Etiket: obezite

  • Kiloluları sevindiren araştırma

    Kiloluları sevindiren araştırma

    Fazla kilonun uzun yaşatabileceğini gösteren bir araştırma, uzmanlar arasında tartışmalara neden oldu.

    BBC’nin, ‘Journal of the American Medical Association’ dergisine dayandırdığı haberine göre, söz konusu araştırma, fazla kilonun, daha uzun yaşamayı sağlayabileceğini ileri sürüyor.

    Araştırma çerçevesinde ABD Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi’ndeki uzmanların, vücut kitle endeksiyle ölüm oranlarını karşılaştırmak için yaklaşık 2,9 milyon kişiyi içeren 97 çalışmayı incelediği bildirildi. Araştırma vücut kitle endeksleri 25 ila 30 arasındaki fazla kilolu kişilerin, sağlıklı kiloya sahip kişilere nazaran erken ölme olasılıklarının yüzde 6 oranında az olduğunu gösterdi.

    Vücut kitle endeksinde sağlıklı kilo aralığının, 18,5 ila 25 arasında olduğu belirtiliyor. Öte yandan, araştırmada, zayıflığın ve aşırı derece obezitenin, yaşam süresini kısalttığı gözlendi. Bir grup uzman, araştırmanın sonuçlarını, ‘zırvalık’ olarak değerlendirirken, bazıları ise araştırmanın ‘korkunç bir mesaj’ verdiği görüşünde.

    Fazla kilolu kişilerin daha uzun yaşamalarında, tansiyonlarının kontrol altına alınması gibi tedavilerin ve fazladan kilonun, hastanede tedavi gören çok hasta kişilerin hayatta kalmasına yardımcı olmasının etkilediği sanılıyor. Söz konusu araştırmayı yapan uzmanlar, araştırma çerçevesinde sadece ölümlerin incelendiğini, sağlıklı geçirilen yıllara bakılmadığını kaydetti.

    Diyet – Sağlıklı Beslenme

  • İbrahim Saraçoğlu Göbek Eritme Kürü

    İbrahim Saraçoğlu Göbek Eritme Kürü

    Aç ya da tok karına içebilirsiniz. Bu karışımı her gün taze olarak hazırlayıp için, Daha fazla hazırlayarak buzdolabında saklamayın…

    Göbek Yağlarını Eritmek için Doğal Kür

    * 4 adet taze lahana yaprağı,
    * 1 demet taze maydanoz,
    * 1 adet sulu limon
    * Yarım litre su

    Göbek Eritme Kürü Hazırlanışı:

    Yarım litre klorsuz suyu kaynatın. Kaynayan suyun içine lahana yapraklarını atın. Lahana yapraklarını en az üç dakika kaynattıktan sonra maydanozları da ilave ederek yaklaşık üç dakika daha kaynatın.

    Karışımı ocaktan indirip soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra karışımı süzün İçine 1 limonun suyunu ekleyin.

    İbrahim Saraçoğlu Göbek Eritme Kürü nasıl kullanılır?

    Bu lahana suyundan günde 2 veya 3 kere içilmelisiniz. Aç ya datok karına içebilirsiniz. Bu karışımı her gün taze olarak hazırlayıp için, Daha fazla hazırlayarak buzdolabında saklamayın

    Karışımın içine kesinlikle tatlandırıcı katılmamalıdır.

    Göbek eritme kürünü sadece 3 hafta uygulayın…

  • Çağımızın Hastalığı: Karpal Tünel sendromu

    Çağımızın Hastalığı: Karpal Tünel sendromu

    Karpal tünel sendromu medyan sinir üzerindeki bantın kalınlaşması ve tekrarlayıcı hareketlerin kombinasyonu neticesinde bilekte sinirin enflamasyonu sonucu ortaya çıkar. Özellikle 40-60 yaşlarındaki kadınlarda, piyanistler, kuaförler, bilgisayar operatörleri, bankacılar, dişçiler, heykeltıraşlar, ev hanımları gibi ellerini aşırı kulanan meslek gruplarında sıklıkla izlenir.

    Hamilelik, şeker hastalığı, tiroid hastalıkları, menapoz, bilekte kırılan yada yerinden kayan kemikler ve aşırı şişmanlık hastalığın görülme oranını arttırır. Eller ile cisimlerin sık ve şiddetli şekilde tutulması, bileğin bükülmesi ve artrit benzer şekilde görülme oranlarını arttırır.

    Bu şikayetlerin ilk ortaya çıkmasının ardından tedavi için zaman kaybetmeden başvurmak oldukça önemlidir. Başvurmak için ağrının aşırı artmasını, tahammül sınırlarını aşmasını beklemeyin.

    Cerrahi dışı konservatif tedavinin asıl amacı medyan sinir üzerinde tekrarlayan yaralanmaları bitirmek ya da azaltmaktır. Bu amaçla sinir üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak için bir bileklik ile bilek hareketleri kısıtlanabilir. Eğer bu işe yaramaz ise ödemi azaltmak için enflamasyon giderici ilaçlar yazılabilir veye bileğe kortizon enjeksiyonları yapılabilir. Ağrıları azaltmaya yönelik bir takım özel el ve bilek egzersizleri önerilebilir.

    Eğer hastalar istirahat, rehabilitasyon, veya diğer cerrahi dışı tedaviler ile ağrılarından kurtulamaz iseler median sinir üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak için farklı cerrahi teknikler uygulanabilir. En sık uygulanan teknik karpal tunel serbestleştirilmesi denilen ve açık ya da endoskobik yöntemler ile uygulanabilen yöntemdir. Açık cerrahide bilek bölgesine bir kesi yapılarak median sinir üzerine bası oluşturan bant kesilerek sinir serbestleştirilir. Endoskobik yöntemde ise daha ufak bir kesi yapılarak bir minyatür kamera ile tünel görüntülenir ve bant kesilir.

    Karpal tünel sendromuna yol açan nedenler?

