Etiket: sağlık

  • Tüp Bebekte Cevabı Aranan Sorular

    Tüp Bebekte Cevabı Aranan Sorular

    Ülkemizde çocuk sahibi olma problemi yaşayan 1.5 milyon çift en kısa zamanda hayallerini gerçeğe dönüştürmek için cevabını bilmediği soruların yanıtını arıyor.

    İnsanın varoluş sebeplerinden biri yaşamak diğeri de üremektir. Ancak gelişen teknoloji ve modern yaşamın insanlığa verdiği yanıtlardan biri de kısırlık… Yapılan araştırmalar ülkemizde 1.5 milyon çiftin çocuk sahibi olma problemi yaşadığını ortaya koyuyor.

    İşte çiftlerin cevabını aradığı sorular ve yanıtları:

    Tüp bebek tedavisine ne zaman karar verilmelidir?

    Tüp bebek tedavisine başlamadan veya karar vermeden önce daha basit yöntemler ile gebe kalınıp kalınmayacağı araştırılmalıdır. Erkeğe bağlı sperm problemi yoksa yumurtlama fonksiyonları normal ise genç çiftlerde tüp bebek denemeye gerek yoktur. Yumurtlamayı artırıcı yöntemler veya aşılama tedavisi ile daha basit daha hesaplı bir şekilde netice alınabilir.

    Tüp bebek tedavilerinde başarının tanımı nedir?

    Tüp bebek merkezleri başarılarını klinik gebelik oranı ve canlı doğum oranı ile belirler. Klinik gebelik oranı pozitif gebelik testinin ardından rahimiçi gebelik kesesinin de ultrasonografik olarak geliştiği hasta grubunu kapsar. Canlı doğum oranı ise kimi tanımlarda gebeliğin 20 haftaya ulaşması, kimi tanımlarda ise eve bebek götürme oranı olarak belirlenmiştir. Bu anlamda en önemli etken az sayıda embriyo transferi ile elde edilen tekil veya ikiz gebeliklerdir. Merkezlerin başarıları tüp bebek tedavilerinin tüm basamaklarının doğru uygulanması ile yükselmektedir. Bir çifte, iyi uygulanmış ovülasyon indüksiyonu, doğru zamanda toplanmış yumurta, iyi seçilmiş sperm ile uygulanan doğru mikroenjeksiyon nihayetin de iyi bir teknikle embriyonun transfer edilmesi yüksek gebelik oranı sağlayacaktır. İyi merkezler zor hasta karakteristiğine sahip olmalarına rağmen klinik gebelik ve canlı doğum oranlarını yüksek tutmaktadır.

    Dondurulmuş embriyo transferinden sağlanan gebeliklerde hastalık riski artar mı?

    Bilimsel çalışmalar tüp bebek tedavilerinde dondurulmuş embriyo transferi ile elde edilen gebeliklerde taze embriyo gebeliklerine oranla fetuslarda artmış doğumsal anomali veya genetik hastalık riski saptamamıştır. Günümüzde embriyo dondurulması tüp bebek tedavilerinin standart bir ayağını oluşturmaktadır.

    Dondurulmuş embriyo transferlerinden sonra gebelik oranları azalır mı?

    Dondurulmuş embriyo transferi, taze siklusta transferin mümkün olmadığı durumlarda, endometriyum tabakası inceliği veya ohss riski gibi veya taze embriyo transferinden elde edilen fazla sağlıklı embriyoların tekrarlayan denemelerde uygulanması ile gerçekleştirilir. İyi tekniklerle dondurma ve çözdürme işlemi uygulanmış kaliteli embriyolar ile taze transferlere oranla daha yüksek gebelik başarısı sağlanır. Bunun en olası sebebi aktif embriyo geliştirilen aylarda hormonal değişimlerin rahim alıcılığı üzerindeki olumsuz etkisidir. Bu nedenle dondurulmuş embriyo transferi, tekrarlayan basarisiz IVF denemeleri olan hastalarda bir tedavi stratejisi de olabilmektedir.

    Yumurtalık dondurulabilir mi? Kimlere önerilir?

