Etiket: Rahim kanseri

  • Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim ağzı kanseri serviks belirtileri nelerdir? Korunmak için neler yapmak gerekir? Rahim kanserinin en başlı belirtileri nelerdir? Risk grubundakiler kimlerdir makalemizde sizlerle…

    Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Anlaşılır?

    Rahim ağzı kanserinin anlaşılması için kanser bulgularının kişide meydana gelip gelmediği araştırılmalı ve fark edilen bulgular takip edilmelidir. Rahim kanseri, kalın bağırsak kanseri ve kadınlarda görülen göğüs kanseri dünyada en fazla karşılaşılan kanser türü olarak kayıtlara geçmektedir.

    Türkiye genelinde görülme sıklığı açısından onuncu sırada yer alan rahim kanseri, oluşma sebebi tam anlamıyla bilinen ve tedavisi için kesim çözüm bulunmuş olan tek kanser türü olarak bilinmektedir.

    Rahim ağzı kanseri aşısı iyi bir korunma yöntemidir. Cinsel deneyim yaşamış olun olmayın 43 yaşına kadar etkilidir. Aşı oldukdan sonra mutlaka her sene kanser tarama testi yaptırmalısınız.

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir? | 1

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim ağzı kanserinin bulguları, kişilerde görüldüğü takdirde acil müdahale için hastaneye başvurulması gerekmektedir. Erken teşhisle tanısı koyulan rahim kanseri tedavisi yapıldığında olumlu cevap veren tek kanser türü olarak bilinmektedir.

    Adet dönemlerinin arasında ve cinsel ilişkinin hemen arkasından oluşmakta olan vajinal kanama, cinsel ilişki esnasında yaşanan ağrılar, yorgunluk, ani kilo kaybı ve iştahta azalma, vajinal rahatsızlıklar ve vajinadan gelen kokulu akıntılar, tek bir bacakta oluşan şişlik, idrar yapma esnasında oluşan ağrılar gibi belirtilerdir.

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
    • Kişinin cinsel ilişki yaşadıktan sonra vajinasında anormal kanama meydana gelmesi
    • Kişinin adet dönemlerinin düzensiz olması
    • Kişinin cinsel ilişki sırasında ağrı yaşaması
    • Başta cinsel organının olduğu bölge olmak üzere, sırt ve bacak bölgesinde de ağrı yaşaması
    • İştah kaybı olması ve dolayısı ile kilo kaybı yaşaması
    • Yorgunluk hissi olması
    • Vajinal rahatsızlık yaşaması ve gelen akıntının kokulu olması
    • Sadece bir bacağında şişkinlik oluşması
    • İdrarını yaparken kişinin ağrı hissetmesi

    Rahim Ağzı Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

    Rahim kanseri için risk grubunda olanlar çoğul gebelik, düşük sosyoekonomik koşullar, sigara kullanımı ve diğer sebepleri aşağıda belirttik. Risk faktörleri şunlardır:

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir? | 2

    HPV Enfeksiyonu

    HPV enfeksiyonu olması kişinin kansere yakalanma olasılığını arttıran bir durumdur.

    16 Yaş Öncesi Yaşanan Cinsel İlişki

    Kişinin 16 yaşından önce yani çok erken yaşlarda ilk cinsel deneyimini yaşamış olması kanser riskini arttırır.

    Birden Faza Cinsel Eşin Bulunması

    Kişinin cinsel partnerinin sayısının birden fazla olması kanser riskini arttırır.

    Sigara Kullanımı

    Kişinin sigara tüketiminin çok fazla olması kanser riskini arttırır.

    Düzensiz Beslenme

    Kişinin beslenme alışkanlıklarının sağlıksız olması riski arttırır.

    Doğum Kontrol Hapı

    Kişinin düzenli olarak doğum kontrol hapı kullandığı sürenin 5 yıldan fazla olması riski arttırır.

    Rahim Ağzı Kanserinden Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?

    Rahim ağzı kanserinden korunmak için yapılabileceklerden bazıları şunlardır:

    • HPV’nin kanser yapan tiplerine karşı geliştirilmiş olan aşıları yaptırmak
    • Güvenli cinsel ilişki tercihi konusunda eğitimli olmak
    • Beslenme düzenine dikkat edilmesi

    İlgili Konular;

  • Rahim Ağzı Kanserinde Göz Ardı Edilmemesi Gereken 9 Uyarı 

    Rahim Ağzı Kanserinde Göz Ardı Edilmemesi Gereken 9 Uyarı 

    Rahim ağzı kanseri kadınlar için oldukça riskli bir hastalık.  20 yaşından küçük kadınlarda ve orta yaşlı kadınlarda sıklıkla karşılaşılan bir vaka. Ancak 65 yaş üstü kadınlarda da % 15 üzerinde ortaya çıkma riski bulunur.  Uzmanların çeşitli araştırmaları sonucunda ölüm oranı oldukça düşmüş olsa da risk hala devam ediyor. Dr. George Papanicolaou 1940 yılında kanser hücrelerini analiz eden basit bir test icat etti.  Yapılan çalışmalar sonucunda ise kanserden ölüm oranı %50 oranında azaldı.  Kanser hastalığında herkesin bildiği üzere erken teşhis oldukça önemli.