    Aynı tür el hareketlerini sürekli olarak yapmak bu hastalığa yol açabilir. En çok el bileğini büküp sıkma tarzında iş yapanlarda görülmektedir. Bilgisayar kullananlar, marangozlar, et ve tavuk paketleyicileri, müzisyenler ve teknisyenler risk altındadır. Bahçe işleri, golf oynama, iğne ve oya işleri gibi hobiler de hastalığa yol açabilir. Karpal tünel sendromu, şeker hastalığı, romatizma, guatr gibi hastalıkların seyri sırasında da ortaya çıkabilir. Hastalık, gebeliğin son birkaç ayında yaygın olarak görülmektedir.

    Karpal tünel sendromundan korunmak, ellerimizin doğru kullanımı ile ilgili altın öğütler

    • El bileğinin uzun süreli ve güçlü şekilde aşağı-yukarı hareketlerinden, gergin şekilde parmaklarla bir şeyi tutmaktan (dikiş iğnesi gibi), bileği başparmak veya küçük parmağa doğru bükme hareketinden kaçın
    • Avuç içi yukarı bakacak şekilde yük taşımamaya özen göster
    • Bileği sıkı saran bantlardan (kol saati gibi) uzak dur
    • Aşırı soğuk veya korunmasız vibrasyondan kaçın
    • Telefon gibi sık kullanılan objeleri calışma sahanıza olabildiğince yaklaştır. Böylece aşırı uzanmaktan kaçın.
    • Araba sürerken, eşya taşırken direksiyonu çok sıkı tutma. Mümkün olduğunca eli dinlendir.
    • Daktilo ya da keyboard kullanırken elleri her 15 dk da bir dinlendir.
    • Boya fırçası, kalem, gazete, veya kitap türü cisimleri uzun süre tutmaktan kaçın
    • Eller kullanılırken vücüdun genel postürüde çok önemlidir. Çalışma alanının yüksekliği, otururken ya da ayakta iken bileklerin notral ya da hemen hemen düz pozisyonda kalmasına imkan tanıyacak şekilde düzenlenmelidir. Çalışma esnasında omuzların yeteri kadar serbest, dirseklerin konforlu bir şekilde yanlarda olmasına özen gösterilmelidir.
    • Oturma esnasında sırt ve bel iyi desteklenmiş şekilde ayaklar yere basmalıdır. Oturulan sandalye her bireyin kendisine göre ayarlanmalıdır.
    • Özellikle daktilo yazımı, keyboard kullanımı türü işlerde postür özellikle önemlidir. Doğru ayarlanabilir bir koltuk, yeterli ışık ve masa için uygun yükseklik yararlıdır.
    • Daktilo esnasında uzun süre, sık bir sekilde tuşlara basılır. Bu nedenle olabildiğince hafif şekilde tuşlara dokunmak önemlidir. Aşırı sert bir şekilde tuşlara basılması gereksiz yorulmaya neden olacaktır. Bu problemi aşmak için sıkca kısa aralıklar verilmesi yararlı olur. Aynı şekilde boyun, omuz ve kol adalelerinin rutin bir şekilde rahatlatılması da önemlidir.
    • El aletlerinin seçimi önemlidir. El aletinin tutulan kısmı elinizin büyüklüğü ile orantılı olmalıdır.
    • Elinizi yoğun şekilde kullanmanızı gerektiren yeni bir iş ögrendiğinizde, elinize bu yeni işe alışması için zaman tanıyın. Bu tıpkı bir atletin bir yarışa hazırlanmasına veya diğer atletik yarışmalara benzer. Ellerin istirahati için yeterli aralıklarla molalar verilmelidir.
    • Eğer eldiven giyiyorsanız ellere uygun ölçülerde olmalıdır. Çok büyük olursa objeyi tutmak için gerekli harcanacak güç daha fazla olacak, çok sıkı olursa elleri sıkıştıracaktır.

    Hamilelikte Karpal Tünele Sendromunun Oluşmaması İçin Önlemler

    Hamilelikte kaprpal tünel sendromu oluşmasını engellemek için bazı önlemler almak yarar sağlamaktadır:

    – Su tutulumunu azaltmak için tuz alımını kısıtlamak
    – El bileğinin uzun süre aynı pozisyonda tutulmaması
    – Düzenli aralıklarla el bileğini dinlendirmek
    – Uzun süre tekrarlayıcı karekterde hareketler yapmamak
    – Obesite karpal tünel sendromu için bir risk faktörü olduğundan kilo verilmesi
    – KTS’yi önlemeye yönelik egzersizler.

    İlgili Konular ;
    – Karpal tünel sendromu nasıl tedavi edilir?
    – Karpal tünel sendromu nasıl teşhis edilir?
    – Karpal tünel ameliyatından sonra nelere dikkat etmeliyiz?
    – Karpal tünel sendromundan nasıl korunabiliriz?

  • Cinsel yaşamı olumsuz etkileyenler

    Cinsel yaşamı olumsuz etkileyenler

    Pek çok hastalık cinsel fonksiyon bozukluğuna yol açıyor. Bunların başında kalp-damar hastalıkları yer alıyor. Peki bu durum kadınlar için cinsel yaşamın sonu anlamına mı geliyor? Konunun uzmanları bu soruya, “Hayır” yanıtını veriyor.

    Metabolik hastalıklar, şeker hastalığı, kronik böbrek, kanser, felç, omurilik yaralanmaları, romatizmal sorunlar, parkinson, böbrek yetmezliği, tıbbi tedavi ve rehabilitasyon kronik hale gelen önemli hastalıklar olarak görülüyor. Kadınlar, yaşamlarını adeta kâbusa çeviren bu hastalıklar nedeniyle, cinsel yaşamlarında önemli sorunlar yaşıyor. Cinsel fonksiyon bozuklukları bu hastalarda; bedensel ve duygusal sorunlara, eşleriyle zorluklara, cinsel yaşamlarının daha az aktif olmasına ve cinsellikten daha az haz almalarına yol açıyor.

    RİSK YOK OLUYOR
    Kanser ameliyatları sonrasında hastaların yüzde 60’ının, kalp-damar hastalarınınsa yüzde 63’ünün cinsel fonksiyon sorunları yaşadığı belirtiliyor. Memorial Hastanesi Cinsel Sağlık Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Dilek Uslu Erdoğru, özel rehabilitasyon ve tedavi programları sayesinde, hastaların yaşamları boyunca cinsel aktivitelerden uzak kalma risklerinin ortadan kalktığını söylüyor.

