Etiket: rahim ağzı kanseri

  • Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim ağzı kanseri serviks belirtileri nelerdir? Korunmak için neler yapmak gerekir? Rahim kanserinin en başlı belirtileri nelerdir? Risk grubundakiler kimlerdir makalemizde sizlerle…

    Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Anlaşılır?

    Rahim ağzı kanserinin anlaşılması için kanser bulgularının kişide meydana gelip gelmediği araştırılmalı ve fark edilen bulgular takip edilmelidir. Rahim kanseri, kalın bağırsak kanseri ve kadınlarda görülen göğüs kanseri dünyada en fazla karşılaşılan kanser türü olarak kayıtlara geçmektedir.

    Türkiye genelinde görülme sıklığı açısından onuncu sırada yer alan rahim kanseri, oluşma sebebi tam anlamıyla bilinen ve tedavisi için kesim çözüm bulunmuş olan tek kanser türü olarak bilinmektedir.

    Rahim ağzı kanseri aşısı iyi bir korunma yöntemidir. Cinsel deneyim yaşamış olun olmayın 43 yaşına kadar etkilidir. Aşı oldukdan sonra mutlaka her sene kanser tarama testi yaptırmalısınız.

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir? | 1

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim ağzı kanserinin bulguları, kişilerde görüldüğü takdirde acil müdahale için hastaneye başvurulması gerekmektedir. Erken teşhisle tanısı koyulan rahim kanseri tedavisi yapıldığında olumlu cevap veren tek kanser türü olarak bilinmektedir.

    Adet dönemlerinin arasında ve cinsel ilişkinin hemen arkasından oluşmakta olan vajinal kanama, cinsel ilişki esnasında yaşanan ağrılar, yorgunluk, ani kilo kaybı ve iştahta azalma, vajinal rahatsızlıklar ve vajinadan gelen kokulu akıntılar, tek bir bacakta oluşan şişlik, idrar yapma esnasında oluşan ağrılar gibi belirtilerdir.

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
    • Kişinin cinsel ilişki yaşadıktan sonra vajinasında anormal kanama meydana gelmesi
    • Kişinin adet dönemlerinin düzensiz olması
    • Kişinin cinsel ilişki sırasında ağrı yaşaması
    • Başta cinsel organının olduğu bölge olmak üzere, sırt ve bacak bölgesinde de ağrı yaşaması
    • İştah kaybı olması ve dolayısı ile kilo kaybı yaşaması
    • Yorgunluk hissi olması
    • Vajinal rahatsızlık yaşaması ve gelen akıntının kokulu olması
    • Sadece bir bacağında şişkinlik oluşması
    • İdrarını yaparken kişinin ağrı hissetmesi

    Rahim Ağzı Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

    Rahim kanseri için risk grubunda olanlar çoğul gebelik, düşük sosyoekonomik koşullar, sigara kullanımı ve diğer sebepleri aşağıda belirttik. Risk faktörleri şunlardır:

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir? | 2

    HPV Enfeksiyonu

    HPV enfeksiyonu olması kişinin kansere yakalanma olasılığını arttıran bir durumdur.

    16 Yaş Öncesi Yaşanan Cinsel İlişki

    Kişinin 16 yaşından önce yani çok erken yaşlarda ilk cinsel deneyimini yaşamış olması kanser riskini arttırır.

    Birden Faza Cinsel Eşin Bulunması

    Kişinin cinsel partnerinin sayısının birden fazla olması kanser riskini arttırır.

    Sigara Kullanımı

    Kişinin sigara tüketiminin çok fazla olması kanser riskini arttırır.

    Düzensiz Beslenme

    Kişinin beslenme alışkanlıklarının sağlıksız olması riski arttırır.

    Doğum Kontrol Hapı

    Kişinin düzenli olarak doğum kontrol hapı kullandığı sürenin 5 yıldan fazla olması riski arttırır.

    Rahim Ağzı Kanserinden Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?

    Rahim ağzı kanserinden korunmak için yapılabileceklerden bazıları şunlardır:

    • HPV’nin kanser yapan tiplerine karşı geliştirilmiş olan aşıları yaptırmak
    • Güvenli cinsel ilişki tercihi konusunda eğitimli olmak
    • Beslenme düzenine dikkat edilmesi

    İlgili Konular;

  • Rahim Ağzı Kanserinde Göz Ardı Edilmemesi Gereken 9 Uyarı 

    Rahim Ağzı Kanserinde Göz Ardı Edilmemesi Gereken 9 Uyarı 

    Rahim ağzı kanseri kadınlar için oldukça riskli bir hastalık.  20 yaşından küçük kadınlarda ve orta yaşlı kadınlarda sıklıkla karşılaşılan bir vaka. Ancak 65 yaş üstü kadınlarda da % 15 üzerinde ortaya çıkma riski bulunur.  Uzmanların çeşitli araştırmaları sonucunda ölüm oranı oldukça düşmüş olsa da risk hala devam ediyor. Dr. George Papanicolaou 1940 yılında kanser hücrelerini analiz eden basit bir test icat etti.  Yapılan çalışmalar sonucunda ise kanserden ölüm oranı %50 oranında azaldı.  Kanser hastalığında herkesin bildiği üzere erken teşhis oldukça önemli.

    Rahim Ağzı Kanserinde Göz Ardı Edilmemesi Gereken 9 Uyarı  | 3

    Rahim Ağzı Kanserinin Belirtileri Neler?

    • Menopoz sonrası oluşan kanamalar
    • Dönemler arasında kanama
    • Muayene sonrası kanama
    • Adet dönemlerinin normalden daha uzun sürmesi ve ağrılı geçmesi
    • Olağandışı oluşan vajinal akıntı
    • Seks sırasında ağrı

    Eğer rahim ağzı kanser belirtileri içerisinden herhangi birine sahipseniz tabi ki kanser olduğunuz anlamına gelmez. Ancak yine de dikkat edilmesinde fayda var.  Düzenli olarak kontrollere gidilmesi sonucunda önüne geçilebilir ve daha kötü sonuçlar doğurması engellenebilir. Çünkü rahim ağzı kanseri sadece erken teşhislerde ameliyat ile tedavi edilebiliyor. Operasyona Werrtheim adı verilmekte olup vajinanın bir kısmı ile beraber çıkartılır.

    Kansere Karşı Uyarılar;

    1. Özellikle 30 yaşından itibaren dikkatli olunması gerekiyor. Risk daha fazla.
    2. Smear ve HPV taraması mutlaka yapılmalı.
    3. Bu tarama testlerinden smear 3 yılda bir düzenli aralıklar ile tekrar edilmesi şart.
    4. 5 yılda bir ise bir semar ve HPV taraması yaptırılmalı.
    5. Sigara kullanımının en aza indirilmesi mümkünse bırakılması kanser riskini azaltır.
    6. Vajinada oluşan durdurulması zor kanamalar olduğunda mutlaka kontrole gidilmeli.
    7. Sağlıklı ve doğal gıdalar ile beslenmeye özen gösterilmeli.
    8. Fazla kiloya sahip olanların sağlıklı kilosuna kavuşması
    9. Bitkisel proteinlere öncelik verilmesi

    Rahim ağzı kanseri kimlerde daha sık görülür konusunda erken yaşta başlayan cinsel yaşam ( 20 yaşından önce) olumsuz etkiler yaratmakta olup çok eşli yaşam tarzı benimsenmesi ya da eşlerden birinin çok eşli yaşam tarzına sahip olması bunun yanı sıra sigara faktörü rahim ağzı kanser riskini oluşturan etmenler arasında sıralanabilir.

