulamak, düzensiz uyku, aşırı güneş ışığı, stres, kötü beslenme sağlıksız bir cilde neden oluyor.

    Yüz ve boyun dış etkenlerden çok fazla etkilenir. Yüzümüzün cilt yapısı elimizin cilt yapısına benzer. Fakat yüzümüzün cildinin elimizin cildine göre başka sorunları da vardır. Siyah noktalar, sivilceler, yağlanmalar veya kurumalar, kırışıklık gibi. Bunlar cildin gerçek ve en büyük düşmanıdır. Bu yüzden cilt bakımına genç yaşta başlayıp cildin türüne uygun cilt bakımı yapılmalıdır.

    Herkes normal bir cilde sahip olmak ister. Fakat cilt ister normal, ister yağlı, ister kuru olsun asıl önemli olan cilt bakımını bilmek ve cildimizi korumaktır. Cilt bakımı için aşağıdaki doğal ve bitkisel karışımları uygulayabilirsiniz. Bitkisel cilt bakımı hem sağlıklı hem de doğal olduğu için bayanların kozmetik ürünlere alternatif olarak her zaman tercih ettiği bir bakım yöntemi olmuştur.

    Sabah Bakımı

    İlk olarak sabah kalktığınızda su ve sabunla cildinizi iyice yıkayın ve yumuşak bir havlu ile kurulayın. Bir süre sonra yani cilt kuruduktan sonra tonikle temizleyin. Yüzünüzü temizlediğiniz pamuğa baktığınızda çok şaşıracaksınız.

    Az önce cildinizi sabunla temizlememiş gibi pamuk kirlenir. Çünkü sabun toniğin ulaşabildiği kadar cildin derinine ulaşıp oradaki kirleri temizleyemez. Cildinizi temizledikten sonra mutlaka cildinize uygun bir nemlendirici krem sürün fakat cildiniz kuru dahi olsa kreminiz çok yağlı olmasın. Sabah yaptığınız bu basit cilt bakımı cildinizi ve boynunuzu gün boyu dış etkenlerden korur ve cildinize güzellik kazandırır.

    Akşam Bakımı

    Akşam bakımı da sabah bakımına benzer. Özellikle makyajlıysanız yüzünüzü ve boynunuzu önce sabunla yıkayın, daha sonra tonik veya losyon, bunlar yoksa süt ile iyice silerek temizleyin. Yüzünüzde fondöten veya pudra artığı bırakmayın. Daha sonra cildinize sabah kullandığınızdan biraz daha yağlı bir nemlendirici krem sürün. Kreminizi cildinizin yapısına göre seçmeye özen gösterin. Evet, hepsi bu. Basit, ekonomik ve gerçekten faydalı.

    Kadife Gibi Bir Cilt İçin

    Cildinize uyguladığınız sabah ve akşam bakımının yanında haftada bir kez uygulayabileceğiniz bitkisel cilt bakımı maskelerini çeşitli kaynaklardan ve internetten sizin için derledik.

    1 adet yumurtanın beyazını iyice çırparak kabartın.
    İçine bir komposto kaşığı bal ile birkaç damla bademyağı ilave edin. Bu karışımı krema haline gelinceye kadar çırpın (eğer cildiniz kuru ise badem yağını birkaç damla daha fazla katabilirsiniz). Hazırladığınız kremi sabahları yüzünüze sürüp 1-2 saat bekleyin ve daha sonra yüzünüzü ılık suyla silin (haftada bir kez uygulayabilirsiniz).
    1 tane muzu soyup iyice ezin ve bunu yüzünüze sürüp 15 dakika bekletin. Daha sonra yüzünüzü su ile yıkayın ve yumuşak bir havlu ile kurulayın ve nemlendirici krem sürün
    (haftada bir kez uygulayabilirsiniz).
    Cilde Parlaklık Vermek İçin

    1 kaşık bal ile 1 yumurtanın akını iyice çırpıp yüzünüze sürün. 15 dakika bekledikten sonra avuç içlerinizi 4-5 kere yüzünüze bastırıp çekin. Daha sonra yüzünüzü soğuk su ile yıkayın.
    Aynı miktarlarda avokado yağı, buğday yağı, saf zeytinyağı ve 2 yemek kaşığı balı iyice karıştırıp cildinize sürün. 10-15 dakika bekledikten sonra cildinizi ılık su ile yıkayın.
    Cildinizdeki Gözenekleri Sıkılaştırmak İçin

    2-3 yemek kaşığı killi toprak ile 2 tane havucun suyunu karıştırıp yüzünüze sürün. 1 saat bekledikten sonra yüzünüzü soğuk su ile yıkayın.
    1 litre maden suyuna 1 tutam lavanta çiçeği, 1 tutam ısırgan yaprağı, 1 tutam kırlangıç otu atıp 2 gün bekletin. Sonra bu su ile yüzünüzü silin. 30 dakika bekledikten sonra ılık su ile yüzünüzü yıkayın.

    Güzellik Sütleri

    Eğer biraz vaktiniz varsa, güzellik sütlerini kendiniz hazırlayabilirsiniz. Fakat birkaç gün önceden eczacınızdan karışımlarınız için gerekli olan bazı maddeleri hazırlamasını isteyiniz, çünkü bazıları hemen temin edilemez, ısmarlanmaları gereklidir. Kuru Ciltler İçin Güzellik Sütü: 60gr. Tatlı badem, 15gr. Acı badem. Bunları kaynatın, kabuklarını soyun. Daha sonra kurutun ve bir havanda ezerek toz haline getirin. Ardından 2gr. Sodyum borat, 25gr. Saf gliserin, 300gr. Gülsuyu ilave edin ve 8 gün boyunca dinlenmeye bırakın. Daha sonra bir tülbentten süzün.

    Kremlerin Görevleri:

    Dikkat! Hiçbir krem cildi derinlemesine nemlendiremez. Kremler saydam tabakanın sadece yüzeydeki kısımlarında etkin bir rol oynayabilirler. Cildin korunması iki aşamada gerçekleşir;

    Hafif terlemelerin yaratacağı su kayıplarının engellenmesi gerekir. Bu üst deriyi dış etkenlere karşı tecrit eden korumayı önleyen kremlerin görevidir. Söz konusu kremler hava saldırılarına karşı bir engel oluşturur ve terlemenin yarattığı su kaybını yavaşlatır. Günümüzde higroskopik element olarak sütten elde edilen amino asitler cildin nemliliğinde önemli rol oynayan tabakanın asitlik oranını dengeleme gücüne sahiptir.

