Etiket: ses

  • Baş ağrısında sinyalleri

    Baş ağrısında sinyalleri

    Hayatında hiç baş ağrısı çekmemiş insan bulmak oldukça zor. Kadınların yüzde 95’i erkeklerin ise yüzde 90’ı yılda en az bir kez baş ağrısı çekiyor. Toplumlarda görülme oranı değişmekle birlikte, yüzde 30-40 ile en sık gerilim tipi baş ağrısı, 2. sıklıkta ise ortalama her 4-5 kişiden birini etkileyen migren görülüyor. Duygusal stres, uzun süre stres içinde çalışmak, düzensiz beslenmek ve uykusuzluk gibi yaşam alışkanlıklarından etkilenen baş ağrıları günlük yaşamı olumsuz etkilese de tehlikeli olmuyor. Ancak bazı tip baş ağrıları var ki beyin tümörü, beyin kanaması veya anevrizma gibi yaşamı tehdit eden ciddi hastalıkların ilk, bazen de tek belirtisi olabiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Beyza Çitçi Yalçınkaya, asla atlanmaması gereken 9 baş ağrısı sinyalini anlattı.

    Dr. Beyza Çiftçi Yalçınkaya, aşağıdaki baş ağrıları sinyallerinin yaşamı tehdit eden hastalıkların habercisi olabileceği için bu durumlarda zaman kaybetmeden bir nöroloji uzmanına başvurulması gerektiği uyarısında bulundu. İşte o sinyaller:

    1. Çok şiddetli ve ani başlayan baş ağrıları: Kişi hayatında ilk kez, çok şiddetli ve yaklaşık 1 dakika içinde en yüksek şiddetine ulaşan baş ağrısı tarif ediyorsa subaraknoid kanamadan şüphe ediliyor. Subaraknoid kanama, beyin damar duvarlarındaki anomaliden kaynaklanan balonlaşma şeklinde tarif edilebilecek anevrizmaların yırtılması nedeniyle oluşuyor. Baş ağrısı bazı hastalar tarafından ”başımın içinde bir şey patladı” şeklinde de ifade ediliyor. Yakınması olmayan hastada ani ve şiddetli baş ağrısı ile birlikte bilinç değişiklikleri, uyku hali, bulantı, kusma, ışık hassasiyeti, epilepsi (sara) nöbetleri gözlenebiliyor. Hastaların yaklaşık dörtte biri ilk 24 saat içinde kaybedilebiliyor. Bu nedenle hastanın acil olarak hastaneye ulaştırılması gerekiyor.

    2. Giderek şiddetlenen ve geçmeyen baş ağrısı: Baş ağrısı altta yatan tehlikeli bir hastalık olmaksızın da sık görülmesine rağmen, eğer ağrı gittikçe artıyorsa mutlaka önemsenmeli. Sigara içen ve doğum kontrol hapı kullanan genç bir kadında gittikçe şiddeti artan baş ağrısı, beyin venlerinde pıhtılaşma sonucu oluşan serebral sinüs trombozu gibi hızla tedaviye başlanması gereken bir hastalığın işareti olabiliyor.

    3. Hapşırmak, ıkınmak, cinsel aktivite veya efor ile ortaya çıkan baş ağrısı: Egzersiz, hapşırmak veya ıkınmak gibi kafa içi basıncının artması nedeniyle baş ağrısı oluşması, kafa içinde yer kaplayan bir oluşum düşündürüyor. Beyin tümörleri, anevrizmalar bu tip baş ağrısına neden olabileceği gibi, genç-orta yaş şişman kadınlarda daha sık gözlenen, beyin omurilik sıvısının basıncının artmasının neden olduğu psödotümör serebri gibi hastalıklar da buna neden olabiliyor.

    4. Kafa travması sonrası ortaya çıkan baş ağrısı: Özellikle trafik kazaları gibi şiddetli kafa travmalarından sonra kafa kemiklerinde kırıklar, beyin dokusunda ya da beyin zarları arasında kanamalar oluşabiliyor. Daha az sıklıkta beyin zarları arasında sızıntı şeklindeki kanamalar başlangıçta bulgu vermeyip travmadan günler, hatta aylar sonra baş ağrısı ve denge bozukluğu gibi bulgularla ortaya çıkabiliyor.

