Etiket: ortopedi

  • Refleks Sempatik Distrofi Nedenleri Ve Tedavisi

    Refleks Sempatik Distrofi Nedenleri Ve Tedavisi

    Refleks sempatik distrofi tedavisi alanında uzman ve deneyimli bir doktor tarafından yapılmalıdır. Yeni terimi ile CRPS (Complex Regional Pain Syndroma) olarak adlandırılmakta ve kompleks neuropatik ağrılar grubuna girmektedir. Refleks sempatik distrofi tanısı ve tedavi zor olan hastalıklardan bir tanesidir. RSD ortopedi travmalarından ya da ortopedik cerrahilerden sonra görülebilmektedir. Bu rahatsızlık ağırlıklı olarak kol ve bacaklarda görülmektedir. Yapılan araştırmalar kadınlarda erkeklere nazaran daha fazla görüldüğünü göstermektedir.

    Refleks Sempatik Distrofi Belirtileri Nelerdir?

    Refleks sempatik distrofi belirtileri ilk dönemlerde ağrılı bölgede ısı ve renk değişimi ile başlamaktadır. Hastalığın ilk dönemlerinde ödem ve yanıcı bir ağrıdan şikâyet edilebilmektedir. Bunun yanı sıra ağrılı olan bölgede hassasiyet hissedilmektedir.

    İlk dönemlerde giderek şiddetlenen ağrılarla kendini hissettiren bu hastalık tedavi edilmezse zamanla bütün vücuda yayılabilmektedir. Eklemlerde fonksiyon kaybına sebep olabilmekte atrofi gibi rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. Refleks sempatik distrofi ayak bileği ya da el bileği kırıklarından sonra çok sık görülebilmektedir. Refleks sempatik distrofi hastalık ilerleme süreci;

    1. Hastalığın başlangıç sürecinde oluşan zedelenmeye bağlı olarak ağrılı uyaranlar, sinir sistemine taşınmaktadır.
    2. Ağrılı bölgede zedelenmeler başlar ve bu zedelenmeler aşırı ağrıya sebep olur.
    3. Oluşan ağrılar damarlarda spazm, ağrılı bölgede şişme, eklemlerde hareket kaybına sebep olur.
    4. Sonuç olarak ödem, hareket kısıtlılığı, şiddetli ağrı oluşur.

    Refleks Sempatik Distrofi Nedenleri Ve Tedavisi | 1

    Refleks Sempatik Distrofi Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Refleks sempatik distrofi tedavisi için ilaç tedavisi, fizik tedavi ve egzersiz önerilmektedir. Çoğu zaman fizik tedavi ve ilaç ile desteklenen süreç tedavi için yeterli olmaktadır. İlaç tedavisinde;

    • Kas gevşetici kremler ve ilaçlar
    • Kortikosteroidler
    • Antidepresan ilaçlar
    • Analjezik ilaçlar
    • Antiromatizmal ilaçlar
    • Kalsitonin ve inhibitörleri kullanımı doktor tarafından önerilmekte olup tek tek ya da birlikte de kullanılabilmektedir.

    Önerilen egzersizler ile destek fizik tedavisi süreci ve ilaç tedavisi süreci birlikte devam ettirilmektedir.

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıklayın !

    Yel Girmesi Nasıl Geçer? Doğal Yöntemler Tıklayın !

    Yakı Bandı Nedir Ne İşe Yarar? Yakı Bandı Nasıl Kullanılır? Tıklayın !

    Omuz Kol Ağrısı Nasıl Geçer? Tıklayın !

  • Bel fıtığı cinsel yaşamı nasıl etkiler?

    Bel fıtığı cinsel yaşamı nasıl etkiler?

    Uzmanlar bel fıtığının cinsel yaşamı olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Ayrıntılar haberimizde…
    Bel fıtığı cinsel yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. Fizyorem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Gülçin Gülşen, tedavi edilmeyen ve ilerleyen bel fıtığının bir çok etkisi olduğunu söyledi. Bunlardan bir tanesi de cinsel yaşam… İdrar ve büyük abdest kaçırmalarına yol açan bel fıtığı hakkında her şeyi Gülşen’e sorduk.

