Etiket: sağlıklı beslenme

  • 2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    “Yeni yıl hedeflerinizin arasında “fit olmak” mutlaka olmalı” diyen Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber, 2014 için altın beslenme kurallarını sıraladı.

    • İşe mutfağınızdan başlayın. Mutfak sağlıklı beslenmenin başladığı yerdir. Alışverişinizden, pişirme araçlarınıza kadar sağlıklı olanları tercih etmeye başlayın. Örneğin bu sene kızartma tencerenizi çöpe atın ve kendinize bir buharda pişirme cihazı alın. Yine dumansız gril ve ızgara mutfağınızın bir parçası olmalı. Alışverişe tok çıkmak, abur cubur satın almanızı önler. Yeni yılın ilk alışkanlığı bu olsun.

    • Daha fazla balık tüketin. Balık sevsek bile ihmal ettiğimiz besinlerden biri. Ya evde pişirmekten kaçıyoruz, ya düzenli tüketmemek için başka bahaneler yaratıyoruz. Fakat omega-3 yağ asitlerinin düzenli alınmasının vücut ağırlığını koruma da ve zayıflama da etkili olduğu biliniyor. Haftada 2-3 kez ızgara balık tüketmek zayıflamanıza ve fit olmanıza yardımcı. Yalnız deniz kirliliğinden ötürü ağır metal alma riskini engellemek adına balıkların siyah etli kısımlarının tüketilmemesi ve yüzey balıklarının tercih edilmesi önemli ve gerekli.

    • Kahvaltınızda en az 10 gram protein alın. Proteinin metabolizma hızlandırdığı bir gerçek. Aynı zamanda kas yapımı, vücudun onarılması için de son derece önemli. Kahvaltı da protein ihtiyacınızın bir kısmını düzenli almak, gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olacak. Bu nedenle kahvaltınızda peynir, yumurta, yoğurt, süt gibi kaliteli protein kaynaklarından en az biri yer almalı.

    • Pratik pişen sağlıklı yemek tarifleri öğrenin. Yemek pişirmek ve yemek için fazla vaktinizin olmadığı veya eve geç döneceğiniz günler için pratik pişirebileceğiniz birkaç sağlıklı yemek tarifi öğrenin. Bu eve sipariş yüksek kalorili fast-foodlara karşı en büyük önlem olacaktır.

    • Baharatlara hayatınızda yer açın. Acı kırmızı pul biber, karabiber gibi baharatların metabolizmayı hızlandırmaya, tarçının kan şekerini dengelemeye yardımcı olduğu biliniyor. Mutfağınızda gözünüzün önünde duracak bir baharatlık, daha fit bir yıl geçirmenize yardımcı olacaktır.

    • Öğün atlamamayı alışkanlık haline getirin. Keyifle yenecek bir yemek için her zaman vaktiniz olmalı. Bu kendinize verdiğiniz değeri de hissetmenizi sağlayacak. Aynı zamanda düzenli beslenme; kan şekerinizin daha dengeli olmasını sağlayarak ani acıkmaları ve tatlı krizlerini önler.

    2014’ün 5 yaşam tarzı kuralı

    Sizi nelerin motive ettiğini bulun. Sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmek uzun soluklu bir yolculuk olabilir. Bu yolculukta mola vermemek için kendinizi motive etmenin yollarını bulun. Bazı kişiler iç bazı kişiler dış motivasyonludur. Dışardan etkiler mi sizi daha çok motive ediyor? O zaman arkadaşlarınızdan destek isteyin. Siz mi kendinizi daha iyi motive ediyorsunuz? Başarılı her hafta için kendinize bir ödül verin.

    Hedeflerinizi basamaklandırın. Toplam ne kadar kilo vermeniz gerektiğine takılmayın. Bu motivasyonunuzu bozabilir. Bunun yerine kendinize haftalık ve aylık hedefler belirleyin. Unutmayın, hiç bir hedefe tek basamakta ulaşılmaz.

    Kendiniz için yapın. Sağlıklı beslenmek kendinize verdiğiniz değerin de bir göstergesi aslında. Abur cubur yediğinizde kendinizi ağır ve hantal hissediyorsunuz, o zaman bunu kendinize yapmaktan vazgeçme vakti geldi.

    Yorulduğunuzda mola verin. Yol çok uzun ve ızdıraplı gelmeye başladı ise enerjinizi bir haftalığına başka bir yöne çekin. Bu yeniden motive olmanın bir yoludur.

    30 dakikayı vücudunuza çok görmeyin. Her gün Tv karşısında, sosyal medyada veya bunun gibi yerlerde boşa geçirdiğiniz zamanları artık kendinize ayırma vakti geldi. Günde 30 dakikanızı imkân varsa yürüyüşe yok ise esneme ve germe hareketlerine ayırın.

    2014’ÜN EN HİT BEŞ BESİNİ

    Ananas: Ananas, zengin lif ve C vitamini içeriği dışında içerdiği bromalin pigmenti ile düzenli tüketimde selülitlerinizi azaltmaya yardımcı olacak. Kabızlık ve ödem gibi problemler üzerinde de etkili. Meyve salatalarınıza ilave etmekle başlayabilirsiniz.

