Etiket: mantar

  • Tatilcileri bekleyen gizli tehlike: Havuz sistiti

    Tatilcileri bekleyen gizli tehlike: Havuz sistiti

    Sağlık için gerekli şartlara sahip olmayan havuzlar ve kimi zaman da deniz suyu idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Havuz enfeksiyonları arasında en sık rastlanan şikâyet ise ‘havuz sistiti’ olarak gösteriliyor.

    Medicana Samsun Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Ahmet Gençbay tatilcilere önemli uyarılarda bulundu.

    Sistit nedir?
    Sistit; mesanenin (idrar kesesi) iltihaplanmasıdır. Anatomik olarak erkeklerden farklı olmalarından dolayı kadınlarda daha sık görülen sistit, ihmal edildiği takdirde kronikleşebilir ve üriner sistemde (mesane ve böbreklerde) kalıcı hasara neden olabilir.

    Bakteriyel sistitler genellikle 20-40 yaşları arasındaki genç kadınlarda daha sık görülür. Her 5 kadından biri, yaşamının herhangi bir döneminde en az bir kez sistit geçirmektedir. Kadınlarda sistitin daha fazla görülmesinin en sık sebebi üretranın daha kısa olmasıdır. Sistitin en sık görülen etkeni, vakaların yüzde 85’inden sorumlu olan Koli basilidir. Normalde bu bakteriler kalın bağırsakta bol miktarda bulunurlar. Bazı risk faktörlerinin varlığında bu bakteriler mesaneye ulaşarak sistite neden olurlar.

    Sistite neden olan risk faktörleri nelerdir?
    Kötü genital temizlik
    İdrar akımının engellendiği durumlar (üriner sistemde taş, tümör veya sonda gibi yabancı cisim bulunması)
    Nörolojik olarak mesanenin boşalamaması
    Şeker hastalığı
    Hamilelik
    Yaşlılık
    Düzensiz cinsel ilişki ( sistit yeni evlilerde daha sık görülür ki, buna ‘balayı sistiti’ denir )
    Menopoz dönemi
    Erkeklerde prostat ve üretra hastalıkları

    Sistitin belirtileri nelerdir?
    Dizüri (idrar yaparken yanma, sızı, ağrı)
    Pollaküri (sık idrara çıkma) ve az idrar yapma
    Acil idrar yapma hissi
    Tam boşalamama hissi
    Kötü kokulu ve bulanık idrar
    Disparoni (cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması)
    Kasıklarda ve göbek altında ağrı olması
    Hematüri (idrarda kan olması)

    Sistitin tanısı nasıl konur?
    Sistitin tanısında en önemli bulgu anamnezdir. Hastaların çoğunda yukarıda bahsedilen şikayetlerden birçoğu vardır. Bu şikayetlerle gelen bir hastaya ilk yapılacak tetkik, idrarın mikroskobik incelenmesidir. Sistitli bir hastanın idrarında alyuvarlar, akyuvarlar ve bakteriler görülmelidir. Enfeksiyona neden olan bakteriyi tanımlayabilmek için de idrar kültürü gerekebilir. Sistite sebep olan birincil bir hastalık düşünülüyorsa hastaya üriner ultrason, İVP (ilaçlı böbrek filmi) ve sistiskopi (ışıklı bir aletle mesaneye bakma işlemi) de yapılabilir. Sistit ve altta yatan neden tedavi edilmezse, kronikleşebilir ve hastayı zayıf ve bitkin bırakabilir.

    Sistit nasıl tedavi edilmelidir?
    Bakteriyel bir hastalık olduğundan dolayı tedavide antibiyotikler kullanılmalıdır. Kültür sonuçları çıkana kadar tedaviye gram negatif basillere etkili ilaçlarla başlanmalıdır. Daha sonra tedavi kültüre göre düzenlenmelidir.

    Sistitten korunmak için neler yapılmalıdır?
    Günlük su alımı en az 2 litre olmalıdır. Su, bakterilerin mesaneye tutunmasını engeller ve dışarı atılmasını sağlar.

    Kahve, koyu çay, alkol gibi içecekler ve acılı baharatlı yiyecekler en aza indirilmelidir. Bunların mesane üzerinde uyarıcı etkileri vardır.

    Mümkün olabildiği kadar sık idrara çıkılmalıdır. İdrarı tutmak mesanedeki bakterilerin mesane duvarına yapışmasını ve enfeksiyon oluşmasını kolaylaştırır.

