Etiket: Okul öncesi

  • Bebeğinizin Dış Dünyayla Tanışmasını Sağlayacak 5 Oyun

    Bebeğinizin Dış Dünyayla Tanışmasını Sağlayacak 5 Oyun

    Bebekler yavaş yavaş dış dünyayı algılamaya başladığında onların bu sürecine destek olmak için ebeveynlere de büyük görevler düşer. Okul öncesi dönemde bebekleri dış dünyaya hazırlamak için ne gibi oyunlar oynayabileceğiniz konusunda önerilerimizden ilham alabilir, kendiniz de yeni oyunlar geliştirebilirsiniz.

    1. Doğayı Keşfe Çıkın

    Çocuğunuzla doğayı keşfe çıkmak ve onların bu sırada ilgilerini kaybetmemesini sağlamak için hazine avcılığına soyunabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, yanınıza bir sepet almak ve doğada ilgi çeken her şeyi sepete doldurup çocuğunuzla beraber bir hazine oluşturmak. Yapraklar, kozalaklar, taşlar, çiçekler, deniz kabukları, dallar… Çocuklar bu benzersiz hazine ile doğadaki objeleri tanırken aynı zamanda çok keyifli vakit geçirecek.

    2. Renklerle Kaynaşın

    Çocuklarınıza renkleri tanıtmak için birçok yol var ama bunun en keyifli yolu, çocuğun her bir renkle tek tek haşır neşir olmasını sağlamak. Özellikle 1.5-2 yaşlarındaki çocuklar için çok keyifli olan parmak boyaları bunun için mükemmel bir yol. Boyaları ve kâğıtları, çocuğunuz için belirlediğiniz oyun alanına serin ve çocuğunuz bir rengi seçtiğinde siz de rengin ismini söyleyin. Ancak bu aktivite için kirlenmesinin sorun olmayacağı kıyafet ve örtüleri tercih edip mümkünse bir de boya önlüğü ile çocuğunuz için konforlu bir alan yaratmanız önerilir.

    3. Yaşam Alanını Tanıyın

    Çocuğunuzun odasındaki ve evin diğer bölümlerindeki objeleri tanımak için en keyifli aktivitelerden biri, eğitici kitaplardan da destek alarak tek tek objelerin yerlerini bulmak. Çocuklar, ilgi çekici renkler ve kahramanlarla dolu kitaplardaki objeleri evde de görünce bilgileri daha çok pekiştirecektir. Örneğin kitapta bir yatak resmi gördüğünüzde bunun yatak olduğunu çocuğunuza söyleyip ardından evde yatakların nerelerde olduğuna beraber bakabilirsiniz. Tercih edeceğiniz eğitici kitapları bir de sesli kitaplardan seçerseniz, oyunu daha etkili hale getirebilirsiniz.

    4. Kavramları Keşfedin

    Çocukların karşıt kavramları keşfetmeleri için kitaplar ve oyuncaklardan yararlanabileceğiniz gibi evdeki objelerle de çok keyifli aktiviteler yaratabilirsiniz. İrili ufaklı blok oyuncaklarla büyük-küçük farkını öğretebilir, tahta kaşıklarla tencerelere vurup alçak ve yüksek sesi ayırt etmesini sağlayabilirsiniz. Hareketli oyuncaklarsa hızlı-yavaş, yukarı-aşağı gibi kavramları öğretmek için ideal!

    5. Bol Bol Eğlenin

    Çocuğunuza yeni şeyler öğretirken unutmamanız gereken şey, oyundan uzaklaşmamanız gerektiğidir. Ancak bu şekilde yeni keşifleri daha keyifli kılabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzla beraber eğlenip onun yeni şeyler öğrenmesine destek olurken beraber geçirdiğiniz zamanlar da size kâr kalacak.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Neden Anaokullarındaki Tipik El İşi Faaliyetleri Zaman Kaybıdır?

