Etiket: nişan

  • Gelin Bohçasına Ne Konur? Nasıl Süslenir?

    Gelin Bohçasına Ne Konur? Nasıl Süslenir?

    Gelin bohçasına konulacak ürünler, genel manada gelinin ihtiyaç duyduğu ve günlük hayatında kullanacağı eşyalardan meydana gelmektedir. Nişan zamanı damadın ailesi tarafından geline gönderilmekte olan gelin bohçasında olması gereken ürünler, liste halinde belirtilmektedir.

    Gelin Bohçasına Konulması Gerekenler

    Nişan bohçasında yer alması gereken çeşitli ürünler bulunmaktadır. Bu ürünlerin geneli, gelinin ihtiyaç duyduğu eşyalardan meydana gelmektedir. Damadın ailesi tarafından geline hediye olarak gönderilen gelin bohçası içindekiler listesi şu şekildedir:

    Gelin Bohçası İçindekiler Listesi

    ⦁ Fantezi gecelik takımları
    ⦁ Penye gecelik takımı
    ⦁ Pijama takımı
    ⦁ İç çamaşırı
    ⦁ Parfüm seti
    ⦁ Makyaj seti
    ⦁ 1 adet kol çantası
    ⦁ Bir çift gelin terliği
    ⦁ Bir çift klasik ayakkabı
    ⦁ Elbise
    ⦁ Takı seti
    ⦁ Aynalı tarak seti
    ⦁ Bindallı
    ⦁ Deodorant
    ⦁ Duş jeli
    ⦁ Diş fırçası
    ⦁ Çorap
    ⦁ El örmesi patik
    ⦁ Banyo lifi
    ⦁ İşlemeli havlular
    ⦁ İşlemeli başörtüler
    ⦁ Bornoz
    ⦁ Saten bohça
    ⦁ Seccade
    ⦁ Çeyiz sandığı ya da bavul
    ⦁ Minik makyaj sandığı

    Gelin Bohçası Nasıl Süslenmelidir?

    Gelin bohçası süslemesi, pek çok çeşitte gerçekleştirilebilir. İlk olarak bohçanın içerisine konulması gereken tüm ürünler, saten bohça takımlarına yerleştirilmelidir. Dilerseniz Evlilik Öncesi Törenler göz atın veya sorularınız var ise sorabilirsiniz.

    Gelin Bohçası Nasıl Süslenir
    Gelin Bohçası Nasıl Süslenir

    Ürünler bohçalara konulduktan sonra, âdete uymak isteyen kişiler kırmızı, uymak istemeyen kişiler ise tercih ettikleri renklerdeki kurdelelerle bohçaları hediye paketi gibi bağlayabilir.

    Ardından hazırlanan bohçalar tek tek tüllerle kaplanır. Bohçanın tülle kaplanması için, istenilen renkte tercih edilen bohçalar yuvarlak kesilmiş tülün tam ortasına konulur ve tüller bohçanın üzerinde toplanır. Toplanan tüller bir lastik ya da kurdele yardımıyla bağlanır.

    Tüm bohçalar tülle kaplandıktan sonra, tercih edilen şekilde süslenebilir. Bohçaların süslemesi için genel olarak yapay çiçekler tercih edilmektedir. Yapay çiçekler, kurdele yardımıyla ya da silikon tabancasıyla tüle sabitlenir. Ardından bohçanın üzerine nazar boncuklu iğneler takılabilir. Dilerseniz Damat Ve Gelin Bohçası Nasıl Hazırlanır? yazımıza da göz atabilrisiniz..

  • Damat Bohçasına Ne Konur? Damat Bohçası Nasıl Süslenir?

    Damat Bohçasına Ne Konur? Damat Bohçası Nasıl Süslenir?

    Damat bohçasına konulacak ürünler, damadın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı eşyalardan meydana gelmektedir. Nişan zamanı gelinin ailesi tarafından hazırlanarak, damada gönderilmekte olan damat bohçasına neler konur türündeki sorular, insanlar tarafından merak edilmektedir. Damat bohçasının içindekiler genel manada değişiklik göstermez ve her zaman belli başlı şeyler yerini korur.

    Damat Bohçasına Neler Konulmalıdır?

    Damat bohçasına konulması gerekenler, damadın ihtiyacı olan ürünlerden meydana gelmektedir. Genel manada damat bohçası listesi şu şekilde belirtilmiştir:

    • Bir tane gömlek
    • Kravat ve takım elbise mendili
    • Cüzdan
    • Kemer
    • Kol düğmesi
    • Saat
    • Damatlık
    • Damat terliği
    • Damat ayakkabısı
    • Tıraş makinesi, tıraş köpüğü, tıraş losyonu
    • Parfüm seti
    • Duş jeli
    • Şampuan
    • Diş fırçası, diş macunu
    • Saten pijama takımı
    • Penye pijama takımı
    • İç çamaşırı
    • Çorap
    • Havlu

    damat bohçası
    damat bohçası listesi 2019 2020

    Damat Bohçası Nasıl Süslenir?

    Damat bohçası süslemesinin yapılması için ilk olarak gerekli tüm ürünlerin bohçalara konulması gerekmektedir. Bohçalar hazırlandıktan sonra, tercihe göre kırmızı ya da başka renkteki bir kurdele yardımıyla, bohçalar paketlenir. Hazırlanan bohçalar, istenilen renkteki tülün ortasına konulur ve tül bohçanın üstünde toplanır. Bohçayı saran tüller, bir lastik ya da kurdele yardımıyla bağlanır. Ardından bohçanın üzerine papyon ya da yapay çiçekler takılır. Bu ürünleri silikon tabancası yardımıyla bohça tülüne yapıştırmak gerekmektedir. Süslemesi tamamlanan bohçaların üzerine, şıklık katması amacıyla kurdelelerden fiyonk yapılabilir.

    İlgili Konular;

  • Irmak Tesisleri Maşukiye

    Irmak Tesisleri Maşukiye

    Irmak Alabalık olarak kendimize ilke edindiğimiz değerler müşterilerimize huzurlu bir ortamda, sıcak ve samimi ilişkiler çerçevesinde kaliteli ve güler yüzlü bir hizmet sunmaktır. Tesisimiz Kartepe ilçesinin Maşukiye mahallesine bağlıdır. Muhteşem bir dağ manzarası ve huzur verici doğası ile müşterilerimiz için rahatlatıcı ve dinlendirici bir ortam oluşturmayı amaçladık.

    MAŞUKİYE  IRMAK ALABALIK TESİSLERİ

    Tesisimizin doğal ırmak suyuna 200 metre cephesi vardır. Müşterilerimizin derenin sesi eşliğinde keyifli ve huzurlu  bir şekilde kahvaltı yapmaları veya yemeklerini yemeleri mümkündür. Tesisimizde müşterilerimize ikram edilen sular doğal kaynak suyudur.

    Irmak Alabalık olarak zengin karadeniz köy kahvaltısının yanında , ana yemek olarak;  kiremitte alabalık, köfte, tavuk ve ızgara çeşitleri, ara sıcak olarak ; kiremitte mantar, eritme köy peyniri, bunun dışında yöresel olarak; Artvin mıhlaması ve Trabzon kuymağı gibi çeşitlerimiz mevcuttur .

    Irmak Tesisleri Maşukiye | 1

    Irmak Tesisleri Maşukiye

    Tesisimizin Restaurant hizmetleri dışında kır düğünü organizasyonları, kına, nişan, sünnet düğünü, iş toplantıları, kurumsal etkinlikler, mezuniyet törenleri gibi daha birçok etkinliği yapmak için yeterli alanı mevcuttur.  500 kişilik düğün alanı artı 250 kişilik dere boyunca oturulabilecek kamelyalar mevcuttur. Saygılarımızla…

    Irmak Tesisleri Maşukiye | 2

    MAŞUKİYE  IRMAK ALABALIK TESİSLERİ

  • Nişanlandıkdan sonraki dönem…!

    Nişanlandıkdan sonraki dönem…!

    Evlendikten sonra “keşke böyle olmasaydı” dememek için nişanlılık dönemi çok iyi değerlendirilmeli, eşler birbirini gerçek manada tanımalı, telafisi imkansız durumların ortaya çıkması daha işin başında engellenmelidir.
    Genç kız telefonda nişanlısına sinirlendi:
    “Neden dediklerime kulak asmıyorsun? Ben filan gelinliği istiyorum. Filan eşyaları ve kuyumcuda gördüğümüz seti almak istiyorum. Sen beni sevsen dediklerimi yaparsın. Beni sevmiyorsun ki?”
    Delikanlı sakin olmaya çalışarak cevap verdi:
    “Sevgiyle bu konunun ne alakası var. Benim maddi gücüm dediklerini yapmaya yetmiyor.”
    “Alakası var. Sevsen ne eder ne eder dediklerimi yaparsın. Annene babana söyle, onlar yardım etsinler.”
    “Onların durumlarını da biliyorsun. İmkanları yok.”
    “Ben anlamam!”
    Delikanlıda sinir kat sayısı hızla arttı:
    “Sen laftan anlamıyor musun? Beni eşya için mi seviyorsun? İsteklerin yerine gelmeyince hep böyle mi yapacaksın? Seni tanıyamıyorum. Her geçen gün karşıma yeni bir problem getiriyorsun. Problemi çözüyorum. Tamam, bitti derken karşıma bir başka problemle çıkıyorsun.”
    “Sen beni geçimsizlikle mi suçluyorsun?”
    Çat diye telefonu nişanlısının suratına kapattı.
    Konuşmalara şahit olan delikanlının annesi:
    “Evladım, nişanlılık böyle olmaz. Sonradan daha çok üzülmemek için iyi düşün! Bir genç kız nişanlıyken böyle kavga ederse evlenince ne olur?”
    “Hele bir evlenelim. Ben ona dünyanın kaç köşe olduğunu gösteririm.”
    Evlendiler.
    Ne var ki, nişanlıyken yürütemedikleri beraberliklerini evliliklerinde hiç yürütemediler. İkinci yılın sonunda şiddetli geçimsizlikten tek celsede boşandılar.
    Aslında nişanlılık gençlerin birbirilerinin huy, ahlak, davranış, hal ve tavırlarını tanıma devresi olmalıyken; gençler daha çok beraber hoş vakit geçirme, gezme, tozma devresi olarak görüyorlar.
    Nişanlılık zamanlarını birbirlerini tanımak yerine gelinlikti, ev eşyasıydı oydu buyduyla geçiriyorlar. Birbirlerini tanımayı akıllarına bile getiremiyorlar.
    Çünkü genç kız, “Evlenince ben onu muma çevirmesini bilirim,” delikanlı ise “Ben onu hizaya getiririm” diye düşünüyor.
    Evlenip problemler ortaya çıkınca da başlıyorlar:
    “Ben senin ne olduğunu nişanlıyken anlamıştım ama değişirsin sanmıştım.”
    “Keşke nişanlıyken o asabi tavrını gördüğümde nişanı atsaydım!”
    “Aaah Ah! Bu ilişki daha nişanlıyken yürümüyordu. Ama gözüm ondan başkasını görmüyordu ki!”
    “Ne bileydim böyle olacağını, onu kendi yoluma getiririm sanmıştım” vb. keşkeler devam edip gidiyor.
    Nişanlılığın pembe düşleri hataları gizliyor. Küçük yanlışlar hep göz ardı ediliyor. En önemlisi değiştirme planları yapılıyor.
    Oysa kim kimi değiştirebilir? Senelerce elde edilen davranışlar değiştirilebilir mi? Benliklere işlenen huylardan vazgeçilebilir mi? Aileden alınan eğitimin yerini başka bir eğitim alabilir mi?
    Hem sonra bir eş, eşinin annesi-babası ya da eğitimcisi değil ki; onu eğitmeye kalkışsın?
    Evet, evlendikten sonra keşke dememek için yapılması gereken şey ta ilk başta başlamalıdır.
    “Aman canım” deyip geçmeyin
    Genç kız ve delikanlı nişanlanmadan eş adayını ararken önce kendilerini tanımalı ve kendilerine şu soruyu sormalıdır:
    “Ben nasıl birisiyim? Nelerden hoşlanıyorum nelerden hoşlanmıyorum? Huyum ve ahlakım nasıl? Asabi miyim, sakin miyim?”
    Bu sorulara cevap verdikten sonra kendi huy, ahlak, zevk, dini inanç ve kültür anlayışına uygun adayı tercih etmelidir.
    Çünkü bazen de gençler dini konularda ayrı dünyaların insanı oluyorlar. Biri ateist olurken diğerinin alnı secdeden kalkmıyor. Tabii ki, böyle çiftlerin beraberlikleri ne kadar sağlam olur ve ne kadar sürer? Biri namaz kılarken diğerinin kadeh kaldırmasıyla devam eden bir evlilikteki mutluluk tartışılabilir.
    Uzmanlar, dini inançlarda, kültürde, gelenek-görenek ve hatta aynı memleket içindeki aynı yörenin insanı olan gençlerin evliliklerinde daha mutlu olduklarını söylüyorlar.
    Din, dil ve kültür birliği içinde olan ve iki beyinden tek düşüncenin ortaya çıkması mutluluğun adresini gösteriyor.
    Bütün bunları irdeleyerek nişanlanmak ve nişanlıyken ortaya çıkan pürüzlere “aman canım” deyip geçmeyerek üzerinde titizlikle durmak gerekir.
    Çünkü evlilik çocuk oyuncağı değil, hele çocuk olduktan sonra boşanmak hiç kolay değil ve kolay da olmamalıdır.
    Ne yazık ki, bunlar göz ardı ediliyor ve ta baştan yanlış yapılıyor. Genç kızın fiziki cazibesi, erkeğin kariyer veya zenginliği bütün kötü huyları, ahlakları örtebiliyor.
    Esasen bazen bakıyorsunuz ikisi de ayrı ayrı insan olarak mükemmel insanlar fakat birbirleriyle uyuşamıyor ve anlaşamıyorlar. Kapı, altından da olsa ona uymayan anahtar olursa açılmaz. Veya anahtar altından olsa kapıyla uyumlu değilse yine o kapı açılmaz.
    Ayet-i Kerimede “Sizler birbiriniz için elbisesiniz “buyuruluyor. Önemli olan elbisenin altın ya da pırlanta işlemeli olması değil, kişinin vücuduna uygun olması ve kişinin kendisini o elbisenin içinde rahat hissetmesidir. Eğer kişi kendini içinde rahat hissetmiyorsa elbisenin pahalı olması bir mana ifade etmez.
    Bazen gençlerin ruh bedenlerine seçtikleri eş elbiseleri uymuyor. Genç bu elbiseyle bu işin yürümeyeceğini anlıyor ama o zaman da devreye aileler giriyor.
    “Aman kızım, ufak tefek hatalara bakma, bundan daha iyi koca mı bulacaksın! Hem sonra nişanı atan kıza iyi gözle bakılmaz. Yastık değiştirilmekle kader değişmez.”
    “Aman oğlum, dünyalar güzeli kız, daha Allah’tan ne istiyorsun! Boş ver basit şeyleri. O evlenince düzelir. Sen onu istediğin gibi yaparsın.”
    Ve böylece aileler, kendilerine görünen yüzü yaldızlı olduğundan gençleri etki altında bırakıyorlar.
    Evet, çok basit şeyler için de nişan atılmamalıdır ama gençler birbirleriyle anlaşamayacaklarını anlarsa, hiçbir konuda uyum içinde değillerse, seneler geçse de bir gün ayrılacakları bir durumdaysalar daha evlenmeden çoluk çocuğa karışmadan ayrılmaları ve kendilerine mutlu olup, anlaşabilecekleri biriyle evlenmeleri daha doğrudur.
    Evlendikten sonra “keşke böyle olmasaydı” dememek için nişanlılık dönemi çok iyi değerlendirilmeli, eşler birbirini gerçek manada tanımalı, telafisi imkansız durumların ortaya çıkması daha işin başında engellenmelidir…
    Gülay Atasoy
    Kaynak : Moral Dünyası
  • Duvak seçerken nelere dikkat etmeli?

    Duvak seçerken nelere dikkat etmeli?

    Kadınların gelinliklerinden sonra karar vermekte en çok zorlandıkları bir diğer konu duvak seçimi. Duvak seçerken nelere dikkat etmeli?

    Duvak düğünlerin olmazsa olmazlarından. Pek çok da duvak modeli var. Uzun duvak, dirsek hizasında duvak, kısa duvak, kafes duvak, katlı duvak… En uygun duvağı nasıl seçmeniz gerektiğini biliyor musunuz? İşte en gizemli düğün aksesuarınızı doğru seçmenizi sağlayacak altın ipuçları…

    Duvaklar gelinliğin en önemli parçası… Bir gelinliğin tarzını belirleyen modeliyse, o tarzı tamamlayarak hazır hale getiren duvaktır. Bu sebepten duvak seçimi gelinlik seçimi kadar önemli. İşte duvak seçerken dikkat edilmesi gereken birkaç madde…

    Duvağınızı seçerken gelinliğinizin tarzıyla uyumlu olmasına dikkat edin, mümkünse gelinlik ve duvağınızı takım olarak tercih edin.

    Detaylara dikkat edin!
    Dantel gibi detaylara dikkat edin dümdüz saten bir gelinliği hareketlensin diye dantelli bir duvakla kullanmayın. Gelinliğinizle bütünlük yaratmaya çalışın.

    Takma şekline dikkat edin!
    Saçınız topuz ise duvağınızı topuzun altından takarak daha şık görünün. Saçlarınızı salık bırakıyorsanız duvağınızı tepeden takarak sıradan bir saç imajından kurtulun. Eğer taç kullanıyorsanız duvağınızı mümkün olduğunca sade bir model seçerek alttan takın.

    Mekâna dikkat edin!
    Düğününüzün gerçekleşeceği mekâna göre bir duvak seçin. Özellikle havuzlu ya da dans alanının dar olduğu bir yer ise yerlerde sürünen upuzun duvaklardan tercih etmeyin.

    Yedek duvak yaptırın!
    Duvağınız uzunsa, kısa bir yedek duvak yaptırın ve gecenin ilerleyen saatlerinde daha rahat hareket etmek için duvağınızı kısa olanla değiştirin.

    Renk uyumuna dikkat edin!
    Gelinliğinizin tonu beyaz ya da kırık beyaz olabilir, duvağınızı da aynı tonda seçmeye özen gösterin. Beyaz renklerin hepsi aynı gibi görünse de ara tonları arasında ciddi fark olur.

    Boyuna dikkat edin!
    Duvağınızın boyunu gelinliğinizin modeline göre belirleyin. Kısa ya da deniz kızı modelleri için kısa, uzun ve kabarık modeller için de uzun duvak tercih edin.

    Duvak 2014 Modelleri
    Duvak 2014 Modelleri

    Duvak 2014 Modelleri
    Duvak 2014 Modelleri

    Duvak 2014 Modelleri
    Duvak 2014 Modelleri

    Duvak 2014 Modelleri
    Duvak 2014 Modelleri

    Duvak 2014 Modelleri
    Duvak 2014 Modelleri

    Duvak 2014 Modelleri
    Duvak 2014 Modelleri

    Duvak Modelleri 2014
    Duvak Modelleri 2014

    Duvak Modelleri 2014
    Duvak Modelleri 2014

    Duvak Modelleri 2014
    Duvak Modelleri 2014

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

    2014 Duvak Modelleri
    2014 Duvak Modelleri

  • Evlenme teklifinden sonra uygulanması gereken 8 adım

    Evlenme teklifinden sonra uygulanması gereken 8 adım

    Bazı çiftler nişanlanmanın heyecanına öyle kapılıyorlar ki, düğün öncesi yapılması ve hatırlanması gerekenleri düşünmüyorlar bile.

    Son dakikalara sıkışan hazırlıklar sinirleri gererken hayatınızın en önemli gününe doğru eliniz ayağınıza dolaşabiliyor.

    Düğün stresini büyük oranda azaltmak ve istiyorsanız sizin için hazırladığımız listeye bir göz atmanızda fayda var.

    Bir an önce herkese ilan edin
    İlk sırada tabii ki ailelerinizi olmalı. Ama diğer bütün dostlarınız için bu özel haberi vermek için yaratıcı bir yollar bu olayı hem eğlenceli kılacaktır hem de akıllara kazıyacaktır. Eğer bir kediniz ya da köpeğiniz varsa onun boynuna “Benimkiler evleniyor” yazan bir kart asarak resmini çekip herkese yollayabilir ya da sosyal medyada sadece nişan yüzüklü ellerinizle herkesi şaşırtabilirsiniz.

    Manikür yaptırın
    Çünkü artık elleriniz bir sure sizden daha çok ilgi odağı olacak. Evlenme teklifi aldığınızı duyan herkes yüzüğünüzü merak ederek ellerinize bakacaktır. Pırıl pırıl parlayan tektaşınızı bakımsız, ojeleri eskimiş ellerinizde göstermek istemezsiniz emin olun. Hem yakında evleniyorsunuz, şımarmaya hakkınız var. Gidin bir güzellik salonuna, kendinize baştan aşağıya bir bakım yaptırın.

    Düğün tarihi kesin olmasa da aklınızda bir tarih belirleyin
    Tebriklerden sonra en çok sorulan soru “ne zaman?” olacaktır. Aklınızdan geçen tarihi aile ve dostlarınızla paylaşın ki onlar da hem bu mutlu günde sizinle olacaklarını bilsinler hem de kendilerini bu tarihe gore hazırlasınlar.

    İnsanların en çok sorduğu sorulardan biri de “Nasıl teklif etti?” sorusudur. Dizlerinin üzerine mi çöktü, yoksa şarabın içine yüzük mü koydu? Aynı hikayeyi defalarca anlatmak istemiyor ya da o önemli güne ait bir detayı atlamaktan çekiniyorsaniz hemen bir blog açın. Blogunuza tüm detayları yazin ve herkese ilan edin. Sayısız kere aynı hikayeyi anlatmaktan kurtulmuş olursunuz.

    Tektaşınızı sigortalatın
    Manevi değerinin yanında maddi değeri de bir hayli yüksek olan pırlanta yüzüğünüzü varsa ev ya da eşya sigortanıza dahil etmeniz hem sizin rahatınız hem de nişanlınızın kesesi için hayırlı olacaktır. Hele ki dalgın ya da unutkan biriyseniz tektaşınızı parmağınıza taktığınız gün sigorta acentesinin yolunu tutmalısınız.

    Diyete başlayın
    Eğer o hep hayal ettiğiniz gelinliğe nasıl gireceğinizi kara kara düşünüyorsanız hemen bir diyet planı yapın. Diyetisyenle ya da diyetisyensiz bir planı son haftalara kalmadan hayata geçirin. Son günlere sıkıştırılmış bir diyet sağlıklı olmayacaği gibi tahmin ettiğiniz sonuçları da vermeyecektir. Hatta nişanlınızı da ikna edin ki birbirinizi motive ederek kilolarınızdan daha kolay kurtulabilin.

    Harcama planı yapın
    Olayın heyecanına kapılıp bütçenizin dışına çıkmamak ve hayatınızın en özel gününü hala borçlarını ödediğiniz bir gün olarak hatırlamamak için ayağınızı yorgana göre uzatın. En başta bir bütçe belirleyin ve sonuna kadar ona uyun. Düğün için bir anlık heyecanla yapacağınız gereksiz masraflar yerine o parayı hayatınızın geri kalanını planlamak için kullanın.

    Araştırmaya başlayın
    Evlilik dergilerine mutlaka göz atın. İnternet sitelerindeki binlerce evlilik ve düğün fikirlerine göz atın. Gelinliğinize, pastanıza, davetiyenize, düğün yerine ne kadar onceden karar verirseniz planlama aşamasında o kadar rahat eder ve size yardım edeceklerin işini de o kadar kolaylaştırmış olursunuz.

    Erken kalkan yol alır. Düğün planınızı mümkün olduğunca önceden yaparak stres oranını düşürebilirsiniz. Ufak tefek şeylere fazla takılıp asıl önemli olan şeyleri gözden kaçırmayın. Nişanlı olmanın tadını çıkartın ve düğününüzü keyifle planlayın.

  • Oleg Cassini abiye 2013 modelleri

    Oleg Cassini abiye 2013 modelleri

    Birbirinden güzel bu Oleg Cassini 2013 abiye modelleri ile dilediğiniz her yerde şık olabilirsiniz. Düğün ve nişanda giymek için bu koleksiyondaki modellerden bir çoğunu beğeneceğinizi garanti ederiz.

    Oleg Cassini abiye modelleri 2013

  • Küçük Evlilik Büyük Sorun

    Küçük Evlilik Büyük Sorun

    Uzmanlar uyarıyor: “Erken yaşta evlilik kesinlikle ağır travmalara ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara neden olur”

    Türk toplumunun kanayan yaralarından biri de erken yaşta yapılan evliliklerdir. Son günlerde kamuoyunda büyük yankı alan bu olgu üzerine, konunun önde gelen uzmanları çok dikkat çekici uyarılarda bulunuyorlar.

    Uzmanlar, toplum tarafından önemli bir sorun olarak görülmeyen erken yaşta evliliklerin, hem çiftleri, hem ailelerini hem de toplumu, hem kısa vadede hem de uzun vadede büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağının altını çizdiler. Uzmanlara göre erken yaşta evlilik Türk toplumunun aile yapısını tehdit ediyor.

    Konuyla ilgili çok çarpıcı tespitlede bulunan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe,Türkiye’de yapılan her 4 evlilikten birinin küçük yaşlarda olduğuna dikkat çekerek, artık normalleşen meşrulaşanbu olgunun derhal ortadan kalkması gerektiğini vurguladı.

    Dr. Keçe şunları kaydetti:

    “ERKEN EVLİLİK HAYATTAN ÇALMADIR”

    “Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı, erken yaşta evlilikleri normalleştirmiş ve meşrulaştırmıştır. Oysa erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştirmekte ve hayat tercihlerini azaltmaktadır. Ruhsal ve bedensel gelişimini henüz tamamlamamış, kendi yaşamının iplerini eline henüz alamamış, haklarını bilmeyen yüzlerce genç kız, ya kendi istekleri ile ya da ailelerinin zorlaması ile evlenmektedir. Toplumun erken yaştaki evlilikler için nedenleri veya mazeretleri her zaman mevcuttur. Bazen yoksulluktan kurtulma isteği, bazen yalnızca bir aidiyet arayışı, bazen mevcut durumda kurtulup daha iyi görülene koşma, bazen köle gibi satılma, bazen “Evde kalırsın, yaşın geçerse kimse seni almaz” gibi yüz yıl öncesinden getirilip halen terk edilemeyen baskılar, bazen bir aşk, bazen de kendini ifade etme isteği, küçük yaşta evliliklerin nedenleriarasındadır.”

    “ERGENLİĞİNİ AŞAMAYAN EVLİLER, SORUNLARLA BOĞUŞUYORLAR”

    “Ülkemizde evlilikler genellikle bir maharet, bir başarı veya bir yetişkinlik hareketi gibi algılanır ve çiftler kararlarını özgürce verirler. Ancak bazen bunun olmadığı evliliklerde olur. Bazen 13–15 yaş arasındaki genç kızlar aileleri tarafından zorla evlendirilmeye çalışılır, bazen de özentiyle genç kızlar evlenmek isterler ve aileleri evliliklerine onay vermediği için evden kaçarlar ve evlendirilmek zorunda kalırlar. Her ne sebeple olursa olsun, erken yaşta yapılan evlilikler yanlıştır. Çünkü halen genç kız olan bu bireyler biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerini tamamlamamıştır. Bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler sıktır, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremezler ve evlilik ilişkilerinde çözümleyici yaklaşımlar gösteremezler. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce ebeveyn olan bu tip ailelerin çocukları da sorunlu kişilik yapısına sahip olabilmektedir.”

    “ERKEN EVLİLİK SAĞLIKLI TOPLUM İÇİN TEHDİTTİR”

    “Toplum olarak ilerlemiş bir ülke, iyi koşullarda yaşamını sürdüren insanlar ve mutlu çocuklar beklentimiz var, ancak erken yaşta yaşanan evlilikler bizi bu beklentilerden uzaklaştırmaktadır. Bu noktada hem devletimize hem medyamıza hem ruh sağlığı profesyonellere hem de ailelere çok fazla iş düşmektedir. Evliliğin nasıl bir düzen olduğuna, aile ortamının ne tür şartlara sahip olması gerektiğine ve diğer benzer durumlara açıklık getirilmesi gerekmektedir.

    “18 YAŞ ALTI EVLİLİK YASAKLANMALI”

    Ebeveynlerin çeşitli eğitimlerle görsel ve işitsel medya kullanılarak erken yaşta evlilik, kadın hakları, çocuk hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması, aile planlaması olgusunun topluma daha açıklayıcı bir şekilde yansıtılması, din görevlilerinin günümüz koşullarında erken evliliğin sakıncalarını gerekli yerlerde gündeme getirerek vurgulaması önemli hususlardandır. 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dâhil edilmesi, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, kadınların iş kurma ve meslek edinmelerinin sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun bilinçlendirilmesi, ekonomik koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir.”

    “EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART”

    Evlenmeyi düşünen bireylerin ani kararlar almadan önce uzun bir süre birbirlerini tanımamaları gerekir. Unutulmamalıdır ki erken evlilikler o kişilerin çocukluğundan, gençliğinden ve yaşamından çalınan bir takım özgürlükleri akla getirir. Evlilik öncesi fiziksel tahlilleri zorunlu tutan devlet, evlilik öncesi eğitimi şart koşmalıdır. Evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleriyle çiftlere sertifika verilmeli ve ancak bu sertifikaya sahip çiftler evlenebilmelidir. Annelik, babalık, karılık veya kocalık bir meslektir ve dünyanın en ucuz mesleği gibi eğitimsiz yapılmamalıdır. Ayrıca hem devletimiz, hem medyamız hem de ruh sağlığı profesyonelleri ilk üç yıl çocuk yapılmaması için kamuoyunda ortak bir bilinç yaratmalı ve çiftlerin birbirlerine alışmaları için zaman tanımalıdırlar. Aslında ne koşulda olursa olsun erken yaşta yapılan evliliklerin sonucu baştan bellidir. Bu evlilikler yeni neslin sağlıksız ve yetersiz bir şekilde gelişmesine neden olmaktadır.”

    “KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK TRAVMADIR”

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise küçük yaşta evliliğin çiftler için travmadan başka bir anlamı olmadığına dikkat çekti. Henüz gelişimini tamamlamamış gençlerin evliliğin getirdiği ağır sorumlulukları yüklenmesinin psikolojik travmaların ortaya çıkmasına neden olabileceğini belirten Güngör, çiftler için evlilikten önce yaşanması ve deneyimler kazanılması gereken birçok olgu olduğunu kaydetti.

    Psikolog Güngör şunları kaydetti:

    “Erken yaşta yapılan evliliklerde pişmanlık, öfke, özlem, hayal kırıklığı gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Erken evliliklerde ortaya çıkan sorunlar arasında en çok depresyon, kaygı bozuklukları, fobik problemler, güven problemleri, sağlık ile ilgili problemler ve intihar girişimleri bulunmaktadır. Erken yaş evlilikler erken gebelik ve doğumlara yol açabilmektedir. Fiziksel gelişimini ve ruhsal olgunlaşmasını tamamlayamamış gençler erkenden evlendiklerinde, gebelik ve doğumlarda anne veya çocuğun ölümüne, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlayamamalarına neden olabilmektedirler. Ayrıca, erken yaş evliliklerinde aile içi sorunlar daha fazla görülmekte, çocuk bakımı ve çocuğu büyütme noktasında çift yeterli bir olgunlukta olamadığından ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Aile içi şiddet ve evlilikten mutlu olamamaları, kadında ve erkekte psikolojik sorunların görülmesine yol açabilmektedir. Bu tür evlilikler kadın için katlanılması gereken bir durum, erkek içinse mutluluğu dışarıda aramak için bir bahane olabilmektedir. Genç karı koca arasındaki sorunlar ailelerini de etkilemekte, aile ve eşler arasında kavgalara, kıskançlıklara, şiddete neden olmaktadır. Bu durum yıpranmış ailelere, mutsuz çiftlere, ortada kalmış ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara yol açmaktadır.”

  • Gebelikte Nişan Gelmesi

    Gebelikte Nişan Gelmesi

    Nişan, nişan gelmesi, su gelmesi nedir? Nişan gelmesi, su gelmesi durumunda ve doğum sancılarında ne yapmak gerekir? Bu soru, özellikle ilk gebelikte anne adayının en çok sorduğu soruların başında gelir. Doğumun başladığının en önemli belirtileri sancı, nişan ve suyun gelmesidir. Nişan, kasılmalarla birlikte olan sancı ve/veya suyun gelmesi bize doğum eyleminin başladığını gösterir. Bu üç belirti sıra ile değildir. Her kadında ve bir kadının her doğumda farklı sıralarla bu belirtiler gerçekleşebilir.

