Etiket: sağlık

  • Boğaz reflüsü Çocuklarda Ses Kısıklığı

    Boğaz reflüsü Çocuklarda Ses Kısıklığı

    Ses bozukluğu ya da ses kısıklığı, ses kalitesindeki herhangi bir değişikliği ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bu durum için ses kısıklığı, ses kalitesinin bozulması, sesin çatallı olması, sesin zayıf ya da aşırı kasılmış gibi çıkıyor olması, ses pürüzlülüğü, sesin ince olması, sesin kalın olması gibi değişik tanımlamalar kullanılabilir. Sesin perdesi ya da şiddeti anormal olabilir, ses rezonansı değişmiş olabilir.

    Çocukluk çağında ses kısıklığı görülme oranı %4 ile 23 arasında değişmektedir. Kısıklığın nedeni gırtlak yapısındaki herhangi bir yapısal ya da fonksiyonel neden olabilir.

    Çocukluk çağı ses kısıklıklarının çoğunluğu iyi huylu nedenlere bağlıdır. Bunlar arasında sesin aşırı ya da kötü kullanımı birinci sırada yer alır. Yanlış ya da kötü kullanım, ses tellerinde nodüller, polip, kanama odakları ve hematom oluşmasına yol açabilir. Bu durumun tedavisi, genellikle ses terapisi ile kolaylıkla yapılabilir. Bazı ilerlemiş olgularda mikrolaringocerrahi adı verilen mikroskobik ses teli ameliyatları tedavi yöntemi olarak kullanılır.

    Çocukluk çağı ses kısıklıklarına yol açan ikinci en büyük grup ses telleri ve çevresindeki yapıların iltihaplarıdır. Bunun en sık nedeni viral ya da bakteriyal enfeksiyonlar olmakla birlikte; sesin aşırı kasılarak kullanımı, tekrarlayan öksürük ve boğaz temizleme, hava yoluyla boğazı rahatsız edecek şeylere maruz kalma ve sistemik hastalıklar (tiroid bezinin az çalışması gibi) da nedenler arasındadır.

    Çocukluk çağının nadir görülen ancak önem arz eden bir başka ses kısıklığı nedenidoğuştan gelen hastalıklardır. Bunlar arasında ses telleri arasında perde (web), ses teli kisti ve ses tellerinde hemanjiom en sık görülenlerdir.

    Hormonal nedenler çocukluk çağı ve ergenlik döneminde ses kısıklığına yol açabilir.Tiroid bezinin çalışma bozuklukları (guatr ve diğer tiroid hastalıkları) ve androjen hormon tedavileri bu gruba ait örneklerdir.

    Ses telleri ya da gırtlağı etkileyen travmalar da ses kısıklığı nedenlerindendir.Yanıcı ya da yakıcı maddelerin solunması ya da yutulması, künt ya da kesici cisimlerle boyunda oluşan travmalar ve diğer nedenlere bağlı yapılan cerrahiler sırasında hasta uyutulurken kullanılan tüpe ait travmalar bu grup içerisinde değerlendirilebilir.

    Çocukluk çağında nadir olsa da iyi ya da kötü huylu tümörler de ses kısıklığı nedenlerindendir. İyi huylu olanlar arasında en sık papilloma ve hemanjiom, kötü huylu olanlar arasında en sık rabdomyosarkomgörülmektedir.

    Ses teli felci, ses tellerinin hareket etmesini sağlayan sinir uyarısının kesilmesine bağlı olarak tek ya da çift taraflı (hem sağ hem sol) ses telinin hareket etmemesi durumudur. Tek taraflı olduğunda en rahatsız edici belirti ses kısıklığı iken, çift taraflı olduğunda nefes alma güçlüğü ses kısıklığından daha rahatsız edici bir hal alır. Ses teli felci en sık başka ameliyatlardan sonra görülür. Bu ameliyatlar arasındatiroid (guatr) cerrahileri, boyun ameliyatları, kalp damar ameliyatlarısayılabilir. Bazen nedensiz olarak bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben ortaya çıkabilir. Bağışıklık sistemi hastalıkları, baş boyun tümörleri, doğum travması gibi nedenler de ses teli felcine yol açabilir.

