Etiket: koku

  • Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kadınlarda vajinal akıntı renksiz, kokusuz ve beyaz olduğu sürece bir enfeksiyonun varlığından söz edilemez ancak akıntının kötü kokulu ve renkli olması durumunda bir enfeksiyonun olduğunu düşünmemiz gerekir.

    Vajinal akıntının sarı, yeşil, kanlı ve kokulu olması anormal bir değişiklik olduğunun habercisidir. Bu gibi anormal akıntılarda doktora gidip tedaviye başlamak gerekir. Sarı akıntı ciddi sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkabilir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı stres, yanlış yaşam tarzı, vücuttaki toksik maddeler nedenli olabilir bu durumlar ortadan kaldırıldıktan sonra akıntı normale dönecektir. Ancak bazı durumlarda sarı vajinal akıntı ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir en kısa zamanda tedavi gerektirir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı genellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklardan dolayıdır. Klamidya, bel soğukluğu, vulvovajinit ve servisit bu hastalıklardan bazılarıdır. Bu hastalıklar sarı renkli vajinal akıntıya sebep olabilirler. Klamidya ; Bakteriyel bir hastalık olup cinsel yolla bulaşır sarı akıntının yanı sıra anal akıntı ve göz beyazında sarılık belirtileri de verebilir.

    Bel soğukluğu da cinsel yolla bulaşır. Belirtileri arasında sarı akıntıya ek olarak hastalarda ağız lezyonları, yanma hissi ve pelvik bölge ağrısına da neden olur. Vulvovajinit; cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalığıdır vulva ve vajina’yı etkiler. Bunda da sarı akıntı vardır buna ek olarak kahverengi akıntı, idrar yaparken yanma hissi, cinsel ilişki esnasında ağrı görülebilir.

    Servisit de cinsel yolla bulaşan bir hastalık olup sarı akıntının yanı sıra anormal kanamalar ve ağrıda görülür. Tüm bu cinsel yolla bulaşan hastalıkların temeli bakterilerdir. En önemli ve geçerli tedavi yöntemi antibiyotik kullanımıdır.

    Bu hastalıklara yakalanmamak için sağlıklı ve hijyenik bir cinsel yaşam tarzı seçmek gerekir. Ancak bu koşullarda vajinal enfeksiyonlardan korunmuş olunur.

  • Evdeki sigara kokusundan nasıl kurtulunur?

    Evdeki sigara kokusundan nasıl kurtulunur?

    Her evin kendine has bir kokusu vardır. Ancak söz konusu koku sigara kokusu olduğunda bu pek de hoş bir durum sayılmaz. Dışarı çıktığınızda üzerinize sinen sigara kokusundan eve geldiğinizde arınmanız gayet kolay ancak bu koku evinize sindiği zaman biraz daha fazla efor sarf etmeniz gerekebilir. Biz de sizin için, evinize sinen sigara kokusundan kurtulmanızı sağlayacak en etkili ve kolay yolları araştırdık! Hazır mısınız?

     

    Birinci öneri

    Sabahları uyanabilmek için kullandığınız kahve, sigara kokusundan kurtulmanız konusunda da size yardımcı olabilir. Tülden birkaç tane ufak kese yapın, içlerini kahveyle doldurun ve evinizin muhtelif yerlerine, özellikle sigara içilen alana asın. Kahve evinize sinen sigara kokusunu absorbe edecek ve yerine hoş, aromatik bir koku bırakacaktır.

    İkinci öneri

    Mümkünse evinizde sigara içilmesine izin vermeyin, kül tablalarını dolu tutmayın. Eğer bu durumu eneglleyebilirsanız, sigara dumanının dağılmasını engelleyen kül tablalarından kullanın ve sigara içilirken camları açın. Perdeleri de açarsanız, hava sirkülasyonunun daha iyi olmasını sağlayabilirsiniz.

