Etiket: regl

  • Adet kanaması normalde kaç gün sürer ?

    Adet kanaması normalde kaç gün sürer ?

    Normalde adet süresi ve miktarı ne kadar olmalı?
    Adet (regl, mens) kanamasının 2-7 gün arasında sürmesi normal kabul edilir. sadece 1 gün kanama olup bitmesi az miktardadır ve sebebin araştırılması gerekir. 7 günden fazla süren kanamalar da uzun kabul eedilir ve nedenin araştırılması gerekir. Miktarına gelince bunun ölçümü ve normal olup olmadığının değerlendirilmesi biraz daha zordur çünkü her kadının ped değiştirme sıklığı değişiktir. Ancak genel olarak günde 3-5 pedden fazla değiştirilmesi fazla kabul edilir. Tabi hasta 1-2 damla kanama olduğunda bile ped değiştiriyorsa ve bu şekilde günde 4-5 ped değiştirdiğini ifade ediyorsa bu fazla değildir normaldir. Günde sadece bir ped yeterli oluyorsa bu da normal kabul edilebilir önemli olan adetin en az 2 gün sürmesidir.

    Adetin sıklığı ne kadar olmalıdır? Kaç günde bir adet olmalıdır?
    Adetlerin başladığı tarihler arasında en az 21 gün en fazla 35 gün olması gerekir. Her kadının tam 28 veya 30 günde bir adet görmesi gerekmez, 21 – 35 gün arasındaki süreler normal kabul edilir. Burada dikkat edilmesi gereken bu süre sayılırken bir adetin ilk gününden diğer adetin ilk gününe kadar geçen sürenin sayılmasıdır. Adetler arasında temiz kalınan günlerin sayılması doğru değildir.

    Ergenlik döneminde adet düzeni ve miktarı nasıl olmalıdır?
    Adetin ilk başladığı ergenlik dönemi yıllarında adetlerin burada bahsedildiği kuralalra uyacak şekilde düzenli olmak zorunda değildir, 2-3 yıl sonra en geç adetleri kendi kendine tedavi verilmeden düzene girecektir. Bu nedenle yeni adet görmeye başlayan kızlarda adet düzensizliği (sık evya seyrek adet görme) normaldir ve genellikle aşırı kanama olmadığı sürece tedavi gerektirmez. Aşırı kanama oluyorsa sebebin araştırılması ve tedavisi şarttır. Kanama bir haftadan uzun sürüyorsa ve sürekli ped değiştirmeyi gerektirecek kadar çok oluyorsa veya hastada kansızlık geliştirmişse kanamanın çok oldupu kabul edilir.

  • Regl döneminde hangi çaylar içilmelidir ?

    Regl döneminde hangi çaylar içilmelidir ?

    Kusma, yorgunluk, sırt ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi ve diyare gibi semptomlar gibi hayatı olumsuz hale getiren semptomlarla kendini gösteren regle karşı sizin de yapabilecekleriniz var.

    ‘Primer dismenore’ adı verilen bu durumun bir rutine dönüşmesini beklemeyin, kendinize yardım edin! Regl döneminde yaşadıklarınız bir çikolata kistini de işaret ediyor olabilir, mutlaka bir uzmana başvurun.

    Ağrılarınızı azaltan ve regl döngüsüne yardımcı olan bitkileri de evinizden ayırmayın. Spazm çözücü Civanperçemi, mayıs papatyası ya da gül tomurcuğu Şişlik ve ağrılara karşı Zerdeçal veya söğüt kabuğu Yatıştırıcı ve dinlendirici Gül tomurcuğu veya mayıs papatyası Doğal östrojen Kırmızı yonca (Trifolium pratense) Karaciğer desteği Karahindiba Kanama kontrolü sağlar..

    Regl ağrıları, çoğunlukla adet öncesinde görülmesine karşın adet dönemi boyunca devam edebilir. Kadınların yaklaşık %75′i bu ağrılardan ve kramplardan şikayetçidir. Adet öncesi ve sırasında yaşanan östrojen hormonu dalgalanmaları mide kramplarının ve ağrıların esas nedenidir. Ağrıların şiddetlendiği durumlarda pek çok kadın ağrı kesicilere başvururken, ilaç kullanmak istemiyorsanız, orta ve hafif dereceli regl ağrılarını bazı bitkisel çaylarla hafifletebilirsiniz. Başta zencefil çayı olmak üzere yaban mersini papatya, ahududu yaprağı gibi çaylar regl kasılmalarını ve ağrılarını azaltmada yardımcı olabilir.

    Regl Ağrısına İyi Gelen Bitki Çayları

    Zencefil Çayı

    Etkili bir ağrı ve iltihap giderici olan zencefil menstürel kramplara bağlı ağrıları azaltmak için kullanılabilir. Aynı zamanda regl öncesi ve sırasında yaşanabilecek mide bulantısına da iyi gelir. Günde 2-3 bardak zencefil çayı içerek kasılmaları ve ağrıyı hafifletebilirsiniz. Zencefil çayı sayfamızda zencefil çayının nasıl hazırlanabileceği, sağlığa yararları ve olası yan etkileri hakkında geniş bilgiler yer alıyor.

    Hayıt Çayı

    Akdeniz ve Orta Asya’ya özgü olan hayıt ağacının, esansiyel yağ asitleri ve flavonoidler bakımından zengin yemişlerinden hazırlanan çay yüzyıllardır menstürel spazmların ve ağrıların tedavisinde kullanılmaktadır. “American Family Physician” adlı bilimsel derginin Eylül 2005 sayısında yayınlanan bilimsel bir araştırmaya göre, hayıt çayı adet döneminde göğüslerin hassaslaşmasını azaltıyor ve ağrılı krampları hafifletiyor. Maryland Tıp Fakültesi tarafından yayınlanan bir diğer araştırmaya göreyse, kahvaltıdan önce alınacak 20 mg’lık hayıt kapsüllerinin regle bağlı krampları belirgin oranda azalttığı belirtiliyor.

    Papatya Çayı

    Bulantı, kusma, hazımsızlık, şişkinlik ve iştahsızlık tedavisinde kullanılan papatya çayı aynı zamanda kasılmaları azaltıcı özelliğe sahiptir. Regl döneminde yaşanan kasılmalara karşı doğal bir antispazmodik olarak kullanılabilir. Çok ağrılı günlerinizde günde 3 bardak içebilirsiniz ancak papatya çayının aynı zamanda uyku getirdiğini unutmayın. Papatya çayının faydaları yazımızda çayın hazırlanışı, kullanıldığı rahatsızlıklar ve yan etkileri hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz.

    Nane Çayı

    Nane’nin sakinleştirici etkisi menstrüel krampların yanı sıra baş ağrısı, ishal ve şişkinlik tedavisi için kullanılabilir. Regl ağrılarının arttığı günlerde günde 3 bardağa kadar içebilirsiniz ancak reflüsü veya ülseri olanlara nane çayı önerilmemektedir. Nane’nin krampları azaltan etkisinde eczanelerde bulabileceğiniz nane kapsüllerini kullanarak da faydalanabilirsiniz. Nane çayı sayfasında nanenin sağlığa faydaları, çayının demlenmesi ve yan etkileri hakkında daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.

