Etiket: SMEAR testi

  • Pap smear testi nedir?

    Pap smear testi nedir?

    Pap Smear testi,rahim ağzı kanserlerinin kansere dönüşmeden erken safhada yakalanmasını sağlayan,jinekologlar tarafından yapılan ,ucuz,kolay ,ağrısız bir testdir. Pap-smear testi olarak da adlandırılır.
    Smear alınması oldukça kolaydır.Ağrı ve acıya neden olmaz.Jinekolojik muayene sırasında vajinal spekulum takıldıktan sonra serviks gözle görülür,plastik bir fırça ile rahim ağzından ve vajinadan ayrı ayrı sürüntü alınır.İki ayrı cam üzerine yayılır.Alkol veya sprey yardımı ile tesbit edildikten sonra incelenmek üzere patolojiye gönderilir.
    Smear alınmadan çnce 2-3 gün içinde vajinal tablet kullanılmamış olmalı,1 gün öncesinde cinsel ilişkide bulunmamış olmalıdır. Smear testi cinsel hayatı başlamış her kadının yılda bir kez yaptırması gereken bir testdir.Ayrıca gerektiğinde hamilelik sırasında da yapılabilir.Smear testinde patoloji saptanırsa daha sık aralıklarla tekrarlanması gerekebilir.
    Smear testinde yanlış değerlendirme oranı % 25 dir.Patoloji var olduğu halde % 25 vakada sonuç normal gelebilir.
    Smear testi 50 yıldan fazla bir zamandan beri yapılmaktadır.Pap-smear testi 1950 lerden 1990 lara kadar rahim ağzı kanserlerinden ölüm oranını % 70 azaltmıştır.Ve bu oran bugünde daha azalmaya devam etmektedir.
    Son yıllarda kullanılmaya başlanan sıvı bazlı ince yayma teknikleri ile yapılan smear testinin duyarlılığı daha fazladır.Hatalı negatiflik oranı % 4-5 civarındadır.Thin-prep denilen teknikle yapılan smear testi ile ayrıca HPV tipleri de araştırılmaktadır.HPV enfeksiyonun son yıllarda hızla artması sonucu smear testi daha fazla önem kazanmıştır.
    ANORMAL SMEAR SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
    ASCUS
    ASCUS önemi bilinmeyen anormal hücreler olması anlamını taşır.ASCUS demek mutlaka hücre bozukluğu olacak anlamını taşımaz.ASCUS olanların % 55 inde hücrelerde bozulma vardır.ASCUS raporu gelirse smear 3 kez 4 er ay arayla tekrarlanır.Bu arada enfeksiyon tedavisi uygulanır.3 kez negatif sonuç gelirse smear yılda bir kez smear testi yapılır.Smear tekrarı yaptırılmak istenmiyorsa kolposkopik biyopsi uygulanır.Ayrıca HPV DNA testi yapılarak sonuca ulaşılabilir.Menapozda ASCUS saptanırsa östrojen tedavisi sonrası tekrar smear yapılır.Tekrar ASCUS gelirse kolposkopik biyopsi yapılır.ASCUS luların % 55 inde HPV vardır.Bunlarında % 5-15 inde orta veya ağır CIN 1 denilen hücresel bozulmaya rastlanır.ASCUS da biyopsi yapılanların % 0,01-0,2 kanser hücresi bulunur.
    ASC-H denen ve ağır hücre bozukluğu anlamını taşıyan smear testlerinde ise % 40-50 CIN 2 veya 3 yani orta ve ağır düzeyde hücre bozukluğuna rastlanır.
    ASCUS takibinde son yıllarda direkt HPV tip tayini yapılması daha çok önerilmektedir.HPV negatif ise gelecek 2 yıl içinde ciddi hücresel bozulma olasılığı % 1,5 olduğu için yıllık smear takibi yeterlidir.HPV müsbet ise ve yüksek riskli tipi mevcut ise kolposkopik biyopsi ile takibe devam edilir.
    ASC-H var ise % 35-100 HPV müsbet bulunur.ASC-H durumlarında %40-50 CIN 2-3 görülür.Bu nedenle ASC-H ise kolposkopik biyopsi ve sonucunda CIN 2-3 yok ise 1 yıl sonra smear ve HPV taraması yapılır.CIN 2-3 varsa tedaviye başlanır.
    LGSIL ( LOW GRADE SQUAMOZ İNTRA EPİTELYAL LEZYON )
    LGSIL düşük dereceli hücre içi squamoz lezyon varlığı demektir.LGSIL varsa kolposkopik biyopsi yapılır. % 70 inde CIN 1,%18 inde CIN 2-3 görülür. Nadiren kanser hücresi görülür.
    CIN 1
    CIN 1 saptanan hastaların %11-13 kısmı sonraki 2 yıl içinde CIN 2 ve 3 e geçer.Hastalığın ilerleme hızı HPV tipine göre değişir. HPV 16 saptanmışsa hastaların % 40 ında ilerleme gözlenir.Diğer onkojenik tiplerin varlığında % 10 ilerleme saptanmıştır.CIN 1 çıkan hastaların yoğun izlenmesi önerilmektedir.Kolposkopik izlemin yeterli olmadığı düşünülüyorsa LEEP işlemi uygulanmaktadır.Kolposkopi yeterli ise CIN 1 de hasta 6. ve 12. ayında smear ve kolposkopi ile izlenir.Bu izlemlerde HGSIL saptanırsa direk LEEP yapılır.
    HGSIL (HIGH GRADE SQUAMOZ İNTRA EPİTELYAL LEZYON )
    HGSIL olan hastaların %97 sinde CIN 2-3 görülür.Bu nedenle bu hastalarda kolposkopik biyopsi yapılır. sonucuna görede tedaviye başlanır.

