Etiket: romantik

  • Romantizmi canlı tutmanın yolları

    Romantizmi canlı tutmanın yolları

    İlişkiniz yeni ya da eski olsun, işte romantizmi canlı tutmak ve bağlılığınızı derinleştirmek için birkaç fikir..

    Dünyada en az bir kişi tarafından fark edilir olmayı istemek gayet doğal ve güzel bir beklentidir. Bağlılık diye bir olgu yalnızca romantik ilişkilerde değil bütün ilişkiler de vardır ve insanlar bu konuda çok hassastır.

    Hikayenin bittiğine ve özel biriyle karşılaşınca her şeyin yoluna gireceğine inanan insanlar için hakikat sancılı bir uyanma süreci olabilir. Hikayenin başı hemen hemen her zaman filmlerdeki kadar heyecanlı ve güzeldir. Ancak hormonlar etkisini kaybedip hayatın toz pembesi görünmez olunca, sarsılmak ve o peri masalının nereye gittiğini düşünürken duvara toslamak fazlasıyla mümkündür. Peri masalı besleneceği bir kaynak ve emek ister.

    İlişkiniz yeni ya da eski olsun, işte romantizmi canlı tutmak ve bağlılığınızı derinleştirmek için birkaç fikir: 

    1. İnsanlardan koleksiyon yapmayın, onları sevin.

    Hiçbir yer bir kişinin mahremini gösterebileceği yerden daha fazla ”mülkü” değildir. Yakınlık hassasiyet gerektirir ve bazı insanlar için bu duvarı yıkmak korkutucu olabilir. Kalbinizi korumak ihtiyacınız olan bir şey olabilir elbette ancak birisi sizi gerçekten tanısın istiyorsanız, bütün çıplaklığınızla orada durmalısınız. Bütün güzelliğiniz ve bütün acınızla…

    Bir şeyleri düzene sokmak istediğinizde partnerinizin sizi hiç tanımadığını fark edeceksiniz. Görünür olmak istiyorsanız, kendinizi göstermeye gönüllü olmalısınız. Ve biriyle sağlıklı bir ilişki yaratmak için kendinizi de tanıyor olmalısınız.

    Öte yandan sizin için doğru olanı açıkça nasıl söyleyebilirsiniz? Sizi ne harekete geçirir, ne korkutur, neye ihtiyacınız vardır?

    Size ait olanı tanıma yeteneği hayati bir durumdur, bu yüzden gerektiğinde özür dileyebilir, kendinizi açıkça ifade edebilir, çekindiğiniz konular üzerine kafa yorabilirsiniz, ki bu ilişkinin en büyük hediyelerinden biridir. Gerçek samimiyetin yolu budur.

    Hiç kimseyi kendinize saklayamazsınız ancak gerçekten istekliyseniz, birlikte en iyi olmak için aşk, sabır ve bağışlayıcılık dolu bir alan yaratabilirsiniz.

    2. İnsanlar her zaman değişkendir dolayısıyla sıkılmak için hiç bir neden yok.

    Birçok insan ilişkilerinde şunları söyler: Ben bu insanı tanıyorum, yıllardır onunlayım ve artık fark edebileceğim hiçbir şey yok. 

    Sorun tam da bu: Partneriniz de tıpkı sizin gibi zamanla değişiyor. Siz aynı siz değilsiniz; bir yıl veya beş yıl hatta bir hafta önceki siz değilsiniz ve ne de partneriniz böyle.

    Sevgilinizle tanıştığınızda ne hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Kesinlikle onun heyecan verici olduğunu düşündünüz. Ne kadar, kibar ne kadar özeldi… Muhtemelen ellerine, gülüşüne ya da size nasıl baktığına dikkat etmiştiniz. Ancak bir şeyleri fark etmeyi bırakmak çok basittir.

    Başkalarının hatalarına odaklanmak her zaman daha kolaydır. Asıl zor olan kendi hatalarını görmek ve onları değiştirmeye çalışmaktır. Partnerinizin karakterini değiştiremezsiniz ancak yapmakta olduklarınızı değiştirmeniz mümkün. Yaptığınız her şeyi çok normal mi buluyorsunuz? Bugün daha farklı, daha beklenmedik bir şey yapmaya ne dersiniz? Bu sizin ve partnerinizin arasındaki enerjiyi yükseltecek ve onu şaşırtacaktır.

    3. Bütün kalbinizle dinleyin.

    Hayranlık duymak kolay ama samimi olmak zordur. Bir anlaşmazlığın ortasında, herkes partnerinin konuşmasını dinlemek yerine kendi konuşma sırasının gelmesini bekler. Yılların hikayesi bir toz bulutu olur ve birden ortadan kaybolur. Haklı olma isteği insanı kör ve sağır bir hale getirir ve kimileri o kadar ileri gider ki konuşmanın hiçbir dürüst yanı kalmaz. Eğer bu bir dövüş, partneriniz ise sizin rakibiniz olsaydı, kazanmaktan söz edebilirdik. Ancak ilişki bir oyun değildir ve sevdiğiniz insan acı çekiyorsa bu oyunun kazananı yoktur. Ya egonuzu ya da ilişkinizi korursunuz. Gerçek aşk, duyarlılık ve samimiyet gerektirir.

