Etiket: sağlıklı beslenme

  • Enginar kürü

    Enginar kürü

    Sayısız faydası olan enginar, özelikle anneler tarafından çocuklarına mutlaka yedirilmesi gereken, olmazsa olmaz bir sebze. Hatta 40 gün üst üste enginar yiyerek yapılan enginar kürü, karaciğeri güçlendiriyor

    Beslenme ve diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan anlattı:
    Enginar için mucize bir besin dersek abartmış sayılmayız. Son yıllarda yapılan birçok çalışmada sayısız faydası olduğu anlaşılan enginar, özelikle anneler tarafından çocuklarına mutlaka yedirilmesi gereken, olmazsa olmaz bir sebze olarak algılanıyor. Hatta yılda bir kere 40 günlük enginar kürü yapanlara her geçen gün daha çok rastlanıyor.
    40 gün üst üste enginar yiyerek yapılan enginar kürünün amacı; karaciğeri güçlendirmek; çünkü enginar yapısında bulunan antioksidanların yardımıyla, vücudumuzdaki birçok toksin maddeyi uzaklaştırır, karaciğeri güçlendirir. Toksin madde uzaklaştırmak için 40 gün üst üste enginar yemek ne kadar etkili bilinmez; ama en son The University of Reading’de yapılan bir araştırmada çıkan sonuçlar enginarın tahtını güçleniyor.

    Yapılan çalışmada;
    1- Enginarın yüksek miktarda antioksidan içerdiği doğrulanıyor. Enginarın içeriğinde bulunan quersetin ve rutin isimli antioksidanlar kansere karşı vücudumuzu koruduğu gibi aynı zamanda da kalbi güçlendiren özellik gösteriyor.
    2- Enginarda bulunan ‘siyanik asit’ adlı madde kötü kolesterolü düşürüyor ve iyi kolesterolün salgılanmasını arttırıyor. Bu da kalp damar sağlığı için ilaç niteliğinde bir fayda demek.
    3- Enginarda bulunan yüksek oranda lif yapısı kan şekerinin dengelenmesinde etkilidir. Şeker hastaları için zeytinyağlı veya etli yapılmış enginar yemeği, beslenme kalitesini çok güçlendirir. Şeker kontrolünde pozitif etki gösterir.
    4- Enginarın karaciğeri güçlendirdiği savı, yeni çalışmalarda da doğrulanıyor.
    5- Enginar yüksek tansiyona karşıda vücudumuzu güçlendiriyor. Enginarın yapısında bulunan potasyum minerali vücutta bulunan sodyum-potasyum dengesinde etkili olup tansiyonun normal seviyelere gelmesinde etki ettiği saptanmış.

    Karaciğeri temizleme tarifi için tıklayın !

    ‘SALATA OLARAK DA YİYİN’ 
    Enginardan en büyük faydayı sağlamak için; mevsiminde öğlen veya akşam yemeğinde tüketmeliyiz. Zeytinyağlı enginara ilave edilen; havuç+ patates+ bezelye içeren garnitür besin değerini ve lezzetini arttırır. Ayrıca kuşbaşı etli bir garnitür hazırlayıp etli enginar yapıp ana yemek olarak da tüketebilirsiniz. Enginarın kabuğunu soymadan yapılan enginar dolması da Türk yemeği klasiklerimizden biridir. Enginarı salata şeklinde de tüketebiliriz.

  • Yaşlı diyeti

    Yaşlı diyeti

    Uzman Diyetisyen Işın Sayın, yaşlıların bazı beslenme kurallarına uyarak kronik hastalıklardan korunup var olan hastalıkları daha kolay yönetebileceğini belirterek, “Gözle görünen yağı azaltın. Yemeklere daha az yağ koyun. Etlerinizi yağsız ve derisiz yiyin. Sofradan tuzu kaldırın” dedi.

    Güzel yaşlanmak ve yaşlılığın tadını çıkarmak için beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Sayın, “İnsanın yaşı ilerledikçe ruhu, zihni, becerileri gelişirken, bedenleri ve iç organları da bir o kadar yıpranır. Yaşlı insanların vücut ağırlığı azalır. Hem kaslar eriyip hem de kemikler ve eklemler gücünü kaybettiği için düşme ve kırık riski artar. Hareketler kısıtlandığı için artan yağ oranıyla başa çıkmaları zorlaşır.

    Vücutta su yüzdesi yüzde 60’dan yüzde 50’ye düşer. Tat ve koku hissi azalır, tükürük azalır, ağız ve diş sorunları şiddetlenir, yutma güçleşir, mide, barsak, karaciğer ve safra görevlerini aksatır, bağışıklık sistemi zayıflar, sinir sistemi fonksiyonları azalır, metabolizma hızı yavaşlar” diye konuştu.

    Sayın, yaşlıların bazı beslenme kurallarına uyarak daha sağlıklı ve mutlu olacağını, kronik hastalıklardan korunup var olan hastalıkları daha kolay yönetebileceğini söyledi.

    Diyet kuralları için tıklayın !