    Diğer Çaylar

    Melisa Çayı: Melisa çayı hem adet ağrılarını hafifletir hem de adet ağrılarına eşlik eden şişliği azaltır.
    Yaban Mersini Çayı: Kasları rahatlatan ve kas spazmlarını önleyen yaban mersini kasılmaların neden olduğu ağrılar için tüketilebilir.
    Ahududu Yaprağı Çayı: Uterus’u rahatlatan ve krampları önleyen “ferulic asit” bakımından zengin olan ahududu yaprağı çayı regl döneminde kullanılabilir.
    Önlemler

    Diğer tüm bitkisel ürünlerde olduğu gibi bitki çayları da kontrollü ve bilinçli olarak tüketilmelidir. Bitkicaylarininfaydalari.com’da size çayların faydaları dışında referans kaynaklardan derlediğimiz yan etkileri hakkında da bilgiler vermeye çalışıyoruz. Ancak yan etkiler kişin sağlık koşullarına göre farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle herhangi bir rahatsızlığınız varsa ya da düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız bitki çayı içmeye başlamadan önce doktorunuza danışınız. Bitki çayları nasıl kullanılmalıdır yazımızda bitkisel çayları alırken nelere dikkat edilmeli, bu çaylar nasıl hazırlanmalı ve diğer konularda uzmanlardan derlenmiş bazı bilgileri bulabilirsiniz.

  • Ödem sorunu

    Ödem sorunu

    Ödem daha çok kadınlarda görülen yüz, el ve ayaklarda şişkinlikle kendini gösteren bir dolaşım problemidir. Sıcak hava, uzun süre ayakta durmak, fazla tuzlu veya tatlı yemek, az su içmek, uyku problemleri ödemi tetikler.

    Eğer ödem probleminiz sürekli devam ediyorsa altta yatan sorunun belirlenmesi gerekir.

    Genel beslenme prensiplerine baktığımızda bazı unsurlara dikkat etmenizi öneririm;

    *Yemeklerinize ekstra tuz ilave etmeyin, yemekleri az tuzlu pişirin ve daha daha çok baharatlandırın.

    *Şekerin sindirilmesinde çok miktarda su gerekir ve vücut suyu tutar. Tüketilen şeker miktarının azalmasıyla ödem sorunuda azalacaktır.
    *Gün içerisinde eğer herhangi bir sağlık probleminiz yoksa ödem atımını hızlandıran biberiye, ısırganotu, kiraz sapı ve funda yaprağından destek alınabilir.
    *Meyvelerden kiraz, ananas ve kayısı sebzelerden ise yeşil yapraklı olanlar diüretik etkiye sahiptir.
    *Günde 2,5 lt su içmeye özen gösterin, kola, alkol ve şekerli içeceklerden uzak durun.
    *Ara öğünlerinizden birinde probiyotik yoğurt veya kefir tüketin.
    *Dolaşım problemi ödemin oluşumunda büyük bir etken, varisi olan kişilerde ödem de sıklıkla görülmektedir.

    *Besin alerjileri de ödemi artırabilir, sürekli bu şikayetten yakınıyorsanız bir alerji testi yaptırabilirsiniz. Sonuçlara göre alerjen yiyeceğin diyetinizden çıkarılmasıyla şikayetlerinizin de azaldığını göreceksiniz.

    *Vitamin ve mineral eksiklikleri de ödemi etkiler, özellikle B6 vitamini ve magnezyum minerali eksikliğinin tetiklediği bilinmektedir.

    *Uyku probleminiz varsa, 8 saatten fazla veya az uyuyorsanız bilin ki ödem yine etkilenmektedir.

    *Hormon düzensizliği özellikle troid hormonu ödemi artırır. Bu nedenle hormonlarınızı düzenli kontrol ettirin.

    *Tansiyon düzensizliği yine bir diğer etken. Eğer tansiyonunuz varsa ve ilaç kullanmanız gerekiyorsa düzenli kullanmanızı öneririm.

    *Kadınlarda en çok regl öncesinde ve regl sırasında görülen bu problemi minimuma indirmek için tuzlu ve tatlı yiyeceklerden uzak durmanızda fayda var.

    Dyt.Özlem Sert Aydın

  • Menopoz Kadınlığın Bitişi mi?

    Menopoz Kadınlığın Bitişi mi?

    Menopoz Kadınlığın Bitişi mi? 

    “Adetten kesilme”, “ateş basması ve gece terlemeleri”, “sinirlilik, huzursuzluk ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir süreç”…Kadınların tanımlamasıyla tüm bunlar menopoz sürecinin belirtileri beraberinde bir soruyu da getirir. Menopoz kadınlığın bitişi mi yoksa bir dönemin bitip yeni dönemin başladığı nokta mı? Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aytun Aktan menopozla ilgili merak edilen noktaları açıkladı.

    Menopoz kadının hayatındaki doğal bir geçiş dönemi aslında. Yumurtalıkların görevlerini tamamlayıp, yeterli hormon üretememesi, bunun doğal sonucu olarak adetten kesilme süreci menopoz olarak tanımlanmaktadır. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aytun Aktan kimi kadınların kabusu olan menopozla ilgili merak edilen noktaları açıkladı.

    Düzenli adetlerin görülebilmesi için gerekli olan yumurtlama ve hormon salınımı yaş ilerledikçe bozulmakta ve menopozal değişiklikler de böylece yaşanmaya başlamaktadır. Ortalama menopoz yaşı 50 yaş civarlarıdır. Elbette istisnalar hayatın her yerinde olduğu gibi burada da olacak ve kadınlar bu süreci 30’lu yaşlarda erkenden yaşayabilecekleri gibi 60’lı yaşlarda da yaşayabilecektir.

    Adet görememe ne zaman menopoz olarak adlandırılır?

    Eğer gebe değilseniz, birbirini takip eden 12 ay süresince hiç adet görmediyseniz menopoza girmişsiniz demektir.

    Belirtiler ve bulgular:

    Hayatın yeni bir dönemidir menopoz. Ergenliğe geçişte yaşanılan fiziksel değişim ve ruhsal sıkıntılar nasıl yoğun yaşandıysa menopoz sürecinde de bazı zorluklar yaşanır. Bu hormonal değişimlerin kadınlara oynadığı bir oyundur aslında. Menopoz belirti ve bulguları kişiden kişiye farklılık gösterir. Kadını bu süreçte neler bekler?

    Kanama düzensizlikleri:

    Perimenopozal dönemde -ki bu süreç menopozun kendini hissettirtmeye başlamasıdır- adet miktarında azalma ve iki adet arasındaki sürede artış gözlenebilmektedir. Uzun süreli adet görememenin ardından aşırı miktarda kanama da olabilir. Adet dönemlerinizde gözlemlediğiniz bu değişiklikler yaklaşmakta olan menopozun habercisi olabilir. Tüm bu değişikliklerin nedeni yumurtalık fonksiyonlarındaki azalmadır.