    Üçüncü öneri

    Sigara içilen alanda mutlaka kokulu mum yakın. Ayrıca bu konuda oda kokularından da yardım alabilirsiniz. Kuru çiçeklerden hazırlanmış bir potpuriyi sehpanın ortasına yerleştirin. Bu aynı zamanda oldukça dekoratif bir çözüm olacaktır.

    Dördüncü öneri

    Eğer evinize sigara kokusu sindiyse, başvurabileceğiniz en kolay yöntemlerden biri de birkaç tane limon ve portakal dilimleyip, sigara içilen alana yerleştirmek. Ancak dilimleri bir, en fazla iki gün sonra dağıttığınız yerlerden toplamayı ihmal etmeyin.

    Beşinci öneri

    Eğer bir gece evvel arkadaşlarınızla evinizde toplandıysanız ve fazlasıyla sigara tüketildiyse, ertesi gün evinizin yakınından geçmek istemeyebilirsiniz. Bunun için size önereceğimiz çözüm oldukça basit. Sigara içilen alana geceden birkaç kase sirke koyun ve kapıyı kapatın. Bir gün kadar sirkeli kaseler içeride kalsın ve sonra kaseleri odadan çıkarın.

  • Cilt ve Parfüm

    Cilt ve Parfüm

    Cilt tipi de parfümün kalıcılığıyla yakından ilgilidir. Yağlı ciltlerde parfümler daha kalıcıdır. Bu durumda cildiniz kuruysa daha fazla parfüm sürmeniz gerekir.

    Cildin asit oranı da parfümün kalıcılığını etkiler:
    – Asitli ciltlerde ağaçsı ve baharatlı kokular daha kalıcıdır.
    – Asit oranı az ciltler (hassas ve kuru) ise çiçeksi kokuları daha iyi tutar.

    Sıcak günlerde daha hafif parfümler kullanın. Parfümün kokusu sıcak ve nemde daha kuvvetlenir. O halde, daha baskın ve egzotik olanları sonbahar ve kışın, hafif olanları ise yaz aylarında kullanın.

    Peki, sabah, öğle, akşam aynı şekilde mi parfümlenmek gerekir? Kesinlikle hayır. Parfümlendiğiniz anda etrafınızda yaklaşık 3 metre çapında bir koku çemberi oluşturursunuz. Bu nedenle bulunduğunuz ortamlar ve günün bölümlerini göz önüne alarak parfüm konsantrasyonlarıyla ve koku aileleriyle oynamanız gerekir.

    Kadın parfümleri için tıklayın !

    Gündüz: Sabahın erken saatinde otobüste, metroda veya iş yerinde insanları rahatsız etmemek gerekir. Metro, otobüs gibi toplu taşım araçlarında, parfüm kokusu, hoş olmayan sonuçlar doğurabilir; örneğin, migreni tahrik edebilir, mide bulantısı, baş dönmesine neden olabilir. Sabah parfüm sürmek konusunda kararsız kalan ama iyi kokmayı da isteyenler için ideal olan, eau de cologne, eau de toilette ya da deodorant, krem gibi bir yan ürünle parfümlenmektir.Eğer sabahları parfüm sürmeyince kendini çıplak hisseden gerçek bir parfüm tutkunu iseniz, meyve koku ailesinden bir parfüm tercih edin.

    Öğleden sonra: Öğleden sonra kullanılan parfümler her yere ulaşabilen, hayatın tatlılığını yansıtan parfümler olmalı. Çiçek veya meyve ailesine ait iyi yayılan ama ağır olmayan kokular seçin. İki ayrı parfüm kullanıyorsanız öğleden sonra daha vurgulu olanını tercih edin. Aynı parfümü kullanıyorsanız sabah eau de toilette, öğleden sonra eau de parfum kullanın.