    Bel Fıtığı ve Cinsel Yaşam!
    Fizyorem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Gülçin Gülşen, “bel ve boyun fıtığı tarifini, boynumuzdaki ve belimizdeki omurların arasında iki omurun birbirine sürtünerek aşınmaması için varolan yüzde seksen sıvıdan oluşan disklerin aşınarak omurlar arasında sıkışması ve taşması anlamına geldiğini söyledi. Bu olağandışı durum sonrası bel ve boyunda ağrı oluşacağını belirten Gülşen, “söz konusu boyun fıtığı ise boyundan kollara giden sinirlere bası varsa, kollarda uyuşukluk, karıncalanma, yanma şeklinde şikayetler olur. Bel fıtığı durumunda ise, bel hareketlerinde kısıtlılık, bel de güçsüzlük, bacaklarda güçsüzlük, uyuşmalar, karıncalanmalar ve kuvvetsizlikler başlar. Bel fıtığının tedavi edilmeyen ilerleyen dönemlerinde ise aşağıdaki sinirlere bası sonucu, idrar ve gaita problemleri ve hatta kişinin cinsel hayatını olumsuz etkileyen sonuçlar doğabilir.

    Günümüz çocuklarında erken yaşlarda bel ve boyun fıtıkları görülüyor. Eskiden çocuklar sokaklarda oynar, koşar, ağaca tırmanır, bisiklete binerdi. Dolayısıyla kas gelişimi vardı. Şimdi 3 yaşından itibaren bakıyoruz bilgisayar başında saatlerce oturan hareketsiz çocuklarımız var. Kasları gelişmiyor dolayısıyla. Ayrıca gerçek hayattan kopan bu çocuklarımız aynı zamanda mutsuz ve hareketsiz bir hayatın parçaları durumundalar.

    Stresin kas güçsüzlüğüne yol açtığını belirterek stres sonucu tıbbi olarak “kas spazmı” tabir edilen rahatsızlığı önlemek için mutlaka spor yapılmalı, kaslar güçlendirilmelidir. Bunun için de günlük yaşantıdan sporu eksik etmemek gerekir. İşimiz bir ofiste hareketsiz geçmekteyse, bel ağrılarımız varsa yaşam şeklimizde mutlaka spora, özellikle de yüzmeye yer vermeliyiz” dedi.

  • Halluks Valgus

    Halluks Valgus

    Halluks Valgus nedir?
    Halluks valgusta başparmağın 1. tarak kemiği üzerinde 2. parmak tarafına açılanması görülür. Tarak kemiği – parmak ekleminde yumuşak dokularda kontraktür ve kapsüler yapılarda uzama görülür. Başparmakta kemik çıkıntı gelişimi ve eklemdeki şekil bozukluğu ile başparmağın yük taşıma fonksiyonu azalır.

    Halluks Valgus (Ayak baş parmak çıkıntısı) yorumları için tıklayın…

    Gerçekten de yüksek ökçeli ayakkabıların hastalığın gelişiminde rolü var mıdır?Halluks Valgusa ne yol açmaktadır?
    Halluks valgus deformitesinde;
    • Aile hikayesi vardır. Halluks valguslu hastalarımızın büyük kısmında aile büyüklerinde de bu hastalık görülür.
    • Dar yüksek ökçeli ayakkabılar bir kısım hastada gelişimde rol oynarken bir grup hastada ise devamlı spor ayakkabısı gibi rahat ayakkabı giyimine rağmen hastalık görülebilmektedir.
    • Aşil tendonu kısalığı olan kişilerde de Halluks Valgus daha sık görülmektedir.
    • Ayağın ileri düzeyde içe basması, düz tabanlıkta Halluks Valgus ve diğer parmak şekil bozukluklarına neden olabilmektedir.
    • Eklemlerde gevşeklik normalin üstü hareket olduğu durumlarda da Halluks Valgusu görmekteyiz.

    Tanı da fizik muayene yeterli midir? Radyografi, MR, Ultrasonografi gibi ek tetkikler yapılmalı mıdır?
    Fizik Muayene son derece önemli olmakla beraber hastalarda ayak yere basarak ön – arka ve yan ayak grafileri çektirilerek radyolojik muayenede yapılır ki tüm bu verilerle halluks valgusun derecesi saptanıp hastaya uygulanacak operasyonun tipine karar verilir. Burada doğru karar vermek sonradan deformitenin tekrarlamasını engellemek için çok önemlidir.

    Tedavi cerrahi midir? Ameliyatsız tedavi mümkün müdür?
    İlk tedavi seçeneği ameliyat değildir. Tedavide;
    • Önü geniş rahat ve yumuşak ayakkabılar
    • Parmak arası makara
    • Halluks valgus gece ateli
    • Ayak arkı düşük olan hastalarda ortopedik tabanlık kullanımı önerilir.