    Avokado: Yağ yerine geçen tek meyve olan avokado, birlikte tüketildiği besinlerin içerisinde bulunan vitamin ve minerallerin vücutta daha iyi kullanılmasına imkan tanıyor. Aynı zamanda kabızlık sorununun çarelerinden biri. Salatalara ilave edebilir, rendeleyip baharatlarla karıştırarak kahvaltılık olarak kullanabilirsiniz.

    Yumurta: Anne sütünden sonra en kıymetli besin. Beyazı %100 kaliteli protein, sarısında saç ve tırnak sağlığı üzerinde etkileri olan biyotin yer alıyor. Günde bir adet yumurta herkes için uygun. Kahvaltıda tüketemediyseniz eve geç döndüğünüz günlerde omlet veya menemen olarak tüketebilirsiniz.

    Yoğurt: Süt ve yoğurdun metabolizma hızlandırmaya yardımcı etkisi var. Bu etkisi içerdiği proteinlerden ve kalsiyum mineralinden ötürü. Günde 2 su bardağı süt veya yoğurt tüketmek, karın yağlarınızı azaltmaya yardımcı. Yemeğin yanında veya meyveli olarak tatlı yerine. Yoğurt her şekli ile sağlıklı ve tüketmesi kolay bir besin.

    Yulaf ezmesi: Yoğun lif kaynağı olmasının yanı sıra, en sağlıklı tahıllardan biri. Kan şekerini diğer tahıllara göre daha iyi dengelediğinden ötürü, diğer tahıllara göre zayıflama konusunda daha ön sırada. Bu sene mutfağınızda bir değişiklik yapıp, yulaf ezmesini sadece kahvaltılarda tüketmeyip, çorbalarınıza ve haşlayarak salatalarınıza ilave etmeye başlayabilirsiniz.

  • Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ beslenme, son dönemde sıkça gündeme geliyor. Bu beslenme türü özellikle sebzelerin besin değerlerinin kaybolmadan tüketilmesine olanak sağladığı için önem taşıyor. Ancak bazı kişilerde sindirim sistemi rahatsızlıklarına da yol açabiliyor. Bu kadar farklı etken varken, sağlığımız için beslenmemizin ne kadarını çiğ, ne kadarını pişmiş sebzelerle karşılamamız gerekiyor? Cevabı, Beslenme ve diyet Uzmanı Gizem Şeber’den öğrendik.

    Çiğ mi?
    Günlük beslenme düzeninde ortalama üç-beş porsiyon sebze tüketilmesi gerekiyor. Bunun yüzde 50-75’lik kısmının ise çiğ sebzelerden karşılanması öneriliyor. Çiğ tüketilen sebzelerin çözünmez lif içerikleri, pişen sebzelere oranla daha yüksek oluyor. Bu sayede başta kabızlık gibi birçok sindirim sistemi rahatsızlığına karşı koruyucu etki gösteriyor. Öte yandan sebzeler çiğ tüketildiğinde antioksidan içerikleri daha da artıyor. Böylece vücudu zararlı maddelerden arındıran ve yaşlanmayı geciktiren fitobesinlerden daha çok yararlanılıyor.

    Çiğ beslenme kişide bağırsak gazı oluşturarak, kimi zaman şişkinlik sorunlarına da yol açabiliyor. Bu nedenle özellikle karnabahar, brokoli, pırasa gibi sebzelerin çiğ tüketilmemesi önem taşıyor. Lif içeriği daha yüksek olduğu için diyabet ve kolesterol hastalarına çoğunlukla çiğ sebze tüketmesi öneriliyor. Soğan ve sarımsak gibi sebzeler pişirildiklerinde kükürtlü yapılarında kayıp oluştuğu için faydalarını kaybediyor. Bu nedenle gastrit, ülser, reflü gibi sindirim sistemi sorunları olmayan kişilerin sebzeleri çiğ tüketmesi gerekiyor. Patates ise kabuğa yakın kısımlarında oluşabilecek küflerin karsinojenik etki gösterebilmesi nedeniyle çiğ tüketilmemesi gereken sebzelerin içinde yer alıyor.

    Pişmiş mi?
    Günlük sebze tüketiminin en az yüzde 25’inin pişmiş sebzelerden karşılanması gerekiyor. Bu da ortalama bir tabak sebze yemeğine denk geliyor. Sebzeleri pişirirken haşlama, ızgara, tencere yemeği, buharda pişirme gibi yöntemler tercih edilebiliyor. Fakat kızartma yapılırsa hem sebzeler yüksek miktarda yağ çekip, kalori değerleri yükseliyor hem de içerdikleri besin değerleri büyük oranda kayboluyor. Haşlama yöntemi ile pişirilen sebzelerde de bazı vitamin ve mineral kayıpları olabiliyor. Bu nedenle pişirme sırasında uzun süre haşlanmaması, mümkün olduğu kadar diri bırakılması gerekiyor. Eğer tencere yemeği yapılıyorsa sebzelerin çiğden konması ve kavrulmaması önem taşıyor. Öte yandan yemeklerin kısık ateşte pişirilmesi öneriliyor. Buharda pişirme yöntemi ise en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu yöntemde vitamin, mineral ve antioksidan kaybı en az seviyede görülüyor.

    Pişmiş sebzeler, çiğ sebzelere göre daha kolay sindiriliyor. Bu nedenle hazımsızlık, şişkinlik, gastrit ve ülser şikayeti olan kişilerin sebzeleri pişmiş tüketmesi tavsiye ediliyor. Domates, havuç gibi bazı sebzelerde bulunan ve özellikle prostat kanserine karşı koruyuculuk sağlayan likopenin yararları pişirildiğinde daha da artıyor. Mümkün olan en yüksek faydanın sağlanması için bu tür besinlerin sadece salatada değil, yemeklerde de kullanılması gerekiyor.

