Etiket: libido

  • Libido düşüklüğü

    Libido düşüklüğü

    Kansızlık kadınlarda cinsel isteksizlik nedeni. Her yüz kadından 70’ı kansızlık (anemi) sorunuyla baş etmeye çalışıyor. Halsizlikten, depresyona saç dökülmesinden görme kaybına kadar ciddi sorunları da beraberinde getiren kansızlığın kadınlarda libidoyu düşürdüğünü biliyor muydunuz?

    Vücutta düşen hemoglobinin hücrelere ve beyne yeteri kadar oksijen taşıyamamasının kişide arzu ve isteklerin körelterek cinsel isteksizliğe neden olduğunu söyleyen Medical Park Göztepe hastane Kompleksi’nden Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Cafer Adıgüzel kadınların baş belası kansızlıkla ilgili merak edilenleri anlattı: oksijen kanda hemoglobin adı verilen bir proteine bağlanarak taşınır.

    Alyuvarlarda bulunan hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengi veren maddedir. Hemoglobinin normalden düşük olması ise kansızlık olarak isimlendirilir. Hemoglobinin düşmesi dokulara ve beyine yeteri kadar oksijen gitmesini engeller.

    Yetersiz oksijen ise fiziksel pek çok soruna yol açacağı gibi psikolojik olarak da kişiyi etkiler. Kişi kendini bitkin, depresif hisseder, arzu ve istekleri körelir. Bu durum cinsel hayatını da olumsuz etkiler. Kadınlarda cinsel isteksizliğin nedeni kansızlık olabilir.

    İşitme ve görme kaybına neden olur. Kansızlık en sık kadınlarda görülür. Regl dönemlerinin uzaması, hemoroid, kanamalı ülser, mide ve bağırsak hastalıkları, folik asit eksikliği, demir ve b12 vitamini eksikliği kansızlığın başlıca nedenlerindendir.

    Kansızlık tedavi edilmediğinde hayat kalitesini ciddi şekilde düşürür.
    Halsizlik, yorgunluk, soluk bir cilt, asabiyet, uykusuzluk, konsantrasyon eksikliği, saç dökülmesi, tırnaklarda incelme ve kırılma görülebilir. Kansızlık ileri derecelerde elde ve ayakta karıncalanma, depresyon, çarpıntı, kulak çınlaması, görme ve işitme kaybı gibi sorunları da beraberinde getirir.

    Anne karnında bebeğin gelişimini engeller.
    Kadınlarda özellikle hamilelik döneminde en sık karşılaşılan anemi türü demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliği anemisinin en sık karşılaşılan nedeni yetersiz demir alımıdır. Demir hayvansal gıdalarda, iyi pişmiş kuru baklagillerde, kurutulmuş meyvelerde (kayısı, üzüm v.s.), pekmezde, fındık, fıstık, tahin gibi gıdalarda, yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. Folik asit ve b 12 vitamini eksikliği de gıdalarla ilgili olan anemiye neden olur. Basur, mide, barsak sisteminde olan kanamalar ya da benzeri patolojiler nedeni ile kronik kan kaybı gelişmekte olan bebeğin annesinin depolarını tüketmesi de diğer bir nedendir. Hamilelik döneminde kansızlık sorunu ciddiye alınmadığında ve derinleştiğinde bebeğin gelişimini engelleyebilir.

    Aneminin nedeni iyi tespit edilmeli.
    Anemi tedavisinde birinci koşul, anemiyi yapan nedenin çok net ortaya konulmasıdır. Eğer kansızlığın nedeni demir eksikliğiyse hastada demir tedavisine başlanırken diğer taraftan demir eksikliğinin nasıl ortaya çıktığının bulunması büyük önem taşıyor.

    Mide bağırsakta kayıp söz konusuysa bu durumun nereden kaynaklandığı tespit edilip ortadan kaldırılması gerekir. Jinekolojik kayıpsa, bir jinekoloji uzmanıyla birlikte problemin çözülebilir. Kansızlık bir sonuçtur. Bu sonucu oluşturan sebep mutlaka aydınlatılmalı ve tedavi edilmelidir.

    Bu besinler kan yapıyor. Demir yetersizliğine bağlı anemi tedavisinde doğru bir beslenme düzeni oluşturmak büyük önem taşıyor. İşte kansızlığa iyi gelen besinler; karaciğer, kırmızı et, tavuk ve balıketi, yumurta, üzüm ve pekmez, kuru baklagiller, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru dut gibi kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı ), fındık, fıstık ve susam demir eksikliği ileri boyutta olan kişiler; süt, yoğurt ve ayran gibi kalsiyum içeren gıdaları yemeklerin yanına değil, ara öğünlerde tüketmelidir. Çünkü kalsiyumun demirin emilimini yavaşlatma özelliği vardır.

    Yemeklerle çay ve kahve tüketilmemelidir. C vitamini demir emilimini arttırır.

  • Kadın cinselliği hakkındaki doğrular

    Kadın cinselliği hakkındaki doğrular

    İşte kadın cinselliği hakkındaki en yaygın 5 söylence ve bu söylencelerin ne derece doğru olduğu…

    Kadınlar, önüne gelenle birlikte olma eğiliminde olan erkeklere nazaran tek eşliliği tercih eder” gibi söylemleri mutlaka duymuşsunuzdur. Kadınların cinsellikle ilgili beklentileri konusunda yapılan araştırmalar sonucunda, bu tür söylencelerin ne ölçüde doğru olduğu ortaya koyulmuş.

