Etiket: ödem

  • Ayak Şişmesi Nasıl Geçer? Ne İyi Gelir? Doğal Tedavisi

    Ayak Şişmesi Nasıl Geçer? Ne İyi Gelir? Doğal Tedavisi

    Ayak şişmesi neden olur, nasıl geçer? Ayak şişmesine ne iyi gelir ve doğal bitkisel tedavilerini sizlerle paylaşacağız. Ayak şişmesinin başlıca nedeni ödem olmasıdır.

    Ayak Şişmesini Önlemenin Yolları Nelerdir?

    Ayak şişmesinin geçmesi için yapılması gerekenler şunlardır:

    • Havanın aşırı sıcak olduğu saatlerde kişinin dışarı çıkmaması gerekir.
    • Bir kovaya buzlu su doldurup, bu kovanın içerisinde 20 dakika kadar ayaklar bekletilebilir. Bu uygulama ayaklardaki ödemi alır.
    • Kişinin belirli bir süre ayakta kalması gerekiyor ise; arada parmak uçlarına yükselip alçalma hareketi yapabilir.
    • Ayakların yüksekte tutulması ayak şişmesine iyi gelir.
    • Ayağa masaj yapılması ayak şişmesine iyi gelir.
    • Ayakları uzatmak ve ayakların altına yastık koymak, ayak şişmesine iyi gelir.
    • Uzun süre ayakta kalınmamalıdır.
    • Tuzlu yemekleri tüketirken dikkatli olunmalıdır çünkü tuz ödem birikmesine yol açar.
    Ayak şişmesi tedavisi
    ayak şişmesi nasıl geçer ne iyi gelir tedavi yöntemleri

    Ayak Şişmesine Ne İyi Gelir?

    Ayak şişmesine iyi gelenler şunlardır:

    • Elma sirkesi: Doğrudan ayağın şiş olan bölgelerine sürülebileceği gibi, ayakların içerisinde bekletileceği suya da elma sirkesi damlatılabilir.
    • Limon: Limon suyu ile toz tarçın, yağ, süt ve su karıştırılarak hamur haline getirilmelidir. Ayakların şiş olan bölgelerine bu hamur uygulanmalıdır.
    • Tarçın: Tarçın tozu; bir limonun yarısının suyu, 1 çorba kaşığı zeytinyağı, yarım çay bardağı süt ve yarım su bardağı su ile hamur kıvamına gelene kadar karıştırılmalıdır. Ayaktaki şiş olan bölgelere bu hamur yerleştirilmeli ve bir bez ile etrafı sarılmalıdır.
    • Epsom tuzu: Ayak bileğinin şişini ve ağrısını almasının yanı sıra, bir iltihap var ise o iltihabı da alır.
    ayak sismesi dogal tedavisi

    Ayak Şişmesinin Doğal Tedavisi

    Ayak şişmesi için uygulanabilecek olan doğal tedavi yöntemini Dr. Feridun Kunak şu şekilde açıklamıştır:

    1. Tuz, nane, okaliptus yaprağı ve kuru çay bir kabın içerisindeki sıcak suyun içerisine karıştırılıp atılmalıdır.
    2. Ayaklar bu karışımın karıştırıldığı su içerisinde bir süre bekletilmelidir.

    Ayak Şişmesi İle İlgili Diğer Konular;

  • Hamilelikte Ödem Atmak İçin Bitkisel Çözümler

    Hamilelikte Ödem Atmak İçin Bitkisel Çözümler

    Gebelikte bitkisel ödem söktürücüler bebeğe zarar vermemesi açısından bu hassas dönemde anne adaylarını rahatlatacak çözümler sunmaktadır. Gebeliğin belirtileri arasında yer alan ödem kaynaklı ellerde, kollarda, ayaklarda ve ayak bileklerinde oluşan bu şişlikler anne adayına rahatsızlık veriyor olsa da yan etkileri nedeniyle hamilelikte ödem söktürücü ilaçlar kullanılamamaktadır. Uzmanlar tarafından önerilen bitkisel tarifler bu süreçte anne adaylarının ödem atmakta en büyük desteği vererek rahat bir gebelik süreci geçirmelerine yardımcı olur.

    Ödem Nedir, Hamilelikte Ödemin Zararları Nelerdir?

    Ödem basit ifadeyle vücut dokularının sıvı toplaması olarak ifade edilir. Hamilelik döneminde bebeğin de sıvı ihtiyacını anneden karşılaması, vücudun normal şartlardan yaklaşık %50 daha fazla kan ve su üretmesine neden olur. Üretilen bu sıvılar vücudun farklı bölgelerinde birikerek ödemi oluşturur. Zor bir süreç olan hamilelikte ödemle birlikte anne adayları için süreç daha da zorlaşır ve ödemin kendilerine veya bebeklerine zararı olup olmaması kaygısına düşerler. Hamilelikte ödem tehlikeli midir sorusuna kesin olarak evet veya hayır cevabının verilebilmesi için;

    • Ellerde ve kollarda,
    • Yüzde

    Ani şişlik oluşup oluşmaması dikkat edilmelidir. Ani şişlik bu bölgelerde yaşanıyorsa tıbbi yardım gerekebilir.