    Sonuç
    Birçok sebzenin besin değerlerinden mümkün olan en yüksek faydayı sağlamak için çiğ olarak tüketilmesi gerekiyor. Ancak brokoli, karnabahar gibi sebzeler çiğ yenildiğinde kişide şişkinlik ve bağırsak gazı görülebiliyor. Domates, havuç gibi sebzeler ise pişirildiğinde besin değerleri artıyor. Öte yandan günlük beslenme düzeninde alınacak üç-beş porsiyon sebzenin en az birinin pişmiş, diğerlerinin de çiğ olarak tüketilmesi öneriliyor. Bu şekilde çiğ ve pişmiş sebzelerin dengeli biçimde alınması sağlanıyor.

  • Kışın şifa kaynakları

    Kışın şifa kaynakları

    Son yıllarda yapılan araştırmalar; bakliyatların yüksek çeper ve bitkisel protein içerdiğini, B vitamini ve bazı mineraller açısından zengin olduğunu ortaya koydu. Yüksek oranda lif, ancak çok az yağ içeren bakliyatlar sağlık açısından da vazgeçilmezdir. Peki, bakliyatları yakından tanımak ister misiniz?

    Kışın şifa kaynakları

    1) Yeşil mercimek
    Yüzde 24 oranında protein içerir. 1 kg mercimek, 1 kg etteki, 1 kg buğday ekmeğindeki karbonhidrat ve madenleri rahatça karşılar. Ayrıca A, B1, B2, C vitaminleri, kalsiyum, sodyum, potasyum, demir, fosfor, kükürt, çinko, klor, bakır, iyot, albümin içerir. Özellikle kansız, halsiz, sinirli kişilere yararlıdır. İçine et veya kıyma konulmasına gerek yoktur. Biraz sıvı yağ ile pişirilse daha sağlıklı olur ve kolesterol hastaları için risk taşımaz.

    2) Nohut
    Bol fosfat, yüzde 20 civarlarında protein, az yağ, bol karbonhidrat ve lif içerir. Ayrıca demir, kalsiyum, potasyum ve fosfor bulunur. 1 fincan nohut 120 grametteki kadar protein sağlar. Leblebi de nohutun kavrulup kabuğunun çıkarılmış halidir.

    3) Soya fasulyesi
    Yapılan araştırmalar soya fasulyesini hem besleyici hem de yüksek oranda protein sağlayan bir bitki olduğunu gösterdi. Yüksek oranda aminoasit içerir. Dolayısıyla protein açısından aranılan bir sebzedir. Vejetaryenler için de çok yararlıdır. Soyada cinsine göre yüzde 36 protein, yüzde 18 yağ, yüzde 20 karbonhidrat bulunur.

    4) Kuru fasulye
    Kuru fasulyede etten daha fazla albümin vardır. Ayrıca karbonhidrat, kalsiyum, magnezyum, demir, bakır, manganez ve fosfat açısından zengindir. 100 gramında 350 kalori vardır. Zencefil, kimyon, havuç, soğan, kekik ve biberiye katılırsa sindirimi daha kolay olur.

    İlaç gibi sebze brokoli
    Brokoli sadece kanserde değil, aynı zamanda antioksidan özelliğinden dolayı birçok hastalıkta da koruyucu veya tedaviye yardımcıdır. Mükemmel bir A ve C vitamini deposudur. 100 gram brokolide yaklaşık 100 mg C vitamini vardır. Aynı zamanda yüksek oranda potasyum ve kalsiyumda içerir. Bu nedenle kas kramplarında, kemik erimesinde, büyüme çağında ve ishallerde yararlıdır. Brokolide sülforafan ismi verilen sağlığa yararlı doğal bazı kimyasal maddeler vardır. Hayvanlarda yapılan bazı deneylerde sülforafan maddelerinin tümör büyümesine engel olduğu bilimsel olarak saptanmıştır.

    Bademli brokoli (2 kişilik)
    300 gr brokoliyi haşlayın. Daha sonra teflonda hafifçe çevirin. Pişmesine yakın üzerine 40-50 gr kadar iri doğranmış badem serpin. Zencefil, kırmızı pul biber ve soya sosuyla aromalandırın.

    Yazı: Ender Saraç

  • Alzheimer’a karşı Akdeniz diyeti

    Alzheimer’a karşı Akdeniz diyeti

    İngiltere , alzheimer ile savaşta taktik değiştirmeyi tartışıyor. Ülkenin saygın bilim kurumlarından Genel Pratisyenler Kraliyet Koleji ve Ulusal Obezite Forumu’nun iki lideri, Dr. Clare Gerada ve Dr. Davis Haslam İngiltere Sağlık Bakanlığı’na açık mektup yazdı. İkili, Alzheimer ile mücadelenin birincil yöntemi olan ilaçla tedavinin yerine, hastalara Akdeniz diyetinin teşvik edilmesini öneriyor.