    Birçok insan aşkı kontrol ve manipülasyon ile birbirine karıştırır. Ancak aşk kabul ve takdir ile alakalıdır. Bu her şey yolunda gidecek anlamına gelmiyor elbette. Yalnızca insanları olduğu gibi görün, kendinizi severken onları da kabul ve takdir edin. Gerçek bağlılığa emek vermeye devam ederken bütün bu bahsedilenleri de aynı zamanda yaparsanız, bu partnerinizi seviyor olmanız ve kendinizle de gurur duymanız anlamına gelir.

    Gerçek bir birlikteliğin binlerce güzel yanı vardır ve hepsi de çaba gerektirir. Her ne sebeple olursa olsun, peri masalları veya romantik komediler bu çabalardan hiç söz etmezler.

     

     

    Kaynak: hthayat.com

  • Romantik Makyaj Nasıl Olur?

    Romantik Makyaj Nasıl Olur?

    Kasımda aşk başkadır diyenler için romantik makyaj önerileri

    Hayatının aşkını henüz bulamadıysan üzülme. Kasımla birlikte enerjisini yükseltecek bir şeyler yap kendine.

    Kasımla birlikte makyaj stilini değiştirmeniz tam zamanı olabilir. Dikkat çekmek herkesin hoşuna gidecek bir ayrıntıdır. Makyajınızda pembe tonları hakim kılarak bunu sağlayabilirsiniz.

    Aşk umudunu kasım ayıyla birlikte yeniden canlandırmaya ne dersin?

    Haydi o zaman kasımda romantik makyaj nasıl olurmuş hep birlikte görelim. Adına filmler yapılan kasım ayında tüm aşkını tazelemek isteyenlere özel romantik makyaj önerileri.

    romantik-makyajlar-2

    Pembe allıklar

    Romantik makyaj deyince sizin de aklınıza pembe pembe yanaklar geldi mi? Evet kasımın ve romantikliğin rengi pembe yanaklar. Gül pembesi yanaklarınla aşkı içinde hisset.

    Anlamlı bakışlar

    Bakışlarında romantik görünüm kazanmak için maskara eyelinerına bir daha sığın. İkisi dramatik bakışları ortaya çıkaracaktır. Romantik bakışların sırrı doğru makyaj stilinden geçer.romantik-makyajlar-1

    Gül rengi tonları

    Yoğun aşk duygularıyla ve sonbaharın gül rengimsi dokunuşlarıyla dudaklarınız ayrı bir havaya girecek.

    romantik-makyajlar-3

    Kadınlar Kulübü olarak sizlere kasımda yapılabilecek romantik makyaj önerisi sunduk. Peki sizin makyaj öneriniz nedir?

     

  • “Kıskanıyorsa sevmiyordur”

    “Kıskanıyorsa sevmiyordur”

    Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun’un açıklamaları yıllardır söylenen “Seven insan kıskanır” sözünü yalanladı. Berksun yaptığı açıklamada seven insanın kıskanmayacağını, kıskanan insanın güvenilmez insan olduğunu anlattı

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, öz güveni olan bireylerin başkalarını sevebileceğini belirterek, “Seven insan sever, kıskanmaz. Güvensiz insan kıskanır, o da aslında gerçekten sevemez” dedi. Berksun yaptığı açıklamada, kıskançlığın insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirterek, birçok insanın ilişkilerini derinde etkileyerek ciddi sorunlara yol açtığını söyledi. Eşlere karşı yöneltilen bu duygunun aşırı olanına “patolojik kıskançlık” veya “othello sendromu” adı verildiğini aktaran Berksun, “Birçok kadın ve erkek, kıskanmanın içgüdüsel davranış olduğundan yola çıkarak sevginin göstergesi kabul eder. Bu, yanlış bir kabuldür. Sevgimizi ve sevdiğimizi esirgemediğimizi göstermenin çok daha sağlıklı yolları vardır” ifadesini kullandı.

