Etiket: menopoz sonrası

  • Kadınlar için hayati önem taşıyan testler

    Kadınlar için hayati önem taşıyan testler

    Erken teşhisin hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde çok büyük bir etken olduğunu belirten uzmanlar kadınlar için hayati önem taşıyan testleri sıralıyor ve bu testlerin ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor. İşte kadınların hayatını kurtaran testler…

    Erken teşhis birçok hastalık için büyük önem taşıyor. Sağlıklıyken belirli periyotlarda belirli kontrolleri ve testleri yaptırmak vücudumuzda sinsice ilerleyen bir hastalığı haber verebilir. Birçok hastalığın tedavisinde erken teşhis büyük önem taşıyor ve tedaviyi mümkün kılıyor. Bunun için de belli periyotlarla doktor kontrolünden geçmek ve testler yaptırmak gerekiyor. Bu tür testleri ilk yaptırmaya başlandığında, hangi yaşta olunursa olunsun, kan grubu ve hepatit testlerini yaptırmalı. Hepatit B ve C ise ülkemizde önemli bir sorun. Birçok kişi bu hastalıkları taşıdığını bilmeden yaşıyor, bu nedenle hem bulaştırıcı olmaya devam ediyor hem de tedavisinde geç kalıyor. Ayrıca kesin bir tedavisi de bulunmuyor. Ancak hepatit B’den aşı ile korunmak mümkün. Bu testleri yaptırmalı ve hastalığı geçirmemişsek, bağışık ve taşıyıcı değilsek, aşı programına dâhil olarak kendimizi koruma altına almalıyız.

    Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Dâhiliye Bölümünden Uz. Dr. Deniz Şahin Şimşek, kadınlar için hayati önem taşıyan testleri sıralıyor.

    40 yaş altı herhangi bir şikâyeti olmayan sağlıklı kadın; yılda bir kez dâhiliye muayenesi: Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, sigara-alkol kullanımı, gözden kaçan şikâyetler, aile öyküsü değerlendirilir. Fizik muayenesi yapılır. Tetkikler değerlendirilir. Açlık kan şekeri, kolesterol, trigliserid ölçümü ile kan yağlarının durumunun değerlendirilmesi, böbrek, karaciğer fonksiyon testleri, tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesi, mide-bağırsak sistemi incelemeleri, kan sayımı, tam idrar tahlili, akciğer grafisi, istirahat EKG’si ve karın organlarını değerlendirmek için tüm batın ultrasonografisi önerilir.

    Kadın doğum muayenesi ve vajinal smear: 18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her kadın yılda bir kez pap smear testi yaptırmalı. Bu test sayesinde rahim ağzı kanseri, çok erken safhada teşhis edilebiliyor. Her ay adet bitiminde kendi kendini elle meme muayenesi. 40 yaşına kadar 3 yılda bir doktor muayenesi ve gerekirse meme ultrasonografisi. 40 yaşından önce mamografinin tanısal bir değeri bulunmamaktadır.

    40 yaş üstü herhangi bir şikâyeti olmayan sağlıklı kadın yukarıdaki incelemelere ek olarak;

    Daha çok 40′lı yaşlardan sonra görülen gut hastalığının teşhisi için kanda ürik asite bakılması ve özellikle menopoz sonrasında kalsiyum vs.’nin değerlendirilmesi için kan elektrolitleri (sodyum, potasyum, kalsiyum) bakılması.

    Gastroskopi ve kolonoskopi: Mide-bağırsak sisteminin değerlendirilmesi için 40 yaşından itibaren 50 yaşına kadar her 5 yılda bir, 50 yaşından sonra her 3 yılda bir yaptırılmalı.

    Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilere, 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi; ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.
    Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle 2 yılda bir ölçüm önerilmektedir.

  • Kadınlarda En Çok Görülen Hastalıklar

    Kadınlarda En Çok Görülen Hastalıklar

    Kadınlara özel sağlık problemleri çoğunlukla erken tedavi ile çözüme kavuşabilirken, gerekli önemin gösterilmediği durumlarda ciddi sonuçlar ile karşı karşıya kalınabiliyor.

