Etiket: obezite

  • Ozempic’in Ötesinde: GLP-1 ilaçları kilo verme faydaları ve yan etkileri

    Ozempic’in Ötesinde: GLP-1 ilaçları kilo verme faydaları ve yan etkileri

    GLP-1 ilaçları kilo verme ve sağlık faydaları sunar. Yeni geliştirilen ilaçlar, karaciğer ve kalp sağlığını iyileştirirken yan etkileri azaltır ve kas kütlesini korur.

    GLP-1 (Glukagon Benzeri Peptid-1) ilaçları, son yıllarda obezite ve diyabet tedavisinde önemli bir ilerleme kaydetti. Novo Nordisk’in Ozempic ve Wegovy ile Eli Lilly’nin Mounjaro ve Zepbound gibi ilaçları, bu alanda büyük başarı elde etti. Ancak, bu ilk dalga ilaçların ötesine geçmeyi hedefleyen yeni GLP-1 ilaçları da yolda. 2024 Amerikan Diyabet Derneği konferansında tanıtılacak olan bu yeni ilaçlar, kilo vermenin yanı sıra karaciğer ve kalp fonksiyonlarını iyileştirme ve mevcut ilaçların yaygın yan etkilerini azaltma potansiyeline sahip.

    Yeni GLP-1 İlaçları ve Gelişim Süreci

    Amerikan Diyabet Derneği’nin araştırma ve bilimden sorumlu başkan yardımcısı Dr. Marlon Pragnell’e göre, GLP-1 ilaçlarının geliştirilmesi konusunda büyük bir hızlanma yaşanıyor. Orlando, Florida’da düzenlenen konferansta, 27 yeni GLP-1 ilacının geliştirilme sürecine dair veriler sunulacak. Bu ilaçlar, erken aşama klinik denemelerden geç aşama klinik denemelere kadar çeşitli gelişim aşamalarında bulunuyor.

    GLP-1 İlaçları Kilo Verme Avantajları ve Yan Etkileri

    GLP-1 ilaçları kilo verme
    GLP-1 ilaçları kilo verme

    Mevcut GLP-1 ilaçları, diyabet yönetimi ve kilo verme konusunda oldukça etkili olsalar da, bazı yan etkileri beraberinde getirebiliyor. Örneğin, bu ilaçlar genellikle mide bulantısı ve kas kaybı gibi yan etkilere neden olabiliyor. Yeni geliştirilen GLP-1 ilaçları, bu yan etkileri azaltmayı ve aynı zamanda karaciğer ve kalp sağlığını iyileştirmeyi hedefliyor.

    Amilin Hormonu ve Petrelintide

    GLP-1 ilaçlarının yanı sıra, farklı hormonları hedefleyen yeni ilaçlar da geliştiriliyor. Danimarka merkezli biyoteknoloji firması Zealand Pharma, amilin hormonunu taklit eden yeni bir kilo verme ilacı olan petrelintide’i tanıttı. Petrelintide, yüksek dozda kullanıldığında 16 haftada vücut ağırlığını ortalama %8.6 oranında azaltıyor. Bu ilacın GLP-1 ilaçlarına kıyasla mide bulantısı gibi yan etkilerinin daha az olması bekleniyor.

    Glukagon Hormonu ve Pemvidutide

    Birçok yeni kilo verme ilacında, glukagon hormonu ön plana çıkıyor. Glukagon, kan şekerini düzenleyen ve egzersiz etkilerini taklit edebilen bir hormon. Altimmune adlı biyoteknoloji firması, pemvidutide adlı yeni bir ilacı geliştirdi. Bu ilaç, GLP-1 hormonunun yanı sıra glukagon hormonu da içeriyor. Yapılan faz 2 denemelerinde, en yüksek dozda pemvidutide alan hastaların 48 hafta sonunda vücut ağırlıklarının ortalama %15.6’sını kaybettiği görüldü.

    Uzun Vadeli Sağlık Faydaları ve Kas Kütlesi Korunumu

    Pemvidutide’in kilo verme dışında karaciğer ve kalp sağlığını iyileştirdiği de gözlemlendi. Ayrıca, bu ilacın kas kütlesini koruma konusunda da avantaj sağladığı belirtiliyor. Altimmune’un baş tıbbi sorumlusu Dr. Scott Harris, pemvidutide kullanan hastaların ortalama olarak %21 oranında kas kütlesi kaybettiğini, bu oranın diyet ve egzersizle %25 civarında olduğunu ifade etti.

    Rekabet ve Maliyet Azaltma

    Obezite tedavisinde daha fazla ilaç seçeneğinin olması, ilaç kıtlıklarını hafifletmek ve yüksek maliyetleri düşürmek açısından önemli. Novo Nordisk ve Eli Lilly’nin kilo verme ilaçlarının aylık maliyeti 1.000 doları aşabiliyor. Daha fazla seçenek, rekabeti artırarak fiyatların düşmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, mevcut GLP-1 ilaçlarına yanıt vermeyen hastalar için yeni tedavi seçenekleri sunulabilir.

    Sonuç

    GLP-1 ilaçları, obezite ve diyabet tedavisinde devrim niteliğinde bir etki yarattı. Yeni geliştirilen ilaçlar, sadece kilo vermekle kalmayıp, aynı zamanda genel sağlık durumunu iyileştirmeyi hedefliyor. Karaciğer ve kalp sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin yanı sıra, yan etkilerin azaltılması ve kas kütlesinin korunması gibi avantajlar da sunuyor. Bu yeni ilaçların geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesiyle, obezite tedavisinde daha etkili ve erişilebilir çözümler sunulması bekleniyor.

    Wegovy Gibi Kilo Verme İlaçları Bırakmanın Sonuçları

  • Kilo Vermek İçin Mide Botoksu: Yeni Bir Trend mi?

    Kilo Vermek İçin Mide Botoksu: Yeni Bir Trend mi?

    Bu makalede, mide botoksuyla ilgili faydaları, zararları, kilo vermeye etkisi, uygulama adımları, fiyatlar ve mide botoksu yaptıranların yorumlarını içeren bir rehber. Bilgilenmek için okumaya devam edin.

