Etiket: prezervatif

  • Seks Öncesi Bakım

    Seks Öncesi Bakım

    Sevişirken partnerinizin vücudundan yayılan kokular sizi nasıl etkiler?
    Pek de iyi hissetmezsiniz değil mi? O zaman seks öncesi temizliğe önem vermenizde fayda var…

    Cinsel bölgeleri, koltukaltı ve bacakları saran aşırı kıl-tüy yumaklarına ne demeli? Bu kıl yığınları da dokunma ve görme duyumuzu olumsuz etkiler. Buna bir de kıllı bölgelerin daha çok terlediği ve bakterilere davetiye çıkardığı gerçeği eklenirse, koku duyumuz da bu işe tepki gösterecektir! Sonuçta yaşadığınız cinsellik, keyiften çok eziyete dönüşür. Kafanız duyduğunuz kokulara, aldığınız tatlara yönelir ve dikkatinizi dağıtır.

    Temizlik çok basit!
    Oysa bedenimiz ve özellikle de cinsel bölgelerimiz için yapılacak temizlik çok basit, hatta su ve yumuşak bir sabundan ibaret. Koltukaltı ve genital bölgelerdeki tüylerin düzenli olarak kesilmesi ya da tümüyla alınması ve her gün duş yaparak deodorant kullanmak, vücudu koku oluşturan her türlü bakteriden arındırır. Genital bölgenin temizliği ve buradaki tüylerin kesilmesi, koku oluşumu ve kaşıntıyla birlikte enfeksiyon riskini de ortadan kaldırır. Koltukaltındaki tüylerin tıraş edilmesi ve her duştan sonra deodorant sürmek, bu bölgenin kokmasını ve kaşınmasını önler.

    Nasıl temiz olunur?
    Siz kendi bedeninizin temiz olduğunu biliyorsunuz. Ama partnerinizden pek emin değilsiniz. O halde sevişmeden önce, “Bir duş almaya ne dersin?” demek, pek zor olmasa gerek. Hatta bunu neden birlikte denemeyesiniz? Sabun, sünger ve sıcak su… Ancak bir kişiyi duş almaya ya da daha temiz olmaya teşvik etmek, her zaman kolay olmaz. “Ya kırılırsa?” endişesini bir türlü üzerimizden atamayız. Ancak cinsel yolla bulaşabilecek hastalıkları düşünerek partnerinizi önlendirmeniz şart. Aksi takdirde hem sevişmekten zevk almazsınız hem de bedeniniz enfeksiyona karşı tehdit altında olur.

    “Temiz” ne demek?
    Uzmanlar, erkeklerin ve kadınların genital temizliğinin farklı olması gerektiğini söylüyorlar.

    Kadınlar:
    Her gün duş almak ve vajinal temizliği ihmal etmemek, her gün külot değiştirmek, alınan önlemler arasında. Bebek sabunu veya asitli olmayan bir sabun ve sıcak su yeterli olabiliyor. İntim spreyler, özel vajinal duşlar ve talk pudrası ise vajinal enfeksiyonlara davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Kadınların cinsel organları, erkeklerinki gibi özel bir temizlik istemiyor. Tam tersi iç kısımlara doğru sabun ve özel jellerle temizlik yapıldığında, bölgenin mukozası zarar görebiliyor. Bu da enfeksiyonlara sebep olabiliyor. Uzmanlar, “Temizlik şart, ama vajinanın doğal dengesini bozmadan” diyorlar.

    Erkekler:
    Penisi temiz tutmak biraz gayret ve dikkat isteyen bir iş. Gerçi erkekler penislerini nasıl yıkamaları gerektiğini çok küçük yaşta öğreniyorlar. Ancak sünnetsiz erkeklerin daha özen göstermesi, derinin altında biriken bakterilerden kurtulmak için sıkı bir temizlik yapması gerekiyor. Sabun ve su, temiz tutmak için yetiyor. Sünnetli erkeklerin ise işi daha kolay. Ne de olsa altını temizlemeleri gereken bir deriyle yaşamıyorlar. O halde bu kadar basit olan temizlik kurallarını ihmal ederek niçin sağlığınızı ve cinsel mutluluğunuzu tehlikeye atasınız ki?

    En basit temizlik kuralları

    * Her sabah duş alın.

    * Her gün iç çamaşırı değiştirin.

    * Duştan sonra tüm vücudunuzu iyice kurulayın. Nem, bakteri oluşumunu hızlandırır.

    * Ayaklar insan vücudunun en fazla kokan bölgeleridir. Ayaklarınız bütün gün ayakkabı içinde kalıyorsa, sabah ve akşam yıkayın. Banyodan sonra parmak aralarını iyice kurulayın. Aşırı terleme varsa, talk pudrası ya da terlemeyi önleyici özel ayak spreyi kullanın.

    * Banyodan sonra deodorant sürün.

    * Genital bölgenizdeki t üyleri haftada bir keserek kısaltın. Aynı şekilde koltuk altındaki kılları jiletle ya da makasla keserek temizleyin. Ağda, epilasyon ve tüy dökücü krem, jilet ve makasa alternatif yöntemlerdir.

    * Genital organlarınızı tuvalet ihtiyacınızı giderdikten sonra mutlaka yıkayın. Duş alırken de sabunlu suyla temizleyin.

