Etiket: orgazm

  • Erkeklerin 10 Hatası!

    Erkeklerin 10 Hatası!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “YAŞAMDAN ZEVK ALINMASINI SAĞLAYAN CİNSELLİK, ERKEKLERİN YAPTIĞI HATALAR SONUCU YARIM KALIYOR!”

    Cinsellik, insanın yaşamdan zevk almasını sağlayan en büyük gereksinimdir. Ayrıca bireylerin aldığı haz ve zevkin yanı sıra nesillerinin devamlılığı açısından da oldukça önemlidir. Cinselliği normal bir süreç olarak değerlendirmek her ne kadar zor ve karmaşık olsa da, araştırmalar sonucu belli başlı püf noktalara varılabilir. Yapılan anket çalışmalarının sonuçlarına göre, Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, erkeklerin yatakta yaptıkları en önemli 10 hatayı sizler için araştırdı…

    1-Ön sevişmeyi ihmal etmek

    “Önsevişme yaşayamadığım için orgazm olma süremde uzuyor. Haliyle partnerimde benden önce orgazm oluyor. Bende kendini kötü hissetmesin diye orgazm taklidi yapmaya mecbur kalıyorum…” Erkeklerin önsevişme yapmadan direk cinsel ilişki yaşamak istemelerinin kadınlar için büyük bir problem olmaya devam ettiğini ve bunun erkeklerin yatakta yaptıkları hataların en başında geldiğinin altını çizen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, “Ön sevişme yaşayamayan kadınların, boşalma ve orgazm süreleri uzuyor ve kendilerinden önce boşalan partnerlerinin kendilerini kötü hissetmemeleri için orgazm taklidi yapmaya mecbur kalıyorlar ve zamanla direk olaya giren erkeklerden nefret etmeye başlıyorlar. Eğer erkek bir kadının gönlünü fethetmek istiyorsa onu harekete geçirecek ön oyunları ilişkisine dâhil etmeyi öğrenmelidir” dedi.

    2-Sadece penisiyle kadını boşalacağını veya orgazma ulaştıracağını düşünmek

    “Sanki cinsel birleşme sırasında yapılan pozisyonları ve aktiviteleri tek başına gerçekleştiriyormuş gibikendi gayretiyle orgazm olduğunu düşünüyor. Tek başına orgazma ulaşıyor ya, bu nedenle bana dokunmasına gerek yok! Benim kendi kendime orgazm olabileceğimi düşünüyor…” CİSED Genel Psikiyatri Uzmanı Yrd. Başkanı. Dr. Cebrail Kısa; ” Kadınların boşlaması klitorisleriyle olur. Vajina erkeğe zevk veren bir organdır, sanılanın aksine kadın vajinal uyarılarla değil daha çok klitoral uyarılarla boşalır. Penis-vajina birlikteliği kadının erkekle geçici olarak bütünleşmesi, ruh ve beden birlikteliği sağlaması açısından orgazm için önemlidir. Ayrıca sanılanın aksine kadınlar cinsel ilişki öncesi ya da sırasında dışarıdan gelecek olan uyarıcılar eşliğinde zevk alırlar. Bu nedenle, ilişki sırasında da, erkek partnerini bu dokunuşlardan mahrum bırakmamalıdır” dedi.

    3-Sevişirken farklı şeylerle uğraşmak

    “Genellikle yatak odası dışında sevişeceksek, bu oturma odası oluyor. Bir an içimizden gelip heyecanla sevişmeye başlıyoruz. Yani o da gayet istekli aslında ama bir bakıyorum benimle sevişirken TV izliyor ya da sehpada duran gazeteyi okuyor. Kendimi bir araçmış gibi hissediyorum. Nasıl bu kadar kaba ve hissiz olabiliyor? Deli olmamak elde değil…” Yatak odası dışında cinsel birleşme gerçekleştirildiği zaman erkeklerin yanlarında duran gazeteye, TV programlarına, bir filme ya da dışarıya odaklanabildiklerinin altını çizen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uzmanı Psikolog Yasemin Yıldız, “Bu nedenle, romantik bir an yaşayamıyorlar. Bu durum kadınların kendilerini kötü hissetmelerine neden olurken, bu tip erkekleri kaba ve hissiz bulmalarına yol açıyor. Hem sevişmek isteyip hem de ilgisiz olmak seksin anahtarı değildir. Bu nedenle erkek kadını önemsediğini ve istediğini fark ettirmelidir” dedi.

    4-Yatakta hep patron olmayı istemek

    “Cinsel ilişki boyunca ‘Yüz üstü yat!’, ‘Sırtını dön!, ‘Kalk!’, ‘ Hayır, öyle değil böyle…’ diye yönlendirmelere maruz kalmaktan bıktım. Onun direktiflerine mi kulak vereceğim yoksa yaptığım işe mi konsantre olacağım. Hem ben her zaman karşılıksız ve emrivaki seks oyunları oynamak zorunda mıyım? Kendini patron ilan etmesini çok seviyor…” CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ; ” Kadınlar cinsel ilişki sırasında sürekli olarak yönlendirilmeye maruz kalmaktan rahatsız olurlar ve içlerinden gelmedikleri sürece karşılıksız ve emrivaki seks oyunları oynamak istemezler. Erkek herhangi bir fantezi ya da seks oyunu gerçekleştirmeli, çok fazla emir vermekten kaçınmalıdır. Erkeklerin en büyük yönlendirmesi olan oral seks, sürekli olarak tek taraflı yapılıyorsa, diğer bir değişle artık görev olduysa, bu kalıptan bir an önce çıkılmalıdır” dedi.

    5-Aceleci olmak

    “Uzun süreli bir birlikteliğim var ve ne kadar zaman oldu doğru düzgün sevişmedik bile. Eşim sadeceboşalıp rahatlamak için cinsel ilişki yaşıyor gibi, çok aceleci… Cinsellikten soğuma noktasına geldim. Cinselliği aceleye getirmesinden bıktım…” CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Kadınların çoğu erkeklerin aceleci olmasından şikâyetçidir. Çünkü kadınlar penis-vajina birlikteliği yerine dokunmanın verdiği hazdan daha çok haz duyarlar. Bu nedenle ilişkinin başlarında verilen ilgiyi devam ettirmek ve cinsel ilişkiyi doya doya yaşamak olması gereken en doğru eylemdir” dedi.