    Yumurtalık dokusunun dondurularak saklanması kanser tedavileri nedeniyle doğurganlığı tehdit altında olan kadınlar için uygulanabilen bir yöntemdir. Kemoterapi ve/veya radyoterapi öncesi laparoskopik ameliyat ile alınan over dokusu dondurularak saklanır ve kanser tedavisinin ardından üreme fonksiyonlarının kazanılması için tekrar vücuda yerleştirilir. Günümüzde nakil sonrası başarılı gebelikler ve doğumlar elde edilmiş olmasına rağmen halen deneysel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Kanser tedavisi için kemoterapi ve/veya radyoterapi planlanan, kemik iliği veya kök hücre nakline hazırlanan ve bağışıklık sistemi hastalıkları nedeniyle yüksek doz kemoterapi planlanan kadınlara önerilir. Klinik olarak doğurganlığını doğal limitlerin üzerine taşıma isteği bulunan kadınlar için de uygulanabilir olsa da bilimsel olarak bu hasta grubuna uygulanmamaktadır.

    Kanser tedavileri, kemoterapi sperm yapımını bozar mı?

    Kemoterapi hızlı bölünen hücreleri yok etme prensibi ile çalışan bir tedavi yöntemidir. Hedef hücre kanser hücresi olmakla beraber vücutta hızla bölünen saç-kök, mide-bağırsak sistem ve üreme hücreleri olan sperm ve yumurta hücrelerini de yok eder. Aynı şekilde radyasyon terapileri de sperm ve sperm hücresini oluşturan germ hücrelerine zarar verir. Kemoterapi ve radyoterapi tedavi tipi sayısı ve toplam doza bağlı olarak erkeklerde geri dönüşsüz ‘azoospermiye’ yani ‘hiç sperm oluşturamama’ durumuna dolayısıyla kısırlığa yol açabilir. Kanser tedavileri öncesinde spermin dondurularak saklanması doğurganlığın korunması için uygulanan kanıtlanmış tek tedavi yöntemidir.

    Genetik hastalıklar kısırlık nedeni midir?

    İnsanlarda normalde 46 kromozom bulunmaktadır. Bunların iki tanesi cinsiyet kromozomu olan X ve Y kromozomlarıdır. Kadınlar iki X kromozomu (46XX), erkekler bir X ve bir Y kromozomu (46XY) taşırlar. Cinsiyet kromozomlarında ki bozukluklar kısırlık sebebidir. Erkeklerde Y kromozomunun bazı bölgelerinde ki genetik materyal kaybı azoospermi veya şiddetli sperm sayı azlığı şekil ve hareket bozukluğuna yol açarak kısırlık sebebi olmaktadır. Aynı şekilde kadınlarda x kromozomu kaybı yumurtalıkların fonksiyon görmemesine ve dolayısıyla kısırlığa neden olmaktadır. Cinsiyet kromozomları dışında ki otozomal kromozomlarda olabilen genetik kusurlar da çiftlerde tekrarlayan düşüklere, kısırlığa ve fetusta genetik bozukluğa yol açmaktadır.

    Adet görmeyen kadınlar gebe kalabilir mi?

    Primer Amenore olarak adlandırılan ve beyinden yumurtalıkları uyaran hormon döngüsünün çalışmadığı Hipogonadotropik Hipogonadizm olgularında kadınlar kendiliğinden hiç adet göremez. Bu eksik hormonların takviye edilmesiyle yumurtlama sağlanır ve çift uygun yardımlı üreme tekniğine yönlendirilerek gebelik elde edilir. Adet göremeyen diğer durumlar da ise Turner Sendromu olarak bilinen genetik sendrom ( 45, X0), erken menoza yol açan Prematur Over Yetmezliği ve menopoz döneminde kadınlarda kendi yumurtaları ile gebelik elde etmek mümkün değildir. Bu olgular yumurta donasyonu yöntemiyle gebe kalabilir.

    Hangi enfeksiyonlar tüplerde tıkanma yapar?

    Fallopian tüpleri rahim ile yumurtalıklar arasında ki bağlantıyı sağlayan ve yumurta ile spermin döllenmeyi gerçekleştirdiği yapılardır. Tüplerdeki enfeksiyonlar tıkanmaya yol açarak kadın kısırlığı oluşturmaktadır. Tüpleri tutan ve en sık enfeksiyona yol açan ajanlar streptokok, stafilokok ve mikroplazma bakterileri ve cinsel yolla bulaşan klamidya ve gonokok enfeksiyonlarıdır. Tüberküloz enfeksiyonu da nadiren tüpleri tutarak tıkanıklığa yol açabilir. Enfeksiyonlar rahimiçi araç uygulaması, cinsel ilişki, düşük, kuretaj ve doğum sonrası, cinsel yolla bulaşma ve appendisit gibi durumlarla tüplere yerleşebilir.

    Tüp bebek tedavilerinde kullanılan ilaçlar kanser yapar mı?