    Sayın, yaşlılara şu beslenme uyarılarında bulundu:
    “Gözle görünen yağı azaltın. Yemeklere daha az yağ koyun. 1 kg sebzeye veya 4 porsiyon yemeğe 2 yemek kaşığı zeytinyağı kullanın. Etlerinizi yağsız ve derisiz yiyin. Haftada 2-3 kez düzenli olarak balık yemeye çalışın. Sofradan tuzu kaldırın, yalnızca pişirme esnasında az miktarda tuz kullanın. Margarin, tereyağı, kuyruk yağı, içyağı ve bunlarla yapılan besinleri, hazır gıdaları, bir de sakatatları hayatınızdan çıkarmanız yararınıza olacaktır. Yeşil yapraklı bitkiler, kırmızı ve turuncu renkli meyveleri kanseri önleme yolunda asla ihmal etmeyin. Kuru baklagilleri haftada 3 porsiyon tükettiğinize emin olun.

    Ara öğünlerde ayran, süt, 8-10 adet çerez, çok tatlı olmayan meyveler tüketin. Böylece kanda yükselmesi istenmeyen yağları ve damarlarda plak birikimini azaltarak kalp ve damar sağlığını korumuş olursunuz. Kanın pıhtılaşmasını önler, eklemlerdeki iltihaplanmaları engeller, bağışıklık sistemini güçlendirirsiniz. Yaşlılık döneminde günde en az 1500 ml su tüketilmenizde fayda vardır.

    Azalan vücut suyunu yerine koymaya hücrelerinizin doku ve organların canlılığına yardımcı olacaktır. Mutlaka üç ana öğün yiyin. Eğer mümkün değilse iki ana, üç ara öğünü mutlaka tamamlamaya çalışın. Posalı gıdalar tüketin. Böylece barsak hareketleri düzenli olur ve sizi yaşlılıkta artan kabızlık, diyabet, kalp-damar hastalıkları, şişmanlık, sindirim sistemi kanserlerinden korur.

    Sebze ve meyve tüketiminin artırılması, kurubaklagil ve kepekli tahıllar, yulaf, bulgur, çavdar, esmer yani beyaz olmayan ekmekler ile bu ihtiyaç karşılanır. Güvenli bir beden ağırlığına inin. Buna tüm vitamin ve mineral değerleri hesaplanmış kişiye özel bir sağlıklı beslenme programıyla ulaşılmak çok önemlidir.

    Turşu, salamura, şalgam suyu, soda, maden suyu, hazır çorbalar ve et suyu, tavuk suyu tabletleri evden atın gitsin. Kas ve güç durumunuza uygun açma, germe ve denge amaçlı düzenli egzersizler uygulayın, böylece kemik ve eklemlerinizi darbelere karşı en iyi şekilde tamponlayın.

    Zayıflatan çorbalar için tıklayın !

    Kemiklerinizi D vitamini ile güçlendirmek üzere yaz aylarının güvenli saatleri güneşlenin. Sigara, zaten yeterince alamadığınız vitamin ve minerallere olan ihtiyacınızı arttırır. Sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.”

    İHA

  • Diyet Gerçeği

    Diyet Gerçeği

    Diyetisyen Nil Şahin Gürhan’a göre; diyet konusunda yanlış üstüne yanlış yapıyoruz. Diyeti sadece zayıflama programı olarak algılıyor, ‘Diyete girdim’, ‘Diyetten çıktım’ diyoruz

    Beslenme ve Diyet Uzmanımız Nil Şahin Gürhan’a göre; “Diyetin kelime anlamı sağlığı korumak, geliştirmek ve düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni. Bu düzen, kişinin yaşamına göre uyarlanmalı ve hayat boyu sürmeli” diyor. Ardından da doğru bilinen yanlışlar konusunda uyarıyor.
    1) Gereksiz saat sınırlamaları
    “Sabah 8’de kahvaltı yapmalı”, “Akşam 7’den sonra bir şey yememeli” gibi söylemler son derece yanlış. Biz uzmanlar kim oluyoruz da kilo verdireceğim diye, insanları aynı saatte kaldırıp aynı saatte yedirip aynı saatte yatırmaya çalışıyoruz? Herkesin hayat stili, çalışma şekli farklı. İstediğiniz zaman kalkıp istediğiniz zaman yatarsınız. Bu sizin sağlıksız beslendiğiniz anlamına gelmez. Sadece sabah uyandıktan sonra 1 saat içinde enerji almanız, gün içinde de 4 saatten uzun süre enerji almadan geçirmemeniz gerekiyor.
    2) Su içme ile ilgili teferruatlar
    “Yemekte su içilmez”, “Yemek arasında su içmeyin”, “Yudum yudum için”, “Lıkır lıkır içmeyin”, “Yok, lıkır lıkır için” gibi ardı arkası gelmeyen öneriler… Önemli olan yeterli ölçüde su içmeniz ve vücudunuzu su kaybından korumanız. Nasıl ve ne şekilde içeceğiniz tercihinize kalmış.

    3) Metabolizmanızın size savaş açtığı yalanı
    Metabolizma vücudunuzdaki bütün kimyasal olayların toplamına verilen addır. Vücudunuzdaki enerji dengesi, metabolizmanın içinde süregelir. Aynı kiloda takılmanız, kilo verememeniz metabolizmanın direnci değildir. Sizin, beslenme şekliniz ve sağlamanız gereken eksi enerji dengesini sağlayamadığınızın göstergesidir. Harcadığınız enerji, besinlerle aldığınız enerjiden fazla olacak ki vücudunuz yağ depolarını yakabilsin, siz de kilo verebilin.
    4) Mucizevi yiyecek safsatası
    Ne kadar sağlıklı olursa olsun mucize yaratacak yiyecek yoktur. “Şunu ye kilo ver, bunu iç vücudun yağ yaksın” diye bir mantık yok. Unutmayın; fazla kilolarınızı siz zaman içinde yavaş yavaş aldınız ve ancak siz verebilirsiniz. Kilo vermek için enerji dengesini tersine döndürmeniz yeterli.

