Etiket: progesteron hormonu

  • Progesteron hormonu nedir?

    Progesteron hormonu nedir?

    1 ) Progesteron nedir?

    Kadınlarda ön hipofiz tarafından salgılanan, lutein yapan hormonun (LH) kontrolü ile beraber yumurtalıklar tarafından salgılanan, insan ve diğer canlılarda adet  döngüsü, hamilelik ve embriyogenez de önemli etkiye sahip olan cinsiyet ve steroit hormonudur

    Progesteron  hormonu, her ay rutin olarak rahmi hamileliğe hazırlayan bir başka kadınlık hormonudur. Ayın ikinci yarısı itibari ile progesteron sayısı bir iki gün içerisinde yükselir ve düzenli bir şekilde görülen adet kanaması ile beraber düşer.

    Kullanılan doğum kontrol hapları, progesteronun sentetik formlarıdır. Progesteron bir nevi yumurtalıkların salgılamış olduğu bir cinsiyet hormonudur. Ön hipofiz tarafından salgılanan lutein yapıcı hormonun kontrolü ile beraber üretilir. Progesteron genel etkenlerini kadının cinsel organlarında belli eder.

    Östrojen hormonunun özelliklerini bastırarak, östrojen ile beraber bir takım değişimlerin meydana gelmesine sebep olur. Döl yatağı, uterus kas dokusunun uyarılarını en az seviyeye indirerek, kasılmasını güç hale getirir. Bu sayede, bu salgının artmasına destek olur.

    Düşük tehlikesinin olduğu durumlarda, erken kalınan hamilelikte kimi zamanlar progesteron az olması durumu göz önüne alınarak, düşüğü engellemek amacı ile az oranda progesteron ilaçları (duphaston ve progestan gibi) doktorun önerisi ile beraber kullanılmaktadır.

    2 ) Progesteron ölçümü (tahlil) hangi durumlarda yapılır?
    Kısırlık tedavisi gören kişilerde, yumurtalık kapasitesine bakmak için: Progesteron seviyesinde düşüklük olması, yumurtlamanın meydana gelmediğini işaret eder. Ektopik gebelik (dış gebelik) teşhisinde yapılır.
    3 ) Progesteron kullanılmaması gereken durumlar nelerdir?

    1- Hamile veya emzirenler kadınlar

    2- Meme kanseri teşhisi konan kadınlar

    3- Depresif olanlar,

    4- Damar hastalığı bulunanlar

    5- Karaciğer hastalığı olanlar,

    6- Adet dönemi ile alakalı vajinal kanama var ise bu durumlarda Progesteron kullanılmamalıdır.

    4 ) Progesteron değerleri nelerdir?
    Progesteron değerleri, gerçekleştirilen tahlilin adet dönemi içerisinde uygulanan adet gününe göre değişkenlik göstermektedir. Adetin döneminin ilk yarısında bulunulması halinde, progesteron testi  yapılır ise,  progesteron değerleri diğer oranlardan daha değişik çıkar. Progesteron testi adet döneminin ikinci yarısında yapılır ise, sonuç daha farklı çıkmaktadır.

    5 ) Normal olarak kabul edilen değerler nelerdir?

    Erkek: 0.1-1 ng/ml
    Kadın:
    Faliküler Faz: 0.2-1.4 ng/ml
    Luteal Faz: 4-25 ng/ml
    Menopoz: 0.1-1 ng/ml

    6 ) Progesteron azlığının sebepleri nelerdir?
    Progesteron hormonunun değerlerinin az olmasına neden olan sebepler;

    • Hamilelik döneminde olunması
    • Adregenital sendrom
      Cushing sendromu

     

    7 ) Progesteron değerlerinin yüksek olmasının sebepleri nelerdir?

    Progesteron seviyesinin yüksek olmasına neden olan sebepler ise;

    • Turner sendromu
    • Yumurtlamanın gerçekleşmediği düzensiz adetler
    • Hipofiz besinleri

    8 ) Progesteron hormonunun kadın vücudunda yaptığı etkileri nelerdir?
    – Vajen epitelinde glikojen biriktirmesini azaltarak, bu nedenden dolayı vajinada pH oranı artar, alkali ortam meydana gelir. Progesteron etkisi ile beraber, hamilelik durumunda olduğu gibi, vajen epitelinde intermediate hücre hakimiyeti oluşur