    Neden Anaokullarındaki Tipik El İşi Faaliyetleri Zaman Kaybıdır?

    Erika Christakis, bir toplantı sırasında bir çift gözün kendisini izlediğini fark eder. Daha doğrusu, kâğıttan kesilmiş, kocaman bir çift gözdür ona bakan. Toplantı yaptığı kadının iki yaşındaki çocuğunun yaptığı kâğıt panda, Christakis’in dikkatini çeker. Küçük Olmanın Önemi – Anaokulu Çocukları Yetişkinlerden Gerçekten Ne İster isimli yeni kitabında, “Bir yetişkin tarafından yapılmış gibi duran bir hayvandı” diye yazıyor Christakis.

    Meselenin panda da değil, genel olarak okul öncesi öğrencilerine yaptırılan el işi faaliyetlerinde olduğunu düşünen Christakis, pamuktan yapılan kardan adamlara, kâğıt tabaklardan yapılan tavşanlara ve artık bir klasik halini almış el çizimlerinden yapılan çiçeklere itiraz ediyor. Ona göre tüm bu faaliyetler, yaratım sürecinin üzerinde fazla durmazken ortaya çıkan ürüne yoğunlaşıyor, böylece genellikle anne-babaların buzdolabının kapağına asabilecekleri bir çalışmayla sonuçlanıyor. Oysa bu gelişim evresindeki çocuklar için faydalı olan şey boya, kil ve pastel boyalarla oynamaktır; öğretmenlerinin önceden hazırladığı parçaları bir araya getirerek ortaya bir şeyler yapmalarının onlara çok az faydası dokunur.

    Bu, bazı okul öncesi velileri arasında – özellikle “önemli olan süreçtir, ürün değil” felsefesini benimsemiş olanlar – tartışmalı bir konu haline geldi. Bugün okul öncesi çocuklar için “süreç sanatı” fikirlerine ayrılmış pek çok Pinterest sayfası ya da blog gönderisi görebilirsiniz. “El işi faaliyeti” ve “süreç sanatı” arasındaki ana fark, süreç sanatında projeyi tamamlamanın “doğru” bir yolunun olmaması. Örneğin çocuk pamuktan yaptığı kardan adamın gözlerini,  kendi sanatsal seçimlerini yapıp kendini özgürce ifade ettiği sürece istediği yere yerleştirebilir.

    Christakis, bu zihniyet değişikliğinin, okul öncesi çocukların yaratıcı çalışmalar yapması için doğru bir adım olduğunu düşünse de, bu tür el işi faaliyetlerinin bile hala eski kalıplara sıkışıp kaldığını ve çok da ileriye gidemediğini de belirtiyor. Çünkü “ürün değil süreç” fikri, çocuklara gereğinden çok daha fazla yönerge verdiğinizde yine başarısızlığa uğruyor. Bu yüzden çalışmaya katılanlar için her zaman faydalı – ya da hatta eğlenceli – olmayabiliyor. Pek çok sınıfta “süreç sanatı” el işi faaliyetinin sıkıcı bir taklidine dönüşebiliyor.

    el_isi_zaman_kaybi

    Christakis bu durumu şöyle anlatıyor:

    Şunu düşünün: Top şeklinde bir strafordan ve öğretmeniniz tarafından kesilmiş birkaç pembe taç yaprağından süslü bir çiçek yapacaksınız. “Sayılara göre boyama” çalışmasının yönergelerinden farklı bir şey yaptığınız için ve mahcup olmayacağınızdan emin olmak için biraz yardım almak istemez miydiniz? Çocuklar her şeyin farkındadır, onları kandıramazsınız. Ortaya çıkardıkları ürünün, diğerlerininki kadar iyi görünmediğini gayet iyi bilirler. Ve bu kadar sığ bir “ürün değil süreç” taklidi bir çalışma, küçük çocukların kendilerinden utanmalarına ya da rahatsız olmalarına sebep olur.