    5) Detoks ve arınma adı altında bağırsak temizleme seansları
    Bu şekilde bağırsaklarınızdaki iyi bakterileri atıp bağırsak florasını bozmuş oluyorsunuz. ‘Detoks’un kelime anlamı ‘toksin maddelerin atımı’dır. İnsan vücudu, yapısı gereği toksin maddeleri her gün yavaş yavaş atar. Detoksu her gün azar azar yapmak için; bol su içmek, hareket etmek, sağlıklı doğal yiyeceklerle beslenmek, düzenli uyumak gibi alışkanlıklar edinmek yeterli. Böylece metabolizmanız dengeli çalışır, ödem olmaz, toksin maddeler temizlenir ve gerçek detoks gerçekleşir.

    6) Sporun, yağları kasa çevirdiği söylemi
    Kilo vermek için yapılacak en iyi spor yürüyüş. Metabolizmanızı zorlamadan daha çok enerji harcar, böylece yağ depolarını yakarsınız. Çok kilolu bir insan, ağır spor yaparsa metabolizmasını zorlar, sağlığını tehlikeye atar. Yağ ve kas hücresi farklı yapıdadır, birbirlerine dönüşmez. Yorulmadan ve fazla hızlı olmadan ne kadar çok yürürseniz o kadar hızlı ve sürekli kilo verirsiniz.

    7) Popüler diyetlerle kilo vermeye çalışmak
    Bu tür diyetler, içeriğinden çok ismiyle prim yapar. Uyduran kişinin adı veya soyadı kullanılarak dilden dile aktarılır. Bu tür diyetlerle kilo verilse bile yetersiz beslenme yüzünden verilen kilolar sonradan fazlası ile alınır. Üstelik vitamin ve mineral yetersizliğine bağlı birçok sağlık sorunu da yaşanır.

    8) Ekmeğin kilo aldırdığı aldatmacası
    “Ekmeği kes kilo verirsin” cümlesi klişedir. Oysa ekmek, temel besin grubu yiyeceklerden biri. B grubu vitaminlerinin de temel kaynağı. Ekmek ve ekmek grubu yiyecekleri tüketmemek metabolizmanın çalışmasını önler, kilo alımını kolaylaştırır, sağlığı bozar.

    9) ‘Diyet ürün kilo verdirir’ inancı
    Diyet ürünlerle zayıflamaya çalışmak boşa kürek çekmektir. Diyet ürünler kilo verdirmez. Hatta temel besin grubu yiyeceklerin diyet olarak tüketilmesi kilo almayı kolaylaştır. Süt, yoğurt, peynir grubu yiyeceklerin light olanlarını değil, normal doğal yapıda olanlarını tercih edin. Böylece yağ-asit dengesini sağlıklı kurmuş olursunuz. Ayrıca süt ve yoğurdu doğal yağ yapısında tüketmek daha uzun süre tok tutar ve ani şeker düşmesini önler.

    10) Zayıflama ilacı ve çayları ile kilo verme ümidi
    Yıllardır yapılan çalışmalar gösteriyor ki zayıflatan sağlıklı bir ilaç üretilmedi. Vücudun alınan fazla enerjiyi yağa çevirip depolaması sağlıklı bir durum. Sağlıksız olan, sizin kontrolsüz şekilde yemeniz, sonuçta kilolu, hatta obez olmanız. Zayıflama ilaçları ya da çayları, durumu daha da sağlıksız hale getirir. Bunu anlamak için kullanılan ilacın yan etkilerini düşünmek yeterli. ‘Yeşil çay da kilo verdirir’ beklentisini abartmak yanlış. Yeşil çay metabolizmayı hızlandırır ama etkisi çok küçük boyuttadır. Ancak sağlıklı beslenir ve yeterli fiziksel aktivite yaparsanız, günde 1-2 fincan yeşil çay içmek yarar getirir.

    Zayıflama kürleri için tıklayın !

    Cumartesi Postası

  • Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kendinize değer vermenin bir yolu da sağlığınıza özen göstermektir. Sağlığınıza özen göstermenin en temel adımları sağlıklı beslenme ile atılır. Kadınlar; çocukluk dönemlerinden genç kızlığa, gebelik dönemlerinden emzirme sürecine ve menopoz yolculuğunda beslenme tarzlarına özen göstererek daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba diyebilir. Kadınlık yolculuğunda döneme özgü beslenme, kadına sağlık katar.

    ERGENLİK SÜRECİNDE;
    Vücut yağlanması ergenlik döneminde arttığından ötürü kızlar vücut yapılarının değişmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu dönemde vücut algısının değişmesi ve zayıf olma isteğinin artması karşılaşabilecek riskler arasındadır. Anoreksia nervosa veya bulimia nervosa gibi yeme bozukluklarının ortaya çıkmaması için bedeni ile ilgili değişikliklerin sebepleri ergene açıkça anlatılmalıdır.