    5. Kol ve bacakta uyuşma, güçsüzlük, görme bozukluğu, konuşma güçlüğü gibi nörolojik semptomların eşlik ettiği baş ağrısı: Baş ağrısı ile bu nörolojik işaretlerin görülmesi beyin dokusunda sorun olduğunu bildiriyor. Yukarıdaki hastalıklara ek olarak örneğin inme hastalarının yüzde 10’unda inme öncesinde baş ağrısı görülebiliyor.

    6. Tedaviye rağmen düzelmeyen baş ağrıları: Kafa içinde yer kaplayan lezyonlar, tümör, kafa içi basınç artışı, merkezi sinir sistemi enfeksiyonları gibi beyinde yapısal olarak değişiklik, iritasyon yapan pek çok hastalık dirençli baş ağrısı şeklinde görülebiliyor.

    7. Baş ağrısının hep aynı bölgede olması: O bölgede yer kaplayan lezyon sonucu ortaya çıkabiliyor.

    8. Yüksek ateş, uyku hali, kafa karışıklığı veya vücut döküntüsünün eşlik etmesi: Menenjit beyni çevreleyen zarların, ensefalit ise beyin dokusunun enfeksiyon etkenleri ile oluşan iltihabi hastalığıdır. Bu hastaların hemen tamamında giderek şiddeti artan baş ağrısı görülüyor. Baş ağrısı ile birlikte yüksek ateş, halsizlik, uyku hali olması mutlaka beynin enfeksiyondan etkilendiğini akla getirmeli. Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları da ölümcül olabilen ya da sakatlığa yol açabilen hastalıkları oluşturuyor.

    9. İleri yaşta yeni başlayan baş ağrıları: Temporal arterit, 50 yaş üstü bireyleri etkileyen tehlikeli bir hastalık. Orta veya şiddetli, gittikçe artan baş ağrısına, halsizlik, eklem ağrıları, görmede azalma, çiğnerken yorulma gibi semptomlar eşlik edebiliyor. Erken tedavi edilmemesi kalıcı görme kaybına ve beyin hasarına yol açabiliyor. Yine ileri yaşlarda ortaya çıkan baş ağrıları beyin damar hastalıkları ve beyin tümörlerini akla getirmeli.

    GELİŞİGÜZEL ALINAN İLAÇLAR HASTALIĞI ŞİDDETLENDİREBİLİR

    Tehlikeli hastalıkların ortaya çıkardığı baş ağrıları, ağrı kesicilere pek fazla yanıt vermiyor. Yine de bazı ağrılarda geçici düzelme ya da ağrı şiddetinde azalma sağlayarak kişinin doktora başvurmasını, dolayısıyla tanı ve tedavisini bir miktar geciktirebiliyor. Bir diğer önemli tehlike ise beyin kanamalarında, örneğin bazı kanı sulandırıcı etkiye sahip ilaçların kanamayı şiddetlendirmesi. Dolayısıyla bu tür baş ağrılarında kişilerin kendilerince çözüm arayışına girmek yerine bir an önce doktora başvurmaları gerekiyor. Günümüzdeki modern teknolojik cihazlar sayesinde baş ağrısına yol açan nedenler kolaylıkla tespit edilebiliyor.

  • Baş ağrısını ilaçsız geçirmek için 10 ipucu

    Baş ağrısını ilaçsız geçirmek için 10 ipucu

    Türkiye’de her üç kişinden biri bas ağrısından şikayetci. Araştırmalara göre 250 ye varan değişik baş ağrısı çeşidi var. Bugün eczanelerde hatta market ve bakkalar da baş ağrısına karşı kullanılacak çeşitli ilaçlar var. Bu ilaçların doktor gözetiminde kullanılması gerekmekte.

    Peki ilaç almadan baş ağrımızı kendi kendimize tedavi etmeye çalışsak nasıl olur ? İşte size baş ağrınızı ilaçsız geçirmek için 10 ipucu :

