Etiket: sevgili

  • Aradığınız kişinin o olmadığını gösteren 5 işaret

    Aradığınız kişinin o olmadığını gösteren 5 işaret

    Flört ettiğiniz yakışıklının size göre olup olmadığı konusunda kafanızda soru işaretleri mi var? İlişki Uzmanı Matthew Hussey, hangi durumlarda flörtü sonlandırıp arkanıza bile bakmadan uzaklaşmanız gerektiğini açıklıyor.

    AYNI ŞEYLERDEN ZEVK ALMIYORSANIZ

    Siz yeni yerler keşfetmeye, tecrübeler edinmeye bayılırken hayatınızdaki erkek pijamaları ve ilkokul arkadaşlarıyla Friends bölümlerini tekrar tekrar izliyorsa ilişkinizde alarm butonunun çaldığını söyleyebiliriz. Siz yeni heyecanlara tutkunken o bu tutkunuzu paylaşamıyorsa kendinizi bu yorucu ilişkiye sokmayın.

    YANINIZDAN HİÇ AYRILMIYORSA

    Zamanının tamamını sizinle geçirmek istemesi ilk etapta romantik gelebilir. Ancak bu, ileride onsuz plan yapmanızdan rahatsız olacağı anlamına geliyor. Eğer hayatınızdaki erkek hobilerinizden, isteklerinizden ve arkadaşlarınızdan uzaklaşmanıza neden oluyorsa asıl uzaklaşmanız gerekenin o olduğunu unutmayın.

    DAHA TUTKULU OLMASINI İSTİYORSANIZ

    Tembellik eğilimi ilişkinizin başında bile sizi rahatsız ediyorsa bu huyunun değişeceğini ummaktan vazgeçin. Yeni iş bulması veya egzersize başlaması mucizevi şekilde karakterini değiştirip onu daha heyecanlı, atik veya tutkulu biri haline getiremez. Zamanla bu özelliğinin sizi daha çok rahatsız edeceğinden emin olabilirsiniz. Hayatınızdaki erkeğin yaşam koçu olmak sizi yoracaktır. Bunun yerine hayata en az sizin kadar tutkuyla bağlı birini bulun.

    SÖYLEDİKLERİ SADECE LAFTA KALIYORSA

    Size şimdiye kadar kimseye karşı böyle duygular hissetmediğini, sizin için her şeyi yapabileceğini söylüyor. Ancak hasta olduğunuzda ya da herhangi bir konuda yardımına ihtiyacınız olduğunda ortalıkta görünmüyor. Eğer davranışlarıyla söyledikleri birbirini tutmuyorsa ya bencildir ya da yalancı. Her iki durumda da size göre olmadığı söyleyebiliriz.

    ARANIZDAKİ KİMYA ÇOK GÜÇLÜ DEĞİLSE

    İlişkiniz ilerledikçe seks daha renkli hale gelebilir. Ancak kimyanız tam olarak tutmadıysa bu konuda yapabileceğiniz bir şey yok. “Çok iyi biri, kariyerinde oldukça başarılı, arkadaşlarım ona bayılıyor…” gibi olumlu yönlerini kafanızda sıralamaktan vazgeçin. Hem bu olumlu özelliklere sahip hem de ayaklarınızı yerden kesen birini bulun.

     

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Yeni nesil ilişkilerde öncelik sorunu

    Yeni nesil ilişkilerde öncelik sorunu

    Sorun günümüzün ilişkilerinde; iş hayatı, arkadaşlar, aile, sevgili, sosyal medya ve daha pek çok etken bir araya geldi ve 24 saatimizi küçük küçük onlarca parçaya ayırdı. Kimse artık ilgisini tek şeye veremiyor, sadece bir konuya odaklanamıyor.

    Bu durum ilişki dinamiklerini de etkiliyor. Hayat koşturmacasının içinde sevgiliniz size kendinizi kenarda tuttuğu yedek oyuncu gibi hissettiriyorsa ve onun önceliği olmadığınızı düşünüyorsanız bize kulak verin.

    REYHAN GÜNEŞ

    FOTOĞRAFLAR: NICK ONKEN

    Sevgilinizin mesajınıza cevap vermesi saatler sürüyorsa; arkadaşlarının, işinin ve hatta video oyunlarının sizden öncelikli olduğunu düşünüyorsanız; onu terk etmek istemiyorsanız ama hiçbir zaman önceliği olmayacağınız konusunda endişelerinizvarsa size en büyük tavsiyem öncelikle bu konuda şikayet etmeyi bırakmanız. Tabii, eğer ayrılık durağına giden ilk otobüse binip ilişkinizi sonlandırmak istemiyorsanız. Şunu belirtmeliyim ki, hiçbir zaman hayatınızdaki insanın tek önceliği olmayacaksınız. Buna alışsanız iyi olur. Çünkü insanın hayatta bir önceliği olamaz. Sevgiliniz zaman zaman işine öncelik verirken başka zamanlarda ilişkinizi ve ailesini hatta kendine zaman ayırmayı önceliği haline getirebilir. Yoğun iş hayatı ve uzayıp giden yapılacaklar listesi yüzünden bir şekilde birbirinizden uzaklaşmış olabilirsiniz. Aranızdaki bağın zarar gördüğünü ve farklı hayatlar yaşadığınızı düşünüyor ve en son ne zaman keyifli bir akşam geçirdiğinizi hatırlamıyor olabilirsiniz. Tablo pozitif değil ama neyse ki, bu konuda çaresiz değilsiniz.

    İLETİŞİM KURUN
    Bütün ilişkilerde bu paradoks yaşanıyor. Zaman geçtikçe çiftler birbirinin hayatının daha kıymetli parçası haline geliyor. Ancak hem aradaki tutku azalıyor hem de o ilk günkü heyecan, birbirini tanıma hevesi yok olduğundan iletişim zayıflıyor. Sevgiliniz size nasıl olduğunuzu, gün boyunca neler yaptığınızı sormuyorsa sızlanmayı bırakın ve siz ona nasıl olduğunu sorun. Kendinizden ve neler yaptığınızdan bahsedin. Ancak iletişiminizin sizin işten, onun arkadaşlarından bahsettiği bir rutine dönmesine engel olun. Tüm sırlarınızı sevgilinize anlatın demiyoruz ama kaliteli iletişim için konfor bölgenizden çıkın. Kendinizi açmaktan korkmazsanız daha derin konulara girdiğinizi fark edecekseniz.

    Yeni nesil ilişkilerde öncelik sorunu | 1

    İLİŞKİYİ ANCAK ZAMAN KURTARIR
    Yönünüzü kaybettiğiniz dönemlerde oradan oraya savrulmamak için oto pilot modundan çıkın ve ilişkinizde tekrar direksiyonun başına geçin. Hafta sonu için plan yapın, sevdiğiniz restoranda akşam yemeğe gidin. İkinize iyi geleceğini düşündüğünüz ne varsa onu yapın. Bu şekilde günlük hayatın sıradanlığını karşınıza alıp birbirinizle paylaştığınız pozitif anları ve anıları artırabilirsiniz. Ancak bu aşamada dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Bu süreçte partnerinizin tüm ilgisini ve dikkatini sizinle geçirdiği zamana vermesi gerekiyor. Bunu sağlamanın yolu ise onun diğer önceliklerini destekleyip bu önceliklere saygı duymaktan geçiyor. Ona sevdiği şeyleri yapabileceği alanı tanıdığınızda bunu fark edip sizinle geçirdiği zamanda daha özenle davranmaya çalışacaktır. Diğer önceliklerine saygı duyduğu biriyle birlikte olmak sizin farklı olduğunuzu anlamasına yardımcı olabilir. Takım olduğunuzu unutmayın. Birlikte daha ileri gitmek için ihtiyacınız olan savunmacı, kontrolcü ve koşulcu tavır takınıp “evet, ama” diyen taraf olmaktansa ona daha olumlu yaklaşın. Birbirinizi dinleyin, söylediklerinize katkıda bulunun. Birbirinizin üzerinde otoriteymiş gibi davranmayın.