    Ergenlik döneminde kemik ve kas gelişimi halen sürmektedir. Bu nedenle proteinli yiyeceklerin düzenli ve yeterli tüketilmesi önemlidir. Kemik gelişimi için günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1–2 dilim peynir tüketilmelidir. Kas gelişimi için her gün et, tavuk, balık grubundan bir besin beslenme programında yer almalıdır. Vejetaryen kızların veya et grubu besini sıklıkla alamayan kişilerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için yumurta ve kuru baklagillere beslenmelerinde sıkça yer vermeleri gerekir.

    Yanlış beslenme alışkanlıkları bu dönemde değiştirilmelidir. Eğer ergenin kızartma-kavurma, fast-food tüketme alışkanlığı varsa, bu alışkanlıkları değiştirmek için kendisine destek olunmalıdır. Sağlıklı beslenmenin temel ilkelerini öğrenmesi için bu süreçte bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Bu dönemde zayıflama isteği ile karbonhidratlı besinlerin (ekmek, pirinç, makarna, patates gibi) tamamen beslenme düzeninden çıkartılması sık gözlenen bir durumdur. Fakat vücudun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu nedenle her gün en az 3-4 porsiyon kadar karbonhidratlı besin tüketilmelidir. Beyaz ekmek ve rafine tahıl ürünleri yerine tam tahıl ekmeklerine ağırlık verilmelidir.

    GEBELİK DÖNEMİNDE;
    Gebelik sürecinde gereğinden fazla veya gereğinden az kilo almak bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yeterli ve aylara göre dengeli kilo kazanımı sağlanmalıdır.

    Gebelik döneminde, bebeğin büyüme ve gelişmesi için yeterli miktarda enerji almak gerekir. Gebeliğe normal başlayan kişiler için günlük 300 kalori, gebeliğe zayıf başlayan kişiler için günlük 500 kalori yüksek almak yeterlidir.

    Günlük protein alımının yeterli olması gerekir. Gebelerin beslenmesinde her gün et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller gibi protein içeren besinler yer almalıdır.

    Günlük alınan enerjinin %30’unun yağdan gelmesi gereklidir. Salatalara ve sebze yemeklerine katılan sıvı yağlar ve hayvansal içerikli gıdalarda yer alan doymuş ya asitleri yeterlidir. Kızartma ve kavurma tüketmek sağlık açısından zararlı olan trans yağların alınmasına neden olur.

    Günlük karbonhidrat tüketimi yeterli olmalıdır. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmekleri tercih edilmelidir. Fakat demir yetersizliği durumu varsa, kepekli ekmek türlerinden kaçınılmalıdır.

    Günde 3 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Çiğ et içeren yemeklerden (sushi, çiğ köfte gibi), içi çiğ kalmış etlerden uzak durulması gerekir. İyi pişmemiş veya çiğ olan etler, besin zehirlenmelerine ve zararlı bakterilerin bulaşmasına neden olabilir.

    Gebeliğin son dönemlerinde ödem sorunu oluşabilir. Ödemden korunmak için az tuzlu bir beslenme şekli benimsenmelidir. Yemeklerden ve ekmekten gelen tuz gebe için yeterlidir. Ekstra tuzluk kullanılmasına gerek yoktur. İyotlu tuz tercih edilmelidir. Tuz yemeklere ateşten alındıktan sonra ilave edilmeli ve karanlık ortamda saklanmalıdır.

    Günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalıdır. Su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu ve ıhlamur gibi içecekler tercih edilebilir.

    Bazı bitki çayları, rahim kasılmalarına neden olabileceği için doktora/diyetisyene sorulmadan kullanılmamalıdır.

    Asitli içeceklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bazı tatlandırıcı türleri plesentadan bebeğe geçebildiğinden ötürü tatlandırıcı içeren ürünler tercih edilmemelidir.

    Çay, kahve gibi kafeinli içecekler sınırlı tüketilmelidir. Gebelerde günlük güvenli kafein alma sınırı 300 mg’dır.

    Çay ve kahve gibi içecekler yemeklerden en az 45 dakika sonra fazla demli veya çok yoğun olmayacak şekilde tüketilebilir.

    Gebenin doktor kontrollerinin yanı sıra diyetisyenden de yardım alması sağlıklı bir gebelik ve bebeğin besinsel ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemlidir.

    Gebe, kireç, toprak gibi besin olmayan cisimlere aşeriyor veya bunları tüketiyorsa en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

    BEBEĞİNİZİ EMZİRİRKEN;
    Süt miktarını arttıran en önemli etmen günlük sıvı tüketimidir. Emziren bir annenin günde 3 litre kadar sıvı tüketmesi gerekir.

    Yanlış bilinenin aksine şekerli gıdaların süt üretimi arttırması söz konusu değildir. Beyaz şeker boş enerji kaynağı olduğu için mümkün olduğunca sınırlı tüketilmelidir.

    Kafein ve nikotin, süte geçerek bebeğinizin uyku sorunu yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle kafeinli içecek tüketiminde aşırıya kaçılmaması ve sigara içilmemesi önemlidir.

    Yeterli ve dengeli beslenmek, süt kalitesini arttırır. Her gün süt ve süt ürünleri, et çeşitleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri düzenli olarak ve karışım halinde tüketilmelidir.

    İlk altı ay kesinlikle zayıflama diyeti yapılmamalıdır. Altı ay sonrasında günlük enerji ihtiyacını karşılayan sağlıklı bir beslenme planı uygulanmaya başlayabilir.

    Anne Sütünü Arttıran Komposto tarifi için tıklayın !