    6-Çok konuşmak ya da susmak

    “Biraz sert ilişki yaşıyoruz. Bu hoşuma gidiyor fakat bazen açık seçik konuşma esnasında doğru kelimeleri seçemiyor. Şaşırıp kalıyorum ve çok kırılıyorum…” Erkeklerin bazen seks yaparken açık seçik konuşma fantezisini uygulamak istediklerini söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak, “Ancak bunu yaparken doğru kelimeleri seçmeli ve partnerlerini incitmemelidirler. Ayrıca sevişme esnasında üçüncü şahıslardan ya da günlük hayattan konuşmamaları veya çok sessiz kalmamaları da gerekir. Bu nedenle erkek orta yolu bulmalı, ne kendini kapatmalı ne de duyguları çok fazla dışa vuracak davranışlar sergilememelidir” dedi.

    7-Partnerine kendini ispat etmeye çalışmak

    “Cinsel ilişki yaşarken, ‘Böyle nasıl?’, ‘Bu iyi mi?’, ’20 dakikadır sevişiyoruz ve hâlâ yorulmadım ?’, ‘Ne kadar güçlüyüm değil mi?’ gibi bir sürü soru soruyor. Ben cevaplamaktan yoruluyorum ama o sormaktan yorulmuyor. Zaten birlikteyiz ve yatakta nasıl olduğunu biliyorum. Yine de, bana kendini kanıtlamaya çalışıyor…” Erkeğin yatakta partneriyle geçirdiği anlarda sadece kendisinin performans gösterdiğini düşünmemesinin gerektiğini belirten CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, “Seks iki kişilik bir oyundur. Ayrıca erkeğin kendini ispat etmeye çalışması ve çaresizce geri bildirim almak istemesi zamanla kadını seksten soğutabilir. Çünkü kadının böyle bir erkeğe zamanla saygısı azalır. Bu nedenle erkek performansıyla ilgili güzel sözler duymak için girişimde bulunmamalı, bunu partnerinin tercihine bırakmalıdır” dedi.

    8-Kadınların hep sertlikten hoşlandıklarını düşünmek

    “Farklılık olsun diye biraz daha sert olmasını söyledim ama nerden söylediysem, zevk aldığımı gördüğünden bu yana seks hayatımız sert ve şiddetli geçiyor. Ben vur dedim o öldürdü…” CİSED Genel Psikiyatri Uzmanı Yrd. Başkanı. Dr. Cebrail Kısa; ” Seksi aynı müzik gibi ritimlerden oluşur ve ruh haline göre ritminde değişiklik yapılması gerekir. Bu nedenle erkek yeri geldiğinde ve partneri de istiyorsa sert olmalı, ancak kadınların sertlikten ziyade romantizmden hoşlandığını aklından çıkartmamalıdır” dedi.

    9-Prezervatif kullanmayı reddetmek

    “Henüz yeni tanışmışım. Nerede, ne zaman ve kimlerle cinsel ilişki yaşıyor bilmiyorum. Dolayısıylaprezervatifsiz ilişki yaşamak istemiyorum. Fakat bazen korunmasız ilişki yaşamaya maruz kalıyorum…” CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan ve istenmeyen gebeliklerden korunmanın tek yolu prezervatiftir. Ayrıca kadın hamile kalmaktan korktuğunda kendini sekse veremez ve yaşan birliktelikten erkekte haz alamaz. Bu nedenle prezervatifin kullanılıp kullanılmaması konusunda erkek kadının tercihine saygı duymalıdır” dedi.

    10-Sevişmenin hemen arkasından uyumak

    “Seviştik ve bitti. Hemen arkasını dönüp uyuyor. Ne bir sarılayım ne öpeyim, yok! Kendimi kullanılmış gibi hissediyorum…” Hemen hemen her kadının cinsel ilişkiden sonra erkeğin kendisine sarılmasını, bir süre yan yana uzanmayı, romantik anlar geçirilmesini ve hoş sohbet edilmesini beklediğinin altını çizen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, “Bu nedenle, erkek seks sonrası hemen yataktan kalkmamalı, uyumamalı veya sırtını dönerek başka bir işle ilgilenmemelidir. Cinsel ilişki sonrası sırtını dönüp uyumak, kadınlarca içgüdüsel olarak farklı değerlendirilir ve çok kırıcı eylem olarak algılanır” dedi.

  • Adam ve Erkek Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı Çiftleri Yoruyor!

    Adam ve Erkek Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı Çiftleri Yoruyor!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “NE ADAMLIK NE ERKEKLİK NE DE CİNSEL MUTLULUK PENİSTE SAKLI DEĞİLDİR!”

    Asırlardır çok büyük anlamlar yüklenen penis, kadınların erkekler konusunda tercihinde olduğu kadar erkekler arasındaki güç gösterilerinde de oldukça büyük önem arz ediyor. Doğru bilinen yanlışlar nedeniyle, pek çok kadın ve erkek tabularını yıkamadığı için hem cinsel yaşamlarında hem de sosyal hayatlarında hüsrana uğruyorlar. Oysa ne adamlık ne erkeklik ne de cinsel mutluluk peniste saklı değil… Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, penise yüklenen yanlış düşünceler nedeniyle adamlığı ve erkekliği peniste arayan kadın ve erkekleri aydınlattı…

    PENİSLE ERKEK OLUNMAZ!

    Toplumsal genel yargıların ve kültürün çok yanlış bir şekilde hem adamlığı ve erkekliği penisle eşleştirdiğine hem de cinselliğin ayıp, yasak ve günah olarak kodlayarak gizlenmesine çanak tuttuğuna dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Hal böyle olunca, erkeklerin davranış biçimlerini belirleyen ana özellikleri olan sertlikleri, adamlıkları, saygınlıkları, erkeksilikleri, güçlülükleri, dobralıkları ve koruyuculukları, kendilerini cinsel yönden ispatlamaya çalışmayla bir tutuldu. Bu yanlış ‘Erkek cinsel gücünün simgesi penistir!’ düşüncesiyle günümüze kadar geldi. Fakat erkeklik ve adamlık kavramları hiç de böyle değil…” dedi.

