Etiket: mantar

  • Mantar kurabiye

    Mantar kurabiye

    Mantar Kurabiye Tarifi

    Malzemeler:
    – 1 yumurta
    – 2 bardak buğday nişastası
    – 6 çorba kaşığı şeker
    – 4 çorba kaşaığı un
    – 1 paket margarin
    – 1 paket vanilya

    Yapılışı:
    Bütün malzemeyi yoğur küçük toplar yapıp 1 gazoz kapağını önce biraz kakaoya sonra kurabiye toplarının ortasına batırıp kurabiyelere mantar görüntüsü verelim yağlanmış yada yağlı kağıt serilmiş tepside 175 derecede pişirelim.

    Afiyet olsun…

  • Ağrılı Cinsel İlişki neden olur ve nasıl tedavi edilir

    Ağrılı Cinsel İlişki neden olur ve nasıl tedavi edilir

    Ağrılı Cinsel İlişki
    Ağrılı Cinsel İlişki neden olur
    Ağrılı Cinsel İlişki nasıl tedavi edilir…

    Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır. Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojikmuayene ile yapılır.

    Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır. Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir.

    Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanıaçısından önemlidir. Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir.

    Kadınların yaklaşık %15?i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar. Ancak %1-2?sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir. Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler.

    Neden olur?

    Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

    Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler.

    Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olarak sert olması

    Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.

    Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

    Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.

    Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar.

    Vajinaya bağlı nedenler:

    Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir.

    Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür. Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler.

    Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

    Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler.

    Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap

    Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler

    Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

    Pelvik yapılara ait nedenler

    (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

    (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

    Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler.

    Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur. Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler.

    Uterus habis veya selim tümörleri

    Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar

    Geçirilmiş pelvis kırıkları

    Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler.

    Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

    Kabızlık

    Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi

    yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler.

    İdrar yolu hastalıkları: Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

    Psikolojik bozukluklar: Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk,

    İlk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yer alırlar.

    Disparoninin (Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması) vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır.

    Tedavi öncesi incelemeler

    Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır.

    Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır.

    Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir.

    Tedavi

    Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır.

    Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir.

    Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir.

  • Seks Öncesi Bakım

    Seks Öncesi Bakım

    Sevişirken partnerinizin vücudundan yayılan kokular sizi nasıl etkiler?
    Pek de iyi hissetmezsiniz değil mi? O zaman seks öncesi temizliğe önem vermenizde fayda var…

    Cinsel bölgeleri, koltukaltı ve bacakları saran aşırı kıl-tüy yumaklarına ne demeli? Bu kıl yığınları da dokunma ve görme duyumuzu olumsuz etkiler. Buna bir de kıllı bölgelerin daha çok terlediği ve bakterilere davetiye çıkardığı gerçeği eklenirse, koku duyumuz da bu işe tepki gösterecektir! Sonuçta yaşadığınız cinsellik, keyiften çok eziyete dönüşür. Kafanız duyduğunuz kokulara, aldığınız tatlara yönelir ve dikkatinizi dağıtır.

    Temizlik çok basit!
    Oysa bedenimiz ve özellikle de cinsel bölgelerimiz için yapılacak temizlik çok basit, hatta su ve yumuşak bir sabundan ibaret. Koltukaltı ve genital bölgelerdeki tüylerin düzenli olarak kesilmesi ya da tümüyla alınması ve her gün duş yaparak deodorant kullanmak, vücudu koku oluşturan her türlü bakteriden arındırır. Genital bölgenin temizliği ve buradaki tüylerin kesilmesi, koku oluşumu ve kaşıntıyla birlikte enfeksiyon riskini de ortadan kaldırır. Koltukaltındaki tüylerin tıraş edilmesi ve her duştan sonra deodorant sürmek, bu bölgenin kokmasını ve kaşınmasını önler.

    Nasıl temiz olunur?
    Siz kendi bedeninizin temiz olduğunu biliyorsunuz. Ama partnerinizden pek emin değilsiniz. O halde sevişmeden önce, “Bir duş almaya ne dersin?” demek, pek zor olmasa gerek. Hatta bunu neden birlikte denemeyesiniz? Sabun, sünger ve sıcak su… Ancak bir kişiyi duş almaya ya da daha temiz olmaya teşvik etmek, her zaman kolay olmaz. “Ya kırılırsa?” endişesini bir türlü üzerimizden atamayız. Ancak cinsel yolla bulaşabilecek hastalıkları düşünerek partnerinizi önlendirmeniz şart. Aksi takdirde hem sevişmekten zevk almazsınız hem de bedeniniz enfeksiyona karşı tehdit altında olur.

