Etiket: şerbetli tatlı

  • Aşure tarifi

    Aşure tarifi

    Aşure Malzemeleri
    – 2 su bardağı Buğday
    – 1 su bardağı Nohut
    – 1 su bardağı Kurufasulye
    – 1 su bardağı kuru Üzüm
    – 1 su bardağı İncir
    – 1 su bardağı kuru Kayısı
    – 1/2 su bardağı fıstık
    – 4 su bardağı Şeker
    – 1 yemek kaşığı karanfil
    – 10 – 15 su bardağı Su

    Süsleme için:
    – 1 su bardağı kuş üzümü
    – Çekilmiş ceviz içi, Antep fıstığı
    – Tarçın, nar taneleri

    Yemeğin Tarifi
    Buğday, fasulye, nohut ve üzümü yıkayıp ayrı kaplarda bir gece önceden ıslatın. Ertesi gün buğdayı süzüp büyük bir çelik tencereye alın. 15 su bardağı su ekleyip kaynatın. Üzerinde biriken köpüğü bir kevgirle alıp tencerenin kapağını kapatın ve 30 dakika kaynatın. Fasulye ve nohutu süzüp ayrı kaplarda haşlayın.

    Buğday taneleri iyice yumuşayıncaya kadar yaklaşık 4. 5 saat kısık ateşte arasıra karıştırarak pişirin. Buğdayın suyu un çorbası kıvamına gelmek üzereyken nohut ve kuru fasulyeyi ekleyin. İyice kaynatın. Ardından sırasıyla fıstık, kuru üzüm, karanfil ve dörde bölünmüş kuru kayısıyı ilave edip karıştırın. Birkaç taşım kaynatın. Son olarak şekeri ekleyip 5-10 dakika kaynattıktan sonra incirleri katın ve bir taşım kaynatıp, ateşten alın.

    Aşure piştikten sonra sıcakken kaselere boşaltın. Soğuyunca üzerini ceviz içi, Antep fıstığı, kuş üzümü, tarçın ve nar taneleri ile süsleyerek servis yapın. İsteğe bağlı olarak gülsuyu da serpebilirsiniz.

    Aşure tarifi
    Aşure tarifi

     

     

    Aşure nasıl yapılır?
    Aşure nasıl servis edilir?
    Lezzetli aşure yapmanın püf noktaları nelerdir?

  • Tulumba Tatlısı Tarifi

    Tulumba Tatlısı Tarifi

    Tulumba Tatlısı Tarifi

    Tulumba tatlısı nasıl yapılır?
    Tulumba tatlısı hamuru nasıl yapılır?
    Tulumba tatlısı hamuruna nasıl şekil verilir?
    Tulumba tatlısı yapmanın püf noktaları nelerdir?
    Tulumba tatlısı için şerbet nasıl hazırlanır?

    Malzemeler :

    – 2 çorba kaşığı tereyağı veya margarin
    – 5 kahve fincanı su
    – Yarım çay kaşığı tuz
    – 5 kahve fincanı un
    – 4 adet yumurta

    Kızartmak için:

    – Sıvıyağ

    Şerbet için:

    4 su bardağı tozşeker
    3 su bardağı su
    Yarım limonun suyu

    Tulumba Tatlısı Yapılışı :

    ŞERBET için tozşeker ve suyu kaynatıp, limon suyunu ekleyin. Daha sonra ocaktan alıp, soğumaya bırakın. Hamur için tereyağı veya margarini bir tencereye alıp, eritin. Suyu ekleyip, kaynatın. Su kaynayınca unu azar azar ilave edin ve tahta bir kaşıkla karıştırarak, tencerenin ortasında toplanmaya başlayana kadar pişirin. Tencereyi ocaktan alıp, soğumaya bırakın. Soğuyunca yumurtaları teker teker kırarak, yedirin. Tuzu ekleyip, yoğurun. Hazırlanan hamuru bir krema torbasına doldurun ve kızdırılmış bol sıvıyağa baş parmak kalınlığında sıkın. Orta ateşte tavayı sallayarak hamurları kızartın. Kızaran hamurları kevgirle çıkarın ve bir kenarda bekleyen soğuk şerbetin içine atın. Şerbeti çekince kevgirle alıp, servis tabağına çıkarın.

