Etiket: sevgili

  • Ona aşık olup olmadığınıza karar veremiyor musunuz?

    Ona aşık olup olmadığınıza karar veremiyor musunuz?

    Ona aşık olup olmadığınıza karar veremiyor musunuz? Bu hareketlere engel olamıyorsanız, artık emin olabilirsiniz…

    Onu gördüğünüzde heyecanlanıyorsunuz. Eliniz ayağınız karışıyor. Ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Zaman zaman salıncakta gözünüz kapalı sallanır gibi oluyorsunuz. O halde kesin aşıksınız…

    Bir dakika, aslında aşık değil misiniz? Anlaşıldı siz karar veremiyorsunuz. O halde aşık olup olmadığınız konusunda size yardım edelim…

    Her konuşmada onun adı geçiyorsa,

    Konuştuğu her kadını çok yakın arkadaşım dediği halde kıskanıyorsanız,

    Burcunu öğrenip uyumlu olup olmadığınızı araştırdıysanız,

    Türlü bahaneler yaratıp onu görmeye gidiyorsanız, ya da planlı olarak karşılaşıyorsanız,

    Onu ummadığınız bir zamanda gördüğünüzde bayılacak gibi oluyorsanız,

    Anlaşılmaz bir biçimde Johnny Depp hayranlığınız sona erdiyse,

    Onun dokunduğu her hangi bir eşyayı devamlı yanınızda taşıyorsanız,

    Geceleri yatakta hep onu düşünüyorsanız,

    Size dokunduğu zaman kalbiniz yerinden çıkacak gibi oluyorsa, Evet siz kesinlikle aşıksınız!

  • Aşkın Kimyası Çözüldü

    Aşkın Kimyası Çözüldü

    Duygusal yönelimler hoşlanma, aşk, sevda ve kara sevda gibi hafiften şiddetliye doğru farklı şekillerde hayatımızdaki yerlerini alıyor. Aşkla birbirine karıştırılabilen ve depresif duygu durumlarının da eşlik edebildiği kara sevda, kişilik özelliklerine bağlı olarak şekilleniyor .Beynin fonksiyonlarında önemli değişiklikler yapabilen kara sevda, kişilerin yaşamını özellikle de psikolojik açıdan büyük ölçüde etkiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.

    Aşk ve kara sevda arasındaki farklılıklar

    Aşk insanlara karşı olabileceği gibi doğaya veya herhangi bir başka nesneye karşı da gelişebilir. Aşkta kişinin çevresiyle olan ilişkileri bozulmaz ve sosyal hayatı devam eder. Bu durum genellikle iş hayatını da olumsuz etkilemez, kişinin kendi ve çevresiyle alakalı kontrolü ve değerlendirmeleri bozulmaz.

    Kara sevdada ise, kişi kontrolünü kaybeder. Kendisini sosyal hayattan soyutlar, tamamen sevdasına odaklanır. Kara sevdada kişi bulunduğunu andadır, duygu çıkmazına girebilir. Aşkta genellikle duygular karşılıklıdır. Kara sevdada ise, genellikle tek taraflıdır.

    Bazen kişinin kendisine sevdalanıldığından haberi bile olmayabilir. Aşk da psikolojik belirtiler gösterir. Duygu yoğunluğu ve saplantılı sevgi hali, sosyal normların dışına çıkmaz. Halbuki kara sevdada fizyolojik unsurlar da vardır. Kişi yemeden içmeden kesilir, zayıflar ve stres hormonlarının da etkisiyle vücut savunması düşer. Çeşitli hastalıklar baş gösterebilir, kişinin saçları beyazlayabilir.

    AŞK NEDİR? AŞK VAR MIDIR?

    Kara sevdada prefrontal korteks ve amigdala bozulur

    Kara sevdada beynimizde psikolojik hayatımıza yön veren sol prefrontal korteksin fonksiyonları aksar.

    Ayrıca korku duyusunu kontrol eden amigdalanın çalışma karekteri de bozulur. Böylece kişi korkusuzca davranabilir. Prefrontal korteksin de bozulması ile kişi, sosyal normların dışında davranışlar sergileyebilir. Kişi servetini ve kariyerini bu uğurda terk etme davranışı da gösterebilir.

    Kara sevdada hormonal aktiviteler

    Kara sevda esnasında birçok nöronal aktivite ve hormonal mekanizma söz konusudur. Aşk ve sevda esnasında dopamin, serotonin, oksitosin, noradrenalin, feniletilamin ve vazopressin gibi hormonal aktiviteler çeşitli duygusal ve bedensel değişmelere neden olur.Dopamin tutku ve saplantıdan sorumludur, coşku da verebilir. Kara sevdada aşırı dopamin varlığı, kişiyi akıl sınırlarının dışına çıkarabilir ve deliliğe doğru gidiş söz konusu olabilir. Kara sevdada da delilik söz konusudur. Serotonin mutluluktan sorumludur, ancak kara sevdada normale göre en az %40 serotonin azlığı söz konusudur.

    Bu durumda kişi depresyona yatkın hale gelir. Oksitosin, şefkatten ve hoşgörüden sorumludur. Kişiye, karşısıdakine çabuk inanan ve güvenen empatik bir ruh hali sağlar. Noradrenalin; heyecan, kalpte hızlanma, terleme, yüzde kızarma gibi belirtiler verir, iştahı keser ve zayıflamaya neden olur. Feniletilamin bir dopamin türevi olup, enerji ve keyiften sorumludur. Vazopressin de şefkat duygusu veren bir hormondur, ama asıl görevi vücuttan su atılmasıdır.

    Kara sevdada MRI bulguları

    Kadınlar ve erkekler üzerinde fonksiyonel MRI kullanılarak yapılan çalışmalar, kara sevdadan muzdarip erkeklerde beynin bir bölgesinde, kadınlarda ise üç bölgesinde yoğun aktivite varlığı tespit edilmiştir.

    Bu bulgu göstermektedir ki, psikolojik ve duygusal bilanço kadınlarda daha yoğundur. Fonksiyonel MRI ve PET scan kullanılarak yapılan bilimsel çalışmalar, kara sevdadaki bulguların, örneğin ellerini 100 defa yıkama gibi takıntı davranışları gösteren OKB hastalarınınki ile büyük benzerlik gösterdiği sonucunu vermiştir. Dolayısıyla gerek aşk gerekse kara sevda psikolojik bir takıntı hastalığıdır diyebiliriz.

    Hormon seviyelerindeki değişimler, aşk ve kara sevdaya yatkınlığı etkiliyor

    Olağanüstü doğa manzaları gibi hayranlık ve beğeni uyandıran durumlarda ya da doğal felaketler gibi travma oluşturan zamanlarda dopamin, noradrenalin, oksitosin ve noradrenalin seviyelerinde anormal yükselmeler olduğu için, bu durumlarda kişinin aşık olması ya da sevdaya tutulması daha kolaydır.

    Bu yüzden eşinden ya da sevgilisinden ayrılmış ve travma yaşayan kişinin ilk günleri aşık olma açısından en kritik zamanlardır. Yapılan bilimsel çalışmalar kalbimiz çarptığı için aşık olduğumuzu göstermektedir. Burada noradrenalinin işlevi büyüktür.

    Kara sevda tedavisi

    Kara sevda tedavisi, profesyonel bir yaklaşım gerektirir. Kara sevda tedavisinde davranışcı bilişsel terapiler işe yarayabilir.

    Mevcut ve muhtemel serotonin eksikliğine karşı antidepresan ilaçlar sonuç verebilir. Yine noradrenalin aktivitesini düşürücü ilaçlar da denenebilir. Bir diğer yöntem ise, beynin prefrontal korteksini ve sosyal hafızayı resetleyen TMS tedavisidir. TMS tedavisi tek başına uygulanabildiği gibi, ilaç tedavisiyle ya da terapiyle beraber de uygulanabilir.

    Spor aktiviteleri serotonin düzeyini artırdığından, kişi spor aktivitelerine de yönlendirilir. Çeşitli hobiler edinilmeye çalışılması da aşk travmasını hafifletebilir.

  • Altın Seks, Gümüş Seks ve Bronz Seks

    Altın Seks, Gümüş Seks ve Bronz Seks

    Her çiftin seks ihtiyacı zamana ve koşullara göre değişebiliyor. Çiftler seks yapma rutinlerini değiştirerek ve farklı şeyler deneyerek, daha renkli ve tutkulu bir ilişkiye sahip olabiliyor. Birbirlerini fazla zamanla ödüllendirdiklerinde sadece fiziksel değil, duygusal seksin de tadına varabiliyorlar. Böylece çift hem birbirini daha yakın hissedebiliyor hem de birbirlerini ne kadar sevdiklerini gösterme şansını elde edebiliyor. Seks yaparken sadece fiziksel hazzı değil, duygusal hazzı da düşünmek gerekiyor. Çünkü her ne kadar aksi düşünülse de, insanlar sadece fiziksel zevkler için seks yapmıyor. Bazen sadece sevildiklerini, arzulandıklarını, değerli olduklarını ve bir başkasının onlara değer verdiğini hissetmek için partnerleriyle sevişmek, bazen de sadece boşalıp rahatlayabilmek için seks istiyorlar. Bu nedenle cinselliği, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak tarif ediyoruz. Çiftler bu sanatı icra ederken altın, gümüş ve bronz olmak üzere üç tür seks deneyimi yaşayabiliyor.