    Ağız sağlığına özel ilgi gösterin
    Cinsellik baştan başlayıp, ayaklara kadar inen bir bütündür. Tüm vücudunuz kadar ağzınızın temizliği ve sağlığı da cinselliği olumlu ya da olumsuz etkiler. Partneriniz sizinle öpüşmek istemiyorsa, bunun en önemli sebebi ağzınızın kokması olabilir. Özellikle partnerlerden birinin sigara içmemesi içen partnerin vücuduna ve ağzına sinen kokudan tiksinmesine sebep
    olabilir. Sigara içiyorsanız ağız sağlığınıza daha fazla özen gösterin ve sevişmeden önce mutlaka dişlerinizi fırçalayın.

    Erkeklerin bir tutkusu da uyanır uyanmaz sevişmek. Uzmanlar, sabah saatlerinde cinsel potansiyelin yüksek olduğunu doğruluyorlar. Ancak gece uyurken mide, yemek borusu, dişlerde ve gırtlakta kalan yemek artıkları ağıza gelip kötü kokulara ve mikroplara neden olabilirler. Öpüşmeyle, bu mikroplar karşı tarafa geçip çeşitli ağız mukozası hastalıklarına neden olabilirler.

    Ağız sağlığının doğru olarak yapılması için her yıl diş hekimine kontrole gitmekte fayda vardır. Dişler günde üç kez, her yemekten sonra, en gerideki dişler de unutulmadan, üstten
    ve içten iyice fırçalanmalı. Dişler fırçalandıktan sonra dişetlerini koruyan ve çürümeyi önleyen bir ağız suyuyla gargara yapmak da önemli bir adım.

  • 3 kadından biri doğru korunuyor!

    3 kadından biri doğru korunuyor!

    2011’de yapılan Kadın Sağlığı Araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de 3 kadından yalnızca 1 tanesi, modern ve geri dönüşlü doğum kontrol yöntemlerini kullanıyor

    Türk Aile Planlaması Derneği (TAP) Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu tarafından yapılan açıklamada ülkemizde her yıl 1.9 milyon gebelik oluştuğu ve bunların 550 bininin planlanmamış gebelik, 285 bini kürtajla sonuçlandığı belirtildi. Planlanmayan gebelikler, tüm dünyanın en büyük sorunlarından biri. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmaları, her yıl yaklaşık 40 milyon gebeliğin yüzde 30’unun planlanmadığını, yüzde 12’sinin ise kürtajla sonlandırıldığını gösteriyor.

    Türkiye Aile Planlaması derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu ; “Kürtaj bir aile planlaması yöntemi değildir. Bebek ve anne için en sağlıklı doğum aralığı 2 yıldır, bu aralık olduğunda bebek normal ağırlıkta oluyor, anomaliler azalıyor, bebek ölümleri engellenmiş oluyor, aynı şeyler annelerimiz için de geçerli, düşükler azalıyor, gebelikteki problemler azalıyor, sağlıklı doğuma ulaşma şansı artıyor. O nedenle doğumlar arasını 2 yılda tutmak, bebeği veanneyi sağlıkla mutlu sona ulaştırmak için, henüz gebelik oluşmadan kürtaj yerine etkin, modern aile planlaması yöntemlerini kullanmak ve lüzumsuz müdahalelerden kaçınmak büyük önem taşıyor” dedi.

    Prof. Şatıroğlu Türk kadınlarının doğum kontrol yöntemlerine yaklaşımlarının, yöntem kullanım alışkanlıklarının ve tercihlerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen Kadın Sağlığı araştırması ile ilgili de bilgi verdi. Araştırma sonuçlarına göre; 15-49 yaş grubundaki kadınlar tarafından Türkiye’de en çok kullanılan doğum kontrol yöntemi; % 22 ile bakırlı spiral. Bunu % 16 ile kondom takip ediyor.

    Modern ve güvenilir bir yöntem olan doğum kontrol haplarının Türkiye’de kullanım sadece %8 oranında. Bu oran; İran, Mısır, gibi ülkelerin bile oldukça gerisinde. Geleneksel bir yöntem olan ve gerçek bir korunma sağlamayan geri çekilme yöntemi, çoğu modern yöntemden daha fazla kullanılıyor( % 20 oranında). Ancak bu yöntem, aile planlamadığı halde gebelikle sonuçlanabiliyor. Hayatı boyunca geri çekilme yöntemiyle korunan 3 kadından biri, istemeden gebe kalıyor. Bu gebeliklerin bir kısmı da kürtaj ile sonuçlanıyor.

    Kadınların %40’ı ise, gebelik planlamadığı halde hiçbir korunma yöntemi kullanmıyor. Ne yazık ki bu gebeliklerin bir kısmı da kürtajla sonuçlanıyor. 20 ilde gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre;Kadınlar, korunmayla ilgili bilgi kaynağı olarak; jinekologlar (%40) kadar , yakın arkadaşlarına (%35) güveniyor.

    Araştırmada eşlerin doğum kontrol yöntemine etkisi sorulduğunda araştırmaya katılan kadınların %71’i, eşlerinin doğum kontrol yöntemi üzerinde etkisi olduğunu söylüyor. İlkokul mezunları arasında en sık kullanılan yöntem spiral iken, Lise ve Üniversite mezunlarının hemen hemen yarısının şimdiye kadar hiç korunma yöntemi kullanmadığı görülüyor. Kadınların çalışma durumları incelendiğinde, çalışan kadınlar doğum kontrol hapını tercih ederken çalışmayan kadınların bakırlı spiral kullanma oranının daha yüksek olduğu görülüyor.