    KENDİNİZİ HATIRLAYIN
    Eğer hayatınızdaki kişinin yedek planı olmaktan mutsuzsanız ve daha fazlasını hak ettiğini düşünüyosanız (ki ediyorsunuz) gereken konuşmayı yapmak durumundasınız. Karşınızdaki kişinin önceliği olmayı, isteklerinizin dikkate alınmasını hak ediyorsunuz. Eğer birlikte bir gelecek düşünüyorsanız bu konuda ortak noktayı bulmak durumundasınız. Fazla verici bir insan olmak zaman zaman kendinizi ve isteklerinizi unutup yalnızca önceliğiniz olan insanların isteklerini yerine getirmenize neden olabilir. Ancak siz kendinize değer vermezken başkalarının size değer vermesini bekleyemezsiniz. İşe başkalarından önce kendiniz için yaşayarak başlayın. Şimdiye kadar kendinizi geri plana atmış olsanız bile bundan sonrası için isteklerinizi listeleyin. Çalışkanlığınız, iyi niyetiniz, espri anlayışınız ve içinizdeki sevgi için kendinizi takdir etmeyi öğrenin. Bunu yapmak hayatta kimlerin size değer verdiğini görüp vermeyenleri hayatınızdan çıkarmanıza yardımcı olur. Karşınızdaki insana öncelik olduğunuzu göstermediğiniz sürece kimse sizi önceliği haline getirmez. İlişkide karşınızdaki insanın mutluluğu ve rahatı kadar sizin mutluluğuzun da önemli olduğunu unutmayın. Sırf onu mutlu etmek için kendinizi geri plana atmak zamanla hep geri planda kalan olmanıza neden olabilir. Bir adım atın, öne çıkın ve isteklerinizi yüksek sesle dile getirin. Hayatınızdaki insandan ayrılmak size aşktan vazgeçmek gibi gelebilir. Ayrıldığınızda dünyanızın alt üst olacağını düşünebilirsiniz. Yeni insanlarla tanışma ve her şeye baştan başlama fikri sizi korkutabilir. Ancak karşınızdaki insan tüm çabalarınıza rağmen sizin için emek harcamayı bıraktıysa oradan uzaklaşmaktan başka seçeneğiniz yok. Çünkü ilişkinizin başında yaşadığınız muhteşem anların hatıralarıyla ilişkinizi yürütemezsiniz.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Evlenmeden önce eş adayına

    Evlenmeden önce eş adayına

    FARKLI YOLLARDAN ‘SENİ SEVİYORUM’
    Gary Chapman “The 5 Love Languages” (Aşkın Beş Dili) adlı kitabında, evliliği güçlendirmek için aşkı ifade etmenin farklı yollarını kategorize ediyor. Martinez ise müşterilerine evlilik öncesi aşkı ifade etmenin beş farklı yolunu liste şeklinde sunuyor: Açıkça söylemek, beraber vakit geçirmek, hediye alışverişi, eşine hizmet etme ve fiziksel dokunuşlar. Martinez bu tür davranışların önceden belirlenmesini ve partnerlerinin bu davranışları hakkında görüş bildirmesini öneriyor. Eisenberg ise çiftlerin ilişkiyi kendilerine has yöntemlerle beslemeleri gerektiğini düşünüyor.

    10 YIL SONRA NEREDEYİZ?
    Eisenberg’e göre bu sorunun cevabını aklımızın bir köşesinde tutmak, hedeflere ulaşmaya çalışırken karşılaşılan zorluklarla baş ederken son derece faydalı. Dr. Wilcox’a göre bu soru, partnerlerden birinin aklında boşanma ihtimalinin olup olmadığını ortaya çıkarmak konusunda da işe yarar olabilir.

    Evlenmeden önce eş adayına | 2

    AİLE KAVGALARINIZ NASIL SON BULURDU?
    The Couples Institute (Çiftler Enstitüsü) kurucularından Peter Pearson’a göre bir ilişkinin ne kadar mükemmel olduğu, problemlerin nasıl çözüldüğüyle alakalı. Bu sorunun cevabı, aile kavgalarında gizli. Sakince oturulup konuşulur muydu yoksa tabaklar havada mı uçuşurdu? Eşinizin ilişkinizdeki problemlere nasıl yaklaşacağı konusunda aile kavgaları size fikir verebilir.

    ÇOCUK İSTİYOR MUYUZ?
    Ya da bebeğin altını kim değiştirecek? Boşanma ve ilişki koçu Debbie Martinez’e göre çocuk konusunda eşinizin duymak istedikleri yerine ne istediğinizi söylemeniz önemli. Evlenmeden önce çiftler mutlaka çocuk sahibi olmak isteyip istemediklerini dürüstçe konuşmalı. Eğer isteniyorsa kaç çocuk ve evliliğin hangi noktasında isteniyor? Seks ve evlilik terapisti Marty Klein ise doğum kontrol planlamasının da en az hamilelik planlaması kadar önemli olduğu kanısında.

    EV İŞLERİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUN?
    Çok az insan bu soruyu sormayı akıl ediyor; ama söylenmesi gerekiyor – isteyeceğiniz son şey, evlendikten sonra partnerinizin ev işlerine alerjisi olduğunu öğrenmeniz olurdu.

    Evlenmeden önce eş adayına | 3

    ESKİ SEVGİLİLER KONUSU…
    Virginia Üniversitesi’nde yürütülen National Marriage Project (Ulusal Evlilik Projesi) yöneticisi Bradford Wilcox, “Birçok ciddi ilişki tecrübesi, daha yüksek boşanma riski ve daha sorunlu bir evlilik anlamına gelebilir” diyor. Bunun nedeni ise çok sayıda büyük ayrılık yaşamış birinin, eşini eski sevgilileriyle kıyaslama potansiyeli olabilir. Dr. Klein’a göre insanlar geçmiş tecrübelerinden bahsetmekten çekinir, üstelik bu durum kıskançlığa ve yargılayıcı tavırlara yol açabilir. Bu sorunun üstesinden gelmenin en sağlıklı yolu, partnerinizin sizden önce de bir yaşama sahip olduğu gerçeğiyle barışık olmak ve buna saygı duymaktır.

    BENİM BORCUM SENİN BORCUN MU?
    Gerektiğinde bana kefil olur musun? Boşanma avukatı Frederick Hertz’e göre partnerler, finansal yeterlilik ve gelir kaynaklarını ayrı tutma konusundaki düşüncelerini birbirlerine açmalı. Yine tarafların birbirlerine borçlarından söz etmeleri de önemli. Eğer gelirler arasında ciddi bir farklılık varsa, Dr. Scuka gelir oranlarına göre temel bir aile bütçesi oluşturmayı öneriyor.

    SENSİZ DE BİR ŞEYLER YAPABİLİR MİYİM?
    PAIRS (Practical Application of Intimate Relationship Skills) Başkanı Seth Eisenberg’e göre birçok kişi eşiyle kurduğu ortak yaşamın yanı sıra belli konularda münferit olmak ister. Yani hobilerinizi ya da arkadaşlarınızı paylaşmak istemeyebilirsiniz ve bu durum konuşulmadığı takdirde karşı tarafta kıskançlığa ya da dışlanmışlık hissine sebep olabilir. Dr. Klein’a göre ilişkide tarafların farklı mahremiyet anlayışları olabilir. Dr. Wilcox, çiftlerin birbirlerine yalnızlığa ihtiyaç duydukları anlar konusunda dürüst olmalarını öneriyor.

    ANNEMİ SEVİYOR MUSUN?
    Dr. Scuka’ya göre eşler ne kadar uyum içinde olursa olsun büyüklerle olan ilişkiler sorun yaratabilir ama partnerlerin ebeveynleriyle ilgili sorunları çözmeye yanaşmamaları, sağlıklı ve uzun bir ilişki için pek hayra alamet olmayabilir. Ayrıca, Dr. Pearson’a göre ebeveynlerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, insanların kendi ilişkilerindeki sorunları çözmesine de yardımcı olacaktır.