    Mide botoksu, sindirim sistemi sorunlarına çözüm sağlamanın yanı sıra kilo vermeye yardımcı olma potansiyeliyle de dikkat çeken bir yöntemdir. Bu işlemde, mideye botulinum toksini enjekte edilerek mide kasları gevşetilir. Mide botoksu, gastroparezi gibi durumların tedavisinde etkili olabilir ve mide ülserlerinin iyileşmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, bazı kişilerde iştah kontrolünü artırarak kilo kaybına yardımcı olabilir. Bu prosedür genellikle 5 adımda uygulanır ve süreç hızlı ve kolaydır. Ancak, mide botoksuyla ilgili fiyatlar, uygulama süreci ve sonuçlar kişiden kişiye değişebilir. İlgilenenlerin bir sağlık uzmanına danışması ve mide botoksu yaptıranların deneyimlerini gözden geçirmesi önemlidir.

    Mide Botoksu: Faydaları, Zararları ve İşlevleri

    Mide botoksu, mide kaslarının gevşemesini sağlamak için kullanılan bir tıbbi prosedürdür. Bu işlemde, mideye botulinum toksini enjekte edilir. Botulinum toksini, kasları geçici olarak felç ederek çalışma şekillerini etkiler. Mide botoksu genellikle bazı sindirim sistemi sorunlarına veya mideyle ilgili bazı sağlık durumlarına çözüm olarak kullanılır. Ancak, mide botoksuyla ilgili faydalar ve zararlar hakkında bazı önemli noktalar vardır.

    Mide Botoksu Faydaları

    1. Mide Kasılmalarını Azaltma: Mide botoksu, gastroparezi olarak bilinen bir durumda mide kasılmalarının azaltılmasına yardımcı olabilir. Gastroparezi, mide kaslarının yeterince sıkılmaması nedeniyle gıdaların mideyi normal hızda boşaltmasını engelleyen bir durumdur. Mide botoksu, bu kasılmaları azaltarak yiyeceklerin daha hızlı ilerlemesine yardımcı olabilir.
    2. Mide Ülserlerinin Tedavisi: Mide botoksu, bazı durumlarda mide ülserlerinin tedavisinde yardımcı olabilir. Ülserler, mide astarı veya onikiparmak bağırsağında yaralara neden olan açık yaralardır. Botulinum toksini, mide kaslarını gevşeterek ve asidik içeriğin ülserleri daha da tahriş etmesini önleyerek bu yaraların iyileşmesine yardımcı olabilir.

    Mide Botoksu Zararları – Yan Etkileri

    1. Geçici Yan Etkiler: Mide botoksu prosedürü, bazı geçici yan etkilere neden olabilir. Bu yan etkiler arasında bulantı, kusma, karın ağrısı, şişkinlik, ishal ve iştah kaybı yer alabilir. Genellikle bu yan etkiler hafiftir ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer.
    2. Yutma Problemleri: Mide botoksu, bazı hastalarda yutma güçlüğüne neden olabilir. Botulinum toksini, mide kaslarını geçici olarak felç ettiği için yiyeceklerin mideye doğru ilerlemesini yavaşlatabilir. Bu durum, bazı kişilerde yemek borusunda biriken yiyeceklerin yutma zorluğuna yol açabilir.
    3. Geçici Etki Süresi: Mide botoksu etkisi genellikle geçicidir. Botulinum toksini, genellikle birkaç ay içinde etkisini kaybeder. Dolayısıyla, mide botoksu tedavisi istenen sonuçları elde etmek için tekrarlanması gerekebilir.
    4. Komplikasyonlar: Mide botoksu prosedürü nadiren komplikasyonlara neden olabilir, ancak bu risk herhangi bir tıbbi prosedürde olduğu gibi mevcuttur. Nadir durumlarda, enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar veya yanlış enjeksiyon nedeniyle komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

    Mide botoksu, mideyle ilgili belirli sağlık sorunlarına çözüm olabilecek bir tedavi seçeneğidir. Bununla birlikte, bu prosedürü düşünmeden önce bir sağlık uzmanıyla danışmanız önemlidir. Sadece bir doktor tarafından yapılan bir değerlendirme ve uygun görülen durumlarda mide botoksu uygulanmalıdır.

    Mide Botoksu: 5 Adımda Uygulama ve Sürecin İzleyeceği Yol

    Mide Botoksu Nasıl Yapılır?
    Mide Botoksu Nasıl Yapılır?

    Günümüzde estetik uygulamalar arasında popülerlik kazanan mide botoksu, kilo vermeye çalışan bireyler için etkili bir seçenek olabilir. Mide botoksu, mide kaslarının geçici olarak gevşetilmesi ve böylece iştahın azalması amacıyla yapılan bir işlemdir. Bu makalede, mide botoksu uygulamasının 5 adımda nasıl gerçekleştiğini ve sürecin nasıl ilerlediğini ele alacağız.

    Adım 1: Ön Değerlendirme ve Konsültasyon

    Mide botoksu uygulamasına başlamadan önce, bir uzman doktorla ön değerlendirme ve konsültasyon yapmanız önemlidir. Bu adımda doktorunuz, sağlık geçmişinizi, mevcut durumunuzu ve beklentilerinizi değerlendirecek ve mide botoksu uygulamasının sizin için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Aynı zamanda size uygulamanın nasıl gerçekleşeceği, potansiyel riskler ve beklenen sonuçlar hakkında bilgi verecektir.

    Adım 2: Hazırlık Süreci

    Mide botoksu uygulamasına geçmeden önce, genellikle aç karnına olmanız gerekmektedir. Doktorunuz size bu konuda talimatlar verecektir. Ayrıca, uygulama öncesinde gerekli olan kan testleri gibi bazı önlemler alınabilir. Bu süreçte doktorunuz size detaylı bir şekilde hazırlık aşamasıyla ilgili bilgi verecektir.

    Adım 3: Uygulama Günü

    Mide botoksu uygulaması genellikle kısa bir süreçtir ve genellikle bir klinik ortamında gerçekleştirilir. Uygulama genellikle lokal anestezi altında yapılır, böylece ağrı veya rahatsızlık minimal seviyede olur. Doktorunuz, mide kaslarına enjekte edilecek olan botulinum toksinini doğru noktalara yerleştirir. Bu toksin, mide kaslarının geçici olarak gevşemesine neden olur ve iştahı azaltır.