    Rahim Ağzı Kanserinde Göz Ardı Edilmemesi Gereken 9 Uyarı  | 3

    Rahim Ağzı Kanserinin Belirtileri Neler?

    • Menopoz sonrası oluşan kanamalar
    • Dönemler arasında kanama
    • Muayene sonrası kanama
    • Adet dönemlerinin normalden daha uzun sürmesi ve ağrılı geçmesi
    • Olağandışı oluşan vajinal akıntı
    • Seks sırasında ağrı

    Eğer rahim ağzı kanser belirtileri içerisinden herhangi birine sahipseniz tabi ki kanser olduğunuz anlamına gelmez. Ancak yine de dikkat edilmesinde fayda var.  Düzenli olarak kontrollere gidilmesi sonucunda önüne geçilebilir ve daha kötü sonuçlar doğurması engellenebilir. Çünkü rahim ağzı kanseri sadece erken teşhislerde ameliyat ile tedavi edilebiliyor. Operasyona Werrtheim adı verilmekte olup vajinanın bir kısmı ile beraber çıkartılır.

    Kansere Karşı Uyarılar;

    1. Özellikle 30 yaşından itibaren dikkatli olunması gerekiyor. Risk daha fazla.
    2. Smear ve HPV taraması mutlaka yapılmalı.
    3. Bu tarama testlerinden smear 3 yılda bir düzenli aralıklar ile tekrar edilmesi şart.
    4. 5 yılda bir ise bir semar ve HPV taraması yaptırılmalı.
    5. Sigara kullanımının en aza indirilmesi mümkünse bırakılması kanser riskini azaltır.
    6. Vajinada oluşan durdurulması zor kanamalar olduğunda mutlaka kontrole gidilmeli.
    7. Sağlıklı ve doğal gıdalar ile beslenmeye özen gösterilmeli.
    8. Fazla kiloya sahip olanların sağlıklı kilosuna kavuşması
    9. Bitkisel proteinlere öncelik verilmesi

    Rahim ağzı kanseri kimlerde daha sık görülür konusunda erken yaşta başlayan cinsel yaşam ( 20 yaşından önce) olumsuz etkiler yaratmakta olup çok eşli yaşam tarzı benimsenmesi ya da eşlerden birinin çok eşli yaşam tarzına sahip olması bunun yanı sıra sigara faktörü rahim ağzı kanser riskini oluşturan etmenler arasında sıralanabilir.

    Rahim Kanseri Erken Belirtisi için Tıklayın !

    Histerektomi ve menopoz (Rahim Alınması) Tıklayın !

    Servisit Nedir? Rahim ağzı iltihabı Tıklayın !

    HPV virüsünün etkileri (Rahim ağzı kanseri ve siğiller) Tıklayın !

  • Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis

    Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis

    Kadınların korkulu rüyalarından biri olan rahim ağzı kanserine teşhis koymak artık daha kolay olabilir! İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Melike Karakaya’nın ürettiği kağıt tabanlı “mikroakışkan çip” sayesinde rahim ağzı kanseri yarım saat içerisinde teşhis edilebilecek.

    Rahim ağzı kanseri hemen hemen her kadının korkulu rüyalarından biridir.  Neyse ki teknolojinin gelişimiyle birlikte kanser tanısı koymak eski yıllara nazaran daha umut verici. İşte teknolojinin getirdiği büyük buluşlardan biri de rahim ağzı kanserine yarım saatte teşhis koyabilen bu yerli çipler
    İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Melike Karakaya, TÜBİTAK’ın desteği ile rahim ağzı kanserini erken teşhis edecek kağıt tabanlı “mikroakışkan çip” üretti.

    Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis | 4

    “HER YIL 270 BİN KADIN HAYATINI KAYBEDİYOR”

    Karakaya, İKÇÜ rektörlük binasında düzenlediği basın toplantısında, kanser türleri arasında ikinci sırada yer alan rahim ağzı kanserinden her yıl 270 bin kadının hayatını kaybettiğini belirtti.

    “UYGULANAN TEST ÇOK PAHALI”

    Hastalığın teşhisinde “smear” testi uygulandığını, bu testin çok pahalı cihaz, ekipman ve alanında uzman personel gerektirdiğini ve 2 haftadan fazla sürede sonuç verdiğini anlatan Karakaya, TÜBİTAK, İKÇÜ ve Boston Üniversitesi Kanser İçin Gelecek Teknolojileri Merkezinin katkılarıyla 13 ayda çip ürettiklerini bildirdi.

    “YÜZDE 100 BAŞARI SAĞLANDI”

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine uygun şekilde tasarlanan çip ile virüslerin teşhisinin 30 dakika içerisinde yapılabildiğine dikkati çeken Karakaya, Boston Best Israel Hastanesinden alınan hasta örnekleri ile yüzde 100 başarı sağladıklarını ifade etti.

    Kanserle ilgili çalışmaların ilgi alanına girdiğini dile getiren Karakaya, ailesinde kanser nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının fazla olduğunu, bunun çalışmalarında etkisi bulunduğunu vurguladı.