    Ne zaman cerrahi yapılmalıdır?
    Tüm ameliyatsız tedavi yöntemlerine rağmen ağrısı devam eden ve ayak ağrısının günlük hayatlarını etkilediği hastalarda cerrahi tedaviye başvurulur.

    Nasıl bir cerrahi tedavi uygulanır?
    Cerrahi tedavi, hastalığın derecesi ve kemik deformitesinin görüldüğü bölgeye göre farklılık göstermektedir. Sıklıkla uyguladığımız operasyonlar tarak kemiğinin başparmağa yakın olan bölgesinde yapılanlardır.
    Bazı hastalarda tarak kemiğinin başlangıç yerinde operasyonlar yapılmaktadır ki bu hastalarda ameliyat sonrası erken basma için alçı uygulamaktayız.
    Hastaların bir kısmında Halluks Valgus ileri düzeyde eklem dejenerasyonu ile birlikte olmaktadır. Bu tip ileri dereceli hastalarımızda da tarak kemiği – başparmak ekleminde eklemi dondurma işlemi uygulamaktayız.

    Ameliyat sonrası ağrı çok oluyor mu?
    Ameliyattan hemen önce hastalarımıza uyguladığımız ayak bileği blok anestezisi sayesinde hastalarımız ameliyat sonrası normalde en fazla ağrı duyulan ilk 1 – 2 günlük süreyi ağrısız ve konforlu şekilde geçirmektedirler.
    Ne kadar süre hastanede kalıyorum?
    Ameliyat sonrasında hasta hastanede en fazla 1 gün kalır.
    Ne kadar süre yürüyemem?
    Ameliyat sonrası 2. – 3. saatte hastalar topuklarına basarak ya da özel ayakkabı kullanarak yürüyebilmektedirler.

    Deformite tekrarlar mı?
    Uygun operasyon seçimi ve gelişmiş cerrahi teknikler sayesinde halluks valgus deformitesinde tekrarlama neredeyse hiç görülmemektedir.

    Genel anestezi şart mı?
    Hayır şart değildir. Ayak bileği bloğu ya da spinal anestezi kullanılmaktadır. Ancak anestezi doktorlarımızın önerdiği durumlarda genel anestezi de uygulanmaktadır.

    Kaynak : posta

  • Menapoz döneminde karpal tünel hastalığına dikkat !

    Menapoz döneminde karpal tünel hastalığına dikkat !

    Bir geceyarısı başparmak, işaret parmağı, orta parmak ile yüzük parmağının yarısında uyuşma, ağrı ve duyu kaybıyla ortaya çıkar. Şiddetini artıran ağrı, el bileği ve önkoldan dirseğe doğru yayılarak dayanılmaz bir hal alır.

    İlk kez 1854 yılında Sir James Paget tarafından tanımlanan karpal tünel sendromu; erkeklerde yaş ile birlikte artarken kadınlarda menopoz döneminde zirveye ulaşır. Karpal tünel sendromunun sebeplerinin tam olarak bilinmediğini belirten Dr. Fzt. Şenbursa, kadınlarda erkeklere göre 3 kat daha fazla görüldüğünü söyledi.

    Yaygın kanının aksine, Mayo Klinik tarafından yapılan çalışmada, günlük ağır (7 saate kadar) bilgisayar kullanımının karpal tünel riskini arttırmadığını belirten Dr. Fzt. Şenbursa, tekrarlayıcı stres, travma, kırıklar, ödem, çıkık, diyabet, büyüme hormonunun aşırı salgılanması sonucu çıkan akromegali hastalığı, tiroid, obezite, romataid artrit, osteoartrit, gut, paget gibi bağ doku hastalıkları, tümörlerin, doğumdan kaynaklanan hastalıkların, kanamaların, gebelik gibi hormonel değişikliklerin ve ele yük bindiren ağır işlerin hastalığın oluşumunu tetiklediğini belirtti.

    Dr. Şenbursa, önkol ağrısı, uyuşma, karıncalanma, dirsek, omuz ve boyun ağrısı şeklinde ortaya çıkan hastalığın tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:

    3-5 seansta manual tedavi

    “Öncelikle karpal tünelin oluşma sebebine yönelik tedaviler yapılır. Hastalığın ağırlığına göre medikal ve cerrahi tedavi uygulanır. Hafif ağrısı olan hastalarda geceleri bileğe takılan bir bileklik ile birkaç haftada iyileşme sağlanabilir. Bileklik uygulaması, kişinin bileğini fazla kullanmasını kısıtlar ve özellikle gece oluşan ağrıyı engeller.