    ADAM DEDİĞİNİZ…

    Adam olmanın kriterlerini anlatan CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Can Yücel‘in de dediği gibi, erkek dediğiniz kadınını elinin tersiyle değil avucunun içiyle kavrayacak. Kadın bilecek ki, emin ellerdeyim. Adam diyebildiğiniz adamın yanında rahat olacaksınız. Adam dediğiniz ince olacak, kadınını onun kadar düşünecek. Adam dediğiniz ilgi gördüğünde ilgiyle, sevgi gördüğünde sevgiyle karşılık verebilecek. Vurdulu kırdılı, küfürlü davranışlar sergileyen, maço tavırlı kişi değildir adam. Adam dediğiniz, kadınının ruhunu okşamasını bilecek, romantik olacak, kimi gün habersizce kucağında çiçeklerle çıkıp gelecek ve güzel günleri unutmayı marifet saymayacak. Kadını sırf onun için kendine baktığında, sırf ona daha güzel görünmek için giyip kuşandığında, hiçbir şey olmamış gibi davranmayacak. Adam dediğiniz cesur olacak fakat bu cesurluğunu kadınına karşı değil,‘Seni seviyorum!’ derken korkmayarak, başka şeylerin ardına gizlenmeyerek yapacak. Adam dediğiniz,‘Özüyorum!’ diyorsa gelecek,‘Kaybetmek istemiyorum!’ diyorsa kaybetmeyecek. Adam olan ‘Seviyorum!’ dedikten sonra bir sonraki perdede kaçmayacak…” dedi.

    PENİSİN BOYU DEĞİL İŞLEVİ ÖNEMLİ!

    Toplumsal ve ahlaki değerlerin yerleşmesinde önemli yer tutan penis boyu tabusunun, “erkek”, “erkeklik” “adam”, “adamlık” ve “güçlü adam” kavramlarıyla özdeşleştiğini söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Yine insanlık bu tabunun ve fetişe dönüşen organın penceresinden olaylara bakma aptallığına kapıldı. Çünkü erkek soyunduğunda sahnede olan kendisi değil penistir. Penis boyutu günümüzde iyi eğitim almış kişiler arasında bile güç ve otoritenin göstergesi olarak kabul edilebiliyor. Çünkü penis boyu çok yanlış bir şekilde erkek cinselliğiyle özdeşleşti ve cinsel hazzın garantisi olarak algılandı ve erkeklik gücü daha doğrusu bir güç sembolü haline geldi. Aslında bu durum doğru değil ve penisin bir standardı yok. Çünkü kadında döllenmenin olabilmesi için erkeğin spermlerinin kadın vajinasının arkasına ulaşabilmesi gerekiyor. Bunun için ise 10 cm ve üzerinde bir penis boyu yeterli oluyor. Ama unutulmaması gereken şudur: Cinsellikte penisin boyundan çok işlevi önemlidir’.Yüzyıllardan beri penis boyu ile erkeklik gücü arasında bir bağlantı kuruldu. Böylece erkeğin penisi ne kadar büyükse yatakta da o kadar iyi olacağı düşünüldü. Oysaki penis boyu cinsel ilişkide çok da önemli değil. Çünkükadının asıl zevk kaynağı vajinanın 1/3’lük giriş kısmı ve klitorisidir. Dolayısıyla, penisin uzunluğu ile işlevi arasında herhangi bir bağlantı olmadığı gibi erkeklik, güç, sertlik, adamlık, saygınlık, dobralık ve koruyuculuk gibi karakteristik özellikler arasında da herhangi bir bağlantı yok.” dedi.

    SEKS ZİHİNDE BAŞLAR VE DEVAM EDER!

    Nasıl ki erkeklerin seks algısı genellikle zihinlerinde oluşturdukları görsel şovlardan ibaretse, kadınların da cinsel isteği zihinlerinde birleştirdikleri algılardan geldiğine değinen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Diğer bir değişle, tahrik olmak ve cinsel istek duymak beynin zevk merkezlerinin hareketliliğiyle meydana geliyor. Bu durum erkeklerde daha basittir. Kadınlarda ise bu cinsel istek, arzu ve ardından gelen boşalma veya orgazm sadece penise değil, klitorisin uyarısına ve erkeğin sağladığı güven, sevgi ve şefkat duygusuna bağlı. Bu da âşık oldukları ve kendilerine âşık olan, seven ve arzuladığını hissettiren erkeklerin partnerlerini daha kolay boşalttıkları veya orgazma ulaştırdıklarına bir işaret. Bu nedenle, penis boyunu ya da enini büyütmek için tıbbi yöntemlere, ilaç kullanımlarına ya da geç boşalmak için spreylere başvurmaktansa, kadının beyninde yer edebilme, samimi davranışlar sergileme, kadını rahat ve güvenilir hissettirme, anlayışlı, yol gösterici, şefkatli ve ilgili olabilmeyolunda erkekler kendilerini geliştirmelidir. Ayrıca, erkekler önce kadınların duygularına hitap etmeli, daha sonra kadın vücudunu tanımalı, onların erojen bölgelerini keşfetmeli, dokunmanın verdiği hazza odaklanmalı, onların bedenlerinin en önemli haz noktası olan klitorisin işleyişini öğrenmelidir. Kadın zihnine hükmetmeden, sadece penisin boyutlarıyla sağlanabilen cinsellik tek taraflıdır. Ayrıca, unutulmamalıdır ki, kadın cinselliği, boşalması veya orgazmı oldukça karmaşık ve gizemlidir, rahatlıkla taklit yapılabilir bir karşı bildirimdir.” dedi.CİNSEL TERAPİ CİNSEL SORUNLARA ÇÖZÜM OLUYOR!

    Cinsel terapinin cinsel sorunlara çözüm olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Erkek ya da kadın, çoğu cinsel işlev bozukluklarının temelinde yanlış inanışlar (cinsel mitler, hurafeler), cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik yatar. Ayrıca erken boşalma, iktidarsızlık, cinsel isteksizlik gibi erkek cinsel işlev bozuklukların veya yaşanmakta olan mutsuz cinsel ilişkilerin altında yatan nedenlerin başında, erkeğin kadın bedenini tanımaması, penisinin uzunluğu ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılması, abartılı beklentilere girmesi, başarısız olmaktan korkması, kendisine güvenmemesi, penis boyu ve genişliğini takıntı yapması, penisi erkekliğin ve adamlığın simgesi olarak görmesi geliyor. Bu sorunların geçici çözüm yolları ilaç tedavisi, spreyler ve tıbbi müdahalelerken, kalıcı çözüm yolu ise yaşanan sorunların nedenlerinin belirleneceği ve ona göre bir tedavi planının uygulanacağı cinsel terapidir. Cinsel terapi ile cinsel sorunlar yüzde yüz tedavi edilebilir .” dedi.

  • Seks hayatınızı nasıl renklendirirsiniz?