    MENOPOZ DÖNEMİNDE;
    Kemiklerden kalsiyum çekilmeye başladığı için kalsiyumdan yeterli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Günde 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Bu dönemde kan kolesterolünün yükselme riski arttığından ötürü yarım yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir.

    Katı yağ tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Etlerin yağlı kısımları, tavuk ve hindinin derisi, kaymak, mayonez gibi yağlı soslar, kızartma ve kavurma usulü pişirilmiş besinler tercih edilmemelidir.

    Östrojenin azalması nedeniyle bu süreçte kilo alma ve özellikle karın bölgesinde yağlanma sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi ve düzenli fiziksel aktivite yapılması gerekir.

    Kilo vermek amacıyla çok düşük kalorili diyetler yapılmamalıdır. Bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Tüm kadınların 8 Mart “Kadınlar Günü” kutlu olsun!
    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

  • Tok kalmak için öneriler

    Tok kalmak için öneriler

    Aç kalamıyoruz diye yarıda kestiğimiz diyetlere son! İşte, Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez’den tok kalmak için öneriler…

    Çoğumuz-diyet yapmanın aç kalmakla aynı anlama geldiği yanılgısına düşüyoruz. Oysa fazla yemeye gerek kalmadan tok kalmanın yollarını bulabiliriz. Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez, “Fark Etmeden Diyet” adlı kitabında, tok kalmak için öneriler veriyor.

    Dönmez, glisemik indeksi “Yenilen herhangi bir besinin kan şekerini yükseltme yeteneği” olarak tanımlıyor. “Tükettiğiniz besin, kan şekerini ne kadar uzun zamanda ve az miktarda yükseltiyorsa besinin glisemik indeksi düşük denir” diyor.

    Buna göre glisemik indeksi düşük besinler daha uzun süre tok kalmayı sağlıyor. Ancak besinin glisemik indeks değerini etkileyen birçok etken var. Besinin içindeki nişasta miktarı, posa türü, pişirme ve hazırlama şekli, protein ve yağ miktarı gibi… İşte, Selahattin Dönmez’den tok kalma önerileri…

    Pişirme şekli 
    Örneğin karbonhidrat içeriği yüksek olan patatesi haşlarken oluşan glisemik yanıt, fırınlanmış patatese göre daha yüksektir. Bu nedenle besinleri fırınlayarak tüketin.

    Nişasta içeriği
    Kurubaklagiller, tam taneli tahıllar (pirinç, buğday, mısır vb.) makarna, kuskus, muz, ekmek yüksek oranda nişasta içerirler ve glisemik indeksleri düşüktür. Saflaştırılmış ve basit şeker içeren besinlerden kaçının.

    Protein-yağ içeriği 
    Besindeki protein ve yağ miktarı besinin mideden boşalımını geciktirir ve glisemik yanıta cevabı da düşük olur. Örneğin yağlı sütler light süte oranla daha düşük glisemik yanıt verirler.

    Lif içeriği 
    Besinin posa içeriği arttıkça sindirimi gecikir ve glisemik yanıtı da düşük olur. Kepekli besinlerin saflaştırılmış besinlere oranla glisemik indeksleri düşüktür.

    Örneğin kepekli ekmek, çavdar ekmeği, kepekli pirinç, kuru fasulye, mercimek, nohut, soya fasulyesi, iç bakla, elma, greyfurt, portakal, şeftali. Besinin lifinden yararlanmak istiyorsanız kabuklarını soymadan tüketiniz.

    Hazırlama şekli 
    Yine besinleri parçacıklar halinde, püre yaparak, suları çıkartılarak tüketmek glisemik yanıtı artırır. Meyveleri, suyu yerine bütün olarak tüketmek, patatesi püre yerine fırınlayarak bütün tüketmek, makarnaları küçük parça yerine (boru, kelebek, spiral) spagetti olarak tüketmek glisemik indeksi düşürür ve daha kolay kilo vermenize yardımcı olur.

    Dikkat!
    Besinleri bütün halde tüketin, parçalara ayırmayın. Besinleri pişirirken mümkün olduğunca kendi suyu veya çok az su ile düdüklü tencere ya da buharda pişirin.

  • Yağlı Saçların Bakımı Nasıl Yapılır?

    Yağlı Saçların Bakımı Nasıl Yapılır?

    Yağlı saçlar diğer saçlara göre temizlenmesi ve bakımı en zor saçlardır. İşte sizlere yağlı saçların bakımı ile ilgili püf noktaları:

    Bakım: Saçınızın yağlı görünmemesi için sık sık yıkamanız şarttır. Fazla yağı alıp, gözenekleri sıkıştıran özel bir şampuan kullanmalısınız.

    Saç Derinizi Yatıştırın: Yağ üretimini yeniden normal dengesine kavuşturabilirsiniz. Aktarlardan bulabileceğiniz doğal kil ile yapacağınız saç maskesi, saçınızın daha uzun sürede yağlanmasına yardımcı olur. Bunun için maskeyi 5-10 dakika bekletip saçınızı şampuanlamanız yeterli.

    Zorlamayın: Saç derinizi yıpratabilecek her şeyden kaçının. Saçınızı fazla sıcak fönle kurutmayın. Hatta en iyisi kendi kendine kurumaya bırakmaktır. Sadece ılık suyla yıkayın ve çok fazla taramaktan kaçının.

    Saç için bakım yağları için tıklayın !