    ALTIN SEKS İKİ SAAT SÜRÜYOR…
    “Altın seks” adını verdiğimiz kaliteli seks ortalama iki saat sürüyor. Erkekler genellikle boşalmaya yönelik düşündükleri için, seks konusunda eşlerine en kısa yoldan en fazla zevki vermeye çaba gösteriyorlar. Bu nedenle kadın doyum noktasına yaklaşırken, bir an önce doruğa tırmanabilmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Oysa kadınlara daha fazla zevk vermenin sırrı, doyum noktasına yaklaştırdıktan sonra, yavaşlamak ve aynı hareketleri yinelemekte yatıyor. Kadını böyle iki ya da üç kez doyum noktasına yaklaştırıp, enerjisini tüketmeden önce biraz yavaşlamasını sağlamak aldığı zevki kat kat arttırabiliyor. Doyum noktasına her yaklaşmasında doyum arzusu biraz daha arttığı gibi, bedeni de boşalma veya orgazma tümüyle hazırlanmış oluyor. Önsevişme süresi böylece uzadığı için, hem kadın daha güçlü bir boşalma ve orgazm hissi duyabiliyor hem de erkeğin boşalması veya orgazmı daha yoğun olabiliyor. Altın seks ilişkisinde sırayla erkek ve kadın birbirini birkaç kez, doyum noktasına yaklaştırıp enerji düzeyinin düşmesine izin veriyor. Altın seks için erkeğin cinsel enerjisini ve boşalmasını kontrol altında tutması önem taşıyor. Altın seks için önce erkeğin belirli bir hızla sonuca doğru giderken, yavaşlayıp tekrar hız kazanmasını öğrenmesi gerekiyor. Birkaç kez yüksek düzeye çıkıp indikten sonra, erkeğin boşalma telaşı azalıyor ve seksin her dakikasından daha fazla zevk alabiliyor. Daha sonra kadının birkaç kez doyum noktasına kadar yaklaşıp, geri gelmesi gerekiyor. Bu süetçe kadının boşalmaya veya orgazma yaklaştığını eşine bildirmek için bir kelimeyi şifre olarak kullanması gerekiyor. Bu işareti alan erkek yaklaşık otuz saniye kadar tahrik edici okşamalarına ara verip, sonra tekrar başlayabiliyor. Ancak erkek ara verince ilgisini tümüyle kadından çekmek zorunda değil… Eşinin bedenini dolaylı olarak tahrik edecek biçimde okşamayı sürdürebiliyor ve böylece enerji düzeyinin yerleşmesine fırsat tanıyarak bu kez daha yükseğe çıkarabiliyor. Böylece çift aralarında gidip gelen sevgi akımını daha güçlü olarak hissedebiliyor. Altın seks için ön sevişmeye ve aşk oyunlarına daha uzun zaman ayırmak ve önce kadının doyuma ulaşmasına dikkat etmek gerekiyor.

    GÜMÜŞ SEKS OTUZ DAKİKA SÜRÜYOR…
    Daha çok yaşanan ve “gümüş seks” adını verdiğimiz normal seks ortalama otuz dakika sürüyor. Gümüş seksin beş dakikası erkek, yirmi dakikası kadın için oluyor ve son beş dakika da doruğa eriştikten sonra mutluluğu paylaşmaya ayrılıyor. Gümüş sekste erkeğin ilk olarak enerjisini eşinin doyum noktasına doğru yönlendirmesi daha sonra kendi üzerinde yoğunlaşması gerekiyor. Erkek heyecan düzeyini kontrol altında tutup eşinden önce doyuma ulaşmamayı başarırsa, kadın seks deneyiminden çok daha fazla zevk alabiliyor. Boşalma kontrolün eşinde olduğuna inancı arttıkça, kadın tümüyle kendini zevk almaya bırakabiliyor. Ayrıca kadın doyuma ulaştıktan sonra, tüm benliğini eşine sevgi göstermeye ve zevk vermeye yoğunlaşabilir. Bazen erkeğin doyuma ulaşma isteği çok güçlü olabiliyor. Bu gibi durumlarda aşk kaslarını gevşeterek nefsini ve nefesini kontrol etmesi, eşinin kendisini daha fazla tahrik etmesine izin vermemesi ve sakinleşmeye çalışması gerekiyor.

    BRONZ SEKS ÜÇ BEŞ DAKİKA SÜRÜYOR…
    Daha nadir yaşanan ve “bronz seks” adını verdiğimiz hızlı seks ortalama üç beş dakika sürüyor, ışık hızında ve çabucak… Kadının erkeği reddetmek yerine onun tatmini sağlamasına izin verdiği ve daha çok erkeğin boşalıp rahatlamasını hedef alan bronz seks, erkeğin adrenalinin tepeye vurmasını sağlıyor. Çiftlerin seks repertuarlarına erkeklerin fiziksel (boşalma ve rahatlama) kadınların ise duygusal (sevdikleri erkek tarafından arzulanma ve onu tatmin etmenin keyfi) tatminlerinin ön planda olduğu bronz seks deneyimlerini eklemeleri, yakın ilişkilerde tutkunun devam etmesi için işe yarayabiliyor. Kadın bazen seks yaparken tam havaya giremeyebiliyor, orgazm taklidi yapmak yerine, samimi ve dürüstçe “Haydi bronz seks yapalım!” diyebiliyor. Böylece hem eşini yarı yolda bırakmıyor hem tahrik olma konusunda endişelenmesine gerek kalmıyor hem de bir açıklama yapmak zorunda olmuyor. Bu aynı zamanda kadının erkeğe bir moral hediyesi oluyor, onu ne kadar çok sevdiğini hissettiriyor. Ayrıca çoğu zaman erkeğin kadına sarılması, onu arzulaması ve onunla tatmin olması kadına yetebiliyor. Seks yapma havasında olmasa bile, eşini baştan çıkarabileceğini düşünmek kadına zevk verebiliyor. Hatta bazen çift bronz sekse başlıyor ve zamanla kadın havaya girerek tahrik olabiliyor ve çift gümüş sekse geçiş yapabiliyor. Bronz sekse başlayan bir kadın gerçekten havasında olup olmadığını da anlayabiliyor. Erkek, kadını sevgi ve değer verme yönünden desteklendiğini hissettirirse, daha çok gümüş seks ve ara sıra da altın seks deneyimi yaşatacağını vaat ederse, kadın bronz seks fikrine daha açık olabiliyor.

  • Kadınlar Nasıl Evlenmeye Karar Verir?

    Kadınlar Nasıl Evlenmeye Karar Verir?

    30’una gelmiş ya da 30’unu aşmış, hatta neredeyse tüm arkadaşları evlenip bir de çocuk sahibi olmaya başlamış kadınlardan bazıları, bu gelişmeleri uzaktan izlemeyi tercih ediyor.

    Güzel bir kariyeriniz var. Her gün işinize gidip geliyorsunuz. Ofisten çıkınca arkadaşlarınızla bir yerde buluşup akşam yemeği yiyebiliyor ya da en sevdiğiniz barda eğlencenin tadına varıyorsunuz. Bazen yanınızda sevgiliniz oluyor, bazense bekar takılmayı tercih ediyorsunuz. Çünkü birisiyle birlikte olmak ya da olmamak konusundaki kararı da siz veriyorsunuz. Yani bazen sevgiliniz olmadığı için üzülürken, bir dönem de kafanızı dinlemek istiyorsunuz. Yine de arada sırada tabii ki bazı erkeklerle görüşüyorsunuz ama hiçbir zaman üzerinizde evlilik baskısı hissetmiyorsunuz. Arkadaşlarınızın düğünlerine, yeni bebeklerini tebriğe gitseniz de evliliğe karşı bakış açınız pek değişmiyor. “Kim konfor alanından çıkmak ister” ki diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Ama bazı durumlar içinizdeki “gelin olma isteğini” hortlatabiliyor. Onların tanıdık geleceğinden eminiz.