    Seks hayatınızı nasıl renklendirirsiniz?

    Birçok çift, ilişkileri sorunsuz olsa da monotonlaşan cinsel hayatlarından yakınır. Oysa cinsel hayatınızı canlandırmak ve sevişirken alınan hazzı artırmak sizin elinizde.

    İşte size kolayca uygulayabileceğiniz öneriler:

    Orgazm olmaya odaklanmayın. Her sevişmenin orgazmla sonuçlanması şart değildir. Seksin eğlenceli bir oyun olduğunu unutmayın.

    Partnerinizi şaşırtın. Monotonlaşan cinsel hayatınızı canlandırmanın yollarından biri de alışıldık dokunuşların dışına çıkmaktır.

    Görünüşünüzle etkileyin. Seksi görünmek ve hissetmek için öncelikle rahat olmalısınız. Rahat ve seksi iç çamaşırları kendinize olan güveninizi artırır ve güzel bir gece geçirmenizi garanti eder.

    Partnerinizin fantezilerini öğrenin. Seksin iki kişilik olduğunu unutmayın ve karşınızdakinin isteklerine değer verin. Partnerinizin hoşuna giden şeyleri yapmak sizi de mutlu edecektir.

    Partnerinize isteklerinizden söz edin. Sadece ne istediğinizi söyleyin ve sizi mutlu etmesi için fırsat tanıyın. Duygularınızı açığa vurmaktan korkmayın.

    Romantik bir ortam yaratın. Güzel bir gece geçirmenin temellerini romantik bir akşam yemeğinde atmaya başlayın.
    Mekan değişikliği yapın. Hayal gücünüzü zorlayıp sevişmek için yeni yerler keşfedin.

    Farklı saatlerde sevişin. Her zaman aynı saatlerde sevişmek cinsel hayatınızın sıkıcı olmasına neden olabilir. Sabah uyandığınızda, televizyon izlerken hatta yemek yaparken, günün her saatinde sevişebilirsiniz.

    Yeni şeyler deneyin. Farklı bir pozisyon ve erotik malzemeler kullanmak cinsel hayatınızı oldukça canlandıracaktır. Zevk aldığınız pozisyonlardan vazgeçmeyin ama yenilerine de açık olun. Fantezide sınır olmadığını aklınızdan çıkarmayın.

  • Başarılı Bir Sabah Seksi İçin 4 Öneri

    Başarılı Bir Sabah Seksi İçin 4 Öneri

    Erkeklerin uyku esnasında beş kereye kadar ereksiyon olduğunu biliyor muydunuz? Burası tamam. Ancak size öncelikli önerimiz, sabah ereksiyonuyla uyandığınızda, eşinizde de cinsel isteğin uyanmasını sağlamanız. Ne yazık ki, kadınların çoğu sabah saatlerinde seks yapmaya istekli değildir. Gene de doğru şeyleri yaptığınızda, bu isteksizliğin nasıl kısa sürede değiştiğine inanamayacaksınız.

    1- Akşamdan yapılacak hazırlıklar
    Uyandığınız gibi yataktan fırlayıp bir şeyler için koşturmak istemiyorsanız, hazırlıklarınızı akşamdan yapın. Nefes tazeleyici şekerler, kondom ve ihtiyaç duyabileceğiniz diğer şeyleri elinizin altında bulundurun.
    2- İç saatinizi kurun
    Sabah keyfinizi tam olarak yaşamak için zamanında kalkmak önemlidir; böylelikle işe geç kalma gibi endişeleriniz olmaz. Muhtemelen eşiniz uyandığında sizin kadar istekli olmayacağından, ondan önce uyanmanız ve onu da nazik okşamalarla uyandırmanızı önerebiliriz. Bu yüzden sabah planlarınızı gerçekleştirmek için iç saatinizi kurmalısınız.
    3- Eşinizi nazik bir şekilde uyandırın
    Eşinizin sabah gözlerini açtığında görmek isteyeceği ilk şey, ereksiyon halindeki penisiniz olmayabilir. Bu nedenle onu hafif öpücükler ve nazik okşamalarla, yavaş bir şekilde uyandırmanızı öneririz. Sizin gösterdiğiniz yakınlık ve yumuşaklık, eşinizin de pozitif bir ruh halinde uyanmasını ve çok daha çabuk tahrik olmasını sağlayacaktır.
    4- Eşinize seksi olduğunu hissettirin
    Kadınlar sabah uyandıklarında kendilerini seksi hissetmeyebilir. Ancak ona ne denli güzel ve seksi olduğunu hissettirerek, bu havayı değiştirebilirsiniz. Ona, kendisini ne kadar arzuladığınızı söyleyin ve daha da önemlisi, bunu gösterin.
    Güne seksle başlayın
    Sabahları yatakta geçirilecek güzel zamanlar, güne başlamak için harikulade bir yoldur. Salgılayacağınız mutluluk hormonları ve yüzünüzdeki gülümsemeyle, günün çok daha kolay geçtiğini göreceksiniz. Diğer taraftan, sabah seksinde aşırıya kaçarak bunu her gün yapmak, her şeyin monotonlaşmasına neden olur ve ilk zamanlardaki olumlu etkisini yitirmeye başlayarak sıkıcı bir hal alır. Bu yüzden aralar vermeye ve işin keyfini her zaman üst düzeyde tutmaya çalışmalısınız.

  • Cinsel Cahillik Orgazmı Engelliyor

    Cinsel Cahillik Orgazmı Engelliyor

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube Başkanı Taner Canatar, tıbbi araştırmaların kadında görülen boşalma ve orgazm sorunlarının en sık görülenin nedeninin; cinsel bilgisizlik olduğunu söyledi. Canatar, ilaç kullanımı ve klitoris büyütme gibi tedavi yöntemlerini de uzmanlar olarak tavsiye etmedikleri uyarısında bulundu.

    Sebepleri neler?

    Uzman Doktor Canatar, orgazm olmak ile boşalmanın aynı şey olmadığını belirterek, “Tarif edilmesi zor olan bu geri bildirimlerden boşalma, bedensel bir rahatlamayken, orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durum. Boşalma sorunları kadınlarda anksiyeteye ve depresyona, kendine güvensizliğe ve kişinin kendisine olan saygısını yitirmesine yol açabiliyor” dedi.

