Etiket: sağlıklı beslenme

  • Ailece diyet yapmanın yolları

    Ailece diyet yapmanın yolları

    Aile içinde bir kişinin bile diyette olması veya tersine sağlıksız beslenmesi diğer tüm fertleri etkiler. İşte ailecek sağlıklı beslenerek form korumanın tüm yolları…

    “Akşam yemekte makarna ve patates kızartması vardı dayanamayıp yedim”, “Bu haftasonu ailece mangal yapacağız, diyete bir gün ara versem iyi olur”, “Annem ev baklavası yaptı, şimdi yememek olmaz”… Bunlar kilo vermek isteyen ancak başaramayan kişilerden duymaya alışık olduğumuz yüzlerce bahaneden sadece birkaçı.

    Oysa diyet yapmak; “diyette olma” kavramının zayıflama, düşük kalorili besinler tüketmek zorunda kalma, kişiye özgü yemek pişirme olarak algılandığı son zamanlarda aile içinde beslenme düzeninde birtakım değişiklikler yapılması gerektiği akla gelmektedir. Bu sebeple de aile içinde bir kişinin bile diyette olması tüm fertlerin beslenmesine yansır.

    Diyetin gerçek anlamı gün boyunca yenilen gıdaların toplamıdır. Diyetine dikkat eden kişi tüm gün yediklerine dikkat eden kişi olmalıdır. Bu düşük kalori almak veya evde farklı yemekler pişirip yemek olarak algılanmamalıdır.

    Evde ne pişiyorsa onu yiyin

    Diyet yaparken doğru bilinen en büyük yanlış evde pişirilmiş yemeği tüketmek yerine yağsız, haşlama veya ızgara gibi tek tip pişirme yöntemleri ile hazırlanmış yemekleri tüketmektir. Oysa ki kilo vermenin en büyük amacı bu kiloyu korumaktır. Kiloyu korumanın temelinde günlük beslenmenizin dışında yiyeceklerle zayıflama yöntemi yoktur. Aksine evde pişen veya iş koşullarında bulabileceğiniz yemekler tüketerek kilo verilmelidir ki; kişiler kilo verdikten sonra aynı yaşam şekillerinde diyetisyen yardımı olmadan kendi kendilerine ne yapabileceklerini bilerek devam ettirsinler.

    Diyet yaparken uzun süre evden kendine sürekli haşlanmış sebze ve yağsız salata yapan bir kişi hedef kilosuna gelince bu beslenme ile devam etmekten sıkılır ve dışarıdaki tercihlerinde doğru seçme bilincini de oturtamadığı için bocalar ve hızla kilo alabilir. Bu sebeple aile diyeti sağlıklı beslenmeyi içinde barındırdığı sürece herkesin kolaylıkla uyum sağlayabileceği bir yeme biçimi olur.

    Sağlıklı beslenmek diyetin en önemli ögesidir. Kilo vermeye çalışan veya kilosunu dengede tutmaya çalışan her aile bireyi birlikte aynı diyeti uygulayabilir. Bu bir çeşit sağlıklı yeme planı olarak tanımlanabilir.

    Sağlıklı yeme planı aile diyetinin temelini oluşturur. Kaliteli yaşam için doğru beslenme alışkanlıklarını uygulamak gerekir. Bu sebeple aile diyetinde ilk adımı; sağlıklı beslenme ikinci adımı egzersiz alır. Bu adımları açacak olursak;

    Aile diyeti için sağlıklı yeme planında;

    Alışveriş yaparken herkes için sağlıklı ürünler seçilmiş olacağı için buzdolabının rafları evde yaşayan kişi sayısına bölünmeyecektir. Bu sayede 4-5 çeşit peynir, süt, ekmek, sebze veya içecekler olmayacak sağlıklı olan besinler tercih edilecektir.

    Bilinçsiz ve yanlış diyet yapan kişiler genelde tek başlarına yemek yemeği tercih ederek kendilerini aileden soyutlarlar. Ailede herkes sağlıklı beslenir ve yediklerine dikkat ederse bu durum ortadan kalkar.
    Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği hep birlikte tüketileceği için aile fertleri birbirlerine vakit ayırmış olacaktır. Bu sayede gerek yetişkinler kendi aralarında gerekse çocuklarla ebebeynler arasında iletişim ve paylaşımlar artacaktır.

    Ailece yapılan beslenmede birtakım olumsuz yeme davranışları varsa bunları değiştirmek daha mümkün olacaktır. Ebebeynlerin yeme alışkanlıkları çocukları da olumlu olumsuz etkileyecektir.

    Özellikle kazandırılması gereken alışkanlıklar:

    Yemek yerken yanında mutlaka bir sıvı alınacaksa bunu su olarak tercih edin. Son yıllarda hazır meyve suları ve asitli içeceklerin yüksek miktarlarda tüketildiği bilinmektedir. Boş kalori olarak da adlandırılabilen bu içecekler besin içerikleri açısından düşük olup karbonhidrattan zengin içeceklerdir. Yüksek miktarda tüketimleri kilo aldırır, kemiklerden kalsiyum çekimine sebep olur ve dehidratasyonu oluşturur.

    Sabah kahvaltılarında mutlaka domates, salatalık, biber, maydanoz gibi taze çiğ sebzeler ve taze meyveler bulunsun. Sabah kahvaltısında vitamin ve mineral açısından en önemli ilk besin kaynakları çiğ sebze ve meyvelerdir. Herkese enerji verir ve direnç, konsantrasyon sağlar.

    Ev yapımı ekmekler hem sabah kahvaltısı hem de diğer öğünlerde olmazsa olmaz besin olmalıdır. Sağlıklı diyetin en önemli enerji kaynağı ekmektir. Özellikle tam buğday unu ile yapılmış ekmekler ev yapımı ile zenginleştirilerek daha da sevilir olmuştur.

    Sabah kahvaltısında kimi zaman sebzeli veya peynirli gözleme, börek, simit gibi ev yapımı hamur işi besinlerle de haftada 1-2 gün değişiklik yapılarak kahvaltı zenginleştirilebilir.
    Aile diyetinin bireylere kazandıracağı en iyi alışkanlıklardan bir tanesi ara öğün yapmaktır. Akşam yemeğinden 2- 2,5 saat sonrasında taze meyve iyi bir ara öğündür.
    Yemek sonrası tatlı alışkanlığı yerini daha sağlıklı alternetiflere bırakır. Örneğin meyve ve dondurmadan oluşan bir tatlı, 1 kâse kuru meyve kuruyemiş karışımı veya sütlü bir tatlıda tercih edilebilinir.

    Alışveriş esnasında dikkat edilecekler;

    Yarım yağlı süt ve yoğurt tercih edilmelidir. Evdeki çocuklar için bile artık yağı azaltılmış kalsiyumla desteklenmiş sütleri tüketebilir.
    Peynir için yarım yağlı ve az tuzlu olan bir beyaz peynir ailede herkesin rahatlıkla tüketebileceği doğru bir tercih olacaktır.
    Alışveriş sırasında atıştırmalık besinler olarak; kuru meyveler, kuru yemişler veya ev yapımı kek, kurabiye, grisini ve kepekli bisküvi alınmalıdır.

    Aile diyetinde evde doğru pişirme ve hazırlama teknikleri uygulanmalıdır.