    Mektupta, taze meyve ve sebzenin yanında, zeytinyağı ve balıkla beslenenlerin, bu şekilde beslenmeyenlere oranla ‘bunama’ rahatsızlığından daha nadiren mustarip olduğu ifade ediliyor. Konu hakkında onlarca araştırma yapıldığını, ne var ki devletin bunları görmezden geldiğini belirten araştırmacılar, Londra ’da gerçekleşecek G8 Demans Zirvesi’nden ilaç firmalarının menfaatine kararların çıkacağını söylüyor. İlaçla tedavi yerine tüm jenerasyonun, özellikle çocukların, diyet ve sağlıklı beslenme konusunda eğitildikleri takdirde, uzun vadede alzheimer ve demans gibi hastalıkların önünün alınabileceği belirtiliyor.

    Akdeniz diyeti nedir?
    Kalp-damar hastalıklarının Akdeniz Bölgesi insanlarında daha az görülmesi, bilim insanlarının Akdenizlilerin beslenme şekline eğilmesine yol açtı. ‘Akdeniz Diyeti’ adı verilen bu beslenme şeklinde, taze meyve, sebze, balık ve zeytinyağı ağırlıklı olarak tüketiliyor.

    Akdeniz Diyeti için tıklayın !

  • 2014 Yılbaşı için sağlıklı menüler

    2014 Yılbaşı için sağlıklı menüler

    Yeni yıl dileğiniz daha sağlıklı ve fit bir vücuda sahip olmak ise işe yılbaşı gecesi mönünüzü dikkatli bir şekilde hazırlayarak başlayabilirsiniz.

    İnanması zor gelse de yeni yıl sofranız hem iştah açıcı hem de sağlıklı olabilir. İşte diyetisyen Müge Arslan’dan yılbaşı menünüzü hazırlarken işinize yarayacak tüyolar…

    Yılbaşı sofralarında şarküteri ürünlerini mümkün oldukça az tüketiniz. Bu besinlerin içeriğindeki doymuş yağ asitleri özellikle kalp damar sağlığını olumsuz etkiler.

    Şarküteri ürünleri illa tüketmek istiyorsanız da beraberinde C vitamininden zengin yiyecekleri de bulundurun. Şarküteri ürünlerinin içeriğindeki nitrit ve nitratın etkilerini minimuma indirmek için domates, limon, yeşil biber ve maydanozdan oluşan salata en uygun seçenek olacaktır.

    – Kırmızı et yerine balık, tavuk ve hindiyi tercih ediniz. Ancak yediğiniz miktarlarına ve pişirme şekline dikkat ediniz.

    – Yağ tüketimini azaltınız. Katı yağlar yerine sıvı yağları, özellikle zeytinyağını kullanınız.

    – Yemeğinizi yavaş yavaş tüketiniz. Hızlı yerken daha fazla insülin salgılanır, bu da hem yağın vücutta depolanmasına, hem de karaciğerde kolesterol yapımının artmasına neden olur.

    – Kuruyemişler özellikle kalp hastalıklarının önlenmesinde önemli yere sahip besin maddeleridir. Kuruyemişlerde bulunan tekli doymamış yağ asitleri ile bitkisel kolesterolü düşürür. Ama aşırı tüketilmemelidir.

    – Antioksidan etkisi bulunan meyve ve sebzelere ağırlık verilmelidir.

    – Çorba, sebze yemeği ya da cacığınızda 2-3 diş sarımsak tüketiniz. Sarımsak bol miktarda potasyum, fosfor, selenyum, A ve C vitaminleri ile 75 farklı kükürtlü madde içerir. Kan damarlarını genişletir, kanın pıhtılaşma oranını azaltıp damar tıkanmasını önler.

    – İki, üç yemek kaşığı kadar barbunya pilakisi, kuru fasulye ve nohut tüketiniz. Kuru fasulye, nohut, mercimek, börülce ve barbunya hem çok besleyicidir, hem de kalp hastalıklarını ve kanserden koruyucu madde içerir. Bu koruyucu maddelerden biri de diyet lifidir. Diyet lifi, yüksek tansiyonu ve kötü kolesterolü düşürür; kan şekerinin yükselmesini, kabızlığı ve kalın bağırsak kanserini önler.

    Yılbaşı için sağlıklı mönü önerileri

    Yılbaşı Günün Menüsü

    Sabah
    – Çay (şekersiz)
    – 1 kibrit kutusu beyaz peynir
    – Domates, salatalık
    – 5–6 adet zeytin
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve
    – 1 kase yoğurt

    Öğle
    – 1 kase çorba
    – 6 yemek kaşığı sebze yemeği
    – Salata (yağsız)
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve
    – 1 kase yoğurt

    Akşam
    – 1 kase çorba
    – Salata (yağsız)
    – Hindi dolması
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve

    Yılbaşı Mönüsü

    Başlangıç tabağı
    – Somon füme
    – Lakerda
    – Dana jambon
    – Yaprak sarma
    – Beyaz peynir
    – Kaşar peynir
    – Patlıcan salata
    – Haydari
    – Domates-salata söğüş

    Ara Sıcak
    – Karides güveç
    – Sıcak pilaki
    – Salata
    – Özel doğa salatası

    Ana Yemek
    – Palamut ızgara veya kestane iç pilavlı kuzu tandır
    – Meyve/Dondurma
    – Çorba

    Yılbaşı Menüsü
    – Yaprak sarma
    – Beyaz peynir
    – Kaşar peynir
    – Patlıcan salatası
    – Domates, salatalık
    – Sigara böreği
    – Çorba, patates sufle veya su böreği veya peynirli sufle veya tavuk pate
    – Hindi dolması
    – Salata
    – Meyve

  • Diyet neden kişiye özeldir?