    Op. Dr. Ayşe DARAMA tarafından yazılmıştır.

  • Kadınlar için hayati önem taşıyan testler

    Kadınlar için hayati önem taşıyan testler

    Erken teşhisin hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde çok büyük bir etken olduğunu belirten uzmanlar kadınlar için hayati önem taşıyan testleri sıralıyor ve bu testlerin ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor. İşte kadınların hayatını kurtaran testler…

    Erken teşhis birçok hastalık için büyük önem taşıyor. Sağlıklıyken belirli periyotlarda belirli kontrolleri ve testleri yaptırmak vücudumuzda sinsice ilerleyen bir hastalığı haber verebilir. Birçok hastalığın tedavisinde erken teşhis büyük önem taşıyor ve tedaviyi mümkün kılıyor. Bunun için de belli periyotlarla doktor kontrolünden geçmek ve testler yaptırmak gerekiyor. Bu tür testleri ilk yaptırmaya başlandığında, hangi yaşta olunursa olunsun, kan grubu ve hepatit testlerini yaptırmalı. Hepatit B ve C ise ülkemizde önemli bir sorun. Birçok kişi bu hastalıkları taşıdığını bilmeden yaşıyor, bu nedenle hem bulaştırıcı olmaya devam ediyor hem de tedavisinde geç kalıyor. Ayrıca kesin bir tedavisi de bulunmuyor. Ancak hepatit B’den aşı ile korunmak mümkün. Bu testleri yaptırmalı ve hastalığı geçirmemişsek, bağışık ve taşıyıcı değilsek, aşı programına dâhil olarak kendimizi koruma altına almalıyız.

    Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Dâhiliye Bölümünden Uz. Dr. Deniz Şahin Şimşek, kadınlar için hayati önem taşıyan testleri sıralıyor.

    40 yaş altı herhangi bir şikâyeti olmayan sağlıklı kadın; yılda bir kez dâhiliye muayenesi: Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, sigara-alkol kullanımı, gözden kaçan şikâyetler, aile öyküsü değerlendirilir. Fizik muayenesi yapılır. Tetkikler değerlendirilir. Açlık kan şekeri, kolesterol, trigliserid ölçümü ile kan yağlarının durumunun değerlendirilmesi, böbrek, karaciğer fonksiyon testleri, tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesi, mide-bağırsak sistemi incelemeleri, kan sayımı, tam idrar tahlili, akciğer grafisi, istirahat EKG’si ve karın organlarını değerlendirmek için tüm batın ultrasonografisi önerilir.