    Hamilelikte Ödem Atmak İçin Bitkisel Çözümler | 1

    Hamilelikte Ödem Söktürücü Bitkisel Çaylar Nelerdir?

    Gebelik dönenimde yapılacak bazı iyileştirmelerin yanında bitkisel çaylardan da destek almak ödem atmaya yardımcı olmaktadır. Hamilelikte ödem atmak için çay önerileri ile birlikte tuz alımını azaltmak, düzenli egzersiz yapmak, sıcak havalarda dışarı çıkmaktan kaçınmak, ödemli bölgelere soğuk kompres ve masaj uygulamak ödemin atılmasına yardımcı olmaktadır. Yaşam standartlarında yapılan bu değişikliklerle birlikte;

    • Papatya çayı,
    • Rezene çayı,
    • Maydanoz çayı,
    • Kakule çayı

    Tüketmek, ödemin atılmasına yardımcı olarak şişliklerin inmesini sağlar. İbrahim Saraçoğlu hamilelikte bitki çayları ile birlikte lifli gıdalara yönelmeye, bol su tüketilmeye ve dengeli beslenmeye yöneltici açıklamaları ile birlikte hindiba çayı tüketilmesini önermektedir. Zararlı alışkanlıkların terkedilmesi konusunda uyarılarını da ekleyen Saraçoğlu özellikle kafein, alkol ve sigara tüketiminin hamilelik döneminde hem bebek hem de anne adayı için büyük zararlar içerdiğini ve acilen bu alışkanlıkların bırakılması gerektiğini belirtmektedir.

    Hamilelikte Ödem Nasıl Engellenir? Nasıl Atılır? Tıklayın !

    Gebelikte Ödem Atmak İçin Yapılması Gerekenler Tıklayın !

  • Hamilelikte Ödem Nasıl Engellenir? Nasıl Atılır?

    Hamilelikte Ödem Nasıl Engellenir? Nasıl Atılır?

    Ödem yani  bedenin bir yerinde meydana gelen şişlik, dokuların içinde sıvı birikmesi ile karakterize olan akut bir tıbbi durumdur. Hamilelikte ödem nasıl giderilir? ne yapmalı? makalemizde hamilelikte ödem atmak için ne yapmalı? konusuna yer verdik.
    Ödem, hamile kadınlarda sık görülür. Ellerde, bileklerde, bacaklarda yüzde ve ayaklarda şişme yapar. Hamilelikte vücut daha fazla su tutma eğilimindedir.
    Bu sorunla mücade etmenin çeşitli yolları vardır. İşte gebelikte şişkinlik ödeme son veren önemli ipuçları.

    Tuz Alınımı Azaltın
    Tuz ödem yapan gıdalardandır. Özellikle marketlerde satılan abur cuburlar, işlenmiş gıdalar tuz oranı yüksek yiyeceklerdir,
    sağlıklı bir hamilelik için bu tür gıdalardan uzak durun ve tuzlu gıdalara sınır getirin.

    Su içmek ödem attırır mı? sorusuna verilebilecek tek cevap elbette su, bedeninizi şişkinlikten, ödemden kurtaran en önemli etkenlerdendir.
    Su içimini gün içine yayarak, günde 1,5- 2 litre su içmelisiniz.
    Su içmek ödemi söktürmekle kalmaz, kolay bir doğum geçirmenizi de sağlar.
    hamilelikte_odem_nasil_giderilir (2)

    Ayaklarınızın altına yastık koyup, bel seviyenizden yüksek tutarak kan akışını artırabilir böylece ayak şişmelerini önleyebilirsiniz.
    Bu yöntemi 10-20 dakikadan fazla uygulamayın.

    Sıcaklık ödeme neden olan etmenlerdendir.
    Yaz aylarında mümkün mertebe sıcakta dolaşmayın, şayet dışarı çıkmak zorundaysanız, serin yerlerden geçmeyi tercih edin.
    Şişliği azaltmak ve ağrılarınızı hafifletmek için bacaklarınıza ve ayak bileklerinize 10 dakika soğuk su torbası ile kompres uygulayın.
    Günlük diyet listeniz meyve ve sebze ağırlıklı gıdalardan oluşsun.

    Potasyun zengini yiyecekler ödem belirtilerini azaltmakta büyük rol oynarlar.
    hamilelikte_odem_nasil_giderilir (5)

    Hamileliğiniz boyunca, çok uzun süre bir yerde oturmayın.
    Bu durum ağrıyı ve şişliği tetikleyebilir.
    Doktorunuza danışarak egzersiz yapabilir, ya da en azından yürüyüş yaparak hareket edip kan dolaşımını artırabilirsiniz.
    Ayaklarınıza soğuk su tutmak da şişliği alan yöntemlerdendir.
    Dar elbiseler kan akışını engelleyerek ödeme sebep olan faktörler arasında yer alır.
    Bol ve rahat giysiler giyip, dar, sıkı kıyafetlerden uzak durun.

