Etiket: sağlık

  • 2013 Beslenme Trendleri

    2013 Beslenme Trendleri

    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber’den 2013 yılının ‘Beslenme trendleri’

    Yeni bir yıla sağlıklı ve formdan girmenin 15 püf noktası…

    Yeni yıl ile birlikte kendinize yeni bir sağlık haritası oluşturmanın da vakti geldi. Geçtiğimiz yıl medyada çok kez gündeme gelen ‘beslenme trendleri’ haberleri ile kafalar iyice karıştı. Değişmeyecek beslenme doğrularının yanı sıra yeni araştırmaların sonuçlarına göre güncellenenlerde oldu tabi ki…

    Diyete başlamak, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını hayatımıza adapte etmek, fiziksel aktivitemizi arttırmak için hep planlar yapar ve bu planları hep pazartesileri başlamak için erteleriz. İşte önünüzde kapınızı senede bir defa çalacak ve yeni bir başlangıç yapmak için ele geçmeyecek bir fırsat. Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber’in vereceği sağlıklı beslenme tüyolarıyla yeni bir yaşama merhaba diyebilir ve formunuza kavuşmaya başlayabilirsiniz….

    -Günde 6 öğünden fazla beslenmeyin: Son yapılan bilimsel araştırmalar, uzun süre aç kalmak kadar zararlı olan bir başka gerçek ortaya çıkardı. Çok sık beslenmek. Günde 8 öğünden fazla beslenmenin pankreası yorabileceği ortaya çıktı. Üç saatten uzun aç kalmayın ama dakika başı da atıştırmayın.

    -Meyve çok sağlıklıdır gerçeği değişti: Meyve günlük beslenme düzenimizde yeteri kadar olması gereken bir vitamin ve lif kaynağıdır. Fakat sürekli meyve tüketmek ve meyve diyeti yapmanın da, pankreası yorabileceği düşünülüyor. Özellikle meyvenin yanında tüketilebilecek süt veya peynir gibi bir besin kaynağının şeker yükselmesini dengeleyebileceği de biliniyor.

    -Her öğününüzde mutlaka bir parça protein olmalı: Proteinli besinler, diğer besinlere göre sindirim sistemini daha uzun süre çalıştırdıklarından ötürü metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olurlar. Bu nedenle her öğününüzde az miktarda da olsa süt ve süt ürünleri veya et, tavuk, balığa yer vermelisiniz.

    -Ekmek cevize eşit değildir: Ekmek, karbonhidrat kaynağıdır, ceviz ise bitkisel protein ve yağ kaynağıdır. Bu nedenle ikisi birbiri yerine kullanılmamalıdır. Kimi zaman değişiklik olması için ceviz kahvaltı öğününe de eklenebilir ama bu sürekli yapılacak bir değişiklik değildir.

    Anne sütü ile zeytinyağı eş değer değildir: Anne sütünün içerisinde zeytinyağında bulunan omega-9 yağ asitleri bulunsa da; aynı zamanda protein, değişik yağ asitleri, bağışıklık sistemini destekleyen unsurlar, vitaminler ve mineraller yer alır. Bu nedenle “anne sütü ve zeytinyağı” birbirine eşittir diye bir söylem doğru değildir.

    -Mucize ürün yoktur: Bu senede önceki senelerde olduğu gibi zayıflama kapsüllerinden ne yazık ki canlar yitirdik. Hiçbir besin veya besin takviyesi tek başına zayıflatmaz. Eğer bir besin takviyesi aldığınızda ciddi iştahsızlık ve ağız kuruluğu yapıyor veya kalp çarpıntısı yaratıyorsa ondan uzak durmalısınız. Doktorunuzun ve diyetisyeninizin önermediği hiçbir takviyeyi kullanmayın.

    -Bu sene kahvaltı yapmaya başlayın: Kahvaltı günün altın öğünüdür kuralı yıllar geçse de değişmeyecek bir gerçek. Bu nedenle güne kahvaltı ile başlamayı ihmal etmeyin. Kahvaltı yapacak vaktiniz olmadığında en azından bir bardak süt veya 1 porsiyon meyve tüketin. İlk fırsat bulduğunuzda kahvaltınızı yapın.

    -Egzersizden önce kahve için: Egzersizden 30 dakika önce içilen kafein içerikli bir kahvenin egzersiz sürecinde yağ dokusu kaybını daha hızlı başlattığı biliniyor. Sizde deneyebilirsiniz.

    -Egzersizden hemen sonra light süt ürünleri tüketin: Egzersizden hemen sonra tüketilen light süt ürünlerinin yağ yakımını bir süre daha devam ettirdiği araştırmalarca kanıtlandı.

    -Ananas tüketin: Ananas içerdiği bromalin pigmenti ile yağ dokusunun yıkımına ve düzenli tüketildiğinde selülit görünümünde düzelmeye yardımcı olur. Günde 2 dilim tüketin.

    -Probiyotiklerden yararlanın: Yeni yılla birlikte hem sindirim sisteminizin düzene girmesi hem de bağışıklık sisteminizin güçlenmesi için probiyotik yoğurtlardan faydalanın.