    “Temiz” ne demek?
    Uzmanlar, erkeklerin ve kadınların genital temizliğinin farklı olması gerektiğini söylüyorlar.

    Kadınlar:
    Her gün duş almak ve vajinal temizliği ihmal etmemek, her gün külot değiştirmek, alınan önlemler arasında. Bebek sabunu veya asitli olmayan bir sabun ve sıcak su yeterli olabiliyor. İntim spreyler, özel vajinal duşlar ve talk pudrası ise vajinal enfeksiyonlara davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Kadınların cinsel organları, erkeklerinki gibi özel bir temizlik istemiyor. Tam tersi iç kısımlara doğru sabun ve özel jellerle temizlik yapıldığında, bölgenin mukozası zarar görebiliyor. Bu da enfeksiyonlara sebep olabiliyor. Uzmanlar, “Temizlik şart, ama vajinanın doğal dengesini bozmadan” diyorlar.

    Erkekler:
    Penisi temiz tutmak biraz gayret ve dikkat isteyen bir iş. Gerçi erkekler penislerini nasıl yıkamaları gerektiğini çok küçük yaşta öğreniyorlar. Ancak sünnetsiz erkeklerin daha özen göstermesi, derinin altında biriken bakterilerden kurtulmak için sıkı bir temizlik yapması gerekiyor. Sabun ve su, temiz tutmak için yetiyor. Sünnetli erkeklerin ise işi daha kolay. Ne de olsa altını temizlemeleri gereken bir deriyle yaşamıyorlar. O halde bu kadar basit olan temizlik kurallarını ihmal ederek niçin sağlığınızı ve cinsel mutluluğunuzu tehlikeye atasınız ki?

    En basit temizlik kuralları

    * Her sabah duş alın.

    * Her gün iç çamaşırı değiştirin.

    * Duştan sonra tüm vücudunuzu iyice kurulayın. Nem, bakteri oluşumunu hızlandırır.

    * Ayaklar insan vücudunun en fazla kokan bölgeleridir. Ayaklarınız bütün gün ayakkabı içinde kalıyorsa, sabah ve akşam yıkayın. Banyodan sonra parmak aralarını iyice kurulayın. Aşırı terleme varsa, talk pudrası ya da terlemeyi önleyici özel ayak spreyi kullanın.

    * Banyodan sonra deodorant sürün.

    * Genital bölgenizdeki t üyleri haftada bir keserek kısaltın. Aynı şekilde koltuk altındaki kılları jiletle ya da makasla keserek temizleyin. Ağda, epilasyon ve tüy dökücü krem, jilet ve makasa alternatif yöntemlerdir.

    * Genital organlarınızı tuvalet ihtiyacınızı giderdikten sonra mutlaka yıkayın. Duş alırken de sabunlu suyla temizleyin.

    Ağız sağlığına özel ilgi gösterin
    Cinsellik baştan başlayıp, ayaklara kadar inen bir bütündür. Tüm vücudunuz kadar ağzınızın temizliği ve sağlığı da cinselliği olumlu ya da olumsuz etkiler. Partneriniz sizinle öpüşmek istemiyorsa, bunun en önemli sebebi ağzınızın kokması olabilir. Özellikle partnerlerden birinin sigara içmemesi içen partnerin vücuduna ve ağzına sinen kokudan tiksinmesine sebep
    olabilir. Sigara içiyorsanız ağız sağlığınıza daha fazla özen gösterin ve sevişmeden önce mutlaka dişlerinizi fırçalayın.

    Erkeklerin bir tutkusu da uyanır uyanmaz sevişmek. Uzmanlar, sabah saatlerinde cinsel potansiyelin yüksek olduğunu doğruluyorlar. Ancak gece uyurken mide, yemek borusu, dişlerde ve gırtlakta kalan yemek artıkları ağıza gelip kötü kokulara ve mikroplara neden olabilirler. Öpüşmeyle, bu mikroplar karşı tarafa geçip çeşitli ağız mukozası hastalıklarına neden olabilirler.

    Ağız sağlığının doğru olarak yapılması için her yıl diş hekimine kontrole gitmekte fayda vardır. Dişler günde üç kez, her yemekten sonra, en gerideki dişler de unutulmadan, üstten
    ve içten iyice fırçalanmalı. Dişler fırçalandıktan sonra dişetlerini koruyan ve çürümeyi önleyen bir ağız suyuyla gargara yapmak da önemli bir adım.