    Üreme kabiliyetinde azalma

    Yumurtalıklardaki anneden kız çocuğuna aktarılan doğumsal miras ilerleyen yaşla beraber azalır ve bunun sonucunda gebe kalabilme olasılığı giderek zayıflar. Bu süreç menopozdan yıllar önce başlar. Ortalama 43 yaşından sonra kendiliğinden gebe kalma ihtimali oldukça zayıflar.

    Ateş basması, gece terlemeleri

    Bu kâbusun başkahramanı östrojensizliktir. Östrojen seviyesindeki düşüşle birlikte kan damarlarında ani genişleme ve sonucunda da ateş basmaları olmaktadır. Bu menopoz dönemini “ağır” geçirenlerin başlıca şikâyetidir. Ateş basması göğüsten başlayarak, omuzlara, boyna ve yüze yayılır. Bu sırada terlenebilinir, terleme sonucunda titreme, üşüme ve yorgunluk hissedilebilir. Ateş basmalarının şiddeti, süresi bireysel olarak farklılıklar gösterebilir. Menopoz sonrasında tüm kadınların %80’inde görülürken, 5 yıl sonra %20 civarında sebat eder. Bu şikâyetler sıklıkla 30 saniye ile birkaç dakika arasında sürmektedir. Menopoz sürecinde hiç ateş basması yaşanmayabileceği gibi her saat, gece ve gündüz bu şikâyetler olabilir. Sıklıkla bir yıl içersinde şiddeti azalarak geçen bu şikâyet, kadınların %20 sinde beş yıl ve daha fazla sürebilir.

    Ürogenital sistemdeki değişiklikler

    Azalan östrojenin size yaptıkları bu kadarla kalmaz diğer belirgin değişiklikleri vajen ve idrar yollarında hissedilir. Vajen dokusunda incelme, kuruluk ve sonucunda bakteriyel enfeksiyonlarda artış, yanma hissi ve ilişkiye girmekte güçlük başlıca şikâyetlerdir. Benzer şekilde idrar torbasının kapasitesi azalır, sık idrara çıkma isteği veya idrar kaçırma şikâyeti ortaya çıkabilir. Bu dönemde idrar yolu enfeksiyonlarında da artış izlenir.

    Fiziksel değişiklikler

    Perimenopozal dönemde tüm kadınlar 2,5–3 kg kadar kilo alabilirler. Menopoz sonrasında vücuttaki yağ dağılımı değişir. Kalçadaki yağ oranı azalır, göbek ve belde yağlanma başlar. Göğüsler dolgunluğunu kaybeder, saçlar incelir ve seyrekleşir, ciltteki kırışıklıklar belirginleşmeye başlar. Çene, dudak üstü, göğüs ve karında istenmeyen tüylenmeler oluşabilir. Östrojen ve progesteronun kaybı iskelet sisteminde de osteoporoza ve uzun dönemde de kırık riskinde artış ve boyda kısalmaya yol açabilir.

    Duygudurumu ve algılama değişiklikleri

    Deneyim ve kariyerin en üst noktaya ulaştığı yaşlarda menopozal bulgular üretkenliği engelleyebilir. Ateş basmaları, gece terlemeleri ve uykusuzluk; gün içinde dikkat eksikliğine, huzursuzluğa ve duygusal dalgalanmalara yerini bırakabilir. Çalışma yaşamında ise ateş basmaları ve uykusuzluk sonucunda dikkat ve algılama eksikliği iş verimini düşürebilir.

    Menopozal şikâyetler özellikle bazı kadınlarda daha belirgin olabilmektedir. Yumurtalıkları herhangi bir nedene ameliyatla çıkartılmış olan kadınlarda perimenopozal geçiş dönemi olmadığı ve hormon kaybı ani olduğu için ateş basması, gece terlemesi gibi şikâyetler kısa sürede başlar ve daha şiddetli olabilir. Yine kanser nedeniyle kemoterapi ya da radyoterapi almış olan kadınlarda, yumurtalık fonksiyonlarını bozuyorsa tedavi süresince geçici olarak bu şikayetler olabilir.

    Doktora ne zaman başvurmalıyım?

    Üreme çağında kanamalarla ilgili problemler (aşırı kanama, düzensiz kanama, adet görmeme) yaşanıyorsa,

    Adet miktarında azalma varsa,

    Adet görmenize rağmen menopozal şikâyetleriniz varsa

    Yaşam stilinizden memnun değilseniz ve menopozal geçiş sırsında ortaya çıkacak problemleri en aza indirmek istiyorsanız, mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

  • Erken menopoz

    Erken menopoz

    Erken menopoz nedenleri , Erken Menopozun Zararları Nelerdir? , Erken menopozun tedavisi , Erken Menopoz Tedavisi, Erken menopoza girmenin zararları ,

    Ülkemizde ve diğer ülkelerde kadınların normal şartlarda 51 yaşına kadar adet olması normal olduğundan, bu yaştan önce adetten kesilen kadınlar erken menopoza girmektedir. Tıpta “prematür menopoz” olarak tanımlanan erken menopoz, 40 yaşın altında ki kadınların adetten kesilmesi olayına denmektedir. Günümüzde 100 kadından 3′ü henüz 40′ına bile basmadan erken menopoza girmektedir. Peki erken menopoznedenleri nelerdir? Kadınlar neden erken menopoza girer? İşte cevapları hanımlar:

    Erken menopoz nedenleri

    Yumurta ve östrojen hormonu üretmekle görevli olan yumurtalıklardan östrojen hormonunun artık üretilmemesi ile menopozbaşlar. Östrojen hormonunun artık üretilmemesi kadınlarda bir takım şikayetlere sebep olur. aniden ateş basmalar, üşümeler, sıkıntı ve strese girme, al ayak terlemesi gibi belirtileri bulunan menopoz, genetik etkenlerden dolayı da erken yaşta ortaya çıkabilir. Bir kadının annesi, teyzesi ve halası gibi yakın derece akrabaları erken menopoza girmiş ise, bu kadının da erken menopoza girme riski bulunur.

    Erken menopoz nedenlerinden biri de, kadınlarda normalde iki tane bulunan X kromozomunun birinin eksik olması ya da ikinci kromozomun yarısının bulunmamasıdır. Genellikle 30 yaşından önce menopoza girmiş olan kadınların sorunu kromozom eksikliğinden kaynaklanır. Kesin tanı için kromozom analizi gerekir.

    Erken Menopozun Zararları Nelerdir?

    Ateş basması, aniden üşüme, el ve ayaklarda terleme, ruhsal sıkıntı, sinirlilik ve stres gibi semptomları bulunan menopoz, erken dönemde husule geldiği zaman bu şikayetlerin yanı sıra kadınların sağlığında birçok olumsuzluklara zemin hazırlamaktadır. Normalde menopoz yaşı 50 yaş civarında olmasına rağmen günümüzde kadınlar 50′li yaşlarına varamadan bazen 40 bazen de 30′lu yaşlarda adetten kesilerek erken menopoza giriyorlar. Erken menopoza girmede genetik faktörler, kromozom eksikliği ya da yaşamsal şartlar rol oynamaktadır…

    Erken menopoza girmenin zararları

    Menopoz, zamanında da görülse, erken dönemde de görülse kadınlarda bir takım sorunlara yol açabiliyor. Ancak erken menopoza girmek çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayarak kadınların genel sağlığını bozuyor.Erken menopozun zararları ise vücuda oldukça fazladır.

