Etiket: nefes darlığı

  • Astım ataklarından korunmanın yolları

    Astım ataklarından korunmanın yolları

    Ülkemizde 3,5 milyon kişinin sorunu olan astım, tedavi edilmezse yaşam kalitesini düşürüyor, hatta hastanın hayatını bile tehdit edebiliyor. Aslında astım basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor!

    Astım havayollarının duyarlılığının artması ve daralması ile karakterize, ataklar halinde seyreden kronik bir hastalık. Dünyada yaklaşık 300 milyon, ülkemizde de yaklaşık 3.5 milyon astım hastası yaşıyor. Son yıllarda astım görülme sıklığında belirgin artış mevcut. Öyle ki Batı Avrupa’da son 10 yılda 2 katına çıkarken, bu oran Amerika birleşik devletlerinde yüzde 60’larda seyrediyor. Astımın görülme sıklığındaki artışın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; sanayileşme ve egzoz gibi nedenlerle dış ortam hava kirliliğinin artması, hamilelikte sigara içilmesi, ev içi alerjen yoğunluğunun artması, obezite, anne sütü verilmemesi, katkı maddeleri, boyalı ve hazır gıda tüketimindeki artış gibi faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. Tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini düşüren, hatta hayatını bile tehdit edebilen astım aslında basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ceyda Kırışoğlu, astım ataklarını kontrol altına almanın yollarını anlattı.

    Astımın oluşum nedenleri neler?
    Astımlı kişi hastalığı tetikleyen alerjenler, soğuk veya kirli hava, stres veya enfeksiyon gibi etkenlerle temasa geçtiğinde hava yolları daralıyor. Bu darlık sonucu da çeşitli yakınmalar ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda astımın belirtilerinden hepsi ortaya çıkabileceği gibi, bazılarında ise sadece birkaçı, hatta sadece biri görülebiliyor.

    Kimler risk altında? Astımda en önemli risk faktörü nedir?
    Astımda en önemli risk faktörü genetik yapı. Ebeveynlerden birinde astım olması durumunda çocukta gelişme riski yüzde 20- 30 iken, bu risk her iki ebeveynde olması durumunda yüzde 60- 70’lere yükseliyor.
    Genetik olarak alerjik yapısı olanlarda, yani atopik bireylerde astım riski 10-20 kat daha fazla oluyor. Alerjik nezlesi olanlarda da astım gelişme riski 9- 14 kat artıyor.
    Son yıllarda obezite astım gelişimi için risk faktörleri arasında sayılıyor.
    Bir diğer risk faktörü ise cinsiyet. Astım çocukluk çağında erkeklerde, erişkinlerde ise kadınlarda daha sık görülüyor.
    İzosiyanatlar gibi 300’ den fazla madde mesleksel astıma neden oluyor.
    Hamilelikte sigara içen annelerin bebeklerinde, sigara içmeyen annelere göre daha sık görülüyor.
    Evde, hatta balkonda sigara içilen evlerde büyüyen bebeklerde astım gelişme riski hiç sigara içilmeyen evlere göre 3 kat artıyor.

    Hangi belirtiler ile ortaya çıkıyor?
    Nöbetler halinde gelen öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum ve göğüste baskı veya tıkanma hissi astımın tipik belirtilerini oluşturuyor.
    Sabaha karşı semptomların artış gösterip uykuyu bölmesi astımı destekliyor.
    Sıklıkla eforla, özellikle merdiven çıkarken veya yokuş yukarı yürürken nefes darlığında artış görülüyor.
    Astımda genellikle kuru özellikli öksürük görülüyor. Bazen öksürük astımın tek belirtisi olabiliyor. Bu tablo ‘öksürükle seyreden astım’ olarak değerlendiriliyor. Astımlı hastalarda bronş hassasiyetine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası uzun süren öksürük görülebiliyor. Bu durum astım tedavisinin yetersiz kaldığını veya yapılmadığını gösteriyor. Dolayısıyla enfeksiyon sonrası uzayan öksürüklerde mutlaka hekime danışmak gerekiyor.
    Sıklıkla kuru öksürük görülmekle birlikte arada balgam tıkaçları da çıkarılabiliyor. Bu tıkaçlar çıktıktan sonra belirgin rahatlama sağlanıyor