    Kadınların hayatları boyunca karşısına en sık çıkabilecek 6 hastalık ile ilgili bilgi veren Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Zeynep Yılmaz, “Önemsemeyip geçiştirdiğiniz her hastalık tedavi sürecini uzatır” dedi.

    Çocuklukta ve menopoz sonrasında görülen kanamalara dikkat

    Kadınların hayatları boyunca en sık karşılarına çıkan sorunların başında adet düzensizlikleri gelir. İlk adet 12-13 yaşlarında görülür. Eğer çocukluk döneminde kanama görülürse bunun mutlaka araştırılması gerekir. Buluğ çağı ile menopoza yakın dönemlerde ise vücut bu yeni sürece adapte olmaya çalıştığı için adet düzensizlikleri sıkça görülebilir. Ancak beklenmedik zamanda ortaya çıkan, düzensiz, leke tarzında veya uzun süreli kanamalar mutlaka araştırma ve tedaviyi gerektirir. Menopoz döneminden sonra görülen kanamanın miktarına bakılmaksızın üzerinde önemle durmak gerekir.

    Yanlış beslenme polikistik over sendromunu tetikliyor

    Kadınlarda en sık rastlanan hormon bozukluğu polikistik over sendromudur. Nedeni tam olarak bilinmese de yanlış beslenme, aşırı kilo alma gibi problemler hastalığı tetikleyebilir. Hastalık tipik olarak genç kızlarda ve genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Polikistik over sendromu görülen kızlarda genellikle kilo fazlalığı, tüylenme, saçlarda dökülme ve sivilcelenme problemleri görülür.

    Tedavideki ilk aşama kilonun kontrol altına alınmasıdır. Polikistik over sendromlu kadınlarda kilo kaybı biraz daha zordur. Hormon bozukluğuna bağlı kilo alımı varsa diyetin buna göre planlanması gerekir.

    İdrar kaçırma büyük sosyal problem

    İdrar kaçırma sorunu çok önemli bir sosyal problem olup, günümüz modern tedavileri ile başarılı olarak ortadan kaldırılmaktadır. Temelde kadınların hastalığı olan idrar kaçırma 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından birinde görülmektedir. Kişinin sosyal yaşantısını etkileyecek olan her idrar kaçırma bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir. İdrar kaçırma; öksürme, hapşırma, gülme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda ortaya çıkabileceği gibi, daha az eforla da meydana gelebilir.

    Vajinal akıntılar cinsel sağlığı olumsuz etkiliyor

    Kadınların cinsel sağlığını ve yaşamını olumsuz etkileyen ve daha çok enfeksiyon kaynaklı olan “vajinal akıntılar”, normal fizyolojik akıntılar ve enfeksiyona bağlı akıntılar olarak ikiye ayrılır. Kokusuz, saydam, renksiz, adetin belirli zamanlarına göre miktarı artıp azalan akıntılar normal fizyolojik akıntılardır. Rahim ağzından gelen sümüksü ve saydam renkli bu akıntılar hormonlarla ilgili olduğundan belirli zamanlarda artış gösterir. Enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkan akıntıların belirtileri arasında renkli, kokulu, rahatsız edici miktarda görülmesi sayılabilir. Bunlar bakteri, mantar ya da parazit kökenli olabilir.

    Menopoz hastalık değil bir geçiş dönemidir

    Menopoz, bir hastalık olmayıp, kadın hayatının en önemli geçiş dönemlerinden biri olarak sayılabilir. Adet düzenleri bozulduğunda bir çok kadın menopoza girdiğini söylese de, menopoz bir kadının peşi sıra 12 ay adet görmemesidir. Menopoza giriş yaşı dünya genelinde 45-53 arasında değişirken ortalama 51 yaş olarak bildirilmektedir. Ülkemizde ise 46-48 yaşlar arasındadır. Menopoz döneminin başlamasıyla eksilen östrojen hormonuna bağlı olarak; sıcak basmaları, terleme, uykusuzluk, vajinal kuruluk, se ksüel istekte azalış, idrar problemleri, yorgunluk, ruh hali değişiklikleri, dikkat ve hafıza sorunları gibi belirtiler ortaya çıkar. Ayrıca menopoza giren her kadın şikayeti olmasa dahi kemik kaybından korunmak veya cinsel hayatının devamlılığı için hekime başvurmalıdır.