    İşte size, kadın cinselliği hakkındaki en yaygın 5 söylence:

    Kadınların sevişmek için öncelikle duygusal olarak bağlanmaları gerekiyor
    Yapılan bir araştırmada, geceyi bir ünlü ile geçirip geçirmeyecekleri sorulan kadınlar ve erkekler, aynı oranda “Evet” cevabı vermiş. Duygusal yakınlık cinsellik için harika bir başlangıç olmakla beraber, gerekliliği tüm kadınlar için genellenemez.

    Cinsellikte ilk adımı kadınlar atmaz
    Erkeklerin cinsel ilişkiyi başlatmaları gerektiği tam olarak doğru değil. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kadınların da seksüel olarak inisiyatif kullandıklarını ve ilk adımı gayet kolay atabildiklerini gösteriyor.

    Libidonuzu tek etkileyen şey hormonlar
    Hormonlar cinsel arzuyu tabii ki etkiliyor ama östrojen ve testesteron dışında libidoyu kontrol eden başka şeyler de var. Sağlıklı bir libido için, beyinde üretilen dopamin, serotonin ve norepinefrin gibi tüm kimyasalların dengeli bir şekilde çalışmaları gerekiyor.

    Tek eşlilik kadınlar için daha kolay
    Bilinen teoriler erkeklerin tohumlarını yaymak, kadınların ise kendilerine ve çocuklarına bakabilecek güçlü eşler bulmak üzere programlandığını söylüyor. Ama, son yıllarda yapılan araştırmalar kadınların sekse olan ilgilerinin, uzun süreli ilişkilerde erkeklerden daha hızlı olarak azaldığını gösteriyor. Mevcut teorilere göre, bu durum tersine olmalıydı. Çok eşliliğin düşünülenin aksine kadınlar için çok problem olmadığı görülüyor.

    Cinsellikte görsellik kadınlar için, erkeklerde olduğu kadar önem taşımıyor
    Yeni araştırmalar, bu görüşün çok doğru olmadığını, kadınların libidolarınının da en az erkeklerinki kadar görsellikten etkilendiğini söylüyor.

  • Kadın cinselliği söylenti

    Kadın cinselliği söylenti

    “Kadınlar, önüne gelenle birlikte olma eğiliminde olan erkeklere nazaran tek eşliliği tercih eder” gibi söylemleri mutlaka duymuşsunuzdur. Kadınların cinsellikle ilgili beklentileri konusunda yapılan araştırmalar sonucunda, bu tür söylencelerin ne ölçüde doğru olduğu ortaya koyulmuş. İşte size, kadın cinselliği hakkındaki en yaygın 5 söylence:

    Tek eşlilik kadınlar için daha kolay
    Bilinen teoriler erkeklerin tohumlarını yaymak, kadınların ise kendilerine ve çocuklarına bakabilecek güçlü eşler bulmak üzere programlandığını söylüyor. Ama, son yıllarda yapılan araştırmalar kadınların sekse olan ilgilerinin, uzun süreli ilişkilerde erkeklerden daha hızlı olarak azaldığını gösteriyor. Mevcut teorilere göre, bu durum tersine olmalıydı. Çok eşliliğin düşünülenin aksine kadınlar için çok problem olmadığı görülüyor.

    Cinsellikte görsellik kadınlar için, erkeklerde olduğu kadar önem taşımıyor
    Yeni araştırmalar, bu görüşün çok doğru olmadığını, kadınların libidolarınının da en az erkeklerinki kadar görsellikten etkilendiğini söylüyor.

    Kadınların sevişmek için öncelikle duygusal olarak bağlanmaları gerekiyor
    Yapılan bir araştırmada, geceyi bir ünlü ile geçirip geçirmeyecekleri sorulan kadınlar ve erkekler, aynı oranda “Evet” cevabı vermiş. Duygusal yakınlık cinsellik için harika bir başlangıç olmakla beraber, gerekliliği tüm kadınlar için genellenemez.

    Cinsellikte ilk adımı kadınlar atmaz
    Erkeklerin cinsel ilişkiyi başlatmaları gerektiği tam olarak doğru değil. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kadınların da seksüel olarak inisiyatif kullandıklarını ve ilk adımı gayet kolay atabildiklerini gösteriyor.

    Libidonuzu tek etkileyen şey hormonlar
    Hormonlar cinsel arzuyu tabii ki etkiliyor ama östrojen ve testesteron dışında libidoyu kontrol eden başka şeyler de var. Sağlıklı bir libido için, beyinde üretilen dopamin, serotonin ve norepinefrin gibi tüm kimyasalların dengeli bir şekilde çalışmaları gerekiyor.

  • Seks hakkında yeni sırlar

    Seks hakkında yeni sırlar

    Seks hakkında bütün ezberlediklerinizi bir kenara bırakın. Mutlu cinselliğe yaklaşmanızı sağlayacak sırlarla tanışmaya hazır mısınız?

    1- Seksin duraklama dönemi vardır
    Seks hayatında üç aylık bir duraklama normaldir. Hatta çiftlerin yüzde 24’ü hayatlarının bir döneminde üç ay ilişkiye girmiyorlar. Seks, günlük hayatlarının bir parçası olmaktan çıkıyor. Bu durumda eşlerin birbirine masaj yapması ve nelerden hoşlandığından söz etmesi, uyuyan duyguları yeniden harekete geçirmeye yardımcı oluyor.