    Gece: Parfüm özünün kullanılacağı tek zamandır: ya şimdi, ya hiçbir zaman! Parfüm özleri saatler boyunca vücutta kalır, adeta ikinci deriniz olur. Koku aileleri içinde gece kullanıma en uygun olanlar, şık kıyafetlerle uyum sağlayan, iştahlı notalar içeren, gizemli, ipekli ve ağır kumaşlarla uyumlu olan şipre ve oryantal koku ailesine ait parfümlerdir.

  • Parfümünüz zayıflamanıza yardımcı oluyor mu?

    Parfümünüz zayıflamanıza yardımcı oluyor mu?

    Yaz geldi, diyet ve detoks programlarına katılmak için randevular alınmaya başlandı…

    Kalori hesapları, ne kadar protein ne kadar sebze tüketmek lazım, hangi öğüne hangi gıdayla başlayacağız gibi sorular gündemimizin ilk sıralarında. Peki kullandığınız parfümün kilo alıp vermede ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz?

    “Milyon dolarlık burunlar” olarak adlandırılan ve içlerinde Burberry, Versace, Cartier, Givenchy, Chopard gibi birçok ünlü marka için parfüm dizayn eden Seluz Kimya Parfümörleri bu konuyla ilgili önemli tüyolar verdi…

    Seluz Kimya parfümörlerinden Andreas Willhelm “Eğer hem rejim yapıp hem de portakal, bergamot gibi citrus ailesinden hammaddeler içeren bir parfüm kullanıyorsanız kilo vermeniz mümkün değil” diyor.

    Yeşil Elma ve zerdeçal kokuları iştah kapatırken, vanilya tarçın ve portakal gibi kokular diyetin düşmanı…

    Çikolatalı ya da meyveli pasta, dumanı üstünde bir kurabiye ya da fırından yeni çıkmış bir börek hepimizin iştahını kabartır. Diyet yaparken tüm bu güzel lezzetlerden uzak durabilmek gerçekten zor. Bu zorluğu yenmek adına çoğu zaman desteğe ihtiyaç duyuyoruz ama bu desteği alırken de sağlığımızı bozmak istemiyoruz. İşte size hiçbir yan etkisi olmayan bir reçete.. Seluz Kimya’da görev yapan ünlü parfümör Andreas Willhelm “Çoğumuz farkında değiliz ama koku hayatımızın çok önemli bir parçası, aşık olduğumuz kişiyi kokusuyla hatırlıyoruz, yağmur yağdığında toprağın kokusuyla huzur buluyoruz, hatta küçücük bir bebekken annemizi sadece kokusuyla hatırlıyoruz” diyor.

    Willhelm şöyle devam ediyor “Koku, diyet yaparken de çok önemli. Nasıl iştah açan, enerji veren renkler varsa, iştah merkezini sakinleştiren ya da hareketlendiren kokular da var. Eğer diyetteyseniz ve tarçın, vanilya ya da portakal, bergamot gibi citrus ailesinden olan hammaddelerin yoğunlukta olduğu bir parfüm kullanıyorsanız işiniz iki kat daha zor. Çünkü bu kokular iştah açar ve sizin diyet yapmanızı zorlaştırır. Bu durumda rejimdeyken ağırlıklı olarak bu esansları içeren kokulardan uzak durmak gerekir. Yeşil elma, zerdeçal gibi hammaddeler ise iştah merkezini sakinleştirdiğinden, yemek yeme hissini azaltır. Böylece size diyetinizde yardımcı olur. Bu sebeple kilo almak ya da vermek isteyen herkesin kullandığı parfümü bir kez daha incelemesini tavsiye ederim.”

  • Ağzınızda balık kokusu varsa !

    Ağzınızda balık kokusu varsa !

    Diş Doktoru Ahu Alçı Karayılan, günlük karşılaşılan en önemli sorunların başında gelen ağız kokusuna karşı uyarılarda bulundu.Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamanın zor olduğunu söyleyen Karayılan, “Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamak zordur ancak birçok hastalığın belirtisi olarak bize ipuçları verir” dedi.