  • Bacaktaki Ödem Nasıl Geçer

    Bacaktaki Ödem Nasıl Geçer

    Ayaktaki yada bacaklardaki ödemler kişiler için rahatsız edici bir durumdur. Peki bacaktaki ödem nasıl geçer ve ödem atma yöntemleri nelerdir? Ödeme doğal  ve bitkisel çareler hakkında bilgi alabilirsiniz.

    Bacaktaki Ödem Nasıl Geçer

    Ayak yada bacaklarınızda ödemden şikayetçi iseniz ilk olarak doktora gitmeniz gerekiyor. Bacaklardaki ödemler kalp damar hastalıklarının ilk habercisi olabilir. Eğer doktora gidip bu gibi bir probleminiz olmadığını öğrendiyseniz. Bu yöntemleri uygulayabilirsiniz.

    Ödemden Kurtulmak İçin

    Bacaktaki Ödem Nasıl Geçer | 2

    Ödem Çorapları

    Ödem çorapları kullanabilirsiniz. Bu çoraplar diz altından itibaren oluşan ödemi engellemeye yardımcı olabilir. Bu çorapları seçerken boyunuza ve kilonuza uygun olanı alın. Böylece çok sıkışma yada çok gevşek olmasının önüne geçmiş olursunuz.

    Ayaklarınızı Uzatın

    Yüksek bir puf yada tabureye bacaklarınızı uzatarak kan akışının dengelenmesini  sağlayabilirsiniz. Böylece yorgunluktan oluşan ödemlerin önüne geçmiş olursunuz.

    Egzersiz

    Ezgersiz yaparak bacaklarınızı hareket ettirin. Eğer yaş ve kilo gibi nedenlerden dolayı egzersiz yapamıyorsanız bacaklarınıza her gün birkaç defa masaj uygulayın.

    Kilo Verin

    Ödemin diğer bir nedeni de fazla kilodur. Kilo verin ilk olarak yüksek oranda tuz içeren gıdaları azaltın. Yemeklerinizdaki tuz oranını düşürün.

    Tuz Masajı

    Ayak yada bacaklarınıza aktarlarda bulunan sağlık tuzlarından alarak haftada 3 yada 4 defa masaj yapın. Bu şişliklerin giderilmesine yardımcı olur. İsterseniz her akşam 15 dakika kadar tuzlu sıcak suda ayaklarınızı tutabilirsiniz.

    Magnezyum Alımı

    Günlük gıdalarınızda mutlaka magnezyum alın. Magnezyum vücudun su tutmasını engeller. Magnezyumu dışarıdan alacaksanız mutlaka doktorunuza danışın. Böbrek ve kalp damar rahatsızlıklarında magnezyum dikkatli tüketilmelidir.

    Su İçin

    Hergün en az 8-10 bardak su için. Vücudunuz su aldıkça su tutma gereği duymayacaktır ve fazla suyu atacaktır.

    Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun Ödem İçin Önerdiği Doğal Çareler

    Lahana

    Lahananın en üst yaprağını alın ve kaynayan suya atın. Yaklaşık 1 dakika haşlanmasına izin verin. Daha sonra ister biraz soğuğunca ödem olan bölgeye kompleks yapın. Haşlama süresinde 1 dakikayı geçirmeyin. Bu lahananın içindeki yararlı maddelerin yok olmasına neden olur.

    Isırgan Otu

    Az miktardaki suya 1 avuç ısırgan otunu koyun. Isırganın taze olması elbette daha etkili olacaktır. Bulamıyorsanız kuru ısırganıda lapa haline getirebilirsiniz. Bir tülbent yardımı ile bacağına koyun. 15 dakika kadar bekleyin.

     

  • Vücutta ödem yapan besinler nelerdir?

    Vücutta ödem yapan besinler nelerdir?

    Vücutta ödem oluşumunun birçok bireyin başına gelen normal bir süreç olduğunu, ödemin ise alınan tuz miktarının fazlalığı ve içilen su miktarının azlığından kaynaklandığını belirten Diyetisyen Şeyda Sular, bu nedenle ödem yapan besinlere dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

    Diyetisyen Şeyda Sular, “Ödem genel olarak tüm vücuda ya da bölgesel olarak dağılmış vaziyettedir. Tuz ve su tüketiminin dışında birçok nedene bağlı olarak da vücut su tutmaktadır. Bu nedenlerin başında da tüketilen besinlerin içeriği ve alkol olarak sıralayabiliriz” dedi.