    Rahim Kanseri Erken Belirtisi için Tıklayın !

    Histerektomi ve menopoz (Rahim Alınması) Tıklayın !

    Servisit Nedir? Rahim ağzı iltihabı Tıklayın !

    HPV virüsünün etkileri (Rahim ağzı kanseri ve siğiller) Tıklayın !

  • Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis

    Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis

    Kadınların korkulu rüyalarından biri olan rahim ağzı kanserine teşhis koymak artık daha kolay olabilir! İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Melike Karakaya’nın ürettiği kağıt tabanlı “mikroakışkan çip” sayesinde rahim ağzı kanseri yarım saat içerisinde teşhis edilebilecek.

    Rahim ağzı kanseri hemen hemen her kadının korkulu rüyalarından biridir.  Neyse ki teknolojinin gelişimiyle birlikte kanser tanısı koymak eski yıllara nazaran daha umut verici. İşte teknolojinin getirdiği büyük buluşlardan biri de rahim ağzı kanserine yarım saatte teşhis koyabilen bu yerli çipler
    İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Melike Karakaya, TÜBİTAK’ın desteği ile rahim ağzı kanserini erken teşhis edecek kağıt tabanlı “mikroakışkan çip” üretti.

    Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis | 4

    “HER YIL 270 BİN KADIN HAYATINI KAYBEDİYOR”

    Karakaya, İKÇÜ rektörlük binasında düzenlediği basın toplantısında, kanser türleri arasında ikinci sırada yer alan rahim ağzı kanserinden her yıl 270 bin kadının hayatını kaybettiğini belirtti.

    “UYGULANAN TEST ÇOK PAHALI”

    Hastalığın teşhisinde “smear” testi uygulandığını, bu testin çok pahalı cihaz, ekipman ve alanında uzman personel gerektirdiğini ve 2 haftadan fazla sürede sonuç verdiğini anlatan Karakaya, TÜBİTAK, İKÇÜ ve Boston Üniversitesi Kanser İçin Gelecek Teknolojileri Merkezinin katkılarıyla 13 ayda çip ürettiklerini bildirdi.

    “YÜZDE 100 BAŞARI SAĞLANDI”

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine uygun şekilde tasarlanan çip ile virüslerin teşhisinin 30 dakika içerisinde yapılabildiğine dikkati çeken Karakaya, Boston Best Israel Hastanesinden alınan hasta örnekleri ile yüzde 100 başarı sağladıklarını ifade etti.

    Kanserle ilgili çalışmaların ilgi alanına girdiğini dile getiren Karakaya, ailesinde kanser nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının fazla olduğunu, bunun çalışmalarında etkisi bulunduğunu vurguladı.

    “BAKANLIK İLE HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORUM”

    Karakaya, “Özel firmalardan teklifler alıyorum ama yapabilirsem bunu Sağlık Bakanlığıile hayata geçirmek en büyük hedefim. Ürettiğim bu cihazın ülkemizdeki kadınlar için değil tüm kadınlar için faydalı bir ürün olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

    DEKAN MALAS: SAĞLIKTA ÇIĞIR AÇACAK

    İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Malas ise üretilen bu tip cihazların, ülke için güzel gelişmeler olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:

    “Üretilen çip pratikliği konusunda oldukça kıymetli. Örnek vermek gerekirse, uygulaması gebelik testine benzeyen kolay bir test ile kanser teşhisi erken yapılabilecek. Bu kanser tiplerinde erken teşhis çok önemli. Ayrıca sağlık tedavileri konusunda yurt dışına verdiğimiz yüklü bir miktarda ödeme var. Bunun ülkemizde kalması da bizim için pozitif bir kazanç. Bu tür cihazları kendimiz ürettiğimiz zamanyurt dışına yapmış olduğumuz döviz çıktısı da azalmış olacak.”

    İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan da, sağlık hizmetleri alanında çığır açacak bir çalışma olan çipin uygulama kolaylığı sağladığını söyledi.

  • Kendinizi ve kızınızı rahim ağzı kanserinden koruyabilirsiniz!

    Kendinizi ve kızınızı rahim ağzı kanserinden koruyabilirsiniz!

    Tanımı: HPV virüsü 100den fazla çeşidi olan bir enfeksiyondur. HPVnin her çeşidi vücudun herhangi bir bölgesinde – genital bölge veya anüs etrafında çıkabilecek genital siğiller, ellerde , ayak tabanında, ağızda ve üst solumun sisteminde çıkabilecek siğiller – anormal bir büyümeye sebep olabilir. Hpv enfeksiyonları yaygın olarak görülür. ABDde yaklaşık 20 milyon kişide genital siğillere veya başka lezyonlara sebep olan HPV enfeksiyonu vardır. Hpv enfeksiyonlarının bazıları rahim kanserine sebep olabilmektedir, ama çoğu kansere yol açmaz.

    Semptomları : HPV enfeksiyonu genelde siğil veya başka bir lezyonu olmadığından farkedilmez. Hastalığın semptomlarını göstermeseniz dahi, bu semptomlar ortaya sonradan çıkabilirler ve hastalığı başkasına bulaştırabilirsiniz. Hastanın semptomları taşıdığı HPV enfeksiyonunun çeşidine göre çeşitlilik gösterebilir.

    Genital Siğiller : Genital siğiller kanser habercisi değildir; genital bölgede küçük ten renginde veya gri renkte şişliklerdir, karnıbahar şeklini alacak şekilde birçok siğilin beraber toplanması şeklinde de görülebilir. HPV enfeksiyonunun 6 ve 11 tipleri buna sebep olur. Bu hpv tiplerinin genelde kanserle bir ilgili yoktur. Kadınlarda, bu siğiller genellikle vulvada, bazen de anüs çevresinde, vajina içinde veya rahimde gözükebilir. Erkeklerde ise, penisin ucunda veya gövdesinde, testislerde veya anüsde yer alabilir. Genital siğiller nadiren ağrıya sebep olurlar.

    Premalign Genital Lezyonlar : Belli HPV enfeksiyonları kanser öncesi lezyonlara sebep olan hücresel değişikliklere neden olabilirler. Bu anormal durumlar en çok Smear testinde ortaya çıkar. Düşük dereceli anormallikler genelde tedaviye gerek kalmadan hücrelerin normale dönmesiyle sonuçlanır. Hpv enfeksiyonunun 6 ve 11 tipi bu çeşit anormalliklere sebep olur. Yüksek dereceli anormallikler normale dönmeye pek meyilli değildir ve bazıları rahim ağzı kanserine sebep olabilir. Hpv enfeksiyonunun 16 ve 18 tipi bu çeşit yüksek dereceli anormalliklere sebep olur.

    Oral ve Üst Solunum Lezyonları :Bazı Hpv enfeksiyonları siğillere ve dilde, bademciklerde, damakta, gırtlakta ve burunda oluşabilecek diğer lezyonlara sebep olurlar. Bu lezyonlar tip 6 ve 11 gibi düşük riskli hpv çeşitlerinin veya 16 ve 18 gibi yüksek riskli hpv çeşitlerinin sonucu olabilir.