    Bugüne kadar yapılmış en geniş çalışmalar kısırlık tedavilerinde kullanılan ilaçların kadınlarda kanser olasılığını arttırmadığını göstermektedir. Meme ve rahim kanserleri için artmış bir risk görülmemektedir. Kuzey Avrupa’da yapılmış bir çalışma infertilite tedavisi almış kadınlarda yumurtalık kanserleri için hafif artmış bir risk oranı saptamış olsa da bunun hasta karakterinden kaynaklanabilecek bir çalışma hatası olabileceği düşünülmektedir. Tüm bu bilgilerle beraber hormon tedavisi almış kadınların rutin kontrollerini düzenli yaptırmaları önemlidir.

    Tüp bebek tedavisine şehirdışı ve yurtdışından gelirken hangi hazırlıkları yapmak gereklidir?

    Tedavi kararı verildiğinde on hazırlık testleri kendi bulunduğunuz şehirde yapılmalı ve sonuçlar tüp bebek doktorunuzla paylaşılmalı, böylece tedavi öncesi tüp bebek programı veya gebelik için engel bir durum olmadığından emin olunmalıdır. Bu dönemde prenatal vitamin kullanımı başlanmalıdır. Tüp bebek tedavileri bayan esin adet kanamasının 2. günü başlar ve yaklaşık olarak 15-18 gün kadar devam eder. Bu dönem içerisinde toplam 6-7 kez merkezinizde kontrolünüz olacaktır. Adet düzensizliği yaşayan hastalarımız doktorlarının tercihi doğrultusunda adet düzenleyici ilaçlar kullanabilir. Yasal prosedürler gereği gerekli resmi belgeleri ve tüm tıbbi kayıtlarınızı yanınızda getiriniz.

    Tüp bebek tedavisi sonrası gebelikler içinde tedavi gerekir mi?

    Tüp bebek tedavisi ile gebe kalmış özellikle açıklanamayan kısırlık, pkos, hafif erkek faktörü  ve düşük ovaryen rezerv tanıları almış çiftler daha sonra ki dönemler de doğal yollarla gebe kalabilirler. Tubal faktör ve ağır erkek infertilitesi nedeniyle tedavi görmüş çiftlerde doğal gebelik beklenmez.

    Tüp bebek ile ilgili merak ettikleriniz için tıklayın !

  • Tüp bebek yönteminde müjde

    Tüp bebek yönteminde müjde

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ‘Ailelerin Umudu Gerçek Oluyor Projesi’ kapsamında tüp bebek yöntemiyle ikiz çocuk sahibi olan Yücel ailesini ziyaretinde, bu yöntemle tanınan hakkın 2’den 3’e çıkarttıkları müjdesini verdi.

    Aydın ve Zeliha Yücel çiftini, Mevlana Mahallesi’ndeki evlerinde ziyaret eden Şahin, burada ikiz bebeklere çeyrek altın taktı. Bebekleri seven Şahin, proje hakkında bilgi verip, çocuğu olmayan ailelere müjde verdi. Ülke genelinde bebek sahibi olmayan kişilerin taramasını yaptıklarını anlatan Şahin, 2 bin 500 aileyi belirlediklerini, bunların 900’ünün tedaviye başladığını kaydetti. 800’ünün tedavisinin sonuçlandığını aktaran Şahin, 250 çiftin bebeğinin olduğu müjdesini aldıklarını vurguladı. Sosyal güvencesi olmayan aileler için başlattıkları bu kampanyaya dikkat çeken Şahin, Acıbadem Sağlık Grubu’nun da tedaviyi karşıladığını hatırlattı. Şahin, tüp bebek yöntemimde tanınan hakkın 2’den 3’e çıkarıldığı müjdesini verdi. Anne Zeliha ve baba Aydın Yücel de büyük mutluluk yaşadıklarını söyleyerek, emeği geçenlere teşekkür etti.

    Ailelerin Umudu Gerçek Oluyor Projesi tıklayın !

  • Ihlamur çayının faydaları

    Ihlamur çayının faydaları

    Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir.

    HAZIRLANIŞI:

    Ihlamur demlenerek hazırlanmalı. Tatlandırıcı olarak şeker yerine bal tercih edilmeli. İki tutam ıhlamur, 3-4 adet karanfil, bir çubuk tarçından ıhlamur hazırlanabilir.

    STRESE KARŞI IHLAMUR ÇAYI :

    İçine çok az karanfil atarsanız hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız.

    GRİP VE NEZLEYE IHLAMUR:

    Bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağlayarak değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur.

    GÜZELLİK İÇİN IHLAMUR:

    Göz çapaklanmalarında ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın.

    Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.