    Örneğin;
    Kızartma hariç tüm pişirme yöntemleri sağlıklıdır.
    Salata her öğünün vazgeçilmezi olmalıdır, sofrayı o süslemeli ve renk vermelidir. Salataya kişi başı 1 yemek kaşığı kadar zeytinyağı ilave edilmelidir. Salatanın içeriğindeki vitaminlerin emilimi için mutlaka koymak gerekir.
    Yemeğin yanında asitli içecekler ya da hazır meyve suları tüketilmemelidir. Bu alışkanlığı olan ebebeynler çocuklarına kötü örnek olmaktan öteye gitmez. Çünkü bu içecekler boş kaloriye sahip katkı maddesi ihtiva eden sağlıksız alternatiftir. Yemeği bütünleyen güzel bir salata ve yanında yoğurt/cacık olmalıdır.

    Aynı yemekler tüketilebilir fakat herkesin porsiyon miktarı farklıdır!

    Her bireyin yaşına; cinsiyetine; beden kitle indeksine; sağlık durumuna ve sosyal yaşamına göre alması gereken kalori farklıdır. Bu sebeple aile diyetinde değişmesi gereken tek nokta tüketilmesi gereken porsiyon miktarlarıdır. Sağlıklı beslenmenin en önemli kuralı her çeşit besini bir arada tutan bir tabak modelidir. Bu diyette yasak bir besin yoktur. Herkes alması gereken porsiyonlarda aldığı sürece sıkıntı olmayacaktır.

    Kronik hastalığı olan varsa diyetinde farklılıklar olabilir.

    Diyabet, kalp, böbrek, karaciğer hastaları ve sindirim şikâyeti olan varsa yemeklerin yapımında birtakım farklılıklar olmalıdır. Kızartma harici tüm pişirme yöntemleri ile hazırlanan yemeklerden tüketilse de şekersiz olması, tuzsuz olması, sakadat kullanılmaması, az salçalı yapılması, gaz yapıcı besinlerle yapılmaması gibi daha birçok kısıtlama olabilir. Bu sebeple özel diyet alan aile bireyleri diyetine dikkat etmelidir.

    Sporunuzu da ailece yapın

    Ailenin sağlıklı yaşam konusunda ikinci adımı spor yapmak olmalıdır. Bu konuda birlikte açık hava yürüyüşleri en güzel tercihtir. Bunun dışında birlikte oynanacak tenis, voleybol, besketbol veya grup egzersizleri de beraber vakit geçirmeyi sağlar. Ya da birlikte gidilen spor merkezinde kişinin istediği spor türüne göre egzersiz tercihi farklılaşabilir. Birlikte hareket etmek isteksiz olan aile ferdine teşvik edici olacağı için sonuçta alınan zevk ve mutluluk aynıdır.

    İlgili Konular ;)

    Diyet Soru / Cevap
    Kilo Almak İsteyenler !
    Diyet Başarı Öyküleri
    Dukan Diyeti Deneyimlerimiz

  • Selülit’ten Kurtulma Yolları

    Selülit’ten Kurtulma Yolları

    Selülit neredeyse bütün kadınların kabusu. Yazın gelmesiyle birlikte mayolar,bikiniler,kısa elbise ve eteklerde ortaya çıktı. Sizde bu yaz güzel bacaklara sahip olmak istiyorsanız işte size öneriler.

    Selülite karşı savaş açın;

    •Tuz ve tuzlu gıdaları kısıtlayın. Günlük 0,5 gramdan daha fazla tuz almayın, diyet tuzunu tercih edin. Yiyeceklerinizde tuz yerine baharat, limonla tatlandırmalısınız.

    •Doymuş yağ ve karbonhidrat alımını en aza indirin. Su açısından zengin, tuz açısından zayıf beslenin. Protein zengini gıdalar (balık, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanı ve yumurta) ödemi önler.

    •Vücudun fazla suyunu atması için beyaz ve kırmızı turp, maydanoz, kereviz, çilek yiyin.

    •Alkol ve nikotinden kesinlikle uzak durmalısınız.

    •Günde en az iki litre su içmelisiniz. Sabah kahvaltıdan önce, gece yatarken iki bardak su için.

    •Sıvı ihtiyacınızı kahve, çay, kola gibi selülit yapan içeceklerle karşılamak yerine su ya da ayran için.

    •Vitamin ve mineral alın. A ve E vitaminleri deriyi düzgünleştirir, magnezyum metabolizmayı harekete geçirir, fosfor ve silisyum dokuları kuvvetlendirir.

    •Yapay tatlandırıcılardan, renklendiricilerden ve besin desteklerinden uzak durun.

    •Bol bol sebze ve meyve yiyin. Özellikle koyu renkli olanlarını tüketin. Koyu kırmızı (karpuz, domates, elma ve kırmızı greyfurt-portakal, siyah üzüm), koyu yeşil (elma, ıspanak, brokoli, biber), koyu sarı (mango) sebze ve meyvelere öncelik verin. Meyveleri yemekten en az iki saat sonra tüketin.

    •Şekeri kesin. Şekerlemelerden, tatlılardan uzak durun.

    •Vücudun fazla suyunu atması için beyaz ve kırmızıturp, maydanoz, kereviz, çilek ve pilav yiyin.

    •Patates, pirinç, elma, havuç su tutucu gıdalardır. Bunlardan tüketmemeye gayret edin.

    •Günlük gıdanın yüzde 75′ini sebze, meyve, baklagillerden, geri kalanını ise hayvansal gıdalardan olacak şekilde düzenleyin.

    •Dil peyniri hariç diğer peynirleri suda bekleterek yiyin.

    •Rezene, elma kabukları ve yeşil çayı karıştırarak hazırladığınız bitki çayını günde en az dört kere içemeye çalışın.

    •Haftada iki kez balık tüketmeye çalışın çünkü balıkta bulunan fosforun dokuları kuvvetlendirici etkisi vardır.

    •Mümkünse her gün bir demet maydanoz, kereviz, lahana ve enginar yiyin.

    •Yemeklerde kızartma yerine haşlama ya da buğulamayı tercih edin.

    •Birçok antiselülit kremleri deriye hemen girmeyi ve doğrudan doğruya yağ hücrelerini etkilemeyi amaçlıyor. Selülit tamamen kaybolmasa da bu ürünlerden bazıları sayesinde azalabiliyor.

    •Selülitin yok edilmesi için masaj en etkili yöntemlerden biridir. Evde kendi kendinize masaj yapabilirsiniz. Antiselülit kremlerinin dokulara etkisi, daha önce masaj yapıldığı takdirde iki kat daha fazla olur. Nedeni, lenf ve kanın harekete geçmesidir.

    •Sürekli yüksek topuklu ayakkabılar giyinmek, yanlış şekilde yürümek ya da kambur şekilde oturmak da selülitin oluşma nedenleri arasındadır. Çünkü bunlar toplardamarlarda ve lenf damarlarında kanın geriye doğru akışını olumsuz yönde etkilerler.

    •Fazla güneşte kalmak selüliti artırıyor bu nedenle çok fazla güneşe maruz kalmamalı ve güneş koruyucu kremlerde yüksek faktörlüleri tercih etmelisiniz.

    •Selüliti azaltabilecek en iyi yol egzersiz yapmaktır. Özellikle haftada en az 3 kez 35 dakika sürecek aerobik aktivite yapın. Yürüyün, bisiklete binin, yüzün, dans edin.

    İlgili Konular ;

    9 Dakikada Selülite Son!
    Selülit; nedenleri ve çözümleri
    At Kılı Fırçası İle Selülite Elveda

  • İdrar Kaçırmaya 15 Dakika’da Son

    İdrar Kaçırmaya 15 Dakika’da Son

    Kadınların sosyal ve psikolojik sorunlar yaşamasına sebep olan idrar kaçırma problemi cerrahi yöntemle 15 dakikada sona eriyor.

