Etiket: sağlıklı beslenme

  • Kışa formda girmenin yolları

    Kışa formda girmenin yolları

    Tatile çıktığımız yaz aylarında bazen açık büfelerin cazibesiyle bazen de dengesiz beslenerek kilo alabiliyoruz. Tekrar şehir hayatına döndüğümüzde ise aldığımız kiloları nasıl vereceğimizi düşünmeye başlıyoruz.  Diyetisyen Canan Aksoy, sonbaharın, kışa formda girmek için son fırsat olduğunun altını çizerek, bu mevsimde kilo vermenin ve sağlıklı beslenmenin 10 kolay yolunu anlattı:

    Çaylar: Bağışıklık sisteminizin için ekinezya, adaçayı, böğürtlen, ıhlamur ve zencefil gibi bitki çaylarını tercih edebilirsiniz.

    Suyunu değil meyveyi tercih edin: Meyve suyundan çok meyveyi yemeyi tercih edin. Meyve suyu ile aldığınız vitamin miktarı düşerken, aldığınız kalori miktarı artacaktır.

    Süt ve süt ürünleri: Ana ve ara öğünlerinizde süt ve süt ürünlerine yer verin. Yapılan çalışmalar kalsiyumun yağa yapışarak sindirime uğramadan yağın atılmasını sağladığını göstermiştir.

    Tam buğday veya çavdar: Beyaz veya kepekli ekmek yerine, tam undan yapılmış tam buğday veya tam çavdar ekmeği gibi ekmekleri tüketin. Beyaz ekmeğe göre daha az kalori alırken diğer ekmek ürünlerine göre daha yüksek çinko almış olursunuz.

    Kalorisi yüksek içeceklerden uzak durun: Kremalı ve aromalı kahveler yerine süt içeriği yüksek filtrekahveleri tercih edin. Meyve suları yerine meyve çaylarını soğuk veya sıcak içmeyi deneyin. Gazlı içecekler yerine ayran-kefir tercih etmeye çalışın.

    Su tüketin: Havaların soğuması su tüketiminizi azaltmasın, suya vücudumuzun her zaman ihtiyacı var. Susuzluk hissi, acıkma hissiyle çok rahat karışabilir. Gereksiz bir zamanda acıktıysanız önce bir bardak su için, açlık hissiniz 10-15 dakika içinde geçmediyse o zaman birşeyler yemeyi düşünürsünüz.

    Salataya giren soslara dikkat: Salatalarınızda mutlaka birkaç renk salatalık malzemesi olsun. Salatalarınıza giren soslar gizli bir kalori kaynağı olabilir. Az yağlı ama limon-sirke-nar ekşisiyle tatlandırdığınız salataları tercih edin.

    Meyve-sebze tüketin: Günde 5-7 porsiyon meyve–sebze tüketin. Günde 2 öğünde salata, bir öğünde sebze, iki kere de yaklaşık bir yumruğunuz büyüklüğünde bir meyve yerseniz bu rakamı tutturmuş olursunuz. Bu miktarları tükettiğiniz zaman kabızlık problemi çekme ihtimaliniz azalacağı gibi vitamin-mineral-antioksidan gereksinimlerinizi de karşılamış olursunuz.

    Yumurta tüketin: Haftada 2-3 kere yumurta tüketin, kolesterolü yüksek olanlar için de bu miktar tüketilebilir orandır. Yumurtayı haşlayarak yiyin, az yağlı bir menemen veya omlet yapın. Yeter ki 7 dakikadan fazla haşlamayın veya pişirdiğiniz yumurtayı yakmayın. Yumurta uzun süre tokluk sağlar böylece enerji alımınızı daha kolay dengelemiş olursunuz.

    Fındık ve ceviz: Günde 10-15 tane fındık veya 3-4 tane ceviz veya 10 tane kadar keju fındığı yiyin. Fındık ve ceviz, E vitamini ve Omega-3 yönünden zengin kaynaklardır.

    Diyet Yöntemleri ve Deneyimlerimiz için tıklayın !

  • Sağlıklı diyet için

    Sağlıklı diyet için

    Hepimiz, pardon çoğumuz, fazla kilolarımızdan ve yağlarımızdan şikayetçiyiz. Elimizden geleni yapıyor, yine de istediğimiz sonuca ulaşamıyoruz…

    Bunun anlamı belli: Demek ki kurallara sadık kalmıyoruz. Uzman Diyetisyen Serkan Tutar’dan sağlıklı diyetin sırlarını öğrendik…

    1 Light ürün diye sınırsız tüketmeyin: Light ürünler de kalorisiz değildir. Bu ürünleri normalden fazla tüketmek kilo vermek yerine daha da şişmanlamaya neden olabilir.

    2 Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmeği tüketin: Tam tahıl ekmeğinin kalori miktarı, beyaz ekmeğinkinden çok da farklı değil aslında. Ama sağladığı tokluk süresi daha uzun.

    3 Düzenli uyuyun: Belirli saatte uyumak ve uyanmak, vücut saatini düzenli çalıştırır. Bu da metabolizma hızının düşme tehlikesini önler. Ve gün içinde uyumayın. Hele de tok karnınaysanız. Çünkü bu şekilde metabolizma hızınızda ciddi düşüşler olabilir.

    4 Kahvaltıyı atlamayın: Kahvaltısız başlayan gün, kaybedilmiştir. Uyandıktan sonraki bir saat içinde kahvaltı yapın ki metabolizmanız düzenli çalışsın.

    5 Kahvaltıda doğru seçimler yapın: Kahvaltı günün en önemli öğünü olduğu için tüketilen besinlerin içeriğine dikkat etmek gerek. Peynir, ekmek, domates, salatalık, yeşillik, 4-5 zeytin ve yumurta en sağlıklı kahvaltı öğünü. Reçel, krema, bal ve kaymak gibi besinlerden uzak durmalı. Çünkü bunlar hem fazla enerji verir hem zayıflamayı zorlaştırır.

    6 Atıştırmalıkları unutmayın: Zayıflamak için atıştırmalıklar şart. Önemli olan doğru zamanda doğru atıştırmalığı seçmek: Şekerli besinler, kek, pasta, çikolata yerine kuruyemiş, kuru meyve, ekmek, peynir, yoğurt, ayran ve meyve tercih edin.

    7 Öğle yemeğinde protein alın: Kırmızı et ve beyaz eti öğle yemeğinde tercih edin ki gün boyunca tok kalın. Lif içeriğinin fazla olması ve midede uzun süre kalması nedeniyle et ve türevlerini akşam yemeğinde mümkün olduğunca tüketmeyin.

    8 Bağırsak hızlandıran besinleri tüketin: Kilo kaybının düzenli olması için bağırsakların iyi çalışması lazım. Bağırsak sisteminde oluşabilecek hasarlar kilo vermeyi anında durdurur. En iyisi, bağırsak hızlandıran günkurusu, kuru siyah üzüm, kuru incir ve yaban mersini yemek.

    9 Egzersizi yaşam biçimi haline getirin: Sağlıklı beslenme gibi egzersiz de belirli bir süreç gibi görülmemeli, hayatın her alanında olmalı. Egzersize zamanınız yoksa en mantıklı seçim daha fazla yürümektir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günde 10.000 adım atmalıyız.

    10 Etiket bilgisi edinin: Hazır besin tüketimi her geçen gün artmakta. Bu kadar çok çeşit arasından kendiniz için doğru olan ürünü seçebilmek için, etiket okuyun. Ürünlerin üzerinde yer alan light, yarım yağlı, yağsız, şekersiz gibi ibarelerin ne anlama geldiğini bilmeli, besinlerin içeriğindeki yağ, protein, karbonhidrat, şeker miktarını incelemelisiniz.