    Riskli bir yöntem olan geri çekilme yönteminin, ilkokul mezunu kadınlar başta olmak üzere tüm kadınlar tarafından yaklaşık %20 oranında kullanıldığı görülüyor. Türk Aile Planlama Derneği olarak anne ve bebek sağlığı için gerekli olan tıbbi tavsiyelere uyarak, isteyenin istediği zaman ve istediği kadar gebe kalma hakkı olduğu evrensel insan haklarındandır inancı içinde çalışmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, korunma yöntemleri konusunda doktor tavsiyesinin doğru bilgiye ulaşma konusunda çok önemli olduğunu da sözlerine ekledi.

  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korkmayın, utanmayın, kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için önlem alın.

    – Genellikle cinsel ilişki yoluyla insandan insana bulaşan mikroorganizmaların (mikrop) neden olduğu genital yol (üreme organları) enfeksiyonları “Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar” olarak adlandırılır.

    Nasıl Bulaşır?
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ancak cinsel hastalığı olan birisiyle girilen cinsel ilişki sırasında ya da fiziksel temas sonucunda bulaşabilir. Doğal olarak birden fazla seks partneri olan kişiler, daha fazla risk altındadırlar.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kan yolu ile de bulaşabilir mi?
    HIV ( AIDS virüsü), hepatit B virüsü ve frengi mikrobu kanda da bulunduğundan cinsel ilişki dışında kan yolu ile de bulaşabilen hastalıklardır. Bulaşmada kontrolsüz kan nakli, steril ( mikroplardan arındırılmış) olmayan şırınga ve iğneler, kesici ve delici aletler de rol oynar. Damar içi uyuşturucu bağımlılarının kullandıkları şırınga ve iğneler ile bu hastalıkların bulaşma riski vardır.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların hangileri anneden bebeğine bulaşabilir?
    HIV enfeksiyonu, hepatit B, sifiliz (frengi), gonore (bel soğukluğu), herpes ve klamidyoz adı verilen hastalıklar gebelik süresince veya doğum sırasında anneden bebeğine bulaşabilir.

    Bu Hastalıklarda Her Zaman Belirti Olur mu?
    Cinsel temastan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için geçen süre (kuluçka süresi) hastalıktan hastalığa fark gösterir. Her zaman belirti olmayabilir. Bu süre günler ( bel soğukluğu ), haftalar ( klamidyoz,hepatit B ), aylar ( frengi ) ya da yıllar (AIDS) olabilir. Bazen de rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir. Özellikle kadınlarda bazen hiç belirti görülmez. Ancak, tedavi edilmediği sürece, belirtisiz enfeksiyonu olanlar, bilmeden hastalığı başkalarına bulaştırırlar.

    Belirtileri Nelerdir?
    – İdrar yaparken yanma, acıma, sık sık idrara gitme
    – Peniste, vajinada, makatta veya ağızda yaralar, siğiller ve içi su dolu kabarcıklar oluşması
    – Penis, vajina veya makattan akıntı olması.( Bu akıntı su gibi, süt gibi, beyaz, sarımtırak veya yeşil olabilir ve kokusu normal vajina akıntısından farklıdır.)
    – Kasık kıllarında, makatta veya vajina etrafında kalıntı
    – Kasıklarda şişkinlikler ve bezeler
    – Yumurtalıkların birinde veya her ikisinde ağrı
    – Karnın alt bölümünde ağrı
    – Cinsel ilişkiden sonra kanama

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bu belirtilerden biri ya da birkaçı beraberce görülebilir, ancak bunlar başka hastalılara da bağlı olabilirler. Tanı konması ve tedavi için cinsel yolla bulaşan bir hastalıktan şüphelendiğinizi söyleyerek doktora gitmelisiniz.

    Bu Hastalıkların Tedavisi Var mı?
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar tedavi edilebilirler. Ancak AIDS’in tedavisi yoktur. Ayrıca Hepatit B’den de aşı ile korunabilirsiniz.

    Tedavi Edilmezse Ne Olur?
    Eğer cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalanıp tedavi edilmezseniz bu ciddi sonuçlar verebilir. Kısırlık ya da kadınlarda dış gebelik gibi… Ayrıca bir cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanmak, AIDS (HIV) virüsünü almayı kolaylaştırır.

    Bu Hastalıklar Cinsel İlişki Dışında da Bulaşabilirler mi?
    Bu hastalıklardan birinin mikrobunu taşıyanlar gebelik veya doğum sırasında taşıdıkları mikrobu bebeklerine geçirebilirler.
    AIDS virüsü ve Hepatit B mikrobu taşıyan kişilerden kan nakli, steril olmayan iğnelerle kan alınıp verilmesi, tedavi yapılması, damardan uyuşturucu kullanımıyla (başkasının iğnesinin kullanılması ile) veya temiz omayan iğnelerle dövme yapılması, kulak delinmesi gibi yollarla bulaşabilir.
    Başkasının bardağını veya çatal kaşığını kullanmakla cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmazsınız.
    Ayrıca başkasının nefes ve öksürüğünden, onunla el sıkışmak ve öpüşmekle da bu hastalıklar bulaşmaz. Böcek ve sivrisinek ısırması, tuvaletlerden (klozet kapağından), yüzme havuzları veya hamamlardanda bu tür hastalıklar bulaşmaz.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan nasıl korunulur?
    – Cinsel ilişkide kondom kullanın.
    – Cinsel eş sayısının artmasının, hastalık bulaşma riskini de arttırdığını unutmayın.
    – Hastalık belirtisi olmadan da bulaşma olabileceğini unutmayın.
    – Alkol ve uyuşturucunun doğru ve sağlıklı düşünmeyi engelleyerek, cinsel ilişki sırasında olumsuz davranışlara neden olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
    – Size nakledilecek kanda gerekli testlerin yapılıp yapılmadığını sorun.
    – Başkalarının kullandığı şırınga ve iğneyi kullanmayın. Bir defa kullanılıp atılan şırınga ve iğne kullanılmasını isteyin.
    – Hamile iseniz, doğum öncesi dönemde düzenli sağlık kotrollerinizi yaptırın.

