Etiket: mutlu olmak

  • Mutlu olmak için

    Mutlu olmak için

    Mutlu olmak için uğraş vermelisiniz. Mutluluğa iş para ya da aşkla ulaşılmaz. Mutluluk sizinle kendiniz arasında bir meseledir.

    Klasik mutluluk tanımlarını hepimiz biliriz. Mutluluğun amaçlarımızda gizili olduğunu söyler bazıları, bazıları ailede, bazıları parada bazıları aşkta. Aslında nedir mutluluk? Bireyden bireye değişen bir şey mi yoksa kalıplaşmış bir ifade mi?

    Pek çok felsefeci, insana dair düşüncelerini mutluluk kavramı üzerinde kurgulamıştır. Bu öğretilerden yola çıkarak da söyleyebiliriz ki mutluluk kavramı kişiden kişiye değişebiliyor. Mutluluk insanın kendi yaşam şifresini çözdükten sonra amaçlarına dair çizdiği yollarla ilişkilidir. Önce yaşamımızda neredeyiz ve ne istiyoruz demeyi öğrenmemiz gerekir. İsteklerimizin olabilirliği konusunda ikna olduktan sonra hedefimize yönelmeliyiz. Örneğin sınava hazırlanıyorsak hedef olarak gördüğümüz okulu kazanmak bizi mutlu kılacaktır. Bu hisse ulaşabilmek için hedeflediğimiz okulu kazanmaya yönelik kendimize yol belirlememiz en önemli adımdır. Burada kritik olan hedeflerimizin bize ait olmasıdır. İsteklerimiz bulunduğumuz ortamın algısındaki popülerliğine göre olursa ya da bizim dışımızdaki insanların yönlendirmelerine tamamen bırakılırsa mutsuz bir hayat bizi bekleyecek demektir. Karşımıza çıkan fırsatları veya hayatımıza dair isteklerimizi kendi akıl ve duygu süzgecimizden geçirmemiz, hayatımızın şifresini çözebilmemiz, kendimizi tanıyabilmemiz iyi bir hayat için olmazsa olmazdır. Hepimiz Zümrüdüanka kuşunun hikayesini biliriz. Mutluluğu bünyesinde barındırdığına, tüyleri altından olduğuna inanılan “Simurg” kuşuna ulaşabilmek için, aslında mutluluğu bulabilmek için, kuşlar Kafdağı’nın arkasına doğru uçmaya başlarlar.

    Bu zorlu yolculukta bülbül gülü özlediğini söyleyip döner, serçe küçük olduğunu devam edemeyeceğini, pek çok kuş yolculuğun ağır geldiğini söyler ve geri dönerler. Yalnızca 30 kuş iradesini korur. Yolu bitirmeye karalıdırlar ve bitirirler de. Kafdağı’nın ardına vardıklarında ise onlara sonsuz mutluluk vereceklerine inandıkları “Simurg” yerine sadece kendilerini görürler. O an anlarlar ki mutluluk aslında herkesin içinde barındırdığı, inandığı şeylerin uğruna hareket ettiklerinde görebildikleri bir şeydir.

    Mutlu birey olmak zor değil. Sadece kendimizi tanıyalım ne istediğimize emin olalım ve isteklerimizi gerçekleştirirken zorlu yollardan geçsek de amacımız uğruna mücadeleden kaçınmayalım.

  • Mutlu olmak ve stresle baş edebilmek için birkaç öneri

    Mutlu olmak ve stresle baş edebilmek için birkaç öneri

    Günlük yaşamın hemen her noktasında stres giderek hayatımızı etkileyen bir unsur. Bununla baş edebilmek ve daha kaliteli, daha anlamlı, daha mutlu bir hayat için mutlaka ruhumuzu ve bedenimizi güçlü kılmalıyız.

    Demokritus, 2500 yıl önce “Mutluluk ne sahip olduklarımızdan ne de altından gelir; mutluluk, insanın gönlünün derinliklerinden gelir!” diyerek konuyu gayet iyi bir şekilde özetlemiş. Ben, mutlu olmayı seçmenin elimizde olduğuna ve bunun, bilinçli olarak verdiğimiz bir karar olduğuna inanıyorum. Diğer her konuda olduğu gibi, iş niyet etmekle başlıyor; gerçekten niyet ettiğimizde başarılı oluruz çünkü niyetle birlikte kararlılık gelir ve içimizdeki tutkuyu harekete geçirir. Mutluluk, insanı durduk yere gelip bulmaz; çaba göstermemiz gerekir.