    Yağlı saçların bakımı için internetten derlediğim birkaç öneri:

    Yağlı saçların bakımı için 1. öneri

    Yağlı bir saç için en etkili bakım ürünü elma sirkesidir. Saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyunuza bir çay bardağı kadar elma sirkesi karıştırırsanız saçlarınızın daha parlak ve daha az yağlanan bir yapıya kavustuğunu göreceksiniz.

    Yağlı saçlar bakımı için 2. öneri

    Bir diğer öneri ise Limon durulaması; yağlı saçlar için 1 limonun ince rendelenmiş kabuğu ve 1 tatlı kaşığı dolusu incekıyılmış ıhlamur, yarım litre soğuk suya eklenir ve kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra 10 dakika demlenmeye bırakılır ve süzülür. 8 limonun suyu ile birlikte, hepsi bir şişeye veya kavanoza aktarılır ve çalkalanarak 2 gün bekletilir. Saçlar yıkandıktan sonra, 1 litre ılık durulama suyuna, şişedeki sıvının 1/8 bölümü eklenir ve durulama yapılır.

  • Zayıflamak için tüyolar

    Zayıflamak için tüyolar

    En zayıf haliniz

    Aynı fikir, ancak bu sefer ters çevrilmiş   şekilde. Bu çekici bir poz, alımlı görünmenizi sağlayan bir fotoğraf. Neden mi? Çünkü, bazı   insanlar bununla daha çok motive olabiliyor.   Siz hangisinden etkileniyorsanız, o fotoğrafı kullanabilirsiniz.

    Mutfakta dar jean’ler

    Dar jean’lerinizi mutfağa ya da kilere asın. Böylece buzdolabında nelerin olduğunu görmek üzere mutfağa giderken onları fark edersiniz.10 saniyelik tat alma hazzınızın aslında asıl amacınızın ters yönünde hareket ettiğini görürsünüz. Günün sonunda, hiçbir şey zayıf olmaktan aldığınız hazzın yerini tutmayacaktır.

    Böylece kilo verme isteği her an gözünüzün önünde olur…

    Egzersiz yapmak zorunda olduğunuz halde mazeretler yaratıp spora gitmeyi erteliyor musunuz? Kocaman tabaklarla yemeniz gerekenden çok daha fazlasını kontrolsüzce tüketip ertesi gün pişmanlıkla mı uyanıyorsunuz? Bu kısır döngü ve hissettikleriniz   konusunda yalnız değilsiniz. Çözüm adına neler yapabileceğinize bir bakalım.

    Test jean’leri

    Eğer fazla yeme eşiğindeyseniz ya da ihtiyaç duyduğunuzu bildiğiniz halde egzersiz yapmıyorsanız, test jean’lerinizi deneyin. Bazıları için kaç kilo olduğu değil, ne kadar iri ya da küçük hissettiği daha önemli olabiliyor. Test jean’ler biraz sıkı gelmeye başlıyorsa, hiç tereddüt   etmeden, bir kurabiye azaltabilirsiniz ya da hemen spor ayakkabılarınızı alıp koşmaya  gidebilirsiniz.

    Asılı notlar

    Bazı zamanlar kendinizi buzdolabının kapağını açarken ve dolaptaki her şeyi gözden geçirirken mi buluyorsunuz? Ya da akşam yemeğinizi yemenize rağmen, derin dondurucudaki sevdiğiniz tatlar    aklınızı çeliyor. O zaman buzdolabının üzerine ya da kilere notlar asmak işinize yarayacaktır. “Bu kurabiyeyi yememeliyim”, “Bu kurabiyeyi  yemenin  sonucu: KİLO ALMAK” şeklinde ifadeler yazabilirsiniz.

    En kilolu olduğunuz fotoğraf

    Böyle bir fotoğrafınız varsa onu her zaman görebileceğiniz bir yere koyun. Bu sayede her gördüğünüzde ‘fit olma’ isteğinizi hatırlarsınız. Eğer yemekler sizin için meseleyse, bu fotoğrafı mutfağa koyun. Buzdolabının, derin dondurucunun, mutfak tezgahının üzerine olabilir.  Burada önemli olan, yemek öncesi görebileceğiniz bir yerde olması. Ve gördükten sonra ne kadar yemek yiyeceğiniz konusunda etki yaratabilmesi. Bu fotoğrafı çalar saatinizin yanına da koyabilirsiniz. Sabah erken bir saatte çalmaya başladığında ve siz de onu her ertelediğinizde, uyanmanızı, yataktan kalkmanızı, egzersiz yapmak için  hazırlanmanızı sağlayacak bir şekilde konumlandırabilirsiniz.

    Dilara Koçak

    Diyet – sağlıklı beslenme için tıklayın !

  • Karnı Düzleştirmenin yolları

    Karnı Düzleştirmenin yolları

    Sıkı bir karın her zaman çekici ve alımlı görünmenizi sağlar. Giydiğiniz her şey üzerinize daha güzel oturur ve imrenilen bir vücudun başı orantılı bir karın ile mümkündür. İşte yapmanız gerekenler:

    1)Duruşunuza Dikkat

    Ayakta dururken daha iyi bir duruş karın kaslarının doğru çalışmasını sağlar. Kulaklarınız omuz hizasında olmalı ve dizlerinizi kırmamalısınız. Omuzlarınızın ön kısmı askıya gömlek astığınız gibi düz olmalıdır. Öne doğru eğik durursanız kamburunuz çıkar ve zamanla kalıcı olabilir. Ağırlığınızı topuklarınıza verin. Bu sayede hem düzgün bir duruşa hem de sağlıklı karın kaslarına sahip olacaksınız.