    Diyet neden kişiye özeldir?

    Hızlı kilo kayıplarının yağ değil, su ve kas kaybı anlamına geldiğini söyleyen Diyetisyen Gülhan Koca uyarıyor: Sağlığınızdan olmayın.

    Surp Agop Hastanesi’nden Diyetisyen Gülhan Koca, HThayat’a uzmana danışmadan kendi kendine uygulanan diyetlerin neden başarısızlıkla sonuçlandığını anlattı.

    Günümüzde şişmanlık sorunu gün geçtikçe artmaktadır. Bunun en temel iki nedeni ise sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivitedir.

    Şişmanlık ve şişmanlığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle pek çok kişi hayatında en az bir kez diyet yapma girişiminde bulunmuştur. Bu konuda yardım almak için işin uzmanları diyetisyenlere gidenler olduğu gibi kendi bulduğu yöntemlerle zayıflamaya çalışan birçok insana rastlamak mümkündür.

    Kendi kendine zayıflamaya çalışan kişilerin genelde yaptıkları ilk şey gazete, dergi ve internette bulduğu çoğu zaman dönemin “popüler” diyetlerini uygulamaktır. Kimi zaman da komşu, arkadaş, akrabadan aldığı diyeti uygulayarak kilo vermeye çalışırlar. Bazen de diyetisyen olmadığı halde bu işin uzmanıymış gibi diyetle ilgili yazılar yazan farklı meslek gruplarından kişilere giderek bilimsel olmayan diyetler uygulamaktadırlar.

    Diyet neden kişiye özeldir?

    Öncelikle diyetin gerçek anlamının “yeterli ve sağlıklı beslenme programı” olduğunu bilmek gerekir. Bu kişinin kendi metabolizmasına, sağlık durumuna, yaş-boy indeksine, cinsiyetine, vücut yağ oranına, fiziksel aktivitesine ve en önemlisi de alışkanlıklarına göre değişmektedir. Hiçbir uzman desteği almadan, size özel yazılmamış elinize geçen herhangi bir diyetin uzun süre uygulanmasında zorluklar yaşanılması kaçınılmazdır. Kontrolsüz kilo kaybı, sağlığınızda problemler oluşturabilir.

    Sağlıklı olan ayda 2-4 kg vermektir ve amaç bunun %50’sinden fazlasının yağdan gitmesidir. Elinize geçen herhangi bir diyeti uyguladığımızda veya aç kalarak zayıflamaya çalıştığınızda hızlı kilo kayıpları olsa bile yağdan değil, su ve kastan gideceği için sağlığınız tehlike altına girecektir. Kısa dönemde uyku, mide ve bağırsak problemleri, halsizlik, saç dökülmesi, psikolojik sorunlar oluşabileceği gibi uzun vadede kalp ve şeker hastalığı, bazı kanser türleri, kısırlık, regl sorunları gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Amaç kilo kaybetmek iken sağlığınızı kaybedebilirsiniz. Unutmayın ki “diyet kişiye özeldir”. Bu nedenle mutlaka uzman yardımı alarak doğru beslenmeyi öğrenip bir yaşam tarzı haline getirmelisiniz.

    Genel Olarak Bazı Sağlıklı Beslenme Önerileri :

    Ara öğünlerle birlikte en az 5 öğün besleniniz.

    Ortalama 1.5-2 lt su içiniz.

    Rafine edilmiş tüm ürünlerden, kızartmalardan, şekerli yiyecek ve içeceklerden uzak durun.

    Doymuş yağlardan uzak durunuz.

    Yemeklerde ve salatalarda aldığınız yağ miktarını sınırlayın. Ortalama günde 4 tatlı kaşığı kadar tüketiniz.

    Kurubaklagiller, tam tahıllar, sebze ve meyve gibi posalı besinleri tercih ediniz.

    Az tuz tüketiniz.

    Günde en az 45 dk yürüyüş yapınız.

  • Diyet değil yaşam tarzınız olsun

    Diyet değil yaşam tarzınız olsun

    Pazartesi başlayan Salı biten diyet programları mı uyguluyorsunuz. Bu kısır döngü birçok kişi için geçerli malesef, pazartesi diyete başlayıp ertesi gün bitiren her beş kişiden biri olmamak için nelere dikkat edelim;

    Medyatik diyet modasından uzak durun

    Her geçen gün yeni bir diyet programıyla karşılaşıyoruz. Manken, spor eğitmeni, şarkıcı, beslenme bilgisi olmayan doktorlar bile medyada size mucize etkili diyet programlarını sunuyorlar. Peki ya sonrası? Kas kaybından, çeşitli hastalıklara hatta ölüm vakalarına dahi şahit olduğumuz bu beslenme programlarını biz diyetisyenler asla onaylamıyor, önermiyoruz. Bu tarz diyetleri tercih etme nedenleriniz arasında kısa sürede sonuç almanız sanırım ilk sırada geliyor. Ama sonrasında geriye dönüşü zor metabolik sorunlarla uğraşmanız da gerekiyor.