    – Servikal mukusu kalınlaştırıarak  pH oranını azaltır ve asitleştirir. Bu durum hamilelik durumunu zorlaştırıcı bir etkidir.
    – Endometrium gland ile stromasında antiproliferatif etki gösterir.
    – Endometriumda östrojen reseptörün meydana gelmesini azaltır.
    – Göğüslerde lobüler ve alveolar doku gelişimini arttırır.
    – Ovulasyon (yumurtlama) gerçekleşmeden önce pozitif feedback etki ile FSH salınımını arttırır. Aksine LH üzerine negatif feedback etki oluşturur.
    – Progesteron termojenik bir hormondur ve kadınlarda oluşan yumurtlamanın ardından vücudun ısısındaki yükselmeden sorumludur.
    – Vücutta su ve tuzun biriktirilmesine sebebiyet verir.
    – Düz kaslarda gevşemenin oluşmasını sağlar. Bu sebepten dolayı hamilelikte safra stazı, reflü, kabızlık gelişir.

    8 ) Hangi durumlarda Progesteron ilaçları (progestin) kullanılır?
    – Hamilelik sırasında oluşabilecek düşük tedavisinde
    – Habitüel abortus
    – Preterm eylem (erken doğum) proflaksisi
    – İnfertilite (kısırlık) tedavisi ile birlikte IVF (tüp bebek) tedavileri
    – Adet düzensizliğinin tedavisinde
    – PCOS (Polikistik over sendromu)
    – Endometrial hiperplazi
    – Menstrüasyonu geciktirmek amacı ile
    – Katameniel epilepsi
    – Doğum kontrolar hapları ve 3 aylık iğneler içerisinde bulunura
    – Acil kontrasepsiyon amacı  ile
    – Amenore teşhisinde progesteron challenge tetkiklerinde kullanılır

    Kaynak: Progesteron Hormonu Nedir?

  • Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ERTESİ GÜN HAPLARI BİR DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ DEĞİLDİR!”

    Kürtaja sınırlama getiren yasal düzenleme üzerindeki tartışmalar hala devam ederken, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, gebelikten acil korunma yöntemleri arasında yer alan “Ertesi Gün Hapları” için başvuruların eskiye oranla arttığına dikkat çekti.

    “CİNSEL İLİŞKİ SONRASI HAPI” ADI DAHA UYGUN…

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe , Ertesi Gün Hapı kullanımında çiftlerin eğitilmesi gerektiğine dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ertesi Gün Hapı acil durumlar için kullanılması gereken, gebeliği önleme yöntemidir ve korunmasız cinsel ilişkiye girildikten sonra ilk 72 saat içinde kullanılmalıdır. İlişkiden sonra ne kadar erken alınırsa koruyuculuğu o kadar fazla olur. Ancak cinsel eğitimin olmadığı ülkemizde ertesi gün hapı sanki bir doğum kontrol yöntemiymiş gibi kullanılmaktadır. Oysaki sürekli kullanımda, yan etkileri oldukça fazladır ve sık kullanıldığında koruyucu etkisi azalır. Ertesi Gün Hapları, ilk 24 saat içerisinde kullanıldığında istenmeyen gebeliği %95 oranında önler. Çiftler prezervatif, doğum kontrol hapı ya da spiral gibi çağdaş doğum kontrol yöntemlerini kullanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın Ertesi Gün Hapları’nı ücretsiz verme kararı üzerinde konuşulması gerekiyor. Gençler ve çiftler eğitilmeden ve kamuoyu yeterince bilgilendirilmeden, bu uygulama yanlış sonuçlara yol açabilir, bilgilendirilme sonrası ise bu uygulama yalnız acil durumlar için doğru olabilir. Ayrıca, Ertesi Gün Hapları’nın adı yanlış konulmuş, ‘Ertesi Gün Hapı’ yerine ‘Cinsel İlişki Sonrası Hapı’ terimini kullanmak daha doğru olur. Çünkü çiftlerin çoğu, gerçekten bu hapın ertesi gün alınması gerektiğini sanıyor. Oysa ne kadar erken alınırsa, bu hapların etkisi o kadar fazla oluyor.”

    KAMUOYUNA YANLIŞ MESAJLAR VERİLMEMELİ!

    Ertesi Gün Hapları’nın kamuoyuna “Korunmayın, nasıl olsa gebeliği engelleyen haplar var!” şeklinde sunulmasının veya bu tür yanlış mesajların verilmesinin sakıncalarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Prezervatif yırtılması, alkollü korunmasız ilişkiler, dışarı boşalma gibi doğum kontrol yöntemlerinin uygulanmasındaki sıkıntılar veya tecavüz gibi istenmeyen ilişkilere maruz kalındığında ya da bir başka doğum kontrol yöntemi kullanılmakta iken aksilik olduğunda, ek yöntem olarak Ertesi Gün Hapları kullanılmalıdır.” dedi.