    “BAKANLIK İLE HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORUM”

    Karakaya, “Özel firmalardan teklifler alıyorum ama yapabilirsem bunu Sağlık Bakanlığıile hayata geçirmek en büyük hedefim. Ürettiğim bu cihazın ülkemizdeki kadınlar için değil tüm kadınlar için faydalı bir ürün olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

    DEKAN MALAS: SAĞLIKTA ÇIĞIR AÇACAK

    İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Malas ise üretilen bu tip cihazların, ülke için güzel gelişmeler olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:

    “Üretilen çip pratikliği konusunda oldukça kıymetli. Örnek vermek gerekirse, uygulaması gebelik testine benzeyen kolay bir test ile kanser teşhisi erken yapılabilecek. Bu kanser tiplerinde erken teşhis çok önemli. Ayrıca sağlık tedavileri konusunda yurt dışına verdiğimiz yüklü bir miktarda ödeme var. Bunun ülkemizde kalması da bizim için pozitif bir kazanç. Bu tür cihazları kendimiz ürettiğimiz zamanyurt dışına yapmış olduğumuz döviz çıktısı da azalmış olacak.”

    İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan da, sağlık hizmetleri alanında çığır açacak bir çalışma olan çipin uygulama kolaylığı sağladığını söyledi.

  • Kadınlar için tehlike yaratan 3 kanser

    Kadınlar için tehlike yaratan 3 kanser

    Jinekolojik kanserler dünya çapında görülen kanser vakaları arasında önemli bir yer tutuyor. Bu hastalık grubunun ortaya çıkmasında; yaşam tarzı, genetik geçiş ve bazı virüsler rol oynuyor.

    Risk faktörlerinin iyi saptanması, düzenli kontrol ve farkındalığın artması, kadın kanserlerinde de erken teşhisi ve tedavi başarısını beraberinde getiriyor.

    Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yakup Kumtepe, en sık görülen 10 kanserden 4’ünün kadınlarda ortaya çıktığını söyledi.

    SİGARA RAHİM AĞZI KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR

    Ülkemizde tüm diğer kanserlerde olduğu gibi,kadın kanserlerinde de artış gözlendiğini aktaran Dr. Kumtepe, ülkemizde en sık rastlanan üç kadın kanserire dikkat çekti.

    Serviks kanserinin dünyada en sık görülen kadın kanseri olduğunu hatırlatan Kumtepe, “Her yıl yaklaşık 540 bin kadına rahim ağzı kanseri tanısı konulmaktadır. Rahim ağzı kanserine yol açan HPV, aynı uçuk virüsü gibi hücrelerin bir yerinde saklanır. Yıllar içinde buradaki hücreleri transformasyona çevirerek, normal hücre tipini atipik yani kanser hücresine dönüştürebilir. Özellikle erken yaşta evlenenler, çok eşli kişiler veya çok eşli partneri olanlar ile günde bir paket ve üzerinde sigara içenlerde risk artmaktadır. HPV’nin genetik çeşitlilik gösteren, yaklaşık 100 ayrı tipi var. Bunların 30-40 tanesi insanlara bulaşım yoluyla geçebilir” dedi.

    OBEZİTE RAHİM KANSERİNE DAVETİYE ÇIKARABİLİR

    Endometrial ya da uterus kanseri olarak da adlandırılan rahim kanserinin ortaya çıkmasında obezitenin büyük önem taşıdığını, aşırı kilonun östrojene, diyabete ve hipertansiyona, dolayısıyla rahim kanserine yol açtığını söyleyen Dr. Kumtepe şöyle devam etti:

    “Rahim kanserlerinin yaklaşık yüzde 25’i menopoz öncesi, yüzde 5’i de 40 yaş altında görülür. Hastalığın en önemli belirtisi, düzensiz kanamadır. Her 4 vakadan 3’ü erken evrede yakalanabilir. Hastalık erken evrede yakalanırsa histerektomi adı verilen ve rahmin çıkarılması esasına dayalı cerrahiyle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Eğer hasta genç yaşta ve çocuk istiyorsa fertilite koruyucu tedavi uygulanır. Hastaya önce ilaç tedavisi uygulanıp, gebeliğin sağlıklı bir şekilde tamamlanması sağlanır. Ardından da ameliyat yapılır. İleri evrelerde cerrahinin ağırlığı da, dolayısıyla buna bağlı riskler de artar. Ameliyatın ardından radyoterapi ön planda olmak kaydıyla, hastalara kemoterapi ve radyoterapi tedavisi uygulanır.”

    YUMURTALIK KANSERİNDE AİLE ÖYKÜSÜ ÖNEMLİ

    Yumurtalık kanserinin görülme oranı 60’lı yaşlarda zirveye ulaştığını kaydeden Kumtepe, hastalığın ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerden birinin doğurganlığın azalması olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

    “Çünkü doğum yapmak kişiyi yumurtalık kanserinden korur. Rahim ve rahim ağzı kanserlerine oranla daha geç dönemde fark edilen hastalık, hastaların yüzde 75’inde ilerlemiş evrede yakalanır.