    Salamura tüm besinlerin yüksek oranda tuz içermekte olduğunu kaydeden Sular, “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlıklı bir birey günde maksimum 5 mg tuz tüketmelidir. Bir adet turşuyu baz alırsak 5-6 adet turşu yiyerek günlük tuz tüketimini doldurmaktayız. Hazır soslar, paketli besinler ve aşırı karbonhidrat içeren besinlerde vücutta yüksek miktarda su tutumunu arttırmaktadır. Bunun yanı sıra alkol tüketimi vücutta aşırı ödeme neden olmaktadır” diye konuştu.

    Kafein tüketiminin de ödeme neden olduğuna dikkat çeken Sular, “Günlük kafein alımını 300-400 mg üstüne çıkarmak ödem oranını arttırmaktadır. Aşırı ilaç tüketimi, ağrı kesiciler ve kortizol içeren ilaçlarda yüksek miktarda ödeme neden olmakta, bu ilaçların tüketim esnasında bol suyla takviye yapılmalı ve günlük tuz tüketimini sınırlandırılmalıdır” şeklinde konuştu.  İHA

  • Ödemin tedavisi nasıl olur?

    Ödemin tedavisi nasıl olur?

    Ödem normalden fazla sıvının hücreler arasındaki boşluklarda ya da dolaşım sisteminde birikmesi sonucu oluşur. Bu hacim artışının sonucunda vücudun pek çok yerinde şişme meydana gelir.

    Ayaklarımız, kollarımız, ellerimiz, yüzümüz, bacaklarımız ve karın çevresinde ödem kendini gösterir.

    Pek çok ciddi hastalıktan kaynaklanabileceği gibi yetersiz ya da kötü beslenme sonucunda da kendini gösterebilir.

    Ödemin tedavisi nasıl olur?

    Ödemin tedavisinde öncelikle altında yatan neden bilinmelidir.  Örneğin ödeminiz alerjik bir reaksiyondan kaynaklanıyorsa öncelikle alerjinize yönelik tedavi yapılmalıdır. Ya da ödeminiz fazla kilolardan kaynaklanıyorsa kilo vermeniz tedavi için gereklidir. Ödemde nedene yönelik ilaç ve beslenme tedavisi uygulanmalıdır.

    Ödemin başlıca nedenleri

    – Kalp hastalıkları
    – Karaciğer hastalıkları
    – Böbrek hastalıkları
    – Dolaşım sisteminde tıkanmalar
    – Alerjik reaksiyonlar
    – Protein yetersizlikleri
    – Gebelik
    – Hipotiroid
    – Adet öncesi sendromu
    – Obezite
    – Hareketsiz yaşam
    – İlaçlar
    – Stres, uykusuzluk
    – Aşırı tuzlu beslenme ve az su içme
    – Aşırı karbonhidratlı beslenme

    Ödem seviyeniz yüksekse beslenmenize dikkat etmelisiniz. Aşırı tuzlu besinlerden kaçının.  Tuz alımınız arttıkça, sodyumun su tutucu özelliğinden dolayı vücudunuzda sıvı birikimi de artıyor. Çok fazla tuzlu peynir, zeytin ve turşu gibi besinlerden tüketmemeye çalışın.

    Bol bol su için. Yetersiz su içmeniz vücudunuzda sodyum birikimine ve bununla birliktesıvı birikimine yol açar. Günde en az 8-10 bardak su tüketin.İşlenmiş paketli ürünler, fazla miktarda sodyum içerir. Bu yüzden, pasta, çikolata, kraker, cips, hazır soslar, konserve gıdalar, işlenmiş etler den ve gazlı içeceklerden mümkün olduğunca uzak durun.

    Aşırı karbonhidrat ve şeker tüketmek de vücutta sıvı tutumuna neden olur. Bu yüzden karbonhidrat ihtiyacınızı kompleks karbonhidratlardan karşılamaya özen gösterin. Tam tahıllar, meyve ve sebzeler örnek kompleks karbonhidrat kaynaklarıdır.Harekete geçin. Hareketsizlik sonucu dolaşımımız yavaşlar, kaslarımız zayıflar ve bunun sonucunda vücudumuzdan atılamayan su birikir. Uzun süre boyunca ayakta sabit durmaktan kaçının. Böyle durumlarda ayaklarınızın şişmesini önlemek için ayaklarınızı uzatmanız gerekir.Bol bol sebze tüketin, sebzelerdeki potasyum içeriği vücudunuzdaki sodyumu dengeler.Yüksek miktarlarda alkol ve kafein tüketmeyin. Bu içecekler vücudunuzun
    fazla su tutmasına sebep olur.

    Öğün ve uyku düzeninizi iyi ayarlamanız ödem oluşumunu engeller. Uzun süre aç kalmayacak şekilde öğünlerinizi ayarlayın ve mutlaka yeterli ölçüde uyuyun. Fazla kiloluysanız, fazla kilolarınızı vermelisiniz ki dolaşım için hücrelerinizde yer açılsın. Fazla ödeminiz atılabilsin.