    Kıskançlığı öz güven eksikliğiyle açıklayan bazı kuramlara dikkat çeken Berksun, şöyle konuştu: “Kendine güvenen insanların karşıdaki insanlara daha rahat güven duygusu geliştirdiklerini biliyoruz ancak kıskançlık sadece sevdiğimiz insanı kaybetme tehdidiyle ortaya çıkan kendine güven eksikliğiyle açıklanamaz.Kıskançlıkta eğitim, yetiştirilme biçimi, genel geçer kabul ve özellikle kadınlara yöneldiği için kadınla ilgili önyargılar önemli rol oynamaktadır. Sevginin göstergesi olduğuna ilişkin yanlış inançlar da kıskançlığı hem makul heh de meşru gösterebilmektedir. Özellikle birçok kadın, erkeğinin kendisini kıskanmasını istemektedir. Bu, kadınlar tarafından bir çeşit güvence şeklinde algılanmaktadır.”
    “GÜVENSİZ İNSAN KISKANIR”
    Kıskanılmayı beklemenin sağlıksızlığın ifadesi olduğunu savunan Berksun, şöyle devam etti: “Seven insan sever, kıskanmaz. Güvensiz insan kıskanır, o da aslında gerçekten sevemez. Her durumda insanların bireysel gelişimini sağlıklı tamamlamadıklarını gösterir. Öte yandan, gerçekte kendine güvensizlik sevgi zannedilen, hiç içinden çıkışı olmayan çukurdur. Bu durumda şu soru sorulmalıdır. Kıskanıyorsun çünkü güvenmiyorsun, o zaman güvenmediğin insanı nasıl yanında istersin? Bu, ne senin ne de karşındaki insanın onuruyla bağdaşmaz. Bu soruyu sorduğum birçok erkek veya kadın yan çizer ve şöyle der. ’Ben sevgilime, kız, erkek arkadaşıma ve eşime güvenmiyor değilim, ona güveniyorum ama diğer erkeklere, kadınlara güvenmiyorum.”
    “KISKANÇLIK SEVGİ İFADESİ DEĞİL”
    “Kıskanç erkeklerin sadakatsizlik olasılığı her zaman için daha yüksektir” diyen Berksun, sözlerini şöyle tamamladı: “Romantik sahiplenme duygusunu aşan kıskançlıklar her zaman için ilişkileri bozucu etkiye sahiptir. Başlarda hoş gibi algılansa da ilişkinin ilerleyen dönemlerinde eşleri sadakatsiz ve ahlaksız yerine koymaktan başka işe yaramaz. Bir insanın başkasına güvenebilmesi için önce kendine güvenmesi gerekir. Güvenmediğiniz insanı nasıl seversiniz ki? O sizin ananız babanız, çocuğunuz değil ki. En katlanılabiliri romantik olandır. Kıskanç insanlar kendi kıskançlıklarının sevgi ifadesi olduğunu düşünür.”

  • Kime, neden aşık oluyoruz?

    Kime, neden aşık oluyoruz?

    İnsanlık tarihi ile yaşıt olan aşkı, ‘benzerlik’ kavramı ile bütünleştiren Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Berrin Özyurt, “Saç ve göz rengi gibi fiziksel benzerliklerin yanı sıra, benzer psikolojik davranışlar da ilişkide çekiciliği artırıyor. Bu tür benzerlik gösteren kişiler arasında aşk daha yoğun yaşanıyor” dedi.

    Aşkı, hayranlık ve duygusallık gibi tutku yönelimli ifadelerle tanımlayan Yrd.Doç. Dr. Berrin Özyurt, aşk türlerini de değerlendirdi. Benzer özelliklerin yanı sıra kişilerin birbirlerini sık sık görmesinin de çekiciliği artıran bir durum olduğunu belirten Özyurt, şöyle konuştu: “Fiziksel ve duygusal olarak onaylanmak, çekicilik ve iletişim aşkın en önemli koşulları olarak kabul edilir. Aşk denildiğinde birini çok fazla düşünme, kendini iyi hissetme ve mutluluk gibi olumlu duygular içeren ifadeler akla geliyor.

    Ancak aşkta benzerlik kavramı çok önemli

    Kişiler arasında saç ve göz renginin, yaşın, fiziksel ve psikolojik özelliklerin, ayrıca sosyal statülerin aynı olması aşkın daha yoğun yaşanmasında önemli bir etken. Örneğin, kişiler kendi çekiciliklerine yakın kişileri daha çekici bulurlar. Ayrıca aşina olduğumuz, hatta sık sık gördüğümüz kişileri çekici buluruz.”

    Günümüzde görülen aşk türlerini 6 kategoride değerlendiren Özyurt, mükemmel aşkı ise hem bulmanın hem de elde tutmanın zor olduğunu söyledi. Özyurt, aşk türlerini şöyle sıraladı:

    Delicisine Aşk

    Bir görüşte aşk sınıfına girer. Gerçekte aşık olduğu kişiye değil de, kafasında idealize ettiği kişiye karşı aşkın saplantı durumuna dönüşmesi.

    Boş Aşk

    Bir kişinin bir başka kişiyi sevdiğine karar vermesi ve yakınlık veya tutku barındırmadan bu aşkı devam ettirmesi. Boş aşk, uzun yıllar süren ancak doğal duygusal içeriklerin ve fiziksel çekimin zaman içinde yok olduğu ilişkiler türüne girer.

    Romantik Aşk

    Kişilerin birbirlerine karşı fiziksel ve diğer açılardan çekici gelmesi durumunda oluşur. Bu aşk türünde bağlılık gerekli değil. Yaz aşkları gibi gelecekte birlikte olmama durumu söz konusu olabilir.

    Karşılıklı Aşk

    Tutku unsuru ilişkide pek söz konusu değil. Tutku, uzun zaman sonra ilişkide derinden hissedilen bağlılığa dönüşür.

    Budalaca Aşk

    Filmlerdeki gibi insanlar tanışıp ardından kısa bir süre içerisinde evlenirler. Budalaca aşk, stresin oluşmasına uygun bir ortam oluşturur. Çünkü tutku ortadan kaybolduğunda ya da azaldığında geriye yalnızca bağlılık kalır ancak o da zaman içinde gelişip derinlik kazanabilecek bir eylemdir.

    Mükemmel Aşk

    Pek çok insanın arzuladığı aşk türü. Bu tür aşkı elde tutmak onu yaşamaktan daha zordur. İlişkide tutku, bağlılık ve fiziksel çekiciliği barındırır.