    SENİN AİLEN BENİ GERÇEKTEN SEVİYOR MU?
    Potansiyel kayınvalidenizin sizden nefret ettiğini öğrenmekten daha moral bozucu olan yalnızca birkaç şey vardır. Ama bu durumu yeterince erken öğrenebilirseniz, pohpohlama sanatı konulu alıştırmalar yapabilirsiniz.

    YAŞLI EBEVEYNLER İLE KİM İLGİLENECEK?
    Kimi insanlar huzurevlerine iyi niyetle yaklaşırken kimileri ise varlıklarını şiddetle lanetler. Partnerinizin ebeveynlerini yaşları çok ilerlediğinde eve getirip getirmeyeceğini önceden öğrenmeniz gerekiyor.

    NEYİME HAYRANSIN? SENİ NELER KIZDIRABİLİR?
    Zorluklar, karşı tarafa duyduğunuz hayranlıktan üstün mü? Anne Klaeysen’e göre çiftler, nadiren ikinci soru üzerinde dururlar. Evlilik, birlikte yaşamaktan daha fazlası olmalıdır, ömürlük bir sözleşmedir.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Ayak okuma rehberi

    Ayak okuma rehberi

    Ayak okuma rehberi … Sadece burcunu okumakla yetinmek istemiyorsanız, partnerinizin karakterini ve sizinle uyumunu ayaklarını inceleyerek anlayabilirsiniz. İlişkinizin geleceği hakkında bilgi sahibi olmak için sevgilinizin ayakkabısını çıkarın. İşte refleksoloji uzmanlarından ilginç açıklamalar…

    Ayak okuma rehberi

    TUTTUĞUNU KOPARAN BİRİ Mİ?
    Ayak parmakları yuvarlak değil, kare şeklindeyse bu, sevgilinizin sizi daima düşündüğünü gösterir. Dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı daha var; o da baş parmağının tırnak büyüklüğü. Bu tırnak korumacılık içgüdüsünü simgeler. Ne kadar küçük olursa, sahibini ikna etmek o kadar kolay olur. Yani kız arkadaşlarınızla baş başa geçirmek istediğiniz bir geceyi ona kabul ettirmek zor olmaz.

    DOĞUM GÜNÜNÜZÜ HATIRLAYACAK MI?
    Bunu anlamak için beyaz bir kağıdın üzerine basmasını isteyin. Ardından ayağının çevresini çizin. Parmaklarının boyu baş parmağından serçe parmağına doğru iniyorsa, sevgiliniz detaylar konusunda titiz demektir. Her şeyi planlı programlı yapmayı sevdiği için birinin planlarını bozmasını sevmez. Büyük olasılıkla doğum gününüzü unutma hatasına düşmeyecektir.

    Ayak okuma rehberi | 4

    UYGUN MUSUNUZ?
    Bunu anlayabilmek için her ikinizin ayağına da bakmalısınız. Örneğin siz küçük parmağınızı oynatabilirken, sevgiliniz küçük parmağını diğerlerinden ayıramazsa, çıkarmanız gereken anlam şu: Siz macerayı ve aşkı severken, o rutini sever. Sonuçta ruh eşiniz olmayabilir ama beyaz ve siyah arasındaki çekim de bazen baş döndürücü olabiliyor.

    DUYGULARINI İFADE EDİYOR MU?
    Eğer ikinci parmağı dar, ucu daha yassı ve enli ise o tam bir drama oyuncusudur. Hayatındaki her şey abartılıdır. Sinirlendiği zaman bir aslan gibi kükrer ama bir o kadar da kolay yatışır. Eğer ikinci parmağı diğerlerinden kısaysa, o zaman duygularını saklayan bir insanla karşı karşıyasınız demektir.

    PARTİ KUŞU MU?
    Bunu anlamak için ayak tabanına bakın. Taban boşluğu ne kadar belirginse, bu ayağın sahibi o kadar özgür bir ruha sahiptir. Yalnız kalmak istiyorsa, onu suçlamayın, gerçekten kafasını dinlemeye ihtiyacı vardır. Ayak tabanı düzse, sevgiliniz sosyal bir insan ve yalnız kalmaktan nefret ediyor demektir. Topukları yuvarlak ve şişkinse, sevgiliniz biraz çekingen olabilir.

    Ayak okuma kılavuzu
    Ayak okuma kılavuzu

    DUYGUSAL MI?
    Bunu anlamak için ayağının detaylarına bakmalısınız. Parmaklarında tüyler varsa, karşınızdaki insan duygusal ve hassas bir yapıya sahiptir ama bunu saklamayı tercih ediyordur. Anlayacağınız görünüşteki sert tavırlarına aldanmayın, onun kalbi sıcacık…

     

     

    cosmopolitanturkiye.com

  • Çiftlere İlişki Tavsiyeleri

    Çiftlere İlişki Tavsiyeleri

    Daha mutlu bir ilişkinin kapılarınız aralamak için sizler için hazırladığımız tavsiyelere göz atamaya ne dersiniz?

    Herkes çift olabilir ama herkes mutlu bir çift olmayı başaramaz. Mutlu bir ilişkinin bazı yöntemleri ve püf noktaları vardır. Bunları bulduğunuz anda sizden daha iyi çifte rastlamak mümkün olmaz.

    İşte çiftlere söylenebilecek en iyi ilişki tavsiyeleri

    -Beğenilmek ve önemsenmek her kadın için önemlidir. Bu nedenler partnerinize arada bir çiçek alın. Çiçekler kadınlara özel olduklarını hissettirir.

    -Daha keyifli bir cinsel hayatınız olsun istiyorsanız partnerinizi övün, onu ne kadar istediğinizi hissettirin. Vücudu ve kıyafeti hakkında aşırıya kaçmadan güzel yorumlar yapın.

    -Kadınlar için mum ve hafif müzikten oluşan ortam mutluluk verici bir ortamdır. Onlara arada böyle ortamlar eşliğinde romantiklikler yapabilirsiniz.

    -Kadınlar çikolataya bayılırlar. Elinizde çikolatayla geldiğinizde partnerinize istediğinizi yaptırabilirsiniz.

    -Sık sık saçlarını okşayın. Bu hamle onların çok hoşuna gidecek.

    -Kadınlar cinsel ilişki için geç adapte olurlar. Bu nedenle bu konuda acele etmeyin ve her şeyi onların istediği gibi yapmaya çalışın.

    -Partnerinizin sizinle bol vakit geçirmesi için onunla önceden randevulaşın.

    Çiftlere İlişki Tavsiyeleri | 5

    -Kadınlar kulak ve boynundan öpülmesinden çok hoşlanır. Ancak durumu abartmayın ters etki yapabilir bizden söylemesi.

    -Tabii ilişkide romantikliğin kapısını aralayan püf noktalardan biri de mis gibi yıkandıktan sonra parfümünüzü sıkın ve yanına gelin. Sizden daha bir başka hoşlanacak.

    -Partnerinizin gözünde kesinlikle bakımsız erkek imajı bırakmayın. Dişlerinizi sık sık fırçalayın ve genel bakımınızı ihmal etmeyin.

    -Kadınlar küçük ve şaşırtıcı sürprizlerden çok hoşlanır. Arada yaparsanız hiç fena olmaz.

    -Eşinize ilişkinizin ilk günkü gibi olduğunu hissettirmek için onunla bir sevgili gibi flörtleşin. Bu onun hoşuna gidecektir.

    -Herhangi bir cinsel sorununuz varsa bunu eşinizle mutlaka konuşun. Eşiniz durumu bilmediğinden sizi çok yanlış anlayabilir ve sağlıklı bir cinsel ilişki yaşayamazsınız.

    Kadınlar Kulübü olarak derlediğimiz bu tavsiyelere kulak verirseniz ilişkiniz ilk günkü heyecanında olur.