    11 Tok karnına alışverişe çıkın: Uzun süre aç kaldığınızda tüketeceğiniz besinin miktarı ve içeriği artar. Aç karnına alışverişe gittiğinizde de özellikle şekerli besinlere daha fazla yönelirsiniz. Bu yüzden alışverişe tok mideyle çıkın.

    12 Öğünde protein kaynağı bulundurun: Özellikle ana öğünlerde herhangi bir protein kaynağı olsun ki kilo verme hızınız artsın. Sebze yemeklerinin yanında yoğurt, ayran veya cacık tüketin. Ana öğünde sadece salata yiyecekseniz içine peynir, tavuk veya balık ekleyin.

    13 Posalı besinleri tercih edin: Posa içeriği yüksek olan besinleri tüketirseniz hem daha az yersiniz hem uzun süre tok kalırsınız. Sebze, kurubaklagil, salata, tam tahıllı ekmek ve meyve tüketimine özen gösterin.

    14 Tek gıda almaktan kaçının: Tek besinle zayıflamaya çalışmak diyette başarısızlığa yol açmakla kalmaz, vitamin ve mineral yetersizliği de doğurur. Üstelik kısa süre sonra diyet, sizin için işkence haline gelebilir.

    15  Buzdolabınızı light yapın: Zayıflamak için önce buzdolabınızı zayıflatın. Tam yağlı ürünler yerine, light ürünleri seçerseniz günlük 200 kalori daha az alırsınız.

    16 Yemekten önce su için: Yemeklerden önce su içmek, mide hacmini doldurur ve daha az yemeyi sağlar. Öğün öncesi içilen 1-2 bardak su, yemekte 100-150 kalori daha az almanız demektir.

    17 Her gün tartılmayın: Diyette başarı, uzun vade gerektirir. Her gün tartıya çıkıp kilo vermeyi beklemek hayal kırıklığına neden olabilir. Haftanın belirli bir günü, aç karnına ve aynı kıyafetle tartılmak daha doğru.

    18 Tarçın ile tatlı isteğini bastırın: Tarçın tüketmek, tatlı isteğini bastırmanın en kolay yolu. Kan şekerini dengeleyen tarçını çay, yoğurt veya salataya ekleyebilirsiniz.

    19 Ekmeksiz diyet yapmayın: Ekmeğin içindeki maya, sinir sistemini rahatlatır, böylece daha rahat diyet yapmanızı sağlar. Ekmek tüketmediğinizde, sinir sisteminiz bundan olumsuz etkilenecektir. Bu yüzden ekmeksiz diyet, genelde başarısızlıkla sonlanır.

    20 Yumurtanın tokluk verdiğini unutmayın: Herhangi bir sağlık probleminiz yoksa mümkün olduğunca sabah kahvaltılarında yumurta tüketin. Yumurta hem en kaliteli protein kaynağıdır hem de tok tutarak kolay kilo vermeyi sağlar.

    Kaynak : Posta

  • Hızlı ve yanlış diyetler

    Hızlı ve yanlış diyetler

    Kilo kaybetmek adına yapılan hızlı ve yanlış diyetler dönüşü olmayan sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

    Kilo problemini ortadan kaldırmak için yapılan hızlı ve yanlış diyetler vücut üzerinde dönüşü olmayan kas kaybı, yağ depolanması, açlık sinyallerinin hayat kalitesini kötü etkilemesi, enerji düşüklüğü ve sinirlilik gibi zararlara sebebiyet veriyor.

    Kilo sorunu obezite düzeyinde olan kişilerde hızlı diyetlerin zararlı etkileri daha fazla görülüyor. Kişiler doğru beslenmedikleri takdirde karşılaştıkları sağlık sorunları ölümcül olabiliyor.

    Yanlış diyetler kalp kaslarının erimesi, kemik yoğunluğunun azalması, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozukluk gibi hastalıklara neden olabiliyor.

    Kötü beslenmenin sonucu her durumda ölümcül olmasa bile özellikle böbrek fonksiyonlarını etkileyen yanlış diyetler ömür boyu diyalize bağlı yaşamanıza yol açabiliyor.

    Bundan dolayı hızlı kilo vermek değil, ömür boyu sürdürebilecek doğru ve dengeli bir beslenme sistemi hedef olarak görülmesi uzmanlar tarafından bildiriliyor.

    Düzenli ve dengeli beslenmek için ise günde 3 ana ve 2 ara öğün şeklinde, vücudun gereksiz yere açlık çekmeyeceği beslenme şekli öneriliyor.

    Dengeli beslenme önemli
    ART Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Kliniği uzmanları, her türlü gıda grubundan yararlanma ve bu gıda gruplarının sağladığı besin değerlerinden yararlanma dengeli
    beslenmenin asıl hedefi olduğunu belirtiyorlar.
    Beslenme uzmanları yanlış diyetlerin sonucu olarak dengesiz beslenme alışkanlığı hakkında uyarıyor.
    Uzun süre aç kalma, kontrolsüz miktarlarda yemek tüketme, öğün atlama uzmanlar tarafında yanlış beslenme olarak tanımlanıyor.
    Düzensiz beslenmeye bağlı olarak kişilerde çabuk yorulma, sinirlilik, çok üşüme, konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor.

  • Yeme kriziyle nasıl başa çıkılır?

    Yeme kriziyle nasıl başa çıkılır?

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, diyet sırasında ya da günlük atıştırmalarınızda yeme kriziyle nasıl başa çıkacağınız konusunda önerilerde bulunuyor.

    Diyet bozma ve yeme krizine girme davranışı geriye doğru takip edildiğinde, bu durumun bir davranış zincirinin sonucu olduğu görülür. Bu davranış zincirini incelemek, kişinin oluşabilecek yeni yeme krizlerini durdurabilmeden olaya nerede müdahale edebileceğini de gösterir.

    Market ve buzdolabı birçok kişi için kilit noktadır. Örneğin; kendinizi düşünün… Bütün gün koşuşturup, yemek yemeye vakit bulamamışsınız. Belki sabah içtiğiniz bir kahve, arada atıştırdığınız iki-üç parça bisküviyle duruyorsunuz. Eve gitmeden önce markete uğradınız. O anda aklınızda sadece eve varıp çok güzel yemekler yiyeceğiniz düşüncesi var. Deyim yerindeyse, kurt gibi açsınız…

    İçinde bulunduğunuz bu durum, alışveriş sepetinizi ihtiyacınız olan olmayan birçok besinle doldurmanıza neden olacaktır. O sırada, eve gidince yaşayacağınız yemek yeme krizinin sonunda yaşayacağınız pişmanlık ve mutsuzluk kesinlikle aklınıza bile gelmez. Markete kesinlikle aç karnına gitmemeniz gerektiğini unutmayın.

    Şimdi bir de bu tablonun tersini düşünün. Gün içinde hiç öğün atlamadan, ihtiyacınız olan besinleri tüketmişsiniz ve saat 19.00 gibi erken ve hafif bir akşam yemeği yemişsiniz. Tıka basa tok hissedip, “Gözüm yemek görmek istemiyor” diyecek kadar veya tam doymayıp da hâlâ “Acaba daha ne yesem…” diye düşüneceğiniz kadar da değil. Tam kararında yemişsiniz. Evdeki birkaç eksiği ise, sonraki günlerde markete gidip almaya karar veriyorsunuz.