  • 2014 Sevgililer Günü’ne özel tüyolar

    2014 Sevgililer Günü’ne özel tüyolar

    Sevgilinizle başbaşa romantik bir Sevgililer Günü geçirmek istiyorsanız bu haber tam size göre…

    Fakat bu özel günde nasıl bir masa hazırlamak gerektiğine karar veremiyorsunuz. Aslında küçük dokunuşlarla hem muhteşem hem de romantik bir gün geçirmek mümkün. Meltem Bayazıt Tepeler, bu özel günü kutlamayı düşünenlere ve bugüne özel konsept mekan hazırlayacak olanlara önemli tüyolar veriyor.

    İşte Meltem Bayazıt Tepeler’den Sevgililer Günü’ne özel tüyolar;

    • Aşkın rengi olduğu için Sevgililer Günü sofrasında mutlaka kırmızı vurgulanmalı. Mekanda ise kırmızıyı güllerle, kalp balonlarla veya mumlarla vurgulamak mümkün.
    • İki kişilik romantik ama çarpıcı bir sofra, bol mumla dekore edilmiş bir ortam, hafif romantik bir müzik ve unutulmaz bir hediye geceyi özel kılmak için yeterli.
    • Sevgililer Günü, tüm içtenliğimizle sevdiklerimize sevgimizi gösterdiğimiz özel bir gün. O yüzden, bu özel kutlamayı gerçekleştireceğiniz mekan da özel olmalı veya o güne özel romantik detaylarla özgünleştirilmeli.
    Kadınlar sofralarında dantel, inci gibi romantik detaylar kullanabilir.
    • Sofraya ve masanın etrafına serpiştirilmiş gül yaprakları ve bol ışıltılı mumlar muhakkak bulunmalı. Kırmızı peçeteler, kalp şeklindeki peçetelikler, dore ve gümüş aksesuarlar sofrada kullanılabilecek detaylar arasında.
    • Bugünün en anlamlı şeyi ise sevdiğinize en özel hediyeyi bulabilmek ve bunu o gün onunla paylaşabilmek.

  • Erotizmin dansı

    Erotizmin dansı

    Her insanın için hem erkeksi hem de dişi bir yön var… Erkekte erkeksilik, kadında dişilik ön planda oluyor ve bunlar dengede olduğunda erkek erkeliğini, kadın kadınlığını daha kolay hissedebiliyor ve sağlıklı bir iletişim kurarak birbirini tamamlayabiliyor. Erkek az seks yaptığında ve yeteri kadar takdir edilmediğinde, kadın çok çalıştığında ve anlaşılmadığında denge bozuluyor ve ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başlıyor. Bozulan dengenin yeniden sağlanabilmesi için çiftler romantizm ve erotizmin dansına ihtiyaç duyuyor.

    KADINLAR ROMANTİZMİ ERKEKLER EROTİZMİ SEVİYOR…

    Romantizm kadın-erkek ilişkilerinde büyük önem taşıyor. Çünkü günümüzde kadınlar genellikle erkeksi yanlarının ortaya çıkmasına neden olan geleneksel erkek işlerinde çalışıyor. Bu nedenle kadınlar biraz olsun rahatlayabilmek ve gevşeyebilmek için, dişiliklerini kazanmak konusunda eşlerinin yardımına gereksinim duyuyor. Bu konuda en iyi yardım romantizm… Romantizm kadınların zamanla uzaklaştıkları dişilik yanlarını yeniden keşfetmelerine ve erkeklerinde daha kolay erotizm almalarına yardımcı oluyor. Özellikle duygularını açıklayıp paylaşmaktan hoşlanmayan çiftler için romantik dakikalar oldukça önemli… Çünkü romantik anlarda kadınlar erkeklerin gözlerinde özel ve değerli olduklarını, anlaşıldıklarını, oldukları gibi koşulsuzca kabul edildiklerini, sahiplenildiklerini, saygı ve destek gördüklerini hissediyor. Bu hisler kadınların erkeklere erotizm sunmalarını kolaylaştırıyor. Erotizm sonucu yaşanan seks, erkeklerin duygularıyla ve içlerindeki dişi yönle bağlantıya geçmelerini ve kadınlarla daha iyi iletişim kurabilmelerini sağlıyor. Bu nedenle kadınlar romantizmi, erkekler erotizmi seviyor ve vazgeçemiyor. Böylece romantizmin ve erotizmin dansı, tango tadında gerçekleşebiliyor, çiftin arasındaki iletişim ve yakınlık güçleniyor, tutku artıyor.