    Yıllardır çocuklara tipik faaliyetler yaptırıp duran öğretmenlerle ebeveynlerin yine benzer projelere yönelmesi son derece anlaşılır aslında. Birincisi, bu faaliyetler öğretmenlerin her çocuğun dikkat aralığı (çocukların ne kadar süreyle oturup yönergeleri dinlediği) ya da bilişsel gelişimleri (çalışmalarının düzgünlüğünden ince motor becerilerini nasıl kullandıkları) hakkında fikir edinmelerinin verimli bir yoludur.

    Ancak, eşit derecede önemli başka gelişim göstergeleri de var, örneğin sosyal ve duygusal beceriler gibi. Bunlar, el izinden hindi çizmek gibi el işi faaliyetleri sırasında tamamen gözden kaçırılmış oluyor. Christakis, bir çocuğun diğer çocuklarla birlikte bir oyun evi ya da kale kurması gibi yaratıcı bir çalışma sırasında ortaya çıkan zengin ve kendini ifade eden bir dil içinde, bu tür gelişimlerin göstergelerinin bulunduğunu söylüyor.

    Bunun aksine, araştırmalara göre yönergelerle yapılan “yaratıcı” faaliyetlerde, bu tür bir kendini ifade mümkün olmuyor. Bunun sonucu olarak da, “inatla hindi çizdirdiğimiz bu küçük ruhları pek anlayamıyoruz” diyor Christakis. “İster hindi, ister panda olsun, insanların duvarlarına gururla astıkları bu çalışmalarda, çocuk elinden çıkmış ya da çocuk emeği hissini pek alamazsınız”

    okul_oncesi_el_isi_faliyetleri

    Christakis aynı zamanda, anaokulu yaş grubunda yürütülecek olan sanat projelerinde “ürün değil süreç” felsefesinin daha ciddiye alınması ve öğrencilerin her gün çantalarında yaptıkları bir şeyle eve dönmelerindense, onlara beceri kazandırılmasına daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor. Çocuklara kâğıt bir tabaktan ve önceden karıştırılmış boyalardan ay çiçeği çalışması yaptırmak yerine örneğin kil gibi gerçek sanat malzemelerinin nasıl kullanıldığı öğretilebilir. Christakis kendi sınıfı olana kadar bunun gerçekten işe yarayacağından emin değilmiş ama sonra fikrini değiştirmiş. “Bir öğretmenin sınıfına kili kullanmayı, kile şekil vermeyi, az ya da çok su ekleyerek kili kurumadan saklamayı öğrettiğini düşünün” diyor.

    Bu aynı zamanda çocukları ciddiye almanın ve okuryazarlık öncesi dönemdeki çocuklar için sanatın özellikle çok önemli olduğu gerçeğini tam anlamıyla hayata geçirmenin de bir yolu. “Henüz okuma yazma bilmeyen çocuklar için sanatsal ifade, hangisi daha doğru ya da değerli diye tartışılabilecek bir alan değil” diyor Christakis.

    Bu alıştırmanın amacı çocuklara kilden timsahlar ya da kilden kahve kupaları yapmayı öğretmek değil. Amaç, çocuklara, yeni bir durumla karşılaştıklarında uygulayabilecekleri, tahmin edilebilir bir bilişsel akışı öğretmek: Gözlem yap, sorgula, keşfet, üzerine düşün. Tekrar et. Çocuklar sadece malzemelerin içinde dalmayı değil, ona saygı göstermeyi de öğrenirler. Kilin – daha önce hiç görmemiş olmalarına rağmen – başka bir şeyi temsil etmek için kullanabilecekleri bir malzeme olduğunu öğrenirler. Erken yaşlar için çok önemli bir gelişimdir bu.