    2- Kadınlar zihnen daha çok aldatıyor
    Araştırmalar kadınların erkekleri zihnen daha sık aldattıklarını ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 80’i tanıdıkları bir erkekle ilgili fanteziler kurarken, erkeklerin yüzde 75’i yalnızca pornografik görüntüleri hayal ediyor. Erkekler için beğendikleri bir kadınla seks yapmayı hayal etmek zor değil, ancak porno dergilerinde gördükleri kızlar dururken o kadar çaba sarf etmeye değmez. Kadınlar ise fantezi nesnelerine kanlı canlı bir karakter eklemek istiyorlar.

    3- Yaşlanmak orgazmda zirve yapmaktır
    Yaşlanmak seks hayatının bitmesi değil, orgazm olma şansının zirve yapması anlamına geliyor. Yeni bir araştırma, 36-45 yaş aralığındaki kadınların yüzde 63’ünün her seks yaptıklarında orgazma ulaştıklarını gösteriyor. Daha genç kadınlardaysa bu oran yüzde 28. 65-74 yaş arasındaki kadınların bile yüzde 53’ünün cinsel hayatları aktif şekilde devam ediyor.

    4- Kadınlar da porno sever
    Tahmin edilenin aksine kadınlar da cinsel hayatlarını renklendirmek için erkekler kadar porno izliyorlar. Üstelik pek çoğu porno eşliğinde sevişecek kadar cesaretli. Eğer siz de merak ediyor ama aşırı şiddet içeren görüntülerle karşılaşmaktan korkuyorsanız, seçim konusunda eşinizden yardım alın.

    5- Cinsel güdüleriniz genetik olabilir
    Boş bir beyaz sayfa gibi değil, bazı donanımlarla doğuyoruz. Dolayısıyla seks güdülerimizin genetik olma ihtimali var. Kadınların yüzde 30’u kolay, yüzde 60’ı zor tahrik olurken, yüzde 10’u da ortalama bir tahrik olma kapasitesine sahip. Siz bu yelpazenin neresindesiniz?

    6- Evli erkek kadın avcılığını bırakır
    Bilimsel araştırmalar erkeklerin evlendikten sonra kadın avcılığı isteklerinin düşüşe geçtiğini gösteriyor. Çünkü testosteron seviyesi evli erkeklerde, evli olmayanlara kıyasla daha düşük oluyor. Uzmanlar bu düşüşü, evli erkeklerin, kadını için diğer erkeklerle rekabete girmek zorunda olmamalarına bağlıyor.

    7- Nezaket tutkunun katilidir
    Çiftler yatak odası dışında bir yerde sevişmeyi başlatmak ya da yatakta oral seks yapmak istediğinde, birbirlerine çekinmeden açıkça izin verirlerse, cinsel iletişimdeki duvarlar yıkılıyor. Cinsel düğümün çözümü ‘izin’den geçiyor.

    8- Seks değil öpüşmek evliliği kurtarır
    Bir araştırmaya göre her gün öpüşen çiftlerin boşanma olasılığı, her gün seks yapanlardan daha düşük. Dolayısıyla seks değil, öpüşmek ilişkiyi onarıyor. Zira öpüşmek, aşk ve sevgi belirtisiyken; seks spor, basit bir rahatlama ya da egemenlik kurma yöntemi olarak algılanabilir.

    9- Cinsel isteksizliğe karşı tropikal meyveler
    Tropikal meyvelerin büyük bölümünün afrodizyak etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Hindistan cevizinin testosteron aktivitesini artırdığı, ananasın cinsel bir uyarıcı olduğu ve zencefilin cinsel organlarda kan dolaşımını hızlandırarak kadınlar üzerinde Viagra benzeri bir etki yarattığını biliyor muydunuz? Ayrıca çinko bakımından zengin olan kabuklu deniz ürünleri de sperm üretimine yardımcı oluyor.

    10- Emziren bir arkadaş libidonuzu artırabilir

    Kokuların cinsel hayatımız üzerinde güçlü bilinçaltı etkileri olduğunu biliyor muydunuz? Süt veren kadınların yaydığı koku, etraflarındaki tüm kadınların libidosunu yüzde 50 artırabiliyor. Feromon hormonları kadınlara, “Artık senin de hamile kalma zamanın geldi” mesajı veriyor ve sekse yönlendiriyor.

  • Cinsel isteksizlik

    Cinsel isteksizlik

    Kadınların sık sık yaşadığı cinsel işlev bozukluklarının başında cinsel ilgi ve istek duyumlarının azalması gelmektedir. Cinsel istek kişiden kişiye ve zamandan zamana değişiklik gösterebileceği için cinsel istek “normal” düzeyi henüz tanımlanamamıştır.

    Azalmış Cinsel İstek Bozukluğu, DSM-IV’e göre, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Değerlendirme cinsel ilgi ve istek sorunu olan kişinin yaşı, yaşam koşulları, genel sağlığı ve sorun oluşmadan önceki cinsel isteği gibi etkenler de göz önüne alınarak yapılmalıdır.