    Afiyet olsun…

    Tulumba tatlısı nasıl yapılır?
    Tulumba tatlısı hamuru nasıl yapılır?
    Tulumba tatlısı hamuruna nasıl şekil verilir?
    Tulumba tatlısı yapmanın püf noktaları nelerdir?
    Tulumba tatlısı için şerbet nasıl hazırlanır?

  • Cevizli Sarma Baklava

    Cevizli Sarma Baklava

    Malzemeler
    • 1 çay bardağı süt
    • 1 çay bardağı sıvıyağ
    • 1 çay bardağı yoğurt
    • 1 adet yumurta
    • ½ paket kabartma tozu
    • Alabildiği kadar un
    Açmak İçin:
    • Buğday nişastası
    İç Harcı İçin:
    • 150 gr. dövülmüş ceviz
    Üzeri İçin:
    • 150 gr. tereyağı
    Şerbeti İçin:
    • 6 su bardağı toz şeker
    • 5 su bardağı su
    • ½ limon suyu

    Yapılışı

    Bir kabın içine kabına süt, sıvıyağ, yoğurt,1 adet yumurta ilave edin ve karıştırın. Daha sonra içine yarım paket kabartma tozu ilave edip tekrar karıştırın. Bu aşamadan sonra içine unumuzu yavaş yavaş ekleyerek kulak memesinden biraz daha sert bir hamur elde edin. Hamurumuzu 25 adet bezeye bölün. Öncelikle hamurumuzun bezelerini tatlı tabağı büyüklüğünde bol nişasta ile açın. Daha sonra her 12 adet açılmış hamurları üst üste getirerek tekrar merdanemiz ile oldukça büyük bir hamur açın. Diğer kalan 12 adet hamuru da aynı şekilde üst üste getirip açın. Üzerlerine ceviz parçaları ilave edin. Daha sonra hamuru rulo yapın ve dilim şeklinde hamurumuzu kesin. Yuvarlak fırın tepsimizi içine rulo şeklinde hamurlarımızı tek tek dizin. Bir tava içine eritmiş olduğumuz kızgın tereyağını ruloların üstüne sürün ve sonra Önceden ısıtılmış olan 180 derecelik fırında nar gibi kızarıncaya kadar pişirin. Şerbeti için tenceremize 6 su bardağı toz şekeri alın ve içine 5 su bardağı su ekleyerek iyice kaynatın kaynadıktan sonra içine yarım limon suyu ilave ederek bir taşım daha kaynatarak şerbetimizi tencereden alıp ılınması için bir kenara bırakın Fırından sarma baklavamızı çıkarın ve üzerine ılık olan şerbeti dökün. Yaklaşık 3-4 saat bekletin ve sonra servis edin.

    Afiyet olsun…

  • İzmir Lokması Tarifi

    İzmir Lokması Tarifi

    Malzemeler:

    – 2 su bardağı un
    – 1,5 su bardağı su
    – Dolu dolu 1 yemek kaşığı pak maya
    – 1 tatlı kaşığı şeker
    – 1 tutam tuz
    – 4 yemek kaşığı ayçiçek yağı

    Şerbeti için:

    – 2,5 su bardağı su
    – 2,5 su bardağı toz şeker
    – 4-5 damla limon suyu

    Yapımı:

    Öncelikle şerbetimizi hazırlamak üzere su ve şekeri karıştırarak kaynatıyoruz, üzeri köpüklendikten sonra 10 dakika daha kaynatıyoruz ve kaldırmaya yakın limon suyu damlatıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Derince bir yoğurma kabımıza unumuzu alıyoruz.Bir su bardağı ılık suda şeker ve mayayı eritip una ekliyoruz. İkinci bardak suyu,tuzu ve yağımızı da ekleyip yoğurmaya başlıyoruz.Hamurumuzu güzelce çarpa çarpa özdeşleşene kadar yoğuruyoruz.Ilık bir ortamda kabarmaya bırakıyoruz. Hamurumuz kabarınca derin bir tencereye koyduğumuz çiçek yağımız kızdıktan sonra hamurdan avucumuza alıyoruz ve sıkıp yumruğumuzdan taşan parçayı sürekli yağladığımız çay kaşığı ile sıyırarak alıp yağa atıyoruz ve kızarınca alıp şerbete atıyoruz ve çok fazla şerbette tutmamaya dikkat ederek (lokmaların çıtırlığını korumak için) servis tabağımıza alıyoruz. Tarçın ile servis ediyoruz.