    Okul öncesi öğrencileri için bu el işi faaliyetlerinin ısrarla sürdürülmesinin önemli başka bir sebebi daha bulunuyor: Ortaya çıkan ürün, ebeveynlerin çocuklarının bütün gün okulda ne yaptıklarına dair hemen bir fikir edinmesini kolaylaştırıyor, böylece öğretmenler de kendilerinin ne yaptığını gösterme fırsatı bulmuş oluyorlar. “Öğretmenler, ortaya çıkardıkları ürünlere göre değerlendirildiklerini biliyorlar” diyor Christakis. “Bu yüzden, ‘Michael’ın maviyle yeşil boyayı karıştırıp ortaya yeni bir renk çıktığını görünce çok heyecanlandığını fark ettim’ demektense, ‘İşte bugün birlikte balkabağından yaptığımız Cadılar Bayramı Feneri’ demek daha kolay geliyor onlara.”

    Belki bu yüzden de buradaki asıl mesele, ürünün çok önemli olmasıdır. Günün sonunda çocuk eve yine de bir ürünle gidiyor, elinde kendisinin yaptığı somut bir şey oluyor. Çocuklar size o gün ne yaptıklarını gösterecek bir şey vermek zorunda hissediyorlar kendilerini. Böylece, Christakis’e göre, yaratıcı çalışmalar konusundaki okul öncesi eğitim yaklaşımında anlamlı bir değişiklik yapmanın “ilk adımı” olarak, ebeveynler çocuklarına o gün okulda ne yaptıklarını sormaktan vazgeçmeliler. İki, üç ya da dört yaşındaki çocuklar, yetişkinlerin üretkenlik kültürüyle yönlendirilemeyecek kadar küçükler.

    Kaynak: http://nymag.com/scienceofus/2016/04/enough-with-the-hand-turkeys-preschool-crafts-need-an-overhaul.html?mid=facebook_nymag

    Kaynak: egitimpedia.com

  • Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi 

    Anaokulu bir çocuğun akademik yolculuğunun ilk adımıdır ve tüm öğrenim hayatının temelini oluşturur. Çocuğunuzun hazır olduğuna karar verdiğiniz anda doğru okulu seçmek gözünüzü korkutan bir süreç gibi gelebilir. Ama ne istediğinizi ve çocuğunuz için neyin iyi olacağını bilirseniz, iş okulları dolaşıp doğru soruları sormaya kalacaktır.

    Anaokulu çocuğun okulu sevmeyi öğreneceği ve öğrenmenin keyfine varacağı bir yer olmalıdır. Okula hazırlık için temel bir öğretimin yanı sıra, sosyal becerilerini geliştirecekleri bir ortamdır. Anaokulu öğretmenlerinin okul öncesi çocuk eğitimi konusunda eğitimli ve (ideal olarak en az iki yıl) deneyimli olmasına dikkat edin.

    Ve unutmayın ki küreselleşen dünyada, İngilizce hayatın her alanında temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çocuğunuzun bu dili öğrenmeye mümkün olan en erken yaşta ve ana dili İngilizce olan bir öğretmenle başlaması, onun geleceği için çok önemlidir.

    Okula Başlarken 

    Bu dönemi en zor yaşayacak olanlar şüphesiz yanlarından bir an bile ayıramadıkları minik bebeklerini okula ilk kez gönderecek olan anne-babalardır. Peki bu sancılı dönemi en ağrısız şekilde nasıl atlatabiliriz?

    Dikkatli davranın: Yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da yeni bir ortama girerken belli bir kaygı düzeyi yaşaması doğaldır. Ancak okula gideceği için endişe duyan bir çocuğun anne-babasının da kaygılı olması ve istemeden de olsa bunu davranışlarıyla hissettirmesi, çocuğu kaygılarının gerekli olduğuna inandıracaktır. Bu nedenle çocukların, yetişkinlerin sözel olmayan davranışlarını okumakta usta oldukları unutmamalı ve verilen sözsel/davranışsal mesajlara çok dikkat edilmelidir.