    Diyet değil yaşam tarzı olarak bakın

    Belki hayatınız boyunca diyet yaptınız, kilo verdiniz fazlasıyla geri aldınız. Bu nedenle diyetler sizi irite etti. O zaman bunu bir yaşam tarzı olarak benimsemenizin vakti geldi. Kısa vadede hızlı ve sağlıksız sonuçlar almak yerine yaşam boyu artık kendinize ve yediklerinize dikkat etmenin vakti geldi.

    Sağlıklı yemeklere kolay ulaşabilirsiniz

    Acıktığınızda fast food tarzı besinlere yöneliyor olabilirsiniz ama daha sağlıklı seçenekleri tüketmeniz de mümkün. Çalıştığım semtte veya okul kantininde sadece fast food yiyecekler bulabiliyorum diyorsanız, eğer sizin için mümkünse evden yemek götürmeyi deneyebilirsiniz. İlk zamanlar taşımak zor gelebilir ama kendinize yapacağınız bu iyilik sonrasında rutinleşecek.

    Aburcuburunuz meyve olsun

    Mideniz kazınmaya başladı ve ana öğününüzü tüketmeye zaman var. Hemen bir paket cips yanına kola veya kremalı bisküvi yanına hazır meyve suyu veya buzdolabında sizi bekleyen bir dilim pasta. Eminim çoğu kişi açlığını bastırmak için bu tarz besinlere yöneliyor. Ama daha sağlıklı, diğer besinler gibi fazla kilo aldırmayan, sindirimi hızlandıran ve ülkemizde bolca yetiştirilen meyveleri tüketmeyi unutan bir toplum haline geldik. Çantanızda, arabanızda, işyerinizde çekmecenizde tazesini veya kurusunu bulundurarak ara öğünlerinizi meyve ile zenginleştirebilirsiniz.

    Küçük değişimler büyük sonuçlar getirir

    Sağlıklı beslenmek ve kilo vermek için günlük yaşantınızda büyük bir zaman ayırmanız gerekmiyor. Küçük akıllıca değişimler yeterli olacak. Örneğin yemeklerinizi az yağlı tercih ederek, kızartmadan, hamur işlerinden uzak durarak göbekteki yağları gün be gün eriteceksiniz, metabolizmanızı hızlandırmak istiyorsanız uykunuzdan yarım saat feda edip yürüyüş yapabilirsiniz, asitli ve şekerli içecekler yerine su, maden suyu, ayran tercih ederek hem ekstra kilo artışından hem de ödemden kurtulacaksınız, yemeklerinizi uzun sürede yemeğe ve daha çok çiğnemeye çalışın böylelikle tokluk hissiniz artacak ve daha az yemek yiyeceksiniz.

    Diyetisyen Özlem Sert Aydın – Milliyet

  • Zayıflamanızı kolaylaştıracak ek besinler…

    Zayıflamanızı kolaylaştıracak ek besinler…

    Ek besinler ne durumlarda alınmalı?

    Kişi kilosuna göre protein almalı. Örneğin 55 kiloysanız vücudunuzun günde 55gr. proteine ihtiyacı var. Gel gelelim, spor yaptığınızda vücudunuzun protein ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyacınızı normal besinlerle gidermekse oldukça güç bir hal alıyor. Aynı zamanda normal besinlerle karşılamaya çalışmanın; yağlanma ve kolesterol riski var.
    Bu sebeple kalorisi daha aza indirilmiş, sıkıştırılmış besin dediğimiz bu tip ürünleri tercih etmeniz daha yararlı.

    Bu ürünlerin herhangi bir zararı var mı?
    Bazı doping ürünleri iç organları zedeleyip, aşırı kıllanma yapabiliyor. Ama bu tip ek besinlerde sıkıntı gözlemlenmiyor. Gel gelelim, insanların vücut ve bünyeleri farklı olduğu için farklı tepki gösterebilir. Yine de doktora danışmakta fayda var. Örneğin herhangi bir rahatsızlığı olup, özel hassasiyeti olanlar tarafından kullanılmamalı.
    Genelde karşılaştığımız sağlık problemleri, eczanelerde satılan yağ yakıcılar tarafından oluşuyor. Reçete ile satılan ürünler kulaktan kulağa kullanılmamalı. Sırf komşunuz kullanıp zayıfladı diye size de aynı etkiyi göstermesini beklemeniz saçma olacağı gibi sağlığınızı da olumsuz etkileyebilir.

    L-Carnitine nedir?
    L-Carnitine bir yağ asididir. Vücudun kendi üretemediği şeyleri bir şekilde dışardan almamız lazım, bu ihtiyacımızı bu tarz ürünlerle karşılayabiliyoruz. Aynı zamanda vücutta yağların parçalanmasına neden oluyor. Spordan önce kullanılan L-Carnitine, spor yapmadan kullanmak pek doğru olmayacağı gibi spor yapmadan kullanıldığı takdirde bir etki sağlamıyor.
    CLA500 nedir?
    Bu ürün günde 3 sefer yemeklerden önce kullanılıyor ve özellikle karın bölgesindeki yağlanmayı azaltıyor. CLA, kullanırken 3 öğün yemek yemek zorunda olduğunuz için, öğünlerinizi de düzenlemiş oluyor aynı zamanda. “Aç kalarak kilo verme” yanlışına düşmenizi önlüyor. Zayıflamak için öğünü 1’e düşürdüğümüzde metabolizma da yavaşlıyor haliyle, bu sayede CLA metabolizmanızın hızlanması için de ideal. Ayrıca performansı da arttırıyor.