    CİLT LEKELERİNE IHLAMUR:

    Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız.

  • Tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenler

    Tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenler

    Çocuk sahibi olmakta zorlanan çiftlerin büyük bir kısmı en kısa sürede tedavi olup bebeklerine kavuşmak isterler. Hatta bazıları neden çocuk sahibi olamadıklarını öğrenmeden hemen tüp bebek yaptırmaya çalışırlar. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenleri açıkladı.

    Maalesef toplumdaki genel kanı; tüp bebek tedavisinin %100 başarılı olduğu yönündedir. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ tüp bebek tedavisinden önce yapılması gerekenleri ve başarı oranlarını açıkladı…

    Defalarca tüp bebek tedavisi deneyip kendiliğinden gebe kalan birçok kişiye tanık olunur. En son teknolojik gelişmeleri kullanılsa bile tüp bebek kesin bir yöntem değildir.

    Amerikan Üremeye Yardımcı Tedavi Edenler Derneği’ne göre tüp bebek de başarı oranı %40 ancak ulaşmaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisinden Önce

    Tüp bebek tedavisine başlamadan veya karar vermeden önce daha basit yöntemler ile gebe kalınıp kalınmayacağı araştırılmalıdır. Ciddi erkeğe bağlı sperm problemi yoksa yumurtlama fonksiyonları normal olan genç çiftlerde denemeye gerek yoktur. Yumurtlamayı artırıcı yöntemler veya aşılama tedavisi ile daha basit daha hesaplı bir şekilde netice alınabilir.

    Yumurtlamayı artırıcı tedavi kadınlarda normalde 1 tane gelişen yumurta sayısını daha fazlalaştırmaktır. Bunun için hap benzer bazen de iğne benzeri ilaçlar kullanılır ve daha fazla sayıda yumurta büyümesi sağlanır.

    Doktorunuzun belirleyeceği bir zamanda da eşinizle beraber olarak doğal yollardan hamile kalma şansı artırılmış olur. Aşılama dediğimiz ‘İntrauterin inseminasyon‘da ise eşden alınan spermler laboratuar koşullarında daha yoğun ve daha hareketli hale getirilerek kadının rahminin içine enjekte edilir. Burada hem zamanlama hem de rahmin içersine daha fazla sayıda sperm bırakıldığı için gebelik şansı artmaktadır. Aynı zamanda yumurtlamayı artırıcı tedavi de uygulandığı için başarı şansı daha fazlada artmaktadır. Tüp bebek tedavilerine göre daha zahmetsiz ve basit tedaviler olduğu için öncelik tanımak gerekir. Sayılara yani başarı oranlarına gelecek olursak yumurtlama tedavisinde her bir seferinde % 6 iken aşılamada bu oran%18’dir. Bu oranlara bakarak biraz umutsuzluğa kapılabilir ancak basit yöntemler olduğu için ve her koşulda rahatlıkla uygulanabildiğini düşündüğümüzde tedavi algoritmasında ilk planda olmaları gerekir. Yukarıdaki bahsettiğim yöntemlerde başarının en önemli kuralı sabırlı olmaktır. Unutulmaması gereken nokta; bazı hastalarda tüp bebek tedavisine gerek kalmadan birçok çiftin bu yöntemlerle bebek sahibi olduğudur.

  • Estetik ve sağlığın dışa açılan perdesi : Burun

    Estetik ve sağlığın dışa açılan perdesi : Burun

    Burun estetiği operasyonları ,dünyada yıllardır en çok yapılan estetik operasyonlar olmuştur. Hele ülkemiz gibi burun problemlerinin sıklıkla görüldüğü bir memlekette, en başta gelen estetik operasyon olmayı, yıllarca da devam ettirecek gibi görünmektedir.

    Burun hem estetik hem de sağlık açısından insanın dış dünyaya açılan penceresidir . İnsanlar birbirleriyle olan iletişimini karşılıklı, yüz yüze bakarak yaparlar. Bu açıdan ilk göze çarpan organ, yüzümüzün ortasındaki temel yapı olan burundur. Yüzde kaş ve göz ne kadar  güzel olursa olsun,  eğer burun gözlerin güzelliğini örtbas edecek kusurlara sahipse, tüm dikkatin kusurlu olan buruna kayması engellenemez. Bu durum, karşısındaki kişinin dikkatinin kusurlu  burunda yoğunlaştığını  hisseden  bireyde özgüven kaybına yol açar.  Tüm bunlar burnun yüz estetiğinde ne kadar önemli bir yer işgal ettiğinin,  sürekli iletişim halinde olan birey için özgüven anlamında ne kadar önemli olduğunun göstergeleridir.