    Ailesiyle yaşayan kadınlar

    Ailenizle yaşadığınız evde keyfiniz ne kadar yerinde olsa da (daima masada hazır bir yemek, hep temiz ve ütülü çamaşırlar, hiçbir zaman dağılmayan bir oda) zaman zaman sizi isyana sürükleyebilecek olaylar yaşayabilirsiniz. Annenizle hayatınızla ilgili her türlü detayı paylaşsanız, paraya sıkıştığınız her zaman babanızdan borç isteyebilecek olsanız da, bir evde herhangi biriyle birlikte yaşamak bile beraberinde bazı sorumluluklar getiriyor. Bir gece arkadaşlarınızla dışarıda eğlendikten sonra, ertesi gün başka bir grup arkadaşınızla yemek programı çıkabiliyor. Ya da üst üste pek çok akşam spora gittiğinizden dolayı akşam ailece oturulan yemeği kaçırabiliyorsunuz. Bu gibi durumlarda, aileniz tepkisini gösterip, o evin otel olmadığını dile getirebiliyor. Bunu direkt olarak söylemeseler de, bazen sizinle zaman geçirmek istediklerini laf arasına sıkıştırabiliyor ya da ima edebiliyorlar.

    Özellikle yaz mevsiminin gelmesiyle kendinizi daha çok dışarıda bulurken, aileniz sizin eve hep geç gelmenizden dolayı rahatsızlık duyabiliyor. Siz de kendinizi sorumlu hissedip, canınız her zamankinden çok dışarıda sevgilinizle olmak istese de, sırf ailenizin gönlü olsun diye evde oturuyorsunuz. Böyle zamanlarda, “Keşke evli olsaydım da, eşimle dışarı çıkarken hesap vermem gereken kimse olmasaydı” dediğiniz mutlaka oluyordur.

    Arkadaş faktörü

    Evli ya da çocuk sahibi arkadaşlarınızla görüşmenin zorluklarını tüm bekar kadınlar yaşıyor. Ne kadar yakın arkadaşınız olsa da, görüşme ayarlamak bile yeterince zor. Çünkü ilk önce eşleriyle konuşup gün belirleyebiliyor ya da eğer çocukları varsa onun uyuma saatine kadar evde olması gerekebiliyor. Daha da kötüsü, çocuklarından ya da evlilik hayatlarından başka bir konuyla ilgisi olmayan arkadaşlar…

    Evli arkadaşları bir kenara koyarsak, sahneyi sevgilisi olanlar devralıyor. Onlar da, tüm boş zamanlarını sevgililerine ayırmaktan dolayı sizi ihmal ediyor. Doğal tabii… Bir de, sizin sevgiliniz olmadan sizinle görüşmeyi akıllarına getirmeyen arkadaşlar var. Onlar ancak çiftler halinde gezmekten hoşlanan arkadaşlar olarak tanımlanabiliyor. Siz de dolayısıyla bir sevgiliniz olana kadar o arkadaş grubuna dahil olmuyorsunuz. Kendisini dışlanmış hisseden bazı kadınlar ise, bir an önce evlenip toplum tarafından kabul edilebilir bir sıfata kavuşmak isteyebiliyor.

    Gelecek korkusu

    Etrafınızda sevdiğiniz arkadaşlarınız ve ailenizin olduğu bir dünyada, herkes hayatından son derece memnunken gelecek hakkında tasalanmak çok uzak bir düşünce gibi gözüküyor. Ama yaş ilerledikçe ve arkadaşlarınızın çocuklarının da ilkokula geldiklerini gördükçe bazılarımız hayatlarını sorgulamaya başlıyor. Her zaman anne ve babamızın yanımızda olmayacağı ya da artık bir aile kuran arkadaşlarımızın bize eskisi kadar zaman ayıramadıklarını anladığımızda her zaman bizimle olacak bir erkeğin hayalini kurmaya başlayabiliyoruz. Yaşımız ilerlediğinde ve etrafımızda kimse kalmadığında yanımızda olan bu kişiye ise Türk toplumunda “can yoldaşı” adının verilmesi ise aslında çok şeyi özetliyor.

    Cinsel hastalıklar

    Düzenli ilişkisi olmayan kadın sevişmeyecek gibi bir durumu, hiçbir Cosmo kadını kabul edemez. Hayattan zevk almanın bir diğer yolu da seksten geçtiğinden dolayı, bazen tek gecelik ilişkiler yaşayabiliyor, ya da uzun süreceğini düşündüğümüz bir ilişkiyi kısa sürede sonlandırabiliyoruz. Bu kısa zaman diliminde yaşananlar ise bazen cinsel yolla bulaşan hastalıkları beraberinde getirebiliyor. Yanınızda olup, sizinle birlikte jinekoloğa gelecek ve tedaviniz esnasında size destek çıkacak erkek arkadaşınız (ya da eşiniz) olmadığında tüm bunların üstesinden tek başınıza gelmeniz gerekebiliyor. Arkadaşlarınızla bile paylaşamayacağınız bazı durumlarda ise “belki de bir sevgilim olsaydı bunları yaşamazdım” diyorsunuz. Ya da evlendiğiniz takdirde eşinizden hastalık kapma olasılığınızın minimuma ineceğini düşünüyorsunuz.

    Bekar Kadınlar Nasıl Evlenmeye Karar Verir?

    Evlenmenizi hızlandıracak bunca faktörün ışığında yine de tavsiyemiz, ani kararlar vermemeniz yönünde. Sadece hayatınızda biri olacak diye, karşınıza çıkan ilk erkeğe kapılmamanız sizin yararınıza. Bu sizin hayatınız. Nasıl yaşayacağınız ise size kalmış. Sırf evlenmiş olmak için yapılan bir evlilik sizi olduğunuzdan daha mutlu yapmayacaktır.

    Cosmopolitan

  • Eşiniz aldatıyorsa…

    Eşiniz aldatıyorsa…

    Doç. Dr. Ersoy “Eğer eşiniz tedavi edilmemiş bir dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu vakası ise sizi aldatma olasılığı çok daha yüksek” diyor.

    Erişkinlerde görülen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), trafik kazası yapma, hız yüzünden ceza yeme, üniversiteyi bitirememe veya kariyer hayatında güçlükler yaşama, sık iş değiştirme ya da işten atılma, evlilik hayatında sorunlar ve sık boşanma gibi sosyal ve özel yaşamda sorunlara yol açıyor.

    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy, DEHB’nin, genellikle nörolojik tabanlı bir gelişim bozukluğu olarak kabul edildiğini söyledi.

    Bu bozuklukluğun, tipik olarak kendini çocukluk çağında dikkatsizlik, aşırı hareketlilik (hiperaktivite), unutkanlık, tepkilerin kontrolsüzlüğü ya da ani ve dürtüsel tepkiler ve kolayca başka şeylere sapma olarak gösterdiğini ifade eden Ersoy, DEHB’nin yalnızca çocuklarda görülen bir sorun olmadığın vurguladı. Ersoy, çocukluk çağında bu tanıyı alanların yarısından fazlasının, erişkin dönemlerinde de aynı sorunu yaşadığına dikkati çekti.

    Erişkinlerde görülen DEHB’nin sosyal yaşamda bazı sorunlara yol açtığını ifade eden Ersoy, “Bunlar arasında, daha fazla trafik kazası yapma, genellikle hız yüzünden ceza yeme, üniversiteyi bitirememe veya kariyer hayatında güçlükler yaşama, sık iş değiştirme ya da işten atılma, evlilik hayatında sorunlar ve sık boşanma gelmektedir” dedi.

    “Akıllarından geçeni düşünmeden eyleme koyuyorlar”

    Ersoy, bu kişilerin evlilik hayatlarının sıkıntılı olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

    “Eğer eşiniz tedavi edilmemiş bir dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu vakası ise sizi aldatma olasılığı çok daha yüksek. Bu vakalar dürtüsellikleri nedeniyle, başkalarının sadece akıllarından geçirdiklerini düşünmeden eyleme koyabiliyorlar.

    Evlilikleri dürtüsel davranışları, çabuk sinirlenmeleri, eşlerinin sözünü dinlemeden cevap vererek basit bir konuyu bile çabucak tartışmaya dönüştürme potansiyelleri, dikkatlerinin dağınık olması nedeniyle evle ilgili sorumluluklarını yerine getirmekte güçlük çekmeleri, dürtüsel alışverişleri nedeniyle aile bütçesini tehlikeye sokmaları gibi birçok doğrudan dikkat eksikliği hiperaktiviteyle ilgili sorunlar yaşamaları nedeniyle evlilik hayatlarında ve ilişkilerinde sorunlar yaşayabiliyorlar.”

    Eşini anlamaya çalışan ABD’li gazeteci, kitap yazdı

    Ersoy, erişkinlerde DEHB’nin hem vatandaşlar hem de ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar tarafından yeterince farkına varılmadığını öne sürdü.