    Kadın doğum muayenesi ve vajinal smear: 18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her kadın yılda bir kez pap smear testi yaptırmalı. Bu test sayesinde rahim ağzı kanseri, çok erken safhada teşhis edilebiliyor. Her ay adet bitiminde kendi kendini elle meme muayenesi. 40 yaşına kadar 3 yılda bir doktor muayenesi ve gerekirse meme ultrasonografisi. 40 yaşından önce mamografinin tanısal bir değeri bulunmamaktadır.

    40 yaş üstü herhangi bir şikâyeti olmayan sağlıklı kadın yukarıdaki incelemelere ek olarak;

    Daha çok 40′lı yaşlardan sonra görülen gut hastalığının teşhisi için kanda ürik asite bakılması ve özellikle menopoz sonrasında kalsiyum vs.’nin değerlendirilmesi için kan elektrolitleri (sodyum, potasyum, kalsiyum) bakılması.

    Gastroskopi ve kolonoskopi: Mide-bağırsak sisteminin değerlendirilmesi için 40 yaşından itibaren 50 yaşına kadar her 5 yılda bir, 50 yaşından sonra her 3 yılda bir yaptırılmalı.

    Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilere, 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi; ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.
    Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle 2 yılda bir ölçüm önerilmektedir.

  • Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulvada (rahimde) kaşıntı sorununu her kadın hayatı boyunca en az bir kez yaşamaktadır. Bu nedenle, rahimde kaşıntı kadın hastalıklarında rastlanan problemlerin en başında gelmektedir. Peki nedir bu rahimde kaşıntı? Nasıl oluşmaktadır, tedavi süresince neler yapılması gerekir, hastalığın ciddiyet boyutu ne kadardır? Günümüz kadınları tarafından merak edilen tüm bu sorunlara makalemizde cevap vererek açıklığa kavuşturmuş olacağız.

    Rahimde kaşıntı genital hastalıklar içerisinde en yaygın olarak görülenler arasındandır. Rahimde kaşınma bulgusunda en sık görülen vaka vajinal mantar enfeksiyonudur. Vajinal mantar enfeksiyonun birtakım ayırt edici belirtileri vardır. Özellikle de yaz aylarında sıcağında etkisiyle aşırı derecede rahatsızlık veren bu kaşıntı, ve beraberinde vajinanın aşırı derecede kötü kokması (ekşimsi ya da bayat balık kokusu), yoğun alarak gelen peynirimsi kıvamda beyaz akıntılar vajinal mantar varlığına işaret eder. Ayrıca, idrar yaparken yanma ve kızarıklık, cinsel ilişki esnasında acı hissetme ve kaçınma da vajinal mantar enfeksiyonun belirtilerindendir.

    Vajinal mantar enfeksiyonu oluşmasına yol açan birtakım yanlış uygulamalar vardır. Örneğin, genital bölgede epilasyon işleminin doğru bir şekilde ve düzenli olarak yapılmaması, günlük olarak iç çamaşırının değiştirilmemesi, adet dönemlerinde uzun süre aynı pedin kullanılması, genital bölgenin ph dengesinin bozacak duş jelleri ve sabunla temizlenmesi, çok dar ve saten iç çamaşırları giyme, yanlış bir şekilde taharetlenme ve hamilelik kadınlarda vajinal mantar oluşmasına yola açabilen faktörlerden yalnızca birkaçıdır.

    Vajinada Kaşıntı ve Tedavisi için tıklayınız!

    Kadın hastalıkları uzmanları tarafından ultrason ya da enfeksiyon bölgesinden doku parçacıklarının alınması yoluyla bulunmaktadır. Tedavi süresince doktorun önerdiği mantar karşıtı kremlerin düzenli olarak kullanılması büyük önem taşır. Ayrıca, kadının partneri varsa, onun da mantar karşıtı kremlerden kullanması gerekir. Yani çiftler beraber bu tedaviyi uygulamalıdırlar. Vajina mantar enfeksiyonu hem cinsel yaşamı hem de kadının sağlığını olumsuz yönde etkilediği için mutlaka doktora gitmekte fayda vardır. Tedavi edilmediği sürece başka hastalıklara yol açabilmekte ve bebek sahibi olunmasına bir engel teşkil etmektedir.