    “TAMA YAKIN ORANDA TEDAVİ EDİLEBİLİR”

    Yumurtalık kanserinin yüzde 15’i genetik geçişle ortaya çıkar. Özellikle gen mutasyonu taşıyan, ailesel kanser öyküsü̈ olan kadınların mutlaka 6-12 ayda bir hekim tarafından kontrol edilmesi gerekir. Bu sayede hastalık daha erken evrede yakalanabilir ve diğer kadın kanserlerinde olduğu gibi tama yakın oranda tedavi edilebilir. Tedavide sadece rahim ve yumurtalıklar değil, vücutta tutulması muhtemel olan tüm dokular alınır. Cerrahi sonrası uygulanan kemoterapiden ise olumlu yanıt alınır.”

  • Rahim Kanseri Erken Belirtisi

    Rahim Kanseri Erken Belirtisi

    Rahim Kanseri Erken Belirtisi Ölüm oranı çok yüksek olmasına rağmen erken teşhisi %95 yaşam şansı sağlar. Rahim kanseri sessiz katil olarak bilinir çünkü diğer kanserlerin aksine bunun belirtileri hastalık zaten ilerlemişken ve tedavisi çok zorken ortaya çıkabilir. Bu kanser kadınlar arasında en yaygın ikinci kanser türüdür ve ölüm oranları yüksektir çünkü bir çok durumda teşhisi geç olur.

    Yakın yıllarda uzmanlara göre, rahim kanseri olan kadınların sadece 50%’si teşhis sonrası 5 yıllık sürede yaşıyor.  Bunun sebebi bir çok durumda hastalık ilerlemişken keşfediliyor olması. Ancak, uzmanlar erken teşhisin hastaların %95’ini kurtardığını söylüyor.

    Rahim kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir, ama 50 yaş üstü kadınlarda risk fazladır, 65 yaş üstünde daha da fazladır. Olası rahim kanserinin erken teşhisi için belirtilerini bilmenizde yarar var.

    Rahim Kanseri Erken Belirtisi

    Rahim Kanseri Erken Belirtisi
    Rahim Kanseri Erken Belirtisi

    Aşağıdaki belirtiler rahim kanserine bağlıdır ve başka hastalıkların belirtisi de olabilirler. Bunları erken teşhis edebilmek ve tedavi edebilmek için akılda tutmak da fayda var. 

    • Karında şişlik: Bu bir çok hastalığın belirtileri arasında olsa da karnın şişmesi ve karın bölgesindeki bu şişliğin artıyor olması bir belirti olabilir. Eğer bu problemi yaşarsanız doktorunuza başvurun.
    • Sindirim problemleri: karın şişkinliğinin yanı sıra hazımsızlık, kabızlık, karın bölgesinde kramplar ve rahatsızlık veya tuvalet rutininizde değişikler gibi diğer sorunlar ayrıca belirtiler olabilir.
    • Pelvis ağrısı: pelvis ağrısı bu hastalığın önemli bir belirtisi olabilir. Eğer bu çok sıksa ve bir açıklaması yoksa ağrı kesicilerle üstünü örtmek yerine bir doktora başvurmakta fayda var.
    • Sırt ağrısı: aşağı sırt bölgenizde açıklanamayan bir ağrı yaşıyorsanız, bu hastalığın bir başka belirtisi olabilir.
    • Sık ve kontrolsüz idrar: eğer birdenbire sürekli idrara çıkma ihtiyacı duyuyorsanız ve neredeyse kontrol edemiyorsanız, sorunlu bir durum olabilir. Genelde kısa aralıklarla ve sık idrara çıkma durumu idrar sırasında acı veya yanmaya da yol açıyorsa bu durum pelvisin taban kaslarının zayfılığını veya idrar yolu iltihabının göstergesi olabilir. Ancak, doktorunuza başvurmakta fayda var, çünkü bunlar rahim kanserinin göstergesi olabilir.
    • Açıklanamayan kilo kaybı veya alımı: bazı kadınlar açıklanamayan kilo kaybından şikayet ederler. Bu normal bir durum değildir ve vücutla ilgili bir soruna işaret edebilir. Aynı şey kilo alımıyla da alakalıdır. Genelde iştah kaybı veya sürekli tokluk hissi yaşayabilirsiniz.
    • Yorgunluk: insanlar hastalıklar süresince yorgunluk ve hatta stres yaşayabilir. Ancak bu durum rahim kanseri sırasında yaygındır. Sürekli yorgun, enerjisiz veya zayıf hissediyorsanız bu durum bir şeylerin doğru gitmediğine işaret eder.
    • Cinsel ilişki sırasında acı: cinsel ilişkiden zevk almak yerine acı duyuyorsanız,doktorunuza başvurun çünkü bu rahim kanserinin göstergesi olabilir. 

    Akılda tutulması gereken diğer belirtiler

    • Menopoz sonrası kadınlarda kanama.
    • Baş dönmesi veya kusma.
    • Kansızlık.
    • Sürekli karın ağrısı.

    Rahim kanserinin teşhisi

    rahim_kanseri

    Rahim kanserinin teşhisi zordur çünkü belirtiler kanserin erken safhalarında ortaya çıkmaz. Ancak, eğer yukarıdaki belirtileri yaşıyorsanız doktorunuza görünün. Ultrason, tomografi (CT), MRI veya CA-125 kan testi yaptırarak teşhis edilebilir.