    Aynı zamanda deriye nemlendirici elementler sağlamak gerekir. Bu da higroskopik element esaslı nemlendirici kremlerin görevidir.

    Killi Maskeler

    Kil, birçok özelliği sayesinde deri için çok yararlı bir maddedir. Güzellik maskelerinin birçoğunda kullanılır. Sebum fazlalığını emerek, yağlı ciltleri temizler. Çıbanları kurutur ve bunların yayılmalarını engeller.

    Evde Yapabileceğiniz Maskeler;

    Kil Maskesi:

    Toz kili alın, yarım ölçü su, yarım ölçü domates, salatalık veya üzüm suyu ile hamur yapın. (Bütün yüze ve boyuna ince bir tabaka halinde sürün, yalnız gözlerinizin çevresine sürmemeye dikkat edin). 15-30 dakika bekletin, yani hamur nemliliğini kaybedene kadar bekletin. Ilık su ile çıkarın. Bu maskeyi haftada bir kez tekrarlayın. Bu maske ergenlikler, sivilceler, derideki döküntü ve kırışıklıklar için çok etkilidir. Temizleyici ve canlandırıcıdır.

    Şeftali Maskesi:

    Çok olgun bir şeftali alın ve bunu iyice ezin. Gazlı bezi iki kat yapın ve arasına ezdiğiniz şeftaliyi yayın. Bütün yüze ve boyuna sürün, 20 dakika koyunca yatarak bekletin. Gül suyu ile yıkayarak temizleyin. Bu maske tenin tazeliği, canlılığı için çok yararlıdır.

    Havuç Maskesi:

    Havuç ve maydanozu püre haline gelene kadar mikserden geçirin. Yüze ve boyuna kalın bir tabaka halinde sürün. 20 dakika kadar bekletin ve daha sonra ilik suyla temizleyin. Bu maske deriyi zehirlerinden arındırarak temizler, cilde eski inceliğini ve elastikiyetini ve esnekliğini kazandırır.

    Salatalık Maskesi:

    Eşit miktarlarda salatalık, helvacı kabağı ve kavun çekirdeği alın. Bunları bir mikserden ayrı ayrı geçirerek iyice toz haline getirin. Bir miktar süte her tozdan birer kaşık olmak üzere krem koyuluğuna gelene kadar koyun. Bu karışımı yüzünüze sürün ve yaklaşık 30 dakika kadar bekletin. Ilık gül suyu ile çıkarın. Bu maske geniş gözenekli ciltlere çok faydalıdır.

    Tere Maskesi:

    Bir ölçü bala üç ölçü tere özü katin. İkisini birden iyice karıştırın. Böylece bir maskeden çok losyon elde etmiş olursunuz. Pamuktan yapacağınız bir tampona bu losyondan bolca koyarak sabah-aksam yüzünüze sürün. Kurumaya bırakın. Ilık suyla çıkarın. Bu losyon derideki kızarıklıklara da iyi gelir.

    Doğal Ürünler;

    Kayısı: Deriyi temizler, besler ve canlandırır. Normal ciltlere gerginlik, esneklik verir. Bir parça kayısıyı yüzünüzde ezin. Deriye islemesi için kurumaya bırakın.
    Akdiken: Dinlendirici ve kan hücumunu önleyici bir etkisi vardır; bir güzellik kremine katıldığı takdirde kızarıklıkları ve sivilceleri iyileştirir.
    Patlıcan: Teni hafifletir, beyazlatır ve birçok deri hastalıklarını önler.
    Avokado: Tropikal bölgelerde yetişen ve yurdumuzda bulunan bir meyvedir. Yağının canlandırıcı ve vitaminlendirici bir özelliği vardır.
    Papatya: Dinlendiricidir, kan hücumunu önler ve kani temizler.
    Havuç: Deri ve dokular için gençleştirici bir gücü vardır. Deri hastalıklarında tavsiye edilir.
    Limon: Yağ sızması ve gözeneklerin gevşemesiyle savaşır. Kırışıklıları giderir, teni beyazlaştırır, yüz ve eller için hazırlanan birçok karşımın muhteviyatında yer alır.
    Salatalık: Ferahlatıcı, yumuşatıcı ve sıkılaştırıcı özellikleri vardır. Kozmetikte çokça kullanılır.
    Tere: Tere özü, dişleri kuvvetlendirici harika bir maddedir.
    Çilek: sıkılaştırıcı, canlandırıcı ve cildi gerici özellikleri vardır. Yağlı ve donuk ciltlere iyi gelir.
    Marul: Madensel tuzlar bakımından çok zengindir ve güneş yanıklarını iyileştirir. Deriyi beyazlaştırır ve parlaklık verir.
    Portakal: Çok besleyici ve güç arttırıcı etkisi vardır. Birçok kremin karışımına katılır.
    Mürver: Ferahlatıcı ve güç arttırıcı etkisi vardır; deriyi temizler. Mürver suyu tahriş olmuş ve pürtüklü ciltlere özellikle tavsiye edilir.
    Çay: Kan hücumunu önleyici ve hafifletici etkisi vardır. Kompres seklinde kızarmış ve yorgun gözlere losyon seklinde ise, güneş yanıklarına oldukça iyi gelir.

    Yağlı Ciltler:

    Eğer cildiniz yağlıysa bu, ne kötü ne de yararlı bir durumdur. Yalnızca cildinizi tanımanız gerekir. Eğer aşırı bir yağ sızmasına uğramışsa, bunu bir dram yapmaya da hiç gerek yoktur. Yağlı bir cilt, genellikle, yağ bezlerinin kötü çalışmasının sonucudur. Genetik bir olaydır. Eğer derinizi, büyük bir özen ve dikkatli bir bakımla tedavi ederseniz, bu durumu düzeltebilirsiniz.

    Yapılmaması Gerekenler:

    Çok kuvvetli temizleyici kimyasallar kullanmak.
    Deriyi sabunla çokça ovalayarak bozmak. Çünkü bu yüzden deri tümüyle kuru bir hal alır.
    Yapılması Gerekenler:

    Kuru bir cilt kadar aşırı hassas olduğundan onun gibi özenle tedavi edilmelidir. Fazla yağların aşırı derecede alınması yağ bezelerini harekete geçirir ki, bu da enfeksiyonlara sebep olur. Onu güneşten ve soğuktan korumak gerekir. Yağlı bir cilt sanıldığı kadar dirençli ve dayanıklı değildir.