    Boğaz reflüsü (laringofaringeal reflü, gastroözefagolaringeal reflü), midenin asit içeren içeriğinin önce yemek borusuna ardından ses telleri bölgesine geri kaçmasıdır. Bu asit içeriğinin ses telleri ve çevresine teması uzun süreli bir ödeme ve ses kalitesinin bozulmasına yol açabilir.

    Kısa ya da uzun süreli ses kısıklığı olan bazı hastalarda ise kulak, burun, boğaz, baş, boyun ve ses yolu muayenesinin tamamen normal olduğu görülebilir. İnsan sesi, psikolojik ve fiziksel iyi oluşumuzun bir son ürünüdür. Bu nedenle, bu hastalardapsikojenik bazı nedenlerin ses kısıklığına yol açabileceği göz ardı edilmemelidir.Kaygı bozuklukları (anksiyete), depresyon, kişilik bozuklukları ve konversif reaksiyonlargibi birçok değişik psikiyatrik durum da ses kısıklığı nedenidir.

    Çocuklardaki ses kısıklığının tedavisi, yukarıda arz edilen ilgili nedene göre yapılır. Çoğu olguda aile ile birlikte ev içerisinde ses sağlığı için alınacak bazı önlemler tedavide ve sıkıntının tekrarlamasının önlenmesinde etkili olur. Bazı olgulardacerrahi, bazı olgularda ise ilaç tedavileri tedavi için bir gerekliliktir. Ses terapisi ise tüm olgularda kullanılması yarar sağlayan, tanıya göre ana ya da yardımcı tedaviyi oluşturan bir iyileştirme yöntemidir.

    Prof. Dr. Haldun OĞUZ

  • Kilo Verdiren Kivi Diyeti!

    Kilo Verdiren Kivi Diyeti!

    Hızlı bir kilo verme arayışındaysanız bu yazı tam size göre.

    Fazla kilolar her zaman rahatsız eder. Bir an önce kurtulmak ve fit bir vücuda kavuşmayı kim istemez ki.. İşte kilo verdiren kivi diyetiyle istediğiniz forma kavuşmak belki de hayal olmaktan çıkar gerçek olur. Hem sağlıklı hem de hızlı kilo verdiren bu diyet listesine bir göz atın deriz.

    Bu diyeti uyguladığınızda inanamayacaksınız ama 4 günde 2 kilo kadar verebilirsiniz. Ama harfiyen uymak şartıyla.

    kilo-verdiren-kivi-diyeti-1

    4 günde 2 kilo verdiren diyet listesinden bakalım neler varmış:

    Kahvaltı listesi

    *1 adet kivi

    *1 su bardağı kadar yağsız yoğurt

    *1 dilim çavdarlı tost ekmeği

    Ara öğün listesi

    *1 adet kivi

    Öğlen yemeği listesi

    *Sebze çorbası

    *Sınırsız kivi

    Ara öğün listesi

    *1 adet kivi

    Akşam yemeği listesi

    *1 adet kivi

    *2 adet haşlanmış yumurta

    *1 tabak sebze yemeği ya da 100 gram et

    Yemekten sonra isteğe göre yeşilçay ve papatya çayı içebilirsiniz. Böylece rahat bir uyku da geçirmiş olursunuz.

    Bu diyette önemli olan nokta şekersiz çay, su dışında sıvı tüketmemeniz ve bu diyeti 4 günden fazla uygulamamanız. Tekrar uygulamak isteyenler aradan 4 günün geçmesini beklemelidirler.  Bu diyeti uygulamak isteyenler için en sağlıklı yol diyetisyeninize danışarak uygulamanız.

  • Ağız Kokusunu Gideren Yöntem!

    Ağız Kokusunu Gideren Yöntem!

    Ağız kokusu kabusunuz olmasın. Ağız kokusunu önlemek için bunu uygulayın.

    Ne yaparsanız yapın ağız kokusundan kurtulamıyorsanız bir de bu yöntemi deneyin. Eğer ciddi anlamda ağız kokusu sorununuz varsa unuttuğunuz bir şey var demektir. Su içmek!