    Burun sağlık açısından da dış dünyaya açılan en önemli penceredir. Çünkü; sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için burundan rahat nefes alabilmek kadar önemli bir şey yoktur. Burnun temel işlevi olan solunum fonksiyonunun yerinde olması demek;  alınan havanın nemlendirilip,  ısıtılıp, temizlenmesi demektir ki;  bu durum alt solunum yollarının sağlığı  için hayati öneme sahiptir.  Ayrıca burnun koku fonsiyonunun iyi olması, yemekten cinselliğe kadar geniş bir yelpazeyi etkilediği unutulmamalıdır.

    Genel vücut sağlığı ve yüz estetiğinde başlı başına önem arzeden burnun, şekli ve fonksiyonları her zaman bütünün birer parçası olmalıdır. Asla ve asla burnun şekli için fonksiyonundan, fonksiyonu içinde şeklinden ödün verilmemelidir.  Yani estetik operasyon yapılacaksa burnun fonksiyonları korunmalı gerekiyorsa arttırılmalı, solunumu düzeltecek fonksiyonel bir ameliyat yapılacaksa da estetik sorunlar ortaya çıkmamalıdır. Şayet hem estetik hem fonksiyon açısından operasyon yapılacaksa her iki yönüyle de güzel bir sonuç aynı anda hedeflenmelidir.

    Burun estetiği operasyonları son yirmi yıla kadar kıkırdak ve kemik yapıların küçültülerek burnun küçültülmesi amacını taşıyan, “fonksiyonel estetik” kavramının pek düşünülmediği operasyonlardı. Sadece burnun küçük olmasını hedefleyen bu yaklaşım burnun fonksiyonlarının ihmal edilmesine neden olurdu.  Herkesin burnu tek tip, birbirinin kopyasıymış gibiydi. Bu tip burunlar estetik müdahale geçirdiği her halinden belli olan,  doğal görünümlü olmayan burunlar olarak karşımıza çıkardı. Küçük bir burna sahip olmak uğruna burnun fonksiyonlarının kaybolduğu hüzünlü sonla karşı karşıya kalmak kaçınılmaz sondu genellikle.

    Zamanla burnun fonksiyonlarının önemi iyice anlaşılınca güzel burun kavramı değişti. Artık “güzel burun”  kavramı başta burnun fonksiyonlarının çok iyi olduğu, rahat nefes alabilen, bunun yanı sıra estetik müdahale geçirdiği  belli olmayan, herkeste aynı tip değil kişiye özel olan, yüzle orantılı ve doğal görünümlü olarak değişti. Hatta ve hatta yapılan estetik operasyonla burnun fonksiyonlarına ekstra katkı amaçlanmaya başlandı.

    Burun, özel şekli sayesinde fonksiyonlarını yerine getirebilir. İdeal bir burun estetiği operasyonunda,  estetik- fonksiyon dengesi gözetilmesi gereken en önemli durumdur.  Yapılan estetik operasyonun  amacı fonksiyonları ve görünümü kötü olan bir burnu sağlıklı ve güzel görünümlü, doğal bir yapıya kavuşturmaktır.  Estetik ve sağlığın dışa açılan penceresi de her zaman bunu hak etmektedir…

    Op.Dr.Muhammet DİLBER
    Nose Estetik “Estetik Burun Ameliyatları”
    www.noseestetik.com , www.muhammetdilber.com

    Op.Dr.Muhammet Dilber Facebook 
    Op.Dr.Muhammet Dilber twitter

    İlgili yazıları ;

    – Burun estetiği ile birlikte yapılan operasyonlar 
    – Burun şekli nefes almayı etkiler mi ?
    – Doğal burun estetiği
    – Burun operasyonu öncesi öneriler
    – Burun estetiği operasyonlarında doğru zaman ?

  • Saç Dökülmesi Ne Zaman Ciddiye Alınmalı?

    Saç Dökülmesi Ne Zaman Ciddiye Alınmalı?

    Saçlarınız mevsimsel nedenler haricinde günde 100 telden fazla dökülüyorsa ciddiye alın. İşte detayları…

    Saç kaybından yakınan birçok insan yaşadığı her dökülmenin ardında bir sağlık problemi arıyor. Saç kaybından yakınan birçok insan yaşadığı her dökülmenin ardında bir sağlık problemi arıyor. Oysa ki saçın doğal döngüsünü tamamlayarak kökten ayrılması ile gerçekleşen saç dökülmesi normal bir durumken her sağlıklı bireyde günlük olarak 100 tele kadar dökülme gerçekleşebiliyor.