    Serviks Kanseri ve Diğer Tümörler:Yüksek risk taşıyan birçok Hpv enfeksiyon çeşidi genelde kansere dönüşmez, fakat 2 yıldan uzun süren kalıcı enfeksiyonlar büyük bir kanser riski oluştururlar. Aşırı adet kanaması veya adet periyodları arası kanama gibi anormal vajinal kanamalar serviks kanserinin belirtileridir. Hemen hemen tüm serviks kanserleri Hpv virüsü nedeniyle olmaktadır. Dünya çapında çok fazla kadın serviks kanserine yakalanmaktadır çünkü birçoğu çok önemli olan smear testini yaptırmamaktadır. Tüm serviks kanserinin % 70i 16 ve 18 tip Hpv çeşitleri sebebiyle olur. Bu tipler, aynı zamanda genital organ kanserleri, anüs, ağız ve üst solunum kanserlerine de neden olabilirler.

    Genel Siğiller :Bu tip siğiller zararlı olmayan ve genelde ellerde, parmaklarda ve parmak aralarında oluşan cilt büyümeleridir. Bunlar pürüzlü, kabarık yumrulardır. Görünüşlerinden dolayı can sıkabilirler; aynı zamanda ağrılı, yaralanma ve kanamaya hassas da olabilmektedirler. Çoğu çocuk ve genç bu siğillere sebep olan Hpvye yakalanmış olabilir, ama sadece küçük bir yüzdesi siğillenir. Çoğu kişide 20 yaşından sonra siğil çıkmaz.

    Ayak Tabanında Çıkan Siğiller :Bunlar sert, damarlı, zararsız büyümelerdir ve genellikle topuklarda ve ayakta en çok baskıyı hisseden kısımlarda çıkarlar. Bu siğiller rahatsızlık ve ağrı yapabilir.Ayak tabanında çıkan siğiller her ne kadar yetişkinlerde görülse de; birçok yetişkin bunlarla çocukluk veya gençlik dönemlerinde tanışmaktadırlar.

    Düz Siğiller : Düz siğiller cildinizden koyu renkte olan, genellikle yassı başlı, hafif kabarık, zararsız lezyonlardır. Çoğunlukla yüz, boyun, eller, dirsekler ve dizlerde görülürler. Düz siğile sebebiyet veren hpv enfeksiyonları genellikle çocukları ve ergenleri ve genç yetişkinleri etkiler.

    Doktora Ne Zaman Başvurmak Gerekir? Eğer siz veya çocuğunuzda rahatsızlık veya ağrıya sebep olan herhangi bir çeşit siğil varsa, doktorunuza başvurmanızda fayda vardır. Kadınların düzenli olarak smear testi yaptırmaları çok önemlidir. Smear testi serviks kanserine dönüşebilecek bir HPV enfeksiyonunu ortaya çıkarmanın en iyi yoludur.

    Nedenleri? Virüs vücuda bir kesikten, bir sıyrıktan veya derinin en üst tabakasında hissedilmeyen bir yaradan girer ve Hpv enfeksiyonu gerçekleşir. Virüs öncelikle cilt cilde temasla bulaşır. Genital siğil ve alakalı lezyonlara sebep olan HPV enfeksiyonları cinsel ilişki ile bulaşır. Oral veya üst solunum a ait lezyonlara sebep olan bazı Hpv enfeksiyonları oral seks ile bulaşır. Nadiren, virüsü taşıyan bir anne doğum sırasında bunu bebeğine bulaştırabilir.

    Risk Faktörleri? Hpvye sık rastlanır; hastalığın risk faktörleri şöyledir:

    Cinsel ilişkide bulunulan partnerlerin sayısı : Kişinin partner sayısı ne kadar fazlaysa, hastalığa yakalanma olasılığı da o kadar fazladır. İlişkide bulunulan kişinin birçok partnerle birlikteliği de riski arttırmaktadır.

    Genç Yaş : Genital HPV enfeksiyonları sıklıkla 25 yaşından genç cinsel aktif yetişkin kadınlarda smear testi ile ortaya çıkarılmaktadır. Bunun sebebi bu yaşlarda yaşanan cinsel aktivitenin artmış olması da olabilir, bu yaşlardaki kadınların virüse karşı daha duyarlı olmaları da olabilir. Ergen erkekler ve genç baylar da risk grubundadır ama onlarda virüse rastlanmamaktadır.

    Savunmasız Bağışıklık Sistemi : Bu gruptakiler Hpv enfeksiyonları açısından büyük bir risk altındadır. Bu savunmasızlığın sonu HIV / Aids “le sonuçlanabilmektedir.

    Hpv enfeksiyonlarının esas risk faktörü genel siğiller, ayak tabanındaki siğiller ve düz siğillers sebep olan genç yaş faktörüdür. Çocuklar ve ergenler bu tip Hpv enfeksiyonlarına karşı daha savunmasızdırlar.
    Testler ve Teşhis HPV enfeksiyonunun teşhisi için aşağıdaki testler gerekebilir :

    Görsel Muayene : Siğil veya lezyon mevcutsa

    Sirke Çözümü Testi : Doktorunuz HPV enfeksiyonlu alanları beyaz yapan sirke çözümü testi uygulayabilir. Bu, görmesi zor düz lezyonları görmede kolaylık sağlar. Çoğu durumda, HPVnin tipini belirlemenin gereği yoktur çünkü görünür siğil ve lezyonlara sebep olan HPV tipleri kansere yol açmaz.

    Smear Testi : Vajinal muayene esnasında doktorunuz serviksten hücre örneği toplar ve analiz için laboratuvara gönderir. Eğer laboratuvar sonucundan bir netice alınamazsa, doktorunuz HPV DNA testi isteyebilir. Smear testinizde bir anormallik yoksa, doktorunuz HPV DNA testini istemeyecektir.

    DNA Testi : Bu test, serviksten alınan hücreler sayesinde, tip 16 ve 18 de dahil olmak üzere toplam 13 yüksek riskli HPV virüsünü ortaya çıkarabilir. Eğer DNA testi yüksek riskli HPV enfeksiyonunu işaret ediyorsa, kanser riski fazladır. Eğer son zamanlardaki smear testlerinizin sonuçları normalse ve 30 yaşından büyükseniz; doktorunuz smear testlerinize ek olarak HPV DNA isteyebilir. Her iki test de negatifse, bir sonraki Smear + DNA testiniz 3 sene sonra olmalıdır. Eğer smear testiniz negatif ama DNA testiniz pozitifse; doktorunuz sizi daha erken bir tarihte muayene etmek isteyebilir.