    Bunun için bir alışveriş listesi hazırlıyorsunuz. Bütün ihtiyaçlarınızı tek tek yazıyorsunuz. Markete girdiğinizde, nerden ne alacağınızı zaten bildiğiniz için listedekileri tek tek sepete doldurmanız da uzun sürmüyor. Hem işiniz çabuk bitiyor, hem de sizin için zararlı olacak veya aslında almak istemediğiniz bir şey almadan çıkıyorsunuz marketten. İşte bu senaryolardan hangisinin hayatınızın bir parçası olacağını belirlemek, yine sizin elinizde.

    Haftalık plan yapmak yararlıdır

    Süpermarkette ne alacağınızı bilmeden dolaşacağınız vakti, evde o hafta boyunca neler pişireceğinizi belirleyip, hangi malzemelere ihtiyaç duyacağınıza dair bir liste yapmaya harcayabilirsiniz. Haftalık yeme planı oluşturmanız ve yediklerinizi her gün yazarak plan yapmanız da sağlıklı beslenme yolunda atabileceğiniz başka bir adımdır. Böylece evde akşam yiyecek hiçbir şey olmadığı için son anda alelacele pişirilmiş bir yemek ya da dışarıdan ısmarlanmış yağlı bir seçim yerken de bulmazsınız kendinizi…

    Bu planlamaya elbette bir tek evde yiyeceğiniz öğünler dahil değil, özellikle çalışan kişilerin ofise giderken gün boyu yiyecekleri besinleri, ara öğünler de dahil olmak üzere, nereden tedarik edeceklerini düşünmeleri gerekir, örneğin, kahvaltı ile öğle yemeği arasında yoğurt yemeyi düşünen kişi, ofisi eğer gıda satan bir yere yakın değilse, sabah evden çıkarken yanma bir kutu yoğurt almalıdır. Aynı şekilde, çoğu yerde meyve bulmak zor olduğundan, gün boyu yenecek olan meyvenin de evden götürülmesinde yarar var. Üstelik bu şekilde ofisinizde sağlıklı birçok alternatif bulundurup, yemeyi planladığınızdan daha çok yemekten veya çok kalorili ve sağlıksız besinlerden kurtulabilirsiniz.

    Yakınlarınızdan destek alabilirsiniz

    Yeme krizleri söz konusu olduğunda, porsiyon miktarları da büyük önem kazanıyor. Maç veya film izlerken, önünüzde bir kâse dolusu kuruyemiş ve cips olduğu zamanları düşünün. Peki bu gibi durumlarda ne yapmalısınız? Davranış zincirinin son halkası, pişmanlık da olabilir, kendinizi kutlayacağınız bir sonuç da. Gün içinde yedikleriniz konusunda, yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin, özellikle ilk başlarda beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeye çalıştığınızı hatırlamakta bazen güçlük çekebilirsiniz. Ancak yakınlarınızın desteği bu konuda imdadınıza koşacaktır.

    Onlardan yardım isterken, ne şekilde bir yardım ve hangi davranış modelini istediğinizi söylemeyi unutmayın. Bu önemli. Çünkü bazı insanlar yedikleri konusunda diğerlerine göre daha hassastır. Dolayısıyla, bu konuda söylenecek herhangi bir sözü tenkit veya hayatlarına müdahale olarak algılayabiliyorlar. Bu sebepten, yardım isterken size ne şekilde bir hatırlatma yapılmasını istediğinizi belirtin, örneğin, sadece yumuşak bir ses tonuyla adınızın söylenmesini mi istiyorsunuz, yoksa kâsenin önünüzden alınıp başka bir yere konmasını mı? Unutmayın ki, kimisi için ilk uyarı fazla hafif kalırken kimisi için ikinci çeşit uyarı kırıcı veya öfke uyandırıcı olabilir, önemli olan, sizin hangi gruba daha yakın olduğunuza karar vermeniz.

    Karar sizin! Yiyeceğiniz kadarını alıp, elinizi bir daha kâseye uzatmamak veya şuursuzca elinizi kâseye uzatıp, içindeki bitene kadar yemeye devam etmek ve ertesi sabah pişman uyanmak…

    Gece atıştırmalarının önüne geçebilirsiniz

    Yeni yapılan bir açıklamaya göre, gece geç saatte acıkınca küçük bir şey atıştırmak zararlı değil. Ancak çok fazla yemek veya açlık dışında bir sebeple yemek toruna yol açabilir, özellikle yalnız gecelerde koltuğa kıvrılıp rahatlatıcı bir şeyler atıştırmak daha da kışkırtıcı olabilir. Ancak bu dürtüye uymanın da birtakım sonuçları var elbette. Günün diğer saatlerindense, akşam saatlerinde atıştırmanın kilo alma, sindirim sorunları ve uykuda rahatsızlık gibi zararları var. Gece saatlerinde yeme alışkanlığı genellikle sıkıntı, yalnızlık veya depresyon gibi sebeplerden kaynaklanıyor.

    İnsanlar ayrıca alışkanlıktan veya sadece akşam saatlerinde boş kalabildiklerinden, gece yemeyi tercih edebiliyorlar. Bu etkenlerin çoğu duygusal olduğundan, tercih edilen yiyecekler genelde hep rahatlatıcı özelliktekiler oluyor. Bu da yağ ve kalori oranı yüksek, tuzlu (cips) veya tatlılara kucak açmak anlamına geliyor.

    Nasıl önlem alabilirsiniz?

    1. Eğer canınız yemek yemek istiyorsa, ancak fiziksel açlık belirtisi yoksa, o anda ne hissettiğinizi anlamaya çalışın. Eğer canınız sıkılıyorsa, kitap okumayı, arkadaşınıza telefon etmeyi ve internette dolaşmayı deneyin.

    2. Eğer kaygılıysanız, derin nefes alarak rahatlamayı veya banyo yapmayı deneyin. Yemek haricinde kendinizi iyi hissettirecek şeyler bulmaya çalışın.

    3. Eğer sırf vücudunuz buna alışık olduğu için gece yiyorsanız, akşam yemeğinden sonra mutfağı kapatmaya çalışın. Yemekleri sadece mutfakta saklayın ve akşam yemeğinden sonra mutfağın ve yemek odasının ışıklarını kapayın. Kahvaltıya kadar oraya dönmeme kararı alın ve gecenin kalanını evin başka bir bölümünde geçirin.

    4. Eğer işten eve açlıktan mideniz kazınarak dönerseniz, kendinizi bütün gece fazla yemek yemeye hazırlamış olursunuz. Sakın tüm gün aç kalıp, akşam kendinizi ödüllendirme duygusuna kapılmayın. Gün boyunca kısa aralıklarla sık sık yemek yemeye çalışın, idealde kahvaltı en büyük, akşam yemeğiyse en küçük öğün olmalıdır.

    5. Eğer bilinçsizce yemek yeme sorununuz varsa, canınız bir şey atıştırmak istediğinde yaptığınız işi bırakın. Çünkü televizyon seyrederken, bilgisayar başında veya kitap okurken fark etmeden normalden fazla yemeniz çok güçlü bir ihtimaldir.

    6. Eğer cips, kurabiye, çikolata gibi yiyeceklerin görüntüsü sizi baştan çıkarıyorsa, göz önünde bu tip yiyecekler bulundurmayın. Mutfağa sağlıklı atıştırma malzemeleri depolayın.

    7. Ama aynı zamanda vücudunuzu dinlemeyi unutmayın. Eğer gerçekten açsanız, gece küçük bir şey atıştırmanın bir sakıncası yok. Biraz meyve, yağsız yoğurt veya düşük kalorili sosa batırılmış sebzeler yemeye çalışın. Yağsız peynir ve bir iki diyet kraker ya da bir avuç beyaz leblebi de açlık duygunuzu köreltir. Baharatlı veya kafein içeren maddelerden ve alkolden uzak durmaya çalışın. Olabildiğince hafif yemeye çalışın. Uyku öncesi ağır yemekler sindirimde güçlüğe ve mide yanmasına sebep olurlar.