    1. Çok uzun süre aç kalmak baş ağrısının sebeplerinden biridir, çünkü açlık kan şekerinizin düşmesine neden olur. Düzenli ve dengeli beslenmek ve tabiki doğru gıda ve besinler ile beslenmek gerekir. Bol miktarda Magnezyum baş ağrılarınızın önüne geçebilir. Çok fazla yağlı ve şekerli gıda tüketimi baş ağrısının en büyük sebeplerinden biridir. Araştırmalara göre abartmadan kahve içimi baş ağrılarınızı hafifletebilir çünkü kafein kan dolaşımını dengeler.
    2. Sabahları baş ağrısıyla uyanıyorsanız, bu diş ve çenenizle ilgili bir sorununuz olduğunu gösterebilir. Diş ağrıları kendini baş ağrısı şeklinde hissettirebilir. Diş doktorunuzu düzenli olrak ziyaret etmeniz bu ihtimali ortadan kaldıracaktır. Ağız ve diş sağlığının düzenli bir şekilde yapılması, bu sebeple meydana gelebilcek baş ağrınızın önüne geçecektir.
    3. Bütün gün masa başında veya bilgisayar karşısında oturan kişilerde bel, özellikle boyun ağrıları baş ağrılarına sebep olabilir. Böyle bir sorun yaşıyorsanız fön makinanız size yardımcı olabilir. Fön makinanızı sıcak ayarına getirerek, boynunuzdan omuzlarınıza daireler çizerek bir kaç dakika masaj yapın. Yararını göreceksiniz. Ama en önemlisi masa başı veya bilgisayar karşısında doğru pozisyonda oturmalısınız.
    4. Çok uzun süreli uyumak, az uyumak kadar baş ağrısına sebep olacaktır. Hafta sonları düzensiz veya uzun süreli uykuların sonucunda oluşan baş ağrıları çok sık görülen bir sorundur. Uyku saati düzeninizi hafta sonları dahil bozmayın. Düzenli uyku saatleri sadece baş ağrılarınız için değil, sağlıklı bir vücut içinde size çok yararlı olacaktır.
    5. Farkında olmadığınız göz bozuklukları baş ağrısının sebeplerinden biridir. Kitap okurken baş ağrısı çekiyorsanız ve bazen okumakta zorlanıyorsanız bir göz doktoruna gitmenizde fayda var. Düzenli olarak göz doktoruna muayene olmak göz bozuklukları sebebiyle oluşabilecek baş ağrılarınızın önüne geçecektir.
    6. Her insandan fazla stres değişik belirtiler gösterir. Kimisinde mide ağrısı şeklinde, kimisinde boyun ağrısı kimisinde de baş ağrısı şeklinde kendini belli eder. Mümkün olduğunca stresden uzak durmalısınız ?
    7. Az su içmek kan pıhtılaşmasına sebep olur ve oksijen emilimini azaltır. Oksijen alımının azalması baş ağrılarının büyük sebeplerinden biridir. Su içmek için susamayı beklemeyin, çünkü susama hissi vücudunuzun size olan uyarısıdır. Uyarı gelmeden su tüketerek vücudunuzun su ihtiyacını karşılayın. Ortalama bir insanın günde 2 litre su tüketmesi gerekmektedir.
    8. Yukarıdaki madde de belirttiğimiz gibi oksijen alınımının azalması baş ağrılarının en büyük sebeplerinden biridir. Sigara içmek, sigara içilen ortamlarda bulunmak, havasız veya kirli havası bulunan yerlerde bulunmak, nefes aldığınızda yeterli oksijen almamanıza sebep olacaktır. Eğer kullanıyorsanız sigarayı bırakmaklı ve yukarıda bahsettiğimiz ortamlardan uzak durmalısınız.
    9. Soğuk Jel kompress ile boyuna ve omuzlara yapılan masaj baş ağrılarınızı hafifletir. Önce soğuk jel kompresi şakaklarınıza, alnınıza ve omuzlarınıza birer dakika tutun sonra 3 dakika ara verin, tekrar birer dakika soğuk kompresi uygulayın. Daha sonra nane yağıyla şakaklarınıza masaj yaparsanız nefesiniz açılacaktır. Bu size dinlenmişlik hissi verecek, rahatlatacak ve kaslarınızı gevşetecektir. Eğer naneye karşı alerjiniz varsa nane yağı masajını uygulamamalısınız.
    10. Haftada en az 3 kez yarım saat temiz havada bisiklet sürmek veya yürüyüş yapmak baş ağrılarına iyi gelecektir.

    Eğer yukarıda saydıklarımızın faydasını görmezseniz eczanelerde reçetesiz satılan ağrı kesicilerde kullanabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta ise ayda en fazla 10 adet ve 3 gün üst üste bu ağrı kesicileri kullanmamaktır. Sürekli olarak alınan ağrı kesiciler baş ağrılarınızı kronikleştirebilir.