    Tedavi ve İlaçlar HPV enfeksiyonunun tedavisi yoktur. Çoğu vakada, bağışıklık sisteminiz virüsü vücuttan atar ve siğiller tedavisiz bir şekilde ortadan kalkar.
    Siğillerden kurtulmak için evde veya doktorunuz tarafından uygulanabilecek bazı tedaviler mevcuttur. Bunlar HPVnin yoğunluğunu azaltmaya yöneliktir ama virüsü ortadan kaldıramazlar. Örneğin; genital siğilleriniz ortadan kalkmış olsa dahi, cinsel ilişki ile partnerinize hala virüsü bulaştırma riskiniz vardır.
    Genital Siğiller Genital siğillerin tedavisi şunları içerir;

    Imiquimod (Aldara) isimli reçete ile satılan ve bağışıklığın HPV ile savaşması gücünü arttırma amaçlı kullanılan krem

    Podofilox (Condylox) genital siğil dokusunu ortadan kaldırmak amacıyla krem şeklinde kullanılan krem

    Trichloroacetic asit; genital siğilleri yakmada kullanılan bir çeşit kimyasal tedavi

    Kriyoterapi kullanarak dondurma işlemi

    Koterizasyon kullanarak siğilleri yakma işlemi

    Operasyonla siğilleri alma

    Lazer operasyon

    Yüksek Dereceli – Kanser Öncesi Lezyonların Tedavisi Doktorunuz düşük dereceli kanser öncesi lezyonları büyük bir olasıkıla tedavi etmeyecektir; çünkü bunlar kendiliğinden geçer ve kansere dönüşmezler. Ancak düzenli olarak smear testi yaptırarak problemin ortadan kalktığından emin olmalısınız.
    Doktorunuz yüksek dereceli kanser öncesi lezyonların alınmasını önerecektir; çünkü bunlar kansere dönüşebilmektedir. Tedavi seçenekleri şöyledir :

    Operasyon

    Lazer operasyon

    Kriyoterapi

    Koterizasyon

    Diğer Siğillerin Tedavisi Ayak tabanında görülen ve düz siğillerin tedavisinde;

    Zaman içinde siğilin katmanlarını yok eden Salisilik asit

    Imiquimod (Aldara)

    Kriyoterapi

    Operasyon

    Lazer operasyon

    Korunma
    Genital Siğiller ve İlgili Lezyonlar Genital siğil ve ilgili lezyonları geliştirme riskinizi aşağıdaki maddeleri uygulayarak yapabilirsiniz :

    Tek eşli olmak

    Cinsel partnerlerin sayısını azaltmak

    İlişki sırasında hepsini olmasa da bazı Hpv tiplerinin bulaşmasını önlemek için prezervatif kullanmak

    Gardasil isimli aşı kadınları tip 6, 11, 16 ve 18 HPV enfeksiyonlarına karşı korumaktadır. İdeal olan, bir kadının cinsel aktif olmadan bu aşıyı olmasıdır. Aşı kadınları sadece henüz karşılaşmadıkları tiplerdeki Hpv virüslerine karşı korur.
    Cervarix isimli aşı ise bivalan bir aşıdır ve HPV tip 16 ile HPV tip 18e benzer partikülleri içerir ve kanserojen olan HPV tip 16 ile HPV tip 18e karşı koruma sağlar.
    Aşı serviks kanseri ile savaşmada çok kuvvetli yeni bir yöntemdir ve çoğu doktor hastalarını gerekli yaşta aşı olmaları için teşvik etmektedir.
    Cinsel aktif birçok genç kız ve kadın aşıdan yarar sağlayacaktır. Eğer bir hpv enfeksiyonu geçirdiyseniz, aşının içindeki tğm tipleri geçirmiş olmanız mümkün değildir. Hpv enfeksiyonu riski olan birçok kişi için, aşının faydaları bilinen risklerinin önüne geçmektedir. Klinik denemelerde ortaya çıkan yan etkiler iğne yerinde oluşan hafif bir ağrıdır. Eğer risk altında olduğunuzu düşünüyorsanız; aşı olmak için doktorunuzla temasa geçiniz.
    Hpv aşısı şu anda erkeklere önerilmemektedir; ancak bu aşılama stratejisinin yararları henüz araştırılmaktadır. Erkeklerin aşılanması onların gelecekte olacak cinsel partnerlerine belirli faydalar sağlayacaktır.

    Genel Siğiller Genel siğillere neden olan hpvden korunmak zordur. Eğer genel siğiliniz varsa, enfeksiyonun yayılmasını ve yeni siğillerin oluşumunu önlemek amacıyla siğillerle oynamayınız ve tırnaklarınızı yemeyiniz.
    Ayak Tabanında Çıkan Siğiller Ayaklarınızı temiz ve kuru tutarak; temiz çorap giyerek; halka açık havuz ve soyunma odalarında ayakkabı veya sandalet giyerek bu tarz siğillerden korunabilirsiniz.

    Rahimağzı Kanseri Aşısı
    Rahimağzı Kanseri Aşısının Özelliği Nedir? Sadece Amerikada yılda 10.000 kadın rahimağzı kanseri olur, ve bu sebeple yılda yaklaşık 4.000 ölüm gerçekleşir. Rahimağzı kanseri kadınları hala gençken yakalayabilmektedir. O sırada kadın bebek sahibi olmaya çalışıyor olabilir. Rahimağzı kanseri tedavisi olan bir kadında doğurganlık imkansız olur.
    Rahimağzı Kanseri Aşısı Ne İşe Yarar? Cinsel ilişki ile bulaşan HPVnin birçok tipi, birçok vakada rahimağzı kanserinin sorumlusudur. Rahimağzı kanseri aşısı özellikle HPV tip 16 ve 18i engeller. Aslında, rahimağzı kanseri aşısı kanseri daha ilk aşaması bile başlamadan engeller. Rahimağzı kanseri aşısı genital siğil yapan ama kanserle ilgili olmayan tip 6 ve 11e de etki eder.
    Aşı Ne zaman Uygulanmalı? Aşıyı, genç kızların 11-12 yaşlarında, hatta 9 yaşında dahi yaptırmaları tavsiye edilmektedir. Böylece, genç kızın bağışıklık sistemi HPV virüsüne karşı daha o yaştan ektive olur. Bu yaşta aşılama ile en yüksek antikor seviyesine ulaşılır. Antikor seviyesi ne kadar yüksek olursa, korunma da o kadar yüksek olur.
    Aşı 6 ay içerisinde 3 adet enjeksiyon şeklinde uygulanır. 2.doz birincisinden 2 ay sonra, 3.doz ise ikincisinden 4 ay sonra uygulanır.
    Aşı Neden 3 Doz Uygulanıyor? Neden 3 doz uygulandığı bilinmemektedir çünkü ne kadar antikor düzeyinin HPVden yeterli korunmayı sağladığı bilinmemektedir.
    Erken klinik testlerde araştırmacılar kadınlarda her 3 dozda da, antikor düzeylerinin yükselmeye devam ettiğini gözlemlemişlerdir.
    Antikor düzeyi aşı olmayı bıraktığınız zaman ister istemez düştüğünden dolayı, yıllarca HPVden korunabilmek için yüksek antikor düzeyleri ile başlamak mantıklıdır. Zamanla, 3 doz aşı gerekli olmayabilir veya yıllar sonra kuvvetlendirici bir aşının gerekliliği keşfedilebilir. Bunlar, konuyla ilgili şu anda bilinemeyen bazı detaylardır.
    Cinsel Olarak Aktifseniz, Aşının Yine de Yararı Var mıdır? Evet. Klinik testlerde aşı, bazılarında bir veya daha fazla HPV tipi geçirmiş olan cinsel aktif 26 yaşında ve genç kadınlarda etkili olmuştur. Rahimağzı kanseri aşısı daha önce bunlara maruz kalmamışsanız; tip 6, 11, 16 ve 18 HPV virüslerini engeller. Bu zamana kadar ne kadar çok kişiyle birlikte olmuşsanız, 6, 11, 16 ve 18 de dahil olmak üzere, HPV tiplerinden birine maruz kalma riskiniz de o kadar fazladır.
    Bazı uzmanlar 18 – 26 yaş aralığındaki kadınları doktorlarıyla cinsel geçmişleri üzerinde konuşmaları konusunda teşvik etmektedir böylece aşının yararlı olup olmayacağına karar versinler.
    Aşının Riski veya Yan Etkisi Var mı? Rahimağzı kanseri aşısı güvenlidir. Amerikada 16 milyondan fazla doz satılmıştır. En yaygın şikayet aşı yerinde ağrıdır. Düşük dereceli ateş ve gribe benzer semptomlar da görülebilir. Bazen aşılanmadan sonra özellikle ergenlerde baş dönmesi ve bayılma da gerçekleşebilir. Ancak, yan etkiler genelde hafiftir.
    Ancak, bazı ciddi yan etkiler de bildirilmiştir. Ciddi allerjik durumlar, felç gibi nörolojik durumlar, beyinde şişkinlik hatta ölüm gibi. Neredeyse tüm yan atkilere ilişkin raporlar aşılanmanın kendisinden değil; zamanlamasıyla ilgili gözükmektedir.
    Tüm yeni aşılarda olduğu gibi, bunda da gözlemleme hala devam etmektedir. Aşı olan bayanlar aşılanma sonrası 15 dakika kadar bayılma ve allerjik reaksiyonu önlemek için ayağa kalmamalıdır.
    Aşı Sonrası Smear Testine Hala Gerek Var mı? Kesinlikle var; ve bu çok önemli bir nokta. Rahimağzı kanseri aşısı smear testinin yerine geçemez. Düzenli yapılan muayene ve smear testleri kadın sağlığı açısından son derece önemlidir.