    Tuvaletten sonraki temizlik doğru olmalıdır. Temizlik önden arkaya doğru yapılmalıdır. Böylece bakterileri idrar kanalına doğru taşımamış olursunuz. Sadece kağıtla silinmek yeterli değildir. Anal bölge mutlaka bol suyla yıkanmalıdır. Ancak aşırı hijyen takıntısı normal vajinal florayı bozabileceğinden dikkatli olunmalıdır.

    Vajinal deodorant, parfümlü sabun, pudra kullanımı idrar kanalını tahriş edebileceğinden bu tür ürünler kullanılmamalıdır.

    İç çamaşırı tercihi doğru yapılmalıdır. Sıkı, dar pantolonlar ve naylonlu iç çamaşırları giymeyin. Bahsedilen giysiler genital bölgenin nemlilik oranını artırarak bakterilerin üremesini kolaylaştırır.

    Pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir.

    Cinsel ilişkiden sonraki erken dönemde idrara çıkılmalıdır. Bu durum bakterilerin yayılmasını önlemektedir.

    Menopoz sonrası dönemde östrojen kremleri kullanılmalıdır.

    Özellikle yaz aylarında havuz sistitine dikkat edilmelidir. Kalabalık ve kirli havuzlara girmekten kaçınılmalıdır.

  • Hastalıklara karşı mucizevi yiyecekler

    Hastalıklara karşı mucizevi yiyecekler

    Ölüm her insanın yaşayacağı bir andır ondan kaçış yok ama araştırmalara göre en fazla ölüm nedenleri arasında hastalıklar ilk sırada gelmektedir. Hastalıklardan korunmak ise insanın kendi elinde. Bazı yiyecekler en fazla ölüm nedeni olan belirli hastalıklara karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Beslenme planınızda bu besinlere daha fazla yer vermeye çalışın.

    Sarımsak

    Doğal antibiyotik olarak bildiğimiz sarımsak kötü kolesterol seviyesini azaltıp, damar sağlığını korumaktadır. Günde en az 2-3 diş tüketimi önerilen sarımsak kalp sağlığının yanı sıra kansere karşı da koruyan iksir olarak da değerlendirilen bir sebzedir. Bütünüyle fırında pişirilip tüketildiğinde detoks etkisi yapmaktadır, ağır metal olan civa ve kadmiyumdan vücudu temizler.

    Yumurta

    Protein örüntüsü olarak en kaliteli içeriğe sahip olan yumurta vücudumuz için gerekli aminoasitleri içerir. Kolin içermesi nedeniyle kalp ve beyin sağlığını korur.

    Mantar

    Yüzyıllardır doğu kültüründe tedavi amaçlı kullanılan mantar çeşitleri bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Dolayısıyla en başta kansere karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Japonyada yapılan bir çalışma sonucuna göre düzenli tüketilen mantar kolesterol seviyesini %45 düşürebilmektedir.

    Avokado

    İçeriğindeki yağ miktarı oldukça fazla dolayısıyla kalori miktarı da yüksek olan avokado diğer besinlere göre farklı tanımlanmalı. Sağlıklı beslenmeyi ve kilo vermeyi destekleyici olan MUFA , tekli doymamış yağ asidi içermesi tüketim miktarına göre onu biraz daha masumlaştırıyor. MUFA kalp sağlığını koruyan ve şeker hastalığı riskini minimuma indiren bir yağ asididir. Avakado ayrıca göz sağlığını koruyan lutein içerir ve lif bakımından zengindir.

    Yabanmersini

    Göz ve beyin sağlığı için gerekli güçlü antosiyaninler içeren yaşlılığa karşı koruyucu bir meyve olan yabanmersini hafızayı da olumlu etkilemektedir. Enflamasyonu da azaltan yabanmersini Alzheimer, parkinson, artrit, şeker ve kalp hastalığına karşı koruyucudur. Yapılan çalışmalara göre yabanmersini diğer meyvelere göre kansere karşı daha fazla koruyucu özelliğe sahiptir. Diyetisyen Özlem Sert Aydın

    Nar

    Antioksidan değeri oldukça yüksek olan nar kalp damar sağlığını korur, damarda pıhtılaşmayı önlediği için inme riskini minimuma indirir. Düzenli tüketimi yaşlılık belirtilerini azaltır.

    Badem ve ketentohumu

    Lif ve tekli doymamış yağ asidi içeriği yüksek olması nedeniyle en başta kolesterol seviyesini düşürür, kalp hastalıkları riskini minimuma indirir. Ketentohumu ayrıca alfalinolenik asit içermesiyle de enflamasyonu azaltıcı etkisi bulunmaktadır.