    Kaynak: sagligabiradim.com

  • Genital herpes uçuk

    Genital herpes uçuk

    Yaygın adı ile uçuk olarak bilinen lezyon, Herpes Simpleks Virus (HSV) adı verilen virüsün yol açtığı bir enfeksiyondur.

    Sadece 45 milyon kişi A.B.D.’de bu hastalğa yakalanmıştır ve her yıl 500.000 yeni vaka ortaya çıkmaktadır. Bu tablonun dramatik olan yanı hastaların %80′i ya herhangi bir yakınma ortaya çıkmadığı ya da belirtileri yanlış yorumladığı için hasta olduğunun farkında değildir.

    HSV’nin 2 tipi vardır: HSV1 ve HSV2. HSV1 genelde dudak etrafındaki uçuk şeklinde lezyonlara neden olurken, HSV2 genelde genital organlarda enfeksiyon yaratmaktadır.

    Virus ilk defa enfeksiyon yarattıktan sonra sinir düğümlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte ve uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu nedenle HSV enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır.

    Tanı
    Gözle görülebilen lezyonların varlığında tanıyı koymak kolaydır. Ancak bunun HSV olduğunu göstermek için bazı laboratuvar tetkikleri gerekebilir. Bunun en iyi yolu aktif enfeksiyon sırasında lezyonlardan alınacak materyalde viral kültür yapmaktır. Ancak bu oldukça masraflı bir tekniktir. Materyalde virus üretilememesi hastalık olmadığı anlamına da gelmez. Kesin tanının çok zor olması nedeni ile pekçok vaka hatalı olarak teşhis ve tedavi edilmektedir. Kanda yapılan immünolojik testler ile de HSV varlığı saptanabilir. Ancak bu testler aktif enfeksiyonu göstermez. Sadece kişinin hayatının herhangi bir döneminde enfeksiyon geçirip geçirmediğini ve bağışıklık sisteminin virüse karşı antikor geliştirip geliştirmediğini belirler. Antikorlar bulunsa bile bunlar kişiyi yeni enfeksiyonlardan korumaz. Kan testi ayrıca oral ve genital enfeksiyonların ayrımını da sağlayamaz. Son zamanlarda HSV1 ve HSV2’yi ayrıdedebilen kan testleri geliştirilmiş olmakla beraber bunların yaygın kullanımı henüz daha mevcut değildir.

    Belirtiler
    Herpes bulguları kişiden kişiye değişir. İlk atakta genelde virüs ile tamastan sonra 2 gün 3 hafta arası bir sürelik kuluçka devresini takiben yanma, kaşıntı, bacaklarda ağrı, kalça ve genital bölgede ağrı, vajinal akıntı, karın boşluğunda dolgunluk hissi görülebilir. Bu ilk bulgulardan birkaç gün sonra enfeksiyon alanında uçuk tarzı yaralar ortaya çıkar. Bu yaralar vajinada ve rahim ağzında olabilir. 3-4 gün içinde bu yaralar iz bırakmadan kaybolurlar. Bu aşamadan sonra virus omurilik düzeyinde sinir köklerine giderek yerleşir ve burada inaktive halde beklemeye başlar. Pekçok kişide de periyodik olarak re-enfeksiyona neden olur. Bu reenfeksiyonlar esnasında virusler sinirler boyunca ilerleyerek genelde ilk enfeksiyonu yarattığı alanların yakınında yeni lezyonları yapar.Her enfeksiyon atağı esnasında gözle görülebilen lezyonların bulunması şart değildir. Çoğu zaman fark edilmeyen ataklar olur. Bu dönemlerde vajinal salgılar ile virüs yayılımı olduğundan kadın cinsel partnerine hastalığı bulaştırabilir.

    Tedavi
    Günümüzde Herpes tedavisi için değişik ilaçlar mevcuttur ancak bu ilaçlar kesin tedavi sağlayamamaktadırlar. Viral bir enfeksiyon olduğu için antibiyotikler etkisiz olmaktadır. İlaçlar sedece ilk atağın şiddetini azaltmakta ve süresini kısaltmakta , daha sonraki atakların ise sıklığını düşürmektedir. HSV enfeksiyonu geçiren kişiler bazı birkaç basit kurala uyarak enfeksiyonun süresini ve bulaşıcılığı azaltabilirler. Bu önlemlerden en basit fakat en önemli olanı enfekte alanı temiz ve kuru tutmaktır.

    Uçuk olan bölgeye dokunmamak ya da dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak son derece önemlidir.

    Lezyonlar tamamen iyileşene kadar cinsel ilişkiden kaçınmak da önemli bir konudur.

    Tekrarlayan enfeksiyonlar travma, soğuk algınlığı, adet görme ya da stress gibi vücut direncini düşüren durumlarda ortaya çıkmaktadır.