    Cinsel istek bozukluğu kadınlarda puberte döneminden başlayarak devam eden primer bir sorun olarak ortaya çıkabileceği gibi yaşamın herhangi bir döneminde cinsel partnerle yaşanan genel ilişkideki sorunlar, depresyon gibi psikolojik bozukluklar, gebelik, doğum, psikolojik travma ya da ilaca bağlı belirgin bir neden veya durum sonucu sekonder bir sorun olarak da ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, kadının sosyal çevredeki sorunu, evlilik dışı bir ilişki yaşaması, görücü usulü evlilik yapması, çözülmemiş çatışmalar yaşaması ve en önemlisi de mutsuz bir evlilik sürdürmesi cinsel isteğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun dışında, sorunu yaşayan kadının cinsel içerikli hayal ve düşüncelerinin, karşı cinse olan ilgisinin, mastürbasyon yapma sıklığının ve partneriyle yaşadığı ilişki sıklığının da cinsel isteksizlikte önemli bir payı vardır.

    Bazen kadınlar cinsel aktiviteye cinsel istekleri olduğu halde katılmayabiliyor ya da cinsel istekleri olmadığı halde katılabiliyor. Buradaki en temel neden, cinsel yaşamı olumsuz olarak etkileyen bir takım yanlış inançların varlığıdır. Özellikle “Sevişmeyi başlatan kadın azgın ve istenen bir kadın değildir!” cinsel mitine olan inancın, kadınların cinsel aktiviteye başlamalarına engel olduğu bir gerçektir. Ancak bu kadınlar eşleri tarafından başlatılan aktivitelerde yer alabilmekte, herhangi bir uyarılma veya orgazm sorunu yaşamamaktadır. Diğer taraftan, toplumumuzda halâ kadının kocasına karşı görevlerinden birinin, onunla cinsel ilişkiye sadece kocası istediği için girmesi gerektiğine olan inançtır. Bu durum da, özünde keyifli bir aktivitenin bir iş ve hatta bir işkence olarak görülmesine neden olmaktadır. Bu olumsuz düşünce ve inanışlar doğuştan var olan cinsel dürtülerin, zaman içinde geliştirdiğimiz cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve deneyimlerimizle nasıl biçimlendiğini göstermektedir.

    Cinsel istek azlığından şikayet eden kişinin yaşı dikkat edilmesi gereken önemli faktörlerden biridir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte meydana gelen biyolojik değişim, cinsel istek azlığı yaratmaktadır. Özellikle, menopoz ve öncesi-sonrası oluşan hormonal değişim, vulvada ve vajende atrofi, vajinanın salgılarında azalma ve sonuçta vajinada kuruluğa ve hatta ilişki sırasında ağrıya neden olmaktadır. Bir kadının düzenli adet görmesinin birçok kültürde doğurganlığın ve dişiliğin tanımı olarak algılanması, menopozun da “kadınlığın kaybedilmesi” gibi düşünülmesine ve hatta buna bağlı olarak “bu yaştan sonra” cinselliğin yaşanmasının da hoş olmayacağı gibi olumsuz inançlara yol açmaktadır. Dolayısıyla, cinsel istek azlığı söz konusu olsa bile bu dönemde sorun olarak algılanmamakta ve bu amaçla tedaviye başvurulmamaktadır.

    Cinsel istek azlığına sebep olan etkenlerden diğerleri de kullanılan ilaçlar (psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları, tansiyon ilaçları), bazı bedensel hastalıklar (diabet, yüksek tansiyon gibi), alkol kullanımı, kanser tedavileri ve erken yaşam deneyimleri içinde herhangi bir cinsel taciz ve tecavüz öyküsünün varlığıdır. Cinsel içerikli travma öyküsü olan kadının daha sonraki her cinsel yaşantısını geçmişte yaşadığı tecavüz sahneleri ile bağdaştırması cinsel aktivitelerden ve yakınlaşmalardan uzak durmasına neden olmaktadır.

  • Aktif Bir Cinsel Hayat İçin 8 Öneri

    Aktif Bir Cinsel Hayat İçin 8 Öneri

    Seks uykunun kalitesini arttırır, vücut direncini yükseltir ve ilişkileri güçlendirir. Ancak günün yorgunluğundan sonra bunun için…

    Seks uykunun kalitesini arttırır, vücut direncini yükseltir ve ilişkileri güçlendirir. Ancak günün yorgunluğundan sonra bunun için enerjinizi kalmayabilir. Peki aktif bir cinsel hayat için neler yapmak gerekir. İşte ipuçları…

    Baharatların Sekse Etkisi Var!
    Acı kırmızı biberde bulunan kapsaisin maddesi sinir uçlarını uyarıyor ve sarımsakta bulunan alisin genital bölgedeki kan akışını hızlandırıyor.

    Ön Sevişme Önemli
    Ön sevişme erkeğin daha güçlü bir ereksiyon yaşamasını sağlıyor. Kadının ise daha çabuk tahrik olmasını. Beraber duş almak ve erotik masaj yapmak sekse yönelmede motive edebilir.

    Çay, Kahve İçin
    Çay, kahve kan akışınızı etkileyerek depomin hormonunu harekete geçirir. Yani heyecan hormonunu harekete geçirip seksi daha uzun süreli yaşamanızı sağlar.

    Alkol ve Sigaradan Kaçının
    Alkol erkeklerin ereksiyon süresini kısaltıyor. Sigara da tahrik edici hormonu öldürüyor.

    Bol Bol Su İçin
    Su içmek kilo verdirmenin yanınada seks hayatınızada faydaları var. Su ihtiyacını karşılamış olan vücut seks sırasında daha aktif oluyor.

    Egzersiz Yapın
    Egzersiz yapmak testesteron hormonunun harekete geçiriyor. Bu da orgazma ulaşmanızı kolaylaştıran bir etki yaratıyor.