    (NİL ŞAHİN GÜRHAN / AKŞAM)

  • Ödem Atıcı Lahana Kürü Nasıl Yapılır?

    Ödem Atıcı Lahana Kürü Nasıl Yapılır?

    Obezite günümüz dünyasının en önemli problemlerinden biridir. Spor yapmayı sevmiyor yahut vakit bulamıyor olabilirsiniz. Ödem atıcı lahana kürü nasıl yapılır? makalemizdeki tarife uyarak, şişkinliklerden ve fazlalıklarınızdan çaba harcamadan kurtulabilirsiniz.
    Bu küre düzenli devam ederek ve diyetinize dikkat ederek kısa sürede hızlı bir şekilde zayıflayabilirsiniz.

    Malzemeler
    4 tane lahana yaprağı
    Yarım demet (20-25 adet) maydanoz
    1 limon
    Yarım litre ( 2 su bardağı su)

    Yapılışı
    Suyu tencerede kaynatın. Kaynayınca içine lahana yaprakları atıp, 3-4 dk daha haşlayın, daha sonra maydanozu atıp 5 dk daha kaynayın.
    Ocaktan alıp süzün.
    Limon suyu ekleyin.

    Lahana kürü nasıl içilir?
    Bu kür günü birlik taze taze hazırlanmalı ve günde 2-3 kez içilmelidir.
    Aç karına da tok karına da içebilirsiniz.
    Hiç bir tatlandırıcı eklemeyin.
    Küre 3 hafta boyunca devam edin.odem_atici_lahana_kuru_nasil_yapilir

  • Hamilelik Sonrası Ayak Şişmesi

    Hamilelik Sonrası Ayak Şişmesi

    Doğumdan sonra bacak ve ayaklarınızda su toplaması sorunu mu yaşıyorsunuz? hamilelik sonrası ayak şişmesi makalemizde bu soruna neden olan şeylere ve yapılması gerekenlere yer verdik.  Hamile olduğunuzda, vücudunuz normalden daha fazla su tutmaya başlayacak ve bu nedenle, bacaklarda, ayaklarda, ayak bilekleri gibi vücudun çeşitli yerlerinde daha fazla şişme sorunuyla karşılacaksınız. Bu şişliklere ödem denir, kan ve sıvıların vücudunuzun dokuları içinde sıkışıp kalması ile oluşurlar.

    Gebelik sonrası ayaklar neden şişer?
    Gebelik ile ilişkili ellerde ve ayaklarda meydana gelen şişme, aşırıdan, hafife çeşitli oranlarda görülür ve şişlik durumu kadından kadına değişebilir.
    Şişlik, iltihaplı, kabarık, parlak, gerilmiş cilt görünümüne yol açabilir.
    Ellerinizi ve ayaklarınızı etkilemesinin yanı sıra, gebelikle ilgili şişmelere aynı zamanda bacaklarınızda, ayak bilekleri ve karın gibi vücudun diğer organlarında da rastlanabilir.

    Nedenleri
    Şişme veya ödem, vücudunuzun hamilelik sırasında su tutmasından kaynaklanmaktadır. Aslında gebelikte kilo alımının büyük kısmı ödemle ilgilidir, gerçek kilo yahut yağ değildir, bedenin sıvı tutmasındaki amaç bebeğin büyümesi için rahat bir ortam hazırlamak, pelvik bölgeyi güvenli bir hale getirmektir.

    Gebelikte sonraki aşamalarda ise, rahim genişlemiş olacak, ayaklar ve bacaklarda kan akımını sağlamak için damarlar üzerindeki baskı artacak,böylece kan akışı etkilenip, sıvı tutma artacaktır. Hamilelik boyunca biriken sıvı, doğum yapmakla birden atılmayacak, zamanla ödem ve şişliğiniz gidecektir. Ödemin atılması aşağı yukarı bir hafta sürer ve sık idrara çıkma, terleme gibi çeşitli şekillerde gerçekleşir.

    Hamilelik sonrası ödem hemen hemen her kadında görüldüğünden, ortada endişelenecek bir durum yoktur. Doğum yapmanızdan uzun süre geçmesine rağmen vücudunuzdaki şişlikler inmiyorsa, ödeme bacak ağrısı, baş ağrısı gibi yüksek tansiyon belirtileri eşlik ediyorsa muhakkak biran önce doktora görünmenizi tavsiye ederiz.

    Hamilelik sonrası ayak şişmesi nasıl önlenir?
    Dinlenin ve duruşunuzu düzeltin
    Hamilelik sonrası vücudun toparlanmaya ihtiyacı vardır, bunun için günlerinizi mümkün mertebe dinlenerek geçirin, uzanırken ayaklarınızın altına minder koyup yüksekte kalmasını sağlayın. Uzun süre ayakta durmaktan, bacak bacak üstüne atma pozisyonunda oturmaktan kaçının.