    Uzmanlara göre yetersiz su içmek ağız kokusuna neden oluyor. Günde iki litre su içmek ağız kokusunu gideriyor.

    agiz-kokusunu-gideren-yontem-1

    Diş bakımınızı düzenli yaptırıyor, geniz akıntısı ve bademcik gibi sağlık problemleriniz yok ama ciddi oranda ağzınız kokuyorsa sıvı tüketiminiz az demektir. Kalabalık ortamlarda konuşmaktan çekinmemek için günlük su tüketiminizi arttırın. Bol su içmek sizi sosyal kabus haline gelen ağız kokusu derdinden kurtarabilir.

    Ağız kokusunun nedeni az besin alımı ve sıvı azlığı. Bunun dışında tansiyon ve psikiyatri ilaçları, kansızlık, ağız içi enfeksiyonları, ateşli hastalıklar ve diyabet de, tükürük üretiminin azalmasına neden olur. Bunun sonucunda ise ağız kokusu oluşur. Ağız kokusunun temelinde yatan neden ağızdaki tükürük miktarının azalmasıdır.

    Bol su tüketiminin sadece ağız kokusuna etkisi yok tabi ki. Suyun tüm vücuda olumlu etkisi vardır. Kilodan güzelliğe kadar birçok olumlu etkisi vardır.

    agiz-kokusunu-gideren-yontem-3

    Çay ve Kahve su yerine geçiyor mu?

    Çoğu insan bu yanılgıya düşüyor. Su içmiyorum ama çay ve kahveyi çok tüketiyorum. Çay ve kahve asla su yerine geçmiyor. O nedenle su içmeyi alışkanlık haline getirin.

  • Varis Tedavisinde Yeni Yöntem!

    Varis Tedavisinde Yeni Yöntem!

    Pandora, o meşhur kutusunu açıp, Dünya’ya kaos saçtığından beri, herkes güzellik peşinde. “Aman daha güzel olayım, daha iyi iş bulayım, daha iyi eş bulayım, kısacası daha mutlu olayım.” Fakat güzel olmak çok da kolay değil. Doğru makyaj, doğru saç ve doğuştan gelen şansla iş bitmiyor. Herkesin mutlaka en az bir kusuru var. Bu kusurlarımızı da ancak estetik ve cerrahi müdahaleler yardımı ile hayatımızdan çıkartabiliyoruz.

    Çok güzel bir yüze, parlak saçlara, orantılı vücut yapısına sahip olan, ancak sütun gibi bacaklarında varis olan bir hanımefendi düşünelim. Muhtemelen rahatsızlık duyacak ve mutsuzluk hissedecektir. Çorapsız dışarı çıksa ayrı dert, yaz ortasında naylon çorap giyse başka dert. Çorap yetmezse, sprey bacak boyası sıksa yaz ortasında sıcaktan boyanın aktığına mı yansın, duştan çıkınca varisleri tekrar belli olunca aynaya bakmaktan mı vazgeçsin?

    varis-tedavisinde-yeni-yontem-5

    Günümüz şartlarını düşündüğümüzde, çoğu meslek sürekli oturarak veya sürekli ayakta durarak icra edilmekte. Obezitenin yaygınlaşması ile bacaklara yüklenen basınç da giderek artıyor. Alkol alımı ve kontrolsüz beslenme de hepimizin sorunu. Bunlar, varise neden olan sebepler arasında görülebilir.  İşte tüm bu modern çağ sorunları, varise davetiye çıkartıyor. Yani, varis, yalnızca genetik değil, aynı zamanda modern çağın bize küçük bir “Merhaba, nasılsın?” deme şekli.

    Varisi, yalnızca kozmetik anlamda değerlendirmemek gerekir. Varis, hastaların gündelik hayatını bir çok yönden olumsuz şekilde etkiler. Bacaklarda ağrı, şişme, gece krampları, yorgunluk ve yanma hissi en sık görülen etkilerdir. Hatta bunlara karşın öncelikli tercihlerden bir tanesi varis çorabı olur.

    varis-tedavisinde-yeni-yontem-3

    Varisleri 3 sınıfta inceleyebiliriz. Gelin, çoğu hanımın ve hatta bazı beylerin korkulu rüyası haline gelen haylaz canavarları, varisleri, varislerimizi yakından tanıyalım:

    • Kılcal varisler: Bu tür varisler ciltte kabarıklık yapmazlar. Mor ve kırmızı renkte olurlar ve kozmetik açıdan kötü bir görüntüye sebebiyet verirler. Hatta bu haylazların bazıları, kaşıntıya da neden olarak, hastaları oldukça rahatsız etmektedir.
    • Orta boy varisler: Bu varis türünde, kılcal varislere oranla, daha fazla kabarıklık gözlenir. Koyu yeşil renkli olan bu tür varisler, genelde diz kapağının arka kısmında hayatlarını mutlu mesut sürdürürler. Genelde 2-3 mm kalınlığa kadar ulaşırlar. Tedavileri de, kılcal varislere nazaran daha uzun müddet gerektirir.
    • Büyük boy varisler: En tehlikeli varis türüdür ve uzun dönemde hastanın yaşam kalitesini oldukça etkilerler. Ciltte belirgin kabarıklığa neden olurlar. Çapları 3 mm’den büyüktür. Bu varis türünün kesin olarak tedavi edilmesi gereklidir, ihmal edilmemelidir.

    varis-tedavisinde-yeni-yontem-2

    Güzellik önemli tabii, ancak güzelliğimizi bozacak derecede vücudumuzda iz bırakan veya etki eden  sinyalleri algılayarak, müdahale etmeliyiz. Müdahale edilmediği taktirde, güzellikten çok daha önemli olan sağlığımızı riske ettiğimizi unutmamalı, doğru cerraha görünerek tedbir almalıyız.

    Düzgün, varissiz, pırıl pırıl bacaklarınızla, varislerden uzak geçireceğiniz sağlıklı günlere kavuşmak için, varis kliniği ile bir çok başarıya imza atmış, Türk ve Dünya kadınlarının göz bebeği estethica Hastaneleri’nden birine başvurarak, varis problemlerinizden kolaylıkla kurtulabilirsiniz, bizden söylemesi.

    varis-tedavisinde-yeni-yontem-4

  • Topuk Dikenine Yeni Yöntem!

    Topuk Dikenine Yeni Yöntem!

    Günümüzde en sık rastladığımız sorunlardan biri de topuk dikeni. Topuk dikeni derdine bu tedavi yöntemiyle son.

    İnsan yürüdüğü zaman ağırlıkları kadar, koştuklarında ise ağırlıklarının iki katı yük topuklarının üzerine biner.

    Bunun sonucu olarak ta sürekli ayakta kalmak ve hareket halinde olmak topuk dikeni oluşumuna zemin hazırlar.

    Topuk dikeni topuk kemiğinin alt kısmında olan kemik çıkıntısıdır. Zaman zaman topuk ağrılarına neden olur. Ancak topuk dikeni topuk ağrılarıyla karıştırılmamalıdır. Her topuk ağrısının nedeni topuk dikenin olmayabilir.

    Topuk dikeni ayağa sürekli baskı uygulanmasından dolayı oluşur. Topuk dikenine neden olan belli başlı nedenler vardır.

    İşte topuk dikenine neden olan şeyler:

    -Uzun süre ayakta kalmak

    -Birden zıplamak ve koşmak

    -Uzun süre topuklu ayakkabı kullanmak

    -Fazla kilolu olmak

    -Düz taban sorunu

    -Aşırı uzun yürüyüşler

    topuk-dikeni

    Topuk dikeni tedavisi nasıl olur?

    Günümüzde topuk dikeninin birçok tedavi yöntemi mevcuttur. Bu tedavi yöntemleri rahatsızlığın durumuna göre belirlenir.

    Çok ileri gitmemiş olan topuk diken rahatsızlıklarında ağrı kesiciler, egzersiz ve germe hareketleri uygulanır. Topuk dikeni Radyofrekans tedavisinde ise hastalığın ileri seviyelerinde uygulanır. Bu uygulamada radyo dalgaları belli aralıklarla sinirlerin yakınına uygulanarak yarattığı etki sonucu sinirlerin ağrı oluşumu hafifletilmeye çalışılır.

    Topuk dikeni tedavisinde bir diğer uygulama ise Proloterapi yöntemi.  Bu yöntemde ise topuk dikeni oluşumuna neden olan plantar fasyada oluşan gerginlik ve hasarın tespit edilmesi ve onarılması işlemidir. Böylelikle ağrıya neden olan alanlarda iyileşme söz konusu olacak ve kalıcı tedavi sağlanmış olacak.