  • İlişkiniz tehlike altında…!

    İlişkiniz tehlike altında…!

    İlişkinizi güçlendirdiğini düşündüğünüz bazı alışkanlıklarınızın tam tersi etkisi olabilir. İlişkinize bilmeden zarar veriyorsanız, hemen bunu tersine çevirmenin yollarını bulmalısınız.

    FOTOĞRAF: STAN WILSON

    Sevgilisine düşkün erkekler hiçbir neden kadınların bazı alışkanlıklarının etkisiyle yanlış yola sürüklenebiliyor. Burada korkutucu olan nokta, kadınların sevgi dolu bu eylemlerini ilişkilerinin güçleneceğini düşünerek yapıyor olmaları. Psikologlar zarar görmüş birçok ilişkinin bu noktaya gelmesini ilişki için iyi olacağı düşünülerek yapılan davranışlara bağlıyor. Bu yüzden bilmeden yaptığınız beş temel hatayı sizin için belirledik ve bunlardan hızla kurtulmanız için tavsiyelerde bulunduk.

    SEVGİLİNİZİN ARKADAŞLARIYLA ÇOK İYİ GEÇİNMEK
    Arkadaşlarıyla iyi anlaşarak sevgilinizin dünyasına girebilirsiniz ama sevgilinizin arkadaşlarıyla sıkı bağlar kurmanız bir aşk suçu işlemenize neden olabilir. İnternette onlarla sürekli sohbet etmeniz ya da kişisel sorunlarınızı onlara açmanız ilişkinize zarar verebilir. Uzmanlar erkeklerin genellikle kadınlar kadar kolay yakın bağlar kuramadıklarını belirtiyor. Erkeklerin genelde en içten duygularını en iyi arkadaşlarıyla paylaşabilmeleri için zamana ihtiyaçları vardır. Sevgilinizin arkadaşlarıyla özel sorunlarınızı paylaştığınızda, özellikle sizin hakkınızda arkadaşlarından tavsiye ya da destek almak isteyen sevgilinizin açık açık konuşabilme fırsatını tehlikeye sokmuş olursunuz. Sevgilinizin arkadaşlarıyla dengeli şekilde vakit geçirmeye çalışın. Örneğin sevgiliniz arkadaşlarıyla futbol izlemek istediğinde ya da bira içmek için dışarı çıktığında onu yalnız bırakmalısınız. Tatil günlerinizde kendi arkadaşlarınıza zaman ayırmayı deneyin. Böylece ilişkiniz ihtiyaç duyduğu arkadaşlık dengesine kolayca ulaşır.

    ÇOK BAKIMSIZ OLMAK
    Bazen özensiz giyinmeniz, kasket takmanız ya da sevgilinizin eski giysilerini giymeniz anlayışla karşılanabilir. Burada anlamanız gereken şu: İstisnalar kaideyi bozmaz. Birçok kadın, erkeklerin her koşulda bakımsız kadınları tercih ettiğine inanıyor. Bu doğru bir düşünce değil. Erkeklerin çoğu kendilerini duygusal açıdan çok fazla zorlamayan kadınlardan hoşlanırlar, bu düşünce dış görünüş için geçerli değildir. İlk kez beraber olduğunuz zamanları hatırlayın, nasıl da onu etkilemek için çaba gösteriyordunuz. Her gün duş alıp cildinizi nemlendiren güzel kokulu losyonlar kullanmıyor muymuydunuz? Ya da büyükanne çamaşırlarınızı ona göstermemek için saklamıyor muydunuz? Zaman geçtikçe sevgilinizin yanında kendinizi daha rahat hissetmeye başlamanız çok doğal ama üstünüze başınıza biraz dikkat etmelisiniz. Çünkü erkekler en ufak değişiklikleri bile hemen fark edebiliyorlar. Erkekler görselliğe çok önem verirler, ilk zamanlardaki gibi güzel görünebilmek için vakit harcamıyorsanız, sevgiliniz aşkın ateşli yanını kaybedebilir. Bu yüzden size tavsiyemiz, her gün çekici görünün, dudaklarınıza hafif seksi rujlar sürün, sevgilinizin sevdiği düşük belli jean’inizi giyin. Bunlar sevgilinizin size karşı her zaman istekli olmasını sağlar ve her zaman sizin onu ne kadar sevdiğinizi hatırlatacak ipuçları verir.

    ONA HER ZAMAN HAK ETTİĞİ GİBİ DAVRANMAK
    20:00’da akşam yemeği için rezervasyon yaptırdınız ve 25 dakika geçtiği halde halen sevgilinizi bekliyorsunuz. Barmen sevgilinizin gelmeyeceğine dair iddiaya girmeye başladığı halde siz onu beklemeye devam ediyorsunuz. Sevgiliniz aceleyle üzgün şekilde size doğru yaklaşıp “Geç mi kaldım” dediğinde,

    A) Hatır için onunla akşm yemeği yersiniz ama onu cezalandırırsınız

    B) Nedenini sorarak, onu affedersiniz.

    Zarif kadınlar “B” seçeneğini tercih eder.

    Sevgiliniz sizi gerçekten incitecek ya da kızdıracak bir şey yaptığında, kızgınlığınızı ya da kırgınlığınızı o anda ona açıklamamalısınız. Sevgiliniz o anda suçlanmaktan ya da cezalandırılmaktan kaçması gerektiğini düşünebilir. Bu da sağlıklı bir iletişim kurabilmenizi engeller. Küçük iletişim problemleri yüzünden sevgilinizi kendinizden uzaklaştırmayın. Unutmayın ki kendinize olan saygınız size seksi bir özellik kazandırıyor.

    Erkekler görselliğe çok önem verirler, ilk zamanlardaki gibi güzel görünebilmek için vakit harcamıyorsanız, sevgiliniz aşkın ateşli yanını kaybedebilir!

    HER ZAMAN DÜRÜST OLMAK
    Her ikinizin de her zaman dürüst davranarak kontrolü elinde tutması bazen mümkün olmayabilir. Bu yüzden bazen beyaz yalanlar söylemek zorunda kalabilirsiniz. Ancak unutmayın ki dürüstlük sağlıklı ilişkilerin temel taşlarından biridir. Ayrıca yalanlar söylemek de bazen ciddi üzüntülere neden olur.

    İLİŞKİYİ HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TUTMAK
    İki insanın birlikte çok mutlu olması onların birbirine yapışık hareket etmeleri gerektiği anlamına gelmez. Ya da “O beni tamamlayan bir parçam” gibi cümleler söylemek, sürekli “biz” kelimesi üzerine vurgu yapmak insanlara mutluluk getirmez. Kendinizi kızarmış patates üzerindeki ketçap ve mayonez gibi hissetmenize gerek yok. İlişkiniz çok uzun süredir devam ediyor olsa da ilişki içindeki statülerinizi kaybetmemeniz çok önemli. Kendiniz için dışarı çıkıp zaman harcamıyorsanız, ilişkiniz bayatlamaya başlıyor demektir. En mutlu çiftler birbirlerinden ayrı olarak özgürce vakit geçirenlerdir.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Erkek arkadaşınız ciddi mi?

    Erkek arkadaşınız ciddi mi?

    Çoğu ilişkiye büyük umutlar besleyerek başlarız. Ancak karşınızdaki için geçici bir durum olabilir.

    Uzun süredir ilişkiniz var ancak hala aynı yerde sayıyorsanız. Erkek arkadaşınız birlikteliğiniz hakkında ciddi düşünmüyor olabilir. Erkek arkadaşınızın ciddi olup olmadığını anlamanın 5 yolu var.

    Sizinle zaman geçirmiyor
    Erkek arkadaşınız ile sürekli beraber olmak zorunda değilsiniz ancak haftanın 1 günü bile ısrarla görüşüyorsanız veya o istediğinde geliyorsa size ciddi bir şekilde yaklaşmıyor demektir. Arkadaşları ile buluştuğunda sizi davet etmesi ciddiyetinin belirtisidir.