    Çözümü mümkün

    Boşalma ve orgazmın, kadınlardan en sık görülen cinsel işlev bozukluğu olduğunu kaydeden Canatar, sorunun tedavisindeki ilk aşamanın cinsel terapistin kişi veya çiftlerle ilk görüşme yapması olduğunu vurguladı. Bu süreçte cinsel öykü alınıp, çeşitli testler ve ölçekler kullanmanın yanında gerektiğinde jinekolojik muayene de önerilebileceğini anlatan Canatar, böylelikle sorun keşfedilerek, olası çözüm yollarının kişi veya çifte sunulduğunu belirtti.

    Çiftin kendilerine özel olarak hazırlanan tedavi planını kabul etmesi ile cinsel terapi sürecinin başlayacağını dile getiren Canatar, bu aşamada da kadın veya çiftin yaşantısı, geçmişteki birliktelikleri, genel olarak cinsel hayatı, partner uyumu gibi boşalma ve orgazm olamama sorununa neden olabilecek alt başlıkların saptanmaya çalışıldığını kaydetti.

    Flört önemli

    Yapılan tıbbi araştırmaların, boşalma ve orgazm sorunlarının en sık görülen nedeninin; cinsel bilgisizlik olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Canatar, “Cinsel terapi evresinde kişiye ve çifte cinsel ilişki, cinsellik ve cinsel organlarla ilgili bilgi verilir ve bilişsel yeniden yapılandırma yapılır. İlişkideki mevcut iletişim sorunları çözümlenir ve çiftin ilişkisi flört havasına sokulur” diye konuştu.

    Bu sürecin ardından da kadının, boşalmasını veya orgazm olmasını engelleyen duyguları ile bağlantıya geçilmesi ve onları söze dökmesi sağlanacağını belirten Canatar, “Önce kişinin kendi vücudunu tanımasına, sonra çiftin birbirinin vücudunu tanımasına yönelik aşk oyunları adında çalışmalar yapılır. Buradaki amaç; cinsellikle ilgili önceden gelen yanlış ve eksik bilgilerin silinip, yerine doğru bilgilerin getirilmesidir” dedi.

    İlaç kullanmayın çünkü…

    Uzman Doktor Taner Canatar, her ne kadar ilaç kullanımı ve klitoris büyütme gibi tedavi yöntemlerinin, boşalma ve orgazm sorunlarını önleyici birer tedavi yöntemi olduğu belirtilse de, cinsel terapistler olarak bunu tavsiye etmedikleri uyarısında bulundu. Canatar, “İlaçlar sorunu kökünden çözmeyecek. İlaç kullanımı geçici boşalmalara neden olacağı için sonrasında ciddi cinsel sorunlara ve depresyona neden olabilir” dedi.

    Aşk kaslarını çalıştırın

    Klitoris büyütme operasyonunun, klitoral uyarma yani mastürbasyon eylemine kadını daha duyarlı hale getireceğini anlatan Canatar, ancak cinsel birliktelik sonucu oluşacak olan vajinal boşalmaya ve vajinal orgazma çok fazla faydası olmayacağını söyledi. Aşk kaslarını kullanmayı öğrenmenin, boşalma ve orgazmı kolaylaştırdığını ifade eden Canatar, “Kesin sonuçlu tedavide, kadının erojen bölgeleri yani duyarlı bölgelerine yoğunlaşma tekniklerine yönelten cinsel terapi programına ihtiyaç var. Bu tür durumlarda aşk kaslarını çalıştırma egzersizleri yani Kegel egzersizleri ile duyarlılığı arttırmak da mümkün” diye konuştu.

  • Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır.

    Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu.

    Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç
    Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir. Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler
    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli
    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir.

    Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin
    Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

  • Hangi kadınlar şanslı…

    Hangi kadınlar şanslı…

    Psikolog Sibel Dinç, orgazm olabilen ve olamayan kadınlara gelir düzeyleri, ailelerine yakınlıkları, mastürbasyon deneyimleri ve daha birçok konuda sorular yöneltti…

    Bazı kadınlar neden orgazm olamıyor?

    Orgazm olan ve olamayan kadınların gelir düzeyi farklı mı?

    Dine bağlılık orgazm olup olmamayı etkiliyor mu?

    Orgazm ile anne ya da babaya yakınlık arasında nasıl bir bağlantı var?

    Çocuk sahibi olmakla olmamak arasında orgazm olabilme açısından anlamlı bir fark var mı?

    Mastürbasyon kadınların orgazm olmasında nasıl bir rol oynuyor?

    Özetle, orgazmda hangi kadınlar daha şanslı?

    Sorular kadınların cinsel hayatı için önemli, cevaplar ilginç. Psikolog Sibel Dinç, bu ve benzer sorulardan hareketle önemli cevaplara ulaştı ve bu cevapları İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda yaptığı yüksek lisans tezinde analiz edildi. Dinç’in 54 orgazm bozukluğu tanısı konmuş kadın ve orgazm olabilen 60 kadınla yaptığı araştırmada, anneye yakınlık ve kadınların orgazm olabilmeleri arasında pozitif bir ilişki belirlenirken, orgazm olamayan kadınlar arasında çocuk sahibi olanların sayısının, orgazm olan gruptan yaklaşık iki kat daha fazla olduğu gözlendi. İki grup arasında gözlemlenen başka ayrımlar da var. Örneğin; orgazm olabilen kadınların gelir düzeyi daha yüksek ve orgazm olamayan kadınların yüzde 66’sının hiç mastürbasyon deneyimi yok.

    Dinç’in, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Doğan Şahin’in danışmanlığında anket uygulayarak yaptığı araştırmaya göre, anne ile yakınlık ile orgazm olabilme arasında anlamlı bir ilişki var. Orgazm olabilen kadınların yüzde 82’si annesini “yakın-sıcak” olarak değerlendirirken, orgazm olamayanların sadece yüzde 33’ü annelerini “yakın-sıcak” görüyor. Orgazm olamayan kadınların yüzde 30’u annelerini “otoriter-baskın” olarak nitelendiriyor.

    Çocuklu ve düşük gelirli kadınlar daha az mı orgazm oluyor?

    Sonuçları değerlendiren Sibel Dinç, “Bulgular; anneye yakınlık azaldıkça cinsel yaşam kalitesinin bozulduğunu, orgazm olamamanın arttığını ve evlilik uyumunun düştüğünü gösterir nitelikteydi. Bunun yanı sıra, babaya yakınlık azaldıkça ise sadece evlilik uyumunun düştüğü bulgular arasındaydı” diyor ve paralel sorulara verilen cevaplardan da yola çıkarak “Aileyle mekânsal ve gündelik hayattaki yakınlığın orgazm olma ile ilişkisi vurgulanabilir” tespitinde bulunuyor.