    Peki, sürekli tek tip besin tüketmek doğru mu?
    Her sporun kendine has bir beslenme tarzı olmalı. Kilo vermek isteyenler protein almalı ama daha kalorisi düşük proteinleri tercih etmeli. Kişisinin sportif amacıyla ilgili bir durum bu. Kilo vermek isteyenler özellikle süt ürünleri, beyaz et, sebze ve meyve tarzı besinleri tercih etmeli.
    Beyaz et, kırmızı ete nazaran kalorisi daha az ve daha çabuk sindirildiği için daha çok tercih ediliyor. Ama yine de tek tip beslenmek insan yapısına uygun değildir. İnsan vücudunun her çeşit yiyeceğe ve vitamine ihtiyacı var.

    Kaynak : womenist

  • Zayıflamak için içiyorsanız…

    Zayıflamak için içiyorsanız…

    Fazla kilolardan kurtulmanın en sağlıklı ve kalıcı yolu hiç kuşkusuz beslenme ve diyet uzmanı eşliğinde bilinçli bir beslenme programı uygulamaktan geçiyor. Ancak uzmanların tüm uyarılarına rağmen birçok kişi arkadaşlarından aldıkları diyet listeleri veya kulaktan dolma bilgilerle zayıflamaya çalışıyor. Oysa diyet hakkında toplumda yaygın bilinen birçok efsane hem sağlığı riske atıyor hem de verilen kiloların tekrar fazlasıyla alınmasına neden oluyor.

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Ekin Altın, diyetler hakkında doğru bilinen efsaneleri anlattı. “Ekmek yersem kilo alırım” ya da “limonlu, sirkeli su içmek zayıflatır” düşüncesinin yanlış olduğunu belirten Altın, şunları dile getirdi:

    “Ekmek bizim için en önemli ve en doğru karbonhidrat kaynağı. Ekmeksiz bir beslenme programı düşünülemez. Tam buğday, çavdar ve tam tahıllı ekmekler hem glisemik kontrolü sağlamaya, hem de enerji ihtiyacımızı karşılamaya yardımcı oluyor.

    Alınması gereken enerjiye göre, miktarlarına dikkat ederek ekmek tüketmeniz kilo almanıza değil, sağlıklı beslenmenize katkıda bulunacaktır. Limonlu/ sirkeli su içmek bazik etki gösterdiği için vücuttaki asitleri temizlemeye yardımcı oluyor. Asitleri nötralize etmek yağların serbest kalmasını sağlıyor. Ancak bu yağlar, sadece diyet ve egzersiz yaparak yakılabiliyor.”

    “MEYVEYİ MİKTARINA DİKKAT EDEREK TÜKETİN”
    “Bir öğün atlasam kârdır.” Düşüncesinin yanlışlığına değinen Altın, sınırsız meyve tüketimi konusunda ise şunları ifade etti:

    “Diyet süresince bol meyve ve çiğ sebze tüketebileceğimizi düşünürüz. ‘Ne de olsa kalorisi yoktur’ deriz. Çiğ sebze için sınırlama yokken meyve için aynısı geçerli değil. Çünkü meyveler şeker oranı yüksek besinlerdir ve basit şeker içerirler. Almanız gereken kaloriye bağlı olarak değişmekle beraber, günde ortalama 3-4 porsiyon meyve tüketebilirsiniz. 1 porsiyon meyve; 1 küçük boy elma, 1 orta boy mandalina, 1 orta boy ayvanın 1/3’ü, 3 adet kuru kayısı veya 1 adet kuru incire tekabül ediyor. Özellikle glisemik indeksi düşük olan meyveleri ana öğünler yerine, ara öğünlerde miktarlarına dikkat ederek tüketmeniz en uygun olanı.”

    “YEMEKTEN ÖNCE SU İÇMEK DOĞRU DEĞİL”
    Diyet sırasında yağı, karbonhidratı ya da proteini tamamen kesmenin doğru olmayacağına dikkat çeken Altın, “Yemekten önce bir bardak su içersem iştahım kesilir ve kilo veririm.” düşüncesinin de yanlış olduğunu vurguladı.

    Altın, şunları dile getirdi: “Yemekten hemen önce su içmek doğru değil. Çünkü su, bazikliğe yakın özelliğinden dolayı midenin asidik yapısını bir miktar nötralize ediyor. Oysa midenin sindirim aşamasında özellikle de proteinlerin sindirimi için asidik yapıda olması gerekiyor. Proteinlerin tam sindirilememesi, bağırsaklara gelen kalıntıların burada aşınmalar oluşturmasına neden olabiliyor. Aşınmaların olması ve çok fazla tekrarlanması, bağırsakta yaralar oluşmasına, hatta yırtılma ve delinmelere kadar giden sonuçlara yol açabiliyor. Ayrıca yemek öncesi su içmek mide boşalmasının hızlı olmasına ve bağırsaklara gelen yiyeceklerin hızlı emilimine sebep oluyor. Hızlı emilim kan şekerini de hızlı yükseltiyor. Bu yüzden suyu, yemeklerden hemen önce içmek yerine en az 15-20 dakika önce içmek en doğru olanı. Ayrıca suyu 15-20 dakika önce içmek iştahımızı biraz olsun baskılayabiliyor. Çünkü beyinde açlık ve susuzluk sinyalleri birbirine çok yakındır ve bu yüzden her açlık hissedildiğinde su içmek doğru bir hareket olacaktır.”