     

    Prof. Dr. Fatih ŞENDAĞ

  • Pap smear testi nedir?

    Pap smear testi nedir?

    Pap Smear testi,rahim ağzı kanserlerinin kansere dönüşmeden erken safhada yakalanmasını sağlayan,jinekologlar tarafından yapılan ,ucuz,kolay ,ağrısız bir testdir. Pap-smear testi olarak da adlandırılır.
    Smear alınması oldukça kolaydır.Ağrı ve acıya neden olmaz.Jinekolojik muayene sırasında vajinal spekulum takıldıktan sonra serviks gözle görülür,plastik bir fırça ile rahim ağzından ve vajinadan ayrı ayrı sürüntü alınır.İki ayrı cam üzerine yayılır.Alkol veya sprey yardımı ile tesbit edildikten sonra incelenmek üzere patolojiye gönderilir.
    Smear alınmadan çnce 2-3 gün içinde vajinal tablet kullanılmamış olmalı,1 gün öncesinde cinsel ilişkide bulunmamış olmalıdır. Smear testi cinsel hayatı başlamış her kadının yılda bir kez yaptırması gereken bir testdir.Ayrıca gerektiğinde hamilelik sırasında da yapılabilir.Smear testinde patoloji saptanırsa daha sık aralıklarla tekrarlanması gerekebilir.
    Smear testinde yanlış değerlendirme oranı % 25 dir.Patoloji var olduğu halde % 25 vakada sonuç normal gelebilir.
    Smear testi 50 yıldan fazla bir zamandan beri yapılmaktadır.Pap-smear testi 1950 lerden 1990 lara kadar rahim ağzı kanserlerinden ölüm oranını % 70 azaltmıştır.Ve bu oran bugünde daha azalmaya devam etmektedir.
    Son yıllarda kullanılmaya başlanan sıvı bazlı ince yayma teknikleri ile yapılan smear testinin duyarlılığı daha fazladır.Hatalı negatiflik oranı % 4-5 civarındadır.Thin-prep denilen teknikle yapılan smear testi ile ayrıca HPV tipleri de araştırılmaktadır.HPV enfeksiyonun son yıllarda hızla artması sonucu smear testi daha fazla önem kazanmıştır.
    ANORMAL SMEAR SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
    ASCUS
    ASCUS önemi bilinmeyen anormal hücreler olması anlamını taşır.ASCUS demek mutlaka hücre bozukluğu olacak anlamını taşımaz.ASCUS olanların % 55 inde hücrelerde bozulma vardır.ASCUS raporu gelirse smear 3 kez 4 er ay arayla tekrarlanır.Bu arada enfeksiyon tedavisi uygulanır.3 kez negatif sonuç gelirse smear yılda bir kez smear testi yapılır.Smear tekrarı yaptırılmak istenmiyorsa kolposkopik biyopsi uygulanır.Ayrıca HPV DNA testi yapılarak sonuca ulaşılabilir.Menapozda ASCUS saptanırsa östrojen tedavisi sonrası tekrar smear yapılır.Tekrar ASCUS gelirse kolposkopik biyopsi yapılır.ASCUS luların % 55 inde HPV vardır.Bunlarında % 5-15 inde orta veya ağır CIN 1 denilen hücresel bozulmaya rastlanır.ASCUS da biyopsi yapılanların % 0,01-0,2 kanser hücresi bulunur.
    ASC-H denen ve ağır hücre bozukluğu anlamını taşıyan smear testlerinde ise % 40-50 CIN 2 veya 3 yani orta ve ağır düzeyde hücre bozukluğuna rastlanır.
    ASCUS takibinde son yıllarda direkt HPV tip tayini yapılması daha çok önerilmektedir.HPV negatif ise gelecek 2 yıl içinde ciddi hücresel bozulma olasılığı % 1,5 olduğu için yıllık smear takibi yeterlidir.HPV müsbet ise ve yüksek riskli tipi mevcut ise kolposkopik biyopsi ile takibe devam edilir.
    ASC-H var ise % 35-100 HPV müsbet bulunur.ASC-H durumlarında %40-50 CIN 2-3 görülür.Bu nedenle ASC-H ise kolposkopik biyopsi ve sonucunda CIN 2-3 yok ise 1 yıl sonra smear ve HPV taraması yapılır.CIN 2-3 varsa tedaviye başlanır.
    LGSIL ( LOW GRADE SQUAMOZ İNTRA EPİTELYAL LEZYON )
    LGSIL düşük dereceli hücre içi squamoz lezyon varlığı demektir.LGSIL varsa kolposkopik biyopsi yapılır. % 70 inde CIN 1,%18 inde CIN 2-3 görülür. Nadiren kanser hücresi görülür.
    CIN 1
    CIN 1 saptanan hastaların %11-13 kısmı sonraki 2 yıl içinde CIN 2 ve 3 e geçer.Hastalığın ilerleme hızı HPV tipine göre değişir. HPV 16 saptanmışsa hastaların % 40 ında ilerleme gözlenir.Diğer onkojenik tiplerin varlığında % 10 ilerleme saptanmıştır.CIN 1 çıkan hastaların yoğun izlenmesi önerilmektedir.Kolposkopik izlemin yeterli olmadığı düşünülüyorsa LEEP işlemi uygulanmaktadır.Kolposkopi yeterli ise CIN 1 de hasta 6. ve 12. ayında smear ve kolposkopi ile izlenir.Bu izlemlerde HGSIL saptanırsa direk LEEP yapılır.
    HGSIL (HIGH GRADE SQUAMOZ İNTRA EPİTELYAL LEZYON )
    HGSIL olan hastaların %97 sinde CIN 2-3 görülür.Bu nedenle bu hastalarda kolposkopik biyopsi yapılır. sonucuna görede tedaviye başlanır.

    Op. Dr. Ayşe DARAMA tarafından yazılmıştır.

  • Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri

    Rahim ve yumurtalık kanserinden sonra en yaygın 3. jinekolojik kanser türü olan rahim ağzı kanseri en çok 35-44 yaş arası kadınlarda görülmektedir (%24.9). Bu yaş aralığını sırasıyla 45-54 yaş (%24.2), 55-64 yaş (%17.6) ve 65-74 yaş (%10.7) takip etmektedir. 35 yaş öncesinde görülen rahim ağzı kanseri tüm rahim ağzı kanseri vakalarının %13.8’ini oluşturmaktadır.

    İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü dünyada kadınlar arasında kanser ilişkili ölümlerin başında gelen ve geç fark edildiğinde kurtulma ümidi az olan rahim ağzı kanserine savaş açtı.

    Asır’dan Tansu Edip Gökbudak’ın haberine göre bu kapsamda 2015 yılı içinde 65 bin kadına rahim ağzı kanser taraması yapıldı.

    Taramadan geçirilen ve sonucu pozitif çıkan 2 bin 945 kadın daha ileri tetkikler için hastanelere yönlendirildi.

    Rahim ağzı kanserinde erken tanı konulduğu takdirde ilk 5 yıllık süre içinde kadınların hayatta kalma oranı yüzde 92’lere yükseliyor. Öte yandan hastalık yüzde 20 oranında 65 yaş üzeri kadınlarda teşhis edilirken, en sık 30 ile 50 yaş arasındaki kadınlarda görülüyor.

    Taramalar Aile hekimleri, Toplum Sağlığı Merkezleri ve her ilçede bulunan KETEM’lerde (Kanser Erken Teşhiş ve Tarama Merkezi) ücretsiz yapılıyor.

  • Kadınlar için hayati önem taşıyan testler

    Kadınlar için hayati önem taşıyan testler

    Erken teşhisin hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde çok büyük bir etken olduğunu belirten uzmanlar kadınlar için hayati önem taşıyan testleri sıralıyor ve bu testlerin ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor. İşte kadınların hayatını kurtaran testler…

    Erken teşhis birçok hastalık için büyük önem taşıyor. Sağlıklıyken belirli periyotlarda belirli kontrolleri ve testleri yaptırmak vücudumuzda sinsice ilerleyen bir hastalığı haber verebilir. Birçok hastalığın tedavisinde erken teşhis büyük önem taşıyor ve tedaviyi mümkün kılıyor. Bunun için de belli periyotlarla doktor kontrolünden geçmek ve testler yaptırmak gerekiyor. Bu tür testleri ilk yaptırmaya başlandığında, hangi yaşta olunursa olunsun, kan grubu ve hepatit testlerini yaptırmalı. Hepatit B ve C ise ülkemizde önemli bir sorun. Birçok kişi bu hastalıkları taşıdığını bilmeden yaşıyor, bu nedenle hem bulaştırıcı olmaya devam ediyor hem de tedavisinde geç kalıyor. Ayrıca kesin bir tedavisi de bulunmuyor. Ancak hepatit B’den aşı ile korunmak mümkün. Bu testleri yaptırmalı ve hastalığı geçirmemişsek, bağışık ve taşıyıcı değilsek, aşı programına dâhil olarak kendimizi koruma altına almalıyız.

    Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Dâhiliye Bölümünden Uz. Dr. Deniz Şahin Şimşek, kadınlar için hayati önem taşıyan testleri sıralıyor.

    40 yaş altı herhangi bir şikâyeti olmayan sağlıklı kadın; yılda bir kez dâhiliye muayenesi: Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, sigara-alkol kullanımı, gözden kaçan şikâyetler, aile öyküsü değerlendirilir. Fizik muayenesi yapılır. Tetkikler değerlendirilir. Açlık kan şekeri, kolesterol, trigliserid ölçümü ile kan yağlarının durumunun değerlendirilmesi, böbrek, karaciğer fonksiyon testleri, tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesi, mide-bağırsak sistemi incelemeleri, kan sayımı, tam idrar tahlili, akciğer grafisi, istirahat EKG’si ve karın organlarını değerlendirmek için tüm batın ultrasonografisi önerilir.

    Kadın doğum muayenesi ve vajinal smear: 18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her kadın yılda bir kez pap smear testi yaptırmalı. Bu test sayesinde rahim ağzı kanseri, çok erken safhada teşhis edilebiliyor. Her ay adet bitiminde kendi kendini elle meme muayenesi. 40 yaşına kadar 3 yılda bir doktor muayenesi ve gerekirse meme ultrasonografisi. 40 yaşından önce mamografinin tanısal bir değeri bulunmamaktadır.

    40 yaş üstü herhangi bir şikâyeti olmayan sağlıklı kadın yukarıdaki incelemelere ek olarak;

    Daha çok 40′lı yaşlardan sonra görülen gut hastalığının teşhisi için kanda ürik asite bakılması ve özellikle menopoz sonrasında kalsiyum vs.’nin değerlendirilmesi için kan elektrolitleri (sodyum, potasyum, kalsiyum) bakılması.

    Gastroskopi ve kolonoskopi: Mide-bağırsak sisteminin değerlendirilmesi için 40 yaşından itibaren 50 yaşına kadar her 5 yılda bir, 50 yaşından sonra her 3 yılda bir yaptırılmalı.

    Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilere, 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi; ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.
    Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle 2 yılda bir ölçüm önerilmektedir.

  • Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Hızla Yayılıyor

    Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Hızla Yayılıyor

    CİSED: “CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR KORKMAYIN, UTANMAYIN, KENDİNİZİ VE SEVDİKLERİNİZİ KORUMAK İÇİN ÖNLEM ALIN!”

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR HIZLA YAYILIYOR!”

    Bilinen en büyük gerçeklerden biri, pek çok insanın cinsel olarak aktif olmsına rağmen, seks hakkında çok az biliyor olmasıdır. Bu durum oldukça şaşırtıcıdır. Özellikle Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH) hakkında çok yanlış olan ama doğru bilinen cinsel mitler (hurafeler, yalanlar) var. Genellikle cinsel ilişki yoluyla insandan insana bulaşan mikroorganizmaların (mikrop) neden olduğu genital yol (üreme organları) enfeksiyonları CYBH olarak adlandırılır. CYBH’lar virüs, bakteri ve parazitlerden kaynaklanıyor veHPV, Siğil, Uçuk, HIV (AİDS), Hepatit B, C, Bel Soğukluğu, Frengi gibi hastalıklar sadece cinsel yolla bulaşmıyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada geldiğine işaret ettiği CYBH’lar hakkında bilgiler verdi ve bu hastalıklar hakkında bilinen en çarpıcı cinsel mitlere açıklık getirdi. İşte en çok doğru bilinen yanlışlar:

    CYBH’LAR HAKKINDA EN ÇARPICI CİNSEL MİTLER…

    • CİNSEL MİT 1- CYBH’LAR VAJİNAL VE ANAL SEKSLE BULAŞIR, ORAL SEKSLE BULAŞMAZ!
    • CİNSEL MİT 2- CYBH’LAR CİNSEL ORGANLARA DIŞARIDAN BAKILDIĞINDA ANLAŞILIR!
    • CİNSEL MİT 3- CYBH’LAR TEDAVİ EDİLDİKTEN SONRA TEKRAR AYNI HASTALIĞA YAKALANILMAZ!
    • CİNSEL MİT 4- PREZERVATİF CYBH’LARA KARŞI %100 KORUMA SAĞLAR!
    • CİNSEL MİT 5- CYBH’LAR SADECE UMUMİ TUVALETLERDE BULAŞIR!
    • CİNSEL MİT 6- CYBH’LAR SADECE HAYAT KADINLARINDAN BULAŞIR!
    • CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR HIZLA YAYILIYOR!