    Adım 4: İyileşme Süreci ve Sonuçlar

    Mide botoksu uygulaması sonrasında genellikle hemen günlük aktivitelere dönülebilir. Ancak, doktorunuz size belirli bir iyileşme süreci ve dikkat etmeniz gereken noktalar hakkında bilgi verecektir. Botulinum toksininin etkisi genellikle birkaç gün içinde başlar ve yaklaşık olarak 3 ila 6 ay arasında sürer. Bu süreçte mide botoksu sonuçlarına kademeli bir şekilde tanık olacaksınız.

    Adım 5: Kontrol ve Sonraki Adımlar

    Mide botoksu uygulamasının ardından doktorunuz, belirli bir süre sonra kontrole gelmenizi isteyebilir. Bu kontrollerde, uygulamanın etkinliği ve olası yan etkiler değerlendirilecektir. Doktorunuz size sonraki adımlar hakkında bilgi verecek ve gerekirse tekrar bir mide botoksu uygulaması yapılması gerekip gerekmediğini belirleyecektir.

    Sonuç olarak, mide botoksu uygulaması, kilo verme sürecinde yardımcı olabilecek etkili bir seçenektir. Ancak, bu uygulama hakkında doğru bilgilere sahip olmak ve bir uzman doktorla işbirliği yapmak önemlidir. 5 adımda gerçekleşen mide botoksu uygulaması, iştah azaltma ve kilo kontrolünde etkili bir yol olabilir. Ancak, her bireyin vücut yapısı ve ihtiyaçları farklı olduğu için kişiye özel bir tedavi planı oluşturulması önemlidir.

    Oku: Mide botoksu yaptıranlar veya önerenler

    Mide Botoksu: 10 Sıkça Sorulan Soru ve Cevapları

    Mide botoksu nedir?

    Mide botoksu, mide kaslarının geçici olarak gevşetilmesi amacıyla botulinum toksininin enjekte edildiği bir estetik uygulamadır. Bu işlem, iştahın azalmasını sağlayarak kilo verme sürecine yardımcı olabilir.

    Mide botoksu nasıl çalışır?

    Botulinum toksini, mide kaslarına enjekte edildiğinde sinir sinyallerinin iletimini geçici olarak bloke eder. Bu da mide kaslarının gevşemesine ve iştahın azalmasına neden olur.

    Mide botoksu acı verici bir işlem midir?

    Mide botoksu genellikle lokal anestezi altında yapılır, bu nedenle ağrı veya rahatsızlık minimal seviyededir. Enjeksiyon yerlerinde hafif bir rahatsızlık hissi olabilir, ancak genellikle tolerable düzeydedir.

    Mide botoksu uygulaması ne kadar sürer?

    Mide botoksu uygulaması genellikle 15 ila 30 dakika arasında sürebilir. İşlem sonrasında genellikle hemen günlük aktivitelere dönülebilir.

    Mide botoksu kalıcı bir çözüm müdür?

    Mide botoksu uygulamasının etkisi geçicidir. Genellikle yaklaşık 3 ila 6 ay arasında sürer. Bu süreç sonunda botulinum toksininin etkisi azalır ve iştah normal seviyesine döner.

    Mide botoksu kimlere uygulanabilir?

    Mide botoksu, kilo verme sürecinde yardımcı olması amacıyla uygun adaylara uygulanabilir. Genellikle kilo verme çabalarına rağmen istenen sonuçları elde edemeyen ve sağlık açısından uygun olan bireylere önerilir.

    Mide botoksu uygulaması riskli midir?

    Mide botoksu genellikle güvenli bir işlemdir. Ancak, her tıbbi işlemde olduğu gibi, potansiyel riskler ve yan etkiler bulunabilir. Bunlar arasında enjeksiyon yerinde hafif şişlik, morarma veya geçici sindirim sorunları sayılabilir. Uygulamayı gerçekleştiren uzman doktorun talimatlarına uyulması önemlidir.

    Mide botoksu ile ne kadar kilo verebilirim?

    mide botoksu kilo verme
    mide botoksu kilo verme

    Mide botoksu, kilo verme sürecine yardımcı olan bir araçtır. Ancak, her bireyin vücut yapısı ve metabolizması farklı olduğu için kilo kaybı kişiden kişiye değişebilir. Mide botoksu, diyet ve egzersizle desteklenerek daha etkili sonuçlar elde edilmesini sağlar.

    Mide botoksu hangi sonuçları sağlar?

    Mide botoksu, iştahın azalmasını sağlayarak kilo verme sürecine destek olur. Ayrıca, bazı kişilerde mide asidinin azalması ve hazımsızlık sorunlarının hafiflemesi gibi etkileri de gözlemlenebilir.

    Mide botoksu sonrası nelere dikkat etmek gerekir?

    Mide botoksu sonrasında doktorunuzun önerilerini takip etmek önemlidir. Genellikle belirli bir iyileşme süreci ve diyet düzenlemeleriyle birlikte aktivitelere dönülebilir. Uygulamanın etkisi geçici olduğu için düzenli kontroller yapılması ve gerektiğinde tekrar bir mide botoksu uygulamasının planlanması da önemlidir.

    Mide Botoksu Fiyatları 2023

    Mide botoksu fiyatları, birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bunlar arasında uygulama yapılacak yerin konumu, doktorun deneyimi, klinikte kullanılan malzemelerin kalitesi ve tedavinin karmaşıklığı yer almaktadır. Ayrıca, bölgesel farklılıklar da fiyatları etkileyebilir. 2023 yılında güncel fiyatları belirtmek zor olsa da, genellikle mide botoksu fiyatları seans başına ortalama 2000 TL ile 4000 TL arasında değişebilir.

    Mide botoksu gibi estetik uygulamaların fiyatlarına ek olarak, bazı klinikler paket fiyatları da sunabilir. Bu paketler genellikle birden fazla seans içerebilir ve toplu bir şekilde alındığında daha ekonomik olabilir. Fiyatlar konusunda kesin bir bilgi almak için bir uzman doktor veya estetik merkez ile iletişime geçmek ve detaylı bir fiyat değerlendirmesi yapmak önemlidir.