    Riskler
    Genital Herpes enfeksiyonu bazı riskleri de beraberinde getirir.Ancak uzun dönem hayat kalitesini etkileyebilecek etkileri yoktur. Gebelik gibi genel vücut direncinin azaldığı durumda olan kişiler aktif enfeksiyon açısından dikkatli takip edilmelidirler. Eğer Herpesin ilk atağı gebelik esnasında ortaya çıkarsa bu durumda virüs bebeğe geçebilir ve bu tür gebeliklerde erken doğum riski her zaman bulunur. Neonatal herpes ile doğan (anne karnında iken virüs ile temas eden ve enfekte olan) bebeklerin %50’sinde nörolojik hasarlar ve ölüm meydana gelir. Bebeklerde beyin iltihabı, göz problemleri, ciddi boyutta döküntüler ortaya çıkar ancak bu bebeklerin büyük bir kısmı antiviral ilaç tedavilerinden yarar görürler. Bebeklerdeki risk büyük ölçüde annenin geçirdiği atağın ilk ya da tekrarlayan atak olmasına bağlıdır. Aktif enfeksiyon varlığını araştırmak için yapılan viral kültürlerin sonucu uzun bir süre aldığı için genital herpesden şüphelenilen vakalarda doğum şekli olarak sezaryen tercih edilir. Eğer aktif enfeksiyon yok ise sezaryen şart değildir.

  • Kadınlarda Yaşanan Genital Tümör Sorunu

    Kadınlarda Yaşanan Genital Tümör Sorunu

    Özellikle kadınların cinsel organlarında devamlı olarak bazı değişimler ve hormonal yapılar oluşmakta, zamanla bunlar kaybolmaktadır. Kısacası bu bölge her açıdan sıkıntılı bir bölgedir.

    Kadınların genital bölgelerinde yaşanan bu sorunlar zamanla Genital Tümör adını verdiğimiz sağlık sorununa neden olabilmektedir. Bu sorun diğer hastalıklarda olduğu gibi istenmeyen bir durumdur ve ölümle sonuçlanabilir.

    Kadınların Vajinalarında meydana gelen bu tarz Genital Tümörler iki kademede incelenebilmektedir. Bu kademelerden bir tanesi İyi Huylu Tümörler, diğer ise Kötü Huylu Tümörlerdir.

    İyi huylu tümörler zaman içerisinde kötü huyluya dönüşebilirler. Kütü huylu tümörler ise müdahale edilmezse hastayı ölümle sonuçlanacak bir dönem içerisine sokabilmektedir.

    Günümüzde doktorlar tarafından yapılan araştırmalar, hastalığın ortaya çıkış sebebi, ilerleme durumu ve daha birçok detayla birlikte hastalığın geniş bir tablosu çıkarılmıştır. Ancak buradan sizlere bu bilgileri sunmayacağım. Çünkü aşırı tıbbi bir listedir ve anlaşılması oldukça sıkıntılıdır.

    Ancak şunları bilmenizde fayda var. Genital Tümör aynen Rahim Kanseri gibi erken teşhis edildiğinde daha kolay tedavi edilmektedir. Bu durumda kadınların özellikle belli bir yaştan sonra senede 1-2 kez kontrole girmeleri ve bu kontroller sonucunda gerekeni yapmalarıdır.

    Bu sayede bu tarz hastalıkların önüne daha rahat geçmeniz mümkündür.

  • Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri

    Hemen hemen her kanser tipi kontrolsüz ve anormal hücre çoğalmasından meydana gelir.

    Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri de bu şekilde rahim ağzındaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması sonucunda meydana gelir. Her kanser türü gibi rahim ağzı kanseri yaşamı doğrudan tehdit eden kanser türlerindendir.
    İstemsizce ve kontrolsüzce çoğalan rahim ağzı hücreleri için erken tanı ve tedavi her hastalıktaki gibi çok önemli bir yere sahiptir. Eğer erken tanı ile farkedilemez ise tedavi için geç kalınıp rahmin alınması gerekebilir. Bu da hasta olan bayanımızın doğurganlığını elinden almak demektir.
    Bazı durumlarda tedavi edilse dahi bayanın doğurganlığını son bulabilir.

    Belirtileri nelerdir ?

    Çoğu durumda hastalığın en son safhalarına kadar herhangi bir belirti vermeyen rahim ağzı kanseri genellikle hastalık aşamasında,

    – Kasık ağrılarına sebep olur
    – Cinsel ilişki sonrası kanama meydana getirebilir.
    – Adet dışı anormal vajinal kanamalara sebep olabilir.
    – Vajinal akıntıların düzenini ve sıklığında değişiklikler gösterebilir anormal boyutlara taşıyabilir.

    Rahim ağzı kanseri tedavisi nasıldır ?

    Hastalığa yakalanan bayanın sağlık durumu, yaşı, hastalığın safhası gibi önemli etkenler göz önünde bulunarak tedavi şekli seçilmektedir. Tedavi şekli hemen hemen her kanser türünde ki gibi kemoterapi ile başlar ancak hastalık yayılma safhasında ise cerrahi müdahale ile hastalık bitirilebilmektedir.

    Neden oluşur ?

    HPV denilen virüsün birkaç tipinden olduğu saptansa da genel olarak bir sebep, sonuç hala belirgin olarak saptanamamıştır. Rahim ağzı kanseri HPV denilen bu virüsün belirli versiyonlarından oluşmakta ve sağlığı hatta yaşamı tehdit edici bir hal alabilmektedir. HPV denilen bu virüsün pek çok çeşidi vardır ve genellikle vajinal siğil hastalıklarına sebep olan virüstür. Rahim ağzı kanseri hemen hemen her bayan için tehlikeli bir hastalık olabilmektedir. Dünya üzerinde meme kanserinden sonra kadınlar üzerinde sık görülen 2. Kanser çeşididir. Bu sebeple vajinal muayenelerinizi aksatmamamız ve sürekli bu hususa dikkat etmeniz önemle tavsiye edilir.