    Gina Pera isimli kişinin, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan ödüllü bir gazeteci olduğunu anlatan Ersoy, bu kişinin evlenmeyi düşündüğü ve şu anda evli olduğu erkeği anlamaya çalışırken, bu bozuklukla özel olarak ilgilenmeye başladığını anlattı. Ersoy, gazetecinin, DEHB konusunda ABD’de isim yapmış uzmanlarla röportajlar yaptığını ve kendi kendine yardım gruplarında moderatörlük yaparak edindiği birikimi “Sen mi, Ben mi, Erişkin DEHB mi? Sevdiğiniz Birinde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olduğunda Lunapark Trenini Durdurmak” isimli kitabında okuyucularla paylaştığını belirtti.

    Söz konusu kitabı Türkçe’ye çevirerek editörlüğünü yapan Ersoy, gazeteci yazar Gina Pera’nın 30 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında Antalya’da yapılacak çok sayıda yerli ve yabancı bilim insanını biraraya getirecek “Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi”nin konuklarından biri olacağını dile getirdi.

    Ersoy, gazetecinin, kongrede yapacağı konferansta, bilim insanlarının ve uzmanların dikkatini konuya çekeceğini belirterek, DEHB’nin erken tanı konmaması halinde bir erişkinin evliliğini nasıl etkilediğinin anlatılacağını bildirdi.

  • Sıradışı seks oyunu

    Sıradışı seks oyunu

    Tantra öpücüğü nedir biliyor musunuz?Ya da sevgilinizin ayak başparmağının nelere kadir olduğunu? Cesaretiniz ölçüsünde bu farklı yöntemleri deneyin.

    1. Göz Ziyafeti
    İkiniz için de heyecan verici ve aynı zamanda eğlenceli bir deneyim: İçinize en seksi iç çamaşırlarınızı, ayağınıza topuklu ayakkabılarınızı giyin, üzerinize bir pardesü ya da sabahlık tarzı, kolay çıkarabileceğiniz bir şey alın. Sevgilinizi iskemleye oturtun. İç ısıtan bir müzik koyun. Masanın üzerine çıkıp onun önünde dans ederek üzerinizdekileri ağır ağır çıkarın. Karnından önce sevgilinizin gözünü doyurun… Hatta mutfağa girmenize gerek kalmayabilir.

    2. Tantra Öpücüğü
    Bu eski Hindu sevişme tekniği partnerinize ekstra zevk verirken sizi de göklere çıkaracak:

    Yüzünüz sevgilinize dönük bir şekilde kucağına oturun. Bacaklarınızı gövdesine dolayın.

    Onu içinizde hissettiğinizde birbirinizin gözlerine bakın ve bu şekilde hareketsiz durun.

    Dudaklarına yaklaşın ve onun üst dudağını kendinizinkilerin arasına alın.

    Sevgiliniz de aynı sırada sizin alt dudağınızı hafifçe emsin ve dilinin ucuyla dudaklarınıza temas etsin.

    Hareketsiz olarak oturmaya devam edin ve vajinal kaslarınızı ritmik bir şekilde sıkıp bırakarak, ona özel bir masaj yapın.

    3. Islak Dakikalar
    Yorgun argın işten dönen sevgilinize bir sürpriz hazırlayın… Basit bir hazırlık yeterli olacaktır.

    Eve dönerken hoş kokulu mumlar alın. Banyoda küvetin etrafına bunları dizin. Sevgilinizin işten gelmesine yakın küveti sıcak suyla doldurun. İçine banyo köpüğü atın. Buzdolabında soğuttuğunuz beyaz şarabı
    bir buz kovasının içinde banyoya getirin. (Belki sevgiliniz de size buz küpleriyle sürpriz yapar, belli mi olur?) Evet, her şey hazır! Onun geldiğini duyduğunuzda siz de soyunun ve suyun içine girin. Seslenip onu
    yanınıza çağırın. Önce sizi izlemesini ardından size katılmasını isteyin. Suyun içinde birbirinize dokunmak harika hisler yaşatacaktır.

    4. Yıldız Pozisyonu
    Yüzünüz ona dönük olarak kucağına oturun. Bacaklarınızı kaldırın ve onun omuzlarına dayayın. Hafifçe geriye doğru yaslanın. (dikkat edin, arkaya düşmeyin!) Belki partnerinizin cinsel organını içinizde çok derin hissetmeyeceksiniz, ama bu şekilde çok farklı noktalardan uyarıldığınızı farkedeceksiniz.

    5. Porno-Grafik
    Sevgiliniz otururken ellerini arkadan bağlayın. Şimdi DVD çalarınıza bir porno film koyun. Parmak uçlarınızı onun çıplak vücudunda gezdirmeye başlayın. Ona dudaklarınızla meyve parçaları yedirin ya da dilinizle dudaklarını ve göğüs uçlarını okşayın. Ama daha aşağılara inmeyin. Vücudunuzu belli belirsiz onunkine değdirin. Dudaklarınızı cinsel organına yaklaştırın, nefesinizi hissetmesine izin verin, ama
    dokunmayın.

    6. Gece Düşü
    Uyurken onu baştan çıkarın. En uygun saat dilimi gece yarısı ile saat 2 arasıdır. Cinsel organını okşayarak ya da öperek onu uyandırın. Kendinizide okşayarak hazırlayın. Binici pozisyonunda üzerinde oturun. Ve kendinizi onun göğsüne doğru bırakın. Çok hafifçe yukarı aşağı hareket edin, ta ki tamamen uyuyana kadar.

    Uyarı: Bu işi sabahları yapmayın. Sabah ereksiyonu genelde dolu idrar torbası yüzünden olduğundan, uyarılma ona zevkten çok acı verecektir.

    7. Kızılderili Yöntemi
    Yorgun savaşçıyı ayağa dikin! Sevgiliniz sırt üstü yatarken bacaklarının üst kısmına oturun. İki elinizle cinsel organını kavrayın. Ellerinizi yukarı aşağı yavaşça hareket ettirirken, hafifçe birbirine sürtün, sanki ateş yakmaya çalışır gibi.

    8. Sonsuz Zevk
    “Dur-Devam Et” taktiğiyle birkaç gece çalıştırdığınız sevgilinizin dayanıklılığını arttırarak ikinizin de orgazmdan aldığı zevki en üst seviyeye çıkarın. Elinizle, oral yolla ya da vajinal kaslarınızla ona zevk verin. Zirveye ulaşmak üzere olduğunu nefes alıp verişlerinden ya da inlemelerinden anlayabilirsiniz. Eğer anlayamıyorsanız, o dürüst olmalı ve orgazm olmadan az önce size “dur!” demeli. O anda durun. Ona şefkatlice sarılın ve heyecanının dinmesini bekleyin. Ardından tekrar harekete geçin. Ve orgazma ulaşmadan önce yine durun. En ideali üç tekrardır. Üçüncüde boşalmasına izin verdiğinizde hiç yaşamadığı bir zevk tatmış olacak. Bu şekilde hem parterinizin dayanıklılığı artacak hem de size rahatlıkla orgazma ulaşabileceğiniz bir zaman kalacak.

    9. Keskin Açılar
    Teşhirciliğe ufak da olsa bir merakınız var mı? Sevgilinizi bambaşka bir şekilde heyecanlandırmak mı istiyorsunuz? Peki, ne kadar cesursunuz? İşte size bir cesaret sınavı: Hiç bilmediğiniz bir ülkede tatildeyken sevgilinizle birlikte şık bir bara gidin. Barda, iç çamaşırı giymediğinizi sadece sevgilinize gösterecek şekilde oturun! Emin olun otel odasına varmayı başaramayıp kapının önünde üzerinize atlayacak.

    10. Yasak Bölge
    Küçük yaramazlıklar sizi de tahrik ediyor mu? Sevgilinizle dolaşmaya çıkın. Tenha bir park, gizli bir köşe… Ama basamaklı bir yer olsun. Bir ayağınızı üst basamağa yerleştirip hafifçe öne eğilin ve eteğinizi yukarı sıyırın. Sevgilinize yaramaz bir şeyler fısıldayın. Müthiş tahrik olacak!

    11. İki arada bir derede
    Duvarlar arasında bir girintinin, dar bir merdiven aralığının ya da terk edilmiş bir asansör kabininin size sunacağı fırsatları değerlendirin! Duvara sırtınızı dayayın. Önce bacaklarınızı açın, ardından sevgilinizin pantolon fermuarını. Tahrik olmuş bedenini kendinize doğru çekin. Önce bir, ardından diğer bacağınızı karşı duvara dayayın. Gidip gelmeler sırasında ayaklarınızla duvardan kuvvet alabilirsiniz.