    Manuel tedavi en etkili sonuçları vermektedir. Manuel tedavi kas, eklem, bağ dokusuna direk olarak el ile uygulanan bir tekniktir. Elin iç kısmında ve göğüs bölgesindeki kaslar ve deri, derialtı dokusu gevşetilir. Hastalarda bu bölgelerde kısalma meydana gelmektedir. Median
    sinire yönelik manuel uygulamalar tedavinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Hastalar ilk seanstan itibaren ağrı ve uyuşmalarının azaldığını hissederler. Ortalama 3-5 seansta tedavi sonlandırılır.

    İyileşmeyen şikayetlerde cerrahi tedaviyi gerektirir. Ancak ameliyattan sonra çamaşır sıkma, kavanoz kapağı çevirme, el bileğini zorlama gibi durumlarda ameliyat başarısını önemli ölçüde azaltır.”

  • Bilgisayar başında çalışanların hastalığı

    Bilgisayar başında çalışanların hastalığı

    Bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, klavye ve mouse kullanımı nedeniyle el ve bileği olumsuz etkilenenlerde görülen Karpal Tünel Sendromu hastalığı çalışanları tehdit ediyor

    Hastalık kendini başparmak ile 2. ve 3. parmaklarda ağrı ve uyuşma şeklinde gösterebildiği gibi ileri durumlarda kuvvet kaybı ve kas erimesine de yol açabiliyor.

    Memorial Antalya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu, “Karpal Tünel Sendromu” adı verilen bu hastalık hakkında bilgi verdi ve korunma yollarını anlattı.

    Şikayetler gece ortaya çıkıyor
    Karpal Tünel Sendromunda şikayetlerin oluşumuna, başparmak ile 2. ve 3. parmakları hareket ettiren ve duyusunu sağlayan sinirin bilekten geçtiği tünel içinde sıkışması ve buna bağlı olarak normal görevini görememesi neden olmaktadır. Şikayetler özelikle yoğun geçen bir günde, saatler boyunca klavye ve mouse kullanımının ardından daha çok geceleri ortaya çıkar. Belirtiler; başparmak ile 2. ve 3. parmaklarda ağrı, sızlama ve uyuşma, ilerleyen durumlarda kuvvet kaybı ve el kaslarında erime ve incelme olarak kendini gösterir.

    Gelip geçici şikayetler devamlı hale gelir
    Başlangıçta şikayetler gelip geçici iken sonraları devamlı hale gelir ve kuvvet kaybı ortaya çıkar. Bu aşamada eşyaları taşıma ve tutmada zorlanma, tabak bardak düşürüp kırma gibi sakarlıklar olarak kendini gösteren durumlar ortaya çıkabilir. İleri vakalarda eldeki kuvvet kaybı ve his kaybı ile beraber başparmak tarafındaki kaslarda erimeler başlar.

    Şeker ve tiroid hastalarında görülme oranı daha fazla
    Şikayetlerin sorgulanması, muayene bulguları, EMG adı verilen bir tür sinir elektrosu çekilmesiyle % 95 oranında tanı konur. EMG’nin negatif olmasına rağmen hastalığın var olduğu durumlarda muayene bulguları ve şikayetlere bakılarak karar verilmesi gerekir. Bazı durumlarda boyun fıtığı ile karışabileceği için bu tetkiklere boyun MR’ı da eklenebilir. Diğer yandan Karpal Tünel hastalığının, diyabetik, romatoid artiritli ve tiroid hastalarında görülme olasılığı sağlıklı kişilere göre 4-5 kat fazladır. Gebelik sırasında da bilek çevresindeki dokularda kalınlaşma ve yumuşak dokularda ödem olduğu için % 20-30 gibi oldukça yüksek oranda geçici olarak hastalık ortaya çıkabilir. Sıklıkla tedavi gerektirmeden gebeliğin bitimi ile sonlansa da %15-20 oranında kalıcılık söz konusu olarak tedavi gerektirebilir.