    Erken menopozun zararları arasında ise; kalp damar hastalıklar, cildin erkenden yaşlanması, kemik erimesi, vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik ve cinsellik anında ağrı gibi şikayetler ve sağlık problemleri ortaya çıkar. Ayrıca östrojen hormonunun eksikliğinden dolayı üro genital sistemde yaşlanma da husule gelir.

    Erken Menopoz Tedavisi

    Kadınlarda bulunan yumurtalıklar, yumurta üretimi ve östrojen hormonu salgılama ile görevli olmakta ve genellikle 50′li yaşlarda östrojen hormonu ve yumurta üretimi durarak kadınlar menopoz denilen döneme girmektedir. Ancak bir takım sebeplerden dolayı menopoz 30′lu ve 40′lı yaşlarda erken husule geldiği için erken menopoz başlamış olur. Erken menopoz tedavi edilmez ise kadınların genel sağlığında çok ciddi bozulmalar yaşanır. Ancak erken menopoz tedavisi için erken evrelerde tedaviye başlamak çok önemlidir.

    Erken menopozun tedavisi

    Öncelikle erken menopozun tedavisinde amaç nedir, bundan bahsedelim sizlere hanımlar. Erken menopoz tedavisinde uzmanların amacı menopozun normal sayıldığı yaşa kadar gerçekleşmemesini sağlamak için kadının ihtiyaç duyduğu hormonları kazandırmaktır. Bunun için erken menopoz yaşayan kadınlara bir takım ilaçlar verilir. Erken menopoza giren kadına 50 yaşına kadar düzenli hormon tedavisi uygulanır. Kadın normal menopoz yaşına geldikten sonra tedavi durdurulur. Ancak istenirse tedavi 5 yıla kadar da uzatılabilir.

  • Erken Menopoz Neden Olur?

    Erken Menopoz Neden Olur?

    Ülkemizde ve diğer ülkelerde kadınların normal şartlarda 51 yaşına kadar adet olması normal olduğundan, bu yaştan önce adetten kesilen kadınlar erken menopoza girmektedir. Tıpta “prematür menopoz” olarak tanımlanan erken menopoz, 40 yaşın altında ki kadınların adetten kesilmesi olayına denmektedir. Günümüzde 100 kadından 3′ü henüz 40′ına bile basmadan erken menopoza girmektedir. Peki erken menopoz nedenleri nelerdir? Kadınlar neden erken menopoza girer? İşte cevapları hanımlar:

    Erken menopoz nedenleri

    Yumurta ve östrojen hormonu üretmekle görevli olan yumurtalıklardan östrojen hormonunun artık üretilmemesi ile menopoz başlar. Östrojen hormonunun artık üretilmemesi kadınlarda bir takım şikayetlere sebep olur. aniden ateş basmalar, üşümeler, sıkıntı ve strese girme, al ayak terlemesi gibi belirtileri bulunan menopoz, genetik etkenlerden dolayı da erken yaşta ortaya çıkabilir. Bir kadının annesi, teyzesi ve halası gibi yakın derece akrabaları erken menopoza girmiş ise, bu kadının da erken menopoza girme riski bulunur.

    Erken menopoz nedenlerinden biri de, kadınlarda normalde iki tane bulunan X kromozomunun birinin eksik olması ya da ikinci kromozomun yarısının bulunmamasıdır. Genellikle 30 yaşından önce menopoza girmiş olan kadınların sorunu kromozom eksikliğinden kaynaklanır. Kesin tanı için kromozom analizi gerekir.

    Erken Menopozun Zararları Nelerdir?

    Ateş basması, aniden üşüme, el ve ayaklarda terleme, ruhsal sıkıntı, sinirlilik ve stres gibi semptomları bulunan menopoz, erken dönemde husule geldiği zaman bu şikayetlerin yanı sıra kadınların sağlığında birçok olumsuzluklara zemin hazırlamaktadır. Normalde menopoz yaşı 50 yaş civarında olmasına rağmen günümüzde kadınlar 50′li yaşlarına varamadan bazen 40 bazen de 30′lu yaşlarda adetten kesilerek erken menopoza giriyorlar. Erken menopoza girmede genetik faktörler, kromozom eksikliği ya da yaşamsal şartlar rol oynamaktadır…

    Erken menopoza girmenin zararları

    Menopoz, zamanında da görülse, erken dönemde de görülse kadınlarda bir takım sorunlara yol açabiliyor. Ancak erken menopoza girmek çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayarak kadınların genel sağlığını bozuyor.Erken menopozun zararları ise vücuda oldukça fazladır.

    Erken menopozun zararları arasında ise; kalp damar hastalıklar, cildin erkenden yaşlanması, kemik erimesi, vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik ve cinsellik anında ağrı gibi şikayetler ve sağlık problemleri ortaya çıkar. Ayrıca östrojen hormonunun eksikliğinden dolayı üro genital sistemde yaşlanma da husule gelir.

    Erken Menopoz Tedavisi

    Kadınlarda bulunan yumurtalıklar, yumurta üretimi ve östrojen hormonu salgılama ile görevli olmakta ve genellikle 50′li yaşlarda östrojen hormonu ve yumurta üretimi durarak kadınlar menopoz denilen döneme girmektedir. Ancak bir takım sebeplerden dolayı menopoz 30′lu ve 40′lı yaşlarda erken husule geldiği için erken menopoz başlamış olur. Erken menopoz tedavi edilmez ise kadınların genel sağlığında çok ciddi bozulmalar yaşanır. Ancak erken menopoz tedavisi için erken evrelerde tedaviye başlamak çok önemlidir.

    Erken menopozun tedavisi

    Öncelikle erken menopozun tedavisinde amaç nedir, bundan bahsedelim sizlere hanımlar. Erken menopoz tedavisinde uzmanların amacı menopozun normal sayıldığı yaşa kadar gerçekleşmemesini sağlamak için kadının ihtiyaç duyduğu hormonları kazandırmaktır. Bunun için erken menopoz yaşayan kadınlara bir takım ilaçlar verilir. Erken menopoza giren kadına 50 yaşına kadar düzenli hormon tedavisi uygulanır. Kadın normal menopoz yaşına geldikten sonra tedavi durdurulur. Ancak istenirse tedavi 5 yıla kadar da uzatılabilir.

    Menopozu Geciktirmenin Doğal Yolları için tıklayınız!

  • Menopozun ilacı şefkat olabilir mi?

    Menopozun ilacı şefkat olabilir mi?

    Türkiye’de menopoza girme yaşı ortalama 48. Bu dönemde uygulanan hormon replasmanı, bu dönem sıkıntılarını rahatlatan bir tedavi . Yorgunluk, konsantrasyon kaybı, depresyon, eşlerin cinsel yaşamını olumsuz etkiliyor.

