Etiket: kusma

  • Vertigo olup olmadığınızı test edin

    Vertigo olup olmadığınızı test edin

    Nörolojik hastalıklar ve kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olan vertigo yaşam kalitesini ciddi ölçüde bozarken, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Selami Yavuz, söz konusu hastalığı karşı vatandaşları uyardı.

    Vertigo olup olmadığınızı anlamak için kendi etrafınızda 40 kere dönerek test yapabilineceğini hatırlatan Opr. Dr. Yavuz, “Etraf ya da kendisi dönmediği halde, kişide şiddetle döndüğü hissi oluşur. Vertigo olduğunuzu anlamak için bir test yapmanız gerekirse, kendi etrafınızda 30-40 kere dönün ve kendinizi serbest bırakın. Nasıl etrafın döndüğünü hissediyorsanız vertigo da aynen böyledir.

    Yerin tavana gelmesi gibi bir histir. Bunu yapmadan aynı şekilde etrafınızın döndüğünü hissediyorsanız vertigo hastası olabilirsiniz. Hastaların çoğu ‘Sandaldaymışım gibi sallanıyorum, ayağa kalktığım zaman dengem bozuluyor’ gibi şikayetlerle doktora başvururlar.

    Bu şikayetlerin çoğunun vertigo ile ilgisi yoktur. Vertigosu olan kişinin bu durumu anlamama gibi bir durumu söz konusu olamaz. Çünkü hasta ayakta duramayıp, hemen bir yere oturmak ya da yatmak zorunda kalır” dedi.

    Farklı rahatsızlıkların vertigoyu tetiklediğini belirten Opr. Dr. Selami Yavuz, “Vertigo birçok hastalığın habercisi olabilir. Bir grup vertigolar ‘Kulak Burun Boğaz’ hastalıklarıyla ilgili olabilir. ‘Başım dönüyor, kesin kristallerim oynadı’ denerek hastalar tarafından şikayetleri dile getirilen ‘İç kulak kristallerinin yerinden oynaması’ hastalığı, hastanın yatakta sağdan sola dönerken ya da sırt üstü yattığı zaman başının dönmesidir. Buradaki baş dönmesi, yani vertigo bir dakika içerisinde geçer ama kişiyi son derece rahatsız eder. Bu durum vertigoya sebep olan hastalıklardan biridir.

    Özellikle kadınlarda görülen ve vertigoya sebep olan bir diğer hastalık da ‘Menier’ hastalığıdır. Bu hastalık, kulağın tek tarafının içinde sıvı toplanmasıdır. Bu hastalıkta da çok şiddetli bir vertigo görülmektedir. Vertigo ataklar halinde olur.

    Hastada iki gün çok şiddetli baş dönmesi, kulakta uğultu, bulantı ve kusma olur. Fakat 2-3 gün geçtikten sonra hastalık kendiliğinden düzelir ve neredeyse 2 ay hiçbir problem olmaz. 2 ay sonra hasta tekrar bir atak geçirir ve aynı belirtileri yaşamaya başlar” diye konuştu.

    HT

    Nöroloji – Beyin ve Sinir Hastalıkları

  • Aşırı sıcak beyin kanaması nedeni

    Aşırı sıcak beyin kanaması nedeni

    Uzmanlar, aşırı sıcaklarla gelen beyin kanaması riskini en aza indirmenin, güneş altında kalmamak, sabah ve akşam saatlerinde spor yapmak, alışık olmayan efor sarf etmekten kaçınmak ve bol su içmekle mümkün olacağını ifade ediyor.

    Sıcakta beyin kanamasından koruyan 5 önlem

    Tüm yurtta sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi başta tansiyon hastaları, aşırı kilolular ve çocuklar olmak bütün vatandaşları olumsuz etkiliyor. Uzmanlar sıcaklıktan kaynaklanan tehlikelere karşı vatandaşları uyarıyor. Acıbadem Bodrum Hastanesi’nden Nöroşirürji Uzmanı Dr. Ali Genç, beyin kanamasının önlenebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle sıcaklığının 32 dereceyi ve nem oranının yüzde 67’yi geçtiği havalarda daha dikkatli olunmalı. Güneş ışınlarının yer yüzüne dik olarak geldiği 10.00-16.00 saatleri arasında dışarıya çıkılmamalı. Bu mümkün değilse yanımızdan su şişesini eksik etmememiz lazım.” diyor.

    EN ÖNEMLİ NEDEN VÜCUDUN SUSUZ KALMASI

    Beyin kanamasına yol açan en önemli faktörün vücudun susuz kalması ve ısı dengesinin bozulması olduğuna dikkat çeken Ali Genç, “Güneş altında, özellikle yüksek nemli ortamda kalındığında vücut ısısı artıyor, ciltten terleme ve doğrudan buharlaşma yoluyla su atılıyor. Vücut susuz kalınca da kan basıncında büyük oynamalarla beraber kan pıhtılaşmasında bozulma ve beyindeki kan dolaşımını belirli bir dengede tutan mekanizmalarda bozulma oluyor. Bu da beyinde pıhtılara bağlı inme veya hipertansiyona bağlı beyin kanaması gelişmesine yol açıyor.” ifadelerine kullanıyor.