    İleri vakalarda operasyon gerekebilir
    Tedavide bölgesel ağrı kesici ve ödem çözücü jellerin kullanılması faydalıdır. Bununla beraber sadece gece kullanılacak olan el-bilek atelleri ile sinir çevresine kortikosteroid enjeksiyonları son derece güvenli ve etkin tedavi sağlar. İlaç ve diğer tedavilere rağmen ağrı ve kuvvetsizlik yakınmaları devam eden ya da ilerlemiş hastalarda basit ve lokal anestezi altında yapılan yaklaşık 15 dakika süren ufak bir operasyon ile tam iyileşme elde etmek mümkündür. İki haftalık el istirahatı sonrası hastalar normal günlük yaşantılarına dönerler.

    Korunmak için…
    • Yoğun olarak eller ile iş yapılıyor ve çalışılıyorsa, gün içinde el-dirsek eklemleri dinlendirilmelidir.
    • Masa başı görevi yapanlar, gün içinde dairesel egzersizler ile eklemlerini rahatlatmalıdır.
    Bilgisayarda çalışırken bilek ve dirseğin altına yumuşak padler koyulmalıdır.

  • Zamanla cinsel isteksizlik sorunu başlar

    Zamanla cinsel isteksizlik sorunu başlar

    Karın bölgesinde oluşan fıtıkların en sık görülen türü olan kasık fıtığı ağrı oluşturarak günlük aktiviteleri sınırlamasının yanı sıra cinsel yaşamı da olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin, cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açmak gibi…

    Karın iç organların bir kısmının doğumsal veya sonradan oluşan zayıf noktalardan karın dışına çıkmasına fıtık deniliyor. Karın duvarı fıtıkları, yüzde 80 gibi rakamla en sık kasıkta ortaya çıkıyor. Her 100 kişiden 1-2’sinde görülen kasık bölgesindeki fıtık tedavi edilmezse zamanla büyüyebiliyor. Bunun sonucunda ağrı oluşturarak hayat standartlarını ciddi boyutlarda düşürebiliyor.

    Cinsel İlişkide Ağrı Nedeni

    Fıtık tedavi edilmezse büyüyor ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin ağır şeyler kaldırmak, öksürmek, ıkınmak, uzun süre oturmak ya da ayakta kalmak fıtık bölgesinde ağrıya neden oluyor. Fıtık aynı zamanda cinsel fonksiyonları da olumsuz etkiliyor. Örneğin her iki cinsiyette de cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açabiliyor. Ayrıca oluşan şişlik kişileri estetik yönden rahatsız ederek özgüven eksikliği oluşturabiliyor. Bu faktörlerin etkisiyle de zamanla cinsel isteksizlik sorunu başlayabiliyor.

    Hayatı Tehdit Edebiliyor

    Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gök tanı konduğunda fıtığın en yakın zamanda ameliyatla onarılması gerektiğini belirterek nedenlerini şöyle sıralıyor: “Çünkü geç kalındığında zayıf olan alan genişlediği için onarımı daha zor olduğu gibi fıtığın tekrarlama riski de artıyor. Ayrıca fıtığın içine giren bağırsağın boğulmasıyla, şiddetli ağrının yanı sıra delinme sonucu oluşan enfeksiyon gibi hayatı tehdit edebilecek komplikasyonlar oluşabiliyor. Bunun aksine erken tanı ve tedaviyle hasta kısa sürede normal hayatına dönebiliyor.”

    Aşırı Kilo ve Sigara Riski Artırıyor

    Fıtık herkeste görülebiliyor. Ancak; aşırı kilolularda, ileri yaştakilerde, bağ dokusu hastalığı olanlarda, sigara içenlerde ve diyaliz hastalarında risk artıyor. Kesi fıtıkları ise ameliyat yaralarının çeşitli etkenlerden ötürü tam iyileşmemesi nedeniyle zayıflamasına bağlı oluşuyor. b kolay teşhis ediliyor. Karın ön duvarı ya da kasıkta derinin altında bir şişlik ve dolgunluk fıtığın tipik belirtilerini oluşturuyor.

    Laparoskopik Yöntem Büyük Konfor Sağlıyor

    Fıtığın tek tedavisi var, o da cerrahi yöntem. Laparoskopik yöntemle uygulanan operasyonda karın bölgesi, içine özel bir iğne yardımıyla vücut için zararsız bir gaz olan karbondioksit verilerek şişiriliyor. Ardından karın duvarının uygun bir yerine 1 santim gibi küçük bir kesiden endoskop denilen ince bir teleskop benzeri alet sokularak karın içi görüntüleniyor. Endoskop bağlı olduğu kamera yardımıyla görüntüyü bir televizyon ekranına aktarıyor. Fıtık kesesi içine giren organlar yerlerine yerleştirildikten sonra sentetik bir yama zayıf olan yere tespit edilerek onarım tamamlanıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gök operasyonun fıtığın yerine ve büyüklüğüne göre 15 dakika ile 60 dakika arasında tamamlandığını belirterek, hastaların bir gün sonra taburcu olabildiklerini ve 3-5 günde de rutin işlerine dönebildiklerini söylüyor.