    -Lif alın: Çiğ sebze, kuru meyve ve taze meyvelere beslenmenizde yer verin. Liflerin düzenli tüketimi hem zayıflamaya hem de kilo korumaya yardımcı olur.

    YENİ BİR YIL YENİ BİR SİZ…

    -Hedeflerinizi belirleyin: Sağlığınızla ilgili hedeflerinizi belirleyin. Kilo vermek istiyorsanız gerçekçi hedefler koyun. Uzun süredir kaldığınız kiloda veya uzun zamandır inmediğiniz kilolara geldiğinizde bu yolun sizi birkaç hafta yorabileceğini de unutmayın.

    -Günlük tutun: Her ne kadar sıkıcı gözükse de, günlük tutmak kendinizi takip etmenin en kolay yoludur.

    -Kendinize 21 gün verin: Her alışkanlığın değişmesi belirli bir zaman alır. Bir günde tüm hayatınızı ve beslenme şeklinizi değiştiremeyeceğinizi unutmayın. Bu nedenle ufak hatalar yaptığınızda hemen vazgeçmeyin, direnin.

    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber…

  • Cildi Onaran ve Yenileyen Havuç Maskesi

    Cildi Onaran ve Yenileyen Havuç Maskesi

    Kadınların çoğunluğu güzelliklerine oldukça düşkündürler. Güzel olmak uğruna her yolu denerler. Aynada kendilerini hep güzel ve bakımlı görmek isterler…

    Gerek geçen yıllar, gerek kozmetik ürünler, gerekse güneş ışınları gibi dış etkenler cildi deforme eder. Ama sakın üzülmeyin.

    Dr. Elif Güveloğlu, yıpranmış ve deforme olmuş ciltler için, onarıcı ve toparlayıcı doğal bir cilt maskesi tavsiye ediyor. Bu maske, güzelliğinizdeki gölgeyi kaldıracaktır.

    Cilt Onarıcı Bitkisel Maske :

    Dr. Elif Güveloğlu’nun önerdiği bu maskeyi, her cilt tipi kullanabilir. Bu maske, cildinizdeki hasarı en kısa zamanda onaracaktır.

    * 1 tatlı kaşığı kadar doğal ve katkısız süzme bal,

    * 1 yemek kaşığı kadar katkısız, ev yapımı yoğurt,

    * 1 tatlı kaşığı kadar badem yağı,

    * 1 yemek kaşığı kadar taze sıkılmış havuç suyu.

    Önce maskeyi uygulayacağınız yüz ve boyun bölgenizi temizleyin.

    Temiz bir kap içerisinde tüm malzemeleri iyice karıştırın ve bu karışımı yüz ve boyun bölgenize uygulayın.

    Uygulamanın ardından ortalama yarım saat kadar bekleyin ve daha sonra ılık su yardımı ile cildinizi ovalayıp, masaj yaparak temizleyin ve gül suyu sürün.

    Uyguladığınız, Havuç Maskesi sayesinde, cildinizin asit ve baz oranları dengelenecek. Hasarlı olan cildiniz onarılacaktır.

    Bu maskeyi haftada 2-3 defa uygulayın.

  • Huzursuz bacak sendorumu hamilelik

    Huzursuz bacak sendorumu hamilelik

    Antalya’da düzenlenen 48. Ulusal Nöroloji Kongresi’ne katılan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, uyku bozukluklarının daha çok kadınlarda görüldüğünü, gebelik döneminde ise uyku bozukluklarına daha sık rastlandığını söyledi.

    Gebeliğin uykuya dalmayı güçleştirici etkisine işaret eden Prof. Dr. Aksu, gebelerin idrara çıkma sayısı ile ağrılarının daha fazla olduğunu, ayrıca yatış pozisyonuna bağlı sorunlar yaşanabildiğini vurguladı.

    Gebelerin uykuyu başlatma, uykuya dalma ve sürdürmede sıkıntı yaşadıklarını anlatan Murat Aksu, şöyle konuştu:

    ANNE VE BEBEK İÇİN RİSK FAKTÖRÜ

    “Gece sık uyanırlar. İdrar için olmasa bile ağrı atakları olur. Ayrıca bütün gebelerde sık karşılaşılan bir diğer sorun ise huzursuz bacaklar sendromudur. Bizim yaptığımız çalışmaya göre gebelerde huzursuz bacaklar sendromunun görülme sıklığı yüzde 15 civarındadır. Yani her 10 gebeden birinde veya ikisinde huzursuz bacaklar sendromu görülür.

    Özellikle akşam olduğu zaman, gece yatağa gitme zamanı geldiğinde bacaklarda ağrı, uyuşma, karıncalanma, kasılma gibi şikayetler ortaya çıkar. Gebelik süresince de bu devam eder. Kadınların çok büyük bir kısmında huzursuz bacaklar sendromu gebelikle başlar, ancak yüzde 60’ında gebelik sonlandıktan sonra da devam eder.”

