Etiket: miyom

  • Ağrılı Cinselliğin Sebepleri

    Ağrılı Cinselliğin Sebepleri

    Cinsel ilişki sırasında ağrı ve veya acı duyulmasına veya rahatsızlık duymaya tıbbi olarak disparoni adı verilir.
    Bu ağrı veya acıma vajene giriş sırasında veya girdikten sonra veya penisin hareketi ile vajen girişinde, vajina içinde veya karın içinde hissedilebilir.

    Şikayet acıma, yanma, ağrı, karın içinde ağrı, basınç hissi, yırtılma gibi bir his veya rahatsızlık duyma şeklinde olabilir.

    Bu şikayetin nedeni iki tanedir.

    1-Bedensel bir nedenden (organik) dolayı olabileceği gibi

    2-Psikolojik nedenlerden dolayıda olabilir.

    Şikayetler ilk cinsel ilişki ile başlıyabileceği gibi,daha önce rahat ve zevkli ilişki yaşamış bayanlarda bile daha sonradan ortaya da çıkabilir veya ara ara da tekrarlayıp kaybolabilir, koşullara göre değişebilir.

    Hangi nedenden dolayı oluştuğu çok çok önemlidir, çünkü tedavi bunun tespitinden sonra nedene yönelik yapılacaktır ve tedavide nasıl bir yol izleneceği ancak muayene ile anlaşılır.

    Bedensel nedenler nelerdir?

    -kızlık zarıyla ilgili sorunlar (zarın kalın olması gibi )

    -vajinada ki darlıkların, kitlelerin yarattığı sorunlar

    -vajinadaki kuruluğa-ilişki öncesi ıslanamamaya bağlı şikayet olabilir. Bu bazı enfeksiyonlar sonucu orada ıslanmayı sağlayan bezlerin yapısının bozulmasından, veya yaşlılığa bağlı olarak veya kullanılan bazı ilaçlardan veya bazı tedavilerden veya bazen çok nadir doğuştan olabilir.

    -vajinal enfeksiyonların bazıları normalde bile yanma ve kaşıntı yaparlar ki bunlar ilişkide daha fazla sıkıntı yaratabilirler

    -herpes virusleride aktif olduklarında ilişkide ağrı,yanma, acıma yaparlar

    -bazen normal doğum sırasında vajende veya rahmi tutan bazı bağlarda meydana gelen harabiyetde daha sonra ilişkide şikayete sebep olabilir

    -yaşlılığa bağlı vajende esnekliğin azalmasıda acı sebebi olabilir, özellikle menopozdan sonra bu tip şikayetler olabilmektedir, dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.

    – zor doğumlardan sonra yırtılma olduğunda veya doktor tarafında epizyotomi dediğimiz yöntemle doğuma yardım edildiğinde fazla dikiş veya iyileşmesi esnasında enfeksiyon olduğunda dikiş yerleri genelde sertleşerek vede yükselerek iyileşirler( nedbe oluşumu) ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.

    -allerjik nedenler; prezervatife, eşinin spermine, kullanılan jele veya diğer alerjik nedenlerden dolayı oluşur

    -karın içindeki kitleler,enfeksiyonlar

    -rahimdeki kitleler

    -endometriyozis denilen birhastalık sonucu oluşan yapışıklıklar

    -geçirilmiş bazı karın içi ameliaytların sonucu oluşan yapışıklıkların yarattığı şikayetler

    -leğen kemiği ( pelvis) kırıkları

    -idrar yollarındaki enfeksiyon ve diğer problemler

    -çok nadir bazı barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

    -bazen kabızlık

    -erkeğin organının normalden büyük olması ve diğer bazı nedenler

    Psikolojik Nedenler Nelerdir ?

    Psikolojik nedenlerde genelde kadın duyduğu huzursuzluğu acı olarak tanımlamaktadır

    -gebe kalma kaygısı

    -nedensiz suçluluk duygusu ve ilişkiden kaçmak için kendine haklı sebep yaratma

    -ilişkide normalde kişiye zevk veren basınç hissini yanlış tanımlayıp acı olarak nitelendirmek

    -çeşitli korkular

    -fobik reaksiyonlar

    -partneri sevmemek, başka birini sevmek

    -partnerle uyumsuzluk

    -taciz, tecavüz gibi olayların yaşanmış olması

    -ilk ilişkide çok can acıması ve bunun korkusunun yerleşmesi

    -ilişkiye girememe nedeni korku olan yani vajinismuslu kadınlarda bu korkunun acı olarak ifade edilmesi

    Tedavi;

    Tedavi muayene ve gerekiyorsa yapılan test sonuçlarında bulunan nedenin giderilmesi olarak yapılacaktır.Tedavi bazen sadece bedensel,bazen sadece psikolojik bazende hem psikolojik hemde bedensel olarak yapılır.Psikolojik olaylarda ise altta yatan sebep olan olayın çözülmesine bağlıdır. Tedavide başarı oranı yüksektir.

    Tedavi için ;kadın doğum uzmanlarına baş vurabilirsiniz.

    Böyle bir probleminiz varsa;

    Şunu bilmelisiniz ki ilişkide acı hissi kadını cinsellikten soğutur,psikolojik problemler yaratır, kendine saygısını kaybetmesine neden olabilir,kendini yetersiz veya anormal görebilir.Partneri ile arasında soğukluk olur,genelde erkek canı yanan bir kadınla sevişmek istemez, zamanla çiftler arasında saygı kaybı yaşanır, suçlama ve aldatmalar yaşanabilir. Bunları kendinize ve karşınızdakine yaşatmamak ,hayatımızın merkezlerinden, kadınla erkeğin en önemli kontağı olan, vazgeçilmez olan cinsellikte ,daha güzel,mutlu, uyumlu bir cinsel ilişkiye kavuşmak , parnerinizle daha yakın olmak, kendinize saygı duymak istiyorsanız çekinmeden tedaviye gitmelisiniz.

    Dr.Cenk Kiper

  • Disparoni

    Disparoni

    Pek çok kadın süregelen cinsel yaşamlarının herhangi bir bölümünde penis-vajina birlikteliğini içeren bir cinsel ilişkide (penetrasyon sırasında) ağrı ve acı duyabilir. Cinsel birleşme sırasında çıkan bu ağrıya tıp dilinde disparoni denilmektedir. Bu ağrı genellikle kadın vajina bölgesinde, kasıklarda, klitorise yakın bölgelerde ve iç ya da dış dudak kısımlarında olur. Ağrı, acı, basınç, yanma ya da yırtılma hissi olarak tarif edilmektedir.

    Disparonin 2 çeşidi vardır:

    1-Penetrasyon sırasında ya da öncesinde, kadının yakındığı şikayetlerin ilk cinsel deneyimden beri var olması birincil disparoni olarak adlandırılmaktadır. Cinsel ilişki sürecini yaşamış bir kadının şikâyetlerinin sonradan ortaya çıkması durumunda ise ikincil disparoni oluşmaktadır.

    2-Tedavi sürecine başlamadan önce, disparoni nedenleri yaşandığı bölgeye göre değerlendirilmelidir. Kadının şikâyeti vajina girişindeyse yüzeysel disparoni, penis vajina ilişkisi sırasında vajinanın derinliklerinde (karın bölgesi yakınında) hissedilen bir ağrı ise derin disparoni denilmektedir.

    Disparonin nedenleri nelerdir?

    Disparoni diye adlandırılan kadın hastalığı basit bir enfeksiyondan kaynaklanacağı gibi önemsenmesi gereken çok ciddi hastalıklarında habercisi olabilir. Bu nedenle, penetrasyon sırasında ya da öncesinde, anlamlandırılamayan herhangi bir ağrı yaşanması durumunda hiç vakit kaybetmeden bir jinekologa başvurulmalıdır.

    Yüzeysel disparoni nedenleri

    · Kızlık zarının yapısıyla ilgili problemler. Kızlık zarının sert olması penetrasyon sırasında ağrılı ve acılı bir ilişki yaşanmasına neden olmaktadır.
    · Zor yapılan doğumlardan sonra ya da doğum sonrası dikişlerin enfeksiyon kapması sonucu penetrasyon sırasında ağrı duyulabilir.
    · Menopoz döneminde ve sonrasında dokuların esnekliğini yitirmesi sonucu ağrı ya da yanma hissi oluşabilir.
    · Genital enfeksiyonlar sonucu yeteri kadar uyarılmanın olmamasından dolayı acılı penetrasyon yaşanabilir.
    · Ön sevişmenin yeterince uzun tutulmadığında ağrıl ve acılı penetrasyon olabilir.
    · Yeterli uyarıma olmadığında vajina kaygan olmaz ve acılı penetrasyon yaşanır.

    Derin disparoni nedenleri:
    · Vajinal enfeksiyonlar ağrıya neden olabilir.
    · Vajinada oluşmuş kitle, tümör gibi faktörler acı ve kanamaya neden olabilir.
    · Kadın penetrasyona hazır olmadan cinsel birleşme yaşadığında ağrı ve acı olabilir.
    · Vajina duvarlarının sarkması sonucu gerilmeye bağlı ağrı yaşanabilir.
    · Vajinal bölgeyi etkileyen ve penetrasyonu zorlaştıran cilt hastalıkları ağrıya neden olabilir.
    · Sentetik iç çamaşırları, fitil, prezervatif, sünger, jel ya da köpük tabletler ve vajinal yıkama materyallerine karşı oluşan alerjik durumlar ağrı yapabilir.
    · Cerrahi ya da radyoterapiye bağlı olarak vajina bölgesinde meydana gelen değişiklikler ağrıya neden olabilir.
    · Doğumdan kaynaklanan anormallikler ağrı sebebi olabilir.

    Aşk kaslarından (pelvik taban kasları) kaynaklanan nedenler:
    · Pelvik enfeksiyonlar sonucu oluşan ağrı
    · Endometriozis nedeniyle oluşan acı hissi
    · Pelvik kırıklar ya da geçirilmiş pelvik kırıklar nedeniyle duyulan ağrı.

    Sindirim sistemi hastalıkları:
     

    · Enflamatur barsak hastalıkları
    · Kabızlık
    · Anüs ve rektum bölgesi hastalıkları

    İdrar yolu hastalıkları:
    · Üretra ya da mesane hastalıkları

    Psikolojik hastalıklar: 

    · Kadının korku ve kaygı duyması, fobik reaksiyonlar sergilemesi, partnerle uyumsuzluk olması, partnere karşı güven duyulmaması, geçmişte cinsel taciz ya da tecavüz yaşaması, ilk gece travması ya da partnerin erken boşalma, ereksiyon gibi sorunlarının olması, partnerin alkolik olması, karşı cinse olan ilgi kaybı, melankolik, güvensiz, asosyal olunması, kişilik bozuklukları, karşı cinse karşı bastırılmış saldırganlık duygusu, doğum sonrası depresyon, vb. nedenler psikolojik olarak diparoniye neden olabilir.

    Disparonin tanısı nasıl konu?

    Disparoni tanısının konulabilmesi için kadının mutlaka bir jinekolojik muayeneden geçmesi gerekmektedir. Daha sonra disparonin nedenlerinin herhangi bir faktöre bağlı olduğunun saptanabilmesi için cinsel terapistten yardım alınması gerekmektedir.

    Disparonin tedavisi nedir?

    Disparoni tedavi edilmediği takdirde kadının karşı cinsle kuracağı ilişkilere zarar vermekte, zamanla vajinismusa neden olmakta, cinsel birleşmeden keyif almayı engellemekte ve kadının kendisine olan saygı ve güvenini zedelemektedir. Jinekoloik muayene sonucu konulan disparoni tanısı devamında yapılması gereken cinsel terapi tedavisinde amaç; disparonin altında yatan psikolojik ya da fiziksel nedenlerin su yüzüne çıkarılarak, bu faktörleri ortadan kaldırmaktır.

  • Disparöni nedir ? Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı nedir ?

    Disparöni nedir ? Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı nedir ?

    Genel seks acısı olan disparöni, vajinanın istemsiz sıkılığından kaynaklanan seks acısı ve giriş sorunu olan vajinismusu tetikleyebilir.

    Disparöni
    Disparöni basitçe ‘acılı cinsel birleşme’ anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Her türlü cinsel acıyı tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Giriş sırasında, cinsel birleşme sırasında ve/veya cinsel birleşme sonrasında cinsel acı hissedilebilir. Klitoris, labia ya da vajina vb. gibi kadının cinsel organının herhangi bir yerinde acı hissedilebilir. Hissedilen acı, keskin, batan, yanan, vuran, kramplar şeklinde ya da başka şekillerde tanımlanabilir.

    Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı
    Cinsel acının (disparöni) birçok nedeni vardır ve vajinismus da bunlardan biridir. Vajinismus özel olarak, vajinanın pubococcygeus (PC) kaslarından ötürü istemsiz sıkılığı olarak nitelendirilir. Cinsel birleşme çabalarında, vajinal sıkılık cinsel rahatsızlığa, yanma, sıkılık, acı ya da giriş yapamamak gibi rahatsızlıklara neden olabilir.

    Vajinismus disparöninin bütün diğer formlarıyla da yakından bağlantılıdır çünkü herhangi bir genel seks acısı vajinismusu tetikleyebilir. Bu durumlarda vajinismus özgün acı sorununa ek olarak komplikasyon yaratan bir rahatsızlık ve acı durumu haline gelir ve özgün sorun çözümlense ya da kontrol altına alınsa da tipik olarak devam eder. Hatta bir kadın, özgün sorunun hâlâ çözülmediğine inanarak vajinismusun devam eden sorununu özgün acı sorunuyla karıştırabilir.

    “Vajinismus devam eden ve hiçbir fiziksel nedeni yok gibi gözüken her türlü cinsel acının var olduğu durumda buna katkıda bulunması mümkün olan sorun ya da belki de bunun ana nedeni olarak düşünülmelidir.”

    Vajinismustan ötürü örtüşen komplikasyonlar olduğunda cinsel acıyı teşhis ve tedavi etmek epey zor olabilir. Bu durum hem doktorları, hem de hastaları sıkıntıya düşürebilir. Örneğin, geçici bir enfeksiyonun (bir disparöni biçimi) vajinismusu tetiklediği bir kadını düşünelim. Belki de kadın doktora gittiğinde enfeksiyon yok olmuştu ama vajinismus devam ediyordu. Hasta artık özgün enfeksiyondan değil, vajinismustan ötürü acı duymaya devam ettiğinden, doktor acının nedenini keşfetmeye çalıştığında, görünürde hiçbir fiziksel neden olmayabilir. Ayrıca aslında farklı zamanlarda iki tane acıya neden olan sorun olduğundan kadının acıyı tanımlaması kafa karıştırıcı gözükebilir.

    Aynı zamanda iki değişik cinsel acı var olduğunda ve ikincisi de vajinismus olduğunda, uzmanların çoğu özgün tıbbi sorunun çözülmesini ve ondan sonra da vajinismusu tedavi etmek için gerekli adımların atılmasını önerir.

    Dikkat: Aslında durum hiçbir invasif prosedür olmadan çözümlenecek basit bir vajinismus durumu olduğu halde, doktorlar ve hastaları ameliyatlar ve tıbbi prosedürlerin gerekli olduğunu düşünmüşlerdir. Özellikle de, invasif ameliyat bir tedavi seçeneği olarak sunulduğunda hastaların kadınların cinsel acı rahatsızlıklarını tedavi etmekte deneyimli doktorlardan ikinci bir görüş almaları gerekir. Vajinismus tedavisi normalde ameliyat içermez.

    Acı veren seksin olası nedenleri (disparöni)
    Seksin acı vermesinin birçok nedeni vardır:

    – Vulvodini/Vestubulodini (Vulvar Vestibulitis ya da Vestibulitis)
    – Pelvik Enflamasyon Hastalığı (PID)
    – Jenital ya da Pelvik Tümörler
    – Yumurtalık Kistleri
    – İdrar yolu iltihabı
    – İdrar Yolu Enfeksiyonu
    – İnterstisyel Sistit
    – Vajinal Atrofi (atrofik vaginit)
    – Vajinal Kuruluk
    – Yetersiz vajinal kayganlaştırıcı
    – Doğum Travması (doğumdan sonra)
    – Vulva Kanseri
    – Radyasyon Terapisi
    – Vajinal Enfeksiyonlar/Tahriş ediciler Maya ya da bakteriyel, bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar, vb.
    – Cilt Hastalıkları – Liken Skleroz, Liken Planus, Egzama, Psoriyaz
    – Bazı ilaçların yan etkisi
    – Pelvik/Jenital bölgede zedelenme
    – Menopoz ve/veya yaşlanmayla bağlantılı olan yaşla ilgili belirtiler
    – Giysiler, kondomlar, doğum kontrolü köpükleri ve/veya sperm öldüren ilaçlara alerjik tepkiler
    – Acı veren pelvik muayeneler
    – Cinsel saldırıdan ötürü yaşanan travma
    – Kadın Sünneti (FGM)
    – Bartholin Kisti
    – Endometriyoz
    – Vajinismusun yukarıdaki durumlarla birlikte var olabileceğine ve bunlar çözümlendikten ya da kontrol altına – alındıktan sonra da varlığını sürdürebileceğine dikkat etmek önemlidir.

  • Ağrılı Cinsel İlişki neden olur ve nasıl tedavi edilir

    Ağrılı Cinsel İlişki neden olur ve nasıl tedavi edilir

    Ağrılı Cinsel İlişki
    Ağrılı Cinsel İlişki neden olur
    Ağrılı Cinsel İlişki nasıl tedavi edilir…

    Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır. Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojikmuayene ile yapılır.

    Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır. Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir.

    Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanıaçısından önemlidir. Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir.

    Kadınların yaklaşık %15?i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar. Ancak %1-2?sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir. Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler.

    Neden olur?

    Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

    Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler.

    Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olarak sert olması

    Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.

    Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

    Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.

    Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar.

    Vajinaya bağlı nedenler:

    Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir.

    Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür. Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler.

    Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

    Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler.

    Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap

    Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler

    Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

    Pelvik yapılara ait nedenler

    (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

    (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

    Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler.

    Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur. Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler.

    Uterus habis veya selim tümörleri

    Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar

    Geçirilmiş pelvis kırıkları

    Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler.

    Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

    Kabızlık

    Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi

    yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler.

    İdrar yolu hastalıkları: Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

    Psikolojik bozukluklar: Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk,

    İlk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yer alırlar.

    Disparoninin (Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması) vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır.

    Tedavi öncesi incelemeler

    Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır.

    Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır.

    Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir.

    Tedavi

    Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır.

    Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir.

    Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir.

  • Polikistik Over Sendromu Nedir ?

    Polikistik Over Sendromu Nedir ?

    Polikistik Over Sendromu Nedir ? | 1Polikistik Over Sendromu (PCOS); merkezi sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezleri ve diğer dokular arasındaki etkileşimşerin bozulmasına bağlı olarak üretkenlik döneminin herhangi bir bölümünde ortaya çıkabilen karmaşık bir hastalıktır. Hastalar genellikle adet düzensizliği(adet gecikmesi, az adet görme veya hiç adet görememe), aşırı tüylenme, sivilcelenme ve kısırlık gibi şikayetlerle doktora başvururlar. Hastalığın oluşmasında genetik faktörlerin yanında beslenme ve egzersiz gibi çevresel faktörlerin de rolü olduğu düşünülmektedir. Özetle Polikistik Over Sendromu tanısı alan kişilerde adet düzensizliği ve buna bağlı yumurtlama bozuklukları, aşırı tüylenme ve sivilcelenme gibi kozmetik sorunlar, kısırlık problemi ile artmış rahim ve meme kanseri, diyabet ve kalp- damar hastalığı riski bulunmaktadır.

    PCOS olan kadının ailesinde de aynı risklere sahip olduğu ve bazı genlerin sorumlu olduğu sanılmaktadır. Polikistik over sendromunun kadının hayatının hangi döneminde başladığı bilinmemektedir. Bazı araştırmalarda anne karnında bazı araştırmalarda ergenlik döneminde başladığı savunulmuştur.

    Normalde adet döngüsünün ilk gününden itibaren olgunlaşmaya başlayan yumurta hücresinin gelişiminin yarıda kalması, yeterli büyüklüğe erişip çatlayamayarak her defasında yumurtalıklardan birinde milimetrik boyutlarda bir kistin oluşmasıyla sonuçlanmaktadır. Yumurtanın çatlayamaması adet görmek için gerekli hormon seviyesinin tamamlanamayarak adetin gecikmesine ve bir dizi hormonal bozukluğun oluşmasına neden olmaktadır. Hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olan esas olay kadınlarda hakim olması gereken östrojen hormonu yerine erkeklere özgü karakterlerin gelişmesini sağlayan androjen hormonunun fazla salgılanmasıdır.

    Polikistik Over Sendromu Nedir ? | 2

    Polikistik Over Sendromlu hastaların %90’ında aşırı kilo, adet düzensizliği(adet gecikmesi, az adet görme veya hiç adet görememe), aşırı tüylenme, sivilcelenme gibi problemler vardır. %10 hasta ise zayıf olup yumurtalıkarı ilaçla tedavi edildiğinde aşırı uyarılmaya bağlı ‘aşırı uyarılmış yumurtalık sendromu’, çoğul gebelik veya düşük riski ile karşılaşmaktadır.

    Polikistik Over Sendromlu hastalara yaklaşırken hastalar aşağıda belirtilen 4 gruba ayrılarak incelenirler:

    1.GRUP: Adolesan (ergenlik döneminde olan) Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu gruptaki hastalar çocukluktan veya ergenlik döneminden itibaren kilo almaya başlayan, adet düzensizliği, aşırı tüylenme, sivilcelenme gibi problemleri olan hastalardır. Bu hastalar tanısı konulduktan sonra uygun bir egzersiz ve diyet programına alınır. Tüylenme, saç dökülmesi, ciltte aşırı yağlanma ve sivilcelenme gibi kozmetik problemler için gerekli tıbbı tedavinin yanında lazer gibi kozmetik yöntemler birlikte uygulanmalıdır. Ayrıca hormon bozukluğu ve adet düzensizliği varsa uygun hormon tedavileri başlanabilir.

    2.GRUP: Cinsel olgunluk döneminde olup bekar veya çocuk problemi olmayan Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu hastalarda ilk önce hasta aşırı kilolu ise Beden Kitle indexi (BKİ= Kilo/(Boy²)) 25 kg/m² değerine ulaşılması hedeflenerek uygun bir egzersiz ve diyet programına alınmalıdır. Tüylenme, saç dökülmesi, ciltte aşırı yağlanma ve sivilcelenme gibi kozmetik problemler için gerekli tıbbı tedavinin yanında lazer gibi kozmetik yöntemler birlikte uygulanmalıdır.
    Bu gruptaki zayıf hastalarda ise tanı aşamasında belirtilerin karışması riski olduğu için erkeklik hormonu (androjen) salgılayan tümörler ve Cushing Sendromu ve Konjenital adrenal hiperplazi gibi hastalıklar dışlanmalıdır.

    3.GRUP: Cinsel olgunluk döneminde olup çocuk sahibi olamayan Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu gruptaki hastalar hekimleri tedavi konusunda en çok zorlayan hastalardır. 1yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebelik elde edilemeyen hastalarda öncelikle erkek faktörü değerlendirilip gerekli tedaviler yapılır. Daha sonra tüplerin açık olup olmadığını anlamak için rahim filmi çektirilir. Soruna yönelik tedavi planlanır. Eğer çiftlerde sperm testi normal, rahim filminde de tüpler açıksa birinci basamak tedavi hastanın mevcut kilosunun en az %5’inin verdirilmesidir. Bu şekilde hastaların %30-40’ı gebe kalmaktadır.

    Bu gruptaki zayıf ya da kilo verip de gebe kalamayan aşırı kilolu hastalarda ikinci basamak tedaviye geçilerek Klomifen Sitrat ya da Aromataz İnhibitörleri denilen ilaçlarla yumurtlama tedavisi yapılır. Bu yöntemlerle hastaların %60-70’inde yumurtlama oluşurken %20-30’unda tedaviye direnç gelişmektedir.

    Yumurtlama olmuşsa %40-50 gebelik gerçekleşmektedir. İşte tedaviye dirençli bu hastalara ya iğne ile yumurtlama tedavisi yapılmakta ( çoğunlukla aşılama tedavisi ile desteklenerek) ya da laparaskopik (kapalı) yöntemle yumurtalara 4-5 adet pencere açılmasıyla yapılan Laparaskopik Ovaryan Drilling yöntemi uygulanmaktadır. Burada tedaviyi belirleyen ana noktalar hastanın kilosu, erkeklik hormon düzeyleri ve kullanılan ilacın miktarıdır.

    Günümüzde bu grup hastalarda AMH (Antimüllerian Hormon) isimli hormon tedaviyi belirlemede oldukça etkin bir rol oynamaktadır. AMH hormonu 3.8 değerinin üzerinde ise bu hastalara Laparaskopik Ovaryan Drilling operasyonu yapılmalıdır. Eğer AMH 3.8’in altında ise aşılama ve tüp bebek yöntemleri bu hastalarda daha etkili olabilir.

    Bir kez daha altını çizelim ki iğneyle yapılan tedaviler aşılama ile birleştirilmezse tedaviye yanıt azalır.

    İğne ile yapılan tedavilerde düşük, çoğul gebelik ve yumurtalıkların aşırı uyarılması beklenen riskler olup, çok deneyimli endokrin bilgi ve becerisine sahip jinekologlar tarafından yapılmalıdır.

    Ayrıca klomifen sitrat tedavisine 6 aydan uzun süre devam edilirse yumurtalık kanserine başlangıç olan gelişmelerin artacağı konusunda da kuvvetli kanıtlar bulunmaktadır.

    3 defa aşılama tedavisine yanıt vermeyen çocuksuz hastalarda bundan sonraki basamak tüp bebek tedavisi olmalıdır. Tüp bebek tedavisinde yumurtalar uyarılırken çok dikkatli bir tedavi rejimi uygulanmalı, tedavi sonucu yumurtalıkların aşırı uyarılması sendromundan kaçınılmalıdır.

    Polikistik over sendromlu hastalarda tüp bebek tedavisi uygulanması gereken durumlar aşağıda sıralanmıştır:

    – Gebelik elde edilemeyen ilaç( klomifen sitrat) veya iğne(FSH) tedavileri
    – Tüplerin yapışık veya tıkalı olduğu durumlar
    – Evre 3-4 endometriozsis(Çikolata kisti)
    – Genetik tanı yapmayı gerektiren hastalık geçirme öyküsü
    – Erkek kaynaklı kısırlık
    – İleri anne yaşı

    Bu aşamada Laparaskopik Ovaryan Drilling operasyonu ve İn vitro-matürasyon (IVM) denilen ilaçsız tüp bebek tedavileri de diğer seçenekler olarak göz önünde bulundurulmalıdır. IVM, yumurta toplama işleminden sonra olgunlaşmamış yumurtaların laboratuvar ortamında olgunlaştırılarak mikroenjeksiyon uygulamasının yapılmasıdır. Olgunlaşmamış oositlerin laboratuar ortamında olgunlaştırılması işlemine in vitro matürasyon (IVM) adı verilmektedir. Bu yöntem ile hormon preparatlarının kullanımına bağlı kilo alma, karında şişlik, göğüslerde gerginlik, sinirlilik, bulantı, kusma gibi istenmeyen yan etkiler görülmemektedir. Ayrıca maliyeti çok yüksek olan hormon preparatları kullanılmadığından tedavi daha ucuza mal olmaktadır. Laparoskop ile yumurtalıklara 4-5 adet pencere açılması daha önce aşırı yumurtalık uyarılması, olgun olmayan yumurta elde edilmesi, AMH’nın 4’ün üzerinde olması durumlarında düşünülmesi gereken bir tedavi yöntemidir.

    4.GRUP: İleri yaştaki çocuk sahibi olmuş veya çocuk problemi olmayan Polikistik Over Sendromlu hastalar

    Bu gruptaki hastalarda karşılaşılan sorunlar aşağıdaki başlıklarda toplanmıştır:

    1. Şeker hastalığına yatkınlık (İnsülin direnci)

    Polikistik Over Sendromlu kadınlar şeker hastalığı(diyabet) gelişimi yönünden artmış risk altındadır. Yaş, beden kitle indeksi, artmış bel çevresi, bel/kalça oranı ve birinci dereceden yakınlarında diyabet öyküsü PCOS’ta diyabet risk faktörleri arasındadır. Polikistik over sendromunda insülin direnci temel rol oynamaktadır. İnsülin direnci yumurtlama fonksiyonunun bozulmasına neden olarak polikistik over sendromlu hastaların çocuk sahibi olmalarını zorlaştırmaktadır.

    İnsülin direncini hesaplamak için geliştirilmiş pek çok formül bulunmaktadır. En basit hesaplama yolu açlık kan şekerinin açlık insülinine bölünmesidir. Bu değer 4.5’in altında ise hastada insülin direnci mevcut demektir, derhal insülin duyarlılığını artıran metformin gibi ilaçlara başlanmalıdır.

    2.Yüksek tansiyon ve kalp krizi riski

    Polikistik over sendromlu kadınlarda görülen obezite, şeker hastalığı,yüksek tansiyon ve yüksek kan yağlarının olması kalp krizi riskini arttırmaktadır.

    Bunlar arasında obezite en önemli risk faktörlerinden biridir. Obezite, kalbin yapısında ve fonksiyonunda çeşitli değişikliklere yol açabilir. Obezite ve hipertansiyonun birlikte bulunması kalbin yapısı ve fonksiyonu üzerine olan etkinin çok daha şiddetli olmasına neden olur. Beden ağırlığı olması gerekenin %20 üzerinde olanlarda hipertansiyon sıklığı normal ağırlıktakilerin 2 katıdır. Özellikle bel/kalça oranı artmış hastalarda kan basıncı yüksekliği ile yakından ilişkilidir.

    PCOS’lu kadınlarda artmış insülin direnci kan yağlarının yükselmesine sebep olmaktadır. Kanda kötü kolesterolde(LDL) iyi kolesterole (HDL) oranla artış olması polikistik over sendromlu kadınlarda damarlarda sertleşme (ateroskleroz) riskini ortaya çıkarır. Bu durumda kadınlarda felç ve kalp krizi riski oluşmaktadır. Özellikle insülin direnci mekanizması genel olarak kanda pıhtılaşma eğilimi yaratmakta ve damar tıkanıklığı oluşma riskini artırmaktadır.

    3.Rahim kanseri riski

    Polikistik over sendromlu kadınlar rahim kanseri riski taşımaktadırlar. Endometrium (Rahim iç tabakası ) kanseri kadınlarda görülen kanserler arasında ikinci sıradadır. Obezite, düzenli olarak rahim iç tabakasının adet kanaması ile dökülememesi ve çocuk doğurmamak kanser riskini arttırmaktadır.

    PCOS’de rahim iç tabakasının yüksek östrojen düzeyine maruz kalınması ve yumurtlama olmadığı için progesteron hormonunun koruyucu etkisinin ortadan kalkması nedeni ile kanser riski artmaktadır. Polikistik over sendromu olan kadınların adet kanaması olması için ilaç kullanmaları bu riski azaltmaktadır. Hormon tedavisi almak istemeyen kadınlarda belirli aralıklarla endometrial kalınlık değerlendirmesi için ultrason yapılmalıdır. Endometrial kalınlığın adet sonrası azalmaması durumunda endometrial biyopsi (rahim iç zarından parça alınması) yapılmalıdır.

    SONUÇ:

    PCOS hastaları asla hastalıklı bir insan psikolojisine kapılarak hayatı kendilerine yaşanmaz hale getirmemelidirler. Görme sorunu olan bir insan gözlük takarak yaşama nasıl uyum sağlıyor ise PCOS hastaları da diyet ve egzersizle kilo kontrolü yaparak, zamanında doktora başvurup problemine çözüm üreterek istediği sayıda çocuk sahibi olup tamamen normal bir yaşam standardı yakalayabilirler

    Prof.Dr.Recai PABUÇCU

  • Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    1-VAJİNAL AKINTI

    Ergenlik çağından itibaren her kadının mutlaka karşılaştığı vajinal akıntı sorunu fizyolojik nedenlerle ya da bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkıyor.

    ENFEKSİYONA BAĞLI AKINTILAR

    Fizyolojik nedenlerin dışındaki akıntılar ise mantar, bakteriyel vajinozis, trikomonas denilen ve bir kısmı cinsel yolla bulaşan (Klamidya, Mykoplazma gibi) enfeksiyonlar nedeniyle oluşuyor. Kötü kokulu, süt kesiği görünümlü, koyu renkli veya kaşıntıyla beraber görülen bu tür akıntıların tanısı, muayene ve gerekiyorsa kültür alınması gibi ek incelemeler sonucunda konuluyor. Bu akıntılara neden olan enfeksiyonlar tedavi edilmediği takdirde ilerleyen yıllarda üreme organlarında yapışıklık, tıkanma ya da dış gebelik gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Enfeksiyonların tedavileri ağız yoluyla alınan antibiyotikler ve vajinal tabletlerle yapılıyor.

    FİZYOLOJİK AKINTILAR

    İki adet arasındaki yumurtlama döneminde rahim ağzındaki tıkaç, spermlerin içeri girmesine izin verebilmek için sıvı hale geliyor. Bu nedenle, sanki rahim ağzı nezle olmuş gibi bir akıntı başlıyor. Bu tür şikayeti olan kadınlar, yumurtlama dönemini takip ederek akıntının bu günlere denk gelip gelmediğini belirleyebiliyorlar. Eğer akıntılar söz konusu dönemde meydana geliyorsa herhangi bir tedaviye gerek duyulmuyor. Kadınlar fizyolojik akıntıdan rahatsız olup, aşırı titiz davranarak vajeni, antibakteriyel madde, sabun ya da su ile sık sık temizleyebiliyorlar. Oysa bu davranış vajenin florasını bozuyor, mantar ve bakterilerin üremesine neden oluyor. Renksiz ve kokusuz olan fizyolojik akıntıların bir diğer nedeni de özellikle hamilelik ve adet dönemlerinde rahim ağzının dışa dönmesi (servikal eversiyon), yara benzeri kırmızı bir görüntü alması ve salgı bezlerinin dışa dönmeye bağlı olarak daha fazla çalışması oluyor. Bu tür şikayeti olan kadınların smear testleri normal sonuç veriyorsa, akıntı normal kabul ediliyor.

    2- ADET DÜZENSİZLİĞİ

    Düzenli bir adet mekanizmasında beyinden salgılanan hormonlar yumurtalıkları uyarıyor ve yumurta hücresi büyümeye başlıyor. Büyüyen yumurta hücresi östrojen ve progesteron üretiyor. Bu hormonların etkisi ile rahim içerisindeki doku gebeliğe hazırlanmak üzere kalınlaşmaya başlıyor. Kadın hamile kalmadığı her ay bu dokuyu yaklaşık 60-80 ml kan ile birlikte atıyor. Bu mekanizma çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulabiliyor. Hormonal nedenlere bağlı düzensiz kanamalar ‘disfonksiyonel kanama’ olarak adlandırılıyor. Polip, miyom, endomterium (rahim) kanseri ve hiperlazi (rahmin iç duvarının kalınlaşması) gibi patolojik nedenlerle kanama düzensizlikleri de görülebiliyor. Hastanın öyküsü alınıp, muayenesi gerçekleştirildikten sonra kanama düzensizliğinin nedeni ortaya çıkıyor. Eğer sebep patolojikse tedavide cerrahi ön plana çıkıyor veya histereskop yöntemi ile polip ya da miyom alınıyor. Fonksiyonel bir kanama ise hormonlar ilaç tedavisi ile düzeltilmeye çalışılıyor.

    3- CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI

    Ülkemizde cinsel fonksiyon bozuklukları konuşulmuyor. Bu tür sıkıntıları olan kadınlar doktora genellikle ağrı şikayeti ile başvuruyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, hastaların anatomik problemleri olup olmadığını inceliyor, cinsel ilişki sırasında oluşan fizyolojik değişiklikleri anlatıyorlar. Patolojik bir sorun, endometriozis, ağrıya neden olan miyom ya da geçirilmiş bir doğum sonrası vajinal yara dokusu, cinsel ilişki sırasında ağrı yapabiliyor. Bunlar ayırt edildikten sonra eğer anatomik bir neden bulunamazsa, hastalar psikiyatri uzmanlarına yönlendiriliyor.

    4- PELVİK AĞRILAR

    Miyomlara bağlı ağrılar Miyomlar en sık ağrı ve adet düzensizliği ile belirti veriyor. Rahim duvarında çıkan ve birçok kadında görülebilen bu iyi huylu tümörlerin birçoğunda tedavi gerekmiyor. Ancak makat, idrar torbası gibi organlara baskı yaptığı durumlarda ve büyüdüğünde ağrıya neden olabiliyor. Miyomların rahim içi dokuya baskı yapması durumunda ise kanama düzensizlikleri görülebiliyor. Böyle durumlarda, cerrahi tedavi tercih edilebiliyor. Adet sancıları Rahim içindeki endometrium dokusu atılırken, rahmin kasılması ve rahim ağzı kanalından atılan pıhtılı kanın rahmin kasılmasıyla beraber oluşturduğu ağrı mekanizması birçok kadında görülüyor. Bu durumdan şikayeti olanlara, kanamayı da azaltan ağrı kesiciler verilebiliyor. Bazı kadınlar, kanamanın azalmasından endişe ediyorlar. Oysa bu ilaçlar rahim içindeki kanamayı azaltmasına karşın fazla dokunun atılmasını engellemiyor. Ağrıyı azaltmak için doğum kontrol hapı da kullanılabiliyor. Bu hapların içindeki hormon miktarı az olduğu için rahim içi dokusu az kalınlaşıyor ve az atılıyor. Kanama az olunca, ağrı da azalıyor. Ancak aşırı ağrılı adet dönemi geçiren hastalarda endometriozisten de (çikolata kisti) şüphelenmek gerekiyor. Rahim içinde bulunan endometrium dokusunun karnın içerisindeki zarlar ile yumurtalığın içerisinde de bulunması anlamına gelen bu hastalık, 100 kadının 6’sında görülüyor. Kesin tanısı laparoskopik cerrahi ile konulabilen endometriozis, adet kanamasının azaltılması ile tedavi edilebiliyor.

    5- KISIRLIK

    Yaşam koşullarının değişmesiyle oluşan hormonal dengesizlikler, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve endometriozis hastalığının artması, hastaların sosyal yaşantı nedeniyle geç hamile kalmak istemesi, hamilelikle ilgili olumsuzlukların birikmesine ve hamileliğin oluşmamasına neden olabiliyor. Öte yandan hamileliğin oluşması için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Kişilerin bilinen bir hastalığı yoksa en az bir yıl boyunca korunmasız birliktelik öneriliyor. Sağlıklı çiftlerin yüzde 25’i yumurtlama döneminde hamile kalıyor. Bir yılın sonunda hamilelik oluşmadıysa yapılacak üç temel test bulunuyor: Erkeğin sperm ölçümü, rahim içi filmi çekimi ve hormon testleri. Bu testlerin sonuçlarından elde edilen verilere göre tedavi planlanıyor. Yumurtlama planlanıp, uygun zamanda ilişkiye girme, spermin rahim içine konulması (aşılama) ya da yumurta ve spermin dışarıda birleştirilmesi (tüp bebek) yöntemi ile tedavi yapılıyor.