  • Gürültülü seks

    Gürültülü seks

    Çiftler genellikle, seks esnasında gürültü yapmayı veya sesler çıkarmayı sever ve küçük bir yaramazlık olarak görür. Yapılan bir araştırmada, pornografik resimlere bakan erkeklerin, fotoğraflardaki kadınların yüzlerine, vücutlarının cinselliği çağrıştıran bölümlerine daha çok baktıkları görülmüş. Bunun sebebi, kadınların yüzünde zevk aldıklarına dair izler aramalarıdır. Ancak bazı çiftler yatak odasına gürültülü seks yapmaktan hoşlanırken, bazıları da komşuları uyandırmamak için sessiz olmayı tercih edebilir. Çıkan gürültüden rahatsız olanların gece vakti polisi aramaları, git gide artan araştırmalar dâhilinde, çok daha yoğun ve tatmin edici bir cinsel yaşam için ödenebilecek küçük bir bedel gibi görünüyor. Ancak bilim adamları gürültülü seksin bir dizi yolla cinsel zevki artırdığını söylüyor.

    Öncelikle, gürültülü seks yapan ve mahremiyetini sessizlikle örtmeye çalışan kadın ve erkekler üzerinde yapılan araştırma raporlarına göre, cinselliğini seslerle süsleyenlerin cinsel açıdan daha çok tatmin oldukları gerçeği ortaya çıkıyor. İnleme, bağırma, çığlık atma gibi gürültülü seks içerikleri cinsel aktarıma yardımcı olan sözsüz bir iletişim şeklidir. Bunun nedeni, gürültülü seksin partnerle iletişimi ve uyumu artırmasıdır. Ayrıca, cinsel yeterliliğini temsil eden gürültüler, kişinin partnerinin cinselliğini ve çabalarını takdir ettiğinin de göstergesi gibi algılanıyor. Bunu psikolojik bir bakış açısıyla değerlendirecek olursak, gürültüler tatmin edici eylemler olduğu için muhtemelen olumlu artışlar meydana getirerek, seksin keyifli hale gelmesini sağlıyor olabilir. İkinci olarak, heteroseksüel çiftler arasında yapılan bir araştırma sonucuna göre, seks sırasında kadınların yaptığı inlemelerin erkek boşalmasını hızlandırıcı sesler olduğu görülüyor. Kadınların bunu bildiği ve kendi çıkarları için kullandıkları düşünülüyor. Örneğin; bir çalışmada, 71 heteroseksüel kadının seks sırasında çıkardıkları seslerden etkilendikleri raporlanmış. Kadınlar bu sesleri (bilim adamlarının değişiyle “kadınların çiftleşme sesleri”) sadece cinsel ilişki sırasında ve öncesinde çıkararak, partnerlerinin boşalmalarını sağladıklarını düşünüyorlar. Seks sırasında çıkardıkları seslerin seksle kısıtlı olduğunu söyleyen kadınların üçte ikisi bunun eşlerinin kararına bağlı bir eylem olduğunu söylüyor. Sonuçta gürültülü seks ve cinsel memnuniyet üzerine yapılan araştırmalarda, cinsel ilişki sırasında gürültü yapmayan çiftlerin cinsel iletişim ve cinsel becerilerinin düşük, endişelerinin fazla olduğu görülüyor. Dolayısıyla, bu bilgilerin doğru olduğu düşünüldüğünde, sekste iyi olan insanların gürültülü olma eğiliminde olduğu, diğerlerinin ise seksle ilgili herhangi bir gelişimlerinin olmadığı gibi yanlış bir sonuç ortaya çıkabiliyor. Ancak gerçekte gürültülü seks bazen bir seçimdir, bazen de içten gelen bir davranış. Sonuç olarak, araştırmalar yatak odasında gürültü yapmanın her zaman kötü bir şey olmadığını ortaya koyuyor.

  • Topuklu ayakkabı baş ağrısı sebebi olabilir !

    Topuklu ayakkabı baş ağrısı sebebi olabilir !

    Ayak Sağlığı Uzmanı (podiatrist) İsmail Tuncel, ”Bir kadının 1 saat yüksek topuklu ayakkabı ile yürümesi, 12 saat dar bir ayakkabı ile yürümesine eşdeğerdir” dedi.

    Bursa’da sahibi olduğu Ayak Sağlığı Merkezi’nde hizmet veren Tuncel, yaptığı açıklamada, ayaklarda açığa çıkabilecek sorunlara karşı vatandaşın yeterince bilgi sahibi olmadığını söyledi. Tuncel, her şeyin başının sağlık, sağlığın da başının ”ayak” olduğunu dile getirdi.