    Buna örnek olarak felçli hastaların yüzde 50’sinin uygun tedavi ve terapiler sayesinde orgazm yaşamaları gösteriliyor. Op. Dr. Erdoğru, kalp-damar hastalıkları nedeniyle kadınların yüzde 63’ünün cinsel fonksiyon bozukluğu sorunuyla karşı karşıya kaldığını söylüyor.Bu hastalarda en sık görülen cinsel sorunlar arasında azalmış cinsel istek, ağrılı cinsel ilişki, cinsel bölgede his kaybı ve orgazma ulaşma kabiliyetinde azalma bulunuyor. Op. Dr. Erdoğru, kalp hastası kadınlara şu önerilerde bulunuyor:

    BU ÖNERİLERE KULAK VERİN
    – Cinsel beraberlik öncesi alkol almayın.
    – Seksten önce ağır yemek yemeyin.
    – Oda sıcaklığının düşük veya yüksek olmamasına dikkat edin.
    – Sinirli ve gerginken cinsel ilişkiye girmeyin ve ortamın sakin olmasına dikkat edin.
    – Eşiniz cinsellikte sizden daha aktif olsun.
    – Cinsel ilişkide rahat nefes alabileceğiniz pozisyonları tercih edin.
    – Kullandığınız kalp ilaçlarını ulaşmanızın kolay olacağı bir yere koyun.

    CİNSEL YAŞAMI OLUMSUZ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
    -Kanser tedavilerinde kullanılan ilaçlar, meme kanseri ve genital kanserlerde radyoterapi ve kemoterapinin yan etkileri, rahim ve yumurtalık kanserlerinde büyük ve ciddi cerrahi ameliyatlar sonrasında hastaların ani olarak menopoza girmesi.
    -Bağırsak kanseri ameliyatları sonrası hastanın vücudunda bir torbayla yaşamak zorunda kalması. Hastaların yüzde 60’ının kendilerini cinsel yönden çekici bulmamasına yol açıyor.
    -Rahim, rahim ağzı ve vajina kanserlerinde uygulanan ışın tedavileri.
    -Karnın alt bölgesinde ya da mesane kanseri nedeniyle uygulanan radyoterapiler. (Vajinal darlık ile karın içi yapışıklığa neden olduğundan cinsel birleşme ağrılı oluyor.)
    -Bazı yayılmış kanser türlerinde ameliyat sonrası meydana gelen yapışıklıklar. 
    -Şeker hastalığı, hipertansiyon, kan yağlarında yükseklik ve şişmanlık gibi nedenlerle ortaya çıkan metabolik sendrom.
    -Vücut kitle indeksindeki artış.
    -Diyabet.
    -Kronik böbrek hastalığı, kalp-damar hastalıkları, parkinson ve felç.

    HASTALAR CİNSEL İLİŞKİ YAŞAYABİLECEKLERİNİ BİLMİYOR
    Kronik ağrı, yorgunluk, azalmış özgüven, kullanılan ilaçların yan etkileri özellikle kadınların cinsel fonksiyon bozuklukları yaşamalarına neden oluyor.
    Hastalar hatalı olarak cinsel aktivitelerine dönmelerinin sakıncalı olduğunu düşünüyor. 
    Hastalar cinsel fonksiyonlarını tatminkâr şekilde yaşamak için hastalığın getirdiği duruma karşı nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyor.

    İKİ KAT MERDİVENİ ZORLANMADAN ÇIKIYORSANIZ SORUN YOK!
    Kalp hastalıklarına ek olarak; yüksek tansiyon, kan yağlarının değerlerinde yükselme, kalp damarlarının yüzeyini döşeyen dokuda hasar oluşması ve sigara kullanma durumu da varsa, cinsel fonksiyon bozukluğu sorunuyla karşılaşma riski ciddi oranda artabiliyor. Cinsel ilişki sırasında kalp krizi geçirme riskinin spor esnasında oluşan riskten düşük olduğu belirtiliyor. Op. Dr. Dilek Uslu Erdoğru, “Bir kadın iki kat merdiveni rahatça çıkabiliyorsa pratik olarak cinsel yaşamına devam etmesinde sakınca bulunmuyor” diyor.

    SİGARA VAJİNAYA GİDEN KAN AKIMINI AZALTIYOR
    Sigarada bulunan nikotin, kan damarlarını daraltıp kan akımını azaltarak uzun dönemde kan damarlarını hasara uğratıyor. Sigara ve cinsel sağlık konusunda yapılan araştırmaların çoğunun erkek cinselliğiyle ilgili olduğu belirtiliyor. Kadınlarda sigara içimi sonucunda vajinaya, klitorise ve dudaklara giden kan akımı azalıyor. Bu durumun sonucunda kadınlarda cinsel uyarılmanın bozulabildiği belirtiliyor.

    OBEZ KADINLAR CİNSELLİKTEN UZAKLAŞIYOR
    Obez kadınlarda vücut görüntüsünü beğenmeme ve cinsel isteksizlik gelişebildiği gibi seks hormon düzeylerinde azalma da meydana gelebiliyor. Kilo verildiğindeyse seks hormonları artıp normal seviyeye geliyor. Avrupa’da yapılan bir çalışmaya göre obez kadınlar normal kilolulara göre eş bulmakta daha fazla zorlanıyor.

    HT

  • Kalbin Düşmanı Göbek Hastalığı

    Kalbin Düşmanı Göbek Hastalığı

    Kalp hastalığında en büyük risklerden biri sağlıksız ve fazla beslenme. İşte beslenmede dikkat edilmesi gerekenler…

    Pek çok hastalık, göbek yağlanması ve obezite sonucu ortaya çıkıyor. Bu nedenle obeziteye yol açan beslenme yanlışlarının da değiştirilmesi gerekiyor. Gıda çeşitliliğinin sağlıklı beslenme için önemli olduğu düşüncesiyle her besinden bol miktarda yemek, kişiye yarar yerine zarar getirebiliyor. Bunun için kişiye uygun beslenme tarzının benimsenmesi, altın kural olarak gösteriliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Kani Gemici, ideal kiloyu korumak ve kalp hastası olmamak için kişiye özel sağlıklı beslenme kuralları hakkında bilgi verdi.