    Ailesi ile tanıştırmıyor
    Aile ile tanışmak, ilişkinizi yeni bir boyuta taşımak demektir. Erkek arkadaşınız ailesinden birisi ile sizi tanıştırsa sizin ve ilişkiniz hakkında ileriye dönük bir şeyler düşünüyor demektir. Yanınızda ailesinden bahsetmiyorsa veya ailesi sizin hakkınızda bir şey bilmiyorsa yüksek ihtimal ilişkiniz onun için bir ciddiyet taşımıyor.

    Sizinle ilgilenmiyor
    Erkekler, değer verdikleri kadınlara karşı ilgili davranırlar. Nereye, nasıl gittiğinizi bilmek isterler. Erkek arkadaşınız sizin akşam nerede olduğunuzla ilgilenmiyorsa veya sizi eve bırakmayı teklif etmiyorsa, onun size yeterli ilgiyi vermiyor demektir. Her gün buluşmasanız da, sizi her gün aramalıdır.

    Bağlılık lafı etmiyor
    Evlilik ve bağlılık gibi konulardan uzak duran erkek bu konuları düşünmüyor demektir. İlişkiniz belli bir dönem geçirdiğinde evlilik gelinen son aşamadır eğer uzun süredir beraberseniz ve hala evlilik muhabbeti açıldığında konuyu değiştiriyorsa bu ilişkiyle oyalanmamanız sizin için en iyisidir.

    Samimi davranmıyor
    Kalabalık bir grup ile dışarı çıktığınızda erkek arkadaşınızın size karşı tavırları çok önemli. Ciddi düşünen erkek, çevresindekilerin ne düşündüğünü umursamadan sizinle ilgilenir ve samimi davranır. Ancak erkek arkadaşınız kalabalık ortamlarda elinizi tutmuyor, sarılmıyor veya sizden uzak duruyorsa ilişkinizin ciddiyetinde bazı şüpheleri var demektir.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Sevgilinizin annesiyle arkadaş olma yolları

    Sevgilinizin annesiyle arkadaş olma yolları

    O eteğinizin kısa olduğunu düşünüyor; siz de onun oğlunun çamaşırlarını çok iyi yıkamadığını düşünüyorsunuz. Gerçek şu ki erkeğinizin sevgisi için iki rakipsiniz. Öyleyse annesini öyle bir etkileyin ki size teslim olsun.

    Sevgilinizin annesiyle arkadaş olma yolları

    İnsan hayatındaki en büyük felaket senaryosu aynı adamı seven iki kadının karşılaşmasıdır. Hayatınızdaki erkek sizi annesiyle tanıştırmaya götürüyorsa bilin ki savaş alanına girmek üzeresiniz. Annesi yaşından dolayı daha olgun olsa da basit gerçekleri ve olayları problem haline getirebilir. Siz ise yaşça büyük kadınların daha akıllıca davrandığını düşünüyordunuz fakat yanıldınız. Artık oğlunun hayatındaki bir numaralı kadın olma durumu tehtehlike altında, en azından o öyle düşünüyor. Eğer hayatınızdaki erkekle mutlu bir birliktelik istiyorsanız, annesiyle iyi geçinmelisiniz. Annesiyle birlikteyken yetişkin olan kişi “siz” olacaksınız. Serinkanlı olup gözlerinizi açık tutarak huzuru sağlamak sizin elinizde. Öyleyse derin bir nefes alın ve bu karşılaşmaya hazırlanın.

    ANNEYLE TANIŞMA
    Annesiyle ilk buluşmanızda sakin ve nazik olun. Onu ne kadar mükemmel olduğunuz konusunda etkilemek için acele etmeyin. Kimsenin kazanamayacağı bir yarışma başlatmış olursunuz. Unutmayın ki bu dikkatli olunması gereken bir başlangıç, “En İyiyi Seçme Yarışması” değil. “Annesiyle ilk olarak bir restoranda bir araya geldik” diyor 24 yaşındaki Pelin. “Vejetaryen olmak ve hayvan hakları hakkında uzun uzun konuşurken annesini etkilediğimi sanmıştım. Annesi ise konu hakkında hiç yorum yapmadı ve restorandan çıkarken vestiyerden gerçek kürkünü aldı! Tabii ki herhangi bir yorum yapamadım.” Pelin, görüşlerinin erkek arkadaşının annesini etkileyeceğini sandı fakat o bunu hoş karşılamadı. Böyle bir tanışmada iki tarafın da ilk intibalarını edindiğini unutmayın ve kendinizi tutun. Fikirlerinizi açıklama hakkınız var fakat kendinizinkini açıklamadan önce onun fikirlerini öğrenin. Oğlu, annesi hakkında size çok fazla şey anlatmış olsa da kadınların giyim tarzlarıyla ve davranışlarıyla birbirlerine gönderdikleri bir takım işaretler vardır. Çok kısa bir eteğin ve pençe gibi tırnakların onun üzerinde bırakacağı etkiyi bir düşünün. Aynı şekilde onun abartılı el hareketlerini veya eski moda çantasını hayal edin. Bunlar size sadece onun nasıl biri olduğunu değil, sizin onu nasıl görmenizi istediğini de belli eder; dikkat edin. Eğer bunu hemen keşfedecek kadar şanslıysanız, tedbirli davranmaya devam edin. Yalnızken onunla karşılaşırsanız ve sizi eve kahve içmeye davet ederse, konuşmak için kendisini rahat hissedeceği konular seçmeye özen gösterin. Kendi ailenizden bahsedin. Asla oğluyla aranızdaki ilişkinin özel detaylarından bahsetmeyin, hele ki aranızda bir problem varsa; bunlara girmeyin. Ne kadar akıllı bir kadın olursa olsun tarafsız kalamayacaktır.

    BIRAKIN, O KONUŞSUN
    Kural olarak savaşlar bire bir çekişmeden ziyade dinleyerek kazanılır. İlişkiniz gelişirken onun söylediklerine kızmayın. Bunun yerine ne anlama geldiklerini düşünün. “Annesi ne zaman evleneceğimizi sorup duruyor” diye şikayet ediyor, erkek arkadaşıyla iki yıldır birlikte olan Jülide ve ekliyor: “Sanki onu ilgilendirirmiş gibi!” Evet, onu ilgilendirir. Akraba ilişkilerinin kopmaya başladığı günümüzde bile evlendiğiniz kişinin ailesini de kabul ettiğinizi unutmayın. Jülide’nin müstakbel kayınvalidesi ne zaman evleneceklerini sorup duruyor çünkü bu haberi arkadaş ve akrabalarına hemen vermeye can atıyor. Bu, aynı zamanda onu sevdiğini gösterir. Eğer Jülide ilişkisinde kendini yeterince güvende hissetmiyorsa ve erkek arkadaşının annesinin vaatlerine gülümsemiyorsa, problem Jülide ve erkek arkadaşı arasında demektir. Bazen daha da kırıcı şeyler olabiliyor. “Kayınvalidemin erkek arkadaşımın eski kız arkadaşlarını övmesinden nefret ediyorum” diyor 27 yaşındaki Eda. “Bir keresinde bana onlardan birinin ismiyle seslendi…” Bunu aşağılayıcı bir şey olarak görmeyin. O, bunu sizi kırmak için yapmıyor. Zaman, bu problemin üstesinden gelir, ilişkiniz geliştikçe annesi eski kız arkadaşlarının isimlerini unutacaktır. Eğer unutmazsa, erkek arkadaşınızdan annesini sizin adınıza kibarca uyarmasını isteyebilirsiniz.