    En yüzeydeki tabakayı kuruttuğu için soğuktan çok rahatsız olur, ayni zamanda kötü ve yetersiz beslenmeye karşı da çok hassastır. Ayni şekilde güneşten de çok zarar görür, cildinizi güneşe karşı da korumanız gerekir. Doğal olarak, sebum yönünden aşırı zengindir. Oysa güneşe karşı son derece korumasızdır.

    Hele güneş için bir madde kullanmıyorsanız, güneşin zararlı etkilerine karşı iyice korumasız kalırsınız. Güneş diğer ciltler için olduğu gibi yağlı ciltler içinde iyidir. Çünkü bakteriler üzerinde etkilidir ve kan dolaşımını harekete geçirir. Ama güneş banyolarınızın dozunu iyi ayarlamanız şarttır. Ergenlikler söz konusu olduğunca güneşe hiç güvenilmez. Ayrıca beslenmenizin mutlaka iyi düzenlenmiş olması gerekir.

    Kuru Ciltler:

    Kuru bir cilt su ve sebum yönünden yoksuldur, yani nemsizdir, kurudur. Çok hassastır, bu nedenle de zamansız oluşan kırışıklıklara, tahrişlere ve sivilcelere çok elverişlidir. Azulenli bir süt ve”kuru ciltler için özel” yumuşak bir kremle tam ve derin bir temizlik yapılır. Süt veya Krem azulenli bir losyonla çıkarılır. İltihap önleyici bir losyon ilik olarak püskürtülür veya 10 dakika süresince ozon buharı altında durulur. Bu sonuncusu yüzü kan hücumuna uğratmamak için belli bir uzaktan yapılmalıdır. Bu işlemler kusurlarını ortaya çıkarmak için, üst deriyi bir sınava tabi tutar.

    Günlük Cilt Bakımı:

    Güzellik konusunda da, diğer birçok şeyde olduğu gibi, iyileştirmekten çok, önceden önlem almak daha iyidir. Normal ciltler için günlük, genel bakımı gereksiz görmüyoruz. Bunu başınızdan atmak için hiçbir özür göstermeyin, zaman yokluğu, yorgunluk, moral bozukluğu vs sebepleri bahane edip kendinizi bırakmayın.

    Akşam: Boynunuzu ve yüzünüzü özenle ve su maddelerle temizleyin;

    Kuru Ciltler İçin: Yağlı bir makyaj çıkarıcı ve yumuşak bir süt.
    Yağlı Ciltlere: Temizleyici bir krem veya yağlı ciltler için özel bir makyaj temizleyici ile daha sonra hafif sıkılaştırıcı bir tonik losyonla tamponlayın. Yüzünüze ve boynunuza besleyici bir krem sürün, fazlalığı emici bir kâğıtla alın.
    Sabah: Yüzünüzü ve boynunuzu derinize uygun bir temizleyici ile temizleyin. Uygun bir losyonla ya da tonikle tamponlayın Dolaşımı hızlandırmak için deriyi hafifçe sıkın. İlk temel maddeyi sürün, ardından makyajınıza başlayın.

    Öneriler: Sabah-aksam gözlerinizi kan hücumunu önleyici bir losyonla yıkayın. Bütün bu bakımlar için size önerilen hareketleri yapın. Ayni zamanda da kaşlarınızı da esnetin. Cildi iyi halde, güzel, sağlıklı tutmak için her gün bir kaç dakika zaman kaybı değildir.

    Güzel Bir Tene Sahip Olmak İçin 8 Altın Kuralı Unutmayın!

    1. Derinlemesine Temizlenin:

    İnsan yorgun olduğu zaman makyajı temizlemek istemez.”Yarın bakarım” der. Bu büyük bir hatadır! Büyük bir gün boyunca yüzünüzde duran bir makyaj, gözenekleri tıkar ve belli bir süre sonra deri inceliğini yitirir.

    Makyaj temizleme sağlıklı bir güzelliğin temelidir. Temizleyicileri ve losyonları, pamuk ve makyaj temizleyici kâğıtlar tümüyle temiz çıkana kadar kullanın. Her zaman yüzünüze dokunmadan önce ellerinizin temiz olmasına özen gösterin.

    2. Hafif Bir Fondöten Kullanın:

    Kalın bir tabaka fondöten”tabaka” yapar, çirkin durur. Kırışıklıları özellikle belirtir. Onları burun çevresinde, alında, çenede, dudakların üzerinde daha belirgin yapar. Genişlemiş olan gözenekleri de ortaya çıkarır.

    3. Yüzünüzü Hırpalamayın:

    Fondöteninizi yalnızca hafif darbelerle, aşağıdan yukarıya doğru ve önceki tavsiyelerimizi hatırlayarak sürün.

    4. Yüzünüzü Koruyun:

    Düzenli olarak nemlendirici, bir cilt üstü kremi veya bir besleyici kullanın. Açık havada yaşayanlar bir güneş kremi kullanmayı unutmayın!

    5. Mümkün olduğunca Fazla Oksijen Alın:

    Her defasında soluyabildiğiniz kadar soluyun. Güzel havalarda pencereniz açık uyuyun. Unutmayın ki, deri, vücudun genel oksijen alımında önemli rol oynar ve iyi oksijen almış deri sağlıklı bir deridir. Hafta sonu tatillerinizi açık havada, ormanlık sayfiyelerde geçirmeye çalışın.

    6. Uyku Saatleriniz Düzenli Olmalı:

    Uyku güzellik için çok önemli bir etkendir. Eğer düzensiz bir uyku saatiniz varsa, sigara ve içki de içiyorsanız bütün bunlar teniniz ve sağlığınız için oldukça kötüdür.

    7. Sağlıklı Bir Beslenme Diyeti Uygulayın:

    Beslenmenin cildiniz üzerinde oldukça büyük bir etkisinin olduğu hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Düzensiz ve sağlıksız beslenmenin cildinizi ve sağlığınızı bozacağını aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın.

    8. Fazla İlaç Kullanmayın:

    Biliyorsunuz ki, deri, organizmanın özümlediklerini dışarı atar. Böylelikle de bu atıklar cildinizi bozar.

    Evde Epilasyon Yapılışı

    Dudak Üstü Tüyler:

    Dudakların üzerindeki, hiçte hoş olmayan tüyler kadar estetik bozucu bir şey yoktur. Bunlar bazen de yanaklarda veya kulak memelerinde de oluşabilir. Bazı kadınlar bu tüyleri çok değişik yollarla yok ederler. Bu tüyler fonksiyonel bozukluklardan, daha çok iç saldı bezlerindeki bozukluklardan oluşur.