    Sağlık sorunlarının kaynağı göbekteki yağlanmadır

    Hipertansiyon, kalp hastalıkları, metabolik hastalıklar, insülin direnci, diyabet, ortopedik problemler, diz ve eklem hastalıkları, bel fıtıkları ile kanser gibi hastalıklar, aşırı kilolar sonucu ortaya çıkan başlıca sağlık sorunlarıdır. Kişiyi obeziteye götüren ve göbekte başlayan yağlanma, vücuttaki bütün hastalıkların başlangıç noktası gibidir. Bu hastalıkların yanı sıra; kalp hastalıkları oluşma riski, kilolu olan kişilerde kilolu olmayan kişilere göre 3-4 kat daha yüksektir.

    Bel çevrenizle göğüs çevreniz eşitse kilo sorununuz başlamıştır

    Aşırı kiloların en önemli göstergesi, göbek ve bel çevresinin genişlemesidir. Bel çevresinin; kadınlarda 83, erkeklerde ise 92 santimetreyi geçmesi, obezitenin işaretidir. Ancak obezite sınırına ulaşmamak için yalnızca rakamları takip etmek yeterli değildir. çünkü aşırı kilo tehlikesi ile karşı karşıya kalmadan, kişinin vücut ağırlığının artışını gözlemlemesi çok önemlidir. Bunun için alınması gereken önlemlerin başında, kişinin belirli aralıklarla kendini boy aynasında izlemesidir. Ayna karşısındaki görüntüde, bel çevresi ile göğüs genişliği eşitlenmişse, kilo sorunu başlamış demektir.

    Sağlıklı bir kalp için beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli

    Yanlış beslenme alışkanlıkları yüzünden sağlıksız gıdalar tüketen çocuklar, ileri yaşta bilgisayar başında sürekli yemek yiyen insanlar haline gelmektedir. özellikle atıştırmalık olarak yenilen içerisindeki katkı maddesi ve yağ oranı yüksek yiyecekler, çocukların erişkin çağına geldiklerinde ciddi kilo sorunları yaşamalarına ve metabolizmanın yıllar içerisinde bozulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sorunlara erken yaşta müdahale edilmelidir.

    Tıka basa değil tadımlık yiyin

    Acıkmadan yemek, 5-6 çeşit yemekle tabağı doldurmak, her sebzeden ve meyveden bol miktarda yemek sağlık açısından zararlıdır. çünkü her gıda her insanın yapısına uygun değildir. Sebze ve meyvelerin her çeşidi tadımlık olarak tüketilebilir; ancak hepsinden bol miktarda yenilecek diye bir kural yoktur.

    Vücudunuza rahatsızlık veren besinleri tüketmeyi bırakın

    Coğrafi durumlar, yaş grupları, genetik yapılar, kan grupları beslenme şekillerinin oluşturulmasında önemli kriterlerdir. örneğin; çölde yaşayan bir kişi için belki de en uygun olan et deve etidir, balık da deniz kenarında oturanlar için en sağlıklı besindir. çok sağlıklı bir besin olan domates, birçok kişi için yenildiğinde rahatsızlık vericidir ya da yoğurt bazılarında sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir. Kişi, aldığı bir gıdaya vücudunun verdiği tepkiyi rahatlıkla ölçebilir; yaptırdığı testlerle birlikte iyi bir gözlemle, kendisi için en sağlıklı olan beslenme şeklini belirleyebilir.

    Tüm meyvelerin suyunu bir bardakta toplamayın

    “Karışık meyve suyu” adı altında, birkaç çeşit meyveyi bir araya getirerek suyunu sıkıp içmek de vücuda yarar yerine zarar getirir. çünkü çeşitli meyvelerden oluşan karışım, mide ve bağırsak sistemi açısından olumsuz etki yapabilir. Meyve suyu tüketiminin dışında, birkaç çeşit meyvenin bir arada yenilmesi de doğru değildir. Kişi, hangi meyveyi yediğinde ya da hangi meyvenin suyunu içtiğinde kendini iyi hissediyor, ferahlıyor ve herhangi bir sorun yaşamıyorsa onu tüketmelidir.

    Sahanda yumurtayı sade yiyin

    Beslenme alışkanlıklarınız içinde etin yeri mutlaka olmalıdır. Ancak et tüketirken sağlıklı olmasının yanında, kişi için uygun olan et türünün tercih edilmesi de önemlidir. Yararlı Izgara tabağı adı altında karışık et tüketimi de, sağlık açısından kabul edilemez bir beslenme şeklidir. Vücut bir süre sonra bu yanlış beslenmeye teslim olsa da bunun getirdiği sağlık sorunları hayatın bir döneminde ortaya çıkacaktır. Bunun için; özellikle etle ekmek bir arada yenmemeli, peynirli ve sucuklu yumurta gibi menüler sofrada asla bulunmamalıdır. Eğer sahanda yumurta yenilecekse, haftada 1- 2 kez kaliteli bir tereyağında sade olarak tüketilebilir.
    Milliyet

  • Formda Kalmanın 5 Altın Kuralı

    Formda Kalmanın 5 Altın Kuralı

    Dünya Sağlık Örgütü’nün “yüzyılın patlama derecesinde hızla yayılan ve tedavi edilmesi zorunlu bir hastalığı” olarak benimsediği şişmanlığı önlemek amacıyla, yemek yeme, alışveriş, aktivite ve yemek pişirmeyle ilgili bazı davranış değişiklikleri önerildi…

    Ege Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın önderliğinde, Ege Obez Hasta Derneği tarafından, sağlıklı beslenmenin altın kuralları bir kitapta toplandı. Kitapta, özetle şu davranış biçimleri önerildi:

    – Güne erken başlayın, 7-8 saatten fazla uyumayın, uyandıktan sonra yatakta kalmayın.

    – Asansör yerine merdiven kullanın, hızlı tempoyla yürümeye çalışın. Haftanın 4-5 günü egzersiz yapın, pasif yerine aktif jimnastiği tercih edin.

    – Ayakta durmaya ve yürümeye daha fazla zaman ayırın. Bir şey getirip götürmek için çocuklarınızı kullanmayın.

