Etiket: mide

  • Mide Ağrısı İçin İlaç Gibi Gelecek 10 Öneri

    Mide Ağrısı İçin İlaç Gibi Gelecek 10 Öneri

    Mide ağrısı mı çekiyorsun? İlaçlara başvurmadan önce mide ağrısı için bu 10 doğal yöntemi dene! Hazımsızlık, gaz ve şişkinlik için evde çözümler!

    Hızlı yaşamın ve düzensiz beslenmenin gölgesinde, mide problemleri her geçen gün daha da yaygınlaşıyor. Hazımsızlık, şişkinlik ve mide rahatsızlıkları kabusa dönüşüyorsa, bu yazıda size bir rehber hazırladık. Mide sağlığınızı korumanın ve rahat bir mideye kavuşmanın ipuçlarını keşfedin!

    Mide, sindirim sisteminin başlangıcı ve yaşamın temelidir. Sindirim sisteminin orkestra şefi gibi görev yapan mide, besinleri işleme ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinleri emme görevini üstlenir. Peki, bu orkestra şefinin armoni içinde çalışmasını ve bize keyifli bir sindirim deneyimi yaşatmasını nasıl sağlayabiliriz? Bu yazıda, mide ağrısı için yapabileceğiniz basit ama etkili yöntemleri keşfedeceksiniz. Hazımsızlığa veda edip, rahat bir mideye kavuşmak için okumaya devam edin!

    Mide Ağrısı İçin İlaç Gibi Gelecek 10 Öneri

    Mide sağlığı son dönemde giderek önem kazanan bir konu. Özellikle hızlı yaşam temposu ve düzensiz beslenme alışkanlıkları, çok sayıda insanda hazımsızlık ve mide rahatsızlıklarına yol açıyor.

    Peki mide sağlığımızı korumak için nelere dikkat etmeliyiz? İlk olarak, gaz yapan yiyeceklerden uzak durmalıyız. Baklagiller, bazı sebzeler ve meyveler midede şişkinliğe neden olabiliyor. Aynı şekilde, yiyecekleri çok hızlı bir şekilde yutmak, sakız çiğnemek gibi alışkanlıklar da gaz sıkışmasına yol açabilir.

    Bunun yanı sıra, kilo vermek için uygulanan şok diyetler de mideye oldukça zararlıdır. Sağlıklı bir şekilde kilo vermenin yolu, düzenli ve dengeli beslenmeden geçiyor.

    Mide Ağrısı İçin öneriler
    Mide Ağrısı İçin öneriler

    Mide dostu besinlere öncelik vermek de son derece önemli. Lahana, elma sirkesi, ıspanak, zeytinyağı ve muz mideyi rahatlatan yiyeceklerin başında geliyor. Aynı şekilde meyankökü gibi bitki çayları da fayda sağlıyor.

    Son olarak, yemeğe ayırdığımız zamanı artırmak, iyice çiğnemek, gece geç saatlerde ağır yemek yememek gibi basit önlemler bile mide sağlığı için büyük önem taşıyor.

    Umarım bu konuda farkındalık yaratan bu yazı, siz değerli okuyucularımız için faydalı olmuştur. Sağlıklı günler dilerim!

    Üst Mide Ağrısı: 11 Olası Neden ve Çözümleri

  • Mide Yanmasına Bitkisel Çözümler

    Mide Yanmasına Bitkisel Çözümler

    Mide yanması yemekten önce, yemek esnasında veya yemekten iki üç saat sonra hissedilir. Besinler, sindirim fonksiyonunun bir gereği olarak midede ilk değişikliklere uğrayarak bağırsaklara gönderilmek amacıyla hazırlanıyor.

    Mide bu fonksiyonunu yaparken iç yüzeyini kaplayan zarın alt kısmındaki salgı hücrelerini, besinlerin olması gereken değişimini sağlamak için uyarıyor. Bu esnada meydana gelen bir dengesizlik, çok fazla asit ortamına ve midenin kendini koruyamamasına neden olarak yanma hissine sebep oluyor.

    Mide Yanması Olan Kişiler Ne Kadar Yemek Yemelidir?

    Sofradan tıkabasa doymadan kalkın. Mide boş bir torba olduğu için yemek yerken çiğnediğimiz besinler buraya ulaştıkça mide sürekli genişler. Eğer kemerinizi çok sıkmışsanız yanma hissi duymanız çok doğal. İçi dolu bir plastik torbayı düşünün.

    Tam ortasından bir ipi kemer gibi sıkıca bağlayın. Torba sağa ya da sola çekecek ya da aşağıya doğru sarkacaktır. Mide de aynı böyle… Bu nedenle ölçülü miktarda yemek yiyin.

    Ayaküstü değil de sofrada oturarak acele etmeden yiyin. Acele yemek mide çalışmasına zarar veriyor. Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün.

    Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur. Lokmaları uzun uzun çiğneyin. Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar. Hamilelikte Mide Yanması Nasıl Geçer? Tıklayın !

    mide yanmasına bitkisel çözüm
    mide yanmasına bitkisel çözüm

    Mide Yanmasında Uyku Düzeni Nasıl Olmalıdır?

    Akşam öğününden hemen sonra damak kaçamakları yapmayın. Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur. Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı. Yani yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın. Gece yatarken sağ yana dönerek yatmayın.

    Besinin mideye girişi sağ taraftan gerçekleştiği için yedikleriniz yeterince hazmedilemeyip mide borusunda yanma hissi oluşabilir. Yemek yedikten sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin. Aksi takdirde mide işlevini gerektiği gibi yapamaz. Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir.

    Bu nedenle yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin. Sigaradan uzak durun. Yemekten sonra uzanmayın. Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir. Mide Yanması, Ekşimesi Nasıl Geçer? Tıklayın !

    Mide Yanmasında Uzak Durulması Gereken Yiyecekler Ve İçecekler

    Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve yağlı yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın. Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin. Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein nedeniyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor.

    Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli. Kafeinli içecekler mide için çok zararlı. Kahve, çay ve kola gibi içecekler hassas mideyi yorar. Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden yapamıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin.

    Gazozlu içecekleri ve asitli meyve sularını az için. Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun. Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin. Ilınmasını bekleyin. Alkol midedeki yanma hissini artırır, alkolden uzak durun. Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir.

    Mide Yanmasına Bitkisel Çözümler

    mide yanmasına ne iyi gelir
    mide yanmasına ne iyi gelir

    Karnabahar

    Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sorunları giderebilir. İçeriğinde bulunan gefarnato maddesi ülser ilacının hammadesi olarak kullanılıyor.

    Patates

    Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Su, havuç suyu veya kereviz suyuyla karıştırarak için.

    Elma sirkesi

    Salatalarda elma sirkesi kullanabilirsiniz.

    Maden suyu

    Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor. Yemeklerden sonra içilebilir.

    Ispanak

    Ispanağı buharda pişirin veya haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin.

    Zeytinyağı

    Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor.

    Baklagil

    Fasulye, bezelye ve mercimekte var olan bioflavionid maddesi, midenin koruma görevini artırıyor.

    Muz

    Mideyi seven meyvelerin en başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor.

    Kızarmış ekmek

    Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor.

    Meyankökü

    Güçlü bir mide koruyucusu ve dostu. Yapılan son incelemelere göre midedeki çok fazla olan asitlenmeyi azaltır.

  • Mide küçültme ameliyatı sonrası nasıl beslenmeliyiz

    Mide küçültme ameliyatı sonrası nasıl beslenmeliyiz

    Mide küçültme ameliyatı sonrasında diyette önerilen yönergeleri takip etmek çok önemlidir. Besin eksikliklerini önlemek ve kas dokusunu korumak için dengeli ve sağlıklı beslenme uygulanmalıdır.

    GENEL KURALLAR

    Küçük porsiyonlarda dengeli öğünler yiyin.

    Kalori, yağ ve tatlı oranı düşük bir diyet uygulayın.

    Kalori ve protein alımının günlük kaydını tutun.

    Yavaş yavaş ve iyice cigneyerek yemek yiyin.

    Pipet kullanmayin gazli veya buzlu içecekler icmeyin.

    Şeker içeren yiyecek ve içecekler,konsatre meyve sularından kaçının.

    Günlük kalori alımı 1000 kaloriyi geçmemelidir.

    Dehidratasyonu önlemek için öğünler arasında ekstra su ve düşük kalorili veya kalori içermeyen sıvıları tüketin. Tüm sıvılar kafeinsiz olmalıdır.

    Her bir öğün arasında yaklasik bir fincan su yudumlayin gunde6-8 kez yapin.

    Günde en az 2 litre su ve şekersiz içecekler tüketin. (8 bardak)

    Alkol ameliyat sonrası cok daha hizli emildigi icin kesinlikle kullanılmamalıdır.

    PROTEİN

    Kas dokusunun korunması için yüksek protein içeren yiyecekler tüketin. Yüksek proteinli gıdalar yumurta, et, balık, deniz ürünleri, ton balığı, tavuk, soya sütü, süzme peynir, yoğurt ve diğer süt ürünleri içerir. Hedef proteinin 65 ila 75 gram, günde en az olmalıdır. Ameliyat sonrası ilk birkaç ay içinde bu hedefe ulaşamazsanız merak etmeyin normaldir.

    TAKVİYELER

    KALSİYUM

    Kalsiyum eksikliğini ve kemik hastalığını önlemek için günlük 1200- 2000 mg kalsiyum alın. Emilimini artırmak için, gün boyunca iki ya da üç bölünmüş dozlarda kalsiyum alın. Örneğin, 500 ila 600 mg günde 3 defa alın. Kalsiyum sitrat, kalsiyumun tercih edilen bir şeklidir.

    D VİTAMİNİ

    D vitamini 800 ila 1000 Uluslararası Birimler (IUS), her gün alinmali. Bu toplam miktar, günde iki kez 400 ila 500 IUS bölünmüş dozlar halinde alınmalıdır. D vitamini kalsiyum takviyesi ile alınmalıdır. Eğer tercih ederseniz,dogru dozlarda bir d vitamini kombinasyonu kullanabilirsiniz.

    B12 VİTAMİNİ

    B vitamini günlük 500 mcg alın. Bir tablet, ya da dil altına yerleştirilen dilaltı şeklinde alınabilir.

    DİĞER TAKVİYELER

    Bazı hastalarda ek folik asit veya demir takviyeleri gerekebilir. Bunu diyetisyeniniz veya doktorunuz size gerektiğinde söyler.

    MİDE AMELİYATI SONRASI DİYET EVRELERİ

    Ameliyatın hemen sonrasında

    Bir berrak sıvı ile başlanır. Sonra yavaş yavaş hastaneden taburcu edildikten sonra yoğun sıvılar eklenmeye başlanır.

    Tavsiye edilen yoğun sıvılar:

    Yağsız veya % 1 yağlı süt

    Laktozsuz ya da soya bazlı düşük kalorili içecekler

    Şekersiz puding

    Şekersiz, yağsız yoğurt

    Düşük yağlı ve yumuşak peynir

    Düşük yağlı çorbalar

    Protein alımını artırmak için yağsız veya az yağlı sütun icine 1/2 fincan ya da 2 yemek kaşığı yağsız kuru süt tozu, yumurta ya da protein tozu ekleyin.

    Ameliyattan iki hafta sonra

    Püre gıdalar kullanılabilir. Bu dönemde Protein gereksinimlerini karşılamak için yüksek protein (en fazla 20 gram protein), düşük kalorili (en fazla 200 kalori), sıvı takviyesi içecekler veya tozlar kullanabilirsiniz.

    Ameliyattan sonra midenizin bir yumurta boyunda oldugunu bilmek cok onemlidir. Yiyeceklerin midenize girdiği yer çok küçüktür bu yüzden sadece 2-3 kez yiyip ardindan 10 dakika sonra yeniden yenmesi önerilir. Yumusak sıvı icecekler ve püre daha kati yiyeceklerden daha hızlı emilir.

    Eger cok hızlı veya yanlış şeyleri yerseniz mide ağrısı veya bulantı ile karsılaşabilirsiniz . Dondurma ve baska kremsi seylerden kacinmak bu yuzden cok onemlidir. Sos larda kullanılmamalıdır.

    Yağ ve şeker oranı az protein oranı daha yüksek besinler tuketilmelidir.

    Küçük porsiyonlarla midenizi daha kolay boşaltacak seyler yiyin. 1 yemek kaşığı ile başlayın ve bunu 2 yemek kaşığına kadar çıkartın ardından ¼ kap ve sonrada ½ kap a çıkartın. Günlük kalori alımı 400 kaloriyi geçmemelidir.

    Ameliyattan dört hafta sonra

    Püreleri ve yumuşak gıdaları çok küçük porsiyonlarda ekleyerek başlayın. Çok küçük ısırıklar alın ve her şeyi çok iyi çiğneyin.

    Tavsiye edilen püre ve yumuşak gıdalar:

    elma püresi

    yoğurt

    Süzme peynir

    İyi pişirilmiş, püre sebze

    Patates püresi

    Erişte

    Pişmiş yumurta akı veya yumurta takviyesi

    Konserve ton balığı

    Balık

    Et veya tavuk

    Kolayca çiğnenmeyen tüm ekmek ve etden kaçının.

    Ameliyattan iki ay sonra

    Gunde 900 ile 1000 kalori alınmalı ve protein, en az 65-75 gram tüketilmeli.. Dengeli besin alımı için, günlük porsiyon :

    3 porsiyon süt ve süt ürünleri (yağsız ve az yağlı)

    3 porsiyon et veya et alternatifi (yağsız ve az yağlı)

    3 porsiyon karbonhidrat ( ekmek ve pirinç)

    1 porsiyon meyve (kurumuş meyveler ve kabuklu meyvelerden kaçının)

    2 porsiyon sebze (iyi pişmiş sadece)

    Tavsiye edilen porsiyon boyutları katı maddeler için 1/4 fincan ve sıvılar için 1/2 fincan.

    Mümkünse ek protein almayı durdurun yemeklerle protein almaniz daha sağlıklı olacaktır.

    BESLENME ÖNERİLERİ

    Günde sekiz öğün küçük porsiyonlar olmalı

    Daha fazla veya daha az sıklıkta yiyebilirsiniz ancak gunde en az 6 öğün bulunmalıdır.

    Su veya diğer sıvıları öğün aralarında 1 bardak içmeyi unutmayın.

    Gerekirse günlük bir multivitamin ve mineral takviyesi artı ek demir takviyesi almak önemlidir. Buna ek olarak, kalsiyum ve D vitamini takviyeleri günde iki üç kez alınmalıdır.

    Ameliyattan altı ay sonra

    Günde 900 ile 1000 kalori tüketmeye devam edin.

    Üç ana öğün yiyin ve günde 1-2 tane ara öğün tüketin.

    Protein takviyesi almayi durdurun.

    Düşük yağlı, düşük şeker ve düşük kalorili gıdaları daha cok yiyin.

    Her gun en az 2 litre su veya şekersiz zararsız icecek tüketin.

    Kırmızı etlerden ve dondurulmuş gıdalardan uzak durun.

    Mutlaka yürüyüş yapılmalı ilk 6 hafta düşük ve orta hızda daha sonra hızlı yürünebilir.

    Gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır.

    DİYETİSYEN RENAN GÜNEŞ

  • Reflüye zımba tedavisi

    Reflüye zımba tedavisi

    Bu yöntemle mide ile yemek borusu arasında olan gevşeme-kasılması bozulmuş bölüm, zımbalanarak daraltılıyor.

    Sık rastlanan reflü, ağızdan girilip mideye ulaşılarak, kansız, bıçaksız, ilaçsız tedavi edilebiliyor.

    Genel anestezi altında, hastanın önce yemek borusunun içinden mideye kadar uzanan silikon bir tüp (overtüp) yerleştiriliyor. Tüpün içinden mideye, tedavide kullanılacak endoskopik stapler-ultrason cihazı, optik sistem, vida ve zımbalardan oluşan özel bir endoskop sokuluyor ve mideye ulaşılıyor. Tıbbi adı “endoskopik fundoplikasyon” olan yöntemde doku kalınlıkları ultrasonografiyle sürekli ölçülerek önce vidalama, ardından da 3 ayrı yerden zımbalama işlemi yapılarak sorunlu alan daraltılıyor. Bölge daralınca mide içeriğinin, yemek borusuna kaçışı engellenmiş oluyor.

    Hasta 24 saatte taburcu oluyor

    Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Mehmet Gök, yöntemin hasta konforu açısından avantajları bulunduğunu söyledi. Ortalama bir saat 45 dakika süren işlemden 24 saat sonra hastaları taburcu ettiklerini belirten Dr. Gök, “Kullandığımız cihaz son derece gelişmiş robotik bir endoskop. Tek kullanımlık, dolasıyla enfeksiyon riski bulunmuyor. Hasta hızla toparlandığı gibi yutkunma zorluğuna yol açmıyor” dedi.

    18-60 yaş arası hastalara uygulanıyor

    Yöntem mide reflüsüne neden olan mide girişindeki valf yapısının bozukluğu veya valf kapak açıklığı (mide fıtığı) durumlarında onarım ve yeniden oluşturma için kullanılabiliyor. 18-60 yaş arasındaki hastalara uygulanan yöntemi, revize edilmiş 2014 model robotik cihazla dünyada ve Türkiye’de ilk uygulayan Dr. Gök, “Yöntem halen ABD, Almanya, Avusturya, İtalya ve Türkiye’de uygulanıyor” dedi.

  • Huzursuz barsak sendromu belirtileri nelerdir?

    Huzursuz barsak sendromu belirtileri nelerdir?

    Trabzon Özel Yıldızlıgüven Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Akbaş, huzursuz barsak sendromuyla yaşamanın zorluğuna dikkat çekti.

    Barsak sendromunun toplumda görülme sıklığının erişkinlerde yüzde 15-20’lere kadar çıkabileceğini kaydeden Dr. Akbaş, “Barsak sendromu, bilinen bir organik sebebi olmayan, stres veya emosyonel (duygusal) gerilimin yüksek olduğu dönemlerde ortaya çıkan veya artan, başta karın ağrısı olmak üzere ishal ve kabızlık gibi defekasyon (dişkılama) alışkanlıklarında değişiklik ile seyreden ve bunların yanında daha birçok değişik semptomlarla seyreden fonksiyonel bir barsak hastalığıdır.

    Hassas barsak sendromu toplumda görülme sıklığı erişkinlerde yüzde 15-20’lere kadar çıkabilmektedir ve barsak hastalıkları içerisinde doktora en sık müracaat etmeye sebep olan rahatsızlıkların başında gelir. Gerçek anlamda bir hastalık değildir. Daha sonra ciddi rahatsızlıklara dönüşme riski olmamakla beraber hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemektedir. Çok sık görülen bir hastalık olmasına rağmen, bu şikayetleri normal yaşam biçimi olarak kabul eden ve doktora başvurmayan hastaların sayısı fazladır. Bu hastalar, şikayetleri ve huzursuzlukları nedeni ile iş ya da okula gidememe, sosyal planlamalara ara verme, erteleme gibi şikayetleri oldukca sık yaşar. Yapılan bır araştırmaya göre, soğuk algınlığından sora iş-okula gidememe nedenleri arasında ikinci sırada huzursuz barsak sendromu gelmektedir” dedi.

    Yedikleriniz çok önemli

    Sindirim sistemi ile ilgili bozukluk olduğundan yiyeceklerin önemli olduğunu anlatan Dr. Akbaş, “Yapılan çalışmalara rağmen hastalığın nedeni tam belirlenememiştir. Hastalarda yapılan tetkikler sonucunda organik olarak normal olması, psikolojik, fizyolojik ve beslenme şeklinden kaynaklanan nedenlere bağlı olabileceğini düşündürmektedir. Kişiden kişiye şikayetlerin artma nedenleri farklılık göstersede, sindirim sistemi ile ilgili bozukluk olduğundan yiyecekler büyük önem taşır. Bununla beraber en sık görülen tetikleyıcıler; liften yetersiz beslenme, belirli yiyeceklere karşi hassasiyet (kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir), kahve ve kafein içeren maddeler, çikolata, aşırı baharatlı yiyecekler, gazlı içecekler, sütlü besinler, stres, psikolojik sorunlar, sigara, alkol, adet dönemi, öğün atlama ve birden çok yemek yeme, enfeksiyonlar, antibiyotik kullanımı, mevsimsel değişiklikler ve soğuk hava sayılabilir” diye konuştu.

    Belirtileri nelerdir?

    Hastalığın tüm sindirim sistemini ilgilendirebileceğini ifade eden Dr. Akbaş, şunları söyledi:

    “Irrıtab l(huzursuz) barsak sendromunun belirtileri sadece barsaklar ile sınırlı değildir. Hastalık tüm sındırım sıstemını ilgilendirebilir.Karın ağrısı en sık görülen şikayettir. Künt bir karın ağrısı şeklinde veya kramplar şeklinde olur. Ağrılar dalgalar halinde gelir gider.Lokalızasyonu, sıklığı,şiddeti ve süresi hastadan hastaya göre değişiklikler gösterebilir. Emosyonel stres, soğuk, bazı yiyecekler,bazı ilaçlar,ağrıyı artırır. Dışkılama ve gaz çıkarma ile hasta rahatlar.

    Gece uykuda ıken hasta oldukca rahattır. Dışkılama düzenındeki değişiklikler ikinci en sık görülen şikayettir. Çoğu kez kabız ve ishal dönemleri birbirini izler. Kabızlık dönemlerinde sert, tane tane,zeytın veya keçi pisliği şeklinde görünümü gaita varken, ishal döneminde yumuşak pelte kıvamında kötü kokusu olmayan bir özelliktedir. Hastalar yemeklerden sonra defekasyon ihtiyacı hisseder. Dişkılama sonrasında karın ağrısının kısmen azalması gözlenir. Hastalartda bazan sık dişkılama isteği ve tam boşalamama (tenesmus) hissi mevcuttur. İster kabız, ister ishal dönemlerınde olsun barsağın mukus sekresyonu artmıştır. Bazen gaitanın kalem gibi inceldiği ve kabizlığın giderek arttığı gözlenir, laksatif ile lavmanlara bile cevap vermez hale geldiği.Dispeptik yakınmalar hastaların çoğunda vardır. Bilhassa yemeklerden sonra karın gerginliği, karın rahatsızlığı,şişkinlik, gaz, hazımsızlık, geğirme, bulantı, iştahsızlık gözlenir. Sindirim sistemi dişindaki belirtiler ise bayanlarda adet bozuklukları, ağrılı adet dönemleri, sık idrara çıkma ve acıl idrar yapma isteği, sinirlilik hali, anksiyete, saldırganlık, nefret, suçluluk hissi, depresyon, yorgunluk ve halsizlik sayılabilir.”

    “Sık ve az yemeli”

    Huzursuz barsak sendromunu tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavi olmadığını kaydeden Dr. Akbaş, “Ancak tedavi belirtilerin şiddetini azaltmaya ve tekrarlanmasını önlemeye yönelik olarak başarılı olmaktadır. Amaç hastaların günlük yaşamlarını sürdürmeleri, ve yaşam kalıtelerinin bozulmamasının sağlanmasıdır. Özellikle dikkat edilmesi gereken konular; rahatsızlığın artırdığında düşündüğünüz yiyeceklerden uzak durulması., Sık sık ama azar azar yemelerını, sofradan tıka basa doyarak kalkmamalarını (buna en güzel örnek anadolu-islam kültüründe yemeklerde midenın ücte birini su ile , üçte birin yemek ile, üçte birini de hava ile doldurmak önemli yer tutar), düzenli yemek yemelerini, yemek saatlerinin düzenlenmesini tavsiye ederiz. Öğün atlamadan beslenmek barsakların düzenli çalişmasını sağlar, özellikle sabah kahvaltısı barsaklarımızı çalişmak üzere uyaran en önemli öğündür. Bol su içilmesi, gaz yapan yiyeceklerin az tüketilmesi, daha çok egzersiz yapılması, sigaranın bırakılması, alkol alımının bırakılması, ve stresten uzak durulmasını önermekteyiz” ifadelerini kullandı.

  • Kolayı bırakmanız için sebepler…

    Kolayı bırakmanız için sebepler…

    İçerken tadına doyamadığımız gazlı içecekler aslında birçok hastalığa davetiye çıkarıyor.

    Ünlü yazar Karen Hill, ‘Yeteeerr! Artık Diyet Yapmak İstemiyorum’ adlı kitabında bu içeceklerin neden olduğu 12 hastalığı anlattı.

    Karen Hill, insanların kolaya olan düşkünlüğüne değinerek, ‘Türkiye’de adeta bir kola bağımlılığı var’ dedi.

    Günde bir-iki litreyi geçiyor adeta su yerine kola tüketiyoruz.

    Öncelikle kola korkunç bir bağımlılık yaratan içecektir. Uyuşturucuyu bırakmak kadar zahmetlidir.

    İnsanların kolayı bırakmakta çok güçlük çektiğine değinen Hill, Bırakmaya karar verdikleri ilk gün korkunç migren ağrıları, titremeler, asabilik ve uykusuzluk yaşıyorlar.

    Fakat iki günü atlattıktan sonra bomba gibi oluyorlar.

    İşte bırakmanız için en önemli 12 sebep…

    1- Fazla kilo ve yağlanma

    2- Karaciğer hasarı

    3- Diş çürümesi

    4- Böbrek taşları ve Kronik böbrek hastalığı

    5- Şeker hastalığı

    6- Asit reflü

    7- Kemik erimesi

    8- Hipertansiyon

    9- Kalp hastalığı

    10- Sindirim bozukluğu

    11- Alzheimer (hafıza kaybı)

    12- Kanser

  • Diyet neden kişiye özeldir?

    Diyet neden kişiye özeldir?

    Hızlı kilo kayıplarının yağ değil, su ve kas kaybı anlamına geldiğini söyleyen Diyetisyen Gülhan Koca uyarıyor: Sağlığınızdan olmayın.

    Surp Agop Hastanesi’nden Diyetisyen Gülhan Koca, HThayat’a uzmana danışmadan kendi kendine uygulanan diyetlerin neden başarısızlıkla sonuçlandığını anlattı.

    Günümüzde şişmanlık sorunu gün geçtikçe artmaktadır. Bunun en temel iki nedeni ise sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivitedir.

    Şişmanlık ve şişmanlığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle pek çok kişi hayatında en az bir kez diyet yapma girişiminde bulunmuştur. Bu konuda yardım almak için işin uzmanları diyetisyenlere gidenler olduğu gibi kendi bulduğu yöntemlerle zayıflamaya çalışan birçok insana rastlamak mümkündür.

    Kendi kendine zayıflamaya çalışan kişilerin genelde yaptıkları ilk şey gazete, dergi ve internette bulduğu çoğu zaman dönemin “popüler” diyetlerini uygulamaktır. Kimi zaman da komşu, arkadaş, akrabadan aldığı diyeti uygulayarak kilo vermeye çalışırlar. Bazen de diyetisyen olmadığı halde bu işin uzmanıymış gibi diyetle ilgili yazılar yazan farklı meslek gruplarından kişilere giderek bilimsel olmayan diyetler uygulamaktadırlar.

    Diyet neden kişiye özeldir?

    Öncelikle diyetin gerçek anlamının “yeterli ve sağlıklı beslenme programı” olduğunu bilmek gerekir. Bu kişinin kendi metabolizmasına, sağlık durumuna, yaş-boy indeksine, cinsiyetine, vücut yağ oranına, fiziksel aktivitesine ve en önemlisi de alışkanlıklarına göre değişmektedir. Hiçbir uzman desteği almadan, size özel yazılmamış elinize geçen herhangi bir diyetin uzun süre uygulanmasında zorluklar yaşanılması kaçınılmazdır. Kontrolsüz kilo kaybı, sağlığınızda problemler oluşturabilir.

    Sağlıklı olan ayda 2-4 kg vermektir ve amaç bunun %50’sinden fazlasının yağdan gitmesidir. Elinize geçen herhangi bir diyeti uyguladığımızda veya aç kalarak zayıflamaya çalıştığınızda hızlı kilo kayıpları olsa bile yağdan değil, su ve kastan gideceği için sağlığınız tehlike altına girecektir. Kısa dönemde uyku, mide ve bağırsak problemleri, halsizlik, saç dökülmesi, psikolojik sorunlar oluşabileceği gibi uzun vadede kalp ve şeker hastalığı, bazı kanser türleri, kısırlık, regl sorunları gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Amaç kilo kaybetmek iken sağlığınızı kaybedebilirsiniz. Unutmayın ki “diyet kişiye özeldir”. Bu nedenle mutlaka uzman yardımı alarak doğru beslenmeyi öğrenip bir yaşam tarzı haline getirmelisiniz.

    Genel Olarak Bazı Sağlıklı Beslenme Önerileri :

    Ara öğünlerle birlikte en az 5 öğün besleniniz.

    Ortalama 1.5-2 lt su içiniz.

    Rafine edilmiş tüm ürünlerden, kızartmalardan, şekerli yiyecek ve içeceklerden uzak durun.

    Doymuş yağlardan uzak durunuz.

    Yemeklerde ve salatalarda aldığınız yağ miktarını sınırlayın. Ortalama günde 4 tatlı kaşığı kadar tüketiniz.

    Kurubaklagiller, tam tahıllar, sebze ve meyve gibi posalı besinleri tercih ediniz.

    Az tuz tüketiniz.

    Günde en az 45 dk yürüyüş yapınız.

  • Sağlıklı Kurban Bayramı için pratik önlemler

    Sağlıklı Kurban Bayramı için pratik önlemler

    Kurban Bayramı’nda yapılan yanlış alışkanlıkların başında kurban etlerinin kesildikten hemen sonra hatta sabah kahvaltısında tüketilmesi gelmektedir. Hayvanlardaki mikroorganizmalar kesimden sonra 24 saat içinde ölür ve hayvan ilk kesildiğinde ölüm sertliği olarak adlandırdığımız sertlikte olur. Özellikle mide ve barsak problemi olan kişilerin dikkat etmesi gereken bir konu da bu dur. Etler soğuk ortamda birkaç gün bekletildikten sonra tüketilmelidir. Etlerin tüketilecek kadarı buzdolabının orta raflarında çözdürülmeli, çözdürülen etler tekrar dondurulmamalıdır.

    1. Doğru besin seçimi
    2. Kurban kesimi, gıda güvenliği, etleri saklanması
    3. Yemek çeşitleri, hazırlama ve pişirme yöntemleri

    NASIL PİŞİRMELİ?

    Sofralara sunacağımız etin lezzeti bizim elimizde. Eti pişirme yöntemimiz etin kalitesini doğrudan etkilemektedir. Etin lezzeti, kıvamı, kokusu, vitamin – mineral içeriği tamamen pişirme yöntemimizle ilgilidir.

    En doğru pişirme şekli ise ızgara, haşlama, fırında veya sebzelerle birlikte tencerede pişirme şeklidir. Etlerin çok uzun süre yüksek ısıyla temas etmesi (kızartma , kavurma veya mangal-barbekü şeklinde pişirme ) çeşitli kanserojen maddelerin oluşumuna neden olmaktadır, ayrıca mangalda pişirme sırasında etin dış kısmı hızlı şekilde pişmekte proteinler katılaşmakta ve etin iç kısmı çiğ kalmaktadır. Etlerin az pişmiş veya çiğ tüketilmesi etin kalitesini düşüreceği gibi, besin zehirlenmelerine de neden olabilir.

    Et ile yapılan yemeklere ise ayrıca yağ eklenmemelidir. Kırmızı et doymuş yağ içeriği yüksek bir besin olması nedeniyle yemekler zaten lezzetli olacaktır, ilave yağ eklenmesi vücudu ek yük getirecek diyetle alınan yağ miktarının artmasına neden olacak, Sağlığımızı olumsuz etkileyecektir. Özellikle kuyruk yağı iç yağı tereyağı gibi yağların kullanımından kaçınılmalıdır.

    Etler ızgarada pişirilecekse vitamin kaybını önlemek ve kanserojen madde oluşumunu engellemek için etler ateşten 15 cm uzakta olmalıdır ve kömürler kor halini aldıktan sonra etler pişirilmelidir.

    “YILDA BİR DEFA TÜKETİYORUZ BİR ŞEY OLMAZ! HEM DE EN İYİ PROTEİN KAYNAĞI “

    Kurban Bayramı’nda özellikle şişmanlık, kalp-damar hastalığı, diyabet ( şeker hastalığı ), hipertansiyon, mide-barsak rahatsızlığı olan bireyler ve yaşlılar beslenmelerine dikkat etmek zorundadırlar. Özellikle kronik hastalığı olan ( diyabet, böbrek hastalığı, sindirim problemleri, yüksek tansiyon, kalp-damar rahatsızlığı ) ve beslenme tedavisi alan bireyler kurban bayramında öğünlerde tüketmeleri gereken miktarları aşmamalıdır.

    Eti görünür yağlarını mutlaka temizleyin. Fazla et tüketimi kolon , mide, prostat kanseri riskini arttırabilmektedir. Bu nedenle haftada 2 kez doğru pişirme yöntemleri ile hazırlanmış kırmızı et tükletimi sağlıklı birey olmada önemli bir adımdır.

    Kırmızı et Özellikle Demir mineralinin en iyi kaynağıdır. Demirin en iyi dostu olan C vitaminini ise içermez. Dolayısıyla demir emilimini, biyoyararlılığını arttırmak için mutlaka sebzeler ile birlikte tüketilmelidir. Kurban etini özellikle sebzeler ile haşlayıp tüketmek sağlıklı beslenme açısından oldukça önemlidir.

    Kurban Bayramı’nda aynı zamanda tatlı tüketimimiz de oldukça artmaktadır.

    Sağlıklı Kurban Bayramı için pratik önlemler;
    1. İlk öğününüz 2 bardak su ardından hafif bir kahvaltı olsun
    2. Az ve sık aralıklarla doğru besinleri seçerek beslenmeye özen gösterin
    3. Drajeler, çikolatalar, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlıları veya meyve tatlılarını ( elma , armut, ayva tatlısı ) tercih edin
    4. Tabağınızın ¼ ünü kırmızı et kalan kısmını ise sebze yemekleri ve salatadan oluşturun, bunun yanında tam buğday ekmeğinizi tüketmeyi unutmayın.
    5. Yanlış seçilen ve fazla tüketilen her lokma vücuda zarar unutmayın
    6. İkramlarla ve fazla yemeyle bozulan barsak hareketlerinizi düzene koymak adına ara öğünlerde meyve tüketimine önem verini, elma, armut, ayva gibi meyvelerinizi iyi yıkadıktan sonra kabuklu tüketmeye özen gösterin.
    7. Barsaklarda su tutulumuna neden olan fazla Çay kahvenin tüketiminin yerini bitki çaylarına bırakın. Bozulmuş barsak hareketlerinizi düzenlemek için vücudunuza yardımcı olun.
    8. Öğün aralarında su tüketmeyi unutmayın.
    9. Bayram ziyaretine gitmeden önce evinizde yemeğinizi veya ara öğününüzü mutlaka tüketin.
    10. Yine de “ eyvah fazla yedim, kaçırdım “ diyorsanız , fiziksel aktivitenizi mutlaka arttırın.
    11. Bayramı fırsat olarak görüp seyahate çıkan bireyler açık büfelerde dikkatli olun sağlıklı beslenme kurallarını unutmayın…

    BAYRAMDA SİNDİRİM SİSTEMİNİZİ HAREKETLENDİRİN:

    750 ml – 1 lt sıcak suda 10-12 dk demleyin ( porselen demlikte ) 2-3 fincan ana yemeklerden sonra içilmeli

    MALZEMELER;
    • 1 poşetyeşil çay + 1 poşet ıhlamur çayı
    • 1 tatlı kaşığı tane karabiber+
    • 2-3 ince dilim taze zencefil +
    • 5 yaprak taze nane+
    • 4 adet defne yaprağı +
    • ½ kabuk tarçın +
    • 3 dilim TRAŞ LİMON / kabuğu +
    • 4-5 adet tane karanfil

    Habertürk

  • Nane yaprağı mideye iyi geliyor

    Nane yaprağı mideye iyi geliyor

    Her yönüyle şifalı bir bitki olduğu bilim tarafından da kanıtlanan nane, bakın nelere iyi geliyor?

    Nanenin yemeklere lezzet katmasının yanı sıra şifalı özelliklerinin de bilindiğini, hâttâ hazımsızlıkta nane-limon kaynatıp içmenin ilk akla gelen ev ilacı olduğunu belirten Türk Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi) Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik “Anadolu’da yaptığımız halk ilacı araştırmalarında, değişik yabani nane türlerinin yaprak ve uçucu yağının halk ilacı olarak kullanıldığını gördük. Nane çay halinde bilhassa mide ağrıları, soğuk algınlığı gibi hastalıklarda kullanılmaktadır. Halkımız uçucu yağına çok güzel bir isim vermiş: Nane ruhu” şeklinde açıklamalar yaptı.

    Şifası Avrupa İlaç Kurumu tarafından kabul edildi

    Nane çayının faydalarının altını çizen Prof.Dr.Sezik “Bitki çaylarında ve eczacılıkta kullanılan nanenin bilimsel adı Mentha piperita’ dır. Diğerlerinden ayırmak için bu naneye “tıbbi nane” diyoruz. Tıbbi nanenin tarımı yapılır ve kurutulmuş yaprakları çay olarak kullanılır. Bu çayın bulantı, hazımsızlık gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarında belirtileri giderici olarak kullanılabileceği Avrupa İlaç Kurumu tarafından da kabul edilmiştir. Pek çok bilimsel kitapta, bu kullanılışların yanında gaz giderici, sindirim sistemindeki kasılmaları azaltıcı, safra salgısını artırıcı olarak da kullanılabileceği kayıtlı. Son yıllarda antioksidan, ağrı azaltıcı etkilerinin bulunduğu ve bilhassa radyoterapide radyasyonun zararlı etkilerinden cildi koruduğunu gösteren araştırmalar da yayınlandı. Kısacası tıbbi nane şifalı, yararlı bir bitkidir” dedi.

    Bitki çaylarındaki nane ‘Tıbbi nane’

    Nane çayının etkisi, yapraktan suya geçen, mentol, fenolik asitler ve flavonoit genel adı verilen maddeler tarafından meydana getirilir. Tıbbi nanenin şifalı etkilerinden yararlanılması için öneride bulunan Prof.Dr. Sezik “Nane yaprağı ya tek başına veya benzer etkilere sahip başka bitkilerle olan karışımları halinde kullanılır. Piyasada bu şekilde hazırlanmış poşet bitki çaylardan bir adetini kupaya koyup üzerine çok sıcak olmayan (çok sıcak olursa kokulu maddeyi kaybedebilirsiniz) su ilâve edip 5 dakika civarında bekletip içtiğinizde rahatladığınızı hissedeceksiniz. Reflüsü olanlar nane çayı içmemeli, reflüyü artırabilir. Nane çayı içmek için midenizde rahatsızlık hissetmeyi beklemeyin, diğer şifalı etkilerinden yararlanmak için nane çayını daha sık içmekte yarar var,” diyerek sözlerine devam etti.

    Pazardan alınan nane nedir?

    Pazar veya aktardan alınan nanenin türünün farklı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sezik “Pazardan alınan nane, başka bir nane türüdür. Kimyasal yapısı biraz farklıdır. Dolayısıyla etkisi de değişik olur. Eğer, aktardan nane alıp çay gibi demleyip içiyorsanız, pazardan taze nane alıp yapraklarını kurutup kullanın daha iyi. Tabii en iyisi kalitesi belli, hijyenik şartlarda hazırlanan, tıbbi nane taşıyan poşet çayları kullanmaktır” dedi.

  • Diyet posası sizi zayıflatır…

    Diyet posası sizi zayıflatır…

    Besinlerin sindirilmeyen kısmına posa denir. Posalı besinler bağırsaklarda sindirilemeyen ancak diğer besinlerin sindirilmesine ve emilmesine yardım eden besinlerdir. Başlıca posa kaynakları tam buğday ekmeği, çok tahıllı ekmek, kepekli makarna ve esmer pirinç gibi rafine edilmemiş tahıllar, kuru yemişler ve yağlı tohumlar, kurubaklagiller, taze ve kurutulmuş meyvelersebzeler, kahvaltılık tahıl gevrekleridir. Nohut, mercimek gibi diğer kuru baklagillerle; ceviz, fındık gibi diğer sert kabuklu meyvelerin diyet posası içerikleri de yüksektir.

    Sebzeler içerisinde diyet posası içeriği en yüksek olanlar ise taze fasulye ve bezelyedir. Meyvelerin diyet posası içerikleri tüketim şekline göre değişir. Kabuklu yenen meyvelerle daha çok diyet posası alınır.

    Diyet posasının enerji yoğunluğu düşük olduğundan ve su çekici özelliğinden, mide içeriğinin yoğunluğunu arttırarak midenin boşalmasını geciktirir. Mide boşalmadığı için bireyin yeme isteği azalır. Posanın sindirim enzimlerine etkisi daha çok ince bağırsakta yoğunluğun arttırmasından kaynaklanır. Araştırmalar bağırsakta yoğunluğu arttıran posa tüketildiğinde, ince bağırsaktan karbonhidratların emiliminin yavaşlattığını göstermektedir. Bazı posa öğeleri laksatif (tuvalete çıkarıcı) etkiye sahiptir ve kalın bağırsağın hareketini arttırarak, dışkının hızla bağırsaktan dışarı atılmasını sağlar. Diyetin posa içeriği ile bazı hastalıkların oluşum sıklığı arasında ilişkiler olduğu ileri sürülmüştür. Örneğin, az posalı diyet alan Batı toplumlarında kalın bağırsak hastalıklarının, örneğin kolit ve kanserin, fazla posalı diyetle beslenen Afrika toplumlarından daha sık görülmüştür. Çok posalı diyetle beslenen Afrika toplumlarında ise kalp hastalıkları ve apandisite Batı toplumlarına göre daha az rastlanır.

    Posa, diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak ve tokluk duygusunu arttırarak, kardiyovasküler hastalıklarda risk faktörü olan şişmanlığın önlenmesinde yardımcı olur.

    Özellikle posa içeriği yüksek besinler bol su ile tüketildiğinde, doyum hissi daha uzun olmaktadır. Örneğin, kepekli makarna yerken arada su içmek veya kabuklu elmayı yedikten sonra su tüketmek, kilo vermeye çalışan kişilerde doymayı sağlamada en pratik yoldur.

    Takvim