    ROMANTİK ALIŞKANLIKLAR GELİŞTİRMEK GEREKİYOR…

    Romantizmin canlı kalabilmesi için çiftlerin aralarındaki iletişimin çok iyi olması gerekiyor. “Konuşmak” kadınların, “takdir edilmek” erkeklerin en önemli gereksinimlerinden biri… Romantizmin sürebilmesi için kadınlar dokunulmak, dinlenmek, duygularını paylaşmak ve anlaşılmak isterken, erkekler ise bir kral gibi takdir edilmek, onaylanmak ve zaman zaman yalnız bırakılmak istiyor. Erkekler “Seni seviyorum, sana değer veriyorum!”, kadınlar ise “Sana ihtiyacım var!” duygusunu belirtecek “romantik alışkanlıklar” geliştirdiklerinde aralarındaki yakın ilişki sağlıklı kalabiliyor. Romantik alışkanlıklar, erkeklerin sarılarak veya “İyi misin?” diye sorarak eşlerine değer verdiklerini gösteren ve kadınların partnerlerine “Sen harikasın!” gibi güzel sözlerle takdir ettiklerini belirten çok yalın davranışlar… Romantik davranışların sadece hediyeler ve lüks restoranlar için çok para harcamaktan geçtiğini düşünmek büyük bir yanılgı… Çoğu zaman baş başa mum ışığında yemek yeme, çiçek alma, iltifat etme, duyguları ifade etme, ilgi gösterme, elini tutma, koluna girme, sarılma, fotoğraf albümü hazırlama, beraber romantik bir film izleme, sevilen şarkılardan bir CD hazırlama, ilişkideki ilk’leri hatırlayıp kutlama, birlikte tango kursuna gitme gibi ufak tefek jestler romantizmi canlı tutabiliyor. Burada önemli olan günlük hayat içerisinde fazla vakit ve para harcamadan duygulara dokunabilmek… Bu nedenle “Kadının dişiliğini besle, erkekliğin desteklensin!”, “Bir erkeği sıkıntılı bir zamanında seksle kendine getiren kadın gibisi yoktur!” veya “Bunalımdaki bir kadını anlaşılmak ve dokunmak kendine getirebilir!” deyişlerini yabana atmamak gerekiyor.

    AFRODİZYAK TANGO…
    Son olarak dans etmek, romantizmi ve erotizmi çağrıştıran bir aktivite… Özellikle tango gibi, çiftin kıvrak hareketlerinden oluşan Güney Amerika dansları uyum ve ahenk, dokunma ve ritimgerektirdiği için cinsel sinyaller yayıyor ve aşk hayatlarını canlandırmak isteyen pek çok çift tarafından tercih ediliyor. Çünkü şehvete meyilli olan tango, “bedenlerin dans hali” olarak biliniyor. Sorunlu ilişkilere can suyu verebilen tango, çekiciliğin ve tutkunun dansı olmasının yanında, soluğu kesen, arzuya boyun eğdirten ve tutkuya en güzel yanıtın verildiği birbütünleşmeme ve bir olma oyunu olarak da biliniyor. Bu oyunun temel stratejileri ise, baştan çıkarma ve yakınlaşıp uzaklaşma… Oyunu erkek yönetiyor, kadın uyuyor, görünürde tangonun düzeni bu… Ama bedenlerin ilişkisine sızmış olan erotizm ve romantizm zamanla dengeyi değiştiriyor, kadın direniyor, erkeğe teslim ettiği bedenini bir bakışla geri alıyor, yönetim bedenden bakışa, erkekten kadına geçiyor. Erotizm ve romantizmin dansında yaratıcılık, teslimiyetin açık masumiyetinden yasak olanın gizli günahkârlığına dönüşüyor ve afrodizyak tangoda denge sağlanıyor.

  • İyi aşık olmak evliliğe yetmez!

    İyi aşık olmak evliliğe yetmez!

    Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aşk su gibidir fazla kaynarsa buharlaşır diyor ve ekliyor: “Aşkın formülü H20’dur. Oksijen ve hidrojen atmosferde özgürdür. Birleşince yaşam kaynağı su olurlar. Özgürce akan bir su, yolunu bulur ama onu fazla kaynatırsanız sonunda buhar olur.”

    Aşk iyi ilişkinin sebebi değil, aşk iyi ilişkinin sonucudur

    Bu söz ezber bozucu bir sözdür. Çünkü iyi aşık olmak iyi evlilik için yeterli değildir. Bu nedenle iyi aşıklar birbirlerine bakan ve sarılanlar değil aynı yöne benzer biçimde bakanlardır.

    Aşkın düşmanları: İnatçılık en büyük düşmandır

    – Pozitif iletişim kurulamazsa aşk buhar olup uçar.

    – Erkek romans verir seks ister, kadın seks verir romans ister. Taraflar bunu bilmelidir.

    – Aşık olmak H2O olmaktır. Oksijen ve hidrojen atmosferde özgürdür. Birleştiklerinde yaşam kaynağı olurlar ama özgürlükleri sınırlanmıştır artık. Hem özgür hem de iyi aşık olunamaz.

    – İyi aşık önce sevdiğini anlamaya çalışır sonra kendini bilmeye ve değiştirmeye çalışır daha sonra eşini değiştirmeye çalışır. Bu sıra bozulursa aşk zarar görür.

    – İyi aşıklar sıkıntılı durumlarda kişiliklerinin bir bölümüne tampon görevi verirler. Olayları yumuşatıp daha sonra tepki verirler. Düşünce katılığından vazgeçip düşünce esnekliği gösterirler. Yani inatçılık Aşkın en büyük düşmanıdır.

    – İyi aşıklar günlük ve anlık ihtiyaçları ile uzun vadeli amaçları arasında denge kurmayı başarırlar.

    – Aşkın en büyük düşmanı bencil bir vericiliktir. Bencil verici verdikten sonra karşılık bekler. Aşık olduğu kişiyi kendisinin parçası gibi görür.

    Yanan ateşi canlı tutun

    Aşk uzun bir yolculuğa çıkmak veya yanan bir ateşi seyretmek gibidir. Ateşe aşkla bakanlar onu canlı tutmak için çalışmazlarsa ateş söner. Aşkın kısa sürmesinin sebebi aşıkların ateşin içine atılıp yanmanın gerektiğini düşünmeleridir. Beslenemeyen bakılmayan ateş söndüğü gibi bakımsız ilişki kolay söner.