    2) Resmin Bütününü Düşünün!

    Karın kaslarınızı çalıştırırken vücudunuzun diğer bölümlerini ihmal etmeyin. Sıkı bir karın için örneğin sırt ve bel bölümünde bulunan kasların da durumu oldukça önemlidir. Ayrıca dengeli bir biçimde tüm vücudu çalıştırmazsanız karnınız sıkı ancak diğer yerler gevşek kalacaktır.

    3) Kano Dönüşü

    Dik durun, ayaklarınızı omuz hizasında ayırın. Ellerinizi birleştirin ve kürek çektiğinizi hayal edin. Sağ ve sol tarafınıza doğru birleştirdiğiniz ellerinizi kanoda oturur gibi kürek hareketini 20 kere yapın. Hareketleri yaparken derin nefes almaya dikkat edin.

    Gergin bir karına kavuşmak hayal değil! İşte seksi bir vücut için vazgeçilmeziniz olacak ürünler!

    4) Kedi Tekmesi

    Ayaklarınızı birleştirip dik durun. Kollarınızı uçak kanatları gibi açın. Nefes verin ve aynı zamanda bacağınızı kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın. Kollarınız önünüzde paralel olrak durmalı. Her bir bacak için 20 kez aynı hareketi yapın. Bu sayede bu bölgede bulunan kaslarınızın çalışacak ve yağ yakımı artacaktır.

    5) Esneme

    Dik durun, topuklarınızı birleştirin ve ellerinizi karnınızın altında kilitleyin. Nefes verin ve kollarınızı esnetebildiğiniz kadar aşağı doğru itin. Aynı zamanda parmak ucunuza kalkmaya çalışın. Bu şekilde 10 kez aynı hareketi tekrarlayın.

    6) Yemenize Dikkat!

    Ne kadar egzersiz yaparsanız yapın, yediklerinize dikkat etmediğiniz takdirde karnınızı istediğiniz şekle sokamazsınız.  Unutmayın mideniz karnınızda bulunuyor ve onun tıka absa dolu olması güzelliğinize gölge düşürecektir.

    7) Gerçekçi Olun!

    Genleriniz vücudunuzun şeklinde önemli bir rol oynar. Ancak nasıl olsa ailemdeki herkes kilolu diye tatlılara hücum etmek de doğru değildir. İstediğiniz takdirde ve gerçekçi hedefler koyduğunuzda motive olduğunuzu ve çarpıcı bir vücuda sahip olmanın o kadar da zor olmadığını göreceksiniz.

    8) Acele Etmeyin!

    Kimse bir günde muhteşem bir karına kavuşmuyor. Sabırla çalıştığınızda ve günde sadece 20 dakikanızı ayırdığınızda çok zaman geçmeden istediğiniz ölçülere ulaşacaksınız. Unutmayın! Her şeyin başı sabır…

  • Akıllı Besinlerle Kalıcı Kilo Vermek

    Akıllı Besinlerle Kalıcı Kilo Vermek

    Uzmanlar, kalıcı olarak kilo vermek ve yakalanan formu korumak için diyet yapmak, dengeli ve düzenli beslenmek kadar vücutta şişmanlığa neden olabilecek gizli metabolik hastalıkların da olup olmadığının bilinmesi gerektiğini belirtiyor…

    Yanımızdaki baklava yerken kilo almıyor da biz ıspanak yerken niye kilo alıyoruz?

    Kilo problemi olan birçoğumuz, zaman zaman fazla kilolarımızdan kurtulmak için mucize formüllerin peşine düşmüşüzdür. Maydanozu, lahanayı veya çeşitli ot kombinasyonlarını kaynatarak sularını içtiğimizde, birden bütün yağlarımızın eriyeceğini düşünmüşüzdür.

    Belki de çoğu zaman, zayıf arkadaşlarımız baklava börek yerken ve hiç kilo almazken, kendimizin haşlanmış ıspanak yememize rağmen nasıl olur da bu kadar kilo sorunu yaşadığımıza bir anlam verememişizdir. Bu konuda belki de metabolizmamızın hiç çalışmadığını düşünerek kaderimize küsmüşüzdür.

    Gerçekten bu şişmanlık denilen hastalığın kalıcı bir çözümü yok mudur? Obezite ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, kalıcı kilo vermede doğru zamanda doğru yolu izlemenin önemine dikkat çekiyor.

    Dr. Ayça Kaya “Her şeyden önce vücutta şişmanlığa neden olabilecek bazı gizli metabolik hastalıkların açığa çıkarılması çok önemlidir. Böyle bir durum varsa ve tedavisiz kalırsa istediğiniz kadar az beslenin bir müddet sonra tekrar kilo alımı kaçınılmaz olur.

    Daha sonra da kalıcı kilo kaybı için hayat boyu gidecek beslenme sistemi kişiye benimsetilmelidir.” diyor. Bu beslenme sistemi içinde bazı akıllı besinleri bilerek seçmenin şişmanlık denen hastalıkla baş etmede altın standartlardan biri olduğunu vurgulayan Dr. Ayça Kaya kalıcı kilo vermede rol oynayan akıllı besinler ile ilgili bilgi veriyor.