    İzmir Lokması Tarifi

    Lokma Tarifi

  • Kolay Kadayıf Tatlısı

    Kolay Kadayıf Tatlısı

    Sütle yapılan bu kadayıf tatlısı, pratik hazırlanışı ve lezzetiyle sofralarınızda sık sık yer alacaktır.

    Malzemeler:

    – 500 gr tel kadayıf
    – 1 su bardağı eritilmiş tereyağı
    – 1 su bardağı dövülmüş ceviz içi

    Şerbeti için

    – 4 su bardağı toz şeker
    – 3 su bardağı süt

    Üzeri için

    – İri çekilmiş ceviz içi

    Hazırlanışı:

    – Süt ve şekeri tencereye alıp orta ateşte kaynatın ve soğumaya bırakın.
    – Eritilmiş tereyağının 2/3’ünü kadayıfın üzerine döküp elinizde didikleyerek karıştırın.
    – Yağlanmış fırın kabına bastırarak yayın.
    – Üzerine ceviz içini yayıp kalan kadayıfı üzerine kapatıp bastırın.
    – Kalan yağı gezdirip 190 dereceye ayarlanmış fırında kızarıncaya kadar pişirin.
    – Fırından çıkartıp soğumuş şerbeti üzerine gezdirin.
    – Üzerine iri çekilmiş ceviz içi serpiştirip servis yapın.

    Afiyet olsun!

    Kaynak : yuksektopuklar.net

  • Ev Baklavası Nasıl Yapılır?

    Ev Baklavası Nasıl Yapılır?

    Ev Baklavasının yerini hiç bir tatlı tutmaz sanırım. Peki ev baklavası nasıl yapılır, ev baklavasının daha iyi olması için neler gereklidir. İşte bu yazımızda ev baklavası malzemeleri ve tarifini sizler için derledik.

    Ev Baklavası için Gerekli Malzemeler:

    Ev Baklavası Şerbeti:
    – 5 su bardağı şeker
    – 3,5 su bardağı su
    – yarım limonun suyu

    Ev Baklavası Hamuru:
    – 4 su bardağı un
    – 1 su bardağı ılık süt
    – 1 paket kabartma tozu
    – 100g erimiş tereyağı
    – 1 yumurta

    Ev Baklavası İçi:
    – 250g dövülmüş ceviz
    ayrıca:
    – 3 paket buğday nişastası (toplam 500g)
    – 150g eritilmiş kızgın tereyağı

    Ev Baklavasının Yapılışı:

    1. Hamur malzemeleri ile poğaça hamuru kıvamında yumuşak bir hamur yapın. Bunu 15-20 dakika dinlendirin. dinlenmiş hamuru 3 eşit parçaya ayırın. Her parçadan 16-18 adet cevizden küçük parçalar koparın. Kopardığınız parçalara elinizle ceviz şekli verin. Şekil verdiğiniz her küçük bezeyi merdane ile bir yemek tabağı büyüklüğünde açın. Aralarına bolca nişasta serperek 16 veya 18 parçayı üstüste koyun. En üsttekine nişasta serpmeyin. Böylece 16′lı (veya 18′li) 3 grup elde edin.

    2. Yuvarlak bir fırın tepsisini yağlayın. Yuvarlak yoksa dikdörtgen tepsinin içine yuvarlak açtığınız hamuru koyabilirsiniz. 16′lı bir grubu alıp merdane ile tepsinin genişliğinde açın. Bunu tepsiye serip üstüne ceviz içinin yarısını serpin. İkinci grubu da açıp üzerine serin. Kalan cevizleri de bunun üzerine serpin. son grubu da açıp en üste serin.