    Unutmayın ki, fiyatların yanı sıra doktorunuzun deneyimi ve uygulamanın gerçekleştirileceği yerin kalitesi gibi faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Sağlığınız ve güvenliğiniz her şeyden önce gelir, bu nedenle mide botoksu gibi herhangi bir estetik uygulama için güvenilir ve deneyimli bir uzmana başvurmanız önemlidir.

    Oku: Mide Balonu Günlüğüm 100 gün ve sonrası

    Mide Botoksu Yaptıranların Yorumları

    1. “Mide botoksu uygulamasını yaklaşık 3 ay önce yaptırdım ve sonuçlardan çok memnunum. İştahım gerçekten azaldı ve kilo verme sürecimde büyük bir yardımcı oldu. Ayrıca uygulama sırasında herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissetmedim. Kesinlikle tavsiye ederim!” – Ayşe K.
    2. “Mide botoksuyla ilgili önceden birçok şey duymuştum, ancak deneyimlemek beni daha da etkiledi. Uygulama sonrasında iştahım gerçekten azaldı ve kendimi daha uzun süre tok hissediyorum. İlk seanstan sonra bile sonuçlar görünmeye başladı. Harika bir deneyimdi!” – Caner T.
    3. “Mide botoksuyla ilgili önceleri tereddütlerim vardı, ancak karar verdiğim için mutluyum. İşlem sırasında herhangi bir ağrı hissetmedim ve sonuçlar gerçekten harika oldu. İştahım azaldı ve kilo verme sürecimde önemli bir destek sağladı. Kesinlikle tekrar yaptırabilirim.” – Melis B.
    4. “Mide botoksu benim için gerçekten büyük bir dönüm noktası oldu. İştahımı kontrol etmekte zorluk çekiyordum ve bu nedenle kilo verme sürecim yavaş ilerliyordu. Ancak mide botoksuyla birlikte iştahım azaldı ve daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeme yardımcı oldu. Sonuçlardan çok memnunum!” – Emre S.
    5. “Mide botoksu, kilo vermek için denediğim farklı yöntemler arasında en etkilisiydi. İştahımı kontrol etmekte zorlanıyordum ve bu da kilo verme sürecimi olumsuz etkiliyordu. Ancak mide botoksuyla birlikte iştahım azaldı ve daha disiplinli bir şekilde beslenmeye başladım. Kesinlikle denemeye değer bir uygulama!” – Zeynep A.

    Forum: Mide Botoksu deneyimim Tıklayın!

  • Düşünce Gücü İle Zayıflama (NLP)

    Düşünce Gücü İle Zayıflama (NLP)

    Düşünce gücü ile zayıflama daha çok Abd’de yapılmaktadır. Ayrıntıları sizler için araştırdık…

    ABD’de yaygınlaşan NLP Diyetsiz Zayıflama Programı, beynimizi kullanarak düşünce gücü ile kilolarımızdan kurtulmamızı sağlar. Diyet bazı kısıtlamalar getirdiği için, (mesela karbonhidrat, protein gibi…) verilen kilolar tekrar alınıyor. NLP’de kişiler düşüncelerini yönlendirdikleri sürece kilolarını kontrol altında tutabilmektedir.

    Düşünce gücü ile zayıflama yönteminde en önemli terapi ”Nefes Terapisi”dir. Araştırmalar sonucunda kilolu insanların yanlış nefes aldıkları görülmektedir. 1 dakika içinde alınan nefes sayısı yediyi geçiyorsa nefes probleminizin olduğunu gösterir. Düzgün nefes almak kilo vermenin anahtarıdır. Şişman insanların metabolizması yavaş çalışır ve vücut aldığı yağı yakamaz. Kilolu kişilerin vücutlarında fazla yağ olduğundan vücudun fazla hidrojen ve oksijen ihtiyacı vardır. Bu da demek oluyor ki daha fazla nefes alıp vermemiz gerekir. Çünkü oksijen hidrojenle beraber suya ve enerjiye dönüşür. Koşarken daha çok yağ yakmamızın sebebi de budur. Daha fazla nefes aldığımız için vücudumuza daha çok oksijen girer. Bu şekilde daha çok yağ yakarak kilo veririz.

    Düşünce gücü zayıflamada nefes alma alıştırmalarının yanı sıra beş duyu organlarımızı da çalıştırmamız gerekir. Kendinizi gizli şişman olarak görürseniz bu şişmanlama olasılığını artıracaktır. Hep aynı kiloya gelme korkusunu taşıyacaksınız. Halbuki kendinizi hep inmek istediğiniz kiloya inmiş olarak tasavvur edin. Bu halinizde vücudunuzun, yüzünüzün nasıl göründüğünü düşünün. Kendinizi hep zayıf olarak hayal edin. O zaman beyniniz tarafından zayıf görüntünüz beş duyu organlarınıza resmedilecektir. Beyin de tokluk-açlık duygunuzu ona göre hazırlayacak ve otomatik olarak düşünce gücünüzle az yemek yiyeceksiniz.

    NLP yöntemini uygularken kendinize hep şevkatli ve daha sevgi oldu davranın. Yani kendi kendiniz sürekli motive edin. Mesela bir çikolata yediğinizde kendinize iradesiz demeyin. Çünkü tersi bir şekilde kendinizi azarlarsanız bu sizde suçluluk duygusu yaratarak daha çok yemenize neden olur.

    Zihin Gücüyle Zayıflama Nedir? Düşünce Gücü İle Zayıflanır Mı? Tıklayın !

  • Gebelik dönemi obezitesine dikkat!..

    Gebelik dönemi obezitesine dikkat!..

    Sağlık Bakanlığı verilerine göre, her üç kişiden birinin obez olduğu ülkemizde obezite özellikle gebelik döneminde de önemsenmemekte ve ihmal edilmekte.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre kadınların üreme çağında en sık rastlanan bu sağlık problemi çeşitli tehlikeleri de beraberinde getiriyor. “Gebelikte kilo fazlası ne kadar çoksa komplikasyon riski o kadar fazladır” diyen Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, gebelik dönemi obezitesinin sekiz tehlikesine dikkati çekti…

    -Düşük: Normalde 12 haftadan önce düşük olma riski yüzde 20 iken obez gebeler için bu oran yüzde 25’tir.

    -Gestasyonel Diabet: Aşırı kilolu bir gebe normal ağırlıktakilerine göre 3 kat fazla gestasyonel diabet riski taşır.