    Libidonuzu Arttıran Yiyecekler
    Libidonuzu arttıran çikolata ve muz gibi yiyeceklerden bol bol tüketin.

    haberler.com

  • Çok kazanan kadın libidoyu düşürüyor!

    Çok kazanan kadın libidoyu düşürüyor!

    Maaş evlilikte cinselliği de etkiliyor…

    Danimarka’da yapılan bir araştırmaya göre, yüksek maaş alan kadınların eşleri, kendilerinden daha düşük maaş alan kadınların eşlerine nazaran daha fazla Viagra ya da benzeri ilaçlar kullanıyor. Araştırma 200 binden fazla evli çift üzerinde yapıldı.

    Uzmanlar, buna göre, yüksek maaş alan kadınların eşlerinin libidolarının düştüğünü ortaya koydu. Yani maaş evliliklerde cinselliği de etkiliyor.

    Bilim adamları kadınların aldığı yüksek maaşın, kocaların evlilikte oynadığı rolü kaybettirdiğini, yine erkeklerde kızgınlığa yol açıp, gururlarını incitebileceğini, bu nedenle de libidolarının düştüğünü söyledi.

    Habertürk

  • Libidonuzu saklandığı yerden çıkarın

    Libidonuzu saklandığı yerden çıkarın

    Erkeklerin kadınları suçlamakta usta olduğu konudur cinsel isteksizlik… Oysa cinsellik nasıl iki kişilikse, isteksizlikten de iki kişi sorumlu. Kaybolan libidonuza tekrar kavuşmak için işe konuşmakla başlayın…

    Üzerimize yapışan “isteksiz” etiketinden sıkıldık, Psikolog Gizem Pekcan’ın kapısını çaldık ve sorduk: “Nedir bu kadınların cinsel isteksizlik eleştirisinden çektikleri?” Gerisini kendisinden dinleyelim…

    Doğuştan isteksiz mi doğuyoruz yoksa zamanla mı azalıyor isteğimiz?
    Cinsel istek, doğuştan gelen bir dürtü… Cinsel isteği olmayan bir insanoğlu yok. Bu istek, genetiğimizde yerleşmiş olan üreme isteğinden kaynaklanıyor. Kadınların cinsel isteklerinin az olduğu düşüncesi ise yanlış… Kadınlar açısından sadece daha az öğrenilmişlik söz konusu diyebiliriz. Yapılan araştırmalar da kadınların cinsel isteğinin erkekler kadar var olduğunu, ancak toplumsal bazı baskılar nedeniyle çok entelektüel kadınlarda dahi bu isteğin bastırıldığını gösteriyor. Hayatın içinde çeşitli nedenlerle erkekte de kadında da cinsel isteksizlik görülebiliyor.

    Neden hep kadınlardan bahsediliyor?
    Bu durum, kadınlarda organik, psikolojik veya çevresel nedenlerle daha fazla görülüyor. Genital bölge ile ilgili rahatsızlıklar ya da diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların yanı sıra kullanılan ilaçlar da cinsel isteksizliğe neden olabiliyor. Ancak nedenlerin büyük bir bölümünü psikolojik etkenler oluşturuyor. Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, cinsel taciz, tecavüz gibi faktörlerin yanı sıra kadınlara çocukluktan itibaren cinselliğin ayıp ya da günah olduğunun öğretilmesi isteksizliğe neden oluyor. Çocuklukta öğrenilenler en temel inançlarımızı oluşturuyor ve bu dönemden itibaren cinsel duyguları olmaması gerektiği söylenerek büyütülen kızların evlilik ile birlikte birden çok sağlıklı cinsel hayatları olmasını beklemek mümkün olmuyor. Bu kadınlar, cinselliği “kadınlık görevi” olarak yaşıyor, kendi bedenlerini tanımıyor, nelerden zevk aldıklarını bilmiyor. Aynı ailelerden gelen erkekler de karısının nelerden hoşlandığını bilmiyor ve öğrenmeye çalışmıyor çünkü önemsemiyor.

    Her şey yolunda giderken, ilişki eskidikçe azalan cinsel isteği nasıl açıklayabiliriz?
    Evlendikten sonra ya da uzun süren bir ilişkinin içindeyken kadının cinsel isteğini kaybetmesi de sık rastladığımız bir durum. En önemli nedeni evlilik içindeki problemler. Eğer ilişkide bir sorun varsa kadın kendini ilk önce cinsellikten çekiyor. Hamilelik döneminde cinsellikten uzunca bir süre ayrı kalınması kadının daha sonraki dönemlerde isteksiz olmasına neden olabiliyor. Çocuk dünyaya geldikten sonra annenin tüm ilgisi çocuğa yöneliyor ve bu da cinsellikten el etek çekilmesine neden olabiliyor. Kadının kendini beğenmemesi, çirkin hissetmesi de cinsel isteğinde büyük oranda azalmaya sebep oluyor.

    Yaş, cinsel isteğin azalmasında etkili bir faktör mü?
    Kadınlarda, menopoza girince cinsel hayatının biteceğine dair yanlış bir düşünce oluyor. Cinsel dürtüyü sağlayan testosteron hormonunun seviyesi, menopozla birlikte azalıyor. Bu da cinselliğe olan isteğin eskiye oranla biraz azalmasına neden oluyor. Ancak kadınlar bu durumun kişinin hayatını sarsacak kadar büyük bir fark olmadığını bilmeli.