    Türkiye’de sınırlı sayıda podiatrist olduğunu öne süren Tuncel, ”Bu konuda eğitim almamış kişilerce yapılan bakımlarda yöntem farklılıklarından dolayı hastaların çoğu, gereksiz yere acı çekiyor. Tırnak batığı ve nasır alma gibi operasyonlar, steril ortamlarda yapılmadığı takdirde bulaşıcı hastalıklara yol açmaktadır” dedi.
    TOPUKLU GİYEN KADINLAR DİKKAT
    Tuncel, topuklu ayakkabı giyen kadınların çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
    ”Bir kadının, 1 saat yüksek topuklu ayakkabı ile yürümesi, 12 saat dar bir ayakkabı ile yürümesine eşdeğerdir. Bir bayanı ele alalım, özel günlerde 10-15 santimetre yüksekliğinde topuklu ayakkabı giyiyor. Bu bayanının 12 saat dar bir ayakkabı giymesi, 1 saat topuklu giymesi ile aynıdır. Bu süre zarfında vücudunun görebileceği zarar, 12 kat daha fazladır. Bu kişide tırnak batığı, mantar, parmakta deforme, ayakta duramama ve yürüyüş bozukluğu sorunları başlar. Bir kadının baldır yapısı 2 duble bardak görünümündedir, ama topuklu giyen kadınların baldırının yapısı tek duble görünümüne dönüşür. Baldır kasları küçüldüğü için kasları süzülmeye başlar. Ayakta şekil bozuklukları çıkar, vücutta kamburluk oluşabilir, bel ve varis sorunu arkasından gelir.”

    BAŞ AĞRISININ EN BÜYÜK NEDENİ BATIK TIRNAK
    Türkiye’de çalıştığı işe göre 6, 12, 24 saat ayakkabısını hiç çıkarmayan kişiler olduğuna dikkat çeken Tuncel, şöyle devam etti:

    ”Bazıları da ‘Ayakları ayakkabının içinde görünmüyor’ diye bu konuyu hiç ciddiye almaz. Hastanelerdeki operasyonların ardından hasta 3 gün uyuyamıyor, 20 gün ayakkabı giyemiyor. Bunu bilen kişiler de bu sıkıntıları çekmemek uğruna tedavi olmuyor. Bize geliyorlar ve bunların büyük çoğunluğu başının ağrıdığı söylüyor. Ayak filmini çekiyoruz ve kesinlikle görüyoruz ki; bu baş ağrılarının en büyük sebeplerinden biri batık tırnaklar. 6 çeşit batık tırnak şekli vardır. Biz bu incelemeleri yaptıktan sonra tedavi yöntemine geçiyoruz. Batık tırnak yanlış ayakkabı ve çorap kullanımı, ağızdan alınan tablet ve hatalı tırnak kesimi gibi işlemlerin ardından yavaş yavaş oluşur. Devamında çok şiddetli baş ağrıları başlar. Hastalarımızın tamamı batık tırnak tedavisinin ardından bağ ağrısı şikayeti geçtiği için binlerce teşekkür ediyor.”

    Podiatrist Tuncel, Türkiye’de ayakkabı giyme kültürünün gelişmediğini belirterek, ”Bazı kişiler arkadaşlarından gördüğü ayakkabıyı hemen satın alıp giyiyor. Bu çok yanlış. Herkes hayatında bir kere de olsa podiatriste gitmeli ve kendisine uygun ayakkabı seçimini yapmalıdır. Kişilerin ayaklarına biz, Mısırlı, Romalı, Yunanlı, Türk ayağı gibi isimler koyarız. Hastalarımızın ayaklarının taraklı, taraksız olmasına göre ayakkabı seçiminde yardımcı oluruz. Ayak filmini çekeriz ve ayağından aldığımız ip uçları ile o kişiyi belki de çok iddialı olacak ama kendisinden daha iyi tanırız” diye konuştu.

    AA

  • Banyonuzu Spa’ya Çevirin

    Banyonuzu Spa’ya Çevirin

    Sakin ve dingin, kendi özel vahamızı yaratmak için unutulmaması gereken tek şey beş duyumuzun her birini ayrı düşünmek…

    Uzun süredir stres dolu olan hayatımızı sürekli endişe ile geçirmek ruh halimiz için de sağlığımız için de pek iyi değil elbette. Rahatlamak için farklı alternatifler sunulabilinir, işte bizden bir öneri; banyonuzu dinlenmenize ve canlanmanıza yarayan bir spa’ya çevirmek…

    Sakin ve dingin, kendi özel vahamızı yaratmak için unutulmaması gereken tek şey beş duyumuzun her birini ayrı düşünmek…

    Görünüm: Sizi sakinleştirecek renkler seçmelisiniz. Monokromatik, nötr ya da kahverengi tonları gibi zengin sıcak renk paletleri genelde sakinleştirici, yatıştırıcı olarak bilinenlerdir. Parlak kırmızılar ya da canlı sarılar fazlasıyla uyarıcı olabilir.

