Etiket: mutlu ilişkiler

  • Kendinizi İçten Sevin

    Kendinizi İçten Sevin

    İlişkilerin en önemli departmanlarından biri, cinselliktir. Partnerler arasındaki ilişkiyi pekiştiren ve mutlu bireyler olmasını sağlayan en önemli unsur, kesinlikle cinselliktir. İşinde, ailesinde, sosyal yaşamında veya hayatının herhangi bir alanında sorun yaşayan bireylerin çoğu, cinsellikte sorun yaşayan kişilerdir. Bu, kişinin bilinç altında bir sorun olarak, farklı alanlarda mutsuzluğa neden olabilir.

    Özgürlüğünüzü Keşfedin

    Cinsel tercihiniz her ne ise, öncelikle kendinizi keşfedin. Kendi tatmininizi yaşamayı gayet açık şekilde deneyimleyin. Nelerden zevk aldığınız, nelerden hoşlandığınız, bedeninizin hangi noktalarından haz aldığınızı keşfedin.

    Önce kendinizle sevişmeniz hazzını tadın sonrasında ise mutlu ve sağlıklı ilişkiler yaşayın. Sekste hoşlanmadığınız şeyleri, sırf partnerinizin hoşuna gidiyor diye yapmayın. Her insan için milyonlarca seçenek olduğunu daima hatırlayarak, asla körü körüne bağlanmayın.

    Cinsellikte özgürlük, zihnen de özgür olmanıza daha pozitif ve mutlu olmanıza olanak sunar.

    Kendinizi İçten Sevin | 1

    En İçten Duygularla Sevin, Sevişin

    Erkek arkadaşınızın prezervatif kullanmasına özen gösterin. Her kadın nasıl ki özen gösteriyor ise beden temizliğine, görünüşüne ve zarafetine, erkeğin de aynı hassasiyeti göstermesini sağlayın.

    Size özen göstermeyen kişi zaten sizi hak etmiyordur. Bedeninizin bu dünyada eşsiz ve tek olduğunu biliyor muydunuz? İçinize girişin steril koşullarda olması gerektiğini, saygı ve özen gösterilmesi gerektiğini ifade etmelisiniz. Cinsellik; aşk, arzu, şehvet gibi duyguların yansıması olsa da saygı gerektirmelidir. Bedeninizin her noktasının çok özel ve değerli olduğunu bilerek sevişin.

  • Mutlu ilişkilerin sırları

    Mutlu ilişkilerin sırları

    Mutlu çiftlerin sırlarının ne olduğunu, nasıl böyle mutlu olabildiklerini hiç merak ettiniz mi? Gerçek sevgiye dayalı ve duygusal açıdan destek veren bir ilişki yaratmak mümkün… İlişkilerde uyumu ve mutluluğu yakalamak, zamanla sevgiye dönüşen aşkı devam ettirmek için çok önemli! Bunun için sekiz temel duygusal gereksinimin ya da yaklaşımın ilişkilerde hayata geçirilmesi gerekiyor: “Koşulsuz sevgi, ilgi, anlayış, saygı, takdir, kabullenme, güvenme ve sabır…”

    ANLAYIŞ

    Partner ilişkilerindeki görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünüş biçimi ve zihniyet olarak tarif edilen anlayış, “hoş görme ve hâlden anlama” olarak anlam kazanıyor. İnsan ilişkilerinin temelini sağlıklı iletişim oluşturuyor. Bu iletişimi daha doğrusu ilişkileri geliştirmek, iyileştirmek, barış ve huzur getirmesi için yönlendirmek şansına sahip olan da yine çiftin kendisi… Bu şansı doğru ve bilinçli bir şekilde ve iyi kullanmak, çiftin birbirine anlayışla davranması, “anlayış ve hoşgörü” kavramlarına günlük yaşamda ve özellikle çatışma hallerinde kurtarıcı unsur olarak dört elle sarılmak, sorunsuz iletişimin en kestirme yolu olarak biliniyor. Çift birbirinin yerine kendini koyduğunda, olaylara onun bakış açısıyla bakmaya çalıştığında anlayışlı olmanın ilk adımını atmış oluyor. Çift “Partnerimin duyguları nasıl?”, “Bugüne kadar yaşadıklarından nasıl etkilendi?” gibi soruların yanıtını bulmaya çalıştığında, birbirleri hakkında düşünmeye başladığında da ikinci adım atılmış oluyor. Son adım ise tüm bunları çiftin birbirine hissettirilmesinde yatıyor. Gülümseyerek ve yumuşak bir ses tonuyla çift birbirini anlamaya çalıştığında, koşulsuzca sevdiğini ve kabul ettiğini gösterdiğinde düşünce ve duygu kanallarını açabiliyor, empati kurabiliyor, “ben” merkezli değil de “sen” merkezli bakış açısını ortaya koyabiliyor. Anlayışlı olan bu yaklaşımla herhangi bir sözün, duygunun ya da durumun anlamı daha derin hissedilebiliyor. Çift birbirini anlayarak dünyayı bir başkasının görüş açısından değerlendirebiliyor. Bu nedenle anlayışlı yaklaşım adeta, “Seni yargılamadan önce, senin ayakkabılarınla yürüyeceğim!” anlamına geliyor.

    GÜVENME

    Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma, bağlanma ve itimat  anlamında kullanılan güvenme, yüreklilik ve cesaret gerektiriyor, karşıdaki kişinin dürüstlük, zekâ, güvenilirlik, adalet ve samimiyet gibi olumlu niteliklerini kabul etmeyi, herhangi bir hata ya da kusurun olması durumunda karşı tarafın iyi bir açıklama yapılabileceğini düşünmeyi ve çiftlerin yaşadıkları sorunlarının çözümünde olumlu sonuçlara varabilecekleri konusundaki inancı içinde barındırıyor. Bir erkeğin en derin arzularından biri, bir kadını mutlu etmek… Erkek o kadının hayatında bir fark yaratacağını bildiği zaman güven duygusu artıyor. Bu nedenle yakın ilişkilerde bir kadının en önemli görevlerinden biri güvenmek ve erkek düş kırıklığına uğradığı zaman bile, yine takdir ve kabul edip, erkeğe güven duygusunu yitirmemek… Ancak bir erkek için ilgi göstermeyi öğrenmek ne kadar zorsa, bir kadın için de güvenmeyi öğrenmek o kadar zor… Özellikle yakın ilişkilerde eğer bir kadın defalarca düş kırıklığına uğramışsa, benliğinin güven duyan yanını inkâr etme eğilimi göstermesi beklenen bir durum…

    İLGİ

    Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi olarak tarif edilen ilgi, çiftin birbirine yakınlık duyması, birbirlerinden ve birlikte yaptıkları etkinlerden hoşlanması ve birbirlerine öncelik tanımaları eğilimi olarak biliniyor. Bu nedenle ilgi duymak partnerin iyiliği ve mutluluğu için endişelenmeyi, onu değerli ve çok özel görmeyi de içeriyor.

    KABUL ETME

    Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak anlamına gelen kabul etme, karşıdakinin kişiliğini ya da davranışlarını isteyerek algılama, karşıdakinin hatalarını bağışlama, bir öneriyi uygun bulma ve onaylamayı kapsıyor. Bu nedenle kabul etme duygusu, minnet duyma duygusuyla birlikte gelişiyor. Bir kişiyi olduğu gibi ve koşulsuzca kabul etmek, dünyanın en değerli armağanlarının başında geliyor ve karşı tarafta yeterlilik hissinin gelişmesine yardımcı oluyor.

    GÜVENME

    Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma, bağlanma ve itimat  anlamında kullanılan güvenme, yüreklilik ve cesaret gerektiriyor, karşıdaki kişinin dürüstlük, zekâ, güvenilirlik, adalet ve samimiyet gibi olumlu niteliklerini kabul etmeyi, herhangi bir hata ya da kusurun olması durumunda karşı tarafın iyi bir açıklama yapılabileceğini düşünmeyi ve çiftlerin yaşadıkları sorunlarının çözümünde olumlu sonuçlara varabilecekleri konusundaki inancı içinde barındırıyor. Bir erkeğin en derin arzularından biri, bir kadını mutlu etmek… Erkek o kadının hayatında bir fark yaratacağını bildiği zaman güven duygusu artıyor. Bu nedenle yakın ilişkilerde bir kadının en önemli görevlerinden biri güvenmek ve erkek düş kırıklığına uğradığı zaman bile, yine takdir ve kabul edip, erkeğe güven duygusunu yitirmemek… Ancak bir erkek için ilgi göstermeyi öğrenmek ne kadar zorsa, bir kadın için de güvenmeyi öğrenmek o kadar zor… Özellikle yakın ilişkilerde eğer bir kadın defalarca düş kırıklığına uğramışsa, benliğinin güven duyan yanını inkâr etme eğilimi göstermesi beklenen bir durum…

    KOŞULSUZ SEVGİ

    Yüreklerin en çok susadığı duygu olan koşulsuz sevgi, çıkarsız sevmek olarak biliniyor. Kişinin yapacağı uygun davranışlar karşılığında verilen bir sevgi olmuyor, karşılıksız, hesapsız bir sevgiyi tarif ediyor. Bu nedenle bağlayıcı, birleştirici, paylaştırıcı ve bir araya toplayıcı bir yaklaşım olan koşulsuz sevgi, sevgilerin en güzelini, en gerçeğini, çiftin birbirinin iyi taraflarını da kötü taraflarını da sevmesini, olduğu gibi kabul etmesini ifade ediyor.

    TAKDİR ETME

    Beğenme, beğenip belirtme ve değer verme anlamına gelen takdir etme, bir şeyin değerini, önemini ve gerekliliğini anlamak veya bir başkasının davranış ya da çabalarına değer vermek olarak tarif ediliyor. Takdir edilmek kadınlar için bir “istek”, erkekler için bir “gereksinim” düzeyinde oluyor. İstek ertelenebiliyor ama gereksinim nefes alıp vermek gibi vazgeçilmez bir durum…

    SAYGI

    Özel ve değerli olmayı içine alan, partnere karşı dikkatli, özenli ve ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusuna saygı adını veriyoruz. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusunu içinde barındıran saygı, bir kişiye, bir düşünüşe, bir eyleme, bir başarıya, bir insanın kişiliğine yüksek değer ve önem vermekten doğan özel bir duygu… İlişkinin cicim ayları geçince ve çiftler birbirlerine alışıp rahatlayınca, başlangıçtaki nazik sözler ve jestler, çok yanlış bir şekilde, yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Ancak içinde saygı ve koşulsuz sevgiyi barındıran nezaket, çiftleri bir arada tutan bir tutkal… Nezaketin temeli ise saygıya dayanıyor. Saygılı bir yaklaşım karşıdaki kişinin haklarını, isteklerini ve gereksinimlerini kabul etmeyi kapsıyor. Ancak istek ve gereksinimlere saygı duymanın nedeni korku olmamalı, nezaket ve karşı tarafın bunu hak ettiğine inanmak olmalı…

    Cem KEÇE

  • İlişkide mutlu olmak için…

    İlişkide mutlu olmak için…

    Çiftlerin öncelikle unutulan güzel anıları canlandırması, telafi edilebilecek olumsuzluklarda mutlu olunan zamanlardaki gibi davranmayı denemesi gerekiyor.

    Çiftler öncelikle birbirleriyle mutlu oldukları zamanlardaki gibi davranmalılar. Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık’tan Uzman Psikolojik Danışman aynı zamanda Çift ve Aile Danışmanı Funda Tekelioğlu bu konudaki tüm görüşlerini açıkladı.

    Unutulup kalanları yenileyip canlandırmak, mucizeleri gerçekleştirecek adımları atmak, var olanı görebilmek, sevgi kapasitenizi kullanmak için öncelikle harekete geçmeniz ve bunları istemeniz gerekiyor.

    Yeni yıl daha gelmeden herkesin bir beklentisi vardır. Süren bir ilişkisi ya da evliliği olanlar da yeni yılla birlikte ilişkisine farklı anlamlar yükleyebilir. Aslında 5 adımda çiftler ilişkileriyle ilgili beklentilerinin ne olduğunu ve neler hissettiklerini sorgulayarak mutluluğu yakalayabilirler.

    Çiftler şu soruları kendilerine sormalılar:
    “Eşim tarafından sevildiğimi hissedebilmem için ne yapması gerekiyor?”,
    “Bana nasıl davranırsa kendimi özel ve değerli hissederim?”,
    “Birlikte neler yaparsak eğleniyorum derim?”,
    “Aynı zamanda biz iyi arkadaşız diyebilmem için nelere gereksinimim var?”

    Zaman yolculuğuna çıkın
    Birinci adım: Bu soruların net bir şekilde yanıtlanması için çiftlerin birbirlerinin sadece davranışlarını tanımlamaları gerekir. “Beni sabahları öperek uyandırırsa kendimi değerli hissederim cevabı somut, net ve anlaşılır bir cevap oysa “çok fazla bir şey yapmasına gerek yok, bana biraz yardımcı olsun yeter”, genel ve yorumu açık ifade. Bu yüzden bu tür cevaplar çözüm için yardımcı olmayacaktır.

    İkinci adım: Çiftler bir zaman tüneline girdiklerini varsaymalı ve geriye doğru anılarını hatırlamalılar. Zaman yolculuğunuzda bir hafta öncesine ya da birkaç yıl öncesine hatta ilişkinizin başlangıcına gidin. İlk adımda sorduğunuz soruların cevaplarını aradığınız duyguları hissettiğiniz anıları hatırlayın ve eşiniz ne yaptığında sevildiğinizi hissetmiştiniz, değerli, özel, önemsenmiş olarak algılamıştınız diye bir düşünün. O zamanlara gidin, ne yapmıştı, nasıl davranmıştı, siz nasıl karşılık vermiştiniz bir hatırlayın.

    Üçüncü adım: Çiftler eşlerine yönelmeli. Eşinizin kendini değerli, güvende hissettiği zamanları araştırın ve aynı sorulara eşiniz için de cevap arayın. Sizinle eğlendiği, arkadaşlık yapabildiği, dost olarak konuşabildiği anılarını öğrenin. Sizin ve eşinizin sorulara verdiği cevapların da aynı olmasını beklemeyin.

    Hafızalarınızı zorlayın
    Dördüncü ve beşinci adımlar: Birlikte zaman yolculuğuna çıktığınızda ikiniz için de geçerli olan ‘en mutlu’, ‘en heyecan verici, ‘en huzurlu’ ve ‘en keyifli’ anılarınızı hatırlayın. Bu zaman yolculuğunda hem bireysel hem de birlikte bulduğunuz anıları toplayın ve bugüne gelin. Bu anılarını düşünerek günümüzde hangilerini hala yaşadığınızı, hangilerini canlı tuttuğunuzu düşünün. Geçmişin köşesinde unuttuklarınız için sakın sorumlu aramayın ve ikinizin de katkısı olduğunu unutmayın.

    Çiftlere son bir tavsiye:
    Birbirinize ne kadar kızarsanız kızın yine de iyi anlarınızı hatırlayın ve mutlu olduğunuz zamanlardaki gibi davranmayı deneyin.

    HT Hayat

  • Evlenin, uzun yaşayın

    Evlenin, uzun yaşayın

    ‘Bekârlık sultanlık’ diyen hata eder tezini de “Evlenenlerde kalp hastalıkları, depresyon ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar daha az” sözüyle destekliyor.

    Yapılan son araştırmalar ‘Bekârlık sultanlık’tır inancını çürütüyor. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan ‘evlenenlerin daha uzun yaşadığı’ saptamasını, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu da doğruluyor. Hatta uzun yaşama ve sağlıklı yaşlanmada rol oynayan faktörler arasında evliliğin önemli bir payı olduğunu savunuyor. Evlenmenin ömür uzatıcı etkisinin özellikle kadınlarda daha fazla olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, refah seviyesi iyi olanların da bir adım ileride olduğunu anlatıyor. Müftüoğlu, sorularımızı yanıtladı.

    Evlenmenin uzun yaşamayı sağlayan bir etkisi olduğu yönündeki araştırma sonuçları ne kadar doğru?

    Evlenmenin yaşlanma sürecine olumlu etkisi var. Bütün araştırmalara göre, uzun yaşamak istiyorsanız evlenin. Düşünmeyin, üzülmeyin, korkmadan evlenin, sağlıklı kalın. Evlenenlerde kalp hastalıkları, depresyon ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma oranı daha az. Evliliğin ömür uzatıcı etkisi kadınlarda daha fazla. Aslında erkekler kendine bakma özürlü. Evlenmediği zaman kadın – erkek ayrımına bakıldığında şöyle bir gözlem var. Kocası ölen kadınların ortalama yaşam süresi, karısı ölen erkeklerin yaşam süresi kıyaslandığında eşlerini kaybeden erkekler çok daha kısa yaşıyor. Çünkü kadınlar kendine bakma konusunda daha itinalı. Bana göre iyi ki kadınlar uzun yaşıyor. Çünkü erkeklerin uzun yaşadığı dünya daha bakımsız ve çirkin olurdu gibi geliyor.

    Kadının kendi hayatına ve erkeğin hayatına katkısı nedir?

    Kadınlar gerçekten yapıcı yaratıklar. İnce, narin ama aynı zamanda kontrollü, daha samimi, daha içten ve dikkatli. Bu açıdan bakınca cinselliğin kontrolünün daha çok kadında olduğu bir hayat, daha düzenli bir hayat olabilir. Evlilik, cinselliğin kontrolünü sağlayan bir müessese. Evli erkek daha az poligam oluyor ve bu onu cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyor. Evlilik düzen getiriyor erkeğe, bakımı sağlıyor. Evlilik, kadını da muhakkak uzun yaşatıyor. Kadını doğurgan ve üretken hale getiriyor.