    İlk günlerdeki coşkunun zamanla geçmesi normal mi?
    Bir ilişkinin ya da evliliğin ilk zamanlarında mutlaka “cicim ayı” denilen dönemler oluyor. Bu, yeni bir şeyi keşfetme heyecanından kaynaklanıyor. Cinsel birliktelik sıklığının zamanla azalması, bu yeniliği keşfettikten sonra bu ilginin azalması, soğuması değildir. Yalnızca ilk keşfin heyecanının verdiği sıklık azalmıştır. Bunu sorun olarak görmemek gerekiyor ancak bu durumu bile kaldıramayıp nedenini öğrenmek için başvuran çiftler oluyor.

    Cinsel istek ilişki sıklığı ile ölçülebilir mi?
    Cinsel isteğin tek bir tanımı yok, kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Burada kadın ve erkek arasında bir fark söz konusu oluyor. Kadınlar cinselliği biraz daha duygusal yaşarken, istek duymak için hislerinden daha çok etkilenirken, erkekler için sadece görsel bir uyaran da yeterli olabiliyor.

    Ne zaman bir sorun olduğunu düşünmek gerekiyor?
    Haftalık cinsel ilişki sayısı gibi rakamlarla tanımlamalar yapmak doğru olmuyor. Ancak aylarca süren bir uzaklık söz konusu ise burada bir sorundan bahsedilebiliyor. Bu kadar uzun süren uzak kalmanın mutlaka bir nedeni vardır, bu aşamaya gelinmeden önce mutlaka bir şeyler yaşanmıştır diye düşünmek gerekiyor. Cinsel isteksizlik hiçbir neden yokken, birdenbire ortaya çıkmıyor. Bir tartışma, aile içi bir problem, kadının zevk alamaması gibi bir durumun sonucunda zaman içinde oluşuyor.

    Orgazm olamamak da isteksizliğe neden oluyor mu?
    Kadında orgazm problemiyle cinsel isteksizlik çok karıştırılıyor. Bu ikisi, hem birbiri ile çok bağlantılı hem de birbirinden ayrı tutulması gereken konular. Haz alamama cinsel isteksizliği doğuruyor diyebiliriz ancak cinsel isteksizlik haz alamamayı doğuruyor diyemeyiz. Cinsel isteksizlik varsa zaten haz almak mümkün değil. Cinsel hayatları boyunca hiç orgazm olmamış, orgazma nasıl ulaşacağını bilmeyen çok sayıda kadın var. Bunun sonucunda kadın bir süre sonra birliktelik istememeye başlıyor. Böyle bir durumda zaten önce orgazm problemi ile ilgili çalışmak gerekiyor. Orgazm olmayı öğrenen kadın sonrasında cinsel istek de duymaya başlıyor. Ancak hem kadın hem erkek için unutulmaması gereken bir şey var; her birlikteliğin mutlaka orgazm ile sonuçlanması gerekmiyor. Orgazm olana kadar yaşanılan çok güzel paylaşımlar, hazlar da bulunuyor.

    Büyük şehirde yaşamanın cinsel isteksizliğe etkisi var mı?
    Büyük şehirde yaşamanın, zamansızlık, stres, yorgunluk gibi bazı dezavantajları oluyor. Çiftler eve gittikleri zaman sadece ayaklarını uzatıp televizyonun karşısında oturmak istiyor. Akıllarından başka hiçbir şeyi geçiremeyecek hale geliyorlar. Oysa cinselliğin yaşanması için kafanızın da rahat olması gerekiyor. Bu yorgunlukla cinsel birliktelik yaşasalar bile yeterince doyum alamayan çiftler, bu doyumsuzluğun etkisi ile zamanla cinsel isteksizlik yaşamaya başlayabiliyor.

    Bu durumda “Cinsel isteksizlik tek başına kadına ait bir sorun değildir” diyebilir miyiz?
    Cinsel isteksizlik tek başına bir sorun değildir, genellikle olumsuz bir olayın sonucudur. Mesela ilişki içinde hiç takdir edilmeyen, kendisine minnet duyulmadığını hisseden, cinselliği eşine yaptığı hizmetlerden biriymiş gibi hisseden kadın bir süre sonra bu kırgınlıklarını cinsel hayatına yansıtmaya başlıyor. Böyle bir şikayetle gelen danışanlarda bazen cinselliğe hiç değinmeden, sadece ilişkiye ait bazı problemlerin çözümüyle cinsellikteki sorunlar da kendiliğinden çözülebiliyor. Cinsel isteksizliğin genellikle iki kişilik bir sorun olduğunu ve tedavisinin de iki kişilik olduğunu söyleyebiliriz.

    Cinsellik, bir ilişkinin ne kadarıdır?
    Cinsellik, ilişkinin tuzu biberidir. En önemli unsur değildir ama olmazsa olmazdır. Evliliğin temelinde güven, sadakat, sevgi, şefkat, saygı vardır. Cinsellik de bunlara katkı sağlayan ve evliliğe renk katan bir unsurdur.

    İyi bir cinsel hayat, ilişkiyi ayakta tutabilir mi?
    Bazı ilişkilerde iletişim sorunları olduğu halde cinsellik devam edebiliyor. Böyle bir ilişki o çiftin kendi tercihidir. Ancak ne iyi bir cinsel hayat iyi bir ilişki anlamına gelir ne de kötü bir cinsel hayat kötü bir ilişki demektir. Bunlar birbirinden hem çok bağımsız, hem de çok içi içe konulardır.

