Etiket: kreş

  • İdeal Anaokulu Nasıl Olmalıdır?

    İdeal Anaokulu Nasıl Olmalıdır?

    Çocukların eğitimi dünyaya geldikleri andan itibaren aileler tarafından en iyisi düşünülerek planlanır. Anaokulu eğitimi de bunlardan biridir. İdeal anaokulu nasıl olmalıdır? yada ideal ana okulu nasıl seçilmelidir. Size fikir vermesi için anaokulu seçimi yazısını oluşturduk. Kreş seçimi konusunda da bu yazıdan yardım alabilirsiniz.

    İdeal Anaokulu Nasıl Olmalıdır?

    Çocuklar için anaokulu seçimi oldukça önemlidir. Hem aile hemde çocuk ilk kez ayrı kalacaksa çocuğun güvenliği, psikolojisi ve eğitimi için en uygun yer seçilmelidir. Çocuğun sosyal ve fiziksel gelişimini sağlayacağına güvendiğiniz bir okul seçmek için öncelikle kurumu iyi araştırmalı sonrasında karar verilmelidir.

    İdeal Anaokulu Nasıl Olmalıdır? | 1

    İdeal Anaokulunun Özellikleri

    İlk özellik okulun güvenli olup olmadığından emin olun. Çocukların habersizce dışarı çıkmamaları için birden fazla ilgilenen kişi olması gerekmektedir.

    Okul içerindeki personellerin alanında eğitimli olup olmadığına dikkat edin. Çocuklara yaklaşımı konusunda varsa çevrenizdeki tanıdıklardan mutlaka bilgi alın.

    Okul içerisindeki tüm eşyalar çocukların ergonomik yapısına uygun olarak tasarlanmış olmalıdır.

    Okulu fiziki yapısı yani binası sessiz olmalı yada sesi içeri almayan bir tasarıma sahip olmalıdır.

    Bahçede mutlaka  küçükte olsa yeşil alan olmalıdır.

    Eğer bulabiliyorsanız çocuklara doğa hakkında bilgi sahibi olması için eğitim köşeleri yada uygulamaları anaokulları idealdir.

    Oyun parkı alanları dış kapıdan uzak ve güvenli olmalıdır. Oyun parklarında kullanılan malzememeler çocuklar sağlığını tehlikeye atmayacak malzemeler olmalıdır.

    Okulda en önemli noktalardan biri hijyendir. Tüm alanların günlük temizliğinin yapıldığından emin olun. Çocukların kişisel hijyenini sağlamada sizin yokluğunuzda destek olunmalıdır.

    Çocukların geçirebilecekleri kazalar göz önünde bulundurularak ilk yardım amaçlı tüm metaryallerin bulunması ve ilk yardım konusunda eğitimli personeller bulunmalıdır.

    Okulda çocuklara ait  isim etiketli dolaplar mutlaka olmalıdır.

    Çocukların yemeklerinin hijyenik ve sağlıklı olduğundan emin olun. Yemek alanında kesici aletler ve birbirlerine zarar verme ihtimali olan materyallerin bulunmaması gerekiyor.

    İdeal Anaokulunda Eğitim

    Anaokulunun ilk hedef kendini ifade edebilen, sosyal ve modern eğitim alan çocuklardır. Ana okulları çocukların bireysel farklılıklarını farketmeli okul içindeki etkinlere çocukları yönlendirmelidir. Bireysel yada grupla birlikte çalışabilmeyi öğretmelidir. Arkadaş edinme ,hoşgörü, kendi kararları hakkında söz sahibi olma,kendini anlamlı bir şekilde ifade edebilme, empati kurabilme, paylaşım gibi konularda çocuğa destek olmalı bazende uygulamalı eğitim verebilmelidir.

    Çocukların sosyalleşebilmesi yada yeteneklerini keşfedebilmesi için tiyatro, resim, yüzme ve tenis gibi spor dalları yada dans gibi alanlarda aktivitelerinin olması faydalı olacaktır.

  • Çocuğum kreşe giderken ağlıyor!

    Çocuğum kreşe giderken ağlıyor!