  • Çağımızın Hastalığı: Karpal Tünel sendromu

    Çağımızın Hastalığı: Karpal Tünel sendromu

    Karpal tünel sendromu medyan sinir üzerindeki bantın kalınlaşması ve tekrarlayıcı hareketlerin kombinasyonu neticesinde bilekte sinirin enflamasyonu sonucu ortaya çıkar. Özellikle 40-60 yaşlarındaki kadınlarda, piyanistler, kuaförler, bilgisayar operatörleri, bankacılar, dişçiler, heykeltıraşlar, ev hanımları gibi ellerini aşırı kulanan meslek gruplarında sıklıkla izlenir.

    Hamilelik, şeker hastalığı, tiroid hastalıkları, menapoz, bilekte kırılan yada yerinden kayan kemikler ve aşırı şişmanlık hastalığın görülme oranını arttırır. Eller ile cisimlerin sık ve şiddetli şekilde tutulması, bileğin bükülmesi ve artrit benzer şekilde görülme oranlarını arttırır.

    Bu şikayetlerin ilk ortaya çıkmasının ardından tedavi için zaman kaybetmeden başvurmak oldukça önemlidir. Başvurmak için ağrının aşırı artmasını, tahammül sınırlarını aşmasını beklemeyin.

    Cerrahi dışı konservatif tedavinin asıl amacı medyan sinir üzerinde tekrarlayan yaralanmaları bitirmek ya da azaltmaktır. Bu amaçla sinir üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak için bir bileklik ile bilek hareketleri kısıtlanabilir. Eğer bu işe yaramaz ise ödemi azaltmak için enflamasyon giderici ilaçlar yazılabilir veye bileğe kortizon enjeksiyonları yapılabilir. Ağrıları azaltmaya yönelik bir takım özel el ve bilek egzersizleri önerilebilir.

    Eğer hastalar istirahat, rehabilitasyon, veya diğer cerrahi dışı tedaviler ile ağrılarından kurtulamaz iseler median sinir üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak için farklı cerrahi teknikler uygulanabilir. En sık uygulanan teknik karpal tunel serbestleştirilmesi denilen ve açık ya da endoskobik yöntemler ile uygulanabilen yöntemdir. Açık cerrahide bilek bölgesine bir kesi yapılarak median sinir üzerine bası oluşturan bant kesilerek sinir serbestleştirilir. Endoskobik yöntemde ise daha ufak bir kesi yapılarak bir minyatür kamera ile tünel görüntülenir ve bant kesilir.

    Karpal tünel sendromuna yol açan nedenler?

    Aynı tür el hareketlerini sürekli olarak yapmak bu hastalığa yol açabilir. En çok el bileğini büküp sıkma tarzında iş yapanlarda görülmektedir. Bilgisayar kullananlar, marangozlar, et ve tavuk paketleyicileri, müzisyenler ve teknisyenler risk altındadır. Bahçe işleri, golf oynama, iğne ve oya işleri gibi hobiler de hastalığa yol açabilir. Karpal tünel sendromu, şeker hastalığı, romatizma, guatr gibi hastalıkların seyri sırasında da ortaya çıkabilir. Hastalık, gebeliğin son birkaç ayında yaygın olarak görülmektedir.

    Karpal tünel sendromundan korunmak, ellerimizin doğru kullanımı ile ilgili altın öğütler