    12. Çıldırtıcı
    Sevgilinizi, gözlerini bağlayıp yatırın. Üzerine eğilin ve dudaklarının vücudunuza küçük temaslarla değmesine izin verin. Parmak uçlarınızla ya da bir tutam saçınızla hafifçe çenesini okşayın. Dilinizin ucunu, dudaklarının üzerinde, şakaklarında ve kaşlarında kısa sürelerle gezdirin. Kendinizi biraz yukarı çekip cinsel organınızı dudaklarına dokundurun. Bu şekilde zevkten çıldıracağı garanti!

    13. Vahşi Kaplan
    Onu oral yolla tatmin ederken dişlerinizi ve tırnaklarınızı hissetmesini sağlayın. Ama sakın canını yakmayın.

    14. Film Zamanı
    Siz de sevgiliniz için kamera karşısına geçip Hollywood filmlerindeki gibi köpük banyosu yaparken kendinizi videoya çekin! Video kameranın yerini ayarladıktan sonra küvete girin. Seksi hareketlerle kendinizi sabunlayın. Bacaklarınız, sırtınız, göğüsleriniz köpüklerin arasından görünsün. Aşkınız akşam eve döndüğünde ona bu özel filmi izletin.

    15. İlk Yardım Çantası
    En ateşli gece için aksesuarlar elinizin altında olsun. Kayganlaştırıcı kremler, seksi iç çamaşırları, erotik filmler ve seks oyuncaklarının yanı sıra alüminyum folyo (vücudunuzun özel yerlerini kaplamanız için), lateks iç çamaşırları (fetiş seks oyunları için) gibi yan ürünler de bulundurun.

    16. Başparmak Marifeti
    Bacaklarınız açık şekilde sırt üstü uzanın. Partneriniz bacaklarınızın arasında diz çökerek iki elinin başparmağıyla sizi tatmin etmeye başlasın. Daha sonra birleşme anında inleyen sadece siz olmayacaksınız.

    17. Hatırlatma Oyunu
    Sevgilinizle aynı hayali kurun. Yaşadığınız muhteşem bir geceyi hatırlatan objeleri günlük hayatta kullanın. Örneğin; Bir gece önce partnerinizin bedeni üzerinde dolaştırdığınız inci kolyenizle oynayın. Göğüslerinde ve kasıklarında hissetmesini sağladığınız taşlı yüzüğünüzü parmağınızda çevirin. Ellerini bağlamakta kullandığınız kemerinizi takın, onun göreceği şekilde düzeltin.

    18. Cesur Misyoner
    Daha “derin” bir sevişme mi yaşamak istiyorsunuz? Sırt üstü yatın. Bacaklarınızı havaya kaldırıp sevgilinizin omuzlarına dayayın. Bu şekilde onu çok daha derinden hissedebileceksiniz!

    19. Kovboy Kızı
    Ata binmeyi bilir misiniz? Siz onun üzerinde gidip gelirken, ayağınızdaki sivri topuklu ayakkabıları bedeninde hissetmesini sağlayın. Ya da alttayken, sevişmenin ritmini elinizdeki saç fırçasının sapıyla kalçalarına vurarak sevgilinize hissettirin.

    20. Bağlantı Yöntemi
    Sırtınız dönük olarak sevgilinizin kucağına oturun. O orgazm olmadan az önce öne doğru eğilin ve iki ayağının başparmağını tutup çekin. Başparmaktan gelen sinirler doğrudan cinsel organla bağlantılıdır. Bu basit teknikle zirvede geçireceğiniz süreyi uzatabilirsiniz.

    HTHayat

  • İşte evlenmeden önce yapmanız gerekenler…

    İşte evlenmeden önce yapmanız gerekenler…

    Hepimiz hayatımızın nasıl olacağını hayal ederek büyüdük. Evlenecek miyiz? Çocuklarımız olacak mı? 30 yaşında nerede olacağım? gibi sorular her zaman aklımızı kurcaladı.

    En çok yapmak istediklerimizi erteleyip, onları hiç gerçekleştirememekten ve pişman olmaktan korkuyoruz. Hepimizin amacı hayalimizdeki erkeğe kavuşup mutlu bir hayat yaşamak.

    Bazen ilişkimize kendimizi kaptırıp, çevremizi ailemizi ve en önemlisi kendimizi ihmal edebiliyoruz. Daha sağlıklı kararlar vermek ve mutlu bir hayata emin adımlarla yürümek için, işte evlenmeden önce yapmanız gerekenler…

    Ailenizle tatile çıkın. Anneniz, kuzeniniz, kız kardeşiniz. Kim olduğunun bir önemi yok. Kendinize yakın hissettiğiniz birileriyle düğün öncesi ufak bir tatile çıkmanız sizi etrafınıza ördüğünüz kozadan çıkaracak ve herşeye daha sağlıklı yaklaşmanızı sağlayacaktır.

    Sevgilinizle büyük bir kavga edin ve barışın. Sorunların üstesinden gelebimeniz ilişkinizin gücünü gösterir. Hayatınız boyunca birçok tartışma ve sorunla karşılaşacaksınız. Bir çift olarak bunların üstesinden nasıl geleceğinizi bilmek önemli.

    Birini terk edin! Bu hoş bir tecrübe olmayabilir ama hayatınızda iyi gitmeyen birşeyler olduğunda olaylara müdahale etmeyi bilmelisiniz. Evliliğinizle ve eşinizle ilgili sizi rahatsız eden bir konuya “dur” demeyi de bilmelisiniz.

    En büyük korkularınızdan biriyle yüzleşin. Hayatınız boyunca hiç yalnız kalmamak için evleniyor olsanız da tek başınıza kalacağınız durumlar da olacaktır. Bu durumların üstesinden gelmek için yapmaktan çekindiğiniz birşeyi tek başınıza yapın!

    Yaz aşkı yaşayın! Yaz aşkı hatıraların en güzelidir. Sorumluluktan ve hayatın gerçeklerinden uzak tatil günlerinde kısa, eğlenceli bir aşk yaşayın. Pişman olmayacaksınız!

    Sevgilinizle tatile çıkın. Hiç ayrılmamak üzere hayatlarınızı birleştiriyorsunuz ama hiç bütün bir haftasonunu birlikte geçirdiniz mi? Birlikte yaşaması zor biriyle mi evleneceksiniz? Bunları öğrenmek ve birbirinizi daha iyi tanımak için tatile çıkın.

    Bütçe planlaması yapın. Bekarlık borçlarınızı müstakbel kocanızın üzerine yıkmayın. Zaten düğün masraflarınızı ödemekle meşgul olacaksınız. Bu nedenle kendi borçlarınızı kendiniz kapatın.

    Yemek yapmayı öğrenin! Sadece evlendikten sonra birinin özel aşçısı olacağınız için değil, eve gelen misafirlerinize kendi yaptığınız kurabiyeleri ikram edebilin diye, kolay birkaç tarif öğrenin. İleride kocaman bir aileyi aç bırakmak istemezsiniz değil mi?

    Kendiniz için para harcayın! Henüz sadece kendi sorumluluğunuzu taşıyorken ve maddi olarak kimsenin sorumluluğu üstünüzde değilken pahallı bir çift ayakkabı almanızın kime zararı olur ki?

     

  • Kadınların aşık olduklarında yaptığı hatalar

    Kadınların aşık olduklarında yaptığı hatalar

    Kadınlar âşık oldukları zaman normalde yapmayacakları şeyleri yapar. Bu yaptıkları bazen partnerlerini sıkar bazen de mutlu eder.
    İşte kadınların aşıkken yaptığı ve partnerini sıktığı, kendini zora soktuğu hatalar…

    Gönüllü Bakıcılık
    Âşık olduğumuzda farkında olmadan partnerimizin hayatında farklı farklı rollere bürünürüz.
    Bu rollerde hep onu kontrol altına almaya çalışırız.
    Sonra da her işi benden bekliyorsun diye yakınırız.

    Mesela “Cüzdanını aldın mı?
    “İlaçlarını içtin mi?”
    “Öğlen yemeğini yedin mi?”
    “Sıkı giyin dışarıda hava soğuk.”
    Unutmayın o sizle doğmadı. Sizden önce de vardı, hayatını sürdürebiliyor ve ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu.
    Sonra her işi sizden beklemesi konusunda yakınmayın. Onu buna siz alıştırıyorsunuz!

    Kendi Hayatımızı Unutma
    İkinci bir hata da bu. İlişkiye başlamadan yaşadığınız hayatınız ilişkinin başlaması ile artık yavaş yavaş yok olmaya başlar.
    Hayatımızın her alanına o girer. Eski dostlar, hobiler unutulur.
    Sadece onun olduğu bir dünyada yaşarız.

    Ama bu ilişki bir gün biterse sudan çıkmış balığa döneriz.
    Bunu da unutmayın.
    Hayatı birlikte yaşamanız kendi hayatınız bitti anlamına gelmez!