    Elma

    En güçlü antioksidanları içeren elma yaşlılık belirtilerini minimuma indiren en etkili meyvedir. Damar sağlığını ve kalp hastalıklarından koruyucu etkisi vardır. Elmayı kabuğuyla yemeğe özen gösterin çalışmalar gösteriyor ki kabuğundaki polifenoller kabuksuz halinden 5 kat daha fazla, ayrıca kabuğuyla birlikte tüketimi lif miktarını da artırmakta.

    Lahana

    İndol içermesiyle sebzeler arasında farklı bir öneme sahip olan lahana kanser türlerinden koruyan etkili bir sebzedir. Haftada en az 1 kez tüketimi kolon kanseri riskini %66 azaltabilmektedir. Lahana ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirip, zararlı virüs ve bakterilere karşı koruyucudur.

    Balık

    Yağlı balıklar kalp hastalığını önlemeden, kansere karşı korumaya birçok hastalığa karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Haftada en az 2 kez tüketimi depresyona karşı koruyucudur. Özellikle yağlı balıkların tüketimi; somon ve hamsi gibi, omega-3 yağ asidinden daha zengin beslenmemizi sağlayacaktır.

    Diyetisyen Özlem Sert Aydın

  • Mantar şiş tarifi

    Mantar şiş tarifi

    Mantar şiş nasıl yapılır ? Mantar şiş malzemeleri nelerdir ? Mantar şiş tarifi…

    Malzemeleri :
    16 iri mantar
    1 limonun suyu
    1 diş sarımsak
    2 çorba kaşığı galeta unu
    2 çorba kaşığı zeytinyağı
    2-3 dal maydanoz
    Tuz, karabiber

    Hazırlanışı :

    Mantarları temizleyerek kararmaması için limonlu suda bekletin

    Sarımsak ve maydanozu doğrayarak galeta unu, tuz ve karabiberle karıştırın

    Mantarları süzüp kağıt havlu ile kurulayın

    Üzerlerine fırça ile zeytinyağı sürüp galeta unlu karışıma bulayın

    Çöp şişlere dörder mantar dizin

    Fırını ızgara konumuna getirin, ızgara telini hafifçe yağlayın

    Mantar şişleri tel ızgaraya dizip ara sıra çevirerek kızartın

    Kıyılmış maydanoz serpip sıcak servis yapın

    afiyet olsun…

    mantar şiş tarifi
    mantar şiş tarifi
  • Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kadınlarda vajinal akıntı renksiz, kokusuz ve beyaz olduğu sürece bir enfeksiyonun varlığından söz edilemez ancak akıntının kötü kokulu ve renkli olması durumunda bir enfeksiyonun olduğunu düşünmemiz gerekir.

    Vajinal akıntının sarı, yeşil, kanlı ve kokulu olması anormal bir değişiklik olduğunun habercisidir. Bu gibi anormal akıntılarda doktora gidip tedaviye başlamak gerekir. Sarı akıntı ciddi sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkabilir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı stres, yanlış yaşam tarzı, vücuttaki toksik maddeler nedenli olabilir bu durumlar ortadan kaldırıldıktan sonra akıntı normale dönecektir. Ancak bazı durumlarda sarı vajinal akıntı ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir en kısa zamanda tedavi gerektirir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı genellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklardan dolayıdır. Klamidya, bel soğukluğu, vulvovajinit ve servisit bu hastalıklardan bazılarıdır. Bu hastalıklar sarı renkli vajinal akıntıya sebep olabilirler. Klamidya ; Bakteriyel bir hastalık olup cinsel yolla bulaşır sarı akıntının yanı sıra anal akıntı ve göz beyazında sarılık belirtileri de verebilir.

    Bel soğukluğu da cinsel yolla bulaşır. Belirtileri arasında sarı akıntıya ek olarak hastalarda ağız lezyonları, yanma hissi ve pelvik bölge ağrısına da neden olur. Vulvovajinit; cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalığıdır vulva ve vajina’yı etkiler. Bunda da sarı akıntı vardır buna ek olarak kahverengi akıntı, idrar yaparken yanma hissi, cinsel ilişki esnasında ağrı görülebilir.

    Servisit de cinsel yolla bulaşan bir hastalık olup sarı akıntının yanı sıra anormal kanamalar ve ağrıda görülür. Tüm bu cinsel yolla bulaşan hastalıkların temeli bakterilerdir. En önemli ve geçerli tedavi yöntemi antibiyotik kullanımıdır.

    Bu hastalıklara yakalanmamak için sağlıklı ve hijyenik bir cinsel yaşam tarzı seçmek gerekir. Ancak bu koşullarda vajinal enfeksiyonlardan korunmuş olunur.

  • Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı Cinsel İlişki veya Disparoni, cinsel birliktelik sırasında kadının yüzeyel olarak vajina girişi veya daha derin kasık bölgesinde ağrı, acı, batma veya yanma hissetmesidir.

    İlk cinsel birliktelik den itibaren Disparoni gelişebileceği gibi, cinsel birliktelikden yıllar sonra da ağrılı cinsel ilişki oluşabilir.

    Toplumumuzda cinselliği çoğunlukla bir görev olarak gören kadınlarımız, disparoni şikayeti olsa da bu nedenle doktora başvurmayı pek gerek görmezler. Bu yüzden disparoninin hangi sıklıkda görüldüğüne dair elimizde net bir bilgi yoktur. Ancak son yıllarda cinselliğe bakış açısının yavaş yavaş değişmesi ile birlikte kliniklere ağrılı cinsel ilişki şikayeti ile gelen hasta sayısında da bir artış izlenmektedir.

    Ağrılı cinsel ilişkisi olan bir kadın öncelikle jinekolojik muayene ile değerlendirilmelidir. Cinsel birliktelik sırasında oluşan ağrı, penisin vajinaya giriş bölgesinde ise Yüzeyel Disparoni olarak değerlendirilir. Derin Disparoni ise penis vajinanın daha ilerisindeyken, daha çok kasık bölgesinde hissedilir. Bu hastalarda genital bölgenin anatomik bozukluk veya enfeksiyonları öncelikle araştırılmalıdır. Karşılaşılan en sık Disparoni nedenleri şunlardır:

    • Vajina veya vulvar bölge enfeksiyonları, Bartholin absesi, genital uçuk veya siğiller.

    • Kızlık zarı veya vajina giriş bölümünde doğumsal anatomik darlıklar: Kalın kenarlı veya septalı kızlık zarı veya vajinanın normalden kısa olması.

    • Vulvar vestibulit sendromu.

    • Menopoz döneminde östrojen hormon eksikliğine bağlı vajinal sekresyonların azalması, vajinal kuruluk ve doku harabiyeti.

    • Rahim sarkması, mesane sarkması (sistosel) veya vajina arka duvarının sarkması (rektosel).

    • Cinsel ilişki sırasında kullanılan prezervatife karşı gelişen alerjik reaksiyon.

    • Endometriozis hastalığına veya pelvik bölgede daha önceden geçirilen operasyonlara bağlı gelişen yapışıklıklar.

    • Doğum sonrası veya vajinal yoldan geçirilen bir cerrahi operasyona ait dokuların kötü iyleşmesi.

    • Vajina, vulva veya diğer pelvik organlara ait tümöral yapılar.

    • Cinsel birlikteliğe tam hazır olmadan ilişkiye girmek: Ön sevişmenin uzun tutulduğu cinsel birlikteliklerde vajinal sekresyonlar daha fazla olacağı için vajinal kuruluk ve iritasyon daha az olacaktır.

    • Anüs, rektum bölgesine ait kronikleşmiş hastalıklar: Anal fissür, fistül, hemoroid, kronik inflamatuar barsak hastalıkları veya kabızlık.

    • Psikolojik sorunlar, cinselliğe ait kötü tecrübeler, cinsel yaşamla ilgili mitler, vajinismus.

    Ağrılı cinsel ilişki şikâyeti olanlarda tedavide esas olan ağrının nedenini ortaya koyabilmektir. Daha sonrasında alt da yatan nedene yönelik uygun tedaviler, cerrahi, medikal veya cinsel terapiler planlanabilir.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı, kadında cinsel doyumda azalma ve cinsel ilişki sıklığında azalmaya zemin hazırlar ve zaman içinde cinsel isteksizlik gelişir. Bu durum giderek cinsel birliktelik de çiftlerin her ikisi için de sorun olmaya başlar.

    Bu yüzden eğer sizin de cinsel ilişki sırasında ağrınız varsa artık daha fazla ertelemeyin, hemen doktorunuzla görüşün!

  • Kadınlarda akıntının nedeni ne?

    Kadınlarda akıntının nedeni ne?

    Bazen kadınlarda akıntı sorunu ciddi boyutlarda olabiliyor..
    Kadınlarda vajinal akıntı olması anormal bir durum değildir ve bir hastalık olarak tedavi edilmeye çalışılmamalıdır. Bununla birlikte bu akıntının renksiz veya beyaz olduğu ve belirgin bir koku içermediği durumlar için geçerlidir. Bunun dışında farklı görünen akıntı büyük ihtimalle tıbbi bir sağlık durumunun belirtisidir. Bazen akıntı sorunu ciddi boyutlarda olmayabilir; bununla birlikte bazı kadınlarda renkli ve kokulu akıntılar ciddi sağlık sorunlarının habercisidir. Anormal bir akıntı ile karşılaştığınızda yapmanız gereken bir doktora görünerek tedaviye ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmektedir.

    AKINTI RENGİ TAKİP EDİLMELİ

    Vajinal akıntının renk değiştirerek sarı, yeşil veya kanlı olması vücudunuzda bu değişikliği tetikleyen bir şeyler olduğunu göstermektedir. Bu her zaman iyi ve nötr bir değişiklik olmayabilir; bu nedenle bu renkli akıntılara neden olan etmenlerin araştırılması sizin için faydalı olacaktır. Sarı akıntı ciddi tıbbi durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Akıntının nedenine bağlı olarak tedavi seçenekleri de değişiklik gösterebilir. Bazı zamanlarda vajinal akıntı stres, vücuttaki toksinler ve sağlıksız yaşam şekline bağlı olarak anormal olabilir. Bu gibi durumlarda kendinizi şanslı olarak görebilirsiniz; çünkü stresi yaşamınızdan çıkardığınızda ve sağlıklı bir yaşam tarzını yakaladığınızda vajinal akıntı problemi kendiliğinden çözüme kavuşacaktır. Bununla birlikte çoğu vakada sarı vajinal akıntı belirli ölçüde tedavi gerektirir. Doktorunuz gözlemlendiğiniz belirtilere bağlı olarak akıntının nedenini saptayacaktır ve sizin için en iyi tedavi yöntemini belirleyecektir.

    Vajinal Akıntı İçin Soğan Suyu tarifi için tıklayın !

    CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLARA DİKKAT

    Sarı vajinal akıntının en yaygın nedenlerinden birisi de cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Cinsel yolla bulaşan rahatsızlıklar güvenli seks yaşamı olmayan kadınları etkileyebilir. Klamidya, bel soğukluğu, vulvovajinit ve servisit güvenli seks yaşamı olmayan kişilerde görülen cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bazılarıdır. Cinsel yolla bulaşan bu sağlık sorunları kadınlarda sarı vajinal akıntılara neden olabilir. Oldukça nadir durumlarda vajinal kanser de sarı vajinal akıntının nedenleri arasında olabilir. Cervisit rahim ağzının iltihaplanmasına verilen addır. Servisit problemi bulunan kadınlarda sarı vajinal akıntının yanı sıra anormal kanamalar, doğurganlık problemleri ve ağrı da gözlemlenebilir. Vulvovajinit de iltihaplı cinsel yolla bulaşan bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık kadınlar da vulva ve vajina bölgesini etkiler. Vulvovajinit sarı akıntıya veya kahverengi akıntıya neden olabilir. Diğer belirtileri arasında vajinada kuruluk, idrar ve cinsel ilişki esnasında ağrı yer alır.

    Klamidya bakteriyal bir enfeksiyondur ve cinsel ilişki yolu ile bulaşır. Klamidya sarı vajinal akıntının yanı sıra anal akıntı ve göz beyazında sarılaşma gibi nedenlere de yol açar. Bel soğukluğu da cinsel yolla bulaşan bir rahatsızlıktır. Bel soğukluğu sarı akıntının yanı sıra hastalarda ağız lezyonlarına, yanma hissine ve pelvik bölgesi ağrısına da neden olur. Bununla birlikte bu gibi belirtiler ile karşı karşıya kalındığında bir doktora gidilerek doğru teşhisin konuşması en etkili ve doğru yöntemdir. Birçok durumda kadınlar da bu rahatsızlıkların iyileştirilmesi için antibiyotik tedavisi gerekir. Diğer bazı durumlar için ise doğal tedavi yöntemleri işe yarayabilir.

  • Mantarlı güveç tarifi

    Mantarlı güveç tarifi

    Mantarlı güveç nasıl yapılır malzemeleri nelerdir ?

    Malzemeleri :
    1 adet tavuk göğsü yada but kullanabilirsiniz
    1 kg mantar
    5 adet olgun domates
    5 adet sivri biber
    1 çay bardağı sıvı yağ
    Tuz, karabiber
    1 su bardağı rendelenmiş kaşar

    Yapılışı: Tavuk parçalara ayrılır, sıvı yağda hafif pembeleştirilir. Üzerine birkaç parçaya kesilmiş mantar ve iri doğranmış biber eklenir. 10 dakika kadar pişirdikten sonra soyulmuş iri doğranmış domatesler, tuz ve karabiber katılır. 5 dakika daha pişirilir.
    Malzeme toprak ve yayvan bir güvece aktarılır, karıştırılır. Üzerine rende kaşar serpilir. Kapaksız olarak önceden ısıtılmış 190 derece fırında 35-40 dakika pişirilir.