    İdrar Kaçırma Niçin Önemlidir?

    Hayati tehlike içeren bir sorun olmamakla birlikte yaşam kalitesini sosyal ve cinsel anlamda bozmaktadır. Sürekli ıslaklığa ve ped taşımaya bağlı olarak vajinada enfeksiyonlara sebebiyet verebilir Cinsel aktif yaştaki kadınların seksüel yaşamlarını da olumsuz yönde etkileyen bu sorunun tedavisi son derece önemlidir.

    Birçok hasta gurubu hala bu sorunu dile getirmekten çekinmektedir. Özellikle doğum yapan ve yaşlı hastalar bunun kadın hayatının kaçınılmaz bir sonu olduğunu düşünmektedir. Oysaki son yıllarda tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemelerle yaşamın hangi döneminde olursa olsun tedavisi mümkün olan bir sağlık sorunudur.

    İdrar Kaçırma Nedenleri Nelerdir?

    Gebelik ve doğum yapmış olmak.Gebelik sırasında görülen idrar kaçırma genellikle doğumdan kısa bir süre sonra düzelir. Vajinal yoldan doğum yapan özellikle iri bebek doğuran ve doğumun 2. evresi dediğimiz çıkım döneminin uzun sürdüğü hastalarda görülme sıklığı fazladır.İdrar kaçırmanın diğer nedenleri; Sigara kullanımı (Risk 2-3 kat artmaktadır. Sigara kullanımı antiöstrojenik etkisiyle kollajen sentezini azaltmakta, kronik obstrüktif akciğer hastalığına yol açıp öksürük sebebi ile idrar kaçırmayı arttırmaktadır.),Diyet (Çay, kahve, kola gibi diüretik( idrar söktürücü) etkisi fazla olan sıvıları çok tüketenlerde artar.),İlaçlar (Sedatifler, bazı kalp ve tansiyon ilaçları ile antidepresanların bir kısmı yan etki olarak idrar kaçırmayı arttırır.),Sistemik ve bazı nörolojik hastalıklar(Diyabet, multipl skleroz, parkinson ve omurilik yaralanmaları idrar kaçırma nedenlerindendir.),Obesite ve Kronik kabızlık (Karın içi basıncını arttıran aşırı kilo ve kabızlıktaki sürekli şiddetli ıkınmalar pelvis ( taban kaslarını) zayıflatır.) ve Menopoz (Menopozlu yıllarda azalan östrojen hormonundan dolayı doku yapısı gevşer.)

    İdrar Kaçırma Tipleri Nelerdir?

    Stres Üriner İnkontinans ( Stres Tipi idrar kaçırma )
    Öksürme, hapşırma, zıplama, ıkınma gibi karın içi basıncının arttığı durumlarda görülen idrar kaçırmadır. %30-40 oranında görülür. Mesane boynu ve idrar deliğinin (üretra) anatomik destek yapılarının zayıflaması sonucu oluşur. Bu şikayeti olan kadınların büyük bir çoğunluğunda aynı zamanda rahim ve idrar kesesinin taban kısmının da aşağıya, vajene doğru kısmen veya ileri derecede sarkması söz konusudur ve vajinadan dışarı çıkan, ele gelen şişlik ortaya çıkar
    Urge İnkontinans ( Sıkışma Tipi İdrar Kaçırma )
    Acil idrar yapma isteği ile birlikte veya bu hissin hemen sonrasında görülen idrar kaçırmadır. Hastaların büyük çoğunluğunda neden bilinmemektedir. Mesane gelen idrarla dolarken ani ve kontrolsüz kasılmalar olur. Kontrolsüz olan kasılmalar sonucu acil idrar yapma zorunluluğu görülür. Genellikle artmış gündüz idrar yapma sıklığı ve gece de 1 kereden daha fazla idrara kalkma şeklinde görülür. Görülme sıklığı %20-30 oranındadır.
    Mix İnkontinans ( Karma Tip İdrar Kaçırma )
    Yukarıda anlatılan 2 tipin bir arada olması durumudur. %25-35 oranında görülmektedir.
    Taşma İnkontinans ( Taşma Tipi İdrar Kaçırma )
    Mesanenin yetersiz boşalmasına sekonder olarak az miktarda olan idrar kaçırmadır.Diyabetik nöropati, omurilik yaralanması ve multipl skleroz da görülür.

    Tedavileri Nelerdir?

    KONSERVATİF TEDAVİ

    Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri: Günlük sıvı alımının 1800-2400 ml arasında olması önerilir. Alkollü içecekler, süt ve süt ürünleri, kafeinli içecekler, çay, fazla baharatlı yiyecekler, suni tatlandırıcılar gibi besinlerin azaltılması önerilir. İdeal kiloyu korumak ve sigarayı bırakmak tüm idrar kaçırma tiplerinde etkisi olan yöntemlerdir.

    Mesane eğitimi: Haftalık artan süreler ile sadece belirli zamanlarda idrar yapmanın öğretildiği ve yaklaşık hasta uyumuna göre 6-8 hafta süren bir programdır.

    Pelvik taban kas egzersizleri (Kegel egzersizleri): Vajina ve makat etrafını saran kaslarınızı beraber kasarak idrar ve gaz çıkışını durduracakmış gibi kasmanız hedeflenir. Bu egzersizlerin sayısı ve süresi giderek arttırılır. Hastalara özel egzersiz kartları verilir.

    CERRAHİ TEDAVİ

    Ameliyat ile idrar kesesi ve idrar boynu arasındaki açı düzeltilerek istem dışı idrar kaçırma ortadan kaldırılmalıdır . Sarkmayı ve açı bozukluğunu düzeltmek için farklı ameliyat yöntemleri mevcuttur. İdrar borusunun altına açıyı düzeltmek amacı ile vucut için herhangi bir zararlı etkisi olmayan destekleyici bir bant gevşek olarak yerleştirilir. Bu bant idrar boynunun altını destekleyerek öksürmek veya hapşırmakla karın içi basıncı arttığında ortaya çıkan idrar kaçma durumunu engeller. TVT veya TOT kısaltmaları ile ifade edilen bu tip asıcı ameliyatlar ile idrar kaçırmada % 90’lar civarında başarılı bir düzelme sağlanır. Bu tip bir ameliyat uygulaması sonucunda hastalar sıklıkla aynı gün taburcu edilir.

    Merkezimizde idrar kaçırma ameliyatları sırasında zor doğumlardan kalan perine yırtıkları, vajinal genişlemeler ve deformasyonlarda aynı seansta basarıyla opere edilmektedir. İdrar kaçırma problemi olmayan ama bu tür sarkma şikayeti olan hastalarda yine cerrahi daraltma yöntemiyle tedavi edilmektedir.

    Son olarak uygulanan sling operasyonları için ne dersiniz?

    Bu yöntemi kullanmamızın sebepleri
    • En başarılı yöntem oluşu
    • Müdahale süresinin kısalığı (yaklaşık 10-15 dakika)
    • Hastalara aynı gün, yürüyerek eve dönebilme imkanı sunabilmesidir.

    İlgili Konular ;

    Doğum sonrası idrar kaçırma
    İdrar kaçırma ve tedavisi
    Doğum sonrası idrar kaçırma
    Jinekoloji

  • Selülit diyeti

    Selülit diyeti

    Hem kilolarınızdan hem selülitlerinizden kurtulmak istiyorsanız bu diyeti mutlaka uygulayın.

    Beslenme alışkanlıklarımızı düzenleyerek selülit oluşumunu engellemek ve oluşmuş selülitleri azaltmak mümkün!