    Dolambaçlı Sorularla Ağzını Yoklama
    Soracağımız soruyu açık açık sormayız. Farklı yollarla ima ederiz.
    Sonra da bizi anlamadığından yakınırız.
    “Beni bugün neden aramadın?” demek yerine “Bu gün hiç sesin çıkmadı* Hasta mıydın?” deriz.

    Aşırı Kıskançlık
    Bir ilişkide kıskançlık mutlaka olmalıdır. Ama fazlası zararlıdır.
    Telefonlarını takip etmek, eski ilişkilerini sorgulamak hem bizi hem partnerimizi yorar.
    Özellikle eski sevgililerini araştırmak tamamen boşa bir uğraştır.
    Adı üzerinde “ESKİ”. Şimdi siz varsınız.

    Bazen durumu abartıp erkek arkadaşlarından bile kıskanır, her anı bizimle olsun isteriz.
    Bu durumda onu sıkar.
    Çünkü onun da bizim gibi sosyal bir çevresi ve hobileri var.
    Bırakalım biraz rahatlasın…

    Bazen Erkeğimizi İlgilendirmeyen Konuları Onunla Konuşmak
    Biz kadınların her an konuşacak bir şeyi mutlaka vardır.
    Ama bu konuşmalar erkeği her zaman mutlu etmez.
    Bazen kız arkadaşlarımızla yaptığımız dedikoduları bile ona anlatırız.
    Bazen gerçekten de çekilmez oluruz

    Bizim devamlı sorduğumuz “ilişkimiz hakkında konuşalım, ters giden bir şeyler mi var?” sorusunu soran bir erkeğe rastladınız mı?
    Erkekler en fazla “Canın bir şeye mi sıkkın” diye sorar.
    Eğer biz “hayır” cevabını verirsek bir daha sormazlar bile.

    Sürekli İlgi Beklemek

    Erkeğimizin sürekli yanımızda olmasını, yanımızda olmadığında arayıp ne yaptığını söylemesini, ne yaptığımızı sormasını isteriz.
    Sosyal ağlarda online olur olmaz ondan bir şeyler yazmasını bekleriz.
    Bırakalım da adam biraz kafa dinlesin! Değil mi?

    Dedektiflik Çalışmalarımız ve Kendi Kendimizi Yememiz
    Bazen işi abartır erkek arkadaşımızın telefonunu, mesajlarını, maillerini… kontrol ederiz. Telefon listesini kontrol ederiz.
    Kontrol ederken moral bozacak bir şeyle karşılaşsak bu seferde bunu dile getirememenin acısını çekeriz.

    Çünkü bizim suçumuz daha büyük olur genelikle.
    Şifresini ele geçirmek gibi.
    Yapacak bir şeyimiz olmadığı için de farklı yollarla tartışma çıkarırız.

    Uslanmaz Halimiz
    Bu yazdıklarımızın yanlış olduğunu hepimiz biliriz ama bunları yapmaktan yine de kendimiz alıkoyamayız.

    İşte aşık olunca bize bir haller olur. Bu halimize önceleri ağlar sonraları güleriz…

  • Bir ilişkide hangi arkadaşlar sorun haline gelebiliyor?

    Bir ilişkide hangi arkadaşlar sorun haline gelebiliyor?

    İlişkiye başlarken aldığımız sevgili paketinin içinde karşımızdaki kişinin geçmişte kurduğu ve bugüne dek getirdiği arkadaşlıkları da yer alıyor. Bunun bir sorun olduğunu düşünüyorsanız bu yazıyı okuduktan sonra bir kez daha değerlendirin.

    Çoğu insan uzun bir süre “iyi ilişki”nin hayalini kuruyor. O kişiyi bulabilmek için yeni insanlarla tanışıyor. Yeni tanışılan bu insanlardan bazılarıyla tekrar görüşmek isteniyor. Bunların içinden yalnızca birkaçı bir ilişki yaşamayı denemeye değer görülüyor ve ilişki başlıyor. Çiftler ilk randevulara heyecanla hazırlanıp, ilişkilerinin temellerini sağlamlaştırmak için özenli adımlar atıyor. Zamanla partnerin dünyasına daha çok girdikçe onun arkadaşları ve ailesi ile de ilişkiler kuruluyor. Bu kişilerle iyi ilişkiler kurup yürütmek çift ilişkisi için bir tür kaynak oluşturup ilişkiyi kuvvetlendirebilirken; buralarda yaşanan sorunlar ilişkide aşılması güçmüş gibi gözüken problemlere neden olabiliyor.

    Kadın ya da erkek, pek çok kişi sevgilisini arkadaşları ve ailesi ile tanıştırmak için ilişkinin iyi gittiğini hissettiği bir zamanı beklemeyi tercih edebiliyor. İlişki böyle anlamlı adımlar atılacak kadar ilerlemişken ne oluyor da onun arkadaşları ile sorunlar yaşanabiliyor ve bunlar ilişkimizi tehdit eden hatta sona götüren krizler haline gelebiliyor? Soruların yanıtlarını ve daha fazlasını Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat anlattı.

    Bir ilişkide hangi arkadaşlar sorun haline gelebiliyor?

    Bekarlık günlerinden kalma bir alışkanlık olarak sıklıkla sevgilinizi dışarıda içki içmeye ve bar bar gezmeye davet eden yakın hemcins arkadaşlar, ilişkide sorun haline gelebiliyor. Bazı kalabalık ve kemikleşmiş arkadaş grubu “yeni gelen”i aralarına almak istemeyebiliyor. Yıllardır hayatında olan arkadaşlar bu yeni gelene sıcak bakmayarak, dolaylı ve direkt olarak farklı yollarla bu yeni ilişkiye müdahale edebiliyor; arkadaş yorumları çift ilişkisini mutsuz ya da tedirgin edebiliyor. Öte yandan, bazen durum daha karmaşık hale gelebiliyor ve yeni sevgili karşısındaki kişinin yakın arkadaşına bilerek ve isteyerek zarar verebiliyor. Ancak araştırmalar ve deneyim gösteriyor ki, ülkemizde ve yurt dışında genellikle, erkek arkadaşın yakın kız arkadaşı veya kız arkadaşın yakın erkek arkadaşı ilişkinin bir döneminde üzerinde konuşulması gereken bir sorun olarak çift terapisi seanslarına yansıyabiliyor. Bir diğer açıdan, siz ortaya çıkana kadar sevgilinizle sıkça vakit geçiren kişiler ile problem yaşama ihtimali diğerlerine göre daha yüksek gözüküyor.

    Peki, tüm bunları nasıl yöneteceğiz?

    Arkadaşlarının sevdiğiniz kişinin yıllar içinde edindiği ve hayatında tutmaya devam etmek için belirli sebepler gördüğü kişiler olduğunu kendinize hatırlatmanız gerekiyor. Sizin de onlarla ortak pek çok yönünüz olabileceğini, sizin de onlardan hoşlanabileceğinizi, ortak şeyler yakalayabileceğinizi ve arkadaşlık kurabilme şansınız olduğunu unutmayın.

    Çiftler sevgililerinin arkadaşları ile iyi ilişkiler kurmasını temenni ederler. Küçük gibi gözükebilen ancak onun için kıymetli olan her adım bu ilişkiye değer katar. Başlangıçta onun arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurmak için yapacağınız girişimler de sizin sadece onun için yaptıklarınızın göstergelerinden biridir. Dolayısıyla, sevgilinizin arkadaşlarını tanımak için mutlaka onlara şans verin. Bunun da yolu onlarla vakit geçirmekten geçiyor. Sevgilinize arkadaşları ile buluşmak için uygun bir plan yapmayı teklif edebileceğiniz gibi onlar sizi davet ettiklerinde buluşmaya katılmaya özen göstererek de bunu yapabilirsiniz.

    Bu bir araya gelişlerde neler yaşandığı, kimde nasıl hisler bıraktığı önemli. Bu buluşmada diğerlerine mesafeli durmak yerine kendiniz gibi olun. Değerlendirilme kaygısını, anlaşacak mıyız sorusunu, varsa geçmişten gelen olumsuz bakış açınızı kenara bırakarak; onları gözlemleyebilirsiniz, tanımaya çalışabilirsiniz; nelere gülüyorlar, birbirlerine nasıl davranıyorlar… Her zamanki doğal halinizde onlarla sohbet edebilirsiniz. Böylece sevgilinizin onlarla ilişkisinin seviyesini yakından görmüş, onlar hakkında birebir fikir edinmiş ve kendinizi tanıtmış olabilirsiniz.

    Yine de olmaz, olamazsa?