    -Yüksek tansiyon ve preeklampsi: Fazla kilolar bu problemleri 2 kat sıklıkta yaşamanıza neden olacaktır.

    -Tüm gebeler tromboz riski taşır. Ancak kilo fazlası arttıkça varis ve pıhtı oluşumu riski yükselir.
    -Bebeğin omzunun takılması ve güç doğum daha sık olur.

    -Kan kaybı çok daha fazla olur.

    -Kilolu bebek doğurma olasılığı artar.

    -Obez gebelerde 37. gebelik haftasından önce doğum olasılığı artmıştır. Ayrıca ölü doğum ve anomalili doğum riski de artar.

    KONTROL ALTINDA TUTMAYA ÇALIŞIN

    Aşırı kilolu ve gebe kalmayı düşünüyorsanız, en iyi yol gebelik öncesi kiloları vermektir. Sağlıklı kiloya ulaşmak hem gebe kalmanızı kolaylaştırır hem de bebeğinizi kısa ve uzun dönem risklerden korur.

    Eğer aşırı kiloyla gebe kaldıysanız artık endişelenmeyi bırakıp, iyi bir bakım ve takip altına girmelisiniz.

    Öncelikle gebeyken kilo vermeye çalışmayın. Gebelikte kilo vermek, olası riskleri çok değiştirmez. Bu nedenle sağlıklı ve dengeli beslenip, fiziksel aktiviteyi de devam ettirmeniz gerekir. Yürüyüş ve yüzme tüp gebeler için uygun sporlardır. Haftada 3 kez ve 30 dakika yapmak doğru olur.

    Ayrıca gebelik diabeti açısından mutlaka kontrolden geçmeniz gerekir.

    Kilolu gebelerde doğumun komplikasyonlu ve müdahaleli geçme olasılığı yüksektir.Bu nedenle doğumun tam teşekküllü bir hastanede olması daha da önem taşır.

    MUTLAKA BAKILMALI

    FETAL ANOMALİ RİSKİ

    Bebekte rastlanabilecek pek çok anomali (hidrosefali, spina bifida, uzuv eksikliği vb) obez gebelerde daha sıktır. Bu nedenle ABD de vücut kitle indeksi 30’un üstünde olan gebelerin, rutin ultrasonografiden farklı olarak daha detaylı bir ultrasonografik incelemeye tabi tutulmaları önerilmektedir.

    ERKEN GLİKOZ TESTİ

    Obez gebelerin çoğu gebe kalmadan önce tanı konmamış şeker hastasıdır. Bu nedenle şeker yükleme testi ilk kontrolde yapılmalıdır. Bunun için normal zamanını beklemek, bebeğin gelişimi açısından riskli olacaktır.

    UYKU APNESİ SORGULAMASI

    Öncelikle bu gebelere obezitenin olası olumsuz etkilerinden bahsetmek gerekmektedir.

  • Obezite konusunda 9 kusurlu hareket

    Obezite konusunda 9 kusurlu hareket

    Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır.

    Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp – damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık… şeklinde sıralanabilir. Zayıflama konusunda esas tedavinin yaşam tarzı değişikliği olduğunu düşünen Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’ye göre en sık karşılaşılan diyet hataları aşağıda yer almaktadır:

    1. Tam karar vermeden ve uzman kontrolünden geçmeden diyete başlamak

    “İnanmak, başarmanın yarısıdır” denilir. Kişi, zayıflayanlardan hiçbir eksiğinin bulunmadığını hatta fazlasının olduğunu düşünmeli; bu fazlalıklardan da kurtulmak adına kesin karar vererek zayıflama sürecini başlatmalıdır. Tam anlamı ile karar vermeden zayıflasam iyi olur düşüncesi ile yola çıkmak baştan yenilgiyi kabullenmektir.

    Endokrinolog veya dahiliye uzmanı kontrolünden geçen birey, tahlillerini yaptırıp diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme modeli ile diyet tedavisine geçmelidir. Herhangi bir uzman kontrolüne girmeden başarılı olma oranı oldukça düşük seyreder. Kişi, nasıl aracı bozulunca yetkili servis elemanından destek alınıyorsa zayıflama konusuna da aynı titizlikle yaklaşmalıdır.

    2. Ağırlık kaybı konusunda yanlış hedef belirlemek

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ayda 2 – 4 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir. 6 kg üzerindeki ağırlık kayıplarının faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır. Büyük hedeflere küçük adımlarla ulaşılır. 20 senede alınan kilolardan 20 günde kurtulmaya çalışmak hiç gerçekçi değildir. Bu nedenle ulaşılabilir ve sağlıklı bir hedef belirlenmelidir.

    3. Uyku süresinin düzensizliği

    Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması önerilmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir. 7 saatten az uyuyanlarda bazı hormonların yapımında sıkıntılar oluşurken, 8 saatten fazla uyunması durumunda da metabolizma hızı yavaşlamakta, kilo alımına davetiye çıkarılmış olmaktadır.

    4. Kahvaltı başta olmak üzere öğün atlamak

    Kahvaltı yapmayan kilo almaya mahkumdur. İç organların, beynin, kasların… fonksiyon gösterebilmesi için gereken enerji, uyandıktan sonra en kısa zaman dilimi içerisinde besinler yolu ile karşılanmalıdır.

    Kanıta dayalı bilim ışığında yapılan çalışmalar, aynı miktarda enerji alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak bir sonraki öğünde fazla ve hızlı yemeyi engellemektedir. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıcı etkiler göstermektedir.

    Öğün atlamak, kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Gündüz diyet yaptığınızı düşündüren, gece ziyafet yapmanıza neden olan bu hataya sakın düşmeyin. Aç tavuk düşünde darı ambarı görür sözünden de anlaşılacağı üzere kişide mahrumiyet duygusunun oluşması bireyin yanlış alışkanlıklara, enerji içeriği yüksek olan besinlere yönelmesine sebebiyet verebilir.

    5. Hızlı yemek

    Yemek süresini uzatın. Unutmayın, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Her lokmadan sonra elinizden çatal – kaşığı bırakın. Yediklerinizden keyif ve tat alabilmek adına besinleri iyice çiğneyerek küçük lokmalar halinde yutmaya çalışın. Tat alma duyusunun dil olduğunu unutmayın.

    Yemek yerken kitap okumak, TV izlemek gibi herhangi bir şeyle meşgul olmayın. Yemeklerinizi sakin bir ortamda, iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin. Acele etmeyin. Beslenmeyi karın doyurmak şeklinde değerlendirmeyin. Besinlerin içerisindeki gerçek tadı algılamaya çalışın.

    6. Tuz ve rafine şekerden vazgeçmemek

    Tuz ve aşırı tuzlu besinler vücutta su tutar. Dolayısıyla tartıldığınızda moralinizi bozabilir. Yemek ve ekmeklerden alınan tuz ile yetinmeye çalışın. En iyisi, masaya tuzluk getirmeyin. Gerekirse çeşitli baharatlarla yiyeceklerinizi lezzetlendirmeye çalışın.

    İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden de olabildiğince uzak durun. Fazla alınan enerjinin vücutta yağa dönüştüğünü unutmayın. Şeker tadından vazgeçemeyenler, kan şekeri üzerinde olumsuz etkilerinin olmaması ve enerji içermemeleri nedeniyle, rafine şeker yerine yapay tatlandırıcıları güvenle kullanabilirler.

    7. Egzersiz yapmamak

    Sadece diyet yaparak sonuç almaya çalışmak daha düşük enerjili diyet uygulanmasına, tedavi süresinin uzamasına, metabolizma hızını azalmasına, sabrın tükenmesine, kaçamakların artmasına, verilen kiloların geri alınmasına sebebiyet verir. O nedenle diyetin mutlaka egzersiz ile desteklenmesi gerekmektedir.

    8. Yeterince su içmemek

    Posalı besinlerin bahsedilen etkilerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde bayanların 2,7 lt, erkeklerin 3,7 lt su ve sıvı besinler tüketmesi gerekir. Besinlerin sindiriminden metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevler üstlenen suyun %20’lik kaybı ölümle bile sonuçlanabilir.

    9. Umutsuzluğa kapılmak

    Aksilikler karşısında asla cesaretinizi kırmayın. Fazla yerseniz hemen karamsarlığa kapılmayın. 40 yıllık ses sanatçısı bile sahnede şarkı sözünü unutabiliyorsa, taksi şoförü bile aracını stop ettiriyorsa, sizin de diyette ufacık kaçamakları görmezden gelmeniz gerekir. Pire için yorgan yakmayın. Burada önemli olan, aynı hataları tekrarlamaktır.

    Aylar, yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir. Uzun bir maratonda, ilk başta depar atmak ne kadar yanlışsa; kısa sürede hızlı kilo kaybederek belli bir kiloda sabit kalmak ve diyeti bırakmak da o denli can sıkıcıdır. Düzenli olarak aynı çizgide ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır. Geç verilen kiloların kalıcı olduğu unutulmamalıdır.

    Kilo verme sürecinde felsefeniz şu olsun: Üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin. Sağlıklı yaşama adım atmak adına daha kaç pazartesi bekleyeceksiniz. Gün bugündür. Kendiniz için artık bir şeyler yapın ve yaşam tarzınızı mutlaka değiştirin. Kendinize iyi bakın.

    Kaynak: Uzm. Dyt. M. Turgay KÖSE

  • Şişmanlığın En Önemli Nedenleri

    Şişmanlığın En Önemli Nedenleri

    Obezite kişinin hem sağlığını olumsuz etkileyen, hem de estetik olarak kötü görüntülere yol açan bir sorundur. Şişmanlığın en önemli nedenleri makalemiz kilo almanın ve verememenin sebepleri konusunda sizleri bilgilendirmek için hazırlanmıştır.

    Genetik
    Obezitenin en önemli nedenlerinden biri genetik yatkınlıktır. Anne veya baba tarafınızdan üst kuşaklar kiloluysa, metabolizmaları yavaş çalışıyorsa maalesef siz de risk altındasınızdır.

    İşlenmiş Gıdalar
    Marketlerde satılan bisküviler, çikolatalar, cipsler, hamburger ve pizza tarzı yiyecekler
    kısaca tüm fabrikasyon gıdalar kilo almanın en büyük nedenleridir.
    Bu tür yiyeceklerin besleyicilik oranı yok denecek kadar az fakat vücuda verdikleri zarar büyüktür. Yüksek kalori içerikleri ile kısa sürede şişmanlar arasına girmenize neden olurlar!…

    Gıda Bağımlılığı
    İşlenmiş gıdalar beynimizdeki doyma sinyallerini bloke ederek, yemeklerin esiri olmamıza neden oluyorlar.
    Basın yayın, tvdeki reklamlar, kişileri tüketim çılgınlığına iterek, alkol, nikotin bağımlısı gibi yemek tiryakisi olmaya itiyor.

    İnsülin
    İnsülin enerji depolama sistemimizi düzenleyen önemli bir hormondur.
    Popüler diyetlerin çoğu insülin direncine yol açar. Bu durumda yağların enerjiye dönüşmek yerine vücutta depolanması ile sonuçlanır.
    İnsülini düşürmenin en iyi yolu gereksiz karbonhidrat alımını kesmektir.

    İlaçlar
    Bir takım ilaçlar kilo alma, şişkinlik, ödem gibi çeşitli kilo sorunlarına neden olurlar.
    Diyabet ilacı, antidepresanlar, antipsikotikler bu ilaçlardandır.

    Leptin
    Obeziteden sorumlu diğer önemli hormonun adı Leptindir.
    Bu hormon yağ hücreleri tarafından üretilir.
    Obez kişilerde leptin hormon aşırı salgılanır ve kişide doyma hissi algılanmamaya başlar.

    Hareketsizlik
    Hareketsizlik obezitenin baş nedenlerindendir.
    Günümüz modern dünyasında çalışma ortamları genelde ofislerdir ve kişilerin hayatları
    ev ofis arasında geçmektedir. Bu durumda alınan kaloriler direk yağ olarak depolanmaktadır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Tabak Modeli

    Tabak Modeli

    Tabak Modeli, size öğünlerinizde hangi besinlerden hangi miktarlarda tüketmeniz gerektiğini açıklıyor.