    İlgili Konular ;

    – Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl teşhis edilir?
    – Rahim ağzı kanseri neden olur?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl tedavi edilir?
    – Rahim ağzı kanserinden nasıl korunabiliriz?

  • Genital Herpes Simplex Nedir

    Genital Herpes Simplex Nedir

    Genital herpes “Herpes Simplex” adlı bir virüsten kaynaklanır ve semptomları genital organlarda uçuk (kabarcık, kızarıklık, ağrı, kaşıntı) çıkmasına benzer. Virüs ile enfekte olan insanların çoğu herhangi bir semptom göstermez.

    Herpes simplex virüsünün (HSV) iki ana tipi vardır: HSV-1 ve HSV-2. HSV-1 enfeksiyonu çoğunlukla yüz bölgesinde uçukların ortaya çıkmasına yol açar. (Buna karşın kimi zaman genital herpese de sebep olabilmektedir) Genital herpesin semptomları belirtileri genital organlarınızda uçuk (kabarcık, kızarıklık, ağrı, kaşıntı) çıkmasına benzer. Semptomların ilk ortaya çıkışının ardından, yeni semptomlar ortaya çıkabilir, ya da diğer adıyla “reküranslar” oluşabilir.

    Genital herpes virüsü ile enfekte olan bir kişi için kesin tedavi olmamasına rağmen, ilaç tedavisi yoluyla semptomlar kontrol altında tutulabilir ve cinsel aktivitenin daha güvenli yapılmasıyla (kondom kullanılarak) enfeksiyonun eşlere bulaşma riski azaltılabilir. Durumu kontrol altına alabilmeniz için yapılabilecek çok şey vardır. Öncelikle genital herpesi öğrenmekle başlayabilirsiniz. Genital herpes virüsü ile enfekte olan bir kişi için kesin tedavi olmamasına rağmen, ilaç tedavisi yoluyla semptomlar kontrol altında tutulabilir.

    Size veya bir yakınınıza genital herpes teşhisi konuldu ise öncelikli olarak yapmanız gereken bu hastalık hakkında bilgi sahibi olmaktır. Genital herpes virüsü ile enfekte olan bir kişi için kesin tedavi olmamasına rağmen, ilaç tedavisi yoluyla semptomlar kontrol altında tutulabilir ve cinsel aktivitenin daha sağlıklı yapılmasıyla (prezervatif kullanılarak) enfeksiyonun eşe bulaşma riski azaltılabilir.

  • Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    1-VAJİNAL AKINTI

    Ergenlik çağından itibaren her kadının mutlaka karşılaştığı vajinal akıntı sorunu fizyolojik nedenlerle ya da bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkıyor.

    ENFEKSİYONA BAĞLI AKINTILAR

    Fizyolojik nedenlerin dışındaki akıntılar ise mantar, bakteriyel vajinozis, trikomonas denilen ve bir kısmı cinsel yolla bulaşan (Klamidya, Mykoplazma gibi) enfeksiyonlar nedeniyle oluşuyor. Kötü kokulu, süt kesiği görünümlü, koyu renkli veya kaşıntıyla beraber görülen bu tür akıntıların tanısı, muayene ve gerekiyorsa kültür alınması gibi ek incelemeler sonucunda konuluyor. Bu akıntılara neden olan enfeksiyonlar tedavi edilmediği takdirde ilerleyen yıllarda üreme organlarında yapışıklık, tıkanma ya da dış gebelik gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Enfeksiyonların tedavileri ağız yoluyla alınan antibiyotikler ve vajinal tabletlerle yapılıyor.

    FİZYOLOJİK AKINTILAR

    İki adet arasındaki yumurtlama döneminde rahim ağzındaki tıkaç, spermlerin içeri girmesine izin verebilmek için sıvı hale geliyor. Bu nedenle, sanki rahim ağzı nezle olmuş gibi bir akıntı başlıyor. Bu tür şikayeti olan kadınlar, yumurtlama dönemini takip ederek akıntının bu günlere denk gelip gelmediğini belirleyebiliyorlar. Eğer akıntılar söz konusu dönemde meydana geliyorsa herhangi bir tedaviye gerek duyulmuyor. Kadınlar fizyolojik akıntıdan rahatsız olup, aşırı titiz davranarak vajeni, antibakteriyel madde, sabun ya da su ile sık sık temizleyebiliyorlar. Oysa bu davranış vajenin florasını bozuyor, mantar ve bakterilerin üremesine neden oluyor. Renksiz ve kokusuz olan fizyolojik akıntıların bir diğer nedeni de özellikle hamilelik ve adet dönemlerinde rahim ağzının dışa dönmesi (servikal eversiyon), yara benzeri kırmızı bir görüntü alması ve salgı bezlerinin dışa dönmeye bağlı olarak daha fazla çalışması oluyor. Bu tür şikayeti olan kadınların smear testleri normal sonuç veriyorsa, akıntı normal kabul ediliyor.