    Masaj
    Sizi seven, nazınız geçen birinden ayaklarınızdan başlayıp, yukarı doğru masaj yapmasını rica edin. (fakat masaj size acı veriyorsa yaptırmamanız en doğrusudur)

    Ayaklarınızı esansiyel yağlarla ıslatın
    Papatya ve lavanta yağı bacaklardaki rahatsızlığı azaltabilir selvi yağı ise varis ve dolaşım ile ilgili bedeninize yardımcı olabilir.
    Bunun için küçük bir leğene biraz ılık-sıcak su dökün, içine de esansiyel yağ katıp,
    ayaklarınızı içine sokup, keyfinize bakın!

    Lahana yaprakları uygulayın
    Buzdolabında çıkardığınız serin beyaz veya yeşil lahana yapraklarını bacaklarınıza sarın, lahana şişliği bir nebze de olsa alacaktır.

    Bitkisel ilaçlar deneyin
    Karahindiba çayı ödemi önlemeye yardımcı olabilir fakat bitki çaylarını tüketirken asla aşırıya kaçmamalıdır ve safra kesesi sorunlarınız varsa bu tarz çaylar sizin için pek de uygun değildir..

    Akupunktur
    Akupunktur iç enerjileri yeniden dengelemenin yanı sıra böbrek fonksiyonlarını ve kan dolaşımını da düzenleyen bir uygulamadır

    Diğer tavsiyeler
    *Uyurken ayaklarınızın altına bir kaç yastık koyun.

    *Kan dolaşını artırıp şişmeyi azaltma için sırt üstü yerine yan yatabilirsiniz.

    *Yüksek ısı ödemi artıracağından çok sıcak ortamdan uzak durun.

    *Yüzme, yürüyüş gibi hafif egzersizler de şişliği çabuk atmanıza yardımcı olacaktır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Bacak reflüsü

    Bacak reflüsü

    Reflü deyince aklınıza yalnızca mide geliyorsa, listeye bacakları da ekleyin. Bacaklardaki toplardamar hastalıklarının nedeni bacak reflüsü olabiliyor!…

    Bacaklardaki toplardamar hastalıklarının bir kısmında neden toplardamarlardaki reflüden, yani yukarı dönmesi gereken kanın bir kısmının aşağıya doğru kaçmasından kaynaklanıyor. Bacak reflüsü basit bir varis hastalığı şeklinde olabildiği gibi, daha kapsamlı toplardamar hastalıkları olarak da karşımıza çıkabiliyor.

    Her varis hastalık habercisi değil ama…

    Herkesin bacağında birçok toplardamar (ven) bulunuyor. Sağlıklı bir bacakta atardamarlarla gelen kan toplardamarlarla kalbe geri dönüyor ve bu geri dönüş derin toplardamarlar içindeki tek yönlü çalışan kapakçıklar sayesinde gerçekleşiyor. Ancak bacaklardan aşağı doğru inen kan, kimi zaman tekrar kalbe dönemiyor. Bu da toplumda varis hastalığının sebebi olarak bilinse de, bacaklarda yer alan yüzeysel toplardamardaki reflüden kaynaklanıyor. Bacak toplardamar (venöz) reflüsü olarak bilinen hastalık da bu aksamadan ortaya çıkıyor. Hastalığı bir örnekle açıklayan İstanbul Cerrahi Hastanesi Damar Cerrahisi Merkezi Başkanı Doç. Dr. Sadettin Karacagil, bacağında kırmızı ve yeşil birtakım damarlar görülmesine rağmen herhangi bir şikayeti olmayan hastaların bir kısmının damar ultrasonuyla yapılan muayenesinde yüzeysel toplardamarlarda (derinin 1-2 cm. altında) bacak reflüsünün görülebileceğini söylüyor: “Ayakta yapılan ultrason muayenesinde hastanın derin toplardamarından kalbe doğru giden kan, yüzeysel ve derin toplardamarların birleşme yeri olan kasık veya diz arkasında yüzeysel varisler nedeniyle aşağıya doğru kaçabiliyor. Bu kaçak da genellikle diz altında büyük varislerin oluşmasına neden oluyor. Ancak benzer belirtilere sahip bir başka varis hastasının damar ultrasonunda bu kaçak, yani reflü görülmüyor. Bu tip varislerde eğer kişinin ortaya çıkan damarlara dair estetik kaygıları yoksa, durum tıbbi bir sorun yaratmıyor.”

    Belirtilere dikkat!