    Özellikle huzursuz bacaklar sendromuyla ortaya çıkan uyku bozukluklarında bebeğin oksijensiz kalabildiğini belirten Prof. Dr. Aksu, “Anne huzursuz bacaklar sendromu olursa bunun hem anne hem de bebek sağlığı için bir risk faktörü oluşturduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

    ‘ÖMÜR BOYU İLAÇ KULLANILABİLİR’

    Gebelik döneminde ilaç kullanımının ana karnındaki bebek üzerindeki olumsuz etkilerine işaret eden Aksu, sendromun görülmeye başlamasının ardından gebelere masaj, sıcak ya da soğuk duş önerdiklerini söyledi.

    Özellikle gebelik döneminde vücuttaki demir oranında azalmanın huzursuz bacaklar sendromu üzerinde etkisi olduğuna işaret eden Aksu, hamile kadınlara demir takviyesi yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    Gebelik sonlandıktan sonra görülmeye devam eden huzursuz bacaklar sendromuna ilaç tedavisi uygulanabildiğini kaydeden Murat Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Hastaların büyük bölümü ilaçla tedavi edilebiliyor. Ancak bu tedavi uzun yıllar alabiliyor. Hatta hastanın tüm yaşamı boyunca ilaç kullanması gerekebiliyor. Tedavinin uzun yıllar ve belirli bir düzen içinde devam etmesi şart. Ama huzursuz bacaklar sendromu genetik veya gebelikte çıkan ve sonrasında devam eden türdeyse çoğunlukla tedavinin bir ömür boyu devam etmesi gerekiyor.”

  • ÜRSAK, Kanser Hastalarının Üreme Sağlığını Koruma Altına Alıyor…

    ÜRSAK, Kanser Hastalarının Üreme Sağlığını Koruma Altına Alıyor…

    ÜRSAK, Kanser Hastalarının Üreme Sağlığını Koruma Altına Alıyor…

    Dünyada ve ülkemizde son yıllarda belli bir hızla artan kanser olguları üreme sağlığının korunması konusunun dikkate alınmasını zorunlu hale getirdi. Özellikle yaş sınırının gençleşmesiyle birlikte tedavi sonrası üreme fonksiyonlarının devamı, tedavi öncesi üreme fonksiyonlarının korunmasına yönelik girişimler önem kazandı. Türkiye’de bir ilke imza atan ve zor bir sosyal sorumluluk görevi üstlenen ÜRSAK – Üreme Sağlığını Koruma Derneği– artık kanser hastalarının üreme sağlığını koruma altına alıyor…

    —————————————

    ÜRSAK – Üreme Sağlığını Koruma Derneği- üreme tıbbı alanında ülkemizin önde gelen bilim adamlarından Prof. Dr. Mustafa Bahçeci önderliğinde bu konuda çalışan bir grup hekim ve sağlık çalışanları gönüllüler tarafından 29 Mayıs 2012 tarihinde kuruldu.

    ÜRSAK, İhtiyaçtan Ortaya Çıkmış Bir Girişim…

    Dünyada ve ülkemizde son yıllarda kanser olguları belli bir hızla artmaktadır. Kanser görülme yaşı da zamanla daha genç yaşlara gerilediği için üreme dönemindeki birçok insanı etkiler hale gelmiştir. Bu da üreme sağlığının korunması kavramının dikkate alınmasını zorunlu kılmıştır.

    Kanser hastalığı doğası gereği tedavisi ertelenemez bir önceliğe sahiptir. Kanserin erken teşhis edilmesi ve tedavideki gelişmeler hastalığın giderilmesinde büyük başarılara ve dolayısıyla da hastalıksız geçirilen yaşam süresine uzamasına neden olmaktadır. Bu amaçla yapılan kemoterapi ve radyoterapi gibi ağır tedaviler maalesef üreme ile ilgili hücre ve sistemleri olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla tedavi sonrası üreme fonksiyonlarının devamı için tedavi öncesi üreme fonksiyonlarının korunmasına yönelik girişimler gittikçe önem kazanmaktadır. İşte ÜRSAK bu ihtiyaçtan ortaya çıkmış bir girişim.

    Kanserli Hasta İçin Zaman Çok Önemli…

    Dünyada çeşitli gelişmiş ülkelerde bilimsel kuruluşlarda bilimsel proje olarak yürütülen üreme sağlığını koruma konusu toplumumuzda yeterince dikkate alınmamıştır. Kanser tedavileri kalıcı olarak kısırlığa neden olsa bile üreme sağlığını koruma seçenekleri kanser sonrasında çocuk sahibi olabilmek için büyük umutlar sağlamaktadır. Kanser hastaları, doğurganlıklarını korumak için çok kısa bir zaman dilimine sahiptir ve hastalar için bu zaman çok önemlidir. Örneğin çoğu hasta ameliyat ile tedavi arasında sadece 2 ila 6 haftalık boşluğa sahiptir. Bu boşluk üreme sağlığını korumak için uygundur.

    Türkiye’de Üreme Sağlığının Korunması Şart!