    KUSMA OLUNCA TEKRAR ALMAK GEREKİYOR!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör , Ertesi Gün Hapları’nın bir ay içerisinde alınan normal doğum kontrol haplarının içinde bulunan östrojen ve progesteron kadar yüksek hormon yüklemesine neden olacağını ve bu nedenlevücudun hormon dengesini bozacağına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ayrıca, Ertesi Gün Hapı’nı kullanan bazı kadınlarda baş ağrısı, baş dönmesi, göğüste gerilme, mide bulantısı ve nadir olarak görünen kusma gibi yan etkilergörülebilir. Bu sebeple dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü haplar içildikten sonra iki saat içinde bir kusma gerçekleşmişse, hapların tamamı ya da bir kısmı dışarı atılır yani etkisi azalır. Bu durumda Ertesi Gün Hapı’nın tekrar içilmesi gerekir. Görüldüğü üzere, normal doğum kontrol yöntemlerinden farklı olarak Ertesi Gün Hapları biraz ağırdır ve ayda en fazla bir kere kullanılmalıdır.” dedi.

  • Polikistik Over

    Polikistik Over

    Polikistik over nedir

    Polikistik over sendromu sebebi henüz kesin olarak aydınlatılamamış olan bir yumurtlama bozukluğudur. Normal olarak her ay çok sayıda yumurta yumurtalıkta gelişmeye başlar. Bunlardan en güçlüsü diğerlerini yok eder ve gelişimine devam eder. Polikistik overde ise bu düzende bir aksama olur. Bütün yumurtalar bir anda gelişmeye başlar ve hiçbiri tam gelişme düzeyine gelişemez ve orta boyda takılı kalırlar. Yumurtalığın içinde kalan bu yumurta kesecikleri aynı zamanda erkeklik hormonu da salgılandığı için polikistik over belirtileri gözlenir. Yumurtalıklara ultrasonla bakıldığında da orta boy tespih tanesi gibi kesecikler görülür. Yumurtalık dokusu, bu kistler sayıca arttığında “polikistik” yani çok sayıda kistik oluşum içeren bir yapıya dönüşür. Birçok kişi bu hastalığı adı nedeniyle kansere neden olacağı korkusu yaratır. Ancak polikistik overin yumurtalık kanseri ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

    poli=çok sayıda ; kistik= kist içeren ; over=yumurtalık dokusu

    polikistik over: “çok sayıda kist içeren yumurtalık dokusu”

    Polikistik Over Belirtileri

    Polikistik over sendromu kendini, düzenli yumurtlama olmaması ve buna bağlı olarak adet düzensizliği ve vücutta erkeklik hormonunun artmasının getirdiği bazı sonuçlarla gösterir. Erkeklik hormonunun fazlalığına bağlı olarak da deri yağlanır ve akneler oluşur, vücutta erkeksi tüylenme denilen dudakların üst kısmında ve yanaklarda tüylenme gözlenir. İleri aşamalarda ise göğsün ortasında, çevresinde ve karnın alt kısmı ile bacakların diz üstü kısımlarında tüylenme ortaya çıkar.

    Polikistik Over Nasıl Oluşur

    Polikistik over sendromu çok heterojen bir sorun olduğu için belirtiler de kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Yani her polikistik over hastasında adet düzensizliği ya da kıllanma görünmeyebilir. Ya da yılda iki üç kez adet gören polikistik over sendromlu hasta olabildiği gibi yılda on defa adet gören hastalar da olabilir.

    Polikistik Over Sebepleri

    Polikistik over sendromunun nedenlerine bakıldığında genetiğin ön plana çıktığını görüyoruz. Anneden geçebildiği gibi babadan da geçme ihtimali var. Genetik nedenli bir hastalık olmasından dolayı tedavi etmek hemen hemen imkansız olsa da, var olan sorunlara çözüm bulmanın elbette imkanı bulunuyor.