    O ARTIK KOCA BİR ADAM
    Bir yandan annesinin oğlu için yaptıklarına kızıyor ve ona karıştığını düşünüyor ama diğer yandan da bu davranışlarını sempatik mi buluyorsunuz? Bu durum iki hoş olmayan gerçeği hatırlatıyor. Birincisi bir zamanlar bu kadın erkek arkadaşınızın bezlerini değiştirmişti. İkincisi ise siz onu oğlunun kız arkadaşı olarak tehdit ettikçe artan kadınsı kıskançlığın ortaya çıkışı. “28 yaşında olmasına rağmen iç çamaşırlarını halen annesinin satın aldığına inanabiliyor musunuz” diyor Sibel. Annesinin ihtiyaçlarını erkek arkadaşınızınkilerle karıştırma hatasını yapmayın. Halen oğlunun evini temizlemesi, çamaşırını yıkaması oğlunun işine gelmesine rağmen bunları annesinin yapmasına ihtiyacı olduğunu göstermiyor. 30 yaşındaki Jale daha büyük problemler olabileceğini keşfetmiş. “Üç yıldır birlikte yaşıyoruz. Annesi hemen yanımızdaki evde yalnız oturuyor. Emekli olduğundan beri istediği zaman, haber vermeden evimize geliyor. Bazen eve geldiğimde onu bulaşıkları yıkarken veya televizyon seyrederken buluyorum. Erkek arkadaşımdan onunla konuşmasını istedim ama yapamayacağını söyledi” diye anlatıyor. Jale’nin erkek arkadaşı bu durumda haklı. Gerçekten de bir şey yapamayabilir. Olayı pratik yollardan çözüme ulaştırmak gerekiyor. Yalnız yaşayan bir kadın olarak hobilerini öğrenin ve onu eve yakın kurslara yazdırın. İlk gününde siz de onunla birlikte gidin. Kısacası ona sizin hayatınız dışında sadece ona ait olan bir hayat verin. Halen size habersiz gelmeye devam ederse, kibarca gelmeden önce sizi aramasını isteyin. Sonrasında onu uzak tutmak için bahaneler bulabilirsiniz. Düzenli olarak pazar günleri öğle yemeğine davet ederek habersiz ziyaretlere ihtiyaç duymasını ortadan kaldırabilirsiniz.

    ONU SİLAHSIZLANDIRIN
    En büyük silahı hayatınıza karışmak. Öyleyse silahını elinden alın ama nasıl? O size karışmadan önce onun tavsiyesini alın. Hafiften ona yaranmak cephanenizdeki en iyi silahtır ve onun tavsiyesini alacak kadar zarif olduğunuza inandırır. Tavsiyeyi uygulamak zorunda değilsiniz tabii, sadece kibarca dinleyin. “Yeni evlendik ve o sürekli bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor” diye şikayet ediyor 27 yaşındaki Banu ve ekliyor: “Yatak odamızı ne renge boyayacağımızdan tatilde nereye gideceğimize kadar her şeye karışıyor. Beni delirtiyor!” Unutmayın ki kayınvalideniz her zaman yanlış şeyler söylemiyor olabilir. İyi bir önerisi olduğunda kabul edin ve ona çok iyi bir fikir olduğunu söylemeyi unutmayın. Sizin tarafınızdan takdir edildiğini görünce eskisi gibi öğütler vermeyi azaltacaktır.

    YANDAŞLARINIZI TOPLAYIN
    Onun oğlu asla sizin en iyi koruyucunuz olmayacak çünkü ikisinin ortak geçmişleri var. Onun duygusal şantajı olarak gördüğünüz şey, oğlunun ona olan saygısıdır. Onların ilişkilerini eleştirirken kendi annenizle aranızda yaşadığınız problemlerle onların arasında olanları karıştırmadığınızdan emin olun. Sevgilinizi farklı boyutlarda sevgi beslediği iki kadın arasında halat çekme oyunundaki gibi taraf seçmeye zorlamayın. Aksine onun akrabalarından gönüllü bir yandaş bulun; eğer kayınvalidenizle arkadaşlık edebilecekse kendi ailenizden de birileri olabilir. Diplomasi, savaşları sona erdirir. Size laf taşıyan insanlara onun hakkında daima iyi şeyler söyleyin.

    ONUNLA BARIŞ YAPIN
    Hayat boyu arkadaşlık ilişkisi kurmaya çalışın. Annesinin tepkisi zamanın kendisi kadar eski bir tepki ve sizden sizin ondan korktuğunuz kadar korkuyor. Evlilik kurumu icat edildiğinden beri kaynana şakalarına güleriz. Sizin de kayınvalideniz bu şakalardaki gibi olabilir. Arkadaşlık ve barış adına ilk adımı siz atın. “İmkansız” demeden önce bu kadının sevdiğiniz adama genetik, duygusal ve psikolojik katkıları olduğunu hatırlayın. Bu yeterli değilse, kendinize onun güvenilebilir bir bebek bakıcısı olduğunu hatırlatın.

     

    FOTOĞRAF: CHRIS CLINTON

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Partnerimize nasıl bağlanırız?

    Partnerimize nasıl bağlanırız?

    Bağlanma davranışını başka bir bireyde yakınlık arama ve sürdürme olarak tanımlayabiliriz. Bağlanma davranışını çiftleşme davranışı ve ebeveyn davranışı ile eşit öneme sahip bir sosyal davranış sınıfı olarak görülür. Bağlanma davranışı ve ayrıca bakıcılık davranışı memelilerin tüm türlerinde mevcuttur. Gelişimde bazı aksilikler olmadığı sürece bağlanma davranışı başlangıçta daima anneye yönelir.

    İnsan olmayan primatlarda bebeğin anneye yapışması doğumdan hemen sonra görülürken, insanlarda bebek annesinin çok yavaş farkına varır. Ainsworth’un araştırma bulgularına göre çocukların küçük bir azınlığı dışında herkeste bağlanma davranışı altı aylıkken açık bir şekilde mevcuttur ve sadece anne odadan ayrıldığında çocuğun ağlamasıyla değil aynı zamanda gülümseme, kollarına atlama, sevinç çığlıkları atma gibi davranışlarıyla da bu bağlanma davranışının gözlenebilir.

    Bebek doğduğunda bir tabula rasa olmaktan çok uzaktır. Tam tersine çok sayıda aktive olmaya hazır davranış sistemleriyle donanmıştır. Yapılan araştırmalar bebeğin doğumunda ya da çok kısa bir süre sonra nerdeyse tüm duyusal sistemlerinin çalıştığını gösterir. Bir çocukta bağlanmaya aracılık eden davranış sistemleri, çocukların yetiştiği aile ortamlarında bu sistemlerin nispeten belirli, stabil bir biçimde büyüyüp geliştiğinden dolayı var olmaktadır.

    Peki bebeklerimizin güvenle bağlanması için ne yapmalıyız? Bebeklerin en güvenle bağlandıkları anneler, bebeğin sinyallerine zamanında ve uygun şekilde cevap veren ve onlarla çok fazla sosyal etkileşim içinde olan annelerdir. Bunun dışında annenin bebeğin gerginliğini alabilmesi ve özellikle ilk altı ay boyunca anne ve bebek arasında devam eden fiziksel temas da bebeğin güvenli bağlanma geliştirmesi için gerekli olan annelik davranışlarıdır.

    Buraya kadar ifade ettiklerimizden de anlaşılacağı gibi çocuk bebekliğinden itibaren annesi ile yaşadığı deneyimleri ve onunla geliştirdiği ilişkisini, ilerleyen yaşlarında her türlü yakın ilişkisinde(partneri, yakın arkadaşları, eşi vs.) model olarak kullanır. Kişinin benlik modeli( kişinin kendini ne ölçüde sevgiye layık gördüğü) ve başkaları modeli(kişinin diğer insanlara ne ölçüde güvendiği, diğer insanları ilgi ve sevgi sunmaya hazır bireyler olarak algılayıp algılamadığı) bu ilişki sayesinde gelişir.

    Bağlanma davranışının türleri hakkında literatürde farklı tanımlamalar olsa da ben bağlanma davranışının üçe ayrıldığı bağlanma yaklaşımıyla bakmayı tercih etmekteyim.