    Sağlık Bakanlığı’nın Aralık 2010 verilerine göre, Türkiye’de kanserle yaşayan hasta sayısı yaklaşık 400 bin. Üstelik her yıl 150 bin yeni kanser vakası teşhis edilirken, 2030’lu yıllarda bu rakamın 400 binlere kadar çıkacağı tahmin ediliyor. Daha da tehlikeli yönü kanser yaşının hızla düşmesi… Kanser artık yaşlı hastalığı tablosundan çıkıp orta hatta genç yaş hastalığı oldu. Bu durum toplumumuz için çok önemli diğer sorunu beraberinde getirdi: Üreme Sağlığının Korunması…

    ÜRSAK bu noktadan harekete ederek sosyal sorumluluk projesi kapsamında insanın iki temel vazgeçilmezine odaklandı: sağlıklı yaşamak ve üremek…

    Gerek hasta gerekse sağlık çalışanı kanser tedavisi sırasında önce hastanın yaşamını kurtarmaya odaklandığı için tedavi sonrasında kişinin üreme sağlığı ikinci plana atılıyor… Kemoterapi ve radyoterapi sürecinde üreme sağlığı olumsuz etkilenirken, hastanın üreme sağlığının korunma altına alındığı bilmesi kişide gelecek ile ilgili olumlu düşünceler oluşturduğu için tedavideki başarı şansını hem fiziksel hem de psikolojik artırıyor…

    Ülkemizde Bir İlk…

    ÜRSAK bu çerçevede zor bir sosyal sorumluluk görevi üstlenmiştir. Ülkemizde bir ilke imza atarak dernek olarak öncelikle sağlık çalışanlarının bu konuda bilinçlendirilmesi, eğitilmesi ve kanser tedavisi görecek hastaların tedavi öncesi bilinçlendirilmesi, yönlendirilmesi ve gerekli tıbbı yardımın yapılması temel hedeftir. İhtiyaç sahibi olduğunu belgeleyenlere ise tedavilerinin dernek tarafından ücretsiz yapılması imkanı sağlanacaktır.

    ÜRSAK’ın misyonu; ülkemizde sağlık çalışanlarını ve toplumun genelinde üreme sağlığını korumaya yönelik her türlü bilgilendirme, tanıtım ve ihtiyacı olan hastalara tıbbı yardım sağlamaktır.

    ÜRSAK’ın vizyonu: ülkemizdeki üreme sağlığı konusundaki bilgi ve bilinç düzeyini dünya standartlarında sağlamak ve ihtiyacı olan hastalara dünya standartlarında hizmet sağlamak…

  • Banyonuzu Spa’ya Çevirin

    Banyonuzu Spa’ya Çevirin

    Sakin ve dingin, kendi özel vahamızı yaratmak için unutulmaması gereken tek şey beş duyumuzun her birini ayrı düşünmek…

    Uzun süredir stres dolu olan hayatımızı sürekli endişe ile geçirmek ruh halimiz için de sağlığımız için de pek iyi değil elbette. Rahatlamak için farklı alternatifler sunulabilinir, işte bizden bir öneri; banyonuzu dinlenmenize ve canlanmanıza yarayan bir spa’ya çevirmek…

    Sakin ve dingin, kendi özel vahamızı yaratmak için unutulmaması gereken tek şey beş duyumuzun her birini ayrı düşünmek…

    Görünüm: Sizi sakinleştirecek renkler seçmelisiniz. Monokromatik, nötr ya da kahverengi tonları gibi zengin sıcak renk paletleri genelde sakinleştirici, yatıştırıcı olarak bilinenlerdir. Parlak kırmızılar ya da canlı sarılar fazlasıyla uyarıcı olabilir.

    Yumuşak tonlar ve düşük kontrastlı materyaller (dolap ve demirbaşlardaki mat yüzeyler), yaratmaya çalıştığınız tabloya uyacaktır. Basitlik de sakinlik yaratır, bu yüzden musluklar için de minimalist tasarımlar değerlendirin.

    Banyolar aynı zamanda hazırlık aşamasında, makyaj yaparken ya da traş olurken kullanılan, iyi ışıklandırılması gereken yerler oldukları için kısılan ve açılan elektrik düğmeleri sizlere uygun zamanda uygun alternatifi sunan esnek bir seçenek olacaktır

    Ses: Banyonuza monte edilmiş kolonlarınız olmayabilir ama portatif kolonlar ve bir ipod da yeterli olacaktır. Rahatlamanıza yardımcı olacak bir müzik ve hatta doğa sesleri dinlemenize.

    Aynı zamanda dışarıdaki çocuk ve trafik gürültüsünü de bloke ederek kargaşayı sizden uzak tutacaktır. Bir akarsu sesi son derece dinlendirici ve huzur verici olabilir örneğin.

    Koku: Çok kişisel bir seçimdir. Bazıları için bir temizlik malzemesinin basit esansı rahatlatıcı olabilir. Bazıları içinse mumlar ve kurutulmuş çiçeklerle yaratılmış kokulardan bir duvar tercih edilebilinir.

    Genelde en dinlendirici ve rahatlatıcı etkiyi lavanta, vanilya ve limon gibi kokular sağlar… Tütsüler ve kokulu mumlar, alerjik reaksiyonlara en az sebep olan alternatifler olmalarına rağmen bu durumun da kişisel olduğunu unutmayın.