    İşler böyle iyi gidebilecekken küçücük ama anlamlı hareketler ile ilişkiler bir anda tatsız hale gelebiliyor. Bazı çiftler sevgilisinin bir ya da birkaç arkadaşından hoşlanmadığını ifade edebiliyor. Arkadaş buluşmaları içinde geçen ve karşı tarafın olumsuz algılayabileceği söz, bakış, espri ya da beden dilinin ilişkilerde tamiri güç sorunlara yol açabildiğini biliyoruz. Terapi odasına, işleri bir adım daha ileri götürüp, kasıtlı olarak yeni sevgiliye zarar veren arkadaşlardan doğan sorunların ortadan kalkması için gelen çiftler de görebiliyoruz. Böyle durumlarda yukarıdaki adımlar ne kadar uygulansa da karşıdan gelen art niyetli tavırlar, kurulmak üzere olan iyi ilişkinin temeline yıkıcı darbeler getirebiliyor. Sevgiliniz ile ilişkinizi daha iyi bir yere götürmeye çalışırken attığınız adımlar sırasında bu ve benzeri deneyimler ayağınıza dolanan engeller haline gelebiliyor. Kötü haber, bu durum ilerleyen zamanlarda ilişkinin zayıf taraflarından biri haline gelip, ayrılığı kolaylaştıran bir faktör olarak rol oynayabiliyor. Araştırmalar, bu süreçleri iyi yönetemeyen çiftlerin ilişkilerine dair olumsuz algılar geliştirebildiğini gösteriyor.

    Çift olarak yapılabilecek olumlu şeylerden biri; bu deneyim ile ilgili ihtiyaçlarınızı karşınızdaki kişiye net olarak anlatmak, bu sorunun çözülmesi ve buradaki ihtiyaçların karşılanması için birlikte adımlar atmak.

    Ona nasıl söyleyeceğiz?

    Gergin olduğunuz bir tartışmanın orta yerinde değil, sakin olduğunuz, birbirinizi duyabildiğiniz rahat bir zamanda bu konuyu paylaşmayı tercih edebilirsiniz. Öfkenizin veya kırgınlığınızın tesiri altında kalmadan, mantıklı ve net olarak kendinizi ifade edebileceğiniz zamanı tercih edebilirsiniz.

    Sağlıklı çözüm yollarından biri, sevgilinizin kırgınlığınıza duyarlı davranması ve bunun giderilmesi için adım atması. Sizleri bir şekilde iletişime geçirerek sorunun ortadan kaldırılmasını sağlaması, herkese rahat bir nefes aldırabilir. Eğer rahatsızlığın bir yanlış anlamadan kaynaklandığı anlaşılırsa, ilişkilerdeki sıkıntılar ve huzursuzluklar uzamadan toparlanıp hayata devam edilebilir. Eğer bu bir sebeple olamıyorsa, çift bu krizi nasıl yöneteceği konusunda danışmanlık alabilir. Bundan sonraki süreçte çiftler, bu arkadaş(lar) ile çift olarak mı tek başına mı görüşecek; ne sıklıkla bir araya gelecekler soruları, üzerinde konuşularak, düzenleme yapılması gereken konular. Çiftlerin bu konuda ortaklaşa getirdikleri kurala uymaları gerekiyor; aksi takdirde çiftlerin birbirine duyduğu güven sarsılabilir.

    Bu noktada, karşınızdaki insanın sosyal yaşamını kısıtlayan kişi konumunda olmamanız önemli. Unutmayın ki, amaç onun arkadaşını bir daha görmemesi değil, sizin rahatsız olduğunuz şeyin ortadan kalkması. Yani çözüm bulabilmek… Bu yüzden konuşmanın odağının kaymasını engelleyin.

    Neden onlarla görüşmesini istemiyoruz?

    Çift ilişkisinin tanımında, iki kişi arasında duygusal ve fiziksel paylaşımdan bahsederiz. Çiftler birbirleriyle fiziksel ve duygusal paylaşımlarda bulunmayı ister ve beklerler. Kendi hayatlarında olanları sevdikleri kişiye anlatırken, onun anlatacaklarını da dinlemek ve ona destek olmak isterler. Ancak çiftlerden biri bu paylaşımı sevgilisi yerine başka bir arkadaşı ile yapmaya devam etmeyi tercih ettiğinde, karşıdaki kişide yetersizlik hissi uyandırabilir. Konu, “Sevgilim arkadaşı ile buluştu”dan çıkıp, “Birbirimizin bu ilişkideki ihtiyaçlarını yeterince iyi karşılayabiliyor muyuz, aramızdaki samimiyetin boyutu nedir?”i sorgulamaya dönüşebiliyor. Dolayısıyla çiftin ilişkisine zarar getiren bir alan doğabiliyor ve sorundan uzak durmak istenebiliyor. Kıskançlık da bir diğer neden olabiliyor.

    Sevgilimizin arkadaşları ile vakit geçirmeyi istemesini kabullenmek neden zor?

    Sevgilinin sizin istemediğiniz arkadaşı ile görüşmesine tepkinizi sizin nasıl yaşadığınız belirliyor. Bu konuda çözümsüz kaldığında arkadaşları ile her görüşmenin öncesi veya sonrası krize dönüşebiliyor. Çünkü çoğu zaman eşler, “Ben tercih edilmeyen, önemsiz, değersiz kişiyim” duygusu yaşayabiliyor. İlişkideki kendilik algıları zedelenebiliyor ve değersiz hissetmeye başlayabiliyorlar. Böyle hissettirildiği anlar da, anı ağlarımız içindeki yerini bir travma olarak alabiliyor. Dolayısıyla kişi için bu durumu kontrol etmek güçleşiyor. Travmalar için terapi desteği alınabilir ve bu sorunların çözümüne katkı sağlanabilir. “Kıskançlık krizine giriyorum” gibi bir hissiyatınız varsa ve bunu sevgilinize yansıtıyorsanız, hemen bunu yapmayı kesin ve özgüven ile ilgili bir uzmandan destek alın.

    Peki kim haklı?

    Çift ilişkisindeki pek çok konu gibi buna da haklı/ haksız çerçevesinden bakmak çok sağlıklı değil. “Arkadaşlarınla görüşmeni istememekte haklıyım!” demek, “Sen onlarla görüşmekte haksızsın” veya “Onlarla görüşmeye hakkın yok” anlamına da gelebilir. Bu da çok anlaşılır değil. Dolayısıyla, bu konuya hak hukuk meselesi olarak bakmamalısınız.

    Onun arkadaşları ile koşulsuz olarak iyi ilişki yürütmek zorunda mıyız?

    Eşinizin veya sevgilinizin tüm arkadaşları ile çok yakın ilişki kurmak ya da onları çok sevmek gibi bir zorunluluğunuz yok. Unutmayın, sevmenin ve iyi ilişki kurmanın spontan bir yanı bunuyor. Ancak onun arkadaşları ile iyi ilişkiler kurmak ona, size ve ilişkinize iyi gelmesi açısından kıymetli.

    Onun arkadaşları ile ilişkilerimizi nasıl dengede tutabiliriz?

    Arkadaşlarının doğum günü, yıl dönümü gibi özel günlerinde telefon etmek ya da bir araya gelmek onların yanında olduğunuzu gösteriyor. Sevgiliniz ile baş başa yapmak zorunda olmadığınız etkinliklerde, arkadaşlarını da size katılmaları için davet edebilirsiniz. Bowling oynamak, sinemaya gitmek gibi… Ayrıca, arkadaşlarla ortak zevkler varsa birlikte plan yapılabilir; müzik festivaline ya da konsere gitmek, mangal yapmak, kutu oyunları oynamak, gece dışarı çıkmak gibi…

    Partnerinize sizi rahatsız eden şeyleri net ve açık şekilde nedenleri ile birlikte anlatın, spesifik olun. “Ondan hoşlanmadım işte, bilmiyorum, ben hissederim” gibi cümleler pek de kabul edilebilir gözükmeyebiliyor. Sorunu çözmek istediğinizi göstermeniz, ilişkinizin yararına olacaktır.

    Bunları yapmayın!

    * Sevgilinize bu konudaki sıkıntınızı anlatırken onu suçlayan bir dil kullanmayın.

    * Tehdit edici olmayın.

    * Sevgiliniz ile bu konuyu gece, fiziksel yakınlaşmalarınız sırasında ya da gergin bir konuşma sırasında konuşmayın.

    * Kıskançlık yapmayın.

    * Kendinizi onun arkadaşları ile kıyaslamayın ve ona da böyle hissettirmeyin.

    * Aynı şeyi ona yaşatma planları yapmayın.

    * Bu konuyu ondan önce onun arkadaşları ile paylaşmayın.

    * Konuyu tekrar tekrar gündeme getirmeyin.

    * Net olun, koyduğunuz kuralları bozmayın.

    * Belirli kişiler üzerinde takılıp kalmayın.