    3. Tepsideki yufkaları baklava dilimi şeklinde dilimleyin. Üzerine – her yanına değecek biçimde- 150g kızgın tereyağı gezdirin. 200C fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Fırından çıkartıp baklavayı soğutun. Şerbet ılık baklava soğukken şerbeti tepsinin üzerine gezdirin. 4-5 saat sonra servis yapın.

    Ev Baklavası kesme

    Ev Baklavası Nasıl Yapılır? | 1:

    İlgili Konular ;
    Fransız mutfağının vazgeçilmez tatlısı sufle
    Vezir Parmağı Tatlısı Tarifi
    Etimek Tatlısı Nasıl yapılır?
    Portakallı Zencefilli Kurabiye Tarifi
    Bayatlamayan kek tarifi

  • Şöbiyet

    Şöbiyet

    Şerbetli tatlı dendiğinde akla ilk gelenlerden biri şöbiyet. Hamur açmanın zorluğundan çekinen tatlıseverler, ev yapımı şöbiyet tabaklarına imrenerek bakmakla yetinir.

    Oysa biraz zahmet gerektirse de bu tatlıyı yapmak imkansız değil. Konuklarınıza ev yapımı şöbiyet dilimleri ikram etmek istiyorsanız bu tarifi deneyin.

    Şöbiyet için malzemeler

    – 1 kg buğday unu
    – 3 yumurta
    – 10 gr tuz
    – 50 gr nişasta
    – 1 kg sade yağ
    – 500 gr antepfıstığı içi
    – 500 gr süt
    – 50 gr irmik
    – 750 gr şeker
    – 350 gr su

    Şöbiyetin yapılışı

    Şöbiyet için hamurun hazırlanışı ve açılışı tıpkı baklava yapımındaki gibidir. Unu tezgaha dökün, ortasında bir boşluk açın. Yumurtaları tuzla çırpın, biraz sulandırarak una ilave edip yoğurma işlemine başlayın.

    Yoğurma süresince karışıma azar azar su ekleyerek kulak memesi kıvamına gelene kadar devam edin. Hazırladığınız hamuru çekerek uzatın ve iki parmak kalınlığında parçalar halinde kesin.

    Kestiğiniz hamur parçalarını elinizle yassı hale getirin, üzerlerine biraz nişasta serpin ve kenardan ortaya doğru incelterek açın. Yarıçapları 25-30 santim olacak şekilde incelttikten sonra yeniden nişastalayarak üst üste dizin. Açma işlemini bu şekilde üç kere tekrarlayın. Son yufkalarınızın eni 60, boyu 120 ile 140 santimetre arası olmalı.

    Şerbeti soğutup dökün

    10 yufkayı üzerlerine tereyağı sürerek üst üste dizin ve kenarları 7 santimetrelik kareler biçiminde kesin.

    Süt ve irmiği geniş bir tencereye alıp koyu bir kıvama gelene dek karıştırarak pişirin. Kara hamurların içlerine birer ceviz büyüklüğünde irmikli kaymak ve biraz fıstık içinden koyun.

    Uçlarını mektup zarfı şeklinde kapattığınız yufkaları tepsiye dizin. Tereyağının kalanını eriterek tepsiye dökün. Tüm hamurlar ıslandıktan sonra yağın fazla görünen kısmını tepsiyi hafifçe eğerek dökün.

    Fırınınızı orta ayarda ısıtın. Fırına şöbiyet tepsinizi yerleştirin ve hamurları yarım saat kadar pişirin. Şöbiyet pişerken, şerbeti için su ile şekeri karıştırıp ocakta ısıtın ve kıvamlı hale getirdikten sonra ateşten alıp soğumaya bırakın.

    Pişen şöbiyetin üzerine soğuk şerbetini dökün. Tatlı ılındığında servis tabaklarına alabilir, üzerlerini fıstıkla süsleyerek servis edebilirsiniz.

    İlgili Konular ;

    – Şöbiyet nasıl yapılır?
    – Şöbiyet tatlısı için yufka nasıl hazırlanır?
    – Şöbiyetin iç malzemesi nasıl hazırlanır?
    – Şöbiyet nasıl şerbetlenir?
    – Şöbiyet yapmak için hangi malzemeler kullanılır?
    – Şöbiyet nasıl servis edilir?
    – Şöbiyetin lezzetli olması için nelere dikkat etmeliyiz?