  • Tırnaktaki Beyaz Leke

    Tırnaktaki Beyaz Leke

    Bazı insanların tırnaklarında dönem dönem beyaz lekeler ve çizgiler görülmektedir.Bu beyaz lekeler ve çizgiler tamamen vücudun ürettiği birşeydir. Bu çizgiler tırnağınızın direncini kırar. Kırılmalarını engellemeniz için tırnaklarınızı kısa kesmelisiniz. Şekil bozukluğunu ise doktorunuzun uygulayacağı tedaviyle giderebilirsiniz.

    Tırnağın, çok fazla ojeli kalmasının ya da sigara içmenin de tırnaklar üzerinde sarartmak gibi olumsuz bir etkisi olabileceğini vurgulayan uzmanlar, “Bunun çok çirkin bir görüntü olduğunu düşünüyorsanız, yüzeysel bir temizleme uygulayabilirsiniz. Ayrıca tırnakları besleyici ürünlerden yararlanabileceğiniz gibi, ojenizin markasını da değiştirebilirsiniz.

    Bazen çocukluğumuzdan beri tırnaklarımızda beyaz beyaz lekelerle karşılaşırız. Bu vücudumuzda bulunan, saç ve tırnağımızın temelini oluşturan keratin hormonu gerektiği gibi çalışmıyor demektir. Sonradan meydana gelmiş olabilecek koyu renk beyaz lekeler ise manikür sırasında tırnakların çok fazla zarar görmesi ve mantar kapması nedeniyle oluşmuş olabilir.

    Travmatik olaylar sonucunda karşılaşabileceğimiz bu tırnak sorunu için sadece bir süre beklemek yeterli. Bütün bu sorunlarla baş etmenin en etkili yolu ise dışarıda yaptırsanız bile kendi manikür takımınızı kullanmanızdır” şeklinde sözlerini tamamladı.

    İlgili konular ;
    Tırnak Üzerinde Beyaz Leke?

  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korkmayın, utanmayın, kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için önlem alın.

    – Genellikle cinsel ilişki yoluyla insandan insana bulaşan mikroorganizmaların (mikrop) neden olduğu genital yol (üreme organları) enfeksiyonları “Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar” olarak adlandırılır.

    Nasıl Bulaşır?
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ancak cinsel hastalığı olan birisiyle girilen cinsel ilişki sırasında ya da fiziksel temas sonucunda bulaşabilir. Doğal olarak birden fazla seks partneri olan kişiler, daha fazla risk altındadırlar.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kan yolu ile de bulaşabilir mi?
    HIV ( AIDS virüsü), hepatit B virüsü ve frengi mikrobu kanda da bulunduğundan cinsel ilişki dışında kan yolu ile de bulaşabilen hastalıklardır. Bulaşmada kontrolsüz kan nakli, steril ( mikroplardan arındırılmış) olmayan şırınga ve iğneler, kesici ve delici aletler de rol oynar. Damar içi uyuşturucu bağımlılarının kullandıkları şırınga ve iğneler ile bu hastalıkların bulaşma riski vardır.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların hangileri anneden bebeğine bulaşabilir?
    HIV enfeksiyonu, hepatit B, sifiliz (frengi), gonore (bel soğukluğu), herpes ve klamidyoz adı verilen hastalıklar gebelik süresince veya doğum sırasında anneden bebeğine bulaşabilir.

    Bu Hastalıklarda Her Zaman Belirti Olur mu?
    Cinsel temastan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için geçen süre (kuluçka süresi) hastalıktan hastalığa fark gösterir. Her zaman belirti olmayabilir. Bu süre günler ( bel soğukluğu ), haftalar ( klamidyoz,hepatit B ), aylar ( frengi ) ya da yıllar (AIDS) olabilir. Bazen de rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir. Özellikle kadınlarda bazen hiç belirti görülmez. Ancak, tedavi edilmediği sürece, belirtisiz enfeksiyonu olanlar, bilmeden hastalığı başkalarına bulaştırırlar.

    Belirtileri Nelerdir?
    – İdrar yaparken yanma, acıma, sık sık idrara gitme
    – Peniste, vajinada, makatta veya ağızda yaralar, siğiller ve içi su dolu kabarcıklar oluşması
    – Penis, vajina veya makattan akıntı olması.( Bu akıntı su gibi, süt gibi, beyaz, sarımtırak veya yeşil olabilir ve kokusu normal vajina akıntısından farklıdır.)
    – Kasık kıllarında, makatta veya vajina etrafında kalıntı
    – Kasıklarda şişkinlikler ve bezeler
    – Yumurtalıkların birinde veya her ikisinde ağrı
    – Karnın alt bölümünde ağrı
    – Cinsel ilişkiden sonra kanama

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bu belirtilerden biri ya da birkaçı beraberce görülebilir, ancak bunlar başka hastalılara da bağlı olabilirler. Tanı konması ve tedavi için cinsel yolla bulaşan bir hastalıktan şüphelendiğinizi söyleyerek doktora gitmelisiniz.

