Etiket: sorunlar

  • Evlilik Kavgalarında Hürrem Sultan Örnek Alınmalı

    Evlilik Kavgalarında Hürrem Sultan Örnek Alınmalı

    Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan’ın, çatışmalı evlilik yaşayan çiftler için örnek alınabilecek davranışları olduğunu kaydederek, “Hürrem Sultan gibi, eşler evlilikte yaşanan sorunları çözmek için sürekli çatışmaya girmek yerine karşı tarafın olumsuz özelliklerini bir kenara bırakıp olumlu özelliklerine odaklanmalı ve duygularına hitap etmelidir” önerisinde bulundu…

    “Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle Türkiye’de en çok konuşulan tarihi karakterlerden olan Hürrem Sultan, bilim insanlarının da gündeminde.

    Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, evliliğin insan hayatını etkileyen en önemli kararlardan biri olduğunu belirtti.

    “Akıllı Davranmak Kadına Düşüyor”

    Evlilikte doğru ilişkiyi bulmak kadar evliliğe nasıl bir anlam yüklendiği ve beklentilerin de son derece önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, sürekli çatışma yaşayan ancak çözüm üretemeyen çok sayıda çiftin olduğuna dikkati çekti.

    Tarhan, “Böyle durumlarda iki tarafın da tutumunu değiştirmemesi daha da büyük çatışmalara hatta boşanmalara kadar gidebiliyor. Sürekli tekrarlanan çatışmaların önüne geçmek için taraflardan birinin yöntem değiştirmesi, durumu çözüme kavuşturur. Gerek kültürel yapımız gerekse aile içindeki rol dağılımı bu konuda akıllı davranmayı kadına yüklüyor” ifadelerini kullandı.

    Çatışmalı Evliliklerde “Hürrem Sultan” Modeli

    Çatışmalı evlilikte, Osmanlı tarihinin önemli kişiliklerinden Hürrem Sultan’ın yaklaşımına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti:

    “Siyasi sonuçlarını bir kenara bırakırsak Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahı avucunun içine alabilen Hürrem Sultan, alttan alarak erkeğini yönetmeyi ve yönlendirmeyi başarabilmiş bir kadındır. Tarihteki bazı kaynaklara göre Kanuni, kendisine isyan eden Hürrem Sultan’ın oğullarından birinin idam edilmesine karar verir. Hürrem Sultan oğlunu kurtarmak için Kanuni’ye ‘Sen ne biçim babasın, oğlunu nasıl öldürmeyi düşünürsün?’ demek yerine, ‘Yüksek ruhlarda kin barınmaz, sen yüksek ruhlu bir insansın, affet oğlunu’ demiş, Kanuni de bu sözlerden etkilenerek oğlunu affetmiştir. Burada Hürrem Sultan, Kanuni’nin olumlu özelliklerini ön plana çıkararak beklenmedik bir şekilde onun kararını değiştirmeyi başarmıştır.“

    Birçok sorunu çözmek için güzel söz söylemenin bile yeterli olduğunu anlatan Nevzat Tarhan, “Tıpkı Hürrem Sultan gibi, eşler evlilikte yaşanan sorunları çözmek için sürekli çatışmaya girmek yerine karşı tarafın olumsuz özelliklerini bir kenara bırakıp olumlu özelliklerine odaklanmalı ve duygularına hitap etmelidir. Güzel söz sevgiyi artırır. Güzel konuşmak için de insanın önce güzel görmesi gerekir. Güzel sözler ise iyi ilişkiler kurar, pozitif çekim oluşturur” ifadelerini kullandı.