    Plantar fasya onarıldığında eski gücüne kavuşacak ve ağrı da kendiliğinden kaybolacaktır. Yani proloterapi ile sadece ağrıyı değil ağrıya neden olan durumu tedavi edildiği için kalıcı bir tedavi sağlanmış oluyor.

     

  • Aşırı Yorgunluğun 6 Nedeni!

    Aşırı Yorgunluğun 6 Nedeni!

    Çoğu zaman kendinizi aşırı yorgun ve halsiz mi hissediyorsunuz? Nedeni psikiyatrik olabilir.
    Eğer günlük aktivitelerinizin yarısını yapamıyor durumdaysanız ve kendinizi kuvvetsiz hissediyorsanız vücudunuz acil durum sinyalleri veriyor demektir.
    Yaptığınızın en basit hareket bile size büyük efor kaybı hissettiriyorsa ciddi sorunlarınız var ve uzmana görünmeniz gerekiyor.

    Tired woman in front of laptop computer

    İşte aşırı yorgunluk yapabilen Endokrinolojik hastalıklar:

    Hifofiz bez yetersizliği: Hifofiz bez yetersizliği kişide aşırı yorgunluğa neden olur ve kişi hiç iş yapmasa da kendini tükenmiş hisseder. Hastalığın tanısı basit ölçümler sonucunda belirleniyor.
    Böbreküstü bezinin aşırı salgılanması: Bir diğer yorgunluk nedeni de böbrek üstü bezinin aşırı derece hormon salgı salgılamasıdır. Kandaki kortizolun aşırı arttığı bir hastalıktır ve kişiyi sürekli, yorgun bırakır. Hastalığın ilerleyen seviyelerinde kaslarda erime bile meydana gelebilir.
    Böbreküstü bez yetersizliği: Bu hastalığın en bariz belirtisi kişide aşırı yorgunluk hissidir. Bu yorgunluk hissiyle beraber şeker düşmeleri meydana gelebilir. Hastalığın tanısı kan kortizol değerleri ve hormon uyarı testleriyle öğrenilebilir.
    Hipotiroidi: Bu hastalarda yorgunluktan dolayı aşırı uyuma isteği baş gösterir. Eğer normalden fazla yorgunluk hissi varsa mutlaka tiroid testi yaptırın.
    Hipertiroidi: Bu hastalığı yoğun şekilde yaşayanlarda alırı yorgunlukla birlikte zayıflama ve kas ağrıları etkilidir. Hatta kas erimeleri de ortaya çıkar. Tedaviye başlandığında hasta eski sağlığına kavuşabilir.
    Diyabetes Mellitus: Tip 1 diyabet hastalarında bu rahatsızlık görülür ve kişide aşırı yorgunluğa neden oldur. Diyabet ölçümleri sırasında bile bu hissedilebilir.

  • Balık Tüketmeniz İçin 5 Neden!

    Balık Tüketmeniz İçin 5 Neden!

    Kış aylarında sofraları süsleyen bilmediğiniz faydalarını duymaya hazır mısınız? Denizden babam çıksa yerim diyenlerdenseniz bu yazı tam size göre. İşte balık yemeniz için 5 önemli neden..

    Balık sağlık deposu olması bakımında sürekli tüketilmesi gereken önemli besin kaynaklarının başında geliyor. Balığın faydalarını bilmeyen yoktur ama bir de bu faydalarına bakın. Balık deniz ürünleri arasında en değerlisidir. İçinde barındırdığı vitaminlerin eşdeğeri yoktur.

    baligin-faydalari-3

    İşte balığın bilmediğiniz 5 önemli faydası:

    Alzheimer rahatsızlıklarına iyi geliyor

    Balıkla ilgili yapılan araştırmalara göre balık beyindeki gri nöronları koruduğu için Alzheimer riskini azaltıyor. Özellikle haşlanmış balık hafıza için büyük önem taşıyor. Kızartılmadan yendiğinde beyindeki hatırlama ve öğrenme merkezini olumlu yönde etkiliyor.