    Çocuklar için evden ve anne babadan ilk ayrılma, sosyalleşmenin ilk basamağı okul öncesi eğitimdir. Kreşe başlayan çocuk için bu süreç tahmin ettiğinizden daha zor olabilir.

    Evde anne babası, anneanne, babaannesi ya da bakıcısı ile kalmaya alışkın olan çocuk, kreşe başladığı zaman kendini farklı bir ortamda bulur.

    Ev herkes için olduğu gibi, çocuklar için de en güvenilir ortamdır. Çocuk evde istediği saatte uyanır, istediği saatte istediği oyuncak ile oynar, çoğu zaman oyuncaklarını toplamaz, bunu onun yerine yapan yetişkinler vardır. Evin her alanını kendi istediği gibi kullanır.

    Ancak kreşe başladığı zaman, bu rahatlığın yerini belli kurallar ve sınırlar bütünü alır. Çocuğun verdiği tepkiler de bu nedenledir zaten. Peki çocuklar neden kreşe gitmek istemez, işte bazı sebepler:

    Çocuğun hayatına yeni bir ortam girer, çocuğun bu yeni ortama ve kişilere alışması zaman alır.

    Çocuğun hayatına yeni bir otorite olan öğretmen girer. Öğretmen ona sevgi ve şefkatle yaklaşmasına rağmen, ondan belli başlı kurallara uymasını bekler. Bu duruma alışmak da çocuk için süreç gerektirir.

    Tek çocuklu hayatta evin hakimi gibi yaşamaya alışmış olan çocuğun hayatına bir anda 10-15 farklı çocuk girer. Kendi yaş grubu içinde olan bu çocuklar da tıpkı onun gibi her istedikleri olsun istemektedir ve çocukların arasında bir ego savaşı başlar.

    Anne babanın çalışıyor olması nedeniyle sabah kreşe bırakılan çocuk, akşam alınmakta, yemek, yemek sonrası rutin işler erken kısa süre içinde uyku saati gelmekte ve çocuk anne babasını az gördüğü ve onları özlediği için kreşe gitmeyi reddetmeye başlar.

    Daha önce çocuğun bakımı anneanne babaanne gibi büyük ebeveynler tarafından yapılıyorsa ve onlar zaten çocuğun kreşe gitmesine gönüllü değillerse, çocuğun kreşe gitmek için sorun çıkardığı her anda “Gitmesin, ağlatmayın çocuğu, ben bakarım” şeklindeki söylemleriyle çocuğa arka çıkarlar.

    Çocuğunuz kreşe yeni başladıysa ve gitmekte zorluk yaşıyorsa, bunlara dikkat etmenizde fayda olacaktır.

    Çocuğunuz kreşe başlaması ile ilgili kararı anne baba olarak birlikte aldığınızı bilsin ve bu konuyla ilgili “Kreşe gitsin/gitmesin” şeklinde onun yanında tartışmayın.

    Anneanne, babaanne, dede gibi büyük ebeveynlerin sürece olumsuz etki edebilecek tepkilerini kontrol altına almaya çalışın.

    Çocuğunuza kreşe gitmeyi bir zorunluluk olarak değil, keyif olarak sunmaya çalışın.

    Öğretmeni ile korkutmayın, aksine kreşe başlama sürecinde çocuklar diğer çocuklardan önce öğretmenlerine bağlanırlar. Kreş çocuğun anne babadan güvenli ayrılma, öğretmene güvenli bağlanma sürecidir.

    Kreşin kapısında çocuğunuzu sizin kucağınızdan ağlatarak koparılmasına izin vermeyin. Bu davranış, çocukların size ve öğretmene karşı güvenini azalttığı gibi, ileriye yönelik hayatı için travmatik etki yaratabilir.

    Evden çıkarken kendisine ait bit oyuncak ya da nesneyi de kreşe götürmesine izin verin. Bu, kendini daha güvende hissetmesine neden olur.

    Akşam eve geldiğinizde tüm gün sizi görmediği ve özlediği için, ev işleri ya da özel işlerinizden daha çok, çocuğunuza vakit ayırın, onu duygusal olarak doyurun.