    Güvenli Bağlanma: Bu bağlanma tarzına sahip bireyler hem kendilerini hem de başkalarını genelde olumlu olarak görürler. Yakın ilişkilere değer verirler, bu tür ilişkileri başlatmakta ve sürdürmekte başarılıdırlar. Ancak bu ilişkiler sırasında kişisel özerkliklerini yitirmemeyi de başarırırlar. Bu bağlanma stiline sahip kişiler çocukluklarında oyun sırasında aktif olan, anneyi güven üssü olarak kullanıp keşfe çıkan çocuklardır.

    Kaçınmalı Bağlanma: Bu bağlanma stiline sahip kişiler kendilerini ve başkalarını genelde olumsuz görme eğilimindedirler. Yakın ilişki kurma konusunda çok başarılı olduklarını söylemek güçtür. Bu bağlanma stiline sahip olan çocuklar genelde kısa bir ayrılıktan sonra anneyle birleşme konusuda kaçınmalı davranan, zaman zaman bir yabancıya anneden daha dostça davranan çocuklardır.

    Kaygılı Bağlanma: Bu bağlanma tarzında hem benlik hem de başkaları algısı olumsuzdur. Bu kişiler çocukluklarında yakınlık ve temas arasında kararsız, kaygılı çocuklardır.

    Yapılan tüm araştırmalara bakıldığında belirli bir yaştan sonra bağlanma davranışının hem yoğunluğu hem de sıklığı azalır. Ancak bağlanma davranışı asla yok olmaz; hem eski hem de yeni figürler seçilir ve onlarla devam eder.

    Ergenlik ve erişkinlik yaşamı boyunca bağlanma davranışının kapsamı genellikle aileden çok aile dışındaki kişilere ve gruplara yönelir. Yetişkin yaşamındaki bağlanma davranışını regrese olarak görmek, insan yaşamındaki hayati rolünü görmezden gelmek demektir.

    Yakın ilişkiler, psikolojik iyilik halinin en önemli belirleyicilerinden biri olarak görülür. Yakın, istikrarlı ve uzun süreli ilişkiler kurmak ve sürdürmek yetişkinin kişilik gelişimi süreçlerinin en önemli görevlerindendir. Bağlanma stilleri ise terapi ortamında çalışılmadığı sürece yaşam boyunca kalıcı ve durağan yapılardır. Yukarıda bahsettiğimiz içsel işleyiş modelleri çocuklukta oluşur ve yetişkinlikteki algısal ve bilişsel süreci; dolayısıyla davranışları ve yetişkinlikte kurulan ilişki kalitesini doğrudan etkiler.

    Cohn ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmaya göre; güvenli bağlanan yetişkinlerin çift etkileşiminde duygularını daha iyi düzenleyebildiği, daha uyumlu ve daha az çatışmalı ilişkiler kurdukları bulunmuştur. Ayrıca partnerlerden en az birinin güvenli bağlandığı durumda daha yüksek evlilik uyumu görülmüştür. Bu konuda yapılan çalışmalardan ortaya çıkan en kayda değer sonuçlardan biri güvenilir bağlanmanın yüksek evlilik uyumu ile ilişkili olduğu sonucudur.

    Güvenli bağlanan bireyler sevgi ilişkilerini; mutlu, arkadaşça ve güvenli olarak tanımlamışlardır. Eşlerini eksiklerine rağmen olduğu gibi kabul ederler ve desteklerler. Diğer bağlanma stillerine sahip kişilere oranla daha uzun süreli ilişkiler sürdürdükleri görülmüştür. Kaygılı bağlanan kişilerin ilişkileri yakınlığa dair korku ve uzaklığa dair rahatsızlıkla karakterizeyken; kararsız bireyler sevgiyi takıntı, cinsel çekim ve kıskançlık olarak tanımlamaktadırlar.

    Güvenli bağlanma stili ile bağlanmayan kişilerin duygu kontrolü duygunun eşle ilgili olup olmamasından bağımsız olarak yüksek bulunmuştur. Bu neden önemlidir? Çünkü olumlu ya da olumsuz duygularının ifadesinde bir denge belirleyen kişilerin daha istikrarlı ve uyumlu ilişkiler kurdukları bilinmektedir. Güvenli bağlanma yaşamayan kişiler ya genelde olumsuz duygulanıma sahiptir ya da olumlu ya da olumsuz duygular arasında gelgitlerle yaşayıp onu aşırı kontrol etmeye çalışır. Bu da ilişkideki duygusal kalitenin azalmasıyla sonuçlanmaktadır. Güvenli bağlanma duygulanımda olduğu kadar olumlu ve yapıcı iletişim örüntüsüyle de oldukça ilişkilidir.

    Bağlanma stillerinin incelendiği ülkemizde yapılan çalışmada ise, en sık karşılaşılan evlilik biçiminin iki eşin de güvensiz olduğu bağlanma biçimi olduğu görülmüştür. Ancak her iki eşin de güvenli bağlandığı çiftler en yüksek uyuma sahiptir.

    Bu makaleyi anne, baba, eş ya da çocuk rollerinizle ya da hepsiyle birden okuyabilirsiniz. Önemli olanın içinde mutlu olamadığınız bir bağlanma stiliniz varsa bununla barışıp değişiklikler yapmak için adımlar atmak ya da çocuklarınızın güvenli bir bağlanma stili oluşturabilmelerini sağlamak için istendik davranış örüntülerini harekete geçirebilmektir.

    Uzm. Psk. Dila HOTLAR

  • İlişkilerde değer vermek

    İlişkilerde değer vermek

    İlişkilerimizde belirleyici olan, hayatımızı yönlendiren ve insanın mutluluğu için çok önem arz eden bir kavram üzerinde duracağız. Bir deyim olan bu kavram “değer vermek” tir. Değer vermeyi açıklarken, önce değerin ne anlam ifade ettiğine bakmak lazım.

    Değer; bir şeyin önemini belirleyen soyut bir ölçü, bir şeyin karşılığı, pahası, parasal yararı olduğu gibi, yararlı nitelik ve özellik ya da üstün kişilik veya nitelikli insan anlamı da içerir. Bazen bir ulusun maddi ve manevi sahip olduğu şeyler, bir kişinin sahip olduğu yararlı nitelikler de değer olarak ifade edilir. Bilinmeyen sayılara yüklediğimiz anlam da değer olarak karşımıza çıkar. Pi sayısının değeri gibi.

    Bir kişi ve toplumun farkına varıp, bir kişi ya da şeye karşı, ölçerek tartarak anlam ve önem belirlemesine ve bu kişiyi ve konuyu önemsemesi işine “değer vermek” denir. Değer vermek, sadece düşünmekle olmaz, karşıya hissettirilir ya da topluma açıklanır da. Kısaca değer vermek, bir şeyi veya kişiyi değerli saymak, önem vermektir.

    Değer, çok geniş bir kavram olup, hayatımızda önemli bir yer tutar. Yaşamımızda bir çok birleşik söz de üretmişiz. Değer vermek, değerlendirmek, değer arttırmak, değer düşürmek, katma değer, artık değer, değersiz, hazır değer, değer yargısı, saygı değer, toplumsal değer, piyasa değeri, borsa değeri, satış ya da alış değeri, sosyal değer, kültürel değer, nominal değer, kayda değer gibi…

    Değer vermek, insanın kendine, somut ve soyut olaylara, davranışlara karşı yüklediği önemdir. Genellikle duygusal bir davranış olduğu için, değer vermeyi bu açıdan irdeleyeceğiz.

    Her insan ve toplumun kendine belirlediği yaşam, inanç ve kişilik ile ilgili  önemli değerleri vardır. Mesela kişi için doğruluk ve dürüstlük bir değerdir. Dini inançları, bir değerdir. Bazı eğitim, bilgi, beceri ve nitelikler bir değerdir.