    Vajinal mantardan korunma için kadınlar neler yapabilir? Öncelikle iç çamaşırların pamuklu olmasına özen gösterilmeli ve mümkün olduğunca her gün değiştirilmelidir. İç çamaşırlarının ütülenmesi de gerekir. Genital bölgenin ph dengesini bozacak parfüm, kokulu sabun ya da duş jelleri kullanılmamalıdır. Çünkü zaten vajina kendi temizliğini kendisi yapabilmektedir. Hijyenik kurallar çerçevesinde genital bölgenin temizlenmesi önden arkaya doğru olmalıdır. Genital bölgeye düzenli olarak epilasyon ihmal edilmemelidir. Genital bölgenin ıslak ve nemli kalmamasına dikkat etmek ve cinsel ilişki sonrası vajinal bölgenin suyla yıkanması önemlidir. Çünkü arta kalan menilerin de mantar enfeksiyonuna yol açabilme olasılığı vardır. Ayrıca, karbonhidratlı yiyecekler ve aşırı şekerli gıdalardan uzak durulursa, mantar enfeksiyonu riski aza indirgenmiş olur.

    İlgili Konular ;
    Jinekoloji
    Vajinal Mantardan kurtulamıyorum
    Ud Yeri Kaşıntısı
    Vajinal Mantar Enfeksiyonu

  • Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri

    Hemen hemen her kanser tipi kontrolsüz ve anormal hücre çoğalmasından meydana gelir.

    Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri de bu şekilde rahim ağzındaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması sonucunda meydana gelir. Her kanser türü gibi rahim ağzı kanseri yaşamı doğrudan tehdit eden kanser türlerindendir.
    İstemsizce ve kontrolsüzce çoğalan rahim ağzı hücreleri için erken tanı ve tedavi her hastalıktaki gibi çok önemli bir yere sahiptir. Eğer erken tanı ile farkedilemez ise tedavi için geç kalınıp rahmin alınması gerekebilir. Bu da hasta olan bayanımızın doğurganlığını elinden almak demektir.
    Bazı durumlarda tedavi edilse dahi bayanın doğurganlığını son bulabilir.

    Belirtileri nelerdir ?

    Çoğu durumda hastalığın en son safhalarına kadar herhangi bir belirti vermeyen rahim ağzı kanseri genellikle hastalık aşamasında,

    – Kasık ağrılarına sebep olur
    – Cinsel ilişki sonrası kanama meydana getirebilir.
    – Adet dışı anormal vajinal kanamalara sebep olabilir.
    – Vajinal akıntıların düzenini ve sıklığında değişiklikler gösterebilir anormal boyutlara taşıyabilir.

    Rahim ağzı kanseri tedavisi nasıldır ?

    Hastalığa yakalanan bayanın sağlık durumu, yaşı, hastalığın safhası gibi önemli etkenler göz önünde bulunarak tedavi şekli seçilmektedir. Tedavi şekli hemen hemen her kanser türünde ki gibi kemoterapi ile başlar ancak hastalık yayılma safhasında ise cerrahi müdahale ile hastalık bitirilebilmektedir.

    Neden oluşur ?

    HPV denilen virüsün birkaç tipinden olduğu saptansa da genel olarak bir sebep, sonuç hala belirgin olarak saptanamamıştır. Rahim ağzı kanseri HPV denilen bu virüsün belirli versiyonlarından oluşmakta ve sağlığı hatta yaşamı tehdit edici bir hal alabilmektedir. HPV denilen bu virüsün pek çok çeşidi vardır ve genellikle vajinal siğil hastalıklarına sebep olan virüstür. Rahim ağzı kanseri hemen hemen her bayan için tehlikeli bir hastalık olabilmektedir. Dünya üzerinde meme kanserinden sonra kadınlar üzerinde sık görülen 2. Kanser çeşididir. Bu sebeple vajinal muayenelerinizi aksatmamamız ve sürekli bu hususa dikkat etmeniz önemle tavsiye edilir.