  • Aşure Tarifi

    Aşure Tarifi

    Aşure malzemeleri

    Malzemeler
    500 gr buğday
    250 gr nohut
    250 gr kuru fasulye
    1/2 su bardağı pirinç
    3 yemek kaşığı bulgur
    750 gr şeker (zevkinize gore daha az veya daha cok koyabilirsiniz)
    150 gr yer fıstığı
    15-20 adet kuru kayısı
    150 gr kuru üzüm
    10-15 adet kuru incir
    bir avuç portakal şekerlemesi veya 1 ufak portakalın kabukları
    bir fiske tuz
    1 parça çubuk tarçın
    15-20 tane karanfil

    Süslemek için:
    Ceviz, nar taneleri, tarçın, fındık…

    Aşure tarifi

    1 gece önceden :
    Buğdayı bir tenecereye alarak üzerini 3 parmak geçecek şekilde su koyup bir taşım kaynatıp oacaktan alalım. Tencerenin kapağını kapatarak iyice şişmesi için bir gece bekletelim. Nohut ve fasulyeyi de ayrı ayrı tencerelerde yumuşayana kadar kadar haşlayalım. Kuru malzemeler daha sonra tekrar birleştirip kayanatılacağı için biraz diri kalmalarında fayda var. Eğer isterseniz nohutların kabuklarını haşlandıktan sonra soyabilirsiniz.

    Aşure pişirirken :
    Kuru incir, kayısı ve üzümü ayrı kaplarda ıslatalım ve en az bir saat bekletelim. Daha sonra kayısı ve inciri küp şeklinde doğrayalım. Pirinç ve bulguru yıkayıp suyunu süzdürelim.

    Haşladığımız buğdayı büyükçe bir tenceyle ocağa alarak üzerini 3 parmak geçecek kadar sıcak su ekleyelim. Kaynamaya başlayınca tencereye sırasıyla nohut, fasulye, pirinç ve bulguru ekleyelim. En az 20-25 dakika kısık ateşte kaynatalım. Eğer kıvamı size koyu geliyorsa biraz daha kaynar su ilave edebilirsiniz. Tencerenin dibinin tutmaması için arada bir karıştıralım.

    Malzemelerin iyice piştiğine emin olunca şekerin yarısından fazlasını tencere ilave edelim.
    Tadına bakıp kalan şekeri öyle ekleyelim. Şeker miktarı zevke göre değişebiliyor. O sebeple tadına bakmadan hepsini koymayın. Sonra kuru kayısı, incir ve üzümü de tencereye ekleyelim. Portakal şekerlemesi veya minik minik doğranmış portakal kabuklarını ve bir fiske tuzu da ekleyelim. Çubuk tarçın, karanfil ve yer fıstıklarını da kaynayan aşureye ilave edelim. Bu arada, eğer kıvamı gözünüze koyu geliyorsa tencereye biraz daha kaynar su ekleyin ve ocağın altını çok kısık ayarda tutun. Unutmayın aşure soğuyunca kıvamı daha da koyulaşıyor. Bütün malzemeleri kattıktan sonra 10-15 dakika daha aşureyi kaynatıp altını kapatalım.

    Kaplara, kaselere paylaştırarak biraz soğumasını bekleyelim. Kaselerin üzerinde sır gibi bir tabaka oluştuğunda tarçın, nar, ceviz vb zevkimize göre malzeme ile aşurelerimizi süsleyelim.
    Bu miktarlardan yaklaşık 20 – 24 kase arası aşureniz oluyor.