    Bu tuzaklara düşmeyin

    Aşkın birinci tuzağı, aşkın “Bir insanın diğer insan içinde kaybolması” olarak anlaşılmasıdır. Karşı tarafın özgürlüğünü yok ettiği için aşk devam etmez. Aşk yolculuğunda fırtınalı dönemlerde hemen gemiyi terk etmek güveni zayıflatır ve aşka zarar verir.

    “Aşkın gözü kördür, kaynanalar olmasaydı” sözü olumsuzu ve olumluyu aynı zamanda görüp olumluyu bekleyen aşıklar tuzağa düşmezler. Yanlış anlaşılmış bir feminizmdir. Kadın ve erkek ilişkisini kadın erkek savaşlarına dönüştüren feminizm aileyi ve aşkı kurban ediyor. Kadın erkek birbirini tamamlamayı asıl, çatışmayı istisna yapan ilişkilerde aşk uzun ömürlü olur.

    Aşk acısı nasıl unutulur?

    Adamın birisi Nasrettin hocaya soruyor eşeğimi kaybettim ne yapayım diye. Nasrettin hoca topluluğa soruyor aranızda hiç aşık olmayan var mı? Diye. Bir kişi çıkıyor. Sonra Hoca eşeğini kaybeden adama dönüyor “Aradığın eşek bulunmuştur” diye. Aşkı tatmayan çok insani bir tadı tatmamış demektir.

    Aşk acısını unutmanın kısa yolu ikinci bir aşk aramaktır. Ancak öç alma duygusu ile hareket edilirse yeni bir maceraya girilir. Amaca yönelik aşk, içinde bilgelik olan aşktır ve devamlıdır.Yaşam amacını unutmadan aşık olmayı başarmak emek ve yatırım gerektirir.

    Erkeğin aldatması cinsel, kadınınki romantiktir

    Biyolojik olarak erkeklerin cinsel aldatma riski kadınların romantik aldatma riskleri eşittir. Cinsel aldatma ve poligami eğilimi erkekte yüksektir. Cinsel aldatma romantizme ciddi zararlar verdiği ve kontrolü zor olduğu için erkekler daha çok aldatıyor gözüküyorlar. Namus kadın ve erkek için aynıdır.

  • Romantik yılbaşı 2014 önerileri…

    Romantik yılbaşı 2014 önerileri…

    Akşam televizyon karşısında pinekleme ritüelinizi romantik bir buluşmaya çevirmeye ne dersiniz? Özel bir şeyler pişirmek zorunda değilsiniz. Sadece güzel bir kıyafetinizi giyin, masaya mumlar koyun ve tabii televizyonu kapatın. Böylece birlikte özel bir gece geçirmiş ve çift olarak sohbet etme şansı yakalamış olacaksınız.Randevulaşın

    Bir akşamı ya da öğleden sonranızı eşinizle birlikte geçirmek üzere tahsis edin. İlla ki dışarı çıkıp para harcamak zorunda değilsiniz. Birbirinize sarılıp film izleyerek ya da dışarıda yürüyüş yaparak flört edebilirsiniz. Randevu saatini dolu dolu birbirinize harcamış olursunuz böylece.

    İncelikler yapın

    Eşinize onu düşündüğünüzü belli edin. Mesela gün ortasında ona cep telefonunuzdan bir sevgi mesajı gönderin. Ya da sabah o evden çıkmadan ceketinin cebine sevgi notu yazın. İş esnasında elini cebine attığında hoş bir sürprizle karşılaşmış olur böylece.İş konuşmayı kesin

    Her ne kadar sorunlarınızı paylaşmak, iş yerinde yaşadıklarınızı birbirinize anlatmak güzel bir şey olsa da bunlar romantizmi öldüren katillerdir aynı zamanda. Biraz ara vermeye ne dersiniz?

    Hoşuna gidecek bir şeyler yapın

    Mesela onun çok sevdiği ve izlemeyi çok istediği filmi, her ne kadar sizin tarzınızda bir film olmasa bile birlikte izlemeyi teklif edin. Ya da onun yapmaktan hiç hoşlanmadığı ama evde onun görevi olan bir işi o yapmadan bir defalık siz yapın ve onu şaşırtın. Bunun gibi, eşinizin hoşlandığı şeyleri, her ne kadar siz çok sevmeseniz de arada hoşluk olsun diye gerçekleştirmeye çalışın. Elbette aynı şeyi zaman zaman eşinizden de beklemelisiniz.Eve çeki düzen verin

    Darmadağınık, pasaklı bir ortam hiçbir zaman romantizmi desteklemez. Evinizin düzenli ve temiz olmasına özen gösterin. Belki bir akşam evi çiçeklerle donatmak için de ekstradan efor sarf edebilirsiniz.

    Elbette evi temizleme ve düzenleme işi sadece sizin göreviniz değil. Eşinizle görev dağılımı yaparak evin düzenini birlikte sağlamalısınız.

    “Seni seviyorum” deyin

    Bu iki sözcük tüm kapıları açabilen bir anahtardır aslında. Eşinize onu sevdiğinizi söylemekten kaçmayın.