    8. Akşam yemeğinden sonra mutfak sizi çağırdığında, bir saniye durun ve sizi çağıranın ne olduğunu düşünün. Eğer açlık değilse, yemek en iyi cevap değildir. Eğer açlıksa, o zaman uykunuzla aranıza girmeyecek, küçük, besleyici bir yiyecek seçin.

  • Zahmetsizce Kilo Vermenin Yolları

    Zahmetsizce Kilo Vermenin Yolları

    Her yolu denediniz ancak diyete başlasanız bile bir süre sonra yarım bırakıyorsunuz. Yoksunluk duygusu daha çok yemenizi tetikliyor ve yeniden kilo alıyorsunuz.

    Ancak diyetin kısa bir süre yaptıktan sonra eski yeme alışkanlıklarına dönerek fayda getirmeyeceğini anlamalısınız.

    Doğru yaşam biçimini seçmeden, doğru beslenme alışkanlıkları edinmeden, sağlıklı kilo vermeniz mümkün değildir. Bu yüzden önerilerimize göz atın ve köklü değişikliğe giderek, kilo sorunundan uzaklaşın.

    Sürekli tartılmak

    Her gün ve gün içinde sürekli tartılmak bir takıntı haline gelebilir. Sürekli tartıya çıkmaktan vazgeçin. Diyet yaparken haftada bir kere tartılmak yeterlidir. Onda da sabahları aç karnına olması gerekir.

    Güzellik uykusu

    Unutmayın hayatla başa çıkmak için bedeniniz siz farkında olmasanız bile yorulur ve yıpranır. Böyle durumlarda bağışıklık sistemi zarara uğrar.

    Her gün düzenli ve doğru bir uyku uyumayı alışkanlık haline getirin. Vücudunuzun ve zihninizin iyileşmesi için rem uykusuna ihtiyacınız var. Eğer sağlıklı uyku uyumazsanız, kilo vermeniz zorlaşır çünkü bedeninize hükmetmeniz zordur.

    Küçük tabaklar

    Kilo vermede en önemli kısmın zihinde olduğunu biliyor musunuz? Yani midenizden çok aklınızı kandırmanız gerekir.

    Porsiyon boyutlarını azaltarak kilo verebilirsiniz ancak bu sefer mideniz doymadığınızı düşünür çünkü gözünüz tabağın içindeki yemek miktarının az olduğunu söyler. Oysa tabağı küçük tutarsanız, tabağı dolduran yiyecekler, gözünüzden beyninize doygunluk sinyali göndererek, doymanızı sağlayacaktır.
    Masaya oturun

    Pek çok kişi tepsiye aldığı yemeğini televizyon izlerken bitirir, bunu yapmayın. Ayaküstü yemeyin ve başka şeylerle ilgilenmeyin.

    Eğer çok fazla yemek istemiyorsanız, masaya oturarak yemek yiyin. Bu sizin kilo vermenizi sağlar ve karnınızın doyduğunu hissederek kalkarsınız.

    Yavaş yiyin

    Yemek hızlı yapılan bir eylem olmamalıdır. Ne kadar yavaş yerseniz, o kadar avantajlısınız. Eğer bilinçli olarak yavaş yemek yerseniz, kilo vermeniz hızlanır. Uzun çiğnemeler, size tokluk sinyali yollar.

    Gerçekten mideniz dolduğunda beyninize sinyal gider ve doyduğunuzu hissedersiniz.

    Dışarıda yiyorsanız

    Eğer o gün dışarıda yemeğe karar verdiyseniz ve arkadaşlarınızla birlikte bir restorana giderseniz, ilk siparişi siz verin.

    Niyetiniz en masum olan yiyeceği söylemek olacaktır. Eğer ilk siz söylerseniz, avantajlı olursunuz. Onların sipariş ettikleri yemekler ise, kilo almanıza yardımcı olacak, bol kalorili şeyler olabilir. Onlardan sonra sipariş vermek, fikrinizi değiştirmenize neden olabilir.

    Özendiren yiyecekler

    Eğer karşısında zayıf kaldığınız yiyecekler varsa, ya hiç sipariş etmeyin veya yarısını koymalarını söyleyin.

    Yemek yerken sevdiğiniz ancak kalorili yiyeceklerden uzak durmanın yolu, onlarla karşılaşmamaktır. Bununla başa çıkmak aslında zor değil. Beyniniz bir süre sonra bunu sevdiğini unutur ve aramaz ancak sizin önce kendinize dur demeniz gerekir.

    Beyniniz bir süre sonra bunu sevdiğini unutur ve aramaz ancak sizin önce kendinize dur demeniz gerekir.

    Motivasyon ve olumlama

    Sizi motive eden grupların posta gönderilerine üye olun. Her sabah posta kutunuza baktığınızda, önünüze gelen motivasyon cümleleri olumlu etki yaratır.

    Olumlama meditasyonları, yoga gibi rahatlama araçlarında bu olumlamaları kullanabilirsiniz.

    Olumlu davranışlara odaklanın

    Sürekli olumsuzlukları düşünerek başarılı olamazsınız. Mesela makarna yememeniz gerektiğini düşünerek, diyeti başaramazsınız.

    Bunun tam tersine olumlu davranışlara odaklanın ve bunu eğlenceli hale getirin. Örneğin sağlıklı yaşam seven bir arkadaşınızı arayıp gün boyu kimin daha fazla su içeceğine iddiaya girebilirsiniz.

    Gizlice kalori yakın

    Sürekli egzersiz yapıyorsanız, vücudunuzu şaşırtın ve bu sefer değişik bir egzersiz yapın.

    Basit şeylerde hareket edin, asansör kullanmak yerine merdiven çıkmak gibi… telefonla konuşurken yürümek gibi…

     

  • Hastalıklara karşı mucizevi yiyecekler

    Hastalıklara karşı mucizevi yiyecekler

    Ölüm her insanın yaşayacağı bir andır ondan kaçış yok ama araştırmalara göre en fazla ölüm nedenleri arasında hastalıklar ilk sırada gelmektedir. Hastalıklardan korunmak ise insanın kendi elinde. Bazı yiyecekler en fazla ölüm nedeni olan belirli hastalıklara karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Beslenme planınızda bu besinlere daha fazla yer vermeye çalışın.

    Sarımsak

    Doğal antibiyotik olarak bildiğimiz sarımsak kötü kolesterol seviyesini azaltıp, damar sağlığını korumaktadır. Günde en az 2-3 diş tüketimi önerilen sarımsak kalp sağlığının yanı sıra kansere karşı da koruyan iksir olarak da değerlendirilen bir sebzedir. Bütünüyle fırında pişirilip tüketildiğinde detoks etkisi yapmaktadır, ağır metal olan civa ve kadmiyumdan vücudu temizler.

    Yumurta

    Protein örüntüsü olarak en kaliteli içeriğe sahip olan yumurta vücudumuz için gerekli aminoasitleri içerir. Kolin içermesi nedeniyle kalp ve beyin sağlığını korur.

    Mantar

    Yüzyıllardır doğu kültüründe tedavi amaçlı kullanılan mantar çeşitleri bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Dolayısıyla en başta kansere karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Japonyada yapılan bir çalışma sonucuna göre düzenli tüketilen mantar kolesterol seviyesini %45 düşürebilmektedir.