    Pirinçleri ve buğdayları yıkayın. Pirinçleri ve buğdayları tencereye koyun ve üzerine su ekleyin (üzerini 2-3 parmak aşacak şekilde). Bu şekilde 5 dakika karıştırarak pişirin.Üzerini sıkıca kapatıp sıcak ortamda, bir gece bekletin. Nohut ve fasulyeleri yumuşayıncaya kadar haşlayın. Pirinç ve buğdayları tencereye biraz sıcak su ekleyerek ateşe koyup kapaksız olarak kaynatın. Dibinin tutmamasına dikkat edin, devamlı karıştırın. Bir süre sonra altını kısarak, kabukları soyulmuş nohut ve fasulyeleri katın. Malzemeler kısık ateşte pişerken karıştırarak bir kilogram şekeri de ilave edin. Ateşten almaya yakın limonları rendelenip aşureye katın ve bir iki taşım daha kaynatın. Ateşten almadan önce isteğinize göre gül suyu da ekleyebilirsiniz. Soğumadan kaselere koyun. Fındığı, cevizi ve pilav fıstığını kavurarak aşurelerin üzerine serpiştirebilirsiniz.

    Rivayete göre Nuh Peygamber tufandan kurtulduktan sonra gemide kalan son malzemelerle bir çorba pişirmiş ve bu çorbaya aşure adı verilmiş. Gemidekiler aşureyi paylaşarak yemişler. Bu tarihi olayı her yıl muharrem ayının onunda hatırlamak niyetiyle aynı çorba yapılarak komşular ve dostlarla paylaşılır. İçinde tuz ve şeker gibi zıt tatları barındıran, bir anlamda birlik ve kaynaşmayı temsil eden Aşure, bu özellik ve güzelliğinden dolayı asırlar boyu varlığını sürdürmüştür.

    Evlerinizden bolluk ve bereket hiç eksilmesin, sevgilerimle…

    Aşure yapmayı öğrenin. Ana malzemeler neler? Tercihe bağlı malzemeler neler? Ne tür bir pirinç seçmeliyiz? Ne tür bir kuru fasulye tercih etmeliyiz? Hangi baharatlar kullanılabilir? Hangi meyveler kullanılabilir? Bir gece önceden nasıl hazırlık yapılır? Bakliyatların yeterince suda kaldığını nasıl anlarız? Pişirme aşamaları nelerdir? Ateş ne kadar harlı olmalı, kaç dakika pişirmeli? Malzemeler hangi sırayla ilave edilir, şeker ne zaman katılır? Tam kıvamına geldiğini malzemelerin durumundan nasıl anlarız? Piştikten sonra da şeker ilave edilebilir mi? Aşurede en iyi kıvam nasıldır? Malzemelerin çok hamur olmaması veya çok sert kalmaması için nelere dikkat etmeliyiz? Dibinin tutmaması için pişerken başında durmalı mı? Renginin açık olması için ne yapabiliriz? Kâsede mi soğutulmalı, sonradan mı kaseye konmalı? Aşure hangi ısıda servis edilmeli? Aşure nasıl bir kapta servis edilirse daha şık olur? Aşurenin üzerine lezzet artırıcı ve süs olarak neler serpilebilir?

    2011 Yılında Aşure Günü 05 Aralık 2011 Pazartesi Günüdür,

    2012 Yılının Aşure Günü 24 Kasım Cumartesi Günü kutlanacak..

  • Hangisi daha kötü : Şeker mi ? Yapay tadlandırıcılar mı ?

    tatlandiricilarBiz diyetisyenler, danışanlarımızdan kilo verme sürecinde harcadıkları enerjiden daha düşük enerji almalarını sağlamaktayız. Bu bağlamda diyetteki yağ ve şeker alımını biraz kısıtlarız. Genel olarak danışanlar, yağlı yiyeceklerin ve kızartılmış ürünlerin tüketimini sınırlandırabilse de; şekerin eksikliğini hissetmekte, doğal karbonhidrat kaynağı olan (tahıllar, kurubaklagiller, peynir dışındaki süt ürünleri, sebze ve meyve gibi) besinlerden aldıkları şeker ile yetinememekte. Zaten çocukluk çağındaki ödüllendirici beslenme alışkanlığında sürekli tatlı verilmesi, kişide yetişkinlik döneminde tatlı yenildiğinde pişmanlık hissinin oluşmamasına, hatta “iyi bir şey yapmış” gibi tatlıyı yerken mutluluk duymasına sebebiyet vermektedir.

    Vücudumuzun Gerçekten Şekere İhtiyacı Var mıdır ?