    Yumuşak tonlar ve düşük kontrastlı materyaller (dolap ve demirbaşlardaki mat yüzeyler), yaratmaya çalıştığınız tabloya uyacaktır. Basitlik de sakinlik yaratır, bu yüzden musluklar için de minimalist tasarımlar değerlendirin.

    Banyolar aynı zamanda hazırlık aşamasında, makyaj yaparken ya da traş olurken kullanılan, iyi ışıklandırılması gereken yerler oldukları için kısılan ve açılan elektrik düğmeleri sizlere uygun zamanda uygun alternatifi sunan esnek bir seçenek olacaktır

    Ses: Banyonuza monte edilmiş kolonlarınız olmayabilir ama portatif kolonlar ve bir ipod da yeterli olacaktır. Rahatlamanıza yardımcı olacak bir müzik ve hatta doğa sesleri dinlemenize.

    Aynı zamanda dışarıdaki çocuk ve trafik gürültüsünü de bloke ederek kargaşayı sizden uzak tutacaktır. Bir akarsu sesi son derece dinlendirici ve huzur verici olabilir örneğin.

    Koku: Çok kişisel bir seçimdir. Bazıları için bir temizlik malzemesinin basit esansı rahatlatıcı olabilir. Bazıları içinse mumlar ve kurutulmuş çiçeklerle yaratılmış kokulardan bir duvar tercih edilebilinir.

    Genelde en dinlendirici ve rahatlatıcı etkiyi lavanta, vanilya ve limon gibi kokular sağlar… Tütsüler ve kokulu mumlar, alerjik reaksiyonlara en az sebep olan alternatifler olmalarına rağmen bu durumun da kişisel olduğunu unutmayın.

    Kokuların ayrıca çok güçlü hatıra tetikleyici oldukları bilinir; yani vanilya size sert mizaçlı halanızı hatırlatıyorsa çok da doğru bir tercih olmayacaktır. Öte yandan, anınız sevgi ve kurabiye kokusu dolu olan sıcacık bir evi içeriyorsa, rahatlamakta geç kalmayacak ve muhtemelen acıkacaksınız. Ki bu da bizi bir diğer duyuya yönlendiriyor…

    Tat: Tek kelimeyle; çikolata! Küvette keyif esnasında, birkaç şekerleme ile kendinizi şımartırken iyi bir kitap okumak ya da saçlarınızı taramaktan güzel bir his daha olabilir mi? Ya da aşırıya kaçmamak şartıyla bir kadeh şarap eşliğinde…

    Dokunma: Vücutlarımız ve tenimiz bir duyuya bağlı olan en geniş alanlar, o yüzden tüm duyularımıza hitap edecek böyle bir ritüelin de en önemli öğesi olmaları içten değil.

    Yumuşak ve tüylü bir havludan sıcacık bir küvete, etrafımızdakileri dokunsal olarak nasıl ‘hissettiğimiz’ ne kadar dinlendiğimize dair en önemli etkiye sahiptir. Özel bir masörünüz yoksa, masaj yapan duş başlıklarına ne dersiniz? Şiddetli bir yağmurdan, hafif ve yumuşak bir çiselemeye, nasıl isterseniz öyle…

    Sonuçta, size kendinizi iyi hissettirecek ve dinlendirecek ayrıntılar gayet kişisel ama kalp atışlarınızın size nasıl teşekkür ettiğini mutlaka duyacaksınız.

     

  • Başınızmı Ağrıyor ?

    Başınızmı Ağrıyor ?

    Baş Ağrılarının Türleri :

    Gerilim Tipi Başağrısı :

    – Başın arkasında yan ,ön tarafında veya çember tarzında bir gerginlik olarak ifade edilir.Ağrı kademeli olarak yavaş yerleşir.Örnek olarak sabahleyin başlayan ağrı akşama doğru giderek artar.Ağrı 1 saatten birkaç güne kadar sürebilir.Yaşanan stresler ile tekrarlama eğilimi gösterebilir.Tedavisinde basit analjezikler ve psikolojik destek uygulanır.