    Bu Hastalıkların Tedavisi Var mı?
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar tedavi edilebilirler. Ancak AIDS’in tedavisi yoktur. Ayrıca Hepatit B’den de aşı ile korunabilirsiniz.

    Tedavi Edilmezse Ne Olur?
    Eğer cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalanıp tedavi edilmezseniz bu ciddi sonuçlar verebilir. Kısırlık ya da kadınlarda dış gebelik gibi… Ayrıca bir cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanmak, AIDS (HIV) virüsünü almayı kolaylaştırır.

    Bu Hastalıklar Cinsel İlişki Dışında da Bulaşabilirler mi?
    Bu hastalıklardan birinin mikrobunu taşıyanlar gebelik veya doğum sırasında taşıdıkları mikrobu bebeklerine geçirebilirler.
    AIDS virüsü ve Hepatit B mikrobu taşıyan kişilerden kan nakli, steril olmayan iğnelerle kan alınıp verilmesi, tedavi yapılması, damardan uyuşturucu kullanımıyla (başkasının iğnesinin kullanılması ile) veya temiz omayan iğnelerle dövme yapılması, kulak delinmesi gibi yollarla bulaşabilir.
    Başkasının bardağını veya çatal kaşığını kullanmakla cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmazsınız.
    Ayrıca başkasının nefes ve öksürüğünden, onunla el sıkışmak ve öpüşmekle da bu hastalıklar bulaşmaz. Böcek ve sivrisinek ısırması, tuvaletlerden (klozet kapağından), yüzme havuzları veya hamamlardanda bu tür hastalıklar bulaşmaz.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan nasıl korunulur?
    – Cinsel ilişkide kondom kullanın.
    – Cinsel eş sayısının artmasının, hastalık bulaşma riskini de arttırdığını unutmayın.
    – Hastalık belirtisi olmadan da bulaşma olabileceğini unutmayın.
    – Alkol ve uyuşturucunun doğru ve sağlıklı düşünmeyi engelleyerek, cinsel ilişki sırasında olumsuz davranışlara neden olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
    – Size nakledilecek kanda gerekli testlerin yapılıp yapılmadığını sorun.
    – Başkalarının kullandığı şırınga ve iğneyi kullanmayın. Bir defa kullanılıp atılan şırınga ve iğne kullanılmasını isteyin.
    – Hamile iseniz, doğum öncesi dönemde düzenli sağlık kotrollerinizi yaptırın.

    Cinsel Yolla Bulaşan Bir Hastalık Olduğunu Düşününce Ne Yapmalıdır?
    Cinsel yolla bulaşan hastalık belirtilerinden kuşkulandığınızda muhakkak bir uzmana başvurun. Yakınmalarınız kaybolsa da, hastalıklar genellikle kendiliğinden iyileşmezler. Tedavi her zaman gerekir.

    Hangi hastalıklar cinsel ilişki yoluyla bulaşabilir ?
    Bugün için 40’ dan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık bilinmektedir. En sık rastlanılanları:
    – HIV enfeksiyonu ( AIDS )
    – Hepatit B
    – Bel soğukluğu ( Gonore )
    – Frengi
    – Klamidyoz
    – Kandidiyazis
    – Trikomoniyazis
    – Yumuşak şankır
    – Granuloma inguinale
    – Genital herpes
    – Lenfogranuloma venerium

    Doktora Gidin!
    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğunun tedavisi kolaydır. Laboratuar incelemeleri gerekebilir. Verilen tedaviyi, şikayetleriniz geçse bile tam uygulayın. Tedavi süresince cinsel ilişkide bulunmayın ya da ilişki olduğunda siz veya eşiniz kondom kullanın.

    Eşinizi ya da ilişkide bulunduğunuz kişiyi uyarınız: Hastalığın size bulaştığı andan sonra ve tedavi süresince hastalığı cinsel ilişkide bulunduğunuz herkese bulaştırabilirsiniz. Bu nedenle kontrol ve tedavi için geçmişte cinsel ilişkide bulunduğunuz insanları uyarmalısınız.
    Güvenli cinsel ilişki kurunuz: Cinsel yolla bulaşan hastalığı olmayan, başka biriyle ilişkisi olmayanlarla ve tek bir eşle cinsel ilişki kurmaya özen gösterin. Sizin tek eşiniz olabilir. Ama eşinizin başka eşi olmadığından da emin olunuz.
    Şüpheli her ilişkide: Başkasıyla cinsel ilişkiye girdiğini bildiğiniz ya da düşündüğünüz herkesle kurulan ilişki şüphelidir. Kondom(kılıf) kullanın. Güvenli cinsel ilişki için kondom kullanımıyla ilgili ayrıntılı bilgi edinin.