    Beyin, sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji ihtiyaçlarını mutlak surette karbonhidratlardan karşılamak durumundadır. Bazı karbonhidratlar besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerde fruktoz, sütte laktoz, tahıllarda nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler (sofra şekeri ve şeker içeren besinler). Kaynağı ne olursa olsun, vücut gerçekte bu farkı anlamaz. Karbonhidratlar büyük oranda bitkisel kaynaklı besinlerden alınmaktadır. Bu karbonhidratlar vücudumuzda yapıtaşı olan glikoza dönüşür ve kan şekerinin esas kaynağını oluştururlar. O nedenle Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjimizin %55-60’ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır.

    Fazla Karbonhidrat Tüketiminin Zararları Nelerdir ?

    42-15666011Vücut, kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çevirememektedir. Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında; pankreastan salınan insülin hormonu fazla şekerin depolanması için karaciğer, kas ve diğer hücreleri uyarır. Glikozun bir kısmı, kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. İhtiyacından fazla enerji tüketimi durumunda vücut, bir kısım glikozu vücut yağına çevirir. Dolayısıyla obezite ve beraberindeki 40’ı aşkın hastalık için davetiye çıkartılmış olmaktadır. Bu nedenle karbonhidratları azı karar çoğu zarar mantığı ile değerlendirmekte yarar vardır. Son zamanlarda şeker kullanımının hızla artmasıyla birlikte kalp – damar hastalıkları, diyabet, kanser, sindirim sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıkların görülme sıklıklarında artışlar olmaktadır.

    Hiç Şeker Tüketmemek Vücutta Bir Eksiklik Yaratmaz mı ?

    Rafine edilmiş haliyle şeker 200 – 300 yıllık kısa bir geçmişe sahiptir. Peki şekerin keşfinden önce insanlar bu ihtiyaçlarını nasıl karşılıyordu, acaba vücutlarında bir eksiklik olmuyor muydu? Nasıl ki arabanın hareket edebilmesi için deposunda benzin olması gerekiyorsa, vücudumuz için de temel enerji kaynağı glikozun bulunması gerekir. Ancak bu glikoz, çayın içerisine atılan ve tatlıların yapımında kullanılan rafine haliyle sofra şekeri olarak görülmemelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi doğal besinlerden de bu şekerin elde edilmesi söz konusu olmaktadır. Eğer ki sofra şekerinin eksikliği durumunda metabolizmamız sıkıntı oluştursaydı; sağlık personeli diyabeti olan bireylere de her gün tatlı yemelerini önerirdi. Yoğun olarak 1900’lü yılların başından itibaren beslenmemizde yer alan şeker, daha öncesinde saraylarda kullanılan lüks bir besin maddesi olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde şekerin girmediği bir yer yok gibi. O nedenle bebeklikten itibaren şekerli besinlere alıştırılan bir insana sağlık problemlerinden ötürü “artık şekeri hayatınızdan çıkarmalısınız” demek çok zor.

    Şeker Vücutta Nasıl Bir Sıkıntı Yaratmaktadır ?

    Hızla ve hemen kana karışan, saflaştırılmış ve rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Çok kısa sürede yükselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızda düşmeye başlar. Her çıkışın bir inişi vardır. İşin kötü tarafı; tatlı yenildikten bir süre sonra artan ve azalmaya başlayan kan şekeri seviyesi eski seviyesinin de altına düşmektedir. Dolayısıyla kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurmaktadır. Bu nedenle kimse bir parça tatlı yiyerek “dur” diyememektedir.

    Peki Şekerin Yerini Nasıl Doldurabiliriz ?

    42-18468401Her zaman için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Ama bu demek değildir ki: Hiç tatlı yenilmemelidir. Elbette tatlı yenilmemesini gerektiren şeker hastalığı gibi bir durum söz konusu değilse bazen tatlı yenilebilir. Ancak tatlıların tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, ayrıca lokma, tulumba gibi şerbetli tatlılar yerine; sütlaç, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı gibi hafif tatlıları tercih etmek gerekir. İşte bu tatlıların yapımında – enerji alımını azaltmak adına – toz tatlandırıcılardan yararlanılabilir.