    – Aktif ve hareketli kişilerle birlikte olmaya özen gösterin. Hafta sonları için aktif planlar yapın.

    – Her gün yarım saat veya daha az TV seyredin.

  • Kola İçince Vücudumuzda Neler Oluyor?

    Kola İçince Vücudumuzda Neler Oluyor?

    Kolayı çoğumuz düşünmeden tüketiyoruz. Peki, kola içtikten sonra vücudumuzda ne gibi değişiklikler olur…

    İşte bir bardak kolanın dakika dakika zararları.

    İLK 10 DAKİKA:

    * 10 çay kaşığı şeker vücudunuza girer. (Günlük almanız gereken şeker miktarının tamamı kadar)
    * Fosforik asit tat alma duyunuzu keser.

    20 DAKİKA:

    * Kan şekerinizde ani bir yükselme olur.
    * Yüksek miktarda insulin patlamasına neden olur.
    * Karaciğeriniz vücudunuzdaki şekeri yağa çevirerek buna bir yanıt verir.
    * Bu sadece bir kaç dakika içinde olur.

    40 DAKİKA:

    * Kafein emilimi tamamlanır.
    * Kan basıncınız yükselir.
    * Karaciğeriniz kana daha fazla şeker pompalamaya başlar.
    * Beyninizdeki adenozin reseptörleri rehaveti önlemek için bloke olur.

    45 DAKİKA:

    * Beyninizde dopamin salgısı artar.
    * Bu tıpkı eroinin vücuta yaptığı tepkimelere benzer.
    * Bu da vücutta depolanmış kalsiyum, magnezyum ve çinko’nun da beraberce dışarı atılması demek.

    BİR SÜRE SONRA…

    * Şeker ihtiyacını tekrar duymaya başlayacaksınız.
    * Kendinizi halsiz ve bitkin hissedeceksiniz.
    * Vücudunuzda kola ile aldığınız bütün su tekrar dışarı atıldığı için susuzluğunuzu tekrar hissedeceksiniz.
    * Şeker ihtiyacını takiben, kafein isteği de başlayacak (sigaradaki gibi)…

  • “Su İçsem Yarıyor” Diyenler

    “Su İçsem Yarıyor” Diyenler

    Sağlık Bakanlığı, ‘çok az yiyorum ama su içsem yarıyor’ diyerek fazla kilolarından yakınanlara cevap verdi. Bakanlık görülme sıklığı giderek artan obezite ile mücadele kapsamında şişmanlık konusunda 70 soru ve 70 cevap hazırladı.

    ‘Obezite (şişmanlık) Konusunda 70 Soru 70 Cevap’ta, ‘Yanlış zayıflama diyeti uygulamaları nelerdir?’, ‘Çok düşük kalori içeren şok diyetlerle kilo vermenin sakıncası var mıdır?’, ‘Çok az yiyorum ama su içsem yarıyor! Neden bazı insanlar çok fazla yemek yedikleri halde şişmanlamazlar?’ gibi sorulara cevap verildi.

    Bakanlığın 70 soruya 70 cevabından bazıları şöyle:

    -Şişmanlığımdan dolayı rahatsızlık duymuyorum fakat etrafımdaki herkes zayıflamam gerektiğini söylüyor. Her insan zayıf olmak zorunda mıdır?

    Zayıflamak istemeyen kilolarından memnun olan şişman bireyler periyodik olarak mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak tıbbi açıdan izlenmelidir…’

    -Yanlış zayıflama diyeti uygulamaları nelerdir?

    ‘Kişiye özgü olmayan (özellikle gazete, dergi ve benzeri yayınlarda bulunan kişilerin özellikleri dikkate alınmayan diyetler) Kısa sürede hızı kilo kaybı vaat eden sihirli ve şok diyetler. Tek besine dayalı diyetler. Zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlarla beraber önerilen diyetler. Gerçek kilo kaybı yerine sadece su kaybına neden olan diüretik ilaçlar veya saunalar…’

    -Çok az yiyorum ama su içsem yarıyor! Neden bazı insanlar çok fazla yemek yedikleri halde şişmanlamazlar?

    ‘Şişmanlığın oluşmasında pek çok etken vardır. Genetik faktörler, metebolizmanın hızlı veya yavaş olması, beslenme alışkanlıkları, egzersiz alışkanlıkları vb. Tüm bu faktörler, bireylerin kilo durumlarını etkiler. Obezitenin nedenini öğrenmek için önce hekime başvurulmalıdır…’

    -Çok iştahlıyım. İştahıma engel olamadığım için sık sık atıştırıyorum ve kilo alıyorum. Buna nasıl engel olabilirim?

    ‘Fiziksel açlık ile duyguların neden olduğu açlık arasındaki farkı anlamaya çalışın. Sıkıldığınız zaman, kızgınken veya üzgünken yemek istiyorsanız bu isteğinizi başka bir aktiviteye yönlendirin. Örneğin böyle hissettiğiniz zamanlarda yürüyüşe çıkın. Atıştırmalık besinleri evde ya da işyerinizde bulundurmayın veya yüksek kalorili besinler yerine yakınınızda taze meyve ve sebze bulundurun…’

    -Ev işleri spor yerine geçer mi?Zayıflatır mı?

    Ev işleri de fiziksel aktivite türlerinden biridir. Ancak sadece ev işleri yapılarak zayıflanmaz…’

    -Çok az yemek yiyorum ama yine de zayıflayamıyorum. Bunun nedeni nedir?

    ‘Zayıflamak için aç kalmanın iyi bir başlangıç olduğu düşünülür. Oysa bu yanlış bir düşüncedir. Çok düşük kalorili diyetlerde olduğu gibi aç kalma da vücudun normal işlev göstermesi için gerekli enerji ve besin öğelerini sağlamada yetersiz kalır. Hızlı zayıflama yağ kütlesinden ziyade genellikle su ve kas kütlesi kaybına neden olur…’

    -Zayıflama diyeti yaparken fast-food restoranlardan uzak durmalı mıyım?

    ‘Zayıflama diyeti yaparken fast-food restorana gidebilirsiniz ama yüksek kalori içeren menüleri seçmemek koşulu ile…’

    Bitkisel çaylar zayıflatır mı?