    İlgili Konular ;

    – Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl teşhis edilir?
    – Rahim ağzı kanseri neden olur?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl tedavi edilir?
    – Rahim ağzı kanserinden nasıl korunabiliriz?

  • HPV nedir ?

    Human Papillomavirüs (yani HPV), hem kadınları hem de erkekleri etkileyen; oldukça bulaşıcı, yaygın ve belirti göstermeyen bir virüstür. HPV’ nin birçok farklı tipi vardır. Bu tiplerden bazıları rahim ağzında bulunan hücreleri etkileyebilir ve bu hücreler tedavi edilmediğinde rahim ağzı kanserine dönüşebilir. HPV’ nin bazı tipleri ise kadın ve erkeğin genital bölgelerinde siğillere neden olabilir.

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her 10 kişiden 1’inde var olan bu virüs, çoğu zaman vücut tarafından kendiliğinden temizlenir. Ancak virüsün kimde kendiliğinden temizleneceğini ve kimde hastalığa yol açabileceği bilmenin bir yolu yoktur.

    HPV çok kolay bulaşan bir virüstür. Bulaşması için deri teması yeterlidir, cinsel ilişki şart değildir. Bulaşması için deri teması yeterli olduğundan prezervatifler HPV’ ye karşı tam olarak koruma sağlamaz.

    HPV genelde belirti göstermez. Bu nedenle HPV’ li olan kişiler bunun farkında olmayabilir ve partnerlerine HPV bulaştırabilir. HPV çok kolay bulaşabildiğinden, 50 yaşına kadar her 10 kadından 8’ine hayatının bir döneminde HPV bulaşacağı öngörülmektedir.

    Genellikle herhangi bir belirti göstermediği için, bu virüsü taşıyan kadın ve erkekler uzun süre durumu fark edemeyebilir. Hatta virüs bulaştıktan yıllar sonra bile kişiler hiçbir şikayet ortaya çıkmadan yaşayabilir. Jinekolojik muayenenin bir parçası olan PAP veya diğer adıyla SMEAR testi ile rahim ağzı kanserine yol açabilecek anormal hücreleri olup olmadığını öğrenebilirler. Erkeklerin ise herhangi rutin bir test ile HPV taşıyıcı olup olmadıklarını öğrenme şansları yoktur.

    Virüsün kadınlar üzerindeki en önemli sonuçlarından biri dünyada kadınlarda en sık görülen 2. kanser türü olan rahim ağzı kanseridir. Rahim ağzı kanseri rahim ağzı anormal hücre çoğalmasıdır ve buna tamamen HPV neden olur. Tedavi edilmezse bu anormal hücreler rahim ağzı kanseri öncüllerine ve kansere dönüşebilir. Çoğunlukla bu uzun yıllar alır; ancak nadir durumlarda bir yıl içinde de gelişebilir. Rahim ağzı kanserinin en önemli sonucu ölüm olabileceği gibi, tedavi edilse dahi doğurganlığı engelleyebilir. Bu kanserden dünyada her 2 dakikada bir kadın hayatını kaybetmektedir.

    SMEAR testi, Rahim Ağzı Kanserinin erken evrelerde tespit edilmesine yardımcı olabilir. Fakat HPV’ nin yol açtığı Vajina Kanseri, Vulva Kanseri ve bunların öncesinde oluşan kanser öncesi oluşumları SMEAR testi ile tespit etmenin bir yolu yoktur. Bu nedenle HPV’ nin SMEAR’le tespit edilemeyen diğer kanserlere de neden olabileceği bilinmelidir.

    HPV’ nin en önemli sonuçlarından biri de genital siğillerdir. Her yıl 30 milyon kadında görülen genital siğillerin %90’ına HPV Tip 6 &11 sebep olur. Genital siğiller kadınlarda ve erkeklerde çoğunlukla dış genital organların üzerinde veya anüs civarında ortaya çıkan yumuşak ve pembe-beyaz renkli oluşumlardır. Genital siğillerin tedavisi yakma, dondurma ve kesme gibi acı verici ve sıkıntılı uygulamalar gerektirebilir, tedavi edilse bile sık sık tekrarlayabilir.

    Daha fazla bilgi için; www.hpv.gen.tr