    Gebelikte Nişan Gelmesi

    Gebeliğin erken dönemlerinden itibaren rahim ağzından olan salgılar burada birikmeye başlar ve bu rahim ağzının içindeki kanalı tıkar. Sümüğümsü bir yapı olan bu birikmiş salgılar mukus tıkç olarak adlandırılır. Mukus tıkaçın işlevi rahim içinde gelişmekte olan bebeği dış etkenlere karşı korumaktır. Bir başka deyişle mukus tıkaç enfeksiyon etkenlerine karşı bariyer görevi görür

    Hamileliğin sonlarına doğru doğum zamanı yaklaştıkça rahim ağzında bir takım değişimler başlar. Servikal olgunlaşma adı verilen bu değişimler sırasında serviks yumuşar, öne doğru döner ve hafifçe açılmaya başlar. Bu açılma sırasında kanalın içinde bulunan mukus yani sümüğümsü yapı düşer. Nişan gelmesi olarak adlandırılan durum mukus tıkaçın düşmesidir. Kişi bunu çamaşırında bulabilir ya da tuvalete gittiğinde fark edebilir. Çoğu zaman nişan ile birlikte koyu kahverengiden açık kırmızıya ve pembeye kadar değişen renkte bir miktar akıntı da görülür.

    Doğum ne zaman başlar?

    Nişan gelmesi yaklaşan doğumun belirtlerinden biri olmakla birlikte doğumun ne zaman başlayacağı konusunda net bir bilgi vermez.Bazı kadınlarda 36. hafta civarında gelebileceği gibi son ana kadar görülmeyebilir. Hatta bazı kadınlarda olay çok yavaş ve uzun sürede gerçekleştiğinden anne adayın olayın farkında bile olmayabilir. Mukus tıkaç hamilelik sırasında sıkça görülen akıntıların içinde fark edilmeyebilir.

    36 haftadan küçük gebeliklerde böyle kanlı sümüğümsü bir yapı geldiğinde mutlaka doktorunuza haber vermelisiniz. Eğer hamileliğiniz 36 haftadan büyük ise endişe etmenize gerek yoktur. Nişan gelmesi doğumun ilk belirtilerinden biri olmakla birlikte bazen sancıların başlaması günler hatta haftalar alabilir. Böyle bir durumda olayı doğal seyrine bırakmak en uygun yaklaşımdır.

    Öte yandan akıntı aniden açık kırmızı renge dönerse ve miktarı artarsa zaman kaybetmeden doktorunuzu aramanız gereklidir.

  • Düğünlerdeki gelenekler

    Düğünlerdeki gelenekler

    Pastadan gelin buketine, pirinç atmaktan gelinliğin rengine birçok alışkanlığın bir nedeni var!

    Pastadan gelin buketine, pirinç atmaktan gelinliğin rengine birçok alışkanlığın küçük birer hikayesi var. İşte bazıları…

    Gelinler neden beyaz giyer?

    Beyaz, Romalılar zamanından beri kutlamaların rengi olarak kabul ediliyor. O dönemden beri de gelinler beyazı tercih ediyor. 20.yy’ın başında bu renk masumiyetin, temizliğin ve saflığın da sembolü olmuş. Günümüzde beyaz aynı zamanda hem eğlence ve neşenin hem berraklığın rengi.

    Düğün pastası nasıl çıkmış?

    Pasta verimliliğin ve iyi şansın sembolü olarak kabul edilir. Eski dönemlerde, düğün törenlerinin sonunda gelinin başında ekmek kırılırmış. Davetliler de şans getirmesi için ekmek kırıntılarından alırmış. Orta çağda gelin ve damat küçük ekmeklerden oluşan bir hare içinde öpüşürlermiş. 17. yy’da bir Fransız aşçı bu ekmeğe daha güzel bir şekil vermiş ve ilk düğün pastasını ortaya çıkarmış.

    Gelin neden buketini havaya atar?

    Gelinin fırlattığı buketi yakalayan kişinin şanslı olduğuna ve kısa sürede onun da evleneceğine inanılır.

    Nikah kıyılınca neden damat gelini öper?

    Gelini öpmek eski çağlarda evlilik anlaşmasının mührü olarak kabul edilirmiş. Aynı zamanda gelinin ruhundan bir parçanın damada, damadın ruhundan bir parçanın da geline geçtiğine inanıldığı için bu gelenek günümüze kadar gelmiş.

    Neden yeni evlenen çiftin üzerine pirinç atılır?

    Bizim geleneklerimiz arasında yer almasa bile birçok ülkede davetlilerin uyguladığı bir adettir. Hemen hemen bütün kültürlerde pirinç bolluğun ve bereketin simgesi olarak kabul edilir ve yeni evli çiftin yaşamlarının bolluk içinde geçmesi dileği ile atılır. Yine aynı dilekle bazı ülkelerde gelinler, ellerinde başak dallarından oluşan bir demet taşırlar ve konuklara da şans getirsin diye bu dalları dağıtırlar.

    Alyans neden sol ele takılır?

    Çok eski çağlarda bilim adamları sol elin ikinci parmağından kalbe doğru kesintisiz uzanan bir damar olduğuna inanırlarmış. Aşkın sembolü alyanslar o dönemden beri bu parmağa takılmakta.

    Nikahta neden ayağa basılır?

    Nikah kıyılırken kim diğerinin ayağına basarsa evlilikte onun sözünün geçeceğine inanılması tıpkı tüm diğer gelenekler gibi düğünün eğlenceli anılarından bir diğeri.