    Menopoz, bir hastalık değilse neden ilaç tedavisi uygulanıyor?

    Koruyucu hekimlik ve yaşam kalitesini arttırmak amacıyla kullanılmalılar. Bu çalışmalarla yaşam süreleri de artıyor.

    Hormon tedavisi bu çalışmalara nasıl katkıda bulunuyor?

    Kadınlarda kalça kırıkları azalıyor. Kalın bağırsak kanserinde de azalma olduğu görüldü.

    Bu dönemde cinsel problemler neler?

    Cinsel istek kaybı, vajinada yanma, kuruluk, kaşıntı, cinsel temasta ağrı. Sık idrara çıkma veya tutamama.

    Problemler neden ortaya çıkıyor?

    Vajen dokusu, kaygan kalabilmek ve elastikiyetini devam ettirebilmek için östrojene ihtiyaç duyar. Östrojen seviyesi menopozda düşer.

    Eşler arasında bu dönem nasıl yaşanıyor?

    Kadın, psikolojik olarak kadınlığını kaybettiğini düşünüyor. Sıcak basması, terleme, uykusuzluk gibi değişiklikler yaşıyor .Bu dönem anlayış gerektiriyor.

  • Çikolata Kisti (Endometriosis) ve Tedavisi Prof.Dr.Recai PABUÇCU

    Çikolata Kisti (Endometriosis) ve Tedavisi Prof.Dr.Recai PABUÇCU

    Endometriosis hastalığının anlaşılabilmesi için endometrium dokusu ve kadınların aylık döngüsündeki değişikliklerinden kısaca bahsetmek gerekir:

    Rahim boşluğunu döşeyen epitel tabakasına endometrium dokusu (dölyatağı) adı verilmektedir. Endometrium dokusu, rahim iç duvarlarını ince bir tabaka halinde döşemektedir. Endometrium hücreleri ve bağdokusu (stroma) hücrelerinden oluşan bu doku hamileliğe hazırlık için her ay siklik değişiklikler geçirmektedir. Adet döneminde endometrium dokusu parçalanarak dökülmekte, adet kanı ile rahim ağzı ve vajina yoluyla dışarı atılmaktadır. Bununla beraber, kadınların önemli bir kısmında adet kanı tüplerin içinden geçerek karın boşluğuna da az miktarda geçmektedir. Adet kanının geri akımıyla (retrograd) karın boşluğuna geçen parçalanmış endometrium dokusu vücudun bağışıklık sistemine ait “makrofaj” hücreleri tarafından ortadan kaldırılmaktadır.

    Endometrium dokusu her ay kendini yenileme ve dökülme fazlarından geçmektedir. Bu değişiklikler beyinden ve yumurtalıklarda salgılanan hormaonların etkisiyle olmaktadır. Endometrium tabakası adet sonrası dönemde ince iken (3-5mm), takip eden günlerde ise hormonal etkilerle giderek kalınlaşarak 9–15 mm’ye kadar kalınlaşmaktadır. Adet bitimiyle endometrium dokusu rejenere olur ve giderek kalınlaşır. Yaklaşık olarak yumurta çatlamasından sonraki 5.-6. günlerde oluşan embriyo rahim boşluğuna ulaşmaktadır. Bu günlerde endometrium hamilelik için hazır hale gelmiş olması gerekmektedir; aksi halde embriyo endometriuma yerleşemez ve hamilelik oluşmaz.

    Endometriosis, rahim iç dokusunu (dölyatağı) oluşturan endometrium hücrelerinin, bu bölge dışındaki yerlerde yerleşmesidir. Endometrium hücrelerinin rahim iç bölgesi dışında yerleştiği alanlara ise ‘endometriosis odağı’ denilmektedir. Endometriosis odakları az sayıda olabileceği gibi ağır formlarında çok yayagın olarak bulunmaktadır.

    Normalde sadece rahim iç tabakasında bulunan endometrium dokusunun nasıl olup da başka alanlara yerleştiği kesin olarak bilinmemektedir. Yukarıda anlatıldığı gibi adet kanının geriye akımı ile karın boşluğuna geçmesinin önemli rol oynadığı bilinmektedir. Ancak, kadınların önemli bir kısmında geriye akım var iken, neden sadece bir kısmında endometriosis hastalığının oluştuğu bilinmemektedir. Karın boşluğuna ulaşan endometrium dokularını parçalayıp yok etmesi gereken bağışıklık sisteminin yetersizliği suçlanmaktadır. Sonuç olarak yok edilemeyen endometrium dokusu rahim dış yüzeyine, yumurtalıklara, tüplere, alt karın boşluğu zarlarına (periton), barsak yüzeylerine tutunarak yerleşmektedir. Retrograd akım endometriosis odaklarının oluşmasındaki en güçlü teori olmakla birlikte başka mekanizmaların da rol oynadığı düşünülmektedir (metaplazi teorisi, hematojen yayılım v.s.)

    Çikolata kisti yani endometriosis hakkında merak edilenler… Kadınlarda kısırlığa da neden olabilen çikolata kisti ihmal edilmemesi ve kısa zamanda tedavisinin yapılması gereken bir rahatsızlık. Çikolata kisti hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak istiyor, kistin kimlerde daha sık görüldüğünü, tedavisi. Çikolata kisti, belirtileri ve tedavisi aşağıdaki yazıda yer almaktadır. Vücudun hangi bölgesinde çıkar ? Cinsel ilişkiyi engeller mi ? İltihap mıdır, fiziksel bir değişim midir ? Rahim nasıl değişime uğrar ? Hangi yaşlarda ortaya çıkar ? Doğum yapmış kadınlarda görülür mü ? Gebe kalamayanlarda çikolata kisti ihtimali daha mı fazladır ? Riski arttıran faktörler nelerdir ? Yanlış beslenme, sigara gibi faktörler etkili midir ? Vücut nasıl kist oluşturur ? Ağrı duyulur mu ? Kanama olur mu ? Cinsel ilişki sırasında nasıl bir rahatsızlık yaşanır ? İlerleyen safhalarda hastaya nasıl bir zarar verebilir ? İlerleyen safhalarda neler yaşanır ? Erken teşhis önemli midir ? Ameliyat mı ilaç tedavisi mi tercih edilir ? Zor bir ameliyat mıdır ? Hangi durumlarda rahim ve yumurtalık alınır ? Kist yeniden tekrarlayabilir mi ? Önlem almak mümkün mü ? Hangi ilaçlar etkili olabilir ? Hangi sıklıkta kontrol edilmelidir ?

     

    Çikolata Kisti (Endometriosis) ve Tedavisi

    – Çikolata kisti nasıl tedavi edilir?
    – Çikolata kistinin belirtileri nelerdir?
    – Çikolata kisti tedavi edilmezse ne olur?
    – Çikolata kisti neden olur?
    – Çikolata kisti nedir?
    – Çikolata kisti kimlerde daha çok görülür?
    – Çikolata kisti tedavisinde başarı kesin midir?