  • Sizin makyaj tarzınız hangisi ?

    Sizin makyaj tarzınız hangisi ?

    Seksi, şık, romantik… Bir kadının beş farklı saç ve makyajla nasıl değişebileceğine tanık olmak ister misiniz?

    1-) Sportif ve doğal

    Yün bere ve şalları sıkça göreceğimiz bugünlerde ‘outdoor’ modası ağır makyajları kaldırmıyor. Kullanılan renkler şal ve berenin tonlarından izler taşıyor. Yanaklar şeftali tonlarıyla renklendiriliyor. Kaş kemiğinin üzerine hafifçe uygulanan açık renk far gözlere aydınlık bir ifade kazandırıyor. Kirpiklere sadece bir kez maskara sürülüyor. Pembe renkli gloss’la dudaklar vurgulanıyor.

    2-) Soğuk ihtişam

    Hitchcock fimlerindeki kadınların erotizmini yakalamak için göz kapaklarının üzeri gümüş/beyaz bir farla boyanıyor. Bronz renk göz kapağının üzerinden bir yay şeklinde uygulanıyor. Bir miktar bronz far gözlerin altına ve hatta yanakların üst kısmına bile ışıltı kazandırmak için uygulanabilir. Siyah eye-liner kirpik diplerine sürülüyor. Gözün alt kısmında ise orta bölümden başlayarak gözün dışına doğru ince bir çizgi çekiliyor. Dudaklar ise sezonun trend rengi kırmızıyla vurgulanıyor.

    3-) Maskülen büro makyajı

    Klasik büro kıyafeti, sıkıca geriye toplanmış saçlar ve sade bir makyajla abartısız bir şekilde ortaya konuyor. Göz kapaklarının üzerine yumuşak bir kahve tonundaki göz kalemiyle bir yay çekiliyor. Bu arada kalemi içeriden dışarıya doğru uygulamak önem taşıyor. Kalemle kirpik diplerinin de iyice boyanması şart. Dudaklar doğal tonlarla hafifçe belirginleştiriliyor. Yanaklarda ise bronz allık kullanılıyor.

    4-) Seksi 20’ler

    Modacıların vazgeçemediği çarliston stili, saçlarda yumuşak dalgalarla bütünleşiyor. Eflatun renkli yanardöner far önce gözkapağının üzerine sürülüyor. Aydınlık bir etki yaratmak için parlak beyaz kaş kemiğine ve gözün iç kısmına uygulanıyor. Göz kapağının dibine yumuşak bir göz kalemiyle bordo bir çizgi çekiliyor ve daha sonra renk dağıtılıyor. Taze bir bitiş için dudaklar çekici bir pembe/kırmızı, yanaklar ise şeftali tonlarına boyanıyor.

    5-) Romantik bohem

    Bu stilde önemli olan buklelerin sanki rüzgar tarafından dağıtılmışçasına doğal, gözlerin ise tıpkı bir deniz gibi derin olması önem taşıyor. Yeşil renkli bir göz farıyla gözler kaşlara kadar boyanıyor. Gözün iç kısımlarında ise aydınlık bir etki yaratmak için açık yeşil far kullanılıyor. Göz altlarında ise sıcak bir kahve tonu tercih edilmeli. Alt göz kapağının içi siyah bir göz kalemiyle belirginleştirildikten sonra, kirpiklere siyah maskara kullanılıyor. Yanaklar, şeftali tonunun sıcaklığıyla ışıldarken, dudaklar şarap rengi bir rujla vurgulanıyor.

    Mahmure

  • Kadınlar Romantizmi Erkekler Erotizmi Seviyor!

    Kadınlar Romantizmi Erkekler Erotizmi Seviyor!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ÇİFTLERİN ROMANTİK ALIŞKANLIKLAR GELİŞTİRMESİ İLİŞKİYE İYİ GELİYOR!”

    Her insanın içinde hem erkeksi hem de dişi bir yön var… Erkekte erkeksilik, kadında dişilik ön planda oluyor ve bunlar dengede olduğunda erkek erkeliğini, kadın kadınlığını daha kolay hissedebiliyor ve sağlıklı bir iletişim kurarak birbirini tamamlayabiliyor. Erkek az seks yaptığında ve yeteri kadar takdir edilmediğinde, kadın çok çalıştığında ve anlaşılmadığında denge bozuluyor ve ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başlıyor. Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, bozulan dengenin yeniden sağlanabilmesi için çiftlerin romantizmin ve erotizmin dansına yönlenmelerinin tavsiye etti. İşte CİSED’in aşk, erotizm, romantizm ve tangoya dair basın açıklamasından çok çarpıcı başlıklar…