    Kokuların ayrıca çok güçlü hatıra tetikleyici oldukları bilinir; yani vanilya size sert mizaçlı halanızı hatırlatıyorsa çok da doğru bir tercih olmayacaktır. Öte yandan, anınız sevgi ve kurabiye kokusu dolu olan sıcacık bir evi içeriyorsa, rahatlamakta geç kalmayacak ve muhtemelen acıkacaksınız. Ki bu da bizi bir diğer duyuya yönlendiriyor…

    Tat: Tek kelimeyle; çikolata! Küvette keyif esnasında, birkaç şekerleme ile kendinizi şımartırken iyi bir kitap okumak ya da saçlarınızı taramaktan güzel bir his daha olabilir mi? Ya da aşırıya kaçmamak şartıyla bir kadeh şarap eşliğinde…

    Dokunma: Vücutlarımız ve tenimiz bir duyuya bağlı olan en geniş alanlar, o yüzden tüm duyularımıza hitap edecek böyle bir ritüelin de en önemli öğesi olmaları içten değil.

    Yumuşak ve tüylü bir havludan sıcacık bir küvete, etrafımızdakileri dokunsal olarak nasıl ‘hissettiğimiz’ ne kadar dinlendiğimize dair en önemli etkiye sahiptir. Özel bir masörünüz yoksa, masaj yapan duş başlıklarına ne dersiniz? Şiddetli bir yağmurdan, hafif ve yumuşak bir çiselemeye, nasıl isterseniz öyle…

    Sonuçta, size kendinizi iyi hissettirecek ve dinlendirecek ayrıntılar gayet kişisel ama kalp atışlarınızın size nasıl teşekkür ettiğini mutlaka duyacaksınız.

     

  • Saç Diplerindeki Kaşıntı İçin Maske

    Saç Diplerindeki Kaşıntı İçin Maske

    Saç dipleri neden kaşınır?  Saç diplerindeki kaşıntıya ne iyi gelir? Saç diplerindeki kaşıntıyı nasıl önlenir?

    Saç diplerindeki kaşıntı egzema gibi bir rahatsızlıktan kaynaklanabilir. Öncelikle bir dermotolağa gidilmesinde fayda vardır.

    Saç temizliği de önemli etkendir. Olası bir bitlenmeye karşı, çocukların ve uzun saçlı kişilerin saç temizliğine daha çok dikkat etmeleri gerekir.

    Ayrıca, saç diplerindeki kaşıntı yapısal olup, stesli dönemlerde ve kış aylarında artabilir. Bir rahatsızlıktan kaynaklanmaz.

    Herhangi bir rahatsızlık yok ve saç dipleri kaşınıyor ise, Suna Dumankaya bu karışıntıyı giderecek bitkisel tedaviler öneriyor:

    Saç Diplerindeki Kaşıntı için Bitkisel Reçete 1

    * 1 çorba kaşığı biberiye yağı,

    * 1 çorba kaşığı üzüm sirkesi,

    * 1 tatlı kaşığı tuz,

    * 4 adet dövülmüş aspirin.

    Bunların hepsini karıştır. Boya sürer gibi saç diplerine sür. 5 saat beklet ve durula. Bu uygulamayı haftada 2 defa yaparsanız, saç diplerindeki kaşıntıdan kurtulursunuz.

    Saç Diplerindeki Kaşıntı için Bitkisel Reçete 2

    * 1 adet yumurta sarısı,

    1 çorba kaşığı alkol,

    * 1 çorba kaşığı hint yağı,

    * 1 çay kaşığı tuz.

    Malzemeleri karıştırın ve saç diplerine boya sürer gibi yedirin. 2 saat bekletin ve durulayın.

    Saç Diplerindeki Kaşıntı için Bitkisel Reçete 3

    5 adet aspirini dövüp, maden suyu ile karıştırın. Karışımı saç diplerine sürün ve 15 dk. sonra durulayın.

    Ayrıca, ıslak saç ile klimalı ortamda bulunmamak gerekir. Saç derisi hasta olabilir ve kaşıntıya neden olabilir.

  • Zayıflatan Bitkiler

    Zayıflatan Bitkiler

    Şifalı bitkiler ile kilo verme bitkiler ile doğal zayıflama yöntemlerine bir bakalım. Kilo vermek forumumuza kavuşup zayıflamak için hangi şifalı bitkilerden yararlanabiliriz.

    Ardıç tohumu ile zayıflama:
    Ardıç tohumu etkili bir diüretik bitki olduğu için vücuttan aşırı suyun atılmasına yardımcı olur ve mide bağırsakların daha iyi çalışmasına neden olarak metabolizma hızlandıran etki ortaya çıkarır. Bu özelliklerinden dolayı, Ardıç tohumu bir çok bitkisel diyet hapında, zayıflama hapları içerisinde önemli bir etken madde olarak yer almaktadır.

    Atkuyruğu ile Zayıflama:
    Atkuyruğu kilo verme konusunda çok etkili bir şifalı bitkidir. Özellikle ödem atıcı ve idrar sökücü olduğu için aşırı sodyum tüketimine bağlı olarak vücutları su tutan ve fazla ödemlerden kaynaklanan kiloları olanlar için at kuyruğu bitkisi zayıflatan bir etki göstermektedir.