    Kalp hastalarına şifa kaynağı

    Balık içinde barındırdığı omega 3 yağ asitleri sayesinde kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Bu nedenle kalp hastalıklardan korunmak için bol bol balık tüketilmelidir. Ayrıca kalp hastalarının da mutlaka balık tüketmesi gerekmektedir.

    baligin-faydalari-2

    Depresyonu yeniyor

    Yapılan araştırmalara göre antidepresan ilaçlarıyla birlikte tüketilen balık depresyondan çıkışı daha da kolaylaştırıyor.

    Saç ve deride gözle görülür güzellik

    Balığın bu yönünü belki hiç duymadınız.  Balık sık tüketildiğinde derinizin iyi beslenmesini ve parlamasını sağlar. Ayrıca balık yağı sedef hastalığı olanlara şifa olmuştur.

    Kemik erimesini önlüyor

    Küçük balıklarda bulunan özel kalsiyum kemiklerin güçlenmesini sağlıyor. Bunun dışında menopoza girmiş kadınları mutlaka tüketmeli.

    Gördüğünüz gibi balığın öyle faydaları var ki say say bitmiyor. Sizler için en önemlilerini derledik. Artık sofralarınızdan balığı eksik etmeyin.

    baligin-faydalari-1

    Balığın faydası kadar lezzeti de önemlidir. Balık her mevsim tüketilebilir ancak öncelik vermeniz gereken zamanlar vardır ve bu zamanlarda balık tüketimi hem daha önemli hem de daha lezzetlidir. Yani mevsimden mevsime balığın lezzeti değişir.

    Nedeni ise balığın yağlanma oranlarındaki değişimdir. Ekim ayında balıklar Karadeniz’den Marmara’ya doğru yolculuğa çıkar. Bu nedenle bu ayda palamut ve lüfer balığı boldur. Kasım ayı ise hamsi ayıdır. Bunların yanında lüfer ve istavriti yemenin zamanıdır. Aralık ayında ise yine palamut, mezgit ve hamsi hiç te fena olmaz.

  • Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor!

    Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor!

    Kullandığınız bilgisayarlarınızın tabletlerinizin göz sağlığınızı bozduğunu biliyor muydunuz?

    Sürekli bilgisayar başında çalışan kişiler göz sağlığı konusunda risk altında. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar ve tablet kullanımı sınır tanımayan boyuta ulaştı. Bunun sonucunda ise gözler bozulmaya başladı. Devamlı bilgisayar başında olan kişilerin gözleri yoruluyor ve zamanla gözleri bozuluyor. Bazen telafisi olmayan sonuçlar doğabiliyor.

    Bu nedenle göz sağlığınız için sık sık göz muayenesine gidin. Eğer gözlerinizde oluşabilecek rahatsızlıklara karşı gözlük kullanımı faydalı olacaktır. Gözlerinizi yorulduğunda dinlendirecek ve bilgisayarın zararlı ışınlarına kaşı sizi koruyacaktır. Sürekli bilgisayar kullanan biri için bilgisayar ışığından koruyan gözlükler son derece önemlidir.

    goz-sagligi

    Bilgisayar gözlere nasıl etkiler yapıyor?

    Hızlanan bilgisayar kullanımı ve bilgisayarların çoğunun monitör ekran olması nedeniyle kullanan kişilerin gözleri zaman bozulmaktadır. Bozulmaya başlayan gözlerde:  Göz ve göz çevrelerinde ağrı, hissedilen göz yorgunluğu, gözlerde yanma ve batma hissi, kaşıntı ve kızarıklık, bulanık görme ve odaklanmada zorluk çekme, gözleri sürekli kısma eğilimi ve ışığa karşı aşırı duyarlılık.

    Bunların yanında göz kapaklarında oluşan iltihap, baş ağrısı ve kepeklenme gibi nedenler gözlerinizin bozulduğunun habercisi. Gözlerinizin bozulduğunun bir diğer belirtisi ise göz kırpma sayınız.  Normal bir insanın göz kırpma sayısı dakikada 25’tir.

    Ancak göz kırpma seviyeniz 10’un altına düştüğünde hatta 5-6 arası değiştiğinde gözleriniz kırmızı alarm veriyor demektir. Göz kırpma eğilimi göz kapaklarınızı dinlendirir ve gözü korur. Bu işlem sağlıklı yapılmadığında gözlerde hasar oluşur.