    Polikistik Over Sendromu

    Gelen bir hasta düzensiz adet görüyor ve belirgin bölgelerinde erkeksi tüylenme varsa tanı kolaylıkla konabiliyor. Ama biyokimyasal olarak da kanda gösterilebilecek bazı bulgular var. Bunların başında testosteron miktarı geliyor. Testosteron miktarının üst sınıra yakın ve üst sınırda seyretmesi gerekiyor. Bir başka androjen hormonu olan ve böbreküstü bezlerinden salgılanan DHEAS hormonunun düzeyine de bakılması gerekiyor. Eğer bu hormonların kandaki düzeylerinin yüksek olduğu gösterilirse tanı belirlenmiş oluyor. Ancak bu testlerin yapılması da şart değildir. Eğer bir kadın adet düzensizliği ve aşırı kıllanma ile geliyorsa aksi kanıtlanmadığı sürece bu durum polikistik overdir.

    Polikistik Over Tedavisi

    Polikistik over sendromu yaşayan kadınlar genellikle kıllanma, akne, adet düzensizlikleri ya da çocuk sahibi olamadıkları için hekime başvuruyor. Tedavi ise kadının bebek sahibi olmak isteyip istememesine göre şekilleniyor ve basamak tedavisi adı verilen adım adım gidilen bir tedavi şeması izleniyor. Eğer hasta çocuk istemiyorsa yapılacak birkaç nokta bulunuyor. Öncelikle adet düzenini sağlamaktır. Çünkü uzun süreli adet görmeyen bu kadınlarda östrojen tek başına rahim içine etki etmeye başlıyor ve sonuçta rahim kanseri riskini artıyor. İkinci nokta, tüylenmesini yok etmek oluyor ve bunun için de antiandrojenler kullanılıyor. Androjen düzeylerini en iyi düşüren şey de doğum kontrol hapları. Bu sayede hem adet düzeni sağlanabiliyor ve rahim kanseri riski azaltılıyor, hem de tüylenme azaltılabiliyor. Üçüncü nokta ise, insülin rezistansına bağlı olarak oluşan kilo sorununu dengeye sokmak oluyor. Eğer hastada insülin direnci saptandıysa bu direnci azaltan ilaçların kullanılması, karbonhidrattan yoksun diyet ve egzersiz kombinasyonu en faydalı tedavi olarak gösteriliyor.

    Polikistik Over Hamile Kalmak

    Eğer bir kadın çocuk istiyor ve polikistik over sendromu varsa burada yapılacak olan hastanın insülin direncini düşürmek ve yumurtlamasını sağlamak oluyor. Polikistik overli kadınların bir kısmında haplarla yumurtlama sağlanarak çocuk sahibi olmaları sağlanabiliyor. Ancak bir kısım hastada da bu haplar yeterli olmuyor ve bu noktada iğnelerle yumurtlatma işlemi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Eğer iğne yönteminden de yanıt alınmaz ise bu hastalarda aşılama ya da tüp bebek tedavisine geçiliyor.

    Polikistik Over Sonuçları

    Adet Düzensizliği : Yalnızca yumurtlama olduğunda üretilebilen progesteron hormonu üretiminin aksaması, adet döngüsünün uzamasına, yani adet gecikmelerine veya düzensiz adet kanamalarına yol açar.

    Tüylenme Ve Sivilcelenme : Çatlayamayan foliküller fazla miktarlarda testosteron (“erkeklik hormonu”) üretir. Kadında fazladan üretilen erkeklik hormonu tüylenme ve sivilcelenme gibi kozmetik sorunlar yaratır.

    Zor Gebe Kalma Veya Gebe Kalamama : Yumurtlama olmaması kadını zor gebe kalma veya gebe kalamama sorunuyla, gebe kalınması durumunda ise artmış düşük yapma riskiyle başbaşa bırakır.

    Şeker Hastalığı : Kan şekerinin düzenlenmesinden sorumlu olan insülin hormonu salgısının bu hastalıkta bozulması kilo alma sorununa veya ileri yaşlarda şeker hastalığına yakalanma riskinde artışa neden olur.

    Rahim Kanseri Riski : Uzun dönemde ortaya çıkabilen sorunlardan en önemlisi rahim iç tabakasını östrojen hormonunun kalınlaştırıcı etkisinden koruyucu özelliği olan progesteron hormonunun eksik kalması nedeniyle ortaya çıkan artmış rahim kanseri riskidir.

    Kalp Hastalıklarına Yakalanma Riski : Diğer bir uzun vadeli sorun da testosteron hormonunun sürekli olarak yüksek kalmasına bağlı olarak kan yağlarının seviyesinin yükselmesidir. Bu durum uzun vadede kadının çeşitli kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır.