Etiket: mide ülseri

  • Sol Göğüs Kafesi Altında Ağrı: 10 Yaygın Sebep ve Ne Yapmalı?

    Sol Göğüs Kafesi Altında Ağrı: 10 Yaygın Sebep ve Ne Yapmalı?

    Sol göğüs kafesi altında ağrının 10 yaygın nedenini öğrenin ve ne yapmanız gerektiğini keşfedin! Pankreatit, kostokondrit, perikardit, plörezi, böbrek taşı ve daha fazlası…

    Sol göğüs kafesi altında ağrı, birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Bu yazıda, bu ağrının 10 yaygın nedenini ve ne yapmanız gerektiğine dair bilgiler yer alıyor. Pankreatit, kostokondrit, perikardit, plörezi, böbrek taşı, gastrit, dalak iltihabı, üst bağırsak sorunları, mide ülseri ve GERD, bu ağrının olası nedenleri arasındadır. Ağrınız şiddetliyse veya uzun sürüyorsa doktora başvurmanız önemlidir.

    Ağrınızın kaynağını bulun ve doğru tedaviyi uygulayarak yaşam kalitenizi artırın!

    Sol Göğüs Kafesi Altında Ağrı Sebepleri

    Sol göğüs kafesi altı ağrı, birçok farklı sağlık sorunundan kaynaklanabilir. Bu ağrı, genellikle pankreatit, böbrek taşı, mide iltihabı gibi durumlarla ilişkilidir; ancak kalp, dalak, akciğer veya sol böbrek gibi diğer organların sorunları da bu ağrının nedeni olabilir.

    Sol Göğüs Kafesi Altında Ağrı Sebepleri
    Sol Göğüs Kafesi Altında Ağrı Sebepleri

    1. Pankreatit: Sindirim Sisteminin Sorunu

    Pankreatit, sol göğüs kafesinin altındaki sırt bölgesine yayılan şiddetli bir ağrıya neden olabilir. Alkol tüketimi, viral enfeksiyonlar veya bazı ilaçlar pankreatitin başlıca nedenleri arasında yer alır. Doktor önerisiyle tedavi edilmelidir ve diyet değişiklikleri önerilebilir.

    2. Kostokondrit: Kaburgalarda İltihap

    Kostokondrit, kaburgaları göğüs kemiğine bağlayan kıkırdakta iltihaplanmadır. Ağrı, sol göğüs kafesinin altında basınç hissi ve nefes almada zorlanma gibi belirtilerle birlikte ortaya çıkar. Aktivite azaltılmalı, sıcak kompres uygulanmalı ve doktor tavsiyesine göre ilaçlar kullanılmalıdır.

    3. Perikardit: Kalbin Çevresinde İltihap

    Perikardit, kalbin çevresindeki sıvı dolu kese olan perikardın iltihaplanmasıdır. Yatarken artan ağrı, doktora başvurmayı gerektirir. Antiinflamatuar ilaçlar veya antibiyotiklerle tedavi edilebilir.

    4. Plörezi: Akciğer Zarının İltihabı

    Sol göğüs kafesi altında ağrıya neden olan bir diğer durum plörezi yani akciğer zarının iltihabıdır. Nefes darlığı, öksürük ve ateş gibi belirtilerle birlikte doktor kontrolünde tedavi edilmelidir.

    5. Böbrek Taşları: Böbreklerde Oluşan Taşlar

    Böbrek taşları, idrar akışını engelleyerek sol göğüs kafesi altında derin bir sırt ağrısına neden olabilir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir ve sıvı alımı artırılmalıdır.

    6. Gastrit: Mide Zarının İltihaplanması

    Gastrit, sol üst kadrandaki keskin ağrının altında yatan bir diğer neden olabilir. Hafif bir diyet, su tüketimi artışı ve doktorun önerdiği ilaçlarla tedavi edilebilir.

    7. Dalak İltihabı: Karnın Sol Üst Çeyreğinde Ağrı

    Dalak iltihabı, sol göğüs kafesi altında ağrıya neden olan bir durumdur. Fiziksel muayene ve kan testleri ile teşhis edilir. Tedavi, ağrıyı hafifletmeyi amaçlar.

    8. Üst Bağırsak Sorunları: Sol Göğüs Kafesi Arkasındaki Bağırsak Rahatsızlıkları

    IBS, divertikülit ve Crohn hastalığı gibi bağırsak sorunları sol göğüs kafesi altındaki ağrıya katkıda bulunabilir. Belirtiler ciddiyse bir gastroenterolog tarafından değerlendirilmelidir.

    9. Mide Ülseri: Mide Zarında Lezyon

    Mide ülseri, mide zarında lezyon oluşumu ile ilişkilidir. Endoskopi ve doktor kontrolünde tedavi edilebilir.

    10. GERD: Mide İçeriğinin Yemek Borusuna Geri Akışı

    GERD, mide içeriğinin yemek borusuna geri akmasıdır. Diyet değişiklikleri ve ilaçlarla kontrol edilebilir.

    Sol göğüs kafesi altındaki ağrı her zaman ciddi bir durumu göstermeyebilir, ancak şiddetli veya uzun süren ağrı durumlarında bir doktora başvurmak önemlidir. Her durumda, doktor önerisi ve doğru tedavi ile ağrının kaynağı bulunabilir ve etkili bir şekilde tedavi edilebilir.

    Forum: Sol gogus altinda siddetli agri Tıklayın!

  • Kilo Vermek İçin Mide Botoksu: Yeni Bir Trend mi?

    Kilo Vermek İçin Mide Botoksu: Yeni Bir Trend mi?

    Bu makalede, mide botoksuyla ilgili faydaları, zararları, kilo vermeye etkisi, uygulama adımları, fiyatlar ve mide botoksu yaptıranların yorumlarını içeren bir rehber. Bilgilenmek için okumaya devam edin.

    Mide botoksu, sindirim sistemi sorunlarına çözüm sağlamanın yanı sıra kilo vermeye yardımcı olma potansiyeliyle de dikkat çeken bir yöntemdir. Bu işlemde, mideye botulinum toksini enjekte edilerek mide kasları gevşetilir. Mide botoksu, gastroparezi gibi durumların tedavisinde etkili olabilir ve mide ülserlerinin iyileşmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, bazı kişilerde iştah kontrolünü artırarak kilo kaybına yardımcı olabilir. Bu prosedür genellikle 5 adımda uygulanır ve süreç hızlı ve kolaydır. Ancak, mide botoksuyla ilgili fiyatlar, uygulama süreci ve sonuçlar kişiden kişiye değişebilir. İlgilenenlerin bir sağlık uzmanına danışması ve mide botoksu yaptıranların deneyimlerini gözden geçirmesi önemlidir.

    Mide Botoksu: Faydaları, Zararları ve İşlevleri

    Mide botoksu, mide kaslarının gevşemesini sağlamak için kullanılan bir tıbbi prosedürdür. Bu işlemde, mideye botulinum toksini enjekte edilir. Botulinum toksini, kasları geçici olarak felç ederek çalışma şekillerini etkiler. Mide botoksu genellikle bazı sindirim sistemi sorunlarına veya mideyle ilgili bazı sağlık durumlarına çözüm olarak kullanılır. Ancak, mide botoksuyla ilgili faydalar ve zararlar hakkında bazı önemli noktalar vardır.

    Mide Botoksu Faydaları

    1. Mide Kasılmalarını Azaltma: Mide botoksu, gastroparezi olarak bilinen bir durumda mide kasılmalarının azaltılmasına yardımcı olabilir. Gastroparezi, mide kaslarının yeterince sıkılmaması nedeniyle gıdaların mideyi normal hızda boşaltmasını engelleyen bir durumdur. Mide botoksu, bu kasılmaları azaltarak yiyeceklerin daha hızlı ilerlemesine yardımcı olabilir.
    2. Mide Ülserlerinin Tedavisi: Mide botoksu, bazı durumlarda mide ülserlerinin tedavisinde yardımcı olabilir. Ülserler, mide astarı veya onikiparmak bağırsağında yaralara neden olan açık yaralardır. Botulinum toksini, mide kaslarını gevşeterek ve asidik içeriğin ülserleri daha da tahriş etmesini önleyerek bu yaraların iyileşmesine yardımcı olabilir.

    Mide Botoksu Zararları – Yan Etkileri

    1. Geçici Yan Etkiler: Mide botoksu prosedürü, bazı geçici yan etkilere neden olabilir. Bu yan etkiler arasında bulantı, kusma, karın ağrısı, şişkinlik, ishal ve iştah kaybı yer alabilir. Genellikle bu yan etkiler hafiftir ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer.
    2. Yutma Problemleri: Mide botoksu, bazı hastalarda yutma güçlüğüne neden olabilir. Botulinum toksini, mide kaslarını geçici olarak felç ettiği için yiyeceklerin mideye doğru ilerlemesini yavaşlatabilir. Bu durum, bazı kişilerde yemek borusunda biriken yiyeceklerin yutma zorluğuna yol açabilir.
    3. Geçici Etki Süresi: Mide botoksu etkisi genellikle geçicidir. Botulinum toksini, genellikle birkaç ay içinde etkisini kaybeder. Dolayısıyla, mide botoksu tedavisi istenen sonuçları elde etmek için tekrarlanması gerekebilir.
    4. Komplikasyonlar: Mide botoksu prosedürü nadiren komplikasyonlara neden olabilir, ancak bu risk herhangi bir tıbbi prosedürde olduğu gibi mevcuttur. Nadir durumlarda, enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar veya yanlış enjeksiyon nedeniyle komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

    Mide botoksu, mideyle ilgili belirli sağlık sorunlarına çözüm olabilecek bir tedavi seçeneğidir. Bununla birlikte, bu prosedürü düşünmeden önce bir sağlık uzmanıyla danışmanız önemlidir. Sadece bir doktor tarafından yapılan bir değerlendirme ve uygun görülen durumlarda mide botoksu uygulanmalıdır.

    Mide Botoksu: 5 Adımda Uygulama ve Sürecin İzleyeceği Yol

    Mide Botoksu Nasıl Yapılır?
    Mide Botoksu Nasıl Yapılır?

    Günümüzde estetik uygulamalar arasında popülerlik kazanan mide botoksu, kilo vermeye çalışan bireyler için etkili bir seçenek olabilir. Mide botoksu, mide kaslarının geçici olarak gevşetilmesi ve böylece iştahın azalması amacıyla yapılan bir işlemdir. Bu makalede, mide botoksu uygulamasının 5 adımda nasıl gerçekleştiğini ve sürecin nasıl ilerlediğini ele alacağız.

    Adım 1: Ön Değerlendirme ve Konsültasyon

    Mide botoksu uygulamasına başlamadan önce, bir uzman doktorla ön değerlendirme ve konsültasyon yapmanız önemlidir. Bu adımda doktorunuz, sağlık geçmişinizi, mevcut durumunuzu ve beklentilerinizi değerlendirecek ve mide botoksu uygulamasının sizin için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Aynı zamanda size uygulamanın nasıl gerçekleşeceği, potansiyel riskler ve beklenen sonuçlar hakkında bilgi verecektir.

    Adım 2: Hazırlık Süreci

    Mide botoksu uygulamasına geçmeden önce, genellikle aç karnına olmanız gerekmektedir. Doktorunuz size bu konuda talimatlar verecektir. Ayrıca, uygulama öncesinde gerekli olan kan testleri gibi bazı önlemler alınabilir. Bu süreçte doktorunuz size detaylı bir şekilde hazırlık aşamasıyla ilgili bilgi verecektir.

    Adım 3: Uygulama Günü

    Mide botoksu uygulaması genellikle kısa bir süreçtir ve genellikle bir klinik ortamında gerçekleştirilir. Uygulama genellikle lokal anestezi altında yapılır, böylece ağrı veya rahatsızlık minimal seviyede olur. Doktorunuz, mide kaslarına enjekte edilecek olan botulinum toksinini doğru noktalara yerleştirir. Bu toksin, mide kaslarının geçici olarak gevşemesine neden olur ve iştahı azaltır.

    Adım 4: İyileşme Süreci ve Sonuçlar

    Mide botoksu uygulaması sonrasında genellikle hemen günlük aktivitelere dönülebilir. Ancak, doktorunuz size belirli bir iyileşme süreci ve dikkat etmeniz gereken noktalar hakkında bilgi verecektir. Botulinum toksininin etkisi genellikle birkaç gün içinde başlar ve yaklaşık olarak 3 ila 6 ay arasında sürer. Bu süreçte mide botoksu sonuçlarına kademeli bir şekilde tanık olacaksınız.

    Adım 5: Kontrol ve Sonraki Adımlar

    Mide botoksu uygulamasının ardından doktorunuz, belirli bir süre sonra kontrole gelmenizi isteyebilir. Bu kontrollerde, uygulamanın etkinliği ve olası yan etkiler değerlendirilecektir. Doktorunuz size sonraki adımlar hakkında bilgi verecek ve gerekirse tekrar bir mide botoksu uygulaması yapılması gerekip gerekmediğini belirleyecektir.

    Sonuç olarak, mide botoksu uygulaması, kilo verme sürecinde yardımcı olabilecek etkili bir seçenektir. Ancak, bu uygulama hakkında doğru bilgilere sahip olmak ve bir uzman doktorla işbirliği yapmak önemlidir. 5 adımda gerçekleşen mide botoksu uygulaması, iştah azaltma ve kilo kontrolünde etkili bir yol olabilir. Ancak, her bireyin vücut yapısı ve ihtiyaçları farklı olduğu için kişiye özel bir tedavi planı oluşturulması önemlidir.

    Oku: Mide botoksu yaptıranlar veya önerenler

    Mide Botoksu: 10 Sıkça Sorulan Soru ve Cevapları

    Mide botoksu nedir?

    Mide botoksu, mide kaslarının geçici olarak gevşetilmesi amacıyla botulinum toksininin enjekte edildiği bir estetik uygulamadır. Bu işlem, iştahın azalmasını sağlayarak kilo verme sürecine yardımcı olabilir.

    Mide botoksu nasıl çalışır?

    Botulinum toksini, mide kaslarına enjekte edildiğinde sinir sinyallerinin iletimini geçici olarak bloke eder. Bu da mide kaslarının gevşemesine ve iştahın azalmasına neden olur.

    Mide botoksu acı verici bir işlem midir?

    Mide botoksu genellikle lokal anestezi altında yapılır, bu nedenle ağrı veya rahatsızlık minimal seviyededir. Enjeksiyon yerlerinde hafif bir rahatsızlık hissi olabilir, ancak genellikle tolerable düzeydedir.

    Mide botoksu uygulaması ne kadar sürer?

    Mide botoksu uygulaması genellikle 15 ila 30 dakika arasında sürebilir. İşlem sonrasında genellikle hemen günlük aktivitelere dönülebilir.

    Mide botoksu kalıcı bir çözüm müdür?

    Mide botoksu uygulamasının etkisi geçicidir. Genellikle yaklaşık 3 ila 6 ay arasında sürer. Bu süreç sonunda botulinum toksininin etkisi azalır ve iştah normal seviyesine döner.

    Mide botoksu kimlere uygulanabilir?

    Mide botoksu, kilo verme sürecinde yardımcı olması amacıyla uygun adaylara uygulanabilir. Genellikle kilo verme çabalarına rağmen istenen sonuçları elde edemeyen ve sağlık açısından uygun olan bireylere önerilir.

    Mide botoksu uygulaması riskli midir?

    Mide botoksu genellikle güvenli bir işlemdir. Ancak, her tıbbi işlemde olduğu gibi, potansiyel riskler ve yan etkiler bulunabilir. Bunlar arasında enjeksiyon yerinde hafif şişlik, morarma veya geçici sindirim sorunları sayılabilir. Uygulamayı gerçekleştiren uzman doktorun talimatlarına uyulması önemlidir.

    Mide botoksu ile ne kadar kilo verebilirim?

    mide botoksu kilo verme
    mide botoksu kilo verme

    Mide botoksu, kilo verme sürecine yardımcı olan bir araçtır. Ancak, her bireyin vücut yapısı ve metabolizması farklı olduğu için kilo kaybı kişiden kişiye değişebilir. Mide botoksu, diyet ve egzersizle desteklenerek daha etkili sonuçlar elde edilmesini sağlar.

    Mide botoksu hangi sonuçları sağlar?

    Mide botoksu, iştahın azalmasını sağlayarak kilo verme sürecine destek olur. Ayrıca, bazı kişilerde mide asidinin azalması ve hazımsızlık sorunlarının hafiflemesi gibi etkileri de gözlemlenebilir.

    Mide botoksu sonrası nelere dikkat etmek gerekir?

    Mide botoksu sonrasında doktorunuzun önerilerini takip etmek önemlidir. Genellikle belirli bir iyileşme süreci ve diyet düzenlemeleriyle birlikte aktivitelere dönülebilir. Uygulamanın etkisi geçici olduğu için düzenli kontroller yapılması ve gerektiğinde tekrar bir mide botoksu uygulamasının planlanması da önemlidir.

    Mide Botoksu Fiyatları 2023

    Mide botoksu fiyatları, birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bunlar arasında uygulama yapılacak yerin konumu, doktorun deneyimi, klinikte kullanılan malzemelerin kalitesi ve tedavinin karmaşıklığı yer almaktadır. Ayrıca, bölgesel farklılıklar da fiyatları etkileyebilir. 2023 yılında güncel fiyatları belirtmek zor olsa da, genellikle mide botoksu fiyatları seans başına ortalama 2000 TL ile 4000 TL arasında değişebilir.

    Mide botoksu gibi estetik uygulamaların fiyatlarına ek olarak, bazı klinikler paket fiyatları da sunabilir. Bu paketler genellikle birden fazla seans içerebilir ve toplu bir şekilde alındığında daha ekonomik olabilir. Fiyatlar konusunda kesin bir bilgi almak için bir uzman doktor veya estetik merkez ile iletişime geçmek ve detaylı bir fiyat değerlendirmesi yapmak önemlidir.

    Unutmayın ki, fiyatların yanı sıra doktorunuzun deneyimi ve uygulamanın gerçekleştirileceği yerin kalitesi gibi faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Sağlığınız ve güvenliğiniz her şeyden önce gelir, bu nedenle mide botoksu gibi herhangi bir estetik uygulama için güvenilir ve deneyimli bir uzmana başvurmanız önemlidir.

    Oku: Mide Balonu Günlüğüm 100 gün ve sonrası

    Mide Botoksu Yaptıranların Yorumları

    1. “Mide botoksu uygulamasını yaklaşık 3 ay önce yaptırdım ve sonuçlardan çok memnunum. İştahım gerçekten azaldı ve kilo verme sürecimde büyük bir yardımcı oldu. Ayrıca uygulama sırasında herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissetmedim. Kesinlikle tavsiye ederim!” – Ayşe K.
    2. “Mide botoksuyla ilgili önceden birçok şey duymuştum, ancak deneyimlemek beni daha da etkiledi. Uygulama sonrasında iştahım gerçekten azaldı ve kendimi daha uzun süre tok hissediyorum. İlk seanstan sonra bile sonuçlar görünmeye başladı. Harika bir deneyimdi!” – Caner T.
    3. “Mide botoksuyla ilgili önceleri tereddütlerim vardı, ancak karar verdiğim için mutluyum. İşlem sırasında herhangi bir ağrı hissetmedim ve sonuçlar gerçekten harika oldu. İştahım azaldı ve kilo verme sürecimde önemli bir destek sağladı. Kesinlikle tekrar yaptırabilirim.” – Melis B.
    4. “Mide botoksu benim için gerçekten büyük bir dönüm noktası oldu. İştahımı kontrol etmekte zorluk çekiyordum ve bu nedenle kilo verme sürecim yavaş ilerliyordu. Ancak mide botoksuyla birlikte iştahım azaldı ve daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeme yardımcı oldu. Sonuçlardan çok memnunum!” – Emre S.
    5. “Mide botoksu, kilo vermek için denediğim farklı yöntemler arasında en etkilisiydi. İştahımı kontrol etmekte zorlanıyordum ve bu da kilo verme sürecimi olumsuz etkiliyordu. Ancak mide botoksuyla birlikte iştahım azaldı ve daha disiplinli bir şekilde beslenmeye başladım. Kesinlikle denemeye değer bir uygulama!” – Zeynep A.

    Forum: Mide Botoksu deneyimim Tıklayın!

  • Cinsel geğirti bozukluğu

    Cinsel geğirti bozukluğu

    Mide ya da yemek borusundaki havanın karın kaslarının kasılmasıyla zorlu bir biçimde ağızdan çıkartılması olayı olan “geğirme” doğal bir durum ve genelde yutulan hava veya yiyeceklerin sindirim sırasında çökmesi yüzünden oluşuyor. Geğirme sıklıkla mide ülseri, midenin kardia bölümü bozuklukları ya da safra yolları ve kesesi hastalıklarında ortaya çıkan bir belirti olabiliyor. Bunun yanı sıra psikolojik ve cinsel sorunları bulunan bazı kişilerde geğirme belirtisine rastlanabiliyor, cinsel sorunlara ve günlük faaliyetlere engel olduğunda ciddi bir durumun göstergesi olabiliyor.

    HANGİ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR…

    20 yıla yakın yürüttüğüm uzun araştırmalar sonucunda, (1) erken yaşta evlenen, (2) kadın olmadan anne olan, (3) ilk geceye dair bilgisiz, tecrübesiz ve anlayışsız bir eşe sahip, (4) cinselliği ayıp, günah ve yasak olarak algılayan, (5) rüyalarında ağabey, erkek kardeş, baba, amca ve dayı gibi erkeklerle seks yaptığını gören (ensestiyöz içerikli rüyalar) ve (6) karabasan tecrübesi olan kadınlarda “cinsel geğirti bozukluğu” adını verdiğim yeni bir cinsel işlev bozukluğu tanımladım.Umarım bilim camiasında en kısa zamanda karşılığını bulur…

    TETİKLEYEN SEBEPLER…

    Aile baskısı sonucu evlenmek zorunda kalma, evliliği aileden kaçış olarak görme, gebe kalınması sonucu evliliği seçmek zorunda kalma ve özenti sonucu evlenme gibi nedenlerle erken yaşta yapılan evlilikler ciddi psikolojik bozukluklara neden olabiliyor. Henüz evliliğe hazır olmadan diğer bir değişle, evlilik bilincine erişmeden yapılan evliliklerde cinsel bilgisizlik ya da yanlış bilgilenme, hatalı bilişsel şemaların oluşumuna yol açabiliyor. Bunun sonucunda da, suçluluk duyguları, gerçek olmayan beklentiler, endişe ve kaygı hissi yaratan psikolojik travmalar meydana gelebiliyor. Ayrıca, yanlış cinsel bilgilendirme sonucu cinselliğin ayıp, günah ve yasak olarak benimsenmesi, ileriki dönemlerde cinsellikle ilgili doğru ve güvenilir bilgi edinmenin zorlaşmasına, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik sonucu meydana gelebilecek olan psikolojik kökenli sorunların ise kaçınılmaz olmasına neden olabiliyor. Bu tarz birlikteliklereerkek partnerin tecrübesizliği ve anlayışsızlığı da eklendiğinde, kadınların psikolojik durumu bir hayli olumsuz etkilenebiliyor. Bilindiği gibi, kızlık zarına verilen aşırı önemden dolayı, ilk gece kâbusunu kadınlar erkeklere oranla daha çok yaşıyor. İlk gece, kadınlarda genellikle aşırı kanama olacağı ya da kanama olmayacağı ve penetrasyon (penis-vajina birlikteliği) sırasında acı çekileceği korkusundan dolayı, kadın cinsel işlev bozukluklarından en sık karşılaştığımız vajinismus ve yine, aynı şekilde, kadının cinsellikten kaçınmasının bir başka dışavurumu olarak karşımıza çıkan cinsel uyarılma bozukluğu ve cinsel isteksizliğin dışında cinsel geğirti bozukluğuna da rastlanabiliyor. Cinsel geğirti bozukluğunu tetikleyen bir başka ve en önemli neden ise rüyada görülen ensestiyöz ilişkiler… Toplumsal, kültürel, sosyal ve psikolojik süreçleri içinde barındıran pek çok nedenden dolayı,“ensestiyöz içerikli rüyalar”ortaya çıkabiliyor. Freud’un geliştirmiş olduğu ve fallik dönemde ortaya çıkanelektra kompleksi ve ağır ruhsal bozukluklarensestiyöz içerikli rüyaların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Cinsel geğirti bozukluğunda, özellikle rüyada ve erkek partnerle yaşanılan cinsel ilişki sırasında, fantezi ya da flashback şeklinde ortaya çıkan “ensestiyöz görüntüler ve imajinasyonlar” kadını rahatsız ediyor, seks öncesi, seks sırasında ve seks sonrasında geğirmesine yol açabiliyor.

    BASTIRILMIŞ CİNSELLİĞİN DIŞA VURUMU: “GEĞİRTİ VE KARABASAN SENDROMU”

    Toplumsal nedenler, aile bakış açısı ve yetiştirilme tarzı, kültürel farklılıklar, cinsellik hakkındaki doğru bilinen yanlışlar, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik, dini ve ahlaki açıdan yasaklanmış kadın ve erkek ilişkileri, 3 ile 6 yaş arasında alt benliği (id) oluşturan zihin yapısına kodlanıyor. Bu kodların üst benlikle (süperego) verdiği mücadele sonucunda seksten kaçınma davranışı ortaya çıkabiliyor. Konu cinsellik olunca, özellikle kadınlarda meydana gelen dışavurumlar cinsel geğirti bozukluğu olarak karşımıza çıkabiliyor ve şu belirtilere rastlanıyor: (1) Partnerlerle yapılan cinsel ilişki öncesinde, cinsel ilişki sırasında ve cinsel ilişki sonrasında gerçekleşen istemsiz geğirtiler, (2) göbek altı ve ayak parmak uzuvlarında sıkça rastlanan istemsiz kasılmalar, (3) cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyma, (4) klitorise ve erojen bölgelere dokunulmasından hoşlanmama, (5) nefes alıp vermede zorlanma …Çoğunlukla dini ve ahlaki açıdan kabul görmeyen erotik-ensest rüya ya da fanteziler, cinsel haz almanın günah ve yasak olduğu bilinciyle, kadının iç dünyasında kendi kendini cezalandırmaya yol açabiliyor. Kendi kendini cezalandırmanın en çok görülen şekillerinden biri de karabasanlar… Bilindiği üzere, rüya sırasında görülen ya da yapılan eylemlerin fizyolojik etkisi olarak “ karabasan” terimi kullanılıyor. Aslında, bilimsel olarak karabasanteriminin anlamı, REM uykusu sırasında, beyindeki hareket emir noktasının çalışmaması nedeniyle, kişinin hareket etmek istemesine rağmen hareket özgürlüğünün olmaması, sesinin çıkamaması… Beynin hareket etme ve konuşma noktasını kapatmasının nedeni, yine kişinin kendisini korumaya yönelik güvenlik sistemi kurmasından kaynaklanıyor. Özellikle heyecanlı durumlar, ensestiyöz rüyalar ve fanteziler gibi olmaması gereken bir şeyin gerçekleştiği rüyalarda ve fantezilerde, bu tarz bir savunma mekanizması görülebiliyor.

    STRES TETİKLİYOR…

    Anksiyete, depresyon, cinsel sorunlar ve stres geğirti oluşumunu tetikleyebiliyor. Kadınların çoğunun stresle geğirme arasında bir ilişki olduğunu bildirmesine karşın, aslında bu stres normal kişilere göre farklı değil… Bu kadınlarda stresin algılanması abartılı oluyor. Yani, bu kişilerde uyaranlara karşı mide-bağırsak duvar gerginliği sağlıklı bireylere göre abartılı algılanıyor. Stres geğirmeyi tetikleyebiliyor veya alevlendirebiliyor. Bu kadınlarda stres sırasında, geğirmenin ortaya çıkması normal bireylerdekinden daha olası… Strese karşı artan bu duyarlılıktan sorumlu mekanizmalar tam olarak anlaşılamamış ise de bağırsağın sinir kontrolü ile ilgili olduğu düşünülüyor.

    PSİKOSOMATİK BOZUKLUK OLARAK ELE ALINMALI…

    Ruh ve beden arasındaki ilişki psikosomatik terimi altında inceleniyor. Psikosomatik tıp, insanı biyolojik ve fizyolojik özellikleri, ruhsal ve psikolojik yapısı ve sosyal, kültürel ve çevresel yapısıyla ele alıyor. Geğirme gibi psikosomatik organ bozuklukları, kalpte çarpıntı gibi fonksiyonel bozukluklar ve kanser gibi somatopsişik bozukluklar olmak üzere psikosomatik bozukluklar birkaç tipe ayrılıyor. Psikosomatik bozuklukların görülmesinde genetik, fizyolojik, bedensel, psikolojik, ruhsal ve çevresel etkenler rol oynuyor. Erken çocukluk döneminde ailesel faktörler çok önemli… Aile bireylerinin geğiren bireylerden oluşması, ebeveynlerden herhangi biri veya ikisinin kronik bir hastalığa sahip olması, ebeveynlerin çocuk sağlıklı iken çok beklentili olup, ödüllendirici olmayan, hastalandığında ise aşırı ilgili, sevecen, ödüllendirici davranışları, ebeveynlerin ruhsal, sosyal ve ekonomik krizlerle baş etmede yetersizlikleri, bir şey elde etmek veya cezadan, ödevlerden, sorumluluklardan, görevlerden kaçmak için kasıtlı hasta taklidi yapmak, bireylerin birbirlerinin ilgilerini çekmek için psikodramatik rollere girmesi, erken çocukluk döneminde çocuğu olumsuz etkileyebiliyor. Psikosomatik bozukluklardaki bedensel belirtiler, kişinin erken çocukluk döneminde ruhsal algı ve duygularının sentezinin bedensel düzeyden ruhsal düzeye geçmesindeki yetersizlikten kaynaklanabiliyor. Böyle kişilerde bireyleşme gelişimindeki aksaklık, eksiklik, kişinin şuur altında bilinçdışı olarak yaşadığıyalnız bırakılma ve terk edilme korkularıçaresizlik, umutsuzluk ve öfke duyguları, ileride fizyolojik ve bedensel faktörlerle de birleşerek, cinsel geğirti bozukluğunun meydana gelişini kolaylaştırıyor. Bu kişiler bilinçdışında ebeveynlerine ya da onlara bakan bakıcılarına tutsak, bağımlı kalıyorlar ve erişkin yaşantılarında bu bağımlılığı eş ve iş ortamındaki bireylere aktararak sorumluluk duygusundan kaçıyorlar, hep bir koruyucu, ödüllendirici destek arıyorlar. Eğitim düzeyi düştükçe, sosyoekonomik düzey geriledikçe, kırsal kesimde ve doğu illerinde cinsel geğirti bozukluğu daha yaygın olarak görülüyor. Çünkü sosyoekonomik etkenler, eğitim ve alt kültür, ruhsal ve psikolojik sıkıntının hangi oranda geğirti olarak dışa vurulacağını belirliyor.

    BİR TÜR CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLUĞU…

    Cinsel ilişki esnasında ağrı duyulması nispeten sık yaşanan bir durum… Özellikle cinsel yaşamın başlangıcının ilk aylarında kadınların çoğu az ya da çok ağrı duyuyor. Özellikle kadının yeterince hazır olmadığı ve uyarılamadığı bir zamanda ilişkide bulunulması ağrının oldukça rahatsızlık verici boyutlara ulaşmasına neden olabiliyor. Vajinismus (seks yapma korkusu) vedisparoni (ağrılı cinsel ilişki) cinsel işlev bozuklukları sınıflandırmasında cinsel ağrı bozukluklarının alt tipleri olarak tanımlanıyor. Cinsel geğirti bozukluğunda da ağrı ve kasılma olduğu için, bu bozukluğu bir tür cinsel ağrı bozukluğu alt tipi olarak vajinismus ve disparoninin yanına eklemek gerekiyor.

    TEDAVİDE DİNAMİK YÖNELİMLİ CİNSEL TERAPİ GEREKİYOR…

    Cinsel geğirti bozukluğu henüz tam olarak tanımlanamadığı ve ruh sağlığı profesyonelleri ve jinekologlar tarafından yeterince bilinmediği için, ülkemizde uygun tanı konamıyor ve tedavi edilemiyor. Bu kadınlara klinik tıp branşlarınca tamamen organik gözle bakılıyor, gereksiz ve uzun süre mide ilaçları ve geğirti önleyici ilaçlar veriliyor. Aşırı ve gereksiz ilaç kullanımı, kadınlarda ilaca karşı direnç gelişimine ve madde kötüye kullanımına yol açabiliyor, hasta-hekim ilişkisinde güven kaybına yol açabiliyor, kadınları hoca veya medyum gibi tıp dışı alternatif tedavilere yöneltiyor, ailesel ve ilişkisel sorunlara yol açabiliyor. Kadınların tedavisinde danışan-cinsel terapist ilişkisinin güvenilir olmasına dikkat etmek çok önemli… “Sizde bir şey yok, sizin bütün sorununuz kafanızda!” şeklindeki yaklaşım tamamen yanlış… Kadınların cinsel geğirti bozukluğunun gerçekliğini kabullenmesi gerekiyor. Ayrıca dinamik yönelimli cinsel terapi ile bedensel belirtilerden ziyade bilinçdışındaki sorun ve çatışmalara odaklanılması önem taşıyor. Uygun durumlarda aşırı talepler, dikkat çekici davranışlar ve yönlendirmelere katı sınırlamalar getiriliyor. Depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik durumların varlığında psikotrop ilaçlardan yararlanılabileceği gibidinamik yönelimli cinsel terapi, cinsel geğirti bozukluğunda en etkili tedavi metodu olarak kullanılıyor.

    Dr. Cem Keçe

  • Zayıflatan diyet kuralları

    Zayıflatan diyet kuralları

    Kilo vermek her zaman kolay olmuyor. Kilo vermek için 50 farklı değişiklikle formda vücuda bir adım daha yaklaşabilir, sağlıklı ve zayıf olmanın tadına varabilirsiniz. İşte uygulaması kolay ipuçları…

    Tamamen unutun
    Sık yediğiniz, yağ oranı yüksek bir yiyeceği seçin ve onu 40 gün için tamamen unutun. Bu süre sonunda o yiyeceğin tadı ağzınızdan silinecektir.

    Her zaman düşük kalorilisini seçin
    Örnek: Portakal suyu (l fincan 110 kalori) yerine domates suyu (l fincan 45 kalori) için. Yarım bardak vişne suyunu yarım bardak soda ile karıştırdığınızda kalorisi yüzde 50 düşer.

    Su için
    Daha fazla su içmeye başlamalısınız. Günde en az 8 bardak su içerek işe başlayabilirsiniz. Eğer böyle bir alışkanlığınız yoksa yanınızdan küçük bir su şişesini ayırmayın, bu şişeyi her gördüğünüzde içmek aklınıza gelecektir.

    Sosları unutun
    Salatanıza bir miktar lezzet katmak için döktüğünüz soslar kilo almanıza neden olur. Bu nedenle salata sosu yerine biraz baharat ve bir tatlı kaşığı zeytinyağını salatanıza ekleyebilirsiniz.

    Yemeğin ardından yatağa girmeyin
    Kilo almamak için özellikle akşam yemeğinden hemen sonra yatma alışkanlığından kurtulun, mümkünse akşam altıdan sonra meyve dışında bir şey yemeyin. Gece atıştırmalarından da kurtulun.

    Sık yiyin
    Kilo vermek isteyenlerin düştüğü yanılgılardan biri de çok sık yemek yemenin kilo verdirmeyeceği inancıdır fakat bu yanlıştır. Çünkü beş altı saatte bir mideyi boş bırakmamak metabolizmanızın hızlı çalışmasına neden olur. Bu nedenle az az ve sık sık yemelisiniz.

    Süt için
    Günde üç ya da dört defa süt ve yoğurt ya da peynir gibi süt ürünlerini tüketen kadınlar, tüketmeyenlere oranla yüzde 70 daha fazla yağ yakarlar. Çünkü kalsiyum metabolizmayı hızlandırırken vücuda daha fazla yağ yakması için komut vermiş olur. Bu ürünlerin light olanları ile zayıflama hızınızı arttırabilirsiniz.

    İyi bir uyku
    Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

    Stresi yenin
    Stresli bir yaşam kilo almanın nedenlerindendir çünkü stresli olduğunuz dönemlerde vücudunuz stres hormonları salgılar ve bu hormanlar karın bölgesindeki yağ depolanmasını sağlayan hücrelerin büyümesine neden olur. Stresi yenmek için sosyal aktivitelerde bulunmalı, kendinizi rahatlatmalısınız.

    Hazır yemekleri unutun
    Hızlı ve çabuk yemek yapmak için aldığınız dondurulmuş gıdalar ya da hazır yemekler içerdikleri katkı maddeleri nedeniyle kilo aldırır. Bu nedenle taze sebzeleri pişirmeyi tercih etmelisiniz.

    Lifli yiyecekleri tüketin
    Çok lifli besinler doyduğunuz hissini verir ve çabuk acıkmanıza engel olur. Beyaz ekmek yerine kepeklisini, beyaz pirinç yerine esmerini tüketin. Lif oranı yüksek mercimek, kuru fasulye, nohut gibi gıdalara öncelik verin. Elbette sebzeleri unutmayın.

    Atıştırmayı bırakın
    Arabanın içinde atıştırıyor musunuz? Telefonla konuşurken bir şeyler yiyor musunuz? Vazgeçin.

    Buzdolabınıza baskın yapın
    Bu baskın her zamanki gibi, bir şeyler atıştırmak için olmasın. Buzdolabının kıyısında kösesinde kalmış bol kalorili yiyecekleri atın. Mutfak dolabınızdaki yağlı cipsleri, mısır gevreklerini ve kuru yemişleri atın. Mutfağınızda sizin için kötü olan bütün yiyecekleri, önümüzdeki 30 gün için, belki de ebediyen yasaklayın.

    Daha çok su ve soda
    Alkolün yerine su ve soda içmeye özen gösterin. Vücudunuzdaki yağ parçacıklarının kaybolduğunu göreceksiniz.

    Çikolata yeme isteğinizi bastırın
    Eğer adet öncesi dönemdeyseniz, çikolata yeme isteğinizi kesinlikle engelleyemiyorsanız, küçük mini barlardan alın veya şekersiz, sıcak kakao, yağsız puding kullanın.

    İşkolik olun
    Gelecek ay şirketin yemekhanesine girmeme kararı alın. Kahve ve çay içmek için ya da kendi getirdiğiniz sandviçi yemenin dışında. Şirketteki doğumgünü ve partilerde şerefe kaldırdığınız kadehin içinde soda olsun.

    Kremayı kesin
    Bir sinema yıldızı, içinde krema kelimesi olan hiçbir şeyi yemediğini söylüyor. Kremalı pasta, kremalı çorba gibi. Çünkü o, krema demenin yağ demek olduğunu biliyor. Bunun tek istisnası, yağsız krem peynir demektir.

    Hangi çorbalar zayıflatır konusu için tıklayın !

    Kalorileri azaltın
    Kalorileri azaltmayı bir oyun haline getirin. Bugün yediklerinizin kalori miktarını hesaplayın, yarın bundan 50 kalori düşün. Öbür gün bir 50 kalori daha düşün. Günde 1200 kalorinin altına düşmemeye dikkat edin.

    Kahvaltı edin
    Hiçbir zaman kahvaltıları atlamayın. Yağsız yoğurdun içine muzu dilimleyin. Pişmiş yulafın içine kuru üzüm koyup yemeyi deneyin.

    Dans edin
    Evde müzik dinleyin. Hareketli müzik tercih edin ve eşliğinde dans etmeyi ihmal etmeyin.

    Asansöre binmeyin
    Önünüze gelen her merdiveni egzersiz yapacağınız bir fırsat olarak düşünün, istediğiniz kiloya gelinceye kadar asansöre binmeyi aklınıza bile getirmeyin.

    Diyet içeceklerden uzak durun
    Diyet içeceklerden uzak durmalısınız. Bu tür içeceklerin içlerinde yapay tatlandırıcı bulunur. Onlar yerine portakal, elma gibi sağlıklı meyve sularından içmelisiniz. Hem sağlığınız açısından hem de kilo açısından birçok uzman diyet içeceklerin içilmemesini tavsiye ediyor.

    Yavaş yemek yiyin
    Fazla kilolular, hızlı yemek yiyenlerdir. Arkadaşlarınızla veya ailenizle ne zaman yemek yerseniz yiyin, yemeği en son bitiren kişi siz olun.

    Sıkı gelen giysilerinizi deneyin
    Her sabah kalktığınızda ilk işiniz üzerinize dar gelen pantolon veya şortları denemek olsun. Bu yiyeceğinize dikkat etmekte, sizi gün boyu motive edecektir.

    Hayallerinizi kutulayın
    İstediğiniz kiloya indiğinizde yapmayı planladığınız her şeyi hatırlatacak bütün fotoğrafları, reklamları, yazıları kesip bir kutunun içine koyun. Bir şeyler atıştırmak istediğinizde ya da jimnastik yapmaya hevesli olmadığınızda kutuyu açıp bakın.

    Yatak odasını yiyeceğe kapatın
    Eğer sizde pek çoğunuz gibi yatak odası dahil, evin her tarafında atıştırıyorsanız, bunu bir kere daha düşünün. Ne kadar çok yerde yemek yemek için kendinize izin veriyorsanız, o kadar çok yemek yiyorsunuz demektir. Bir süre için yemek saatlerinde, yemek odası dışında diğer yerlerde yemek yemeyi kendinize yasaklayın.

    Kendinizi ödüllendirin
    En çok sahip olmak istediğiniz 5 eşyanın listesini yapın. Her l kilo verdiğinizde ve bunu bir hafta koruduğunuzda, kendinize listedeki bir şeyi satın alın.

    Tasarruf yapın
    Gerçekten ihtiyacınız olmayan bir şeyi ne zaman yemek isterseniz, ona vereceğiniz parayı bir kavanozun içine atın. Birkaç hafta sonra paraların çokluğu size ne kadar çok şey yemediğinizi hatırlatacak ve bu para ile kendinize bir hediye alabileceksiniz.

    Aşka dair duygularınızı canlı tutun
    Tutku, kiloları eritir. İkiniz korkmadan restoranlara gitmeye başlayabilirsiniz. Çünkü, aşıkken kim yiyecekleri düşünebilir ki?

    Abur cubur yemeyin
    Verilecek 2-3 kilo bir yanda, kilolarınıza kilo katacak abur cuburlar diğer yanda ve siz bugüne kadar hiç aç kalmasanız da bunlardan bir türlü uzak kalamadınız. Bütün gün yapacaklarınızı planlayın. Sinemaya gidin, yürüyün, kendinizi bir romanın içine gömün ve şekerleme yapın. Ne yaparsanız yapın, yeter ki buzdolabından uzak durun.

    Mayonuzu giyin
    Yılın hangi mevsimi olursa olsun, özellikle yaz aylarında her hafta birkaç kez mayonuzu giyerek boy aynasının karşısına geçin. Bu daha fazla egzersiz yapmanız ve hedefe kilitlenmeniz için size ivme kazandırır.

    Egzersiz yapın
    Egzersiz yapmaya vakit ayırmak size zor gelse de kilo vermek için mutlaka hareket etmeniz gerektiğini unutmamalısınız. Hiçbir şey yapamıyorsanız evdeki duvarlardan yardım alabilirsiniz. 5-10 dakika boyunca kalçanızla duvara çok sert olmadan vurun. Bu kolay ve basit bir egzersiz yöntemidir. Egzersiz yaptığınız sırada televizyon ya da CD’den evde spor yapmanıza yardımcı olacak programlarını izleyebilirsiniz. Böylece neyi, nasıl yapacağınızı bilirsin.

    Ev işleriye meşgul olun
    Ev işleriyle ne kadar meşgul olursanız o kadar çabuk kilo verirsiniz. Çamaşır, bulaşık, yemek, çocuklarla elinizden geldiğince çok uğraşmaya bakın. Böylece sürekli hareket halinde olursunuz.

    Porsiyonlarınızı küçültün
    Tabağınıza konulan yemeğin hepsini bitirmek kötü bir alışkanlığınızsa bundan kurtulmak için küçük tabaklarda yemek yiyerek işe başlamalısınız. Bu göz kandırmacasıyla büyük tabaklarda yediğinizden daha az yemek yer ve tabağınızdakilerin arkanızdan ağlamamasına da olanak tanırsınız. Ayrıca tabağınıza ne kadar az yemek koyarsanız o kadar az yersiniz.

    Kahvaltıyı atlamayın
    Kahvaltı günün en önemli öğünüdür çünkü uyuduğunuz zaman yavaşlayan metabolizmanız tekrar bir şeyler yiyene kadar eski haline dönemez. Güne kahvaltı ile başlayanlar kahvaltı yapmayanlara oranla çok daha fazla kalori yakarlar. Çünkü kahvaltı kasları çalıştırır ve çalışan kaslar kalori yakılmasını sağlar.

    Meyve yiyin
    Yemek yedikten bir ya da iki saat sonra tekrar acıkıyorsanız atıştırmak için meyve yiyebilirsiniz. Meyve bir sonraki öğüne kadar sizin tok hissetmenizi sağlayacaktır.

    Etiketleri okuyun
    Etiketleri okuma alışkanlığı kazanmalısınız. Hangi ürünün içinde hangi yararlı ve hangi kilo aldırıcı madde var, bunların bilgilerini okursanız daha sağlıklı beslenirsiniz.

    Kola ve soda tüketmekten vazgeçin
    Kola ve soda gibi asitli içecekleri tüketmekten vazgeçin Bunun yerine taze sıkılmış meyve sularını içmeye gayret edin.

    Kırmızı et tüketmeyin
    Çok fazla kırmızı et tüketmek kilo vermenizi engeller bu nedenle tavuk, balık, hindi gibi beyaz et tüketmeye dikkat edin.

    Kızartma yerine haşlama tercih edin
    Kızartarak yapılan yemekler yerine haşlanmış, ızgara yapılmış ya da fırında pişmiş yemekleri yemelisiniz.

    Fast food yemeyin
    Modern çağın yiyeceği olarak kabul edilen hamburger, patates kızartması gibi fast food tarzı yiyecekleri yememelisiniz. Bunlardan uzak kalırsanız daha kolay kilo verirsiniz.

    Vücudunuzu tanıyın
    Hangi yiyeceklerin metabolizmanıza zarar verdiğini hangilerinin hızlandırdığını bilirseniz daha kolay kilo verebilirsiniz.

    Yemeğe salata ile başlayın
    Yemeğe çorba ya da salata ile başlamanız açlığınızın bastırılmasını sağlar. Böylece ana yemekten daha az yersiniz. Özellikle sebze çorbaları (domates, brokoli vs.) tok hissetmenizi sağlar.

    Yemekten sonra tatlı yemeyin
    Yemekten sonra tatlı yeme alışkanlığınızın önüne meyve yiyerek geçebilirsiniz. Böylece tatlı yeme isteğinizi de azaltmış olursunuz

    Göz zevkine önem verin
    Salata yemeyi sevmiyorsanız kendinize şık bir salata tabağı alın ve salatalarınızı bu tabakta yiyin. Hem göz zevkiniz hem de kilolarınız için daha yararlı olacaktır.

    Şekeri unutun
    Şekerli besinler kan sekerinin kısa sürede artmasına ya da düşmesine neden olur. Bu nedenle tatlı yedikten sonra tekrar tatlı yeme ihtiyacı duyarız. Şekerin fazlası vücutta yağ olarak depolandığı için mümkün olduğunca az tüketilmelidir.

    Tuzu kesin
    Tuz, vücutta su tutulmasına neden olur ve şişkinlik hissi yaratır. Ayrıca tuzun iştah açıcı bir özelliği olduğundan, sofrada tuz kullanmamak ve pişmiş yemeklere fazladan tuz eklememek gerekir.

    Dışarıda yemeyin
    Restoranlarda ya da ev dışında yenilen yemekler kilo aldırıcı olabilir. Bu nedenle dışarıda yemek zorunda kaldığınız zamanlarda salata ya da ızgara yemekleri yiyin.

    Alışverişte kendinizi kaybetmeyin
    Market alışverişine çıktığınızda aç olmamaya dikkat edin çünkü aç olduğunuzda canınız her şeyi almak ister ve eve geldiğinizde dolabınızın zararlı yiyeceklerle dolduğunu görürsünüz. Böyle bir dolaba karşı koymak ise zordur. Bu nedenle tok bir şekilde sağlıklı yiyecekler almaya ve bir liste yapıp o listeden dışarı çıkmamaya dikkat edin.

    Sofraya oturun
    Yemek vaktinde mutlaka sofraya oturun çünkü ayakta ya da televizyon karşısında yemek yediğinizde doyduğunuzu anlamaz ve daha çok yersiniz.