    CYBH’ların hızla yayıldığına dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Oral seksin CYBH’ları önlediğine, vajinal ve anal seksin ise önlemediğine dair olan yanlış inanç çiftlerin kafasını karıştırıyor. Halkımız bu mite asla inanmamalıdır. Kasık ve genital bölgenin temizliğine önem verilmezse CYBH’ların pek çoğu oral seksle bulaşabiliyor. Örneğin; pek çok insan klamidya ve gonore (bel soğuklu) enfeksiyonları kapabiliyor. Aynı şekilde, pek çok insan görünüşte herhangi bir şeye benzetemediği ya da nedenini bilmediği uçuk veya kabartılı hastalıklara yakalanabiliyor. Bu tür enfeksiyonlara yakalanan bir kişi oral seksle genital herpes kapmış olabilir. Bu nedenle kasık bölgesinin temizliğine dikkat etmek oldukça önemli. CYBH’ları önlemek için önce temiz olmak ve hijyen koşullarına uymak, daha sonra vajinal ve anal seks yaparken mutlaka kondom yani prezervatif kullanmak gerekiyor. Birden fazla partnerle gerçekleştirilmeyen, genital organların ve kasık bölgesinin temizliğine dikkat edilerek yapılan oral seks, vajinal ve anal sekse göre CYBH’ların bulaşması açısından daha güvenlidir, ancak düşükte olsa oral seksle hastalık bulaşma riski vardır. Bu nedenle gerektiğinde oral seks yaparken de prezervatif takılmasında fayda var.” dedi.

    CYBH’LARI DIŞARIDAN BAKILARAK ANLAŞILMAZ…

    CYBH’ların cinsel organlara dışarıdan bakılarak anlaşılamayacağına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Aslında, CYBH hakkında vajina ya da erkek cinsel organına dışarıdan bakılarak kesin bir hastalık taraması yapılamaz, ancak bazı hastalıkların belirtileri bir hekim tarafından fark edilebilir. CYBH’larda (HPV, AİDS, klamidya, vb.) genellikle başlangıçta herhangi bir belirtiye rastlanmaz ama son derece bulaşıcı da olabilirler. CYBH’lardan korunmak için, tek eşli ya da partnerli bir yaşam tercih edilmeli, yeni birlikteliklerde karşı tarafın bu konuda sorgulanmalı ve yeni bir cinsel ilişkide ise prezervatif kullanılmalıdır. Ayrıca hastalık bulaşan kişilerin cinsel ilişkide bulundukları kişileri uyarmaları hem kendilerinin hem de karşı tarafın tedavisini sağlamaları gerekiyor. Evlerde ise diğer bireylerin aşılanarak korunması, hastalık taşıyan kişilerin hijyenik ürünlerini (Makas, jilet, diş temizliği aletleri) atması veya her kullanımdan sonra dezenfekte etmesi de çok önemli.” dedi.

    KORKMAYIN, UTANMAYIN, ÖNLEM ALIN…

    CYBH’lardan herhangi birine yakalanmış birinin bir daha aynı enfeksiyona yakalanabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Yıldız; “Bugün için 40’dan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık olduğu biliniyor. CYBH’lar tedavi edildikten sonra, korunmasız cinsel ilişkilerden veya kontrolsüz kan nakillerinden sonra hastalık tekrar aynı kişiye bulaşabiliyor. Diğer bir değişle, vücut CYBH’lara karşı bağışıklık kazanmaz. Tedavi edilmeyen partnerden tekrar bulaşma riski vardır. Bu nedenle,partnerinde test ve tedavi sürecine girmesi şart. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korkmayın, utanmayın, kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için önlem alın.” dedi.

    PREZERVATİF TAM KORUMA SAĞLAMAZ…

    Prezervatifin kişiyi CYBH’lardan koruduğunu ama %100 korumadığına dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Prezervatif koruma sağlıyor fakat güvenliği garanti edilemez. Çünkü bazı mikroplar prezervatiften geçmese de deri parçaları veya genital kıllı bölgelerde bulunabiliyor. Örneğin; Herpes virüsü prezervatif varken bile geçebiliyor. Bu bilgiyle amacımız prezervatif kullanımını baltalamak değil. Prezervatifin yine de kullanılması şart. Ancak pek çok kişi prezervatif kullanımında da hatalar yapıyor. Örneğin; cinsel ilişkiye başladıktan sonra prezervatif takanların oranı %51, sekse başlarken prezervatif takıp, ilerleyen dakikalarda çıkaranların sayısı %45’dir. Bunlar CYBH’ları artıracak hatalardır. Buna ek olarak paketleme ya da son kullanma tarihini geçmiş prezervatif kullanılması da diğer hatalardır.” dedi.

    CYBH’LAR SADECE SEKS YOLUYLA BULAŞMIYOR…

    Umumi tuvalette seks yapıldığında CYBH kapılacağı, başka mekânlarda kapılmayacağına dair yanlış inancın gençleri kötü etkilediğine dikkat çeken CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “CYBH’lara neden olan mikroplar insan vücudu dışında uzun süre yaşayamazlar. Bu mikropların bulaşması için kan teması veya cinsel temas gerekiyor. Eğer kalça ya da genital bölgede herhangi bir kesik ya da açık yara yoksa ve tuvalete korunmasız herhangi bir cinsel temas yapılmıyorsa CYBH’lar kişiye bulaşmaz. Ayrıca CYBH’lar sadece seks yoluyla bulaşmaz. CYBH’lar kan ve ten temasından, başkasının kullandığı tuvaletten, iç çamaşırından, ıslak yüzeylerden kişiden kişiye geçebiliyor. Hepatit (Sarılık) ve Siğil (HPV) virüslerinin çok hızlı bir şekilde bulaşıyor. Bazen cinsel temas olmasa bile, mikroplar deri çatlaklarından, hasta birinin kullandığı tırnak makası, diş fırçası, jilet gibi hijyenik kullanım ürünlerinden, hamam, sauna gibi ıslak yüzeylerden ve tam steril edilememiş cerrahi, diş ve dövme aletlerinden, manikür pedikür işleminden rahatlıkla bulaşabiliyor. Hatta HIV enfeksiyonu, hepatit B, sifiliz (frengi), gonore (bel soğukluğu), herpes (uçuk) ve klamidya adı verilen hastalıklar gebelik süresince veya doğum sırasında anneden bebeğine de bulaşabiliyor.” dedi.

    CYBH’LAR SADECE HAYAT KADINLARINDAN BULAŞMIYOR…

    Cinsel hayatı olan herkesin, hastalıklardan korunma yöntemlerini bilmesi gerektiğinin altını çizen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak; “Eskiden CYBH’ların sadece hayat kadınlarından bulaştığına inanılırdı. Ancak CYBH’lar sadece hayat kadınlarında bulunmaz, korunmasız seks yapan herkes bu hastalıkları taşıyabilir veya bulaştırabilir. Sonuç olarak basın bültenimizin amacı vatandaşlarımızı seksten vazgeçirmek ya da korkutmak değil. Eğer kişiler cinsel aktivite sırasında prezervatif ya da başka önleyicileri doğru ve tutarlı bir şekilde kullanıyorsa, olması gereken önlemleri alıyor demektir. Böylece tüm risklerin farkında olunur. Sağlıklı ve mutlu cinsel yaşamın anahtarı doğru karar alma, tek eşli olma, kişinin kendisini ve partnerini korumasıdır.” dedi.

  • Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulvada (rahimde) kaşıntı sorununu her kadın hayatı boyunca en az bir kez yaşamaktadır. Bu nedenle, rahimde kaşıntı kadın hastalıklarında rastlanan problemlerin en başında gelmektedir. Peki nedir bu rahimde kaşıntı? Nasıl oluşmaktadır, tedavi süresince neler yapılması gerekir, hastalığın ciddiyet boyutu ne kadardır? Günümüz kadınları tarafından merak edilen tüm bu sorunlara makalemizde cevap vererek açıklığa kavuşturmuş olacağız.

    Rahimde kaşıntı genital hastalıklar içerisinde en yaygın olarak görülenler arasındandır. Rahimde kaşınma bulgusunda en sık görülen vaka vajinal mantar enfeksiyonudur. Vajinal mantar enfeksiyonun birtakım ayırt edici belirtileri vardır. Özellikle de yaz aylarında sıcağında etkisiyle aşırı derecede rahatsızlık veren bu kaşıntı, ve beraberinde vajinanın aşırı derecede kötü kokması (ekşimsi ya da bayat balık kokusu), yoğun alarak gelen peynirimsi kıvamda beyaz akıntılar vajinal mantar varlığına işaret eder. Ayrıca, idrar yaparken yanma ve kızarıklık, cinsel ilişki esnasında acı hissetme ve kaçınma da vajinal mantar enfeksiyonun belirtilerindendir.

    Vajinal mantar enfeksiyonu oluşmasına yol açan birtakım yanlış uygulamalar vardır. Örneğin, genital bölgede epilasyon işleminin doğru bir şekilde ve düzenli olarak yapılmaması, günlük olarak iç çamaşırının değiştirilmemesi, adet dönemlerinde uzun süre aynı pedin kullanılması, genital bölgenin ph dengesinin bozacak duş jelleri ve sabunla temizlenmesi, çok dar ve saten iç çamaşırları giyme, yanlış bir şekilde taharetlenme ve hamilelik kadınlarda vajinal mantar oluşmasına yola açabilen faktörlerden yalnızca birkaçıdır.

    Vajinada Kaşıntı ve Tedavisi için tıklayınız!

    Kadın hastalıkları uzmanları tarafından ultrason ya da enfeksiyon bölgesinden doku parçacıklarının alınması yoluyla bulunmaktadır. Tedavi süresince doktorun önerdiği mantar karşıtı kremlerin düzenli olarak kullanılması büyük önem taşır. Ayrıca, kadının partneri varsa, onun da mantar karşıtı kremlerden kullanması gerekir. Yani çiftler beraber bu tedaviyi uygulamalıdırlar. Vajina mantar enfeksiyonu hem cinsel yaşamı hem de kadının sağlığını olumsuz yönde etkilediği için mutlaka doktora gitmekte fayda vardır. Tedavi edilmediği sürece başka hastalıklara yol açabilmekte ve bebek sahibi olunmasına bir engel teşkil etmektedir.

    Vajinal mantardan korunma için kadınlar neler yapabilir? Öncelikle iç çamaşırların pamuklu olmasına özen gösterilmeli ve mümkün olduğunca her gün değiştirilmelidir. İç çamaşırlarının ütülenmesi de gerekir. Genital bölgenin ph dengesini bozacak parfüm, kokulu sabun ya da duş jelleri kullanılmamalıdır. Çünkü zaten vajina kendi temizliğini kendisi yapabilmektedir. Hijyenik kurallar çerçevesinde genital bölgenin temizlenmesi önden arkaya doğru olmalıdır. Genital bölgeye düzenli olarak epilasyon ihmal edilmemelidir. Genital bölgenin ıslak ve nemli kalmamasına dikkat etmek ve cinsel ilişki sonrası vajinal bölgenin suyla yıkanması önemlidir. Çünkü arta kalan menilerin de mantar enfeksiyonuna yol açabilme olasılığı vardır. Ayrıca, karbonhidratlı yiyecekler ve aşırı şekerli gıdalardan uzak durulursa, mantar enfeksiyonu riski aza indirgenmiş olur.

    İlgili Konular ;
    Jinekoloji
    Vajinal Mantardan kurtulamıyorum
    Ud Yeri Kaşıntısı
    Vajinal Mantar Enfeksiyonu

  • Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri

    Hemen hemen her kanser tipi kontrolsüz ve anormal hücre çoğalmasından meydana gelir.

    Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri de bu şekilde rahim ağzındaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması sonucunda meydana gelir. Her kanser türü gibi rahim ağzı kanseri yaşamı doğrudan tehdit eden kanser türlerindendir.
    İstemsizce ve kontrolsüzce çoğalan rahim ağzı hücreleri için erken tanı ve tedavi her hastalıktaki gibi çok önemli bir yere sahiptir. Eğer erken tanı ile farkedilemez ise tedavi için geç kalınıp rahmin alınması gerekebilir. Bu da hasta olan bayanımızın doğurganlığını elinden almak demektir.
    Bazı durumlarda tedavi edilse dahi bayanın doğurganlığını son bulabilir.

    Belirtileri nelerdir ?

    Çoğu durumda hastalığın en son safhalarına kadar herhangi bir belirti vermeyen rahim ağzı kanseri genellikle hastalık aşamasında,

    – Kasık ağrılarına sebep olur
    – Cinsel ilişki sonrası kanama meydana getirebilir.
    – Adet dışı anormal vajinal kanamalara sebep olabilir.
    – Vajinal akıntıların düzenini ve sıklığında değişiklikler gösterebilir anormal boyutlara taşıyabilir.

    Rahim ağzı kanseri tedavisi nasıldır ?

    Hastalığa yakalanan bayanın sağlık durumu, yaşı, hastalığın safhası gibi önemli etkenler göz önünde bulunarak tedavi şekli seçilmektedir. Tedavi şekli hemen hemen her kanser türünde ki gibi kemoterapi ile başlar ancak hastalık yayılma safhasında ise cerrahi müdahale ile hastalık bitirilebilmektedir.

    Neden oluşur ?

    HPV denilen virüsün birkaç tipinden olduğu saptansa da genel olarak bir sebep, sonuç hala belirgin olarak saptanamamıştır. Rahim ağzı kanseri HPV denilen bu virüsün belirli versiyonlarından oluşmakta ve sağlığı hatta yaşamı tehdit edici bir hal alabilmektedir. HPV denilen bu virüsün pek çok çeşidi vardır ve genellikle vajinal siğil hastalıklarına sebep olan virüstür. Rahim ağzı kanseri hemen hemen her bayan için tehlikeli bir hastalık olabilmektedir. Dünya üzerinde meme kanserinden sonra kadınlar üzerinde sık görülen 2. Kanser çeşididir. Bu sebeple vajinal muayenelerinizi aksatmamamız ve sürekli bu hususa dikkat etmeniz önemle tavsiye edilir.

    İlgili Konular ;

    – Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl teşhis edilir?
    – Rahim ağzı kanseri neden olur?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl tedavi edilir?
    – Rahim ağzı kanserinden nasıl korunabiliriz?