    Klasik Migren Auralı :

    – Önce görsel bazı bulgular vardır.( renkli halkalar ).Sonra başın tek tarafında ( sağ veya sol ) zonklayıcı ağrı,bulantı ve kusma bulunur.Ağrı süresi 30 dakikadan birkaç saate kadar uzayabilir.Stressli dönemlerde daha sık olmak üzere tekrarlar.Tedavisinde ergotamin preparatları kullanılır.

    Basit Migren Aurasız :

    – Ağrı öncesinde klasik migrende görülen bulgular yoktur.Başlangıçta tek taraflı baş ağrısı daha sonra yaygın zonklayıcı ağrı ve bulantı bulunabilir.Süresi saatlerden bir kaç güne kadar uzayabilir.Tekrarlaması klasik migrene benzer.Tedavisi klasik migren tedavisiyle aynıdır.

    Cluster Baş Ağrısı :

    – Şiddetli, göz etrafında lokalize,rahatsız edici,can sıkıcı durum veya zonklayıcı ağrı olarak ifade edilir.Süresi 15-90 dakika kadardır.Bir veya iki ayda bir demetler halinde tekrarlar.Ataklar arasındaki süreler değişkendir.Genelde alkol ve sigara kullanan erkeklerde görülür.Tedavisinde ağrılı zamanlarda prednison ve ergotamine kullanılır.

    Subaraknoidal Ağrı :

    – Ani yerleşimli şiddetli yaygın bir baş ağrısıdır.Hastalar daha önce yaşamadıkları bir şiddetde ağrı olarak tarif ederler.Günlerce sürebilir.Hastanın yaşamını tehlikeye soktuğu için cerrahi tedavi uygulanır.

    Tümör:

    – Öksürmek,aksırmak veya fiziksel eforla artan,ağırlık hissi tarzında bir sabah ağrısıdır.Akşama yaklaştıkça ağrı hafifler.Haftadan aylara kadar sürebilir.Bu ağrı tipi beyin içi basıncının arttığı durumlarda görülür.Uzun bir süredir bu tipte bir ağrınız varsa bir nöroloğa başvurmanız önerilir.

    Psödotümör:

    – Ağırlık hissi,sürekli ağrı öncelikle fazla kilolu genç kadınlarda görülür.Günlerden haftalara kadar süren uzun bir ağrı dönemi vardır.Öksürmek,aksırmak veya fiziksel eforla ağrı artar.Tekrarlayan lomber ponksiyonlarla tedavi edilir.

    Sinüs Baş Ağrısı :

    – Sinuslar üzerinde lokalize,sürekli ağrı.Günlerden haftalara kadar sürebilir.Tekrarlayabilir.Tedavisinde antibiyotik ve antihistaminikler kullanılır.

    Temporal Arterit :

    – 60 yaş üzerindeki hastalarda görülür.Tek taraflı bir baş ağrısıdır.Saniyelerden saatlere kadar sürebilir.Yaşam boyu tekrarlar.Tedavisinde steroidler kullanılır.

    Trigeminal Nevralji :

    – Bıçak gibi saplanan yüz ağrısı olarak tanımlanır.Tedavisinde karbamazepin veya cerrahi tedavi uygulanır.

    Atipik Yüz Ağrısı :

    – Ağırlık hissi veren sürekli diffüz yüz ağrısı.Tedavisinde amitriptilin veya klordiazepoksid kullanılır.

    Baş Ağrılarının Tedavisi :

    Baş ağrılarının tedavisi için bir nöroloji doktoruna başvurmak şarttır. Yukarıda sayılan baş ağrıları nedenlerini ancak bir nöroloji doktoru değerlendirebilmektedir. Hastalar tarafından sık yapılan bir hata özellikle tekrarlayan baş ağrısı durumunda ağrı kesici ilaçlarla durumlarını idare etmeye çalışmaktır. Oysa örneğin migren durumlarında kullanılan ilaçlar tamamiyle farklıdır. Çünkü migren ağrısı beyin damarlarından kaynaklanmaktadır.

  • Floresan ışık migren nedeni

    Floresan ışık migren nedeni

    Baş ağrısının en sık görülen türü olan migreni, floresan ışıkların yanı sıra parlak gün ışıklarının tetiklediği belirtildi.