    2-3 gram kurutulmuş at kuyruğu bitkisi alınarak kaynar suda demlenir. 5 dakika kadar kaynatıldıktan sonra 10 – 15 dakika kadar bekletilir. öğün aralarında günde 2-3 kez içilir. At kuyruğu çayı içenlerde idrar rengi biraz değişmektedir. Bundan dolayı endişe etmeyin. Kısa sürede zayıflatan ve kilo verdiren etkisini görerek bitkisel zayıflama moduna gireceksiniz.

    Sinameki Bitkisi ile Zayıflama:

    Sinameki bal karışımı ile zayıflama kürleri tüm dünyada pek yaygındır. Bu sihirli karışım iştah kesici özelliği nedeniyle kilo verme diyetlerinde sıkça kullanılmaktadır. bir bardak su içerisine birer çay kaşığı sinameki ve bal koyarak karıştırınız. Bunu yarımşar bardak sabah ve akşam aç karnına içiniz. Sinameki ve bal karışımı hem antioksidanlarca zengin olduğu için bağışıklığı güçlendirir hem de metabolizma hızlandıran etki ve fayda sağlar.

    Sinameki bal karışımının kan şekerini yükseltmesi nedeniyle vücudun besinlerdeki yağı enerjiye dönüştürme işlemi hızlanmaktadır. Bu da kilo kontrolü ve zayıflama manası taşımaktadır.

    Zayıflatan Bitkiler Rehberi

    Mate Yaprağı Çayı ile Zayıflama:

    2001 yılında 47 adet obezite sorunu yaşayan hasta üzerinde yapılan araştırmada günde 3 kez bir çay bardağı 45 gün boyunca mate çayı içirilen kişilerde ortalama 2-3 kilo zayıflama tespit edilmiştir. Ayrıca bitkisel zayıflama destek ürünü kullananlarda 2 ayda 6 kilo kalıcı zayıflama görülmüştür. Mate yaprağı çayı zayıflatırmı sorusuna böylece evet şeklinde cevap vermiş oluyoruz.

    Mate yaprağı çayı hem tok tutucu özelliği nedeniyle iştah kesen bir bitkisel çay dır, hem de mate yaprağında bulunan yağ yakıcılar aracılığıyla yenilen besinlerin yağa dönüşmeden hızla sindirilmesini sağlamaktadır. Mate yaprağı içerisinde bulunan matein, kafein benzeri bir etki ile metabolizma hızlandırmanın bir yolu olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bitkisel metabolizma hızlandırıcı enzimler olarak bilinen ksantin, teofilin teobromin, teofilin türü maddeler, mate çayına kilo verdiren ve zayıflatan bitki özelliğini takviye etmektedir.

    O nedenle obezite ye varan aşırı kiloları bulunan kişilerin mata çayı içmeleri veya mate yaprağı özü bulunan bitkisel diyet ürünleri kullanmaları tavsiye edilmektedir.

    Mate Çayı Ne Zaman İçilmeli:

    Mate çayının kullanımı olarak günde 3 kez aç karnına sabah öğle ve akşam vakitleri 1 er çay bardağı içilmelidir.

    Mate Çayının Hazırlanışı:

    Mate çayı aynen siyah çay veya yeşil çay gibi demlenerek hazırlanır. Ancak burada dikkat edilecek nokta kaynar su kullanmadan sıcak su ile Mate yaprağını demlemek gerektiğidir. Mate biberiye funda kekik yeşilçay birlikte demlendiğinde de güzel ve zayıflatan bir bitkisel çay elde edilmiş olmaktadır.

    Defne Yaprağı ile Zayıflama:

    Defne yaprağı ile zayıflama daha çok defne yaprağı çayı ile mümkün olmaktadır. Defne yaprağı çay olarak genelde tek başına kullanılmaz ve diğer zayıflatan bitkiler ile harmanlanarak içilmektedir. Özellikle hint geleneksel tıbbında, defne yaprağı kilo verme ve zayıflama alanında oldukça sık başvurulan bir bitkidir. Defne yağrağı yağının da selülitler oluşumunu engellediği ve bölgesel incelmeye faydaları olduğu bilinir. Defne yaprağı yağı aroması güçlü olduğu için zeytinyağı, avokado yağı, nane yağı gibi diğer bitkisel yağlarla karıştırılarak selülit masajları için kullanılabilir. Gerek defne yaprağı yağı gerekse kurutulmuş defne yaprağı fiyatları açısından oldukça uygundur. Ucuz fiyatı ve sayısız faydaları yararları bulunan defne yaprağı kürleri’nden azami ölçüde faydalanmanızı tavsiye ediyorum. defne yaprağı zararları konusunda hiç çekinmenize gerek yok. Zira hiç bir yan etkisi yoktur. Sadece hamile hanımların kullanmamasını tavsiye ediyoruz.

    Maydanoz Zayıflatır mı?:

    Maydonozun zayıflamaya etkisi var mı. İdrar yollarını temizliyor bundan dolayı kilo vermeye etkisi olabilir.