    • El bileğinin uzun süreli ve güçlü şekilde aşağı-yukarı hareketlerinden, gergin şekilde parmaklarla bir şeyi tutmaktan (dikiş iğnesi gibi), bileği başparmak veya küçük parmağa doğru bükme hareketinden kaçın
    • Avuç içi yukarı bakacak şekilde yük taşımamaya özen göster
    • Bileği sıkı saran bantlardan (kol saati gibi) uzak dur
    • Aşırı soğuk veya korunmasız vibrasyondan kaçın
    • Telefon gibi sık kullanılan objeleri calışma sahanıza olabildiğince yaklaştır. Böylece aşırı uzanmaktan kaçın.
    • Araba sürerken, eşya taşırken direksiyonu çok sıkı tutma. Mümkün olduğunca eli dinlendir.
    • Daktilo ya da keyboard kullanırken elleri her 15 dk da bir dinlendir.
    • Boya fırçası, kalem, gazete, veya kitap türü cisimleri uzun süre tutmaktan kaçın
    • Eller kullanılırken vücüdun genel postürüde çok önemlidir. Çalışma alanının yüksekliği, otururken ya da ayakta iken bileklerin notral ya da hemen hemen düz pozisyonda kalmasına imkan tanıyacak şekilde düzenlenmelidir. Çalışma esnasında omuzların yeteri kadar serbest, dirseklerin konforlu bir şekilde yanlarda olmasına özen gösterilmelidir.
    • Oturma esnasında sırt ve bel iyi desteklenmiş şekilde ayaklar yere basmalıdır. Oturulan sandalye her bireyin kendisine göre ayarlanmalıdır.
    • Özellikle daktilo yazımı, keyboard kullanımı türü işlerde postür özellikle önemlidir. Doğru ayarlanabilir bir koltuk, yeterli ışık ve masa için uygun yükseklik yararlıdır.
    • Daktilo esnasında uzun süre, sık bir sekilde tuşlara basılır. Bu nedenle olabildiğince hafif şekilde tuşlara dokunmak önemlidir. Aşırı sert bir şekilde tuşlara basılması gereksiz yorulmaya neden olacaktır. Bu problemi aşmak için sıkca kısa aralıklar verilmesi yararlı olur. Aynı şekilde boyun, omuz ve kol adalelerinin rutin bir şekilde rahatlatılması da önemlidir.
    • El aletlerinin seçimi önemlidir. El aletinin tutulan kısmı elinizin büyüklüğü ile orantılı olmalıdır.
    • Elinizi yoğun şekilde kullanmanızı gerektiren yeni bir iş ögrendiğinizde, elinize bu yeni işe alışması için zaman tanıyın. Bu tıpkı bir atletin bir yarışa hazırlanmasına veya diğer atletik yarışmalara benzer. Ellerin istirahati için yeterli aralıklarla molalar verilmelidir.
    • Eğer eldiven giyiyorsanız ellere uygun ölçülerde olmalıdır. Çok büyük olursa objeyi tutmak için gerekli harcanacak güç daha fazla olacak, çok sıkı olursa elleri sıkıştıracaktır.

    Hamilelikte Karpal Tünele Sendromunun Oluşmaması İçin Önlemler

    Hamilelikte kaprpal tünel sendromu oluşmasını engellemek için bazı önlemler almak yarar sağlamaktadır:

    – Su tutulumunu azaltmak için tuz alımını kısıtlamak
    – El bileğinin uzun süre aynı pozisyonda tutulmaması
    – Düzenli aralıklarla el bileğini dinlendirmek
    – Uzun süre tekrarlayıcı karekterde hareketler yapmamak
    – Obesite karpal tünel sendromu için bir risk faktörü olduğundan kilo verilmesi
    – KTS’yi önlemeye yönelik egzersizler.

    İlgili Konular ;
    – Karpal tünel sendromu nasıl tedavi edilir?
    – Karpal tünel sendromu nasıl teşhis edilir?
    – Karpal tünel ameliyatından sonra nelere dikkat etmeliyiz?
    – Karpal tünel sendromundan nasıl korunabiliriz?

  • Nasırlar İçin Bitkisel Tedavi

    Nasırlar İçin Bitkisel Tedavi

    Nasırlar, kendisi küçük ama acısı büyük sorunlar.. Genellikle hatalı ayakkabı seçimi, kan dolaşımı yetersizliği nedeni ile oluşurlar. Ayak tabanları, topuklar, parmaklar ve parmak eklemlerinde sıkça görülürler. Yüzeysel olanlar nispeten daha az acı verse de içe ya da dışa bir piramit şeklinde büyüyen bu doku bozuklukları hayatı zindan edebilir.

    Nasırların tedavisinde beslenme yönteminin pek etkisi olmamakla birlikte dolaşımı bozacak ve tansiyonu arttıracak gıda alınmaması, vitamin ve minerallerin ihmal edilmeyerek bol sebze ve meyve yenilmesi önerilir.