  • Mantar Soslu Antrikot

    Mantar Soslu Antrikot

    Mantar soslu antrikot davet sofralarınız için oldukça iyi bir seçimdir.

    Malzemeler,

    – 4 dilim dana antrikot
    – 8 kestane mantarı
    – 1 kırmızıbiber
    – 1 soğan
    – 1.5 yemek kaşığı tereyağı
    – 2 çay kaşığı tuz
    – 2 çay kaşığı karabiber

    Yapılışı,

    – Tereyağının üçte birini tavaya alıp eritin ve etleri tavaya ilave edin.
    – Tereyağının üçte birini etlerin üzerlerine sürün. Tuz ve karabiberle tatlandırın.
    – Tavanın kapağını kapatın ve kısık ateşte pişirin.
    – Soğanı ince doğrayın. Başka bir tavada kalan tereyağını eritin. Soğanı kavurun. İnce doğranmış mantarları ve küp – doğranmış biberleri ilave edin.
    – Etlerin her iki tarafı pişince tavadan alın. Servis tabağına yerleştirin.
    – Üzerlerine mantarlı sos ekleyerek servis yapın.

    Afiyet olsun…

  • Pizza Tarifi Malzemeleri ve Hazırlanışı

    Pizza Tarifi Malzemeleri ve Hazırlanışı

    Malzemeler;

    – Bir tane yumurta
    – 75 gram margarin
    – İki su bardağı un
    – Kabartma tozu
    – Tuz
    – 2 kaşık yoğurt (corba kaşığı)
    – Kaşar peynir rendesi bir-iki su bardağı
    – iki yemek kaşığı ketçaap
    – Bi su bardağı süt
    – Bir yumurta yesil zeytin
    – sosis
    – suıcuk
    – mantar

    Hazırlanışı;

    Un ve margarini birbirlerine çırpın, diğer malzemeleri ilave edin, hamuru yapın. 30-35 cm çapındaki bir tepsiye yayıp, üzerine iki yemek kaşığı ketçap sürün. Sucuk, yeşil zeytin, kaşar peyniri rendesi ve domatesi hamurun üzerine yerleştirin. 30 dakika kadar dolapta bekletin. Bir adet yumurtayı bir su bardağı süt ile karıştırıp, hamurun üzerine dökün ve fırına sürün.

    Afiyet Olsun

    İlgili Konular ;
    Evde Pizza Yapımı-Resimli
    Evde Pizza Yapımı
    Ispanaklı Arnavut Böreği (resimli)
    Pazılı Pastırmalı Bohça Böreği

  • Rahim Mantarı ve Tedavisi

    Rahim Mantarı ve Tedavisi

    Derideki mantar hastalığının vajina bölgesinde görülmesidir.

    Rahim Mantarının Sebepleri

    Rahim mantarının ana sebebi bir mantar türü olan candida albicans’tır. Sağlıklı kadınlarda, normal olarak ağız içinde bulunan bir mantardır. Bu hastalığın belirtisi, kaşıntıyla beraber beyaz renkli bir akıntıdır. Elden geldiğince mantarlı bölgeyi kaşımamak ve hastalığın başka bölgelere de bulaştırmamak gerekir. Kirli çamaşırlar iyi yıkanmalı ve durulama suyunda da dezenfekte ilaçlar kullanılmalıdır. Rahim mantarına sebep olan candida albicans mantarı çok bulaşıcıdır, bu nedenle kişisel temizliğinize önem vermeli ve diğer bölgelere de bu rahatsız edici mantar hastalığını bulaştırmamak için dikkatli olmalısınız.

    Rahim Mantarı Tedavisi için tavsiyeler

    Temiz bir kabın içine 100 gram kadar vazelin, yarım kahve fincanı kükürt ve bu karışımı merhem haline getirecek kadar suyla birlikte karıştırılıp, mantarlı bölgeye günde 2 kez uygulanır.

    Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi için Gereken Şifalı Bitkiler

    Çörek otu, Kasnı ağacı (şeytan tersi), Ada Çayı, Beş parmak otu, Kekik, Bal

    Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi için karışımın hazırlanışı:

    Çörek otunun taneleri sert bir zeminde dövülerek ezilir. Ezilen taneler on beş dakika süre ile kaynar suda demlenir. Süzülerek elde edilen sıvı dinlendirildikten sonra, tedavi süresince günde üç fincan içilir.