    Bir durup düşünün
    ● Cinsellik hiç aklınıza gelmiyorsa,
    ● Cinsel uyaranlara karşı heyecan hissetmiyorsanız,
    ● Partnerinizle yakınlaşmaktan yorgunluk gibi bahanelerle kaçınıyorsanız (tiksinmekten bahsetmiyoruz) cinsel soğukluk yaşamaya başladığınızı düşünebilirsiniz.
    Ne yapmalı, ne etmeli?
    ● Önce partnerinizden bağımsız olarak kendinizi keşfedin.
    ● Kendinize, cinselliğinize ve bedeninize vakit ayırın. Nelerden hoşlandığınızı, haz aldığınızı keşfedin.
    ● Hayal etmekten korkmayın. Cinsel ilişki sırasında fantezi kurmanın kötü bir şey olmadığını bilin.
    ● Kendi bedeninizle ilgili keşiflerinizi eşinizle paylaşmaktan çekinmeyin, size zevk vermesi için ona yardımcı olun.
    ● Menopozla ilgili şartlanmalardan kurtulun. Menopozun cinsel hayatın sonu olmadığını unutmayın.
    ● Cinselliğin sadece üremek için olmadığını, aynı zamanda bir haz kaynağı olduğunun farkında olun.
    ● İsteksizliğiniz, yaşanan bir olayın ardından başladıysa uzman desteği almaktan çekinmeyin.

    Formsanté Dergisi

  • Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Yatakta ‘başım ağrıyor’ cümlesinin sadece kadınların sığındığı bir bahane olduğu düşünülse de erkekler de çoğu zaman cinsellikten kaçıyor.Onların yataktan kaçma sebepleri ise çoğu zaman biz kadınlardan farklı oluyor.

    Erkeklerin her zaman cinselliğe hazır olduğu düşüncesi aslında onların sırtındaki ağır bir yük gibi. Çünkü erkekler de bazen cinsellikten soğuyabiliyor, cinsel ilgisi ya da isteği azalabiliyor. Bu sorun sadece partnerle ilgili olabilirken bazen de ruhsal ve fiziksel nedenlerden kaynaklanıyor. CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğiticisi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Polikliniği’nde görev yapan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Erkeklerde cinsel isteksizlik aslında sanıldığından daha önemli bir sorun. Bu sorunları dört grupta toplayabiliriz. Birincisi herhangi bir neden yokken kişide cinsellikle ilgili isteğin kaybolması. İkincisi başka bir cinsel sorun olmasından dolayı cinselliğe yönelik ilgi ve isteğin zaman içinde kaybolması. Bunların içinde ilk sırada sertleşme bozukluğu, ikinci sırada da erken boşalma sorunu görülüyor. Üçüncü sıklıkta ise eşine ait cinsel bir sorun olması geliyor. Dördüncü grup başka bir hastalığa ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak ilgi ve isteğin kaybolması durumu oluyor” diyor.
    Uzun süre alkol ve madde kullanıma bağlı olarak da cinsel istek azalabiliyor.

    CİNSEL SORUNLAR
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Sertleşme sorunu yaşayan erkek için, cinsellik keyif veren bir şeyken ‘Acaba tekrar sertleşme olacak mı?’ gibi bir müsabaka haline gelebiliyor. O andan itibaren cinsellik kaygı vermeye başlıyor, çünkü her olumsuz deneme kişide ciddi sıkıntılara yol açıyor. Özellikle erkek cinselliğine önem veren, erkeğin temel kimliğini cinsellikle tanımlayan kültürlerde sertleşmeyle ilgili sorunlar olması gerektiğinden daha fazla ruhsal sıkıntılara neden oluyor. Bu da beraberinde cinsellikten kaçınmayı getiriyor. Her dört erkekten birinde görülen bir başka sorun da erken boşalma. Erkeklerde cinsellikten kaçınmanın önemli faktörlerinden biri de bu sorun oluyor. Çünkü zamanla cinsellikle ilgili algıların değişmesi özellikle kadın cinselliğinin öne çıkmasıyla, her iki tarafın da doyum alması önemli hale geldi. Erken boşalma ise bu duruma bir engel. Kişi bunu çok dert ederse cinsellikten kaçınma olabiliyor” diyor.

    Bir neden olmayabilir
    Eşiniz bir neden yokken cinsel ilişkiden kaçıyorsa bunun belirli bir nedeni olmayabiliyor. Bazı erkekler cinselliği normal şekilde yaşarken bir anda cinsel ilgilerini kaybedebiliyor. Kadınlarda daha fazla görülen bu durum sonradan ortaya çıkabileceği gibi cinselliğe aktif olarak başlanan ergenlik döneminden itibaren de görülebiliyor. Bu sorunun altında yatan sebepler arasında cinsellik konusunda katı kurallarla yetiştirilme, cinselliğin ahlak dışı olarak kabul edilmesi olabiliyor. Kişinin heteroseksüel ilişki yerine homoseksüel ilişkiye yönelmesi ve bunu yaşayamıyor olması da cinsel isteksizliğe yönlendirebiliyor.

    Cinsel mitler
    Yaşanılan toplumdaki cinsel tabular, mitler, cinsellikle ilgili inanışlar da erkeğin cinsel hayatını etkiliyor. ‘Cinselliği erkek başlatır, erkek cinselliği her zaman ister’ gibi inanışlar erkekte cinselliğe yönelik birtakım yükler getiriyor. Bu yükler bir süre sonra cinsellikten uzaklaşmasına neden olabiliyor. Erkekler cinselliğe her zaman hazırdır inancı cinselliğin başarı göstermesi gereken bir yarışma gibi tanımlanmasına neden oluyor.