    Bilgisayarın zararlı etkisi azaltılabilir mi?

    Yoğun olarak kullanılan bilgisayarlardan gözler nasıl korunur? Çoğumuzun en büyük problemi bu olsa gerek. Sizlere faydalı olabilmek adına birkaç öneri sıralıyoruz:

    Eğer bilgisayarla sık temastaysanız gözlerinizi sık olarak kırmaya çalışın. Hatta göz damlaları kullanın. Monitör tercihiniz gözlerinizi bozmayandan yana olsun.  Kullandığınız bilgisayar malzemelerinin sık sık tozunu alın.

    Bilgisayarlar yapıları gereği çok toz biriktirirler bu da gün içinde gözünüze yapışır ve göz sağlığını bozar. Bilgisayar kullanırken küçük puntolarla çalışmaktan kaçının. Gözleriniz zorlamayan karakterlerle çalışmak. Gözlerinizi en az saatte bir 5-10 dakika dinlendirerek göz sağlığınızı koruyun.

    Göz sağlığı için sizin önerileriniz nedir?

  • Depresyondan Nasıl Çıkılır?

    Depresyondan Nasıl Çıkılır?

    Kış depresyonu, bahar depresyonu derken etrafınızı karamsarlıklar mı sardı? Cevabınız “evet”se bu yazı tam size göre.

    Çağımızın en çok yaygın hastalığıdır depresyon. Sizi içine bir aldı mı sürekli tekrarlara adeta bahane arar.

    Peki bu depresyon denen olay nedir?

    Çeşitli konularda severek, heyecan duyarak yaptığımız aktivitelerden hormonal ve genetik faktörlerden dolayı zevk almamıza engel olan bıkkınlık haline denir.

    Bu durumda kişi kendini istemese dahi üzgün hisseder her şeye endişelenip olayların olumsuz taraflarını görüp geçmişte yaptıkları için pişmanlık duyar.

    Bu duyguları yaşayan insanlar geleceğe dönük karamsarlık yaşarlar. Plan yapmayı sevmezler.

    Duygularda ani değişim,intihar düşüncesi ve planları,huzursuzluk korku,çok uyuma veya uyuyamama,sürekli artan yorgunluk başlıca depresyon belirtileridir. Bazı kişilerde depresyona yatkınlık vardır.

    depresyondan-nasil-cikilir-1

    Ayrılık, işsizlik, yakınları kaybetme konuları böyle kişileri derinden etkiler. Depresyonda genetik bozukluklar aktif rol oynar.  Bunun yanında karakter özellikleriniz de depresyona eğiliminizi etkiler.

    Depresyon sıklıkla yaşanan bir durumdur. Ancak çok abartılacak bir yanı yoktur. Doğru bir şekilde yapmanız gerekenleri uygularsanız depresyon illetinden kolayca sıyrılabilirsiniz.

    Depresyona girmek için havaların erken kararması bile sebep olabilir. Kişinin ruh hali bunu olumsuz olarak algılayıp kendini depresyona sokabilir.

    Depresyonu yenmek için neler yapılabilir?

    Depresyondaysanız:

    -Kalkın ılık bir duş alın ve rahatlayın

    -Pozitif düşünün hoşunuza giden şeylere odaklanın

    -Çay, kahve yapıp müzik dinleyin, ya da sevdiklerinizle konuşun

    -Umudunuzu ve şükrünüzü kaybetmeyin

    Young sad girl sitting alone in an empty room

    -Bardağın boş tarafına odaklanmayı bırakın, bardağın dolu tarafından bakın

    -Koyu renkli kıyafetlerden kaçının, açık tonlara ağırlık verin

    -Saçlarınızla uğraşın, farklı tarayın farklı şekilde toplayın

    -Parklara gidin çocuk gülüşlerini dinleyin iyi gelecektir

    -Eski fotoğraflarınıza bakın tek tek

    -Borçlarınızı ve giderlerinizi düşünmekten vazgeçin

    -Sigara, alkol tüketimine son verin

    -Size uygun olan bitki çaylarını tüketin

    -Tatlı şeyler tüketin ancak aşırıya kaçmadan

    -Moraliniz bozuk olsa bile gülümsemekten vazgeçmeyin, gülümsemek depresyondan çıkmanın anahtarıdır.