    Görülme sıklığı

    Endometriosis hiç bir şikayeti olmayan, tedavisiz gebe kalabilmiş kadınlarda da bulunabildiğinden bu hastalığın kadınlarda görülme sıklığı kesin olarak bilinmemektedir. Tanısı laparoskopi veya ameliyat ile konulduğundan, bildirilen oranlar değişkenlik göstermektedir. Ancak, doğurganlık çağındaki kadınlarda görülme sıklığı %10 tahmin edilmektedir. Hamile kalma problemi olmayan kadınlara bu oran düşük iken (%1-5), gebe kalamama (infertilite) nedeniyle başvuran kadınlarda bu oran % 20-40’lara çıkmaktadır.

    Endometriosis odakları nerede ve nasıl görülmektedir ?

    Endometriosis karın içinde ve genital organlar üzerinde çok değişik tipte lezyonlara yol açmaktadır. Bu lezyonların yaygınlığına göre Evre I-II-III-IV olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma bizzat laparoskopi sırasında lezyonların yerleşimi ve yaygınlığına göre yapılmaktadır. Laparoskopi yapılmadan endometriosis tanısı ve evresini tahmin etmek mümkün değildir. Minimal-Hafif (Evre I-II) endometriosis’te hastalık daha sınırlı ve başlangıç döneminde iken, Orta-Ağır (Evre III-IV) formlarında endometriosis daha yaygındır. Evre III-IV’de, genellikle karın içersinde ileri derecede yapışıklıklar ve çikolata kistleri bulunmaktadır. Her zaman geçerli olmamakla birlikte genellikle hastanın şikayetleri (kasık ağırısı, şiddetli adet sancısı, ilişkide ağrı, çocuk sahibi olamama v.s) endometriosis evresi ile orantılı olarak artmaktadır. Bununla birlikte, çok ileri endometriosiste şiddetli belirtiler olmayabileceği gibi, çok hafif formlarında şikayetler ciddi ve dayanılmaz olabilir.

    Endometriosis odaklarının yerleşim bölgeleri görülmektedir. En sık yumurtalıklarda görülür, daha sonra sırası ile rahim arkasındaki Douglas çukurunu örten periton zarında, rahmi yerinde tutan bağlarda, tüplerde, ince-kalın barsaklarda, mesanede, rahim ağzı, vajina ve dış genital organlarda görülmektedir. Nadiren göz, akciğer gibi genital organ dışı yerleşimleri de görülmektedir.

    Laparoskopi operasyonu sırasında her iki yumurtalıkta çikolata kisti görülmektedir.

    Endometriosis odakları küçük, koyu kırmızı-mavi-siyah renkli, barut yanığına benzer oluşumlardır. Bu odaklar değişmeden kalabilir veya ilerleyebilir, bulundukları yerlerde reaksiyona neden olup etraflarındaki normal dokuları kendilerine çekerek onlara yapışabilir (örneğin rahim ve barsak sıkı bir şekilde birbirine yapışabilir) veya organlar arasında ince-kalın fibröz bantlar şeklinde yapışıklıklara yol açabilirler. Bu yapışıklıklar herhangi bir şikâyete veya kısırlığa yol açmayabileceği gibi, özellikle tüpler ve yumurtalıklar arasında yoğun yapışıklıklar hamile kalmayı zorlaştırabilir veya tamamen engelleyebilir. Bu yapışıklıklar yumurtanın tüplerin içine alınmasını, tüplerin içindeki yolculuğunu engelleyebileceği gibi dış gebelik rsikini de arttırmaktadır. Ayrıca, normal anatomik bütünlüğün bozulması, organlardaki çekilmeler, yapışıklıklar ve yer değiştirmeler şiddetli ağrılara yol açabilmektedir. Bu ağrılar belli dönemlerde (adet döneminde, ilişki esnasında) kadını rahatsız edebilir veya sürekli olabilir.

    Yumurtalıkların yüzeyinde başlayan endometriozis odakları bazen her adet döneminde yumurtalık dokusu içine kanayarak çikolata kisti (endometrioma) oluşumuna neden olabilir. Her adet döneminde nasıl rahim içerindeki endometrium dokusu hormonal değişiklikler ile kanayarak dökülmekteyse, yumurtalıktaki endometriosis odakları da kanayarak kistin zaman içersinde büyümesine yol açmaktadır. Bazen her iki yumurtalıkta çapları 10 cm büyüklüğüne kadar büyüyebilen çikolata kistleri bulunmaktadır. Ultrason muayenesinde çikolata kistlerinin tipik görünümleri vardır.

    Ultrason incelemesinde sol yumurtalıkta saptanan yaklaşık 10 cm çapında çikolata kisti (endometrioma).

    Endometriosis hastaları hangi şikayetlerle doktora başvurmaktadır ?

    En sık başvuru nedeni şiddetli ağrı ve infertilite (gebe kalamama) olmaktadır. Hastanın ağru şikâyeti periodik veya sürekli olabilir. ?iddetli kasık ve/veya bel ağrısı (kronik pelvik ağrı), adetlerin aşırı sancılı olması (dismenore), cinsel ilişkinin ağrılı olması (disparoni) veya makata vuran ağrı gibi tipik şikâyetleri olabileceği gibi hasta ağrısını atipik şikâyetlerle de dile getirebilir. Düzensiz adet kanaması, kabızlık, barsak tıkanıklıkları gibi şikayetler de yapabilmektedir. Ayrıca, hastanın hiç bir şikayeti olmadan rutin jinekolojik ve ultrason muayenesi sırasında çikolata kisti tespit edilebilir.

    Endometriosis ve Kısırlık ilişkisi

    İnfertilite (gebe kalamama) endometriosis hastalarını etkileyen önemli bir sorundur. Bu hastaların tedavisiz hamile kalmaları mümkün olmakla birlikte, özellikle hastalığın ileri evrelerinde genellikle cerrahi veya infertilite tedavileri ile yardımcı olunmaktadır. Infertilite tedavisi amacıyla ovülasyon indüksiyonu ve aşılama ilk aşamada uygulanmalıdır. Bu tedaviyle sonuç alınamayan hastalara sonraki aşamada tüp bebek uygulanmaktadır. Çikolata kisti veya endometriosis nedeniyle laparoskopi veya ameliyat yapılan hastalara cerrahi sonrası 1 yıl doğal yollarla gebe kalmaları önerilmektedir. Bu süre içinde doğal yollarla gebe kalamayan veya operasyon sırasında hamile kalmalarını engelleyecek ileri problemler saptanan hastalara tüp bebek yöntemi uygulanmaktadır.

    Çikolata Kistleri

    Endometriosis hastalığının infertiliteye yol açmasının başlıca nedenleri şunlardır:

    • Organlar arasında yapışıklıklar oluşması (özellikle, rahim, tüpler, yumurtalıklar ve barsaklar arasında)
    • Tüplerde tıkanıklılara neden olabilir
    • Çikolata kistleri olduğunda yumurtalıklarda sağlam dokuyu azaltmakta veya yumurtalıkların rezervini etkilemektedir.
    • Yumurtlalıklarda folikül gelişimi bozulmakta, hormonal düzensizlikler neden olmaktadır (luteal faz yetmezliği)
    • Embriyonun, sağlıklı gelişimini ve tutunmasını bozmaktadır.
    • Bağışıklık sisteminde değişikliklere yol açmaktadır.