    Eğer esmerseniz ve sert tüyleriniz varsa muhakkak güzellik salonunda epilasyon yaptırmanız gerekir. Eğer tüyleriniz çok inceyse ve yalnızca hafif bir gölge oluşturuyorsa kendiniz bunların rengini açabilirsiniz.

    Oksijenli Su İle Renk Açma

    Bazıları oksijenli suyun tüyleri çoğalttığını, beslediğini söyler. Bu yanlıştır. Tüy sararır, incelir, kurur ve sonunda kırılır. Uygulaması oldukça basittir; İyi temizlenmiş, pisliklerden arınmış bir cilde her zamanki toniğinizden sürün. Daha sonra oksijenli suya batırılmış bir pamukla tamponlayın ve 20 dakika kadar beklettikten sonra sadece suyla temizleyin.

    Tüy Dökücü İlaçlar:

    Eczanelerde, koltuk altlarınız veya bacaklarınız için ve hatta yüzünüz için de kullanabileceğiniz kil dökücü krem ve pomatlar bulabilirsiniz.

    Cımbız:

    İlk önce tüyleri alacağınız bölgeyi özenle temizlemeli ve alkollü bir losyonla dezenfekte etmelisiniz. Daha sonra deriyi yumuşatmak için su kompresleri uygulayın. Ardından koruyucu bir krem sürün. Simdi sol elin parmaklarıyla deriyi gererek, tüyü bir defada ve çıktığı doğrultuda çekerek çıkarın. İşlem bittikten sonra, iyi bir sıcak su kompresi ve arkasından kolonya kompresi uygulayın ve nişastalı bir pudra ile pudralayın.

    Vitaminler ve Güzellik;

    Vücudun, işlevini tam olarak yapabilmesi için günlük belli oranlarda elemana ihtiyacı vardır; kaloriler, vitaminler, madensel tuzlar. Su halde, bu elemanların neye yaradıklarını eksiklerinin nelere yol açacağını bilmemiz gerekmektedir.

    A vitamini:

    Gözlerin sağlıklı olmalarında çok önemlidir.
    Eksikliği görme bozuklukları oluşturabilir ki bu bozuklukların başlıcalar şunlardır;

    1. Saydam tabakanın donuklaşması ve sertleşmesi
    2. Keskin görüşteki azalma.
    3. Yanma hissi.
    4. Kızarıklıklar.

    Tenin parlaklığı ve tazeliği için kaçınılmazdır. Yokluğunda derinin metabolizmasında bir değişim olabilir. deri kurur. Meyvelerin ve sebzelerin büyük bir bölümünde, karaciğer ve böbrek gibi sakatatlarda, balıklarda ve sütlü maddelerde yer alır.

    C Vitamini:

    Yokluğu dış eti hastalıkları, ağız yangıları ve dış dökülmelerine yol açar.
    Nefesin pis kokmasına sebep olabilir.
    Sedef hastalığı veya ergenlikler halinde tavsiye edilir.
    Eksikliği derinin kurumasına yol açar. Özellikle taze sebze ve meyvelerde bulunur.
    E Vitamini:

    Bu gençlik ve üreme vitaminidir. Üreme fonksiyonları üzerinde çok önemli bir rolü vardır ve iç salgı bezleri sisteminin güzellik üzerindeki önemi bilindiği zaman ihmal edilmemesi gerektiği kolaylıkla anlaşılır. Gözler için çok önemlidir ve miyop ( uzağı iyi görememe) hastalığında tavsiye edilir.

    Egzama hastalığının tedavisinde etkendir. Söz konusu vitamini her zaman elinizin altında, ekmek ve peynirde bulabilirsiniz.

    Karma Ciltler:

    Karma cilt, kuru, nemsiz ciltlerin ve yağlı hassas ciltlerin tüm belirtilerini taşır. Yüzdeki yağ bezelerinin düzensiz çalışmaları etkendir.
    Genelde, alın, burun ve çene yağlı özellikler, yanaklar bölgesi ise nemsiz bir eğilim gösterir. Su halde kolayca anlaşılacağı üzere bakımlar iki defada ve bölgelere göre iki şekilde yapılır.

    Karma Ciltlerin Bakımı:

    Akşam;

    Yüzü ve boynu sıvı bir makyaj temizleyici veya derinlemesine isleyen hafif yağlı bir sütle temizleyin.
    Temizleyici bir kâğıtla silin.
    Bütün pislikler temizleninceye kadar işlemi tekrarlayın.
    Canlılık verici bir losyon tonik uygulayın.
    İki günde bir sıkılaştırıcı ve yağlanmayı önleyici bir losyon kullanın.
    Daha sonra yüzün kuru bölgelerine besleyici, yumuşatıcı ve nemlendirici bir krem sürün: bunu hafif sıyırmalarla ve daima yukarı doğru uygulayın.
    Haftada iki kez yağlı bölgeleri alın burun ve çeneyi temizleyici bir kremle temizleyin.
    Sabah;

    Yüzünüzü ve boynunuzu makyaj temizleyici sıvı veya sütle temizleyin.
    Aşırı yağ sızmasını azaltmak için canlandırıcı ve hafif sıkılaştırıcı bir losyonla yağlı bölgeleri gerginleştirin. Hafif darbelerle uygulanan bu losyon kaşları sağlamlaştırır.
    Maden suyunu koruyucu olarak kullanın.
    Deriyi canlandırmak için hafifçe sıkın, bu, maddenin daha iyi islemesini sağlayacaktır.
    Özellikle kuru bölgeler üzerinde durarak kapayıcı ve yeniden nemlendirici iyi bir krem uygulayın.

  • Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyonun kişinin hayatını etkilediği önemli alanlardan biri de cinsel yaşamdır. Depresyonda olan kişilerde, cinsel isteksizlik, zevk alamama, erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda vajinismus gibi cinsel işlev bozuklukları yaşanabilir. Depresyonda olan kişi, genel bir mutsuzluk hali içinde olduğu için hayattan ve yaptığı aktivitelerden eski aldığı zevki almaz.