    Cinsel Yolla Bulaşan Bir Hastalık Olduğunu Düşününce Ne Yapmalıdır?
    Cinsel yolla bulaşan hastalık belirtilerinden kuşkulandığınızda muhakkak bir uzmana başvurun. Yakınmalarınız kaybolsa da, hastalıklar genellikle kendiliğinden iyileşmezler. Tedavi her zaman gerekir.

    Hangi hastalıklar cinsel ilişki yoluyla bulaşabilir ?
    Bugün için 40’ dan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık bilinmektedir. En sık rastlanılanları:
    – HIV enfeksiyonu ( AIDS )
    – Hepatit B
    – Bel soğukluğu ( Gonore )
    – Frengi
    – Klamidyoz
    – Kandidiyazis
    – Trikomoniyazis
    – Yumuşak şankır
    – Granuloma inguinale
    – Genital herpes
    – Lenfogranuloma venerium

    Doktora Gidin!
    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğunun tedavisi kolaydır. Laboratuar incelemeleri gerekebilir. Verilen tedaviyi, şikayetleriniz geçse bile tam uygulayın. Tedavi süresince cinsel ilişkide bulunmayın ya da ilişki olduğunda siz veya eşiniz kondom kullanın.

    Eşinizi ya da ilişkide bulunduğunuz kişiyi uyarınız: Hastalığın size bulaştığı andan sonra ve tedavi süresince hastalığı cinsel ilişkide bulunduğunuz herkese bulaştırabilirsiniz. Bu nedenle kontrol ve tedavi için geçmişte cinsel ilişkide bulunduğunuz insanları uyarmalısınız.
    Güvenli cinsel ilişki kurunuz: Cinsel yolla bulaşan hastalığı olmayan, başka biriyle ilişkisi olmayanlarla ve tek bir eşle cinsel ilişki kurmaya özen gösterin. Sizin tek eşiniz olabilir. Ama eşinizin başka eşi olmadığından da emin olunuz.
    Şüpheli her ilişkide: Başkasıyla cinsel ilişkiye girdiğini bildiğiniz ya da düşündüğünüz herkesle kurulan ilişki şüphelidir. Kondom(kılıf) kullanın. Güvenli cinsel ilişki için kondom kullanımıyla ilgili ayrıntılı bilgi edinin.

  • Kondom kullanımının püf noktaları!

    Kondom kullanımının püf noktaları!

    Kondomun (prezervatif) koruyuculuk oranı ön planda uygulama şekline, ikinci planda kondomun kalitesine bağlıdır. Bu nedenle kondom kullanımı her ne kadar basit gibi görünse de her çiftin dikkate alması gereken noktalar var…

    ♦ Her ilişki esnasında yeni bir kondom kullanılmalı ve orgazm sonrası çıkarıldıktan sonra penis başında az miktarda da olsa sperm bulunabileceğinden penis kadının genital sisteminden uzak tutulmalıdır.
    ♦ Kondomun seçimi çok önemlidir. Üzerinde üretim tarihi ve son kullanma tarihi bulunan ve spermisit içeren kondomlar tercih edilmelidir.
    ♦ Kondom yalnızca “tehlikeli” günlerde uygulandığında koruyuculuk oranı düşer. Bu yüzden kadın siklusun hangi döneminde bulunursa bulunsun mutlaka her ilişkide kullanılmalıdır.
    ♦ En sık yapılan hatalı uygulamalardan biri de cinsel ilişkiye kondomsuz başlanması ve hemen orgazm öncesi dönemde takılmasıdır. Bu durum istenmeyen gebeliklerin oluşmasına neden olabilir. Zira ejakulasyon olmasa bile erkekte uyarılma döneminde salgılanan sıvılarda az miktarda da olsa sperm hücreleri bulunmaktadır.
    ♦ Cinsel ilişkiye geçmeden hemen önce erkek cinsel organına uygun bir şekilde takılmalıdır. Her kondom tek kullanımlıktır.
    ♦ Kadında ya da erkekte lateks ve/veya kondomun içerdiği spermisit ajanlara karşı aşırı duyarlılık olması durumunda kullanılmamalıdır.

    Kondomun ne gibi avantajları vardır?