    Nasırların hayati tehlike oluşturması söz konusu değildir. Ancak verdiği acı dayanılmazdır. Tabi şeker hastalarında durum biraz değişiktir. Kan dolaşımının bozulması ciltte yaralara neden olabilir ve şeker hastalarında cildin kendini yenileme süreci çok yavaş işler.

    Bir şeker hastalığı hastası, bazı problemleri karşılayacaktı, eğer onların eli veya ayaklarında mısır yüzeyleriyse. Kanın dolaşımı, daha çok probleme hangisinin sebep olduğu daha azdır. Orada, kaçınmış olabilen güçlüklerin şansları olabilir.

    Nasırın bitkilerle tedavisinden önce nasırlardan korunmak için neler yapacağımıza bakalım;

    Ayak nasırlarında ilk olarak nasır yaptığından şüphelenen ayakkabının giyilmesini kesmek gerekir. Genellikle ayakkabının giyilmesi durdurulunca nasır kendiliğinden düzelir. Ayaklar hergün yıkanmalı ve talk pudrası sürülmelidir. Dar ayakkabılar ve yüksek ökçe/ topuklar ayak basınçlarına neden olur, dolayısıyla nasır gelişir. Nasırlarda doğru çorap seçimi de önemlidir. Pamuklu ve çok sıkmayan çoraplar tercih edilmeli ve bu çoraplar hergün değiştirilmelidir. Ayaklar yıkanırken bir ponza taşı ya da ayak törpüsü ile temizlenirse nasırların oluşma ihtimali oldukça düşer. Ponza ve törpü uygulamasından sonra antiseptik bir madde ile ayak yıkanmalıdır. Ayakların yıkandıktan sonra krem sürülerek nemlendirilmesi de önemlidir. Çıplak ayakla kuma yürümek ponza gibi etki yaratır ve ölü derileri döker. Nasır oluşmaması için sürekli aynı konumda kalınmamalı arada bir duruş değiştirilmelidir. Nasırların en büyük nedeni yukarıda da söylediğimiz gibi basınçtır. Nasır oluşumunu önlemek için 2 çift ayakkabı edinilmeli ve bunlar hergün değiştirilmelidir. 2 gün üstüste aynı ayakkabıyı giymek pek çok ayak sorununa neden olur. Ayak tabanında nasır oluşmaması için sert tabanlı ayakkabılar giyilmemeli ve böyle ayakkabılarımız varsa yumuşak astarlarla desteklemeliyiz.

    Nasırları sökmek için kullanılacak tarifler ise şöyledir:

    Bir tutam meyankökünü öğüterek içine 1 çay kaşığı limon suyu eklenir ve bir hamur yapılır. Nasır olan bölge bu hamurla gece yatmadan önce acı vermeyecek kadar sertçe ovulur. Bir kaç gün devam edilmelidir.

    Taze bir limon dilimi nasırın üzerine bağlanır ve gece boyunca orada tutulur.

    Papaya meyvesinin suyu günde 3 defa nasırlı bölgeye sürülür.

    Bir ada soğanı kavrularak ya da fırında pişirilerek nasıra bağlanır. Gece kalır ve sabah çıkarılarak ayaklar yıkanır.

    Günde 2-3 kez incirden elde edilen sütle masaj yapılır. Bir süre devametmek gerekecektir.

    Tebeşir tozu bir kaç damla su ile hamur yapılarak nasırın üzerine bağlanır.

    Taze ananas dilimi bağlanarak gece boyunca tutulur.

    Bir pamuk parçası elma sirkesi ile ıslatılarak 10 dakika kadar nasırın üzerinde bekletilir. Bir kaç damla zeytinyağı sürülür ve kurumasu beklenir. Ayak hemen yıkanmamalıdır. Pamuklu bir çorap giyilerek bu şekilde bir kaç saat beklendikten sonra yıkanır. Bi hafta sonra nasır soyulacak duruma gelir.

    Ayak ılık tuzlu suda yıkandıktan sonra ponza ile ovulur ve saf hint yağı sürülür. Günde 3 defa tekrarlanır.

    Aspirine alerjisi olmayanlar 5 tableti ezerek yarım çay kaşığı su ve 3-4 damla limon suyu ile hamur yaparak nasıra bağlar ve bir kumaş ile iyice sarılır. 15 dakika sonra açılarak ponza ile hafifçe ovulur ve yıkanır.

    Nasırlar kesinlikle kesilmemelidir. Özellikle şeker hastası iseniz bu çok acı verici sonuçlara neden olabilir.