    Şiddetli adet ağrıları yaşam kalitesini düşürüyor

    Adet gören kadınların yarısından fazlasının kanamalarının ilk bir-iki günü ağrısı olmaktadır. Genellikle bu ağrı hafiftir, ancak bazen günlük aktivelerini kısıtlayacak kadar şiddetli olabilir. Bu şiddetli ağrı dismenore olarak adlandırılır. Dismenore bulguları arasında alt karında ağrı veya kramplar, baş ağrısı, bulantı – kusma ve baş dönmesi sayılabilir. Dismenorenin tedavisi ilaçlar ve ağrıyı azaltan teknikleri içerir ancak bazı olgularda cerrahi işleme gerek duyulabilir.

  • Menopoz ne kadınlığın sonu, ne de yaşlılığın başlangıcı! Menopoz; kadın için doğal bir süreç!

    Menopoz, ortalama 45-55 yaşları arasında, düzensiz adet kanamaları ile başlayan ve adetin tamamen kesilmesiyle sona eren; kadının hayatındaki en doğal dönemdir. Günümüzde, gelişen tıp dünyasının insan hayatı üzerine olumlu etkileri ile kadın ömrü 80’li yaşlara yaklaşıyor. Dolayısıyla kadın, yaşamının yaklaşık üçte birini postmenopoz (menopoz sonrası; adetsiz dönem)’da geçiriyor. Menopoz dönemi, adet bozuklukları ve sonunda adetin tamamen kesilmesi dışında, başka bir belirti ve rahatsızlık hissetmeden geçirilebiliyor. Ancak bu kadınların oranı tüm menopozdaki kadınların sayısı ile karşılaştırıldığında, yalnızca % 24 olarak belirlenmiş. Uygun bir tedaviyle, eksik olan hormonlar yerine konduğunda görülen belirti ve hastalıkların birçoğunun vereceği rahatsızlık da en aza indirilebiliyor.

    Günümüzde menopozu; adetten kesilen kadının eskiden olduğu gibi bir takım şikayetlerine alışmakla geçirdiği dönem olarak algılamamak gerektiğini söyleyen Bahçeci Umut Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, menopozun yaşlılığın başlangıcı ya da hayatın sonbaharı olmadığını da vurguluyor.

    Menopoz neden önemlidir?

    Kadınlar hayatlarının 3’te 1’lik bölümünü menopozda geçiriyor. Yaşam süresi uzadı artık . Kadınların hastalık riskini (kemik kaybı, kroner kalp hastalıkları, kanser…) etkileyen menopoz sonrası bir çok fiziksel değişiklikler tespit edilmiştir. Bu nedenle menopoz önemlidir.

    Hormon replasman tedavisi nedir ?

    Hormon replasman tedavisi (HRT) menopoza girmiş kadınların vücudunda üretimi bitmiş olan hormonların dışarıdan yerine konmasıdır. Yaşamda bir değişiklik olarak da görülen menopoz kadının yumurtalıklarında ostrojen ve progesteron hormonlarının üretiminin son bulması ile oluşur. Menopoz ile birlikte regl dönemleri ve doğurganlık dönemi son bulur. Ortalama menopoza girme yaşı 50’dir. Menopoz yumurtalıkların ameliyat ile alınması sonucunda da oluşabilir. Cerrahi bir girişime bağlı olduğu için buna cerrahi menopoz denir.

    HRT’nin faydaları nelerdir ?

    Menopozla birlikte ortaya çıkan rahatsız edici şikayetlerin (sıcak basması, gece terlemeleri, ağrılı cinsel ilişki…) ortadan kalkması, HRT’nin hemen görülen faydalarıdır. Hormonlar, idrar problemleri, gerginlik ve depresyon gibi diğer problemlerin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Tedavinin bir diğer yararı kemik kaybının (osteoporoz) önlenmesidir. Kemik kaybı vücutta ostrojen üretiminin durması ile artar. Çok basit travmalarla kemik kırılmaları görülebilir.