    Astım nasıl tedavi ediliyor?
    Astımda hedef hastalığın kontrol altında olması. Yani gün içinde nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük gibi semptomlar yaşamamak, gece nefes darlığı ile uyanmamak ve kurtarıcı nefes açıcı ilaç kullanma gereksiniminin olmaması amaçlanıyor. Astım kontrol altında olduğu sürece kişinin hayatını etkilemiyor. Astım hastası olimpiyat şampiyonu yüzücüler ve profesyonel futbolcular bunun en iyi örneğini oluşturuyor. Semptomlar ve solunum fonksiyon testi değerlerine göre hastalığın şiddeti belirlendikten sonra tedavi planlanıyor. İlaçlar kontrol ediciler ve semptom gidericiler olarak iki grupta toplanır. Günümüzde en etkin olan astım ilaçları nefes yoluyla alınan kortizonlu ilaçlar. Çok düşük dozlarda uygulanan bu ilaçlar standart tedaviler sırasında kana geçmiyor, kilo alımına neden olmuyor. Yine hastaya göre alerjiye yönelik farklı ek tedaviler de kullanılıyor. Astım kontrol altındaysa ilaç dozları azaltılabiliyor, kontrolsüz olduğunda ise ilaç çeşidinde veya dozunda artış yapılıyor.

    Atakları kontrol altına almanın 6 yolu
    1- Nefes yoluyla aldığınız ilaçlarınızı erken kesmeyin. İlaçlarınız mutlaka hekiminizin gözetiminde ve önerileri doğrultusunda kullanın.

    2- İlaç tedavisine yanıtı ve hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştirdiği için sigara dumanına maruz kalmaktan kaçının.

    3- Alerjenlere maruz kalmamak için gerekli önlemleri alın. Ev içindeki nem oranını yüzde 50’nin altında tutmak, mümkün olduğunca az halı kullanmak, eşyaları kapalı dolapların içine yerleştirmek, ağır kadife perde ve yatak örtüsü kullanımından kaçınmak, polen mevsiminde evi sabah erken saatlerde havalandırmak alabileceğiniz basit önlemlerden bazılarını oluşturuyor.

    4- Obezite astımı tetikleyen bir faktör olup, hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştiriyor. Bunda leptin hormonunun rol oynadığı biliniyor. Astım kontrolünü kolaylaştırdığı için fazla kilolarınızdan kurtulun.

    5- Enfeksiyonlar en sık tetikleyen faktörlerden biri olduğu için korunma amaçlı olarak grip ve pnömokok aşıları yaptırabilirsiniz.

    6- Beslenmede mümkün olduğunca doğal olanları tercih edin. Hazır gıdalar, boyalı maddeler, katkı maddeleri, MSG gibi maddelerden sakının.

  • Stres astıma neden olabiliyor

    Stres astıma neden olabiliyor

    Araştırmalara göre; erkeklerde astım oranı yüzde 5 iken bu oran kadınlarda yüzde 10’lara kadar çıkıyor. Prof. Dr. Yonca Tabak, kadınlarda astım oranının erkeklere göre daha yüksek olma sebebinin stres olduğunu söylüyor.

    KADINLAR ÇÖZÜMÜ ÇİKALOTADA BULUYOR

    Kadınların stresle mücadelede, endorfin hormonu salgılatması nedeniyle çikolataya yöneldiklerini söyleyen Prof. Dr. Yonca Tabak, stres ve psikolojik sorunların psikosomatik denilen, diğer bir deyişle, beynin istemeden vücuda zarar verdiği hastalıklardan kabul edilen reflüye yol açtığını belirterek, “Astımlı kadınlarda yüzde 80 var olan reflü kakaonun içeriğindeki kafein ile artıyor. Astım reflüyü, reflü ise astımı kötüleştiriyor.

    Çikolatanın stresle mücadele de kişinin kendini mutlu etme yöntemi olarak kullanılmasının, astımı daha da içinden çıkılmaz bir hale getireceği bilgisi hastalara mutlaka verilmelidir. Benzer şekilde kahve, kola ve alkolün reflüyü arttırıcı etkisi olduğu, özellikle iş yeri gibi stresli alanlarda bu gıdalardan uzak durulması gerektiği de bilinmesi gereken önemli noktalar arasındadır” diyor.

    BU YİYECEKLERDEN UZAK DURUN

    Prof. Dr. Yonca Tabak, kadınların özellikle kahve, alkol ve kola gibi reflüyü arttırdığı bilinen gıdalardan uzak durması gerektiğini ifade ediyor. Tabak, kilo aldırmadığı ve daha az zararı dokunacağı düşünülen bitter çikolataların ise daha fazla kakao içermesi nedeniyle öncelikli vazgeçilmesi gereken gıdalardan olduğuna dikkat çekiyor. Bunlar yerine taze meyve ve sebzeye yönelmenin sağlık için doğru bir davranış olacağını belirtiyor.

    DHA

  • Burun nefes problemleri

    Burun nefes problemleri

    Burun nefes problemleri

                Nefes problemleri, burun estetiği istekleri genelde birlikte olmaktadır. Çünkü eğri burun hem şekil problemi hem estetik problem oluşturur.