    Açıklayıcı ve gerçekçi olun: Çocuklar yeni ortamlara girerken kaygı yaşayacağı gibi, uyum yeteneğinin de yüksek olduğu bilinmektedir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin anne-babalar tarafından desteklenmesi gerekmektedir.  Okula başlamadan önce anne-baba tarafından, okul ve okulda yapılacak faaliyetler hakkında bilgi verilmesi, çocukları bu sürece hazırlamaya yardımcı olacaktır. Hatta imkanı olan aileler bu süreci desteklemek için okula ön bir gezi düzenleyebilir, okulda yapılacaklara benzer faaliyetleri evde uygulayabilirler.anaokulu_kres_yuvas_secimi

    Anne-babasından hiç ayrı kalmamış bir çocuğun aniden farklı bir ortamda yalnız kalması, kaygısını yükselteceği için, okula başlamadan önce kısa süreli ayrılıklarla onu okula hazırlamak faydalı olacaktır. (ör. Hafta sonu büyükanne/baba ile kalması gibi).

    Söz veriyorsanız yerine getirin: Okul çağı çocuğu için, verilen sözler büyük önem taşır. Örneğin, eğer çocuğunuza okuldan sonra gelip onu alacağınızı söylemişseniz, okul bitiminde onu almak için hazır bulunmanız gerekmektedir. Tutulmayan sözler, çocuklarda büyük bir kaygı yaratır ve bu, çocuğun okula uyumunu zor, hatta imkansız kılar.

    Küçük düzenlemeler yapın: Okula başlamadan önce çocuğunuzun günlük yaşamını okul saatlerine göre bir düzene sokmak, hem aileler hem de çocuklar için rahatlatıcı olur. Ayrıca uykusunu alan bir çocuğun, okulda daha aktif ve başarılı olduğu da gözlemlenmiştir.

    Kararlı olun: Anne-babaların özellikle okulun ilk döneminde, yoğun bir duygu savaşı haline girmeleri mümkündür. Bu duygusallık anne-babayı verdiği kararları tolere edebilecek, hatta kararlarından vazgeçirebilecek konuma dahi getirebilir. Çocuğunuza okul ve ev arasında seçme şansı verirseniz çok büyük bir olasılıkla evde kalmayı tercih edecektir; veya istediği takdirde okuldan alınacağını bilen bir çocuk, okuldan eve gelebilmek için her şeyi deneyecektir. Ancak şunu da unutmayın ki, okul öncesi eğitime başlayacak olan bir çocuk, henüz kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Bu nedenle, böylesi önemli kararlar çocuğa bırakılmamalıdır. Anne-babaların kararlı ve soğukkanlı olmaları gereken diğer bir konu ise çocuklarını okula bırakırken yaşayacakları durumlardır. Okula bırakılırken ağlayan, anneden/babadan ayrılmak istemeyen çocuğun, bu durumu en kısa sürede aşması için, vedalaşma süresi kısa tutulmalı ve duygusal sahnelerden kaçınılmalıdır.

    İletişim içinde olun: Anne-babalar ve öğretmenler okulun her döneminde karşılıklı iletişim içinde olmalıdırlar. Aile içi bir değişimin (boşanma, anne/babanın yurt dışı yolculuğu vs.) veya çocuk hakkında uykusuzluk, hastalık ve bunun gibi günlük bilgilerin öğretmene verilmesi önemlidir. Durumun farkında olan öğretmen, çocuğun davranışlarını daha yakından inceler, olası davranış değişikliklerini fark eder ve durumun çocuk üzerinde kalıcı bir etki yaratmaması için elinden geleni yapar.

    Çocuklarımıza okula başlarken yaşatacağımız uyumlu bir süreç, onların sosyal gelişimini, akademik performansını, davranışlarını ve kendilerine güvenlerini olumlu yönde etkileyecektir. O yüzden pozitif, soğukkanlı, emin ve güçlü olun.