    Avokado

    İçeriğindeki yağ miktarı oldukça fazla dolayısıyla kalori miktarı da yüksek olan avokado diğer besinlere göre farklı tanımlanmalı. Sağlıklı beslenmeyi ve kilo vermeyi destekleyici olan MUFA , tekli doymamış yağ asidi içermesi tüketim miktarına göre onu biraz daha masumlaştırıyor. MUFA kalp sağlığını koruyan ve şeker hastalığı riskini minimuma indiren bir yağ asididir. Avakado ayrıca göz sağlığını koruyan lutein içerir ve lif bakımından zengindir.

    Yabanmersini

    Göz ve beyin sağlığı için gerekli güçlü antosiyaninler içeren yaşlılığa karşı koruyucu bir meyve olan yabanmersini hafızayı da olumlu etkilemektedir. Enflamasyonu da azaltan yabanmersini Alzheimer, parkinson, artrit, şeker ve kalp hastalığına karşı koruyucudur. Yapılan çalışmalara göre yabanmersini diğer meyvelere göre kansere karşı daha fazla koruyucu özelliğe sahiptir. Diyetisyen Özlem Sert Aydın

    Nar

    Antioksidan değeri oldukça yüksek olan nar kalp damar sağlığını korur, damarda pıhtılaşmayı önlediği için inme riskini minimuma indirir. Düzenli tüketimi yaşlılık belirtilerini azaltır.

    Badem ve ketentohumu

    Lif ve tekli doymamış yağ asidi içeriği yüksek olması nedeniyle en başta kolesterol seviyesini düşürür, kalp hastalıkları riskini minimuma indirir. Ketentohumu ayrıca alfalinolenik asit içermesiyle de enflamasyonu azaltıcı etkisi bulunmaktadır.

    Elma

    En güçlü antioksidanları içeren elma yaşlılık belirtilerini minimuma indiren en etkili meyvedir. Damar sağlığını ve kalp hastalıklarından koruyucu etkisi vardır. Elmayı kabuğuyla yemeğe özen gösterin çalışmalar gösteriyor ki kabuğundaki polifenoller kabuksuz halinden 5 kat daha fazla, ayrıca kabuğuyla birlikte tüketimi lif miktarını da artırmakta.

    Lahana

    İndol içermesiyle sebzeler arasında farklı bir öneme sahip olan lahana kanser türlerinden koruyan etkili bir sebzedir. Haftada en az 1 kez tüketimi kolon kanseri riskini %66 azaltabilmektedir. Lahana ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirip, zararlı virüs ve bakterilere karşı koruyucudur.

    Balık

    Yağlı balıklar kalp hastalığını önlemeden, kansere karşı korumaya birçok hastalığa karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Haftada en az 2 kez tüketimi depresyona karşı koruyucudur. Özellikle yağlı balıkların tüketimi; somon ve hamsi gibi, omega-3 yağ asidinden daha zengin beslenmemizi sağlayacaktır.

    Diyetisyen Özlem Sert Aydın

  • İstenmeyen göbek için tavsiyeler

    İstenmeyen göbek için tavsiyeler

    Sağlıklı bir şekilde göbek yağlarınızdan kurtulmak istiyorsanız işte tavsiyeler…

    İşe az yemekten başlayın

    • Ancak meyveyi mutlaka bir proteinle birlikte alın ki hemen kana karışıp daha sonra da yağa çevrilmesin!
    Egzersizleri ihmal etmeyin
    • Egzersizlerinizi sabah kahvaltısından önce yaparsanız gece boyu harcayamadığınız enerji açığını kapatacak ve depolandığınız yağı eriteceksiniz.
    • Akşam yemeği sonrası yapacağınız egzersiz ise bütün gün boyunca biriktirdiğiniz şekeri eritecek. Hatta uyuduğunuz sırada da vücuttaki yağ depolarından yakmaya başlayacak.
    • Akşam yemeklerini bol mineral alabileceğiniz sebze ağırlıklı mönülerle oluşturun. Böylelikle vücudunuz depoladığınız yağları yakmaya başlar.
    • Sık sık küçük öğünler yiyin. Şekeri mümkün olduğunca kesin. Vücudunuzun şeker ihtiyacını meyvelerle karşılayın.

    İp atlayın

    • Bacaklar, kasların en çok biriktiği yerdir. Onları güçlendirmek, kalorileri daha iyi yakabilmek ve metabolizmayı hızlandırmak anlamına gelecektir.
    • Kalça kaslarınızı güçlendirecek egzersiz yapmak da yararınıza. Hiçbir şey yapamıyorsanız, günde en az 15 dakika ip atlayın. Böylelikle 100 kaloriden fazlasını harcayacaksınız!
    • Tüm bunları kendinizi sıkmadan yapın. Unutmayın uzmanlar haftada bir kilo ve 6 haftada bir beden incelmenin ideal olduğunu söylüyor.
    1. Ev işleri
    • Yerleri temizlerken elektrikli süpürge yerine bez veya normal süpürgeyi tercih edin. Hava sıcaklığının arttığı öğle saatlerinde çamaşır yıkamayı ve ütü yapın.
    • Acıktığınızda, kendinize bir diet yemek hazırlayın. “Aşçı” genellikle kendi pişirdiği yemekleri yemeyi sevmez, böylece az yemek yemiş olacaksınız.
    2. Kaba tuzla banyo
    • Kaba tuz terletir ve vücuttaki fazla suyun vücut dışına atılmasına, derinin metabolizmasının hızlanmasına yardımcı olur.
    • Süpermarketten veya bakkaldan birkaç torba kaba tuz alıp, banyodan önce bir bardak kaba tuzu biraz sıcak suyla karıştırarak, karnınızın üstüne sürün. 10 dakika ellerinizle masaj yapın. Daha sonra sıcak suyla durulayıp banyonuzu yapın.
    3. Masaj
    • Masaj, karın bölgesini eritmek için en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Masaj kremiyle karnınızı ovalayın. Bu uygulama, karın bölgesindeki yağın giderilmesi için etkilidir.
    • Masaj, derinin ısısını yükselterek enerji tüketimini artırmanın yanı sıra bağırsakların hareketlerini de hızlandırır. Kan dolaşımını hızlandıran masaj fazla suyun da vücuttan atılmasına yardımcı olur. Her gün bir masaj yapmayı ihmal etmeyin.
    4. Diyet
    Normal öğünden önce biraz atıştırın. Bu uygulama iştahınızı kapatarak normal öğünde daha az yemek yemenizi sağlar. Ayrıca her gün 15-20 mililitre sirke içerseniz, bir ay içinde sevindirici bir sonuç görebilirsiniz.
    5. Beyni çalıştırma
    • Eski Sovyetler Birliği’nden bir fizyolog, beyin ne kadar çok çalışıyorsa, vücudun o kadar çok enerji tükettiğini öne sürdü.
    • Bu teoriye dayanarak, beyni çalıştırma yoluyla zayıflama yöntemi ortaya çıktı. Bu yöntemde, şişman insanlara kitap okumak, resim yapmak, yazı yazmak, matematik soruları çözmek ve teknik beceri öğrenmek gibi çalışmalar yapmaları öneriliyor.
    Otomobil kullanırken de göbek eritebilirsiniz
    • Herkes otururken, otomobil kullanırken karın kaslarını sıkılı tutup bırakabilir… Sıkmak, beklemek ve gevşemek önemli.
    • Oturduğunuz yerden çapraz karın kaslarını çalıştırmak adına çapraz yönde sağ elinizi sol dizinizi geçecek yönde çevirerek ve sonra aksi yönde tekrarlayarak kasları sıkıp bırakarak çalıştırabilirsiniz.
    • Üst karın kaslarını otururken çalıştırmak zordur, otururken en fazla yapabileceğiniz boynunuzu iyice öne doğru eğip çenenizi göğsünüze yaslayıp bir miktar çalıştırmaktır. Karın kasları gerçekten çok önemlidir; insanın duruşunu, bel sağlığını ve bütün olarak da omurga sağlığını etkiler.