    Burnumuz solunum sistemimizin başlangıç bölgesidir. Burnun, havayı nemlendirmek ve havadaki yabancı maddeleri süzmek gibi bir görevi vardır.

    Neden iki burun deliğimiz var?

    Genzimizden itibaren, trakea ile akcigere kadar havayolumuz tek bir kanaldan oluşur. Peki, havayolu neden iki ayrı hava yolu ile başlar? Atmosfer havasını direkt akciğerlerimize çekmeyiz. Havayı, ısıtmamız ve tozunu süzmemiz gerekir. Elektrik süpürgesinde,  arabanın polen yada hava filtresinde birikmiş toza şahit olmuşsunuzdur. Peki akciğerlerimizi ömrümüz boyunca,  bu tozdan koruyan sistem nedir?

    Burun delikleri çift silindir motora benzetilebilir. Delikler sırayla çalışırlar. Çoğu insan, bunun farkına dahi varmaz. Bazı hastalarım septum deviasyonunu tedavi ettikten sonra, bana “bir delik daha açık, ikiside aynı anda çok iyi nefes almıyor” demektedir. Önceden hep bir delik tıkalı olduğu için normalin bu olduğunu bilmemektedirler. Deliklerin nefes alma sırası 1-6 saat arasında değişmektedir.

    Hava delikten geçerken, tozlar burun etleri tarafından yakalanır ve hava ısıtılır. Bir süre sonra burun eti soğur ve üzerinde yabancı maddeler birikir. Burun etinin içindeki süngerimsi dokuların damarları, genişler ve burun eti kan ile dolmaya başlayarak şişmeye başlar. Bu sırada bu delikten hava akımı azalmış olur. Kan ile şişen burun etinden, sümük salgısı artar ve tutulan tozlar sümük ile atılmaya başlar. Tüm bu dinleme aşamasında diğer delik çalışır.

    Havayolumuz küçük tüycükleri bulunan mukoza hücreleri ile kaplıdır. Bu tüycükler sayesinde havadaki yabancı maddeler sürekli dışarıya doğru taşınır. Mukozaya, ameliyatlar sırasında zarar vermemeye gayret etmekteyiz.

    Septum deviasyonu

    Septum kıkırdağı burun boşluklarını ayıran en büyük burun kıkırdağıdır. Burun çok sık darbe alan bir organdır. Çocukken, burun üzerine düşersek, septum kıkırdağı kolayca yerinden kayabilmektedir. Septumdaki kırılma yada kaymalar septumun büyüme merkezlerini uyarmaktadır. Septumda aşırı büyüme, kemerli bir burna sahip olmanıza neden olabilir. “Ailemde herkesin burnu düzgün birtek benim böyle kemerli” diyen hastalarımın genelde çocukken bir burun yaralanması bulunmaktadır. SEPTUM KIKIRDAĞI DÜZELTİLMEDEN BURUN DA DÜZELMEZ. Simetrik bir burun için simetrik bir septum gereklidir. Bu nedenle, burun ameliyatı septoplasti ile başlar. Septoplasti ameliyatı, rinoplasti ameliyatının bir parçasıdır ve şahsi fikrim, rinoplasti cerrahı tarafından yapılmalıdır. Septum, burnun temelidir ve aşırı kıkırdak çıkartılması burnun düşmesine sebep olur. “Ben sadece nefes ameliyatı oldum ama yıllar içinde burun ucum düştü” diyen yüzlerce hasta beni ziyaret etmiştir.

    Septoplati ameliyatında, bolca kıkırdak çıkartılır ve hastanın odasına yollanırdı. Bu yaklaşım son yıllarda hızla değişiyor. Çünkü aşırı kıkırdak çıkartılan burunlarda yıllar içinde şekil bozuklukları meydana geldi. Artık, kıkırdaklar çok az çıkartılıyor, eğrilikler mümkün olduğunca düzeltilip yerinde bırakılıyor.Burnunuzda çökme meydana gelirse, septum hakkınızı kaybettiğiniz için kulak ya da kaburgadan kıkırdak alınması gerekebilir. Sekonder cerrahilerde kıkırdak ihtiyacı olduğu için, hastalarımızın septumunda, mümkün olduğunca kıkırdak miktarını korumaya çalışıyoruz.

    KONKA HİPERTROFİSİ (et büyümesi)

                Burun septumu, bir tarafa eğri olunca, diğer tarafta oluşan boşluğu burun eti şişerek doldurmaktadır. Septum deviasyonu düzeltilip, büyümüş ete müdahale etmeyince, bu seferde diğer taraf tıkanabilmektedir. Bazende iki burun etide, allerjik sebeplerden büyümüş olabilir. Bu hastalarda burun etlerine müdahale etmek gerekir. Estetik burun ameliyatı eğer hava yolunu daraltacak ise, koruyucu amaçlı, düşük miktarda et küçültmesi yapılması gerekebilir.

    Yukarıda değindiğimiz gibi çok özellikli bir sisteme nasıl bir tedavi yöntemi uygulanmaldır.

                Burun etlerinin mukozaları değil, içlerindeki süngerimsi doku şişmektedir. Mukoza sadece alttaki yapılara uyum sağlamaktadır. Tedavi edilmesi gereken, aşırı şişmiş yada aşırı reaktif süngerimsi dokudur.

    Koter, lazer yada başka bir cihazla mukozanın yakılarak tedavi edilmesi inanmadığım bir tedavi yöntemidir. Tozları dışarı atan tüycükler içeren mukoza dokusunun yakılması, solunum fizyolojisini negatif etkilemektedir. Yanık iyileşirken, sürekli burun içinde kabuklar oluşmaktadır. Bu kabuklar, yanık yarasına bağlıdır. Burun etlerinin koterle yakılmasının, 20-30 yıla kadar terk edilecek bir tedavi yöntemi olduğuna inanıyorum.

    Radyofrekans: Mukoza dokusunun, korunarak süngerimsi dokunun kontrollü yakılmasıdır. Bu aletlerin mucize yaratmadığını söylemeliyim. İşe yarıyor ancak etkisi geçici. Burnumdan nefes alamadığım için ameliyat olduğum zamanlarda çıkan bu aletler ile iki defa burnuma radyofrekans yapıldı. 6 ay sonra eski halime döndüm.

    KONKA REZEKSİYONU: Burun etlerinin tamamen çıkarılmasıdır. Terkedilmeye başlamıştır. Burun etlerinin bir görevi olduğunu anlatmıştık.  Size ne tedavi yapılacağını iyice öğreniniz. Burun etlerinizi aldırmanızı tavsiye etmem.

                Kısmi konka rezeksiyonu: Burun etlerinin bir kısmının çıkartılması işidir. Bir süre bu tedaviyi uyguladım. Etin yarısını alma işlemi oldukça etkili bir yöntemdir. Ancak burun içerisinde dikiş atılması gereklidir ve zor bir tekniktir.

    KONKA SMR: (submüköz rezeksiyon):Mukozanın korunarak altındaki dokuların çıkartılması işlemidir. Genelde bu işlemden anlaşılan burun etinin içindeki kemiğin çıkartılmasıdır.

                KONKA submüköz kavernöz doku rezeksiyonu: Burun etlerinin büyümesinin sebebi, mukoza yada kemik değil, mukozanın altındaki süngerimsi dokudur. Septum deviasyonuna bağlı kompansatuar hipertofi bu dokuda olmaktadır. Bu dokunun hacminin azaltılması, OTRİVİN; YADA İLİADİN sprey etkisi yaratmaktadır. Bu spreylerin içindeki adrenalin sünger dokusunun damarlarını büzerek etleri küçültmektedir.

    Nasıl Yapılır: Konkanın içine öncelikle adrenalinli solüsyon verilerek, kan damarlarının büzüşmesi sağlanır, İzotonik enjekte edilerek, süngerimsi doku şişirilir. Konkanın girişine 1 cm lik bir kesi yapılır ve burun etinin içinden koni şeklinde, ihtiyaca göre belirlenecek miktarda süngerimsi doku çıkartılır. Bu yöntemde mukoza hiç çıkartılmamış olur. Kesik, eriyen dikiş ile kapatılır. Böylece kanama ve kabuklanma olmaz. 3-4 dakika sürer.

    Son cümlelerimi bir doktor olarak değil bir hasta olarak yazacağım. Allerjik olan burun etlerime,  sırayla koter ile yakma, radyofrekans (iki defa), konka içi steroid enjeksiyonu, İğneli Akupunktur, elektrikli akupunktur ve en son konka SMR uygulandı. Konka SMR öncesi tedavilerde sadece zaman kaybettim.

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 
    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    Burun estetiğinde içten bantlama tekniği

  • Damar tıkanıklığına karşı sultan meyvesi

    Damar tıkanıklığına karşı sultan meyvesi

    Sağlık uzmanlarından yapılan açıklamalara göre,Sultan meyvesi incirin damar tıkanıklığını geçirmede önemli bir pay sahibi olduğu açıklandı. İşde o haberimiz…

    Özellikle eski zamanlarda insanlar için çok önemli bir besin olan incirin aslında uzun bir hikâyesi var. Üretimin simgesi haline gelen incir ağaçları Romalılar döneminde tanrılara adanır Mısır uygarlıklarında ise bereket sembolü olarak kabul edilirdi. Bu nedenle mitolojik hikâyelerde bile incirin ayrı bir yeri vardır. Sonraları ise sadece sultanlara ikram edilecek kadar önemli bir meyve haline geldi.
    İncir nelere iyi gelir?
    Damar tıkanıklıklarını giderir karaciğeri kuvvetlendirir dalak şişkinliğine ve nefes darlığına iyi gelir. Kemik hastalıklarında ve gelişim bozukluklarında yararlıdır. Vitamin eksikliğinin neden olduğu hastalıklara ve kansızlığa faydalıdır. Bronşit öksürük ve göğüs ağrılarına birebirdir balgam söktürür. Sinirleri yatıştırır. Kabızlığı önler kilo almayı sağlar. Romatizmaya iyi gelir.

  • Düğün öncesi estetik

    Düğün öncesi estetik

    Evlenecek çiftler başta botoks ve dolgu olmak üzere, diş beyazlatmadan belini inceltmeye kadar, düğünden önce birçok operasyona ‘EVET’ diyor.

    Düğün öncesi en sık yaptırılan operasyon…

    Fotoğraflarda iyi görünmek için artık diyet yeterli olmuyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, evlenecek çiftler başta botoks olmak üzere, diş beyazlatmadan yağ aldırmaya kadar pek çok operasyona ‘evet’ diyor.

    512 nişanlı kadın ve 509 damat adayına yöneltilen, evlenmeden önce estetik tedavi görmeyi düşünüp düşünmedikleri sorusuna kadınların yüzde 58’i ve her 3 erkekten biri “evet” yanıtı verdi.

    Araştırmasına katılan kadınların yüzde 11’i ve erkeklerin de yüzde 9’unun, daha önce bu tür operasyonlar geçirdiklerini söyledikleri kaydedildi.

    Kadınların estetik ameliyat yaptırmayı istemelerinin en yaygın nedeninin, düğün fotoğraflarında iyi görünmek olduğu, yüzde 64’ünün, fotoğraflardaki güzel görüntünün, onların daha iyi hissetmelerini sağlayacağını söyledikleri bildirildi.

    Erkeklerin estetik ameliyat kaygısının daha çok eşlerini memnun etmekten doğduğu, her 5 erkekten 3’ünün, karşı tarafa daha çekici görünmek için estetik ameliyat olmayı düşüneceklerini söylediği belirtildi.

    kadınların istediği en popüler estetik ameliyat ve tedaviler, botoks (yüzde 68), diş beyazlatma (yüzde 62), yağ aldırma (yüzde 55), meme büyütme (yüzde 47) ve yüz estetiği (yüzde 43), erkeklerde ise dişlere kaplama yaptırma (yüzde 78), botoks (yüzde 62), saç ekimi (yüzde 41), yağ aldırma (yüzde 33) ve meme küçültme operasyonu (yüzde 25) olarak sıralanıyor.

    Düğün Estetiği

    En güzel duygulardan biridir evlilik. Bu süreçte her şey mükemmel olmalı. Gecenin yıldızı olan gelinler ise tüm bu heyecanın yanında kendilerini de yenileyerek kusursuz bir hayata merhaba demeye hazırlanıyorlar…

    Evlendikten sonra hayatı boyunca bakacağı düğün fotoğrafları…

    Düğün Estetiği
     
    Bekarlığa veda estetiği, için zaman önemlidir. Mesela burun ve germe ameliyatının düğünden 1 ay kadar önce yapılması gerektiğini vurguladı. Göğüs büyütme ameliyatı yaptırmak isteyen bir gelin adayının ise düğünden yaklaşık 3-4 hafta önce operasyona başvurması gerekir.
     
    Düğün öncesi hokka gibi bir buruna sahip olmak istiyorsunuz ama ameliyattan korkuyorsunuz. Hemen hatırlatalım! Dolguyla burun estetiği, 5-10 dk içinde yapılabilecek bir yöntem.
     
    Uygulanacak operasyonlar için bayanların, ameliyat ve düğün töreni arasındaki zamanlamaya dikkat etmesi durumunda balayında herhangi bir sorunla karşılaşmayacakları belirtilmektedir.
     

    Kadınlar Kulübü Üyemizin Düğün öncesi estetik ile ilgili araştırma sonucu bizlerle paylaştığı yazı:

    Uzun araştırmalarım sonucu düğün öncesi peri kızı gibi görünmek isteyen arkadaşlarımıza bir rehber hazırladım. Şimdi kısa vade ve uzun vadede düğün öncesinde istediğimiz görüntüye cerrahi veya ufak müdaheleler ile nasıl kavuşabileceğimize bir göz atalım.

    Uzun vadede neleri planlamalıyız :

    1- Burun Estetiği

    Süre:

    Düğüne 3 ay kala. Ama şahsi tavsiyem 6 ay önce bu ameliyatı olmanız gerekli. Ödemlerin inmesi burnun oturması, kimse anlamasın denmesi, oluşabilecek risklerin görülmesi ancak bu tarihleri buluyor.

    Fiyat :

    Fiyatı doktora göre 2.500-15.000 TL arasında değişmekte.

    Detaylar :

    Doktorunuzu çok iyi seçin ilk kriter fiyattan önce doktor olsun. İşte budur dediğiniz zaman da bütçenizi ayarlamaya çalışın. Makul faizli krediler var. Bir anda tüm ödemeyi çıkaramıyorsanız bir kısmını kredi alabilirsiniz. Bu arada ucuza ameliyat yapan doktor kötü, pahalıya ameliyat yapan iyi diye birşey yok. Önce doktorla iletişimizin otursun daha sonra da ameliyat sonuçlarını beğenin. Bu maalesef biraz da şans işi. Dua edin bahtsız bir hasta olmayın.

    2- Meme Estetiği

    Meme Büyütme

    Süre:

    Düğüne 2 ay kala. Aslında protezin tamamen yerine oturması ödemlerin yok olması 6 ay civarında oluyor. Ama aklınız başınıza sonradan geldi ya da maddi durumu anca denkleştirdiniz veya beyaz atlı prensinizi nihayet ikna edebilrdiniz. 2 ay kala ameliyat olabilirsiniz. 15-20 gün bile olur ama ödemlerden dolayı yaşanabilecek şekilsizlikler olabileceğinden gelinliğinizden firar etmeye çalışan memelerinizle düğün gecesi boyunca uğraşmak zorunda kalabilirsiniz.

    Fiyat:

    Yine geniş bir fiyat aralığı var 3.500 – 20.000 TL. Bu son rakamı neden söyledim forumda 9000€ fiyat veren doktor duyduğum için

    Detaylar :

    Burada fiyatı etkileyen unsurlar doktorun el becerisi ve kullanılacak protez markasının seçimi. Şimdi protezler çok çeşitlendi. Çok kaliteli doğal meme kıvamına yakın protezler var. Mutlaka iyi araştırın sonuçta vücudunuza yabancı bir madde girecek ve muhtemelen ömür boyu sizinle olacak. Doktorunuzdan vücudunuza koyduğu protezin sertifikası, belgesi, kitapçığı vs neyi varsa mutlaka isteyin. Bunları sizinle paylaşmaktan kaçınan birine rastlarsanız doktora ne kadar hayran olursanız olun uzaklaşın oradan. Hayat şakaya veya birilerinin deneği olmaya gelmez.

    Meme Küçültme / Dikleştirme

    Süre :

    Yine düğüne 2 ay kala. Ama izlerim tamamen iyileşsin istiyorsanız 1 seneyi gözden çıkarın. Çünkü bu operasyon izli bir operasyon. Uygulanan tekniğe göre meme başında, meme altında ve meme başında meme altına dik bir çizgi halinde izler kalma ihtimali yüksek.

    Fiyat :

    3.000 – 14.000 civarında değişmekte. Meme küçültme daha pahalı bir operasyon ve memenin büyüklüğü fiyatı etkiliyor.

    Detaylar :

    Ayrıca bu operasyondan duruma göre 2 hafta veya 1 ay öncesinde sigarayı bırakmış olmanız gerekiyor. Aman ben sigarayı bırakamam nolursa olsun derseniz bu ameliyatı olmayın. Çok ciddiyim risk almaya değmez. Sigara içen arkadaşınıza hiçbirşey olmayabilir sizin bütün dikişleriniz açılıp meme dokusu olduğu gibi ortaya çıkıp enfeksiyon nedeni ile meme ucu veya memenizin tamamını kaybedebilirsiniz. Evet çok korkunç bir yaklaşım ama örnekleri mevcut. O nedenle süreyi sigarayı bırakma durumunuzu da göz önüne alarak planlayın. Bu operasyon konusunda şahsi fikrim hamilelik, doğum, emzirme, kilo alıp verme dönemleri bitince bu ameliyatı olmanız. Sonuçta bu olaylar meme dokusunu tahrip edici durumlar ve ameliyattan sonra bu bahsettiğim durumları yaşarsanız yeni bir operasyona daha ihtiyaç duyabilirsiniz.

    3 – Liposuction

    Süre:

    Düğüne 6 ay kala. Ödemlerin inip vücudun şeklini bulması bu kadar zaman almakta.

    Fiyat :

    Yapılan bölgeye, doktora göre fiyat aralığı bayağı geniş 2.000 – 18.000 TL aralığında. Bu biraz uçuk sayılabilecek olan fiyat tüm vücudun bir heykel gibi şekillendirilmesi durumunda geçerli.

    Detaylar :

    Bu operasyon ideal kilosunda veya ideal kilosuna yakın olup sadece bölgesel fazlalıkları olan kişilere öneriliyor. Bir zayıflama operasyonu değil vücudu şekillendirme operasyonu. Çok değişik ticari isimleri var ama sonuçta kanüller yardımı ile vücuda girilip sorunlu bölgedeki yağ hücreleri uzaklaştırılıyorsa bunun adı liposuction ‘dır. Hafif ağrılı, morluk ve ödem olan bir operasyon sonrası süreci var. 3 hafta kadar korse giyilmesi gerekiyorKanüller vücutta minik delikler açıyor o nedenle operasyondan sonra iz kalmasın diye o bölgeleri güneşten korumalı.

    4- Çene Büyütme

    Süre :

    Protez ile yapılacaksa düğüne 2 ay kala. Dolgu maddesi ile yapılacaksa 2-3 hafta önce.

    Fiyat :

    Protez kullanılır ise 3.000 – 6.000 TL. Dolgu maddesi kullanılır ise 750 – 2000 TL

    Detaylar :

    Uygun durumlarda dolgu maddeleri ile çene ucunda büyütme sağlanabiliyor. Ortalama 1 ila 2 sene aralığında kalıcılığı var. Protez ile büyütmede ağrılı olmasa da biraz sıkıntılı bir nekahat dönemi var. 2 hafta kadar çenede uyuşukluk, konuşurken zorlanma hissi olabilir. Birkaç gün sdece sıvı ağırlıklı beslenme öneriyorlar. Eğer ağız içinden konulmuşsa enfeksiyon riski daha fazla o nedenle mutlaka önceden diş bakımı ile ilgili tedavileri bitirmek gerekiyor. Çeşitli materyallerde protezler var. Şahsen hepsinin + ve – lerini birkaç doktorla görüşüp değerlendirmek taraftarıyım.

    Kısa Vadede neler yapabiliriz :

    1 – Botoks

    Süre:

    Düğünden 3 – 4 hafta önce

    Fiyat

    300 – 800 TL aralığında

    Detaylar:

    Bence yaşlanmaya karşı cerrahi müdahaleleri geciktirebilen süper bir buluş. Yıllardır tikli hastaların tedavisinde kullanıldıktan sonra estetik cerrahiye de kazandırılan bir yöntem. Ayrıca migrenli hastalara iyi geldiği anlaşıldıktan sonra sadece migren için de yaptırılmaya başlanmış. Yapıldıktan sonra 7-10 gün içinde etkisini göstermeye başlıyor. İyi bir cerrah elinde harikalar yarattığı gibi, beceriksiz biri elde yaratığa dönüşülmesi muhtemel. Doktorun plastik cerrah olması gerektiği kanaatindeyim. Hem yüzünüde aydınlık bir ifade verdirebilir hem de dilerseniz düşük olan kaşlarınızı bir miktar kaldırtabilirsiniz. Genelde alın, göz kenarları ve kaş arasında yapılıyor. Ağız çevresine uygulatmayın oradaki kasların hareketsizliği size felçli görünümü verebilir. Tekrarlıyorum doğal, dingin bir ifade için çok iyi bir doktor bulun.

    2- Dolgu

    Süre :

    En az 3 hafta önce

    Fiyat :

    500 – 2000 TL aralığında

    Detaylar:

    Özellikle dudak dolgusu çok revaçta. Ama burun kenarından inen çizgilere yapıldığında da yüze oldukça genç bir görünüm veriyor. Kalıcılığı 8-12 ay aralığında olabileceği gibi 2-5 yıl arasında olanlar da var. Şahsi fikrim ben olsam uzun vadeli olanları yaptırmaya çekinirim. Çünkü seneler sonra komplikasyon yaşanabiliyormuş. Okuduklarım böyle en azından. Dudağa ilk defa yaptıracaksanız çok dikkatli olun ve doktorunuzla ne istediğinizi, size uygun olup olmadığını detaylarıyla konuşun. Yoksa bir ördek görünümüne kavuşup düğünü 1 yıl ertelemek zorunda kalabilirsiniz Ayrıca enjekte edilen dolgunun içeriğini, markasını mutlaka mutlaka öğrenin hatta kutusunu alıp saklayın. Ne olur ne olmaz. Bunları size vermek istemeyen doktordan da kaçının.

    Kadınlar Kulübü kullanıcı yorumları için DÜğün öncesi estetik

  • Rahat bir hamilelik için nefes egzersizi

    42-21637835Rahmin büyümesiyle birlikte karın ve göğüs boşluklarını ayıran diyafram kası yukarıya doğru itilir ve göğüs boşluğu sıkışır. Nefes darlığı yaşayan, otururken dahi nefes nefese kalabilen anne adayları için nefes egzersizlerinin gerekliliği de bu noktada ortaya çıkar.