    ♦ Kondom kullanımının en büyük avantajı düzensiz cinsel yaşamı olan çiftler için en uygun korunma yöntemi olmasıdır. Ulaşılması kolaydır ve ucuzdur.
    ♦ Gebelikten koruması dışında AIDS, Hepatit B ve C virüsü ve HPV (genital siğil) dâhil tüm mikrobiyolojik etkenlerin cinsel ilişkide çiftin birinden diğerine bulaşmasını engeller. Bu özellik diğer korunma yöntemlerinin hiç birinde bulunmayan bir özelliktir. Ancak yukarıda sayılan enfeksiyon hastalıkların yanlızca genital temasla bulaşmadığı unutulmamalıdır. (Hepatit B’nin öpüşmeyle bulaşması, HPV’nin prezervatifin kapamadığı bölgenin enfekte bölgeye temasla bulaşması gibi).
    ♦ Kondom, kadında antisperm (sperme karşı) antikorlarının oluşmasını önleyebilir. Bu özellik kadında eşinin spermlerine karşı antikor oluşumuna bağlı infertilite tedavisinde yararlı olabilir.
    Kondom kullanımının riskleri var mıdır?
    ♦ Uzun süreli kondom kullanımının çiftlerde psikolojik kökenli cinsel işlev bozuklukları yaratabileceği söylenmesine karşın bu duruma ender rastlanır.
    ♦ Ender görülmesine karşın lateks alerjisi ciddi bölgesel belirtilere neden olabilmektedir.
    “Kondom kazaları…”

    Kondomun yırtılması:

    Uygun kullanımda çok ender görülür. Kondom yırtıldığında, özellikle nonoksinol-9 içermeyen kondom kullanımında gebelik riski ve cinsel yolla bulaşan hastalık etkenlerine maruz kalma riski kondom kullanmamış olanlardaki kadar yüksektir. Acil kontrasepsiyon uygulanması ve gerekirse enfeksiyondan korunmak için tedavi görülmesi amacıyla doktora başvurulması önerilir.

    Kondomun çıkartırken vajinada kalması:

    Bu durumda kadın ya da erkek dikkatli bir şekilde işaret ve orta parmaklarını vajinaya yavaşça sokup kondomu bulunduğu yerden çıkarmalıdır. Kondomun yırtılması esnasında ortaya çıkan riskler burada da geçerlidir.

    Gebelik oluşumu:

    Kondomun gebelikten korumada çok etkili bir yöntem olduğu söylenemez. Bu nedenle kondom kullanımıyla korunan çift, bir haftalık bir adet gecikmesinden itibaren ve/veya gebeliğe bağlı belirtiler oluştuğunda tanı amacıyla mutlaka en kısa zamanda gebelik testi yaptırmalı, ya da en ideali doktoruna başvurmalıdır.

    İlgili Konular ;
    Prezervatif
    Prezervatif alerjisine dikkat!
    Prezervatif Mi, Spiral Mi?
    Genital Enfeksiyonlardan Korunmanın 10 Altın Kuralı

  • Bel soğukluğu nedir ?

    Bel soğukluğu nedir ?

    Halk arasında “bel soğukluğu”, tıp dilinde ise “gonore” adıyla bilinen rahatsızlık, cinsel temas yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Cinsel temasın doğası gereği kadından erkeğe bulaşma daha az bir olasılıkken, erkekten kadına bulaşma olasılığı daha yüksektir.

    Erkekte Bel Soğukluğu

    Bakteri sıklıkla idrar yoluna yerleşir. Bulaşmayı takiben 2-8 günlük kuluçka süresinin sonrasında hastada belirtiler görülmeye başlar. İdrar yolunda sarı-yeşil renkli, çamaşırı ıslatacak kadar bol miktarda iltihaplı akıntı hastalığın tipik belirtisidir. Beraberinde idrarda yanma, sık idrara çıkma gibi idrar yolu enfeksiyonu bulguları da olabilir.

    Hastalığı kapan erkeklerin %80′inde bulgular görülür ancak %20′lik bir bölüm hastalığa yakalanmasına rağmen hiç belirti vermeyebilir. Bu durum hastalığın yayılması açısından önem taşır çünkü hastalar enfeksiyon geçirdiklerini bilmeden başka insanlara bulaştırabilirler. Hastalık tedavi edilmezse prostat enfeksiyonu, testis enfeksiyonu ve sperm kanalları enfeksiyonuna yol açarak kısırlığa neden olabilir, idrar yolunda darlıklar ortaya çıkabilir.

    Kadında Bel Soğukluğu

    Bel soğukluğu kadında genellikle cinsel organa yerleşir ve ilk bulguları sarı-yeşil kötü kokulu akıntı ve kasık ağrısıdır. Hastalığın vücutta var olduğu halde belirti vermemesi ya da hafif akıntıyla seyretmesi, yani gizli kalması erkeklere göre daha sık görülen bir durum olduğu için kadından erkeğe bulaşması yaygın görülen bir durumdur. Tedavi edilmezse üreme organlarına ve karın içi organlara kadar yayılabilir ve “pelvik enfeksiyon” adı verilen ağrılı, ateşli bir tablo ortaya çıkabilir. Komplikasyon olarak gebelikte düşük veya tüplerin tıkanması sonucu çocuk sahibi olamama sorunları nedeniyle erken tanı ve tedavi önem taşır.

    Hem Kadın Hem de Erkekte Bel Soğukluğu

    Cinsel davranış şekillerinin değişkenliğine bağlı olarak gonore bakterisi tipik olmayan yerleşimler de gösterebilir. Bunlar arasında ağız içi, boğaz ve makat bölgesi sayılabilir. Ayrıca kadın cinsel organının enfekte olması, bakterinin doğum sırasında bebeğe geçmesine ve göz enfeksiyonuna neden olur. Bu durum derhal tedavi edilmezse bebekte körlüğe yol açabilir. Hastalık erken tedavi edilmezse, özellikle vücut direnci düşük insanlarda bakteri kana karışıp eklem veya kalp zarına yerleşebilir ve buralarda enfeksiyon yaratabilir. Bu oldukça tehlikeli ve tedavisi güç bir durumdur.