    Kasnı ağacının kökleri bir saat süre ile suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvı banyo suyuna karıştırılır. Hazırlanan bu karışımla günde iki kez oturak banyosu yapılır.

    Ada çayı, kekik otu veya beş parmak otu yirmi dakika süre ile kaynar suda bekletilir. Süzülerek elde edilen sıvı, şerbet kıvamına gelinceye kadar bal ile tatlandırılarak karıştırılır. Hazırlanan şerbetten tedavi süresince günde üç bardak ısıtılarak içilir.

    İlgili Konular ;

    – Vajinal mantar nasıl tedavi edilir?
    – Vajinal mantarın belirtileri nelerdir?
    – Vajinal mantar nasıl teşhis edilir?
    – Vajinal mantar cinsel yolla bulaşır mı?
    – Vajinal mantarın nedenleri nelerdir?
    – Vajinal mantar sık görülen bir sorun mu?
    – Hamilelik döneminde vajinal mantarlara daha sık mı rastlanır?

  • Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ? | 1 Bebek cildinin hayati rolü

    Cilt bariyerinin temel rollerinden biri, vücudu zehirli-zararlı, tahriş edici, alerjen maddeler gibi çevresel tehditlerden korumaya yardımcı olmaktır.

    Sağlıklı bir cilt, bebeğin bu çevresel tehditlere karşı ilk savunma hattıdır. Cildin en üst tabakası, vücudu korumaya yardımcı olur1,2; su, kimyasallar, mikroplar, aşırı sıcaklıklar, elektrik dalgaları ve ultraviyole ışınlar (UV) gibi çevresel tehditlere karşı kalkan görevi görür. Bu sayede sağlıklı bir cilt, vücudu ciltten girebilecek enfeksiyonlardan korumaya destek olur.

    Bebek cildi neden özel ilgiye ihtiyaç duyar ?

    Bebek cildi yetişkin cildinden farklıdır ve yaşamının ilk yılı boyunca gelişmeye/değişmeye devam eder.3 Bebek cildi yetişkin cildine göre daha ince, daha geçirgen ve daha hassastır.3,4 Bu nedenle çevresel tehditlere karşı daha korunmasızdır. Genetik özelliklerin yanı sıra, bebek cilt bakımında uygun ürünlerin kullanılmaması ve gerekli cilt bakım uygulamalarının yapılmaması cildin bariyer bütünlüğünün bozulmasına/hasar görmesine neden olabilir.

    Hasar görmüş cilt bariyeri alerjenlerin cildin alt tabakalarına geçmesine izin verir, böylece alerjik olmayan bir bebeği alerjiye yatkın hale getirebilir. Bu da bebeklerde atopik dermatit oluşumuna kadar ilerleyebilir.

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan hassas cilt bariyerini korumak için özel ürünler kullanmak gerekir

    Bebek cildine doğru şekilde bakım yapılması cilt bariyerinin hasara uğramasını engeller. Bu da ancak doğru bebek şampuanı ve bebek bakım ürünlerinin kullanımıyla gerçekleştirilebilir.

    Uzmanlar bebek şampuanı ve cilt bakım ürünlerinin sağlıklı cilt bariyerinin bütünlüğünü koruması konusunda hemfikirdirler. Doğumdan itibaren bebek cildine uygun ürünlerin doğru şekilde kullanılması bebeğin cilt bariyerini koruyarak atopik dermatit gelişme riskini azaltır.

    Benzil alkol, SLS, sabun, alkol ve alerjen içerikli ürünlerin bebek saç ve cilt bakımında kullanımından kaçınmak ve cildi düzenli olarak nemlendirmek bu uygulamaların arasında sayılabilir. Bebek cildi için özel olarak formüle edilmiş şampuan ve diğer ürünlerin güvenliği ve etkinliği klinik olarak kanıtlanmış olmalıdır.

    Pediatrik Dermatoloji Derneği Johnson’s® baby ürünlerini tavsiye eder.

    Johnson’s® baby ürünleri, bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan cildine özen gösterecek ve cilt bariyerini koruyacak şekilde formüle edilmiştir. Pediatrik Dermatoloji Derneği bebek saç ve cilt bakımında Johnson’s® baby ürünlerinin* kullanılmasını tavsiye ediyor.