    ETKİLERİ FARKLI
    Cinsellik eskisi gibi zevk vermediği, heyecan ve arzu yaşatmadığı için kişi cinsellikten kaçınır. Depresyon, aynı zamanda kendine güvenin de azaldığı bir dönem olduğu için kişi cinsel ilişkide de yetersizlik olacağını düşünerek kaygı yaşar.
    Depresyon kadın ve erkekleri farklı etkiler. Depresyondaki kadınlar, daha fazla içe kapanmayı, hüzünlerini kendi içlerinde yaşamayı seçerken, erkekler yaşadıkları mutsuzluğu öfke patlamaları, riskli davranışlarla dışa vururlar. İstek kaybı ve zevk alamama her iki cins için ortak olsa da, depresyonun yol açtığı cinsel işlev bozuklukları erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterebilir. Kadınlar cinsel uyarılma, orgazmla ilgili problemler, vajinismus yaşarlarken, erkeklerde sertleşme kaybı, erken-geç boşalma sorunları görülebilir.

    KISIR DÖNGÜ
    Depresyon ve cinsel sorunlar ilişkisinde olumsuz bir kısır döngü görüyoruz, Çünkü depresyon cinsel sorunlara neden olurken, cinsel sorunlar da depresyonu ağırlaştırabilir. Hasta cinsel hayatının tamamen sona erdiğini düşünerek depresyonunu daha ağır yaşamaya başlar.
    Cinsellik, performans kaygısı haline geldiği zaman da, başaramama korkusu cinsel işlev bozukluğunun kalıcı olmasına neden olabilir. Depresyonda olan birey bu sıkıntıları eşiyle ilişkisiyle ilgili yaşıyorsa, problemler çözülmedikçe, eşler arasındaki her iletişim, paylaşım gibi, cinsellik de bundan etkilenecektir.

    İSTEĞİ AZALTIYOR
    Depresyon tedavisi için kullanılan antidepresan ilaçların büyük çoğunluğu yan etki olarak cinsel isteği azaltmaktadır. Sertleşmede azalma, vajinada kuruluk, orgazm süresinin azalması bu yan etkiler arasında sayılabilir. Dolayısıyla, depresyonda zaten varolan cinsel sorunlar, ilaç tedavisiyle daha da artabilmektedir.

    Dr. Zafer ATASOY

  • Tükenmişlik Sendromu Bulaşıcıymış

    Tükenmişlik Sendromu Bulaşıcıymış

    Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı ve Medya Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya, “tükenmiş” bireylerin bulunduğu ortamlarda, bu sürecin diğerlerini de etkileyebildiğini ve onların da tükenmişlik yaşamalarını kolaylaştırdığını bildirdi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Doç. Dr. Kaya, “tükenme” kavramının, yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakmayla karakterize bir durumu tanımlamak için kullanıldığını söyledi.

    Yapılan çalışmalara göre tükenmişliğin, sağlık çalışanlarında diğer meslek gruplarına göre daha fazla olduğunu, ancak bunun her meslek grubunda görülebileceğini belirten Kaya, şu bilgileri aktardı:

    “Tükenmişlik, duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve azalmış başarı duygusu olmak üzere üç ayrı biçimde yaşanabilir. Bu değişiklikler işe bağlı tutum ve davranışlarda değişikliklerle kendini gösterebilir. Tükenmişliğin temel özellikleri enerji kaybı, motivasyon eksikliği, diğerlerine karşı negatif tutum ve aktif olarak geri çekilmeyi içerir. Bunun yanı sıra fiziksel tükenme, kronik yorgunluk, çaresizlik, ümitsizlik, negatif bir kendilik algısı, duygusal ve zihinsel tükenme de tükenmişliğin göstergelerindendir.”

    Dört evresi var

    1. Evre: Yüksek Beklenti

    Tükenmenin dört evresi olduğunu ancak bunun kişinin bir evreden diğerine geçtiği kesintili bir süreç şeklinde değil, birbiri içine geçmiş süreçler şeklinde kendini gösterdiğini anlatan Kaya, “İdealistik Coşku Evresi” olarak tanımlanan birinci evrede yüksek bir umut, enerjide artma ve gerçekçi olmayan boyutlara varan mesleki beklentiler sergilendiğini söyledi.

    Bu evrede kişi için mesleğinin her şeyin önünde olduğunu, uykusuzluğa, gergin çalışma ortamlarına, kendine ve yaşamın diğer yönlerine zamanını ve enerjisini ayıramayışına karşı üstün bir uyum sağlama çabası ortaya konulduğunu belirte

    2. Evre: Durağanlaşma

    Doç. Dr. Kaya, ikinci evrenin ise “durağanlaşma” olarak tanımlandığını bildirdi.

    Bu evrede artık istek ve umutta azalma yaşandığını, kişinin, mesleğini uygularken karşılaştığı güçlüklerden, daha önce umursamadığı ya da yok saydığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya başladığını ifade eden Kaya, iş dışında bir şey yapmamanın giderek sorgulandığını dile getirdi.

    3. Evre: Engellenme

    “Engellenme” diye tanımlananan üçüncü evrede, kişinin insanları, çalışma sistemini, olumsuz çalışma koşullarını değiştirmenin ne denli zor olduğunu fark ettiğini, aşırı bir engellenmişlik ve hayal kırıklığı duygusu yaşadığını bildiren Kaya, “Hasta bu durumda uyum sağlamaya odaklı savunma ve başa çıkma çabalarını harekete geçirir. Kullandığı uyum bozucu savunmalar ve başa çıkma stratejileri ile tükenmişliği daha da ilerletir. Giderek kendini geri çekme, kaçınma şeklinde bireyin kişisel özelliklerine da bağlı olan davranışlar gözlenir” diye konuştu.

    4. Evre: Apati

    Kaya, “Apati” denilen dördüncü evrede ise tepkisizliğin hakim olduğunu, bu evrede duygusal kopma, duyarsızlaşma, donuklaşma, derin bir inançsızlık ve umutsuzluk gözlendiğini anlattı.

    Hastanın bu dönemde mesleğini ekonomik ve sosyal güvence için sürdürdüğünü ancak zevk almadığını, böyle bir durumda iş yaşamının kişi için bir doyum ve kendini gerçekleştirme alanı olmaktan uzak bir yer haline geldiğini anlatan Kaya, hastanın sıkıntı ve mutsuzluk veren bir ortamda bulunduğunu söyledi.

    Stresli iş tüketiyor

    Özelikle acil servislerin çalışma koşulları gereği sıklıkla fiziksel dikkat gerektiren, çalışanlar için sürekli merhamet, sempati ve acıma için ağır yük oluşturan yerler olduğuna dikkati çeken Kaya, bu ortamda çalışmanın yarattığı stresin kişiyi duygusal açıdan güçsüzleştirdiğini ve tükettiğini aktardı.