  • Cinsellik ve Kıskançlık

    Cinsellik ve Kıskançlık

    Kıskançlık cinsel sorunlara yol açabilir

    Evlilikte kıskananın da kıskanılanın da acı çekeceğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Kıskanmak insanın doğasında var olan bir duygudur. Yansıtma savunma düzeneğinin bir sonucuolabilen kıskançlık, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da bir ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan bunaltı ve sıkıntı veren karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Bazen kişiye dayanılmaz bir acı verebilir. Genel olarak bakıldığında çocukluğunda ihanete uğramış, terk edilmiş, reddedilmiş, düş kırıklığına uğramış, küçük düşürülmüş ya da tecrit edilmiş kişilerin veya kendisini yetersiz ve değersiz gören ya da değerlilik duyguları dış etkilerden çok kolay etkilenen kişilerin daha kıskanç oldukları görülmektedir. Bazen kıskançlık aşırı boyutlarda olabilir. Bunun altındaparanoya dediğimiz rahatsızlık olabilir. Bu rahatsızlığın ciddi boyutları vardır ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu derece yoğun yaşanmayan, hastalık sınıfına koymadığımız ama evliliğin ahengini bozan kıskançlıkların çoğu, kişinin sevdiği insanı kaybetme korkusunun ve kendine olan güvensizliğinin sonucudur. Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygular yaşanır. Günlük yaşamda kıskançlık yaşayan kişilerin pek çoğunun yaşadıkları bu duygu ile baş edemedikleri; kıskandıkları eş ya da partner ile ilişkilerinin bozulduğu ve ilişkilerinin eski güzelliğini yitirdiği görülmektedir. Kıskanılan kişinin kendisini kapana kısılmış hissetmesi ile beraber kıskanan kişi de yoğun acı çeker. Kıskanan kişi huzursuz, mutsuz, sürekli karşısındakini suçlar bir ruh halindedir, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun yaşantısını sınırlar ve baskı oluşturarak onu kaybetmeyeceğini düşünebilir. Kıskanan kişi ilişkiyi korumak ve geliştirmek için olumlu çaba harcamak yerine gizli gizli öç alarak, küserek, ilişkiyi keserek ya da tehdit ederek, zor kullanarak ve kaba kuvvete başvurarak amacına ulaşmaya çalışabilir. Bu tutumlar kıskanılanı da kıskanandan uzaklaştırır. Kıskançlığın ölçüsü artıkça olumsuz etkisi artar ve sağlıksız davranışlara sebep olabilir. Kıskançlıklarla zedelenen evlilik ilişkisinde sevgi, saygı ve güven azalmaya başladığı için cinsel yaşam da sekteye uğrayabilir ve en sık kadınlarda cinsel isteksizlik ve orgazm sorunları, erkekte ise sertleşme sorunları ve erken boşalma görülür ve ilişki içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Yani kıskançlık cinsel sorunlara yol açabilir.” dedi.
    Sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanmalıdır
    Tadında bırakılan kıskançlık duygusunun olumlu etkileri olabileceğini ifade eden CİSED Psikoterapi Eğitimleri Koordinatörü Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa“Eşleri bir arada tutmaya yarayan, evlilik bağlarını güçlendiren, patolojik olmayan ve tadında bırakılan kıskançlık ilişki için yararlı olabilir. Çünkü tadında bir kıskançlık; ilişkiyi canlı tutabilir, kişileri birbirine bağlayabilir, ilişkinin korunmasını sağlayabilir, kişiye önemli ve değerli olduğunu hissettirebilir, çifte kaybetme duygusunu hatırlatabilir, çiftin birbirine emek vermesine yol açabilir, ilişkide var olan duyguları güçlendirebilir, aşkın ateşlenmesini sağlayabilir ve sevişmeleri daha ihtiraslı kılabilir. Ancak, kıskançlığın tadı kaçırılırsa, ilgiden, sevgiden yoksun kalma kaygısı çok ciddi düzeylere ulaşırsa, bu hem kıskanan kişiye hem kıskanılan kişiye hem de ilişkiye zarar verebilir. Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır. Kadın ve erkeklerin yaşadıkları kıskançlık duyguları ile baş etme yöntemlerinde büyük farklılıklar bulunmaktadır. Kadınlar genel olarak kendi hak ve isteklerinden vazgeçen ve alttan alan bir yaklaşım göstermekteyken; erkekler genellikle tehdit ederek ya da kaba kuvvet kullanarak sonuç elde etmeye çalışmaktadırlar. Oysa kıskançlık duygusu ile mücadelede ilk adım geçmişin yaralarını onarmak ve onları bugünün ilişkisinde iyileştirmektir. İkinci adım güven duygusunun onarılmasıdır. Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık iletişimin olmamasıdır. Bu nedenle imalı sözlerden, üstü kapalı eleştirilerden ve küskünlüklerden kaçınmak gerekmektedir. Ayrıca kişi kıskançlık duygularının altında yatan duygu ve düşüncelere ulaşmalı, kıskançlık hissettiği anlardaki düşüncelerini incelemeli ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmelidir. Bu duygu ve düşüncelerin farkına varmak, onları ayrı ayrı ele almaya ve mantıklı olup olmadıklarına daha tarafsız bakmaya olanak tanıyacaktır. Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları şey ilişkiyi korumak ve sürdürmektir. Sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanmalıdır. Çift sevgisini birbirine ne kadar çok verirse, o kadar çoğu geri dönecektir, çift kullandığı ölçüyle ölçülecektir. Çoğu insan sevginin sadece bir «duygu» olduğunu sanır, oysa sevgi duygudan ziyade bir mevcudiyet biçimidir. Sevgiyi paylaşmak ve göstermek bir tercihtir. Olgun sevgi eşlerin birbirlerine dikkat, kabul, taktir, şefkat sunması ve kendileri olmakta özgürlük tanıması üzerinde inşa edilebilir ve içinde patolojik kıskançlığın barınmasına izin vermez.” dedi.