    Hastalıklar
    Kalp damar, diyabet, psikiyatrik sorunlar gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar da cinsel istek kaybına neden olabiliyor. İlaç kullanımı dışında hormonal bozukluklar, yaralanmalar sonucu gelişen durumlar ve metabolizma hastalıkları da cinselliği etkiliyor. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Kişinin yaşam zorlukları, ilişki sorunları ve psikiyatrik rahatsızlıklara bağlı ilgi, istek kaybı da olabiliyor. Ani bir kayıp, kişinin işlerinde yaşadığı maddi kayıplar, stresli durumlar, ilişkide yaşanan ciddi bir aldatılma, huzursuzluk da kişinin cinselliğe ilgisini etkiliyor. Psikiyatrik hastalıklar içinde ise depresyon başta olmak üzere doğrudan cinsel isteğin kaybına neden olabiliyor. Cinsel saldırıya maruz kalma, ağır ruhsal hastalıklarda da bu durum söz konusu” diyor.

    Partnerin sorunları
    Eğer birlikte olduğu kadın cinsel bir sorun yaşıyorsa erkekte bir süre sonra cinsel ilgisizlik görülebiliyor. Kadının cinsel isteksizliği, uyarılma sorunu, ağrılı cinsel ilişki, orgazm olamaması ya da vajinismus erkekte de cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

    İkili ilişkilerde yaşanan sorunlar
    Eşler arasında herhangi bir iletişim sorunu varsa bundan ilk etkilenecek nokta cinsellik oluyor. Cinsellik kendi içinde de bir iletişimdir. Eğer çiftlerin birbirlerinden beklentilerinde sorun olduysa, küsme gibi bir durum ortaya çıktıysa cinsellik bazen bu sorunu aşabilse de bazen de ilk etkilenen alan olabiliyor. Aldatma gibi bir sorun yaşanıldığında ise cinsellik kişinin karşı tarafla paylaşacakları açısından sıkıntı vermeye başlıyor. Çünkü kişi ihanete uğradığını düşündüğünde cinsel istek kaybı yaşayabiliyor.

    Ne yapılabilir?
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Her çiftin kendilerince geliştirmiş olduğu bir iletişim dilinin olması gerekiyor. Cinsel terapilerde çiftler arasındaki iletişimin yetersiz olduğunu görüyoruz. Cinsellikte iletişim yeterli değilse cinsel sorun da ortaya çıkıyor. Toplumdaki inanışlardan biri konuşmanın cinselliğin büyüsünü bozduğu yönündedir, oysa bu doğru bir düşünce değil. Cinsellikte iletişim tekniklerinde çiftlerin sevişme sırasında sözel ya da bedensel olarak mesaj verebileceklerini öğretiyoruz. Bu mesajın sağlıklı olduğunu belirtiyoruz. Çiftler cinsellik sırasında neden konuşmaz? Çünkü cinsellik alınganlığa açık bir alan, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Sorunlar reddedilme gibi anlaşılabiliyor. Cinsellikle ilgili konuşmak ayıp gelebiliyor” diyor.

    İletişim nasıl kurulabilir?
    Çiftler bazen kendini haklı göstermek istiyor. Tartışmanın da bazı kuralları oluyor. Her iki tarafın da belirli bir süre konuşma süresi olmalı. Kendi haklılığını değil, kendi yanlışını görmek üzerine konuşmak gerekiyor. Beş dakikalık bir konuşmada “Ben bu sorunda şu noktalardan dolayı doğru yapmamış olabilirim” demek, yani karşı tarafı suçlamayarak konuşmak gerekiyor.

    formsante

  • Menopozun ilacı şefkat olabilir mi?

    Menopozun ilacı şefkat olabilir mi?

    Türkiye’de menopoza girme yaşı ortalama 48. Bu dönemde uygulanan hormon replasmanı, bu dönem sıkıntılarını rahatlatan bir tedavi . Yorgunluk, konsantrasyon kaybı, depresyon, eşlerin cinsel yaşamını olumsuz etkiliyor.

    Menopoz, bir hastalık değilse neden ilaç tedavisi uygulanıyor?

    Koruyucu hekimlik ve yaşam kalitesini arttırmak amacıyla kullanılmalılar. Bu çalışmalarla yaşam süreleri de artıyor.

    Hormon tedavisi bu çalışmalara nasıl katkıda bulunuyor?

    Kadınlarda kalça kırıkları azalıyor. Kalın bağırsak kanserinde de azalma olduğu görüldü.

    Bu dönemde cinsel problemler neler?

    Cinsel istek kaybı, vajinada yanma, kuruluk, kaşıntı, cinsel temasta ağrı. Sık idrara çıkma veya tutamama.

    Problemler neden ortaya çıkıyor?

    Vajen dokusu, kaygan kalabilmek ve elastikiyetini devam ettirebilmek için östrojene ihtiyaç duyar. Östrojen seviyesi menopozda düşer.

    Eşler arasında bu dönem nasıl yaşanıyor?

    Kadın, psikolojik olarak kadınlığını kaybettiğini düşünüyor. Sıcak basması, terleme, uykusuzluk gibi değişiklikler yaşıyor .Bu dönem anlayış gerektiriyor.