    Uzmanlara göre asıl saç dökülme problemi, stres, kimyasal uygulamalar veya hormonal nedenler gibi nedenlerle günlük kaybedilen saç teli sayısının 100’ün üzerinde çıkması ile başlıyor.

    Uzmanlar saçın doğal yaşam döngüsünü tamamlayarak kökten ayrılması ile gerçekleşen dökülmenin normal olduğunu ve her saç kaybının bir ‘saç dökülme problemi’ olmadığının altını çiziyor. Sağlıklı bir insanın günde 100 adet tele kadar saçının dökülebileceğini belirten Bioblas Laboratuvarları Ar-Ge Direktörü Dr. Özden Kasımoğulları “Asıl saç dökülmesi problemi stres, hormonal değişimler ve kimyasal uygulamalara bağlı olarak günde 100 adet saç dökülmesini aşan durumlarda başlıyor.

    Saç kırılması ve kopması ile karıştırılmamalı

    Bunun yanı sıra uçları kırılan saç teli de koparak dökülürken bu da kişi tarafından saç dökülmesi olarak nitelendirilebiliyor. Oysaki bu da gerçek bir saç dökülmesi değil saçların koparak dökülmesidir” diye konuştu. Gerçek saç dökülmesinin ise saçların ömrünü tamamlayarak kökten ayrılması ile anlaşılacağını belirten Özden Kasımoğulları “Saçlar koparak dökülmez sadece kırılırlar. Gerçek saç dökülmesi saçın kökten ayrılmasıdır. Dökülen saç teli sayısı ise 100’den fazla ise dikkate alınması gereken bir saç dökülmesi sorunuyla karşı karşıyasınız demektir.” şeklinde konuştu.

    Mevsim geçişlerinde 100 telden fazla dökülüyor

    Ömrünü tamamlanmasıyla görülen saç dökülmesinin dışında mevsim dönümlerinde özellikle kadınlarda artan stres, zayıflamak için sağlıksız diyetlerin uygulanması ve hava koşullarının değişimi gibi nedenler saç dökülmelerinde artış yaşanmasına neden oluyor. Özden Kasımoğulları bu gibi nedenlerden dolayı mevsim dönüşlerinde 100 den fazla günlük saç teli kaybının daha da artış gösterebileceğini bu sebepten saç sağlığını korumak için daha özenli olmak gerektiğini söylüyor.

    Saç Dökülmesi Neden ve Çözümleri için Tıklayın !

    Mevsim geçişlerinde saç bakımı tüyoları veren Kasımoğulları; “Saç sağlığı için beslenmenin de dengeli ve düzenli olması gerekir. Bu dönemde saçları bitkisel aktiflerle geliştirilmiş şampuanlarla yıkamak, devamında da saç bakımını tamamlayan bitkisel bakım ürünleri kullanmak saçların mevsim dönümlerinden daha az etkilenmesini sağlar.” şeklinde konuştu.

  • Sağlıklı saçlar için 5 besin

    Sağlıklı saçlar için 5 besin

    Kadınların güzelliklerini ön plana çıkaran en önemli şeylerden biri de saçlarıdır.

    Kullanılan saç boyaları, çevresel faktörler derken saçlar yıpranır ve bakımsız bir hale bürünür. Tüketebileceğiniz sağlıklı besinler ile yıpranan, kırılan saçları güçlendirerek doğal, güçlü ve bakımlı saçlara sahip olabilirsiniz.

    Kurubaklagiller: Mercimek ve kuru fasulye gibi kurubaklagiller, içerdiği A ve C vitamini sayesinde saçların sağlıklı olmasına, kırıkların onarılmasına ve kısa sürede uzamasına yardımcı olur.

    Süt ürünleri: Sağlıklı saçların en iyi kaynağı kalsiyum oranı yüksek besinler tüketmek. Yağ oranı düşük yoğurt ve süt saçlarınızı besler ve güçlendirir.

    Havuç: Bakımlı, güçlü ve sağlıklı saçlara sahip olmak için A vitamini yönünden zengin bir besin kaynağı olan havucu öğün aralarında veya salatalarınıza ekleyerek tüketebilirsiniz.

    Yumurta: Güçlü saçlar için en etkili protein kaynağı yumurtadır. İçerdiği biotin ve B12 vitaminleriyle saçlarınızı güçlendirir ve sağlıklı olmasına yardımcı olur.