    Karşılaştırma yapılan iki grup arasında orgazm olabilen kadınların gelir düzeylerinin de orgazm olmayanlara kıyasla daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, araştırmada orgazm olamayan kadınların yüzde 74,1’inin çocukları olduğu belirtilirken, orgazm olabilen grup arasında çocuk sahibi olanların oranı yüzde 39 çıkıyor.

    Sibel Dinç’e göre, iki grup arasında değişkenlik gösteren bir başka konu da göç! Orgazm olabilen kadınların hayatlarında yüzde 79.7 oranla göç olmazken, olamayan kadınların yüzde 60.4’ünün hikâyesinde göç yer alıyor.

    ‘Yüzde 12,5 oral, yüzde 6,3 anal seksi reddediyor’

    Dinç, “dine bağlılık, dini kuralları önemseme, dini uygulama” düzeylerinin gruplar arasında farklılaşmadığını belirtirken tüm kadınların yüzde 71.4’ünün “istenmeyen cinsel davranışlarının bulunmadığı” verisini de kayıt altına alıyor. Dinç, anket uyguladığı kadınlarla sınırlı örneklemde, kadınların yüzde 12.5’inin oral seks yapmayı, yüzde 6.3’ünün de anal seks yapmayı istemediğini belirtiyor.

    Anket sonuçlarına göre, orgazm olamayan kadınların yüzde 66’sının hiç mastürbasyon deneyimi yok. Anket orgazm olamayan kadınların yüzde 80.4’ünün de mastürbasyon yapmadığını, orgazm olabilenlerin ise daha sık mastürbasyon yaptığını ortaya koyuyor.

    Orgazm olabilen kadınlar eşlerini diğer gruba kıyasla daha çekici bulurken, iki gruptaki kadınların “Yüzde 96.5’i eşlerini daha önce hiç aldatmadıklarını, yüzde 3.5’i aldatmış olduğunu, aldatan kadınların da yüzde 1.9’u hâlen aldatmakta olduğunu ifade ediyor.

    Araştırmada, orgazm olabilen kadınların benlik saygısı ve bedenlerinden memnuniyetin orgazm olamayan kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu; benlik saygısı, evlilik uyumu ve cinsel yaşantı kalitesi arasında yüksek ilişki olduğu ve bu parametrelerin birlikte düşüş gösterdiği de belirtiliyor.

  • Hormonlar Aldatmaya Etki Ediyor…

    Hormonlar Aldatmaya Etki Ediyor…

    Uzmanlarca yapılan fast-food sex araştırmasından, aldatmada hormon seviyelerinin de etken olduğu sonucuna varıldı. Araştırmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor.

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin ‘fast-food sex’ araştırmasında, erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 82’si cinselliğin ilişkide çok önemli olduğunu söyledi.

    Sakarya Adliyesi’ne boşanmak için başvuran 150 kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmada, şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan birçok davanın temel nedeninin cinsel sorunlar olduğu ortaya çıktı.

    Aldatmanın boşanma nedenlerinin başında geldiğini belirten ve “Aldatma cinsel arzuyu kontrol eden hormonların yanında kişinin duygusal, düşünsel yapısı ve karakterine de bağlı” diyen Prof. Dr. Halim Hattat, ihanetle hormonların ilişkisini anlattı:

    Kadın bünyesinde de erkek bünyesinde de hem östrojen hem de testosteron hormonu bulunuyor. Kadında östrojen baskılı testosteron; erkekte de testosteron baskılı östrojen mevcut. Erkekte de kadında da cinsel isteği testosteron hormonu etkiliyor; özellikle serbest testosteron miktarı kadın ve erkekte cinsel isteği kontrol ediyor. Libidoda hormonların çok etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Halim Hattat; “Ancak biz artık cinselliği biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz. Kaliteli cinselliği fiziksel dürtülerin yanı sıra psikolojik, duygusal, sosyal tüm faktörler etkiliyor” diyor.

    Aldatmayla hormon seviyeleri ilişkili

    “Bazı hormonların fazla olmasının aldatma isteğini körüklediği yönündeki kanı doğru mu, hem kadın hem de erkek açısından bunun bilimsel bir açıklaması var mı?” sorusuna Prof. Hattat’ın cevabı şöyle:

    “Aldatma ile hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışma, aldatmayla hormon seviyelerinin ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça, erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor. Diğer faktörlere bakarsak eşiyle cinsel sorun yaşayanlarda bu olasılık sıklaşıyor. İşinde stresli olan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı. Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalarda cinsel sorunları konuşamamanın da aldatma seviyelerini etkilediğini gördük. Sorun yaşayan çiftler cinsel sorunlarını konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    Boşanmada cinsel uyumsuzluğun etkisi

    Sakarya’da yapılan bir araştırma, boşanmaların en önemli nedeninin cinsel sorunlar olduğunu ortaya koydu. Mahkemeye “şiddetli geçimsizlik” olarak sunulan boşanma nedenlerinin, aslında yoğun olarak cinsel kökenli olduğu vurgulandı.

    Araştırmaya katılan kadınların en önemli boşanma nedeninin cinsel uyumsuzluk ve mutsuzluk olduğu belirtildi.

    Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, “Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik şeklinde geçse de, bunun gerçek neden olmayıp, genellikle cinsel uyumsuzluk üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85′ini oluşturmaktadır” dedi.

    Prof. Halim Hattat ise boşanma ve aldatmada cinsel uyumsuzluğun etkisini şöyle açıklıyor:

    “‘Fast-food sex’ araştırmasında erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 82’si, cinselliğin ilişkide çok önemli olduğunu belirtiyor. Araştırmalar cinsel sorunların hastaların yüzde 62’sinde özgüven kaybına neden olduğunu, yüzde 21′inde ise ilişkilerini bitirdiğini gösteriyor. Cinsel problemler hem hastalarda hem de partnerlerde özgüven eksikliği, öfke, endişe, depresyon ve mutsuzluk hissi yaratıyor. Erkekler kendini yetersiz, kadınlar çekiciliklerini yitirmiş hissediyor. Partnerleri cinsel sorun yaşayan kadınlarda cinsel tatmin seviyesi yarı yarıya azalıyor.