    Gebelik sırasında nefes darlığı en sık rastlanan şikayetlerden biri. Solunum Fizyoterapisti Dr. Seniha Avcıl Uğurlu, gebelik döneminde yapılan nefes egzersizlerinin rahat bir hamilelik ve doğum için neden önemli olduğunu anlattı:

    ANNE ADAYLARI GEVŞEMEYİ ÖĞRENİYOR


    Solunum egzersizleri doğumun ikinci döneminde ağrılar esnasında anne adayının nefesini kontrollü kullanarak, etkili bir biçimde ıkınmasını sağlar. Gevşeme egzersizleri; doğumun ağrısız döneminde, anne adayına nasıl gevşeyeceğini öğreterek bebeğin doğumu için gerekli enerji birikimini sağlar ve gücünü yararlı olarak kullanmasına yardımcı olur.

    DURUŞ BOZUKLUĞUNU GİDERİR, AĞRILARI AZALTIR

    Gebelikte; uterusun büyümesi ve vücut ağırlığının artmasına bağlı olarak vücudun duruşu değişir. Vücut duruşundaki değişiklik bel, sırt ağrılarına neden olur. Bu nedenle;

    • Gebelikte ortaya çıkan duruş bozukluklarını gidermek,
    • Sırt ağrılarını azaltmak,
    • Doğum sırasında gerekli soluma ve gevşemeyi öğretmek,
    • Karın ve perine kaslarının elastikiyet ve kuvvetini artırmak,
    • Anne adayını ruhsal olarak doğuma hazırlamak,
    • Anne adayının bilinçli olarak doğuma yardımını sağlamak ve doğumu kolaylaştırmak amacıyla, gebelikte egzersiz yapılmalıdır.

    HAMİLELİĞİN 3. AYINDAN İTİBAREN BAŞLANMALI

    İlk üç aydan sonra egzersiz programına başlanmalıdır. Uygulama günde bir kez 5’er tekrar şeklinde olmalı ve doğuma kadar devam edilmelidir. Her kadın psikolojik ve fiziksel açıdan farklıdır. Bu nedenle her gebe bir fizyoterapist tarafından değerlendirilmeli ve egzersiz programı planlanmalıdır.

    42-19835804DOĞUM ÖNCESİ YAPILAN EGZERSİZLER

    • Solunum Egzersizleri
    • Derin karın solunumu
    • Derin göğüs solunumu
    • Gırtlak solunumu

    Gevşeme egzersizleri

    Sırt ve bel ağrılarını azaltmak amacı ile yapılan egzersizler.


    Kegel egzersizleri

    İdrar kesesi, rahim ve kalın bağırsağın son bölümünü destekleyen kas grubunu çalıştıran egzersizlerdir. Pelvik taban kasları dediğimiz bu kas grubunuz yeteri kadar kuvvetli değilse doğum sonrasında ve bazen gebelik sırasında öksürmekle, hapşırmakla oluşabilen idrar kaçakları olabilmektedir. Kegel egzersizleri pelvik taban kaslarını hissettikten sonra her yerde yapabilecek egzersizlerdir.

    DÜŞME RİSKİ AZALIYOR

    Hamilelikte oluşabilecek bel ağrısı, kabızlık, bacaklarda şişlik (lenfatik ve venöz dolaşımı artırarak) problemlerini en aza indirir,
    Hamilelikte gelişebilecek şeker hastalığından ( gestasyonel diyabet) korur veya tedavi eder,
    Hamilenin duruşunu geliştirir,
    Moral olarak hamileyi anneliğe hazırlar, doğum korkusunu azaltır,
    Gerginliği azaltır,
    Kas gücünü, elastikiyetini ve dayanıklılığı artırır,
    Enerjiyi artırır,
    Dengeyi koruyarak düşme riskini azaltır

    DOĞUM SANCILARI EN AZA İNDİRGENİR

    Solunum egzersizleri ve gevşeme teknikleri özellikle doğum süreci başladığında annenin sakin kalarak kendisinin ve bebeğinin strese girmeden süreci tamamlamasına yardımcı olur. Doğum sancılarının gelmeye başladığı birinci dönemde gevşeme teknikleri ile anne enerjisini aktif doğum sürecine saklar. Yine ilk dönemde solunum teknikleri ile anne ağrıyı daha az hisseder. Bu egzersizlerin hamilelik süresince öğrenilmesi daha rahat bir doğum geçirilmesine yardımcı olacaktır.

    Kaynak : ntvmsnbc.com