    Ağız kokusunun ikiye ayrıldığını söyleyen Karayılan, “Fizyolojik ve patolojik olarak ağız kokusu ikiye ayrılmaktadır. Fizyolojik dediğimiz herkesin sabah uyandığında ağızındaki sindirim boşluğundan gelen gazların kokusu, bakterilerin üretmiş olduğu sülfürün kokusu veya fırçalamadan yatıldığındaki yemek kalıntılarının kokusudur. Bunu geçirmek gayet kolaydır.

    Dilimizi fırçalayarak, ağız gargaraları kullanarak ve çinko içeren sakız ve gargara kullanarak ağız kokusu geçirilir. Bir de patolojik denilen ağız kokusu vardır. Bu da enfeksiyon sonucu oluşur. Sinüs ve akciğer enfeksiyonlarının sonucudur. Böbrek rahatsızlıklarında ağızda balık kokusu oluşur.

    Karaciğer, yetmezliğinde, açlıkta, diyette ağız kokusu her zaman karşımıza çıkar. Oruçluyken de ağız kokusu meydana gelir bu daha çok nefesin kokusu diye adlandırılır ama aslında vücut aç kaldığında proteinlerin, enzimlerin sindiriminde açığa çıkan gazların sonucu oluşan kokudur. Şeker hastalığında özelde aseton kokusu oluşur. Patolojik ağız kokusunun kaynağını bulup sorunu kökünden çözebiliriz” şeklinde konuştu.

    Ağız kokusunun başka bir sebebinin de ağız boşluğundan kaynaklandığını söyleyen Karayılan, “En önemli nedeni dilin üzerindeki bakterilerdir. Yüzde 51 oranında dilden, yüzde 17 oranında diş eti hastalıklarından, diğeri de ağızdaki kötü protezlerden, bakteri tutunabilen alanlardan kaynaklanır. Bunun içinde bize en çok yardımcı olacak kişiler diş hekimleridir. Diş eti iltihapları tedavi edildiğinde, kötü protezler değiştirildiğinde, krom köprülerini değiştirip yerine yenilerini taktırdığımız takdirde ağız kokusu azalır” ifadelerini kullandı.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı için tıklayın !

    Karayılan, “Ağız kokusunun en önemli nedeni dilden kaynaklanır. Bu yüzden dili fırçalamak çok önemlidir. Dili fırçalamak, dişin ara yüzlerini diş ipiyle temizlemek gerekir. Bunlar yapılmadığında bakteriler ağız yüzeyinde tutunur bu da ağız kokusuna sebep olur. Soğan, sarımsak gibi ürünlerinde vücuda bıraktığı bir aroma vardır. Bunun da getirdiği bir ağız kokusu vardır. Bunun içinde çinko içeren diş macunları, sakızlar ve gargaralar öneriyorum” diye konuştu.

    “Bir de ağız kuruluğundan dolayı ağız kokusu oluşmaktadır” diyen Karayılan, “Tükürük çok önemlidir. Tükürüğü az olanlarda özellikle şeker hastalarında ağız kokusu oluşmaktadır. Ayrıca sigara kullanımında ağız kokusu fazla miktarda artmaktadır. Sigara kullanan insanlar fark etmese de gelen hastalara içmemeleri konusunda uyarılarda bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

    İHA

  • Yeşil Çayın İnanılmaz Etkisi

    Yeşil Çayın İnanılmaz Etkisi

    Kahve ve yeşil çayın düzenli olarak tüketilmesi felç riskini azaltıyor. Japon bilim insanlarının yaptığı araştırmanın sonuçları dikkat çekici.

    Japon bilim insanlarının kahve ve yeşil çay tüketimiyle ilgili olarak yaptıkları araştırmanın sonucu, Amerikan Journal of the American Heart Association dergisinde yayımlandı. Japon bilim insanları 83 bin 269 Japonun 13 yıl boyunca kahve ve yeşil çay tüketimini gözlemledi.

    Yeşil çay kürü için tıklayın !

    Daha az felç riski

    Bunun yanı sıra kilo, içki ya da sigara tüketimi, beslenme alışkanlıkları ya da spor faaliyetleri gibi diğer faktörler de göz önünde bulunduruldu. Araştırmanın sonucunda kahve ya da yeşil çay tüketenlerin daha az felç geçirme riski taşıdığı tespit edildi. Örneğin düzenli olarak günde bir fincan kahve içen kişi, çok nadir kahve tüketen birine oranla yüzde 20 daha az felç tehdidiyle karşı karşıya. Günde iki ya da üç fincan yeşil çay tüketenler ise nadiren yeşil çay içen birine göre yüzde 14 daha az felç geçirme riski altında.

    Bilim insanları kahve ya da yeşil çaydaki hangi madde ya da maddelerin felç riskini azalttığı konusunda bilgi vermezken, bu konunun araştırılması gerektiğine dikkat çekti.

    Hangi Bitki Çayı Zayıflatır?

    2 fincanı geçmeyin

    Bu araştırma, fazla kahve tüketiminin sağlık açısından risk oluşturduğu yönünde daha önce yapılan araştırmaları da çürütmüş oluyor. Gerçi Japon bilim insanları araştırmanın başlarında günde iki fincandan fazla kahve tüketenlerin daha sık kalp rahatsızlığı yaşadığını gözlemledi. Ancak araştırmanın ilerleyen yıllarında kalple ilgili bu rahatsızlıkların kahve tüketimiyle ilgisi olmadığı sonucuna varıldı. Bilim insanlarına göre fazla kahve tüketen kişiler genellikle sigara da tüketiyor ve kalp sorunları muhtemelen bundan kaynaklanıyor.

    Deutsche Welle

  • Sevgilime hangi parfümü alsam?

    Sevgilime hangi parfümü alsam?

    ‘Sevgililer Günü’ için sevgilinize parfüm almayı düşünüyor ama tercih yapamıyorsanız bu önerileri dikkate alın…

    Onlar, şampuan, parfüm, oda spreyi gibi pek çok farklı ürünü sadece koklayarak, içinde binlerce hammaddeden hangileri olduğunu analiz edebilen milyon dolarlık burunlar, yani parfümörlük mesleğine sahip, tüm dünyadaki birkaç yüz kişiden bir tanesi…
    Burbery’s, Versace, Cartier, Givenchy, Chopard gibi birçok ünlü marka için parfüm dizayn eden ve şu an Seluz Kimya’da görev yapan ünlü Parfümör Mark Buxton geçtiğimiz günlerde “Koku”nun günlük hayatımızdaki rolü ile ilgili önemli tüyolar verdi. Tasarladığı parfümlerle dünyadaki koku tendlerini belirleyen isimlerden biri olan Mark Buxton, “Sevdiğiniz kişiye parfüm alacaksanız, ten rengi, yaşam şekli ve hatta kişinin duygusal hayatının çok önemli olduğunu, bu detaylar göz ardı edilirse, alınan hediyenin sadece masa üstünde duracak bir dekor olarak kalacağını belirtti.

    Sarışınlar için, vanilya ve zambak, kumrallar için çiçek ve baharat, esmerler için ise gül ve yasemin doğru terich olacaktır.

    “Bilindiği gibi kişilerin ten yapısı; bulundukları coğrafyaya, ait oldukları etnik gruba, beslenme şekline ve cilt yapılarına göre farklılık gösterir. Tüm bu etkenlere bir de mevsimlerin değişimini eklediğimizde aynı kokunun neden farklı tenlerde farklı şekilde yansıdığını ya da kalıcılık sürelerinin farklılıklar gösterdiğini anlayabiliriz” diyor Seluz Kimya parfümörü Mark Buxton…

    Eğer sevgiliniz sarışınsa, alacağınız hediye tatlı vanilya notları ile sarılıp sarmalanmış hanımeli, müge, zambak gibi zarif çiçeksi notlara sahip parfümler olmalı. Bu parfümler musky notlarla desteklenmiş olursa sarışın tenlerdeki kalıcılıkları da daha fazla olacaktır. Seluz Kimya parfümörüne göre kumral bayanlara alınacak parfümlerin çiçeksi dokunuşların baharatlı notlarla kombine edildiği tercihler olmaları gerekirken, esmer tenli hanımlar için gül ve yasemin ile zenginleştirilmiş oryantal parfümler seçilmelidir. En az rastlanan saç rengi kızıldır. Kızıl saçlıların ten yapıları da oldukça beyaz ve hassas olduğundan, sevgiliniz kızıl saçlıysa parfüm tercihiniz ipeksi dokunuşları ile floral içerikli parfümlerden ya da tazelik ve ferahlık hissi veren yeşil ve marin kokulardan oluşmalıdır.

    Sadece ten rengi değil, parfüm hediye etmek için kişiliğe de dikkat etmek gerekir…

    Sevgililer günü hediyeniz parfüm olacaksa dikkat edilmesi gereken tek nokta sevgilinizin ten rengi değil.Kişilik de bir o kadar önemli…

    Hareketli, dışa dönük, dinamik bir hayatı seven sevgilinize parfüm alırken içeriğinde mutlaka ”meyve” olmasına dikkat edin, çünkü bergamut, portakal gibi meyvelerin kokularını içeren citrus ailesi, enerji dolu kişilikle uyum içinde olacaktır.

    Hassas, duygusal, kendisiyle baş başa olmaktan hoşlanan bir sevgili için ise mutlaka hanımeli, müge, zambak gibi zarif çiçeksi notlar seçilmeli.

    Parfümün uygulanmasına gelince; parfüm önce çıplak tene uygulanmalı, kıyafetler giyildikten sonra tazelenmelidir. Unutulmamalıdır ki saçlar ve giysiler iyi birer parfüm taşıyıcısıdırlar. Eğer parfümünüzün uzun süre etkisini sürdürmesini istiyorsanız parfümü havaya sıkıp altından geçiniz. Saçlarınıza yapışan parfüm zerrecikleri kokunun uzun süre etrafınıza yayılımını sağlayacaktır.

    Posta

  • Parfüm Eş Seçimini Kolaylaştırıyor!

    Parfüm Eş Seçimini Kolaylaştırıyor!

    Alman bilim insanları, eş bulmada yardımcı olması hedeflenen bir parfüm geliştirdi. 
    Tıpkı hayvanlarda olduğu gibi burada da koku duyusu öne çıkıyor. Kuşlar, fareler ve balıklar… Bu hayvanlar için vücut kokusu eş seçiminde önemli bir role sahip. Alman bilim insanlarına göre, insanlar için de aynısı geçerli. Bilim insanları bu nedenle eş bulmada yardımcı olacağı düşünülen bir parfüm geliştirdi. Söz konusu sentetik kokunun, vücut kokusunun daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına yardımcı olduğu belirtildi.

    Max Planck İmmünobiyoloji ve Epigenetik Enstitüsü’nün direktörü ve çalışmanın yöneticisi Thomas Boehm, eş seçiminde vücut kokusunun önemli bir rol oynadığını kaydetti.

    10 yıl boyunca süren araştırmanın sonuçları “Proceedings of the Royal Society B” adlı dergide yayımlandı. Boehm, “Çalışma immünobiyoloji ve davranışlar arasındaki alanı kapsıyor” dedi. Hayvanların hangi bağışıklık genlerine sahip olduklarını vücut kokularıyla ilettiğini belirten Boehm, “Potansiyel partnerler daha sonra kendi bağışıklık genlerine en uygun özelliklere sahip olup olmadıklarını anlamak için koklanır. Böylece doğacak yavrular hastalığa yol açan etkenlere karşı dayanıklı olabilir” ifadelerini kullandı.

    Bu durumun onlarca yıl önce farelerde ve hatta balık ve kuşlarda kanıtlandığını kaydeden Boehm, insanlarda da durumun aynı olduğunun yeni keşfedildiğini söyledi. İnsanların bağışıklık genlerinin ve onlarla bağlantılı kokunun herkeste farklı olduğu belirtiliyor. Eş seçimi de farkında olunmadan burun aracılığıyla yapılmış oluyor.

    İnsanlarda toplamda HLA bağışıklık geninin yüzlerce farklı biçiminin bulunduğunu ancak her insanın bunlardan sadece bir kaçını bulundurduğunu kaydeden Boehm, “İşte bunlar tipik vücut kokusunu belirliyor” dedi. Bu kokuları ayrıştıran bilim insanları, kokuyu parfüm olarak yapay bir şekilde üretmeyi başardı.

    Araştırmaya katılan 30 üniversite öğrencisine çalışma sonunda 30 farklı parfüm sunuldu. ve hepsinin kendi vücut kokularına benzeyen parfümü tercih ettikleri görüldü. Bu koku pozitif ve rahatlatıcı olarak değerlendirildi.

    Deutsche Welle
  • Sevgilinizi Burnunuz Seçiyor

    Sevgilinizi Burnunuz Seçiyor

    Hep yanlış kişiye rastladığından şikayet edenler henüz doğru kokuyu bulamamış olabilir.

    Bild gazetesinde yer alan bir habere göre hayvanlarda olduğu gibi insanlarda da partner seçimi aslında burun tarafından yapılıyor. Ruhr Üniversitesi Hücre Fizyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Hanns Hatt partner adayının genetik olarak kişiye uygun olup olmadığını, doğacak çocuğun sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olup olmayacağını burnun söylediğini belirtiyor.

    Doğru partneri bulmak aslında kadına düşüyor. Zira doğası gereği erkek mümkün olduğunca çok çocuk yaparak soyunu devam ettirme amacına sahip. Prof. Hatt bir kadın için doğru partnerin, ne kendi kokusundan çok farklı ne de kendi kokusuna çok yakın olması gerektiğini söylüyor.

    Parfüm burnu yanıltabilir mi?

    Prof. Hatt bunun mümkün olmadığını, çünkü burundaki yaklaşık 30 milyon koku hücresinin farklı kokuları algılamak üzere uzmanlaştığını kaydediyor. Peki, tıkanık bir burun hayallerdeki erkek ya da kadının fark etmeden geçip gitmesine yol açabilir mi?

    Hatt’a göre bu elbette ki mümkün, zira nezle olunduğunda burundaki koku hücreleri devre dışı kalıyor. Bu nedenle bu süre zarfında normalde seçilmeyecek bir kişinin seçilmesi mümkün. Ancak Prof. Hatt burun tıkanıklığının geçici bir durum olduğunu ve koku hücreleri normal çalışmaya başladığında bu durumun hemen fark edildiğini kaydediyor.

    Öte yandan Prof. Hatt virütik bir enfeksiyon ya da kaza sonrasında koku duyusunu tamamen kaybeden hastalarda ise bu durumun cinsel yaşam üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirtiyor. Hatt bu durumdaki hastaların çoğunun koku duyusunu geri kazanmak için bir gözlerini ya da bir kulaklarını feda etmeye hazır olduklarını söylediklerini vurguluyor.

    Kadın Parfümleri

  • Banyonuzu Spa’ya Çevirin

    Banyonuzu Spa’ya Çevirin

    Sakin ve dingin, kendi özel vahamızı yaratmak için unutulmaması gereken tek şey beş duyumuzun her birini ayrı düşünmek…

    Uzun süredir stres dolu olan hayatımızı sürekli endişe ile geçirmek ruh halimiz için de sağlığımız için de pek iyi değil elbette. Rahatlamak için farklı alternatifler sunulabilinir, işte bizden bir öneri; banyonuzu dinlenmenize ve canlanmanıza yarayan bir spa’ya çevirmek…

    Sakin ve dingin, kendi özel vahamızı yaratmak için unutulmaması gereken tek şey beş duyumuzun her birini ayrı düşünmek…

    Görünüm: Sizi sakinleştirecek renkler seçmelisiniz. Monokromatik, nötr ya da kahverengi tonları gibi zengin sıcak renk paletleri genelde sakinleştirici, yatıştırıcı olarak bilinenlerdir. Parlak kırmızılar ya da canlı sarılar fazlasıyla uyarıcı olabilir.