    Sağlıklı beslenmek, selülitlerden korunmak ve zayıflarken selülitleri azaltmak için:

    1- Bol su için; günde 2,5- 3 litre… Su vücutta yağ yıkımını hızlandırıp lenf dolaşımını düzene sokarak, zayıflarken oluşmuş selülitlerin azalması için çok önemlidir.

    2- Sağlıklı beslenmenizde ve diyet programınızda selülitlerden korunmak ve azalması için bol limonlu salata tüketiniz.

    3- C vitamini kaynaklarını tüketmeye özen gösterin. C Vitamininin selülitleri azaltıcı ve oluşumunu engelleyici etkisi vardır.

    4- Meyveler de C vitamininden zengin olduğundan beslenme ve diyet programınızda yer almalıdır. Özellikle limon, kivi, portakal, şeftali… Biber ve maydanoz da salatalarınıza bolca koyabilirsiniz.

    5- Kilo verirken ve selülitleri azaltırken proteini de ihmal etmemek gerekir. Daha çok hayvansal kaynaklı besinleri ne şekilde ve ne sıklıkta tüketeceğimizi bilmeliyiz. Hayvansal kaynaklı besinler et, tavuk, balık kaliteli protein içermeleri açısından metabolizmanın hızlı çalışmasında ve zayıflarken kas kaybını önlemede; böylece yağ kaybını artırması sebebi ile diyet programlarında önemlidir. Bu önemin yanında zayıflarken selülitlerin de azalması için protein kaynağı olan et grubunu dengeli ve bilinçli tüketmemiz gerekir. Bunun için haftada 2 defa kırmızı et, haftada 2 defa tavuk haftada en az 3 defa balık tüketmeliyiz (ızgara olarak). Özellikle diğer gruplar azaltılıp balık daha fazla tüketilebilir. Çünkü balık zengin protein kaynağının yanında Omega-3(n-3), Omega-6(n-6) yağı içermesi ile dolaşımı düzenleyerek hem zayıflamaya, hem de selülitlerin azalmasına çok yardımcı olur.

    Mümkün olduğu kadar uzak durmamız gereken yiyecekler:

    – Tuz. Çünkü kan basıncını artırıp dolaşımı bozar. Ekstra tuz kullanmayın, tuzluk kullanma alışkanlığını bırakın!
    – Hayvansal yağlar. Çünkü kilo alımına, kan yağlarının artmasına ve dolaşımın bozulmasına neden olur. Bu sebeple yemeklerinizi sıvıyağ ile pişirin. Özellikle zeytin yağ ve soya yağ karışımını tavsiye ediyorum.
    – Kızartma veya kavurmalardan uzak durun. Çünkü dolaşımı ve yağ hücrelerinin yapısını bozar.
    – Sakatatları tüketmeyin Çünkü vücuttaki bağ dokularına zarar vererek selüliti artırır.
    – Aşırı alkol almayın. Çünkü dolaşımı bozarak selülitleri artırır.

    Örnek beslenme programı

    160-170 cm boyunda, 5-10 kg fazlası olan sağlıklı bir birey için
    Günde 2- 2,5 litre su için. Yazın bu su miktarı 2,5-3 litreye çıkabilir.
    Günde 500- 1000 mg C Vitamini alın.

    Sabah :

    – 100 gr peynir (tuzsuz)
    – 2 dilim kepek ekmeği
    – Domates, salatalık, yeşil biber (tuzsuz)

    Öğle :

    – 1 tabak sebze
    – (12:00-14:00) 200 gr yoğurt
    – 2 dilim kepek ekmeği
    – Salata (Bol limonlu, 1 çorba kaşığı zeytin yağ, tuz koyulmamalı)

    Ara : ( 16:00-17:00) 200 gr meyve (Kivi, yazın şeftali, kiraz, portakal tercihen)

    Akşam ( 19:00-20:00)

    – Haftanın 3 günü 400 gr balık
    – 1 dilim kepekli ekmek
    – Salata
    – Haftanın 2 günü 200 gr et
    – 1 dilim kepekli ekmek
    – Salata
    – Haftanın 2 günü 200 gr tavuk
    – 1 dilim kepekli ekmek
    – Salata

    Ara : ( 22:00) 200 gr meyve

    Öğle ile akşam yemeği yer değiştirebilir
    Balık sayısı artırılıp et veya tavuk sayısı azaltılabilir.

  • Saçlarınızı Daha Güzel Yapmanın Yolları

    Saçlarınızı Daha Güzel Yapmanın Yolları

    Öncelikle maskeyi nasıl hazırladığımı anlatmak istiyorum, sonrasında uygulama kısmına geçeceğim… Bir paket yaş mayayı; derin bir kaba aldım ve içine 1 yemek kaşığı toz şeker, 5 yemek kaşığı ılık süt ekledim. Mayanın erimesi için iyice karıştırdım ve kabı kalorifer peteğinin üstüne koyup sıcakla beraber kabarması için 15 dakika kadar beklettim ve mayalı saç maskem hazır oldu.

    Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım ve önce saç diplerime sonra da saç uçlarıma mayalı maskeyi masaj yaparak sürdüm. Maskenin her tarafa eşit dağılması için geniş dişli bir tarakla taradım. Maskenin etkisini artırmak için saçlarımı streç filmle sardım. Yaklaşık 30 dakika boyunca maskeyi beklettim.

    Bekleme süresi sona erdiğinde banyoya girip saçlarımı önce ılık suyla duruladım sonra her zamanki şampuanımla yıkadım. Banyodan çıktıktan sonra tarağımın üzerindeki saç tellerini temizledim ki maya maskesinin gerçekten işe yarayıp yaramadığını görmüş olayım.

    Yaş maya maskesinin sonuçları şöyle; saçlarımı taradıktan sonra tarağa baktım en fazla 10 tel saç vardı yani saç dökülmesini durdurdu! Saçlarım daha parlak görünüyordu ve hacimli elbette ve yumuşacık olduğunu da söylemeliyim.

    Maliyeti 3 lira bile olmayan bu ekonomik etkili saç bakım maskesini herkese tavsiye ediyorum!

  • Reflü Hastalığı

    Reflü Hastalığı

    Reflü gastro osefageal reflu: Normalde yediğimiz yiyecekler yutkunma fonksiyonuyla yemek borusunda (osefagus) ilerler ve mideye geçerler. Midenin yemek borusuyla birleştiği noktada bulunan kaslar kasılarak diyaframın da yardımıyla kapak görevi görürler. Bu kapak görevi yapan oluşuma sfinkter adı verilir. Çeşitli nedenlerden dolayı kapak sisteminin yetersiz çalışması sonucu mideye giren yiyecekler tekrar yemek borusuna kaçar. Mide içeriği midede eklenen enzimlerle asidik bir yapı gösterir. Mide içeriğinin PH ı oldukça düşüktür. PH nın düşük olması asitlik derecesinin yüksek olması anlamına gelir. Reflüde sfinkter yeterince kasılmadığı için midenin asidik içeriğinin bir kısmı ösefagusa geri döner. Uzun süre bu içerikle temas eden ösefagusta buna bağlı olarak tahribatlar oluşur. Ayrıca ince bağırsaktan mideye safra sızıyorsa içeriğe safra da eklenerek tahribatın artmasına neden olur.

    Reflünün oluşumunda birkaç etken rol oynamaktadır.

    – Kapak sisteminin yetersiz çalışması
    – Mide fıtığı
    – Mide boşalım süresinin uzaması
    – Beslenmede ve davranışlarda yapılan hatalar.