    *Johnson’s® baby Şampuan, Yenidoğan Saç ve Vücut Şampuanı, Yağ, Parfümsüz Islak Mendil

    Referanslar:
    1.Hoath S, et al. Neonatal Skin Structure and Function. 2003
    2.Chiou Y, Blume-Peytavi U. Skin Pharmacology and Physiology. 2004
    3.Nikolovski J, et al. Journal of Investigative Dermatology. 2008
    4.Stamatas G, et al. Pediatric Dermatology. 2009
    5.Stamatas G, et al. Cosmetics & Toiletries. 2009

    Johnson’s Baby şampuan:

    Gerçek Göz Yakmayan® formülü gözler için saf su yumuşaklığındadır. Johnson’s baby şampuan yeni ve yumuşak formülü sayesinde saçın doğal nem dengesini korur ve saçta hiçbir kalıntı bırakmaz. Saçların ipeksi yumuşaklığını korur ve mis gibi kokmalarını sağlar. Bebeğinizin saçını temizlemek ve nemlendirmek için idealdir.

    Çocuklarda Cilt Problemleri
    – Çocuklarda egzama hangi nedenlerle ortaya çıkabilir?
    – Çocuklarda hangi cilt problemlerine daha sık rastlanır?
    – Çocuklarda mantar hangi nedenlerle olur?
    – Çocuğumda sürekli kaşıntı var, neden olabilir?
    – Çocuğumun cildi sürekli kızarıyor, sebep ne olabilir?
    – Çocuğumun cildinde döküntü var, neden olabilir?
    – Atopik egzama nedenleri nelerdir?
    – Çocuğumun cilt probleminin hangi hastalığa bağlı olduğunu nasıl anlarım?
    – Çocuklardaki hangi deri hastalıkları bulaşıcıdır?

  • Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    1-VAJİNAL AKINTI

    Ergenlik çağından itibaren her kadının mutlaka karşılaştığı vajinal akıntı sorunu fizyolojik nedenlerle ya da bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkıyor.

    ENFEKSİYONA BAĞLI AKINTILAR

    Fizyolojik nedenlerin dışındaki akıntılar ise mantar, bakteriyel vajinozis, trikomonas denilen ve bir kısmı cinsel yolla bulaşan (Klamidya, Mykoplazma gibi) enfeksiyonlar nedeniyle oluşuyor. Kötü kokulu, süt kesiği görünümlü, koyu renkli veya kaşıntıyla beraber görülen bu tür akıntıların tanısı, muayene ve gerekiyorsa kültür alınması gibi ek incelemeler sonucunda konuluyor. Bu akıntılara neden olan enfeksiyonlar tedavi edilmediği takdirde ilerleyen yıllarda üreme organlarında yapışıklık, tıkanma ya da dış gebelik gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Enfeksiyonların tedavileri ağız yoluyla alınan antibiyotikler ve vajinal tabletlerle yapılıyor.

    FİZYOLOJİK AKINTILAR

    İki adet arasındaki yumurtlama döneminde rahim ağzındaki tıkaç, spermlerin içeri girmesine izin verebilmek için sıvı hale geliyor. Bu nedenle, sanki rahim ağzı nezle olmuş gibi bir akıntı başlıyor. Bu tür şikayeti olan kadınlar, yumurtlama dönemini takip ederek akıntının bu günlere denk gelip gelmediğini belirleyebiliyorlar. Eğer akıntılar söz konusu dönemde meydana geliyorsa herhangi bir tedaviye gerek duyulmuyor. Kadınlar fizyolojik akıntıdan rahatsız olup, aşırı titiz davranarak vajeni, antibakteriyel madde, sabun ya da su ile sık sık temizleyebiliyorlar. Oysa bu davranış vajenin florasını bozuyor, mantar ve bakterilerin üremesine neden oluyor. Renksiz ve kokusuz olan fizyolojik akıntıların bir diğer nedeni de özellikle hamilelik ve adet dönemlerinde rahim ağzının dışa dönmesi (servikal eversiyon), yara benzeri kırmızı bir görüntü alması ve salgı bezlerinin dışa dönmeye bağlı olarak daha fazla çalışması oluyor. Bu tür şikayeti olan kadınların smear testleri normal sonuç veriyorsa, akıntı normal kabul ediliyor.