    Çocuk Gelişim Uzmanı Emine ERGÜN

  • Kreşle bulaşan hastalıklar

    Kreşle bulaşan hastalıklar

    Kreşe başlayan çocuklar ve aileleri için en büyük sorun tekrarlayan hastalıklar. Uzmanlar bu durumun normal olduğunu söylüyor. Ancak hasta çocuğu, hem kendi hem de diğer çocukların sağlığı için kreşe göndermemek gerekiyor.

    Kreşle bulaşan hastalıklar

    Çocukları kreşe başlayan ailelerin en büyük endişesi hastalıklar.

    Uzmanlara göre, ilk kez kreşe giden çocuklarda hastalanma sıklığının artması normal, endişeye gerek yok.

    Çocuğun senede yaklaşık 10 kez hasta olmasını normal kabul ettiğini belirten Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. İncilay Üstündağ, “Ateş olabilir, nezle grip öksürük olabilir. Bunların yüzde 80’inine yakını iyi beslenme, evde dinlenme ile kendi kendine geçecek hastalıklardır. Her hastalıkta hemen antibiyotiğe sığınmamak gerekiyor” dedi.

    Kreşle birlikte artan hastalıkların iki nedeni var. Birincisi çocukların ilk kez ev ortamından sonra uzun süreli olarak başka bir ortama girmeleri, ikincisi de çocukların hastalıkları birbirlerine bulaştırmaları.

    ÇOCUKTA YARATILAN HİJYEN ANLAYIŞI ÇOK ÖNEMLİ 

    Dr. Üstündağ, “Hasta olan çocukların mümkünse kreşe gönderilmemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Bulaş çok önemli, aksi takdirde çok ciddi bir kısır döngü oluyor” uyarısında bulundu.

    Sınıfların havalandırılması , oyuncakların dezenfekte edilmesi ve öğrencilerin hijyenine dikkat etmesi de önlemler arasında.

    Uzmanlar, ateşin düşmemesi veya gribal enfeksiyonun uzun sürmesi durumunda mutlaka bir hekime başvurulması gerektiğinin de altını çiziyor.

  • Kreşlerde el-ayak-ağız hastalığı salgınları

    Kreşlerde el-ayak-ağız hastalığı salgınları

    Anaokulu ve kreşlerde el-ayak-ağız hastalığı salgınlarına dikkat! Genellikle bebek ve 10 yaşın altındaki çocuklarda, nadiren de bağışıklık sistemi güçsüz yetişkinlerde de görülen el-ayak-ağız hastalığına picornaviridae ailesinden bağırsak virüsleri neden oluyor. Hastalığa yol açan virüsün burun ve boğaz salgısından, ciltte oluşan kabarcıklardaki sıvıdan veya katı dışkıdan bulaşarak anaokulu veya kreşlerde küçük salgınlara yol açabildiğini belirten Etkin Eczacılık Derneği, küçük çocukların toplu halde bulunduğu bu gibi yerlerde gerekli korunma önlemlerinin alınması gerektiğini vurguladı.

    El-ayak-ağız hastalığının görünüş itibariyle suçiçeğine çok benzediğini ve bu nedenle karıştırılabildiğini belirten Etkin Eczacılık Derneği, eczanelerin hastalıktan korunma konusunda topluma yol göstermeye her zaman hazır olduğunu vurguladı. Teşhis ve tedavi için ise mutlaka doktora başvurmak gerekiyor.

    El, ayak, ağız hastalığından korunmak için temizliğe dikkat edilmeli!
    El, ayak ve ağız hastalığına yakalanan kişinin bulaştırıcılığı hastalığın ilk haftasında yüksek ve bulaşıcı hastalıklarda alınan genel önlemler bu hastalık için de geçerli. Kişisel hijyene dikkat edilmesi ve ellerin iyice ve sık sık yıkanması hastalığın bulaşmasını önleyebiliyor ancak anaokulu ve kreş gibi toplu bulunulan yerlerde tamamen önlenmesi söz konusu değil. Ayrıca bulaşma riski ortadan kalkana kadar hasta olduğu bilinen kişilerle yakın temastan da kaçınılmalı.