    ‘Bazı bitkiler bağırsakları çalıştırır bazı bitkiler idrar söktürücü özellik gösterir. Ancak hiçbir bitki zayıflatmaz. Zayıflatmak için uzman kişilerin hazırladığı beslenme programları hazırlanmalıdır.’

    -Ilık su içmek zayıflatır mı?

    ‘İçilen suyun midede doluluk hissi uyandırması ve bağırsak hareketlerini artırması gibi etkenlerinden dolayı zayıflama üzerinde olumlu etkisi vardır…’

    -Greyfurt, lahana çorbası, kereviz gibi bazı besinler vücuttaki yağı yakıp zayıflamaya yol açar mı?

    ‘Bir besinin sindirim sırasında az miktarda enerjiye gereksinimi vardır fakat hiçbir besinin kalori eritme, yağ yakma gibi bir özelliği yoktur.’

    Çikolata yemeden duramıyorum. Çikolata kilo yapar mı?

    ‘Yağ ve şeker içeriği yüksek olan çikolata fazla miktarda tüketildiğinde kilo alımına neden olur.’

    İlgili Konular ;
    9 Bitkili Zayıflama Çayı – 5 ayda 36 kilo
    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz – Canan Karatay
    Dukan Diyeti
    Anti Selülit Diyeti
    Atkins Diyeti
    Akdeniz Diyeti
    İsveç Diyeti
    Glisemik indeks Diyeti nedir?
    Hipotiroid Diyeti
    Bikini Diyeti
    Simit Diyeti, Simit Kaç Kalori
    Fast Food Diyeti Listesi

  • Diyet kişiye özeldir

    Diyet kişiye özeldir

    Çoklukla bir toplulukta diyetisyen olduğunuzu öğrenenler, bir kağıt üzerine yazılmış, ayaküstü verebileceğiniz, salt yüzlerine bakarak oluşturacağınız, sihirli listelerin, mucize formüllerinizin olduğunu sanırlar…

    Oysa, diyet kişiye özeldir.

    Yaşam tarzınız çok yoğun bir koşuşturma içinde olabilir, öğrenci veya ev hanımı olabilirsiniz. Her birinizin yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları farklılık gösteriyordur veya metabolizma hızınız çeşitli nedenlerle yavaşlamış olabilir. Diyelim ki, menopoz dönemindesiniz ya da kullandığınız ilaçlar, hormon faaliyetlerinizdeki değişimler kilo almanızın sorumlusu olabilir. Kalp-damar hastalıkları, tansiyon ve şeker gibi sağlık problemleriniz olabilir. Hedefleriniz farklı olabilir, vereceğiniz kilo 20 kilogramın üstündedir veya 3-5 kilo fazlanız olabilir. Diyet programları bu bilgiler ışığında hazırlanmalıdır. Kilo yönetimi kişiye, cinsiyete, yaşa, sağlık verilerine, hatta mevsimlere bağlı olarak değişir. Kişiler için hazırlanan diyet listeleri öğün bazında, gün ve hafta bazında planlanmalı, farklılıklar içermelidir. Sürekli aynı diyet listesi ile insanları zayıflatmak mümkün olmaz, çeşitliliği, farklılığı olması gerekir. Vücudun kilo vermemeye direndiği, platoların oluştuğu dönemde, zaman zaman kalori artırmak dahi gerekir.

    Diyete başlamadan önce vücut bileşim analizi cihazı ile kişinin; yağ, kas, su oranı, metabolizma hızı ölçülür ve ideal ağırlığı saptanır. Kişilerin kullanmak zorunda oldukları ilaçlarını bilinmeli, insülin-şeker değerleri (açlık, tokluk), kolesterol değerleri, karaciğer enzimleri, böbrek fonksiyonları, kan sayımı gibi parametreleri tespit edilmeli, tiroid hormonları gibi ölçümler ile sağlık durumları belirlenmelidir. Kişinin geçirdiği hastalıklar, özellikle hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp yetmezliği bulunanlarda, kalp krizi riski yüksek olanlarda bu durum daha da önem kazanır.

    Diyet planlarken, kilo yönetiminde duygusal yönlere dikkat etmek gerekir. Çünkü sıklıkla mutsuzluk, tatminsizlik hisleri kişileri aşırı yemeğe yöneltir. Sorunun biyolojik mi, ruhsal kaynaklı mı olduğunu çözebilmek için altta yatan temel biyolojik veya ruhsal sorunu doğru anlayıp, kilo vermek isteyen kişiye yardımcı olmak için gerekirse farklı branştaki uzmanların yardımını istemek gerekir.

    Kilo vermek isteyenler için vurgulamak istediğim nokta; 3 aylık bir zaman diliminde 12-15 kilo verebilirsiniz, bu değer, şu anki kilonuz ile bağlantılı olarak değişim gösterir. Kişinin mevcut kilosuna bağlı olarak haftada 0,5-1 kilo vermesine sağlıklı kilo kaybı denebilir. Beden Kitle İndeks’i çok yüksek kişilerde (30′un üzerinde) başlangıçta kilo vermek kolay olur ancak bir süre sonra vücut bir platoya ulaşır. Planlanan bir beslenme programı ile kişilerin kilo verme hızı dengelenir. Ayrıca bu süreçte fiziksel aktivitenin önemi büyüktür.

    Şok diyetler ve sağlığınız!

    Genellikle, kişiler hızlı bir şekilde kilo vermek ister, şok diyetler yapıldığındaysa verilen kiloların çoğu su ve kaslardan gider. Oysa asıl hedef vücutta fazla yağ yüzdesini azaltmak vücuttaki kas oranını koruyarak, verilen kiloların yağdan olmasını sağlamak olmalıdır. Yeterli ve düzenli bir beslenme programıyla vücuttaki yağdan vermek kalıcı kilo kaybını sağlar. Kilo verirken onca zorluğu yaşarken hızla verilen kiloları geri almak da bir o kadar kolay olur. Sık sık başa dönmek ise metabolizmanızı yavaşlatarak verdiğinizden fazla kiloları almanıza neden olacaktır.

    Hangi yaşta olursanız olun, ayda 4-5 kg üstündeki kilo kaybını vücut tolere edemeyebilir!