  • Genital Enfeksiyonlardan Korunmanın 10 Altın Kuralı

    Genital Enfeksiyonlardan Korunmanın 10 Altın Kuralı

    Doktor aksini önermedikçe vajinanın içini yıkamaya yönelik üretilen hijyen ürünlerini kullanmamalısınız.
    Tuvalet sonrası temizlik önden arkaya (vajinadan anüse) doğru yapılmalıdır.

    Genital bölgenin kuru tutulmalıdır. Mantar ve diğer bakterilerin nemli ve sıcak ortamlarda daha kolay üremesi nedeniyle genital bölgenin kuru kalması önemlidir. İç çamaşırı günlük değiştirilmeli, naylon yerine pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli, dar pantolon, çorap ve iç çamaşırı kullanmamalıdır.

    İlişki sonrasında ve diğer tüm zamanlarda idrar yapma ihtiyacı ortaya çıktığında asla ertelenmemelidir.
    Tam hazır olunmadan (yeterli kayganlık oluşmadan) ilişkiye başlanmamalıdır. Bu önlem mekanik tahrişe meydan vermemek açısından çok önemlidir. Gerekirse doktor tavsiyesi ile kayganlaştırıcı ilaçlar kullanılabilir.

    Adet kanaması döneminde olan kadına iş yaşamında, sosyal aktivitelerinde hareket serbestliği sağlaması, denize girebilme imkânı vermesi için üretilen vajinal tamponların kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta tamponun sık sık değiştirilmesinin ihmal edilmemesidir. Vajinal tamponu yerleştirdiğiniz andan itibaren kanla temas sonrasında bakteriler hızla çoğalmaya başlar.

    Cinsel yolla bulaşan hastalık riski altında olan biriyle cinsel ilişkiye girileceğinde partnerden kesinlikle prezervatif kullanması istenmelidir. Unutulmamalıdır ki cinsel yolla bulaşan hastalıklar erkekten kadına daha kolay bulaşırlar.

    Ağda ve jilet, genital kılların giderilmesinde oldukça etkilidir. Ancak bu iki yöntem kıl köklerinin enfeksiyonunu kolaylaştırır ve genital bölgenin daha kolay tahriş olmasına neden olur. Genital bölge için geliştirilmiş aletlerden faydalanmak veya makas kullanmak özellikle genital bölgeleri enfeksiyona ve tahrişe duyarlı kadınlarda daha iyi bir seçenek olabilir.
    Klozet kapağının üzerine serilen tek kullanımlık kâğıtlar ülkemizde de giderek yaygınlaşmakta ve hatta büyük marketlerde bu kâğıtlar herkesin cebinde taşıması için uygun bir şekilde paketlenmiş olarak satılmaktadır. Bu kâğıtları mutlaka kullanmalı.

    Düzenli olarak jinekolojik muayeneden geçilmelidir.

    İlgili Konular ;
    Vajinal Temizlik İçin Numismed mi, Sebamed mi?
    Vajinal Temizlik!
    Kadın Hastalıkları

  • Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulvada (rahimde) kaşıntı sorununu her kadın hayatı boyunca en az bir kez yaşamaktadır. Bu nedenle, rahimde kaşıntı kadın hastalıklarında rastlanan problemlerin en başında gelmektedir. Peki nedir bu rahimde kaşıntı? Nasıl oluşmaktadır, tedavi süresince neler yapılması gerekir, hastalığın ciddiyet boyutu ne kadardır? Günümüz kadınları tarafından merak edilen tüm bu sorunlara makalemizde cevap vererek açıklığa kavuşturmuş olacağız.

    Rahimde kaşıntı genital hastalıklar içerisinde en yaygın olarak görülenler arasındandır. Rahimde kaşınma bulgusunda en sık görülen vaka vajinal mantar enfeksiyonudur. Vajinal mantar enfeksiyonun birtakım ayırt edici belirtileri vardır. Özellikle de yaz aylarında sıcağında etkisiyle aşırı derecede rahatsızlık veren bu kaşıntı, ve beraberinde vajinanın aşırı derecede kötü kokması (ekşimsi ya da bayat balık kokusu), yoğun alarak gelen peynirimsi kıvamda beyaz akıntılar vajinal mantar varlığına işaret eder. Ayrıca, idrar yaparken yanma ve kızarıklık, cinsel ilişki esnasında acı hissetme ve kaçınma da vajinal mantar enfeksiyonun belirtilerindendir.

    Vajinal mantar enfeksiyonu oluşmasına yol açan birtakım yanlış uygulamalar vardır. Örneğin, genital bölgede epilasyon işleminin doğru bir şekilde ve düzenli olarak yapılmaması, günlük olarak iç çamaşırının değiştirilmemesi, adet dönemlerinde uzun süre aynı pedin kullanılması, genital bölgenin ph dengesinin bozacak duş jelleri ve sabunla temizlenmesi, çok dar ve saten iç çamaşırları giyme, yanlış bir şekilde taharetlenme ve hamilelik kadınlarda vajinal mantar oluşmasına yola açabilen faktörlerden yalnızca birkaçıdır.

    Vajinada Kaşıntı ve Tedavisi için tıklayınız!