    Reflü çeşitli belirtilerle kendisini gösterse de bazı vakalarda hiç belirti de göstermeyebilir. Genel reflü belirtileri ;

    – Midede yanma hissi
    – Göğüs boşluğunun orta kısmında ağrı, yanma, sıkışma ve çarpıntı hissi
    – Boğaz ağrısı, ses kısıklığı, öksürük (mide içeriğinin yemek borusundan boğaza kadar gelmesiyle boğaz ve ses tellerinde tahriş , gıcıklık , ses kısıklığı ve öksürük oluşabilir.)
    – Ağızda oluşan acı veya ekşimsi tat
    – Şişkinlik hissidir.

    Bu belirtiler kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.
    Reflünün tanısı endoskopik görüntüleme ve pH değerinin ölçülmesiyle konur.

    Reflünün tedavisi birkaç şekilde olur;

    – İlaç tedavisi
    – Cerrahi yöntemler
    – Davranış ve beslenme şekillerinin düzenlenmesi

    İlgili Konular ;

    – Reflünün belirtileri nelerdir?
    – Mide yanması ve mide ekşimesi şikayetim var, reflü hastası olabilir miyim?
    – Reflü hastaları nelere dikkat etmeli?
    – Reflü nedir?
    – Reflü hastalığının tanısı nasıl konulur?
    – Reflü hastalığı tedavi edilmezse tehlikeli olabilir mi?
    – Reflü hastalığının tedavisinde hangi yöntemler kullanılır?
    – Reflü hastalığının tedavisinde hangi cerrahi yöntemler kullanılır?
    – Reflü ameliyatının başarı oranı nedir?
    – Reflü ameliyatından sonra iyileşme süreci nasıl olur?

  • Vejetaryen beslenme

    Vejetaryen beslenme

    Vejetaryen kelime anlamıyla et yemeyen demektir. Et, tavuk, balık, yoğurt, süt, yumurta tüketmeyenlere vegan, süt içenlere lakto vejetaryen, et tüketmeyip sadece yumurta tüketenlere ovo vejetaryen, kırmızı et tüketmeyip sadece beyaz et tüketenlere semi vejetaryen, sadece yumurta ve süt tüketenlere lakto ovo vejetaryen denilmektedir.

    İnsan vücudu yapı itibariyle bütün besin gruplarından ihtiyacı ölçüsünde almak durumundadır ve vejetaryen kişilerin beslenmelerine daha da özen göstermesi gerekmekte.

    – Basit karbonhidrat tüketiminden kaçınılmalıdır, içeriğindeki hem yetersiz besin öğeleri hem de hızlı kilo artışını tetiklemesi nedeniyle kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir.

    – Vejetaryenlerde protein eksikliği görülebilmektedir,bitkisel kaynaklı proteinleri gün içerisinde bir öğünde tüketmelidirler. Kuru fasulye, barbunya, yeşil mercimek, nohut, soya fasulyesi eğer vegan değillerse yoğurt ile birlikte tüketilmelidir.

    – Eğer yumurta tüketebiliyorlarsa hergün 1 adet yumurtayı ya kahvaltıda yada sebze yemeği içerisinde veya salatada tüketmelidirler.

    – Veganlarda sıklıkla görülen kalsiyum ve demir eksikliğini önlemek için bol yeşil sebze tüketilmeli, kuruyemişlerden destek alınmalı, sebze içerisine soya ilave edilmeli.

    – Süt içmeyen veganlar da yine sütün yerine soya sütü tüketmelidir.

    – Kepekli ve mayalanmış ekmeklerden uzak durulmasında fayda var. Vejetaryenlerde görülen mineral eksikliklerini tetikleyici özelliği vardır. Diyetisyen Özlem Sert Aydın

    – Çay ve kahve tüketimini sınırlandırmak demir eksikliğini önleyecektir, özellikle yemekten hemen sonra içmeyin.

    – Soya, tüketimi açısından çok tartışılan bir besindir ama vejetaryen beslenmesinde tüketimi önerilmektedir. Özellikle zenginleştirilmiş soya ürünlerini tercih edilmesinde fayda var.

    – Kuruyemişler zengin protein içeriğiyle gün içerisinde bir ara öğünde yer almalıdır.

    – Her öğünde salata veya söğüş sebze yer almalıdır, sebzeleri pişmiş olarak değil daha çok çiğ tercih etmek ve içerisine yeşil biber, limon suyu ve domates eklemek önemli.

    – B12 eksikliği yine sık görülen bir durumdur gerekirse supleman takviyesi alınabilir.

  • Yağ Yakma

    Yağ Yakma

    Hızlı yağ yakma diyette yağ alımını kesmek kilo verme sürecini hızlandırır mı?

    Uzmanlara göre yapılan en yaygın hatalardan biri çok az yemek. Bu metabolizmanın yavaşlamasına yol açar ve vücut olanı koruma moduna girer. Vücudun enerji seviyesini ve metabolik işlemleri sürdürebilmesi için belli bir miktar besine ihtiyaç vardır ve bu nedenle çok az yağ tüketmek de bir problemdir. Diğer bir yaygın hata da sürdürülebilir olmayan bir diyeti takip etmektir. Hızlı zayıflama diye bir kavram yoktur.

    Doğru bir diyet hızlı bir incelme değil kilo sorununa uzun vadeli bir çözüm getirmelidir. Çok az yemek genellikle kilo kaybının hızının artmasını sağlayacaksa da, sürdürülebilir olmadığından yetersiz beslenmeye sebep olabilir. Ayrıca karbonhidratlar gibi tüm bir besin grubunu tamamen kesmek de çok yanlış. Karbonhidrat eksikliği vücudun yeteri kadar lif ve B vitamini alamamasına sebep olur. Bu da egzersiz için ihtiyaç duyulan kan şekeri ve glikoz seviyelerinin düşmesine yol açabilir.

    Karın bölgesinde oluşan yağlanma tehlikeli mi?

    Özellikle karın ve bel bölgesinde oluşan aşın yağlanma, obezite, insülin direnci, tip 2 diya¬bet, kısırlık ve kardiyovasküler hastalıklara sebep olabilir.

    Gece geç saatte yemek kilo vermeyi engeller mi?

    Vücudunuz çalışmayı gece de durdurmaz ve uyurken uzun bir süre açlık döneminde olduğunuz için aslında önemli miktarda enerji yakarsınız. Ama çoğu kişi belli bir saatten sonra atıştırmamayı yararlı bulur çünkü bu zamanlar az yemek, kilo almaya sebep olabilir. Akşamları televizyon karşısında abur cubur olarak tabir edilen kalori değeri yüksek yiyeceklerden farkında olmadan bolca tüketebilirsiniz. Tabii bu noktada önemli olan neyi ne kadar yediğiniz. Mutfaktaki raflarınızı meyve ve fındık gibi düşük glisemik indeks değerine sahip atıştırmalıklarla doldurmak harika bir fikir olabilir. Bu metabolizmanızın çalışmasını hızlandırır ve sizi aşırı yemekten özellikle de sağlıksız yiyeceklerden korur.

    Kadın vücudu yaşlandıkça neden biçim değiştirir?

    Kadın vücudu genellikle menopoz dönemi öncesine kadar armut biçimindedir, yağlar kalçada depolanır. Menopoz dönemi sonrasında ise vücuttaki yağ orta bölgeye depolanır ve vücut elma biçimini alır. Yağ dağılımındaki bu fark menopoz dönemindeki hormona değişikliklerden kaynaklanır. Bu kadınlar için özellikle kalp hastalıkları açısından risk oluşturabilir. Yaşlandıkça hepimiz yılda bir-iki kilo alma eğiliminde olabiliriz. Vücutta özellikle karın bölgesinde oluşan abdominal yağlanma hiçbir zaman için iyi değildir. Kadınlar için 80 cm’den az olan bir bel ölçüsü sağlıklı olarak kabul edilebilir.