    Yumuşak tonlar ve düşük kontrastlı materyaller (dolap ve demirbaşlardaki mat yüzeyler), yaratmaya çalıştığınız tabloya uyacaktır. Basitlik de sakinlik yaratır, bu yüzden musluklar için de minimalist tasarımlar değerlendirin.

    Banyolar aynı zamanda hazırlık aşamasında, makyaj yaparken ya da traş olurken kullanılan, iyi ışıklandırılması gereken yerler oldukları için kısılan ve açılan elektrik düğmeleri sizlere uygun zamanda uygun alternatifi sunan esnek bir seçenek olacaktır

    Ses: Banyonuza monte edilmiş kolonlarınız olmayabilir ama portatif kolonlar ve bir ipod da yeterli olacaktır. Rahatlamanıza yardımcı olacak bir müzik ve hatta doğa sesleri dinlemenize.

    Aynı zamanda dışarıdaki çocuk ve trafik gürültüsünü de bloke ederek kargaşayı sizden uzak tutacaktır. Bir akarsu sesi son derece dinlendirici ve huzur verici olabilir örneğin.

    Koku: Çok kişisel bir seçimdir. Bazıları için bir temizlik malzemesinin basit esansı rahatlatıcı olabilir. Bazıları içinse mumlar ve kurutulmuş çiçeklerle yaratılmış kokulardan bir duvar tercih edilebilinir.

    Genelde en dinlendirici ve rahatlatıcı etkiyi lavanta, vanilya ve limon gibi kokular sağlar… Tütsüler ve kokulu mumlar, alerjik reaksiyonlara en az sebep olan alternatifler olmalarına rağmen bu durumun da kişisel olduğunu unutmayın.

    Kokuların ayrıca çok güçlü hatıra tetikleyici oldukları bilinir; yani vanilya size sert mizaçlı halanızı hatırlatıyorsa çok da doğru bir tercih olmayacaktır. Öte yandan, anınız sevgi ve kurabiye kokusu dolu olan sıcacık bir evi içeriyorsa, rahatlamakta geç kalmayacak ve muhtemelen acıkacaksınız. Ki bu da bizi bir diğer duyuya yönlendiriyor…

    Tat: Tek kelimeyle; çikolata! Küvette keyif esnasında, birkaç şekerleme ile kendinizi şımartırken iyi bir kitap okumak ya da saçlarınızı taramaktan güzel bir his daha olabilir mi? Ya da aşırıya kaçmamak şartıyla bir kadeh şarap eşliğinde…

    Dokunma: Vücutlarımız ve tenimiz bir duyuya bağlı olan en geniş alanlar, o yüzden tüm duyularımıza hitap edecek böyle bir ritüelin de en önemli öğesi olmaları içten değil.

    Yumuşak ve tüylü bir havludan sıcacık bir küvete, etrafımızdakileri dokunsal olarak nasıl ‘hissettiğimiz’ ne kadar dinlendiğimize dair en önemli etkiye sahiptir. Özel bir masörünüz yoksa, masaj yapan duş başlıklarına ne dersiniz? Şiddetli bir yağmurdan, hafif ve yumuşak bir çiselemeye, nasıl isterseniz öyle…

    Sonuçta, size kendinizi iyi hissettirecek ve dinlendirecek ayrıntılar gayet kişisel ama kalp atışlarınızın size nasıl teşekkür ettiğini mutlaka duyacaksınız.