    Vücuttaki yağlarının kaybedilmesi, sağlığınızı kazanmanın en etkili yollarından biridir. Böylece yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, kalp-damar hastalıkları, TİP 2 diyabet, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması gibi hastalıklara yakalanma riskiniz azalır.

    Sağlıklı olmak adına sağlığınızdan olmayın!

    LÜTFEN DİKKAT: 3 Günde 5 kilo, haftada 7 kilo gibi mucize diyetlerle sağlığınızdan olabilirsiniz. Bu tür yazıları bir yerlerden okuyup, arkadaşınızdan aldığınız fotokopi listelere, kilo vermek için zayıflama ilaçlarına, bitkisel ve hiçbir zararı olmadığı iddia edilen otlara, çaylara, bitkisel karışımlara itibar ederek sağlığınızı riske atmayın.

    Hangi risklerle karşı karşıyasınız?

    Zayıflama ve kilo kontrolü dengeli bir beslenme programı ile sürdürülebilir. Kısa sürede size kilo kaybettireceği söylenen karışımlar, diüretik (idrar söktürücü), laksatif (bağırsak boşaltıcı) özellik taşırlar. Tartınız, size düşük kiloları göstermesine rağmen kaybettiğiniz, “yağ” değil, “su” dur. Vücudunuzdan su ile birlikte mineralleri de kaybedersiniz.

    (Örneğin; kaybettiğiniz sodyum/potasyum dengesinin bozulmasına kalp kasının olumsuz etkilenmesine neden olur.) Düşük kalori alımı sonucunda vücudun direnci düşer, kas kaybına uğrar, yüksek protein diyetleri ile (Ketoz gibi) böbrek fonksiyonlarına zarar verebilir. Ani şeker ve tansiyon düşmesi gibi sorunlar yaşanması ise, telaffuz bile etmek istemediğim, ölümlere varan sağlık sorunlarına yol açabilir. Yine, gençlerin kilo kaybını ciddi olarak takıntı haline getirmeleri ise yeme bozukluğu olarak tanımlanan (Anoreksiya Nevroza veya Bulumia’ya) ciddi psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Ayrıca, aşırı kilolu insanların yeterli karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve minerallerden yoksun düşük kalori beslenme eşliğinde, ağır egzersizler yapmaları ise sağlık adına çok ciddi riskler içermektedir. Özellikle ailesinde kalp şikâyetleri olanların bu tür risklere girmelerini ise hiç doğru bulmuyorum.

    Şok Diyetler adı verilen ve kısa sürede çok kilo verdiren diyetler çok düşük kalori ve sınırlı besinlerle yapılırlar. Oysaki bu uygulama metabolizmanın yavaşlaması, kas kaybı ve iştah kontrolünün bozulmasına neden olur. Bu tarz diyetlerin kalıcı olma şansı yoktur. Bir miktar kilo verilmiş olsa da, bunlar ilk fırsatta geri alınır. Hatta kişi daha az veya eskisi kadar bile yese kilo almaya devam eder.

    Sağlıksız zayıflama diyetleri

    Bilinçsizce yapılan çok düşük kalorili sağlıksız zayıflama diyetleri; baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk ve kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizlikleri, kabızlık, kansızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi gibi pek çok sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

    Obezite sorununa çözüm

    Günümüzde gittikçe yaygınlaşan obezite sorununun tedavisinde sadece diyet yapmak yeterli olmaz; az kalori almak ise çözüm olmaz. Vücut buna adapte olur ve böyle durumlarda vücut metabolizma hızını düşür ve daha az enerji harcamaya meyilli olur. Kısıtlayıcı bir diyet bırakıldığında daha hızlı bir kilo alımı başlar. Onun için yaşam tarzında, beslenme alışkanlıklarında değişiklik yapmak ve fiziksel aktivite programını yaşam boyu uygulamak gerekir.

    İlgili konular ;
    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz – Canan Karatay
    Dukan Diyeti
    Anti Selülit Diyeti
    Atkins Diyeti
    Akdeniz Diyeti
    İsveç Diyeti
    Glisemik indeks Diyeti nedir?
    Hipotiroid Diyeti
    Bikini Diyeti
    Simit Diyeti, Simit Kaç Kalori
    Fast Food Diyeti Listesi

  • Çin Diyeti

    Çin Diyeti

    Eğer bir besinden fazla miktarda ya da az miktarda alınırsa organizma bundan etkilenir. Sonuç olarak da kilo alınır ya da verilir, güçten düşülür. İdeal kiloya ve forma kavuşmak için neyi daha sık ve neyi daha az yemek gerektiğini bilmek gerekir. Çin diyetini uygulamanın bir başka nedeni de çok dengeli bir beslenme sunmasıdır. Bu diyette bol miktarda karbonhidrat, hububat ve sebze yenir. Yağ alımı ise en aza indirilir. Yalnız diyeti uygulamadan önce yin mi yoksa yang yapıda mı olduğunuzu saptamanız gerekir. Bunun için de testimizin soruların yanıt vermeniz yeterlidir.

    Yin misiniz yang mı?

    Hangi besinlere ağırlık vermeniz gerektiğini bilmek için bu testi uygulayarak yapınızı belirleyin. Aşağıda sıraladığınız özelliklerin çoğu sizde varsa yin tipisiniz demektir. Bu durumda yang besinlere ağırlık vermenizi öneririz.

    * Sakin, içe dönük, sessiz, oldukça pasif birisiniz.
    * Ten renginiz soluk ve sık sık üşürsünüz.
    * İştahınız az.
    * Az sıvı alıyor ve genelde sıcak içecekleri yeğliyorsunuz.
    * Metabolizmanız ağır çalışıyor.
    * Kötü hazım ve kabızlık sorununuz var. Ve genellikle ayaklarda şişmeden yakınıyorsunuz.
    * Genellikle kalçalarda, karında ve baldırlarda yağ birikimi oluyor.

    Eğer aşağıdaki özellikler size daha çok uyuyorsa yang tipisiniz demektir. Dengeyi sağlamak için yin besinleri yemelisiniz.