    2012 yılı itibariyle Amerika Diyetisyenler Derneği ‘’Myplate” yani Tabak Modeli’ni, Besin Piramidi Modeli’nin yerine tüm dünya genelinde yeni eğitim modeli olarak kabul etmiştir.

    Günümüzde, beslenmede dengeli öğün dağılımı genellikle başarılamadığından, aşırı veya yetersiz beslenmeye bağlı olarak gelişen sağlık sorunları gün geçtikçe artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yanısıra gelişmekte olan ülkelerde de obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi genetik ve beslenmeye dayalı sağlık sorunları hızla artış göstermektedir. Bu durumun önüne geçebilmek için uygulanabilecek en temel çözüm, beslenme bilincini artırmak olacaktır.

    Tabak Modeli
    Tabak Modeli

    Tabak Modeli’nde besin grupları nelerdir?

    Sebze Grubu

    Tabağın en az ¼’lük kısmı sebzelere ayrılmalıdır. Bazı vitaminlerin suya geçme özelliği olduğundan sebzeler az suda pişirilerek besin ögelerinin korunmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca kızartma, bol yağda kavurma gibi kanserojenik risk oluşturan ve trans yağ miktarını arttıran pişirme yöntemlerinden kaçınılmalıdır. Sebzeler, ayrıca çiğ olarak salata şeklinde de tüketilebilir. Öte yandan patates, bezelye ve havuç gibi glisemik indeksi yüksek olan sebzeler, kan şekerini hızla yükselttiği için tüketim miktarlarına (glisemik yük) dikkat edilmelidir.

    Meyve Grubu

    Farklı meyveler, farklı besin ögelerini (vitamin ve mineralleri) barındırır. Hergün çeşitli renklerde meyve, iyice yıkandıktan sonra yenilebilen kabukları ile tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler, mevsimine, yani bol ve ucuz olduğu dönemlere göre tercih edilmelidir.

    Tahıl Grubu

    Tabağın en az ¼’lük bölümü tahıllara ayrılmalıdır. Karbonhidratlar, birincil enerji kaynağımızdır. Beyaz ekmek, beyaz pirinç ve beyaz un ile hazırlanan rafine gıdalar yerine; tam tahıllı ekmekler, bulgur, tam buğday unu kullanılarak hazırlanmış ürünler, kepekli pirinç ve tam tahıllı kahvaltı gevrekleri tercih edilmelidir.

    Protein Grubu

    Kırmızı et, tavuk, balık, yumurta ve kuru baklagilleri içerir. Tüketilecek tüm etlerin görünen yağları ve kümes hayvanlarının derileri ayrılarak tüketilmesi tercih edilmelidir. Özellikle kırmızı etin ve işlenmiş et türevlerinin (şarküteri) doymuş yağ içeriğinin yüksek olduğu ve kardiyovasküler hastalıklar için risk oluşturduğu unutulmamalı, tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir.

    Süt Grubu

    Tabağın yanında ayrı bir yere konumlandırılmış olması; beslenmedeki önemini vurgulamaktadır. Ana öğünlerde süt grubunun mutlaka bir temsilcisi bulundurulmalıdır. Kalsiyum mineralinin temel kaynağı olan bu grupta, yağı azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.

    Unutulmaması gereken diğer noktalar

    Her ne kadar yağlar besin gruplarının içinde sayılmasa da, vücutta düzenleyici görevleri olan, elzem besin ögelerindendir. Öğünlerde omega-3, omega-6 ve omega-9 içeren sağlıklı yağlar (zeytinyağı, fındık yağı, balık, yağlı tohumlar (ceviz, badem, fındık gibi)) tercih edilmeli, trans yağlar ve katı yağlardan kaçınılmalıdır.

    Su, yaşam için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden günlerce yaşayabilirken, susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Sıvı gereksinimi bireye göre değişmekle beraber, günlük ortalama 12- 15 bardak su tüketilmesi önerilmektedir.

    Tüm bunlara ek olarak, düzenli fiziksel aktivitenin sağlıklı kilo kontrolü, dayanıklılık, güç ve esnekliğin artmasında oynadığı rolün yanı sıra, kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir.

  • Uzun kış geceleri obez yapabilir

    Uzun kış geceleri obez yapabilir

    Gündüzlerin kısa olduğu kış günlerinde aktivite sayısındaki azalma, hareketsiz yaşam ve atıştırılan öğün sayısının artması gibi nedenlerden dolayı çocukların daha hızlı kilo alabileceği belirtildi.

    Obeziteden kurtulmak kendi elinizde
    Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emre Atabek, yaptığı açıklamada, kış aylarında obeziteden kurtulmanın kişinin kendi elinde olduğunu söyledi.

    Bu dönemde gündüzlerin kısa olması, aktivite sayısındaki azalma, hareketsiz yaşam ve atıştırılan öğün sayısındaki artış gibi nedenlerden dolayı hızlı kilo alımı olabileceğine dikkati çeken Atabek, ”Yapılan aktivitelerin azalması ve uzayan günler, beslenme alışkınlıklarımızı da bozabilmektedir. Kışın mevcut beslenme alışkanlıklarımız içerisinde eksik ya da fazla olan maddeleri dengelemek daha fazla önem taşımaktadır” diye konuştu.

    Aktivite sayısı artırılmalı
    Atabek, uzun kış gecelerinde aktivite sayısını artırmanın obezitenin önüne geçmek için önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

    ”Özellikle çocuklar kışın okullarına servislerle gidip gelmekte ve okuldaki kantinlerden rastgele gıda tüketebilmektedir. Çocuklar, gündüzlerin kısa olduğu soğuk kış günlerinde daha fazla televizyon başında kalıyor ve bilgisayar gibi teknolojik araçlarla vakit geçiriyor. Fiziksel aktivitenin azalmasına yol açan bu yaşam modeli aynı zamanda daha fazla besin atıştırılmasıyla sonuçlanarak, obezitenin gelişmesi için hazırlayıcı, kolaylaştırıcı ve ortaya çıkarıcı rol oynuyor. Çocuklar özellikle okullarda kapalı spor tesislerinde düzenli egzersizler yapmalı ve onlar için iyi bir beslenme programı uygulanmalı.”