    KADINLAR ROMANTİZMİ ERKEKLER EROTİZMİ SEVİYOR…

    Romantizmin kadın-erkek ilişkilerinde büyük önem taşıdığının altını çizen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Uz. Dr. Cem Keçe; “Çünkü günümüzde kadınlar genellikle erkeksi yanlarının ortaya çıkmasına neden olan geleneksel erkek işlerinde çalışıyor. Bu nedenle kadınlar biraz olsun rahatlayabilmek ve gevşeyebilmek için, dişiliklerini kazanmak konusunda eşlerinin yardımına gereksinim duyuyor. Bu konuda en iyi yardım romantizm… Romantizm kadınların zamanla uzaklaştıkları dişilik yanlarını yeniden keşfetmelerine ve erkeklerinde daha kolay erotizm almalarına yardımcı oluyor. Özellikle duygularını açıklayıp paylaşmaktan hoşlanmayan çiftler için romantik dakikalar oldukça önemli… Çünkü romantik anlarda kadınlar erkeklerin gözlerinde özel ve değerli olduklarını, anlaşıldıklarını, oldukları gibi koşulsuzca kabul edildiklerini, sahiplenildiklerini, saygı ve destek gördüklerini hissediyor. Bu hisler kadınların erkeklere erotizm sunmalarını kolaylaştırıyor. Erotizm sonucu yaşanan seks, erkeklerin duygularıyla ve içlerindeki dişi yönle bağlantıya geçmelerini ve kadınlarla daha iyi iletişim kurabilmelerini sağlıyor. Bu nedenle kadınlar romantizmi, erkekler erotizmi seviyor ve vazgeçemiyor. Böylece romantizmin ve erotizmin dansı, tango tadında gerçekleşebiliyor, çiftin arasındaki iletişim ve yakınlık güçleniyor, tutku artıyor. Bu nedenleçiftlerin romantik alışkanlıklar geliştirmesi ilişkiye iyi geliyor.” dedi.

    ROMANTİK ALIŞKANLIKLAR GELİŞTİRMEK GEREKİYOR…

    Romantizmin canlı kalabilmesi için çiftlerin aralarındaki iletişimin çok iyi olması gerektiğine dikkat çeken CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “‘Konuşmak’ kadınların, ‘takdir edilmek’ erkeklerin en önemli gereksinimlerinden biri… Romantizmin sürebilmesi için kadınlar dokunulmak, dinlenmek, duygularını paylaşmak ve anlaşılmak isterken, erkekler ise bir kral gibi takdir edilmek, onaylanmak ve zaman zaman yalnız bırakılmak istiyor. Erkekler ‘Seni seviyorum, sana değer veriyorum!’, kadınlar ise ‘Sana ihtiyacım var!’ duygusunu belirtecek ‘romantik alışkanlıklar’ geliştirdiklerinde aralarındaki yakın ilişki sağlıklı kalabiliyor. Romantik alışkanlıklar, erkeklerin sarılarak veya ‘İyi misin?’ diye sorarak eşlerine değer verdiklerini gösteren ve kadınların partnerlerine ‘Sen harikasın!’ gibi güzel sözlerle takdir ettiklerini belirten çok yalın davranışlar… Romantik davranışların sadece hediyeler ve lüks restoranlar için çok para harcamaktan geçtiğini düşünmek büyük bir yanılgı… Çoğu zaman baş başa mum ışığında yemek yeme, çiçek alma, iltifat etme, duyguları ifade etme, ilgi gösterme, elini tutma, koluna girme, sarılma, fotoğraf albümü hazırlama, beraber romantik bir film izleme, sevilen şarkılardan bir CD hazırlama, ilişkideki ilk’leri hatırlayıp kutlama, birlikte tango kursuna gitme gibi ufak tefek jestler romantizmi canlı tutabiliyor. Burada önemli olan günlük hayat içerisinde fazla vakit ve para harcamadan duygulara dokunabilmek… Bu nedenle ‘Kadının dişiliğini besle, erkekliğin desteklensin!’, ‘Bir erkeği sıkıntılı bir zamanında seksle kendine getiren kadın gibisi yoktur!’ veya ‘Bunalımdaki bir kadını anlaşılmak ve dokunmak kendine getirebilir!’ deyişlerini yabana atmamak gerekiyor.” dedi.

    AFRODİZYAK TANGO…

    Dans etmenin romantizmi ve erotizmi çağrıştıran bir aktivite olduğunu savunan CİSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Serap Güngör; “Özellikle tango gibi, çiftin kıvrak hareketlerinden oluşan Güney Amerika dansları uyum ve ahenk, dokunma ve ritim gerektirdiği için cinsel sinyaller yayıyor ve aşk hayatlarını canlandırmak isteyen pek çok çift tarafından tercih ediliyor. Çünkü şehvete meyilli olan tango, ‘bedenlerin dans hali’ olarak biliniyor. Sorunlu ilişkilere can suyu verebilen tango, çekiciliğin ve tutkunun dansı olmasının yanında, soluğu kesen, arzuya boyun eğdirten ve tutkuya en güzel yanıtın verildiği bir bütünleşmeme ve bir olma oyunu olarak da biliniyor. Bu oyunun temel stratejileri ise, baştan çıkarma ve yakınlaşıp uzaklaşma… Oyunu erkek yönetiyor, kadın uyuyor, görünürde tangonun düzeni bu… Ama bedenlerin ilişkisine sızmış olan erotizm ve romantizm zamanla dengeyi değiştiriyor, kadın direniyor, erkeğe teslim ettiği bedenini bir bakışla geri alıyor, yönetim bedenden bakışa, erkekten kadına geçiyor. Erotizm ve romantizmin dansında yaratıcılık, teslimiyetin açık masumiyetinden yasak olanın gizli günahkârlığına dönüşüyor ve afrodizyak tangoda denge sağlanıyor.” dedi.