    Kadın hastalıkları uzmanları tarafından ultrason ya da enfeksiyon bölgesinden doku parçacıklarının alınması yoluyla bulunmaktadır. Tedavi süresince doktorun önerdiği mantar karşıtı kremlerin düzenli olarak kullanılması büyük önem taşır. Ayrıca, kadının partneri varsa, onun da mantar karşıtı kremlerden kullanması gerekir. Yani çiftler beraber bu tedaviyi uygulamalıdırlar. Vajina mantar enfeksiyonu hem cinsel yaşamı hem de kadının sağlığını olumsuz yönde etkilediği için mutlaka doktora gitmekte fayda vardır. Tedavi edilmediği sürece başka hastalıklara yol açabilmekte ve bebek sahibi olunmasına bir engel teşkil etmektedir.

    Vajinal mantardan korunma için kadınlar neler yapabilir? Öncelikle iç çamaşırların pamuklu olmasına özen gösterilmeli ve mümkün olduğunca her gün değiştirilmelidir. İç çamaşırlarının ütülenmesi de gerekir. Genital bölgenin ph dengesini bozacak parfüm, kokulu sabun ya da duş jelleri kullanılmamalıdır. Çünkü zaten vajina kendi temizliğini kendisi yapabilmektedir. Hijyenik kurallar çerçevesinde genital bölgenin temizlenmesi önden arkaya doğru olmalıdır. Genital bölgeye düzenli olarak epilasyon ihmal edilmemelidir. Genital bölgenin ıslak ve nemli kalmamasına dikkat etmek ve cinsel ilişki sonrası vajinal bölgenin suyla yıkanması önemlidir. Çünkü arta kalan menilerin de mantar enfeksiyonuna yol açabilme olasılığı vardır. Ayrıca, karbonhidratlı yiyecekler ve aşırı şekerli gıdalardan uzak durulursa, mantar enfeksiyonu riski aza indirgenmiş olur.

    İlgili Konular ;
    Jinekoloji
    Vajinal Mantardan kurtulamıyorum
    Ud Yeri Kaşıntısı
    Vajinal Mantar Enfeksiyonu

  • Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri

    Hemen hemen her kanser tipi kontrolsüz ve anormal hücre çoğalmasından meydana gelir.

    Rahim ağzı kanseri

    Rahim ağzı kanseri de bu şekilde rahim ağzındaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması sonucunda meydana gelir. Her kanser türü gibi rahim ağzı kanseri yaşamı doğrudan tehdit eden kanser türlerindendir.
    İstemsizce ve kontrolsüzce çoğalan rahim ağzı hücreleri için erken tanı ve tedavi her hastalıktaki gibi çok önemli bir yere sahiptir. Eğer erken tanı ile farkedilemez ise tedavi için geç kalınıp rahmin alınması gerekebilir. Bu da hasta olan bayanımızın doğurganlığını elinden almak demektir.
    Bazı durumlarda tedavi edilse dahi bayanın doğurganlığını son bulabilir.

    Belirtileri nelerdir ?

    Çoğu durumda hastalığın en son safhalarına kadar herhangi bir belirti vermeyen rahim ağzı kanseri genellikle hastalık aşamasında,

    – Kasık ağrılarına sebep olur
    – Cinsel ilişki sonrası kanama meydana getirebilir.
    – Adet dışı anormal vajinal kanamalara sebep olabilir.
    – Vajinal akıntıların düzenini ve sıklığında değişiklikler gösterebilir anormal boyutlara taşıyabilir.

    Rahim ağzı kanseri tedavisi nasıldır ?

    Hastalığa yakalanan bayanın sağlık durumu, yaşı, hastalığın safhası gibi önemli etkenler göz önünde bulunarak tedavi şekli seçilmektedir. Tedavi şekli hemen hemen her kanser türünde ki gibi kemoterapi ile başlar ancak hastalık yayılma safhasında ise cerrahi müdahale ile hastalık bitirilebilmektedir.

    Neden oluşur ?

    HPV denilen virüsün birkaç tipinden olduğu saptansa da genel olarak bir sebep, sonuç hala belirgin olarak saptanamamıştır. Rahim ağzı kanseri HPV denilen bu virüsün belirli versiyonlarından oluşmakta ve sağlığı hatta yaşamı tehdit edici bir hal alabilmektedir. HPV denilen bu virüsün pek çok çeşidi vardır ve genellikle vajinal siğil hastalıklarına sebep olan virüstür. Rahim ağzı kanseri hemen hemen her bayan için tehlikeli bir hastalık olabilmektedir. Dünya üzerinde meme kanserinden sonra kadınlar üzerinde sık görülen 2. Kanser çeşididir. Bu sebeple vajinal muayenelerinizi aksatmamamız ve sürekli bu hususa dikkat etmeniz önemle tavsiye edilir.

    İlgili Konular ;

    – Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl teşhis edilir?
    – Rahim ağzı kanseri neden olur?
    – Rahim ağzı kanseri nasıl tedavi edilir?
    – Rahim ağzı kanserinden nasıl korunabiliriz?

  • Korktuğumuz Halde Kondom Kullanmıyoruz

    Korktuğumuz Halde Kondom Kullanmıyoruz

    İstenmeyen gebelik ve AIDS, endişe edilen konuların başında gelse de prezervatif kullanımı oldukça düşük. Katılımcıların yüzde 71’i son kez seks yaptıklarında kondom kullanmadıklarını belirtiyor, üçte biri ise prezervatif alırken utanıyor.

    DKT International Türkiye’nin Fiesta için yaptığı araştırmaya göre; Türkiye’de her üç kadından biri ve erkeklerin neredeyse yarısı partnerlerini aldatıyor. Ayrıca her 100 kadından 35’i tek gecelik ilişki yaşadığını belirtirken, erkeklerde bu oran yüzde 61’e çıkıyor.