    Egzersiz yapmadan önce mi, egzersizden sonra mı yemeliyim?

    Egzersizden önce yemek yemek tavsiye edilir fakat zamanlama önemlidir. Çalışmadan iki saat önce yapılan yüksek karbonhidratlı ve düşük lifli bir atıştırma idealdir, bundan daha geç bir zamanda yemek, spor yaparken zorlanmanıza sebep olabilir. Karbonhidrat alımından sonra vücudunuzda önce bir insülin artışı meydana gelir ve bu kan şekeri seviyenizin düşmesine neden olur. Fakat iki saat kadar beklemek vücudunuzun kan şekeri ve insülin değerlerinin normale dönmesine imkan verir. Egzersiz sonrası hafif bir atıştırma da o sırada boşalan karbonhidrat depolarınızın tekrar yenilenmesini sağlayacağı için uygundur. Spor sonrası yüksek karbonhidrat değeri ve biraz da protein içeren bir öğün idealdir çünkü protein karbonhidratların alınmasını kolaylaştırır.

    Vücuttaki yağ hücreleri zamanla değişir mi?

    Birkaç yıl öncesine kadar doğum sonrası sahip olduğunuz yağ hücresi miktarının hayatınız boyunca sahip olduğunuz kadar olduğu ve siz zayıflayıp şişmanladıkça bu hücrelerin dolup boşaldığı düşünülüyordu. Sonuçta hücrelerin sayısı değişmese de özellikle yağlı beşin tüketildiğinde yağ hücrelerinin ciddi oranda büyüdüğü gözlemleniyor.

    Üç ana öğün yiyerek kilo verebilir miyim?

    Ara öğünler, metabolizmayı hızlandırdıklarından ana öğünlere göre çok daha yararlıdır. İnsülin salgılanmasının dengeli olmasını sağlarlar. Yüksek insülin değerleri vücudun yağı kırma kabiliyetini azalttığından düşürülmeli. Ara öğünler ani acıkmaların önüne geçer.

    Kalori kısıtlaması : Öğünlerinizde daha az ve sağlıklı besinler yerken enerji tüketimini artırmak kilo vermenin en mantıklı yoludur.

    Öğün yerine geçen karışımlar : Bu karışımların bazıları kısa vadede belirgin bir kilo kaybını hedefliyor. Böyle bir zayıflama yöntemi muhtemelen yağ kadar kas kaybını da içeriyor. Bu karışımlar genellikle vücudun depolamadığı kadar yüksek miktarda protein içerir ancak büyük ihtimalle eski diyetinize döndüğünüz zaman kaybettiğiniz kiloları hızla geri alırsınız.

    Kilo verme ilaçları : Bu ilaçların vücudun besinlerdeki yağı almasını engelleyen türleri güvenlidir. Ama başta ishal olmak üzere tatsız yan etkileri olabilir. Bu durum sizi daha az yağ yemeye yönelterek negatif bir destekleme işlevi görebilir.

    Egzersiz programları : Egzersiz programları her zayıflama stratejisinin parçası olmalıdır ve mutlaka kas yapmaya yönelik bir direnç çalışması içermelidir. Kas oluşumu yağların o bölgeye yerleşmesini engeller.
    Suyun içine birkaç damla limon damlatıp içerek metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.

    Yağların vücutta hangi sebeple ve nasıl depolandığı fazla kiloların oluşmasında önemli bir etken. İnsanların daha zor koşullarda yaşadığı eski dönemlerde vücutta yağ depolanması hayati önem taşıyordu. Vücut gıdalardan artan enerjiyi yiyecek bulunamadığı zamanlarda kullanmak üzere depoluyordu.

    Günümüzde enerji depolaması hayati gereklilik taşımasada yağ ve diğer organların fonksiyonlarını etkileyen hormonları ürettiği için önemli. Çok fazla yağ vücudun şekeri işleme koyma gücünü azaltabilir ve bu da kişinin üreme sistemiyle ilgili problemler yaşama ihtimalini artırabilir. Yetersiz yağ alımı ise adet dönemlerinin aksamasına ve doğurganlıkla ilgili problemlere yol açabilir.

  • Polikistik Over Sendromu Nedir ?

    Polikistik Over Sendromu Nedir ?

    Polikistik Over Sendromu Nedir ? | 1Polikistik Over Sendromu (PCOS); merkezi sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezleri ve diğer dokular arasındaki etkileşimşerin bozulmasına bağlı olarak üretkenlik döneminin herhangi bir bölümünde ortaya çıkabilen karmaşık bir hastalıktır. Hastalar genellikle adet düzensizliği(adet gecikmesi, az adet görme veya hiç adet görememe), aşırı tüylenme, sivilcelenme ve kısırlık gibi şikayetlerle doktora başvururlar. Hastalığın oluşmasında genetik faktörlerin yanında beslenme ve egzersiz gibi çevresel faktörlerin de rolü olduğu düşünülmektedir. Özetle Polikistik Over Sendromu tanısı alan kişilerde adet düzensizliği ve buna bağlı yumurtlama bozuklukları, aşırı tüylenme ve sivilcelenme gibi kozmetik sorunlar, kısırlık problemi ile artmış rahim ve meme kanseri, diyabet ve kalp- damar hastalığı riski bulunmaktadır.

    PCOS olan kadının ailesinde de aynı risklere sahip olduğu ve bazı genlerin sorumlu olduğu sanılmaktadır. Polikistik over sendromunun kadının hayatının hangi döneminde başladığı bilinmemektedir. Bazı araştırmalarda anne karnında bazı araştırmalarda ergenlik döneminde başladığı savunulmuştur.

    Normalde adet döngüsünün ilk gününden itibaren olgunlaşmaya başlayan yumurta hücresinin gelişiminin yarıda kalması, yeterli büyüklüğe erişip çatlayamayarak her defasında yumurtalıklardan birinde milimetrik boyutlarda bir kistin oluşmasıyla sonuçlanmaktadır. Yumurtanın çatlayamaması adet görmek için gerekli hormon seviyesinin tamamlanamayarak adetin gecikmesine ve bir dizi hormonal bozukluğun oluşmasına neden olmaktadır. Hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olan esas olay kadınlarda hakim olması gereken östrojen hormonu yerine erkeklere özgü karakterlerin gelişmesini sağlayan androjen hormonunun fazla salgılanmasıdır.

    Polikistik Over Sendromu Nedir ? | 2

    Polikistik Over Sendromlu hastaların %90’ında aşırı kilo, adet düzensizliği(adet gecikmesi, az adet görme veya hiç adet görememe), aşırı tüylenme, sivilcelenme gibi problemler vardır. %10 hasta ise zayıf olup yumurtalıkarı ilaçla tedavi edildiğinde aşırı uyarılmaya bağlı ‘aşırı uyarılmış yumurtalık sendromu’, çoğul gebelik veya düşük riski ile karşılaşmaktadır.