    En önemli sorun ‘konuşmamak’

    “Buradaki en büyük sorun çiftlerin cinsellik hakkında konuşmamaları. Özellikle cinsel bilgisizlik, cinsel konuların tabu sayılması, bu konuların sadece psikolojikmiş gibi algılanması ve utanma nedeniyle çiftler sorunlarını paylaşmıyor, tedavi arayışına girmiyor. Oysa cinsel sorunların aşılmasında en önemli faktör çiftlerin samimi bir şekilde birbiriyle iletişimde olmasıdır. Cinsel sorunların çiftleri birbirinden uzaklaştırdığı biliniyor. Cinsel problemler, bazen ilişki sorunlarının ana nedeni, bazen de sonucu oluyor. Konuşmayan çiftlerde cinsel sorunlar büyüyor, ilişki problemleri ve boşanmalar artıyor.”

    Kadın bünyesinde de erkek bünyesinde de hem östrojen hem de testosteron hormonu bulunuyor. Kadında östrojen baskılı testosteron; erkekte de testosteron baskılı östrojen mevcut. Erkekte de kadında da cinsel isteği testosteron hormonu etkiliyor; özellikle serbest testosteron miktarı kadın ve erkekte cinsel isteği kontrol ediyor. Libidoda hormonların çok etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Halim Hattat; “Ancak biz artık cinselliği biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz. Kaliteli cinselliği fiziksel dürtülerin yanı sıra psikolojik, duygusal, sosyal tüm faktörler etkiliyor” diyor.

    Aldatmayla hormon seviyeleri ilişkili

    “Bazı hormonların fazla olmasının aldatma isteğini körüklediği yönündeki kanı doğru mu, hem kadın hem de erkek açısından bunun bilimsel bir açıklaması var mı?’ sorusuna Prof. Hattat’ın cevabı şöyle:

    “Aldatma ile hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışma, aldatmayla hormon seviyelerinin ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça, erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor. Diğer faktörlere bakarsak eşiyle cinsel sorun yaşayanlarda bu olasılık sıklaşıyor. İşinde stresli olan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı. Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalarda cinsel sorunları konuşamamanın da aldatma seviyelerini etkilediğini gördük. Sorun yaşayan çiftler cinsel sorunlarını konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    Boşanmada cinsel uyumsuzluğun etkisi

    Sakarya’da yapılan bir araştırma, boşanmaların en önemli nedeninin cinsel sorunlar olduğunu ortaya koydu. Mahkemeye “şiddetli geçimsizlik” olarak sunulan boşanma nedenlerinin, aslında yoğun olarak cinsel kökenli olduğu vurgulandı. Araştırmaya katılan kadınların en önemli boşanma nedeninin cinsel uyumsuzluk ve mutsuzluk olduğu belirtildi.

    Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, “Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik şeklinde geçse de, bunun gerçek neden olmayıp, genellikle cinsel uyumsuzluk üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85′ini oluşturmaktadır” dedi.

  • Cinsellikte Doğru Sanılan Yanlışlar

    Cinsellikte Doğru Sanılan Yanlışlar

    Konu cinsellik olunca hemen herkesin kafasında belirli yargılar ve fikirler oluşur. Peki bunların ne kadarının doğru olduğunu hiç düşündünüz mü? Türk insanının cinsellik konusundaki 32 yanlış fikri bu yazımızda… İşte yanlış bildiklerimiz…

    1) Erkeklerde cinsel organın boyutu, cinsel gücün göstergesidir.
    2) Büyük erkek cinsel organı, cinsel ilişki sırasında kadının daha çok uyarılmasını sağlar.
    3) Erkeklerde cinsellik, ergenlik döneminde en yüksek noktasına ulaşır. Yirmili yaşlardan sonra cinsel ilgi, istek ve cinsel ilişkiden alınan haz giderek azalır.
    4) Erkekler cinsel ilişkide yalnız cinsel birleşme ve orgazm ile ilgilidir. Duygusallık ve haz alma çoğunlukla kadınlarda görülür.
    5) Erkeklerde çabuk boşalma, erkekliğin göstergesidir.
    6) Cinsel ilişkinin başlangıcında sertleşme (ereksiyon) güçlüğü olursa, büyük olasılıkla iktidarsızlık gelişecektir.
    7) İlk cinsel birleşmede başarılı olunması, sonraki cinsel yaşam boyunca da başarılı olunacağının göstergesidir.
    8) Mastürbasyonun cinsel güce zarar verici etkisi olabilir.
    9) Oral seks, olgunlaşmamışlığın göstergesidir ve güvensizdir.
    10) Erkek ve kadının cinsel ilgileri ve sorumlulukları temel olarak farklıdır. Erkek cinsel ilişkinin sorumluluğunu üstlenmek ve yönetmek zorundadır.
    11) Başka şeylerde olduğu gibi cinsellikte de başarıya ulaşmak çok önemlidir.
    12) Sevişme sırasında fantezi kurmak yanlıştır. Fantezileri olan erkekler eşcinsel olmaya eğilimlidirler.
    13) Eşcinsellik, bir akıl hastalığı çeşididir.
    14) Cinsel birleşme için en doğal pozisyon erkeğin üstte olduğu pozisyondur.
    15) Sağlıklı ve uyumlu bir erkeğin hiçbir durumda cinsel performansı bozulmaz. Erkek cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır.
    16) Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır.
    17) Sevişme her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır, sevişme hakkında konuşmak ve düşünmek onu bozar.
    18) İstenmeyen gebelikleri önlemek, yalnız kadının sorumluluğundadır.
    19) Sertleşme (ereksiyon), daima cinsel arzu ve uyarılmanın işaretidir.
    20) Cinsel ilişki, cinsel birleşme demektir.
    21) Tüm fiziksel yakınlaşmalar cinsel birleşmeyle bitmelidir.
    22) Her erkek, her kadına nasıl zevk vereceğini bilmelidir.
    23) İyi bir sevgili (eş), hemen her cinsel birleşmelerinde partnerine orgazm yaşatabilmelidir.
    24) Eşler birbirini sevdikleri takdirde sevişmekten nasıl zevk alabileceklerini de bilirler.
    25) Erkeğin penisinde sertleşmenin kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına gelir.
    26) Bazı erkekler doğuştan iyi sevişirler. Bazıları ise cinsel bilgilerini ve cinsel becerilerini ne kadar artırırlarsa artırsınlar onlarla kıyaslanacak bir performansa erişemezler.
    27) Bir çift için, ‘aynı anda orgazm’ gerçekleştirilmesi gereken en önemli amaç olmalıdır.
    28) Normal bir çift için, cinsel ilişkinin sıklığı, 20’li ve 30’lu yaşlar için haftada en az 4 olmalıdır. Daha azı düşük cinsel dürtünün göstergesidir.
    29) Menstruasyon (adet dönemi) ve gebelik dönemlerinde cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.
    30) Kalp krizi ya da inme geçiren erkekler cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.
    31) Erişkinliğe ulaşan erkekler, fantezi ve mastürbasyona karşı olan ilgilerini kaybederler.
    32) Erkeklik hormonu almak, cinsel gücü tümüyle artırır.