    2- ADET DÜZENSİZLİĞİ

    Düzenli bir adet mekanizmasında beyinden salgılanan hormonlar yumurtalıkları uyarıyor ve yumurta hücresi büyümeye başlıyor. Büyüyen yumurta hücresi östrojen ve progesteron üretiyor. Bu hormonların etkisi ile rahim içerisindeki doku gebeliğe hazırlanmak üzere kalınlaşmaya başlıyor. Kadın hamile kalmadığı her ay bu dokuyu yaklaşık 60-80 ml kan ile birlikte atıyor. Bu mekanizma çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulabiliyor. Hormonal nedenlere bağlı düzensiz kanamalar ‘disfonksiyonel kanama’ olarak adlandırılıyor. Polip, miyom, endomterium (rahim) kanseri ve hiperlazi (rahmin iç duvarının kalınlaşması) gibi patolojik nedenlerle kanama düzensizlikleri de görülebiliyor. Hastanın öyküsü alınıp, muayenesi gerçekleştirildikten sonra kanama düzensizliğinin nedeni ortaya çıkıyor. Eğer sebep patolojikse tedavide cerrahi ön plana çıkıyor veya histereskop yöntemi ile polip ya da miyom alınıyor. Fonksiyonel bir kanama ise hormonlar ilaç tedavisi ile düzeltilmeye çalışılıyor.

    3- CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI

    Ülkemizde cinsel fonksiyon bozuklukları konuşulmuyor. Bu tür sıkıntıları olan kadınlar doktora genellikle ağrı şikayeti ile başvuruyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, hastaların anatomik problemleri olup olmadığını inceliyor, cinsel ilişki sırasında oluşan fizyolojik değişiklikleri anlatıyorlar. Patolojik bir sorun, endometriozis, ağrıya neden olan miyom ya da geçirilmiş bir doğum sonrası vajinal yara dokusu, cinsel ilişki sırasında ağrı yapabiliyor. Bunlar ayırt edildikten sonra eğer anatomik bir neden bulunamazsa, hastalar psikiyatri uzmanlarına yönlendiriliyor.

    4- PELVİK AĞRILAR

    Miyomlara bağlı ağrılar Miyomlar en sık ağrı ve adet düzensizliği ile belirti veriyor. Rahim duvarında çıkan ve birçok kadında görülebilen bu iyi huylu tümörlerin birçoğunda tedavi gerekmiyor. Ancak makat, idrar torbası gibi organlara baskı yaptığı durumlarda ve büyüdüğünde ağrıya neden olabiliyor. Miyomların rahim içi dokuya baskı yapması durumunda ise kanama düzensizlikleri görülebiliyor. Böyle durumlarda, cerrahi tedavi tercih edilebiliyor. Adet sancıları Rahim içindeki endometrium dokusu atılırken, rahmin kasılması ve rahim ağzı kanalından atılan pıhtılı kanın rahmin kasılmasıyla beraber oluşturduğu ağrı mekanizması birçok kadında görülüyor. Bu durumdan şikayeti olanlara, kanamayı da azaltan ağrı kesiciler verilebiliyor. Bazı kadınlar, kanamanın azalmasından endişe ediyorlar. Oysa bu ilaçlar rahim içindeki kanamayı azaltmasına karşın fazla dokunun atılmasını engellemiyor. Ağrıyı azaltmak için doğum kontrol hapı da kullanılabiliyor. Bu hapların içindeki hormon miktarı az olduğu için rahim içi dokusu az kalınlaşıyor ve az atılıyor. Kanama az olunca, ağrı da azalıyor. Ancak aşırı ağrılı adet dönemi geçiren hastalarda endometriozisten de (çikolata kisti) şüphelenmek gerekiyor. Rahim içinde bulunan endometrium dokusunun karnın içerisindeki zarlar ile yumurtalığın içerisinde de bulunması anlamına gelen bu hastalık, 100 kadının 6’sında görülüyor. Kesin tanısı laparoskopik cerrahi ile konulabilen endometriozis, adet kanamasının azaltılması ile tedavi edilebiliyor.

    5- KISIRLIK

    Yaşam koşullarının değişmesiyle oluşan hormonal dengesizlikler, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve endometriozis hastalığının artması, hastaların sosyal yaşantı nedeniyle geç hamile kalmak istemesi, hamilelikle ilgili olumsuzlukların birikmesine ve hamileliğin oluşmamasına neden olabiliyor. Öte yandan hamileliğin oluşması için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Kişilerin bilinen bir hastalığı yoksa en az bir yıl boyunca korunmasız birliktelik öneriliyor. Sağlıklı çiftlerin yüzde 25’i yumurtlama döneminde hamile kalıyor. Bir yılın sonunda hamilelik oluşmadıysa yapılacak üç temel test bulunuyor: Erkeğin sperm ölçümü, rahim içi filmi çekimi ve hormon testleri. Bu testlerin sonuçlarından elde edilen verilere göre tedavi planlanıyor. Yumurtlama planlanıp, uygun zamanda ilişkiye girme, spermin rahim içine konulması (aşılama) ya da yumurta ve spermin dışarıda birleştirilmesi (tüp bebek) yöntemi ile tedavi yapılıyor.