    İnsan, duygusal bir varlık olduğundan ilişkilerinde değerlerine, kişiliklere saygı duyarak iletişim kurar. Bir kişinin sahip olduğu önemli değerleri hoşumuza gittikçe o kişiye biçtiğimiz değer de fazlalaşır. Önce o kişiye saygı duymaya başlarız, saygı duydukça karşınında bize ilgisi artar. Karşılıklı saygı, sonuçta sevgiye dönüşür. Oluşan bu sevgi; karşının cinsiyeti, bize yakınlığı, yaşı vb. durumlarına göre; değer verilen bir dost, bir arkadaş ya da sevgili oluverir. O kişiyi daima müstesna bir yerde taşımaya başlarız. İster dost, ister arkadaş, ister çalışanımız, ister aile bireyimiz ister ise sevgilimiz olsun ona devamlı bir şekilde değer vermeye başlamışızdır.

    İşte, tam burada değer vermenin sınırı, ölçüsü, sebebi daha önemlisi de yaratacağı sonuçları iyice değerlendirilmelidir. Ben bu kişiye niye önem veriyorum? Bundan amacım nedir? Yoğun bir şekilde değer verirsem bu kişi ile ilişkilerimiz nasıl bir seyir izler? Bu değer verme ileride her iki kişiye de ne tür fayda ve zarar sağlar? Zarar sağlayacak ise bu aşamada nasıl bir tavır izlemeliyim? gibi sorular sorup cevabını almalıyız. Bu cevaplara göre o kişiye vereceğimiz değerin ölçüsünü ayarlamalıyız. Zira gereğinden fazla değer verip çok kısa sürede bozuşan dostlar, dostluklar, biten ve bitirilen sevgiler, yok olup giden saygılar, geçinemeyen komşular, çalışma arkadaşları ortaya çıkar. Belki de aşkların kısa oluşunun gerekçesi de; gereğinden fazla veya az değer vermektir.

    Değer vermek, basit bir önemsemek olarak algılanmamalı. Kimi niçin önemsediğimizi bilmemiz gerekir. Değer vermek, değeri veren kişide nasıl bir yük oluşturur, buna bakmak gerekir.

    Bir kişiyi önemsiyorsanız onun için her şeyi göze alıyorsunuz demektir. Bazen öyle an olur ki özlemeyi, acı çekmeyi, beklemeyi ve hatta onun mutluluğu için, hayatından çıkabilmeyi göze alabilmek gibi. İnsan birine değer vermekle büyük bir sorumluluğu da üzerine almış olmaktadır. Zira, sevdiğimiz kişilere, değer veririz.

    Bu değeri verirken karşıyı iyi analiz etmeliyiz. Değerin dozajını iyi ayarlamalıyız. Zira, birine gereğinden fazla değer verilirse kendimizi, gereğinden az değer verirsek de onu kaybedebiliriz. Her koşulda üzülen biz oluruz. Ölçümüz kişilere hak ettiği değeri vermek olmalıdır. Özellikle sevgi ve aşk ilişkilerinde o kişiyi beynimizde bir merkez yapıp, onun etrafında dönmemeliyiz. Dönersek sonunda acı çeken biz oluruz. Genellikle platonik aşıklar ve çok duygusal kişilikler, bu girdaba girerler.

    Sevdiğimiz insana çok değer vermek güzel bir şey ama bu kişi o değere layık değilse, sunduğumuz fazla değer bir müddet sonra o kişiyi sıkar ve bizden uzaklaştırabilir. Hatta çıkarcı bir kişilik ise eğer, o kişi bunu fark ederek çıkarı için kullanabilir. Zira günümüzde insanlar, saf ve dürüst ilişkileri bile çıkarlarına alet edebilmektedirler.
    Peki ölçü ne olmalı? İşin basit ölçüsü; kendimize verdiğimiz değerden hiçbir zaman fazla olmamalı. Diğer bir ölçü ise karşıdan da benzer değeri görmeli veya beklemeliyiz. Karşıya ilk değer veren biz olabiliriz. Zira ilk başlatan olmak ayrı bir meziyet. Üçüncü ölçü ise kurduğumuz iletişimde amacımızı, karşının amacını ve bu amaçların gerçekleşme durumunu irdelemektir. Örneğin karşı komşu ile ne kadar dost olacağınızın sınırını koymak gerek. Çocuğunuzu çok sevebilirsiniz ama ona bile ölçülü olmak gerek. Onu şımartıp, disiplinsiz yetiştirmemeliyiz. Çocuğumuz bile bizi bir müddet sonra, duygusallığımızı çıkarı için kullanmaya başlar. Bu durum bir çalışanınız, hatta eşiniz için bile geçerli olabilir.

    Kısacası fazla değer verdiğiniz kişiyi iyi tanıyıp öyle yüceltmeli, yoksa kısa süre sonra fikirleriniz değişirse, sizde zor durumda kalırsınız. Çünkü, karşı alıştığı değeri devamlı bekleyecektir. Doğrusu, eğer kişi hak ediyorsa verdiğimiz değeri, yavaş yavaş arttırmalıyız.

    Hak etmeyen bir kişiye fazla değer verirsek, o kişinin, kendini olduğundan fazla görmesine de sebep oluruz. Ona da hata yaptırmış oluruz. Fazla değer vermenin uykusuzluk, enayi gibi hissetmek, insanlara fazla güvenmeme, depresyon, şiddetli öfke, hayata küskünlük gibi bir çok yan etkisi bulunmaktadır. Dikkatli kullanmak gerek.:)
    Fazla değer vermediğiniz kişilerin olumsuz hareketleri, sizi her zaman üzmez ama çok değer verdiğiniz kişinin, ufak bir yanlışı çok üzebilir.Pişmanlık duymamak için dikkatli olmak gerek.

    Bazı insanlar, bazı kişilere fazla değer verdiğinin farkında olur ama yine de devam eder. Bu tip kişiler çok sevenler ya da çok engin ve olgun olup, karşıyı bu yöntemle düzelteceklerine inananlardır. Karşı dürüst ise bu yöntemle sonuç alınabilir. Paranız, zamanınız ve sabrınız çok ise aslında bir kişiye değer vermek, her zaman mutluluk verici bir olaydır.Önemli olan sonradan pişmanlık duymamak. Eğer bir sevgi uğruna değer vermişseniz, pişman olmamak gerek. O kişi hak etmiştir ki vermişsinizdir. Eğer değer verdiğiniz kişi şımarmayıp, bunu kullanmıyorsa, bu değeri fazlasıyla hak ediyordur. Bazen de değeri veren yanlış yapıyordur. Karşıya kızmaya hakkı yoktur.
    Öte yandan, bir kişiye fazla değer verdiğimizi düşünmeye başladıysak o kişi, önceleri daha fazla değer vermeyi göze aldığımız kişidir. Her nedense, fazla değer verilen kişi de bazen kendini çok önemli biri gibi görüp, hata yapmaya başlar. Eğer bir kişiye değer vermiyorsanız aslında o kişi size göre bir hiçtir. Değer verilen kişi açısından da değere layık olmak da bir meziyettir. Ünlü bir düşünür Ben insanlara değer vermem, insanlar değerlerini kendileri alırlar”diyerek değerin hak edileceğini vurgulamıştır.

    Bir görüşe göre suç, değeri fazla verenindir, karşının değil..Bazen siz ne düşünürseniz, düşünün ne yaparsanız yapın, teraziye konulan domateslerin aslında 7 kilo olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. Ne yaparsınız? Domateslerin 17 kilo olduğuna inanmak ister ve bunun için hafif hafif domateslerin bulunduğu tarafa kendinizden bir şeyler koyarsınız. Koyduğunuz şeyler belki geri gelir, belki gelmez. Ama siz o an domatesleri 17 kğ görürsünüz.

    Yazılan şeylerin bir çoğu genel şeyler olmakla birlikte, olumsuz olaylar, istisna kişiliklerde görüldüğünden iyi niyetli, samimi ve dürüst insanları ayrı düşünmek gerek.

    Herkese hak ettiği değeri vermeniz ve aynı şekilde değer görmeniz dileğiyle…

     

    Yazar: Hüseyin BOZKURT