    ÖZELLİKLE AŞIRI KİLOLULAR VE YÜKSEK TANSİYON HASTALARI RİSK ALTINDA

    Yaz mevsiminde ortaya çıkan beyin kanamasının en sık obez ve yüksek tansiyon hastalarında görüldüğüne vurgu yapan Genç, Aşırı sıcaklar nedeniyle oluşan terleme sonucu su kaybı, bir süre sonra vücutta biriken hararetin ter yoluyla atılmasına engel oluyor. Bu da kan basıncında ani düşme ve yükselmelere yol açıyor. Tansiyondaki oynamalar sırasında da sıvı kaybına bağlı olarak damarlar içinde yer alan kan koyulaşıyor, bunun sonucunda emboli denen damar tıkanıklığı sorunu ve beynin kanlanmasında sorunlar ortaya çıkıyor. Çok hızlı gelişen bu olaylar felç, hatta ölümle bile sonuçlanabilen beyin kanamasına kadar gidiyor.” uyarısında bulunuyor.

    BEYİN KANAMASINI ÖNLEMENİN 5 YOLU

    * Yüksek nemli ve güneş ışınlarının yeryüzüne en dik ulaştığı 10.00 – 16.00 saatleri arasında sokağa çıkmayın.
    *Sporunuzu sabah veya akşam serinliğinde yapmaya özen gösterin.
    * Aşırı sıcaklarda sokağa çıkmanız şartsa vücudunuzdaki aşırı su kaybını önlemek için fiziksel aktivitelerinizi sabah serinliğinde ya da öğleden sonra yapın.
    * Bünyenizin alışkın olmadığı efordan kaçının. Örneğin daha önce düzenli koşmuyorsanız, yaz sıcaklarında birden koşmaya başlarsanız sıcak çarpması daha kolay olur, inme ve beyin kanaması riskiniz yükselir.
    * Aşırı sıcaklarda dışarıdaysanız susamayı beklemeden yudum yudum su için…

  • Reflü Hastalığı

    Reflü Hastalığı

    Reflü gastro osefageal reflu: Normalde yediğimiz yiyecekler yutkunma fonksiyonuyla yemek borusunda (osefagus) ilerler ve mideye geçerler. Midenin yemek borusuyla birleştiği noktada bulunan kaslar kasılarak diyaframın da yardımıyla kapak görevi görürler. Bu kapak görevi yapan oluşuma sfinkter adı verilir. Çeşitli nedenlerden dolayı kapak sisteminin yetersiz çalışması sonucu mideye giren yiyecekler tekrar yemek borusuna kaçar. Mide içeriği midede eklenen enzimlerle asidik bir yapı gösterir. Mide içeriğinin PH ı oldukça düşüktür. PH nın düşük olması asitlik derecesinin yüksek olması anlamına gelir. Reflüde sfinkter yeterince kasılmadığı için midenin asidik içeriğinin bir kısmı ösefagusa geri döner. Uzun süre bu içerikle temas eden ösefagusta buna bağlı olarak tahribatlar oluşur. Ayrıca ince bağırsaktan mideye safra sızıyorsa içeriğe safra da eklenerek tahribatın artmasına neden olur.

    Reflünün oluşumunda birkaç etken rol oynamaktadır.

    – Kapak sisteminin yetersiz çalışması
    – Mide fıtığı
    – Mide boşalım süresinin uzaması
    – Beslenmede ve davranışlarda yapılan hatalar.

    Reflü çeşitli belirtilerle kendisini gösterse de bazı vakalarda hiç belirti de göstermeyebilir. Genel reflü belirtileri ;

    – Midede yanma hissi
    – Göğüs boşluğunun orta kısmında ağrı, yanma, sıkışma ve çarpıntı hissi
    – Boğaz ağrısı, ses kısıklığı, öksürük (mide içeriğinin yemek borusundan boğaza kadar gelmesiyle boğaz ve ses tellerinde tahriş , gıcıklık , ses kısıklığı ve öksürük oluşabilir.)
    – Ağızda oluşan acı veya ekşimsi tat
    – Şişkinlik hissidir.

    Bu belirtiler kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.
    Reflünün tanısı endoskopik görüntüleme ve pH değerinin ölçülmesiyle konur.

    Reflünün tedavisi birkaç şekilde olur;

    – İlaç tedavisi
    – Cerrahi yöntemler
    – Davranış ve beslenme şekillerinin düzenlenmesi

    İlgili Konular ;

    – Reflünün belirtileri nelerdir?
    – Mide yanması ve mide ekşimesi şikayetim var, reflü hastası olabilir miyim?
    – Reflü hastaları nelere dikkat etmeli?
    – Reflü nedir?
    – Reflü hastalığının tanısı nasıl konulur?
    – Reflü hastalığı tedavi edilmezse tehlikeli olabilir mi?
    – Reflü hastalığının tedavisinde hangi yöntemler kullanılır?
    – Reflü hastalığının tedavisinde hangi cerrahi yöntemler kullanılır?
    – Reflü ameliyatının başarı oranı nedir?
    – Reflü ameliyatından sonra iyileşme süreci nasıl olur?

  • Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ? | 1 Bebek cildinin hayati rolü

    Cilt bariyerinin temel rollerinden biri, vücudu zehirli-zararlı, tahriş edici, alerjen maddeler gibi çevresel tehditlerden korumaya yardımcı olmaktır.

    Sağlıklı bir cilt, bebeğin bu çevresel tehditlere karşı ilk savunma hattıdır. Cildin en üst tabakası, vücudu korumaya yardımcı olur1,2; su, kimyasallar, mikroplar, aşırı sıcaklıklar, elektrik dalgaları ve ultraviyole ışınlar (UV) gibi çevresel tehditlere karşı kalkan görevi görür. Bu sayede sağlıklı bir cilt, vücudu ciltten girebilecek enfeksiyonlardan korumaya destek olur.

    Bebek cildi neden özel ilgiye ihtiyaç duyar ?

    Bebek cildi yetişkin cildinden farklıdır ve yaşamının ilk yılı boyunca gelişmeye/değişmeye devam eder.3 Bebek cildi yetişkin cildine göre daha ince, daha geçirgen ve daha hassastır.3,4 Bu nedenle çevresel tehditlere karşı daha korunmasızdır. Genetik özelliklerin yanı sıra, bebek cilt bakımında uygun ürünlerin kullanılmaması ve gerekli cilt bakım uygulamalarının yapılmaması cildin bariyer bütünlüğünün bozulmasına/hasar görmesine neden olabilir.

    Hasar görmüş cilt bariyeri alerjenlerin cildin alt tabakalarına geçmesine izin verir, böylece alerjik olmayan bir bebeği alerjiye yatkın hale getirebilir. Bu da bebeklerde atopik dermatit oluşumuna kadar ilerleyebilir.

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan hassas cilt bariyerini korumak için özel ürünler kullanmak gerekir

    Bebek cildine doğru şekilde bakım yapılması cilt bariyerinin hasara uğramasını engeller. Bu da ancak doğru bebek şampuanı ve bebek bakım ürünlerinin kullanımıyla gerçekleştirilebilir.

    Uzmanlar bebek şampuanı ve cilt bakım ürünlerinin sağlıklı cilt bariyerinin bütünlüğünü koruması konusunda hemfikirdirler. Doğumdan itibaren bebek cildine uygun ürünlerin doğru şekilde kullanılması bebeğin cilt bariyerini koruyarak atopik dermatit gelişme riskini azaltır.

    Benzil alkol, SLS, sabun, alkol ve alerjen içerikli ürünlerin bebek saç ve cilt bakımında kullanımından kaçınmak ve cildi düzenli olarak nemlendirmek bu uygulamaların arasında sayılabilir. Bebek cildi için özel olarak formüle edilmiş şampuan ve diğer ürünlerin güvenliği ve etkinliği klinik olarak kanıtlanmış olmalıdır.

    Pediatrik Dermatoloji Derneği Johnson’s® baby ürünlerini tavsiye eder.

    Johnson’s® baby ürünleri, bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan cildine özen gösterecek ve cilt bariyerini koruyacak şekilde formüle edilmiştir. Pediatrik Dermatoloji Derneği bebek saç ve cilt bakımında Johnson’s® baby ürünlerinin* kullanılmasını tavsiye ediyor.

    *Johnson’s® baby Şampuan, Yenidoğan Saç ve Vücut Şampuanı, Yağ, Parfümsüz Islak Mendil

    Referanslar:
    1.Hoath S, et al. Neonatal Skin Structure and Function. 2003
    2.Chiou Y, Blume-Peytavi U. Skin Pharmacology and Physiology. 2004
    3.Nikolovski J, et al. Journal of Investigative Dermatology. 2008
    4.Stamatas G, et al. Pediatric Dermatology. 2009
    5.Stamatas G, et al. Cosmetics & Toiletries. 2009

    Johnson’s Baby şampuan:

    Gerçek Göz Yakmayan® formülü gözler için saf su yumuşaklığındadır. Johnson’s baby şampuan yeni ve yumuşak formülü sayesinde saçın doğal nem dengesini korur ve saçta hiçbir kalıntı bırakmaz. Saçların ipeksi yumuşaklığını korur ve mis gibi kokmalarını sağlar. Bebeğinizin saçını temizlemek ve nemlendirmek için idealdir.

    Çocuklarda Cilt Problemleri
    – Çocuklarda egzama hangi nedenlerle ortaya çıkabilir?
    – Çocuklarda hangi cilt problemlerine daha sık rastlanır?
    – Çocuklarda mantar hangi nedenlerle olur?
    – Çocuğumda sürekli kaşıntı var, neden olabilir?
    – Çocuğumun cildi sürekli kızarıyor, sebep ne olabilir?
    – Çocuğumun cildinde döküntü var, neden olabilir?
    – Atopik egzama nedenleri nelerdir?
    – Çocuğumun cilt probleminin hangi hastalığa bağlı olduğunu nasıl anlarım?
    – Çocuklardaki hangi deri hastalıkları bulaşıcıdır?