    Günlük yaşantıda asansör yerine merdiven kullanılması, düzenli şekilde basit hareketlerin yapılması önerisinde bulunan Atabek, kış gecelerinde özellikle yatmadan önce daha az kalorili yiyeceklerin tüketilmesi ve porsiyonların küçültülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

  • Göbek eriten diyet listesi

    Göbek eriten diyet listesi

    Göbek eritmek tüm kadınlar için çok zor bir uğraştır.Uğraştır diyorum çünkü cidden başlı başına apayrı bir diyet programı ve egzersiz programları olması uygulanması gerekiyor bunun için.Biz kadınların büyük sıkıntılarından biri olan göbek eritmek için işte size harika bir diyet listesi kızlar;

    Yalnız küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum sizlere bayanlar unutmayın önce bir uzmana gitmeli ve gerekli olan sağlık tetkiklerinizi yaptırın herhangi bir sağlık sorununuz yok ise diyet yapabilirsiniz.

    İşte Göbek eritmeye yardımcı olan diyet listemiz;

    Kahvaltı: 4 adet kayısı ve bir adet şeftali

    Ara öğün: 3 adet diyet bisküvi

    Öğle: Izgara tavuk ya da balık yanında bol bol yeşillikli salata

    Ara Öğün (Saat 3 civarı): 4 adet badem

    Ara Öğün (Saat 5 civarı): 1 Adet şeftali

    Akşam: Ispanak Yemeği, 3 dilim tam buğday ekmeği

    Gece: Ilık su içine sıkılmış yarım limon bu su içilecek sonra 4 adet badem 4 adet fındık içi

    Haftanın günlerini çift ve tek olarak ayırın ve tek günlerinde bunları tüketin

    Sabah kalktığınızda: 1 bardak ılık su ve içine yarım limon sıkılacak. Tatlandırıcı olarak bal kullanabilirsiniz ancak çok olmasın. Sabahları spor olarak: Yarım saat kadar tempolu yürüyüş yapabilirsiniz mesela işe yürüyerek gidebilirsiniz.

    Mekik Hareketi Yapmayı Unutmayın

    Sabahları mekik hareketi çekmek özellikle karın bölgenizdeki kasları çalıştıracağından dolayı karın bölgenizde ki yağların erimesine oldukça faydası vardır.Bel kaslarınızı çalıştırmak için Mekik Hareketi

    Yerden bir şey alır gibi yaparak belinizi bükmeden yere doğru eğiliniz bunu ortalama 20 kere yapınız.

  • En az ilaç kadar etkili

    En az ilaç kadar etkili

    İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Faruk Buyru, “Günümüzde kadınlarda çok sık görülen bir tür hormon bozukluğu olan polikistik over sendromu görülen kişilerin diyet ve egzersiz yapması, en az ilaçlar kadar etkili oluyor” dedi.

    Prof. Dr. Buyru, “polikistik over”in kilo problemi olan, yumurtalıklarda çok sayıda kisti bulunan ve seyrek adet gören kadınların sendromu olduğunu söyledi.

    SENDROM BİTMİYOR, ŞİKAYETLER BİTİYOR

    Sendromunun kadın hayatının her evresinde bir takım problemlere yol açtığını ifade eden Buyru, “Uyguladığımız tedaviler sendromu ortadan kaldırmıyor. Kadın hayatının evresine göre yarattığı şikayetleri ortadan kaldırıcı bir takım tedaviler düzenliyoruz” diye konuştu.

    Buyru, yaşam şekillerinin değişmesi ve obezitenin giderek daha da problem olması nedeniyle polikistik over sendromuna daha sık rastlanıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

    “Polikistik over sendromlu kadınların ve genç kızların yarıdan fazlası obezite problemiyle başa çıkmaya çalışıyor. Günümüzde kadınlarda çok sık görülen bir tür hormon bozukluğu olan polikistik over sendromu görülen kişilerin diyet ve egzersiz yapması, en az ilaçlar kadar etkili oluyor. Yüzde 5-10 kilo kaybı bile hastanın adetlerinin düzene girmesini ve yumurtlamasının normale dönmesini sağlayabiliyor. İleri yaşlardaki hastalar doğurganlıktan sonra eğer düzenli adet görmezler ve tedavi almazlarsa, kilo problemiyle beraber şeker ve kalp hastalığı bu kadınlarda daha fazla görülüyor.”

    “İNSÜLİN DİRENCİ PROBLEMİ”

    Buyru, obezite probleminin yanı sıra polikistik over sendromuyla ilgili ortaya çıkan diğer bir problemin de insülin direnci olduğunu aktararak, şeker metabolizmasıyla ilgili bozuklukların hastalığın ortaya çıkışını etkilediğini belirtti.

    Şeker metabolizmasıyla ilgili problemlerin erkeklik hormonunun artışına ve kilo problemine neden olduğunu aktaran Buyru, “İnsülin direncini düzeltip şeker metabolizmasını normale döndürdüğünüzde hastalar normal adet görür hale geliyorlar. Yumurtlama problemi ortadan kalkıyor ya da tüylenmede iyileşme elde edebiliyorsunuz” diye konuştu.

    SENDROMUN TEDAVİSİ CERRAHİ YOLLA DEĞİL İLAÇLA YAPILIYOR

    Buyru, kist denince insanların aklına “Bu kist cerrahi olarak çıkarılırsa hastalık iyileşir” gibi yanlış bir izlenim geldiğini vurgularak, cerrahi tedavinin polikistik over sendromunda hiç bir zaman yerinin olmadığını dile getirdi. Etkili ilaçlar bulunmadan yıllarca önce hastaların cerrahi tedaviyle gebe kalmaları için uğraşlar verildiğini ifade eden Buyru, “Yumurtalıklardan bir kısım çıkarılarak, hormonlar normale döndürülmeye çalışılmış. Günümüzde bu saydığımız şikayetler için etkili olan ilaçlar var. O ilaçlardan yararlanarak hastalığın belirtilerini ortadan kaldırabiliyoruz” dedi.

    Buyru, genç kızların kendilerine daha çok adet düzensizliği ve tüylenmede artış şikayetiyle başvurduğunu, doğurganlık çağında ise gebe kalamama problemi şikayeti yaşadıklarının belirterek, rahatsızlığın kontrol edilmemesi durumunda rahim içi kanseri ile yumurtalıklarla ilgili bir takım problemlerin bu kadınlarda daha sık görüldüğünü kaydetti.