    Endometriosis Tedavisi

    Endometriosis tedavisi genellikle 3 nedenle yapılmaktadır:

    • Ağrı
    • Infertilite (kısırlık)
    • Çikolata kisti

    Hastaların önemli bir kısmında birkaç neden birlikte bulunmaktadır. Kadının bekâr veya evli oluşu, çocuklarının olup olmadığı veya ilerde çocuk isteyip istemediği, yaşı ve şikâyetlerin şiddeti, tedavi seçimi ve izlenecek yol açısından önemlidir. Ayrıca, çocuk isteği varsa eşinin sperm analizi de değerlendirilmelidir.

    Tedavi şekilleri nelerdir ?

    Kişiden kişiye değişebilen tedavi seçenekleri vardır:

    1. Tıbbi tedavi
    2. Cerrahi tedavi
    3. Tıbbi + Cerrahi tedavi
    4. Tüp bebek uygulamaları

    1. Medikal (ilaçla) tedavi

    Özellikle ağrı şikâyetinin giderilmesi için kullanılmaktadır. Doğum kontrol hapları, GnRH analogları, danazol, progestinler gibi hormonal etkili ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar endometriosis odaklarının baskılanması ve ağrının giderilmesi amaçlanmaktadır. Ancak ilaçlarla endometriosis odaklarının tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmadığı gibi hastalar ilaç tedavisinden sınırlı derecede yarar görmektedirler.

    Bunların arasında en etkili olan ilaç türü GnRH analoğu adı verilen iğnelerdir. GnRH analoglarının etkisiyle hipofiz bezi ve dolayısıyla yumurtalıklar baskılanmakta ve “yalancı menopoz” durumu oluşturulmaktadır.

    Endometriosis odakları hormonal etki altında geliştiğinden, yumurtalık hormonlarının baskılanması sonucu bu odaklar gerilemekte ve ağrı azalmaktadır. Bu ilaçlar genellikle ameliyattan önce veya sonra 3-6 aylık dönemlerde kullanılmaktadır. Aylık veya 3 ayda bir yapılan iğneler şeklindedir. Yan etkileri nedeniyle, bu ilaçların 6 aydan daha uzun kullanılması önerilmemektedir. Doğum kontrol hapları veya progestinler daha uzun sürelerle kullanılabilir. Genellikle, ilaçlar kesildikten sonra şikayetler tekrar başlamaktadır.

    Günümüzde ilaç tedavisinin infertilite açısından yararlı olmadığı belirlenmiştir. Bu ilaçlar kadının gebe kalmasına herhangi bir etki yapmadığı gibi zaman kaybına yol açmaktadır.

    2. Cerrahi tedavi

    Endometriosisin yol açtığı ağrı, çikolata kisti ve infertilite varlığında öncellikli tedavi yöntemi cerrahi yaklaşımdır. Cerrahi tedaviye karar verildiğinde mümkün olan her hastada, laparoskopik cerrahi tercih olmalıdır.

    Laparoskopi imkanı yoksa veya cerrahın deneyimi yeterli değilse açık ameliyat ile endometriosis tedavisi yapılabilmektedir. Laparoskopik cerrahinin klasik açık ameliyatlara göre pek çok avantajı vardır. Özellikle ilerde çocuk isteği olan hastalarda laparoskopik operasyonun bu konuda çok deneyimli ekipler tarafından yapılması gerekmektedir.

    Endometriosis hastalığının cerrahi tedavisinde amaç endometriosis odaklarının mümkün olduğunca yakılması veya tahrip edilmesi, oluşmuş yapışıklıkların giderilmesi, yumurtalıklarda çikolata kisti (endometrioma) varsa çıkartılması ve bozulan anatominin tekrar normale getirilmesidir. Endometriosis odaklarını tahrip edilmek için elektrik enerjisi veya lazer kullanılmaktadır. Özellikle yaygın endometriosis varlığında lazerin diğer yöntemlere göre belirgin bir üstünlüğü vardır. Karın içi ve genital organlar arasında oluşmuş yapışıklıkların giderilmesi ve bu yapışıklıkların tekrardan oluşmasını engellemek için gerekli önlemler alınmalıdır.

    Laparoskopik cerrahide çikolata kisti tedavisi için çeşitli cerrahi teknikler uygulanmaktadır. Ancak kistektomi tekniği (kistin tamamen çıkartılması) en etkili tedavi yöntemidir. Laparoskopide kistin sadece aspire edilmesi (içindeki sıvının boşaltılması), kist duvarını çıkartmadan sadece duvarının yakılması şeklindeki uygulamalar, veya kistin eksik çıkartılması gibi durumlarda 6 ay–1 yıl içinde kistin tekrar oluşma riski belirgin olarak artmaktadır. Başarılı cerrahi tedaviden sonra çikolata kistinin tekrarlama ihtimali çok düşüktür. Eğer hastanın bir şikayeti yoksa, 3cm altındaki çıkolata kistlerinin takip edilmesi, büyümesi durumunda cerrahi olarak çıkartılması önerilmektedir. Çikolata kistlerinin ilaçla tedavisi başarısız olmaktadır. Sadece, ameliyat öncesi kistin küçülmesi ve ameliyatın daha kolay yapılması veya ameliyat sonrası dönemde ağrı şikâyetinin giderilmesi için ilaçlar kullanılmaktadır.

    Çikolata kisti çıkartılırken sağlam yumurtalık dokusunun korunması ve zarar verilmemesi son derece önemlidir. Özellikle genç veya ilerde çocuk sahibi olamak isteyen kadınlarda gereksiz ve yanlış olarak kist beraberinde sağlam yumurtalık dokusunun çıkartılması veya kist bulunan yumurtalığın tamamen alınmasından kaçınılmalıdır. Bu durumlarda kadının yumurtalık reservi ve doğurganlık potansiyeli azaldığı gibi erken menopoz da meydana gelebilir. Günümüzde bazı seçilmiş hastalarda cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi ameliyatttan önce çikolata kistlerinin küçültülmesi veya ameliyat sonrası 3-6 aylık sürelerle kullanılmaktadır.

    Kronik pelvik ağrı tanımı ile 6 aydan daha uzun süre devam eden ağrılar anlaşılmaktadır. ?iddetli kasık ve bel ağrısı, şiddetli adet sancısı veya ağrılı ilişki şikayeti olan kadınlarda laparoskopi sırasında ağrısını gidermeye yönelik ek işlemler de yapılmaktadır. Laparoskopik LUNA (laparoscopic uterine nerve ablation) veya presakral sinir ablasyonu ile ağrı duyumu taşıyan sinir uçları tahrip edilmektedir. Bu işlemler sonrası kadının ağrısında belirgin bir iyileşme olmaktadır.