    Yeşil yapraklı sebzeler: Kalsiyum ve demir yönünden zengin olan yeşil yapraklı sebzeler saçların doğal bakımını sağlar. Ispanak ve brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler içerdiği A ve C vitamini ile sağlıklı saçlara kavuşmanızı sağlar.

  • Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş sağlığının sürekliliğini sağlamak için ömür boyu etkili ve yeterli bakımın şart olduğunu ve kadınların hamilelik, bebek emzirme, menstruasyon, menopoz gibi dönemlerde dişlerine ayrıca özen göstermesi gerektiğine dikkat çekiyor.

    Hamilelik döneminde anne adayının dişlerinde kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel bir veri olmadığını söyleyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “Halk arasında ‘Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu sebepten ötürü anne adaylarının diş kaybına uğradığı’ şeklindeki düşünce bilimsel bir gerçeği yansıtmıyor” diyor.
    Ancak hamilelikte ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağını hatırlatan Dr. Kışlaoğlu “En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artıştır. Bu durum, dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.” diyerek vurgu yapıyor.

    DİŞLER NEDEN ÇABUK ÇÜRÜR?
    Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması, dişlerin normal dönemden daha çabuk çürümesine uygun bir ortam yarattığını vurgulayarak hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenlerini şöyle sıralıyor:

    – Bu dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir.

    – Hamileliğin ilk aylarında görülen kusmalardan sonra anne adayı ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    – Gebelik hormonlarının etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne adayı, dişlerini fırçalamaktan kaçınır.

    DİŞLERDE KALSİYUM ÇÖZÜNMESİ OLMAZ
    Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için anne adayının, günlük olarak 1200 ilâ 1500 mg kalsiyuma alması gerektiğini söyleyen Dr. Kışlaoğlu, bebek bekleyen kadınların bu dönemde süt ve süt ürünleriyle yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

    Doktor Çağdaş Kışlaoğlu açıklamalarına şöyle devam ediyor: ‘Anne adayı eğer kalsiyum ihtiyacını gıdalardan karşılayamazsa, bebeğin gelişimi için gerekli olan kalsiyum, annenin kemiklerinden karşılanıyor. Ancak anne adayı, hamilelik döneminde iyi beslenir yeterli ağız diş bakımı yaparsa bu dönem, normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşmaz.”

    ŞEKERDEN UZAK DURUN!
    Hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemli olduğunu söyleyen Dr. Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde nasıl beslenmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:

    “Anne adaylarının, hamilelik süresince A,C ve D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyum yönünden zengin temel besinler, meyveler ve sebzeler almaya dikkat etmeleri gerekiyor. Hamileyken ayrıca tahıl, süt ve süt ürünleriyle, balık ve yumurta dengeli olarak almaları yararlı olacaktır. Anne adayları, -özellikle yemek aralarında- şekerden mümkün olduğu kadar uzak durmalı. Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden de kaçınmaları gerekiyor.”

    HAMİLEYKEN DİŞ TEDAVİSİ YAPILABİLİR Mİ?
    Diş Hekimi Protez Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu, hamileyken diş tedavisi yapılıp yapılmayacağı konusunda şunları söylüyor:

    – Bebeğin organ gelişim evresi olan hamileliğin ilk üç ayında etkili dental tedaviden kaçınılması gerekiyor.

    – Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekologun önerileri doğrultusunda diş tedavisi yapılmalıdır.

    – Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

    EKSTRA BİR AĞIZ-DİŞ BAKIMI ŞART!
    Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığına normal dönemden daha fazla özen göstermesi gerektiğini söyleyerek, şu hatırlatmalarda bulunuyor:

    – Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar. Bunun için günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalıdır.

    – Plak birikimi ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Bu nedenle anne adayları, hamilelik öncesinde tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.

    – Anne adayları hamilelikte günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapmalı, plak birikimine engel olmalıdır.

    – Hamilelikte ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

  • Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Sağlık problemlerinin ne zaman ortaya çıkacağının belli olmadığını belirten uzmanlar, bu nedenle anne olmaya karar veren kadınların hamilelik öncesi mutlaka diş hekimine başvurması gerektiğini söyledi.

    Hamilelik öncesinde diş hekimine başvurulduğunda ileride ortaya çıkabilecek sorunların hekim tarafından değerlendirilerek, gerekli tedavinin uygulanacağını belirten Trabzon Diş Hekimleri Odası Başkanı Mustafa Yıldız, “Örneğin, küçük çürükler hiç belirti vermeden hamilelik sırasında ilerleyerek ağrı oluşumuna yol açabilir. Henüz başlangıç halinde tespit edilip gerekli tedavi uygulanırsa sorun ilerlemeden çözülmüş olacaktır” dedi.