    -Düzenli uyku uyuyun

     

  • Şeker ve Tuz Mucizesini Duydunuz mu?

    Şeker ve Tuz Mucizesini Duydunuz mu?

    Amerikalı bilim adamları şeker ve tuz karışımının öyle bir faydasını açıkladı ki inanamayacaksınız

    Amerikalı bilim adamı Matt Stone beslenme ve metabolizma hakkında bir kitap yayınladı. Kitapta öyle bilgiler vardı ki çoğumuzun işine yarayacak türden. Şimdi sizlere bizim en dikkat ettiğimiz kısmını açıklayacağız. Şeker ve tuz size ne ifade ediyor? İkisi de zıt tatlar değil mi ikisini aynı anda kullanmak bir yana düşünemezsiniz bile.

    seker-ve-tuz-mucizesi-3

    Bilim adamının açıklamasına göre şeker ve tuz karışımının etkileri bakalım nelermiş:

    Baş ağrısına iyi geliyor

    -Uykusuzluk çekenlere birebir

    -Bağışıklık sisteminin gelişmesine

    -Strese sebep olan hormonların kontrolü

    -Mutluluk hormonu sağlayan seratonin seviyesinin arttırması  gibi birçok faydası varmış.

    -Enerji seviyesini yükseltir

    seker-ve-tuz-mucizesi-4

    En çok etkiyi hangi üzerinde sağlıyor diyorsanız hemen açıklayalım. Şeker ve tuz ikilisi en çok uykusuzluk üzerinde etkiliymiş. Uykusuzluk çoğu kişini yaşadığı bir sıkıntıdır. Uykusuzluğun nedenleri değişebilir ancak en temel nedeni strestir.  Uyuyamama, uykuda dalmada zorlanma , rahat bir uyku geçirememe gibi nedenler uyuyamamanıza neden olur bu da negatif bir yapıya dönüşmenize neden olur.

    Uykusuzluk çeken kişi gece geç saatlere kadar uyuyamayabilir hatta sabahları çok erken kalkar. Üzülmeyin bu problemi sadece siz yaşamıyorsunuz. Tüm insanların hayatının bir bölümünde yaşadığı bir sorundur.  Uykusuz kalan kişi iş , özel ve sosyal hayatını kaliteli geçiremez. Bu da zamanla sorunlar çıkmasına neden olur.

    Uykusuzluk çeken bir kişinin çözümü direk doktora gidip ilaç kullanmak olmamalıdır.  Kendi kendinizi tedavi etme yoluna gitmelisiniz. İlaç kullanmak çözüm değildir.

    seker-ve-tuz-mucizesi-1

    Tuz ve şeker ikilisinin uykuya ne  gibi etkisi var?

    Uyku problemlerinin temelini stresin oluşturduğunu söylemiştik.  Yani uyku hormonlarının üretildiği yerde biyokimyasal reaksiyonlara yol açar. Stres hormonlarının yükseldiği zamanlarda uyku hormonları etkisini yitirir. Bunun sonucunda ise uyuyamama ve uykuda zorlanma gibi sorunlar yaşarsınız. Tuz ve şeker bu noktada devreye girer. İkisi stres hormonlarını düzenler uyku hormonları dengeye girdiği için uykusuzluk sorunu da ortadan kalkar.

    “Eat for Heat” kitabında araştırmacı Matt Stone bahsettiğimiz bu daha iyi uyumanızı sağlayacak çözümü açıklıyor.

    “Tuz ve şeker karışımı gece olan stres dolu durumlar için kesinlikle gerekli. Uykusuzluk gece saat 02.00 ile 04.00 arasında sizi vücudunuzda dolaşan aşırı miktarda adrenalin ile vurduğunda (adrenalin bu saatlerde salgılanır), dilin altına koyulan tuz ve şeker tek çare olacaktır.”

    Gelelim tarifine : 5 yemek kaşığı deniz tuzuna 1 tatlı kaşığı şeker karıştırın ve bir kavanoza koyun.  Yatmadan önce parmağınızla kavanozdan dilinizin altına sürün etkisine inanamayacaksın.