    Doç. Dr. Burhanettin Kaya, destek sistemlerinin olmamasının da tükenmişliği artırdığını, işe devamlılığın ve üretkenliğin azalmasına yol açtığını ifade ederek, “Tükenmişlik ‘bulaşıcı’ bir durumdur. Tükenmiş bireylerin bulunduğu ortamlarda bu süreç diğer bireyleri de etkileyebilmekte ve onların da tükenmişlik yaşamalarını kolaylaştırmaktadır” diye konuştu.

  • Gözaltı morluklarından kurtulmanın yolları

    Gözaltı morluklarından kurtulmanın yolları

    Aşırı tuz tüketimi, stres, yorgunluk, uykusuzluk gözaltı morluklarının en önemli sebeplerindendir. Krem, kapatıcı gibi birçok kimyasal ürünleri kullanırız ama gözaltı morluklarından kurtulmak isterken cildimizi riske attığımızı unuturuz. Bitkisel çözüm hem kısa sürede etkili sonuç almanızı sağlar hem de cildinize bir zararı olmaz. İşte bitkisel çözümler:

    Gözaltı morluklarından kurtulmak istiyorsanız ilk önce beslenme düzeninize dikkat etmelisiniz. Çünkü gözaltı morlukları vücutta birikmiş toksinlerden oluşur. Bu yüzden kahve, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklarınızı azaltmalısınız. Sabah kahvaltılarını düzenli yapmalı ve sağlıklı yiyeceklerden yemelisiniz.

    Her gün, düzenli olarak su içmelisiniz. Su, vücuttaki toksinlerin kolayca dışarı atılmasına yardımcı olur. Cildi gençleştirir ve cilt lekelerinin kaybolmasını sağlar.

    Sallama poşet çaylarını ya da demlediğiniz çayların çöplerini sakın atmayın. Çünkü çay, gözaltı morluklarının en önemli bitkisel çözümlerinden biridir. Çay çöplerini ya da sallama poşet çayları soğuduktan sonra, 10-15 dakika gözlerinizde bekletin.

    Göz bölgenize aşırı makyaj yapmaktan kaçının. Böylece cildinizin hava almasını sağlamış olursunuz. Ayrıca sürdüğünüz nemlendirici kremleri, pamuk yardımı ile gözaltlarınızda iyice dağılmış olmasına dikkat edin.

    Sıcak suyu bir kovaya koyun ve yüzünüze buhar banyosu yapın. Hem gözaltı morluklarınızın azaldığını hem de yüzünüzdeki gözeneklerin açıldığını göreceksiniz. Bu sayede kolaylıkla yüz temizliğinizi de gerçekleştirebilirsiniz.

    Gözaltı morlukları olan kişiler, bol meyve ve sebze tüketmelidir. Özellikle C ve E vitamini bakımından zengin yiyecekler gözaltı morluklarını geçirmek için önemlidir.

    Gözaltı morluğuna iyi gelen önemli besin patates ve salatalıktır. Çiğ patates ve salatalığı göz kapaklarınıza koyarak, 15 dakika uygulayacağınız doğal maske ile gözaltı morluklarından kolaylıkla kurtulabilirsiniz.

    Gözlerinize soğuk su ya da buz ile kompres uygulayın. Böylece hem gözlerinizi rahatlatmış hem de gözaltı morluklarından kurtulmuş olursunuz.

  • Erkekler Ve Kadınlar Neden Tartışır?

    Erkekler Ve Kadınlar Neden Tartışır?

    Hayalinizdeki insanı bulup hayatı paylaşmaya başladığınızda bambaşka bir dünyaya adım atarsınız. Daha mutlu, sağlıklı bir insan olur, ilişkinin sayısız güzelliklerini tadarsınız. Bir süre sonra belli konularda tartışmalar başlayınca iki tarafında tadı kaçar. Ancak, konular genelde bellidir ve göreceksiniz aslında tartışmaya değmeyecek kadar da önemsizdir.

    İşte erkekler ve kadınların en çok tartıştıkları konular:

    Para meseleleri: Günümüzün olmazsa olmazı para, zaman zaman ilişkiyi sıkıntıya sokabiliyor. Bu konuda anlaşma sağlamak kimilerini zorlasa da diyalogla çözüm üretmek elbette mümkün.

    Boş zamanlar: Bu konuda hiç tartışılır mı demeyin. Çiftlerin en çok tartıştığı konu, günlük işler bittikten sonra ne yapılacağıdır. Biri evde dinlenip maç izlemek isterken diğeri dışarı çıkıp deniz kenarında bir kahve içmek ister. Bunun çözümü de bazen beraber, bazen ayrı ayrı geçirilen zamanlar olduğunu kabul edip boşlukları ona göre değerlendirmektir.

    Kıskançlık: İki tarafın zaman zaman kapıldığı bu duygu tartışmaların çoğuna sebep olur. İçinizden gelen bu duyguyu kontrol etmek zor olsa da konuşarak ve yersiz tepkileri dizginleyerek bunun önüne geçebilirsiniz.

    İş bölümü: Anlatmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz. Söz konusu ev işleri olunca tüm yükün sizde olduğunu düşünüyorsanız, sakin ve mantıklı bir konuşma yaparak yardım isteyebilirsiniz. Tartışma ise sorununuzu çözmeyecektir. Aksine sinirleriniz daha çok bozulur.

    Din : İlişki ciddileşmeden bu konuyu konuşmakta fayda var. Böylece ileride tahmin etmeyeceğiniz sorunlarla karşılaşmazsınız.
    Politika: Politika öyle birşeydir ki aynı görüşe sahipken bile tartışabilirsiniz. Burada önemli olan karşınızdakini dinleyip fikrine saygı duymaktır. Size de aynısı yapıldığında büyük tartışmalara girmeden seviyeli ve ufkunuzu genişletici bir aktiviteye dönüşebilir. Ancak, birbirinizin farklı görüşlerine tahammül edemiyorsanız, biraz daha büyük bir sorununuz var demektir.

    Ev hayvanları: Ciddi anlaşmazlıklara sebep olabilen ev hayvanları söz konusu olduğunda, sahibini tercih yapmaya zorlamak işi iyice yokuşa sürer. Ancak çareler tükenmez, konuşarak ortak bir noktada anlaşılabilir.