    Polikistik Over Sendromlu hastalara yaklaşırken hastalar aşağıda belirtilen 4 gruba ayrılarak incelenirler:

    1.GRUP: Adolesan (ergenlik döneminde olan) Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu gruptaki hastalar çocukluktan veya ergenlik döneminden itibaren kilo almaya başlayan, adet düzensizliği, aşırı tüylenme, sivilcelenme gibi problemleri olan hastalardır. Bu hastalar tanısı konulduktan sonra uygun bir egzersiz ve diyet programına alınır. Tüylenme, saç dökülmesi, ciltte aşırı yağlanma ve sivilcelenme gibi kozmetik problemler için gerekli tıbbı tedavinin yanında lazer gibi kozmetik yöntemler birlikte uygulanmalıdır. Ayrıca hormon bozukluğu ve adet düzensizliği varsa uygun hormon tedavileri başlanabilir.

    2.GRUP: Cinsel olgunluk döneminde olup bekar veya çocuk problemi olmayan Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu hastalarda ilk önce hasta aşırı kilolu ise Beden Kitle indexi (BKİ= Kilo/(Boy²)) 25 kg/m² değerine ulaşılması hedeflenerek uygun bir egzersiz ve diyet programına alınmalıdır. Tüylenme, saç dökülmesi, ciltte aşırı yağlanma ve sivilcelenme gibi kozmetik problemler için gerekli tıbbı tedavinin yanında lazer gibi kozmetik yöntemler birlikte uygulanmalıdır.
    Bu gruptaki zayıf hastalarda ise tanı aşamasında belirtilerin karışması riski olduğu için erkeklik hormonu (androjen) salgılayan tümörler ve Cushing Sendromu ve Konjenital adrenal hiperplazi gibi hastalıklar dışlanmalıdır.

    3.GRUP: Cinsel olgunluk döneminde olup çocuk sahibi olamayan Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu gruptaki hastalar hekimleri tedavi konusunda en çok zorlayan hastalardır. 1yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebelik elde edilemeyen hastalarda öncelikle erkek faktörü değerlendirilip gerekli tedaviler yapılır. Daha sonra tüplerin açık olup olmadığını anlamak için rahim filmi çektirilir. Soruna yönelik tedavi planlanır. Eğer çiftlerde sperm testi normal, rahim filminde de tüpler açıksa birinci basamak tedavi hastanın mevcut kilosunun en az %5’inin verdirilmesidir. Bu şekilde hastaların %30-40’ı gebe kalmaktadır.

    Bu gruptaki zayıf ya da kilo verip de gebe kalamayan aşırı kilolu hastalarda ikinci basamak tedaviye geçilerek Klomifen Sitrat ya da Aromataz İnhibitörleri denilen ilaçlarla yumurtlama tedavisi yapılır. Bu yöntemlerle hastaların %60-70’inde yumurtlama oluşurken %20-30’unda tedaviye direnç gelişmektedir.

    Yumurtlama olmuşsa %40-50 gebelik gerçekleşmektedir. İşte tedaviye dirençli bu hastalara ya iğne ile yumurtlama tedavisi yapılmakta ( çoğunlukla aşılama tedavisi ile desteklenerek) ya da laparaskopik (kapalı) yöntemle yumurtalara 4-5 adet pencere açılmasıyla yapılan Laparaskopik Ovaryan Drilling yöntemi uygulanmaktadır. Burada tedaviyi belirleyen ana noktalar hastanın kilosu, erkeklik hormon düzeyleri ve kullanılan ilacın miktarıdır.

    Günümüzde bu grup hastalarda AMH (Antimüllerian Hormon) isimli hormon tedaviyi belirlemede oldukça etkin bir rol oynamaktadır. AMH hormonu 3.8 değerinin üzerinde ise bu hastalara Laparaskopik Ovaryan Drilling operasyonu yapılmalıdır. Eğer AMH 3.8’in altında ise aşılama ve tüp bebek yöntemleri bu hastalarda daha etkili olabilir.

    Bir kez daha altını çizelim ki iğneyle yapılan tedaviler aşılama ile birleştirilmezse tedaviye yanıt azalır.

    İğne ile yapılan tedavilerde düşük, çoğul gebelik ve yumurtalıkların aşırı uyarılması beklenen riskler olup, çok deneyimli endokrin bilgi ve becerisine sahip jinekologlar tarafından yapılmalıdır.

    Ayrıca klomifen sitrat tedavisine 6 aydan uzun süre devam edilirse yumurtalık kanserine başlangıç olan gelişmelerin artacağı konusunda da kuvvetli kanıtlar bulunmaktadır.

    3 defa aşılama tedavisine yanıt vermeyen çocuksuz hastalarda bundan sonraki basamak tüp bebek tedavisi olmalıdır. Tüp bebek tedavisinde yumurtalar uyarılırken çok dikkatli bir tedavi rejimi uygulanmalı, tedavi sonucu yumurtalıkların aşırı uyarılması sendromundan kaçınılmalıdır.

    Polikistik over sendromlu hastalarda tüp bebek tedavisi uygulanması gereken durumlar aşağıda sıralanmıştır:

    – Gebelik elde edilemeyen ilaç( klomifen sitrat) veya iğne(FSH) tedavileri
    – Tüplerin yapışık veya tıkalı olduğu durumlar
    – Evre 3-4 endometriozsis(Çikolata kisti)
    – Genetik tanı yapmayı gerektiren hastalık geçirme öyküsü
    – Erkek kaynaklı kısırlık
    – İleri anne yaşı

    Bu aşamada Laparaskopik Ovaryan Drilling operasyonu ve İn vitro-matürasyon (IVM) denilen ilaçsız tüp bebek tedavileri de diğer seçenekler olarak göz önünde bulundurulmalıdır. IVM, yumurta toplama işleminden sonra olgunlaşmamış yumurtaların laboratuvar ortamında olgunlaştırılarak mikroenjeksiyon uygulamasının yapılmasıdır. Olgunlaşmamış oositlerin laboratuar ortamında olgunlaştırılması işlemine in vitro matürasyon (IVM) adı verilmektedir. Bu yöntem ile hormon preparatlarının kullanımına bağlı kilo alma, karında şişlik, göğüslerde gerginlik, sinirlilik, bulantı, kusma gibi istenmeyen yan etkiler görülmemektedir. Ayrıca maliyeti çok yüksek olan hormon preparatları kullanılmadığından tedavi daha ucuza mal olmaktadır. Laparoskop ile yumurtalıklara 4-5 adet pencere açılması daha önce aşırı yumurtalık uyarılması, olgun olmayan yumurta elde edilmesi, AMH’nın 4’ün üzerinde olması durumlarında düşünülmesi gereken bir tedavi yöntemidir.

    4.GRUP: İleri yaştaki çocuk sahibi olmuş veya çocuk problemi olmayan Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu gruptaki hastalarda karşılaşılan sorunlar aşağıdaki başlıklarda toplanmıştır:

    1. Şeker hastalığına yatkınlık (İnsülin direnci)

    Polikistik Over Sendromlu kadınlar şeker hastalığı(diyabet) gelişimi yönünden artmış risk altındadır. Yaş, beden kitle indeksi, artmış bel çevresi, bel/kalça oranı ve birinci dereceden yakınlarında diyabet öyküsü PCOS’ta diyabet risk faktörleri arasındadır. Polikistik over sendromunda insülin direnci temel rol oynamaktadır. İnsülin direnci yumurtlama fonksiyonunun bozulmasına neden olarak polikistik over sendromlu hastaların çocuk sahibi olmalarını zorlaştırmaktadır.

    İnsülin direncini hesaplamak için geliştirilmiş pek çok formül bulunmaktadır. En basit hesaplama yolu açlık kan şekerinin açlık insülinine bölünmesidir. Bu değer 4.5’in altında ise hastada insülin direnci mevcut demektir, derhal insülin duyarlılığını artıran metformin gibi ilaçlara başlanmalıdır.