    Afiyet olsun…

  • Topuklu ayakkabı baş ağrısı sebebi olabilir !

    Topuklu ayakkabı baş ağrısı sebebi olabilir !

    Ayak Sağlığı Uzmanı (podiatrist) İsmail Tuncel, ”Bir kadının 1 saat yüksek topuklu ayakkabı ile yürümesi, 12 saat dar bir ayakkabı ile yürümesine eşdeğerdir” dedi.

    Bursa’da sahibi olduğu Ayak Sağlığı Merkezi’nde hizmet veren Tuncel, yaptığı açıklamada, ayaklarda açığa çıkabilecek sorunlara karşı vatandaşın yeterince bilgi sahibi olmadığını söyledi. Tuncel, her şeyin başının sağlık, sağlığın da başının ”ayak” olduğunu dile getirdi.

    Türkiye’de sınırlı sayıda podiatrist olduğunu öne süren Tuncel, ”Bu konuda eğitim almamış kişilerce yapılan bakımlarda yöntem farklılıklarından dolayı hastaların çoğu, gereksiz yere acı çekiyor. Tırnak batığı ve nasır alma gibi operasyonlar, steril ortamlarda yapılmadığı takdirde bulaşıcı hastalıklara yol açmaktadır” dedi.
    TOPUKLU GİYEN KADINLAR DİKKAT
    Tuncel, topuklu ayakkabı giyen kadınların çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
    ”Bir kadının, 1 saat yüksek topuklu ayakkabı ile yürümesi, 12 saat dar bir ayakkabı ile yürümesine eşdeğerdir. Bir bayanı ele alalım, özel günlerde 10-15 santimetre yüksekliğinde topuklu ayakkabı giyiyor. Bu bayanının 12 saat dar bir ayakkabı giymesi, 1 saat topuklu giymesi ile aynıdır. Bu süre zarfında vücudunun görebileceği zarar, 12 kat daha fazladır. Bu kişide tırnak batığı, mantar, parmakta deforme, ayakta duramama ve yürüyüş bozukluğu sorunları başlar. Bir kadının baldır yapısı 2 duble bardak görünümündedir, ama topuklu giyen kadınların baldırının yapısı tek duble görünümüne dönüşür. Baldır kasları küçüldüğü için kasları süzülmeye başlar. Ayakta şekil bozuklukları çıkar, vücutta kamburluk oluşabilir, bel ve varis sorunu arkasından gelir.”

    BAŞ AĞRISININ EN BÜYÜK NEDENİ BATIK TIRNAK
    Türkiye’de çalıştığı işe göre 6, 12, 24 saat ayakkabısını hiç çıkarmayan kişiler olduğuna dikkat çeken Tuncel, şöyle devam etti:

    ”Bazıları da ‘Ayakları ayakkabının içinde görünmüyor’ diye bu konuyu hiç ciddiye almaz. Hastanelerdeki operasyonların ardından hasta 3 gün uyuyamıyor, 20 gün ayakkabı giyemiyor. Bunu bilen kişiler de bu sıkıntıları çekmemek uğruna tedavi olmuyor. Bize geliyorlar ve bunların büyük çoğunluğu başının ağrıdığı söylüyor. Ayak filmini çekiyoruz ve kesinlikle görüyoruz ki; bu baş ağrılarının en büyük sebeplerinden biri batık tırnaklar. 6 çeşit batık tırnak şekli vardır. Biz bu incelemeleri yaptıktan sonra tedavi yöntemine geçiyoruz. Batık tırnak yanlış ayakkabı ve çorap kullanımı, ağızdan alınan tablet ve hatalı tırnak kesimi gibi işlemlerin ardından yavaş yavaş oluşur. Devamında çok şiddetli baş ağrıları başlar. Hastalarımızın tamamı batık tırnak tedavisinin ardından bağ ağrısı şikayeti geçtiği için binlerce teşekkür ediyor.”

    Podiatrist Tuncel, Türkiye’de ayakkabı giyme kültürünün gelişmediğini belirterek, ”Bazı kişiler arkadaşlarından gördüğü ayakkabıyı hemen satın alıp giyiyor. Bu çok yanlış. Herkes hayatında bir kere de olsa podiatriste gitmeli ve kendisine uygun ayakkabı seçimini yapmalıdır. Kişilerin ayaklarına biz, Mısırlı, Romalı, Yunanlı, Türk ayağı gibi isimler koyarız. Hastalarımızın ayaklarının taraklı, taraksız olmasına göre ayakkabı seçiminde yardımcı oluruz. Ayak filmini çekeriz ve ayağından aldığımız ip uçları ile o kişiyi belki de çok iddialı olacak ama kendisinden daha iyi tanırız” diye konuştu.

    AA

  • Banyoda Küf Sorunu

    Banyoda Küf Sorunu

    Küvetler küf oluşumu için oldukça elverişli ortamlardır. Bunun sebebi sürekli nemli, ıslak ve sıcaklığa maruz kalan yerlerin küf oluşumu için mükemmel ortamlar yaratmalarıdır. Bir kere küflenme başladı mı çok hızlı bir şekilde yayılır ve önüne geçmesi de oldukça zor bir hal alır. Zamanında temizlenmezse küvet dışındaki diğer banyo yüzeylerine de yayılır. Çamaşır suyu kullanarak küflü yüzeyleri temizlemeniz mümkün. Ancak merak etmeyin küflerin temizlenmesi her hangi bir kimyasal olmadan da başarılabilir. Bunun için tek yapmanız gereken ev yapımı birtakım ürünler hazırlamak ve bunları uygun bir şekilde küvete uygulamaktır.

    Ev yapımı temizleyicilere geçmeden önce ihtiyaç duyacağınız malzemelere bir göz atalım: sprey şişesi, beyaz sirke, sünger, eski ve kullanılmayan bir diş fırçası, karbonat ve havlu.

    Sprey şişesini beyaz sirkeyle doldurun. Banyo küvetinize sıkmaya başlayın. Beyaz sirke doğal bir küf yok edicidir ve ayrıca küf kokusunu da giderir. Yeterince sirke sıktıktan sonra sirkenin yüzeyde kuruması için izin verin.

    Sirke kuruduktan sonra bir kez daha sirke sıkın ve henüz ıslakken hafif nemli bir süngerle temizlemeye başlayın. Bu işlemden sonra sadece suyla küveti temizleyin.

    Banyo küvetinde biriken küfleri iyice yumuşattınız şimdi artık tamamen kurtulmanın sırası. Eski ve artık kullanmadığınız bir diş fırçası alın ve küflenen alanın üstüne karbonattan serpin. Sirkeyle yaptığınız işlemlerden sonra hala kurtulamadığınız inatçı küfleri bununla çıkarmaya çalışın. Lekeleri ovalayın, ihtiyaç oldukça daha fazla su ve soda ekleyin ve bu işlemi küfler ortadan kalkana kadar yapmaya devam edin. Bu temizleme işlemi de bittikten sonra banyo küvetini suyla iyice yıkayın.

    Yıkama bitince temiz bir havlu alın ve küvet yüzeyini iyice kurulayın. Unutmayın küfler kuru yüzeylerde oluşmazlar. Bu nedenle mutlaka yüzeyleri kuru tutmaya çalışın ve tekrar küf oluşumunu böylece engelleyin.

    Küfü bir kez temizledikten sonra küfü hayatınızdan çıkardığınızı düşünmek hata olur. Çünkü doğru ortamı bulduklarında mantar sporları tekrar çoğalmaya ve küf birikintileri oluşturmaya başlarlar. Bunu engellemek için banyo ve mutfak gibi sürekli neme maruz kalan alanları sık sık temizlemelisiniz.

  • Disparöni nedir ? Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı nedir ?

    Disparöni nedir ? Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı nedir ?

    Genel seks acısı olan disparöni, vajinanın istemsiz sıkılığından kaynaklanan seks acısı ve giriş sorunu olan vajinismusu tetikleyebilir.

    Disparöni
    Disparöni basitçe ‘acılı cinsel birleşme’ anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Her türlü cinsel acıyı tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Giriş sırasında, cinsel birleşme sırasında ve/veya cinsel birleşme sonrasında cinsel acı hissedilebilir. Klitoris, labia ya da vajina vb. gibi kadının cinsel organının herhangi bir yerinde acı hissedilebilir. Hissedilen acı, keskin, batan, yanan, vuran, kramplar şeklinde ya da başka şekillerde tanımlanabilir.

    Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı
    Cinsel acının (disparöni) birçok nedeni vardır ve vajinismus da bunlardan biridir. Vajinismus özel olarak, vajinanın pubococcygeus (PC) kaslarından ötürü istemsiz sıkılığı olarak nitelendirilir. Cinsel birleşme çabalarında, vajinal sıkılık cinsel rahatsızlığa, yanma, sıkılık, acı ya da giriş yapamamak gibi rahatsızlıklara neden olabilir.

    Vajinismus disparöninin bütün diğer formlarıyla da yakından bağlantılıdır çünkü herhangi bir genel seks acısı vajinismusu tetikleyebilir. Bu durumlarda vajinismus özgün acı sorununa ek olarak komplikasyon yaratan bir rahatsızlık ve acı durumu haline gelir ve özgün sorun çözümlense ya da kontrol altına alınsa da tipik olarak devam eder. Hatta bir kadın, özgün sorunun hâlâ çözülmediğine inanarak vajinismusun devam eden sorununu özgün acı sorunuyla karıştırabilir.

    “Vajinismus devam eden ve hiçbir fiziksel nedeni yok gibi gözüken her türlü cinsel acının var olduğu durumda buna katkıda bulunması mümkün olan sorun ya da belki de bunun ana nedeni olarak düşünülmelidir.”

    Vajinismustan ötürü örtüşen komplikasyonlar olduğunda cinsel acıyı teşhis ve tedavi etmek epey zor olabilir. Bu durum hem doktorları, hem de hastaları sıkıntıya düşürebilir. Örneğin, geçici bir enfeksiyonun (bir disparöni biçimi) vajinismusu tetiklediği bir kadını düşünelim. Belki de kadın doktora gittiğinde enfeksiyon yok olmuştu ama vajinismus devam ediyordu. Hasta artık özgün enfeksiyondan değil, vajinismustan ötürü acı duymaya devam ettiğinden, doktor acının nedenini keşfetmeye çalıştığında, görünürde hiçbir fiziksel neden olmayabilir. Ayrıca aslında farklı zamanlarda iki tane acıya neden olan sorun olduğundan kadının acıyı tanımlaması kafa karıştırıcı gözükebilir.

    Aynı zamanda iki değişik cinsel acı var olduğunda ve ikincisi de vajinismus olduğunda, uzmanların çoğu özgün tıbbi sorunun çözülmesini ve ondan sonra da vajinismusu tedavi etmek için gerekli adımların atılmasını önerir.

    Dikkat: Aslında durum hiçbir invasif prosedür olmadan çözümlenecek basit bir vajinismus durumu olduğu halde, doktorlar ve hastaları ameliyatlar ve tıbbi prosedürlerin gerekli olduğunu düşünmüşlerdir. Özellikle de, invasif ameliyat bir tedavi seçeneği olarak sunulduğunda hastaların kadınların cinsel acı rahatsızlıklarını tedavi etmekte deneyimli doktorlardan ikinci bir görüş almaları gerekir. Vajinismus tedavisi normalde ameliyat içermez.

    Acı veren seksin olası nedenleri (disparöni)
    Seksin acı vermesinin birçok nedeni vardır:

    – Vulvodini/Vestubulodini (Vulvar Vestibulitis ya da Vestibulitis)
    – Pelvik Enflamasyon Hastalığı (PID)
    – Jenital ya da Pelvik Tümörler
    – Yumurtalık Kistleri
    – İdrar yolu iltihabı
    – İdrar Yolu Enfeksiyonu
    – İnterstisyel Sistit
    – Vajinal Atrofi (atrofik vaginit)
    – Vajinal Kuruluk
    – Yetersiz vajinal kayganlaştırıcı
    – Doğum Travması (doğumdan sonra)
    – Vulva Kanseri
    – Radyasyon Terapisi
    – Vajinal Enfeksiyonlar/Tahriş ediciler Maya ya da bakteriyel, bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar, vb.
    – Cilt Hastalıkları – Liken Skleroz, Liken Planus, Egzama, Psoriyaz
    – Bazı ilaçların yan etkisi
    – Pelvik/Jenital bölgede zedelenme
    – Menopoz ve/veya yaşlanmayla bağlantılı olan yaşla ilgili belirtiler
    – Giysiler, kondomlar, doğum kontrolü köpükleri ve/veya sperm öldüren ilaçlara alerjik tepkiler
    – Acı veren pelvik muayeneler
    – Cinsel saldırıdan ötürü yaşanan travma
    – Kadın Sünneti (FGM)
    – Bartholin Kisti
    – Endometriyoz
    – Vajinismusun yukarıdaki durumlarla birlikte var olabileceğine ve bunlar çözümlendikten ya da kontrol altına – alındıktan sonra da varlığını sürdürebileceğine dikkat etmek önemlidir.