    Diyabetliler başta olmak üzere, şeker tadından vazgeçemeyen, iştahını baskılamakta güçlük çeken, formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olarak yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülmektedir. Gerek içeceklerde tablet olarak, gerekse tatlıların yapımı esnasında toz formları ile güvenle kullanılabilen bu tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür. Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle saflaştırılmış ve rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; bazı yapay tatlandırıcıların ocağı kapattıktan (besin pişirildikten) sonra ilave edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde topaklanma ve metalik bir tat oluşturabilmektedir.

    Yapay Tatlandırıcılara Geçiş

    Yapay tatlandırıcılar ilk olarak 1900’lü yılların başında ortaya çıkmış, 1940’lardan beri tüm dünyada hem şeker hastaları hem de sağlığına özen gösterenler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadırlar. Günümüzde en fazla kullanılan yapay tatlandırıcılardan biri olan aspartam üzerinde 200’ü aşkın bilimsel çalışma yapılmış, yüksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür. Aspartam kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmıştır.

    Yapay Tatlandırıcılar Kanser Yapar mı ?

    1939 yılında yapılan küçük çapta bir araştırmada sakarin içeren yapay tatlandırıcıların sıçanlarda mesane kanserine yol açtığı saptanmıştır. Ancak bunu izleyen çalışmaların hiçbirinde benzer bir etkiye rastlanmamıştır. Zaten bilim dünyasında “hayvan modelinde karşılaşılan bir durum insanlarda da aynen gerçekleşir” diye bir durum söz konusu değildir. Yaklaşık 70 yıldır yapılan çalışmalarda çok daha yüksek dozlarda insanlara verilen bu yapay tatlandırıcılarda benzer bir yan etkinin görülmemesi üzerine, bugün bizler danışanlarımıza Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği bu yapay tatlandırıcıları önermekte ve kullanımlarında bir sakınca görmemekteyiz. Bu şekilde bir kanının oluşmasında 20. yüzyılın sonlarına doğru bulunan aspartamın rolü büyüktür. Aspartam piyasada sakarinin önüne geçmiştir. Sonraları sakarinin aspartama “çamur at izi kalsın” mantığı ile misilleme olarak unutkanlık yaptığına dair demeçlerin verilmesi sonucu her 2 grup yapay tatlandırıcı da “kötü” olarak hafızalara kazınmıştır. Ancak tüm tatlandırıcılar gerek diyabetliler gerekse formuna dikkat edenler ve aileleri tarafından rahatlıkla kullanılabilirler. Formda kalmak, şekerin zararlı etkilerine maruz kalmamak ve ağız tadından vazgeçmemek için yapay tatlandırıcılar güvenle kullanılabilir. Özetle; yapay tatlandırıcılar iyi, rafine şeker kötü olarak tanımlanabilir.

    Uzman Diyetisyen
    M. Turgay KÖSE

    1977 İstanbul doğumlu Köse, ilk ve ortaöğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2001 yılında derece ile mezun oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay Diyetisyen olarak askerlik görevini tamamladı. Sonrasında Florence Nightingale Hastanesi Diyabet, Obezite ve Metabolizma Hastalıkları Merkezi bünyesinde Diyetisyen olarak çalıştı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans programını tamamlayarak “Toplu Beslenme Sistemleri Bilim Uzmanlığı” aldı.

    Türkiye Diyetisyenler Derneği, Obezite Derneği ile Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği ve Yeni Çınar Lions Kulübü’ne üye olan Köse, hem bireysel hem de kurumsal anlamda beslenme danışmanlığı ve eğitimi çalışmalarını 2004’ten beri kurucusu olduğu Etik Diyet Danışmanlık’ta sürdürmektedir. Uzman Diyetisyen Turgay Köse fuar, kongre, seminer, internet TV, radyo ve televizyon programlarında konuşmacı; çeşitli gazete, dergi ve web sayfalarında köşe yazarı olarak yer almaktadır. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’nin beslenme alanındaki ilk kitabı “Beslenme ve Diyetetik” Ekim – 2007’de piyasaya çıkmıştır.