    “ALKOLLÜ İÇECEKLER FAZLADAN KALORİYE NEDEN OLUR”
    Haftada 1-2 kez, 30 dakikalık egzersizlerin yetmeyeceğinin altını çizen Altın, protein diyeti ile hızlı ve sağlıklı zayıflamanın da mümkün olmayacağını belirtti.

    “Alkollü içecekler fazladan kalori almama neden olmaz.” fikrinin yanlışlığına işaret eden Altın, “Alkollü içeceklerin kalorili olmadıkları kesinlikle yanlış. 1gram karbonhidrat ve 1 gram protein 4 kkal enerji verirken, alkol 7 kkal enerji veriyor. Ayrıca alkol vücutta şeker gibi metabolize olup yağ gibi depolandığı için fazlası bize kilo olarak geri dönüyor.” diye konuştu.

    “ÇAY VE KAHVE SUYUN YERİNİ TUTMAZ”
    Altın, “şekersiz olduğu sürece sınırsız çay ve kahve içilebilirim” anlayışının da hatalı olduğunu belirtti. Altın, şöyle devam etti:

    “Şekersiz çay, kahve içmek bize kalori aldırmaz. Ancak fazla çay ve kahve içerek sıvı ihtiyacımızı karşılıyor gibi düşünmemiz su içmeyi aksatmamıza neden oluyor. Oysa bu içecekler suyun yerini kesinlikle tutmazlar. Aksine çay ve kahve, kafein içerdikleri için fazla miktar tüketildiklerinde diüretik etki göstererek vücuttan sıvı kaybına yol açıyor. Sıvı ile birlikte elektrolitlerin, özellikle de sodyum, potasyum ve klorun kandaki seviyelerinin azalması durumu da ciddi sağlık problemleri oluşturabiliyor. Ayrıca çay ve kahveyi yemeklerin hemen üzerine içmek, içerdikleri tanenler nedeniyle demir emilimini de engelliyor. Bunların hepsi göz önünde bulundurularak çay ve kahveyi yemeklerden 1,5 – 2 saat sonra ve toplamı 5-8 fincanı geçmeyecek şekilde tüketmek doğru olacaktır.”

  • Bayramlık detoks

    Bayramlık detoks

    Bayram kilolarınızdan kurtulmanız için özel bir detoks programı hazırladım, deneyin 2-3 günde incelmeye başladığınızı fark edeceksiniz.

    Sabah mutlaka erken kalkın. Ilık ballı, limonlu su içtikten sonra 1 saat hafif yürüyüş yapın ya da yüzün. Egzersiz sonrası öğleye kadar 1-2 kez büyükçe bir kâse ılık komposto için. Öğleden akşama kadar sebzeli detoks yemeği tüketin. Akşam saat 19.00 civarında iki kâse detoks yemeği, 1 kâse komposto yiyin. Akşam yemeğinden sonra sadece detoks çayı için.

    Sebze yemeği

    Malzemeler
    1 bağ semizotu
    2 adet kabak
    2 avuç taze fasulye
    6-7 adet taze zencefil
    1 tatlı kaşığı zerdeçal
    Yarım tatlı kaşığı kişniş
    1 tatlı kaşığı limon suyu
    1 çay kaşığı tuz
    Su

    Hazırlanışı: Semizotunu iyice yıkayın. Tüm malzemeyi derin bir tencerede sebzeler diriliğini kaybetmeyecek şekilde pişirin. Suyun miktarını dilediğiniz kadar ayarlayabilirsiniz.

    Detoks çayı

    Malzemeler
    1.5 lt. alkali su
    2 yemek kaşığı yasemin çayı
    2 yemek kaşığı rezene
    1 yemek kaşığı hindibağ
    1 yeşil elmanın kabukları
    2 adet kabuk tarçın
    Yarım limonun kabukları

    Hazırlanışı: Malzemeleri sadece 1-2 dakika kaynatın. 6-7 dakika demleyin. Süzdükten sonra ılınmasını bekleyin. Ilınan çayı bal ya da hurma şurubuyla tatlandırın. İçerken bardağın yarısına çay, yarısına da soğuk madensuyu, 1 ince dilim limon, birkaç yaprak taze nane ve biraz buz koyun.

    Ödem çözen masaj yağı

    Malzemeler
    1 çay kaşığı nane yağı
    1 tatlı kaşığı hindistancevizi yağı
    1 çay kaşığı mandalina yağı
    1 çorba kaşığı iri öğütülmüş yulaf
    1 tatlı kaşığı gül suyu

    Hazırlanışı: Tüm malzemeyi derin bir kaba koyun. Tahta bir kaşıkla karıştırın. Özellikle göbek, popo, kalça, bele kuvvetli şekilde 10-15 dakika masaj yaparak uygulayın.

    Komposto

    Malzemeler
    3 adet orta boy yeşil elma
    2 adet kabuk tarçın
    1 avuç dut kurusu
    3-4 adet karanfil
    1.5 litre su

    Hazırlanışı: Elmaların çekirdeklerini çıkarın ama kabuklarını soymayın. Tüm malzemeyi derin bir tencereye koyup kaynatın. Ilık olarak için.

    %100 Detoks Diyeti Deneyimlerimiz için tıklayın !