    Ankette ayrıca, cinsel ilişkiye girmek için aşkın gerekliliğine inanan erkeklerin oranı yüzde 18’de kalırken, kadınların yüzde 62’si cinsel birliktelik için aşık olmanın şart olduğunu düşünüyor. Ertesi gün ismi hatırlanmayan biriyle seks yapma oranı erkeklerde yüzde 28, kadınlarda ise yüzde 13.

  • Aids Korunma Yolları

    Aids Korunma Yolları

    İngilizce “Acquired Immune Deficiency Syndrome” baş harflerinin kullanımı ile kısaltılan ve dilimize “Kazanılmış (Edinilmiş) Bağışıklık Eksikliği Sendromu (EBES)” olarak çevrilebilen viral (virüs kökenli) kökenli bir hastalık tablosudur.

    Vücudun bağışıklık sistemini çökerten HIV virüsünün yol açtığı AIDS hastalığı dünyada her gün ortalama 16 bin kişiyi pençesine düşürmektedir. Hastalık kişilerde; bağışıklık sistemini çökerterek vücudu her türlü mikroba karşı dirençsiz bırakmaktadır.

    HIV virüsü taşıyıcılarda uzun yıllar sessiz kalıp hiç bir belirti vermeyebilir, diğer hastalıkların oluşumunu sağlayarak güçsüz kalan organizmayı sinsi bir şekilde yok eder.

    AIDS 25 – 44 yaşlar arasındaki erkeklerde birinci, kadınlarda ise üçüncü sıradaki ölüm nedenidir.

    Bulaşma şekilleri :

    – Enfekte kan ürünlerinin nakli veya enjektörlerin kullanımı

    – Prezervatif kullanmaksızın cinsel temas (vajinal veya anal sex)

    – Derideki bir çatlak veya açık yara ile temas eden enfekte vücut sıvısı

    – İyi sterilize edilmemiş aletlerle kulak delme, dövme (tatoo), piercing, diş çektirme, sünnet

    – Hamilelik, doğum, emzirme yollarıyla

    AIDS; sarılma, aynı bardaktan su içme veya yemek yeme durumlarıyla geçmez. Hastalıklı kişilerin sivrisineklerle teması da hastalığı yaymaz.

    HIV virüsü tükürükte de tespit edilmiştir ancak öpüşmeyle bulaşma riskinin pek olmadığı düşünülmektedir.

    Unutulmamalıdır ki, bir insanın sağlıklı görünmesi onun HIV taşımadığı anlamına gelmez.

    AIDS’in belirtileri zayıflamış bağışıklık sistemine özgü belirtilerdir. Bu yüzden bu belirtiler AIDS’in spesifik belirtileri değillerdir.

    Bunlar:

    – Günler veya aylar süren ateş
    – Gece terlemesi
    – İştah azalması
    – Uzun süreli yorgunluk hissi
    – % 10 dan fazla kilo kaybı
    – Eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı
    – Nedeni belirsiz , uzun süreli boğaz ağrısı
    – Nedeni belirsiz lenfadenopati (lenf bezlerinin şişmesi)
    – Uzun süreli ishal (diare)
    – Tekrarlayan enfeksiyonlar
    – Vücudun belli yerlerinde çıkan ve iyileşmeyen yaralar

    Tüm bu belirtiler daha bir çok viral hastalıklarda da görülebileceğinden ötürü kesin hastalığı kesin olarak ayırt etmez.

    Korunma Yolları

    Gerçektende aşağıdaki kurallara uyulursa bu hastalıklardan korunmak mümkündür .

    Tanımadığınız bir kişiyle cinsel ilişkide bulunmamak korunmanın en güvenli yoludur.

    Her türlü cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.

    Tek eşlilik (monogami) diye adlandırdığımız ” tek bir cinsel partnerin bulunması ” önemlidir.

    Cinsel partnerinizin geçmişinde böyle bir hastalık olmasa da korunma yollarını tercih edilmelidir. Bazen partneriniz size doğru söylemiyor olabilir .

    Cinsel ilişkiden önce partnerinizde olabilecek olası bulguları dikkatlice inceleyin, eğer ondan şüpheleniyorsanız veya partneriniz çok partnerli ise ilişkide bulunmayın.

    Eğer sizde bir CTBH varsa bunu partnerinize bildirin ve cinsel ilişkiden uzak durun.

    Hamilelikten korunmak için prezervatif dışı yöntemler uygulayan bayanlar bu yöntemleri her ne olursa olsun partnerine prezervatif kullandırmalıdır .

    Başkasıyla herhangi bir nedenle aynı enjektörü kullanmaktan kaçının.

    Kan ve kan ürünlerinin kullanımında dikkatli olunmalıdır.
    Temizlik şarttır. Başkasının özel aletlerini kullanmayınız, kendi özel aletlerinizi de kullandırtmayınız. Eğer bu aletleri kullanmak veya kullandırmak zorunda kalırsanız bir daha kendiniz kullanmadan önce kolonya veya alkolle dezenfekte ediniz.

    Şüphelendiğiniz durumlarda bir acilen doktora başvurunuz.

    Günümüzde AIDS’in tedavisi ile ilgili oldukça geniş boyutta ve maliyette çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadar bulunmuş ilaçlar, hastalığa yakalanmış kişilerde ancak yaşam sürelerini arttırabilmiştir.

    Henüz kesin bir tedavi şekli veya aşısı yoktur. O yüzden hastalığa yakalanmadan korunmak son derecede önemlidir.