    Maydanoz suyu kürünü hazırlamak için: 1 litre suyu kaynattıktan sonra 1 bağ maydonozun sapını atıyoruz. Kısık ateşte 3 dakika kaynatıp hergün 2 bardak içebilirsiniz.

    Yeşil Çay ile Kilo Verme:

    Yeşil çay kilo vermeye yardımcı bir bitkidir. Zayıflamak için şifalı bir bitki olan yeşil çayın doğru demlenmesi ve hazılanışı çok önemlidir.
    Gerçekten iddialı bir yeşil çay demlemek zor ve zahmetli dikkat gerektiren bir iştir. Çay demleme esnasında yapacağımız yanlışlıklar neticesinde yeşil çayda yer alan bir takım faydalı enzimler yok olabilir. O nedenle aşağıdaki 1 kişilik yeşil çay tarifi ni dikkatle takip etmenizi öneririm:

    Yeşil Çay Hazırlanışı:

    •Her bardağa 1 sallama yeşil çay veya 2 – 4 gram yeşil çay kullanmalısınız.
    •Bir çaydanlığa soğuk su doldurarak kaynamaya koyun. Asla ılık ve sıcak su kullanmayın. Su soğuk olmalıdır.
    •Suyu kaynar vaziyette 3 dakika kadar tuttun.
    •Kaynar suyu çaya veya sallama paketinin üzerine döküp 3 dakika boyunca demin oturmasını bekleyin. Daha sonra sallama çayı veya yeşil çay yaprağını demini aldırınca çaydanlıktan çıkarabilirsiniz.
    •Yeşil çayı bardağa koyup servise hazır edin ve 3 dakika kadar oturmasını ve soğumasını bekleyin.

  • Detoks Diyeti Nedir?

    Detoks Diyeti Nedir?

    Vücuttaki toksinlerin ve zararlı maddeleri atmak için uygulanan bir diyettir. Yemek yeme alışkanlıklarınızda önemli ölçüde değiştirmeniz gerekmektedir…

    Detoks diyeti vücuttaki fazla yağın yakılmasını sağlayarak kilo vermeye yardımcı olur. Detoks diyeti çeşitli meyve, sebze, bitki ve çorbaları içerir. Detoks diyeti uygulamadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır…

    1- Detoks İçecekler: Detoks içecekleri taze meyve sularından oluşur. Meyve suları vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Limon suyu, portakal suyu ve salatalık suyu en önemli detoks içecekleri arasında yer alır.

    2- Detoks çorbaları: Detoks meyve suları kadar etkili olan detoks çorbaları yeşil sebzelerden oluşur.

    3- Meyve Diyeti: Meyve tüketmek meyve suyu içmekten daha yararlıdır.Havuç, salatalık, üzüm ve muzdan yapılan yeşil salata besin değeri açısında yüksek iyi bir detoks besinidir.

    Detoks Diyeti Yapılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    1- Dektoks diyeti doktor kontrolü altında yapılmalıdır.

    2- Dektoks diyeti yaparken bol bol su için.

    3- Diyabet ve tiroit problemi bulunanlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    4- Çocuklara ve bebeklere detoks diyeti yaptırılmamalıdır.

    5- Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    Detoks Diyetinin Faydaları

    1- Detoks diyeti sindirim sisteminizi geliştirir ve bağırsakları temizler.

    2- Cildinizin güzelleşmesini sağlar ve akne ile deri kızarıklıklarının önlenmesinde yardımcı olur.

    3- Metabolizmayı çalıştıran detoks diyeti bağışıklık sistemini geliştirir.

    4- Konsantrasyonu arttırır.

    5- Vücuttaki toksinleri atamaya yardımcı olur.

    6- Selüloit ve kilo alımına karşı fayda sağlar.

    7- Kabızlığı önler ve birçok hastalıkla baş etmede yardımcı olur.

  • Sağlıklı Olmanın Yolu Bağırsaklardan Geçiyor

    Sağlıklı Olmanın Yolu Bağırsaklardan Geçiyor

    Vücudunuzda bir sürü organ varken aslında sizi hastalıklara karşı koruyan bağışıklık sisteminizin en büyük askerinin bağırsaklarınız olduğunu, bağırsaklarınız ne kadar sağlıklı olursa genel sağlık durumunuzun da o kadar iyi olacağını biliyor muydunuz?

    Bağışıklık sisteminin önemli unsurlarından biri olan bağırsakların ve bağırsakların en büyük desteği probiyotiklerin hayatımızdaki yeri ve önemini Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Güçlü’ye sorduk…

    BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN DİREĞİ: BAĞIRSAKLAR
    Erişkin bir insan bağırsaklarında ortalama 100 trilyon faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bunu düşününcebağırsak savunma sisteminin ne kadar aktif olduğunu anlayabiliriz. Bağışıklık sistemini korumak için zaten programlanmış hücrelerimiz vardır. Ancak yine de bu sistemi korumak için beslenmemize çok dikkat etmemiz gerekir. Dengeli beslenmek, enginar, yoğurt, domates, havuç ve brokoli gibi besinleri sıklıkla tüketmek bağışıklı sistemimizi güçlendirir. Temel besin gruplarımız olan süt ve süt ürünleri, et ve balık, sebze ve meyveler ayrıca tahıllar günde en az 3 ana, 3 ara öğünde yeterli miktarda tüketmelisiniz. Unutulmamalıdır ki lifli gıdalar sağlıklı bir bağırsak için vazgeçilmezdir.
    Bağırsaklarınızı ne kadar sağlıklı tutarsanız; özellikle iltihabi bağırsak hastalıkları ve %95 polip dediğimiz et benlerinin neden olduğu bağırsak kanserine karşı o kadar dirençli olursunuz. Gastrointestinal sistem ortalama 8 metredir ve bütün sistem bağışıklık hücreleri ile kaplıdır. Sayıları yaklaşık olarak 400’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar. İlaçlar özellikle antibiyotikler, bakteriler, virüsler, toksinler ve normal olmayan bağırsak florası bağırsağa zarar verir. Ayrıca hastalıklarda kullanılan antibiyotiklerin faydaları olduğu gibi yan etkileri de çoktur. Antibiyotikler kemik iliği depresyonundan tutun da bağırsak florasını bozmaya kadar birçok yoldan bağışıklık sistemini etkilerler.

    PROBİYOTİK NEDİR?
    Yeterli miktarda tüketildiğinde insan sağlığına faydalı mikroorganizmalara probiyotik denir. Bağışıklık sistemini güçlendirmek, bazı vitaminlerin sentezini yapmak (K vitamini,B12, Biyotin, Niasin gibi), bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak, toksinlerin kana geçişini engellemek, iltihabi hastalıkların oluşumunu engellemek, kanser gelişimini önlemek, ishal ve kabızlığı düzeltmek gibi birçok faydaları vardır. Ayrıca bizim prebiyotik dediğimiz lifli gıdalar bazı faydalı mikroorganizmaların çoğalmasını sağlamasının yanı sıra aktivitesini de uyarırlar.

    Kanser gelişimi, iltihabi hastalıklar ve alerjik hastalıklar gibi birçok hastalığa karşı koruyucudur. Özellikle kış aylarında daha çok probiyotik tüketimi bağışıklık sisteminizi güçlendireceği, toksin ve alerjen maddelerin vücuttan uzaklaşmasını sağlayacağı için hastalıklara özellikle gastroenterit ve kolitlere karşı daha dirençli olursunuz. İshal, kabızlık gibi bağırsak hastalıklarının önlenmesinde ve iltihabi bağırsak hastalıklarında çok önemli destek oluştururlar.

  • Temre Nasıl Tedavi Edilir?

    Temre Nasıl Tedavi Edilir?

    Cildin bilhassa kozmetikler, kimyasallar ve fiziksel travmalar sonucunda tahriş olmasından ötürü husule gelen temre, günümüzde çeşitli yöntemler temreyi başarılı bir şekilde tedavi etmekte ve bu yöntemler sayesinde hastalarda bu sıkıntıdan kurtulmanın sevincini yaşamaktadır. Temre günümüzde bir hayli yaygın cilt hastalığı olmasının yanı sıra, estetik görünümü de ciddi manada etkilemektedir. Termeden kurtulmak isteyenler için işte temre tedavisi hakkında bilgiler…

    Temrenin tedavisi için bir diğer yol ise dermatolog yardımıdır. Dermatolog tarafından temrenin olduğu bölgede ki kızarık yerden sürüntü örneği alınır. Bu örnek mikroskopik incelemeden geçerek sorunun neden olduğu kaynak öğrenilir. Temrenin mantardan mı yoksa bakteriden mi ortaya çıktığı öğrenildikten sonra, doktor size uygun bir ilaç yazacaktır. Bu ilaç düzenli ve doğru bir şekilde kullanıldığında birkaç zaman sonra sorununuzdan eser kalmayacak.

    TEMRENİN BİKİSEL TEDAVİSİ

    * Müsafi ile sirke yapılarak sürülür.
    * Kuzu kulağı ile sirke lapa yapılarak konur.
    * Günlük ve ördek yağı merhem yapılarak sürülür.
    * Kükürt tozu konur.
    * Nohut yagı konur ve sürülür.
    * Erik sirkeye batırılarak sürülür.
    * Sedef çicegi ,bal ile mayı yapılır ve sürülür.
    * Turp tohumu ,sirke ile lapa halinde konur.
    * Sarımsak külü bal ile merhem yapılır ve sürülür.
    * Mersin yapragı ,kaynatılır,birer badak içilir.
    * Çöpleme sirke ile macun yapılarak kullanılır.
    * Manda yağı tavuk yağı sürülür. Hardal ve sirke mayı yapılarak sürülür.
    * Erik sirkeye batırılarak sürülür.
    * Sedef çiçeği, bal ile mayi yapılır ve sürülür
    * Turup tohumu, sirke ile lapa halinde konur
    * Sarımsak külü bal ile merhem yapılır ve sürülür
    * Mersin yaprağı kaynatılır, birer bardak içilir
    * Çöpleme, sirke ile merhem yapılarak kullanılır
    * Hüsnü yusuf kökleri ve sirke merhem yapılarak sürülür.

    Temre için ne önerirsiniz