    HRT’nin başka faydası var mıdır ?

    Koroner kalp hastalığı, menopozun rahatsız edici semptomlarını ve osteoporozun engellenmesine ek olarak, hormonlar kadınların kalp krizi, ciddi koroner kalp hastalığı riskini azaltıyor. Menopoz sonrası kadınların kalp krizi riski artıyor çünkü ve erkeklerde görülen kalp krizi riskine yaklaşıyor. Ancak ilk kalp krizinde ölüm riski erkeklere oranla daha fazladır. Östrojen kullanan kadınlarda koroner kalp hastalığına bağlı ölüm riski, kullanmayanlara göre yüzde 50 daha azdır. Östrojen ve progesteron kullanan kadınlarda bu faydanın ne kadar olacağı çok açık değildir. İki hormonun birlikte kullanılması riski azaltır, ancak bu oranın yüzde 50’den de fazla bir koruma sağlayacağı kesin değildir.

    Riskler nelerdir ?

    Riskler; hormonların ne kadar uzun süre kullanılacağına, rahmin olup olmadığına bağlı olarak tedavi biçimine göre değişir. 5 yıldan daha az, kısa süreli tedavilerde, tedavinin riski çok azdır.

    Eğer rahmi olan kadınlarda sadece östrojen ile tedavi uygulanırsa endometrial kanser riski artar. Progesteron hormonunun tedaviye eklenmesi artmış riski ortadan kaldırır. Bu nedenle rahmi olan kadınlarda her iki hormon birlikte kullanılmalıdır. Endometrium kanseri hakkındaki gerçek şudur ki; erken teşhis edilebildiği için tedavi edilebilir ve çok nadir ölümle sonuçlanır. Endometrium kanserinin en erken bulgusu vajinal kanama olduğu için normal olmayan kanamalar hekiminiz tarafından yakından izlenmelidir.

    Menopoz sonrası kadınlarda kullanılan hormonların meme kanseri yapıp yapmadığına dair bir çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda ortak bir sonuç çıkmamıştır. Bazı çalışmalarda artmış risk bulunmamasına rağmen bazı çalışmalarda ise uzun süreli 10-15 yıl düzenli ilaç kullanımına bağlı minimal artmış risk bulunmuştur. 5 yıldan az süreli tedavilerde artmış meme kanseri riski görülmemiştir.

    HRT’nin farklı çeşitleri var mıdır ?

    Evet. Bazen östrojen tek başına, bazen de progesteron eklenerek kullanılabilir. Genellikle rahmi alınmış kadınlarda sadece östrojen, rahmi olan kadınlarda ise östrojen ve progesteron birlikte kullanılır. Hormonlar tablet, vajinal krem veya cilde yapıştırılan bantlar şeklinde kullanılabilir.

    Yan etkileri nelerdir ?

    Meme hassasiyeti, ödem, bulantı, baş ağrısı, çekilme kanaması östrojenin yan etkileridir. Progesteronun ise vücutta tutulması, sivilce, adet öncesi semptomlar, depresyon, gerginlik, heyecan gibi yan etkileri görülebilir. Bunlar tıbben ciddi yan etkiler değildir. Rahatsız edici olsa da bu yan etkiler ilaç dozunun veya ilacın değiştirilmesi ile ortadan kaldırılabilir.

    Hasta, HRT’nin kendisi için uygun olup olmadığına nasıl karar verir ?

    Kuşku yoktur ki kısa süreli tedavi menopoza bağlı şikayetlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır. Hastalıklardan korunmak, yaşam süresini uzatmak için kullanılan hormonlarda fayda görüp görmemek kişinin risk faktör profiline bağlıdır. Hasta tedavinin kendisi için risk ve faydalarını tedavi öncesi hekimiyle mutlaka konuşmalıdır. Örneğin; koroner kalp hastalığı veya osteoporoz riski yüksek olan bir kadın uzun süreli bir tedavinin riski yüksek olmayan kadına göre daha fazla fayda görebilir.

    Not : Bahçeci Umut Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun sorularinizi http://www.kadinlarkulubu.com/tup-bebek-amp-infertilite-f964/ adresinde cevaplamaktadir…