    Stres: Hiç tartışmanın ortasında durup başlangıç noktasını hatırlayamadığınız zamanlar oldu mu? Yoğun bir günün sonunda normalde etkilenmeyeceğiniz şeylerin sizi sinirlendirdiğini, tahmmülünüzün düştüğünü farkedersiniz. Böyle anlarda çıkan tartışmaların elle tutulur bir sebebi olmasa da kontrolü de zordur, engelleyemezsiniz. Eğer sebepsiz yere tartıştığınızı farkedip tatlıya bağlarsanız size faydası bile olabilir. Biraz sinir atmış olursunuz.

  • Astım ataklarından korunmanın yolları

    Astım ataklarından korunmanın yolları

    Ülkemizde 3,5 milyon kişinin sorunu olan astım, tedavi edilmezse yaşam kalitesini düşürüyor, hatta hastanın hayatını bile tehdit edebiliyor. Aslında astım basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor!

    Astım havayollarının duyarlılığının artması ve daralması ile karakterize, ataklar halinde seyreden kronik bir hastalık. Dünyada yaklaşık 300 milyon, ülkemizde de yaklaşık 3.5 milyon astım hastası yaşıyor. Son yıllarda astım görülme sıklığında belirgin artış mevcut. Öyle ki Batı Avrupa’da son 10 yılda 2 katına çıkarken, bu oran Amerika birleşik devletlerinde yüzde 60’larda seyrediyor. Astımın görülme sıklığındaki artışın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; sanayileşme ve egzoz gibi nedenlerle dış ortam hava kirliliğinin artması, hamilelikte sigara içilmesi, ev içi alerjen yoğunluğunun artması, obezite, anne sütü verilmemesi, katkı maddeleri, boyalı ve hazır gıda tüketimindeki artış gibi faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. Tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini düşüren, hatta hayatını bile tehdit edebilen astım aslında basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ceyda Kırışoğlu, astım ataklarını kontrol altına almanın yollarını anlattı.

    Astımın oluşum nedenleri neler?
    Astımlı kişi hastalığı tetikleyen alerjenler, soğuk veya kirli hava, stres veya enfeksiyon gibi etkenlerle temasa geçtiğinde hava yolları daralıyor. Bu darlık sonucu da çeşitli yakınmalar ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda astımın belirtilerinden hepsi ortaya çıkabileceği gibi, bazılarında ise sadece birkaçı, hatta sadece biri görülebiliyor.

    Kimler risk altında? Astımda en önemli risk faktörü nedir?
    Astımda en önemli risk faktörü genetik yapı. Ebeveynlerden birinde astım olması durumunda çocukta gelişme riski yüzde 20- 30 iken, bu risk her iki ebeveynde olması durumunda yüzde 60- 70’lere yükseliyor.
    Genetik olarak alerjik yapısı olanlarda, yani atopik bireylerde astım riski 10-20 kat daha fazla oluyor. Alerjik nezlesi olanlarda da astım gelişme riski 9- 14 kat artıyor.
    Son yıllarda obezite astım gelişimi için risk faktörleri arasında sayılıyor.
    Bir diğer risk faktörü ise cinsiyet. Astım çocukluk çağında erkeklerde, erişkinlerde ise kadınlarda daha sık görülüyor.
    İzosiyanatlar gibi 300’ den fazla madde mesleksel astıma neden oluyor.
    Hamilelikte sigara içen annelerin bebeklerinde, sigara içmeyen annelere göre daha sık görülüyor.
    Evde, hatta balkonda sigara içilen evlerde büyüyen bebeklerde astım gelişme riski hiç sigara içilmeyen evlere göre 3 kat artıyor.

    Hangi belirtiler ile ortaya çıkıyor?
    Nöbetler halinde gelen öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum ve göğüste baskı veya tıkanma hissi astımın tipik belirtilerini oluşturuyor.
    Sabaha karşı semptomların artış gösterip uykuyu bölmesi astımı destekliyor.
    Sıklıkla eforla, özellikle merdiven çıkarken veya yokuş yukarı yürürken nefes darlığında artış görülüyor.
    Astımda genellikle kuru özellikli öksürük görülüyor. Bazen öksürük astımın tek belirtisi olabiliyor. Bu tablo ‘öksürükle seyreden astım’ olarak değerlendiriliyor. Astımlı hastalarda bronş hassasiyetine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası uzun süren öksürük görülebiliyor. Bu durum astım tedavisinin yetersiz kaldığını veya yapılmadığını gösteriyor. Dolayısıyla enfeksiyon sonrası uzayan öksürüklerde mutlaka hekime danışmak gerekiyor.
    Sıklıkla kuru öksürük görülmekle birlikte arada balgam tıkaçları da çıkarılabiliyor. Bu tıkaçlar çıktıktan sonra belirgin rahatlama sağlanıyor

    Astım nasıl tedavi ediliyor?
    Astımda hedef hastalığın kontrol altında olması. Yani gün içinde nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük gibi semptomlar yaşamamak, gece nefes darlığı ile uyanmamak ve kurtarıcı nefes açıcı ilaç kullanma gereksiniminin olmaması amaçlanıyor. Astım kontrol altında olduğu sürece kişinin hayatını etkilemiyor. Astım hastası olimpiyat şampiyonu yüzücüler ve profesyonel futbolcular bunun en iyi örneğini oluşturuyor. Semptomlar ve solunum fonksiyon testi değerlerine göre hastalığın şiddeti belirlendikten sonra tedavi planlanıyor. İlaçlar kontrol ediciler ve semptom gidericiler olarak iki grupta toplanır. Günümüzde en etkin olan astım ilaçları nefes yoluyla alınan kortizonlu ilaçlar. Çok düşük dozlarda uygulanan bu ilaçlar standart tedaviler sırasında kana geçmiyor, kilo alımına neden olmuyor. Yine hastaya göre alerjiye yönelik farklı ek tedaviler de kullanılıyor. Astım kontrol altındaysa ilaç dozları azaltılabiliyor, kontrolsüz olduğunda ise ilaç çeşidinde veya dozunda artış yapılıyor.

    Atakları kontrol altına almanın 6 yolu
    1- Nefes yoluyla aldığınız ilaçlarınızı erken kesmeyin. İlaçlarınız mutlaka hekiminizin gözetiminde ve önerileri doğrultusunda kullanın.

    2- İlaç tedavisine yanıtı ve hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştirdiği için sigara dumanına maruz kalmaktan kaçının.