    Suçiçeğiyle karıştırılmamalı!
    Genellikle kış aylarına yaklaşırken ve çoğunlukla okul öncesi yaş grubunda görülen bulaşıcı ve virütik bir hastalık olan el-ayak-ağız hastalığı el ve ayaklarda, yumuşak damakta ve bademcikler çevresinde, uyluk ve kasık çevresinde ve vücudun çeşitli noktalarında kaşıntılı ve sivilce benzeri kabarıklıklar olarak ortaya çıkar. Görüntü itibariyle suçiçeği lezyonlarına çok benzediği için sıklıkla suçiçeği ile karıştırılır. Ayrıca hastalığın seyri esnasında ateş yükselmesi olduğundan, bakteri kökenli hastalıklarla da karıştırılabilir. Bakteri kökenli hastalıkların tersine el-ayak-ağız hastalığı antibiyotiklerle iyileşmez.

    Belirtileri neler?
    Hafif ateş, iştah kaybı, boğaz ağrısı, halsizlik ve ağız içinde ağrılı yaralar görülebilir. Avuç içinde, ayak tabanı ve kalçada döküntüler ayrıca, boğazda şişkinlik ve yutma zorluğu oluşabilir. Bir yandan iştah azalması ve huzursuzluk ortaya çıkarken, diğer taraftan ağızdaki lezyonların yarattığı ağrı sıcak ve katı besinlerin alınmasını zorlaştırabilir.

    Teşhis ve tedavi için mutlaka doktora başvurulmalı!
    Sık görülen başka hastalıklara (suçiçeği, bakteriyel hastalıklar vs.) çok benzeyen belirtileri nedeniyle el-ayak-hastalığının teşhisi kolay değildir. Teşhis için mutlaka doktora başvurulmalıdır. Doğru tedavi edilmediği takdirde el-ayak-ağız hastalığı çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Çok nadir olarak beyin iltihabı, bağışıklık sisteminde zayıflama ve aseptik menenjit; ayrıca dört hafta içinde tırnaklarda geçici düşme görülebilir. Etkin Eczacılık Derneği, çocuğunda bu hastalığın belirtilerini gören ebeveynleri doktora başvurarak gerekli tanı ve tedavi işlemlerinin yapılmasını sağlamasını tavsiye ediyor.

  • Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi 

    Anaokulu bir çocuğun akademik yolculuğunun ilk adımıdır ve tüm öğrenim hayatının temelini oluşturur. Çocuğunuzun hazır olduğuna karar verdiğiniz anda doğru okulu seçmek gözünüzü korkutan bir süreç gibi gelebilir. Ama ne istediğinizi ve çocuğunuz için neyin iyi olacağını bilirseniz, iş okulları dolaşıp doğru soruları sormaya kalacaktır.

    Anaokulu çocuğun okulu sevmeyi öğreneceği ve öğrenmenin keyfine varacağı bir yer olmalıdır. Okula hazırlık için temel bir öğretimin yanı sıra, sosyal becerilerini geliştirecekleri bir ortamdır. Anaokulu öğretmenlerinin okul öncesi çocuk eğitimi konusunda eğitimli ve (ideal olarak en az iki yıl) deneyimli olmasına dikkat edin.

    Ve unutmayın ki küreselleşen dünyada, İngilizce hayatın her alanında temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çocuğunuzun bu dili öğrenmeye mümkün olan en erken yaşta ve ana dili İngilizce olan bir öğretmenle başlaması, onun geleceği için çok önemlidir.

    Okula Başlarken 

    Bu dönemi en zor yaşayacak olanlar şüphesiz yanlarından bir an bile ayıramadıkları minik bebeklerini okula ilk kez gönderecek olan anne-babalardır. Peki bu sancılı dönemi en ağrısız şekilde nasıl atlatabiliriz?

    Dikkatli davranın: Yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da yeni bir ortama girerken belli bir kaygı düzeyi yaşaması doğaldır. Ancak okula gideceği için endişe duyan bir çocuğun anne-babasının da kaygılı olması ve istemeden de olsa bunu davranışlarıyla hissettirmesi, çocuğu kaygılarının gerekli olduğuna inandıracaktır. Bu nedenle çocukların, yetişkinlerin sözel olmayan davranışlarını okumakta usta oldukları unutmamalı ve verilen sözsel/davranışsal mesajlara çok dikkat edilmelidir.