    Yıldız, gerekli görüldüğünde yapılacak olan diş taşı temizliğinin hamilelikhamilelik sürecinde yaşayabileceği streslerden uzaklaşmış olur. Yanlış kanı olarak bazı anne adayları ‘bebeğe zarar gelebilir’ düşüncesiyle bu süre içinde diş hekimine gitmekten çekinirler. Fakat hamileliğin her aşamasında bebeğe ve anneye zarar vermeden yapılabilecek tedavi yöntemleri vardır” diye konuştu. sırasında, hormonların etkisiyle ilerleyebilecek olan diş eti hastalıklarını da önleyeceğini ifade ederek, “Böylece anne adayı

    Anne adaylarına acil tedavi yöntemleri dışında müdahale yapılmayacağını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

    “Ancak gerekli durumlarda diş hekimi, anneye ve bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedavinin ertelenmesini sağlayacaktır. Hamileliğin 3 ile 6 aylık döneminde dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği gibi işlemler güvenle uygulanabilir. Hamilelik öncesi diş hekimine gidilememiş ise bu dönem anne adayları tarafından iyi değerlendirilmelidir. Emzirme döneminde de diş hekimliği açısından anneye yapılacak müdahalelerin herhangi bir sakıncası yoktur.”

    Mustafa Yıldız, hamilelik sırasında diş eti kanamalarının çok sık karşılaşılan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

    “Diş etinde görülen kanamaların sebebi diş eti iltihabıdır. İleri derecede diş eti iltihabı erken doğum ve zayıf bebek doğurma riski oluşturduğunu unutmamalıyız. Hamileliğin ikinci üç aylık döneminde hekime başvurularak, diş eti iltihabı mutlaka tedavi edilmelidir. Ağız sağlığı yaşamın her döneminde ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Ancak kadınların ergenlik, hamilelik, bebek emzirme ve menopoz döneminde buna daha çok dikkat etmeleri gerekmektedir.”

  • Etkili Saç Bakımı Sırları

    Etkili Saç Bakımı Sırları

    Yaz sıcakları ile yıpranma dönemine giren saçların bakımı ihmale gelmiyor. Saç bakımını her zaman kuaförde yaptıracak kadar vakti olmayanlar için uzmanların verdiği etkili saç bakım ipuçlarını deneyebilirsiniz…

    Pratik güzellik yöntemleri sayesinde çok fazla zaman harcamadan çok bakımlı görünmeniz mümkün. Dr. Melisa Eczacıbaşı, kusursuz ve etkili bir cilt bakımı için dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

    Kırık uçlardan kurtulun

    Kuaföre gitmeye vaktiniz yok ya da istediğiniz saate randevu alamıyorsunuz. O zaman alın elinize makası. Durun, durun. Sadece kırık uçlardan kurtulmak için önerimiz…

    Saçlarınız daha bakımlı görünebilir

    Uzun saçlarınızı ensenizde atkuyruğu olarak toplayın. Bir parmak genişliğinde tutamlara ayırın, uçlarını kıvırın ve 1 – 2 cm. kesin. Hem doğal bir görünüm elde edersiniz, hem de bir sonraki kuaför randevunuza kadar içiniz rahat eder. Unutmayın istediğiniz modeli elde edemezseniz dahi, saçlarınız bu sayede daha bakımlı görünecektir.

    Saçlarınıza krem maskesi uygulayın

    Evde saçlarınıza saç maskesi uygulamak istiyorsunuz ama yok. Ne yapacaksınız? İnce bir tabaka Nivea kremi saçlarınıza hafifçe yedirin. Baş derisine ve saç köklerine kadar değil elbette. Ve birkaç saat boyunca ya da tüm bir gece etkisini göstermesini bekleyin. Daha sonra bebe şampuanıyla iyice yıkayın ve sıcak suyla durulayın veya en pratiği badem yağı, susam yağı ve zeytinyağından elde edilen bir karışımı saçınızda 3 saat bekletin. Daha sonra saçınızı iyice yıkayın.

    Saçlarınızı topuz yapmadan önce tarayın

    Yeni sezonun gözde saç modelleri arasında yerini alan topuzlar saçlar çok temiz olmadığı zaman kalıcılığını daha iyi koruyabiliyor. Çünkü temiz tutamlar elden kayıyor, tokalanması zor oluyor ve tokalar sürekli açılıyor. Peki, ne yapmalı? Saç fırçası üzerine bir miktar saç spreyi sıkın ve saçları topuz yapmadan önce tarayın.