    2.Yüksek tansiyon ve kalp krizi riski

    Polikistik over sendromlu kadınlarda görülen obezite, şeker hastalığı,yüksek tansiyon ve yüksek kan yağlarının olması kalp krizi riskini arttırmaktadır.

    Bunlar arasında obezite en önemli risk faktörlerinden biridir. Obezite, kalbin yapısında ve fonksiyonunda çeşitli değişikliklere yol açabilir. Obezite ve hipertansiyonun birlikte bulunması kalbin yapısı ve fonksiyonu üzerine olan etkinin çok daha şiddetli olmasına neden olur. Beden ağırlığı olması gerekenin %20 üzerinde olanlarda hipertansiyon sıklığı normal ağırlıktakilerin 2 katıdır. Özellikle bel/kalça oranı artmış hastalarda kan basıncı yüksekliği ile yakından ilişkilidir.

    PCOS’lu kadınlarda artmış insülin direnci kan yağlarının yükselmesine sebep olmaktadır. Kanda kötü kolesterolde(LDL) iyi kolesterole (HDL) oranla artış olması polikistik over sendromlu kadınlarda damarlarda sertleşme (ateroskleroz) riskini ortaya çıkarır. Bu durumda kadınlarda felç ve kalp krizi riski oluşmaktadır. Özellikle insülin direnci mekanizması genel olarak kanda pıhtılaşma eğilimi yaratmakta ve damar tıkanıklığı oluşma riskini artırmaktadır.

    3.Rahim kanseri riski

    Polikistik over sendromlu kadınlar rahim kanseri riski taşımaktadırlar. Endometrium (Rahim iç tabakası ) kanseri kadınlarda görülen kanserler arasında ikinci sıradadır. Obezite, düzenli olarak rahim iç tabakasının adet kanaması ile dökülememesi ve çocuk doğurmamak kanser riskini arttırmaktadır.

    PCOS’de rahim iç tabakasının yüksek östrojen düzeyine maruz kalınması ve yumurtlama olmadığı için progesteron hormonunun koruyucu etkisinin ortadan kalkması nedeni ile kanser riski artmaktadır. Polikistik over sendromu olan kadınların adet kanaması olması için ilaç kullanmaları bu riski azaltmaktadır. Hormon tedavisi almak istemeyen kadınlarda belirli aralıklarla endometrial kalınlık değerlendirmesi için ultrason yapılmalıdır. Endometrial kalınlığın adet sonrası azalmaması durumunda endometrial biyopsi (rahim iç zarından parça alınması) yapılmalıdır.

    SONUÇ:

    PCOS hastaları asla hastalıklı bir insan psikolojisine kapılarak hayatı kendilerine yaşanmaz hale getirmemelidirler. Görme sorunu olan bir insan gözlük takarak yaşama nasıl uyum sağlıyor ise PCOS hastaları da diyet ve egzersizle kilo kontrolü yaparak, zamanında doktora başvurup problemine çözüm üreterek istediği sayıda çocuk sahibi olup tamamen normal bir yaşam standardı yakalayabilirler

    Prof.Dr.Recai PABUÇCU

  • Yaza Hazırlık Diyeti İle Yaza Zayıf Girin!

    Yaza Hazırlık Diyeti İle Yaza Zayıf Girin!

    YAZA HAZIRLIK DİYETİ İLE FAZLA KİLOLARA SON

    Kış aylarında bayanlar çok kilo aldıklarından yakınırlar. Yaz mevsimi yaklaştığında telaşa kapılıp fazla kilolardan kurtulmanın yollarını ararlar. İşte tamda size göre bir diyet listemiz var. Kışın aldığınız kilolardan kurtulup zayıflamak için yaz diyeti idealdir. Bir haftalık diyet programı ile haftada 4 kilo verebilirsiniz. 2. hafta aynı liste ile devam edebilirsiniz.

    1. gün

    Kahvaltı
    Şekersiz bitki çayı, iki adet ızgara sosis, bir dilim light ekmek, birer adet domates ve salatalık

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Öğle
    Bir adet yağsız karnıyarık, üç yemek kaşığı pilav, bir kase cacık, salata

    Ara öğün
    İki top istediğiniz çeşit dondurma

    Akşam yemeği
    200 gram derisiz tavuk eti, beş kaşık bezelye havuç garni, bir dilim light ekmek ve salata

    Gece
    150 gram meyve

    2. gün

    Kahvaltı
    Şekersiz çay, bir adet yumurta ve 30 gram sucuklu hazırlanmış yumurta, bir dilim light ekmek ve salata

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Öğle
    İki dilim kavun veya karpuz, 80 gram beyazpeynir ve bir tabak yeşil salata

    Ara öğün
    Bir avuç fındık veya ceviz

    Akşam
    İki adet yumurta, iki adet haşlanmış patatesle hazırlanmış patates salatası, 150 gram light yoğurt

    Gece
    150 gram meyve

    3. gün

    Kahvaltı
    Bir bardak şekersiz süt, iki yemek kaşığı müsli, 300 gram taze meyve veya salata

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Öğle
    120 gram ızgara köfte, dört kaşık fasulye piyazı, bir dilim light ekmek ve turşu

    Ara öğün
    Üç adet kuru kayısı veya kuru erik

    Akşam
    İki adet biber dolma, iki kibrit kutusu büyüklüğünde peynirli börek, 150 gram light yoğurt ve salata

    Gece
    150 gram meyve

    4. gün

    Kahvaltı
    Şekersiz bitki çayı, menemen (bir yumurtayla yapılmış), bir dilim light ekmek, birer adet domates ve salatalık

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Öğle
    İki adet hamburger köfte, üç – dört dilim kızarmış patates, bir bardak ayran ve salata

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Akşam
    İstenilen çeşit balık, bir kibrit kutusu büyüklüğünde helva ve salata

    Gece
    150 gram meyve

    5. gün

    Kahvaltı
    Şekersiz bitki çayı, 30 gram beyazpeynir, iki ince dilim light ekmek, bir domates ve bir adet salatalık

    Ara öğün
    150 gram meyve (muz hariç)

    Öğle
    300 gram light yoğurt, bir tabak az yağlı patlıcan salatası, bir dilim light ekmek ve salata

    Ara öğün
    Bir dilim light ekmek, 20 gram kaşarpeyniri

    Akşam
    190 gram ızgara köfte, yarım haşlanmış patates ve salata

    Gece
    150 gram meyve

    6.gün

    Kahvaltı
    Şekersiz kuşburnu çayı, bir porsiyon peynirli omlet (bir yumurtayla yapılmış), bir dilim light ekmek ve salata

    Ara öğün
    Bir bardak şekersiz limonata, dört adet diyet bisküvi

    Öğle
    İki adet karışık tost (yağsız), bir adet portakal ve salata

    Ara öğün
    Yarım haşlanmış mısır

    Akşam
    100 gram ızgara biftek, dört yemek kaşığı zeytinyağlı taze fasulye, bir dilim light ekmek ve salata

    Gece
    150 gram meyve

    7. gün
    Kahvaltı
    Bir bardak portakal suyu, bir adet yağsız tost ve salata

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Öğle
    Bir kase mercimek çorbası, bir porsiyon tavuk şiş, bir tabak az yağlı salata

    Ara öğün
    150 gram meyve

    Akşam
    Bir tabak kıymalı ıspanak yemeği (100 gram kıymayla hazırlanmış), iki kibrit kutusu büyüklüğünde peynirli börek, bir kase cacık ve salata

    Gece
    150 gram meyve