    • Alabama Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, soya sütü fazla şekerin yağa dönüşmesini engelleyerek günlük olarak alındığında karın bölgesindeki yağların erimesini sağlıyor.
    • Araştırmayı yürüten uzmanlardan Dr. Daniel Christie, soya sütlü içeceklerin karın bölgesindeki yağları engellemesine bağlı olarak kadınların kalp ve diyabet gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini de azalttığını belirtti.
    • O nedenle mutlaka gerekli özen gösterilmelidir. Oturduğunuz yerde bu egzersizleri yapmayı bir alışkanlık haline getirin. Böylece ‘spora zamanım yok’ diye bahaneniz de kalmaz.
    Göbek eritmek için soya sütü
    • Göbek bölgesindeki yağlardan kurtulmak isteyenlere müjde. Amerikalı bilim adamları her gün düzenli olarak soya sütü içeren içeçekler tüketmenin, göbek bölgesindeki yağlanmayı ortadan kaldırdığını ortaya çıkardı.

  • Fazla kilom var, Depresyondayım !

    Fazla kilom var, Depresyondayım !

    Kilo fazlalığı ve obezite sorunu, toplumsal çalışmalara, uyarılara, önlemlere rağmen giderek büyüyor. Fazla kilolar konusunda yanlış beslenme, insülin direnci, hareketsizlik birincil sebepler olarak ortaya çıkarken basit psikolojik travmaların dahi beslenme alışkanlıklarını değiştirebildiği de biliniyor. Depresyon ile fazla kilo arasındaki ilişki pek çok çalışma var. Özellikle 65 yaş altı, eğitimli ve yüksek gelirli insan grubunda daha fazla öne çıkan depresyon-fazla kilo ilişkisine ergenlik döneminde de sıklıkla rastlanıyor. Hamilelik döneminde fazla kilo almış annelerin depresif belirtiler geliştirdiği de gözlemlenen bir durum. Fazla kilo mu depresyona yol açıyor yoksa depresyon mu beslenme alışkanlıklarını değiştirerek fazla kilo almaya yol açıyor? Yönü tam tam olarak belirlenememiş olsa da her iki sorun arasındaki ilişkinin varlığı ve birbirlerine etkileri kabul edilen bir gerçek.

    Son yıllarda dünyada pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de fazla kilo sorununun çözümünde bir tamamlayıcı tıp yöntemi olarak Mora Terapi tercih ediliyor. Sonuçları bilimsel olarak araştırılan, yan etkisi son derece az, elektromanyetik rezonans tıbbı olarak da bilinen Sağlık Bakanlığı onaylı Mora Terapi, zararlı bağımlılıklardan kurtulmada geleneksel tedavi yöntemlerine göre daha kısa sürede ve kalıcı sonuçlar ortaya koyması sebebiyle en çok başvurulan tamamlayıcı tedavi yöntemlerinden biridir. Dr. Sema Karadağ Mora Terapi ile fazla kilolardan kurtulmak konusundaki görüşlerini ve süreci şöyle açıklıyor: “Kişiye Mora Terapi ile karbonhidrat bağımlılığının giderildiğini anlatmak gerekiyor. Terapi alanlar %91 oranında memnuniyetlerini ve karbonhidrat düşkünlüklerinin azaldığını belirtiyorlar. Memnuniyet açısından baktığımızda erkek ve kadın ayrımı olmamakla birlikte erkeklerin kas oranının fazla olması dolayısıyla daha kolay kilo verdiklerini gözlemliyoruz. İlk seans sonrasında bağırsaklar boşalıyor, ödem çözülüyor, bu durumun etkisiyle daha fazla kilo kaybı görülebiliyor. Özellikle genç yaşta olanlar ya da metabolizma yaşı genç olanların daha kolay kilo verdiği görüyoruz. Zor kilo veren kişilerdeki en büyük eksiklik su içmemek ve az hareket etmek. Mora Terapi ile kilo verirken dikkat edilmesi gereken hususlar, su içmek, haftada 3 gün hareket, ara öğünleri atlamamak, gece geç saatlerde yemek yememek ve en önemlisi düzenli kontrole gelmek.

    Mora Terapi

    Depresyonun belirtileri olan iştah artışı, azalan fiziksel aktivite, depresyon için geliştirilmiş pek çok ilacın yan etkileri fazla kilo alımına sebep olurken diğer yandan fazla kilolu biri olmak da başlı başına bir depresyon sebebi olarak karşımıza çıkmakta. Fazla kilolar olumsuz, acı verici yorumların gelmesine, kendini değersiz hissetmeye, sosyal ilişkilerin bozulmasına, sıkılganlık, yalnızlık ve daha sayabileceğimiz pek çok duruma yol açan sosyal bir damgaya dönüştüğünde bu durumla ve olumsuz duygularla baş edebilmek için daha çok yemek yemeğe yönelmek bir seçim olarak kişinin karşısına çıkıyor. Hayata karşı derin iç motivasyon kaybı, duygusal açlık tıkınırcasına yemek refleksi geliştirebildiği gibi tedavi aşamasını da engelleyici faktörler arasında ilk sırada.

    Mora Terapi ile kilolarından kurtulmak isteyen kişilere aynı zamanda duygu durumlarını güçlendirecek tedaviler de uygulanabiliyor. Özellikle Bach Çiçekleri Terapisi ve Süper Tunning tedavileriyle kişilerin psikolojilerinin dengelenmesine özen gösteriliyor. Kilolarından kurtulmak için Mora Terapi’yi tercih edenlerinde dikkat etmesi gereken önemli noktalar var. Kişilerin Mora terapistleriyle işbirliği içinde hareket etmesi, önerilere uyması, yaşam şeklinde ve beslenme alışkanlıklarında değişiklik yapmaya istekli olması, kontrolleri aksatmaması tedavinin başarıya ulaşması açısından önem taşıyor. Motivasyon kaybı yaşan kişilere özellikle duygu durumlarını dengelemek için kendilerine zaman ayırmaları tavsiye ediliyor. Mora Terapi ile zayıflamak için başvuran kişiler arasında ek hastalıkları olanlara, menopoz dönemindeki kadınlara, yaşlılara da daha detaylı değerlendirmeler yapılarak ek tedaviler tavsiye edilebiliyor.

    Bugüne kadar Türkiye’de binlerce hastanın Mora Terapi gördüğü ve başarı oranlarının yüzde 80’ler civarında olduğu Mora tedavi uzmanları tarafından belirtilmektedir. Amerika ve Avrupa’da yaygın bir şekilde kullanılan Mora Terapi, Türkiye genelinde 20 farklı ilde ve KKTC Lefkoşa’da bulunan 50 Mora Terapi Merkezi üzerinden hizmet vermektedir.

  • Tatilde diyet

    Tatilde diyet

    Tatil demek son yıllarda sık sık yapılan otele git, bütün gün yemek ye değildir. Böyle olunca tatilde kilo alıyorum diyenler hemen bu artışa bir bahane arıyorlar.

    Aslında tatil demek, kafanızın rahatladığı, daha çok hareket ettiğiniz, daha çok dinlendiğiniz, çok fazla iş düşünmediğiniz, ailenizle veya arkadaşlarınızla birlikte olabildiğiniz, canınızın istediğini (her gördüğünüzü değil) yediğiniz, içtiğiniz, eğlendiğiniz, okuduğunuz, gezdiğiniz bir dönemdir. Şimdi bir daha düşünün, bu saydıklarım içinde tatilde yemek yeme kısmı aslında o kadar da fazla değil. Bu yüzden sağlıklı tatili tercih edin. Her şey dahil bir otele gidip hareketsiz ve aralıksız yemek ile tatilinizi mahvetmeyin. Gittiğiniz otelde mutlaka havuz ve spor salonu olmalı. Salon olmasa bile çok daha iyisi dışarıda yürüyüş yapılacak bir alan hatta deniz kenarında bir otele gidiyorsanız bu yürüyüşleri sahilde yapmanız size çok iyi gelecektir.