    İnfertilite hastalarında ameliyat sonrası gebe kalma şansının en yüksek olduğu dönem ilk 1 yıldır. Ameliyat sonrası 1 yıl içersinde gebe kalamayan hastalara diğer tedavi opsiyonları sunulmalıdır. Laparoskopi sırasında infertiliteye yol açan tüm nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Lazer kullanılarak endometriosis odaklarının tahrip edilmesi, varsa yapışıklıkların giderilmesi ve tüplerin geçirgen hale getirilmesi, yumurtalıklarda çikolata kisti (endometrioma) varsa çıkartılması ve bozulan anatominin tekrar normale getirilmesi gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen kadınlarda, ameliyat sonrası 1 içinde sonuç alınamadığı durumlarda diğer infertilite tedavilerine geçilmelidir. Eğer kadının eşinde sperm problemi varsa o zaman tedavinin seçimi farklı olabilmektedir.

    Genel prensip olarak çikolata kisti ve endometriozis operasyonlarını takip eden 6 ayda gebelik oluşmamışsa, tüpler açıksa, 2–3 kere yumurtlama tedavisi ve aşılamadan sonuç alınmazsa Tüp Bebek tedavisine geçilmelidir.

    Tüplerde problem varsa kadın yaşı 35 in üzerinde ise beklemeden derhal tüp bebek tedavisine geçilmelidir.

  • E vitamini regl sancılarını azaltıyor

    E vitamini regl sancılarını azaltıyor

    Bilim adamlarının araştırmaları, mensturasyon (regl) döneminde E vitamini almanın özellikle genç kızlarda sıkça görülen sancıları azalttığını ortaya koydu.

    Mensturasyon öncesi ve ilk günlerinde günde 200 mg E vitamini kullandırılan genç kızlarda sancıların azaldığı tespit edildi. Özellikle çok ağrı çekenlerde ağrıların azalma olasılığının çok daha yüksek olduğu vurgulandı.

    İngiltere’de yayınlanan British Journal of Obstetrics’de yer alan makalede, mensturasyon (regl)sancılarının çok sayıda kadının günlük hayatını etkileyebildiği, iş kayıplarına yol açabildiğine dikkat çekildi. Makalede, mensturasyon öncesi ve ilk günlerinde günde 200 mg E vitamini kullandırılan genç kızlarda sancıların azaldığının tespit edildiği bildirildi.

    E vitamini kürü yaptırılan genç kızlarda mensturasyon döneminde kanamaların da azaldığını belirten bilim adamları, E vitamini alan kadınların, regl sancıları yüzünden kullandıkları ağrı kesicilerin sayısında da azalma kaydedildiğini bildirdi.

    Özellikle çok ağrı çekenlerde ağrıların azalma olasılığının çok daha yüksek olduğunu vurgulayan bilim adamlarından Peter Bowen-Simpkins, “Bu yüz binlerce genç kızı etkileyen bir rahatsızlık konusunda sağlanmış önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir” dedi.

  • Yeni yılda hayatı daha seksi yaşayın, Sağlıklı Cinsellik Önerileri

    Yeni yılda hayatı daha seksi yaşayın, Sağlıklı Cinsellik Önerileri | 1Kulaktan dolma yanlış bilgiler, rahatsız hissettiren korkular ve alışkanlıklar cinsel hayatı olumsuz yönde etkiliyor. Yeni yıl kararlarınıza bir yenisini daha ekleyin, cinsel hayatı sekteye uğratan doğru bilinen yanlışlardan kurtulun. Güvenli ve özgür bir cinsel hayat ile yaşamdan daha çok zevk alın.

    Kadınlar cinsellikte en üst noktaya 30’unda ulaşır ! YANLIŞ

    Kadınların vücutları ile artan uyumları ve sekste kendilerine olan güvenleri 30 yaşından sonra artmaya devam eder. Bir kadının orgazm kapasitesi yaşla birlikte azalmaz. Kendinize güvendiğiniz sürece cinsellikten keyif almaya hayat boyu devam edebilirsiniz.

    Geri çekilme, en doğal korunma yöntemidir ! YANLIŞ

    Geri çekilme yöntemi, geri kalmış ülkelerde sık kullanılmakla birlikte tüm doğum kontrol yöntemleri arasında istenmeyen gebelik riski en yüksek olanıdır ve aslında tam anlamıyla bir doğum kontrol yöntemi de değildir. Cinsel zevki önemli ölçüde azaltır. Boşalma anından önce cinsel ilişki sırasında salgılanan sıvı içinde sperm bulunması riski oldukça yüksektir. Gelişmemiş ülkelerde istenmeyen gebelik ve doğumların çok daha yüksek olmasının temel nedeni budur. Hayatınızın kontrolünü yeni yılda sakın şansa bırakmayın!

    Evlilikte heyecan zamanla azalır ! YANLIŞ

    Evliliğinize özen göstermiyorsanız evet, azalabilir. Ancak cinsellikten zevk alan bir kadının heyecanlandıramayacağı erkek yoktur. Öncelikle aklınızda dönen sorunları yatakta bir kenara bırakmalı ve kendiniz cinsellikten zevk almaya bakmalısınız. Sonrasında aranızdaki elektriğin katlanarak artacağına emin olabilirsiniz.

    Doğum kontrol hapları yalnızca gebelikten korunma amaçlı kullanılır ! YANLIŞ

    Bazı yeni nesil doğum kontrol hapları, gebeliği önlemekle birlikte ek faydalar için de doktorlar tarafından tercih edilebilir. Özellikle sivilce-akne ve aşırı yağlanma sorununun giderilmesinde ve adet öncesi sendromun (PMS) hafifletilmesinde tedavi amaçlı kullanılabilirler. Anti-androjenik etkili doğum kontrol hapları, tüylenme sorununa karşı da etkilidir.

    Seksi iç çamaşırları bana yakışmaz ! YANLIŞ

    Hemen internete girin, seksi iç çamaşırları satan sitelerden kendinize, seksi bir iç çamaşırı sipariş edin. Kadınlar genellikle beyinleriyle uyarılırken, erkekler için görsellik çok önemlidir. Ama inanın ki sizin kendinizde gördüğünüz o fazlalıkları ve kusurları erkekler asla fark etmez.

    Regl öncesi sendrom kadınların kaçınılmaz kaderidir ! YANLIŞ

    Regl döneminde belin ve sırtının alt kısımlarında hissedilen ağrıdan da kötüsü, hiç şüphesiz tüm dünyaya karşı sinirli hissetmek ve sebepsiz ağlama krizleri yaşamaktır. Bu rahatsızlıkları azaltmak için alınabilecek birçok önlem var. Yeni yılda bir kadın doğum uzmanına gitmeye ve PMS canavarından kurtulmaya ne dersiniz?

    Doğum kontrol hapları kilo artışına sebep olur ! YANLIŞ

    Cinselliği gebelik korkusu olmadan özgürce yaşamayı sağlayan bu minik haplardaki son gelişmelerin biz kadınlardan yana ilerlemesi gerçekten sevindirici… Yeni nesil doğum kontrol hapları, vücutta su tutulmasına sebep olmadığı için herhangi bir kilo artışı da yapmamakta. Hatta vücuttaki şişkinliğin atılmasına yardımcı bile olabilmekte.