    Ana yüzeysel toplardamarda ortaya çıkan geri kaçak (reflü) deri altında görünen ve özellikle diz altında yoğunlaşan varislere neden olduğu için birçok hasta görüntü ve endişe nedeniyle doktora başvuruyor. Bu tip varisleri olan hastaların birçoğunda ayakta kalma sonrası yalnızca diz altında yorgunluk, dolgunluk hissi ve ağrı olabiliyor. Bu ağrı ise yürüme ile azalıyor. İleri derece varisleri olan hastaların bir kısmında ağrı oluşmadığını da belirten Doç. Dr. Karacagil, bu durumun ciddi bir hastalık olmadığı anlamına da gelmediğini söylüyor: “Ağrı dışında, ayak bileklerinde kalıcı olan renk değişiklikleri de ortaya çıkabiliyor. Uzun süre ihmal edilmiş varisler sonucu ayak bileğinde varis ülseri ve kapanmayan yaralar oluşabiliyor. Nadir de olsa, varis damarları içinde pıhtı (tromboflebit) oluşursa, o alanda aniden ortaya çıkan kızarıklık, hassasiyet, şişlik ve sertlik oluşuyor. Tromboflebitin’nin acil olarak değerlendirilmesi ve tedavisi gerekiyor.”

    Ağrı ve ödemi önemseyin

    Bacak reflüsü, gün sonuna doğru artan ağrı ve hafif ödem dışında günlük yaflantıda ciddi bir problem yaratmıyor. Ayrıca ileri derecede bacak şişliklerinden veya dayanılmaz bacak ağrılarından da sıklıkla varis hastalığı sorumlu olmuyor. Günlük hayatı ciddi şekilde etkileyen bacak problemlerinde genellikle yandafl ortopedik problemler sorumlu oluyor. Damar ultrasonu ile yüzeysel toplardamarda reflü tespit edilen, fakat ayakta kalma sonrası diz altında ağrısı olmayan veya ayak bileklerinde renk değifliklikleri bulunmayan hastaların estetik kaygıları da yoksa bu reflünün mutlaka cerrahi olarak tedavisi gerekmiyor.

    Farklı nedenler reflüye yol açıyor

    Varis hastalığında, ana yüzeysel toplardamar reflünün kaynağını oluşturuyor. Bu tip hastalarda eğer klinik olarak gerekliyse (diz altında ayakta kalma sonrası ağrı, ayak bileklerinde renk değişiklikleri veya görünen büyük varisler) basit bir ameliyatla bu reflü kaynağı ortadan kaldırılıyor ve varise bağlı reflünün uzun dönemde yaratabileceği riskler (varis ülseri ve pıhtı gibi) gideriliyor. Bu sayede hastanın varis çorabı kullanması da gerekmiyor.

    Diğer önemli bir bacak reflüsü nedeni ise, ana yüzeysel damarda değil de, derin toplardamarlarda ortaya çıkan reflüden kaynaklanıyor. Bu tip reflü halk arasında, venöz yetmezlik olarak da bilinse de doğru tanımlamanın “Derin venöz yetmezlik” olduğunu söyleyen Doç. Dr. Karacagil, “Basit varis hastalığı da bir tip venöz yetmezlik olarak karşımıza çıkıyor. Oysa aralarındaki farkı, varis hastalığındaki reflünün yüzeysel toplardamarda olması oluşturuyor” diyerek sözlerine devam ediyor.

    Varisi olmayan insanlarda birçok nedene bağlı olarak (özellikle herhangi bir ameliyat sonrası uzun süre hareketsiz yatmak) derin toplardamarlarda birden pıhtı, yani “derin ven trombozu” oluşabiliyor. Erken tanı konularak mutlaka tedavi edilmesi gereken bu ciddi hastalıkta uygun bir tedavi uygulansa da, derin toplardamarlarda kanın aşağı kaçmasını engelleyen kapakçıkları tahrip oluyor ve kan derin toplardamarlar kanalıyla aşağıya doğru kaçıyor. Doç. Dr. Sadettin Karacagil, bu hastalarda reflüye bağlı kaçağın ayak bileğinde açık yaraya neden olmaması için uygun varis çoraplarının kullanılması gerektiğini, derin ven trombozu sonrası oluşan klinik tablonun basit varis hastalığından doğal seyri ve tedavisi açısından farklılık gösterdiğini söylüyor.