    Kendinizi test edin

    Siz ve sevgiliniz şunları kendi içinizde değerlendirebilirsiniz:

    * İyi ilişki’yi bulmak ve yürütmek mi, sevgilinizin arkadaşlarınız ile ilişkisi mi daha önemli bir yerde?

    * Eğer istemeden böyle bir şeye sebep olduğunuzu öğrenseydiniz, o böyle bir sorun yaşadığında siz onun mutluluğu ve durumu kolaylaştırmak için neler yapardınız?

    * Arkadaşlarınızın, sevgilileri ile sizinle ilgili bir sorun yaşamalarını ister miydiniz? Buna sebep olacak herhangi bir harekette bulunur muydunuz? Bilerek ya da bilmeyerek onun sevgilisi ile işleri güçleştiren olur muydunuz?

    Vereceğiniz cevapları, sevgiliniz ve siz, arkadaşları ile yaşadığınız bu sorunun çözümü için rahatlıkla kullanabilirsiniz. Arkadaşlarınızın sevgilileriyle ilişkilerini koruyan adımlar atardım, diyorsanız, arkadaşlardan da bu ilişki için aynı adımlar istenebilir. Gelen ya da gelmeyen cevap zaten size ve sevgilinize bir şey söyleyecektir. Sorunun çözülmesinin önündeki engelin sevgiliniz mi arkadaşları mı olduğunu ayrıt etmek önemli! Sorun çabalara rağmen yine de çözülemiyorsa, ilişkinizi gözden geçirmenin vakti gelmiş olabilir!

    Unutmayın ki, sevgilinizin sizinle olana kadar pek çok şey paylaştığı arkadaşı hakkında olumsuz bir şey söyleyeceksiniz. Bu karşınızdaki kişinin otomatik olarak savunmaya geçmesine sebep olabilir. Dolayısıyla konuşmanızı sorun yaşadığınız kişinin kişiliği ile ilgili değil, size olan davranışları ile sınırlı tutun. Olumsuz ve suçlayıcı ifadeler kullanmamaya özen gösterin. Siz bunlara dikkat ederek, sizi rahatsız eden noktaları paylaştıktan sonrası büyük ölçüde sevgilinize kalıyor.

    Son söz

    “İyi bir ilişki bulmak, kurmak ve yürütmek zor zanaat!” diyen Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat, konuyu şu sözlerle tamamlıyor: “Çift ilişkisi büyük bir şeyden değil, sayısız küçük şeyin birleşiminden oluşuyor. İlişkide iyi giden diğer alanları göz ardı etmeyin! Diğer arkadaşlar ile kurulan iyi ilişkileri takdir edin! Bu sorun karşısında en az beş tane iyi giden şey bulup birbirinize teşekkür edebilirsiniz. ‘Beni dinlediğin için, sorunu düşündüğün için, çözmeye çalıştığın için, sabırlı olduğun ve konuşmayı kesmediğin için teşekkür ederim, sevgilim’ gibi…

    Bu gibi olaylar çiftlerin beraber sorun çözebilme becerisini artırmaya da yardımcı olabiliyor. Dolayısı ile iyi bir yere getirdiğiniz ilişkiye dair inancınızı üçüncü kişilerin sebep olduğu bir şey yüzünden kaybetmek işten bile değil. Bu çukura düşmemek için dikkatli olun ve sağduyunuzu kaybetmeyin. Soruna değil, çözümüne odaklanın. Yeni bir ‘iyi ilişki’ aramaya çıkmadan kendinizi, sevgilinizi ve yaşananları şimdi bir kez daha değerlendirin. Yapmadığınız bir şeyler olduğunu fark ederseniz (terapiye gitmek, yukarıdaki maddeleri değerlendirmek, yapılmaması gerekenleri yapmak gibi) hala bu ilişki için bir şeyler yapabilme şansınız var, tüm inancınızı kaybetmek için henüz erken demektir! “

    Kaynak : Formsante Dergisi

  • Kadın ve erkek arkadaş olabilir mi?

    Kadın ve erkek arkadaş olabilir mi?

    Ateşle barut yan yana durur mu? Kadın ve erkek yan yana geldiğinde illa ki aşk mı olur yoksa arkadaşlık, sırdaşlık kurulabilir mi? Psikolog Sezin Gündoğdu, “Çok sıkı dost bir kadın ve bir erkek yaratmak mümkün mü?” sorusunu yanıtlıyor.

    Kadınlar ve erkekler… Apayrı iki dünyanın, özgün iki ruhu… Peki bu ayrı dünyaların iç içe geçtiğini düşünürsek, ama sadece “arkadaşlık” çerçevesinden bunu yapmaya çalışırsak sonuç ne olurdu sizce? Çok sıkı dost bir kadın ve bir erkek yaratmak acaba mümkün mü?

    Cevap biraz evet, biraz hayır… Aslında çok az literatür kadınlar arası ilişkilere yer vermiştir. Kadın psikolojisi uzmanları kadınların daha çok erkeklerle kurdukları ilişkiler üzerine araştırmalar yapmıştır. Donovan ve Sanford, Kadınlar ve Benlik Saygısı (Women and Self-Esteem) isimli kitaplarında kadınlar arası ilişkilere ek olarak kadın ve erkeğin dost olup olamayacağına ve erkeklerin bu duruma bakışına değinmişlerdir.

    Kadınlar arası ilişkilerin temelleri çocuklukta atılır. O dönemde genelde kızlar beğenilerini birbirlerine gösterirler. Ancak ergenlikteki birtakım fiziksel ve psikolojik değişimler “kadın” benliğinin ortaya çıkmasını sağlarken, genç kızların birbirlerine gösterdikleri beğeniyi, erkek beğenisine dönüştürür. Artık kadınlar arası sohbetlerin konusu “erkek arkadaşlar” olmaya başlamıştır.

    Bir kadının yakın çevresini sadece kız arkadaşlar ve “seçilen bir erkek” olarak görmek elbette imkansızdır. Okul hayatı ve sonrasında iş çevresi, kadını birçok erkekle etkileşim kurmaya yöneltir. Kimi kadın birbirinden farklı erkeklerin oluşturduğu çevreden -“partner” olarak görmeksizin- erkek arkadaş seçme eğiliminde olabilir. Ancak “Kadınlar ve Benlik Saygısı”nda, bu eğilimde olan kadınların kadın-erkek arkadaşlığı kurma sürecinde birçok zorluğun ortaya çıkabileceğine dikkat çekilmiştir.

    Neden kadın-erkek dostluğu kurmak zordur?
    Kadınlarla erkekler arasında arkadaşlık kurulmasını zorlaştıran en önemli sebeplerden biri kadınların ve erkeklerin “arkadaşlık” kavramına yüklediği anlamların farklılığıdır. Kadına göre arkadaşlık duygu paylaşımını ifade ederken, erkekler için ortak bir aktivite yapabilmektir. Örneğin, bir erkek beraber futbol ya da bilardo oynayabildiği birini arkadaşı olarak görürken, kadın bir konu hakkında saatlerce fikir yürütüp, tartışabildiği birini arkadaşı olarak görür. Bu farklı anlamlandırmalar altında da doyurucu bir arkadaşlık kurabilmek zordur.

    Bunun dışında toplumsal cinsiyet rollerinin de arkadaşlığın şekillenmesi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Kadınlar arkadaş olarak gördükleri kişilerle yakın temasta olmak, sarılmak ve duygularını aktarmak isterler. Oysa erkekler, kadın arkadaşlarına dokunurken kendilerini rahat hissetmediklerini dile getirmişlerdir.

    Erkeklerin daha çok cinsel ilişki kurmak istedikleri kadınlara karşı fiziksel ve sözlü temasta bulunmaya eğilimli oldukları da kitabın araştırma sonuçları arasında yer alır. Bunun dışında “arkadaşlık” çerçevesi içerisinde erkeklerin kadınlarla yaptıkları sözlü iletişimlerde kadınların konuşma tarzlarını kendilerine yakın bulmadıkları ve bu sebeple de kadınlarla arkadaşlık kurmaya gönülsüz oldukları da söylenebilir.

    Arkadaşlık aslında günlük hayatta sıkça kullandığımız bir kelime olmasına rağmen kadın ve erkekler için farklı dinamikleri içinde barındırır. Cinsiyet etkilerini göz önünde bulundurmaksızın, ideal arkadaşlığın eşit seviye ve ortak yaşantıya bağlı olduğu söylenebilir. Ancak kadın ve erkek bu tabloya dahil olduğunda durum farklı bir hal alır. Kadın ve erkeklerin kendilerine ait dünyalarının iç içe geçmesi zor gözükse de, bu iki dünyanın kesişim alanı ilişkilerin sağlıklı iletişimle desteklenmesi halinde kadın-erkek arkadaşlıklarına ev sahipliği yapabilir.