    Deniz kenarında
    Aslında en sevdiğim dinlenme seçeneklerinden biri yazlık evde aile ziyareti. Uzakta ailesi olanlar tatilin bir kısmını onların yanına giderek geçirirler. Bu bazen çocukluğunuzun geçtiği yer, bazen de yazlık bir ev olabilir. İki türlü de evde yemek yemek bence her şeyden önemli ve güzeldir. Belki o yemekleri pişiren kişi benimle aynı şeyi düşünmüyor olabilir ama en sağlıklı tatil yemekleri genelde evde yediğiniz, arada bir de dışarıya yemeğe çıktığınız tatildir. Evdeyseniz; güzel bir yaz kahvaltısı ile güne başlayın. Yani bol zeytinyağı ile domates, kesik zeytin, maydanoz, biber, taze nane, fırından alınmış tam buğday ekmeği, haşlanmış yumurta üzerine baharatlar eklenmiş hali ile… Aralarda azar azar taze meyve… Kiraz, şeftali, kayısı… Öğlene (tabii ki) zeytinyağlı bir sebze ve yanında cacık veya yoğurt biraz ekmek ile… Akşama balık ve salata, et ve salata gibi seçenekler ile devam edin. Bu mangal keyfi de olabilir. Akşamüzerine çayın yanına tam buğday unu ile yapılmış bir kurabiye, çörek hazırlanabilir. En önemli kısmı; sabah kahvaltıdan sonra veya öğle yemeğinden sonra bir denize uğrayın derim. Deniz dönüşü, hatta sahilde kek, kurabiye atıştırabilir veya kepekli ekmeğe tost, sandviç yiyebilirsiniz. Yanında ayran içerseniz hem lezzetli hem de sıcakta sizi toparlar. Çok terliyorsanız mutlaka 1 veya 2 maden suyu için.

    Gezelim, tozalım
    Bir de gittiğiniz yerde gezilecek görülecek yerler var ise; yakınlardaki tüm görülmesi gereken yerleri mutlaka gitmeden bulun, öğrenin, not alın. Nereye gidilir, orada ne yenir, nerede fotoğraf çekilir… Tatil anılarından en kıymetli olanlar fotoğraf makinesine verilen pozlardır. Gittiğiniz yerlerde fotoğraf çekmeyi unutmayın. Hatta diyet yapanlar, yediğiniz yemeklerin de fotoğrafını çekerek tatil dönüşü diyetisyeninize gösterebilirsiniz. Bu ne işe yarar? Döndüğünde bu konuları konuşacağını bilmek, aklının bir köşesinde tutmak her zaman dozunda disiplin getirir. Gezilecek yerlere nasıl gidileceğini öğrenin ama mümkün olduğu kadar her yere yürüyerek gidin. Yürüyüş için kendinize bahaneler bulun. Arabayla çok yakına gitmeyin, biraz uzağa park edin. Yürüyüş uzun sürerse yanınızda taşıyabileceğiniz kuru meyveler, kuruyemişler, kepekli galeta ve hemen oradaki bakkaldan alabileceğiniz bir ayran hem ara öğün yerine geçer hem de yorgunluğunuzu önler.

    Abartmadan kaçamak yapın
    Çünkü tatil kalori sayacağınız bir yer olmamalıdır. Bu sizi rahatlatıyor mu? Strese mi sokuyor? Sizi yoracak, mutsuz edecek, strese sokacak işlerden uzak durun. Ama kilo almak istemiyorum diyenler! Burada önemli olan abartmadan kaçamak yapmanız. Size 2 örnek liste yazıyorum. Biri keyifli bir tatil programı, diğer liste ile kilo almamanız mümkün değil zaten!

    Keyifli tatil programı

    1-2 dilim peynir ve zeytin
    Haşlanmış yumurta
    Domates, salatalık, biber, maydanoz, taze nane…
    Tam buğday ekmeği

    Aralarda
    Meyve
    Ayran, süt, şekersiz meyveli oğurt
    Dondurma

    Öğle
    Sebze+yoğurt+ekmek

    Akşam üzeri
    Tam buğday unundan apılmış kek, kurabiye
    Peynir+ekmek

    Akşam
    Balık+salata
    Kırmızı et+salata

    Genelde tatil programı kilo aldırabilir!

    Kahvaltıda
    Peynir (kaşar, tulum gibi yağlı peynirler ün aşırı olabilir.)
    Yağda sucuklu yumurta (haftada 1-2’den fazla olmamalı.)
    Beyaz ekmek, börek, poğaça (haftada 1 kez olabilir.)
    Reçel, bal, terayağ (tadımlık olabilir.)

    Aralarda
    Gofret, çikolata, tatlı, cips… abur cubur, bazen hiçbir şey.

    Öğle
    Et+pilav-makarna+ekmek+gazlı içecekler. öğle yemeğini atlamak da kilo aldırabilir.

    Akşam
    Et , balık, tavuk (soslu ve yağlı)+pilav-makarna+ ekmek+ mezeler (azar azar sorun yok.)

    Alkol
    (1 kadehi geçmeyin derim.)
    Dürüm, döner, iskender… Yağlı, kalorisi yüksek yemekler (haftada 1’den fazla olmamalı.)
    Midye, kokoreç, kızartma yemekler (çok canınız çekerse -2 kez olabilir, üst üste değil!)

    Yemekten sonra
    Tatlı, pasta, börek… (Bu seçenekleri gün içinde tüketin, akşama bırakmayın.) Bir de bunun üzerine hareketsiz bir tatil geçiriyorsanız, kilo alıp dönebilirsiniz. İstediğiniz ne varsa yiyin, ama azar azar, hepsini aynı güne denk getirmeden ve yürüyüş yaptığınız gün. Bu 3 konuya dikkat ederseniz istediğinizi yiyebilecek ve kilo almayacaksınız!

  • Oruç detoks etkisi yapıyor

    Oruç detoks etkisi yapıyor

    Oruçluyken organların dinlendiğini belirten uzmanlar, iftar ve sahurda tüketilen gıdaya dikkat edilmesi halinde orucun vücutta detoks etkisi yarattığına dikkati çekiyor

    Uzmanlar oruç tutarken istenmeyen kilolardan ve vücutta biriken atıklardan kurtulmak isteyenlere iftar öncesinde hafif ter atılmasını sağlayacak yürüyüş yapmalarını öneriyor. Çağın hastalığı olarak nitelendirilen obezite ile mücadele için Ramazanın iyi değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken uzmanlar, orucun sigarayı bırakmak isteyenler için de iyi bir fırsat olduğunu belirtiyorlar.

    Dicle Üniversitesi (DÜ) İç Hastalıkları ve Nefroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kemal Kadiroğlu, on bir ayın sultanı Ramazan’ı karşılamanın sevinci ve heyecanı yaşanırken vatandaşlardan beklentilerinin usulüne uygun şekilde oruç tutmaları olduğunu belirtti.

    Prof. Dr. Kadiroğlu, vücuda fazla enerji alındığında beslenme şekline bağlı olarak bu besinlerin vücutta kiloya yani çağın hastalığı obeziteye dönüştüğünü ifade ederek, bunun da hipertansiyon, diyabet ve dolayısıyla böbrek rahatsızlıklarına zemin hazırladığını söyledi.

    BİLİNÇLİ ŞEKİLDE TUTULMALI 

    Ramazan ayının fazla kiloların kontrol altına alınması için önemli bir fırsat olduğuna dikkati çeken Kadiroğlu, “Bilinçli şekilde oruç tutarsak Ramazan vücut sağlığı açısından çok önemli bir fırsattır. Obezite ve buna bağlı gelişen hastalıklardan korunma, sağlığı koruma, zinde bir vücuda ve akla kavuşabilmenin fırsatıdır mübarek Ramazan” dedi.

    “Oruçluyken geçirilen sürede vücutta metabolizma sonucu oluşan atıkların uzaklaştırılması nedeniyle orucun detoks etkisi söz konusu” diyen Kadiroğlu, bu etkiden faydalanmak için iftar ve sahur arasında yenilecek gıdalara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

    VÜCUDUN EN BÜYÜK LABORATUVARI

    Kadiroğlu, “vücudun en büyük laboratuvarı” olarak nitelendirdikleri karaciğerin ve böbreklerin Ramazan’da dinlendiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

    “Araştırmalar göstermiştir ki; Ramazan’da oruç tutan kişilerin vücutlarında kardiyovasküler hastalıklara zemin hazırlayan kötü yağlar azalmakta, iyi yağlar da artmaktadır. Oruç, kardiyovasküler rahatsızlıkların önlenmesi için de çok yararlıdır. İftara yaklaşık bir saat kala oruç tutan kişilerin hafif terleyecek şekilde yürüyüş yapmaları vücutta biriken zehirlerin ve atıkların ter yolu ile atılması için yararlı olacaktır. İftarda alınacak sıvı ile vücuttan zehir terleme yolu ile atılacağından hem istenmeyen kilolardan uzaklaşılacak hem de daha sağlıklı ve dinç bir hale gelinecek.”

    İFTARDA NE TERCİH EDİLMELİ?

    Prof. Dr. Kadiroğlu, iftarda tıka basa yemek yenilmesi halinde oruçtan normal şartlarda elde edilebilecek faydalardan mahrum kalınacağını kaydederek, iftarda karbonhidrattan zengin hamur işlerinden ziyade sulu gıdalara ve zeytinyağlı yemeklere ağırlık verilmesini tavsiye etti.

    Yemekten hemen sonra tatlı ve meyve tercih edilmemesi gerektiğini vurgulayan Kadiroğlu, ana yemekten en az iki saat sonra bu gıdaların tüketilmesine dikkat edilmesini önerdi.

    “Çok yemek yersem ertesi gün oruç tutarken acıkmam” anlayışının doğru olmadığına işaret eden Kadiroğlu, “Çok yemek aç kalınmayacağı anlamına gelmez. Kişi ihtiyacı kadar yemek yemeli, yemekten sonra mutlaka kısa bir yürüyüş yapmalıdır. Yemeğin ardından uyumak kilo almaya sebebiyet verir. Sahur yemeğinin ardından sindirimin biraz gerçekleşmesi için en az 45 dakika beklendikten sonra uyunması gerekir” diye konuştu.

    -Kronik rahatsızlığı olanlar

    Zaman zaman kronik rahatsızlığı olan hastalarının oruç tutmakta ısrarlarına tanık olduklarını vurgulayan Kadiroğlu, şöyle dedi:

    “Yıllarca orucunu tutmuş ancak daha sonra kalp yetmezliği, kanser, tansiyon, diyabet veya bağışıklık sistemi zayıflatan kronik bir rahatsızlığı oluşan hastalarımız maalesef oruç tutmaya devam etmek istiyor. Bu gibi bazı hastaların oruç tutmaları halinde çok daha kötü bir vaziyette acil servislere geldiğini görüyoruz. Bu gibi kronik rahatsızlığı bulunanlara sağlıklarını tehlikeye düşürecek bir durumdan uzak kalmalarını tavsiye ediyorum. Dinimizin de bu konuya ilişkin cevazı vardır. ’Hastayım’ diyen bir kişinin oruç tutarak kendini zorlaması sağlığını tehlikeye sokacaktır.”

    Prof. Dr. Kadiroğlu, birçok hastalığa yol açan sigaradan oruç tutulan dönemde kısmen de olsa uzaklaşıldığını anlatarak, Ramazan’ın biraz da destek ile sigaranın bırakılmasına vesile olabileceğini belirtti.

    ORUÇ ORGANLARI DİNLENDİRİR

    Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zuhal Arıtürk Atılgan, oruçluyken geçirilen 8-12 saatlik sürede aç ve susuz kalmanın, iş yükünün azalması nedeniyle kalbin dinlenmesini sağladığını söyledi.

    “Oruç tutmak kesinlikle faydalı” diyen Atılgan, 11 ay boyunca çalışan bir sistemin bu tempoya bir ay süresince ara vermesi gerektiğini belirtti. Atılgan, mide, bağırsaklar, karaciğer ve pankreas gibi organlara kan pompalayan organın kalp olduğuna dikkati çekerek, “Oruç organları dinlendirir. Organlar dinlendiği zaman kalbin bunlara çok fazla kan pompalamasına gerek kalmaz. Aç ve susuz kalmak kalbin iş yükünü hafiflettiğinden Ramazan’da kalp de birçok organ gibi istirahate çekilir. Herhangi bir rahatsızlığı bulunmayanlar için oruç tutmak çok faydalı” dedi.

    -En az 2 litre su tüketimi

    Doç. Dr. Atılgan, iftarın kahvaltı ile açılmasını, bir iki saat sonra ana yemeğe geçilmesini önererek, aniden aşırı yemek tüketiminin tansiyon, çarpıntı ve kalp yetersizliği şikayeti bulunanlarda birtakım istenmeyen sonuçlara yol açabildiğini kaydetti.

    İftarda hamurlu ve aşırı yağlı gıda tüketilmemesi gerektiğini vurgulayan Atılgan, şöyle konuştu:

    “İftarda aşırı yemek yemekten kaçının. İftar sofralarında sebze ve zeytinyağlı yemeklere ağırlık verilmelidir. Meyve ile desteklenen bir öğün de ön plana alınabilir. Ramazan’da iftar ile sahur arasında alınması gereken su miktarı en az 2 litredir. Suyun yanı sıra ayran, taze sıkılmış meyve suyu, ada çayı ve kefir de tüketilebilir. Ramazan’da egzersizi iftardan hemen sonra önermiyoruz. Oruç tutan bir kişinin yemekten sonra 2 saat dinlenip mide biraz rahatladıktan sonra serinlikte yürümesi faydalıdır. Çünkü tüm gün sıcak ve açlıktan dolayı hareketsiz kalınması da istenmeyen sonuçlara neden oluyor. Sahur için de kahvaltı yapılması uygundur. Sahur yemeğinin ardından hemen uyunmamasını yaklaşık bir saat vakit geçirilmesini tavsiye ediyoruz.”

    SİGARA KULLANANLARA UYARI 

    Doç. Dr. Atılgan, kalp hastalarının oruç tutarken doktora danışmaları gerektiğini ifade ederek, Ramazan yaz ayına denk geldiğinden susuzluğa ve sıcağa maruz kalınan sürenin uzaması nedeniyle oruç tutmanın bazı hastalarda risk oluşturabileceğini belirtti.

    İftardan sonra aşırı sigara tüketiminin de son derece yanlış olduğuna dikkati çeken Atılgan, “Gün içinde aşırı derecede susuz kalındığı için damarların pıhtılaşmaya meyli çok fazladır. İftardan sonra pıhtılaşmayı artıran bir unsur olan sigara sıkça kullanıldığında kalp krizi geçirme riski çok yükselir” uyarısında bulundu.