    Alkollü içecekler başta olmak üzere kahve, çay ve kafeinli meşrubatların migrene sebep olduğunu belirten Özel Bahar Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Cemile Haki, özellikle Ramazan ayında migren ağrılarına karşı dikkatli olunmasını tavsiye etti.

    100 KİŞİDEN 70’İ BAŞ AĞRISI ÇEKİYOR

    Dr. Cemile Haki, baş ağrısının toplumda en sok görülen şikâyetlerden olduğunu söyledi. Tekrarlayıcı baş ağrısı olan insanların oranının yüzde 70’lere ulaştığını ifade eden Dr. Haki, baş ağrısı rahatsızlıklarının başında ise migrenin geldiğini kaydetti. Migren ataklarının hastanın kişisel, sosyal veya iş yaşamının her yönünü etkileyebildiğine işaret eden Haki, atakların 4 saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabildiğini belirtti.

    Dr. Haki, migren konusunda şu bilgileri verdi: “Eskiden ‘sadece bir baş ağrısı tipi’ olarak görülen migren, artık başlı başına bir nörolojik hastalık olarak kabul edilmektedir. Hastalık yaşamı tehdit edici olmamasına rağmen yaşam kalitesi üzerindeki etkileri şiddetli olabilir. Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal aktivitelerini engelleyebilir. Baş ağrısı zonklayıcı ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir ve başın tek bir yanında yerleşebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir.”

    HER 5 KADINDAN BİRİ MİGREN HASTASI

    Migrenin daha çok kadınlarda görüldüğünü hatırlatan Dr. Haki, her 5 kadından birinde migren hastalığı olduğunu ifade etti. Çoğunlukla genç ve orta yaş grubunda görüldüğünü, ancak 1 yaşından itibaren çocuklarda da olabildiğini dile getirdi. Bir çok kişide ağrıların çok şiddetli olduğunu belirten Haki, insanların sadece karanlık bir odada yatıp uyumak istediklerini vurguladı.

    Dr. Haki, migreni tetikleyen faktörleri şöyle sıraladı: “Kahve, çay, kafeinli meşrubatlar, diyet soda, alkollü içkiler, eski peynir, çerez, çikolata, yoğurt, soğan, incir, karaciğer, kafeinli yiyecekler, adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları, antibiyotikler, titreşen/parlak/floresan ışıklar, parlak gün ışığı, parfüm, kimyasal maddeler, sigara, endişe, aşırı üzülmek veya aşırı sevinmek, depresyon, aşırı heyecan, stresten veya baskıdan kurtulma, zaman farkı, çok fazla ya da az uyumak, aç kalmak, kafeinsiz kalmak, aşırı egzersiz yapma, fiziksel veya zihinsel yorgunluk, öne eğilmek, ağırlık kaldırmak veya zorlanmak migreni tetiklemektedir.”

    Başlangıçta bir baş ağrısının migren mi, yoksa sıradan bir baş ağrısı mı olduğunu söylemenin zor olduğuna dikkat çeken Haki, migren ataklarını diğer baş ağrılarından ayıran özellikleri şöyle ifade etti: “Orta şiddette ya da şiddetli ağrı, bulantının eşlik etmesi, kusmanın eşlik etmesi, ışığa ve sese duyarlılık, zonklayıcı, nabız gibi atan ağrı, ağrı asıl olarak tek taraflıdır, ağrı hareketle artar.”

    MİGREN TESTİ

    Nöroloji Uzmanı Dr. Cemile Haki, migren olup olmadığını merak edenler için ise şu testi önerdi: “Son üç aydır iki veya daha fazla baş ağrısı olan veya baş ağrısı için doktora danışma ihtiyacı olanlar uygulayabilir. Sorulardan iki veya üçüne evet diyorsanız migren olma olasılığınız yüzde 93,3’tür.

    — Baş ağrınız sırasında hiç midenizde bulantı veya rahatsızlık hissettiniz mi?
    — Baş ağrısı sırasında ışık sizi rahatsız etti mi?
    — Son 3 ay içinde baş ağrısından dolayı günlük hayatınızı sürdüremediğiniz oldu mu?

    ID migren tarama testi denen ve ülkemizde de geçerliliği birkaç çalışma ile ortaya konulan bu test pozitif olduğu halde tanı hâlâ migren olmayabilir ama bu düşük bir olasılıktır. Veya test negatif, yani tüm yanıtlar hayır veya sadece bir yanıt evet olduğunda, kişi yine de migrenli olabilir ama olasılık yine düşüktür.”