    Sabah ameliyat, öğleden sonra taburcu

    Geliflen teknoloji ve tıp alanındaki yenilikler, varise bağlı reflüsü olan kişilerin tedavisini de oldukça kolaylaştırıyor. Hastanın yaşam kalitesini düşürmeden, kısa sürede günlük yaşantısına dönebileceği tedavi yöntemlerinin kullanıldığını belirten Doç. Dr. Karacagil, 15-20 yıl önce sadece klasik açık cerrahi yönteminin (klasik stripping ameliyatı) kullanıldığını, 2000’li yıllara gelindiğinde ise varisli toplardamarı çıkartmadan yerinde bırakarak içini lazer veya radyo dalgası ile kurutma tekniklerinin kullanıldığını söylüyor. Bu geliflmelerin yanı sıra modern açık cerrahinin de geliştiğini, damar içi lazer veya radyo dalgası kullanmadan çok ufak kesilerle (kasıkta 1-2 cm., bacakta 2 mm’lik kesiler) reflü kaynağı olan toplardamarların çıkarılabilmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Doç Dr. Karacagil; “Kendi adıma, son yıllarda modern açık cerrahiyi tercih ediyorum. Çünkü ameliyat sonrası dönemde ağrılar ve geçici morartılar bu yöntemde daha az görülüyor.” diyor. Modern açık cerrahi uygulamasında çıkarılacak ana yüzeysel damar kasıktan dize kadar ameliyat öncesi damar ultrasonu ile işaretleniyor. Bu sayede yapılan kesiler çok ufak oluyor ve daha iyi estetik sonuçlar doğuruyor. Sabah ameliyat olan hastalar, öğleden sonra taburcu olabiliyor ve günlük yaşantısına dönebiliyor. Nüks riskinin az olduğu modern açık cerrahide, hasta yalnızca ameliyatı takip eden üç hafta boyunca uyku saatleri dışında varis çorabı giyiyor. Bu sayede hem hastalıktan hem de ömür boyu varis çorabı giymekten kurtuluyor. Son yıllarda tercih edilen modern açık cerrahi yönteminde, ameliyat sonrası ağrı ve geçici morartılar daha az görülüyor.

    DİPNOT

    Bazı varis hastalarında deri altında görünen damarların drene olduğu toplardamarlarda, damar ultrasonu incelemesi sonrası kaçak (reflü) olmadığı belirleniyor. Bu hastaların estetik kaygıları varsa, görünen varislerin kurutulması için skleroterapi kullanılıyor. Çok ince minik iğnelerle anestezi yapılmadan damar içine bazı ilaçlar verilerek yapılan bu yöntemde genellikle birden fazla seans; ayrıca işlem sonrası 1-2 hafta varis çorabı kullanılması da gerekiyor. Çok yoğun kılcal damar veya ufak varislerin tedavisinde çok tatminkar sonuç vermesine rağmen nadiren deride tedaviye bağlı sıklıkla geçici olan renk değişiklikleri de oluşabiliyor. Ancak kılcal damarları olan, fakat dışarıdan görünmeyen toplardamarlarda reflüsü olan hastaların skleroterapi öncesi basit bir varis ameliyatı olmaları da gerekebildiğini belirten Doç. Dr. Sadettin Karacagil, reflüsü olan hastalarda sadece skleroterapinin iyi sonuç vermediğini; estetik amaçlı skleroterapi veya deri lazeri planlanan her hastanın damar ultrasonu ile incelenmesi gerektiğini de söylüyor.

    Formsanté Dergisi

  • Diyabet körlüğe neden oluyor…

    Diyabet körlüğe neden oluyor…

    Diyabetin körlüğe neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada geldiği belirtildi.

    Düzce Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Murat Kaya, toplumda sıkça görülen diyabete bağlı göz hastalıkları konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

    Prof.Dr. Kaya, hastaneye göz sorunu nedeniyle başvuran hastaların üçte birinin diyabet hastası olduğunu, diyabetin körlüğe neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada geldiğini belirtti. Ayrıca Kaya, diyabete bağlı olarak damar sisteminin bozulması neticesinde gözün arka kısmında kanama, ödem, su toplaması ve damarlarda sızma gibi problemlerin oluştuğunu bunun da körlüğe neden olduğunu vurguladı.

    Ailesinde şeker hastalığı geçmişi bulunan bireylerin düzenli aralıklarla hem şeker hem de göz kontrollerini aksatmamaları gerektiğini dile getiren Kaya, kontrolsüz diyabetin kör edebileceğinin altını çizdi.

    Diyabete bağlı körlüğün önüne geçilebilmesi için Prof. Dr. Murat Kaya, şöyle konuştu: “Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde lazer tedavisini başarıyla uyguluyoruz. Diyabetli hastalarımızın kontrollerini aksatmadan yaptırmalarını, tedavinin başarısı açısından zorunlu buluyoruz. Hastaların kendi kendilerinin doktoru olması, diyabetli hastalar için oldukça önemlidir. Göz şikayetiyle üniversitemiz hastanesine gelen diyabetli hastalarımıza 3 ile 6 ay arasında değişen süreçte göz kontrolü yapıyoruz.”

    Hastalığın takibinin önemini vurgulayan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyabetli hastalara, mutlaka göz kontrollerini yaptırmaları konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Kontrol neticesinde gözde kanama tespit edilmesi durumunda üç ya da dört seans süren lazer tedavisi uyguluyoruz. Bu sayede hastada körlük oluşmasının önüne geçiyoruz. Burada önemli olan hastanın kontrollerini aksatmaması, hastalığının öneminin farkına varıp hayat tarzını ona göre şekillendirmesidir.”

    Diyabet hastalığında erken tanının önemini anlatan Prof.Dr. Kaya, şeker hastalığının, 10 yıldan sonra göze zarar vermeye başladığını, gözün etkilenmesinin, böbrek ve kalp gibi hayati organların da zarar gördüğünün habercisi olduğunu vurguladı.