    Şeker yükü fazla yiyeceklere dikkat!

    İnsan vücudu ana yakıt kaynağı olarak glikozu kullanır. Glikozun kaynağı ise yiyeceklerle aldığımız karbonhidratlardır. Karbonhidratları kabaca basit karbonhidratlar ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayırırız. Basit karbonhidratlar, şeker yükü fazla olan yiyeceklerdir. Kan şekerimizi hızlı yükseltir ve bizi daha çok acıktırır, daha çok yememize neden olur.

    Şeker yükü düşük yiyecekler uzun süre tok tutar…

    Kompleks karbonhidratların içindeki şeker ise kana daha yavaş geçer ve bizi daha uzun süre tok tutar. Kompleks karbonhidratlar ve düşük glisemik indeksli yiyecekler: Bu yiyecekler kalıcı kilo vermede en sık başvuracağımız akıllı besinlerdir. Elma, armut, kivi, greyfurt, kiraz, çilek, kurubaklagiller, bulgur, esmer pirinç ve kepekli makarnadır.

    Glisemik indeksi yüksek yiyecekleri tek başına tüketmeyin!

    Başlıca basit karbonhidrat ihtiva eden ve glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler: Şeker, bal, reçel, tatlılar, muz, incir, üzüm, tatlı kavun, tatlı karpuz, patates, havuç, beyaz pirinç, beyaz un ve beyaz makarnadır. Peki, bu yiyecekleri hiç tüketmeyecek miyiz? Tabii ki yiyeceğiz ama şeker oranını düşürerek yiyeceğiz yani nasıl yiyeceğimizi bileceğiz. Örneğin muzu yoğurtla, patatesi etle ve yoğurtla karıştırarak yemek vücut için biyoyararlanımı daha iyi kılar ve bizi daha geç acıktırır. Ayrıca yemeğe limon katmak da glisemik indeksi düşürür.

    Kalıcı kilo kaybında en büyük yardımcı yüksek lifli besinler.

    Yüksek lif içerikli besinleri bilmek ve bu tür besinleri öğünlerimizde sık kullanmak da kalıcı kilo kaybında en büyük yardımcımız olur. Bu yiyecekler sindirim sistemimizde daha uzun süre kalır. Çiğneme hızımız bile bu tür besinlerde daha yavaştır. Bizi daha tok tutar. Lif oranı yüksek besinlerin aynı zamanda şeker oranı da düşüktür. Örneğin kabak, lahana, brokoli, ıspanak, kurubaklagiller, kepekli unlar da çok iyi seçimlerdir. Kabızlık sorunu olanlara da birebir çok iyi çözümdür.

    Yağı azaltıp kızartmayla mayonezi hayatınızdan çıkarın

    Kalıcı kilo kontrolünde çok önemli bir diğer kavram da daha düşük yağlı yemeyi becerebilmektir. Yağlar dünyadaki en yüksek kalorili yiyeceklerdir. Yiyeceklerin üzerine yağ eklendiğinde yiyeceğin mevcut kalorisi iki-üç kat artabilir. Özellikle metropol hayatında hazır gıda tüketimi son derece yaygındır ve bu yiyeceklerin yağ oranı lezzeti artırabilmek için çok fazladır.

    O nedenle siz siz olun yiyecekleri seçerken daha az yağlı olmasına özen gösterin. Yani çıtır, kıtır, pane, kızartılmış, kremalı, mayonezli, hazır pastane ürünleri, dışarıda kıymadan yapılmış etler tüketilmezse kilo kontrolü daha kolay olur. İşe yaptığınız yemeklere koyduğunuz yağı yarı-yarıya azaltarak başlatabilirsiniz.

    Yağ oranı yüksek besinler ise kilo ile savaşta en uzak kalınması gerekli gruptur. Yağ oranı yüksek kızartmalar, milföy gibi hamurlar, baklavalar, soslar belki de uzun vadede en uzak kalınması gruptur.

  • Bakımlı Saçlar İçin Zeytinyağı Maskesi

    Bakımlı Saçlar İçin Zeytinyağı Maskesi

    Yıpranmış saçlarınıza bakım yapmaya ne dersiniz? İşte evde kolayca hazırlayabileceğiniz zeytinyağı maskesi…

    Özellikle doğal yağların vitamin deposu olduğuna inanıyorsanız tam size göre bir maskemiz var. Kurumuş ve yıpranmış saçlarınızı zeytinyağı ile nemlendirebilirsiniz.

    Bu maskeyi haftada iki kez kullanmanız yeterli olacaktır. Eğer boyadan, fönden ve havadan yıpranmış ve kurumuş saçlarınız varsa bu zeytinyağı maskesi saçlarınıza kaybettiği nemi geri kazandıracaktır.

    Maske için ihtiyacınız olanlar streç film, saf zeytinyağı ve fırça. Eğer boya fırçasıyla süremezseniz bu işlem için ellerinizi de kullanabilirsiniz.

    Önce saçlarınızı iyice tarayın daha sonra da zeytinyağını saç diplerinize ve uçlara sürün. Streç film ile saçlarınızı ve kafanızı sarın. Yaklaşık 45 dk sonra saçlarınızı yıkayın. Bu maske saçlarınıza nem kazandırdığı gibi aynı zamanda parlak da görünmesini sağlayacaktır.

    Evde Yapılabilen Saç Doğal Bakım Kürleri için Tıklayın !

    Womenist