  • Yataktaki IQ’nuz kaç?

    Yataktaki IQ’nuz kaç?

    Normalde çok zekiyim diye etrafta gururla gezinenlerden olsanız da iş mahrem konulara geldiğinde sınıfta kalabilirsiniz. Eğer cinsel zekanızdan emin değilseniz testimizi çözün ve seks IQ’nuzun kaç olduğunu belirleyin.

    Hepimiz seksin vücudumuz için ne kadar yararlı olduğunu biliyoruz. Seks kan basıncını ayarlarken, iyi bir uyku çekmenize yardımcı oluyor, depresyonu engelliyor ve partnerinizle aranızdaki bağı güçlendiriyor. Peki bu bilgilere sahipken seks zekanız ne kadar ileri düzeyde olabilir, hiç merak ettiniz mi? İşte size bu testle zekanızı ölçme şansı. Testi yapın ve IQ’nuzu öğrenin.

    1. Kadınların yüzde kaçı sıklıkla orgazm oluyor?
    a. Yüzde 30
    b. Yüzde 50
    c. Yüzde 70
    2. G noktası diye bir şey var mı, yoksa sadece bir efsane mi?
    a. Kesinlikle var
    b. Hayal gücü
    c. Kimse bunu bilemez

    3. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan en sık görüleni hangisi?
    a. Klamidya
    b. Bel soğukluğu
    c. Herpes

    4. Bu hastalıklar arasından hangi ikisi tedavi edilemiyor?
    a. Klamidya ve bel soğukluğu
    b. Herpes ve HPV
    c. Frengi ve Hepatit A

    5. Seks hakkında konuşmak için en uygun zaman ne zaman?
    a. Seksten hemen sonra yatakta uzanırken
    b. Sabah çayınızı yudumlarken
    c. Yataktan uzakta rahatsız edilmeyeceğiniz herhangi bir zamanda

    6. Çiftler ne sıklıkta seks yapıyor?
    a. Haftada bir defa
    b. Haftada iki ya da dört defa
    c. Haftada dört ya da daha fazla

    DOĞRU YANITLAR

    1.c
    Yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 59- 82’lik kısmı orgazm oluyor ve yüzde 70’i düzenli olarak orgazm yaşıyor. Eğer siz hala orgazm olamamaktan şikayetçiyseniz orgazm olmanın zamanla öğrenilebileceğini söyleyebiliriz. Uzmanlar özellikle orgazm olamayan kadınların kendi vücutlarını keşfetmeleri gerektiğini belirtiyorlar. Ayrıca partnerinize karşı yakınlık duymamak ya da yanında rahat olamamak da orgazm olup olmamayı etkiliyor. Her kadının farklı şekilde orgazm olabileceğini de unutmamak gerekiyor. Bazı kadınlar sadece oral seksle bazıları da belirli pozisyonlarda orgazm olabiliyor.

    2.c
    G noktası var ya da yok ama gerçek olan şu ki; vajinanın da penis gibi bazı hassas noktaları bulunuyor. Bu noktalar sinirleri etkiliyor ve bazı kadınlar bu noktalardan diğerlerine göre daha çok uyarılabiliyorlar. G noktasının vajina duvarının önündeki 5-7 santimetrelik bir alan olduğu düşünülüyor. Yani G noktanızı bulun ya da bulmayın aslında önemli olan vücudunuzu tanımak ve hangi bölgelerinizden etkilediğinizi bilmek! Bunu da önce siz keşfedebilir sonra da partnerinize öğretebilirsiniz.

    3.a
    Klamidya için boşuna sinsi bir hastalık demiyorlar. Kadınların yüzde 75’inde erkeklerin de yüzde 50’sinde görülen bu rahatsızlık hiç belirti vermeden ilerliyor. Seks sırasında salgılanan sıvılarda bulunan bir virüs nedeniyle ortaya çıkan bu hastalık prezervatif ile korunulmadığında çiftlerden birbirine bulaşıyor. Bu nedenle klamidyadan şüphelenildiğinde mutlaka test yaptırmak gerekiyor. Aksi takdirde bu virüs tedavi edilmediğinde kısırlığa bile neden olabiliyor.

    4.b
    Herpes ve HPV virüsü dokunarak geçen virüsler olduğu için prezervatif kullanmak bu virüslerde pek işe yaramıyor. HPV’nin birçok farklı tipi bulunuyor ve bunlardan bazıları tedavi edilmediğinde rahim ağzı kanserine neden olabiliyor. HPV’nin şu an için kesin bir tedavisi bulunmuyor. Fakat bazen vücut bağışıklık sistemi güçlüyse kendiliğinden virüsü yenebiliyor. Herpes ise uçuğa neden olan virüs tarafından genital bölgede ortaya çıkıyor. Yorgunluk, ateş ve tuvalette genital bölgede yanma belirtileri arasında yer alıyor. Tekrarlama olasılığı yüksek olan bu virüs bazen hiç belirti vermeyebiliyor. Cilde de sıçrayabilen bu virüs partnerinizi de etkileyebiliyor.

    5.c
    İletişimin cinsellikte önemli olduğunu biliyoruz fakat bazen partnerinizle ya da yeni tanıdığınız biriyle açıkça cinsellik hakkında konuşmak zor olabiliyor. Bu nedenle cinsellik hakkında doğru şekilde konuşmayı bilmeniz gerekiyor. Sorunlarınızı konuşurken duyguları incitmeden, kırıcı olmadan konuşmaya dikkat etmelisiniz. Cinselliği yatağın dışında konuşmak hem daha güven verici oluyor hem de sorunları daha kolay anlatmanızı sağlıyor.

    6.b
    Yapılan araştırmalar çiftlerin haftada en fazla üç defa seks yaptığını ortaya koyuyor. Fakat tabii bu haftanın her günü seks yapanlar ya da yılda toplam iki defa cinsel birleşme yaşayanlar olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    Formsante Dergisi