    Açıklayıcı ve gerçekçi olun: Çocuklar yeni ortamlara girerken kaygı yaşayacağı gibi, uyum yeteneğinin de yüksek olduğu bilinmektedir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin anne-babalar tarafından desteklenmesi gerekmektedir.  Okula başlamadan önce anne-baba tarafından, okul ve okulda yapılacak faaliyetler hakkında bilgi verilmesi, çocukları bu sürece hazırlamaya yardımcı olacaktır. Hatta imkanı olan aileler bu süreci desteklemek için okula ön bir gezi düzenleyebilir, okulda yapılacaklara benzer faaliyetleri evde uygulayabilirler.anaokulu_kres_yuvas_secimi

    Anne-babasından hiç ayrı kalmamış bir çocuğun aniden farklı bir ortamda yalnız kalması, kaygısını yükselteceği için, okula başlamadan önce kısa süreli ayrılıklarla onu okula hazırlamak faydalı olacaktır. (ör. Hafta sonu büyükanne/baba ile kalması gibi).

    Söz veriyorsanız yerine getirin: Okul çağı çocuğu için, verilen sözler büyük önem taşır. Örneğin, eğer çocuğunuza okuldan sonra gelip onu alacağınızı söylemişseniz, okul bitiminde onu almak için hazır bulunmanız gerekmektedir. Tutulmayan sözler, çocuklarda büyük bir kaygı yaratır ve bu, çocuğun okula uyumunu zor, hatta imkansız kılar.

    Küçük düzenlemeler yapın: Okula başlamadan önce çocuğunuzun günlük yaşamını okul saatlerine göre bir düzene sokmak, hem aileler hem de çocuklar için rahatlatıcı olur. Ayrıca uykusunu alan bir çocuğun, okulda daha aktif ve başarılı olduğu da gözlemlenmiştir.

    Kararlı olun: Anne-babaların özellikle okulun ilk döneminde, yoğun bir duygu savaşı haline girmeleri mümkündür. Bu duygusallık anne-babayı verdiği kararları tolere edebilecek, hatta kararlarından vazgeçirebilecek konuma dahi getirebilir. Çocuğunuza okul ve ev arasında seçme şansı verirseniz çok büyük bir olasılıkla evde kalmayı tercih edecektir; veya istediği takdirde okuldan alınacağını bilen bir çocuk, okuldan eve gelebilmek için her şeyi deneyecektir. Ancak şunu da unutmayın ki, okul öncesi eğitime başlayacak olan bir çocuk, henüz kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Bu nedenle, böylesi önemli kararlar çocuğa bırakılmamalıdır. Anne-babaların kararlı ve soğukkanlı olmaları gereken diğer bir konu ise çocuklarını okula bırakırken yaşayacakları durumlardır. Okula bırakılırken ağlayan, anneden/babadan ayrılmak istemeyen çocuğun, bu durumu en kısa sürede aşması için, vedalaşma süresi kısa tutulmalı ve duygusal sahnelerden kaçınılmalıdır.

    İletişim içinde olun: Anne-babalar ve öğretmenler okulun her döneminde karşılıklı iletişim içinde olmalıdırlar. Aile içi bir değişimin (boşanma, anne/babanın yurt dışı yolculuğu vs.) veya çocuk hakkında uykusuzluk, hastalık ve bunun gibi günlük bilgilerin öğretmene verilmesi önemlidir. Durumun farkında olan öğretmen, çocuğun davranışlarını daha yakından inceler, olası davranış değişikliklerini fark eder ve durumun çocuk üzerinde kalıcı bir etki yaratmaması için elinden geleni yapar.

    Çocuklarımıza okula başlarken yaşatacağımız uyumlu bir süreç, onların sosyal gelişimini, akademik performansını, davranışlarını ve kendilerine güvenlerini olumlu yönde etkileyecektir. O yüzden pozitif, soğukkanlı, emin ve güçlü olun.

    Başarılar…

     

    The English School of Istanbul / İstanbul İngiliz Anaokulu

    Uzm. Psikolojik Danışman (Çocuk Psikoloğu)

    Süheyla TİMUÇİN

    www.englishschoolistanbul.org