    Başarılar…

     

    The English School of Istanbul / İstanbul İngiliz Anaokulu

    Uzm. Psikolojik Danışman (Çocuk Psikoloğu)

    Süheyla TİMUÇİN

    www.englishschoolistanbul.org

     

     

  • Okul öncesinde eğlenceli aktiviteler

    Boyner’e uğrayan çocuklar okula gitmeye can atacak.

    Boyner, bayram neşesini, okul heyecanıyla birleştiriyor. Çizgi kahramanların renkli dünyasını mağazalarına taşıyan Boyner, Eylül ayı boyunca alışveriş merkezlerinde düzenlediği oyunlar ve sürpriz hediyelerle dolu aktivitelerle çocukların okula dönüşlerini kutluyor.

    Boyner; çizgi film karakterlerinin renkli dünyasını yansıtan özel aktiviteler düzenleyerek bu yıl bayram neşesini okul heyecanıyla birleştiriyor. Yapbozdan eşini bulma oyununa, binlerce balonun uçuştuğu eğlence diyarından sürpriz hediyelere kadar birçok aktivite minikleri bekliyor. Çocukları oyunlar ve hediyelerle okula hazırlayan etkinlikler; İstanbul, Ankara, Bursa, Tekirdağ, Antalya ve Mersin’de düzenleniyor.

    Çizgi film karakterlerinin okul giysileri, okul aksesuarları ve çantadan deftere, mataradan kırtasiyeye geniş bir ürün yelpazesi de raflarda yerini aldı. Çocukların okulda ihtiyaç duyduğu tüm tekstil, çanta ve kırtasiye ürünleri Boyner Mağazaları’nda çocukları bekliyor.

    Barbie’nin pembe dünyası 18 Eylül Cuma günü İçerenköy Carrefour Alışveriş Merkezi’nde açılıyor.

    Özel saç-makyaj uygulamaları ve sürpriz hediyeler genç kızları bekliyor.

    Genç kızların yakın arkadaşı Barbie’nin dünyası 18-28 Eylül arasında İçerenköy Carrefour Alışveriş Merkezi’nde olacak.

    Barbie makyaj standı, özel fotoğraf üniteleri ve boyama alanlarındaki etkinliklerde; okul heyecanı renkli sürprizlerle tamamlanıyor. Bayramın 2. ve 3. günlerinde pamuk şekerci bile var.

    Tazmanya Canavarı, Tweety ve Bugs Bunny; bayramda (21-22 Eylül’de) Tepe Nautilus’ta olacak.

    Tazmanya Canavarı, Tweety ve Bugs Bunny bu bayramı, Tepe Nautilus’ta çocuklarla kutlayacak. Boyama, puzzle, seksek ve domino alanlarında onlarla oynayacak, hazırlanan özel alanlarda birlikte fotoğraf çektirecekler.

    18 Eylül’de başlacak olan Warner Bros aktiviteleri; Ankara Cepa’da 22 Eylül, Bursa Korupark, Tekirdağ Tekira ve İstanbul Profilo Alışveriş Merkezi’nde 28 Eylül’e kadar devam edecek.

    Boyner Okula Dönüş etkinlikleri; Ankara, Bursa, Tekirdağ, Antalya ve Mersin’de de çocuklarla buluşuyor.

    Tüm etkinliklerin takvimi;

    Tazmanya Canavarı, Tweety ve Bugs Bunny Barbie
    IST – Tepe Nautilus 18-28 Eylül IST – Beylikdüzü Migros 14-30 Eylül 2009
    IST – Profilo 18-28 Eylül IST – İçerenköy 18-28 Eylül 2009
    ANKARA – Cepa 11-22 Eylül ANKARA – Panora 11-22 Eylül 2009
    BURSA – Korupark 18-28 Eylül ANKARA Ankamall 11-22 Eylül 2009
    TEKİRDAĞ – Tekira 18-28 Eylül ANTALYA 3M Migros 11-22 Eylül 2009
    MERSİN Forum 11-22 Eylül 2009

    LooneyTunesBarbie