    * Dışa dönük, dinamik ve çabuk öfkelenen birisiniz.
    * Soğuğu pek hissetmiyorsunuz.
    * Sık sık ve iştahla yiyorsunuz.
    * Metabolizmanız hızlı ve çok enerji yakıyorsunuz.
    * Karın kramplarından ve mide yanmasından şikayetçisiniz.
    * Daha çok vücudunuzun üst kısmı şişmanlıyor.

    Yin tipi diyeti

    Pazartesi

    * Kahvaltı: Tarçınlı çay, 1 bardak pirinç sütü. 3 etimek.
    * Öğle: Sebzeli pilav. Biraz kırmızı biber veya soya sosu ile tatlandırılmış tavada sebze.
    * İkindi: 1 meyve.
    * Akşam: Buharla pişirilmiş pilav ve safranlı dana eti. Fırında domates. 2-3 haşlanmış erik.

    Salı

    * Kahvaltı: 1 fincan çay. Müslili süt.
    * Öğle: Haşlanmış soya fasulyesi, havuç ve mısırlı salata. 1 haşlanmış elma.
    * İkindi: 1 meyve.
    * Akşam: Buharda pişmiş pilav ve fırında balık. Buharda pişmiş sebze.

    Çarşamba

    * Kahvaltı: Sütlü kahve. 2 dilim kepekli ekmek.
    * Öğle: Bezelyeli pilav. 1 rafadan yumurta. Buharda pişmiş ıspanak. 1 haşlanmış meyve.
    * İkindi: 1 bardak süt.
    * Akşam: Curry’li tavuk veya karides. Karışık haşlanmış sebze. 1 meyve.

    Perşembe

    * Kahvaltı: 1 fincan çay, 1 dilim ekmek ve 1 dilim ananas.
    * Öğle: Kızarmış tavuk. Bularda pişmiş sebze ve salata.
    * İkindi: 1 meyve
    * Akşam: Soya soslu spaghetti. 1 dilim ızgara et.

    Cuma

    * Kahvaltı: 1 fincan kahve. 2 dilim kepek ekmeği, diyet bal.
    * Öğle: 1 dilim ızgara et. Curry’li sebze haşlaması. 1 sandviç ekmeği.
    * İkindi: 1 meyve.
    * Akşam: Sebze çorbası. Fırında dil balığı. Meyve salatası.

    Cumartesi

    * Kahvaltı: 1 fincan çay. Müslili süt.
    * Öğle: Curry’li tavuk. Meyve salatası.
    * Akşam: Buharda pişmiş pilav. Baharatlı omlet. 1 meyve.

    Pazar

    * Kahvaltı: 1 fincan çay. 2 dilim kepek ekmeği. Diyet bal.
    * Öğle: Taze soğanla pişirilmiş soyalı tavuk.
    * Akşam: Buharda pişmiş domatesli pilav. Haşlanmış taze fasulye.

    Yang tipi diyeti

    Pazartesi

    * Kahvaltı: 1 fincan yasemin çayı, 1 fincan Müslili süt.
    * Öğle: 1 yumurta, domates, soya filizi ile hazırlanmış salata. Salatayı hafif soya sosu ve karabiberle tatlandırabilirsiniz. 1 sandviç ekmeği. 1 meyve.
    * Akşam: Mantarlı pilav. Haşlanmış kuşkonmaz ve haşlanmış balık filato.

    Salı

    * Kahvaltı: 1 fincan kahve. 2 dilim etimek ve diyet bal.
    * Öğle: Buharda pişirilmiş pilav. Tavada sarmısak, kırmızı biber ve soya sosu ile pişirilmiş ıspanak ve soya filizi.
    * İkindi: 1 meyve suyu veya 1 meyve.
    * Akşam: Mantı çorbası. Meyve salatası.

    Çarşamba

    * Kahvaltı: 1 fincan sütlü kahve. 1 dilim ekmek. 1 meyve.
    * Öğle: Buharda pişirilmiş soya soslu pilav. Havuz rendesi.
    * Akşam: Safranlı haşlanmış balık. Soya filizi ve domates salatası. 1 sandviç ekmeği.

    Perşembe

    * Kahvaltı: 1 fincan yasemin çayı. Müslili süt.
    * Öğle: Bezelyeli ve soya soslu spaghetti. Müslili yoğurt.
    * Akşam: Sebze çorbası. Buharda pişirilmiş tavşan eti.

    Cuma

    * Kahvaltı: 1 fincan çay. Müslili yoğurt.
    * Öğle: Bezelye, domates ve biberle hazırlanmış soya soslu salata.
    * Akşam: Mantı çorbası, Tavuk (göğüs eti), 1 meyve.

    Cumartesi

    * Kahvaltı: 1 fincan süt. 2 etimek. Diyet bal. 1 bardak meyve suyu.
    * Öğle: Mantarlı pilav. Buharda pişirilmiş sebze.
    * Akşam: Mantı çorbası, Tavuk (göğüs eti). 1 meyve.

    Pazar

    * Kahvaltı: 1 fincan kahve. 2 etimek. Diyet bal. 1 meyve.
    * Öğle: Buharda pişirilmiş sebzeli pilav. Mantarlı dil balığı fileto.
    * Akşam: Sebze çorbası. Buharda pişirilmiş kuşkonmaz ve tavuk (göğüs eti).

    Sofranızdaki enerji

    Yin besinleri

    Peynir, inek sütü, yoğurt, sebze bambu filizi, meyve, tatlılar. Margarin, soya sosu. Soğuk ve pişmemiş ya da haşlanmış besinler de yin besinlerdir.

    Yang besinleri

    Et, balık, baharatlar, kahve, alkollü içkiler, ayçiçek yağı, soya yağı ve tüm sıcak yemekler.

    Nötr besinler

    Soya, fasulye, bezelye, nohut, ananas, incir, malta eriği, üzüm, bal, mısır özü yağı.

    Kaynak : Çin Diyeti…

    İlgili konular ;
    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz – Canan Karatay
    Dukan Diyeti
    Anti Selülit Diyeti
    Atkins Diyeti
    Akdeniz Diyeti
    İsveç Diyeti
    Glisemik indeks Diyeti nedir?
    Hipotiroid Diyeti
    Bikini Diyeti
    Simit Diyeti, Simit Kaç Kalori
    Fast Food Diyeti Listesi