    “Çaba göstermek” derken ne kastediyorum?

     Aslında anlatmaya çalıştığım, kendimizle ilgili gerekli değişiklikleri yapmak, kendimizi geliştirmek, hayata olumlu bakmak, şükran duygularımızı geliştirmek ve diğer insanlara karşı daha bağışlayıcı ve şefkatli olmak için çaba göstermemiz gerektiği. Sağlıklı beslenmenin dışında, kendimizi sağlıklı, iyi ve mutlu hissetmenin birçok yolu var. 

    Bir insanın kendini sağlıklı ve mutlu hissetmesi için gerekli olan ilk ve en önemli faktör bütünlük hissidir (Zihin-ruh-beden arasındaki mutlak harmoni). İnsan, mutlak bir bütünlük içerisinde olduğunda, mutluluk ve sağlık kendiliğinden bir şekilde gelip insanı buluyor!

    Bunu gerçekleştirmek için, aşağıdaki temel araçlara ihtiyaç duyduğumuza inanıyorum (önem sırasında değil çünkü bence hepsi önemli):

    – Dua etmek

    Egzersiz yapmak (Kardiyovasküler egzersizler, ağırlık çalımaları, esneme hareketleri)

    Gevşemek ve görselleştirmek

    Homeopatik tedaviler, akupunktur, Çin kökenli ve diğer alternatif tedavi yöntemlerini denemek (Biyoenerji, bach çiçekleri, bitkisel çaylar vb.)

    İyi yürekli olmak

    Meditasyon ve yoga yapmak

    Müzik dinlemek ve dans etmek

    Paylaşmak

    Belirttiğim gibi, bunların hepsi önemlidir ve kaliteli, mutlu, stresten mümkün olduğu kadar arındırılmış bir hayat için hepsinin birer alışkanlık haline getirilmesi gerekir. Alışkanlık ise, içselleştirerek, yaparak, uygulayarak oluşur. Denilir ki alışkanlık edinmek için bir davranışı üç hafta boyunca gerçekleştirmek yeter.

    İsterseniz, önce doğru alışkanlıkları elde etmeye odaklanalım… Zemini hazırlamak için kendinize, her gün, huzur ve sessizlik içinde geçirmek için en az 15 dakika ayırın (Ne kadar çok zaman ayırabilirseniz o kadar iyi olur). Tamamen size ait olan bu dakikalar, güzel düşüncelere dalma, meditasyon yapma ve derin bir nefes alma zamanı olsun. Nefes alırken, yaşamı, sağlığı, sevgiyi ve saflığı tekrar içinize çekin. Nefes verirken ise, kurtulmak istediğiniz her şeyi dışarı gönderin: Yorgunluğu, endişeyi, düşük enerji seviyesini, kötü ruh halini. Nefes alışınızla birlikte enerjiyi içinize çekin. Daha rahat bir şekilde nefes alıp vermeye çalışın. Yüzükoyun yatın veya bir yere oturun, derin derin nefes alıp nefesinizi yavaşça dışarı verin.

    Kendinize ayırdığınız zamanların bazıları da sıcak bir duş alma, doğada yürüyüşe çıkma, taze havayı ciğerlerinize çekme zamanı olsun… Zihni dinlendirici bir müzik dinleyin. Bırakın, müzik sizi uzaklara götürsün… Küveti sıcak suyla doldurun ve içine biraz bitki özü damlatın. Yüzünüze sürmek için bir maske yapın, gözlerinizin üzerine, papatya çayına batırılmı pamuk parçaları yerletirin. Küvetin içine girin ve uzanın. Bu sizi gevşeterek rahatlatır.

    DUA ETMENİN GÜCÜ

    Dua etmek, doğanın, evrenin; nasıl adlandırırsanız adlandırın; bize başka bir hediyesidir. Gerçek şu ki, hepimizin sahip olduğu bu güçlü enstrüman, ki hiçbir maliyeti yoktur, bize değişim anlamında çok fazla ödül sunar. Burada bahsettiğim dindar ya da bağnaz olmakla ilgili değil ama ben, umuda ve dua etmenin gücüne kesinlikle inanıyorum. Mutlu olmak, umutlu olmaktır.

    Görselleştirme yapmak

    Hepimize yaratıcı bir hayal gücü verilmiş; bu sayede, hayatımızın nasıl olacağını ve düşüncelerimizde onları nasıl ele alacağımızı şekillendirebiliriz. Biraz pratik yaparak, bizi, hayal ettiğimiz herhangi bir yere götürebilecek olan ve zihnimizde kendi gerçekliğimizi oluşturabilmemizi sağlayan görselleştirme gücümüzü geliştirebiliriz. Kendimi ne zaman huzursuz hissetsem ya da beynimin içerisinde bir uyumsuzluk olsa sevgili yoga öğretmenlerimden öğrendiğim, “Işık Yağmuru” adlı şu basit yöntemi kullanırım: Bir ışık yağmurunun altında durduğunuzu hayal edin. İri damlalar üzerinize düşüyor ve vücudunuzun her yerinden süzülüyor. Beyaz ışı üzerinize bir şelale gibi yağıyor, sizi sırılsıklam ediyor ve sizi kucaklıyor. Işığın içinde kayboluyorsunuz. Işık, sizi arındırıyor, eskiden sahip olduğunuz sağlığa ve canlılığa yeniden kavuşmanızı sağlıyor. Bu ışığın nasıl farklı renklere büründüğünü hissedin: Mor, eflatun, lacivert, gökyüzü mavisi, yeşil, sarı, portakal rengi ve kırmızı. 

    RENGARENK ISPANAK SALATASI

    Malzemeler

    – 250 g körpe ıspanak yaprakları

    – 1/4 bardak ince dilimlenmiş mantar

    – 1 adet büyük mor soğan

    – 1 bardak ince doğranmış çilek

    – 1/2 bardak dövülmüş ceviz

    Sosu yapmak için

    – 100 g sızma veya riviera zeytinyağı

    – 1 çorba kaşığı balsamik sirke

    – 1 çay kaşığı tuz

    – 1/2 çorba kaşığı bal veya esmer şeker

    Sos için bir not

    – Sos malzemelerinin tümünü elektrikli çırpıcı (tüm zamanların en mükemmel buluşu) yardımı ile karıştırabilir ya da el yardımı ile bu işlemi yapabilirsiniz.

    Hazırlanışı

    Ispanak yapraklarını iyice yıkayın. Yıkadığınız yaprakları ya salata kurutma sepetinde ya da kağıt havlular arasında kurulayın. Mantarları yıkayıp ince dilimler halinde hazırlayın. Soğanı ince daireler halinde kesip soğuk suda yıkayın, hafifçe tuzlayıp 5 dakika kadar dinlendirin. Sonra tekrar sudan geçirip kağıt havlu yardımı ile kurulayın. Bir salata kasesinde yapraklarla diğer malzemeleri birleştirin, sosunu ekledikten sonra iyice karıştırın. Son olarak çilekleri de ilave ederek bu muhteşem renk cümbüşü ile gözlerinizi doyurun!

    Not: Teriyaki sosu ile marine edilmiş ızgara tavuk dilimleri veya biraz rendelenmiş tofu da ilave edebilirsiniz. Soğuk servis edilmiş bir tabak susamlı erişte ile yiyebilirsiniz.

    Formsanté Dergisi Haziran 2014 sayısı

  • Mutlu kadın için 16 yasak

    Mutlu kadın için 16 yasak

    ABD’deki Huffington Post sitesi, özel ve iş hayatında mutlu olmak isteyen kadınların “yapmaması gereken 16 hareketi” yazdı.

    – Sürekli özür dilemek
    – Herkese “Evet” demek
    – Yiyecekleri düşman gibi görmek
    – Vücudunu kötülemek
    – Her gün topuklu ayakkabı giymek
    – Başka kadınların seks hayatını yargılamak
    – Süper görünmeye çalışmak
    – Her şeyin yanıtını, hastalıkların bile internette aramak
    – Yalnız kalmaktan korkmak
    – Hastalıklı, can sıkıcı arkadaşlıklara devam etmek
    – Kendi gerçek yaşamını başkalarının sanal yaşamlarıyla kıyaslamak
    – Geçmişteki pişmanlık ve suçlara takılı kalmak
    – Sadece bir ilişki içinde olmak için bir ilişki yaşamak
    – Tatil günlerini iyi değerlendirmemek
    – Hobilerinden utanmak
    – Hayattaki önemli şeyler için tarih belirlemek

  • Aradığınız insan o olabilir mi?

    Aradığınız insan o olabilir mi?

    Sadece aşık olmanız ömür boyu mutlu olacağınız anlamına gelmiyor, karşınızdaki kişi ile yıllarca aynı yastığa baş koymak istiyorsanız kendinize şu soruları sorun…

    İş hayat arkadaşını seçmeye geldiğinde kimse bu kişi konusunda hata yapmak istemez. Aşk iki insanın bir araya gelmesi için en doğru neden gibi gözükse de bir evliliği sürdürmek adına bu duygunun yanında birçok farklı desteğe daha ihtiyaç vardır. Günümüzde artan boşanma oranları da bunu göstermiyor mu? Hayatınızı birlikte geçireceğiniz kişiyi bulduğunuzu düşünüyorsanız aşağıdaki soruları kendinize sorun.

    Ortak amacınız var mı?

    Evleneceğiniz insanla birlikte olduğunuz süre boyunca nasıl vakit geçirmeyi düşünüyorsunuz? Örneğin onunla sadece seyahat edip, yemek yiyip birlikte yürüyüş yapmayı mı? Hayat sadece bunları yaparak geçmez.

    Bunlardan daha derin ve daha anlamlı bir şeyler paylaşmalısınız. Hayatı birlikte de yaşayabilir, ayrı ayrı da takılabilirsiniz.Bu sizin seçiminiz.

    Bu soru ilişkinizin kalitesiyle doğrudan bağlantılıdır. Güven bir ilişkinin temel besinidir. Siz evlenmeyi düşündüğünüz bu kişiye duygularınızı açacak ve fikirlerinizi özgürce paylaşacak kadar güveniyor musunuz? Bu soruya cevap verirken kendinize mümkün olduğu kadar dürüst olmaya çalışın.

    İyi tanıyor musunuz?

    İki çeşit insan vardır: Birincisi kişisel gelişimine önem veren, ikincisi ise sadece rahatını düşünen. Rahatına düşkün olanlar maddiyata çok önem verir. Evlenmeyi düşündüğünüz kişinin hayattaki duruşuna çok dikkat edin. Rahatına düşkün olan kişiler genellikle ‘ben merkezli’ olurlar. Önce kendilerini düşünürler oysa evlilik iki kişinin ortak yarattığı bir kurumdur. O yüzden bu konuya özellikle dikkat ederek ‘Evet’ deyin.

    Diğer insanlara nasıl davranıyor?

    Sevdiğiniz kişi etrafınızdaki insanlarla bir şeyler paylaşmaktan zevk alıyor mu? Yoksa aksine onların yanında içine mi kapanıyor? Arkadaşları ya da ailesi için özveride bulunmayan, onlarla maddi-manevi birtakım şeylerini paylaşmaktan kaçınan kişiler sizin için de aynı tutumu sergiler. Örneğin onun iyi davranmak zorunda olmadığı kişilere (garson, şoför vs.) nasıl davrandığına dikkat edin. Davranışlarını birlikte olduğunuz zamanlarda iyice gözlemleyin. Unutmayın başkalarına kötü davranan birinin yarın öbür gün sizi de üzebilme ihtimali yüksektir.

  • Kadınlar Neden Cinsellik İstiyor?

    Kadınlar Neden Cinsellik İstiyor?

    Yapılan bir araştırmaya göre kadınların cinselliği neden istedikleri belirlendi. İşte 237 farklı yanıttan bazıları…

    “Zevk alıp almayacağımı anlamak için birlikte oluyorum erkeklerle.” diyor 24 yaşında genç bir kadın. “Tekrar çıkmamın değip değmeyeceğini anlamak için.” diyor diğer biri. 19 yaşında bir genç kızsa “Ne zaman bir erkek beni üzse, başka bir erkekle birlikte oluyorum. Acıyla başetmeme yardımcı oluyor” diyor. 25 yaşında başka bir kadın şöyle söylüyor: “Bazen erkeğini senin için birşey yapsın diye mutlu edersin. Örneğin evi temizlemende yardım etsin diye.”

    Doğru erkeği bulma, hayal kırıklığıyla başa çıkma ya da ev işlerini yapması için rüşvet olarak cinsellik. Bunlar kadınların cinsellik istemelerinde öne sürdükleri sayısız nedenden sadece üçü.

    Sevgi mi üreme mi?

    Cinsellik üzerine sayısız araştırma yapılmış olmasına rağmen, kadınların birlikte olma motivasyonlarını araştıran çok az sayıda araştırma bulunmaktadır. Çünkü bunun zaten bilindiği düşünülür, özellikle de erkekler tarafından: Sevgilerini ifade etmek ya da çocuk sahibi olmak için.

    Gerçek hakikaten bu kadar basit mi? Kadınlar kendilerini gerçekten sadece bu yüce duyguların etkisi altında mı erkeğin kollarına bırakır?

    237 farklı neden!

    Teksas üniversitesinde yapılan bir çalışmada bunun hiç de böyle olmadığı gösterilmiş. Bu üniversiteden Buss ve Meston adlarında iki psikolog, kadınların cinsellik serüveninin bir envanterini çıkarmaya karar vermişler ve çalışmaya katılanlara bu yönde bir çok soru yöneltmişler. İlk yaptıkları çalışmada katılımcılara doğrudan “bunu” neden yaptıklarını sormuşlar ve cinsel ilişki motiflerinin inanılmaz bir farklılık gösterdiğini tespit etmişler. 237 farklı neden belirlenmiş. Yanıtlar “Sıkılıyordum” gibi banal nedenlerden, “Tanrıya yakın olmaya çalışıyordum” gibi spirituel yanıtlara ve “Onu mutlu etmeye çalışıyordum” gibi naif, sevecen nedenlere kadar uzanıyor. Bazıları “Beni aldattığı için onu cezalandırmak istedim” derken, bazıları “Onu kontrol edebiliyor olmak hoşuma gidiyor” gibi iktidar hırsı kokan nedenler ileri sürüyor. Kimi kadın mazoşistçe “Kullanılıyor olmak istedim” derken, bazıları da romantik bir şekilde “Onunla o anda bir olmak istiyordum” diyor. Bazı kadınlar ise rakip gördükleri kadına üstünlük sağlamaya çalışıyor: “Hoşlandığı adamla yattım, böylece benim daha çekici olduğumu görsün istedim.” Kilo vermek için cinsellik yaşayan kadınlar da var. Duruma göre bir cinsel ilişki sırasında 100 – 250 kalori harcanıyor çünkü. Bazılarıysa migren ya da menstruasyon sancılarını azalttığı için seviştiklerini belirtiyorlar. Kimisi antidepresan niyetine sevişirken, kimisi de uyku ilacı olarak kullanıyor cinselliği.

    Merak da başka bir neden: Başka bir erkekle birlikte olmak nasıl birşey acaba? Bir siyahla, bir İtalyanla, bir Fransızla? ya da bakir bir erkekle? Acıma bile bir neden olabiliyor. “Çok üzgün görünüyordu” diyor örneğin bir kadın.

    “Kavgaları bitirmek için”

    Genç kadınlar içinse “artık bilinmezliğe bir son verme” isteği de bir neden olabiliyor. Genç bir kadın evlendiği adamı cinsel olarak hayal kırıklığına uğratmamak için mümkün olduğu kadar çok deneyim kazanmaya çalıştığını söylüyor. En çok söylenen neden ise cinselliğin eşler arasındaki çatışmaların ve kavganın bitirilmesi için devreye sokulması. Sanki kadınların cinselliğe neden olarak kullanamayacakları hiç bir gerekçe yok gibi.

    Haz ve zevkin çok ötesinde…

    Çalışmanın bu aşamasından sonra araştırmacılar bütün dünyadan binin üzerinde kadına benzer sorular yöneltmişler ve bulgularını da bir kitapta toplamışlar. Sonunda da cinselliğin kadınlar için haz ve sevginin çok ötesinde birşey olduğu sonucuna varmışlar. Dişi cinselliği değerli ve yararlı bir “kapital” ve hayatın herhangi bir anında amaca yönelik olarak kullanılabilecek önemli bir silah. Bu can sıkıntısıyla başa çıkmak da olabilir bir başka kadını altetme isteği de.

    Haz isteği, duyguları geçti!

    Duyguların kadın cinselliğinde sanıldığı ve erkeklerce umulduğu kadar önemli bir rol oynamadığı gerçeği uzun süre gözardı edildi. Bu aslında bir erkek klişesiydi, özellikle erkeklerin umutsuzca inanmak istedikleri: Kadın için aşk ve cinsellik birbirinden ayrılmaz iki şeydi. Oysa son yıllarda özellikle kadınlar tarafından hazzın önemi ön plana çıkarılmaya başlandı. Buss ve Meston’un yaptığı çalışma ne aşkın ne de hazzın önemini tartışmak niyetinde değil aslında. Yalnızca diğer motifleri de ortaya çıkarmaya çalışıyor.

    Her zaman en çok dile getirilen beş neden şunlar:

    1. Bana çok çekici geliyor

    2. Bedensel olarak haz almak istiyorum

    3. İyi hissettiriyor

    4. İlgi göstermek istiyorum

    5. Sevgimi göstermek istiyorum

    Bu nedenler hemen hemen her ilişkinin başlangıcında geçerli olan nedenler. Oysa ilişkinin devamında giderek önemlerini yitiriyorlar. “Bekarken kendim için sevişirdim. Evlendikten sonra kocamı mutlu etmek için sevişiyorum.” diyor 26 yaşındaki bir katılımcı.

    Yürütülen bilimsel çalışmanın yaptığı ilk iş, bu erkek klişesine son vermek oluyor. Kadınların erkeklerle birlikte olabilmesi için aşık filan olmaları gerekmiyor. çalışmaya katılan kadınların verdiği yanıtlar bu inancın kendilerine güveni eksik erkekler tarafından ortaya atıldığını çok açık gösteriyor. “Yalnızca cinsellik üzerine kurulu bir kaç ilişkim oldu” diyor örneğin 27 yaşında bir kadın. “Duygular hiç rol oynamıyordu – belki yalnızca biraz korku, ya bu herif daha çok isterse!”

    Kadınlar artık erkekleri hazdan sarhoş olabilmek için, bir macera yaşayabilmek ya da cinsel performanslarını arttırmak için de yatağa atıyorlar. ya da tıpkı erkekler gibi sayı merakından. 26 yaşında bir kadın “üniversite yıllarında fetihlerimin sayısından gurur duyuyordum” diyor örneğin.

    Bırakın aşkı, haz olmadan bile sevişmesi mümkün kadınların. 48 yaşında yıllardır evli bir kadın bakın ne anlatıyor: “Belli bir süredir evliyseniz, itiraf etmek gerekir ki cinsellik hiç de o kadar haz verici değildir artık. Neden mi sevişiyorum o halde? Bunu kocama borçlu olduğumu düşündüğüm için. öylece yatıyorum yatakta, o gün yapmam gerekenlerin listesini çıkarıyorum. Arada kıpırdıyorum ki uyuyakaldığım düşünülmesin ve bitince de, harikaydı hayatım, diyorum.”

    Cinsellik uzun süre, aslında gerçekte olduğu şeyin çok dışında, evliliğin gereklerinden biri olarak algılandı. Gerçekte ne mi? Karşılıklı alıp vermenin, yani alışverişin bir parçası. Gerçekten de cinsellik, erkeğini mutlu etmenin bir aracı olmaktan çok, birçok kadın için kendini vermeden, belli bir amaca ulaşmak için kullanılan bir şey de. “Kocamla, yapmak istemediği birşeyi yapsın diye seviştiğim çok olmuştur.” diyor 31 yaşında bir kadın. Bu, hafta sonu anne-baba ziyareti ya da bir sonraki tatilin planlanması olabileceği gibi, çimlerin biçilmesi ya da çöpün dışarı bırakılması gibi çok basit birşey de olabilmekte.

    Altın değerinde bir kapital

    Yapılan çalışmada kadınların verdiği yanıtlardan, bu “alışveriş stratejisi”nin yalnızca evlilik ilişkisiyle sınırlı olmadığı, kadınların cinselliği kendi kariyer planlamalarında da başarıyla kullandıkları ortaya çıkmaktadır. Dişi cinselliğinin belli toplumlara ve belli zaman dilimlerine özgü birşey olmadığını sosyal antropologlar yaptıkları araştırmalarla göstermişlerdir. Yani dünyanın her yerinde ve binlerce yıldır durum aynı. Kadın cinselliği altın değerinde bir kapital.

    Erkekler ise bu pahalı kapitale ulaşabilmek için ne gerekliyse yapmaya hazırlar. Ama yalnızca erkekler değil böyle bir yarış içinde olanlar. Kadınlar da erkekleri için savaşıyorlar. Üstelik bu savaş oldukça vahşi ve acımasız. Buradaki mücadelenin çok daha sert olduğunu anlamak için şunu göz önünde bulundurmak yeter. Erkek için mesele cinsel eylemle sınırlı kaldığı halde, bütün güvenli doğum kontrol yöntemlerine rağmen 9 ay süren bir hamileliğin yükünü gözardı etmemek gerek.

    Üstelik seçim sırasında kadın yalnızca iyi genlere sahip güçlü bir erkeği değil, aynı zamanda iyi bir baba ve sadık bir eş olabilecek erkeği de ayırdedebilmek zorunda.

    Farklı dönemlerde farklı seçimler

    Kadınlara bir çalışmada farklı özellikte erkek fotoğrafları gösterilmiş. Aynı kadınlar hamile kalma olasılıklarının fazla olduğu dönemlerle, böyle bir olasılığın olmadığı dönemlerde farklı erkekleri beğenmişler. Yumurtanın döllenme döneminde güçlü, kaslı, çekici erkekleri seçerlerken, diğer dönemlerde daha sakin, iyi ve sadık bir eş, iyi bir baba olabileceklerini düşündükleri, o kadar da erkeksi olmayan erkekleri yeğlemişler.

    Evlilik için hangi erkek?

    Kadınlara eşinizden beklentileriniz nelerdir diye sorulduğunda ve bu beklentiler alt alta yazıldığında şu liste çıkıyor ortaya: “Zeki, esprili, kendine güvenen, duyarlı, iyi görünen, duygusal dalgalanmaları olmayan, çekici bir erkek. Bunun dışında iyi para kazanmalı ve çok zamanı olmalı.” Böyle birini tanıyan var mı ?

     

    womenist

  • Mutlu olmadan cinsellik olmuyor!

    Mutlu olmadan cinsellik olmuyor!

    Mutlu olmak hepimizin hedefi. İ.Ü İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD Öğretim Üyesi Konsültasyon – Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, kendisine yaşam hedefi koymayan insanın mutlu olamayacağını söylüyor ve “Çalışan, üreten, okuyan, araştıran insan hem daha mutlu hem daha sorumlu hem de daha sağlıklı oluyor” diyor. Merakı olan ve yeniliklere ayak uydurma becerisi bulunan insanlar daha yüksek bir mutluluk katsayısına sahip oluyorlar. Bu insanlar için hayatı keşfedip tanımak, kişinin kendisini tanıması anlamına geliyor ve kendini seven insan dünyayı da seviyor.

    İNSAN SÜREKLİ MUTLU OLAMAZ

    Sürekli mutlu görünme ve çevreye, “Çok mutluyum!” mesajı verme durumunun kişinin kendisiyle yüzleşememe hali olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, bunun savunma mekanizması olabileceğini söylüyor ve bu durumun yaşamın gerçeklerine uymadığına dikkat çekiyor. “Sorgulamaktan kaçan ve kendisiyle sürekli barışık olduğuna inanan insan gerçekten mutlu mudur?” sorusunun yanıtı, bunun genetik açıdan mümkün olamayacağı şeklinde geliyor.

    KENDİNİ GELİŞTİREN KİŞİ İLİŞKİYE KATKI SAĞLAR

    Prof. Dr. Sedat Özkan, mutsuz olanların mutlu olmayı bilmediklerini, mutluluk arayışına ise mutluluğu yakalamış insanlarda daha çok rastlandığını söylüyor. Bu durum mutlu insanların bu duygunun tadını almalarından kaynaklanıyor. Günümüz ilişkilerindeki istikrarsızlığa da değinen Sedat Özkan, gençlere; Kişilik, güvenilirlik ve istikrar bir bütündür. Bir insanın yaşantısındaki ilişkilerin tümüne bu pencereden bakmak gereklidir mesajı veriyor ve devam ediyor; “Kadın – erkek ilişkilerinde, duyguların en yoğun aşamasında ipuçlarına dikkat etmek ve iki çift güzel lafa kanmamak gerekir. Gençler karşılarındaki kişinin söyleminden önce kendisini tanımalı ve onun istikrarlı ve güvenilir bir insan olduğuna emin olmalı önerisinde bulunuyor. Günümüz ilişkilerinde çabuk vazgeçme ve yeni heyecanlara yelken açma konusunu da değerlendiren Özkan, “Paylaşım ve üretme potansiyeli sınırlı insanlar, hür ve çok sayıda ilişkiye yönelirler “diyor. İlişkide bir hafta sonra konuşacak bir şey kalmıyorsa o durum ilişki olmaktan çıkıyor. Halbuki kendini geliştiren kişi bu gelişim içinde ilişkiye de katkı sağlıyor. Bu durum paylaşımda ve mutluluk da artışa neden oluyor. İlişkide derinleşebilecek olan kişiler ise daha seçici ve daha uzun süreli ilişkiye giriyorlar.

    GENÇLER AŞKIN BİTMESİNE DAYANAMIYOR

    İkili ilişkilerde gençler daha çok aşkın bitmesini kabullenemezken yetişkinler yaşanmışlıkların sonucu olarak sevginin bitmesi üzerinde duruyor ve bunu kabul etmekte zorlanıyor. Bunun nedeni gençlerin önceliklerinin tutku ve aşk olmasıyken, olgunluk dönemindeki insanların sevgiyi daha çok huzur zemininde aramaları.

    TERCİH DOĞRU TARZ YANLIŞ

    “İlişkilerde iki boyut bulunuyor. Bunlardan biri tercih, ikincisi tarz boyutudur” diyen Özkan, bazen insanların doğru tercih yapmalarına karşın ilişkilerini yanlış tarzda sürdürdükleri için bu durumun ilişkinin bitmesine neden olabileceğini söylüyor. Bunu; “Kasap da kesiyor cerrah da…. Biri kesip öldürüyor, biri yaşatıyor” sözleriyle açıklayan Özkan, ilişkiyi sürdürme tarzının bazen tercihten daha fazla ön planda olduğunu söylüyor. Bazen beklenenin aksine görücü usulü evlenen insanın ilişki tarzı; sevgi, özen ve saygı içerip sağlıklı şekilde sürebilirken, çok uyumlu görünen ve fikirleri benzerlik gösterip uygun evlilik yapan kişilerinki içinden çıkılmaz hale gelebiliyor.

    İLİŞKİDE YANLIŞ ARAYAN BULUR

    “Bir kişiyi sürekli yanlış kişiymiş gibi irdelerseniz, sayısız yanlış bulursunuz. O kişiyi sevip doğru kişi gibi görmeniz halinde ise aramadığınız için yanlışları daha az görür veya hiç görmezsiniz” diyen Özkan, bunu yapabilen çiftlerin ilişkilerinin daha sağlıklı yürüdüğünü söylüyor.

    İLİŞKİLERDE DENKLİK ÇOK ÖNEMLİ

    Sedat Özkan, ilişkilerdeki denkliğin o ilişkinin yürümesinde çok etkili olduğuna dikkat çekiyor. Denklikten kastedilenin; ekonomik, sosyokültürel ve yaş denkliği olduğunu söyleyen Özkana göre çok yönlü paylaşım potansiyeli uzun süreli ilişkilerde en fazla aranan özellikler arasında bulunuyor.

    CİNSEL YAŞAMI OLMAYAN ÇİFT MUTLU OLABİLİR Mİ?

    Prof. Dr. Sedat Özkan, son zamanlarda kendisine başvuran çiftler arasında, aralarındaki diyalog iyi olduğu halde cinsel yaşamı olmayanların sayısının oldukça fazla olduğunu söylüyor. “Bu durumdaki çiftler de birbirlerini anlayıp diyalog kurabilirler” diyen Özkan, ikilinin farklı alanlardaki paylaşımlarının onları mutlu etmesi halinde kimsenin ilişkiye söz söyleme hakkının olmadığını belirtiyor. “Hiç kimseye ne boşan ne de boşanma demek doğru değildir” diyen Özkana göre cinselliği abartmak da önemsiz bulmak da sık yapılan yanlışlar olarak dikkat çekiyor. Yine de iletişim eksikliği çiftler arasında cinsel yoksunluktan daha önemli bulunuyor. Çünkü iletişim olmazsa cinsellik de olmuyor ve bir süre sonra ilişkide sıkıntı meydana geliyor. Sorunlar iletişimle çözüldüğü için ikili ilişkilerde bu unsur herşeyin üzerinde görülüyor.

    HT