    3- Alerjenlere maruz kalmamak için gerekli önlemleri alın. Ev içindeki nem oranını yüzde 50’nin altında tutmak, mümkün olduğunca az halı kullanmak, eşyaları kapalı dolapların içine yerleştirmek, ağır kadife perde ve yatak örtüsü kullanımından kaçınmak, polen mevsiminde evi sabah erken saatlerde havalandırmak alabileceğiniz basit önlemlerden bazılarını oluşturuyor.

    4- Obezite astımı tetikleyen bir faktör olup, hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştiriyor. Bunda leptin hormonunun rol oynadığı biliniyor. Astım kontrolünü kolaylaştırdığı için fazla kilolarınızdan kurtulun.

    5- Enfeksiyonlar en sık tetikleyen faktörlerden biri olduğu için korunma amaçlı olarak grip ve pnömokok aşıları yaptırabilirsiniz.

    6- Beslenmede mümkün olduğunca doğal olanları tercih edin. Hazır gıdalar, boyalı maddeler, katkı maddeleri, MSG gibi maddelerden sakının.

  • Cinsel Yaşamı Korumanın Yolları

    Cinsel Yaşamı Korumanın Yolları

    Cinsel Hayatınız Sallantıda mı?

    Çiftlerin farkına varamadığı küçük sebepler ilişkinin gidişatında olumsuz etkiler yaratıyor olabilir.

    İlişkinizi Korumanın Yolları

    Bilindiği üzere uykusuzluk pek çok sağlık problemini de beraberinde getiriyor. Sevişme üzerinde de oldukça kötü etkiye sahip olan uyku düzenimize dikkat etmek çok önemli. Düzenli ve sağlıklı bir cinsel hayat için günde en az 6 saat uyumak gerekiyor.

    Depresyon, pek çok kadının cinsel isteksizliğinde büyük rol oynuyor. Kadın erkek ilişkilerinde oldukça olumsuz etkiye sahip olan depresyonun uzmanlar tarafından tedavi edilmesi şart. Burada koşul sadece cinsel hayatınız değil, eğer tedavi olmazsanız günlük hayatınızda da pek çok sorun ortaya çıkacaktır.

    Stresli bir iş yaşamı genelde erkeklerde libido düzeyini oldukça düşürmektedir. İş hayatınız stresli olabilir ama eve iş getirmeniz hem sizin hem de sevgilinizin gerilmesine sebep olacaktır.

    Kilo almak hem fiziksel hem de ruhsal anlamda özgüveni azaltan bir durumdur. Kadın ya da erkek kilo aldıkça kendine güveni azalacak ve zamanla sevişmekten de soğuyacaktır. Özgüven eksikliği sevişmenin büyük düşmanlarından biri.

    Kullanılan ilaçlara da dikkat etmek gerekiyor. Siz istemesenizde cinsel isteğiniz kullandığınız ilaçlara bağlı olarak azalabilir. Yan etkileri yorgunluk ve halsizlik olan bir ilaç, sizi cinsel ilişkiden tamamen soğutabilir.

  • Saç Dökülmesi Ne Zaman Ciddiye Alınmalı?

    Saç Dökülmesi Ne Zaman Ciddiye Alınmalı?

    Saçlarınız mevsimsel nedenler haricinde günde 100 telden fazla dökülüyorsa ciddiye alın. İşte detayları…

    Saç kaybından yakınan birçok insan yaşadığı her dökülmenin ardında bir sağlık problemi arıyor. Saç kaybından yakınan birçok insan yaşadığı her dökülmenin ardında bir sağlık problemi arıyor. Oysa ki saçın doğal döngüsünü tamamlayarak kökten ayrılması ile gerçekleşen saç dökülmesi normal bir durumken her sağlıklı bireyde günlük olarak 100 tele kadar dökülme gerçekleşebiliyor.

    Uzmanlara göre asıl saç dökülme problemi, stres, kimyasal uygulamalar veya hormonal nedenler gibi nedenlerle günlük kaybedilen saç teli sayısının 100’ün üzerinde çıkması ile başlıyor.

    Uzmanlar saçın doğal yaşam döngüsünü tamamlayarak kökten ayrılması ile gerçekleşen dökülmenin normal olduğunu ve her saç kaybının bir ‘saç dökülme problemi’ olmadığının altını çiziyor. Sağlıklı bir insanın günde 100 adet tele kadar saçının dökülebileceğini belirten Bioblas Laboratuvarları Ar-Ge Direktörü Dr. Özden Kasımoğulları “Asıl saç dökülmesi problemi stres, hormonal değişimler ve kimyasal uygulamalara bağlı olarak günde 100 adet saç dökülmesini aşan durumlarda başlıyor.

    Saç kırılması ve kopması ile karıştırılmamalı

    Bunun yanı sıra uçları kırılan saç teli de koparak dökülürken bu da kişi tarafından saç dökülmesi olarak nitelendirilebiliyor. Oysaki bu da gerçek bir saç dökülmesi değil saçların koparak dökülmesidir” diye konuştu. Gerçek saç dökülmesinin ise saçların ömrünü tamamlayarak kökten ayrılması ile anlaşılacağını belirten Özden Kasımoğulları “Saçlar koparak dökülmez sadece kırılırlar. Gerçek saç dökülmesi saçın kökten ayrılmasıdır. Dökülen saç teli sayısı ise 100’den fazla ise dikkate alınması gereken bir saç dökülmesi sorunuyla karşı karşıyasınız demektir.” şeklinde konuştu.

    Mevsim geçişlerinde 100 telden fazla dökülüyor

    Ömrünü tamamlanmasıyla görülen saç dökülmesinin dışında mevsim dönümlerinde özellikle kadınlarda artan stres, zayıflamak için sağlıksız diyetlerin uygulanması ve hava koşullarının değişimi gibi nedenler saç dökülmelerinde artış yaşanmasına neden oluyor. Özden Kasımoğulları bu gibi nedenlerden dolayı mevsim dönüşlerinde 100 den fazla günlük saç teli kaybının daha da artış gösterebileceğini bu sebepten saç sağlığını korumak için daha özenli olmak gerektiğini söylüyor.

    Saç Dökülmesi Neden ve Çözümleri için Tıklayın !

    Mevsim geçişlerinde saç bakımı tüyoları veren Kasımoğulları; “Saç sağlığı için beslenmenin de dengeli ve düzenli olması gerekir. Bu dönemde saçları bitkisel aktiflerle geliştirilmiş şampuanlarla yıkamak, devamında da saç bakımını tamamlayan bitkisel bakım ürünleri kullanmak saçların mevsim dönümlerinden daha az etkilenmesini sağlar.” şeklinde konuştu.