    2- ADET DÜZENSİZLİĞİ

    Düzenli bir adet mekanizmasında beyinden salgılanan hormonlar yumurtalıkları uyarıyor ve yumurta hücresi büyümeye başlıyor. Büyüyen yumurta hücresi östrojen ve progesteron üretiyor. Bu hormonların etkisi ile rahim içerisindeki doku gebeliğe hazırlanmak üzere kalınlaşmaya başlıyor. Kadın hamile kalmadığı her ay bu dokuyu yaklaşık 60-80 ml kan ile birlikte atıyor. Bu mekanizma çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulabiliyor. Hormonal nedenlere bağlı düzensiz kanamalar ‘disfonksiyonel kanama’ olarak adlandırılıyor. Polip, miyom, endomterium (rahim) kanseri ve hiperlazi (rahmin iç duvarının kalınlaşması) gibi patolojik nedenlerle kanama düzensizlikleri de görülebiliyor. Hastanın öyküsü alınıp, muayenesi gerçekleştirildikten sonra kanama düzensizliğinin nedeni ortaya çıkıyor. Eğer sebep patolojikse tedavide cerrahi ön plana çıkıyor veya histereskop yöntemi ile polip ya da miyom alınıyor. Fonksiyonel bir kanama ise hormonlar ilaç tedavisi ile düzeltilmeye çalışılıyor.

    3- CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI

    Ülkemizde cinsel fonksiyon bozuklukları konuşulmuyor. Bu tür sıkıntıları olan kadınlar doktora genellikle ağrı şikayeti ile başvuruyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, hastaların anatomik problemleri olup olmadığını inceliyor, cinsel ilişki sırasında oluşan fizyolojik değişiklikleri anlatıyorlar. Patolojik bir sorun, endometriozis, ağrıya neden olan miyom ya da geçirilmiş bir doğum sonrası vajinal yara dokusu, cinsel ilişki sırasında ağrı yapabiliyor. Bunlar ayırt edildikten sonra eğer anatomik bir neden bulunamazsa, hastalar psikiyatri uzmanlarına yönlendiriliyor.

    4- PELVİK AĞRILAR

    Miyomlara bağlı ağrılar Miyomlar en sık ağrı ve adet düzensizliği ile belirti veriyor. Rahim duvarında çıkan ve birçok kadında görülebilen bu iyi huylu tümörlerin birçoğunda tedavi gerekmiyor. Ancak makat, idrar torbası gibi organlara baskı yaptığı durumlarda ve büyüdüğünde ağrıya neden olabiliyor. Miyomların rahim içi dokuya baskı yapması durumunda ise kanama düzensizlikleri görülebiliyor. Böyle durumlarda, cerrahi tedavi tercih edilebiliyor. Adet sancıları Rahim içindeki endometrium dokusu atılırken, rahmin kasılması ve rahim ağzı kanalından atılan pıhtılı kanın rahmin kasılmasıyla beraber oluşturduğu ağrı mekanizması birçok kadında görülüyor. Bu durumdan şikayeti olanlara, kanamayı da azaltan ağrı kesiciler verilebiliyor. Bazı kadınlar, kanamanın azalmasından endişe ediyorlar. Oysa bu ilaçlar rahim içindeki kanamayı azaltmasına karşın fazla dokunun atılmasını engellemiyor. Ağrıyı azaltmak için doğum kontrol hapı da kullanılabiliyor. Bu hapların içindeki hormon miktarı az olduğu için rahim içi dokusu az kalınlaşıyor ve az atılıyor. Kanama az olunca, ağrı da azalıyor. Ancak aşırı ağrılı adet dönemi geçiren hastalarda endometriozisten de (çikolata kisti) şüphelenmek gerekiyor. Rahim içinde bulunan endometrium dokusunun karnın içerisindeki zarlar ile yumurtalığın içerisinde de bulunması anlamına gelen bu hastalık, 100 kadının 6’sında görülüyor. Kesin tanısı laparoskopik cerrahi ile konulabilen endometriozis, adet kanamasının azaltılması ile tedavi edilebiliyor.

    5- KISIRLIK

    Yaşam koşullarının değişmesiyle oluşan hormonal dengesizlikler, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve endometriozis hastalığının artması, hastaların sosyal yaşantı nedeniyle geç hamile kalmak istemesi, hamilelikle ilgili olumsuzlukların birikmesine ve hamileliğin oluşmamasına neden olabiliyor. Öte yandan hamileliğin oluşması için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Kişilerin bilinen bir hastalığı yoksa en az bir yıl boyunca korunmasız birliktelik öneriliyor. Sağlıklı çiftlerin yüzde 25’i yumurtlama döneminde hamile kalıyor. Bir yılın sonunda hamilelik oluşmadıysa yapılacak üç temel test bulunuyor: Erkeğin sperm ölçümü, rahim içi filmi çekimi ve hormon testleri. Bu testlerin sonuçlarından elde edilen verilere göre tedavi planlanıyor. Yumurtlama planlanıp, uygun zamanda ilişkiye girme, spermin rahim içine konulması (aşılama) ya da yumurta ve spermin dışarıda birleştirilmesi (tüp bebek) yöntemi ile tedavi yapılıyor.